Mükemmel bir program olmuş. Su gibi aktı izlerken. Emellerinize sağlık. Turgay Tüfekçioğlu ve Çağıl Çayır, varlıklarınız ve başarılarınız daim olsun. Çok teşekkür ederiz. Sevgi ve saygılar. Ne Mutlu Türk'üm Diyene 🇹🇷
@@ziyeddinyolcuyev5816 Gobustan Kaya Sanatı Kültürel Peyzajı, orta Azerbaycan'ın yarı çölünden yükselen kayalık kayalardan oluşan bir platonun üç alanını kapsıyor ve 40.000 yıllık kaya sanatına tanıklık eden 6.000'den fazla kaya gravüründen oluşan olağanüstü bir koleksiyona sahip. UNESCO SAYFASINDAN
@@Baryshx Türk Dünyası ortak alfabeye geçti. Ortak tarih yazılıyor. Arapça, Farsça İngilizce mingilizce Türkçe karşısında duramaz. Türk Türkçe konuşandır.
@@sinanseydiogullar7851 Geçmedi. Sadece iyi niyet açıklamasıydı o, ortada bir şey yok. Uygulamaya geçmedikçe, sureti haktan gözükmekten başka bir şey değil. Hatta arapça adlar da yasaklanmalı, Türkçe ad konulmalı yeni doğanlara.
Kutlarım Çağıl Çayır! Kitabınızı aldım ve ilgiyle okudum. Sayın Turgay Tüfekçi ile yaptığınız bu söyleşi neredeyse ilk kitabınızın 2. cildi diye düşündüğüm noktaları ortaya koyuyor. Başarılar ve bu güzel söyleşilerin devamını dilerim.
Çalışmalara devam kardeşlerim, abilerim. Saklanan gerçeklerin tekrar su yüzüne çıkmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Yolunuz açık olsun. Esenlikle kalın.
Emeğinize sağlık. Etrüskler' in (ki onlarda Türk kökenlidir olasılıkla karadeniz kıyılarından gitmişlerdir) Romus/Romulos hikayesinden önce antik Samsun(Amisos-Amazon)/Amasya paralarındada kurt figürü bulunmakta, ayrıca doğumdan önce Atinaya kadar giden Serhaz 'kıserkes' in başındada kurt başlığı vardır.
Kutlarım bu genç kardeşimizi. Kendi yanında akademik araştırma ekipleri kurabilir mi ? Meraklılarını bulması lazım. Bizans kelimesi yerine, Doğu Roma deyimini kullanabilir miyiz ? Bizans kelimeside bir aldatmacadır. 👏👏❤️🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Bal = Honey Bal >Mar > Mer > Mel > Mil =(yumuşak, melul, balsam, hoş kokulu, tatlı) Mel >Melo > Melit > Melis =( yummy, mellow, balmy, malleable, dessert, sweet) Mal= sweet-tempered, docile, obedient animal / ~inconsiderate, manipulable person, ~like nerdy Al-Bal (red-sweet) =Alpal >Apple >Afal = Almela>Almıla >Alma > Elma (the dessert) > Alba> halba > halvah > helva > salva > xalava > xlapa> crepe> xleb > salep ? Mel-ak (sweet-white)>(Mela >Mar >Milo >Melon >Melam) Melak>>>Milk >>>Lak ? (sweetie) > Balak > bala >>> bella ? >> well ? (Ma-hoş-mela)> Moş-mela > Muşmula = Medlar ( not so pleasant but yummy) Meltem= mellow wind = breeze Mel-melat > marmelat = marmellata, marmalade Melisa = balm / jam / rosin Melamine = a type of chemical resin (Mel-hem)> merhem=(almost-balm) > ointment (Mel-sumac) merşumak> mercimek = lentil Mel-audio = melody (Dağ = mountain)> height > sublimity (tow/toğ/tao/tai/tav/tag/day/doy/da)>> high/ 塔 / 高 /ضيقة /ضيق / to come up / to rise / to come closer/ coming out dev/deva/devasa/diva/dheu/theo/theus/zeus/大>> huge /great /too (dar /tar /dai /tay /tav /dae /too /toi) = narrow / nearest /stuck / compressed / solid / hard / durable Phone / Phoon/ Fun / Wajan / Wehen = (Esen/ Esinti / Rüzgar/ Ses ) - Wind / Breeze / Sound / Voice Dae-vane /tow-fun / tai-wen/ too-phone/ typhoon/ 大风 = (loud sound) >> hard-strong wind Dağ= litosferik tabakaların sıkışarak yükselmesi / compression and rise of lithospheric layers Dar-lık= to rise upwards by squeezed, feeling of height, feeling of being squeezed Dar = narrow / nearest /stuck / compressed / solid / hard / durable Dar = birbirine yaklaşmış / sıkışık / sıkışmış / sıkıştırılmış / sağlam / sert / dayanıklı Darlık= sıkışarak yükselmek, yükseklik hissi, sıkışma duygusu Dar = yakın olmak , alakalı olmak, ilgilenmek / to be close, to be involved, to be interested Hüküm-dar = Hükümle ilgilenen , hüküm veren = ~sovereign Mihman-dar = Misafire yakın olan , misafire alaka gösteren = ~hostess Darülaceze =(diyar-u-el-aceze) Acizerle ilgilenilen/igili yer = ~hospice Dai-u > nearest-he = Dayı = (materal) uncle Tai-tsu> nearest-that = Teyze = (materal) aunt Toy = meeting /ceremony/feast/ immature-game boy Kurula-toy > Kurultay = scheduled meeting / council (Dai-emek)> Dayamak =to base on /make it support/fasten down / get it closer well to (Dai-en-mak)> Dayanmak= to recline upon / stay strong /be close literally (Dai-et-mak)>Dayatmak = to impose / insist / keep it completely nearest to Yanardağ ile ilgili / pertaining to a volcano Dağ-et-mak >Dağıtmak = to distribute /to deal out / to deploy Dağ-al-mak >Dağılmak = to get dispersed / to go to pieces Dağ-la-mak = krater şekline çevirmek / cauterize (Doğ-umak) = Doğmak = to come up / rising up / come into the world > to born Doğ-ğur-mak= Doğurmak= to make this come up > bring this into the world > to give birth Doğu=the direction where the sun comes up > East / 东方 (Doy-umak) = Doymak = to rise to the top / to be full Doy-ğur-mak= Doyurmak=to satiate > to make it full > to feed Tok= has peaked, satiate, full (Tik) Dik= direct to endpoint / ~upright Dikey= vertical (Dik-uğru) =Doğru = right direction = true (Dik-uğur-al-mak) = doğrulmak= to stand up / straighten up Doğru = (which direction goes direct to the endpoint) Doğrusal= ~Linear Diken= thorn Dik-mek =to make directly them overlap each other at the endpoints > sew / sow Doğa= upper surface structure of the earth > nature Doku = surface structure, texture Doku-mak=to weave (on the surface) (Toku-en-mak) Dokunmak=to touch / to contact the surface of..
Hava = Air Es=root of the verb to blow / Esi=the act of blowing/ a blow Heva-Esi =air blowing (a feeling of air blowing in the mind or a sensation or breeze of thought in the mind ) Heves = whim / desire / wish Heveslemek / Heves etmek = to like and desire Heveslemek> Eslemek > İstemek = to want / to ask for / ~to desire / ~to wish Hissetmek= to feel/~to sense /~to perceive Aydın Havası = (feeling) the cultural atmosphere of Aydin Hissi >> Esi =(the sense) / the feeling of Havası / Hevası / Hevesi >> Esi -Esi= feeling of desire / the urge for verbs Heves-u bar > hevesi var > -esi var -Esi Var = have an urge/ feel a desire/ an inclination /have an eagerness / take up a passion -Esi Yok = have no eagerness / not feel a desire / not take up a passion (Git-e-esi var) Ali’nin eve gidesi var= Ali feels the urge to go home / Ali feels like going home (Bugün hiç çalış-a-esi-m yok) Bugün hiç çalışasım yok= I have no desire to work at all today Bunu yapasım var = I want to do this ( ’cause I like doing this)>> I feel like doing this (Su iç-e-esi-n bar ma-u) Su içesin var mı? = Do you feel like drinking water? (Su iç-e-esi-n bar ma-u er-di) Su içesin var mıydı? = Would you like to drink water? Su-esi-mak= Susamak = feeling the urge to drink water = be thirst Durak-esi-mak =Duraksamak = feeling the urge to stop oneself =~ to pause Yañıl-esi-mak > Yanılsamak = feeling like it's wrong Umur-esi-ma-mak > Umursamamak= feeling like it's unimportant= not to give a damn -Esi =(conveys a sense of.. / a feeling of.. / being like / similar in nature) for objects Bebek-Esi > Bebeksi =like a baby, babyish Bebeksi bir ten = (just) like a baby skin Çocuksu bir yüz = ( just) like a child's face Yanıksı bir koku= just like a feeling of burning smell Yakınsı= It feels like it's close / tending to be close Birazıcık yalansı= It feels a little bit like a lie for verbs Gör-el-Esi > görülesi = requiring sight / must-see / worth seeing Sev-el-Esi> sevilesi = requiring to love / worthy of love Bil-en-esi > bilinesi = requiring to be known Okunası kitaplar =~(recommended) books worth reading Olası= expected to be happened /~must be / > possible (to happen) Bit-esi = ~expected to reach result Kör olası= ~is asked to be blind Kahrolasıca= ~as if it required to be destroyed / as if it were a damn thing Kab= what's keeping something inside Kab kacak= pots and pans (and similar kitchen utensils) Kapan= the trap / kaban= overcoat / kepenk= shutter >>kovan/kavun/kabuk/kabak Kapmak= to pick up quickly and keep in the palm (or in mouth or in mind..etc) kapamak = to keep it closed (kap-eş-mak)>> kapışmak=(~biting each other) >> dogfight kapatmak= to close >> kapı= door / (kapı-tutan) kaptan=captain kaplamak=to cover kapsamak= comprise /contain > kapsam=scope > kapsatı= capacity Kap/Küp/Kafa/Kova/Kupa/Küfe/Kaba/Hava.. Cap/Cup/Cave/Keep/Have.. Kabar/Köpür/Geber/Kıvır/Kavur/Kavra… Kabir/Kibir/Kebir/Küfür/Kafir… Cabre/Coffer/Cover/Cable… Kop >> Köp= very /too much /extremely Kopmak =(proliferation/mitotic division)>> to be parted / be apart from / be separated from each other Kop-der-mak >> koparmak =to pluck / break off /tear off Köp-ğur-mek >> köpürmek = to bubble / be frothy Kam =(com /جميع )= all/entire/whole (a sense of totality) Kam-u > kamu = all of.. Kamuya ait= (belong to all the people of the country)=state property (kamusal=publicly / kamuoyu=public opinion / kamu hizmeti=public service) Kamu >> Hamu >>Hæmi >Hemi-si >Hepi-si >Hepsi = all of them , entirety, the whole (Hæm-ma) = Amma > ama =(not exactly so)>>(I mean).. but (Hæm-an) = Hemen =(exactly-momently)= right away Hem =~as a whole / ~ the lot / ~ commonly Hem-Esi (-imsi) = almost like / similar to / -ish for objects Yeşil= green / Yaşıl-hem-esi = Yeşilimsi = almost like green = greenish Al/ Kızıl/ Kırmızı= red / Kızıl-hem-esi= Kızılımsı = almost like red Limon-hem-esi = Limonumsu = tastes- almost like lemon Kek-hem-esi = Kekimsi ( Kekremsi) = it tastes- almost like cake Sarığ-hem-esi-ak=yellowish-white > sarımsak = garlic for verbs Beniñ-hem-esi-mek > Benimsemek =feeling like this is always mine Az-hem-esi-mak> Azımsamak=feeling/thinking that it's all too little = to undervalue Küçüğ-hem-esi-mek > Küçümsemek = to belittle /underestimate Ön-hem-esi-mek > Önemsemek = feeling like it's always at the forefront /attach importance
(Ateş) Od >> ~hot Odun >> wooden >> wood (odak /ocak /otak /oda) Oğuz Kağan>> oğuzhan>> owodhan>> wuothan>> wõden>> Odin Wõdhen’s day >> Wednesday Buz >> (Mwudh)= dihydrogen monoxid CRYSTAL = Ice Tuz >> (Thwudh) = sodium chloride CRYSTAL = Salt (Lisp D) >> TH >DH > T / D (Lisp S) >> TH >TS > S / Ş / Z (Thwudh)>Tsuith >Thuits > Thuiss > Tuish / Diş = tooth (dental) (Thwudh)>Tsuıth > Thuıts > Thuess > Tuesh / Dış = out ( outer) (Thwudh) >Tsuıts >> - Suz = (- Less) >> without it / free from it / has got rid of it Tış-yer-i > Dışarı / Dış taraf = outside Dışı = out of… / de- / dis- Suz > sız/siz & suz/süz = without / -less Kanat = Wing >> Kanat-sız = Wing-less Su= water >> Susuz = waterless / anhydrous Suç =crime >> Suçsuz=blameless (freed from blame) Şeker= Sugar >> Şekersiz= without sugar / sugar free Kitap= book >> Kitapsız = without books / free from books Ücret = fee >> ücretsiz =~free / exempt from fee >> ücret dışı =out of fee Gerek / lazım / hacet / ihtiyaç = necessary >> Gerekli = needful Gereksiz = needless >> İhtiyaç dışı / lüzumsuzca =unnecessary Görüş = sight >> Görüş dışı = out of sight Sadık / vefalı / vefakar= loyal >> Sadakatsiz / vefasız= disloyal Beğeni = like >> Beğeni dışı= dislike Bağlantı = connect >> Bağlantı dışı=disconnect De-monte=démonté= dis-assembled Evirmek= to make it to turn around itself or transform into another shape over time İç = inside > ÇE Çe-evir-mek =(içe evirmek) = çevirmek = (turn-into) / encircle / convert / slew round Dış =outside > DE De-evirmek =(dışa evirmek) = devirmek =(turn-outer) / overturn / overthrow (evirmek /çevirmek / devirmek) (aşmak / coşmak / taşmak) (ilemek / çilemek / dilemek) (almak / çalmak / dalmak) (Dış- Thuıss) Siz-Sız-Suz-Süz ekleri “Dışında olmak” ,“İçermemek” , "sahip olmamak" , “ondan azade olmak” veya "mahrumiyet" anlamına gelen bu ekler, bir şeyin dahilinde olmayışı ifade eder. (Have no)( ~without) (...less) (LIĞ-LUĞ) (aluğ=has got)>>-ly /-y Lı > Li > Lu > Lü ekleri sahiplik ve dahiliyet ekleridir... (Have)(~With) >> ~..-ful Bu benim sevgi-li-m = (~this has my love)= this is my lover İki çocuk-lu kadın= (which one) the woman has two children > woman with two children Çocuksuz adam = (which one) the man has no child > childless man Şekerli =(it has sugar) = with sugar Şekersiz= (it has no sugar) = without sugar = ~sugar free= şekerden azade Tuzlu =it has salt =salty Tuzsuz= it has no salt = without salt = saltless Gitmelisin (get-mek-liğ-sen)= you have to go Gitmen gerekli (get-meg-in gerek-liğ) = you have need to go Gitmen gerekir (get-meg-in gerek-e-er) = you (getta) need to go Toluk>> doluğ=fulled (has stuffed) Renk= color (Renk-dolu) > Renk-li = colorful > (has color) Keder=sorrow (Keder-dolu) > Kederli = sorrowful > (has sorrow) Zarar=harm (Zarar-dolu) > Zararlı = harmful > (has harm) Güç / Kuvvet= power Kuvvetli= powerful
Yağ = Oil >> sıvı yağ= liquid oil / katı yağ = solid fat Yağ =spilled on/ spread over /held onto/ remained over Yeğ / Yüğ = upper, superior Yeğ-mek > yemek: "to take it over and over, spend it on oneself, accept it on oneself" =To eat Yeğ-im >> yem: "Provender, fodder" = "Feed" >> yemiş: fruit Yüğ-le-mek > yeğlemek = to keep it above others, make it relatively superior = "To prefer" Yüğ-ka-yer-u > yukarı =(which side is the top) = Up Yüğ-ce > yüce : "Superior in level" = "Sublime, exalted" Yüğ-ce-al-mek > yücelmek: "To achieve superiority in level" = "To become elevated" Yüğ-sü-ek > yüksek = high Yüğ-sü-al-mek> yükselmek : "To rise to a high level" = "To ascend" Yüğ-sük > yüzük : "Jewelry worn on the finger top" = "Ring" Yüğ-sü-en-mek > yüksünmek: "To feel slighted, take offense" = "To be offended" Yüğ-ük > yük : "Carried on top, undertaken" = "Load, burden" Yüğ-ün > yün : "The feathers on sheep" = "Wool" Yüğ-üt > yeğ-üt =yiğit =(valiant)> superior in character Yüğ-kut > yeğ-kut = (highly holly)> yakut =ruby Yüğ-en > yeğ-en = "Nephew" "Which is kept superior, held in high esteem, valued, precious"(yüen > yen 元) Yüğ-en-cük > yüğençüğ > yinçi / inci =(precious little thing)> pearl , 珍珠 Yüğengi >yengi> yeni =(new)> what's coming on top of , what comes next Yüğenge > yenge =(brother's wife)> came over marriage, added to the family later (new bride) Yüğ-üne /Yeğ-ine > yine/ gene =again /over and over > yeniden = anew /once more Yüğ-en-mek> yenmek: "To overcome, to cope with, to subdue" = "To win" Yüğ-en-el-mek > yenilmek: "To be overcome, to be subdued, to show weakness" = "To be defeated" Yüğengil > yengil =remains on top of, light, weak Yüğençe > yinçe =ince = thin /slim Şan= Glory, splendor 單于 > Şan-Yüğ =Exalted glorious Yormak: "To arrive over someone (too hard), to go onto it too much" = "To tire" (Yörmek)> Örmek: "To operate on something, weave on top" = "To weave" (Yör-et-mek)>örütmek> Örtmek= cover up (Yörümek)> Yürümek: "To go on, to reach over something, to get somewhere, to go ahead" = "To walk" Yüzmek: "To go by peeling off the surface of something" = "To swim" / ~skinning Yülümek: "To go by rubbing on the surface of something" = "~To glide" Yalamak: "To take it by swiping from the surface" = "To lick" Yolmak: "To pluck, tear off, pull by snatching over" (~flatten the top) Yılmak: "To throw down from the one's own top (~get bored), to hit the ground from above (yıldırım=lightning…yıldız=star) Yurmak: to pull onto, cover over (yur-ut>yurt=tabernacle) (yur-gan>yorgan=quilt) Yırmak=to bring it on top of, to take it off (yırışmak>yarışmak= to race> to overcome each other) (Yır-et-mak)>Yırtmak= to tear, to take from inside-out or bottom to top (by pulling from both sides) (~tide over, ~get rid of it) Yarmak= to split in, to tear apart, to halve, separate by cutting off Yaratmak= to reveal it, bring it out, to create Yermek=to pull down ,pull to the ground (~to criticize) Germek=to tense> to pull it in all directions > Sermek= to spread it in 4 directions Yıkmak: "To overthrow, take down from top to bottom, turn upside down" = To demolish Yığmak: "To stack, put on top of each other, dump on top of each other" = To pile up (yığlamak=shed tears over and over, cry over) Yağmak: "To get rained on, to get spilled on" = To rain Yakmak: "To burn out, to purify matter by heating and removing mass, to reduce its volume = To burn Yoğmak: "get concentrate, tighten and purify, be compressed and narrowed, ( get rid of one's own mass > ~get dead) Yoğurmak: to tighten, thicken, reduce volume, give consistency = to knead (Yogurt=condensed milk product) Yuğmak=to purify squeezing and clean / Yuğamak>yıkamak= To wash Yiv = pointed, sharp, groove (yivlemek= to sharpen the tip) Yuvmak: "To squeeze thin out, narrow" = "To thin" (yuvka>yufka= thin dough) (yuvka>yuka=thin, shallow) (yuvuz>yavuz=thin, weak, delicate) Yuvarlamak=to round off, narrow down by turning (yuva=nest (smallest shelter) (yavru= cub (smallest) Yummak: "To shut by squeezing, close tightly" = ~To close Yumurmak: "To make it close inward" = ~To clench (yumruk=fist) (yumurta= egg) Yumuşmak: "To be completely enclosed by oneself" =~To soften (yumuşak=soft )
Bal = Honey Bal >Mar > Mer > Mel > Mil =(yumuşak, melul, balsam, hoş kokulu, tatlı) Mel >Melo > Melit > Melis =( yummy, mellow, balmy, malleable, dessert, sweet) Mal= sweet-tempered, docile, obedient animal / ~inconsiderate, manipulable person, ~like nerdy Al-Bal (red-sweet) =Alpal >Apple >Afal = Almela>Almıla >Alma > Elma (the dessert)> Alba> halba > halva> salva> halma>(bal-xlava)> xlapa> crepe> crema> xleb> sahleb> mahaleb.. Mel-ak (sweet-white)>(Mela >Mar >Milo >Melon >Melam) Melak>>>Milk >>>Lak ? (sweetie) >Malak> balak > bala >>> bella ? >> well ? (Ma-hoş-mela)> Moş-mela > Muşmula = Medlar ( not so pleasant but yummy) Meltem= mellow wind = breeze Mel-melat > marmelat = marmellata, marmalade Melisa = balm / jam / rosin Melamine = a type of chemical resin (Mel-hem)> merhem=(almost-balm) > ointment (Mel-sumac) merşumak> mercimek = lentil Mel-audio = melody (Dağ = mountain)> height > sublimity (tow/toğ/tao/tai/tav/tag/day/doy)>> high/ 塔 / 高 /ضيقة /ضيق >> to come up / to rise / to come closer/ coming out dev/deva/devasa/diva/dheu/theo/theus/zeus/大>> (huge /great) /too / da / daha / dahi (dar /tar /dai /tay /tav /dae /too /toi) >> narrow / nearest /stuck / compressed / solid / hard / durable Phone / Phoon/ Fun / Wajan / Wehen = (Esen/ Esinti / Rüzgar/ Ses ) - Wind / Breeze / Sound / Voice Dae-vane /tow-fun / tai-wen/ too-phone/ typhoon/ 大风 = (loud sound) >> hard-strong wind Dağ= litosferik tabakaların sıkışarak yükselmesi / compression and rise of lithospheric layers Dar-lık= to rise upwards by squeezed, feeling of height, feeling of being squeezed Dar = narrow / nearest /stuck / compressed / solid / hard / durable Dar = birbirine yaklaşmış / sıkışık / sıkışmış / sıkıştırılmış / sağlam / sert / dayanıklı Darlık= sıkışarak yükselmek, yükseklik hissi, sıkışma duygusu Dar = yakın olmak , alakalı olmak, ilgilenmek / to be close, to be involved, to be interested Hüküm-dar = Hükümle ilgilenen , hüküm veren = ~sovereign, monarch Mihman-dar = Misafire yakın olan , misafire alaka gösteren = ~hostess Manidar = ~deep meaningful Darülaceze =(diyar-u-el-aceze) Acizerle (ilgilenilen) alakalı yer = ~hospice Dai-u > nearest-he = Dayı = (materal) uncle Tai-tsu> nearest-that = Teyze = (materal) aunt Toy = meeting /ceremony/feast/ immature-game boy Toy-gün= Düğün > wedding /结婚 Kurula-toy > Kurultay = scheduled meeting / council (Dai-emek)> Dayamak =to base on /make it support/fasten down / get it closer well to (Dai-en-mak)> Dayanmak= to recline upon / stay strong /be close literally (Dai-et-mak)>Dayatmak = to impose / insist / keep it completely nearest to Yanardağ ile ilgili / pertaining to a volcano Dağ-et-mak >Dağıtmak = to distribute /to deal out / to deploy Dağ-al-mak >Dağılmak = to get dispersed / to go to pieces Dağ-la-mak = krater şekline çevirmek / cauterize (Doğ-umak) = Doğmak = to come up / rising up / come into the world > to born Doğ-ğur-mak= Doğurmak= to make this come up > bring this into the world > to give birth Doğu=the direction where the sun comes up > East / 东方 (Doy-umak) = Doymak = to rise to the top / to be full Doy-ğur-mak= Doyurmak=to satiate > to make it full > to feed (doyuk)Tok= has peaked, satiate, full (Tik) Dik= direct to endpoint / ~upright Dikey= vertical (Dik-uğru) =Doğru = right direction = true (Dik-uğur-al-mak) = doğrulmak= to stand up / straighten up Doğru = (which direction goes direct to the endpoint) Doğrusal= ~Linear Diken= thorn Dik-mek =to make directly them overlap each other at the endpoints > sew / sow Doğa= upper surface structure of the earth > nature Doku = surface structure, texture Doku-mak=to weave (on the surface) (Toku-en-mak) Dokunmak=to touch / to contact the surface of.. Quluq / gülük / quluk, gülk, ( kuluçka hayvanı =hatching poultry/ winged animal) Tai-quluk / Tao-qulk / Taw-gülük >Tai-guk >Toyuk / Tavuk = chicken / hen (Toğuşgan) Taw-eşqen > Tavışgan / Tavuşğan >Tavuşan > Tavşan = rabbit / hare
Turgay Hoca Kazım Mirşanın Deşifre ettiğini söylediği Yemen Yazıtlarında R-M-T harfleri yok, yüzlerce yazıta baktım bu harfleri bulamadım, sadece küçük bir yazıtta Kazım Mirşan P harfini T olarak okumuş, T diye okuduğu harf aslında Yunan Alfabesinden bildiğimiz Π harfinin başka bir yazılış şekli, belkide bir dönem bir Kabile Π harfinin ortasına yatay bir çizgi çekerek yazmışlardır. Bence Yemen yazıtlarını Kazım Mirsanda çözememiş. Bu nasıl bir dilki R-M-T harfleri hiç yok, Dünyadaki bütün dillerde, Amazonlar da yaşayan Kabilelerde, Avustralya'da Aborjinlerde bu hafler varlar. Bence bir tuhaflık var.
Mükemmel bir program olmuş. Su gibi aktı izlerken. Emellerinize sağlık. Turgay Tüfekçioğlu ve Çağıl Çayır, varlıklarınız ve başarılarınız daim olsun. Çok teşekkür ederiz. Sevgi ve saygılar. Ne Mutlu Türk'üm Diyene 🇹🇷
Turgay Tüfekçioğlu beg, çok güzel program olmuş. Çağıl Çayır'ın çalışmaların devamını bekliyoruz. Ulu Tengri Türk'ü korusun, yüceltsin! Esenlikler, kolaylıklar diliyorum...
🇹🇷🐺🧿🤘
Değerli tarihçimiz Çağla Çayır a teşekür ederiz🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Böyle çağışırımlar sık sık yapılması gerekiyor, avrupalılar gerçeği araştırır iken, biz ize Türk'lükten uzaklaçıyoruz! Özümüze dönmemiz gerekiyor!
Maşallah analar ne evlatlar doğurmuş pırıl pırıl. Tebrikler bu güzel program için.
Çok güzel, değerli bir yayındı. Devamını bekliyoruz. Selam ve saygılarımla
Her ikinizi de kutlarım.
Azerbaycanda Qobustan kaya resmliri isbat edirki 3-4 bin önce Kafkasyada Türkler yaşamış
@@ziyeddinyolcuyev5816 Gobustan Kaya Sanatı Kültürel Peyzajı, orta Azerbaycan'ın yarı çölünden yükselen kayalık kayalardan oluşan bir platonun üç alanını kapsıyor ve 40.000 yıllık kaya sanatına tanıklık eden 6.000'den fazla kaya gravüründen oluşan olağanüstü bir koleksiyona sahip. UNESCO SAYFASINDAN
@@ziyeddinyolcuyev5816 Azerbaycan en eski Türk yurtlarındandır.
Türklük sadece bir ırk değil küresel antik bir kültür olduğunu ancak bu kültürü günümüzde uyarlamali yaşamalıyız
Çok güzel bir program olmuş kutlarım. Başarılar diliyorum.
Teşekkürler, emeklerinize sağlık
Harika Teşekkürler minnettarız
Bilgilerindirici bir program olmuş. Emeklerinize sağlık. Teşekkür ediyorum..
Maşallah Türk Qardaşıma. Əməyinə görə Təşəkkür. Azərbaycandan Salamlar 🤲🇦🇿❤️🇹🇷❤️🇹🇲🇹🇷🇰🇿🇹🇷🇭🇺🇹🇷❤️🇺🇿☪️🤘✊🤲🤝
Emeklerinize sağlık
Ben böyle iyi mükemmel bir yayın görmedim.
Çok Teşekkürler Sn. Turgay Fişekçioğlu ve Sn. Çağıl Çayır 👍👍👍🤌👏😊
Çok güzel bir bakış açısı, kendisine gittiği yolda başarılar dilerim...İyi çalışmalar...
Çok teşekkür ederim. Varolunuz 🇹🇷
Emeklerinize sağlık, esenlikler...
Yunanlılar gibi, ikinci alfabemiz olarak, eski Türk alfabesini öğrenmemiz özümüze sahip çıkmanın ilk
şartı olmalıdır..
Teşekkürlerim ve saygılarımla.🍃
Aynı görüşteyim
Önce bu alfabemize sahip çıkmalıyız. İktidar Osmanlıca uydurmasıyla Arapça'nın peşinde.
@@Baryshx Türk Dünyası ortak alfabeye geçti. Ortak tarih yazılıyor. Arapça, Farsça İngilizce mingilizce Türkçe karşısında duramaz. Türk Türkçe konuşandır.
@@sinanseydiogullar7851 Geçmedi. Sadece iyi niyet açıklamasıydı o, ortada bir şey yok. Uygulamaya geçmedikçe, sureti haktan gözükmekten başka bir şey değil. Hatta arapça adlar da yasaklanmalı, Türkçe ad konulmalı yeni doğanlara.
Çok çok teşekkürler...
Emeğinize sağlık...
❤❤❤
Sağolun, varolun.
Bozkurt Çağıl, çağıl çağıl çağıldayasın.
Yüreklerinize sağlık
Çok çok güzel bir yayındı. Genç yaşta ne güzel şeylere imza atmış Çağıl Bey. Gurur verici. Başarılarının devamını dilerim.
Kutlarım Çağıl Çayır! Kitabınızı aldım ve ilgiyle okudum. Sayın Turgay Tüfekçi ile yaptığınız bu söyleşi neredeyse ilk kitabınızın 2. cildi diye düşündüğüm noktaları ortaya koyuyor.
Başarılar ve bu güzel söyleşilerin devamını dilerim.
Her ikinize pek çok teşekkürler. ❤❤❤❤
ÜÇGEN MİMARİSİ BİR UYGUR MİMARİSİ TÜRÜDÜR YANİ PİRAMİT MİMARİSİ ÇİN DEKİ TÜRK PİRAMİTLERİ BU MİMARİ İLE YAPILMIŞTIR TÜM PİRAMİTLER DE BÖYLE
Çalışmalara devam kardeşlerim, abilerim. Saklanan gerçeklerin tekrar su yüzüne çıkmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Yolunuz açık olsun. Esenlikle kalın.
Muazzam. Başarılarınızın devamını dilerim.🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Kurt yol gösterici.❤❤❤
Emeğinize sağlık. Etrüskler' in (ki onlarda Türk kökenlidir olasılıkla karadeniz kıyılarından gitmişlerdir) Romus/Romulos hikayesinden önce antik Samsun(Amisos-Amazon)/Amasya paralarındada kurt figürü bulunmakta, ayrıca doğumdan önce Atinaya kadar giden Serhaz 'kıserkes' in başındada kurt başlığı vardır.
th-cam.com/video/D8uBI3cmuEY/w-d-xo.html 'bilinmeyen iskender mahiye morgül'
Bize. YENİ BİR KAZIM HOCA LAZIM ki olan biteni cözelim.
Kazım hoca ne yaptı göçtü gitti.
Tşk ederim yavrum
Ağzınıza emeğinize sağlık!
hocam sizlerden allah razı olsun.
Genç yaşta güzel tespit yapmış. Tebrik ediyorum
Cok güzel,, net , anlayisli konusuyorsunuz. Bilgileri uzatmadan direk cevapliyorsunuz, basarilar sizlere. bravo.
Tebrikler genç kardesim kitabını en kısa zamanda alacağım Turgay hocamada teşekkürler
Kutlarım bu genç kardeşimizi. Kendi yanında akademik araştırma ekipleri kurabilir mi ?
Meraklılarını bulması lazım. Bizans kelimesi yerine, Doğu Roma deyimini kullanabilir miyiz ? Bizans kelimeside bir aldatmacadır.
👏👏❤️🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Hoşgelfin çocuğum ,hayatında sağlık ve başarılar dilerim.
Bize tarihimiz bilincli olarak yanlış öğrettiler..
Çok önemli bravo tebrikler
Çağıl beyin sosyal medya hesaplarını yazar mısınız?
Bal = Honey
Bal >Mar > Mer > Mel > Mil =(yumuşak, melul, balsam, hoş kokulu, tatlı)
Mel >Melo > Melit > Melis =( yummy, mellow, balmy, malleable, dessert, sweet)
Mal= sweet-tempered, docile, obedient animal / ~inconsiderate, manipulable person, ~like nerdy
Al-Bal (red-sweet) =Alpal >Apple >Afal = Almela>Almıla >Alma > Elma
(the dessert) > Alba> halba > halvah > helva > salva > xalava > xlapa> crepe> xleb > salep ?
Mel-ak (sweet-white)>(Mela >Mar >Milo >Melon >Melam) Melak>>>Milk >>>Lak ?
(sweetie) > Balak > bala >>> bella ? >> well ?
(Ma-hoş-mela)> Moş-mela > Muşmula = Medlar ( not so pleasant but yummy)
Meltem= mellow wind = breeze
Mel-melat > marmelat = marmellata, marmalade
Melisa = balm / jam / rosin
Melamine = a type of chemical resin
(Mel-hem)> merhem=(almost-balm) > ointment
(Mel-sumac) merşumak> mercimek = lentil
Mel-audio = melody
(Dağ = mountain)> height > sublimity
(tow/toğ/tao/tai/tav/tag/day/doy/da)>> high/ 塔 / 高 /ضيقة /ضيق / to come up / to rise / to come closer/ coming out
dev/deva/devasa/diva/dheu/theo/theus/zeus/大>> huge /great /too
(dar /tar /dai /tay /tav /dae /too /toi) = narrow / nearest /stuck / compressed / solid / hard / durable
Phone / Phoon/ Fun / Wajan / Wehen = (Esen/ Esinti / Rüzgar/ Ses ) - Wind / Breeze / Sound / Voice
Dae-vane /tow-fun / tai-wen/ too-phone/ typhoon/ 大风 = (loud sound) >> hard-strong wind
Dağ= litosferik tabakaların sıkışarak yükselmesi / compression and rise of lithospheric layers
Dar-lık= to rise upwards by squeezed, feeling of height, feeling of being squeezed
Dar = narrow / nearest /stuck / compressed / solid / hard / durable
Dar = birbirine yaklaşmış / sıkışık / sıkışmış / sıkıştırılmış / sağlam / sert / dayanıklı
Darlık= sıkışarak yükselmek, yükseklik hissi, sıkışma duygusu
Dar = yakın olmak , alakalı olmak, ilgilenmek / to be close, to be involved, to be interested
Hüküm-dar = Hükümle ilgilenen , hüküm veren = ~sovereign
Mihman-dar = Misafire yakın olan , misafire alaka gösteren = ~hostess
Darülaceze =(diyar-u-el-aceze) Acizerle ilgilenilen/igili yer = ~hospice
Dai-u > nearest-he = Dayı = (materal) uncle
Tai-tsu> nearest-that = Teyze = (materal) aunt
Toy = meeting /ceremony/feast/ immature-game boy
Kurula-toy > Kurultay = scheduled meeting / council
(Dai-emek)> Dayamak =to base on /make it support/fasten down / get it closer well to
(Dai-en-mak)> Dayanmak= to recline upon / stay strong /be close literally
(Dai-et-mak)>Dayatmak = to impose / insist / keep it completely nearest to
Yanardağ ile ilgili / pertaining to a volcano
Dağ-et-mak >Dağıtmak = to distribute /to deal out / to deploy
Dağ-al-mak >Dağılmak = to get dispersed / to go to pieces
Dağ-la-mak = krater şekline çevirmek / cauterize
(Doğ-umak) = Doğmak = to come up / rising up / come into the world > to born
Doğ-ğur-mak= Doğurmak= to make this come up > bring this into the world > to give birth
Doğu=the direction where the sun comes up > East / 东方
(Doy-umak) = Doymak = to rise to the top / to be full
Doy-ğur-mak= Doyurmak=to satiate > to make it full > to feed
Tok= has peaked, satiate, full
(Tik) Dik= direct to endpoint / ~upright Dikey= vertical
(Dik-uğru) =Doğru = right direction = true
(Dik-uğur-al-mak) = doğrulmak= to stand up / straighten up
Doğru = (which direction goes direct to the endpoint) Doğrusal= ~Linear
Diken= thorn
Dik-mek =to make directly them overlap each other at the endpoints > sew / sow
Doğa= upper surface structure of the earth > nature
Doku = surface structure, texture
Doku-mak=to weave (on the surface)
(Toku-en-mak) Dokunmak=to touch / to contact the surface of..
🇹🇷💯
Murat Adie'nin kitapları bu hususlarda ilginç şeylerden bahseder.
👍👍👍
❤❤❤
2:21
Genesıs 11.
👏🏻👏🏻👏🏻...
Videonun başındaki şarkının adını bilen var mı?
Kanalın profilinde var
Teşekkürler .
🐺🐎🤘🏻🇰🇿🇹🇲🇹🇷🇺🇿🇰🇬🇦🇿
Kanalımda Moğolistan'a tur düzenliyorum. Türk kültürü ve Tengri inanç temalı. Beklerim.
Hava = Air
Es=root of the verb to blow / Esi=the act of blowing/ a blow
Heva-Esi =air blowing (a feeling of air blowing in the mind or a sensation or breeze of thought in the mind )
Heves = whim / desire / wish
Heveslemek / Heves etmek = to like and desire
Heveslemek> Eslemek > İstemek = to want / to ask for / ~to desire / ~to wish
Hissetmek= to feel/~to sense /~to perceive
Aydın Havası = (feeling) the cultural atmosphere of Aydin
Hissi >> Esi =(the sense) / the feeling of
Havası / Hevası / Hevesi >> Esi
-Esi= feeling of desire / the urge
for verbs
Heves-u bar > hevesi var > -esi var
-Esi Var = have an urge/ feel a desire/ an inclination /have an eagerness / take up a passion
-Esi Yok = have no eagerness / not feel a desire / not take up a passion
(Git-e-esi var) Ali’nin eve gidesi var= Ali feels the urge to go home / Ali feels like going home
(Bugün hiç çalış-a-esi-m yok) Bugün hiç çalışasım yok= I have no desire to work at all today
Bunu yapasım var = I want to do this ( ’cause I like doing this)>> I feel like doing this
(Su iç-e-esi-n bar ma-u) Su içesin var mı? = Do you feel like drinking water?
(Su iç-e-esi-n bar ma-u er-di) Su içesin var mıydı? = Would you like to drink water?
Su-esi-mak= Susamak = feeling the urge to drink water = be thirst
Durak-esi-mak =Duraksamak = feeling the urge to stop oneself =~ to pause
Yañıl-esi-mak > Yanılsamak = feeling like it's wrong
Umur-esi-ma-mak > Umursamamak= feeling like it's unimportant= not to give a damn
-Esi =(conveys a sense of.. / a feeling of.. / being like / similar in nature)
for objects
Bebek-Esi > Bebeksi =like a baby, babyish
Bebeksi bir ten = (just) like a baby skin
Çocuksu bir yüz = ( just) like a child's face
Yanıksı bir koku= just like a feeling of burning smell
Yakınsı= It feels like it's close / tending to be close
Birazıcık yalansı= It feels a little bit like a lie
for verbs
Gör-el-Esi > görülesi = requiring sight / must-see / worth seeing
Sev-el-Esi> sevilesi = requiring to love / worthy of love
Bil-en-esi > bilinesi = requiring to be known
Okunası kitaplar =~(recommended) books worth reading
Olası= expected to be happened /~must be / > possible (to happen)
Bit-esi = ~expected to reach result
Kör olası= ~is asked to be blind
Kahrolasıca= ~as if it required to be destroyed / as if it were a damn thing
Kab= what's keeping something inside
Kab kacak= pots and pans (and similar kitchen utensils)
Kapan= the trap / kaban= overcoat / kepenk= shutter >>kovan/kavun/kabuk/kabak
Kapmak= to pick up quickly and keep in the palm (or in mouth or in mind..etc)
kapamak = to keep it closed
(kap-eş-mak)>> kapışmak=(~biting each other) >> dogfight
kapatmak= to close >> kapı= door / (kapı-tutan) kaptan=captain
kaplamak=to cover
kapsamak= comprise /contain > kapsam=scope > kapsatı= capacity
Kap/Küp/Kafa/Kova/Kupa/Küfe/Kaba/Hava..
Cap/Cup/Cave/Keep/Have..
Kabar/Köpür/Geber/Kıvır/Kavur/Kavra…
Kabir/Kibir/Kebir/Küfür/Kafir…
Cabre/Coffer/Cover/Cable…
Kop >> Köp= very /too much /extremely
Kopmak =(proliferation/mitotic division)>> to be parted / be apart from / be separated from each other
Kop-der-mak >> koparmak =to pluck / break off /tear off
Köp-ğur-mek >> köpürmek = to bubble / be frothy
Kam =(com /جميع )= all/entire/whole (a sense of totality)
Kam-u > kamu = all of..
Kamuya ait= (belong to all the people of the country)=state property
(kamusal=publicly / kamuoyu=public opinion / kamu hizmeti=public service)
Kamu >> Hamu >>Hæmi >Hemi-si >Hepi-si >Hepsi = all of them , entirety, the whole
(Hæm-ma) = Amma > ama =(not exactly so)>>(I mean).. but
(Hæm-an) = Hemen =(exactly-momently)= right away
Hem =~as a whole / ~ the lot / ~ commonly
Hem-Esi (-imsi) = almost like / similar to / -ish
for objects
Yeşil= green / Yaşıl-hem-esi = Yeşilimsi = almost like green = greenish
Al/ Kızıl/ Kırmızı= red / Kızıl-hem-esi= Kızılımsı = almost like red
Limon-hem-esi = Limonumsu = tastes- almost like lemon
Kek-hem-esi = Kekimsi ( Kekremsi) = it tastes- almost like cake
Sarığ-hem-esi-ak=yellowish-white > sarımsak = garlic
for verbs
Beniñ-hem-esi-mek > Benimsemek =feeling like this is always mine
Az-hem-esi-mak> Azımsamak=feeling/thinking that it's all too little = to undervalue
Küçüğ-hem-esi-mek > Küçümsemek = to belittle /underestimate
Ön-hem-esi-mek > Önemsemek = feeling like it's always at the forefront /attach importance
(Ateş) Od >> ~hot
Odun >> wooden >> wood
(odak /ocak /otak /oda)
Oğuz Kağan>> oğuzhan>> owodhan>> wuothan>> wõden>> Odin
Wõdhen’s day >> Wednesday
Buz >> (Mwudh)= dihydrogen monoxid CRYSTAL = Ice
Tuz >> (Thwudh) = sodium chloride CRYSTAL = Salt
(Lisp D) >> TH >DH > T / D
(Lisp S) >> TH >TS > S / Ş / Z
(Thwudh)>Tsuith >Thuits > Thuiss > Tuish / Diş = tooth (dental)
(Thwudh)>Tsuıth > Thuıts > Thuess > Tuesh / Dış = out ( outer)
(Thwudh) >Tsuıts >> - Suz = (- Less) >> without it / free from it / has got rid of it
Tış-yer-i > Dışarı / Dış taraf = outside
Dışı = out of… / de- / dis-
Suz > sız/siz & suz/süz = without / -less
Kanat = Wing >> Kanat-sız = Wing-less
Su= water >> Susuz = waterless / anhydrous
Suç =crime >> Suçsuz=blameless (freed from blame)
Şeker= Sugar >> Şekersiz= without sugar / sugar free
Kitap= book >> Kitapsız = without books / free from books
Ücret = fee >> ücretsiz =~free / exempt from fee >> ücret dışı =out of fee
Gerek / lazım / hacet / ihtiyaç = necessary >> Gerekli = needful
Gereksiz = needless >> İhtiyaç dışı / lüzumsuzca =unnecessary
Görüş = sight >> Görüş dışı = out of sight
Sadık / vefalı / vefakar= loyal >> Sadakatsiz / vefasız= disloyal
Beğeni = like >> Beğeni dışı= dislike
Bağlantı = connect >> Bağlantı dışı=disconnect
De-monte=démonté= dis-assembled
Evirmek= to make it to turn around itself or transform into another shape over time
İç = inside > ÇE
Çe-evir-mek =(içe evirmek) = çevirmek = (turn-into) / encircle / convert / slew round
Dış =outside > DE
De-evirmek =(dışa evirmek) = devirmek =(turn-outer) / overturn / overthrow
(evirmek /çevirmek / devirmek)
(aşmak / coşmak / taşmak)
(ilemek / çilemek / dilemek)
(almak / çalmak / dalmak)
(Dış- Thuıss) Siz-Sız-Suz-Süz ekleri
“Dışında olmak” ,“İçermemek” , "sahip olmamak" , “ondan azade olmak” veya "mahrumiyet" anlamına gelen bu ekler, bir şeyin dahilinde olmayışı ifade eder.
(Have no)( ~without) (...less)
(LIĞ-LUĞ) (aluğ=has got)>>-ly /-y
Lı > Li > Lu > Lü ekleri sahiplik ve dahiliyet ekleridir...
(Have)(~With) >> ~..-ful
Bu benim sevgi-li-m = (~this has my love)= this is my lover
İki çocuk-lu kadın= (which one) the woman has two children > woman with two children
Çocuksuz adam = (which one) the man has no child > childless man
Şekerli =(it has sugar) = with sugar
Şekersiz= (it has no sugar) = without sugar = ~sugar free= şekerden azade
Tuzlu =it has salt =salty
Tuzsuz= it has no salt = without salt = saltless
Gitmelisin (get-mek-liğ-sen)= you have to go
Gitmen gerekli (get-meg-in gerek-liğ) = you have need to go
Gitmen gerekir (get-meg-in gerek-e-er) = you (getta) need to go
Toluk>> doluğ=fulled (has stuffed)
Renk= color
(Renk-dolu) > Renk-li = colorful > (has color)
Keder=sorrow
(Keder-dolu) > Kederli = sorrowful > (has sorrow)
Zarar=harm
(Zarar-dolu) > Zararlı = harmful > (has harm)
Güç / Kuvvet= power
Kuvvetli= powerful
Yağ = Oil >> sıvı yağ= liquid oil / katı yağ = solid fat
Yağ =spilled on/ spread over /held onto/ remained over
Yeğ / Yüğ = upper, superior
Yeğ-mek > yemek: "to take it over and over, spend it on oneself, accept it on oneself" =To eat
Yeğ-im >> yem: "Provender, fodder" = "Feed" >> yemiş: fruit
Yüğ-le-mek > yeğlemek = to keep it above others, make it relatively superior = "To prefer"
Yüğ-ka-yer-u > yukarı =(which side is the top) = Up
Yüğ-ce > yüce : "Superior in level" = "Sublime, exalted"
Yüğ-ce-al-mek > yücelmek: "To achieve superiority in level" = "To become elevated"
Yüğ-sü-ek > yüksek = high
Yüğ-sü-al-mek> yükselmek : "To rise to a high level" = "To ascend"
Yüğ-sük > yüzük : "Jewelry worn on the finger top" = "Ring"
Yüğ-sü-en-mek > yüksünmek: "To feel slighted, take offense" = "To be offended"
Yüğ-ük > yük : "Carried on top, undertaken" = "Load, burden"
Yüğ-ün > yün : "The feathers on sheep" = "Wool"
Yüğ-üt > yeğ-üt =yiğit =(valiant)> superior in character
Yüğ-kut > yeğ-kut = (highly holly)> yakut =ruby
Yüğ-en > yeğ-en = "Nephew" "Which is kept superior, held in high esteem, valued, precious"(yüen > yen 元)
Yüğ-en-cük > yüğençüğ > yinçi / inci =(precious little thing)> pearl , 珍珠
Yüğengi >yengi> yeni =(new)> what's coming on top of , what comes next
Yüğenge > yenge =(brother's wife)> came over marriage, added to the family later (new bride)
Yüğ-üne /Yeğ-ine > yine/ gene =again /over and over > yeniden = anew /once more
Yüğ-en-mek> yenmek: "To overcome, to cope with, to subdue" = "To win"
Yüğ-en-el-mek > yenilmek: "To be overcome, to be subdued, to show weakness" = "To be defeated"
Yüğengil > yengil =remains on top of, light, weak
Yüğençe > yinçe =ince = thin /slim
Şan= Glory, splendor 單于 > Şan-Yüğ =Exalted glorious
Yormak: "To arrive over someone (too hard), to go onto it too much" = "To tire"
(Yörmek)> Örmek: "To operate on something, weave on top" = "To weave"
(Yör-et-mek)>örütmek> Örtmek= cover up
(Yörümek)> Yürümek: "To go on, to reach over something, to get somewhere, to go ahead" = "To walk"
Yüzmek: "To go by peeling off the surface of something" = "To swim" / ~skinning
Yülümek: "To go by rubbing on the surface of something" = "~To glide"
Yalamak: "To take it by swiping from the surface" = "To lick"
Yolmak: "To pluck, tear off, pull by snatching over" (~flatten the top)
Yılmak: "To throw down from the one's own top (~get bored), to hit the ground from above (yıldırım=lightning…yıldız=star)
Yurmak: to pull onto, cover over (yur-ut>yurt=tabernacle) (yur-gan>yorgan=quilt)
Yırmak=to bring it on top of, to take it off (yırışmak>yarışmak= to race> to overcome each other)
(Yır-et-mak)>Yırtmak= to tear, to take from inside-out or bottom to top (by pulling from both sides) (~tide over, ~get rid of it)
Yarmak= to split in, to tear apart, to halve, separate by cutting off
Yaratmak= to reveal it, bring it out, to create
Yermek=to pull down ,pull to the ground (~to criticize)
Germek=to tense> to pull it in all directions > Sermek= to spread it in 4 directions
Yıkmak: "To overthrow, take down from top to bottom, turn upside down" = To demolish
Yığmak: "To stack, put on top of each other, dump on top of each other" = To pile up (yığlamak=shed tears over and over, cry over)
Yağmak: "To get rained on, to get spilled on" = To rain
Yakmak: "To burn out, to purify matter by heating and removing mass, to reduce its volume = To burn
Yoğmak: "get concentrate, tighten and purify, be compressed and narrowed, ( get rid of one's own mass > ~get dead)
Yoğurmak: to tighten, thicken, reduce volume, give consistency = to knead
(Yogurt=condensed milk product)
Yuğmak=to purify squeezing and clean / Yuğamak>yıkamak= To wash
Yiv = pointed, sharp, groove (yivlemek= to sharpen the tip)
Yuvmak: "To squeeze thin out, narrow" = "To thin" (yuvka>yufka= thin dough) (yuvka>yuka=thin, shallow) (yuvuz>yavuz=thin, weak, delicate)
Yuvarlamak=to round off, narrow down by turning (yuva=nest (smallest shelter) (yavru= cub (smallest)
Yummak: "To shut by squeezing, close tightly" = ~To close
Yumurmak: "To make it close inward" = ~To clench (yumruk=fist) (yumurta= egg)
Yumuşmak: "To be completely enclosed by oneself" =~To soften (yumuşak=soft )
Bal = Honey
Bal >Mar > Mer > Mel > Mil =(yumuşak, melul, balsam, hoş kokulu, tatlı)
Mel >Melo > Melit > Melis =( yummy, mellow, balmy, malleable, dessert, sweet)
Mal= sweet-tempered, docile, obedient animal / ~inconsiderate, manipulable person, ~like nerdy
Al-Bal (red-sweet) =Alpal >Apple >Afal = Almela>Almıla >Alma > Elma
(the dessert)> Alba> halba > halva> salva> halma>(bal-xlava)> xlapa> crepe> crema> xleb> sahleb> mahaleb..
Mel-ak (sweet-white)>(Mela >Mar >Milo >Melon >Melam) Melak>>>Milk >>>Lak ?
(sweetie) >Malak> balak > bala >>> bella ? >> well ?
(Ma-hoş-mela)> Moş-mela > Muşmula = Medlar ( not so pleasant but yummy)
Meltem= mellow wind = breeze
Mel-melat > marmelat = marmellata, marmalade
Melisa = balm / jam / rosin
Melamine = a type of chemical resin
(Mel-hem)> merhem=(almost-balm) > ointment
(Mel-sumac) merşumak> mercimek = lentil
Mel-audio = melody
(Dağ = mountain)> height > sublimity
(tow/toğ/tao/tai/tav/tag/day/doy)>> high/ 塔 / 高 /ضيقة /ضيق >> to come up / to rise / to come closer/ coming out
dev/deva/devasa/diva/dheu/theo/theus/zeus/大>> (huge /great) /too / da / daha / dahi
(dar /tar /dai /tay /tav /dae /too /toi) >> narrow / nearest /stuck / compressed / solid / hard / durable
Phone / Phoon/ Fun / Wajan / Wehen = (Esen/ Esinti / Rüzgar/ Ses ) - Wind / Breeze / Sound / Voice
Dae-vane /tow-fun / tai-wen/ too-phone/ typhoon/ 大风 = (loud sound) >> hard-strong wind
Dağ= litosferik tabakaların sıkışarak yükselmesi / compression and rise of lithospheric layers
Dar-lık= to rise upwards by squeezed, feeling of height, feeling of being squeezed
Dar = narrow / nearest /stuck / compressed / solid / hard / durable
Dar = birbirine yaklaşmış / sıkışık / sıkışmış / sıkıştırılmış / sağlam / sert / dayanıklı
Darlık= sıkışarak yükselmek, yükseklik hissi, sıkışma duygusu
Dar = yakın olmak , alakalı olmak, ilgilenmek / to be close, to be involved, to be interested
Hüküm-dar = Hükümle ilgilenen , hüküm veren = ~sovereign, monarch
Mihman-dar = Misafire yakın olan , misafire alaka gösteren = ~hostess
Manidar = ~deep meaningful
Darülaceze =(diyar-u-el-aceze) Acizerle (ilgilenilen) alakalı yer = ~hospice
Dai-u > nearest-he = Dayı = (materal) uncle
Tai-tsu> nearest-that = Teyze = (materal) aunt
Toy = meeting /ceremony/feast/ immature-game boy
Toy-gün= Düğün > wedding /结婚
Kurula-toy > Kurultay = scheduled meeting / council
(Dai-emek)> Dayamak =to base on /make it support/fasten down / get it closer well to
(Dai-en-mak)> Dayanmak= to recline upon / stay strong /be close literally
(Dai-et-mak)>Dayatmak = to impose / insist / keep it completely nearest to
Yanardağ ile ilgili / pertaining to a volcano
Dağ-et-mak >Dağıtmak = to distribute /to deal out / to deploy
Dağ-al-mak >Dağılmak = to get dispersed / to go to pieces
Dağ-la-mak = krater şekline çevirmek / cauterize
(Doğ-umak) = Doğmak = to come up / rising up / come into the world > to born
Doğ-ğur-mak= Doğurmak= to make this come up > bring this into the world > to give birth
Doğu=the direction where the sun comes up > East / 东方
(Doy-umak) = Doymak = to rise to the top / to be full
Doy-ğur-mak= Doyurmak=to satiate > to make it full > to feed
(doyuk)Tok= has peaked, satiate, full
(Tik) Dik= direct to endpoint / ~upright Dikey= vertical
(Dik-uğru) =Doğru = right direction = true
(Dik-uğur-al-mak) = doğrulmak= to stand up / straighten up
Doğru = (which direction goes direct to the endpoint) Doğrusal= ~Linear
Diken= thorn
Dik-mek =to make directly them overlap each other at the endpoints > sew / sow
Doğa= upper surface structure of the earth > nature
Doku = surface structure, texture
Doku-mak=to weave (on the surface)
(Toku-en-mak) Dokunmak=to touch / to contact the surface of..
Quluq / gülük / quluk, gülk, ( kuluçka hayvanı =hatching poultry/ winged animal)
Tai-quluk / Tao-qulk / Taw-gülük >Tai-guk >Toyuk / Tavuk = chicken / hen
(Toğuşgan) Taw-eşqen > Tavışgan / Tavuşğan >Tavuşan > Tavşan = rabbit / hare
Turgay Hoca Kazım Mirşanın Deşifre ettiğini söylediği Yemen Yazıtlarında R-M-T harfleri yok, yüzlerce yazıta baktım bu harfleri bulamadım, sadece küçük bir yazıtta Kazım Mirşan P harfini T olarak okumuş, T diye okuduğu harf aslında Yunan Alfabesinden bildiğimiz Π harfinin başka bir yazılış şekli, belkide bir dönem bir Kabile Π harfinin ortasına yatay bir çizgi çekerek yazmışlardır. Bence Yemen yazıtlarını Kazım Mirsanda çözememiş. Bu nasıl bir dilki R-M-T harfleri hiç yok, Dünyadaki bütün dillerde, Amazonlar da yaşayan Kabilelerde, Avustralya'da Aborjinlerde bu hafler varlar. Bence bir tuhaflık var.
Şöyle bir baktım Kazım Mirşan'ın Yemen Alfabesinde Ç ve Y harfLeride bulunmuyor, M-T-R-Ç-Y harfleri yok.
Çok verimli ve güzel bir yayın olmuş, devamını dileriz..
Yani dünyanın başına ne gelmişse sizi inkardan sizi yok saymaktan gelmiş öyle mi😂