Sözünü sakınmadan, doğru bildiğini saklamadan nasıl söylenecek ise öyle söyledi Mustafa Hocam. Ağzına sağlık. Son dakikalarda ki hatırlatmaları da gayet yerinde ama anlayana. Program için teşekkürler. 👏👏👏
Canım hocam gidişiniz o kadar acı ki; Sizin gibi bir DEĞER nasıl bu denli haksızlığa uğrar. Ancak sanmayın ki ülkem yalnız onlardan oluşuyor. Sizi seven ve inanan onların on misli . Buna inanın. Sizi çoook seviyor ve daha da çok okuyoruz…
Son günlerde izlediğim en değerli sosyolojik, felsefik ve kültürel analizleri, dini uygulamalar çerçevesinde bu kadar açık, net anlatım. Ruşen Bey size de değerli Hocamıza da çok teşekkür ederiz.
Olayın Allah'la kul arasına kimsenin girmeyeceğini görmek için ilahiyat profesörü olmak gerekmiyor ama eğitim almış birinden bunun doğruluğunun onaylanması ve yaşam biçimlerimizin doğru yolda olduğunu görmek... ✨✨
Mükemmel sohbet den dolayı teşekkürler. Doğruyu söyleyenin dokuz köyden kovulduğu meyve veren ağacın taşlandığı ülkemizde böyle değerli bir bilim insanını sayenizde tanıdık. Yaşar Nuri Hocanın bahsi geçtiği için onu da saygıyla anıyoruz.
Aslında gerçekten bunun gibi alimlere çok ihtiyaç var bu toplumun. Ben şahsen nzaman bi programda Mustefa Öztürk ile İhsan Eliaçık olduğunu düysem dinlerım.
Bir üniversite öğrencisi genç olarak cemaatler hakkında düşüncelerimi ve tecrübelerimi yazmak isterim. Çocukluğumdan beridir ailemin muhafazakar ve dindar olmasından dolayı din ekseninde yetiştirildim ancak hiç baskı görmedim. Çocukluğum bilime merakımdan ötürü tv'den bulabildiğim Adnan Oktar belgeselleriyle ve kuran kurslarıyla geçti. Bu belgeseller ailemden gördüğüm din eğitimine uyuyordu ve ilgimi de çekiyordu. Ailemin cemaatlerle bir ilişkisi yoktu. İlkokul ve ortaokul hayatım daha seküler geçti. Sonrasında kadroları çok muhafazakar bir fen lisesini kazandım ve sınıf arkadaşım sayesinde tanıştığım nur cemaatinin sohbetlerine katılmaya başladım ve okul yönetim de bu durumu destekliyordu (öğle arası dışarı çıkmak yasakken müdür yardımcısına cemaatin evine yemek yemek için gideceğimi söyleyince rahatça çıkabiliyordum). Orada beni en çok etkileyen şey sohbetlere katıldığımız evin yöneticisi olan (abi dedikleri) kişinin zekası, donanımı ve akademisyen kişiliğiydi. Kendisini şu an dahi atıf endekslerine vs. bakarak Türkiye ortalamasının üzerinde başarılı bir akademisyen olarak görüyorum. 4 yıllık lise hayatımın yarısında bu sohbetlere düzenli devam ettim ve said nursi'nin kitaplarını da dikkatli bir şekilde okudum. Cemaatin öğretilediği şekilde, beyni kullanmadan, cep telefonlarımızda görme engelli insanlara yardımcı olması için ekrandaki metni sesli okuyan yapay zekalar gibi bir okuma anlayışından ziyade üzerinde düşünerek okuyordum ve bu şekilde kısa sürede risaleler ve said nursi'nin fikirleri hakkında da cemaatin ortalama bir müridinden daha bilgili hale geldim. Daha sonrasında cemaatin evlerinde kalmak istediğimi aileme ilettiğimde babam, sohbetlere devam edebileceğimi ancak orada kalamayacağımı söyledi. İki yıl sonra üniversite sınavına ikinci hazırlanışımda nurcuların yurt ve üniversite hazırlık kursunu birleştiren konseptte olan bir yurdunda üniversiteye hazırlanmak adına ailemi ikna edebildim. Bu dönemde risaleleri daha fazla okudum ve artık oradaki abilerin(!) de dikkatini çekecek kadar iyi yorumlayabiliyordum. Ancak bu noktada cemaatin aklıma yatmayan yanlarını görmeye başladım. Öncelikle cemaat içinde en çok taltif edilen insanlar hep en otoriteye en itaatkar olanlar oluyordu. Ben çoğundan daha zekiydim, taltif edilenlerin çoğunun risalelerden binlerce sayfa okuyarak edindiği düşünceleri tek kitaptan okuyarak sentezleyebiliyordum. Çoğu zaman sorularım orta seviye abileri(!) aşıyordu. Lakin, ben de saygı ve imtiyaz görmeme rağmen, öğrenciler içinde bir kaymak tabakaya dahil değildim. Herkesten gizli şekilde gezmelere, güzel ikramlara bunlar götürülüyorlardı. Ve bu kişiler genelde kurnaz ancak sorgulama yeteneği pek olmayan, itaatkar, "büyüklerimiz bizden daha iyi bilirler" diyen otorite dostu tipler oluyordu. Aslında Daha önemlisi de cemaat bütünün küçük parçaları halinde dahi siyasetle içli dışlı olmasıydı. Bizim yurdumuza belediye başkanları ziyarete geliyorlardı ve bu durum beni içten içe rahatsız ediyordu. Hatta bir keresinde belediye başkanı bahçede otururken herkes onun yanında toplanırken kendisini görmeme rağmen yüzümü çevirip selam dahi vermeden yoluma gitmiştim. Bu durum yurdun baş görevlisinin dikkatini çekmişti ki kendisiyle de aramız iyidi. Aynı yıl başkanlık sistemi referandumunda cemaatin bulunduğum şehirdeki komünitesi başkanlık sistemini desteklediğini bildiren bir bildiri yayınlayınca, o ilk cemaatle tanıştığım akademisyen kişiyle çizilen zeki, çalışkan, özgür düşünebilen insan topluluğu imajı tamamen silinmişti. Cemaatin küçük yapıları dahi siyasetle bu kadar içli dışlıysa üst tabakadakiler neler yapmazdı. Üniversitenin ilk yılında da cemaatin başka bir evinde kaldım. Bir gün muhafazakar sağ cenahın bir tarih kitabını okurken "risalelerden başka kitap okunmamalı, bu kitabı okumanda bir sorun yok ancak buna çok zamanını ayırma" uyarısını alınca şaşırdım. Aynı evin içinde insanlar saatlerini instagram'da whatsapp'de geçirirken hiçbir sorun yokken benim kitap okumamın hoş karşılanmaması saçmaydı. O zmanadan sonra geceleri gizlice Stephen Zweig kitapları okumaya başladım. Zaten ince oluyorlardı ve tek gecede bitirebiliyordum. Bu olay da artık benim adıma bütün iplerin koptuğu nokta olmuştu. Zeki bir insanın beni etkilemesiyle başlayan süreç, aslında sistemin zekaya değil aptallığa pozitif seleksiyon uyguladığını fark etmem neticesinde sonlandı. Cemaatten ayrıldım ve biraz zor olsa da artık tamamen yakamı kurtarmış durumdayım. Peki bu zamanda ne oldu. 4-5 yıl cemaattin merkezinde yahut çevresinde olmak üzere bulunduğum zamanda beynimde oluşmuş bütün ideolojiyi bir yılda sildim. Şu an kendimi deist olarak tanımlamıyorum ancak din zerre umrumda değil. Eğer şu an ateist yahut deist değilsem, gençler arasında yaygınlaşan ateizm modasına uymamak içindir. Bir noktada yeterince araştırmış ve bilgilenmiş olduğumu hissedersem kendimi ateist olarak tanımlamaktan çekinmem keza benden daha az sorgulayan çoğu kişi kendisini ateist olarak tanımlıyor zaten. ileride çocuklarımın eğitiminde dinin yer etmemesine çabalayacağım. Benim için artık din bir afyon statüsünde. Yararları olduğu tartışılır ancak zararlarının asla faydasının altında kalacağına inanmıyorum. İktidara dair her oluşumun maşası, destekçisi, devamının garanticisi olan bir kurum artık din.
Öğrenerek ateist olmuş bir abin olarak sadece şu kadarını söyleyebilirim. Bilim bana Tanrı'nın olmadığını değil, neden olamayacağını öğretti. İnançlı biri olmak için bilgi gerekmez ama ateist olabilmek için gerçekten çok okumak lazım.
Çok benzer yollardan geçmiş, radikallik düzeyinde bir dindarlık sürecini tecrübe etmiş biriyim. Şu an ise kendimi ateist, deist gibi kategorilere yerleştirecek kadar bile kıymet vermiyorum tanrı denen kavrama. İleride tanrının varlığı inancına yakınlaşırsam bile bu asla tanrı ile aramdaki bireysel ilişkiden öteye gitmeyecektir. Çocukluğumdan beri tarihe de çok meraklıyım. Dindar çevrelerde vicdanımı çatlatırcasına ağır ve insafsız bir dolu saçmalıklara şahit olduktan sonra dine karşı daha eleştirel bakmaya başladım. Bunu, tarihe dair öğrendiğim şeylerle birleştirince aslında dinin en başından beri asli görevinin kitleleri manipüle etmek, kalabalıkları kontrol altında tutmak olduğu sonucuna vardım. İnsanların, yaprak-mızrak kombinleriyle yalın ayak koştuğu dönemlerde de, uzay araçlarının üretildiği dönemde de, dinin tek işlevinin kitleleri kolaylıkla kontrol altına alabilmek olduğunu düşünüyorum. Bahsettiğiniz aptallık istikametindeki pozitif seçilim durumu hiç de yeni, şaşırtıcı ya da o gruba özgü bir şey değil. Tüm zamanlarda ve tüm dini oluşumlarda durum böyleydi diye düşünüyorum. Yorumunuz için de teşekkürlerimi sunuyorum. Huzurlu ve insanca bir ömür geçirmenizi dilerim. Selametle.
Harika bir söyleşi oldu. Siyasal İslam hiç bu kadar açık ve net tanımlanmamıştı. Teşekkürler Sn. Mustafa Öztürk Hocam. Ruşen Bey Hocamızı daha sık yayına alsanız keşke..Tekrar teşekkürler.
Faydalı bir yayın oldu.Mustafa Hoca saldırga güruhun eşgalini çok iyi verdi. Genelde bu endişeli muhafazakar kavramına pek önem vermiyorum ama Hoca'nın son dakikalardaki söylemi önemli kimseye önyargılı ve hukuksuz davranılmamalı suçlular hariç.
Mustafa hocanın babaannesi ile benim anneannem aynı kafadanmış. İkisi de "uğuna uğuna geberip gidecez" lafıyla aklımızda kalırken, ne yazık, haklılarmış.
Mustafa Hocamı keyifle dinleyip istifade ettik. Kendisini Offenbach’ a Hobi Arıcı olarak ürettiğim petek balından yemeye davet ediyorum. Sekam ve Saygılar.
Değerli din adamı sözcüğünün gerçekte vücut bulmuş hali hocamız. Her cümlesi anlamlı. Ben tanımıyorum dum sizin sayenizde tanıdım. Kalite işte.mustafa özturk hocamız bu ülke için kayıp yani.yasadiklarina çok üzüldüm.
Mustafa Ozturk hoca ile duzenli bir program olsa cok memnun kaliriz Rusen bey. Hoca algisi cok cok yuksek, gelismeye ogrenmeye cok acik biri oldugundan hocanin bu donemdeki gelismesini de kayda gecirmis olursunuz. Artik gunluk kayitlari kalmadi, sizlerin onemli kisilerle programlari tarihe kayit dusuyor.
Enfes bir söyleşi. Hocayı kendi TH-cam kanalından da takip edin. Gerçek İslamı öğrenir, tarihsel süreçte asıl temiz dindarlar ile dinci-din üzerinden çıkar savaşı yapanların ayrımını, hakiki farklarını net olarak görebilirsiniz
Iyi ki varsınız. Fikirlerinizin büyük bir kısmı ile hemfikir olmakla birlikte bazı konularda değilim ama bugün kendine ilahiyatçı diyen kelli felli adamlar sizin ahlâk ve karakterinizden bir nebze alsaydı bu gün TC çok başka yerlerde olurdu. Programlara devam. Sağlık ve esenlikler dilerim.
Mustafa hoca Allah'in verdiği hidayet nurunu kaybediyor.o nur kaybedilirse bocaliyor insan..cüzi aklilla başbaşa kalıniyor.sonra Allah muhafaza iman da gidiyor ..Rabbim hidayet nurunu üzerimizden içimizden sondurmesin.
Sözünü sakınmadan, doğru bildiğini saklamadan nasıl söylenecek ise öyle söyledi Mustafa Hocam. Ağzına sağlık. Son dakikalarda ki hatırlatmaları da gayet yerinde ama anlayana. Program için teşekkürler. 👏👏👏
Müthiş.Son yıllarda izlediğim en müthiş konuşma
Canım hocam gidişiniz o kadar acı ki; Sizin gibi bir DEĞER nasıl bu denli haksızlığa uğrar. Ancak sanmayın ki ülkem yalnız onlardan oluşuyor. Sizi seven ve inanan onların on misli . Buna inanın. Sizi çoook seviyor ve daha da çok okuyoruz…
Çok değerli bir profösörünü kaybetmiş Türkiye. Yazık.
Teşekkürler Ruşen bey.
Teşekkürler sağ olun var Allah yar yardımcın olsun
Böyle Müslüman basimiz üstüne.. Aklini devreye sokarak konusan ender Müslümanlardan biri. Mustafa Öztürk.. Tesekkürler.. .
Şahane bir sohbetti, her ikinize de sonsuz teşekkürler, hazır ismi geçmişken Yaşar Nuri hocamızın da ruhu şad olsun, mekanı cennet olsun
Sapık hocalar ne kadar hoşunuza gidiyor .RABBİM ıslah etsin sizleri.AMİN
Mustafa bey çok net gerçekleri söyleme cesaretinizden dolayı takdir ve teşekkür ederim.
Ruşen bey ve Mustafa hocam teşekkürler
Muhteşem bir söyleşiydi . Devamını bekleriz.Hocamı özlüyoruz…
Mustafa bey ‘fırıldaklar’a kimlerin de dahil olduğunu güzel açıkladı.Kendisini burada daha sık görmek isteğiyle saygılar,teşekkürler.
Hocamızın gözlerinden öperim. imza atıyorum hepsine
Muhteşemdi! Her ikinize de teşekkürler.
Çok keyifli bir sohbet oldu.
😊
Son günlerde izlediğim en değerli sosyolojik, felsefik ve kültürel analizleri, dini uygulamalar çerçevesinde bu kadar açık, net anlatım. Ruşen Bey size de değerli Hocamıza da çok teşekkür ederiz.
nasıl gördünüz bu analizleri sırf nefret ettiğiniz bir gruba saydırdığı için mi
Ruşen Beyle Mustafa Hocayı birarada görmek hoşuma gitti .Sizi dinlemek çok keyifli güzel bi program
eğitilmez cehalet, çok üzücü
Hep merak ederdim iyi kalpli müslümanlar nerede, çok varmış, zamanla tanıyoruz kendilerini.
Mustafa Hocam iyiki varsınız.
Agzina saglik degerli ustadim ve sizi studious davet Eden Ruşen beye çok teşekûr
Ruşen ve Mustafa hocama saygılar sevgiler
Çok g0zel sohbetti. Çok teşekkürler. Keşke dinleyen çok olsada biraz aydınlansalar. Bizde b6 iğrenç ortamda daha fazla yaşamasak.
Daha sık görmek istiyoruz. Dinlemek istiyoruz👍🏻
Teşekkürler🙏🙏🙏
Hocamı çok özlemişiz🌈💐Teşvikler...
Çok iyi bir söyleşiydi çok teşekkür ederim Mustafa hoca gibi bir akademisyeni kaybettiğimiz için tekrar üzüldüm
Hocam sizi çok seviyoruz💞🎯🌹
İyiki varsınız
Ruşen Bey tek cūmleyle harika bir program.Çok faydalandık.Konuğunuza ve size saygılar sevgiler.
Olayın Allah'la kul arasına kimsenin girmeyeceğini görmek için ilahiyat profesörü olmak gerekmiyor ama eğitim almış birinden bunun doğruluğunun onaylanması ve yaşam biçimlerimizin doğru yolda olduğunu görmek... ✨✨
Teşekkürler.
Sizi seviyorum ve bilginizden çok yararlanıyorum. Allah razı olsun.
Mustafa hocam çok değerli, namuslu bir aydınımızdır.
Hocami gormek ve dinlemek iyi geldi.Yorumlari ve tahlilleri tam yerini bulmus.
Iyi günler 🖐
Ataturk sen ne buyuk insanmissin.Ulkey'i kurarken ne kadar dogru kararlar vermissin.Ruhun şad olsun.
Teşekkürler Ruşen Çakır, Mustafa Öztürk beyi dinlemek çok güzeldi, ogrencisi olmuş kişiler sansliymis. 👏👏👏
Çok güzel bir sohbet bilgilendirici iyk varsınız.🙏🙋
Harikulade bir programdı. Teşekkürler.
Mustafa hoca yi ilk defa dinledim gerçekten harika bir söyleşi olmuş. Farklı İslami görüşleri iyi analiz etmiş devamını bekleriz Ruşen abi.
Agziniza saglik gûzel ve ogretici bir sohbet oldu
Yaa böyle bir konu hakkında 45 dk konuşmak azz gerçekten Mustafa Hocayı tekrar görmek istiyoruzzz !!!!!!!
Dilim seni dilim dilim dileyim
Başıma geleni senden bileyim.
Harika bir söyleşi olmuş,yurdumuzdaki yozlaşan islam anlayışının birebir tasviri olmuş 👏🙏
Harika bir yayındı
Çok güzel bir programdı tekrar bir araya gelip yeni programlarınızı izleyebilmek ümidiyle iyi günler.
Mükemmel sohbet den dolayı teşekkürler. Doğruyu söyleyenin dokuz köyden kovulduğu meyve veren ağacın taşlandığı ülkemizde böyle değerli bir bilim insanını sayenizde tanıdık. Yaşar Nuri Hocanın bahsi geçtiği için onu da saygıyla anıyoruz.
Mustafa hoca bugünün muhafasakar Türkiye idelojisini çok güzel tarif etmiş.
Aslında gerçekten bunun gibi alimlere çok ihtiyaç var bu toplumun. Ben şahsen nzaman bi programda Mustefa Öztürk ile İhsan Eliaçık olduğunu düysem dinlerım.
çok güzel bir sohbet oldu ayrıca bu tecavüz hadisesini bilmiyordum çok üzücü meğerse bize öğretilen islam gerçek islam değilmiş
Bir üniversite öğrencisi genç olarak cemaatler hakkında düşüncelerimi ve tecrübelerimi yazmak isterim. Çocukluğumdan beridir ailemin muhafazakar ve dindar olmasından dolayı din ekseninde yetiştirildim ancak hiç baskı görmedim. Çocukluğum bilime merakımdan ötürü tv'den bulabildiğim Adnan Oktar belgeselleriyle ve kuran kurslarıyla geçti. Bu belgeseller ailemden gördüğüm din eğitimine uyuyordu ve ilgimi de çekiyordu. Ailemin cemaatlerle bir ilişkisi yoktu. İlkokul ve ortaokul hayatım daha seküler geçti. Sonrasında kadroları çok muhafazakar bir fen lisesini kazandım ve sınıf arkadaşım sayesinde tanıştığım nur cemaatinin sohbetlerine katılmaya başladım ve okul yönetim de bu durumu destekliyordu (öğle arası dışarı çıkmak yasakken müdür yardımcısına cemaatin evine yemek yemek için gideceğimi söyleyince rahatça çıkabiliyordum). Orada beni en çok etkileyen şey sohbetlere katıldığımız evin yöneticisi olan (abi dedikleri) kişinin zekası, donanımı ve akademisyen kişiliğiydi. Kendisini şu an dahi atıf endekslerine vs. bakarak Türkiye ortalamasının üzerinde başarılı bir akademisyen olarak görüyorum. 4 yıllık lise hayatımın yarısında bu sohbetlere düzenli devam ettim ve said nursi'nin kitaplarını da dikkatli bir şekilde okudum. Cemaatin öğretilediği şekilde, beyni kullanmadan, cep telefonlarımızda görme engelli insanlara yardımcı olması için ekrandaki metni sesli okuyan yapay zekalar gibi bir okuma anlayışından ziyade üzerinde düşünerek okuyordum ve bu şekilde kısa sürede risaleler ve said nursi'nin fikirleri hakkında da cemaatin ortalama bir müridinden daha bilgili hale geldim. Daha sonrasında cemaatin evlerinde kalmak istediğimi aileme ilettiğimde babam, sohbetlere devam edebileceğimi ancak orada kalamayacağımı söyledi. İki yıl sonra üniversite sınavına ikinci hazırlanışımda nurcuların yurt ve üniversite hazırlık kursunu birleştiren konseptte olan bir yurdunda üniversiteye hazırlanmak adına ailemi ikna edebildim. Bu dönemde risaleleri daha fazla okudum ve artık oradaki abilerin(!) de dikkatini çekecek kadar iyi yorumlayabiliyordum. Ancak bu noktada cemaatin aklıma yatmayan yanlarını görmeye başladım. Öncelikle cemaat içinde en çok taltif edilen insanlar hep en otoriteye en itaatkar olanlar oluyordu. Ben çoğundan daha zekiydim, taltif edilenlerin çoğunun risalelerden binlerce sayfa okuyarak edindiği düşünceleri tek kitaptan okuyarak sentezleyebiliyordum. Çoğu zaman sorularım orta seviye abileri(!) aşıyordu. Lakin, ben de saygı ve imtiyaz görmeme rağmen, öğrenciler içinde bir kaymak tabakaya dahil değildim. Herkesten gizli şekilde gezmelere, güzel ikramlara bunlar götürülüyorlardı. Ve bu kişiler genelde kurnaz ancak sorgulama yeteneği pek olmayan, itaatkar, "büyüklerimiz bizden daha iyi bilirler" diyen otorite dostu tipler oluyordu. Aslında Daha önemlisi de cemaat bütünün küçük parçaları halinde dahi siyasetle içli dışlı olmasıydı. Bizim yurdumuza belediye başkanları ziyarete geliyorlardı ve bu durum beni içten içe rahatsız ediyordu. Hatta bir keresinde belediye başkanı bahçede otururken herkes onun yanında toplanırken kendisini görmeme rağmen yüzümü çevirip selam dahi vermeden yoluma gitmiştim. Bu durum yurdun baş görevlisinin dikkatini çekmişti ki kendisiyle de aramız iyidi. Aynı yıl başkanlık sistemi referandumunda cemaatin bulunduğum şehirdeki komünitesi başkanlık sistemini desteklediğini bildiren bir bildiri yayınlayınca, o ilk cemaatle tanıştığım akademisyen kişiyle çizilen zeki, çalışkan, özgür düşünebilen insan topluluğu imajı tamamen silinmişti. Cemaatin küçük yapıları dahi siyasetle bu kadar içli dışlıysa üst tabakadakiler neler yapmazdı. Üniversitenin ilk yılında da cemaatin başka bir evinde kaldım. Bir gün muhafazakar sağ cenahın bir tarih kitabını okurken "risalelerden başka kitap okunmamalı, bu kitabı okumanda bir sorun yok ancak buna çok zamanını ayırma" uyarısını alınca şaşırdım. Aynı evin içinde insanlar saatlerini instagram'da whatsapp'de geçirirken hiçbir sorun yokken benim kitap okumamın hoş karşılanmaması saçmaydı. O zmanadan sonra geceleri gizlice Stephen Zweig kitapları okumaya başladım. Zaten ince oluyorlardı ve tek gecede bitirebiliyordum. Bu olay da artık benim adıma bütün iplerin koptuğu nokta olmuştu. Zeki bir insanın beni etkilemesiyle başlayan süreç, aslında sistemin zekaya değil aptallığa pozitif seleksiyon uyguladığını fark etmem neticesinde sonlandı. Cemaatten ayrıldım ve biraz zor olsa da artık tamamen yakamı kurtarmış durumdayım. Peki bu zamanda ne oldu. 4-5 yıl cemaattin merkezinde yahut çevresinde olmak üzere bulunduğum zamanda beynimde oluşmuş bütün ideolojiyi bir yılda sildim. Şu an kendimi deist olarak tanımlamıyorum ancak din zerre umrumda değil. Eğer şu an ateist yahut deist değilsem, gençler arasında yaygınlaşan ateizm modasına uymamak içindir. Bir noktada yeterince araştırmış ve bilgilenmiş olduğumu hissedersem kendimi ateist olarak tanımlamaktan çekinmem keza benden daha az sorgulayan çoğu kişi kendisini ateist olarak tanımlıyor zaten. ileride çocuklarımın eğitiminde dinin yer etmemesine çabalayacağım. Benim için artık din bir afyon statüsünde. Yararları olduğu tartışılır ancak zararlarının asla faydasının altında kalacağına inanmıyorum. İktidara dair her oluşumun maşası, destekçisi, devamının garanticisi olan bir kurum artık din.
Öğrenerek ateist olmuş bir abin olarak sadece şu kadarını söyleyebilirim. Bilim bana Tanrı'nın olmadığını değil, neden olamayacağını öğretti. İnançlı biri olmak için bilgi gerekmez ama ateist olabilmek için gerçekten çok okumak lazım.
Çok benzer yollardan geçmiş, radikallik düzeyinde bir dindarlık sürecini tecrübe etmiş biriyim. Şu an ise kendimi ateist, deist gibi kategorilere yerleştirecek kadar bile kıymet vermiyorum tanrı denen kavrama. İleride tanrının varlığı inancına yakınlaşırsam bile bu asla tanrı ile aramdaki bireysel ilişkiden öteye gitmeyecektir. Çocukluğumdan beri tarihe de çok meraklıyım. Dindar çevrelerde vicdanımı çatlatırcasına ağır ve insafsız bir dolu saçmalıklara şahit olduktan sonra dine karşı daha eleştirel bakmaya başladım. Bunu, tarihe dair öğrendiğim şeylerle birleştirince aslında dinin en başından beri asli görevinin kitleleri manipüle etmek, kalabalıkları kontrol altında tutmak olduğu sonucuna vardım. İnsanların, yaprak-mızrak kombinleriyle yalın ayak koştuğu dönemlerde de, uzay araçlarının üretildiği dönemde de, dinin tek işlevinin kitleleri kolaylıkla kontrol altına alabilmek olduğunu düşünüyorum. Bahsettiğiniz aptallık istikametindeki pozitif seçilim durumu hiç de yeni, şaşırtıcı ya da o gruba özgü bir şey değil. Tüm zamanlarda ve tüm dini oluşumlarda durum böyleydi diye düşünüyorum. Yorumunuz için de teşekkürlerimi sunuyorum. Huzurlu ve insanca bir ömür geçirmenizi dilerim. Selametle.
twitter instagram veya size ulaşabileceğim bi sosyalmedya hesabınız var mı. bazı sorularım olacak
Egitilmeyecek cehalet var Türkiye'de maalesef çok doğru
Seni seven çok hocam
Bir videoyu beş defa dinlediğim oldu ❤
Çok güzel özetlemiş, 👏👏👏
Harika bir söyleşi oldu. Siyasal İslam hiç bu kadar açık ve net tanımlanmamıştı. Teşekkürler Sn. Mustafa Öztürk Hocam. Ruşen Bey Hocamızı daha sık yayına alsanız keşke..Tekrar teşekkürler.
On yıllardır içinde bulunduğumuz durum ancak bu kadar net anlatılabilirdi.Yürekli insan Mustafa bey teşekkürler.
Ben ilk defa hocayı izledim gerçekten çok iyi bilgili bir hoca tanımama vesile olduğunuz için teşekkürler Ruşen bey
Bu programın milyon izlenmesi lazım. Dini kullananların yüzüne yüzüne konuşuyor Mustafa hoca.
çok iyi programdi, bir ateist olarak icim sismeden, öfkelenmeden ve gadre ugramis hissetmeden dinledim. devamı olsa onu da izlerdim. teşekkürler
Son zamanlarda gelen en iyi konuk
Çok güzel yayindi.
Faydalı bir yayın oldu.Mustafa Hoca saldırga güruhun eşgalini çok iyi verdi. Genelde bu endişeli muhafazakar kavramına pek önem vermiyorum ama Hoca'nın son dakikalardaki söylemi önemli kimseye önyargılı ve hukuksuz davranılmamalı suçlular hariç.
Cok tesekkur ederiz Mustafa hocam, akilciliginiz ve samimiyetiniz icin.
Çok güzel program olmuş, tebrik ederim 🙏
bir alevi olarak mustafa hocayı ilgi ile izlyorum.
Helal olsun Mustafa Hocam…
Adının önündeki prof. unvanını hak eden 5 (beş) ilahiyatçıdan biri...
Mustafa hocanın babaannesi ile benim anneannem aynı kafadanmış. İkisi de "uğuna uğuna geberip gidecez" lafıyla aklımızda kalırken, ne yazık, haklılarmış.
Her şey olunan rezil olunmayan tek ülke hangisidir.
Bu iğrenç vıcık vıcık ortamdan kurtulmuşsun Mustafa bey. Geçmiş olsun , iyi insan olmak zor.
👏👏👏👏👏👏👏diyanet başına koyulacak dürüst ilim adamı
Bir daha hangi ♥️ANA♥️ doğurur bizi.
BENİM, MİLLET İTTİFAKI İKTİDARINDA DIYANET İŞLERİ BAŞKANIM.
Teşekkürler, bizi bu kadar demokrat ve gerçek bir din bilim ınsanı ile tanıştırdığınız için...
Mustafa Hocamı keyifle dinleyip istifade ettik. Kendisini Offenbach’ a Hobi Arıcı olarak ürettiğim petek balından yemeye davet ediyorum. Sekam ve Saygılar.
Değerli din adamı sözcüğünün gerçekte vücut bulmuş hali hocamız. Her cümlesi anlamlı. Ben tanımıyorum dum sizin sayenizde tanıdım. Kalite işte.mustafa özturk hocamız bu ülke için kayıp yani.yasadiklarina çok üzüldüm.
Yayını beğenip ve yorum yazalım lütfen
Mustafa Öztürk Türkiyede Muhafazakarlık 101 dersini on dakikada veriyor.
Hocam keşke size yapılan saldırılara tepki vermek yerine düşüncelerinizi açıklasaydınız. Fikirlerinize ihtiyacımız var.
Mustafa Ozturk hoca ile duzenli bir program olsa cok memnun kaliriz Rusen bey. Hoca algisi cok cok yuksek, gelismeye ogrenmeye cok acik biri oldugundan hocanin bu donemdeki gelismesini de kayda gecirmis olursunuz. Artik gunluk kayitlari kalmadi, sizlerin onemli kisilerle programlari tarihe kayit dusuyor.
Üstad agnostik mi, deist mi anlayamadım ama kesinlikle doğru yolda olduğunu söyleyebilirim.
Hayır ve huzur çıksa ne olur çıkmasa ne olur. Azdan az çoktan çok gider. İnsan çaresizce bencildir
Enfes bir söyleşi. Hocayı kendi TH-cam kanalından da takip edin. Gerçek İslamı öğrenir, tarihsel süreçte asıl temiz dindarlar ile dinci-din üzerinden çıkar savaşı yapanların ayrımını, hakiki farklarını net olarak görebilirsiniz
kapak fotosuna bakınca Ruşen Çakır Ruşen Çakır'ı konuk etmiş sandım
Hoca'yı saygıyla selamlıyorum
Senin Allah'ına kurban cennetlik bı adamsin hakikati konuşsan kaç insan var
Yorumları bayağı okudum acaba kim nasıl bir eleştiri yapmıştır diye tam da tahmin ettiğim gibi kimse eleştirmemiş herkes hayran kalmış teşekkürler
Net, anlaşılır ve muhteşem analizler. Keşke Mustafa Öztürk gibi din bilgeleri çoğalsa ama ne yazık ki tam aksine git gide azalıyorlar.
Hocam, uzun ve mutlu ömürler dilerim. Sözünüzü sakınmayın doğrular adına. Turan Dursun•u, Yaşar Nuri•yi yedi bu kesim. Sizlere güveniyoruz.
Mustafa hoca konuşta bu sözde tarikat üyeleri dinlesin. Cübbeli gibilerin korunduğu dinlendiği yerde bu adamın afaroz edilmesi ağırıma gidiyor.
Sizi her izlediğimde içime bir keder çöküyor. Toplum olarak ayrı dillerden konuşmak bir türlü düzelmedi, belki de hiç düzelmeyecek…
Duzelmeyecek sadece güç el değiştirecek kısa süre sonra gibi
İlimi bilimle harmanlamak ne güzel şey; hocamı dinlemek büyük zevk, tabiri caizse ufku açılıyor insanın.
BEĞEN TUŞUNU TIKLAMAYI UNUTMAYALIM ARKADAŞLAR VİDEOYU BAŞLATINCA LÜTFEN...TEŞEKKÜRLER...
45 DAKİKA nasıl bitti anlamadım çok derin tespitleri vardı
yerin iyiymiş hocam(Almanya) hiç kımıldama kafanıda yorma.Bu memleketten bir cacık olmaz.
Iyi ki varsınız. Fikirlerinizin büyük bir kısmı ile hemfikir olmakla birlikte bazı konularda değilim ama bugün kendine ilahiyatçı diyen kelli felli adamlar sizin ahlâk ve karakterinizden bir nebze alsaydı bu gün TC çok başka yerlerde olurdu. Programlara devam. Sağlık ve esenlikler dilerim.
🌷💜
Çok değerli bir hoca. Düşüncelerime tercüman oldu!
Mustafa hoca Allah'in verdiği hidayet nurunu kaybediyor.o nur kaybedilirse bocaliyor insan..cüzi aklilla başbaşa kalıniyor.sonra Allah muhafaza iman da gidiyor ..Rabbim hidayet nurunu üzerimizden içimizden sondurmesin.
💙👍