Bence çok güzel anlatmışsınız. Felsefeyi anlayabilmek kadar anlatabilmek de hem çok zordur hem de önemlidir. Sizde ikisini de gördüm. Diksiyonunuzun biraz daha geliştirilmesi gerektiğiyle alakalı yorum okudum buna katılmıyorum bence olabilecek en güzel diksiyonla bildiklerinizi aktarmışsınız son derece sade ve anlaşılır bir dille. Teşekkürler 💕
Çok teşekkürler. Güzel video güzel kanal. Bir işle uğraşırken bile dinlediğimde anlayabiliyorum. Kanalın daha iyi yerlere gelmesi dileğiyle başarılar...
Aslında baktığımızda, yaklaşımlar tanıdık gelebilir. Kant, bir kuramla işin gereklilik ve nedensellik açısından temellerini atmış; ki Hegel, işin bir nevi tasavvuf boyutuna eğilmiş. Merak edenler için Hegel'in halka benzetmesini, kuantum uzay-zaman ölçeklemesinde değerlendirmesini tavsiye ederim. Bu arada, video için teşekkürler.
felfese mi okudunuz acaba çok aşırı sade ve gerçekten anlaşılır anlatıyorsunuz bu kadar sadelestirebilmek için çok güzel anlamış olmak gerekir çok hoş gerçekten
Hegel "Hukuk Felsefesinin Prensipleri" adlı eserinde şu ifadeye yer veriyor: "Devlet ise kendiliğinde ve kendisi-için lâik şey olarak, her türlü halis objektif ahlaklılık karakterinden yoksun bir şey olarak, yalnızca onlara uzaktan saygı göstermekle yetinir." s. 255
Hegel için din felsefesi alanında düşünmek insanın özgürleşmesi için gereklidir. Din kavramına bakışı ise insanın kendisini insan olarak kavraması, insanın özünün ortaya çıkarılmasıdir. Dinin çabası da bu yöndedir. Hegel antik Yunan dini için "kendi özlerini gökyüzüne yansıttılar ve buna tanrı dediler." Demiştir. Din sayesinde insan kendi ozselligini kavrar. Her tarihi dönemde insanın kendi ozselligini kavraması sürekli değiştiği için din kavramı ve bunun sayesinde tanrı tasavvuru da değişmektedir. Bu yüzden Hegel de din felsefesi üzerine derslerde bir çok dini detaylı olarak incelemiştir. Ayrıca Hegelin, Adem ve Havva mitine bakış açısını çok beğenmiştim, Hegel, Havvanin Ademe yasak elmayı yeme teklifini ozgurlestirme çabası olarak görmektedir. Havva cennette hayat ağacı yerine yasaklı bilgi ağacının meyvesini yiyerek günah işleyen, bu yüzden cennetten dışlanarak özgürlüğü bulan, insanlığa iyi ve kötüyü birbirinden ayırarak insanların kendi tercihlerini yaparak özgürleşmelerini sağlayan biridir. Hegel Hristiyanlığın en önemli konusunu mülkiyet olarak düşünmüştür. Hegele göre İsa özel mülkiyeti, kolektif mülkiyete dönüştürerek insanların bakış açısını belirleyen eşyayla olan ilişkisinden arındırmış oluyor. Hegele göre duygu ve düşünceler özel mülkiyet ile belirlenmiyorsa insan öğreti üzerine düşünmeye başlar bu sayede insanlığın kurtuluşu gerçekleşir. İlk Hristiyanlar da kendilerini insanlığın kurtulus davasına adamislardir. Bu yüzden özel mulkiyetlerini ortak cemaate aktarıyorlar ve kendileri için özel mülkiyet kavramı ortadan kalkmış oluyor. Videonun son kısmında ki din-devlet ilişkisine bakacak olursak; din herhangi bir eylemi gerçekleştirmeden önce doğrunun ne olduğunu bilmeyi sağlar. Bu sayede yaptığımız eylemler ahlaken iyi olur. Zaten din doğrudan ahlakla ilgilidir. Eğer ki din devlet dinine dönüşürse ahlaki davranışlarda tek tiplik oluşturmayı amaçlayacaktir. Devletin dini olursa devlet, insanların doğrudan vicdanına müdahale edebilir. Bunun neticesinde ise insan kendi aklıyla doğru veya yanlışı bulmak yerine devlet onun davranışına doğrudan müdahale eder. İnanan insan için de devletin dini olması kötüdür. Çünkü müdahale sonucunda dinin icselligi ortadan kalkar. Bu yüzden din her insan için özel olmalıdır. Devletin veyahut siyasetin bu alana müdahale etmemesi gerekmektedir. Video gayet güzel olmuş ağzınıza sağlık. Spinoza ile ilgili videonuzu da merakla bekliyorum.
Rab ilk insanlara sık sık kendi yüzünü göstermiştir. Onun icindirki kimi yerlerde ra i ka al hu demişlerdir. Ra Rab i ilah ka Kabe kamil al Allah oldu. Hu hu olarak kaldı.
7:40 Araf Suresi Euzubillahimineşşeytanirracim (Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım) 10 - Doğrusu Biz sizi yeryüzünde, yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; ne kadar da az şükrediyorsunuz! 11 - Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Âdem'e secde edin" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis, secde edenlerden olmadı. 12 - (Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman, seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." 13 - (Allah) buyurdu: "Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın." 14 - (İblis) dedi: (Bari) bana (insanların) tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver." 15 - (Allah) buyurdu: "Haydi sen süre verilenlerdensin." 16 - "Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım." 17 - "Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın." 18 - (Allah) buyurdu: "Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki,onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizi (topayıp) cehenneme dolduracağım." 19 - (Sonra Allah, Âdem'e hitab etti): "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yeyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." 20 - Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan (sonsuz hayat sahibi olanlardan) olmayasınız diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. 21 - Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti. 22 - Böylece onları aldatarak aşağı çekti (önceki mevkilerinden indirdi). Ağaçtan tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan sizin için apaçık bir düşmandır, demedim mi?" 23 - Dediler ki: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen muhakkak ziyana uğrayanlardan oluruz!" 24 - (Allah) buyurdu: "Birbirinize düşman olarak inin, siz yeryüzünde bir süreye kadar kalıp orada geçineceksiniz." 25 - "Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan (dirilip) çıkarılacaksınız!" dedi. 26 - Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bunlar, Allah'ın âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar. 27 - Ey Âdemoğulları. Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) bir belaya düşürmesin! Çünkü o ve avanesi (cinler), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları, inanmayanların dostu yaptık. 28 - Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: "Atalarımızıı bu yol üzere bulduk, bunu bize Allah emretti." derler. De ki: "Allah kötülüğü emretmez. Allah 'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?" 29 - De ki: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescidde yüzünüzü O'na yöneltin ve dini yalnız kendisine has kılarak O'na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz." 30 - (O) bir topluluğu doğru yola iletti, bir topluluğa da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, şeytanları Allah'tan başka dostlar tuttular ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlar
İbrahim Suresi Euzubillahimineşşeytanirracim (Kovulmuş şeytandan Allah 'a sığınırım) 8 - Musa dedi ki: "Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük edip inkar etseniz, iyi biliniz ki Allah Gani'dir (hepinizden zengindir), Hamid'dir (hamdedilmeye/övülmeye) layıktır. 9 - Sizden öncekilerin; Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Onları, Allah'tan başkası bilmez. Peygamberleri onlara ayetler/mucizeler getirdi de onlar ellerini ağızlarına koydular ve dediler ki: "Biz sizinle gönderileni inkâr ettik ve bizi çağırdığınız şeyden de şüphe ve endişe içindeyiz." 10 - Peygamberleri dedi ki: "Gökleri ve yeri yaratan, Allah hakkında da şüphe mi var? O, sizi günahlarınızı bağışlamak için çağırıyor ve belirlenmiş bir süreye kadar size müsade ediyor." Onlar da: "Siz sadece bizim gibi bir insansınız, bizi atalarımızın kulluk ettiklerinden alıkoymak istiyorsunuz. O halde bize apaçık bir delil getirin!" dediler. 11 - Peygamberleri onlara dediler ki: "(Evet) biz ancak sizin gibi bir insanız, ama Allah kullarından dilediğine nimetini (peygamberliği, vahyini) lütfeder. Ve Allah'ın izni olmadıkça bizim size bir ayet/mucize getirmemize imkan yoktur. Müminler (iman edenler) ancak Allah'a güvensinler. 12 - Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Elbette bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler." 13 - İnkâr edenler peygamberlerine dediler ki: "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara: "Zâlimleri mutlaka helak edeceğiz" diye vahyetti. 14 - Ve Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkan içindir. 15 - (Peygamberler, düşmanlarına karşı) fetih istediler, ve her zorba inatçı hüsrana uğradı. 16 - Ardından da Cehennem vardır, orada kendisine irinli su içirilecektir. 17 - Onu yutmaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve her yandan ona ölüm gelecek, fakat o ölemez. Arkasından da çetin bir azab gelecektir. 18 - Rabblerini inkâr edenlerin durumu tıpkı fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İşte asıl uzak sapıklık budur. 19 - Gökleri ve yeri gerçekten Allah'ın yarattığını görmedin mi? O dilerse sizi yok edip yepyeni bir halk getirir. 20 - Bu, Allah'a göre önemli bir şey değildir. 21 - (Kıyamet günü) İnsanların hepsi Allah'ın huzuruna çıkacaklar. Ve zayıflar büyüklük taslayanlara şöyle diyecekler: "Bizler, sizlere uymuştuk. Şimdi siz, Allah'ın azabından en ufak bir şeyi bizden savabilir misiniz?" Onlar da diyecekler ki: "Allah bizi hidayete erdirseydi, biz de size doğru yol gösterirdik. Artık şimdi bizler sızlansak da sabretsek de birdir. Çünkü kaçacak yerimiz yoktur." 22 - İş bitince şeytan onlara şöyle diyecek: "Şüphesiz ki Allah size gerçek olanı vaad etti, ben de size vaad ettim, ama sonra caydım! Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ancak ben sizi (küfür ve isyana) çağırdım, siz de geldiniz. O halde beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın! Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Ben, önceden beni Allah'a ortak koşmanızı da kabul etmemiştim." Doğrusu zalimler için acı bir azab vardır! 23 - İman edip salih ameller işleyenler ise, Rablerinin izniyle içinde sürekli kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Oradaki esenlik dilemeleri "selâm!"dır. 24 - Görmedin mi? Allah nasıl bir misal verdi. Güzel bir söz, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir. 25 - (O ağaç) Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara böyle misaller verir. 26 - Kötü sözün durumu da, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer. 27 - Allah, iman edenleri, dünya hayatında da, ahirette de sağlam bir söz üzerinde sağlamlaştırır; zalimleri de saptırır ve Allah, dilediğini yapar. 28 - Allah'ın nimetlerine nankörlükle karşılık veren ve sonunda milletlerini helak yurduna konduranları görmedin mi? 29 - Onlar, cehenneme girecekler. O ne kötü karargâhtır. 30 - Allah'ın yolundan saptırmak için Allah'a eşler koştular. De ki: "Şimdilik eğleniniz! Çünkü varacağınız yer ateştir. " 31 - (Ey Muhammed!) İman eden kullarıma söyle: "Namazı dosdoğru kılsınlar, alış-veriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli (Allah yolunda) harcasınlar." 32 - Allah öyle bir Allah'tır ki; gökleri ve yeri yarattı, gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli meyveler çıkardı; emri gereğince denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi, ırmakları da emrinize verdi. 33 - Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve güneşi, geceyi ve gündüzü sizin hizmetinize verdi. 34 - O, Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size verdi. Allah'ın nimetini saymaya kalkarsınız sayamazsınız! Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür.
Mükemmel anlatim sadelik on numara
Selamlar, her zamanki gibi güzel bir videodur diye düşünüyorum. Şimdi videoya geçeyim. :)
Bence çok güzel anlatmışsınız. Felsefeyi anlayabilmek kadar anlatabilmek de hem çok zordur hem de önemlidir. Sizde ikisini de gördüm. Diksiyonunuzun biraz daha geliştirilmesi gerektiğiyle alakalı yorum okudum buna katılmıyorum bence olabilecek en güzel diksiyonla bildiklerinizi aktarmışsınız son derece sade ve anlaşılır bir dille. Teşekkürler 💕
Çok teşekkürler. Güzel video güzel kanal. Bir işle uğraşırken bile dinlediğimde anlayabiliyorum. Kanalın daha iyi yerlere gelmesi dileğiyle başarılar...
ve insan tanrıyı yarattı...
Kitaplığınızın aynısı bende de var 🤗
Video gayet güzel olmuş. Diksiyon biraz daha geliştirilse mükemmel olur👍
Teşekkür ederim 🙏🏻
Bildirim geldi anında like
çok güzel ya videolarınızı soluksuz izliyorum
hegelin kesinlikle müslüman filozoflardan etkilendiğini düşünüyorum
Mevlana okumuş ve esinlenmiştir.
Aslında baktığımızda, yaklaşımlar tanıdık gelebilir.
Kant, bir kuramla işin gereklilik ve nedensellik açısından temellerini atmış; ki Hegel, işin bir nevi tasavvuf boyutuna eğilmiş.
Merak edenler için Hegel'in halka benzetmesini, kuantum uzay-zaman ölçeklemesinde değerlendirmesini tavsiye ederim.
Bu arada, video için teşekkürler.
Hegelin özetinin özetinin özetini okumak >> Hegeli Hegelden okumak
felfese mi okudunuz acaba çok aşırı sade ve gerçekten anlaşılır anlatıyorsunuz bu kadar sadelestirebilmek için çok güzel anlamış olmak gerekir çok hoş gerçekten
Çok teşekkür ederim 🙏🏻 Evet şu an hali hazırda felsefe yüksek lisansıma devam etmekteyim.
❤
Hegel "Hukuk Felsefesinin Prensipleri" adlı eserinde şu ifadeye yer veriyor: "Devlet ise kendiliğinde ve kendisi-için lâik şey olarak, her türlü halis objektif ahlaklılık karakterinden yoksun bir şey olarak, yalnızca onlara uzaktan saygı göstermekle yetinir." s. 255
Lütfen martin heidegger felsefesini de anlatır mısınız?
Hegel, Katolik değil Protestandır yalnız ve Protestan Prusya Devlet ideali Hegel felsefesinde çok önemli bir yere sahiptir.
Evet.
Aziz yardımlıdan sonra ilaç gibi geldi, gerçi biraz onu anlamaya çalıştıktan sonra her şey daha anlaşılır olabilir :D
Hegel için din felsefesi alanında düşünmek insanın özgürleşmesi için gereklidir. Din kavramına bakışı ise insanın kendisini insan olarak kavraması, insanın özünün ortaya çıkarılmasıdir. Dinin çabası da bu yöndedir.
Hegel antik Yunan dini için "kendi özlerini gökyüzüne yansıttılar ve buna tanrı dediler." Demiştir. Din sayesinde insan kendi ozselligini kavrar.
Her tarihi dönemde insanın kendi ozselligini kavraması sürekli değiştiği için din kavramı ve bunun sayesinde tanrı tasavvuru da değişmektedir. Bu yüzden Hegel de din felsefesi üzerine derslerde bir çok dini detaylı olarak incelemiştir.
Ayrıca Hegelin, Adem ve Havva mitine bakış açısını çok beğenmiştim, Hegel, Havvanin Ademe yasak elmayı yeme teklifini ozgurlestirme çabası olarak görmektedir. Havva cennette hayat ağacı yerine yasaklı bilgi ağacının meyvesini yiyerek günah işleyen, bu yüzden cennetten dışlanarak özgürlüğü bulan, insanlığa iyi ve kötüyü birbirinden ayırarak insanların kendi tercihlerini yaparak özgürleşmelerini sağlayan biridir.
Hegel Hristiyanlığın en önemli konusunu mülkiyet olarak düşünmüştür.
Hegele göre İsa özel mülkiyeti, kolektif mülkiyete dönüştürerek insanların bakış açısını belirleyen eşyayla olan ilişkisinden arındırmış oluyor. Hegele göre duygu ve düşünceler özel mülkiyet ile belirlenmiyorsa insan öğreti üzerine düşünmeye başlar bu sayede insanlığın kurtuluşu gerçekleşir. İlk Hristiyanlar da kendilerini insanlığın kurtulus davasına adamislardir. Bu yüzden özel mulkiyetlerini ortak cemaate aktarıyorlar ve kendileri için özel mülkiyet kavramı ortadan kalkmış oluyor.
Videonun son kısmında ki din-devlet ilişkisine bakacak olursak; din herhangi bir eylemi gerçekleştirmeden önce doğrunun ne olduğunu bilmeyi sağlar. Bu sayede yaptığımız eylemler ahlaken iyi olur. Zaten din doğrudan ahlakla ilgilidir. Eğer ki din devlet dinine dönüşürse ahlaki davranışlarda tek tiplik oluşturmayı amaçlayacaktir.
Devletin dini olursa devlet, insanların doğrudan vicdanına müdahale edebilir. Bunun neticesinde ise insan kendi aklıyla doğru veya yanlışı bulmak yerine devlet onun davranışına doğrudan müdahale eder. İnanan insan için de devletin dini olması kötüdür. Çünkü müdahale sonucunda dinin icselligi ortadan kalkar. Bu yüzden din her insan için özel olmalıdır. Devletin veyahut siyasetin bu alana müdahale etmemesi gerekmektedir.
Video gayet güzel olmuş ağzınıza sağlık. Spinoza ile ilgili videonuzu da merakla bekliyorum.
Kelam kozmolojik argümanına değinir misiniz?
Rab ilk insanlara sık sık kendi yüzünü göstermiştir. Onun icindirki kimi yerlerde ra i ka al hu demişlerdir.
Ra Rab i ilah ka Kabe kamil al Allah oldu. Hu hu olarak kaldı.
TanriyokturAllahc.cvardirokiehadsameddir,lemyelidvelemyuleddiroekberdirevvelahirdirondanbaskaguckuvvetsahibideyoktur
Süslü Esra hegel çok peşin konuşmuş hepsini izleyemeyecegim
servet transferi mi hırsızlık mı
Senin inancın ne
7:40 Araf Suresi
Euzubillahimineşşeytanirracim (Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım)
10 - Doğrusu Biz sizi yeryüzünde, yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik; ne kadar da az şükrediyorsunuz!
11 - Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Âdem'e secde edin" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis, secde edenlerden olmadı.
12 - (Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman, seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
13 - (Allah) buyurdu: "Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın."
14 - (İblis) dedi: (Bari) bana (insanların) tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver."
15 - (Allah) buyurdu: "Haydi sen süre verilenlerdensin."
16 - "Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım."
17 - "Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın."
18 - (Allah) buyurdu: "Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki,onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizi (topayıp) cehenneme dolduracağım."
19 - (Sonra Allah, Âdem'e hitab etti): "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yeyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."
20 - Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan (sonsuz hayat sahibi olanlardan) olmayasınız diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi.
21 - Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti.
22 - Böylece onları aldatarak aşağı çekti (önceki mevkilerinden indirdi). Ağaçtan tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan sizin için apaçık bir düşmandır, demedim mi?"
23 - Dediler ki: "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen muhakkak ziyana uğrayanlardan oluruz!"
24 - (Allah) buyurdu: "Birbirinize düşman olarak inin, siz yeryüzünde bir süreye kadar kalıp orada geçineceksiniz."
25 - "Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan (dirilip) çıkarılacaksınız!" dedi.
26 - Ey Âdemoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bunlar, Allah'ın âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar.
27 - Ey Âdemoğulları. Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) bir belaya düşürmesin! Çünkü o ve avanesi (cinler), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları, inanmayanların dostu yaptık.
28 - Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: "Atalarımızıı bu yol üzere bulduk, bunu bize Allah emretti." derler. De ki: "Allah kötülüğü emretmez. Allah 'a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"
29 - De ki: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescidde yüzünüzü O'na yöneltin ve dini yalnız kendisine has kılarak O'na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz."
30 - (O) bir topluluğu doğru yola iletti, bir topluluğa da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, şeytanları Allah'tan başka dostlar tuttular ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlar
bu ne
İbrahim Suresi
Euzubillahimineşşeytanirracim (Kovulmuş şeytandan Allah 'a sığınırım)
8 - Musa dedi ki: "Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük edip inkar etseniz, iyi biliniz ki Allah Gani'dir (hepinizden zengindir), Hamid'dir (hamdedilmeye/övülmeye) layıktır.
9 - Sizden öncekilerin; Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Onları, Allah'tan başkası bilmez. Peygamberleri onlara ayetler/mucizeler getirdi de onlar ellerini ağızlarına koydular ve dediler ki: "Biz sizinle gönderileni inkâr ettik ve bizi çağırdığınız şeyden de şüphe ve endişe içindeyiz."
10 - Peygamberleri dedi ki: "Gökleri ve yeri yaratan, Allah hakkında da şüphe mi var? O, sizi günahlarınızı bağışlamak için çağırıyor ve belirlenmiş bir süreye kadar size müsade ediyor." Onlar da: "Siz sadece bizim gibi bir insansınız, bizi atalarımızın kulluk ettiklerinden alıkoymak istiyorsunuz. O halde bize apaçık bir delil getirin!" dediler.
11 - Peygamberleri onlara dediler ki: "(Evet) biz ancak sizin gibi bir insanız, ama Allah kullarından dilediğine nimetini (peygamberliği, vahyini) lütfeder. Ve Allah'ın izni olmadıkça bizim size bir ayet/mucize getirmemize imkan yoktur. Müminler (iman edenler) ancak Allah'a güvensinler.
12 - Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Elbette bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler."
13 - İnkâr edenler peygamberlerine dediler ki: "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara: "Zâlimleri mutlaka helak edeceğiz" diye vahyetti.
14 - Ve Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkan içindir.
15 - (Peygamberler, düşmanlarına karşı) fetih istediler, ve her zorba inatçı hüsrana uğradı.
16 - Ardından da Cehennem vardır, orada kendisine irinli su içirilecektir.
17 - Onu yutmaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve her yandan ona ölüm gelecek, fakat o ölemez. Arkasından da çetin bir azab gelecektir.
18 - Rabblerini inkâr edenlerin durumu tıpkı fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde edemezler. İşte asıl uzak sapıklık budur.
19 - Gökleri ve yeri gerçekten Allah'ın yarattığını görmedin mi? O dilerse sizi yok edip yepyeni bir halk getirir.
20 - Bu, Allah'a göre önemli bir şey değildir.
21 - (Kıyamet günü) İnsanların hepsi Allah'ın huzuruna çıkacaklar. Ve zayıflar büyüklük taslayanlara şöyle diyecekler: "Bizler, sizlere uymuştuk. Şimdi siz, Allah'ın azabından en ufak bir şeyi bizden savabilir misiniz?" Onlar da diyecekler ki: "Allah bizi hidayete erdirseydi, biz de size doğru yol gösterirdik. Artık şimdi bizler sızlansak da sabretsek de birdir. Çünkü kaçacak yerimiz yoktur."
22 - İş bitince şeytan onlara şöyle diyecek: "Şüphesiz ki Allah size gerçek olanı vaad etti, ben de size vaad ettim, ama sonra caydım! Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu. Ancak ben sizi (küfür ve isyana) çağırdım, siz de geldiniz. O halde beni kınamayın, kendi kendinizi kınayın! Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Ben, önceden beni Allah'a ortak koşmanızı da kabul etmemiştim." Doğrusu zalimler için acı bir azab vardır!
23 - İman edip salih ameller işleyenler ise, Rablerinin izniyle içinde sürekli kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Oradaki esenlik dilemeleri "selâm!"dır.
24 - Görmedin mi? Allah nasıl bir misal verdi. Güzel bir söz, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir.
25 - (O ağaç) Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara böyle misaller verir.
26 - Kötü sözün durumu da, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.
27 - Allah, iman edenleri, dünya hayatında da, ahirette de sağlam bir söz üzerinde sağlamlaştırır; zalimleri de saptırır ve Allah, dilediğini yapar.
28 - Allah'ın nimetlerine nankörlükle karşılık veren ve sonunda milletlerini helak yurduna konduranları görmedin mi?
29 - Onlar, cehenneme girecekler. O ne kötü karargâhtır.
30 - Allah'ın yolundan saptırmak için Allah'a eşler koştular. De ki: "Şimdilik eğleniniz! Çünkü varacağınız yer ateştir. "
31 - (Ey Muhammed!) İman eden kullarıma söyle: "Namazı dosdoğru kılsınlar, alış-veriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli (Allah yolunda) harcasınlar."
32 - Allah öyle bir Allah'tır ki; gökleri ve yeri yarattı, gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli meyveler çıkardı; emri gereğince denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi, ırmakları da emrinize verdi.
33 - Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve güneşi, geceyi ve gündüzü sizin hizmetinize verdi.
34 - O, Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size verdi. Allah'ın nimetini saymaya kalkarsınız sayamazsınız! Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür.