Bu sohbetler tek seferlik dinlenecek sohbetler hiç değil. Muhteşem hikayelerle dolu dev bir sahnedir dünya. Yeni hikayelere yer açmak için sahneden çekilir insan. Gidenlere selam olsun. ❤Huuu...
La Faile İllallah ifadesi ve yaşantısı tüm fiillerin hakiki faili yalnızca Allah'tır. İnsanın idrak yolculuğunda bu anlayışa varması, nefsin yüklerinden kurtulması için büyük bir adımdır. Bu ifade, kişinin her olayda Allah'ın kudretini, iradesini ve tecellisini görmesine vesile olur. Böyle bir farkındalık insanı tevekkül ve huzur içinde bir yaşam sürmeye yöneltir. Ne güzel bir teslimiyet hali, değil mi...❤
Vahdet bakışı, insanın yaşamındaki tüm olayları, karşılaştığı insanlar ve durumları bir ayrılık, bir yabancılaşma değil, birliğin yansıması olarak görmesini sağlar. Bu bakış açısı, insanın her şeyin özde bir olduğunu kabul etmesine, olumsuzlukları ve zorlukları bile kendini tanıma ve bütünleşme sürecinin bir parçası olarak değerlendirmesine yol açar. Yaşanılan her şey, bir öğretmen gibi kabul edilir ve bu durum insanı içsel anlamda olgunlaştırır.
Kadir Abi sen doğru olanı yapmışsın. Varlık, O'nun varlığıdır. O'nun varlığında, bana kim ne yapabilir ki? Elbette bedenime zarar verebilirler, ama ruhuma asla. Çünkü ruhum, O'ndan bir nefha, O'nun yansımasıdır. Bedenim fani, ruhum ise ezeli ve ebedidir. Dışsal olaylar, sadece beni kendimi tanımaya ve farkındalığımı artırmaya yönlendirir. İnsanların ve durumların etkisi, bedenle sınırlıdır. Gerçek olan, dışsal etkiler değil, içimdeki ilahi huzurdur. Her şeyin O'ndan geldiğini kabul ettiğimde, kimse ruhuma dokunamaz. Çünkü varlık, yalnızca O'nun varlığıdır.
Eğer her şeyin kaynağı olan Allah, tıpkı güneşin farklı renklerdeki ışınları gibi sonsuz çeşitlilikte tezahür ediyorsa ve insan bu tezahürlerden sadece biri olarak hayatiyetini tamamen O’ndan alıyorsa, insan neden kendisini Allah’tan ayrı görür? Allah’tan gelen bu sınırsız kudrete rağmen, nasıl olur da insan kendi bağımsız iradesine ve gücüne sahip olduğunu düşünebilir? Bu ayrılık yanılsamasına insanı ne sürükler? İnsanın kendisini Allah'tan ayrı görme yanılsaması, esasen varlık bilincine dair bir farkındalık eksikliğinden kaynaklanır. İnsan, bu dünyada doğduğu andan itibaren bedensel ve zihinsel sınırlarla karşı karşıya kalır. Bu sınırlar, insanın çevresiyle, bedeniyle ve zihniyle kurduğu ilişki sonucunda "ben" duygusunu güçlendirir. Ego olarak adlandırılan bu benlik algısı, insanın ayrı ve bağımsız bir varlık olduğuna inanmasına yol açar. Kendi seçimlerinin, düşüncelerinin ve eylemlerinin tamamen kendisine ait olduğunu düşünerek, iradesinin bağımsız olduğu yanılsamasına kapılır. Oysa hakikatte, insanın varoluşu ve tüm eylemleri, ilahi bir kaynaktan gelir. İnsan, bu gerçeği unutup kendisini bireysel bir güç ve iradeye sahip olarak algıladığında, Allah’tan ayrı bir varlık gibi davranmaya başlar. Bu yanılsamanın temelinde ise sınırlı bir algı dünyası yatmaktadır. İnsan, sınırsız ve mutlak olan Allah’ın tecellilerinden sadece biridir ve bu gerçeği idrak etmek, kişinin kendini varlığın bir parçası olarak değil, bütünün bir yansıması olarak görmesini sağlar. Ancak dünya hayatındaki dünyevi perdeler, insanın bu ilahi bağlantıyı tam anlamıyla idrak etmesini engelleyebilir. Ne zaman ki insan bu farkındalığa ulaşır, işte o zaman bağımsız bir irade sahibi olmadığı gerçeği ile yüzleşir ve her şeyin Allah’ın dilemesi ile vuku bulduğunu kavrar.
Ne mutlu bize, sağolun varolun
Es selamun aleykum güzel abim
Allahin rahmeti ve bereketi üzerinize olsun🥀 hürmetler
Yüce Allah turgut efendiye de bizlere de saglık sıhhat iyilik güzellıkler versin.
yar bana hep nazar eyler bakar bakar güzar eyler
💙🤲💙❤🤲💙
❤Aleykümselam!💙
Bu sohbetler tek seferlik dinlenecek sohbetler hiç değil. Muhteşem hikayelerle dolu dev bir sahnedir dünya. Yeni hikayelere yer açmak için sahneden çekilir insan. Gidenlere selam olsun. ❤Huuu...
Allah ın selamı rahmeti ve bereketi üzərinize olsun inşallah Efendim Mürşid'im 🌹🌹🌹
❤️❤️❤️🌹🌹🌹Huu
Çok çok ama çok güzeldi🌹💚
Teşekkürler guzel sohbetiniz için ❤❤
İYİ Kİ VARSINIZ EFENDİM 🌹🌹🌹
La Faile İllallah ifadesi ve yaşantısı tüm fiillerin hakiki faili yalnızca Allah'tır. İnsanın idrak yolculuğunda bu anlayışa varması, nefsin yüklerinden kurtulması için büyük bir adımdır. Bu ifade, kişinin her olayda Allah'ın kudretini, iradesini ve tecellisini görmesine vesile olur. Böyle bir farkındalık insanı tevekkül ve huzur içinde bir yaşam sürmeye yöneltir. Ne güzel bir teslimiyet hali, değil mi...❤
❤❤🌹
Avam olanlar ne yapacağım çabasında iken Arif olanlar ne yapacak diye bekler. Bekleyen derviş muradına erermiş. 😊🙏Huuu...
Vahdet bakışı, insanın yaşamındaki tüm olayları, karşılaştığı insanlar ve durumları bir ayrılık, bir yabancılaşma değil, birliğin yansıması olarak görmesini sağlar. Bu bakış açısı, insanın her şeyin özde bir olduğunu kabul etmesine, olumsuzlukları ve zorlukları bile kendini tanıma ve bütünleşme sürecinin bir parçası olarak değerlendirmesine yol açar. Yaşanılan her şey, bir öğretmen gibi kabul edilir ve bu durum insanı içsel anlamda olgunlaştırır.
SOHBETİNİZE DOYUM OLMUYOR , İSTABULDAN SEVGİ VE HÜRMETLER .
Kadir Abi sen doğru olanı yapmışsın. Varlık, O'nun varlığıdır. O'nun varlığında, bana kim ne yapabilir ki? Elbette bedenime zarar verebilirler, ama ruhuma asla. Çünkü ruhum, O'ndan bir nefha, O'nun yansımasıdır. Bedenim fani, ruhum ise ezeli ve ebedidir. Dışsal olaylar, sadece beni kendimi tanımaya ve farkındalığımı artırmaya yönlendirir. İnsanların ve durumların etkisi, bedenle sınırlıdır. Gerçek olan, dışsal etkiler değil, içimdeki ilahi huzurdur. Her şeyin O'ndan geldiğini kabul ettiğimde, kimse ruhuma dokunamaz. Çünkü varlık, yalnızca O'nun varlığıdır.
Eğer her şeyin kaynağı olan Allah, tıpkı güneşin farklı renklerdeki ışınları gibi sonsuz çeşitlilikte tezahür ediyorsa ve insan bu tezahürlerden sadece biri olarak hayatiyetini tamamen O’ndan alıyorsa, insan neden kendisini Allah’tan ayrı görür? Allah’tan gelen bu sınırsız kudrete rağmen, nasıl olur da insan kendi bağımsız iradesine ve gücüne sahip olduğunu düşünebilir? Bu ayrılık yanılsamasına insanı ne sürükler?
İnsanın kendisini Allah'tan ayrı görme yanılsaması, esasen varlık bilincine dair bir farkındalık eksikliğinden kaynaklanır. İnsan, bu dünyada doğduğu andan itibaren bedensel ve zihinsel sınırlarla karşı karşıya kalır. Bu sınırlar, insanın çevresiyle, bedeniyle ve zihniyle kurduğu ilişki sonucunda "ben" duygusunu güçlendirir. Ego olarak adlandırılan bu benlik algısı, insanın ayrı ve bağımsız bir varlık olduğuna inanmasına yol açar. Kendi seçimlerinin, düşüncelerinin ve eylemlerinin tamamen kendisine ait olduğunu düşünerek, iradesinin bağımsız olduğu yanılsamasına kapılır. Oysa hakikatte, insanın varoluşu ve tüm eylemleri, ilahi bir kaynaktan gelir. İnsan, bu gerçeği unutup kendisini bireysel bir güç ve iradeye sahip olarak algıladığında, Allah’tan ayrı bir varlık gibi davranmaya başlar. Bu yanılsamanın temelinde ise sınırlı bir algı dünyası yatmaktadır. İnsan, sınırsız ve mutlak olan Allah’ın tecellilerinden sadece biridir ve bu gerçeği idrak etmek, kişinin kendini varlığın bir parçası olarak değil, bütünün bir yansıması olarak görmesini sağlar. Ancak dünya hayatındaki dünyevi perdeler, insanın bu ilahi bağlantıyı tam anlamıyla idrak etmesini engelleyebilir. Ne zaman ki insan bu farkındalığa ulaşır, işte o zaman bağımsız bir irade sahibi olmadığı gerçeği ile yüzleşir ve her şeyin Allah’ın dilemesi ile vuku bulduğunu kavrar.