Üniversite öğrencisiyim.. TH-cam den gelir kazanmak istiyorum aileme yük olmamak için bu kadar insan içinden 10 kişi bile a-bo-ne olsa cesaret ve moral verir, şimdiden çok sağolun 🤗.
Emeğinize sağlık. Yıllardır kök hücre ve hücresel tıp teknolojilerini klinikte kullanan biri olarak iki olasılık daha var, biri DNA onarımını sağlayan ve pratikte hücre yaşlanmasını engelleyen telomeraz enziminin aktivitesini artıran çalışmalar, bir diğeri de gen tedavileri ile kanserin önüne geçilmesi. İki alanda da literatürde çok önemli çalışmalar var ama sizin de Hydra örneğinde bahsettiğiniz gibi "ee tamam bu iki alanda da ölmemeyi başardık ama gerçekten ölümsüz müyüz? Mesela soğuktan donup ölebiliriz ya da radyasyondan (ki aslında bunların da önüne geçilebilecek genetik ve moleküler değişikliklerin insana adaptasyonu ile ilgili yoğun bir şekilde çalışılıyor Tardigrade (su ayısı) örneğinde olduğu gibi) ." Aslında burada sorunsal ölümsüzlük değil de hayat süresini kısaltan bedensel unsurların önüne geçebilmek. O zaman da dediğiniz gibi, Yul Brynner'ın efsanevi oyunu ile taçlanan West World veya sonraki türevleri olan Robocop, Terminator, Suretler (Surrogates) gibi yapay bedensel alternatifler yani cyborg kavramı; veya Matrix- Avatar ya da Black Mirror bölümlerindeki gibi alternatif yaşam olasılıkları devreye giriyor. Felsefeye çok dalmadan Protagoras zamanında "İnsan herşeyin ölçüsüdür." derken büyük olasılıkla beynin herşeyin ölçüsü olduğunu söylemeye çalışmıştı. Bu konuda çok makale var, ama bakıldığında ölümsüzlüğü gereken ana parametre beynimiz. O nedenle gerçek anlamda beynin yedeklemesini, kripto cinsinden kırılması zor bir sistem içerisinde düzenli aralıklarla sağlayabilsek, kişi bedensel veya çevresel nedenlerle ölürse yedeklemeden büyük ölçüde hayata dönmesi sağlanabilir. Büyük ölçüde diyorum çünkü kişi 5 duyusuyla elde ettiği veri ile vardır. Bu noktada yine Protagoras'a dönmek lazım ki bir önceki cümledeki düşünceyi kendisi de çok önceleri dile getirmiş. Yani kısaca 5 duyuyu tatmin edebilecek şekilde insanın beynini anılarıyla yeniden yükleyebilmek muhtemelen en tatmin edici "hayata geri dönüş" olabilir. Çok yazdım umarım kafaları bulandırmamışımdır. İnsanları düşünmeye sevkeden bu güzel videolarınız için çok teşekkürler.
Aklımdan aynıları geçti peki hocam insan bedenini herhangi bir ölümcül etkiden kurtarıp saniyeler içinde o etkiyi yok edecek (mesela beye kurşun girişi sonucu hasar alan bölgeleri anında onaran) bir enzim vs geliştirilebilme ihtimali nedir ?
Ama, son netice şu ki, insan, vücudu, vücudundaki hucreleri ve mechul olub da, insana anlam katan fikir ve ya düşünce, ya da hafiza( diyelim) birlikte insanın yaşadığını, hayat suresini anlamlı kecirdigini var saymak anlayışına dayatiyor. Yani kacilmaz olan gercekligi göz ardı edemeyecegimizi siz de videodan sonra alternatif olarak çok güzel sekilde açıklama vermişsiniz. Təşəkkür ederim
Netice itibarı ile 'her canlı ölümü tadacaktır...' bütün bilim dünyası olarak bir araya gelip voltranı oluştursanız bile; o bileği bükmeye gücünüzün yetmeyeceğinin farkındasınız değil mi??? bilim iyidir... haddini de bildiği müddetçe...
Konu bilimin haddini bilmesi değil. Bilim haddini bilseydi, insanlığı bu günkü teknolojik konumuna getiren zihinler kafalarında o çılgın fikirleri, icatları, bilim matematiğini geliştirmemiş olsaydı bugün ilkçağın mağaralarında kös kös oturuyor olacaktık. Bir de her videonun altına bilimle inançları karşı karşıya getirmeye çalışan ifadeler yazmasanız olmuyor değil mi? Bir türlü anlatamadık bu durumu, ikisi farklı konular. Birbirleriyle hiçbir alakası yok. Kimisi diyalektik düşünüp sadece bilimsel verilerin sağladığı bilimsel bilgiyle hayatını yönlendirir ve bilim felsefesinin gösterdiği yolu hayatına yerleştirir, kimisi de yüce bir gücün varlığına inanıp buradaki bilimi anlamaya çalışır ama bilime "inanmaz" . Bakın bilim inanılması gereken bir durum değildir. Bilimsel veriyi, 5 duyunuzla algılanabilecek şekilde önünüze getirir, yani bilimin sağladığı veri 5 duyunuzla algılanabilir, inanma gerektirmez. Bir elinizdeki parmaklarınızın sayısı kadar nettir. Bilim hata yapar, hatalarla doğrulara ulaşır ve gelişir ve hata yapmaktan da gocunmaz. Her canlının ölümü tadacağı bugün için doğrudur. Ama uzun vadede bu durum nasıl değişir bilinmez. Hatta ölümsüzlüğün tam karşılığı videoda da tartışılmışken had bildirici mesajlarınızın anlamı yok.
@@kaanylmaz524 Canlı organizmanın karmaşıklığı arttıkça düşündüğünüz hızlı onarım mekanizması daha da zorlaşmaktadır. Nanoteknoloji kısmında bu konuya videoda güzel girilmiş aslında. Enzimler nanoteknoloji öncesi moleküler robotlar gibi düşünülebilir. Onarım sürecindeki kimyasal reaksiyonları hızlandırabilirler ama bu mermi yaralanmasında çok fantastik olur gibi geliyor. Orada biraz terminator filmine giriş yapmış gibi olursunuz.
Verdiğiniz bilgiler benim için altın değerinde gerçekten emeklerinize sağlık diliyorum ve teşekkürlerimi sunuyorum tüm samimiyetimle teşekkürler bebar bilim.
Bir insanı tanımadan, yüzünü bile görmeden nasıl sevebiliyorum bilmiyorum. Sanki ailemden bir parça gibisin bebar bilim. Çok teşekkür ederim bana ve bize kattıklarından ötürü 🖤
Belke inannmsan amma ben oyleyim bir kizi tanadan gormden sevdim sanki canimda bir parca gibi her aklima geldyinde. Aglycak gibi oluyorum kizin yuzu bile nasil bilyorum sacilari sari bir kiz bu nasil olur anlamyorum halbu ki hayatimda hic gormedim o kizi
Berbar bilim izlerken bebar bilim videosu gelmesi Allahım bu nasıl bir şans... isin sakası derslerimden sıkıldıkça seni izliyor daha da bir şevkle çalışmaya tekrar başlıyorum. Videodan sonra ; Ölümü anlamak için canlılığı anlamak lazım ama canlılık hakkında hic birsey bilmiyoruz. Bu arada bilgisayarlar deterministik cihazlardır. Transfer fonksiyonları ile herseyi ifade ederiz. Yapay zeka doğadan modelleme yaparak veriyi isler ve sonuç döndürür.. Bunların modellemesi de yine canlılık örnek alınır.bknz Arı kolonisi ,karınca kolonisi Kısaca canlılığı bilinci tasarlamak icin tekrar canlılığın modellerini kullanmak çok sınırlı bir uğraş olsa gerek. Bence bu insanlığın ölümsüzlüğün ortadan kaldırmaya yarayacak bir sistem olamaz önce canlılık denen şeyi anlamak anlamlandırmak gerekir. Tabi canlı nedir sorusuna üreyen beslenen vb tanım gereği tanımlama şeklinde bir açıklama yapamadan tamamen bilinç odaklı bir açıklama bulmak lazım.
Videodaki filimler: Avatar Replikalar Robocop _hepsini izlemiş biri olarak tavsiyemdir kadro, kurgu, konu bakımından harika filimler dir kesinlikle kaçırmayın derim
Ölümsüzlük, insanlığa yakışır bir şekilde yaşayıp diğer nesillere rol model olmaktır. Felsefenin en nadide sorularıyla şekillendirdiğiniz yayınınız çok güzeldi. Emeğinize sağlık hocam
@@zekeriyayuksel546 gerçekten de öyle insanoğlu geliştikçe bulunduğumuz gezegen zarar görüyor tabi gelişmek teknoloji gibi şeyler iyi ama daha uzun sonsuz bir yaşam en mantıklısı zaten ölümsüzlük olsa çoğu insan üreme gereği duymazdı ve yaşadığı süreçte teknolojiyi belli bir seviyeye kadar ilerlerirdi şahsen ben böyle düşünüyorum
Kanalımda Mühendislik, Matematik, İngilizce, Almanca, Mentalizm, Fizik, Biyoloji, Kimya, Tarih, Dilbilimi... Gibi gibi konular üzerinde duruyorum ilginizi çekerse bakabilirsiniz.
Saygı Değer Administer Cengiz Hocam şahsen geleceğenin teknoloji imkanların ölümsüzlük demek araştırma yapan bilim insanları tarafından dijital depolamaya uygun kodlamalarla çevrilebilip saklanabilen veriler bütünü olarak kabul edilmesi ... Şimdiden Emeğinize Sağlık Her Daim Bilgilendirici Kaliteli Özgün Ve Çarpıcı İçerikli Yayınların Devamını Canı Gönülden Dilerim...
"Üzerinde öleceğiniz yaşı gösteren bir tabelanın uzak bir gelecekte olduğunu hayal edin. Yaşadığınız her yıl o tabelaya yaklaşıyorsunuz. Tabelaya ulaştığınızda ölüyorsunuz. Şimdi bu tabelayı bir tavşanın tuttuğunu ve geleceğe yürüdüğünüzü hayal edin. Tavşan yaşadığınız her yıla yarım yıl uzakta. Bir süre sonra tavşana ulaşıyorsunuz ve ölüyorsunuz. Ama ya tavşan yaşamınızın her yılı, bir yıllık uzaklıkta yürüyebilseydi? Bu durumda tavşanı asla yakalayamaz, bu nedenle de ölmezdiniz. Tavşanın geleceğe yürüdüğü hız, teknolojimizdir. Teknolojiyle ve bedenlerinizle ilgili ne kadar çok bilgi elde edersek tavşanı o kadar hızlı yürütebiliriz. Yaşlılıktan kaçış hızı, tavşanın bir sene boyunca yürüdüğü yıllık hızındaki veya daha da hızlanarak sahip olacağı tempodaki anla ilgilidir; bu duruma göre ölümsüzlüğü başarmış oluruz."
Sonsuzluk ve sonsuz yaşam... bence sonsuzluk kavramını anlamak yüksek düşünce için yani daha üst perdeden hayatı anlayabilmek için çok önemli. Zihninizde kendinizi üç boyutlu boş bir uzayda hayal edin. Hayatınızın başlangıcıcını bir nokta ile temsil edelim. Sonra artı yönde yaşamınızın sonuna doğru çizgi çizmeye başlayın. Bir süre sonra son noktayı geldiniz. Şimdi başlangıç ve bitiş noktalarını aynı anda görebilmek için yükselmeye başlayın. O uzun çizgi kısalmaya, kısalmaya ve kısalmaya başladı. Yeterince yükseldiğinizde bir nokta halini aldı. Hatta bu yükselme faraziyesini sonsuzlukla özdeşleştirdiğinizde matematiksel olarak sizin yaşam çizginizin uzunluğu sıfır olarak kabul edilir. Sonsuzluk kavramı asla ulaşılamaz, sonu hiçbir şekilde bulunumaz, gelmez şeklinde tanımlanabilir. Aslında bir faraziyedir. Olmayan birşeydir. Elde edilemez. Bu kavramı daha iyi anlamak için biraz egzersiz yapalım. Farazi bir insan hayatı boyunca üretebileceği maksimum sayıyı üretmek için çalışsa... hayatı boyunca sayı saysa bu o kadar büyük bir sayı sayılmaz sonsuzluğun yanında. Bir başka insan onun ürettiği sayıyı dünya üzerindeki en güçlü bilgisayarda hayatı boyunca bir birbiri ile çarptırarak daha büyük bir sayı üretse, bir başka insan var olan tüm bilgisayarları bir ağ ile kontrol edip bu sayıyı ömrünce dahada büyütse, bir başka insan evrendeki tüm atomların üzerine bu üretilen sayıyı yazsa ve hepsini toplayıp yeni bir sayı üretse, bir başkası bu üretilen sayıyı evrendeki tüm atomların tüm atom altı parçacıklarına yazıp hepsini çarpsa ne kadar akıl almaz bir sayı ortaya çıkardı değil mi? Son olarak siz bu akıl almaz sayıyı alıp olayı hızlandırmak için üstlü sayılardan yararlansanız ve ömrünüzce akıl almaz sayı üstü akıl almaz sayı, yeni sayı üstü yeni sayı... diyerek ömrünüzü harcadanız ve bu işlemleri bildiğiniz en kısa sürede yapabilseniz... aklı bozan bir sayı ortaya çıktı değil mi? Şimi bu üretilen sayıyla yine uzay boşluğuna dönelim. Aklı bozan sayının başlangıç ve bitiş boktasını bir düzlemde çizelim(terleme sadece faraziye). Yine başlangıç ve bitiş noktasını aynı anda görmek için yükselmeye başlayalım. Ne kadar uzun gelsede o akıl bozan çizgi küçülecek, küçülecek ve ister istemez sonsuzluk faraziyesinde bir nokta halini alarak yok olacak. Maalesef bulduğunuz en büyük sayı sonsuzluk söz konusu olunca sıfır kabul edilmel zorunda insan yaşamında. Ne yaparsanız yapın, nasıl düşünürseniz düşünün sonsuzlukta tüm düşünceler sıfır kabul edilecektir. Sayı üretilebilen, sonsuzluk üretilemeyendir. Sonsuzluk bir sayı değildir. Sayı bir sonu belirler. Şimdi olayı dahada ilgi çekici kılalım. Diyelimki öldükten sonra sonsuz bir cennet hayatına kavuştunuz ve yaşamaya başladınız başladınız. Dünyda çok sevdiğiniz bir karşı cins var ve tesadüfe bakın aynı cennettesiniz. Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur derler ya. Dünya küçük yerine cennet küçük diyelim biz ona. İşte öyle birşey. Neyse ürettiğiniz sayıyla karşı cinsin yanına gittiniz ve onu çok sevdiğinizi dünyada söyelemediğinizi ve ömrünüzü akıl bozan bir sayıyı üretmek için harcadığınızı anlattınız. Ancak dünya hayatının artık bittiğini ve bu cennet hayatında kavuşma ihtimalinizin olup olmadığını sordunuz. Karşı cinste sizi küçümseyerek değil kavuşmak göz göze gelme ihtimalinizin bile ürettiğiniz akıl bozan sayıda bir olduğunu söyledi. Bu hikayeden sonra gelin yine uzay boşluğundaki düzlemimize dönelim. İlk gözgöze gelme noktasını koyalım ve akıl bozan sayı çizgisini çizerek bir sonraki bakışma noktasına ulaşalım. Cennet hayatı sonsuz oladuğu için çizmeye devam edelim. Bir sonraki noktaya, bir sonraki noktaya... sevdiğinizle gözgöze geldiniz, akıl bozan süre sonra tekrar göz göze geldiniz, akıl bozan süre sonra tekrar göz göze geldiniz, akıl..., boz..., sür..., tek...göz..., bak... işte uzay boşluğunda yeterince yüksek perdeden bakarsanız bu bakışma noktalarının birleştiğini ve bu bakışmaların bir biri içerisine hapsolduğunu, sonsuzluk içerisinde bakışma kısır döngüsünün kesintisiz devam ettiğini düşünürsünüz. Aslında matematiksel olarak sonsuz bir yaşam ancak bir kısır döngü içerisine hapsolmakla mümkün olabilir. Başka türlüsünü matematiksel olarak mümkün göremiyorum. Şimdi olayı dahada ilginçleştirelim ve bir yaratıcı gerçekten var faraziyesi uygulayalım. Bu yaratıcı ezeli ve ebedi olsun. Yani sonsuzluk içerisinde varlığını sürdürecek olan. Sonsuz ulaşılamaz olandır hatırlayalım. Yaratıcımız ne yaparsa yapsın yapacakları sonsuzluk içerisinde sıfır olacaktır ve yapacakları sonsuzluk içerisinde bir kısır döngüye hapsolacaktır. Artık mantığı anladığınız için derine dalmıyorum. Biraz daha değişik bakalım. Yaratıcımız insanları yarattığı uzay boşluğundaki o noktadan öncede varlığı geçmişte sonsuza doğru uzanım gösteriyordu. Acaba geçmişte insandan önce neyle meşkuldü? İşte geçmişe sonsuzluk penceresinden bakınca geçmiş ve gelecekte bir kısır döngü içerisinde devam etmesi kaçınılmaz olacaktır. Buradan çıkarımla yaratıcının kendi kendini tekrarlayan bir program olduğunu varsayılabilir. Şimdi söyleyeceğim ise geçmişte bir başka insan tarafından ortaya atılmıştır. Evrenin sonsuzluğu... sonsuzu hayal edemeyiz çünkü ulaşılamaz olduğundan gerçekte yoktur. Evrenin sonunu hep bir duvarla özdeşleştirmek zorunda kalırız. Eğer sonsuza kadar uzanmaya devam etseydi yine bir noktadan sonra kendini tekrarlamak zorunda kalırdı. Kısaca bizim meşhur paralel evrenler teoremi ortaya çıkardı. Sonsuzluk, üzerine çok daha fazla felsefe yapılması gereken bir konu aslında ancak ben bunu sonsuza kadar yapamayacağım için söyeleyeceklerim bir süre sonra kendi kendini tekrar edecektir. Umarım yüksek düşünceye ulaşma yolunda sizler için faydalı olur yazdıklarım.
Güzel bir fikir cimlastiği, teşekkürler. 3 lük tabanda yazılmış sayıların içerisinde 3 ten daha büyük rakamları aramak gibi... Dünya ve ulaşabildiğimiz uzay içerisinde sonsuzluk kavramını aramak anlamaya çalışmak aynı. Buna bazıları boyut farkı da diyor. Fiziğe ve matematiğe göre ışık hızı ve planck sabiti gibi kavramlar bizi sınırlıyor. Burdan baktığımızda bir foton için zamanın hiç olmadığı ve sizin de dediğiniz gibi bir döngü içerisinde olduğunu görüyoruz. Yani yaşamı bir nokta gibi, aynı anda doğup ölüyor gibi... Ayrıca hala uzayın sonsuz olduğu ıspatlanamadı, ulaşılabilir evren kavramı kullanılıyor. Somut şekilde sonsuz potansiyeli olan pi sayısı var gibi. Ne kadar olası bilemiyorum. Mesela, Eğer sonsuz bir pi sayısı varsa, TR de yaşayan herkesin Yaşı küçük olandan büyüğe doğru, sırasıyla aralarında hiç başka sayı olmadan TC kimlik numaraları yazılı hatta en küçüğünkünden hemen sonra bu seferde yaşı büyüğe doğru sırasıyla 80 küsür milyon kişinin Tc kimlik numarası yazılı.
Yaratıcıyla olan kısımda yaratıcının kendi sonsuzluğu nerede başlıyor bir yerde başlamak zorunda o zaman kendi sonsuzluğunun bir başı var ve geçmişe doğru bir sonsuzluk yok bunu bizim algılamamız mümkün değil çünkü bunu deneyimlememiz olanaksız bu halde yaratıcının sonsuzluğu nasıl başladı
@@kaanylmaz524 geçmişte yada gelecekte bir başlangıca yada sona ulaşsaydık ezeli ve ebedi bir sonsuzluktan bahsedemezdik. Bu halde yaratıcımız kısır döngü hapishanesinde diyebiliriz. Buradaki amacım faraziyelerle düşünce yapımızın gelişmesi. Aradığın cevap burada değil.
Olay belkide ölümsüzlük değildir. Hayatı yaşamanın sonlanmasıdır. İnsan öldüğünde başka bir hayata adım atıp onu yaşamaya başlıyorsa ölümsüz sayılmaz mı? Olay var olmak yada yok olmak (hiç olmak) arasıdır. İnsan yokluğu istemez. Ölüp yeni bir hayata kavuşmayı isteyebilir. Çünkü devamlı hayat sürmeyi ister. Bu hayat ister iyi olsun ister kötü, ister rahat olsun isterse zahmetli. Sonuçta var olduğunu bilmek, hissetmek hayat sürdüğünün ispatı sayılır. Yokluk ise hayatsızlık demektir. Enerji yok olmayıp dönüştüğüne göre bizlerde dönüşeceğiz bence.
bilincin sanallaştırılması konusunda çok büyük bir yanılsama içinde olduğumuzu düşünüyorum. bunun sebebi ise bilinci sentral bir yapı olarak görmemiz. yani sanki sadece nörolojik bir olaymış ve sözgelimi bağırsak florasının bilincin oluşumunda hiç etkisi yokmuş gibi ele alıyoruz. insan bilinci bakterilerle birlikte simbiyotik bir sürecin sonucunda doğuyor olabilirken tüm bu ihtimalleri atlamak çok ham geliyor bana.
Hatta ya biyolojik unsurların da ötesinde bir şeyse bilinç ? O zaman daha da karmaşık bir sistemin parçasıyız demektir ve bu muamma belki hiç çözülemeyecektir.
Bilinç dış dünyadan aldıklarını anlayıp yorumlayan beyin mekanizmasından başka bir şey değil. Evet anlıyorum ne demek istediğinizi hatta buna ruhu da katmaya çalışanlar var ama maalesef yanılıyorsunuz.
Birçok soru var cevaplanması gereken . Diyelim ki Matrix gibi insanın bir kopyası aktarıldı bu moda tabirle bu metaverse'e ancak oradaki ben ile bağlantı kesildiğinde ne olacak ? Kontrol eden hayatta ise ve diyelim ki ileride ben yokken bazı yetkiler vererek karar almasına da izin verdiğim kopya ben ile bazı işlerin yapılmasında 24 saat aktif hareket ederek bana o dünyada avantaj sağladı diyelim ve ben tekrar bağlantıya geçtiğim zaman yine bana durum raporu verdi . Ben gerçek hayatta öldüğümde ne olacak ? Tamamen ben gibi düşünüp ben gibi kararlar alması mümkün gibi ama gelişmesi metaverse evreninde ki şartlara bağlı olacak ve gerçek ile arasında bir kopukluk olacak . En akıl almaz tarafı ise hissetmesi mümkün değil ve ben ölünce hissetmeyek isem ben olmayacağım . Bilinç transferi yapıp orada da hissetmem mümkün ise ana kaynak beyin hayatta kalması gerekli Organlarımızın artık tamamen işlevini yitirdiği ve bedensel olarak ölümün kaçınılmaz olduğu bir anda beynimizi dışarıya çıkararak özel bir sıvıyla besleyerek canlı tutmak, bu sayede örneğin üç boyutlu bir yazıcıyla basılmış yeni bir vücuda sahip olma imkanı doğduğunda yeniden doğarak bilincimize ölümsüzlüğü armağan etmek mümkün olacak mı? Beynimizin böyle bir sıvı içinde "Çalışması " konusunda varılan son nokta nedir ? İle ilgili kapsamlı bir paylaşımda bulunmanız mümkün mü lütfen ?
Beyne kan akisi saglandigi surece yasar. Bunu bir makina ya da organlarin saglamasinin farki yok. Kan ureten, vucut yerine gececek bir makina henuz icat edilmedi.
Bu konuda "Soma" isimli oyunun konusuna bakmanı tavsiye ederim. İnsanlar kendilerini bir robota aktarıyorlar fakat tamamen aktarılmış olmuyor. Aktarılan birebir aynı kişi fakat aktarıldığı insan hala insan bedeninde. Robot bedende birebir kopyası. Ve aktarılmış olan, aktarılanın geride kaldığının farkında değil. İşlemin başarılı olduğunu düşünüyor fakat orijinali arkada kalıyor.
Bilincimizi ya da beyin haritamızı bir robota ya da bir klonumuza aktardık diyelim, bence bu aktarılan bilinç sadece robotun bizim gibi davranmasını sağlar. Olaylara bizim gibi tepki verir bizim hatıralarımıza sahip olur ama asla biz olmaz diye düşünüyorum. Kendi bilincimizin kopyası deneyim kazanmaya devam eder ama biz çoktan ölmüş oluruz.
Ölümden sonraki hayatın belirsizliği beni korkutuyor. Öldükten sonra toprağa mi karışacağız yani? Herhangi dini görüşüm yok ama inançsız biri olarak bazen umarim teistler haklıdır diyorum. Tamamen ölümsüzlük değil de yaşamamızı uzatmak veya ölüm seçeneğimizin kendi elimizde olmasını isterdim. Bazen bu yüzden dünya ya bu kadar erken geldiğim için üzülüyorum henüz 18 imde olsamda. Çünkü sanırım o gelişmişliği göremeden ölücem. Yine de bu yolda olblrim ben sanırım hayattaki amacımı buluyorum.
Hocam kitap okuyup film izleyebileceğim bir format bana uyar, biyolojik beden olmasa da olur.. Android gibi bir beden ayarlarsak, örgü örer, resim sergilerini gezer, konserlere de giderim. Yemek yemesem, su içmesem de olur yani 😉
Bir gün yaşanabilecek yeni yıldız sistemleri, gezegenler bulduğumuzda ve oraya gitmeye yeterli teknolojiyi geliştirdiğimizde, işte o zaman ölümsüz olacağız.
bizi biz yapan sadece beynimizdeki nöral bağlantılar ve bilgiler değil. Duygularımıza ve davranışlarımıza yön veren hormonlardır da. Edindiğimiz tecrübeleri bir yapay zekanın yorumlamasıyla kendimizin yorumlaması aynı olmaz gibime geliyor.
Aslında insan beynine bakıldığında çok karmaşık bir algoritma olduğunu anlayabilirsin ve hormonlarda bu algoritmayı yönlendiren maddeler belirli durum ve şartlarda bizim nasıl davranıcağımızı veya nasıl davranmıyacağımızı beynimize kodluyorlar ve tüm bunlar inorganik maddelerin bir araya gelmesiyle oluşuyor o yüzden farklı inorganik maddelerden yapılmış bir robotun bizim gibi davranmaması için hiçbir gerekçe yok fakat senin demek istediğin hormonlardan ziyade insan ruhuyla alakalı bir şey de olabilir tabi
@@ilyasaltnok-argomisak-a01p5 iste bilgisayarlar biliminden anlayan bir insan bilgisayar sadece lojik, aritmetik ,kaydırıcı (shifter) ve atayıcılardan ibaret olduğunu bilen adam onun sadece hesap makinesi olduğunu gerçekten biliyordur.
@@ilyasaltnok-argomisak-a01p5 dostum videoda da dediği gibi bizi ölümsüz yapan tek şey bedenlerimiz ya da başka bir mekana aktardığımız bilincimiz değil yarınlara bir şeyler bırakabilmekte bizi ölümsüz yapar o yüzden biz bugün yarınlar için çabalarsak bizde ölümsüzlüğü yakalayabiliriz
Allah göğüslerde olanı bilir. İnsan doğduğunda neyse, dirildiginde de odur. Sadece Tecrübe ve Deneyimin insanı geliştirmesi söz konusu. Tabiki de işlerimiz çeşit çeşit. Bir iş olmadan olmaz...
Ölümsüzlük dediğimiz şey bir bedende yaşlanmadan hayata devam etmek değilde bilinç aktarma ile mümkün olabilir.Bu matrix gibi dijital bir evren değilde ancak avatar gibi başka bedene aktarıldığında tam olarak yaşayabildigimizden bahsedebiliriz.
Bu kanalı ve her videosunun altında yazılan yorum sahipleri ile aynı ilgiye alakaya sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Saçma sapan ve ölçüt dışı kimse yok
Bu konu üzerinde çalışıp bilim insanı olmak için üniversitede MBG okumak istiyordum ama bu videoyu izleyince başka alternatifleriminde olduğunu öğrendim ama merak ettiğim şey nanoteknoloji alanında uzmanlaşmak için üniversitede hangi bölümü okumalıyım?
Bu ülkede hayalindeki şeyi pek yürütebileceğini zannetmiyorum. Bu ülkede hiç bir üniversite sana istediğin şeyi vaad edemez. İmkanın varsa kesinlikte yurt dışında oku.
Biyomühendislik alanına da yönelebilirsin ama Türkiye'de ne durumda bilmiyorum. Katıhal fiziği de okuyabilirsin. Elektrik elektronik ya da Mekatronik okuyup Biyo-mekatronik de olabilir.
@@randomhuman5525ya ne zoruna gidiyor anlamıyorum ne iğrenç insanlar oldunuz siz şuanlık evet gayette öyle ölmeyecek biri varda bizim mi haberimiz yok evet yanlış bişeyde dememiş ki her nefis ölümü tatacaktır ve tatıyor böylede gidiyor ne zoruna gidiyor zıvanadan çıktınız artık
@@mr.morgan8600a ne zoruna gidiyor anlamıyorum ne iğrenç insanlar oldunuz siz şuanlık evet gayette öyle ölmeyecek biri varda bizim mi haberimiz yok evet yanlış bişeyde dememiş ki her nefis ölümü tatacaktır ve tatıyor böylede gidiyor ne zoruna gidiyor zıvanadan çıktınız artık
Benlik asla transfer edilebilecek bir şey değil, bu çok tartışmalı ucu açık bir alan. Bu konunun bilinçli biçimde kullanıldığını düşünüyorum insan beyninin yaşam süresi uzatılırsa ve beyin bir şekilde yaşatılabilirse kişi o beynin yaşam süresi kadar kendi özgün benliği içerisinde yaşar. Dolayısıyla tek mantıklı çözüm beynin kafatası içerisinde (beyin ölümü olmadan) başka bir bedene aktarılmasıdır. Bir zamanlar bir Rus nöroloji cerrahı bu alanda çalışıyordu anca etik sebeplerden çalışmaları engellendi (sanırım bilgisi de becerisi de kendisiyle birlikte ölüp gitti) Beynin bilgisayara ya da klona aktarılması sadece bilgi ve anı aktarımı olacaktır (bunun bile ne kadar sağlıklı olacağı belirsizdir), yani orijinal beyne sahip kişi ölecek aktarılan platform (bilgisayar veya klon her neyse) ölen kişinin anılarıyla beraber yeni bir kimlik olarak yaşayacak, 3. bir aktarımda 2. platform ölecek 3. platform orijinal ve 2. platformun anılarına ve bilgilerine sahip olacaktır. asla ama asla ne 2. ne de 3. kopya orijinal olmayacaktır. ... insanda benlik bilinç (donanım ve yazılım açısından) %100 tanımlanmadan yapay zeka ve insanla ilgili gelecek senaryolarının bir çoğu belirsizlik içinde tartışmalı bilim kurgudan öteye gidemez. Ama bazı insanlara (Ray Kurzweil gibi saçmalayan hayalperestler sayesinde) çok fayda sağlayabilir :) (bu "saçmalayan hayalperest" tanımı bana ait değil Minesota üniversitesinden konusunda uzman bir prof.e ait İnsanlık 2.0 kitabını okursanız tahminlerinin büyük bir kısmının tutmadığını görürsünüz) Asaf "Sanatçı saçmaladığını bildiği ölçüde sanatçıdır" der, bu formül her alana uygulanabilir, dr Nash'in şizofren olduğu unutulmamalı. Akıl, zeka ancak sağlam bir karakter üzerinde işe yarar aksi halde zarardan başka bir şey getirmez. (Bir çok psikopatın ve azılı suçlunun IQ su bilim adamından yüksek olduğunu hatırlatmalıyım ) Önemli olan uzun yaşamak değil iyi yaşamaktır. İyi nedir sorusunun cevabını bulmaksa apayrı bir problem, felsefe bu konuda bir yol gösterse de İnsanın (nesnel varoluş sorunlarından şu ana kadar aşamadığı) varoluş problemlerini aşmayı başarabilirse belki. Gene Asaf'tan bir yazıyla konuyu toparlıyayım; Yaşamana bak yaşarsın. Nasıl? O nasıl senin kişiliğindir.
Sizin kadar detaylı ve anlaşılır anlatamasam da genel çerçevede sanırım düşüncemi aktarabilirim... Sizin de genetik ile ilgili videolarda anlattığınız gen aktarımı ve her şeyin bir birine bağlı olma konusu geliyor aklıma, Bu anlamda zaten hepimiz birbirimizin kopyası isek sürekli çoğalıp yaşamaya devam ediyoruz zaten. Farklı bedenlerde farklı bilinçlerde çoğalarak devam ediyoruz yaşamaya. Ama hep yeni bir ben yeni bir sen ile devam ediyoruz. Bence insanları şekillendiren şey daha çok yaşam şartları ve kuralları. Kişi şu anda olduğu yerde değil de farklı bir yerde ve farklı şartlarda doğup yaşasaydı nasıl ki aynı kişi olmayacaktı ise, bilincimizde aktarılsa ruhumuzda aktarılsa yine aynı kişi olamayız çünkü gene oranın da kendi şartları ve kuralları olacak ve yine yeniden farklı bir kişi olarak varlığımızı sürdüreceğiz. Bence yapay zeka insan oğlunun anlamadığı ve çözemediği her şeyi tek tek çözecek. Lakin bu iyimi olacak kötümü emin değilim, Çünkü insan oğlu hep daha fazlasını istiyor. Bunu araştıran geliştiren bilim insanları merak ve insanların gelişimi için yapsa da sonrasında her şey gücü yeten yetene kıvamına geliyor...
Konunun popüler kültür, bilim kurgu kısmına daha çok yakışan, kulağa daha afilli gelen singularity'ye çok meraklı olduğunuz diğer videolardan da anlaşılıyor. Lakin sadece yayımlanmış tek bir bilimsel çalışmayı ve hydra ları referans alarak "biyolojik olarak mümkün değil, biyolojiyi bir kenara bırakmak gerekecek" gibi kanılara varmak doğru değil. Birkaç onyıl önce DNA haritalaması, CRISPR, mRNA vs. gibi gelişmeler hayal bile edilemezdi. Harika bir bilim kanalı olan bebara yakıştıramadım. Olsun, yine de seviyoruz ❤🥰
Bence geçerli bir nedenin yoksa durup dururken sataşmak yada eledtirmek vurmaktir. Yurdumun insanları nı beğenmiyorsan yurdumu kurtaran adamı profil fotoğrafı yapma.
@@ilyasaltnok-argomisak-a01p5 Sataşmak ne alaka, geçerli nedenlerimi yazmışım işte, okuduğunu anlamada sıkıntı yaşıyorsun galiba. Sana yurdum insanı dedim diye herkesi kendi seviyene indirip kimseyi beğenmiyormuşum algısı yaratma. Arada senin gibiler de çıkıyor malesef.
@@mcaniberk sen beni anlamıyorsun. üstüne yerime düşünp konuşup ceevap verip katalok yapıyorsun sanane dediğimi yinee diyorum. eleştir eleştiri yerin konu nokta yanlış. edebiyat dersimi yapalım istyon anladın. edebiyatımı merak ediyorsun. yotube sayfam var. tıkla sayfa bir göz at. anlarsın beni. allaha amen yurt dışı insanı
ilkel bedenimizin ömrünü uzatmaktansa zihni başka bir yere aktarmak daha mantıklı madde ve enerjiyi dönüştürmede ve nöroscience nörotechnology alanında da ilerlersek muhtemelen bu isteğimiz olucak
Kopyamızı yaratabilirsek, tecrübelerimiz farklı olacağı için, kesinlikle farklı biri olacaktır zamanla. Bence asıl soru -kopyamızı ne kadar umursayacağız? Bilgisayar oyunlarındaki avatarlarımız kadar mı? Copy - Paste yapabilecek miyiz? mesela. Onlar da başka bir alemin varlığına inanacaklar mı? Matematiksel bir evrende yaşıyorsak ( ki şimdilik hesaplar tutuyor) bu yaşadığımızı sandığımız evren de başı boş bırakılmış bir simülasyon olabilir. Simülasyon yaratabilecek kadar gelişmiş bir tür de -oturup yarattığı şeyle ilgilenmez herhalde. Yeni, daha gelişmiş simülasyonlar yapmaya uğraşır.
"Black mirror" isimli dizinin birkaç bölümünde kişilerin kendi dijital kopyalarının yapılması vs işlenmişti. Videoyu izleyince aklıma direkt o bölümler geldi.
Var olmadan önce yokluğumun kaygısını çekmedim ki ölümden sonrasının yokluğunun kaygısını çekeyim madem o kadar olasılık içinden var olabildim ziyan olmam müsrüflük olur...
120 senelik ömrümüzün olduğunu varsayalım çok şanslıysak eğer. Belli bir yaşa kadar bulunduğumuz çağda sonraki yıllarımızı da devam etmek istediğimiz yaş ile başka bir çağda yaşayabilir miyiz? Vücudumuzu dondurma ya da hücrelerin işleyişini yavaşlatma gibi bir imkanımız olsaydı belki son kullanma tarihimizi biz belirlersek en azından mutlu yaşayıp hayata doyabiliriz.
asıl ölümsüzlüğü sonda açıkladınız. Bence en güzel seçenekte3 bu zaten. diğerleri korkutucu geldi. gerçek Ben' in olmadığı bir robottan bahsediyoruz. biyolojik ölümsüzlüğü bırakıp soyumuzun ölümsüzlüğü için çalışmamız lazım. biyoloji hakkında tek bildiğim de insan zihninin hala çözülememiş taraflarının olması. böyle mükemmel bir sistemi robot kadar basit bir düzeneğe aktarmak zaten başlıca bir sorun. yapabileceklerimizin kapasitesi ne kadar düşüyor ortada. ama insanı insan yapanın da duygular olduğuna inanıyorum... seviliyorsun Bebar Bilim :)
Yeni logo çok daha stilize, iyi olmuş. Yalnızca renginden emin olamadım. Yeşil yerine sarı ya da beyaz olabilirdi, ışığı simgeleyen renklerdir ve siyah zemin üzerindeyken en okunaklı renk kombinasyonunu oluştururlar.
Benim görüşüme göre kişisel olarak bu korkunç bir şey. Birgün bu yüzden insanlar kendi sonunu getirip dünyayı ya da belki de o zaman gidilen başka bir gezegeni makinelere bırakabilir. Ama diğer yandan bu insanlıktan sonra zekanın devam etmesi için gerekli ve en olağan şey. Bence bu şey korkunç olduğu kadar muazzam...
Ah ulan ah. Bu kanal olsun Engin Deniz olsun çok seviyorum böyle bilimsel kanalları ama fabrikada çalışmaktan dolayı izlemeye vaktim olmuyor. Boş vaktin kıymetini bilin arkadaşlar.
Ölüm denilen olay mekan değişikliğidir,tekrar ve sonsuz bir yaşam için burada ki yaşama ara veriliyor,Allah bu kadar muzzam nimetleri tadıp yarıda bırakmak için yartmadı yani kısaca ahiret ve sonsuz hayat var ama bu dünyada değil....
Bence insanlık yıllardır ölümü kabullendiği için ve ölümden başka bir alternatif olmadığını sandığı için bu fikri benimsedi ama artık teknolojiyle beraber bu fikirde yavaş yavaş ortadan kalkıyor hatta bana kalırsa ileride ölümsüzlük yeni kutsal kabul edilecek ve insanlar ölümden nefret etmeye başlayacaklar tabi büyük ihtimalle biz bunu göremeyiz :)
Bu kanalı ve kitlesini seviyorum bilim gibi evrensel bir paydada toplanmak çok hoş
💪
Üniversite öğrencisiyim.. TH-cam den gelir kazanmak istiyorum aileme yük olmamak için bu kadar insan içinden 10 kişi bile a-bo-ne olsa cesaret ve moral verir, şimdiden çok sağolun 🤗.
@@hassarino yok
@Vforvendetta Önerinin için sağol fakat kanalımdaki videoların hepsini kendim hazırladım önyargılı davranmayalım
@@babyfaced100 git sözler köşkünde vs. yaz bu yorumlarını
Emeğinize sağlık. Yıllardır kök hücre ve hücresel tıp teknolojilerini klinikte kullanan biri olarak iki olasılık daha var, biri DNA onarımını sağlayan ve pratikte hücre yaşlanmasını engelleyen telomeraz enziminin aktivitesini artıran çalışmalar, bir diğeri de gen tedavileri ile kanserin önüne geçilmesi. İki alanda da literatürde çok önemli çalışmalar var ama sizin de Hydra örneğinde bahsettiğiniz gibi "ee tamam bu iki alanda da ölmemeyi başardık ama gerçekten ölümsüz müyüz? Mesela soğuktan donup ölebiliriz ya da radyasyondan (ki aslında bunların da önüne geçilebilecek genetik ve moleküler değişikliklerin insana adaptasyonu ile ilgili yoğun bir şekilde çalışılıyor Tardigrade (su ayısı) örneğinde olduğu gibi) ." Aslında burada sorunsal ölümsüzlük değil de hayat süresini kısaltan bedensel unsurların önüne geçebilmek. O zaman da dediğiniz gibi, Yul Brynner'ın efsanevi oyunu ile taçlanan West World veya sonraki türevleri olan Robocop, Terminator, Suretler (Surrogates) gibi yapay bedensel alternatifler yani cyborg kavramı; veya Matrix- Avatar ya da Black Mirror bölümlerindeki gibi alternatif yaşam olasılıkları devreye giriyor. Felsefeye çok dalmadan Protagoras zamanında "İnsan herşeyin ölçüsüdür." derken büyük olasılıkla beynin herşeyin ölçüsü olduğunu söylemeye çalışmıştı. Bu konuda çok makale var, ama bakıldığında ölümsüzlüğü gereken ana parametre beynimiz. O nedenle gerçek anlamda beynin yedeklemesini, kripto cinsinden kırılması zor bir sistem içerisinde düzenli aralıklarla sağlayabilsek, kişi bedensel veya çevresel nedenlerle ölürse yedeklemeden büyük ölçüde hayata dönmesi sağlanabilir. Büyük ölçüde diyorum çünkü kişi 5 duyusuyla elde ettiği veri ile vardır. Bu noktada yine Protagoras'a dönmek lazım ki bir önceki cümledeki düşünceyi kendisi de çok önceleri dile getirmiş. Yani kısaca 5 duyuyu tatmin edebilecek şekilde insanın beynini anılarıyla yeniden yükleyebilmek muhtemelen en tatmin edici "hayata geri dönüş" olabilir. Çok yazdım umarım kafaları bulandırmamışımdır. İnsanları düşünmeye sevkeden bu güzel videolarınız için çok teşekkürler.
Aklımdan aynıları geçti peki hocam insan bedenini herhangi bir ölümcül etkiden kurtarıp saniyeler içinde o etkiyi yok edecek (mesela beye kurşun girişi sonucu hasar alan bölgeleri anında onaran) bir enzim vs geliştirilebilme ihtimali nedir ?
Ama, son netice şu ki, insan, vücudu, vücudundaki hucreleri ve mechul olub da, insana anlam katan fikir ve ya düşünce, ya da hafiza( diyelim) birlikte insanın yaşadığını, hayat suresini anlamlı kecirdigini var saymak anlayışına dayatiyor. Yani kacilmaz olan gercekligi göz ardı edemeyecegimizi siz de videodan sonra alternatif olarak çok güzel sekilde açıklama vermişsiniz. Təşəkkür ederim
Netice itibarı ile 'her canlı ölümü tadacaktır...' bütün bilim dünyası olarak bir araya gelip voltranı oluştursanız bile; o bileği bükmeye gücünüzün yetmeyeceğinin farkındasınız değil mi??? bilim iyidir... haddini de bildiği müddetçe...
Konu bilimin haddini bilmesi değil. Bilim haddini bilseydi, insanlığı bu günkü teknolojik konumuna getiren zihinler kafalarında o çılgın fikirleri, icatları, bilim matematiğini geliştirmemiş olsaydı bugün ilkçağın mağaralarında kös kös oturuyor olacaktık. Bir de her videonun altına bilimle inançları karşı karşıya getirmeye çalışan ifadeler yazmasanız olmuyor değil mi? Bir türlü anlatamadık bu durumu, ikisi farklı konular. Birbirleriyle hiçbir alakası yok. Kimisi diyalektik düşünüp sadece bilimsel verilerin sağladığı bilimsel bilgiyle hayatını yönlendirir ve bilim felsefesinin gösterdiği yolu hayatına yerleştirir, kimisi de yüce bir gücün varlığına inanıp buradaki bilimi anlamaya çalışır ama bilime "inanmaz" . Bakın bilim inanılması gereken bir durum değildir. Bilimsel veriyi, 5 duyunuzla algılanabilecek şekilde önünüze getirir, yani bilimin sağladığı veri 5 duyunuzla algılanabilir, inanma gerektirmez. Bir elinizdeki parmaklarınızın sayısı kadar nettir. Bilim hata yapar, hatalarla doğrulara ulaşır ve gelişir ve hata yapmaktan da gocunmaz. Her canlının ölümü tadacağı bugün için doğrudur. Ama uzun vadede bu durum nasıl değişir bilinmez. Hatta ölümsüzlüğün tam karşılığı videoda da tartışılmışken had bildirici mesajlarınızın anlamı yok.
@@kaanylmaz524 Canlı organizmanın karmaşıklığı arttıkça düşündüğünüz hızlı onarım mekanizması daha da zorlaşmaktadır. Nanoteknoloji kısmında bu konuya videoda güzel girilmiş aslında. Enzimler nanoteknoloji öncesi moleküler robotlar gibi düşünülebilir. Onarım sürecindeki kimyasal reaksiyonları hızlandırabilirler ama bu mermi yaralanmasında çok fantastik olur gibi geliyor. Orada biraz terminator filmine giriş yapmış gibi olursunuz.
Verdiğiniz bilgiler benim için altın değerinde gerçekten emeklerinize sağlık diliyorum ve teşekkürlerimi sunuyorum tüm samimiyetimle teşekkürler bebar bilim.
Yalaaaaa
@@aliseymen9170 kişi kendinden bilirmiş
Maladaptive daydriming?
@@Hamza__ince fhkfuıg*90ıhudfıjhdoıhfgjhfgjh
Interneti kulanmayi bilmeyen barbar anadolu türkiyeli 👏👏
Bir insanı tanımadan, yüzünü bile görmeden nasıl sevebiliyorum bilmiyorum. Sanki ailemden bir parça gibisin bebar bilim. Çok teşekkür ederim bana ve bize kattıklarından ötürü 🖤
Belke inannmsan amma ben oyleyim bir kizi tanadan gormden sevdim sanki canimda bir parca gibi her aklima geldyinde. Aglycak gibi oluyorum kizin yuzu bile nasil bilyorum sacilari sari bir kiz bu nasil olur anlamyorum halbu ki hayatimda hic gormedim o kizi
Minnettarım. Keşke sizin bu güzel çalışmalarınıza daha çok faydam dokunsa. Sadece beğenip yorum yapabiliyorum. Dualarım sizinle. İyi ki varsınız
Berbar bilim izlerken bebar bilim videosu gelmesi Allahım bu nasıl bir şans... isin sakası derslerimden sıkıldıkça seni izliyor daha da bir şevkle çalışmaya tekrar başlıyorum.
Videodan sonra ;
Ölümü anlamak için canlılığı anlamak lazım ama canlılık hakkında hic birsey bilmiyoruz. Bu arada bilgisayarlar deterministik cihazlardır. Transfer fonksiyonları ile herseyi ifade ederiz. Yapay zeka doğadan modelleme yaparak veriyi isler ve sonuç döndürür.. Bunların modellemesi de yine canlılık örnek alınır.bknz Arı kolonisi ,karınca kolonisi Kısaca canlılığı bilinci tasarlamak icin tekrar canlılığın modellerini kullanmak çok sınırlı bir uğraş olsa gerek. Bence bu insanlığın ölümsüzlüğün ortadan kaldırmaya yarayacak bir sistem olamaz önce canlılık denen şeyi anlamak anlamlandırmak gerekir. Tabi canlı nedir sorusuna üreyen beslenen vb tanım gereği tanımlama şeklinde bir açıklama yapamadan tamamen bilinç odaklı bir açıklama bulmak lazım.
Allah kahpesi bulmuş ölümsüzlüğü öteki tarafta sonsuza kadar huri veri pezo sksmsm
Videodaki filimler:
Avatar
Replikalar
Robocop
_hepsini izlemiş biri olarak tavsiyemdir kadro, kurgu, konu bakımından harika filimler dir kesinlikle kaçırmayın derim
Teşekurler.
@@nargizaaslan5599 rica ederim iyi seyirler ☺️
Upgrade yi de tavsiye ederim tam bir cyborg filmi değil ama senin yazdiğin filmleri beğemen bir birey upgradeyi de beğenir diye düsünüyorum
@@mertduseden9782 tavsiye için teşekkür ederim dostum ama izledim :)
Ölümsüzlük, insanlığa yakışır bir şekilde yaşayıp diğer nesillere rol model olmaktır.
Felsefenin en nadide sorularıyla şekillendirdiğiniz yayınınız çok güzeldi.
Emeğinize sağlık hocam
biraz fazla klişe değil mi ölümsüzlük tanımınız
@@makina6134 Düşüncenize saygı duyuyorum.Alternatif daha iyi bir seçeneğiniz varsa ve bunu bizimle paylaşırsanız çok seviniriz
@@makina6134 elbette... yüzlerce, binlerce hatta belki milyonlarca yıl yaşayıp, hiçbir fayda üretmemek kesinlikle daha anlamlı...
@@zekeriyayuksel546 gerçekten de öyle insanoğlu geliştikçe bulunduğumuz gezegen zarar görüyor tabi gelişmek teknoloji gibi şeyler iyi ama daha uzun sonsuz bir yaşam en mantıklısı zaten ölümsüzlük olsa çoğu insan üreme gereği duymazdı ve yaşadığı süreçte teknolojiyi belli bir seviyeye kadar ilerlerirdi şahsen ben böyle düşünüyorum
Kanalımda Mühendislik, Matematik, İngilizce, Almanca, Mentalizm, Fizik, Biyoloji, Kimya, Tarih, Dilbilimi... Gibi gibi konular üzerinde duruyorum ilginizi çekerse bakabilirsiniz.
Anlatımlarda teknik terimlerden kaçınılması; içeriğin daha akıcı olmasına ve merakın daha da artmasına sebep olmuş.
Teşekkürler.
Saygı Değer Administer Cengiz Hocam şahsen geleceğenin teknoloji imkanların ölümsüzlük demek araştırma yapan bilim insanları tarafından dijital depolamaya uygun kodlamalarla çevrilebilip saklanabilen veriler bütünü olarak kabul edilmesi ... Şimdiden Emeğinize Sağlık Her Daim Bilgilendirici Kaliteli Özgün Ve Çarpıcı İçerikli Yayınların Devamını Canı Gönülden Dilerim...
"Üzerinde öleceğiniz yaşı gösteren bir tabelanın uzak bir gelecekte olduğunu hayal edin. Yaşadığınız her yıl o tabelaya yaklaşıyorsunuz. Tabelaya ulaştığınızda ölüyorsunuz.
Şimdi bu tabelayı bir tavşanın tuttuğunu ve geleceğe yürüdüğünüzü hayal edin. Tavşan yaşadığınız her yıla yarım yıl uzakta. Bir süre sonra tavşana ulaşıyorsunuz ve ölüyorsunuz.
Ama ya tavşan yaşamınızın her yılı, bir yıllık uzaklıkta yürüyebilseydi? Bu durumda tavşanı asla yakalayamaz, bu nedenle de ölmezdiniz.
Tavşanın geleceğe yürüdüğü hız, teknolojimizdir. Teknolojiyle ve bedenlerinizle ilgili ne kadar çok bilgi elde edersek tavşanı o kadar hızlı yürütebiliriz.
Yaşlılıktan kaçış hızı, tavşanın bir sene boyunca yürüdüğü yıllık hızındaki veya daha da hızlanarak sahip olacağı tempodaki anla ilgilidir; bu duruma göre ölümsüzlüğü başarmış oluruz."
Sonsuzluk ve sonsuz yaşam... bence sonsuzluk kavramını anlamak yüksek düşünce için yani daha üst perdeden hayatı anlayabilmek için çok önemli. Zihninizde kendinizi üç boyutlu boş bir uzayda hayal edin. Hayatınızın başlangıcıcını bir nokta ile temsil edelim. Sonra artı yönde yaşamınızın sonuna doğru çizgi çizmeye başlayın. Bir süre sonra son noktayı geldiniz. Şimdi başlangıç ve bitiş noktalarını aynı anda görebilmek için yükselmeye başlayın. O uzun çizgi kısalmaya, kısalmaya ve kısalmaya başladı. Yeterince yükseldiğinizde bir nokta halini aldı. Hatta bu yükselme faraziyesini sonsuzlukla özdeşleştirdiğinizde matematiksel olarak sizin yaşam çizginizin uzunluğu sıfır olarak kabul edilir. Sonsuzluk kavramı asla ulaşılamaz, sonu hiçbir şekilde bulunumaz, gelmez şeklinde tanımlanabilir. Aslında bir faraziyedir. Olmayan birşeydir. Elde edilemez. Bu kavramı daha iyi anlamak için biraz egzersiz yapalım. Farazi bir insan hayatı boyunca üretebileceği maksimum sayıyı üretmek için çalışsa... hayatı boyunca sayı saysa bu o kadar büyük bir sayı sayılmaz sonsuzluğun yanında. Bir başka insan onun ürettiği sayıyı dünya üzerindeki en güçlü bilgisayarda hayatı boyunca bir birbiri ile çarptırarak daha büyük bir sayı üretse, bir başka insan var olan tüm bilgisayarları bir ağ ile kontrol edip bu sayıyı ömrünce dahada büyütse, bir başka insan evrendeki tüm atomların üzerine bu üretilen sayıyı yazsa ve hepsini toplayıp yeni bir sayı üretse, bir başkası bu üretilen sayıyı evrendeki tüm atomların tüm atom altı parçacıklarına yazıp hepsini çarpsa ne kadar akıl almaz bir sayı ortaya çıkardı değil mi? Son olarak siz bu akıl almaz sayıyı alıp olayı hızlandırmak için üstlü sayılardan yararlansanız ve ömrünüzce akıl almaz sayı üstü akıl almaz sayı, yeni sayı üstü yeni sayı... diyerek ömrünüzü harcadanız ve bu işlemleri bildiğiniz en kısa sürede yapabilseniz... aklı bozan bir sayı ortaya çıktı değil mi? Şimi bu üretilen sayıyla yine uzay boşluğuna dönelim. Aklı bozan sayının başlangıç ve bitiş boktasını bir düzlemde çizelim(terleme sadece faraziye). Yine başlangıç ve bitiş noktasını aynı anda görmek için yükselmeye başlayalım. Ne kadar uzun gelsede o akıl bozan çizgi küçülecek, küçülecek ve ister istemez sonsuzluk faraziyesinde bir nokta halini alarak yok olacak. Maalesef bulduğunuz en büyük sayı sonsuzluk söz konusu olunca sıfır kabul edilmel zorunda insan yaşamında. Ne yaparsanız yapın, nasıl düşünürseniz düşünün sonsuzlukta tüm düşünceler sıfır kabul edilecektir. Sayı üretilebilen, sonsuzluk üretilemeyendir. Sonsuzluk bir sayı değildir. Sayı bir sonu belirler. Şimdi olayı dahada ilgi çekici kılalım. Diyelimki öldükten sonra sonsuz bir cennet hayatına kavuştunuz ve yaşamaya başladınız başladınız. Dünyda çok sevdiğiniz bir karşı cins var ve tesadüfe bakın aynı cennettesiniz. Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur derler ya. Dünya küçük yerine cennet küçük diyelim biz ona. İşte öyle birşey. Neyse ürettiğiniz sayıyla karşı cinsin yanına gittiniz ve onu çok sevdiğinizi dünyada söyelemediğinizi ve ömrünüzü akıl bozan bir sayıyı üretmek için harcadığınızı anlattınız. Ancak dünya hayatının artık bittiğini ve bu cennet hayatında kavuşma ihtimalinizin olup olmadığını sordunuz. Karşı cinste sizi küçümseyerek değil kavuşmak göz göze gelme ihtimalinizin bile ürettiğiniz akıl bozan sayıda bir olduğunu söyledi. Bu hikayeden sonra gelin yine uzay boşluğundaki düzlemimize dönelim. İlk gözgöze gelme noktasını koyalım ve akıl bozan sayı çizgisini çizerek bir sonraki bakışma noktasına ulaşalım. Cennet hayatı sonsuz oladuğu için çizmeye devam edelim. Bir sonraki noktaya, bir sonraki noktaya... sevdiğinizle gözgöze geldiniz, akıl bozan süre sonra tekrar göz göze geldiniz, akıl bozan süre sonra tekrar göz göze geldiniz, akıl..., boz..., sür..., tek...göz..., bak... işte uzay boşluğunda yeterince yüksek perdeden bakarsanız bu bakışma noktalarının birleştiğini ve bu bakışmaların bir biri içerisine hapsolduğunu, sonsuzluk içerisinde bakışma kısır döngüsünün kesintisiz devam ettiğini düşünürsünüz. Aslında matematiksel olarak sonsuz bir yaşam ancak bir kısır döngü içerisine hapsolmakla mümkün olabilir. Başka türlüsünü matematiksel olarak mümkün göremiyorum. Şimdi olayı dahada ilginçleştirelim ve bir yaratıcı gerçekten var faraziyesi uygulayalım. Bu yaratıcı ezeli ve ebedi olsun. Yani sonsuzluk içerisinde varlığını sürdürecek olan. Sonsuz ulaşılamaz olandır hatırlayalım. Yaratıcımız ne yaparsa yapsın yapacakları sonsuzluk içerisinde sıfır olacaktır ve yapacakları sonsuzluk içerisinde bir kısır döngüye hapsolacaktır. Artık mantığı anladığınız için derine dalmıyorum. Biraz daha değişik bakalım. Yaratıcımız insanları yarattığı uzay boşluğundaki o noktadan öncede varlığı geçmişte sonsuza doğru uzanım gösteriyordu. Acaba geçmişte insandan önce neyle meşkuldü? İşte geçmişe sonsuzluk penceresinden bakınca geçmiş ve gelecekte bir kısır döngü içerisinde devam etmesi kaçınılmaz olacaktır. Buradan çıkarımla yaratıcının kendi kendini tekrarlayan bir program olduğunu varsayılabilir. Şimdi söyleyeceğim ise geçmişte bir başka insan tarafından ortaya atılmıştır. Evrenin sonsuzluğu... sonsuzu hayal edemeyiz çünkü ulaşılamaz olduğundan gerçekte yoktur. Evrenin sonunu hep bir duvarla özdeşleştirmek zorunda kalırız. Eğer sonsuza kadar uzanmaya devam etseydi yine bir noktadan sonra kendini tekrarlamak zorunda kalırdı. Kısaca bizim meşhur paralel evrenler teoremi ortaya çıkardı. Sonsuzluk, üzerine çok daha fazla felsefe yapılması gereken bir konu aslında ancak ben bunu sonsuza kadar yapamayacağım için söyeleyeceklerim bir süre sonra kendi kendini tekrar edecektir. Umarım yüksek düşünceye ulaşma yolunda sizler için faydalı olur yazdıklarım.
Güzel bir fikir cimlastiği, teşekkürler.
3 lük tabanda yazılmış sayıların içerisinde 3 ten daha büyük rakamları aramak gibi...
Dünya ve ulaşabildiğimiz uzay içerisinde sonsuzluk kavramını aramak anlamaya çalışmak aynı. Buna bazıları boyut farkı da diyor.
Fiziğe ve matematiğe göre ışık hızı ve planck sabiti gibi kavramlar bizi sınırlıyor.
Burdan baktığımızda bir foton için zamanın hiç olmadığı ve sizin de dediğiniz gibi bir döngü içerisinde olduğunu görüyoruz. Yani yaşamı bir nokta gibi, aynı anda doğup ölüyor gibi...
Ayrıca hala uzayın sonsuz olduğu ıspatlanamadı, ulaşılabilir evren kavramı kullanılıyor.
Somut şekilde sonsuz potansiyeli olan pi sayısı var gibi. Ne kadar olası bilemiyorum.
Mesela,
Eğer sonsuz bir pi sayısı varsa,
TR de yaşayan herkesin Yaşı küçük olandan büyüğe doğru, sırasıyla aralarında hiç başka sayı olmadan TC kimlik numaraları yazılı hatta en küçüğünkünden hemen sonra bu seferde yaşı büyüğe doğru sırasıyla 80 küsür milyon kişinin Tc kimlik numarası yazılı.
Kardeşim sen harikasın yazıyı nerden aldın böyle düşüncelerin benzerlerini bizimle paylaşır mısın
Yaratıcıyla olan kısımda yaratıcının kendi sonsuzluğu nerede başlıyor bir yerde başlamak zorunda o zaman kendi sonsuzluğunun bir başı var ve geçmişe doğru bir sonsuzluk yok bunu bizim algılamamız mümkün değil çünkü bunu deneyimlememiz olanaksız bu halde yaratıcının sonsuzluğu nasıl başladı
@@kaanylmaz524 geçmişte yada gelecekte bir başlangıca yada sona ulaşsaydık ezeli ve ebedi bir sonsuzluktan bahsedemezdik. Bu halde yaratıcımız kısır döngü hapishanesinde diyebiliriz. Buradaki amacım faraziyelerle düşünce yapımızın gelişmesi. Aradığın cevap burada değil.
@@kaanylmaz524 yazıyı bir yerden almadım. Okuyup değer verdiğin için tşk ederim.
Günaydın... 🤗🍀 (17.4.2022-09.42)
Harika içerikler üreten, insanlığı aydınlatan ve farkındalık yaratan, takibinden keyif aldığım muazzam bir kanal Bebar Bilim 🙏
Teşekkürler 🤗🍀
57) Her canlı ölümü tadacak ve sonunda dönüp huzurumuza geleceksiniz.
tmm
Ölüm rahmettir 😊
ölümsüzlük hakkındaki görüşünüz çok değerli. teşekkürler bebar bilim! sevgiler.
Ertelenebilir ama kaçılamaz
Olay belkide ölümsüzlük değildir. Hayatı yaşamanın sonlanmasıdır. İnsan öldüğünde başka bir hayata adım atıp onu yaşamaya başlıyorsa ölümsüz sayılmaz mı? Olay var olmak yada yok olmak (hiç olmak) arasıdır. İnsan yokluğu istemez. Ölüp yeni bir hayata kavuşmayı isteyebilir. Çünkü devamlı hayat sürmeyi ister. Bu hayat ister iyi olsun ister kötü, ister rahat olsun isterse zahmetli. Sonuçta var olduğunu bilmek, hissetmek hayat sürdüğünün ispatı sayılır. Yokluk ise hayatsızlık demektir. Enerji yok olmayıp dönüştüğüne göre bizlerde dönüşeceğiz bence.
Evrim ağacı da bu konuya değinmişti sizde farklı açıdan yaklaştınız sağol bebar bilim. Sayenızde ufkumuz açılıyor
bilincin sanallaştırılması konusunda çok büyük bir yanılsama içinde olduğumuzu düşünüyorum. bunun sebebi ise bilinci sentral bir yapı olarak görmemiz. yani sanki sadece nörolojik bir olaymış ve sözgelimi bağırsak florasının bilincin oluşumunda hiç etkisi yokmuş gibi ele alıyoruz. insan bilinci bakterilerle birlikte simbiyotik bir sürecin sonucunda doğuyor olabilirken tüm bu ihtimalleri atlamak çok ham geliyor bana.
Kral adam iyi yakalamissin...🤟
Kesinlikle. Daha bilinçle ilgili bilinmeyen birçok şey varken bilincin sanallaştırılması en fazla bir bilim kurgu ögesi olabilir şimdilik
Hatta ya biyolojik unsurların da ötesinde bir şeyse bilinç ? O zaman daha da karmaşık bir sistemin parçasıyız demektir ve bu muamma belki hiç çözülemeyecektir.
Ah var kullanmış olduğu teknik üslup taktik yaklaşma biçimi farklı açılar falan harika ama konu seçimi yanlış
Bilinç dış dünyadan aldıklarını anlayıp yorumlayan beyin mekanizmasından başka bir şey değil. Evet anlıyorum ne demek istediğinizi hatta buna ruhu da katmaya çalışanlar var ama maalesef yanılıyorsunuz.
ayrıcaaa... carol of the bells? müzik ve görsel seçimlerinize bayılıyorum gerçekten. emeğinize sağlık.
Birçok soru var cevaplanması gereken . Diyelim ki Matrix gibi insanın bir kopyası aktarıldı bu moda tabirle bu metaverse'e ancak oradaki ben ile bağlantı kesildiğinde ne olacak ? Kontrol eden hayatta ise ve diyelim ki ileride ben yokken bazı yetkiler vererek karar almasına da izin verdiğim kopya ben ile bazı işlerin yapılmasında 24 saat aktif hareket ederek bana o dünyada avantaj sağladı diyelim ve ben tekrar bağlantıya geçtiğim zaman yine bana durum raporu verdi . Ben gerçek hayatta öldüğümde ne olacak ? Tamamen ben gibi düşünüp ben gibi kararlar alması mümkün gibi ama gelişmesi metaverse evreninde ki şartlara bağlı olacak ve gerçek ile arasında bir kopukluk olacak . En akıl almaz tarafı ise hissetmesi mümkün değil ve ben ölünce hissetmeyek isem ben olmayacağım . Bilinç transferi yapıp orada da hissetmem mümkün ise ana kaynak beyin hayatta kalması gerekli Organlarımızın artık tamamen işlevini yitirdiği ve bedensel olarak ölümün kaçınılmaz olduğu bir anda beynimizi dışarıya çıkararak özel bir sıvıyla besleyerek canlı tutmak, bu sayede örneğin üç boyutlu bir yazıcıyla basılmış yeni bir vücuda sahip olma imkanı doğduğunda yeniden doğarak bilincimize ölümsüzlüğü armağan etmek mümkün olacak mı? Beynimizin böyle bir sıvı içinde "Çalışması " konusunda varılan son nokta nedir ? İle ilgili kapsamlı bir paylaşımda bulunmanız mümkün mü lütfen ?
Beyne kan akisi saglandigi surece yasar. Bunu bir makina ya da organlarin saglamasinin farki yok.
Kan ureten, vucut yerine gececek bir makina henuz icat edilmedi.
Bu konuda "Soma" isimli oyunun konusuna bakmanı tavsiye ederim. İnsanlar kendilerini bir robota aktarıyorlar fakat tamamen aktarılmış olmuyor. Aktarılan birebir aynı kişi fakat aktarıldığı insan hala insan bedeninde. Robot bedende birebir kopyası. Ve aktarılmış olan, aktarılanın geride kaldığının farkında değil. İşlemin başarılı olduğunu düşünüyor fakat orijinali arkada kalıyor.
her pazar videolarını bekliyorum inanması güç ama gece uyurken videolarını açıp dinleyerek uyuyorum değişik bir huzur veriyor :D
Ölüm herkesin hakkıdır
Videonun sonunda yaptığınız yorum… Siz ne güzel bir insansınız. Hazırladığınız her video için tek tek teşekkür ederim.
Ölüm insanoğluna bahşedilen en büyük lütuftur. Bunu ancak çevresinde ölemeyip sürünen insanları görenler anlayabilir
Ciddi bir emek ve çok güzel kurgu. Görseller vs. Hemen her şey harika. Teşekkürler.
Bilincimizi ya da beyin haritamızı bir robota ya da bir klonumuza aktardık diyelim, bence bu aktarılan bilinç sadece robotun bizim gibi davranmasını sağlar. Olaylara bizim gibi tepki verir bizim hatıralarımıza sahip olur ama asla biz olmaz diye düşünüyorum. Kendi bilincimizin kopyası deneyim kazanmaya devam eder ama biz çoktan ölmüş oluruz.
Ölümden sonraki hayatın belirsizliği beni korkutuyor. Öldükten sonra toprağa mi karışacağız yani? Herhangi dini görüşüm yok ama inançsız biri olarak bazen umarim teistler haklıdır diyorum. Tamamen ölümsüzlük değil de yaşamamızı uzatmak veya ölüm seçeneğimizin kendi elimizde olmasını isterdim. Bazen bu yüzden dünya ya bu kadar erken geldiğim için üzülüyorum henüz 18 imde olsamda. Çünkü sanırım o gelişmişliği göremeden ölücem. Yine de bu yolda olblrim ben sanırım hayattaki amacımı buluyorum.
Bedenimizin değil, Fikir ve Eserlerimizin ölümsüz olduğu bir dünya bırakalım arkamız da.
Emeğinize sağlık inanılmaz faydalı içerikler üreten uzun zamandır sürekli takip ettiğim bir kanal. Tebrik ediyorum
İnsan kisvesi altında yaşayan bazı yaratıkları gördükçe iyi ki ölüm diye bir şey var diye düşünüyorum.
kesinlikle haklısınız, şeytanın insan görünümlü milyonlarca versiyonu var. Asıl mesele kötüleri öldürüp iyileri artırmak.
Basit konularla uğraşmayıp ,esas konulara değindiğiniz için teşekür ederim,insanlık adına❤
Hocam kitap okuyup film izleyebileceğim bir format bana uyar, biyolojik beden olmasa da olur.. Android gibi bir beden ayarlarsak, örgü örer, resim sergilerini gezer, konserlere de giderim. Yemek yemesem, su içmesem de olur yani 😉
Ne kadar güzel ve akıcı bir anlatım sanki kitap okuyormuşum gibi hissettim ❤️
Bir gün yaşanabilecek yeni yıldız sistemleri, gezegenler bulduğumuzda ve oraya gitmeye yeterli teknolojiyi geliştirdiğimizde, işte o zaman ölümsüz olacağız.
Kıyameti unuttun :)
@@allahyolundayuruyorum1 herkes senin dinine inanmak zorunda değil
@@zeynepbayram1801 ağzına sağlık
@@zeynepbayram1801 Dinsiz olduğunuzu bilmiyordum. Tabiatda kaybolmuşsunuz
@@zeynepbayram1801 kıyamet senaryoları dinlerle sınırlı değil. Bu nükleer bir savaş olabilir; gezegene bir meteor çarpması olabilir
Baris Ozcan artik sarmiyor Sana geldim Boyle uslubunu bozmadan devam.
bizi biz yapan sadece beynimizdeki nöral bağlantılar ve bilgiler değil. Duygularımıza ve davranışlarımıza yön veren hormonlardır da. Edindiğimiz tecrübeleri bir yapay zekanın yorumlamasıyla kendimizin yorumlaması aynı olmaz gibime geliyor.
Aslında insan beynine bakıldığında çok karmaşık bir algoritma olduğunu anlayabilirsin ve hormonlarda bu algoritmayı yönlendiren maddeler belirli durum ve şartlarda bizim nasıl davranıcağımızı veya nasıl davranmıyacağımızı beynimize kodluyorlar ve tüm bunlar inorganik maddelerin bir araya gelmesiyle oluşuyor o yüzden farklı inorganik maddelerden yapılmış bir robotun bizim gibi davranmaması için hiçbir gerekçe yok fakat senin demek istediğin hormonlardan ziyade insan ruhuyla alakalı bir şey de olabilir tabi
🤍♥️🤍
@@enesata9886 kral beni toprağa gömdükten sonra insanlar arkasını dönüp bittikten sonra o algoritmayı dün düzenleyen hesap makinesi kimin umrunda.
@@ilyasaltnok-argomisak-a01p5 iste bilgisayarlar biliminden anlayan bir insan bilgisayar sadece lojik, aritmetik ,kaydırıcı (shifter) ve atayıcılardan ibaret olduğunu bilen adam onun sadece hesap makinesi olduğunu gerçekten biliyordur.
@@ilyasaltnok-argomisak-a01p5 dostum videoda da dediği gibi bizi ölümsüz yapan tek şey bedenlerimiz ya da başka bir mekana aktardığımız bilincimiz değil yarınlara bir şeyler bırakabilmekte bizi ölümsüz yapar o yüzden biz bugün yarınlar için çabalarsak bizde ölümsüzlüğü yakalayabiliriz
Video mükemmel olmuş. Düşünceleriniz bizim için çok önemli. Veri okuryazarlığı videosunun devamını bekliyoruz.
Bebarı tebrik ederim.
Dâhiyâne... hadi bütün ağaçları keselim 😂😂😂 hatta dünyayı yakalım gitsin...
ne boş bi yorum
@@cernkoc benimki mi?? Fakat yukarıdaki arkadaş yorumunu düzenlemiş... ne için yazdığımı bilmiyorsunuz ki...
Bu konuda yeni gelişmelerin videoları yapılırsa seviniriz... Emeğinize sağlık
Bir sonraki videoda zorlu koşullara dayanıklı bakterilerden bahsedebilir misiniz
Su ayısı saillıyor mu?
Çok güzel emeğine sağlık, gerçekten herkesin izlemesi gereken bir video olmuş...
İnsan öleceğini bilir ama öleceğine inanmaz.
Allah göğüslerde olanı bilir. İnsan doğduğunda neyse, dirildiginde de odur. Sadece Tecrübe ve Deneyimin insanı geliştirmesi söz konusu. Tabiki de işlerimiz çeşit çeşit. Bir iş olmadan olmaz...
Ölümsüzlük dediğimiz şey bir bedende yaşlanmadan hayata devam etmek değilde bilinç aktarma ile mümkün olabilir.Bu matrix gibi dijital bir evren değilde ancak avatar gibi başka bedene aktarıldığında tam olarak yaşayabildigimizden bahsedebiliriz.
Bu kanalı ve her videosunun altında yazılan yorum sahipleri ile aynı ilgiye alakaya sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Saçma sapan ve ölçüt dışı kimse yok
Bu konu üzerinde çalışıp bilim insanı olmak için üniversitede MBG okumak istiyordum ama bu videoyu izleyince başka alternatifleriminde olduğunu öğrendim ama merak ettiğim şey nanoteknoloji alanında uzmanlaşmak için üniversitede hangi bölümü okumalıyım?
Bilgisayar Mühendisliği okuyup yüksek lisans ile bu alanda uzmanlaşabilirsin
Ya da tıp okuyup aynı alana yönelebilirsin
Bu ülkede hayalindeki şeyi pek yürütebileceğini zannetmiyorum. Bu ülkede hiç bir üniversite sana istediğin şeyi vaad edemez. İmkanın varsa kesinlikte yurt dışında oku.
@@Thanatar Tamam imkanım olursa okurum 😄
Biyomühendislik alanına da yönelebilirsin ama Türkiye'de ne durumda bilmiyorum. Katıhal fiziği de okuyabilirsin. Elektrik elektronik ya da Mekatronik okuyup Biyo-mekatronik de olabilir.
Yeni renk konsept çok daha önceden gelmeliyidi. Güzel olmuş ✍️👏
"Her nefs ölümü tadacaktır."
peki
"Yine bize döndürüleceksiniz." Enbiya suresi 35.ayet
@@randomhuman5525ya ne zoruna gidiyor anlamıyorum ne iğrenç insanlar oldunuz siz şuanlık evet gayette öyle ölmeyecek biri varda bizim mi haberimiz yok evet yanlış bişeyde dememiş ki her nefis ölümü tatacaktır ve tatıyor böylede gidiyor ne zoruna gidiyor zıvanadan çıktınız artık
No no no no
Yav he
Özellikle uyurken hayale dalarken izliyorum çok iyi oluyor, düşünerek, odaklanarak uyuyorum 🙏🙏
"Her canlı ölümü tadacaktır "
puhaha
@@mr.morgan8600 ne diyorsun mal
@@mr.morgan8600a ne zoruna gidiyor anlamıyorum ne iğrenç insanlar oldunuz siz şuanlık evet gayette öyle ölmeyecek biri varda bizim mi haberimiz yok evet yanlış bişeyde dememiş ki her nefis ölümü tatacaktır ve tatıyor böylede gidiyor ne zoruna gidiyor zıvanadan çıktınız artık
Abi ben Azerbaycandan yaziyorum yillardir senin videolarini izliyorum her videonu en az 5 kere falan izledim iyiki varsin
Can yerli
Benlik asla transfer edilebilecek bir şey değil, bu çok tartışmalı ucu açık bir alan.
Bu konunun bilinçli biçimde kullanıldığını düşünüyorum
insan beyninin yaşam süresi uzatılırsa ve beyin bir şekilde yaşatılabilirse kişi o beynin yaşam süresi
kadar kendi özgün benliği içerisinde yaşar.
Dolayısıyla tek mantıklı çözüm beynin kafatası içerisinde (beyin ölümü olmadan) başka bir bedene aktarılmasıdır.
Bir zamanlar bir Rus nöroloji cerrahı bu alanda çalışıyordu anca etik sebeplerden çalışmaları engellendi (sanırım bilgisi de becerisi de kendisiyle birlikte ölüp gitti)
Beynin bilgisayara ya da klona aktarılması sadece bilgi ve anı aktarımı olacaktır (bunun bile ne kadar
sağlıklı olacağı belirsizdir), yani orijinal beyne sahip kişi ölecek aktarılan platform (bilgisayar veya
klon her neyse) ölen kişinin anılarıyla beraber yeni bir kimlik olarak yaşayacak, 3. bir aktarımda
2. platform ölecek 3. platform orijinal ve 2. platformun anılarına ve bilgilerine sahip olacaktır.
asla ama asla ne 2. ne de 3. kopya orijinal olmayacaktır.
...
insanda benlik bilinç (donanım ve yazılım açısından) %100 tanımlanmadan yapay zeka ve insanla ilgili
gelecek senaryolarının bir çoğu belirsizlik içinde tartışmalı bilim kurgudan öteye gidemez.
Ama bazı insanlara (Ray Kurzweil gibi saçmalayan hayalperestler sayesinde) çok fayda sağlayabilir :)
(bu "saçmalayan hayalperest" tanımı bana ait değil Minesota üniversitesinden konusunda uzman bir prof.e ait
İnsanlık 2.0 kitabını okursanız tahminlerinin büyük bir kısmının tutmadığını görürsünüz)
Asaf "Sanatçı saçmaladığını bildiği ölçüde sanatçıdır" der, bu formül her alana uygulanabilir, dr Nash'in şizofren olduğu unutulmamalı.
Akıl, zeka ancak sağlam bir karakter üzerinde işe yarar aksi halde zarardan başka bir şey getirmez.
(Bir çok psikopatın ve azılı suçlunun IQ su bilim adamından yüksek olduğunu hatırlatmalıyım )
Önemli olan uzun yaşamak değil iyi yaşamaktır. İyi nedir sorusunun cevabını bulmaksa apayrı bir problem, felsefe bu konuda bir yol gösterse de
İnsanın (nesnel varoluş sorunlarından şu ana kadar aşamadığı) varoluş problemlerini aşmayı başarabilirse belki.
Gene Asaf'tan bir yazıyla konuyu toparlıyayım;
Yaşamana bak yaşarsın.
Nasıl?
O nasıl senin kişiliğindir.
Gayet başarılı ve ögretici bir video olmuş
Verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ederim mutlaka olur❤❤😊
Çok başarılı bebar bilim teşekkürler ! Pekçok farklı konuyu birbirine bağlamamışsın.
Sizin kadar detaylı ve anlaşılır anlatamasam da genel çerçevede sanırım düşüncemi aktarabilirim... Sizin de genetik ile ilgili videolarda anlattığınız gen aktarımı ve her şeyin bir birine bağlı olma konusu geliyor aklıma, Bu anlamda zaten hepimiz birbirimizin kopyası isek sürekli çoğalıp yaşamaya devam ediyoruz zaten. Farklı bedenlerde farklı bilinçlerde çoğalarak devam ediyoruz yaşamaya. Ama hep yeni bir ben yeni bir sen ile devam ediyoruz. Bence insanları şekillendiren şey daha çok yaşam şartları ve kuralları. Kişi şu anda olduğu yerde değil de farklı bir yerde ve farklı şartlarda doğup yaşasaydı nasıl ki aynı kişi olmayacaktı ise, bilincimizde aktarılsa ruhumuzda aktarılsa yine aynı kişi olamayız çünkü gene oranın da kendi şartları ve kuralları olacak ve yine yeniden farklı bir kişi olarak varlığımızı sürdüreceğiz. Bence yapay zeka insan oğlunun anlamadığı ve çözemediği her şeyi tek tek çözecek. Lakin bu iyimi olacak kötümü emin değilim, Çünkü insan oğlu hep daha fazlasını istiyor. Bunu araştıran geliştiren bilim insanları merak ve insanların gelişimi için yapsa da sonrasında her şey gücü yeten yetene kıvamına geliyor...
Sana bayılıyorum, insan bu kadar bilimsel konuşup nasıl bu kadar anlaşılabilir. Çok başarılısın. İşte böyle, devam.
Konunun popüler kültür, bilim kurgu kısmına daha çok yakışan, kulağa daha afilli gelen singularity'ye çok meraklı olduğunuz diğer videolardan da anlaşılıyor. Lakin sadece yayımlanmış tek bir bilimsel çalışmayı ve hydra ları referans alarak "biyolojik olarak mümkün değil, biyolojiyi bir kenara bırakmak gerekecek" gibi kanılara varmak doğru değil. Birkaç onyıl önce DNA haritalaması, CRISPR, mRNA vs. gibi gelişmeler hayal bile edilemezdi. Harika bir bilim kanalı olan bebara yakıştıramadım. Olsun, yine de seviyoruz ❤🥰
Kral basit bir örnekten vurman hoş değil.
@@ilyasaltnok-argomisak-a01p5 Eleştiriyi "vurma" olarak algılayan yurdum insanı 🙂 Eleştirmekten, eleştirilmekten korkma kardeşim.
Bence geçerli bir nedenin yoksa durup dururken sataşmak yada eledtirmek vurmaktir. Yurdumun insanları nı beğenmiyorsan yurdumu kurtaran adamı profil fotoğrafı yapma.
@@ilyasaltnok-argomisak-a01p5 Sataşmak ne alaka, geçerli nedenlerimi yazmışım işte, okuduğunu anlamada sıkıntı yaşıyorsun galiba. Sana yurdum insanı dedim diye herkesi kendi seviyene indirip kimseyi beğenmiyormuşum algısı yaratma. Arada senin gibiler de çıkıyor malesef.
@@mcaniberk sen beni anlamıyorsun. üstüne yerime düşünp konuşup ceevap verip katalok yapıyorsun sanane dediğimi yinee diyorum. eleştir eleştiri yerin konu nokta yanlış. edebiyat dersimi yapalım istyon anladın. edebiyatımı merak ediyorsun. yotube sayfam var. tıkla sayfa bir göz at. anlarsın beni. allaha amen yurt dışı insanı
iyi ki varsın.... dünyaya ve hayata bakış açımda ki etkin çok büyük.... her daim var ol....
ilkel bedenimizin ömrünü uzatmaktansa zihni başka bir yere aktarmak daha mantıklı madde ve enerjiyi dönüştürmede ve nöroscience nörotechnology alanında da ilerlersek muhtemelen bu isteğimiz olucak
3:30 Bizim məktəb kitabımızda Şirəli Müslümov 168 yaşına qədər yaşadığı haqqında məlumat var???
Bilincin yok olup gitmesibden ziyade, Matrix de yaşaması bı anlam ifade ediyor mu?
Kopyamızı yaratabilirsek, tecrübelerimiz farklı olacağı için, kesinlikle farklı biri olacaktır zamanla. Bence asıl soru -kopyamızı ne kadar umursayacağız? Bilgisayar oyunlarındaki avatarlarımız kadar mı? Copy - Paste yapabilecek miyiz? mesela. Onlar da başka bir alemin varlığına inanacaklar mı? Matematiksel bir evrende yaşıyorsak ( ki şimdilik hesaplar tutuyor) bu yaşadığımızı sandığımız evren de başı boş bırakılmış bir simülasyon olabilir. Simülasyon yaratabilecek kadar gelişmiş bir tür de -oturup yarattığı şeyle ilgilenmez herhalde. Yeni, daha gelişmiş simülasyonlar yapmaya uğraşır.
"Black mirror" isimli dizinin birkaç bölümünde kişilerin kendi dijital kopyalarının yapılması vs işlenmişti. Videoyu izleyince aklıma direkt o bölümler geldi.
Benimde
Var olmadan önce yokluğumun kaygısını çekmedim ki ölümden sonrasının yokluğunun kaygısını çekeyim madem o kadar olasılık içinden var olabildim ziyan olmam müsrüflük olur...
Milet damardan giriyor. Sen açık kalp ameliyatı yaptın...🤟
Johhny Depp'in oynadığı Evrim filmi bu konuyu işliyor. İyi seyirleer.
Barış Özcan bildirimi ardından gelen bebar bilim bildirimi 😂 severek takip ediyorum 👏🏻👏🏻
İnsan
Ömrü sınırlı varlıktır değiştirilemez
120 senelik ömrümüzün olduğunu varsayalım çok şanslıysak eğer. Belli bir yaşa kadar bulunduğumuz çağda sonraki yıllarımızı da devam etmek istediğimiz yaş ile başka bir çağda yaşayabilir miyiz? Vücudumuzu dondurma ya da hücrelerin işleyişini yavaşlatma gibi bir imkanımız olsaydı belki son kullanma tarihimizi biz belirlersek en azından mutlu yaşayıp hayata doyabiliriz.
asıl ölümsüzlüğü sonda açıkladınız. Bence en güzel seçenekte3 bu zaten. diğerleri korkutucu geldi. gerçek Ben' in olmadığı bir robottan bahsediyoruz. biyolojik ölümsüzlüğü bırakıp soyumuzun ölümsüzlüğü için çalışmamız lazım. biyoloji hakkında tek bildiğim de insan zihninin hala çözülememiş taraflarının olması. böyle mükemmel bir sistemi robot kadar basit bir düzeneğe aktarmak zaten başlıca bir sorun. yapabileceklerimizin kapasitesi ne kadar düşüyor ortada. ama insanı insan yapanın da duygular olduğuna inanıyorum...
seviliyorsun Bebar Bilim :)
Yeni logo çok daha stilize, iyi olmuş. Yalnızca renginden emin olamadım. Yeşil yerine sarı ya da beyaz olabilirdi, ışığı simgeleyen renklerdir ve siyah zemin üzerindeyken en okunaklı renk kombinasyonunu oluştururlar.
Konuyla alakalı olarak telomerlerle alakalı da bir video çekmelisiniz
Benim görüşüme göre kişisel olarak bu korkunç bir şey. Birgün bu yüzden insanlar kendi sonunu getirip dünyayı ya da belki de o zaman gidilen başka bir gezegeni makinelere bırakabilir. Ama diğer yandan bu insanlıktan sonra zekanın devam etmesi için gerekli ve en olağan şey. Bence bu şey korkunç olduğu kadar muazzam...
Süper kahramanlarla ilgili video çeker misin bebar abi
Ah ulan ah. Bu kanal olsun Engin Deniz olsun çok seviyorum böyle bilimsel kanalları ama fabrikada çalışmaktan dolayı izlemeye vaktim olmuyor. Boş vaktin kıymetini bilin arkadaşlar.
Dahil olduğumda 50 bin kişiydik. 800 bine yaklaşmışız. Umarım 1 milyonu yakın zamanda görürüz.
Kendi zihnimizi kavrayabilir miyiz ya da zihin kendini anlayabilirimi ?
sen cennetten bahsediyorsun ama burası dünya.
Bu kanal,çok kolay dille anlatyor ,bu yuzden daha çok seviyoruz.
İyi ki varsınız Allah razı olsun duamız ile edebi yaşayacaksınız insallah
İyiki siz de varsınız 😊 Teşekkürler 💐
Ölüm denilen olay mekan değişikliğidir,tekrar ve sonsuz bir yaşam için burada ki yaşama ara veriliyor,Allah bu kadar muzzam nimetleri tadıp yarıda bırakmak için yartmadı yani kısaca ahiret ve sonsuz hayat var ama bu dünyada değil....
Video atmış yine gönlümün efendisi.
Bebar sana nasıl yatırım yapabiliriz ya? Hangi projelerde varsın.
Her canli olumu tadacaktir
Ölümsüzlük arzusu çok aptalca bence. Videonun finali müthiş değerli ve gerçek ölümsüzlüğün anahtarı 🤗
Bu adamın sesi huzur veriyor
Ölüm olmadan yaşamın ne anlamı varki.
Bir şeyin sonu yoksa tadı’da olmaz yaşamı güzel yapan şey sonunda ölüm olmasıdır.
Bence insanlık yıllardır ölümü kabullendiği için ve ölümden başka bir alternatif olmadığını sandığı için bu fikri benimsedi ama artık teknolojiyle beraber bu fikirde yavaş yavaş ortadan kalkıyor hatta bana kalırsa ileride ölümsüzlük yeni kutsal kabul edilecek ve insanlar ölümden nefret etmeye başlayacaklar tabi büyük ihtimalle biz bunu göremeyiz :)
@@enesata9886 sence hulk gerçek olabilir mi ? Binlerce yıl sonra da insanlar ölecek. Daha uzun yaşayabilirler ama ölecekler gene
@Perzan bir süre sonra tiksinir ve artık hiç yemek istemezdin
@Perzan herkesin düşüncesi böyledir diyemem tabiki ama benim düşüncem bu
Videonun son yarısında anlatılanların distopik yönünü çok iyi işleyen SOMA adlı oyunu herkese tavsiye ediyorum.
Portal kanalında ''Bir robotun varoluş krizi '' Videosu vardı bu söylediklerinizle biraz onu hatırladım.
"Emin olabildiğiniz tek şeyin ölüm ve vergiler olduğu söylenir; ama ölümden o kadar emin olmayın". Joseph Strout, Sinirbilimci
Bu konuda harika bir film tavsiyesi; “Transcendence”
Uploadi izle daha cok benzeri o dizi
Ölümsüzlük...Sadece bizden sonraki insanların bizim düşüncelerimizi örnek alıp o düşünceleri yaşatmalarıdır.
Transcendence - 2014 (Johnny Depp)
Ölümsüzlük ile ilgili en mühteşem filmdir bence , Bebar ın anlatmak istediklerini içeriyor )
Yine mükemmel ve renklerin uyumlu olduğu bir video elinize sağlık ❤️
Bilim bunun üzerine çok da durmuyor gibi. Sürekli çoğalan bir dünya da ölümsüzlüğü bulmak intihar olur gibi. Bir anda ürüme dursa başka tabi :d
Cok tesekkurler video icin.. emeginize saglik 🌺🌺
Yapay Kader isimli romanın konusu da aynı. Okumanızı tavsiye ederim
Abi benim tek istediğim şey annem ve babamı ölümsüz yapmak