İmkanım olsaydı 80 milyona zorla izletir, düşünce mahrumu ve cehalet meftunu insanımı bir nebze olsun aydınlatırdım. Çok güzel bir iş yapıyorsunuz Serdar bey teşekkürler...
Kıskançlık diye genellediğimiz duygunun 4 çeşidi varmış. Hased -> Bende yok, onda da olmasın Buhul -> Bende var ama onda olmasın Şuh -> Onunki benim olsun Gıbta -> Onda var bende de olsun.
Gıbta etmek, imrenmek normal bir şey. Ama onda olmasın bende olsun gibi şeyler saçma, yanlış... Farklı sebeplerden ötürü insan bunu isteyebilir. Bkz: En iyi ben olmalıyım!
sevgilimi kıskandığımı sanıyordum, meğer buhulmuş bu, bende olan kimsede olmasın istiyormuşum meğer ve baya kirli bir duyguymuş. yazana teşekkür ederim
İşim gereği yediğim hakaretleri takmamayı öğrenmiştim ancak bunun teorik altyapısı olmadığını fark ettim. Sayenizde biraz da olsa oluşturdum o altyapıyı. Teşekkürler hocam.
Eklemek istedim: Tahir, "temiz" demek. Zühre sevmeseydi şayet, Tahir yine tahir(temiz) kalacaktı. Zühre nefret etseydi de Tahir değişmeyecekti. Tahir, temiz olduğu için Tahir. Başka sebeple değil. Ağzınıza, zihninize, emeğinize sağlık amirim.
Zihnimin Kivrimlari serisini sabirsizlikla takip eden ve begenen insanlarin sayica fazla olmasi, en az bu serinin kendisi kadar keyif veriyor bana. Dusundugunun ustune dusunebilen guzel insanlar. Umutsuzlugun hakim oldugu, akilci dusuncenin uzun sure once terkedildigi bu cografyada sizlerin var oldugunu bilmek nasil bir mutluluk. Tesekkurler Serdar Kuzuloglu.
Sizi dinlerken entelektüel haz alıyorum. Sizin de gözlerinizde o hazzı görüyorum. Öncesinde bir bal arısı gibi özenle seçilmiş kitaplardan, düşünürlerden bir polen gibi toplanan fikirler , sizin zihninizin kıvrımlarında eriyip sonrasında bir peteğin içini dolduran arı gibi konuşmanın içeriğini oluşturuyor.Birbirine eklemlenen bilgilerinizle de bir kovan dolusu bal veriyorsunuz. Sizin videolarınızın bazılarını bir kahve koyuyorum kendime ve tekrar izliyorum. Eminim bu eserleriniz ilerleyen zamanlarda birilerince tekrar keşfedilecek ve istifade edilecek.
Aslında özlediğimiz bir özen var burada. İnsanlar artık bir şeyleri anlık olarak hiç bir özen göstermeden sosyal medya ortamında sunarken bu adam oturup sırf anlatmak için paylaşmak için bir sürü çaba gösteriyor. Bu emek..
Ah ne güzel bir derlemedir. Nefret kendi başına dağınık bir kavramken, dayandırdığınız gerekçeler ve arkaik planla birlikte ele almanız, konuyu son derece anlaşılır hale getirmiştir. Emek emek emek....
Yaşar Kemal'in İnce Memed'inin 4. kitabını bitirdim. İçimdeki duygu karmaşıklığından sıyrılıp gökyüzüne baktım. TH-cam'a girdim ve sizden yeni bildirim geldi. Nasıl gülümsedim bir bilseniz... Sizi çok seviyorum. Günün birinde sizinle iki kelime konuşmak dileğiyle. Sevgiyle sağlıcakla...
Harika anlatım,güzel bir örgü ile ,büyük bir emekle sunulmuş ..Benim dinledğim şu an 15 adet ''dislike'' görüyorum.İşte nefretin bir tanımı da bu .Yapamayacağı,ulaşamayacağı bir özelliğe duyulan hazin nefret.Neyini beğenmedin,niçin beğenmedin,neyi yanlış yada kötü söyledi..Yılların bilgi birikimi bir potada,bir konuda senin için eritildi ve sana 58 dakika içinde sunuldu.Dinle ve ders al ...Hiç olmazsa nefret konusunun örneği olma ..
Serdar abi bende bir güvenlik görevlisiyim ve tüm güvenlik görevlilerinin sizi takip etmesi gerektiğini düşünüyorum.Değerli zamanınızı bizleri aydınlatmak için harcıyorsunuz ve biz bu nimetten hiçbir ücret ödemeden faydalanıyoruz her videonuz büyük bir emek ürünü Allah size ve ailenize sıhhat versin,versin ki;bu güzel videoların devamını gelsin. Sağlıcakla kalın 🙏
Söyleşinin yazılı dökümü: Nefret, insanın doğal içgüdüsel davranışıdır. Sevginin ne kadar kolay nefrete dönüştüğü olaylardan biri de boşanmalar. Her fırsatta nefrete kayabiliyoruz kolayca. İlk niyeti bozduğumuz anda, nefretin karanlığı içine giriyoruz. Karanlık gücünün bir defa tadına varan, bir daha aydınlık tarafına dönemiyor. Nefretten türeyen, menfur kavramı vardır. Menfurun kökeni nefrettir. Nefretten olumlu bir sonuca ulaşmak mümkün değil. Mutlu olmak ne kadar zor ise, nefret etmek bir o kadar kolay. Erdem sıkıcı hale geldiğinde, kötülüğün cazibesi artar. Kötü, araçsal bir işleve dönüşür.(Tery Eagleton) Amacına ulaşmamış nefretin, şiddete yönelik bir kapı aralaması. Nefret araçsal bir durum, sadece kendisiyle kalmıyor, pasif, uzaktan, için için, haset dolu bir nefretin bir beklentisi var. Biz birinden nefret ederken, aynı zamanda bir dileğe sahibiz, onun olmasını istiyoruz ve bu gerçekleşmedikçe, bunun gerçekleşmesi için sürekli olarak şiddete bir adım daha yaklaşıyoruz. Önce sevgisizlik, sonra nefret, sonra şiddet. Bazen nefret bir amaca da sahip olmayabilir. Eşcinsellerden nefret, Ermenilerden nefret, ateistlerden, feministlerden, dincilerden nefret… Yani her türlü nefret var. Bu kadar bereketli… Bu her zaman planlı programlı mı, hayır. Bu kategorik nefretin kendi içinde bir mantığı yok. Mesela bütün Türklerden nefret ediyorum diyebilir misiniz ya da bütün bütün Türkler’i seviyorum diyebilir misiniz, yani bütün bunları tek bir potada eritip bunlara tek bir sıfat verebilir misiniz. Bu ne kadar saçma ise, bunu yansıttığınız diğerleri de saçma. Nefret, her zaman kötülük sularında beslenen bir vaha da değil. Nazi imparatorluğunda kötülüğün sistemini görüyorsunuz. Yüce ulvi amaçlar için kötülük yapmak, her şey mubah altında gerçekleşti. Nazi toplama kamplarını en verimli şekilde kullanma sistemini getiren Adolf Eichmann, yakalandığında, mahkemede gözlendiği kadarı ile hiç de kötü bir insan olmadığı izlenimini oluşturmuştu. Üstelik kimseden de nefret etmiyor. Savunmasında, ben devlet memuruydum, benden ne istendiyse, onu yaptım der. Toplama kamplarına gitmemiş bile, masa başında kamplar için projeler yapmış. Binlerce insanın ölümüne sebep olabilecek bir nefret dahi, bazen hiçbir sebebe dayanmadan hayatımızda var olabiliyor. Doğduğunuzda, bir çok şeyi seçerek doğmuyorsunuz. Deri rengi, dil, milliyet kültür gibi… Mandela: nefret öğrenilir, sevgide öğrenilir. Kimi sevip sevmeyeceğimiz öğretilir bize, nefreti, çoğu zaman anne babalarımızdan alıyoruz. Nefretin tohumu atılır zihnimize ve zihnimizde o dallanır budaklanır,dönüp bakmayız bile, nerelere varacağını kestiremeyiz . Oysa sevginin tohumu da atılır ama ona özen gösteririz. Shopenhover: Kendi düşünce ve yargısını geliştirme kapasitesi hiç bulunmayan, başkalarının görüşlerini tekrarlayan kimselerin konuşmasına izin vardır sadece, üstelik bu kişiler, söz konusu düşünceleri savunurken, alabildiğine gayretkeş, bir o kadar da hoşgörüsüzdür. Çünkü, farklı düşünenlerden nefret etmelerinin nedeni, onların başka bir görüşü savunuyor olması değil, kendi fikir ve yargılarını oluşturmaya kalkışmalarıdır. Oysa kendileri, böyle bir şeye asla girişebilmiş değillerdir ve aslında bunun da farkındadırlar. Kısacası, düşünebilenler çok azdır ama herkes fikir sahibi olmak ister. Nefretin kökeninde ortak bir payda var, sevilmemişlik. Sevgiyle yüklenmiş birinin herhangi birşeyden nefret etmesi çok zordur. Birinin başarısından nefret etmeniz, büyük olasılıkla, kendi hayatınızda başarıya yönelik yaptığınız çalışmaların, taktir ve karşılık görmemesi ile ilgilidir. Erasmus: İnsan kendinden nefret ederse, birini sevebilir mi. Nefretin diğer kaynağı, insanın kendisinde olmayan, yokluğunu çektiği bir şey vardır, imrenmek yerine, kıskanmayı seçer, çünkü imrenme pozitif bir duygudur, onun gibi olmak ister çabalarsınız, kıskanmak ise, ben de yoksa onda da olmasın hissiyatı var. İmrenme de iyi olma çabası vardır kıskanmada kötülüğe, nefrete doğru bir eğilim vardır. Bazen konuşmaların yanlış anlaşılması vardır. Mevlana : Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır. Öfke duyduğunuz birine bir takım sebeplerle öfkenizi yansıtamazsanız, biriken öfke bir anda gücünüzün yettiği başka birine sudan bir sebeple yönlendirirsiniz. Bazıları nefretten mutlu olmaya çalışır. Başkalarının mutsuzluğundan kendi mutsuzluğunu gidermeye çalışmak. Sevdiklerimize gereğinden fazla sorumluluk yüklüyoruz, bu da nefretin en önemli kaynaklarından biri. Hayatımızdaki beklentilerimizin hepsini sırtlanmak zorunda ve ilk olumsuz olayda bir anda ipini çekiveriyoruz. Bu edenle sevgi ve nefret birbirine bu kadar kolay savrulabiliyor. (Ne kadar iyi birisi, ne kadar önemli birisi olduğunun hiçbir önemi yok, ilk hatanda dünyanın en kötü insanı sen olacaksın. ) Nefretin en büyük ortak paydası, bizim gibi olmayanlara duyulan nefrettir. Antik Yunan’da Epikürcüler: Şöhret ve zenginlik hırsı, yapaydır ve kargaşaya neden olurlar. Nefretin kökeninde, bu modern yaşamın bize vadettiği hiçbir şeyi yerine getirmemesi var. Yani, bizden beklenen her şeyi yaptık ama bize vaadedien hiçbir şeye ulaşamadık. Bu aldatılmışlık hissiyle, her başarıya ve her normale düşmanlaşıyoruz ister istemez. Biz, sistemi eleştirmek yerine, birçok şeyi gözardı edere, başkalarını suçluyoruz. Atlas Shrugged: Who Is John Galt? (2014) film Based on ayn rand’s novel Nefretin en önemli kaynaklarından, motivasyonlarından biri sevgisizlik, yeterince sevilmemişliktir. Sevgi karşılığını bulamadığında hemen nefrete dönüşüyor. Bir şeyi bir sebeple seviyoruz. Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir. Sevgiye karşılık koyarsak, bir adımda nefrete dönüşebiliyor. Siz bir şeyi seviyorsunuz diye, onun da sizi sevmesi gerekmez. Sevgi le nefretin arasındaki tonları kaçırıyoruz, kutuplarda yaşıyoruz. Üstelik hiçbir şey, kendi başına bizi tamamlayamaz. Biraz kendi başımıza kalalım, Bakalım biz kendimiz halledebiliyormuyuz kendi içimizde. Etrafımıza sevgi koşullu bakamayız, algımızda ya sevme ya da sevmeme gibi bir bakış var. Her şeyi sevgi ve nefret eksenine oturtuyoruz. Toptancılık, indirgemecilik ile tüm ayrıntıları görmezden geliyoruz. Nefretten olumlu, hayırlı sonuç çıkartmak mümkün değildir. İçinizde ur gibi büyüyüp sonunda kendinizi tüketecek. Nefret, koparamayacağımız bir duygu ama ona teslim olmak farklı bir şey.
Mevsim değişikliklerinde kullanmayacağım kıyafatleri yıkayıp dolaba koyuyorum ta ki bir sonraki aynı mevsim gelene kadar. Kendime küçük hediye olarak paralar koyuyorum bazılarına. Öteki sene o kıyafetten parayı bulduğumda çok saf çok temiz mutluluk oluşuyor. Sizden video bildirimi geldiğinde de aynı saf mutluluk. Teşekkürler.
Sevgili Serdar Abiciğim; kitap okuma tutkusu artık bir probleme dönüştü, fasit bir daireye girdim çıkamıyorum. 30 yaşındayım ve 6 yıldır çılgınlar gibi okuyorum, sadece kitap değil takip ettigim bloglardan instapaper a kaydettiklerim günlük en az 10 blog yazısı. Üstüne TH-cam de hergun artan podcastler. Çaprazlama yontemi ile ayni anda 3 4 farklı türde kitap okuyorum. Bunlarin uzerimdeki baskisi hic bitmiyor. Hep okunmayi bekleyen, sipariş edilmeyi bekleyen 10 larca kitap. Ben ne kadar çok okursam bekleyen kitaplar bloglar vs eriyeceğine sürekli artıyor. Ben daha fazla sosyallesecegimi düşünerek (daha fazla konuya hakim olup konuşacak daha fazla şey bulabilecektim) entelektüel olmak için çıktığım bu yolda daha fazla yalnizlastim, insanlardan soyutlastim. Ve ben kendimi ne kadar geliştirirsem çevremdeki insanlarda aradığım kaliteli sohbet ihtiyacı o kadar artti ve beni dumura uğrattı. Beklentim arttıkça insanlara önyargılarım da artti. Artık insanlara ayiracagim vakit bile zaman kaybı gibi geliyor reddediyorum ve yeni insan tanima ihtiyacımı kaybettim. Bu bir kibir değil lakin is arkadaşlarım ve cevremde bir muhabbet ortami vs oldugunda dönen o düşük sohbetlere dahil olmayı kendime yediremiyorum. İyi kazanabildiğim bir mesleğim var ve Sistemin benden beklediği herşeye erken yaşta (ev araba meslek vs) sahip oldum, geriye doğa ananın benden beklediği evlilik ve çocuk kaldi. Ama ordada bu sorunum ket koyuyor bana. Çünkü karşı cinsten de beklentim o kadar arttı ki .... Kitap yalnizlastirdi tamamen asosyal bir insan olup çıktım. Üzerimde hep bir baski ... Ne kadar cok okursam okuyamadığım onlarca kitabın blogun derginin eksikliği... Evernote da bir baski unsuru ve bunu 2 yıl once yine siz sokmuştunuz hayatima :) Böyle bir acmazın içindeyim. Belki siz de yaşamışsınızdır ama evlenmeyi bir es bulmayı ve çocuk yapmayı başarmış bir insan olduğunuz için sanslisiniz. Belki bir gün bu baski azalacak okumak istediklerimin sayisi eriyecek fakat ben yalnız bir adam olarak öleceğim. Ve bu korku beni yanlış mi yapıyorum diye her gün düşündürüyor. Yalniz olduktan sonra okuduğum her kitap öğrendiğim her bir bilgiyi başka bir insanla paylasamadiktan tartışamadıktan sonra bir anlamı kalmamış boşa yaşanmış bir ömür olacakmis gibi geliyor. Sevgilerle en sıkı takipçilerinden...
beni neredeyse hiçbir video ya da podcast içeriği 1 saat boyunca meşgul edemez normalde. ha bunu da 1,5 hızda izliyorum, orası ayrı. peki çok meşgul bir insan olduğumdan mı bu? kesinlikle hayır. neticede telaş çağındayız sanırım bu yüzden. yine de serdar kuzuloğlu’nun youtube üzerindeki videoları hep çok uzun ama inanın 0 sıkılarak dinliyorum. her zaman videodan kazançlı ayrılıyorum. sabahtan akşama kadar konuşsa yine sıkılmayacağıma da adım kadar eminim
"ne kadar iyi birisi, ne kadar mükemmel birisi olduğunun hiçbir önemi yok! İlk hatanda dünyanın en kötüsü sen olacaksın" Bukowski alıntısı bir tokat gibi hepimizin yüzüne indi. 💯 Aynı anda hem bu tokatı yiyen hem de bu tokatı atan başka bir canlı türü var mıdır bilemiyorum?!
Çiftler arasındaki uyumsuzluk, huzursuzluk ve bunların sonucunda ortaya çıkan ayrılık ve boşanmaların sebebini o kadar güzel tesbit ettiniz ki ... Bu dediğinizi keşke ders kitaplarına ekleseler .
Serdar Bey sizin “Çalışmak” ve veya “Çalışmanın faydaları” konusu ile ilgili bir sürü ayrı ayrı programlarda kesit kesit videolarını bulup izliyoruz. Acaba bu konuyla alakalı da böyle dolu dolu bir video çekebilir misiniz? Şimdiden teşekkür ederim🙏🏻
Şu hayatta kendimce birşeyleri başardıysam en büyük sebeplerinden birisi, sizinde benim kutup yıldızım olmanızdır 🙏 Schopenhaure bende çok severim.Ondan alıntılar yapmanız çok hoşuma gidiyor 🥰 Serdar bey iyiki varsınız 🙏 izlemedigim videonuz yok diyebilirim. Keske bir de tüm birikimlerinizi bir kitap olarak çıkarsanız🙋🏼♀️ sevgiler
İlk bölümün yayınlandığı gün görüp "çok uzun be abi" diyip açmayanlardanım. Bir gün merakıma dayanamayıp açtım, şimdi de "keşke biraz daha uzun olsa" diyorum. İyi ki de tıklamışım oynat tuşuna. Dinlerken kitap önerilerini, makaleleri not almak yerine doğrudan Pdf buldum veya kitap alma sitesinde sepete attım :) Korona sonrası da umarım zamanınız ve uğraşma isteğiniz de olur da devam edersiniz. İlk olarak ETZ 2019 etkinliğindeki konuşmanızı dinlemiştim. Daha önceden de sizi biliyordum ama o zamandan beri sosyal medya üzerinden de takip ediyorum. Birçok şey öğrendim, unuttuğum bazı şeyleri hatırladım, farkında olmadığım bazı şeylerin farkına vardım. Her şey için teşekkürler. Ek: Makale ve kitap linklerini vermişsiniz burada ama ben Spotify ve Apple Podcasts üzerinden takip ettiğim için dinlerken anlık tarayıcımı açıp kendim uğraşmışım :)
Bunu izledikten sonra "nefret edenlerden nefret ediyorum" dedim kendi kendime :))) Ne kadar güzel ve etkili bir anlatım olduğunu ifade etmek istedim. Bu arada anlatım kadar konular da o kadar güzel ki 1 saat bile az geliyor diyebilirim.
Artık başucu kitabımın yanında, başucu podcastim var. Podcast başlıkları o kadar doğru duygu notalarımıza basıyor ki, nerede ne konuda bir yanılgıya kapılsam dönüp bu başlıkları bir daha dinliyorum. Nefret ettiğimde nefreti, karamsarlaştığımda “simit ve peyniri”.. Sağlıkla kalın...
Bazı bilgilerle karşılaştığımda -okuyarak, duyarak yada görerek- o bilgiyi ömür boyu unutmayacağım hissederim. Çok ender olsa da çok nettir bu his. Takipçilerden ve çevrenizdekilerden bahsederken verdiğiniz %10 nefret kontenjanı da bu bilgilerden biri oldu. Bunu yanlışlayacak bir bilgiye denk gelene kadar -ki bunun olacağını sanmıyorum- bu bilgi her zaman aklımın bir köşesinde kalacak.
Bu haftanın konu başlığına bakınca Martin Luther King 'in çok sevdiğim sözleri geldi aklıma hemen, paylaşmak istedim: “Darkness cannot drive out darkness; only light can do that. Hate cannot drive out hate; only love can do that.” Zevkle dinliyoruz Serdar Hocam, teşekkürler!
Hocam bildiklerinizi çok güzel derleyip aktarıyorsunuz.Sizi zevkle dinliyorum. Hayatıma katkınız için şimdiden teşekkür ederim.😊 Paylaşmaya devam ederseniz çok mutlu olurum.
Harika bir bölümdü. Tam da sizin mesajınızla örtüştüğü için Bertrand Russell'ın "Love is wise, hatred is foolish" sözüne de değinmenizi bekledim bütün bölüm :)
Ben de şu an sizin sayenizde hatırladım ve nasıl unuttuğumu düşünerek resmen kahroldum. Sahiden bu video formatı büyük pişmanlıklara gebe :) Teşekkürler, selamlar.
İçimde tuttum tuttum yeter artık; seviyorum Serdar abi seni :D Dinlerken sevdiğim ender insanlardansın :)) sevgiler, saygılar...Devamı gelir inşallah bu konuşmaların, sen konuş, biz dinleriz :)
Konuşun hocam lütfen sizi dinlemek çok güzel. Ayrıca verdiğiniz kitap önerileri için de çok teşekkürler. Sizin gibi düşüncelere sahip olunabilir ama kimse sizin gibi güzel konuşamaz :))
Lisedeki nadir, özel, çook kaliteli yol gösterici hocalarımın üzerinden 12 yıl geçti, son 3 yıldır ise en iyi tavsiyeleri aldığım kişidir. Videonun her saniyesi çoook değerli, baştaki not tutmak ile ayrıntı ise kesinlikle en güzel başlangıç benim için, kitap başında geçen yıllarıma rağmen...teşekkürler hocam
neden gün bitsin diye uyuyorsunuz ki? bakın bu da sorgulanası. serdar kuzuloğlu'nun bu surprizi olmasaydı gün bitsin diye uyuyacaktınız. bu podcast yayınlanmasaydı bile başka birşeyle mesgul olabilirdiniz. yemek yapabilirdin okulun varda ders çalışabilirdin içki sigara icebilirdin kitap okuyabilirdin film belgesel seyredebilirdin. arkadaşlarında muhabbet edebilirdin. gün bitsin diye uyunmaz ki. hayatı yavaş yaşamak lazım az uyuyup çok yaşamak ama yavaş yavaş yaşamak lazım. hatta bulundugunuz şehir bile yavaş yaşam süren bir şehir olmalı. ben biyolojik uyku saatim ne zaman gelirse, uyumazsam ölücem diye düşünmeye başlayınca uyuyorum. bir kaç gün önce aynı şeyi bende yaşadım. gün sıkıcı geçmişti ve yapacak birşeyin olmadığını düşünerek artık biran önce sabah olması için uyumak istemiştim ama kafami yastığa koyunca düşündüm. kendi kendime dedim ki ben bu gün artık bitsin diye uyuyordum. halbuki uykum yoktu. kalkıp ışığı açtım ve hayal gücümü kullanarak stratejik bir oyun tasarladım. önce oyunu kafamda çizdim sonra bir kontraplak üzerine cizdim. kuralları belirledim oyunun kaç kişilik olacağına karar verdim hangi taşın ne ise yarayacağını ve nasıl ve ne durumda kullanilacağını belirledim. taşları mistik karakterler verdim. taşların hareketini belirlemek içinde bir zar yaptim ve taşların kendisine ve her hareketine bir isim koydum. fakat oyunun adını henüz koymadım. sonra oyunu ablama anlattım. ve oynadık. ablam oyunu beğendiğini soyledi. kendi tasarladigim oyunun biri tarafından beğenilmesi beni mutlu etti ve bir süre sonra uykumun geldiğini hissettim. işte şimdi uyumalıyım dedim. nedense çok uyumayı seven bir topluluğuz. az uyuyup çok yaşamak gerekir diye düşünüyorum. bir seyler anlatabildiysem ne güzel:))
Zihnimin kıvrımlarını farketmeye sebep olan insan... Harika bir anlatımla yine son derece değerli bilgileri bizlerle tanıştırdı. Teşekkür ederim bir kez daha bu kadar güzel entegre için.
44:42 deki durumu atlatmam inanılmaz zor oldu... belki hala kırıntıları var bilemiyorum.... ama iyi ki bahsediyorsunuz bu konulardan... izleme sayılarının milyonları bulmasını diliyorum 👏🏻👏🏻👏🏻
Merhaba Serdar Bey, yine çok yönlü ve zihin açıcı bir bölümdü. Tam da kavramların, kişisel tanımlamalarla fazlaca degiskenlik gosterebildigini gozlemledigim bir dönemde:) Sevgiler..
Çağımızın dijital felsefe hocası oldunuz resmen zihnimin kıvrımları harika bir seri Rocky film serisi gibi tekrar tekrar izliyeceğiz galiba kesinlikle kalıcı bir eser bakıyorsunuz bravo ...
27:00 da kıskanma ve imrenme ile ilgili söyledikleriniz aslında haset ve imrenme hakkında. İnce bir fark var ama kıskanma daha farklı birşey. Burada tanımlanan haset.
Sizi 2024 te dinlemek nasil oldu Çok keyifli çok teşekkürler ❤ Yahudi soykırımına değinmişsiniz Şimdiler de onlar da Gazze’ye yapıyor aynısını ne hazin 😢😢😢
Serinin editleri ne kadar güzel olmuş artık. Geçişlerdeki müzik. Girişte farkli bir açıdan bize konumunız vs. ilk videolardan daha bağlayıcı. Tabii sadece görsel olarak :D
Ağzınıza sağlık. Videodan not aldığım bazı kısımları Mevlana'nın da söylediği gibi 'kendi algıladığım kadarıyla' burada paylaşmak isterim. 'Nefretin bir beklentisi vardır. Bu beklenti gerçekleşmedikçe şiddet eğilimi artar.' 'Kimse birisinden derisinin rengi, dini yüzünden nefret etmeyi bilerek doğmaz. Nefret öğrenilir.' -Nelson Mandela 'İnsan kendinden nefret ederse birini sevebilir mi? Kendi kalbiyle barışık olmazsa, başkalarıyla iyi geçinebilir mi? Kendi varlığından canı sıkkın ve yorgun ise topluluğa hoşluk getirebilir mi?' - Erasmus 'Sevdiklerimize gereğinden fazla sorumluluk yüklüyoruz. Hayatımızdaki beklentilerin hepsini sırtlanmaların istiyoruz ve ilk olumsuz olayda bir anda iplerini çekiveriyoruz. Zihnimizde idealize ettiğimiz her şeyi, onda olsun olmasın, sevdiğimiz kişinin sırtına yüklüyoruz.' 'Nefretin altındaki en önemli kaynak sevgisizliktir.' 'Nefret, insanın kendini bir topluluk içinde hissetmesi için de bir araçtır.' 'Sevgiye bir karşılık koymak onu nefrete dönüştürebilir.' 'Hayatı kutuplarda yaşarken aradaki tonları kaçırıyoruz.' Ayrıca The Great Dictator'dan yapılan alıntı muhteşemdi. Filmi izlemeyenlere kesinlikle tavsiye ederim.
Sizi dinlerken aklıma Orwell'in 1984 ündeki, günlük rutinde herkese katılımı zorunlu kılınmış, İki Dakika Nefret saatiyle ilgili şu sözleri geldi: " İki Dakika Nefret’in en korkunç yanı, insanın katılmak zorunda olması değil, katılmaktan kendini alamamasıydı." Ayn Rand'ı masada görünce unutamadığım birçok repliği hatırladım.İnsanı nereye götürdüğü tartışmalı bir kitaptır ancak yarattığı tartışma dolu ve güçlü olur. Kemal Sayar da şöyle diyor : " İnsan insanın yurdudur.".. Besleyebileceğimiz nefret, besleyebileceğimiz sevgiyle ters orantılı. Sağolun,. Varolun.
Master ödevi için paper üzerinde çalışıyordum, tüm günümü ayarlayıp geceyi daha verimli çalışmak için bekleyim derken, işte bu gece de ertelemek zorunda kalıcağım. Bir saat videoyu izlemek + bir kaç saat da üzerine düşünmek ve referansları incelemek). Teşekkürler Serdar hocam, devamı gelsin )
Sizler böyle videolar çekince kulağıma bir ayet fısıldar 1- Asra yemin olsun ki, 2- İnsan mutlaka ziyandadır. 3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır. Teşekürler serdar bey
Yine değerli bir paylaşım izledim... Teşekkürler. İzninizle Özdemir ASAF 'tan bir dizede ben ekleyeyim..."Tüm dünyayı kucaklamak istedim; kollarım yetişmedi..." Sevgiyle....
Yine harika olmuş ağzınıza sağlık, konuyu deştikten sonra zirveye getirip Nazım'ın şiiriyle son vuruşlardan birini yapmanız etkileyiciliği tavan yaptırmış...
Not alarak izliyorum uzun zamandır sizi ve her yeni yayını gördüğümde heyecanla dinliyorum.Doğal olması çok cazip geliyor cidden,böyle kalsın.Nasıl unutmayız bunca güzel bilgiyi Serdar hocam 😐?Ben defter tutuyorum jurnalim var yani😊Seviyorum sizi dinlemeyi hep var olun,kattıklarınız için teşekkür ederim🙏
Kimileri gecesine dost ediniyor bu videoları, kimileri mükellef bir pazar kahvaltisi niyetine sabaha ertelemeyi uygun buluyor benim gibi. Her türlü güzeldir eminim. Bir kez daha elinize sağlık Serdar Bey.. Cok dua ve iyi dilek alıyorsunuz çok 😁😁 Hele ki Ayn Rand dediniz ya orda zaman böyle bir genişleyip daraldı sanki 🌠
Yav Serdar Abi ne tatlı insansın ya, iyi ki varsın, valla seni çok seviyorum. Keşke bir gün karşılaşsak da sokakta mutluluktan ne yapacağımı şaşırışımı görsen :)
İmkanım olsaydı 80 milyona zorla izletir, düşünce mahrumu ve cehalet meftunu insanımı bir nebze olsun aydınlatırdım. Çok güzel bir iş yapıyorsunuz Serdar bey teşekkürler...
tam bir entegrasyon ustası, belli bir tema etrafında bilgiyi çok iyi derliyor. değerli bir insan
kesinlikle +1
Çok güzel tarif etmişsiniz, hakikaten öyle.
Zaten işi bu. Çeşit çeşit firmalara çeşitli konularda konuşmalar yapıyor.
سلام. جناب آقای سردار
Merhaba Bay Serdar
Ben İranlıyım.
Yottube'daki tüm konuşmalarınıza izler ve dinlerim.
Sen harikasın .
Kıskançlık diye genellediğimiz duygunun 4 çeşidi varmış.
Hased -> Bende yok, onda da olmasın
Buhul -> Bende var ama onda olmasın
Şuh -> Onunki benim olsun
Gıbta -> Onda var bende de olsun.
gıbta etmek ıyı bısey dıgerlerıne gore
Gıbta etmek, imrenmek normal bir şey. Ama onda olmasın bende olsun gibi şeyler saçma, yanlış... Farklı sebeplerden ötürü insan bunu isteyebilir. Bkz: En iyi ben olmalıyım!
sevgilimi kıskandığımı sanıyordum, meğer buhulmuş bu, bende olan kimsede olmasın istiyormuşum meğer ve baya kirli bir duyguymuş. yazana teşekkür ederim
İşim gereği yediğim hakaretleri takmamayı öğrenmiştim ancak bunun teorik altyapısı olmadığını fark ettim. Sayenizde biraz da olsa oluşturdum o altyapıyı. Teşekkürler hocam.
senin 3 milyon abonen mi var yoksa yanlis mi goruyorum
@@furkandemir1626 var, yanlış görmüyorsun
Eklemek istedim: Tahir, "temiz" demek. Zühre sevmeseydi şayet, Tahir yine tahir(temiz) kalacaktı. Zühre nefret etseydi de Tahir değişmeyecekti. Tahir, temiz olduğu için Tahir. Başka sebeple değil. Ağzınıza, zihninize, emeğinize sağlık amirim.
Bir insanın youtube videoları bitmesin diye ümit edeceğime asla inanmazdım. Teşekkürler Amirim !
Zihnimin Kivrimlari serisini sabirsizlikla takip eden ve begenen insanlarin sayica fazla olmasi, en az bu serinin kendisi kadar keyif veriyor bana. Dusundugunun ustune dusunebilen guzel insanlar. Umutsuzlugun hakim oldugu, akilci dusuncenin uzun sure once terkedildigi bu cografyada sizlerin var oldugunu bilmek nasil bir mutluluk. Tesekkurler Serdar Kuzuloglu.
Sizi dinlerken entelektüel haz alıyorum. Sizin de gözlerinizde o hazzı görüyorum. Öncesinde bir bal arısı gibi özenle seçilmiş kitaplardan, düşünürlerden bir polen gibi toplanan fikirler , sizin zihninizin kıvrımlarında eriyip sonrasında bir peteğin içini dolduran arı gibi konuşmanın içeriğini oluşturuyor.Birbirine eklemlenen bilgilerinizle de bir kovan dolusu bal veriyorsunuz. Sizin videolarınızın bazılarını bir kahve koyuyorum kendime ve tekrar izliyorum. Eminim bu eserleriniz ilerleyen zamanlarda birilerince tekrar keşfedilecek ve istifade edilecek.
Amirim bize bir kaç film önerisi de yapsanız bu günlerde ne kadar da güzel olur, sizi etkileyen ilginç bulduğunuz derinliği olan filmler..
Videoda Ayn Rand ile ilgili kısımda bir filmden sahneler vardı o filmin adı nedir acaba?
Aslında özlediğimiz bir özen var burada. İnsanlar artık bir şeyleri anlık olarak hiç bir özen
göstermeden sosyal medya ortamında sunarken bu adam oturup sırf anlatmak için paylaşmak için bir sürü çaba gösteriyor. Bu emek..
Sevgi beklentilerden beslenir, karsiligini bulamaz ise nefrete dönüsür.👍👏
Ozge Yilmaz özge Atay sandım
Ah ne güzel bir derlemedir. Nefret kendi başına dağınık bir kavramken, dayandırdığınız gerekçeler ve arkaik planla birlikte ele almanız, konuyu son derece anlaşılır hale getirmiştir. Emek emek emek....
Yaşar Kemal'in İnce Memed'inin 4. kitabını bitirdim. İçimdeki duygu karmaşıklığından sıyrılıp gökyüzüne baktım. TH-cam'a girdim ve sizden yeni bildirim geldi. Nasıl gülümsedim bir bilseniz... Sizi çok seviyorum. Günün birinde sizinle iki kelime konuşmak dileğiyle. Sevgiyle sağlıcakla...
Harika anlatım,güzel bir örgü ile ,büyük bir emekle sunulmuş ..Benim dinledğim şu an 15 adet ''dislike'' görüyorum.İşte nefretin bir tanımı da bu .Yapamayacağı,ulaşamayacağı bir özelliğe duyulan hazin nefret.Neyini beğenmedin,niçin beğenmedin,neyi yanlış yada kötü söyledi..Yılların bilgi birikimi bir potada,bir konuda senin için eritildi ve sana 58 dakika içinde sunuldu.Dinle ve ders al ...Hiç olmazsa nefret konusunun örneği olma ..
Güzel adam devam. Nefret, zehir içip başkasının ölmesini istemektir diyordu bir bilge, Sevgi bizi kurtaracak tek şey gerçekten biraderim.
İktidarımızın milli eğitim bakanı 🙏 saygılar müthiş bir bölüm 💐
Özlemini çektiğimiz böyle sohbetlerdi. Ülkece tartıştığımız konuştuğumuzun hep böyle soyut, etik, felsefik konular olduğu günlerin gelmesi dileğiyle.
İnsanoğlunun son dönemde kaybettiği "Kendini bilmek" erdemi sayenizde biraz da olsa sorgulanıyor, emeğine sağlık Serdar amirim👍
Serdar abi bende bir güvenlik görevlisiyim ve tüm güvenlik görevlilerinin sizi takip etmesi gerektiğini düşünüyorum.Değerli zamanınızı bizleri aydınlatmak için harcıyorsunuz ve biz bu nimetten hiçbir ücret ödemeden faydalanıyoruz her videonuz büyük bir emek ürünü Allah size ve ailenize sıhhat versin,versin ki;bu güzel videoların devamını gelsin. Sağlıcakla kalın 🙏
Sadi Şirazi'nin "Söyle mürüvvetsiz eşek arısına, bal vermez madem, sokmasın bir de." sözü çok güzelmiş.
Söyleşinin yazılı dökümü:
Nefret, insanın doğal içgüdüsel davranışıdır. Sevginin ne kadar kolay nefrete dönüştüğü olaylardan biri de boşanmalar. Her fırsatta nefrete kayabiliyoruz kolayca. İlk niyeti bozduğumuz anda, nefretin karanlığı içine giriyoruz.
Karanlık gücünün bir defa tadına varan, bir daha aydınlık tarafına dönemiyor.
Nefretten türeyen, menfur kavramı vardır. Menfurun kökeni nefrettir.
Nefretten olumlu bir sonuca ulaşmak mümkün değil. Mutlu olmak ne kadar zor ise, nefret etmek bir o kadar kolay.
Erdem sıkıcı hale geldiğinde, kötülüğün cazibesi artar. Kötü, araçsal bir işleve dönüşür.(Tery Eagleton)
Amacına ulaşmamış nefretin, şiddete yönelik bir kapı aralaması. Nefret araçsal bir durum, sadece kendisiyle kalmıyor, pasif, uzaktan, için için, haset dolu bir nefretin bir beklentisi var. Biz birinden nefret ederken, aynı zamanda bir dileğe sahibiz, onun olmasını istiyoruz ve bu gerçekleşmedikçe, bunun gerçekleşmesi için sürekli olarak şiddete bir adım daha yaklaşıyoruz.
Önce sevgisizlik, sonra nefret, sonra şiddet.
Bazen nefret bir amaca da sahip olmayabilir. Eşcinsellerden nefret, Ermenilerden nefret, ateistlerden, feministlerden, dincilerden nefret… Yani her türlü nefret var. Bu kadar bereketli… Bu her zaman planlı programlı mı, hayır. Bu kategorik nefretin kendi içinde bir mantığı yok. Mesela bütün Türklerden nefret ediyorum diyebilir misiniz ya da bütün bütün Türkler’i seviyorum diyebilir misiniz, yani bütün bunları tek bir potada eritip bunlara tek bir sıfat verebilir misiniz. Bu ne kadar saçma ise, bunu yansıttığınız diğerleri de saçma.
Nefret, her zaman kötülük sularında beslenen bir vaha da değil.
Nazi imparatorluğunda kötülüğün sistemini görüyorsunuz. Yüce ulvi amaçlar için kötülük yapmak, her şey mubah altında gerçekleşti. Nazi toplama kamplarını en verimli şekilde kullanma sistemini getiren Adolf Eichmann, yakalandığında, mahkemede gözlendiği kadarı ile hiç de kötü bir insan olmadığı izlenimini oluşturmuştu. Üstelik kimseden de nefret etmiyor. Savunmasında, ben devlet memuruydum, benden ne istendiyse, onu yaptım der. Toplama kamplarına gitmemiş bile, masa başında kamplar için projeler yapmış. Binlerce insanın ölümüne sebep olabilecek bir nefret dahi, bazen hiçbir sebebe dayanmadan hayatımızda var olabiliyor.
Doğduğunuzda, bir çok şeyi seçerek doğmuyorsunuz. Deri rengi, dil, milliyet kültür gibi…
Mandela: nefret öğrenilir, sevgide öğrenilir. Kimi sevip sevmeyeceğimiz öğretilir bize, nefreti, çoğu zaman anne babalarımızdan alıyoruz. Nefretin tohumu atılır zihnimize ve zihnimizde o dallanır budaklanır,dönüp bakmayız bile, nerelere varacağını kestiremeyiz . Oysa sevginin tohumu da atılır ama ona özen gösteririz.
Shopenhover: Kendi düşünce ve yargısını geliştirme kapasitesi hiç bulunmayan, başkalarının görüşlerini tekrarlayan kimselerin konuşmasına izin vardır sadece, üstelik bu kişiler, söz konusu düşünceleri savunurken, alabildiğine gayretkeş, bir o kadar da hoşgörüsüzdür. Çünkü, farklı düşünenlerden nefret etmelerinin nedeni, onların başka bir görüşü savunuyor olması değil, kendi fikir ve yargılarını oluşturmaya kalkışmalarıdır. Oysa kendileri, böyle bir şeye asla girişebilmiş değillerdir ve aslında bunun da farkındadırlar. Kısacası, düşünebilenler çok azdır ama herkes fikir sahibi olmak ister.
Nefretin kökeninde ortak bir payda var, sevilmemişlik. Sevgiyle yüklenmiş birinin herhangi birşeyden nefret etmesi çok zordur. Birinin başarısından nefret etmeniz, büyük olasılıkla, kendi hayatınızda başarıya yönelik yaptığınız çalışmaların, taktir ve karşılık görmemesi ile ilgilidir.
Erasmus: İnsan kendinden nefret ederse, birini sevebilir mi.
Nefretin diğer kaynağı, insanın kendisinde olmayan, yokluğunu çektiği bir şey vardır, imrenmek yerine, kıskanmayı seçer, çünkü imrenme pozitif bir duygudur, onun gibi olmak ister çabalarsınız, kıskanmak ise, ben de yoksa onda da olmasın hissiyatı var. İmrenme de iyi olma çabası vardır kıskanmada kötülüğe, nefrete doğru bir eğilim vardır.
Bazen konuşmaların yanlış anlaşılması vardır. Mevlana : Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.
Öfke duyduğunuz birine bir takım sebeplerle öfkenizi yansıtamazsanız, biriken öfke bir anda gücünüzün yettiği başka birine sudan bir sebeple yönlendirirsiniz.
Bazıları nefretten mutlu olmaya çalışır. Başkalarının mutsuzluğundan kendi mutsuzluğunu gidermeye çalışmak.
Sevdiklerimize gereğinden fazla sorumluluk yüklüyoruz, bu da nefretin en önemli kaynaklarından biri. Hayatımızdaki beklentilerimizin hepsini sırtlanmak zorunda ve ilk olumsuz olayda bir anda ipini çekiveriyoruz. Bu edenle sevgi ve nefret birbirine bu kadar kolay savrulabiliyor. (Ne kadar iyi birisi, ne kadar önemli birisi olduğunun hiçbir önemi yok, ilk hatanda dünyanın en kötü insanı sen olacaksın. )
Nefretin en büyük ortak paydası, bizim gibi olmayanlara duyulan nefrettir.
Antik Yunan’da Epikürcüler: Şöhret ve zenginlik hırsı, yapaydır ve kargaşaya neden olurlar.
Nefretin kökeninde, bu modern yaşamın bize vadettiği hiçbir şeyi yerine getirmemesi var. Yani, bizden beklenen her şeyi yaptık ama bize vaadedien hiçbir şeye ulaşamadık. Bu aldatılmışlık hissiyle, her başarıya ve her normale düşmanlaşıyoruz ister istemez. Biz, sistemi eleştirmek yerine, birçok şeyi gözardı edere, başkalarını suçluyoruz.
Atlas Shrugged: Who Is John Galt? (2014) film Based on ayn rand’s novel
Nefretin en önemli kaynaklarından, motivasyonlarından biri sevgisizlik, yeterince sevilmemişliktir.
Sevgi karşılığını bulamadığında hemen nefrete dönüşüyor. Bir şeyi bir sebeple seviyoruz. Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir. Sevgiye karşılık koyarsak, bir adımda nefrete dönüşebiliyor. Siz bir şeyi seviyorsunuz diye, onun da sizi sevmesi gerekmez.
Sevgi le nefretin arasındaki tonları kaçırıyoruz, kutuplarda yaşıyoruz. Üstelik hiçbir şey, kendi başına bizi tamamlayamaz. Biraz kendi başımıza kalalım, Bakalım biz kendimiz halledebiliyormuyuz kendi içimizde. Etrafımıza sevgi koşullu bakamayız, algımızda ya sevme ya da sevmeme gibi bir bakış var. Her şeyi sevgi ve nefret eksenine oturtuyoruz. Toptancılık, indirgemecilik ile tüm ayrıntıları görmezden geliyoruz.
Nefretten olumlu, hayırlı sonuç çıkartmak mümkün değildir. İçinizde ur gibi büyüyüp sonunda kendinizi tüketecek. Nefret, koparamayacağımız bir duygu ama ona teslim olmak farklı bir şey.
Mevsim değişikliklerinde kullanmayacağım kıyafatleri yıkayıp dolaba koyuyorum ta ki bir sonraki aynı mevsim gelene kadar. Kendime küçük hediye olarak paralar koyuyorum bazılarına. Öteki sene o kıyafetten parayı bulduğumda çok saf çok temiz mutluluk oluşuyor. Sizden video bildirimi geldiğinde de aynı saf mutluluk. Teşekkürler.
Serdar Bey hic kacirmadan paylasimlarinizi dinliyor ve cevreme tavsiye ediyorum. Tesekkur ediyorum Size.
Sevgili Serdar Abiciğim; kitap okuma tutkusu artık bir probleme dönüştü, fasit bir daireye girdim çıkamıyorum. 30 yaşındayım ve 6 yıldır çılgınlar gibi okuyorum, sadece kitap değil takip ettigim bloglardan instapaper a kaydettiklerim günlük en az 10 blog yazısı. Üstüne TH-cam de hergun artan podcastler. Çaprazlama yontemi ile ayni anda 3 4 farklı türde kitap okuyorum. Bunlarin uzerimdeki baskisi hic bitmiyor. Hep okunmayi bekleyen, sipariş edilmeyi bekleyen 10 larca kitap. Ben ne kadar çok okursam bekleyen kitaplar bloglar vs eriyeceğine sürekli artıyor. Ben daha fazla sosyallesecegimi düşünerek (daha fazla konuya hakim olup konuşacak daha fazla şey bulabilecektim) entelektüel olmak için çıktığım bu yolda daha fazla yalnizlastim, insanlardan soyutlastim. Ve ben kendimi ne kadar geliştirirsem çevremdeki insanlarda aradığım kaliteli sohbet ihtiyacı o kadar artti ve beni dumura uğrattı. Beklentim arttıkça insanlara önyargılarım da artti. Artık insanlara ayiracagim vakit bile zaman kaybı gibi geliyor reddediyorum ve yeni insan tanima ihtiyacımı kaybettim. Bu bir kibir değil lakin is arkadaşlarım ve cevremde bir muhabbet ortami vs oldugunda dönen o düşük sohbetlere dahil olmayı kendime yediremiyorum. İyi kazanabildiğim bir mesleğim var ve Sistemin benden beklediği herşeye erken yaşta (ev araba meslek vs) sahip oldum, geriye doğa ananın benden beklediği evlilik ve çocuk kaldi. Ama ordada bu sorunum ket koyuyor bana. Çünkü karşı cinsten de beklentim o kadar arttı ki .... Kitap yalnizlastirdi tamamen asosyal bir insan olup çıktım. Üzerimde hep bir baski ... Ne kadar cok okursam okuyamadığım onlarca kitabın blogun derginin eksikliği... Evernote da bir baski unsuru ve bunu 2 yıl once yine siz sokmuştunuz hayatima :) Böyle bir acmazın içindeyim. Belki siz de yaşamışsınızdır ama evlenmeyi bir es bulmayı ve çocuk yapmayı başarmış bir insan olduğunuz için sanslisiniz. Belki bir gün bu baski azalacak okumak istediklerimin sayisi eriyecek fakat ben yalnız bir adam olarak öleceğim. Ve bu korku beni yanlış mi yapıyorum diye her gün düşündürüyor. Yalniz olduktan sonra okuduğum her kitap öğrendiğim her bir bilgiyi başka bir insanla paylasamadiktan tartışamadıktan sonra bir anlamı kalmamış boşa yaşanmış bir ömür olacakmis gibi geliyor. Sevgilerle en sıkı takipçilerinden...
beni neredeyse hiçbir video ya da podcast içeriği 1 saat boyunca meşgul edemez normalde. ha bunu da 1,5 hızda izliyorum, orası ayrı. peki çok meşgul bir insan olduğumdan mı bu? kesinlikle hayır. neticede telaş çağındayız sanırım bu yüzden. yine de serdar kuzuloğlu’nun youtube üzerindeki videoları hep çok uzun ama inanın 0 sıkılarak dinliyorum. her zaman videodan kazançlı ayrılıyorum. sabahtan akşama kadar konuşsa yine sıkılmayacağıma da adım kadar eminim
Bu videoyu 15-20 yaşlarında dinleyebilenler, bu bilgileri iş işten geçmeden öğrenenler ne şanslı insanlar
"ne kadar iyi birisi, ne kadar mükemmel birisi olduğunun hiçbir önemi yok! İlk hatanda dünyanın en kötüsü sen olacaksın"
Bukowski alıntısı bir tokat gibi hepimizin yüzüne indi. 💯
Aynı anda hem bu tokatı yiyen hem de bu tokatı atan başka bir canlı türü var mıdır bilemiyorum?!
Rahmetli babamın sevdiğim lafıdır: Birisine yapacağın en büyük kötülük, onun senden nefret etmesini saglamaktir.
irandan sevgilerle..bizi dusunmeye sevkediyorsunuz serda bey...sagolun 🙏🙏😊
Çiftler arasındaki uyumsuzluk, huzursuzluk ve bunların sonucunda ortaya çıkan ayrılık ve boşanmaların sebebini o kadar güzel tesbit ettiniz ki ... Bu dediğinizi keşke ders kitaplarına ekleseler .
Ruhumu aydınlatan bir meşalesiniz değerli hocam . Ağzınıza, yüreğinize emeğinize sağlık.
Hocam, Sizi tanıdığıma ve izleye bilme imkanıma göre koronavirusa teşekkür etmem geliyor. Şahanesiz........
Zihnimin kıvrımlarını izlemek o günün hayat defterine yazılmasına sebep olan en güçlü nedenidir.
Serdar Bey sizin “Çalışmak” ve veya “Çalışmanın faydaları” konusu ile ilgili bir sürü ayrı ayrı programlarda kesit kesit videolarını bulup izliyoruz. Acaba bu konuyla alakalı da böyle dolu dolu bir video çekebilir misiniz? Şimdiden teşekkür ederim🙏🏻
Amirim keşke bu nimetlerden daha önce faydalanabilseydik. Şu an tek kafama takılan durum budur. Severek izliyoruz.
Şu hayatta kendimce birşeyleri başardıysam en büyük sebeplerinden birisi, sizinde benim kutup yıldızım olmanızdır 🙏 Schopenhaure bende çok severim.Ondan alıntılar yapmanız çok hoşuma gidiyor 🥰 Serdar bey iyiki varsınız 🙏 izlemedigim videonuz yok diyebilirim. Keske bir de tüm birikimlerinizi bir kitap olarak çıkarsanız🙋🏼♀️ sevgiler
İçimden Serdar Kuzuluoğlu podcast atsada kendime gelsem derken bu podcastle karşılaşmam tarif edilemez bir mutluluk.
ağzınıza sağlık Serdar Bey kendi adıma çok teşekkür ederim ülkem adına da sevgi dolu günler dilerim
İlk bölümün yayınlandığı gün görüp "çok uzun be abi" diyip açmayanlardanım. Bir gün merakıma dayanamayıp açtım, şimdi de "keşke biraz daha uzun olsa" diyorum. İyi ki de tıklamışım oynat tuşuna. Dinlerken kitap önerilerini, makaleleri not almak yerine doğrudan Pdf buldum veya kitap alma sitesinde sepete attım :) Korona sonrası da umarım zamanınız ve uğraşma isteğiniz de olur da devam edersiniz.
İlk olarak ETZ 2019 etkinliğindeki konuşmanızı dinlemiştim. Daha önceden de sizi biliyordum ama o zamandan beri sosyal medya üzerinden de takip ediyorum. Birçok şey öğrendim, unuttuğum bazı şeyleri hatırladım, farkında olmadığım bazı şeylerin farkına vardım. Her şey için teşekkürler.
Ek: Makale ve kitap linklerini vermişsiniz burada ama ben Spotify ve Apple Podcasts üzerinden takip ettiğim için dinlerken anlık tarayıcımı açıp kendim uğraşmışım :)
Bunu izledikten sonra "nefret edenlerden nefret ediyorum" dedim kendi kendime :))) Ne kadar güzel ve etkili bir anlatım olduğunu ifade etmek istedim. Bu arada anlatım kadar konular da o kadar güzel ki 1 saat bile az geliyor diyebilirim.
Artık başucu kitabımın yanında, başucu podcastim var. Podcast başlıkları o kadar doğru duygu notalarımıza basıyor ki, nerede ne konuda bir yanılgıya kapılsam dönüp bu başlıkları bir daha dinliyorum. Nefret ettiğimde nefreti, karamsarlaştığımda “simit ve peyniri”..
Sağlıkla kalın...
Bazı bilgilerle karşılaştığımda -okuyarak, duyarak yada görerek- o bilgiyi ömür boyu unutmayacağım hissederim. Çok ender olsa da çok nettir bu his. Takipçilerden ve çevrenizdekilerden bahsederken verdiğiniz %10 nefret kontenjanı da bu bilgilerden biri oldu. Bunu yanlışlayacak bir bilgiye denk gelene kadar -ki bunun olacağını sanmıyorum- bu bilgi her zaman aklımın bir köşesinde kalacak.
Düşünmemize sebep olduğunuz, bazı konularda uyandırıcı etki yarattığınız için thanks so very much 🧚♂️🧚♂️
Bu haftanın konu başlığına bakınca Martin Luther King 'in çok sevdiğim sözleri geldi aklıma hemen, paylaşmak istedim: “Darkness cannot drive out darkness; only light can do that. Hate cannot drive out hate; only love can do that.”
Zevkle dinliyoruz Serdar Hocam, teşekkürler!
Bu sohbetler hedonumu kaşıyor hücrelerime glutatyon yüklüyor. Teşekkur ederim💚
Kafama çekiş yemiş gibiyim.Süperdi.Emeğinize sağlık.
Hocam bildiklerinizi çok güzel derleyip aktarıyorsunuz.Sizi zevkle dinliyorum. Hayatıma katkınız için şimdiden teşekkür ederim.😊 Paylaşmaya devam ederseniz çok mutlu olurum.
Harika bir bölümdü. Tam da sizin mesajınızla örtüştüğü için Bertrand Russell'ın "Love is wise, hatred is foolish" sözüne de değinmenizi bekledim bütün bölüm :)
Ben de şu an sizin sayenizde hatırladım ve nasıl unuttuğumu düşünerek resmen kahroldum. Sahiden bu video formatı büyük pişmanlıklara gebe :)
Teşekkürler, selamlar.
İçimde tuttum tuttum yeter artık; seviyorum Serdar abi seni :D Dinlerken sevdiğim ender insanlardansın :)) sevgiler, saygılar...Devamı gelir inşallah bu konuşmaların, sen konuş, biz dinleriz :)
Sizi senelerdir takip ederim ama şu karantina döneminde evde bebeğimle kalmışken sohbetinizden istifade etmek bir başka güzel oldu. Sevgiler...
Şu sürecin en verimli geri dönüşü kendi adıma, Serdar Bey'in videolarına/podcastlerine kavuşmak oldu.
Konuşun hocam lütfen sizi dinlemek çok güzel. Ayrıca verdiğiniz kitap önerileri için de çok teşekkürler. Sizin gibi düşüncelere sahip olunabilir ama kimse sizin gibi güzel konuşamaz :))
Allah size sevdiklerinize uzun sağlıklı bir ömür versin Serdar abi. Seviliyorsunuz.
Serdar bey, emekleriniz ve bize reklamsız bir içerik sunma inceliğini gösterdiğiniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Lisedeki nadir, özel, çook kaliteli yol gösterici hocalarımın üzerinden 12 yıl geçti, son 3 yıldır ise en iyi tavsiyeleri aldığım kişidir. Videonun her saniyesi çoook değerli, baştaki not tutmak ile ayrıntı ise kesinlikle en güzel başlangıç benim için, kitap başında geçen yıllarıma rağmen...teşekkürler hocam
Sizden cok şey öğreniyorum iyki böyle programlar yapıyorsunuz.mutfagimdan sizi dinliyorum
Hiç Sıkıntı Etmeyin 10 yıl sonra bile tekrar tekrar izleyeceğiz bunları ..
yatayım da gün bitsin derken bir de baktım sürpriiiz😊👏🏻
Evet!
Bilgeliğe susamışız üstad burdan gitmesin ya...
neden gün bitsin diye uyuyorsunuz ki? bakın bu da sorgulanası. serdar kuzuloğlu'nun bu surprizi olmasaydı gün bitsin diye uyuyacaktınız. bu podcast yayınlanmasaydı bile başka birşeyle mesgul olabilirdiniz. yemek yapabilirdin okulun varda ders çalışabilirdin içki sigara icebilirdin kitap okuyabilirdin film belgesel seyredebilirdin. arkadaşlarında muhabbet edebilirdin. gün bitsin diye uyunmaz ki. hayatı yavaş yaşamak lazım az uyuyup çok yaşamak ama yavaş yavaş yaşamak lazım. hatta bulundugunuz şehir bile yavaş yaşam süren bir şehir olmalı. ben biyolojik uyku saatim ne zaman gelirse, uyumazsam ölücem diye düşünmeye başlayınca uyuyorum. bir kaç gün önce aynı şeyi bende yaşadım. gün sıkıcı geçmişti ve yapacak birşeyin olmadığını düşünerek artık biran önce sabah olması için uyumak istemiştim ama kafami yastığa koyunca düşündüm. kendi kendime dedim ki ben bu gün artık bitsin diye uyuyordum. halbuki uykum yoktu. kalkıp ışığı açtım ve hayal gücümü kullanarak stratejik bir oyun tasarladım. önce oyunu kafamda çizdim sonra bir kontraplak üzerine cizdim. kuralları belirledim oyunun kaç kişilik olacağına karar verdim hangi taşın ne ise yarayacağını ve nasıl ve ne durumda kullanilacağını belirledim. taşları mistik karakterler verdim. taşların hareketini belirlemek içinde bir zar yaptim ve taşların kendisine ve her hareketine bir isim koydum. fakat oyunun adını henüz koymadım. sonra oyunu ablama anlattım. ve oynadık. ablam oyunu beğendiğini soyledi. kendi tasarladigim oyunun biri tarafından beğenilmesi beni mutlu etti ve bir süre sonra uykumun geldiğini hissettim. işte şimdi uyumalıyım dedim. nedense çok uyumayı seven bir topluluğuz. az uyuyup çok yaşamak gerekir diye düşünüyorum. bir seyler anlatabildiysem ne güzel:))
@@gokayduzenli1572 ne güzel yazmışsınız 👍
Dur önce bir beğeneyimde, sonra izliyim :D Emeğine sağlık Serdar abi. Benim için Covid-19'un olumlu etkilerinden birisin.
youtubenin en değerli veen dolu zaman geçirebileceğimiz tek kanal. her şey için varolun serdar bey, nice dolu videolara inşallah
Bilgi dolu, akıcı ve bir o kadar da keyifli bir yayın olmuş Serdar Bey, emeğinize sağlık. Saygılar.
Zihnimin kıvrımlarını farketmeye sebep olan insan... Harika bir anlatımla yine son derece değerli bilgileri bizlerle tanıştırdı. Teşekkür ederim bir kez daha bu kadar güzel entegre için.
44:42 deki durumu atlatmam inanılmaz zor oldu... belki hala kırıntıları var bilemiyorum.... ama iyi ki bahsediyorsunuz bu konulardan... izleme sayılarının milyonları bulmasını diliyorum 👏🏻👏🏻👏🏻
Biz de size sağlıklı mutlu huzurlu uzun ömürler diliyoruz iyi ki varsınız iyi ki size rastlamış yolumuz iyi ki paylaşıyorsunuz😊
Merhaba Serdar Bey, yine çok yönlü ve zihin açıcı bir bölümdü. Tam da kavramların, kişisel tanımlamalarla fazlaca degiskenlik gosterebildigini gozlemledigim bir dönemde:) Sevgiler..
Çağımızın dijital felsefe hocası oldunuz resmen zihnimin kıvrımları harika bir seri Rocky film serisi gibi tekrar tekrar izliyeceğiz galiba kesinlikle kalıcı bir eser bakıyorsunuz bravo ...
Kahveyi aldık, hocam bu ne güzel bir vakit ❤
Sevdiklerimize, gereğinden fazla sorumluluk yüklüyoruz, bu nefretin beslendiği en önemli kaynaktır. Harika bir tespit daha .
Serdar abi,seni dinlerken canım sıkılmıyor.Senin konuşman beni rahatlatıyor.Allaha emanet ol
Uzun konuşmalardan sıkılırım ama sizi dikkatle dinleyebiliyorum... teşekkürler
Pazar olduğunu anlamamı sağlayan bildirim oldu bugünlerde☺️emeğinize sağlık 👏🏻
Bilgi edindikçe, felsefe yaptıkça iyileşmek.... Bu videoda bana hissettirdiklerinizdir. Emeğinize sağlık.
27:00 da kıskanma ve imrenme ile ilgili söyledikleriniz aslında haset ve imrenme hakkında. İnce bir fark var ama kıskanma daha farklı birşey. Burada tanımlanan haset.
Sizi 2024 te dinlemek nasil oldu
Çok keyifli çok teşekkürler ❤
Yahudi soykırımına değinmişsiniz
Şimdiler de onlar da Gazze’ye yapıyor aynısını ne hazin 😢😢😢
Membadan akan su gibi tertemiz... Emeklerinize sağlık amirim, varolun 🙏
Serinin editleri ne kadar güzel olmuş artık. Geçişlerdeki müzik. Girişte farkli bir açıdan bize konumunız vs. ilk videolardan daha bağlayıcı. Tabii sadece görsel olarak :D
Ağzınıza sağlık. Videodan not aldığım bazı kısımları Mevlana'nın da söylediği gibi 'kendi algıladığım kadarıyla' burada paylaşmak isterim.
'Nefretin bir beklentisi vardır. Bu beklenti gerçekleşmedikçe şiddet eğilimi artar.'
'Kimse birisinden derisinin rengi, dini yüzünden nefret etmeyi bilerek doğmaz. Nefret öğrenilir.' -Nelson Mandela
'İnsan kendinden nefret ederse birini sevebilir mi? Kendi kalbiyle barışık olmazsa, başkalarıyla iyi geçinebilir mi? Kendi varlığından canı sıkkın ve yorgun ise topluluğa hoşluk getirebilir mi?' - Erasmus
'Sevdiklerimize gereğinden fazla sorumluluk yüklüyoruz. Hayatımızdaki beklentilerin hepsini sırtlanmaların istiyoruz ve ilk olumsuz olayda bir anda iplerini çekiveriyoruz. Zihnimizde idealize ettiğimiz her şeyi, onda olsun olmasın, sevdiğimiz kişinin sırtına yüklüyoruz.'
'Nefretin altındaki en önemli kaynak sevgisizliktir.'
'Nefret, insanın kendini bir topluluk içinde hissetmesi için de bir araçtır.'
'Sevgiye bir karşılık koymak onu nefrete dönüştürebilir.'
'Hayatı kutuplarda yaşarken aradaki tonları kaçırıyoruz.'
Ayrıca The Great Dictator'dan yapılan alıntı muhteşemdi. Filmi izlemeyenlere kesinlikle tavsiye ederim.
Bunca emeğine ve birikimini bu kadar çabayla bize de sunmana sonsuz teşekkürler.
İlgiyle takip ediyorum ve istifade ediyorum. Yeni programları merakla bekliyorum. Tebrikler ve teşekkürler.
Herkesin haklı olduğu bir çağda nefret etmek sıradanlık halini almış olabilir. Teşekkür ederim pek keyifliydi.
Sizi dinlerken aklıma Orwell'in 1984 ündeki, günlük rutinde herkese katılımı zorunlu kılınmış, İki Dakika Nefret saatiyle ilgili şu sözleri geldi: " İki Dakika Nefret’in en korkunç yanı, insanın katılmak zorunda olması değil, katılmaktan kendini alamamasıydı."
Ayn Rand'ı masada görünce unutamadığım birçok repliği hatırladım.İnsanı nereye götürdüğü tartışmalı bir kitaptır ancak yarattığı tartışma dolu ve güçlü olur.
Kemal Sayar da şöyle diyor : " İnsan insanın yurdudur."..
Besleyebileceğimiz nefret, besleyebileceğimiz sevgiyle ters orantılı.
Sağolun,.
Varolun.
nefretimin sevgisizlikten kaynaklandığını farkettirdiniz amirim, teşekkürler tüm emekleriniz için 🙏🏻
Master ödevi için paper üzerinde çalışıyordum, tüm günümü ayarlayıp geceyi daha verimli çalışmak için bekleyim derken, işte bu gece de ertelemek zorunda kalıcağım. Bir saat videoyu izlemek + bir kaç saat da üzerine düşünmek ve referansları incelemek). Teşekkürler Serdar hocam, devamı gelsin )
Sizler böyle videolar çekince kulağıma bir ayet fısıldar
1- Asra yemin olsun ki,
2- İnsan mutlaka ziyandadır.
3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır. Teşekürler serdar bey
New York'tan selamlar hocam . Kafamızı yine fazlaca açtınız teşekkürler.
Beklediğim bölümlerden birisiydi, sıcak yaz günlerinde soğuk bir bardak su içer gibi çabucak bitti. teşekkürler
Zabaha kadar dinlerim zabaha kadar. Yine Mükemmel bir program olmuş. Saygılar
Teşekkür ederiz.Hakkaten Beyin kıvrımları ile olumlu yönde oynuyorsun.
Muzik secimi ve baslangic super olmus. Icerik zaten severek dinliyoruz.
Yine değerli bir paylaşım izledim... Teşekkürler. İzninizle Özdemir ASAF 'tan bir dizede ben ekleyeyim..."Tüm dünyayı kucaklamak istedim; kollarım yetişmedi..." Sevgiyle....
Serdar Bey, emeğinize sağlık. Sizi seviyoruz. Nefret edenler olabilir, ama sevenler de var, merak etmeyin.
Karantina nın bize kattığı en güzel şey sensin hocam her şer de var bir hayır cok şey öğrendik sayende 🙏🏻
çok teşekkürler yillar geçse de eskimeyecek içerikler
Yine harika olmuş ağzınıza sağlık, konuyu deştikten sonra zirveye getirip Nazım'ın şiiriyle son vuruşlardan birini yapmanız etkileyiciliği tavan yaptırmış...
Not alarak izliyorum uzun zamandır sizi ve her yeni yayını gördüğümde heyecanla dinliyorum.Doğal olması çok cazip geliyor cidden,böyle kalsın.Nasıl unutmayız bunca güzel bilgiyi Serdar hocam 😐?Ben defter tutuyorum jurnalim var yani😊Seviyorum sizi dinlemeyi hep var olun,kattıklarınız için teşekkür ederim🙏
Sana imreniyorum güzel insan. Zihninin kıvrımlarını bize açtığın için teşekkürler. Faydalı olduğundan emin ol.
Taşın altına elinizi soktuğunuz için teşekkür ederim.Sağolun varolun
Artık pazar günlerini iple çekiyorum. Sayenizde... Emeğinize sağlık
Kimileri gecesine dost ediniyor bu videoları, kimileri mükellef bir pazar kahvaltisi niyetine sabaha ertelemeyi uygun buluyor benim gibi. Her türlü güzeldir eminim. Bir kez daha elinize sağlık Serdar Bey.. Cok dua ve iyi dilek alıyorsunuz çok 😁😁 Hele ki Ayn Rand dediniz ya orda zaman böyle bir genişleyip daraldı sanki 🌠
Yav Serdar Abi ne tatlı insansın ya, iyi ki varsın, valla seni çok seviyorum. Keşke bir gün karşılaşsak da sokakta mutluluktan ne yapacağımı şaşırışımı görsen :)
Geriden takip ettiğim için teşekkürü de geç ediyorum. Emeğinize sağlık. Teşekkür ederiz. Serdar bey