ÖRNEK KÖY-II KOYUNLU Koyunlunun çevresine göz attığımızda şu köyleri buluruz. Güneyinde Fertek köyü rumlar yaşamıştı onun için köyde ibadete yönelik kilise var. Doğusunda Dilmusun (şimdi Hançerli) Rumların daha yoğun olduğu köyde Rumlar yaşamıştı onun için daha fazla kilise mevcut. Kuzey doğusunda ise İlasan köyünde kilise var, çünkü köyde Rumlar yaşamıştı. Koyunlu kasabası ise % yüz Türk kasabası olup, örf, adet, ananeleri de Türk örf, adet, ananeleri olmuştur. Kasaba’ da hiçbir zaman kilise olmamış ve Rum yaşamamıştır TRT Koyunlu ile bir program yapmıştı. Kasabamızın saygın kişilerinden değerli Nihat Göker in bu programda emeği büyüktür. Bir düğünde kına gecesi, damat ailesinden gelin evine hediyelerin götürülüşü, geline sunulan altın takılar, gelin evinden damat evine götürülenler, her iki ziyarette başlarında oyalı oyasız yazmaları ile o eve gelen şefkatli Koyunlu kadınları. Benim hayal edip de gerçekleştiremediğim gelin alma usulü, şöyle ki en önde at üstünde bayraktar, arkada at üstünde gelin, damat ise gelinin geçtiği sokaklarda damdan dama gelini takip ederdi. Ayrıca gelin alınışından önce birkaç gece ve gündüz damat evinde sofralar kurulur davetsiz herkes gelir sofralardan birine otururdu. Fertekli klarnetçi Osman'ın müzik takımı da yemekler boyunca çalardı. Yaşlı genç herkesin takdir ettiği ise Osman'ın sabah, erkenden saat 4-4,5 civarı sessizlikte herkesi hayran bırakan klarnet çalmasıydı. Düğün hangi mahallede olursa olsun Osman yukarı mahalleye veya orta mahalleye( teşkere) çıkıp oradan çalardı ki bütün Koyunlu halkı dinlerdi. Sabah erken çaldığı güzel müzik makamı yağ gibi gelirdi. Eskiden yayla inişleri de tamamen bir şölen gibi olurdu. Her yayladan yaylacılar( 8 yayla) ayrı günlerde inerlerdi. Her yayladan yaylacılar en az 10-15 aile atlar, katırlar ve merkepler üzerinde kendileri, eşyaları ve süt ürünleri ile yüklü dönerken kasabalılarda yukarı mahalle girişinde toplanmış şarkılar ve türkülerle karşılarlardı. Her iki tarafın el sallaması, isimlerle seslenmesi, eğer varsa el yapması düdük çalması de cabası. Tam Türk adeti. Kasabada fırın yoktu komşular birleşir bir aile için ortaklaşa kışlık yufka yaparlardı. Sonra sıra diğer ailelere gelirdi Koyunlu kasabasının tarım arazisi çok kıttı. Mali durumu düzelmeye başlayan bir kişi Fertek bağlarından veya Borun yerleşim yerinden başlayarak Niğde tarafına bakan AĞINBAĞI denen bölgeden bir bağ aldı mı diğeri de mali durumunun iyi olduğunun duyurmak için bağ satın alırdı. Tatlı bir rekabetle bütün Fertek bağlarını ve ağınbağı denen bölgedeki bağları satın aldılar. Bağ bozumları ayrı bir zevkti (bağda etli bossulu pişirilir veya Niğde tava keyifle yenirdi), bağdan üzüm taşımak için de kendilerinde yoksa dışardan at, katır, merkep hatta deve kiralayarak yolda peş peşe üzüm evlere taşınırdı. Pekmez yapmada da yufka yapmadaki gibi komşular birleşerek sıra ile ortaklaşa pekmez yaparlardı. Koyunlu kasabası devletten beklemeden hep birleşerek uzaktan yayladan künk borularla suyunu kendi getirdi. Evlere suyu dağıttı. PTT binası ve sağlık ocağı binası gibi binaları kendi yaptı. Türkiye'de bazı ilçelerde çok katlı binanın olmadığı zaman, kasabada tatlı rekabetle çok katlı binalar çoğalmaya aşladı. Birisi Mercedes aldı mı tatlı rekabetle bayram ve yazın köyüne gelenlerin Mercedes'le geldiği ve park yeri zorluğu görülürdü Devlet yaptığı kanun değişikliği ile sayımda nüfusu 2000 den aşağı olanlara köy statüsü verdi. Eğer sayım bayrama veya yaza denk gelseydi, ilçe nüfusundan fazla kişi olurdu. Koyunlu derneğinin başında bulunan sayın çok değeli insan Ömer Doğanlar ve üyeler, sayım zamanlarında da büyük çaba harcadı ama Türkiye'nin her tarafında ticarette bulunan Koyunlular işlerini bırakıp gelemezlerdi. Çok uzun süre kasaba olan Koyunlu böylece köy olmuş oldu. 7 kardeşiz en büyük ağabeyim 1925 doğumluydu. Hepimizin doğum yerine sadece KOYUNLU yazılmıştı. İngiltere de üniversitede bilim insanları Koyunlu şehri Türkiye'nin diye sormuşlardı. Yabancılar şehir yaptı bizimkiler köy yaptı. Yukarıda belirttiğim gibi, kasabamızın saygın kişilerinden olan değerli insan Ömer Doğanlar ve dernek yönetim üyeleri durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarına burs ve onlara yardım için her yıl durmadan çırpınıyor, İstanbul'da kurulu olan dernek bütün Türkiye'deki Koyunlulara mesajla ulaşıyor, inanıyorum ki kasaba yapma çabası da köyü bir gün tekrar kasaba yapacaktır. 20-04-2024 Prof. Dr. Emin Özbaş
Bu program 2003 yılı Eylül-Ekim aylarında 4 günde çekildi ve o yıl TRT-2 de yayınlandı. Yani yaklaşık 18 yıl oldu çekileli. 9 yıl önce , bu yarım saatlik videoyu 2-3 parça halinde ben de paylaşmıştım. TRT arşiv 2020 yılında paylaşınca yeni çekim zannedenler olabilir. Güzel bir anı olarak kaldı. Bu videodakilerin kimi rahmetli oldu. Damadın annesi rolündeki yengem ve köye okul yaptıran amcam da rahmete kavuşanlar arasında. Allah emeği geçenlerden razı olsun. Hayatta olanlara uzun ömürler, ahirete intikal edenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Sen bizim dağları bilmezsin gülüm, Hele boz dumanlar çekilsin de gör. Her haftası bayram, her günü düğün, Hele yaylalara çıkılsın da gör. Bilmezsin ovalar nasıldır bizde; Kağnılar yollarda, yoncalar dizde... Saydıklarım damla değil denizde, Hele bir ekinler ekilsin de gör. Görmedin sen bizim mavi suları, Karlar eriyince kırar yuları... Köpük olur beyaz, sel olur sarı; Hele taştan taşa dökülsün de gör. Sen bizim köyleri görmedin ki hiç, Yolları toz, çamur, evleri kerpiç. O kirli kabukta, o en temiz iç; Hele bir yakından bakılsın da gör. Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı, Sevgiyi bulasın, yakına gel ki... Kalıplar gerçeği göstermez belki Gönül perdeleri sökülsün de gör. Abdurrahim Karakoç.
@@kurtgisi koyunlu halkının insanları zengin banka ürünlerine ihtiyaçları yok gerçekten giderdim çay ismarlayip gonderirlerdi hiç satış yok malesef yanlız esmer bir köy imamı vardı çok fenaydı o 🙃🤭 selamlar olsun nigdeye
Yıllar önce Garanti Bankasından aradılar kredi vermek istiyorlar. Onu dedi, bunu dedi... Dedim ki "Kardeşim zamanına yazık. Borç yiyen geleceğinden yer, geleceğimi bugünden tüketmem." Koyunlular işte olaya böyle bakar. Bunun cimrilikle ilgisi yok.
2 yıl çalıştım koyunlu kasabasında, inşaat işi yapıyordum bu süre içerisinde 100 aileden sadece 4 bilemedin 5 ev çay verdi yemek verdi, vermek zorunda değiller fakat, Niğdenin diğer kasaba ve köylerinde hiç ac kalmadık.
Bayram kardeş söylediğin doğrudur. Gerçekten de öyle bir yabanileşme oldu. Bunda yoğun göçün etkisi var. Nüfusun %90'ı Türkiye'nin dört bir yanında yaşar. Köyde genelde garibanlar ve yaşlılar kaldı. Onlar da kendi dertleri ile dışarıyı görmez, düşünemez olmuştur. Benim tanıdıklarımdan nöbetleşe birkaç ay birkaç ay köydeki yaşlılara bakmak için giden var. Özellikle kışın kimse olmaz. Yaz ise ayrı vahim. Köyden göçmüş olanlar köye yazdan yaza gelir. Bazısı birkaç hafta bazısı birkaç ay kalır. Büyükler öldükçe de yeni kuşak birbirini tanımaz olmuştur. Dolayısıyla kendi köylüsüne yabancı bir toplum oluştu. Bu da içe kapanan bir yapı oluşturdu. Buna ne üzücü ki bir de görgüsüzlük, varlık yarışı eklendi. Böyle acı bir durum ortaya çıktı.
Burada vurgu yapılmamış ama Koyunlu düğünlerinde bir sazla işi geçiştiremezsiniz. Saz takımı tam gelmelidir. Sazı, darbukası, davulu, zurnası eksiksiz olur. Ayrıca düğün boyunca IRAKI eksik edilirse büyük sıkıntı çıkardı. Koyunlu düğünleri ekonomik yönden "yapan için can yakıcıdır". Şimdi zamanın ruhuna teslim olduğumuzdan(!) artık içkinin adı bile geçmiyor (Gerçi içen gayet de iyi içiyor ama artık gizli). Artık böyle düğünleri geçtim, düğün yapmayı bile günah sayan önemli bir kesim türedi.
ÖRNEK KÖY-II
KOYUNLU
Koyunlunun çevresine göz attığımızda şu köyleri buluruz. Güneyinde Fertek köyü rumlar yaşamıştı onun için köyde ibadete yönelik kilise var.
Doğusunda Dilmusun (şimdi Hançerli) Rumların daha yoğun olduğu köyde Rumlar yaşamıştı onun için daha fazla kilise mevcut.
Kuzey doğusunda ise İlasan köyünde kilise var, çünkü köyde Rumlar yaşamıştı.
Koyunlu kasabası ise % yüz Türk kasabası olup, örf, adet, ananeleri de Türk örf, adet, ananeleri olmuştur. Kasaba’ da hiçbir zaman kilise olmamış ve Rum yaşamamıştır
TRT Koyunlu ile bir program yapmıştı. Kasabamızın saygın kişilerinden değerli Nihat Göker in bu programda emeği büyüktür. Bir düğünde kına gecesi, damat ailesinden gelin evine hediyelerin götürülüşü, geline sunulan altın takılar, gelin evinden damat evine götürülenler, her iki ziyarette başlarında oyalı oyasız yazmaları ile o eve gelen şefkatli Koyunlu kadınları.
Benim hayal edip de gerçekleştiremediğim gelin alma usulü, şöyle ki en önde at üstünde bayraktar, arkada at üstünde gelin, damat ise gelinin geçtiği sokaklarda damdan dama gelini takip ederdi.
Ayrıca gelin alınışından önce birkaç gece ve gündüz damat evinde sofralar kurulur davetsiz herkes gelir sofralardan birine otururdu. Fertekli klarnetçi Osman'ın müzik takımı da yemekler boyunca çalardı. Yaşlı genç herkesin takdir ettiği ise Osman'ın sabah, erkenden saat 4-4,5 civarı sessizlikte herkesi hayran bırakan klarnet çalmasıydı. Düğün hangi mahallede olursa olsun Osman yukarı mahalleye veya orta mahalleye( teşkere) çıkıp oradan çalardı ki bütün Koyunlu halkı dinlerdi. Sabah erken çaldığı güzel müzik makamı yağ gibi gelirdi.
Eskiden yayla inişleri de tamamen bir şölen gibi olurdu. Her yayladan yaylacılar( 8 yayla) ayrı günlerde inerlerdi. Her yayladan yaylacılar en az 10-15 aile atlar, katırlar ve merkepler üzerinde kendileri, eşyaları ve süt ürünleri ile yüklü dönerken kasabalılarda yukarı mahalle girişinde toplanmış şarkılar ve türkülerle karşılarlardı. Her iki tarafın el sallaması, isimlerle seslenmesi, eğer varsa el yapması düdük çalması de cabası. Tam Türk adeti.
Kasabada fırın yoktu komşular birleşir bir aile için ortaklaşa kışlık yufka yaparlardı. Sonra sıra diğer ailelere gelirdi
Koyunlu kasabasının tarım arazisi çok kıttı. Mali durumu düzelmeye başlayan bir kişi Fertek bağlarından veya Borun yerleşim yerinden başlayarak Niğde tarafına bakan AĞINBAĞI denen bölgeden bir bağ aldı mı diğeri de mali durumunun iyi olduğunun duyurmak için bağ satın alırdı. Tatlı bir rekabetle bütün Fertek bağlarını ve ağınbağı denen bölgedeki bağları satın aldılar.
Bağ bozumları ayrı bir zevkti (bağda etli bossulu pişirilir veya Niğde tava keyifle yenirdi), bağdan üzüm taşımak için de kendilerinde yoksa dışardan at, katır, merkep hatta deve kiralayarak yolda peş peşe üzüm evlere taşınırdı.
Pekmez yapmada da yufka yapmadaki gibi komşular birleşerek sıra ile ortaklaşa pekmez yaparlardı.
Koyunlu kasabası devletten beklemeden hep birleşerek uzaktan yayladan künk borularla suyunu kendi getirdi. Evlere suyu dağıttı. PTT binası ve sağlık ocağı binası gibi binaları kendi yaptı.
Türkiye'de bazı ilçelerde çok katlı binanın olmadığı zaman, kasabada tatlı rekabetle çok katlı binalar çoğalmaya aşladı. Birisi Mercedes aldı mı tatlı rekabetle bayram ve yazın köyüne gelenlerin Mercedes'le geldiği ve park yeri zorluğu görülürdü
Devlet yaptığı kanun değişikliği ile sayımda nüfusu 2000 den aşağı olanlara köy statüsü verdi. Eğer sayım bayrama veya yaza denk gelseydi, ilçe nüfusundan fazla kişi olurdu. Koyunlu derneğinin başında bulunan sayın çok değeli insan Ömer Doğanlar ve üyeler, sayım zamanlarında da büyük çaba harcadı ama Türkiye'nin her tarafında ticarette bulunan Koyunlular işlerini bırakıp gelemezlerdi. Çok uzun süre kasaba olan Koyunlu böylece köy olmuş oldu.
7 kardeşiz en büyük ağabeyim 1925 doğumluydu. Hepimizin doğum yerine sadece KOYUNLU yazılmıştı. İngiltere de üniversitede bilim insanları Koyunlu şehri Türkiye'nin diye sormuşlardı. Yabancılar şehir yaptı bizimkiler köy yaptı.
Yukarıda belirttiğim gibi, kasabamızın saygın kişilerinden olan değerli insan Ömer Doğanlar ve dernek yönetim üyeleri durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarına burs ve onlara yardım için her yıl durmadan çırpınıyor, İstanbul'da kurulu olan dernek bütün Türkiye'deki Koyunlulara mesajla ulaşıyor, inanıyorum ki kasaba yapma çabası da köyü bir gün tekrar kasaba yapacaktır.
20-04-2024
Prof. Dr. Emin Özbaş
Memleketimin her yeri ayrı güzel bir Niğde’li olarak duygulandım Türkiye 🇹🇷 vatandaşı olmak bir ayrılacaktır...
Bu program 2003 yılı Eylül-Ekim aylarında 4 günde çekildi ve o yıl TRT-2 de yayınlandı. Yani yaklaşık 18 yıl oldu çekileli. 9 yıl önce , bu yarım saatlik videoyu 2-3 parça halinde ben de paylaşmıştım. TRT arşiv 2020 yılında paylaşınca yeni çekim zannedenler olabilir. Güzel bir anı olarak kaldı. Bu videodakilerin kimi rahmetli oldu. Damadın annesi rolündeki yengem ve köye okul yaptıran amcam da rahmete kavuşanlar arasında. Allah emeği geçenlerden razı olsun. Hayatta olanlara uzun ömürler, ahirete intikal edenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Güzel Ülkemin her şehri , her kasabası ayrı güzel 👏🏻👏🏻👏🏻🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,
Hele boz dumanlar çekilsin de gör.
Her haftası bayram, her günü düğün,
Hele yaylalara çıkılsın da gör.
Bilmezsin ovalar nasıldır bizde;
Kağnılar yollarda, yoncalar dizde...
Saydıklarım damla değil denizde,
Hele bir ekinler ekilsin de gör.
Görmedin sen bizim mavi suları,
Karlar eriyince kırar yuları...
Köpük olur beyaz, sel olur sarı;
Hele taştan taşa dökülsün de gör.
Sen bizim köyleri görmedin ki hiç,
Yolları toz, çamur, evleri kerpiç.
O kirli kabukta, o en temiz iç;
Hele bir yakından bakılsın da gör.
Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı,
Sevgiyi bulasın, yakına gel ki...
Kalıplar gerçeği göstermez belki
Gönül perdeleri sökülsün de gör.
Abdurrahim Karakoç.
Çok güzel.bir belgesel bunlarla büyüdük
İşte kalite
90 lı yıllar .. Koyunlulu olarak şunu belirteyim ki cazır eğlencesi filan 60-70 Li yıllarda bitmiş. Eski adetleri anlatmak için çekim gereği...
Koyunlulu olarak gurur duyuyoruz . Her daim geleneklerimize bağliyiz
Niğdede yaşayan ama niğdeli olmayan birisi olarak söylüyorum koyunlu hikayesiyle insanlarıyla çok farklı bir köy
Kesinlikle😊
TRT'de bugun boyle temiz bir Turkce ile konusan insan var mi acaba?
. VAR .
Niğde'nin en zengin koylerinden biri bankaciyken satış yapamadığım tek köy 🤭
pentakill lol neden almıyorlardı? Cimriler miydi😊
@@kurtgisi koyunlu halkının insanları zengin banka ürünlerine ihtiyaçları yok gerçekten giderdim çay ismarlayip gonderirlerdi hiç satış yok malesef yanlız esmer bir köy imamı vardı çok fenaydı o 🙃🤭 selamlar olsun nigdeye
Gardşım muhtemelen lokman yaman hocadan bahsediyorsun 😁
@@bayramaytekin506 ismini hatırlamıyorum ki 😂
Yıllar önce Garanti Bankasından aradılar kredi vermek istiyorlar.
Onu dedi, bunu dedi...
Dedim ki "Kardeşim zamanına yazık. Borç yiyen geleceğinden yer, geleceğimi bugünden tüketmem."
Koyunlular işte olaya böyle bakar.
Bunun cimrilikle ilgisi yok.
Neşe dilekçioğlu şarkıyı ne güzel söylemiş.
Kıvırcık Mehmet atayın torunuyum dedem vefat etti senin yaşadığın yıllara kurban olayım dedem. Koyunlulu Kıvırcık mehmet atayy
2 yıl çalıştım koyunlu kasabasında, inşaat işi yapıyordum bu süre içerisinde 100 aileden sadece 4 bilemedin 5 ev çay verdi yemek verdi, vermek zorunda değiller fakat, Niğdenin diğer kasaba ve köylerinde hiç ac kalmadık.
Adettendir, inşaatta çalısanlara ırgatlara felan yemek çay ikram edilir.
Bayram kardeş söylediğin doğrudur. Gerçekten de öyle bir yabanileşme oldu.
Bunda yoğun göçün etkisi var. Nüfusun %90'ı Türkiye'nin dört bir yanında yaşar.
Köyde genelde garibanlar ve yaşlılar kaldı. Onlar da kendi dertleri ile dışarıyı görmez, düşünemez olmuştur. Benim tanıdıklarımdan nöbetleşe birkaç ay birkaç ay köydeki yaşlılara bakmak için giden var. Özellikle kışın kimse olmaz. Yaz ise ayrı vahim.
Köyden göçmüş olanlar köye yazdan yaza gelir. Bazısı birkaç hafta bazısı birkaç ay kalır. Büyükler öldükçe de yeni kuşak birbirini tanımaz olmuştur. Dolayısıyla kendi köylüsüne yabancı bir toplum oluştu. Bu da içe kapanan bir yapı oluşturdu.
Buna ne üzücü ki bir de görgüsüzlük, varlık yarışı eklendi.
Böyle acı bir durum ortaya çıktı.
Eskilere kurban olurum ben yeniler bilmez ne demek istediğimi
BƏYLƏ QƏLİNİMİZ HOŞBƏXT OLSUNLAR.
Burada vurgu yapılmamış ama Koyunlu düğünlerinde bir sazla işi geçiştiremezsiniz.
Saz takımı tam gelmelidir. Sazı, darbukası, davulu, zurnası eksiksiz olur.
Ayrıca düğün boyunca IRAKI eksik edilirse büyük sıkıntı çıkardı.
Koyunlu düğünleri ekonomik yönden "yapan için can yakıcıdır".
Şimdi zamanın ruhuna teslim olduğumuzdan(!) artık içkinin adı bile geçmiyor (Gerçi içen gayet de iyi içiyor ama artık gizli).
Artık böyle düğünleri geçtim, düğün yapmayı bile günah sayan önemli bir kesim türedi.
Annelerime bak ya ne güzel oynuyorlar😂
❤umarim ki izledigim kurgu degildir...gercek ise geleneklerini 21.asirda devam ettirenleri..tebrik ederim..
TRT arşiv TV kanalı olsun 2000 öncesi yılları izleyelim
Canım memleketim
Jenerikte İkinci türküyü bulamadim
Bu videolara neden tarih yazmiyorsunuz?
aynen neden acaba?
2003 yılında çekildi.
Niğde sizi çağırıyor!!! Kanalımda Niğde nin tarihi yerlerinin tanıtımlarını bulabilirsiniz bekleniyorsunuz...👋👋👋👋😉😉😉
Efsane
ya arkadaş bu nasıl arşivcilik anlayışı ben anlamıyorum ki! yıl yok tarih yok..
2003 yılında çekildi.
keşke bende böyle bir yerde yaşasam da tertemiz bakire bir aile kızı ile evlensem..
hasan