Bismillahirrahmânirrahîm “Öyle insanlar vardır ki, ne bir ticaret, ne bir alışveriş onları Allah’ı zikirden, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoyamaz.” (Nur, 24/37)
Yusuf 54.Ayet: Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim. Onunla konuşunca: Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi. Yusuf 55.Ayet: «Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim» dedi. Yusuf 56.Ayet: Ve böylece Yusuf´a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Ve güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz. Ayetin önünü arkasını okumadan Allah'ın peygamberine iftira atıyorsunuz Yusuf 54.Ayet te anlatıldığı gibi kral onu baş danışmanı olarak atıyor yani kral zaten iman etmiş. Yusuf 56.Ayetten de anladığımız Yusuf peygamper Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmedebiliyordu. Yusuf 76.Ayet: Bunun üzerine Yusuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini (aramaya) başladı. Sonra da onu, kardeşinin yükünden çıkarttı. İşte biz Yusuf´a böyle bir tedbir öğrettik, yoksa kralın kanununa göre kardeşini tutamayacaktı. Ancak Allah´ın dilemesi hariç. Biz kimi dilersek onu derecelerle yükseltiriz. Zira her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır. Yusuf 76.Ayet: Fe bedee bi ev'iyetihim kable viai ehihi summestahraceha min viai ehih kezalike kidna li yusuf, ma kane li ye'huze ehahu fi dinil meliki illa ey yeşaellah, nerfeu deracatim men neşa', ve fevka kulli zi ilmin alîm. Yusuf 76.ayette de eğer ayetin arapçasına bakarsanız Allah kanunları din olarak anlatıyor. ( fi dinil meliki illa ey yeşaellah - kralın dinine göre kardeşini alıkoyamayacaktı) Ayetler ışığında anladığımız Hz. Yusuf Allah bir konuda hüküm indirdiğinde onunla hükmedebiliyordu. Söylediklerinizi bir daha gözden geçirin çünkü ifatira attığınız zat Allah'ın güzide bir peygamberi sıradan biri değil.
Allah razı olsun kardeşim benim anlatmak istediğimi çok güzel bir şekilde anlatmışsın bunlar da sürekli Hz Yusuf'u örnek alıyorlar yaptıkları dizide yanlış gösteriyorlar
Seni Rabbimize havale ediyoruz! Rabbim sana hak ettiğini versin. Neden bu ayetin Sebi nuzulunu söylemedin? Ayetleri eğip büküyorsunuz! Rabbim sizin gibi hocalara hakk ettiğinizi versin. Rabbim size Hidayet etsin.
Nahl Sûresi 78. Ayet Bismillahirrahmanirrahim Allah sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmez halde çıkardı; size kulaklar,gözler ve kalpler verdi. Umulur ki şükredersiniz.
"Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler." YUSUF SURESI 40 AYET
Hocam meal ile tefsir arasındaki farkı ne güzel de göstermiş,emek vermiş,anlatmış.Allah razı olsun,hem hocamdan hem de yayınlayan Maksat 114 kanalının arka tarafındaki emekçilerden.
"İki söz vardır ki onlar dile hafiftirler, terazide ağırdırlar; Rahman olan Allah'a sevimlidirler, bunlar: 'Sübhânellâhi ve bihamidihî, Sübhânellâhil'azîmi./ Allah'a hamd ederek O'nu noksanlıklardan tenzih ederim, Yüce Allah'ı tenzih ederim.'." (Buhari, Kitâbu'd-Daavât, 65)
Her kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse onlar kâfirlerin ta kendileridir. (Maide 44) O hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez (Kehf26) Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun (şirk) dışında kalanları dilediği kimse için bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa, hiç şüphesiz büyük bir günahla iftirada bulunmuş olur. (4/Nisâ, 48) Sizin O’nu bırakıp da ibadet ettikleriniz, ancak sizin ve babalarınızın koyduğu, Allah’ın hakkında hiçbir delil indirmediği birtakım isimlerdir. Hüküm yalnızca Allah’ındır. O, kendisinden başkasına kulluk/ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (12/Yûsuf, 40) Andolsun ki biz her ümmet arasında: “Allah’a ibadet/kulluk edin ve tağuttan kaçının.” (diye tebliğ etmesi için) resûl göndermişizdir. Allah içlerinden kimisine hidayet bahşetti, kimisine ise sapıklık hak oldu. Yeryüzünde gezip dolaşın ve yalanlayanların akıbetinin nasıl olduğuna bir bakın. (16/Nahl, 36) Tağuta kulluk etmekten kaçınıp Allah’a yönelenlere müjde vardır. Kullarımı müjdele. (39/Zümer, 17) 50 . Yoksa cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen inanmış bir kavim için kim Allah’tan daha güzel hüküm sahibi olabilir? (5/Mâide, 50)
@@elifmuglu3034 Allah, kimi hidayet etmek isterse onun İslam’ı (kabul etmesi) için göğsünü genişletir. Kimi de saptırmak isterse gökyüzüne yükseliyormuş gibi göğsünü dar ve sıkıntılı yapar. Böylece Allah, iman etmeyenleri ricse/pisliğe/azaba mahkûm eder. (veya ricsi iman etmeyenlerin üzerine yığar.) (6/En'âm 125) Sen sevdiğini hidayet edemezsin, fakat Allah dilediğini hidayet eder. O, kimin hidayete (uygun olduğunu) en iyi bilendir. (28/Kasas, 56)
Nahl / 114. Ayet Bismillahirrahmanirrahim Öyleyse, Allah’ın size rızık olarak verdiği helâl ve temiz nimetlerden yiyin. Eğer yalnız Allah’a kulluk yapıyorsanız O’nun nimetlerine şükredin
@@irembuslu5315 Günahlar ikiye ayrilir: dinden çıkarıcı ve dinden çıkarmayan günahlar. Dinden çıkarıcı günahlara örnek: Allah'in dini ile alay, Kuranı pisliğe atmak, Küfür meclislerinde oturmak, Şeriata aykırı kanunlar çıkarmak. Bunları yapan kişi kalbine / niyetine bakılmaksızın tekfir edilir. Kalbinde bu fiileri helal veya haram görmesi onu Küfürden kurtarmaz Dinden çıkarmayan günahlarda kişi helal görmediği sürece dinden çıkmaz.
Nasıl bir İslami alt yapınız var bilmiyorum öncelikle yargılamıyorum sizi ama muhtemelen akaid ilmi vs okumamışsınız. Bu anlattıkları hocanın kendi düşünceleri değil burada cümleye "bence " kelimesi ile başlamadı fark ettiyseniz. Hocanın hatası kaynak vermeden konuşmak , ama araştımak da bizlere farz. Şahsen 7-8 yaşlarımızdan itibaren her yaz giderdim camiye orada yaşımıza uygun akaid yani inanç , fıkıh, siyer gibi bir çok dersi öğretirlerdi. Allah'ın koyduğu her hükmü harfi harifne yapamıyoruz ama her yapamadığımız amelde dinden çıksak küfür işlemiş olsak sence de çok merhametsizce olmaz mıydı? Burada inkar etmek ve yapamamak arasında çok keskin bir sınır var. "İmanın tanımı kalp ile tasdik dil ile ikrardır".
@@irembuslu5315 Ehl-i Sünnet küfre rızayı küfür, zulme rızayı zulüm, günaha rızayı da günah olarak kabul etmiştir. Kim şer‘î bir gerekçesi olmaksızın küfre rıza gösterir, onu güzel görür veya onun meşruiyetini kabul ederse kesinlikle Allah’ın dini ile olan tüm bağlarını koparmış ve küfre girmiş olur. Malum olduğu üzere rızanın yeri kalptir. Bir kimsenin bir işe razı olup olmadığını bilmemiz aslen mümkün değildir. Çünkü razı olup-olmamak kalbin amellerindendir. Ancak İslam bunun için bir takım alamet ve karineler ortaya koymuştur. **Bu karineler, kişinin bâtınına delalet eden lafzî ve amelî karinelerdir. Bizler bunlar sayesinde kişinin kalbinde yer eden şeylerin hakikatlerine muttali oluruz.** Amelî karineler kalpte yer eden inancı dışa vuran zahirî amellerdir. Bunlar sayesinde kişinin iç dünyasında hâkim olan düşünce ve inançlar bilinir. İkrah olmaksızın bu amellerden birisini işleyen kimseye “Sen bunu kalben helal görüyor musun?” veya “Sen kalben bundan razı mısın? diye sormaya gerek yoktur. Diğer bir ifadeyle, böylesi amelleri işleyen birisine bu amellere kalben razı olup-olmadığı hususunda lafzî karineler aracılığına ihtiyaç duyulmaz. Çünkü o bunları işlemek sureti ile zaten küfre kalbini açmış ve ona razı olmuştur. Olay, lafzî karinelere ihtiyaç duymayacak kadar kesinlik kazanmıştır. Bir şeyi helal ve haram kılmanın veya bir şeyi serbest ve yasak addet menin üç sureti/şekli vardır. 1. Kalp İle: Bu, hırsızlık, adam öldürme, içki içme, zina etme ve faiz yeme gibi Allah’ın haram kıldığı fiillerin caiz olduğuna, böylesi şeylerin yasak olmaması gerektiğine kalben inanmak sureti ile olur. Allah’ın helal kıldığı ve emrettiği fiilleri yasak kabul etmekte böyledir. Bu şekilde inanan bir Müslüman böylesi bir inanca kapıldığı andan itibaren, İslam bağını boynundan atmış ve dinden çıkmış olur. 2. Dil İle: Bu, üstte sayılan şeyleri dil ile gündeme getirmek sureti ile olur ki, böylesi birisi de kesinlikle dinden çıkar. 3. Hal ve Davranış İle: Bu da Allah’ın haram kıldığı fiilleri sırf hal ve davranışlarıyla helal sayma ve caiz görme şeklinde olur. Bu gün devlet mekanizmalarını elinde bulunduran kimselerin içine düşmüş oldukları durum genelde bu kısma girmektedir. Onlar belkide zinanın, içkinin, kumarın ve benzeri muharrematın haramlığını kabul etmektedirler. Ama hal ve tavırları bu sayılan haramları adeta helal saymakta ve bunların olabileceğini işar etmektedir. Öyle kanunlar çıkarmaktadırlar ki sanki Allah’ın yasakladığı bu fiiller aslında serbestmiş gibi addedilmektedir. hal ve tavır ile helal ve haram kılma hakkindaki ayetler: "Şüphesiz ki Allah’ın yanında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden itibaren, Allah’ın Kitabı’nda on ikidir. Bunlardan dördü (içinde savaşmanın yasak olduğu) haram aylardır. İşte dosdoğru din budur. (Öyleyse) bu aylar içinde (Allah’ın sınırlarını çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin. Müşriklerin sizlerle topluca savaştıkları gibi, siz de onlarla topluca savaşın. Bilin ki Allah, muttakilerle beraberdir. (Şahsi arzu ve isteklere göre) haram ayların (yerlerini değiştirip) ertelemek, küfürde ileri gitmektir. Bununla kâfirler saptırılır. Allah’ın haram kıldığına sayı bakımından uydurmak için onu bir yıl haram, bir yıl da helal kılıyorlar. Böylelikle Allah’ın haram kıldığı (ayları) helal kılmış oluyorlar. Kötü amelleri onlara süslü gösterildi. Allah, kâfirler topluluğunu hidayet etmez." (9/Tevbe, 36-37) Bu ayetle alakalı olarak “Tahkîmu’l Kavânîn” adlı kitabın şerhinde şöyle denilmektedir: “Allah-u Teâlâ, Araplara dört ayda savaşmayı haram kılmıştı. Araplar ise kendi isteklerine göre işlerine gelince, Allah’ın haram kıldığı ayların yerlerini değiştirip, haram ayları kendileri için helal sayarak o aylarda savaşıyorlardı. Allah-u Teâlâ bu ayette de haram kıldığı ayların ne şekilde ve ne sebeple olursa olsun helal kılınmasını küfürde bir artış olarak isimlendirmektedir. Dikkat edilirse burada haram aylarda savaşmanın küfür olduğu söylenmemiş, bilakis Allah’ın haram kıldığı ayların helalleştirilmesini yani, Allah-u Teâlâ’nın şeriatının değiştirilmesinin küfür olduğu vurgulanmıştır. Allah-u Teâlâ’nın haram kıldığı bir ayı başka bir ayla değiştirmek ve onu helal olarak telakki etmek küfürde bir artış olduğuna göre, Allah’ın indirdiği esasları tamamen iptal edip yerine beşeri kaynaklı kanunları ikame etmenin, Allah’ın emirlerine düşmanca kanun ve yasaklar çıkarmanın, Allah’ın haram kıldığı, şeytanın ameli olan birçok fiili helal kılmanın hükmü, küfrün son mertebesi değil midir acaba? İmam Kurtubî şöyle demekte dir: “Bu, Arapların çeşitli küfür türlerini kendilerinde toplamakla birlikte, yaptıkları böyle bir işin mahiyetini de açıklamaktadır. Böylelikle helal ve haram kılma yetkisinin kendi ellerinde olduğu iddiasında bulunmuş ve arzularının doğrultusunda kanaat belirterek, kendiliklerinden dinle olmayan böyle bir uygulamayı ortaya koymuşlardır. Bunun sonucu olarak da, Allah’ın haram kıldığı bir şeyi helal kılmışlardır. Oysa müşrikler hoş görmese dahi Allah’ın hükümlerini hiç kimse değiştiremez.” İbn-i Hazım bu ayete dair şunları söylemektedir: “Kur’an’ın indiği Arapça dilinin gereği olarak, bir şeyin fazlasının o şeyin cinsinden olması gerekmektedir. Bu ayette “küfürde ileri gitmektir” lafzı, haram ayların yerlerini değiştirmenin küfür olduğunu göstermektedir. Bu ayların yerlerini değiştirmek bir ameldir ve Allah’ın haram kıldığını helal kılmaktır. Bu sebeple her kim Allah’ın haram kıldığını bildiği bir meseleyi helal yaparsa kâfir olur. (“Hâkimiyet Mefhûmu Tahkîmu’l-Kavânîn Şerhi”, sf. 43, 44. Kurtubî’nin sözleri için bkz. “el-Cami‘ li Ahkâmi’l Kur’an”, 8/225; İbn-i Hazm’ın sözleri için bkz. “el-Fisal”, 3/245. )
@@irembuslu5315 “Kesilirken üzerlerine Allah’ın adı zikredilmeyen hayvanları yemeyin. Bunu yapmak Allah’ın yolundan çıkmaktır. Şüphesiz ki şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için dostlarına fısıldarlar. Eğer onlara itaat ederseniz/uyarsanız muhakkak ki sizde müşrik olursunuz.” (En’am, 121) Allah-u Teâlâ ölmüş hayvanın etini yemeyi yasaklayınca Mekkeli müşrikler Müslümanlara: «Ölmüş hayvanı siz öldürünce (kesince) helal oluyor da Allah (tabii bir ölümle) öldürünce niye helal olmasın!» diye itirazda bulundular. Bu itiraz karşısında bazı Müslümanların kalbinde bir şüphe hali belirdi. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ bu ayeti indirdi.Ayet, Allah’ın haram kılmış olmasına rağmen ölü hayvan etini yiyen kimselerin sırf müşriklere itaat ettiklerinden ötürü şirke düşeceklerini bildirmektedir. İbn-i Kesir der ki: “Eğer siz Allah’ın şeriatından başkalarının sözlerine döner ve bunu Allah’ın emrinin önüne geçirirseniz - ki bu şirktir- sizler de müşrik olursunuz.” (“Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azîm”, 2/231. ) İmam Zeccâc der ki: “Bu ifadede, Allah’ın haram kıldıklarından birini helal veya helal kıldıklarından birini haram kabul eden her insanın, müşrik olduğuna bir delil vardır. Çünkü Allah-u Teâlâ, kendisi dışında başka bir hâkim (kanun koyan) kabul edeni müşrik saymıştır. İşte şirk budur.” (“et-Tefsiru’l-Kebir”, Fahreddin er-Râzî, 10/152. ) İbn-i Teymiyye der ki: “İnsan her ne zaman üzerinde icma‘ edilen bir haramı helal veya helali haram yaparsa yahut Allah’ın şeriatı (ndaki hükümleri) değiştirirse tüm fukahâya göre kâfir ve mürtet olur.” (“Mecmuu’l-Fetâvâ”, 3/267.) İmam Kurtubî der ki: “Ayet-i kerime Allah’ın haram kıldığı herhangi bir şeyi helâl kabul eden kimsenin sırf bu nedenle müşrik olacağına işaret etmektedir. Allah-u Teâlâ lâşeyi açık nass ile haram kılmıştır. Dolayısıyla başka bir kimsenin koyduğu bir hüküm ile lâşeyi helâl kabul edecek olursa, o kişi müşrik olur” (“el-Cami‘ li Ahkâmi’l-Kur’an”, 4/56. ) Bu nakillerden de anlaşılacağı üzere bir kimse her ne kadar dili ile aksini iddia etse dahi Allah’ın yasakladığı bir şeyi çıkardığı yasalarla serbest bıraksa veya Allah’ın emrettiği şeyi yasaklayıp suç saysa, böylesi bir kimse kesinlikle dinden çıkmış olur. Bu konuda niyetinin iyi (!) olmasına itibar edilmez. Hiçbir rabbanî âliminde bu meselede ihtilaf etmesi mümkün de ğildir. İbn-i Teymiyye’nin de dediği gibi böylesi bir kimse âlimlerin tama mına göre kâfir ve mürtet olur. "Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var? Şayet (azaplarının kıyamete erteleneceğine dair) kesin bir söz olmasaydı elbette, aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz ki zalimlere can yakıcı bir azap vardır." (42, 21) Allah’ın (cc) izin vermediği şeyleri şeriat hâline getiren, haram-helal, yasak-serbest şeklinde kanunlaştıranlar, Allah’a (cc) şirk koşulan ortaklardır. Çünkü kanun yapma, şeriat belirleme ve yasama Allah’ın (cc) en belirgin sıfatlarındandır. (bk. 12/Yûsuf, 40; 18/Kehf, 26) Yapmış olduğu usulü fıkıh çalışmasıyla büyük beğeni toplayan Hasan Karakaya, kitabında “Hâkimiyet ve Kanun Koyma” başlığı altında şunları söyler: “Egemenlikle kanun koyma yetkisi arasında büyük bir bağlantı bulunmaktadır. Herhangi bir ülke veya bölgeye hâkim olduğu kabul edilen güç, oranın hayat sistemini belirler ve bu sistem de yasa kabul edilir. Cahili topluluklarda, hâkimiyetin insana ait olduğu düşüncesi egemen olduğundan, kişilerin yaşam sistemlerini belirleyen kanunları, ya bir diktatör tağut veya halkın temsilcileri sayılan parlamenter tâğutlar tayin ederler. İslam’da ise, kanun koyma yetkisi, sadece Allah-u Teâlâ’ya aittir. Çünkü İslâm hukuku dinî bir hukuktur. İlahî vahye dayanır. Bu dine göre hâkimiyet (egemenlik) kayıtsız şartsız Allah’ındır. Egemenlik Allah’ın dışında her hangi bir yaratığa ne tümüyle, ne de bölünerek kısmen devredilebilir. Bu husus İslam’da ittifak konusudur. Bütün Müslümanlar, gerçekte hâkimiyetin yalnızca Allah’a ait olduğu ve Allah’ın dışında her hangi bir aciz yaratığın Allah’a has olan bu sıfata sahip olmadığı, bu itibarla kanun koyma yetkisinin de yalnız Allah’a ait olduğu hususunda icma etmişlerdir.” (“Fıkıh Usûlü”, Hasan Karakaya, sf. 19. )
“Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur. ” (Müslim, Tahâret 16) “Bazı kimseler cuma namazlarını terk etmekten ya vazgeçerler veya Allah Teâlâ onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar. ” (Müslim, Cuma 40) “Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur. ” (Müslim, Cuma 27)
Tevbe suresi 31 Allah’ı bırakıp da din âlimlerini, rahiplerini, özellikle Meryem oğlu Mesîh’i rab edindiler. Oysa tek bir Tanrı’ya kulluk etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka tanrı yoktur; O yüceler yücesidir, onların yakıştırdıkları eş ve ortaklardan bütünüyle uzaktır. Tefsir: Nitekim Adî b. Hâtim ile Hz. Peygamber arasında bu âyet hakkında şöyle bir konuşma geçtiği rivayet olunmuştur: - “Yâ Resûlellah! Biz onlara kulluk etmiyorduk ki! - “Peki, onlar size istediklerini helâl, istediklerini haram kılıyorlar ve siz de onlara uyuyor değil miydiniz?” - “Evet!” - “İşte burada söylenen de odur” (Zemahşerî, II, 149; Râzî, XVI, 37). Oy vermek sirktir oy verende kafirdir Yusuf suresi 40 Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah’a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Günahlar ikiye ayrilir: dinden çıkarıcı ve dinden çıkarmayan günahlar. Dinden çıkarıcı günahlara örnek: Allah'in dini ile alay, Kuranı pisliğe atmak, Küfür meclislerinde oturmak, Şeriata aykırı kanunlar çıkarmak. Bunları yapan kişi kalbine / niyetine bakılmaksızın tekfir edilir. Kalbinde bu fiileri helal veya haram görmesi onu Küfürden kurtarmaz Dinden çıkarmayan günahlarda kişi helal görmediği sürece dinden çıkmaz.
Haşhaşi olduğunu ispat etmene gerek yoktu;Oy Kullanmak şirk diyenler CAHİL GAFİL Müslümanları sandıktan uzak tutup kafir ve ZALİMLERİN hüküm sürmesini isteyen MÜNAFIKLARDIR!
@@YOutubeizliyoryani diyorsun ki ben Allaha şirk koşarım rahat ibadet etmek için unutma Allah svt kendisine ibadet etmemizden önce şirk koşmamayı emretmiştir...
Bu insanların en büyük kaçırdığı nokta İslam ile demokrasiyi yanyana koymaları bunu yaptıktan sonra oy versende vermesende önemi yok asıl mesele Müslümanlığı kabul eden insanın bilinçli bir şekilde demokrasiyi reddetmesidir .
Arkadaşlar konuları öyle kıvırıyorlar ki. Siz bunları dinlemeyin. Allah rızası için Şura/21, Araf/54, Kehf/26, Yusuf/40 bu ayetlerin tefsirine bakın. Taberi, Ibni kesir, Şankıti, seyyid kutuba bakabilirsiniz.
Bunun üzerine gözleri çökük, yanakları çıkık, alnı ilerde, gür sakallı, saçlarını kazıtmış, (paçalarını kıvırmış) biri öne geldi ve: «-Allah’tan kork ey Muhammed» dedi. Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz: «-Ben karşı gelirsem Allah’a kim itaat eder? Allah Teâlâ yeryüzündeki bütün insanlar hakkında bana güvenirken siz güvenmiyor musunuz?» buyurdular. Bu esnâda bir kişi Efendimiz (s.a.v)’e, «onu öldüreyim mi?» diye sordu, ama Allah Rasûlü (s.a.v) buna izin vermediler. Zannediyorum ki, bunu soran Hâlid bin Velîd idi. O bedevî arkasını dönüp giderken Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular: «-Şunun neslinden veya bunun arkasından öyle bir kavim türeyecektir ki, onlar Allah’ın Kitâbı’nı okuyacaklar fakat bu onların boğazlarından aşağıya geçmiyecek, onlar okun avı sür’atle delip geçtiği gibi dinden çıkacaklar, ehl-i İslâm’ı öldürecek, puta tapanlara dokunmayacaklar. Eğer ben onlara yetişseydim, Ad kavminin öldürülüşü gibi onları muhakkak öldürürdüm (hiçbirini bırakmazdım)!».” (Buhârî, Enbiyâ, 6, Meğâzî, 61
Türkçe Okunuşu: “…Lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn(zâlimîne).” Anlamı: “Senden başka ilâh yoktur. Sen her türlü noksanlıktan, eşi-ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum” (Enbiyâ 21/87) Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Yûnus’un balığın karnındaki duası لَۤا اِلٰهَ اِلَّۤا اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنّ۪ى كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَ şeklinde idi. Sıkıntıya düşmüş ve başı belâya düçâr olmuş hangi müslüman bu duayı yaparsa, Allah Teâlâ mutlaka onun duasını kabul buyurur.” (Tirmizî, Deavât 81; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 170)
Resmen aklımız ile dalga geçtiniz. İşte bu fikir yani ( kalp ile istemediğin sürece her şeyi yap sadece günahkar ol.) abi böyle bir şey yok artık yeter sizin gibiler yüzünden 100 yıldır böyle devam ediyor. Bir de gücümüz yetmiyor demiş. Abi sıkıldık artık hep aynı cevaplardan. Tevbe suresi 31, maide suresi 43, Yusuf suresi 50, 55, 40 Casiye suresi 18, kehf suresi 26 şura suresi 21. Allah rızası için bakın okuyun nr kadar net
Aynen sana katiliyorum kardes bunlar musrik delilsiz konusuyorlar Yok kalbinle inanmazsan kafir olmazsin ozaman herseyi yap et hep müslüman kal ne bicim mantik bu
hocadan Allah razı olsun konuya açıklık getirmek için konuşma gereğinde bulunmuş ancak İslam kendisinden önce gelmiş tüm dinleri yerin dibine sokup kendisinden sonra gelen tüm zamanlara da hükmetmiştir. Bu her cumada hatırlatılır; Allah katında tek din İslam'dır diye. Peygamber efendimiz ona ayetlerin gelmeye başladığı zamandan ölümünün geldiği vakte kadar hiçbir zaman mümkün gibi gözükmüyor olsa da kafirlerin ve zalimlerin hükmü altına girmemiş ve onları dik bir duruşla reddetmişti ve bu duruşunun gerektirdiği amaç olan Allah'ın şeriatı ile insanlara hükmetmeyi ulaşılacak bir hedef olarak koymuştu. Bu şimdi olduğu gibi o zaman da mümkün gözükmüyordu; anlatılanları bilinenleri ve aktarılanları bir hikaye gibi dinlemenin ortaya çıkardığı hafife alma durumu siz değerli hocaların zihinlerine de gayet yerleşmiş maalesef ki. Şuan yaşadığımız toplumu bu hale getiren demokrasi yalanının içinde olmak yahut destekçisi olmak yahut kalbiyle ona yakınlık duymak günahtır ve İslam'ın hiçbir yerinde buna ilişkin bir hüküm inmemiştir. Kur'an'ın sıfatlarından biri olan "Furkan" yani hak ile batılı ayıran sıfatının izlerini görürsünüz her zerresinde. O yüzden bu gibi hileli, aldatıcı ve asıl hedefi olmayan soruları bile bu şekilde yanlış cevaplamanın doğurduğu algıdan Allah'a sığınıyorum.
Yusuf Aleyhisselama iftira atmak ne büyük günahtır subhanallah.Allah ayetinde Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kafir olanların ta kendileridir diyecek.Ondan sonra kendi peygamberi kafir sistemin bakanlığını krala göre yapacak öylemi ?? Subhanallah Allahtan korkun.Allah buna nasıl izin verir hiç mi akıl etmiyorsunuz.Ayette diyor ki ; “Ve böylece Yusuf'u yetki sahibi yaptık, istediği yerde mekan tutma imkanı verdik. Rahmetimizi istediğimize veririz. İyilik edenlerin yaptıklarını karşılıksız bırakmayız.”Allah Yusuf(a.s) yetki vermiş.Kralın kendi heva ve istediğine göre nasıl yönetsin siz hiç mi düşünmüyorsunuz. “Yoksa siz kitabın bir bölümüne iman edip bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz”Bakara/85
necaşi yemenin kralı idi ,halkından sadece necaşi muslumandı , şimdi necaşi şeriatlami amel etti ? soruyorum size , aaaaa ama kafirdir ozaman ? haşa ve kella , hz peygamber necaşinin cenaze namazini kilmiş , siz peygambere dinmi ogretiyorsunuz eyy hariciiler , peygamberimiz gelse vallahi onuda tekfir edenleriniz çıkar
Hocam yanılıyorsunuz oy kullanmak ile ilgili ayet Şura-21.Ayet. Yoksa onların, Allah'ın dinde izin vermediği şeyi kendilerine meşru kılacak ortakları mı vardır? Eğer azabın ertelenmesine dair kesin yargı sözü olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilir, işleri bitirilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azab vardır. Allah'ın dinde izin vermediği içki,zina,kumar,faiz vb. şeyleri kendilerine helal kılan ortaklar ? Kim acaba bunlar ?
SONUNA KADAR SABREDEREK OKUYABİLİR MİSİNİZ? Konuyu bu kadar çarpıtan nadir insanlardansınız. Biz Muvahhidler ya da sizlerin de tabiriyle selefiler tek bir ayetle yola çıkarak oy vermenin şirk olduğunu söylemiyoruz. Aksine birçok ayetle bu sabittir. Mesela gidin Tevbe suresi 31. ayete ve tefsirine bakın. Mesela gidin Yusuf suresi 40.ayetin tefsirine bakın. Hatta tefsirlere bizim ele aldığımız kaynaklardan değil herkesin kabul ettiği bir şahıs olan Elmalılı Hamdi Yazır'ın tefsirinden bakın bakalım Tevbe 31'i nasıl tefsir etmiş. Hristiyan ve yahudilerin din adamlarını ilah edinme konusunu nasıl ele almış. Vallahi Allah'tan korkun! Hoca diye oraya çıkmışsınız ama lafı dolandırmaktan ve hakkı gizlemekten başka bir şey yapmıyorsunuz! Size bir soru. Diyorsunuz ya kalp ile tasdik etmedikçe oy kullanma fiili kişiyi kafir yapmaz. Peki o oyu kullanıp verdiğiniz yetki ile meclistekiler Allah'a muhalif olarak Allah'ın helallerini haram, haramlarını helal yapmıyor mu? Allah'ın yasak kılmış olduğu zina, kumar, şans oyunu, içki vs. sizin kendi ellerinizle kanun çıkarsın diye meclise gönderdiğiniz insanlar tarafından helal kılınmıyor mu? Halbuki bütün bu saydıklarım Allah'ın bize haram kılmış olduğu şeyler!Öyleyse sizin gidip oy kullanmanız kalbinizde ne olursa olsun Allah'ın hükmünün aksini tasdik etmeniz değil midir? Lafı çarpıtarak da ekliyorsunuz ya bir kimse yaptığı hükmün doğru olduğuna ve Allah'ın hükmünün zamanının geçtiğine inanarak bunu yaparsa kafirdir diye, size yine soruyorum, Allah'ın haramını helal, helalini haram yapma nedenleri zaten nedir? Haşa Allah'ın hükmünün yanlış olduğunu ve kendi hevalarının daha doğru olduğunu ve Allah'ın hükmünün vaktinin geçtiğini düşünmeleri değil midir? Yusuf(a.s.)'da iftira ediyorsunuz! Yusuf(a.s.) küfür devletinde maliye bakanlığı yaptı doğru ancak bütün yetkiler kendisine bırakılmış bir şekilde maliyeyi yönetti! Yani devletin maliye kısmında Allah'ın hükmünü uyguladı! Şimdi ki sistemde böyle bir ortam mı mevcuttur? Siyasiler bizlere gelip siz devletin şu kademesinde Allah'ın hükmü ile mi hükmedin diyorlar, yoksa her konuda bizim hükmümüz ile mi hükmedin diyorlar? Ne olursa olsun bizim hükmümüz ile hükmedin diyorlar değil mi? Allah'tan korkun!☝🏼 Hakkı bu kadar çarpıtarak insanları hatta milyonları arkanızdan sürüklüyorsunuz, Allah'tan korkun!☝🏼
(La havle ve la kuvvete illa billah okumak, 99 derde devadır. Bunların en hafifi sıkıntıdır.) [Hakim] (Allah’ın güç ve kudretinden başka hiçbir güç ve kudret yoktur.)”
Eğip bükmeye gerek yok. Kafir olmaz ama günahkar olursun diyorsun. Allah akıl vermiş sağlamasını yaptığımızda hiç oy vermeyelim ne kafir ne günahkar olalım
Âl-i İmrân Sûresi 31. Ayet Bismillahirrahmanirrahim De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
. *İLİM ÖĞRENMEK VE DARUL ERKAMLA OLMAK VE SABRETMEK* *"Nefsini sabah akşam, rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber tut (SABRET). Gözlerin dünya hayatının süsünü isteyerek bunlardan yana sapmasın.* *Kalbini bizi anmaktan alıkoyduğumuz, keyfine uyan ve işi hep aşırılık olan kişiye itaat etme" (18/Kehf, 28)* Bu ayet de ; *İnsan hayatının iki yönünden bahsediliyor. Ferdi ve Sosyal yönü ayrışmaz bir bütündür.* Biri aksayınca diğeri mutlaka bundan olumsuz etkilenir. Yani toplumsal mücadele alanında yapacaklarımız üzerinde dururken ; ferdi hayatımızı da mücadelenin gerektirdiği gibi şekillendiremezsek, SABRI bu alanda da kuşanamazsak; ilkinde de başarısız olacağımız muhakkaktır. Ayette dikkat çekici diğer bir unsur ferde, dünya hayatının süsüne göz dikmemesi tenbih edilirken, *BUNU BAŞARAN İNSANLARLA BİRLİKTE OLMASI EMREDİLMEKTEDİR.* *TevhiD üzere olan Darul Erkam gibi, Suffa mektebi gibi Tagutu anlatan, Resule sav ittiba eden Cemaat ile olunması emredilmektedir.* Her Müslümanın belki kendi hayatında, belki diğer Müslümanların hayatında gözlemlediği bir vakıadır bu. Dünyanın zenginliği güzelliği çekiciliği, süsü makam malın çocukların kadınların, şeytanın fitnesi gibi; dıştan ve içten gelen isteklerle dünya hayatına karşı çözülmek, savrulmak; kişi tek başına olunca çok daha kolaylıkla mümkün olur. Kişinin nefsi arzularına tek başına karşı durması zordur. Ancak müslüman topluluk içinde aynı şekilde bir zafiyet söz konusu olamaz. Müslümanların birbirlerine karşı hakkı ve sabrı tavsiyeleşme çerçevesinde oluşturdukları oto kontrol ile insanın dünyevileşme eğilimlerine karşı irade ve imanını hakim kılmada yardımcı olacak önemli bir faktördür. Yoksa kendi rızamızla dünya hayatının Aşırı süsüne zenginliğine vs KALBİMİZİ/KENDİMİZİ kaptırır ve sonra Allahı svt anmaktan alı konulur ve aşırılıklara saparız.
Bismillahirrahmanirrahim “Şüphesiz Allah ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin.” (el-Ahzâb, 56) Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem buyurur: “Kim bana bir defa salât getirirse, Allâh o kimseye on defâ salât eder, on hatâsı silinir ve on derece yükseltilir.” (Nesâî, Sehv, 55) Allâhumme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Allahumme salli alâ seyyidina Muhammedin nebiyy'il ümmîyyi ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim. Meali:Allah’ım Efendimiz ümmî peygamber Muhammed’e, evladu iyaline ve ashâbına salât ve selâm eyle.
اِنَّٓا اَنْزَلْنَا التَّوْرٰيةَ ف۪يهَا هُدًى وَنُورٌۚ يَحْكُمُ بِهَا النَّبِيُّونَ الَّذ۪ينَ اَسْلَمُوا لِلَّذ۪ينَ هَادُوا وَالرَّبَّانِيُّونَ وَالْاَحْبَارُ بِمَا اسْتُحْفِظُوا مِنْ كِتَابِ اللّٰهِ وَكَانُوا عَلَيْهِ شُهَدَٓاءَۚ فَلَا تَخْشَوُا النَّاسَ وَاخْشَوْنِ وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَات۪ي ثَمَنًا قَل۪يلًاۜ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ Şüphesiz ki Tevrat’ı biz indirdik. Onun içinde hidayet ve nur vardır. (Allah’a hakkıyla) teslim olmuş olan nebiler o Kitap’la Yahudi olan kimselere hükmeder. Rabbaniler ve din bilginleri Kitab’ı korumakla görevli olduklarından ve Kitab’ın şahitleri olduklarından (insanlar arasında Kitap’la) hükmederler. (Öyleyse) insanlardan korkmayın. (Yalnızca) benden korkun! Ayetlerimi az bir paha karşılığında satmayın. Her kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse onlar kâfirlerin ta kendileridir. (5/Mâide Suresi, 44)(Allah’ın (cc) indirdiği Kitaplara imanın gereği olarak, yönetici makamında olanların ve insanları yönlendiren âlimlerin Kitap’la hükmetmesi gerekir. Kitap’la hükmetmeyi terk etmek, imanı bozmak olduğundan Allah (cc), böylelerine “kâfir” demiştir. Günümüz insanı Kitab’ın bazı hükümlerini terk etmekle kalmamış, Kitab’ın tamamını terk edip onun yerine kendi koydukları yasaları yerleştirmişlerdir. Sadece küfre girmekle yetinmemiş, Allah’ın (cc) en belirgin sıfatı olan kanun yapma yetkisini kendilerinde görerek tağutlaşmışlardır. (bk. 12/Yûsuf, 40))
Adalet çok önemli bi kavram arkadaşlar.. devletin dini adalettir demiş hz.Ali .. adalet yoksa kimsenin ibadeti beni ilgilendirmez bana zulmettikten sonra .. ki ettiler ..
. *LAT MENAT UZZAYA TAPMIYORUZ, ÖNÜNDE EĞİLMİYORUZ Kİ (şirk koşmuyoruz ki) DİYENLERE* Belki de hemen bana itiraz ederek diyeceksin ki: “Çünkü onların karşılarında eğilip kalktıkları putları vardı. Her an bağlılıklarını gösterdikleri Lat, Menat, Uzza gibi putlara ibadet ediyorlardı. Bu sebeple Allah onların imanlarından razı olmadı. Bizim ise elhamdülillah önünde eğilip kalktığımız bir putumuz yok ki!” O zaman ben de sana şunu sorarım: “Madem mesele sadece bir putun önünde eğilip kalkmaksa o halde neden Allah’a iman eden, Musa’yı ve İsa’yı resul olarak bilen ve asla putlara ibadet etmeyen Yahudi ve Hıristiyanların imanından Allahu Tealâ razı değildi. Allahu Tealâ neden onları kafir ve müşrik olarak isimlendirdi acaba?” Aslında cevap çok açık kardeşim. Evet, bu insanlar Allah’ın varlığına iman etmişler, onun Rab olduğunu kabul etmişlerdi. Hayatlarında birçok ibadet mevcuttu. Ancak onlar Allah’a “ŞİRK” koşuyorlardı. Yani sana daha önce de söylediğim gibi tek bir efendiye kölelik yapmıyorlardı. Allah’ı efendi bilmişlerdi ancak Allah ile beraber başka efendileri de razı etmeye çalışıyorlardı. Doğal olarak da Allahu Tealâ onların bu imanlarından razı olmamıştı. Burada yeri gelmişken sana Mekkeli müşriklerin ve Medineli Yahudi ve Hıristiyanların şirkinden bahsetmek isterim. Mekkeli müşrikler aslen hayatları boyunca Allah’a şirk koşmaktan uzak kalmaya çalışan insanlardı. Zira onlar Kâbe’yi tavaf ederlerken devamlı olarak “Emret Allahım! Senin hiçbir ortağın yoktur. Yalnız bir ortağın vardır ki onun da, bütün yetkilerinin de sahibi sensin” diye dua ediyorlardı. Ve Allah’ın en sevgili kulu olmak için uğraş veriyorlardı. Bunun için geçmişte yaşayan salih kimseler olarak düşündükleri şahısların putlarını yapmışlar ve onlar vasıtası ile Allah’a dua edip dualarının kabul edilmesini bekliyorlardı. Şöyle diyorlardı: “Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” (39 Zümer/3) Gördüğün üzere tek amaç Allah’a yakınlaşmaktı. Ancak bunu Allah’ın kendilerine öğrettiği gibi yapmıyorlardı. Allah ile aralarına başka aracılar koyarak yapıyorlar ve böylece şirk günahının içinde kaybolarak “MÜŞRİK” ismini hak ediyorlardı. Medine’de yaşayan Yahudi ve Hıristiyanlara gelince; onların yaşamlarında putlara ibadet etmek diye bir durum söz konusu değildir. Ancak Mekkeli müşrikler nasıl ki ölülere ibadet ediyorlarsa Medine’de yaşayan Yahudi ve Hıristiyanlar da dirilere ibadet ediyorlardı. Din adamlarına, yöneticilerine ibadet ediyorlardı. Peki, kardeşim soruyorum sana! Onların bu ibadetleri nasıldı? Yoksa ehli kitaptan olan Yahudi ve Hıristiyanlar din adamlarına, bilginlerine, yöneticilerine namaz kılıp secde mi ediyorlardı? Yoksa onlar için kurban kesip adaklar mı adıyorlardı? Gel seninle bu sorunun cevabını en yetkili kişiye soralım ne dersin? Allah’ın Resulü’ne... Gidelim onun yanına... Ben eminim ki bu konuda bize çok güzel şeyler anlatacaktır âlemlere rahmet olarak gönderilen o Nebi. Ancak önce Allah-u Teâlâ’nın bizlere şifa olarak indirdiği kitabından bir ayeti hatırlayalım hemen. O şöyle buyurur: “Onlar, Allah'tan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir.” (9 Tevbe/31) Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün bu ayeti okur. O sırada karşısında Tayy kabilesinden, cömertliği ile meşhur Adiy bin Hatem vardır. Kendisi Hıristiyan’dır. Ve o esnada boynunda haç takılıdır. Ayeti duyunca itiraz edercesine söze girer ve der ki: “Biz din adamlarımıza ibadet etmedik ki! Onları rab edinmedik ki...” Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ise şöyle cevap verir: “Sizin din adamlarınız Allah’ın haram kıldıklarını helalleştirdi. Allah’ın helal kıldıklarını ise haramlaştırdı. Siz de onlara itaat ettiniz. İşte sizin din adamlarınıza ibadetiniz bu şekilde olmuştur.” Subhanallah! Görüyorsun değil mi kardeşim! Allah’ın izin vermediği konularda itaat Allah’tan başkasına ibadetmiş. Allah ın razı olmadığı konularda insanların peşinden gitmek Allah'a köleliğin yanında insanlara da köle olmakmış. Peki, nerede kaldı İslam? Hani İslam sadece yerlerin ve göklerin rabbine kölelik yapmaktı? Sadece O’nun emirlerine bağlı kalmak, O’nun sözlerine itaat etmekti! Görmüyor musun kendilerini Allah’ın en sevgili kulları olarak isimlendiren Yahudi ve Hıristiyanlar alimlerine, din adamlarına, yöneticilerine Allah’ın izin vermediği konularda itaat edip uydukları için “Kafir” ve “Müşrik” ismini almışlardır. Allah onların bu amellerini “Yöneticilerine ibadet etmek” olarak isimlendirmiştir. Peki, kardeşim şimdi düşünelim! Biz kime ibadet ediyoruz. Evet namaz, oruç, hac, zekat gibi ferdi ibadetlerde Allah’a ibadet ediyor O’na kölelikte bulunuyoruz. Ya sosyal yaşamımızla ilgili konularda kimlerin emirlerine boyun eğiyoruz. Allah-u Tealâ bizlere hayatımızın her alanında uymamız gereken bir kitap (hüküm, yasa) indirmişken bizler kısa bir süre önce yeni kitaplar (kanunlar) hazırlamaları için bizleri idare edenlere tam bir yetki vermedik mi? Onlar bizlerden aldığı bu yetki ile parlamento denilen kurumda Allah’ın yasakladığı amelleri serbestleştirmiyorlar mı? Onlar bizlerin vekilleri olarak millet meclisi denilen kurumda Allah’ın emirlerini yasaklamıyorlar mı? Bil ki Allah’ın razı olmadığı tek bir konuda dahi beşere itaat etmek, ona ibadet etmek demektir. Ne kadar Müslüman olduğunu iddia edersen et, ne kadar namaz kılarsan kıl, kaç kere hacca gidersen git Allah’ın izin vermediği tek bir konuda dahi Allah’ın dışında kanun koyuculara itaat edersen, onlara uyarsan *Allah’a şirk koşmuş olursun ve* *“Müşrik” ismini alırsın.* Zira Allah (Subhanehu ve Tealâ) şöyle buyurmaktadır: “Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah'a ortak koşanlardan olursunuz.” (6 Enam/121)
(Her gün sabah akşam yedi kere, "Hasbiyallahü la ilahe illahü aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabb-ül arşil azim" okuyan, dünya ve ahiret sıkıntısından kurtulur.) [İbni Sünni] “Bana Allah yeter.O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur.Ben ancak O’na tevekkül ettim.O,yüce Arşın sahibidir”
Kim Sübhânellâhi ve bihamdihî (Allah'a hamd ederek onu noksanlıklardan tenzih ederim) derse; onun için Cennette bir hurma ağacı dikilir.’’ (Sünen-i Tirmizî, Kitabu'd-Daavat, 60)
Allahın indirdiği ile hükmetmeyen zaten amel olarak kalbiyle tasdik etmediği ortaya çıkıyor. Sizin demenizle hiç bir amel küfre sokmaz, çünkü İyi niyetli ler.
Bence Yusuf as'ın durumu farklı, ayetlerden onun bağımsız hareket ettiği anlaşılıyor, yani evet inkarcı bir sistemde idareci olunur yusuf suresi buna delildir ama o idarecinin bağımsız olması koşulu ile. Bugün ki sistemde bu mümkün değil. En basitinden Yusuf as bugün yaşasaydı ve Türkiye'ye Merkez bankası Başkanı veya Hazine bakanı olarak gelseydi sizce bağımsız,faiz sistemine muhalif iktisadi devrimler yapabilir miydi? Ya daha en başından Laiklik ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık yemini edeceğinize dair yemin ediyorsunuz. Yusuf as örneği yanlış bir kıyaslama zannımca. Bence müslümanlar olarak tamamen muhalif duruma geçmeli ve fikri tartışma ile sistemi değiştirmliyiz, hiç şüphesiz inkarcı kesim zorbalığa başvuracaktır ama müslümanların bir olması ve kalabalık olması gerekiyor, inkarcı kesim müslümanlarla kital'i göze alacak kadar cesaretli değil
اِتَّخَذُٓوا اَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ اَرْبَاباً مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَالْمَس۪يحَ ابْنَ مَرْيَمَۚ وَمَٓا اُمِرُٓوا اِلَّا لِيَعْبُدُٓوا اِلٰهاً وَاحِداًۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ (Yahudiler) Allah'ı bırakıp, hahamlarını; (hırıstiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rab edindiler. Oysa, bunlar da ancak, bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır. Burada yahudi ve hıristiyanların Allah’ı bırakıp da insanları rab edinmeleri eleştirilmektedir. Yahudiler bakımından bu kimseler onların din bilginleridir (yahudi din âlimleri hakkında kullanılan “ahbâr” kelimesinin açıklaması için bk. Mâide 5/44). Hıristiyanlar bakımından ise bu kimseler onların rahipleri ve özellikle Hz. Îsâ’dır. Âl-i İmrân (3/64, 80) ve Yûsuf (12/39) sûrelerinde olduğu gibi burada da hem “ulûhiyyet birliği” hem de “rubûbiyyet birliği”, yani Tanrı ve rab olarak tek bir varlığa inanıp bağlanmanın kaçınılmazlığı üzerinde durulmaktadır (bk. Âl-i İmrân 3/64). Bir başka anlatımla, “Rab edinme” ifadesini içeren bu âyetlerde yahudilerin ve hıristiyanların din âlimlerini ve din adamlarını Tanrı edindikleri yani onlara taptıkları değil Tanrı benzeri bir otorite tanıdıkları ifade edilmiş olmaktadır. Nitekim Adî b. Hâtim ile Hz. Peygamber arasında bu âyet hakkında şöyle bir konuşma geçtiği rivayet olunmuştur:- “Yâ Resûlellah! Biz onlara kulluk etmiyorduk ki! - “Peki, onlar size istediklerini helâl, istediklerini haram kılıyorlar ve siz de onlara uyuyor değil miydiniz?”- “Evet!”- “İşte burada söylenen de odur” (Zemahşerî, II, 149; Râzî, XVI, 37). Ruhbân rahip kelimesinin çoğuludur. Rahip sözlükte “korkan” anlamına gelir. “Allah korkusu içine yerleşmiş ve dışına vurmuş, kendini Allah’a kulluk etmeye hasretmiş kişi” anlamında olmak üzere Hıristiyan din adamlarına bu ad verilmiştir (Râzî, XVI, 37; İbn Âşûr, X, 170). Hıristiyanlık’ta kutsal ruhbanlık sakramenti, hıristiyan tebliğinin Îsâ tarafından havârilere devredilmesi geleneğine kadar çıkarılır. Ruhbanlık sırrının Yeni Ahid’deki zeminine delil olarak Mesîh’in insan ve Tanrı arasında ara bulucu konumu gösterilir. Kilisenin başı olan Mesîh yetkilerini havârilere, havâriler de din adamlarına aktarır. Mesîh’in temsilcisi olarak seçilen din görevlileri üç rütbe altında toplanabilir: Piskopos, rahip (veya papaz), diyakos (papaz yardımcısı). Bunların atanmasında belirli kural ve usuller vardır. Kardinal adı verilen din adamları grubu yüksek dereceli piskoposlardan oluşur ve bir anlamda kilisenin en üst düzeydeki genel kurulunun temsilcileridirler. Piskoposların üzerinde yer alan papalık kurumu, temel bir hiyerarşi olmaktan çok, idarî bir görev mahiyetindedir. Papa bütün Katolikler’in başı, Îsâ’nın Petrus aracılığıyla vekili ve Roma piskoposudur. Ortodokslar arasında yetkileri en geniş piskoposlara ise patrik ve metropolit unvanları verilir. Özellikle reform kaynaklı bazı kiliseler ibadet için özel din adamlarının varlığını gerekli görmezken, çoğu kiliseler, kökenini Yeni Ahid’e çıkardıkları din görevlilerini kilisenin varlığı için zorunlu sayar. Katolik ve Ortodoks kiliselerine göre din adamlarının görevleri ve hiyerarşisi ilk havârilerden günüışı ve bu kavramın peygamber olmayan kişilerin ilâhî yetkilerle donatılmış gibi gösterilmesine alet edilmesi tasvip edilmez. Nitekim bu âyette ruhbanlarca istismar edilen dinî otoritenin hıristiyan toplumu üzerindeki olumsuz etkilerine işaret edilerek yahudilerin rabbileri kutsallaştırması gibi hıristiyanların da zamanla Îsâ’yı ve rahipleri kutsallaştırdıkları belirtilmiştir. Ayrıca Kur’an’da, ruhbanlığın aslında Hıristiyanlık’ta bulunmayıp sonradan ihdas edildiğine işaret edilmiş, fakat Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için bazı hıristiyanlarca başlatılan bu hareketin gereğinin yerine getirilmediğine dikkat çekilmiştir (Hadîd, 57/27; Mustafa Sinanoğlu, “Hıristiyanlık”, DİA, XVII, 365).
Peygamber Efendimizin Hastalara Okuduğu Şifa Duası Yine Hz. Aişe’den radıyallahu anh rivayete göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisine bir hastanın şifâ bulması için duâ talebedilediği zaman: Türkçe Okunuşu: Ezhibil-be'se rabben'nasi eşfi ve enteş'şafi la şifae illa şifauke şifaen la yugadiru sekame. Anlamı: Bu hastalığı gider ey insanların Rabbi! Şifâ ver, çünkü şifâ verici sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Öyle şifâ ver ki hiç bir hastalık bırakmasın" (Buhârî, Merdâ, 20; Müslim, Selâm, 46; Ebû Dâvud, Tıbb, 18, 19)
İşte böylece Yusuf’a, yeryüzünde temkin/imkân/iktidar verdik. Orada dilediği yerde konaklar/dilediği gibi hareket ederdi. Rahmetimizden dilediğimiz kişiye veririz. Ve muhsinlerin/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanların ecrini zayi etmeyiz. (12/Yûsuf, 56) size bir soru çok basit Yusuf aleyhisselamın dilemesi yani bir karar verirken Allah azze ve Cellenin dilemesi ile iş yapardı yoksa kralın dilemesiylemi yapar dı ?
Ayetel Kürsi Türkçe Okunuşu Allâhu lâ ilâhe illâ huve’l-hayyu’l-kayyûm. Lâ te’huzuhû sinetun ve lâ nevm. Lehû mâ fi’s-semâvâti ve mâ fi’l-ardı men zellezî yeşfe’u ‘ındehû illâ bi iznih. Ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ‘ılmihî illâ bimâ şâe vesi’a kursiyyuhu’s-semâvâti ve’larda ve lâ yeûduhû hıfzuhumâ ve huve’l-‘aliyyu’l-‘azîm. Ayet-el Kürsi Anlamı Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.
"Kim, 'Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu'l mülkü ve lehu'l hamdü yuhyi ve yumit ve hüve alâ külli şey'in kadîr.'( (Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir.Öldürür ve diriltir. O, her şeye kâdirdir.) duasını bir günde yüz kere söylerse, kendisine on köle âzad etmiş gibi sevab verilir, ayrıca lehine yüz sevab yazılır ve yüz günahı da silinir. Bu, ayrıca üç gün akşama kadar onu şeytana karşı muhafaza eder. Bundan daha fazlasını okumayan hiçbir kimse, o adamınkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de bir günde yüz kere 'Sübhânallahi ve bihamdihi.'(Allah'a hamd ederek onu noksanlıklardan tenzih ederim) derse hataları dökülür, hatta denizin köpüğü kadar (çok) olsa bile." [Buhârî, Daavât 54, Bed'ü'l-Halk 11; Müslim, Zikr 28, (2691); Muvatta, Kur'ân 20, (1, 209); Tirmizî, Daavât 61, (3464)]
Yani.... Oyu kime verelim onuda söyleyin... Gerçi imalı bir şekilde söylediniz.. dediğin gibi herkesin gözü kulağı aklı iradesi var elhamdülillah, Rabb'im hayırlısını nasip etsin. Ama bence siyaseti buraya taşımayın. Dediğim gibi herkesin aklı ve iradesi var, gördüklerine duyduklarına yaşadıklarına göre ölçüp biçip oyunu verecek, selam ve dua ile, esselamun aleyküm, yüce Allah'ın selameti bereketi şefkati merhameti üzerinize olsun 🤲
Maalesef kardeşim herkes aklını, iradesini kullanmıyor. Çoğunluk hocam dedi doğrudur kaidesiyle yola çıkıyor ve maalesef durum ortada... Veyl olsun hakkı, İslamı menfaatine göre tevil edenlere.... Onlar az bir menfaat için ahiretini, dünya hayatına değiştirirler.... Rabbim tüm Müslümanlara tevhidin gerçek manasını idrak etmeyi ve bu idrak ile amel etmeyi nasip etsin...
. *ÖNCE İLAHTAN RABDEN & TEVHİDDEN TEBLİĞ YAPILMALIDIR/BAHSEDİLMELİDİR* Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır meali Kehf, 14. Ayet: (Oranın hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: *"Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına ilâh deyip tapmayız, yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.* Asilerin karşısında, şirk koşanların, otorite olanların, kanun koyma, hükmetme makamında olanların karşısında (Hükümet, Kral, Başkan vs) ilk önce *Tevhidden, Allaha imandan, şirk koşmamaktan (üçü de aynı kavram) bahsedilmelidir.* Yoksa komşulara iyi davranmaktan, trafik haftasından, yollardan, hastanelerden, kuran kurslarından, namazlardan, sadakalardan, orucdan vs bahsedilmesi halinde SAÇMALAYANLARDAN OLURUZ DENİLMEKTEDİR. Demekki görece iyiliklerden bahsedilerek ve asilerin yani tagutun ikincil hatalarını düzeltilerek din anlatılmazmış. *Bugün bu konulardan*; hangi kurumlar (diyanet imamları, tarikatçılar, tv hocaları, nurcular, süleymancılar vs) hocalar neden bahsetmiyor. Başat konuları neden gizliyorlar, iyi düşünmek gerek. Not; KURAN BÜTÜNLÜGÜNDE BAKARSAK, *BAŞAT OLARAK HERKESE TEBLİĞDE ALLAH SUBHANEHU VE TEALAYA İMANDAN, ŞİRK KOŞMAMAKTAN, TEVHİDDEN YANİ SADECE ONU İLAH OLARAK, RAB OLARAK KABUL ETMEMIZ GEREKTİĞİNI VE BÖYLECE DOĞRU YOLDA OLMAMIZ GEREKTİĞİNİ ANLATMAKTAN BAŞLAMAK GEREKİYOR. YOKSA SAÇMALAMIŞ OLURUZ..*
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin adede ma fi ilmillahi salaten daimeten bi devami mülkillah. Allah'im! Efendimiz Muhammed'e Senin ilminde bulunanlar sayısınca ve mülkün devam ettigi sürece salat ve selam eyle Hz. Fatıma buyurmuş: Bir kimse bu salavatı bir kere okursa denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa bunun sevabını yazmakla bitiremez.
Yusuf 40 --- Şura 21 --- Kehf 26 --- ve bunlar gibi onlarca AYET var okuyun kardeşlerim böyle Müşrik leri dinleyerek ve peşinden giderek kendinizi yakmayın... Şirk in affı yok... Allah Kur'an-ı her kesin anlayacağı şekilde açıkça bizlere anlatıyor...OY KULLANAN MÜŞRİK OLUR ki bunun için bir ayet olması da şart değildir aslında elbette yaradan kimse hüküm de ona aittir
@@islamicin363 Bunları Allah bilir senin ne haddine , ama şundan eminim diğer ittifakın ne olduğu alenen ortada onun lehine birşeyler yapmakta ne sonuç getireceği belli yine Allah bilir ;)
Ya nasıl bir saçmalık Allah aşkına kalbimizde istiyorsak niye taraf tutalım kalpte mi sadece kalır yok biz kalbimizde istemiyoruz diyorsak bu beşeri sistemi oy kullanmamızın amacı ne çok farklı anlıyorsunuz hocam neymiş ameller niyetlere göreymiş umarım hidayete erersiniz
Suphanallah Suphanallah nasılda eyip büküp iftira ediyorsun hz yusuf hakimiyet halkındır ibaresi altında veya Allah'tan başkası adına yemin edip nasıl o düzenin kafir yönetimine girecek tövbe edmeye davet ediyorum
Nisa suresi 59. ayet Ey inananlar, Allah'a, peygambere ve içinizden emredecek kudret ve liyakata sahip olanlara itaat edin. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız bir şeyde ihtilafa düştünüz mü o hususta Allah'a ve Peygambere müracaat edin; bu hareket, hem hayırlıdır, hem de sonu pek güzeldir. İslam'a zarar vermeyen liyakatli insana oy verilir diyelim ki islam düşmanına oy verdiginde o da gitti İslam'ın değerlerini yasakladı bunda vebal şerre oy verenleredir
Her şeyi birden değiştirmek mümkün değildir.bu hamasetvari bir cümle olur sadece .Fark ettiyseniz baş örtüsü bile daha sonradan serbest oldu neden birden getirmek için uygun bir zemin yoktu keza ayasofya vs diğer şeyler de öyle. Yoksa erbakan hoca gibi ters teperdi birden yapmak istemeyle .erbakan hocayı severim yanlışa da yanlış diyeceğim sonuçta. Şu an şunu düşünün böyle bir şey sizce şuanki turkiye ortamında birden getirilebilir mi bi bakın etrafiniza. O kadar ters teper ki kas yapayım derken göz çıkartırız.musluman akilli olmali zamana zemine gore sekilenmemeli ama zaman zemine göre uygun çözümü bulabilmeli arayabilmeli .bazı şeyler birden olacak kadar kolay değildir.
@@beyza4718 Rasulullah sallalahu aleyhi ve sellem zamanındaki devir şuanki devirden daha beterdi.Hatta binlerce insan öldü katledildi zulüm görüldü sadece lat ve uzzayı redd ederek La ilahe İlallah dedikleri için.Ama hiç biri yolundan geri dönmedi,hatta Rasulullaha mekkeli müşrikler tarafından teklif geldi sen bu davandan vazgeç derdin yönetici olmaksa gel başımıza geç,derdin kadınlarsa sana kadınlar verelim,eğer cinler musallat olduysa sana en iyi doktorları bulalım dediler ama Rasulullah bir elime ayı diğer elime güneşi verseler bu davadan vazgeçmem dedi.Halbuki istese başa geçip islamı daha kolay yavaş yavaş getirebilirdi ama hiç dininden taviz vermedi onca zulümlere katlandılar.Bizler ise neymiş zulm görürüz rahatımız bozulur Allah için bozulsun zillet halinde rahat yaşamaktansa izzet halinde Allah uğruna zulmü ölümü göze alamayacak mıyız ya?
konu cok sig ele alinmis. Sadece ayete bakarak bunu demiyorlar daha bir cok deliller ortaya koyuyorlar hadislerle beraber. Keske daha kapsamli bir cevap verilseydi. Bu cevap hic bir sey ifade etmiyor.
Bismillahirrahmânirrahîm
“Öyle insanlar vardır ki, ne bir ticaret, ne bir alışveriş onları Allah’ı zikirden, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoyamaz.” (Nur, 24/37)
Kanser hastası ananem için sizlerden dua bekliyorum.Allah Azze ve Celle dua edenden razı olsun,günahlarını affetsin Amin
Allahım acil şifalar versin inşaAllah.
Allah sifalar versin
Rabbim tez zamanda hayırlı şifalar versin. Amin🤲🏼
Rabb'im acil şifalar ihsan eylesin
Rabbim şifa versin
Yusuf 54.Ayet: Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim. Onunla konuşunca: Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi.
Yusuf 55.Ayet: «Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim» dedi.
Yusuf 56.Ayet: Ve böylece Yusuf´a orada dilediği gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz dilediğimiz kimseye rahmetimizi eriştiririz. Ve güzel davrananların mükâfatını zayi etmeyiz.
Ayetin önünü arkasını okumadan Allah'ın peygamberine iftira atıyorsunuz Yusuf 54.Ayet te anlatıldığı gibi kral onu baş danışmanı olarak atıyor yani kral zaten iman etmiş. Yusuf 56.Ayetten de anladığımız Yusuf peygamper Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmedebiliyordu.
Yusuf 76.Ayet: Bunun üzerine Yusuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini (aramaya) başladı. Sonra da onu, kardeşinin yükünden çıkarttı. İşte biz Yusuf´a böyle bir tedbir öğrettik, yoksa kralın kanununa göre kardeşini tutamayacaktı. Ancak Allah´ın dilemesi hariç. Biz kimi dilersek onu derecelerle yükseltiriz. Zira her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardır.
Yusuf 76.Ayet: Fe bedee bi ev'iyetihim kable viai ehihi summestahraceha min viai ehih kezalike kidna li yusuf, ma kane li ye'huze ehahu fi dinil meliki illa ey yeşaellah, nerfeu deracatim men neşa', ve fevka kulli zi ilmin alîm.
Yusuf 76.ayette de eğer ayetin arapçasına bakarsanız Allah kanunları din olarak anlatıyor. (
fi dinil meliki illa ey yeşaellah - kralın dinine göre kardeşini alıkoyamayacaktı) Ayetler ışığında anladığımız Hz. Yusuf Allah bir konuda hüküm indirdiğinde onunla hükmedebiliyordu. Söylediklerinizi bir daha gözden geçirin çünkü ifatira attığınız zat Allah'ın güzide bir peygamberi sıradan biri değil.
Iste bunlar gibiler peygambere bile iftira ediyorlar. bunlara göre her küfrü Isle yap ama kalbinle inanmadikca kafir olamazsiniz ne sacma bisey
Allah razı olsun kardeşim
Allah razı olsun kardeşim benim anlatmak istediğimi çok güzel bir şekilde anlatmışsın bunlar da sürekli Hz Yusuf'u örnek alıyorlar yaptıkları dizide yanlış gösteriyorlar
Aradığım yorum 👏
ALLAH Razi olsun
Seni Rabbimize havale ediyoruz!
Rabbim sana hak ettiğini versin.
Neden bu ayetin Sebi nuzulunu söylemedin? Ayetleri eğip büküyorsunuz! Rabbim sizin gibi hocalara hakk ettiğinizi versin.
Rabbim size Hidayet etsin.
☝️RABİM BÖYLE DİNSİZ İMANSIZLAR HER İKİ CİHANDA REZİL ZELİL ETSİN İNŞALLAH🤲🤲🤲 YERİN YEDİ KAT YERİN DİBİNE GÜMSÜN İNŞALLAH🤲🤲🤲 😏😏😏ÇÜNKÜ İNSANLARI YOLDAN ÇIKARTIYORLAR ☝️ALLAH BU ŞEYTANLAR🦹♂️ HİÇ HİDAYET VERMESİN İNŞALLAH 🤲🤲🤲
Aminnnnn
Bunlar gerçekleri söylemekten aciz insanlar ayetleri kendi lehine okuyorlar
Amin
Gerçekten be'lam çok iğrenç bir karakterdir.
Nahl Sûresi 78. Ayet
Bismillahirrahmanirrahim
Allah sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmez halde çıkardı; size kulaklar,gözler ve kalpler verdi. Umulur ki şükredersiniz.
"Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiç bir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler."
YUSUF SURESI 40 AYET
Hocam meal ile tefsir arasındaki farkı ne güzel de göstermiş,emek vermiş,anlatmış.Allah razı olsun,hem hocamdan hem de yayınlayan Maksat 114 kanalının arka tarafındaki emekçilerden.
"İki söz vardır ki onlar dile hafiftirler, terazide ağırdırlar; Rahman olan Allah'a sevimlidirler, bunlar: 'Sübhânellâhi ve bihamidihî, Sübhânellâhil'azîmi./ Allah'a hamd ederek O'nu noksanlıklardan tenzih ederim, Yüce Allah'ı tenzih ederim.'." (Buhari, Kitâbu'd-Daavât, 65)
Doğru söylüyorsun
Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar yalnız var sayıyorlar.
Enam 116
Her kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse onlar kâfirlerin ta kendileridir. (Maide 44)
O hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez (Kehf26)
Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun (şirk) dışında kalanları dilediği kimse için bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa, hiç şüphesiz büyük bir günahla iftirada bulunmuş olur. (4/Nisâ, 48)
Sizin O’nu bırakıp da ibadet ettikleriniz, ancak sizin ve babalarınızın koyduğu, Allah’ın hakkında hiçbir delil indirmediği birtakım isimlerdir. Hüküm yalnızca Allah’ındır. O, kendisinden başkasına kulluk/ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (12/Yûsuf, 40)
Andolsun ki biz her ümmet arasında: “Allah’a ibadet/kulluk edin ve tağuttan kaçının.” (diye tebliğ etmesi için) resûl göndermişizdir. Allah içlerinden kimisine hidayet bahşetti, kimisine ise sapıklık hak oldu. Yeryüzünde gezip dolaşın ve yalanlayanların akıbetinin nasıl olduğuna bir bakın. (16/Nahl, 36)
Tağuta kulluk etmekten kaçınıp Allah’a yönelenlere müjde vardır. Kullarımı müjdele. (39/Zümer, 17)
50 . Yoksa cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen inanmış bir kavim için kim Allah’tan daha güzel hüküm sahibi olabilir? (5/Mâide, 50)
Allah (cc) ayetleri açık ve net inşallah insanlar gözlerini açarlar ve bazı şeylerin farkına varırlar
@@elifmuglu3034
Allah, kimi hidayet etmek isterse onun İslam’ı (kabul etmesi) için göğsünü genişletir. Kimi de saptırmak isterse gökyüzüne yükseliyormuş gibi göğsünü dar ve sıkıntılı yapar. Böylece Allah, iman etmeyenleri ricse/pisliğe/azaba mahkûm eder. (veya ricsi iman etmeyenlerin üzerine yığar.) (6/En'âm 125)
Sen sevdiğini hidayet edemezsin, fakat Allah dilediğini hidayet eder. O, kimin hidayete (uygun olduğunu) en iyi bilendir. (28/Kasas, 56)
❤
Allah razı olsun kardeşim, bu müşrikler anca cahilleri uyutur...
Nahl / 114. Ayet
Bismillahirrahmanirrahim
Öyleyse, Allah’ın size rızık olarak verdiği helâl ve temiz nimetlerden yiyin. Eğer yalnız Allah’a kulluk yapıyorsanız O’nun nimetlerine şükredin
Naptın hocam. O zaman herkes her küfür amelini rahatça işlesin.
Aynen öyle diyor iyice sacmalamis
@@irembuslu5315 Günahlar ikiye ayrilir: dinden çıkarıcı ve dinden çıkarmayan günahlar.
Dinden çıkarıcı günahlara örnek:
Allah'in dini ile alay,
Kuranı pisliğe atmak,
Küfür meclislerinde oturmak,
Şeriata aykırı kanunlar çıkarmak.
Bunları yapan kişi kalbine / niyetine bakılmaksızın tekfir edilir. Kalbinde bu fiileri helal veya haram görmesi onu Küfürden kurtarmaz
Dinden çıkarmayan günahlarda kişi helal görmediği sürece dinden çıkmaz.
Nasıl bir İslami alt yapınız var bilmiyorum öncelikle yargılamıyorum sizi ama muhtemelen akaid ilmi vs okumamışsınız. Bu anlattıkları hocanın kendi düşünceleri değil burada cümleye "bence " kelimesi ile başlamadı fark ettiyseniz.
Hocanın hatası kaynak vermeden konuşmak , ama araştımak da bizlere farz.
Şahsen 7-8 yaşlarımızdan itibaren her yaz giderdim camiye orada yaşımıza uygun akaid yani inanç , fıkıh, siyer gibi bir çok dersi öğretirlerdi.
Allah'ın koyduğu her hükmü harfi harifne yapamıyoruz ama her yapamadığımız amelde dinden çıksak küfür işlemiş olsak sence de çok merhametsizce olmaz mıydı?
Burada inkar etmek ve yapamamak arasında çok keskin bir sınır var.
"İmanın tanımı kalp ile tasdik dil ile ikrardır".
@@irembuslu5315 Ehl-i Sünnet küfre rızayı küfür, zulme rızayı zulüm, günaha rızayı da günah olarak kabul etmiştir. Kim şer‘î bir gerekçesi olmaksızın küfre rıza gösterir, onu güzel görür veya onun meşruiyetini kabul ederse kesinlikle Allah’ın dini ile olan tüm bağlarını koparmış ve küfre girmiş olur.
Malum olduğu üzere rızanın yeri kalptir. Bir kimsenin bir işe razı olup olmadığını bilmemiz aslen mümkün değildir. Çünkü razı olup-olmamak kalbin amellerindendir. Ancak İslam bunun için bir takım alamet ve karineler ortaya koymuştur. **Bu karineler, kişinin bâtınına delalet eden lafzî ve amelî karinelerdir. Bizler bunlar sayesinde kişinin kalbinde yer eden şeylerin hakikatlerine muttali oluruz.**
Amelî karineler kalpte yer eden inancı dışa vuran zahirî amellerdir. Bunlar sayesinde kişinin iç dünyasında hâkim olan düşünce ve inançlar bilinir. İkrah olmaksızın bu amellerden birisini işleyen kimseye “Sen bunu kalben helal görüyor musun?” veya “Sen kalben bundan razı mısın? diye sormaya gerek yoktur. Diğer bir ifadeyle, böylesi amelleri işleyen birisine bu amellere kalben razı olup-olmadığı hususunda lafzî karineler aracılığına ihtiyaç duyulmaz. Çünkü o bunları işlemek sureti ile zaten küfre kalbini açmış ve ona razı olmuştur. Olay, lafzî karinelere ihtiyaç duymayacak kadar kesinlik kazanmıştır.
Bir şeyi helal ve haram kılmanın veya bir şeyi serbest ve yasak addet menin üç sureti/şekli vardır.
1. Kalp İle: Bu, hırsızlık, adam öldürme, içki içme, zina etme ve faiz yeme gibi Allah’ın haram kıldığı fiillerin caiz olduğuna, böylesi şeylerin yasak olmaması gerektiğine kalben inanmak sureti ile olur. Allah’ın helal kıldığı ve emrettiği fiilleri yasak kabul etmekte böyledir. Bu şekilde inanan bir Müslüman böylesi bir inanca kapıldığı andan itibaren, İslam bağını boynundan atmış ve dinden çıkmış olur.
2. Dil İle: Bu, üstte sayılan şeyleri dil ile gündeme getirmek sureti ile olur ki, böylesi birisi de kesinlikle dinden çıkar.
3. Hal ve Davranış İle: Bu da Allah’ın haram kıldığı fiilleri sırf hal ve davranışlarıyla helal sayma ve caiz görme şeklinde olur. Bu gün devlet mekanizmalarını elinde bulunduran kimselerin içine düşmüş oldukları durum genelde bu kısma girmektedir. Onlar belkide zinanın, içkinin, kumarın ve benzeri muharrematın haramlığını kabul etmektedirler. Ama hal ve tavırları bu sayılan haramları adeta helal saymakta ve bunların olabileceğini işar etmektedir. Öyle kanunlar çıkarmaktadırlar ki sanki Allah’ın yasakladığı bu fiiller aslında serbestmiş gibi addedilmektedir.
hal ve tavır ile helal ve haram kılma hakkindaki ayetler:
"Şüphesiz ki Allah’ın yanında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden itibaren, Allah’ın Kitabı’nda on ikidir. Bunlardan dördü (içinde savaşmanın yasak olduğu) haram aylardır. İşte dosdoğru din budur. (Öyleyse) bu aylar içinde (Allah’ın sınırlarını çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin. Müşriklerin sizlerle topluca savaştıkları gibi, siz de onlarla topluca savaşın. Bilin ki Allah, muttakilerle beraberdir. (Şahsi arzu ve isteklere göre) haram ayların (yerlerini değiştirip) ertelemek, küfürde ileri gitmektir. Bununla kâfirler saptırılır. Allah’ın haram kıldığına sayı bakımından uydurmak için onu bir yıl haram, bir yıl da helal kılıyorlar. Böylelikle Allah’ın haram kıldığı (ayları) helal kılmış oluyorlar. Kötü amelleri onlara süslü gösterildi. Allah, kâfirler topluluğunu hidayet etmez." (9/Tevbe, 36-37)
Bu ayetle alakalı olarak “Tahkîmu’l Kavânîn” adlı kitabın şerhinde şöyle denilmektedir:
“Allah-u Teâlâ, Araplara dört ayda savaşmayı haram kılmıştı. Araplar ise kendi isteklerine göre işlerine gelince, Allah’ın haram kıldığı ayların yerlerini değiştirip, haram ayları kendileri için helal sayarak o aylarda savaşıyorlardı. Allah-u Teâlâ bu ayette de haram kıldığı ayların ne şekilde ve ne sebeple olursa olsun helal kılınmasını küfürde bir artış olarak isimlendirmektedir. Dikkat edilirse burada haram aylarda savaşmanın küfür olduğu söylenmemiş, bilakis Allah’ın haram kıldığı ayların helalleştirilmesini yani, Allah-u Teâlâ’nın şeriatının değiştirilmesinin küfür olduğu vurgulanmıştır. Allah-u Teâlâ’nın haram kıldığı bir ayı başka bir ayla değiştirmek ve onu helal olarak telakki etmek küfürde bir artış olduğuna göre, Allah’ın indirdiği esasları tamamen iptal edip yerine beşeri kaynaklı kanunları ikame etmenin, Allah’ın emirlerine düşmanca kanun ve yasaklar çıkarmanın, Allah’ın haram kıldığı, şeytanın ameli olan birçok fiili helal kılmanın hükmü, küfrün son mertebesi değil midir acaba? İmam Kurtubî şöyle demekte dir: “Bu, Arapların çeşitli küfür türlerini kendilerinde toplamakla birlikte, yaptıkları böyle bir işin mahiyetini de açıklamaktadır. Böylelikle helal ve haram kılma yetkisinin kendi ellerinde olduğu iddiasında bulunmuş ve arzularının doğrultusunda kanaat belirterek, kendiliklerinden dinle olmayan böyle bir uygulamayı ortaya koymuşlardır. Bunun sonucu olarak da, Allah’ın haram kıldığı bir şeyi helal kılmışlardır. Oysa müşrikler hoş görmese dahi Allah’ın hükümlerini hiç kimse değiştiremez.” İbn-i Hazım bu ayete dair şunları söylemektedir: “Kur’an’ın indiği Arapça dilinin gereği olarak, bir şeyin fazlasının o şeyin cinsinden olması gerekmektedir. Bu ayette “küfürde ileri gitmektir” lafzı, haram ayların yerlerini değiştirmenin küfür olduğunu göstermektedir. Bu ayların yerlerini değiştirmek bir ameldir ve Allah’ın haram kıldığını helal kılmaktır. Bu sebeple her kim Allah’ın haram kıldığını bildiği bir meseleyi helal yaparsa kâfir olur.
(“Hâkimiyet Mefhûmu Tahkîmu’l-Kavânîn Şerhi”, sf. 43, 44. Kurtubî’nin sözleri için bkz. “el-Cami‘ li Ahkâmi’l Kur’an”, 8/225; İbn-i Hazm’ın sözleri için bkz. “el-Fisal”, 3/245. )
@@irembuslu5315 “Kesilirken üzerlerine Allah’ın adı zikredilmeyen hayvanları yemeyin. Bunu yapmak Allah’ın yolundan çıkmaktır. Şüphesiz ki şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için dostlarına fısıldarlar. Eğer onlara itaat ederseniz/uyarsanız muhakkak ki sizde müşrik olursunuz.” (En’am, 121)
Allah-u Teâlâ ölmüş hayvanın etini yemeyi yasaklayınca Mekkeli müşrikler Müslümanlara: «Ölmüş hayvanı siz öldürünce (kesince) helal oluyor da Allah (tabii bir ölümle) öldürünce niye helal olmasın!» diye itirazda bulundular. Bu itiraz karşısında bazı Müslümanların kalbinde bir şüphe hali belirdi. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ bu ayeti indirdi.Ayet, Allah’ın haram kılmış olmasına rağmen ölü hayvan etini yiyen kimselerin sırf müşriklere itaat ettiklerinden ötürü şirke düşeceklerini bildirmektedir.
İbn-i Kesir der ki: “Eğer siz Allah’ın şeriatından başkalarının sözlerine döner ve bunu Allah’ın emrinin önüne geçirirseniz - ki bu şirktir- sizler de müşrik olursunuz.” (“Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azîm”, 2/231. )
İmam Zeccâc der ki: “Bu ifadede, Allah’ın haram kıldıklarından birini helal veya helal kıldıklarından birini haram kabul eden her insanın, müşrik olduğuna bir delil vardır. Çünkü Allah-u Teâlâ, kendisi dışında başka bir hâkim (kanun koyan) kabul edeni müşrik saymıştır. İşte şirk budur.” (“et-Tefsiru’l-Kebir”, Fahreddin er-Râzî, 10/152. )
İbn-i Teymiyye der ki: “İnsan her ne zaman üzerinde icma‘ edilen bir haramı helal veya helali haram yaparsa yahut Allah’ın şeriatı (ndaki hükümleri) değiştirirse tüm fukahâya göre kâfir ve mürtet olur.” (“Mecmuu’l-Fetâvâ”, 3/267.)
İmam Kurtubî der ki: “Ayet-i kerime Allah’ın haram kıldığı herhangi bir şeyi helâl kabul eden kimsenin sırf bu nedenle müşrik olacağına işaret etmektedir. Allah-u Teâlâ lâşeyi açık nass ile haram kılmıştır. Dolayısıyla başka bir kimsenin koyduğu bir hüküm ile lâşeyi helâl kabul edecek olursa, o kişi müşrik olur” (“el-Cami‘ li Ahkâmi’l-Kur’an”, 4/56. )
Bu nakillerden de anlaşılacağı üzere bir kimse her ne kadar dili ile aksini iddia etse dahi Allah’ın yasakladığı bir şeyi çıkardığı yasalarla serbest bıraksa veya Allah’ın emrettiği şeyi yasaklayıp suç saysa, böylesi bir kimse kesinlikle dinden çıkmış olur. Bu konuda niyetinin iyi (!) olmasına itibar edilmez. Hiçbir rabbanî âliminde bu meselede ihtilaf etmesi mümkün de ğildir. İbn-i Teymiyye’nin de dediği gibi böylesi bir kimse âlimlerin tama mına göre kâfir ve mürtet olur.
"Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var? Şayet (azaplarının kıyamete erteleneceğine dair) kesin bir söz olmasaydı elbette, aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz ki zalimlere can yakıcı bir azap vardır." (42, 21)
Allah’ın (cc) izin vermediği şeyleri şeriat hâline getiren, haram-helal, yasak-serbest şeklinde kanunlaştıranlar, Allah’a (cc) şirk koşulan ortaklardır. Çünkü kanun yapma, şeriat belirleme ve yasama Allah’ın (cc) en belirgin sıfatlarındandır. (bk. 12/Yûsuf, 40; 18/Kehf, 26)
Yapmış olduğu usulü fıkıh çalışmasıyla büyük beğeni toplayan Hasan Karakaya, kitabında “Hâkimiyet ve Kanun Koyma” başlığı altında şunları söyler:
“Egemenlikle kanun koyma yetkisi arasında büyük bir bağlantı bulunmaktadır. Herhangi bir ülke veya bölgeye hâkim olduğu kabul edilen güç, oranın hayat sistemini belirler ve bu sistem de yasa kabul edilir. Cahili topluluklarda, hâkimiyetin insana ait olduğu düşüncesi egemen olduğundan, kişilerin yaşam sistemlerini belirleyen kanunları, ya bir diktatör tağut veya halkın temsilcileri sayılan parlamenter tâğutlar tayin ederler. İslam’da ise, kanun koyma yetkisi, sadece Allah-u Teâlâ’ya aittir. Çünkü İslâm hukuku dinî bir hukuktur. İlahî vahye dayanır. Bu dine göre hâkimiyet (egemenlik) kayıtsız şartsız Allah’ındır. Egemenlik Allah’ın dışında her hangi bir yaratığa ne tümüyle, ne de bölünerek kısmen devredilebilir. Bu husus İslam’da ittifak konusudur. Bütün Müslümanlar, gerçekte hâkimiyetin yalnızca Allah’a ait olduğu ve Allah’ın dışında her hangi bir aciz yaratığın Allah’a has olan bu sıfata sahip olmadığı, bu itibarla kanun koyma yetkisinin de yalnız Allah’a ait olduğu hususunda icma etmişlerdir.”
(“Fıkıh Usûlü”, Hasan Karakaya, sf. 19. )
(Sıkıntılı iken “Hasbünallah ve ni’mel-vekil” deyiniz!) [İ. Merdeveyhi]
Anlamı: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir”
“Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur. ” (Müslim, Tahâret 16)
“Bazı kimseler cuma namazlarını terk etmekten ya vazgeçerler veya Allah Teâlâ onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar. ” (Müslim, Cuma 40)
“Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur. ” (Müslim, Cuma 27)
Tevbe suresi 31
Allah’ı bırakıp da din âlimlerini, rahiplerini, özellikle Meryem oğlu Mesîh’i rab edindiler. Oysa tek bir Tanrı’ya kulluk etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka tanrı yoktur; O yüceler yücesidir, onların yakıştırdıkları eş ve ortaklardan bütünüyle uzaktır.
Tefsir:
Nitekim Adî b. Hâtim ile Hz. Peygamber arasında bu âyet hakkında şöyle bir konuşma geçtiği rivayet olunmuştur:
- “Yâ Resûlellah! Biz onlara kulluk etmiyorduk ki!
- “Peki, onlar size istediklerini helâl, istediklerini haram kılıyorlar ve siz de onlara uyuyor değil miydiniz?”
- “Evet!”
- “İşte burada söylenen de odur” (Zemahşerî, II, 149; Râzî, XVI, 37).
Oy vermek sirktir oy verende kafirdir
Yusuf suresi 40
Allah’ı bırakıp da taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah’a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
"Kim hükmetmesse değil kalbiyle itikad etmesse" bu nasıl bir akıl tutulmasıdır.
-SübhanAllahi amme yuşrikûn-
Hahaha bu kurani kafasina göre anlatiyor herseyi yap et kalbinle inanmadikca ama amelin neyse hep müslüman kalicaksiniz😂Öyle bi sacmalikmi olur
Zindiklar İslam'ı içten yıkmaya çalışıyor
@@muratkorkmaz4196 bir insan her şeyi yapıyorsa ama günah olduğunu kabul ediyorsa neden kafir oluyor?
Günahlar ikiye ayrilir: dinden çıkarıcı ve dinden çıkarmayan günahlar.
Dinden çıkarıcı günahlara örnek:
Allah'in dini ile alay,
Kuranı pisliğe atmak,
Küfür meclislerinde oturmak,
Şeriata aykırı kanunlar çıkarmak.
Bunları yapan kişi kalbine / niyetine bakılmaksızın tekfir edilir. Kalbinde bu fiileri helal veya haram görmesi onu Küfürden kurtarmaz
Dinden çıkarmayan günahlarda kişi helal görmediği sürece dinden çıkmaz.
@Muwahhid kardesim benim icin cevap yazmis sana @gunaystro😁
Hüküm sadece allahindir ☝🏽
Saçmaladın hoca efendi ALLAH sana rahmet etsin
Inanmayin!!!! Araştırın
Her günah affedilir şirk hariç
Haşhaşi olduğunu ispat etmene gerek yoktu;Oy Kullanmak şirk diyenler CAHİL GAFİL Müslümanları sandıktan uzak tutup kafir ve ZALİMLERİN hüküm sürmesini isteyen MÜNAFIKLARDIR!
Oy vermez isek başa din düşmaları geçse o zaman ne yapacacağız ?
@@----TUR---- Kılıçdaroğlu
@@YOutubeizliyoryani diyorsun ki ben Allaha şirk koşarım rahat ibadet etmek için unutma Allah svt kendisine ibadet etmemizden önce şirk koşmamayı emretmiştir...
@@Isyankarr1 peki hz yusuf mısırın hükümdarı iken de o zamanki dinin hükümleri ile yönetmiyordu onu napıcaz?
Ama şuanki yöneticiler siyasiler demokrasiiyi övüyor laikliği övüyor buna ne diycez🤔
Kardeşim rabbin içinden sana me fısıldıyor sa onu yap bende kullanmayacağım
Aynen öle kardeşim bunlar hep yumuşatarak Allahın hükmünü gizliyorlar
Demokrasi Sokratesi öldüren rejimdir.
Bu insanların en büyük kaçırdığı nokta İslam ile demokrasiyi yanyana koymaları bunu yaptıktan sonra oy versende vermesende önemi yok asıl mesele Müslümanlığı kabul eden insanın bilinçli bir şekilde demokrasiyi reddetmesidir .
Arkadaşlar konuları öyle kıvırıyorlar ki. Siz bunları dinlemeyin. Allah rızası için Şura/21, Araf/54, Kehf/26, Yusuf/40 bu ayetlerin tefsirine bakın. Taberi, Ibni kesir, Şankıti, seyyid kutuba bakabilirsiniz.
Bunun üzerine gözleri çökük, yanakları çıkık, alnı ilerde, gür sakallı, saçlarını kazıtmış, (paçalarını kıvırmış) biri öne geldi ve:
«-Allah’tan kork ey Muhammed» dedi.
Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz:
«-Ben karşı gelirsem Allah’a kim itaat eder? Allah Teâlâ yeryüzündeki bütün insanlar hakkında bana güvenirken siz güvenmiyor musunuz?» buyurdular.
Bu esnâda bir kişi Efendimiz (s.a.v)’e, «onu öldüreyim mi?» diye sordu, ama Allah Rasûlü (s.a.v) buna izin vermediler. Zannediyorum ki, bunu soran Hâlid bin Velîd idi.
O bedevî arkasını dönüp giderken Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular:
«-Şunun neslinden veya bunun arkasından öyle bir kavim türeyecektir ki, onlar Allah’ın Kitâbı’nı okuyacaklar fakat bu onların boğazlarından aşağıya geçmiyecek, onlar okun avı sür’atle delip geçtiği gibi dinden çıkacaklar, ehl-i İslâm’ı öldürecek, puta tapanlara dokunmayacaklar. Eğer ben onlara yetişseydim, Ad kavminin öldürülüşü gibi onları muhakkak öldürürdüm (hiçbirini bırakmazdım)!».” (Buhârî, Enbiyâ, 6, Meğâzî, 61
Türkçe Okunuşu: “…Lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn(zâlimîne).”
Anlamı: “Senden başka ilâh yoktur. Sen her türlü noksanlıktan, eşi-ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum” (Enbiyâ 21/87)
Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:
“Yûnus’un balığın karnındaki duası لَۤا اِلٰهَ اِلَّۤا اَنْتَ سُبْحَانَكَ اِنّ۪ى كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَ şeklinde idi. Sıkıntıya düşmüş ve başı belâya düçâr olmuş hangi müslüman bu duayı yaparsa, Allah Teâlâ mutlaka onun duasını kabul buyurur.” (Tirmizî, Deavât 81; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 170)
Resmen aklımız ile dalga geçtiniz. İşte bu fikir yani ( kalp ile istemediğin sürece her şeyi yap sadece günahkar ol.) abi böyle bir şey yok artık yeter sizin gibiler yüzünden 100 yıldır böyle devam ediyor. Bir de gücümüz yetmiyor demiş. Abi sıkıldık artık hep aynı cevaplardan. Tevbe suresi 31, maide suresi 43, Yusuf suresi 50, 55, 40 Casiye suresi 18, kehf suresi 26 şura suresi 21. Allah rızası için bakın okuyun nr kadar net
Aynen sana katiliyorum kardes bunlar musrik delilsiz konusuyorlar Yok kalbinle inanmazsan kafir olmazsin ozaman herseyi yap et hep müslüman kal ne bicim mantik bu
Şeriat gelsin ozaman neden korkuyolar
Mala anlatır gibi anlatmış nesini anlamadın hala?
@@jocalderonemallar anlamış işte sorun orada!
hocadan Allah razı olsun konuya açıklık getirmek için konuşma gereğinde bulunmuş ancak İslam kendisinden önce gelmiş tüm dinleri yerin dibine sokup kendisinden sonra gelen tüm zamanlara da hükmetmiştir. Bu her cumada hatırlatılır; Allah katında tek din İslam'dır diye. Peygamber efendimiz ona ayetlerin gelmeye başladığı zamandan ölümünün geldiği vakte kadar hiçbir zaman mümkün gibi gözükmüyor olsa da kafirlerin ve zalimlerin hükmü altına girmemiş ve onları dik bir duruşla reddetmişti ve bu duruşunun gerektirdiği amaç olan Allah'ın şeriatı ile insanlara hükmetmeyi ulaşılacak bir hedef olarak koymuştu. Bu şimdi olduğu gibi o zaman da mümkün gözükmüyordu; anlatılanları bilinenleri ve aktarılanları bir hikaye gibi dinlemenin ortaya çıkardığı hafife alma durumu siz değerli hocaların zihinlerine de gayet yerleşmiş maalesef ki. Şuan yaşadığımız toplumu bu hale getiren demokrasi yalanının içinde olmak yahut destekçisi olmak yahut kalbiyle ona yakınlık duymak günahtır ve İslam'ın hiçbir yerinde buna ilişkin bir hüküm inmemiştir. Kur'an'ın sıfatlarından biri olan "Furkan" yani hak ile batılı ayıran sıfatının izlerini görürsünüz her zerresinde. O yüzden bu gibi hileli, aldatıcı ve asıl hedefi olmayan soruları bile bu şekilde yanlış cevaplamanın doğurduğu algıdan Allah'a sığınıyorum.
(nisa suresi 44/58) şu bir gerçek ki ALLAH size emanetleri ehil olanlara vermenizi insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor
Allah razi olsun hocam. Okadar guzel anlattinizki hem kendim ikna oldum, hemde soran Lara bu anlattiklarinizi mantikli bir sekilde aktarabilicem
Yusuf Aleyhisselama iftira atmak ne büyük günahtır subhanallah.Allah ayetinde Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kafir olanların ta kendileridir diyecek.Ondan sonra kendi peygamberi kafir sistemin bakanlığını krala göre yapacak öylemi ?? Subhanallah Allahtan korkun.Allah buna nasıl izin verir hiç mi akıl etmiyorsunuz.Ayette diyor ki ;
“Ve böylece Yusuf'u yetki sahibi yaptık, istediği yerde mekan tutma imkanı verdik. Rahmetimizi istediğimize veririz. İyilik edenlerin yaptıklarını karşılıksız bırakmayız.”Allah Yusuf(a.s) yetki vermiş.Kralın kendi heva ve istediğine göre nasıl yönetsin siz hiç mi düşünmüyorsunuz.
“Yoksa siz kitabın bir bölümüne iman edip bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz”Bakara/85
Peki yusuf neden zindana gitti? Oysa o suçsuzdu
@@123snake45 zina iftirası yüzünden
@@123snake45 Bunun ne alakası var?
necaşi yemenin kralı idi ,halkından sadece necaşi muslumandı , şimdi necaşi şeriatlami amel etti ? soruyorum size , aaaaa ama kafirdir ozaman ? haşa ve kella , hz peygamber necaşinin cenaze namazini kilmiş , siz peygambere dinmi ogretiyorsunuz eyy hariciiler , peygamberimiz gelse vallahi onuda tekfir edenleriniz çıkar
@@123snake45ne alakaaaaaağğğ
Hocam yanılıyorsunuz oy kullanmak ile ilgili ayet Şura-21.Ayet.
Yoksa onların, Allah'ın dinde izin vermediği şeyi kendilerine meşru kılacak ortakları mı vardır? Eğer azabın ertelenmesine dair kesin yargı sözü olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilir, işleri bitirilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azab vardır.
Allah'ın dinde izin vermediği içki,zina,kumar,faiz vb. şeyleri kendilerine helal kılan ortaklar ? Kim acaba bunlar ?
Allah hidayet versin bunlara
@@zeliha8350 Allahümme Amin
@@zeliha8350 amin! Size daha çok versin.
Bunların önünde deniz ikiye de ayrılsa Allah hidayet etmediği sürece yine de iman etmezler
@Muwahhidd Var
SONUNA KADAR SABREDEREK OKUYABİLİR MİSİNİZ?
Konuyu bu kadar çarpıtan nadir insanlardansınız. Biz Muvahhidler ya da sizlerin de tabiriyle selefiler tek bir ayetle yola çıkarak oy vermenin şirk olduğunu söylemiyoruz. Aksine birçok ayetle bu sabittir. Mesela gidin Tevbe suresi 31. ayete ve tefsirine bakın. Mesela gidin Yusuf suresi 40.ayetin tefsirine bakın. Hatta tefsirlere bizim ele aldığımız kaynaklardan değil herkesin kabul ettiği bir şahıs olan Elmalılı Hamdi Yazır'ın tefsirinden bakın bakalım Tevbe 31'i nasıl tefsir etmiş. Hristiyan ve yahudilerin din adamlarını ilah edinme konusunu nasıl ele almış. Vallahi Allah'tan korkun! Hoca diye oraya çıkmışsınız ama lafı dolandırmaktan ve hakkı gizlemekten başka bir şey yapmıyorsunuz! Size bir soru. Diyorsunuz ya kalp ile tasdik etmedikçe oy kullanma fiili kişiyi kafir yapmaz. Peki o oyu kullanıp verdiğiniz yetki ile meclistekiler Allah'a muhalif olarak Allah'ın helallerini haram, haramlarını helal yapmıyor mu? Allah'ın yasak kılmış olduğu zina, kumar, şans oyunu, içki vs. sizin kendi ellerinizle kanun çıkarsın diye meclise gönderdiğiniz insanlar tarafından helal kılınmıyor mu? Halbuki bütün bu saydıklarım Allah'ın bize haram kılmış olduğu şeyler!Öyleyse sizin gidip oy kullanmanız kalbinizde ne olursa olsun Allah'ın hükmünün aksini tasdik etmeniz değil midir? Lafı çarpıtarak da ekliyorsunuz ya bir kimse yaptığı hükmün doğru olduğuna ve Allah'ın hükmünün zamanının geçtiğine inanarak bunu yaparsa kafirdir diye, size yine soruyorum, Allah'ın haramını helal, helalini haram yapma nedenleri zaten nedir? Haşa Allah'ın hükmünün yanlış olduğunu ve kendi hevalarının daha doğru olduğunu ve Allah'ın hükmünün vaktinin geçtiğini düşünmeleri değil midir? Yusuf(a.s.)'da iftira ediyorsunuz! Yusuf(a.s.) küfür devletinde maliye bakanlığı yaptı doğru ancak bütün yetkiler kendisine bırakılmış bir şekilde maliyeyi yönetti! Yani devletin maliye kısmında Allah'ın hükmünü uyguladı! Şimdi ki sistemde böyle bir ortam mı mevcuttur? Siyasiler bizlere gelip siz devletin şu kademesinde Allah'ın hükmü ile mi hükmedin diyorlar, yoksa her konuda bizim hükmümüz ile mi hükmedin diyorlar? Ne olursa olsun bizim hükmümüz ile hükmedin diyorlar değil mi? Allah'tan korkun!☝🏼 Hakkı bu kadar çarpıtarak insanları hatta milyonları arkanızdan sürüklüyorsunuz, Allah'tan korkun!☝🏼
(La havle ve la kuvvete illa billah okumak, 99 derde devadır. Bunların en hafifi sıkıntıdır.) [Hakim]
(Allah’ın güç ve kudretinden başka hiçbir güç ve kudret yoktur.)”
Çelişkilerle dolu konuşmanız sebebi için teşekkürler ALLAHIN ayetlerine böyle kendinizden yorum katın sonra sapkın olmadığınızı söyleyin
Allah razı olsun
Açıklayıcı bir video olmuş.Teşekkürler maksat 114
Eğip bükmeye gerek yok. Kafir olmaz ama günahkar olursun diyorsun. Allah akıl vermiş sağlamasını yaptığımızda hiç oy vermeyelim ne kafir ne günahkar olalım
@metin ipekli 🤣🤣👍🏻
Âl-i İmrân Sûresi 31. Ayet
Bismillahirrahmanirrahim
De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Allah razı olsun ❤
Bugün kalbimi dinledim verdiğim, karardan mutluyum.
.
*İLİM ÖĞRENMEK VE DARUL ERKAMLA OLMAK VE SABRETMEK*
*"Nefsini sabah akşam, rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber tut (SABRET). Gözlerin dünya hayatının süsünü isteyerek bunlardan yana sapmasın.*
*Kalbini bizi anmaktan alıkoyduğumuz, keyfine uyan ve işi hep aşırılık olan kişiye itaat etme" (18/Kehf, 28)*
Bu ayet de ; *İnsan hayatının iki yönünden bahsediliyor. Ferdi ve Sosyal yönü ayrışmaz bir bütündür.*
Biri aksayınca diğeri mutlaka bundan olumsuz etkilenir.
Yani toplumsal mücadele alanında yapacaklarımız üzerinde dururken ; ferdi hayatımızı da mücadelenin gerektirdiği gibi şekillendiremezsek, SABRI bu alanda da kuşanamazsak; ilkinde de başarısız olacağımız muhakkaktır.
Ayette dikkat çekici diğer bir unsur ferde, dünya hayatının süsüne göz dikmemesi tenbih edilirken,
*BUNU BAŞARAN İNSANLARLA BİRLİKTE OLMASI EMREDİLMEKTEDİR.*
*TevhiD üzere olan Darul Erkam gibi, Suffa mektebi gibi Tagutu anlatan, Resule sav ittiba eden Cemaat ile olunması emredilmektedir.*
Her Müslümanın belki kendi hayatında, belki diğer Müslümanların hayatında gözlemlediği bir vakıadır bu.
Dünyanın zenginliği güzelliği çekiciliği, süsü makam malın çocukların kadınların, şeytanın fitnesi gibi;
dıştan ve içten gelen isteklerle dünya hayatına karşı çözülmek, savrulmak; kişi tek
başına olunca çok daha kolaylıkla mümkün olur. Kişinin nefsi arzularına tek başına karşı durması zordur.
Ancak müslüman topluluk içinde aynı şekilde bir zafiyet söz konusu olamaz.
Müslümanların birbirlerine karşı hakkı ve sabrı tavsiyeleşme çerçevesinde oluşturdukları oto kontrol ile insanın dünyevileşme eğilimlerine karşı irade ve imanını hakim kılmada yardımcı olacak önemli bir faktördür.
Yoksa kendi rızamızla dünya hayatının Aşırı süsüne zenginliğine vs KALBİMİZİ/KENDİMİZİ kaptırır ve sonra Allahı svt anmaktan alı konulur ve aşırılıklara saparız.
Sinan hocamı ilk kez dinledim cok bilgili rabbim ilmini arttırsın.
Sinan hoca seneler önce hafıza eğitimi veriyordu. Eğitime gitmiştim. Ben ordan tanıyorum
@@serencamm_ hafıza eğitimi nasıl bir konuyu kitabı hikaye kıssayi dinliyorum aklımda tutamıyorum okuma alışkanlığı yok nasıl metod kullanilyor
ALLAH Teala razı olsun cümleten, dua ile inşaAllah...
Bu cevaba siz tatmin oldunuz mu gercekten. Ayeti serifede hukmetmezse diyor isde ayeti egip bukmenize ne gerek var? Suan Turkiye Allah'in hukumleri ile yonetiliyormu? hayir. Basimizdakilerin sahte muminligi deil icraatlari onemlidir
Sen Allah'ın hükümlerini biliyor musun?
@@123snake45 Şeriyat.
@@astroboy2676 Ben de sana onların neler olduğunu soruyorum. Bilmiyorsan bilmiyorum de.
Ehven-i Şer
neresi yönetiliyor peki Allah'ın hükümleri ile?
Teşekkür ederim Allah razı olsun çok güzel açıklayıcı bir konuşma
Allah razı olsun 🤲
Oy kullanmak yaratıcıya şirk koşmaktır
O zaman Türkiye'deki herkes şirk koşuyor 😅
@@ömer-i3e maalesef bu toplumun geneli Allah'a şirk koşmakta
Bismillahirrahmanirrahim
“Şüphesiz Allah ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey mü’minler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin.” (el-Ahzâb, 56)
Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem buyurur:
“Kim bana bir defa salât getirirse, Allâh o kimseye on defâ salât eder, on hatâsı silinir ve on derece yükseltilir.” (Nesâî, Sehv, 55)
Allâhumme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.
Allahumme salli alâ seyyidina Muhammedin nebiyy'il ümmîyyi ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim.
Meali:Allah’ım Efendimiz ümmî peygamber Muhammed’e, evladu iyaline ve ashâbına salât ve selâm eyle.
اِنَّٓا اَنْزَلْنَا التَّوْرٰيةَ ف۪يهَا هُدًى وَنُورٌۚ يَحْكُمُ بِهَا النَّبِيُّونَ الَّذ۪ينَ اَسْلَمُوا لِلَّذ۪ينَ هَادُوا وَالرَّبَّانِيُّونَ وَالْاَحْبَارُ بِمَا اسْتُحْفِظُوا مِنْ كِتَابِ اللّٰهِ وَكَانُوا عَلَيْهِ شُهَدَٓاءَۚ فَلَا تَخْشَوُا النَّاسَ وَاخْشَوْنِ وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَات۪ي ثَمَنًا قَل۪يلًاۜ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ
Şüphesiz ki Tevrat’ı biz indirdik. Onun içinde hidayet ve nur vardır. (Allah’a hakkıyla) teslim olmuş olan nebiler o Kitap’la Yahudi olan kimselere hükmeder. Rabbaniler ve din bilginleri Kitab’ı korumakla görevli olduklarından ve Kitab’ın şahitleri olduklarından (insanlar arasında Kitap’la) hükmederler. (Öyleyse) insanlardan korkmayın. (Yalnızca) benden korkun! Ayetlerimi az bir paha karşılığında satmayın. Her kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse onlar kâfirlerin ta kendileridir.
(5/Mâide Suresi, 44)(Allah’ın (cc) indirdiği Kitaplara imanın gereği olarak, yönetici makamında olanların ve insanları yönlendiren âlimlerin Kitap’la hükmetmesi gerekir. Kitap’la hükmetmeyi terk etmek, imanı bozmak olduğundan Allah (cc), böylelerine “kâfir” demiştir. Günümüz insanı Kitab’ın bazı hükümlerini terk etmekle kalmamış, Kitab’ın tamamını terk edip onun yerine kendi koydukları yasaları yerleştirmişlerdir. Sadece küfre girmekle yetinmemiş, Allah’ın (cc) en belirgin sıfatı olan kanun yapma yetkisini kendilerinde görerek tağutlaşmışlardır. (bk. 12/Yûsuf, 40))
Adalet çok önemli bi kavram arkadaşlar.. devletin dini adalettir demiş hz.Ali .. adalet yoksa kimsenin ibadeti beni ilgilendirmez bana zulmettikten sonra .. ki ettiler ..
Allah razı olsun gayet açıklayıcı olmuş
Allah razı olsun 🤲🏻
Hakkımız da hayırlı olan olsun 🤲🏻
Rabbim hakkınızda hayırlısını nasip etsin
.
*LAT MENAT UZZAYA TAPMIYORUZ, ÖNÜNDE EĞİLMİYORUZ Kİ (şirk koşmuyoruz ki) DİYENLERE*
Belki de hemen bana itiraz ederek diyeceksin ki: “Çünkü onların karşılarında eğilip kalktıkları putları vardı. Her an bağlılıklarını gösterdikleri Lat, Menat, Uzza gibi putlara ibadet ediyorlardı. Bu sebeple Allah onların imanlarından razı olmadı. Bizim ise elhamdülillah önünde eğilip kalktığımız bir putumuz yok ki!” O zaman ben de sana şunu sorarım: “Madem mesele sadece bir putun önünde eğilip kalkmaksa o halde neden Allah’a iman eden, Musa’yı ve İsa’yı resul olarak bilen ve asla putlara ibadet etmeyen Yahudi ve Hıristiyanların imanından Allahu Tealâ razı değildi. Allahu Tealâ neden onları kafir ve müşrik olarak isimlendirdi acaba?”
Aslında cevap çok açık kardeşim. Evet, bu insanlar Allah’ın varlığına iman etmişler, onun Rab olduğunu kabul etmişlerdi. Hayatlarında birçok ibadet mevcuttu. Ancak onlar Allah’a “ŞİRK” koşuyorlardı. Yani sana daha önce de söylediğim gibi tek bir efendiye kölelik yapmıyorlardı. Allah’ı efendi bilmişlerdi ancak Allah ile beraber başka efendileri de razı etmeye çalışıyorlardı. Doğal olarak da Allahu Tealâ onların bu imanlarından razı olmamıştı. Burada yeri gelmişken sana Mekkeli müşriklerin ve Medineli Yahudi ve Hıristiyanların şirkinden bahsetmek isterim. Mekkeli müşrikler aslen hayatları boyunca Allah’a şirk koşmaktan uzak kalmaya çalışan insanlardı. Zira onlar Kâbe’yi tavaf ederlerken devamlı olarak “Emret Allahım! Senin hiçbir ortağın yoktur. Yalnız bir ortağın vardır ki onun da, bütün yetkilerinin de sahibi sensin” diye dua ediyorlardı. Ve Allah’ın en sevgili kulu olmak için uğraş veriyorlardı. Bunun için geçmişte yaşayan salih kimseler olarak düşündükleri şahısların putlarını yapmışlar ve onlar vasıtası ile Allah’a dua edip dualarının kabul edilmesini bekliyorlardı. Şöyle diyorlardı: “Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.” (39 Zümer/3) Gördüğün üzere tek amaç Allah’a yakınlaşmaktı. Ancak bunu Allah’ın kendilerine öğrettiği gibi yapmıyorlardı. Allah ile aralarına başka aracılar koyarak yapıyorlar ve böylece şirk günahının içinde kaybolarak “MÜŞRİK” ismini hak ediyorlardı. Medine’de yaşayan Yahudi ve Hıristiyanlara gelince; onların yaşamlarında putlara ibadet etmek diye bir durum söz konusu değildir. Ancak Mekkeli müşrikler nasıl ki ölülere ibadet ediyorlarsa Medine’de yaşayan Yahudi ve Hıristiyanlar da dirilere ibadet ediyorlardı. Din adamlarına, yöneticilerine ibadet ediyorlardı.
Peki, kardeşim soruyorum sana! Onların bu ibadetleri nasıldı? Yoksa ehli kitaptan olan Yahudi ve Hıristiyanlar din adamlarına, bilginlerine, yöneticilerine namaz kılıp secde mi ediyorlardı? Yoksa onlar için kurban kesip adaklar mı adıyorlardı? Gel seninle bu sorunun cevabını en yetkili kişiye soralım ne dersin? Allah’ın Resulü’ne... Gidelim onun yanına... Ben eminim ki bu konuda bize çok güzel şeyler anlatacaktır âlemlere rahmet olarak gönderilen o Nebi. Ancak önce Allah-u Teâlâ’nın bizlere şifa olarak indirdiği kitabından bir ayeti hatırlayalım hemen. O şöyle buyurur:
“Onlar, Allah'tan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir.” (9 Tevbe/31)
Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün bu ayeti okur. O sırada karşısında Tayy kabilesinden, cömertliği ile meşhur Adiy bin Hatem vardır. Kendisi Hıristiyan’dır. Ve o esnada boynunda haç takılıdır. Ayeti duyunca itiraz edercesine söze girer ve der ki: “Biz din adamlarımıza ibadet etmedik ki! Onları rab edinmedik ki...” Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ise şöyle cevap verir: “Sizin din adamlarınız Allah’ın haram kıldıklarını helalleştirdi. Allah’ın helal kıldıklarını ise haramlaştırdı. Siz de onlara itaat ettiniz. İşte sizin din adamlarınıza ibadetiniz bu şekilde olmuştur.” Subhanallah! Görüyorsun değil mi kardeşim! Allah’ın izin vermediği konularda itaat Allah’tan başkasına ibadetmiş.
Allah ın razı olmadığı konularda insanların peşinden gitmek Allah'a köleliğin yanında insanlara da köle olmakmış. Peki, nerede kaldı İslam? Hani İslam sadece yerlerin ve göklerin rabbine kölelik yapmaktı? Sadece O’nun emirlerine bağlı kalmak, O’nun sözlerine itaat etmekti! Görmüyor musun kendilerini Allah’ın en sevgili kulları olarak isimlendiren Yahudi ve Hıristiyanlar alimlerine, din adamlarına, yöneticilerine Allah’ın izin vermediği konularda itaat edip uydukları için “Kafir” ve “Müşrik” ismini almışlardır. Allah onların bu amellerini “Yöneticilerine ibadet etmek” olarak isimlendirmiştir. Peki, kardeşim şimdi düşünelim! Biz kime ibadet ediyoruz. Evet namaz, oruç, hac, zekat gibi ferdi ibadetlerde Allah’a ibadet ediyor O’na kölelikte bulunuyoruz. Ya sosyal yaşamımızla ilgili konularda kimlerin emirlerine boyun eğiyoruz. Allah-u Tealâ bizlere hayatımızın her alanında uymamız gereken bir kitap (hüküm, yasa) indirmişken bizler kısa bir süre önce yeni kitaplar (kanunlar) hazırlamaları için bizleri idare edenlere tam bir yetki vermedik mi? Onlar bizlerden aldığı bu yetki ile parlamento denilen kurumda Allah’ın yasakladığı amelleri serbestleştirmiyorlar mı? Onlar bizlerin vekilleri olarak millet meclisi denilen kurumda Allah’ın emirlerini yasaklamıyorlar mı? Bil ki Allah’ın razı olmadığı tek bir konuda dahi beşere itaat etmek, ona ibadet etmek demektir. Ne kadar Müslüman olduğunu iddia edersen et, ne kadar namaz kılarsan kıl, kaç kere hacca gidersen git Allah’ın izin vermediği tek bir konuda dahi Allah’ın dışında kanun koyuculara itaat edersen, onlara uyarsan *Allah’a şirk koşmuş olursun ve* *“Müşrik” ismini alırsın.* Zira Allah (Subhanehu ve Tealâ) şöyle buyurmaktadır: “Eğer onlara uyarsanız şüphesiz siz de Allah'a ortak koşanlardan olursunuz.” (6 Enam/121)
Allah razı olsun 🤲🏻
Selamın aleyküm
Tevbe suresi 31.ayet
Tağut ayetleri
Var bunlarla ilgilide video isteriz
Bunlar tagut nedir bilmezlerki bunlara göre her küfrü Isle ama kalbinle inanmadikca kafir olmazsin
ya şu ayetin o manaya gelmediğini küçük çocuk bile anlar
Hahahah Aynen iyice sacmalamis
Ağzına sağlık hocam 👏👏👏
ALLAH razı olsun hocam
(Her gün sabah akşam yedi kere, "Hasbiyallahü la ilahe illahü aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabb-ül arşil azim" okuyan, dünya ve ahiret sıkıntısından kurtulur.) [İbni Sünni] “Bana Allah yeter.O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur.Ben ancak O’na tevekkül ettim.O,yüce Arşın sahibidir”
Kim Sübhânellâhi ve bihamdihî (Allah'a hamd ederek onu noksanlıklardan tenzih ederim) derse; onun için Cennette bir hurma ağacı dikilir.’’ (Sünen-i Tirmizî, Kitabu'd-Daavat, 60)
Hz Yusuf a iftira atmaktan bıkmadınız
Aşağılık bir yöntem kullanılarak şerefli bir hedefe varılmaz
Hak insanlar ile bilinmez ancak insanlar hak ile bilinir
Allahın indirdiği ile hükmetmeyen zaten amel olarak kalbiyle tasdik etmediği ortaya çıkıyor.
Sizin demenizle hiç bir amel küfre sokmaz, çünkü
İyi niyetli ler.
Tevhid ☝️
Bence Yusuf as'ın durumu farklı, ayetlerden onun bağımsız hareket ettiği anlaşılıyor, yani evet inkarcı bir sistemde idareci olunur yusuf suresi buna delildir ama o idarecinin bağımsız olması koşulu ile. Bugün ki sistemde bu mümkün değil. En basitinden Yusuf as bugün yaşasaydı ve Türkiye'ye Merkez bankası Başkanı veya Hazine bakanı olarak gelseydi sizce bağımsız,faiz sistemine muhalif iktisadi devrimler yapabilir miydi? Ya daha en başından Laiklik ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık yemini edeceğinize dair yemin ediyorsunuz. Yusuf as örneği yanlış bir kıyaslama zannımca. Bence müslümanlar olarak tamamen muhalif duruma geçmeli ve fikri tartışma ile sistemi değiştirmliyiz, hiç şüphesiz inkarcı kesim zorbalığa başvuracaktır ama müslümanların bir olması ve kalabalık olması gerekiyor, inkarcı kesim müslümanlarla kital'i göze alacak kadar cesaretli değil
اِتَّخَذُٓوا اَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ اَرْبَاباً مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَالْمَس۪يحَ ابْنَ مَرْيَمَۚ وَمَٓا اُمِرُٓوا اِلَّا لِيَعْبُدُٓوا اِلٰهاً وَاحِداًۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ
(Yahudiler) Allah'ı bırakıp, hahamlarını; (hırıstiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rab edindiler. Oysa, bunlar da ancak, bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır.
Burada yahudi ve hıristiyanların Allah’ı bırakıp da insanları rab edinmeleri eleştirilmektedir. Yahudiler bakımından bu kimseler onların din bilginleridir (yahudi din âlimleri hakkında kullanılan “ahbâr” kelimesinin açıklaması için bk. Mâide 5/44). Hıristiyanlar bakımından ise bu kimseler onların rahipleri ve özellikle Hz. Îsâ’dır. Âl-i İmrân (3/64, 80) ve Yûsuf (12/39) sûrelerinde olduğu gibi burada da hem “ulûhiyyet birliği” hem de “rubûbiyyet birliği”, yani Tanrı ve rab olarak tek bir varlığa inanıp bağlanmanın kaçınılmazlığı üzerinde durulmaktadır (bk. Âl-i İmrân 3/64). Bir başka anlatımla, “Rab edinme” ifadesini içeren bu âyetlerde yahudilerin ve hıristiyanların din âlimlerini ve din adamlarını Tanrı edindikleri yani onlara taptıkları değil Tanrı benzeri bir otorite tanıdıkları ifade edilmiş olmaktadır. Nitekim Adî b. Hâtim ile Hz. Peygamber arasında bu âyet hakkında şöyle bir konuşma geçtiği rivayet olunmuştur:- “Yâ Resûlellah! Biz onlara kulluk etmiyorduk ki! - “Peki, onlar size istediklerini helâl, istediklerini haram kılıyorlar ve siz de onlara uyuyor değil miydiniz?”- “Evet!”- “İşte burada söylenen de odur” (Zemahşerî, II, 149; Râzî, XVI, 37). Ruhbân rahip kelimesinin çoğuludur. Rahip sözlükte “korkan” anlamına gelir. “Allah korkusu içine yerleşmiş ve dışına vurmuş, kendini Allah’a kulluk etmeye hasretmiş kişi” anlamında olmak üzere Hıristiyan din adamlarına bu ad verilmiştir (Râzî, XVI, 37; İbn Âşûr, X, 170). Hıristiyanlık’ta kutsal ruhbanlık sakramenti, hıristiyan tebliğinin Îsâ tarafından havârilere devredilmesi geleneğine kadar çıkarılır. Ruhbanlık sırrının Yeni Ahid’deki zeminine delil olarak Mesîh’in insan ve Tanrı arasında ara bulucu konumu gösterilir. Kilisenin başı olan Mesîh yetkilerini havârilere, havâriler de din adamlarına aktarır. Mesîh’in temsilcisi olarak seçilen din görevlileri üç rütbe altında toplanabilir: Piskopos, rahip (veya papaz), diyakos (papaz yardımcısı). Bunların atanmasında belirli kural ve usuller vardır. Kardinal adı verilen din adamları grubu yüksek dereceli piskoposlardan oluşur ve bir anlamda kilisenin en üst düzeydeki genel kurulunun temsilcileridirler. Piskoposların üzerinde yer alan papalık kurumu, temel bir hiyerarşi olmaktan çok, idarî bir görev mahiyetindedir. Papa bütün Katolikler’in başı, Îsâ’nın Petrus aracılığıyla vekili ve Roma piskoposudur. Ortodokslar arasında yetkileri en geniş piskoposlara ise patrik ve metropolit unvanları verilir. Özellikle reform kaynaklı bazı kiliseler ibadet için özel din adamlarının varlığını gerekli görmezken, çoğu kiliseler, kökenini Yeni Ahid’e çıkardıkları din görevlilerini kilisenin varlığı için zorunlu sayar. Katolik ve Ortodoks kiliselerine göre din adamlarının görevleri ve hiyerarşisi ilk havârilerden günüışı ve bu kavramın peygamber olmayan kişilerin ilâhî yetkilerle donatılmış gibi gösterilmesine alet edilmesi tasvip edilmez. Nitekim bu âyette ruhbanlarca istismar edilen dinî otoritenin hıristiyan toplumu üzerindeki olumsuz etkilerine işaret edilerek yahudilerin rabbileri kutsallaştırması gibi hıristiyanların da zamanla Îsâ’yı ve rahipleri kutsallaştırdıkları belirtilmiştir. Ayrıca Kur’an’da, ruhbanlığın aslında Hıristiyanlık’ta bulunmayıp sonradan ihdas edildiğine işaret edilmiş, fakat Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için bazı hıristiyanlarca başlatılan bu hareketin gereğinin yerine getirilmediğine dikkat çekilmiştir (Hadîd, 57/27; Mustafa Sinanoğlu, “Hıristiyanlık”, DİA, XVII, 365).
Bütün iman gitti hocam şehadet getirin egemenlik kayıtsız sartsız allahındır
Allah Teâlâ razı olsun ne güzel acıkladınız rabbim vahhabileri uyandırsın
Keşke hocanın karşısında birde 0:31 muhalifini koysaydınız daha anlaşılır olabilirdi
Sence koyabilirler mi Allah için
Peygamber Efendimizin Hastalara Okuduğu Şifa Duası
Yine Hz. Aişe’den radıyallahu anh rivayete göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz kendisine bir hastanın şifâ bulması için duâ talebedilediği zaman:
Türkçe Okunuşu: Ezhibil-be'se rabben'nasi eşfi ve enteş'şafi la şifae illa şifauke şifaen la yugadiru sekame.
Anlamı: Bu hastalığı gider ey insanların Rabbi! Şifâ ver, çünkü şifâ verici sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Öyle şifâ ver ki hiç bir hastalık bırakmasın" (Buhârî, Merdâ, 20; Müslim, Selâm, 46; Ebû Dâvud, Tıbb, 18, 19)
Cevap için teşekkürler
İşte böylece Yusuf’a, yeryüzünde temkin/imkân/iktidar verdik. Orada dilediği yerde konaklar/dilediği gibi hareket ederdi. Rahmetimizden dilediğimiz kişiye veririz. Ve muhsinlerin/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanların ecrini zayi etmeyiz. (12/Yûsuf, 56) size bir soru çok basit Yusuf aleyhisselamın dilemesi yani bir karar verirken Allah azze ve Cellenin dilemesi ile iş yapardı yoksa kralın dilemesiylemi yapar dı ?
Ağzınıza sağlık Hocam Allâh Celle Celâlühu râzı olsun
Ayetel Kürsi Türkçe Okunuşu
Allâhu lâ ilâhe illâ huve’l-hayyu’l-kayyûm. Lâ te’huzuhû sinetun ve lâ nevm. Lehû mâ fi’s-semâvâti ve mâ fi’l-ardı men zellezî yeşfe’u ‘ındehû illâ bi iznih. Ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ‘ılmihî illâ bimâ şâe vesi’a kursiyyuhu’s-semâvâti ve’larda ve lâ yeûduhû hıfzuhumâ ve huve’l-‘aliyyu’l-‘azîm.
Ayet-el Kürsi Anlamı
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.
Peygamberlerin şeriatında değişen şey ameli hükümlerdir. İtikadi hükümler asla değişmez.
Allah razı olsun 🌹
Cehmiyye de böyle diyor, işte herkes selefini takip ediyor subhanallah
Allah ebediyen sizden razı olsun hocam
Gayet net 👌🏻
"Kim, 'Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu'l mülkü ve lehu'l hamdü yuhyi ve yumit ve hüve alâ külli şey'in kadîr.'( (Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir.Öldürür ve diriltir. O, her şeye kâdirdir.) duasını bir günde yüz kere söylerse, kendisine on köle âzad etmiş gibi sevab verilir, ayrıca lehine yüz sevab yazılır ve yüz günahı da silinir. Bu, ayrıca üç gün akşama kadar onu şeytana karşı muhafaza eder. Bundan daha fazlasını okumayan hiçbir kimse, o adamınkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de bir günde yüz kere 'Sübhânallahi ve bihamdihi.'(Allah'a hamd ederek onu noksanlıklardan tenzih ederim) derse hataları dökülür, hatta denizin köpüğü kadar (çok) olsa bile." [Buhârî, Daavât 54, Bed'ü'l-Halk 11; Müslim, Zikr 28, (2691); Muvatta, Kur'ân 20, (1, 209); Tirmizî, Daavât 61, (3464)]
Yani.... Oyu kime verelim onuda söyleyin... Gerçi imalı bir şekilde söylediniz.. dediğin gibi herkesin gözü kulağı aklı iradesi var elhamdülillah, Rabb'im hayırlısını nasip etsin. Ama bence siyaseti buraya taşımayın. Dediğim gibi herkesin aklı ve iradesi var, gördüklerine duyduklarına yaşadıklarına göre ölçüp biçip oyunu verecek, selam ve dua ile, esselamun aleyküm, yüce Allah'ın selameti bereketi şefkati merhameti üzerinize olsun 🤲
Maalesef kardeşim herkes aklını, iradesini kullanmıyor. Çoğunluk hocam dedi doğrudur kaidesiyle yola çıkıyor ve maalesef durum ortada... Veyl olsun hakkı, İslamı menfaatine göre tevil edenlere.... Onlar az bir menfaat için ahiretini, dünya hayatına değiştirirler.... Rabbim tüm Müslümanlara tevhidin gerçek manasını idrak etmeyi ve bu idrak ile amel etmeyi nasip etsin...
.
*ÖNCE İLAHTAN RABDEN & TEVHİDDEN TEBLİĞ YAPILMALIDIR/BAHSEDİLMELİDİR*
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır meali Kehf, 14. Ayet:
(Oranın hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: *"Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına ilâh deyip tapmayız, yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.*
Asilerin karşısında, şirk koşanların, otorite olanların, kanun koyma, hükmetme makamında olanların karşısında (Hükümet, Kral, Başkan vs) ilk önce *Tevhidden, Allaha imandan, şirk koşmamaktan (üçü de aynı kavram) bahsedilmelidir.*
Yoksa komşulara iyi davranmaktan, trafik haftasından, yollardan, hastanelerden, kuran kurslarından, namazlardan, sadakalardan, orucdan vs bahsedilmesi halinde SAÇMALAYANLARDAN OLURUZ DENİLMEKTEDİR.
Demekki görece iyiliklerden bahsedilerek ve asilerin yani tagutun ikincil hatalarını düzeltilerek din anlatılmazmış.
*Bugün bu konulardan*; hangi kurumlar (diyanet imamları, tarikatçılar, tv hocaları, nurcular, süleymancılar vs) hocalar neden bahsetmiyor. Başat konuları neden gizliyorlar, iyi düşünmek gerek.
Not; KURAN BÜTÜNLÜGÜNDE BAKARSAK, *BAŞAT OLARAK HERKESE TEBLİĞDE ALLAH SUBHANEHU VE TEALAYA İMANDAN, ŞİRK KOŞMAMAKTAN, TEVHİDDEN YANİ SADECE ONU İLAH OLARAK, RAB OLARAK KABUL ETMEMIZ GEREKTİĞİNI VE BÖYLECE DOĞRU YOLDA OLMAMIZ GEREKTİĞİNİ ANLATMAKTAN BAŞLAMAK GEREKİYOR. YOKSA SAÇMALAMIŞ OLURUZ..*
Allah sizden razı olsun
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin adede ma fi ilmillahi salaten daimeten bi devami mülkillah.
Allah'im! Efendimiz Muhammed'e Senin ilminde bulunanlar sayısınca ve mülkün devam ettigi sürece salat ve selam eyle
Hz. Fatıma buyurmuş: Bir kimse bu salavatı bir kere okursa denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa bunun sevabını yazmakla bitiremez.
Yusuf 40 --- Şura 21 --- Kehf 26 --- ve bunlar gibi onlarca AYET var okuyun kardeşlerim böyle Müşrik leri dinleyerek ve peşinden giderek kendinizi yakmayın... Şirk in affı yok... Allah Kur'an-ı her kesin anlayacağı şekilde açıkça bizlere anlatıyor...OY KULLANAN MÜŞRİK OLUR ki bunun için bir ayet olması da şart değildir aslında elbette yaradan kimse hüküm de ona aittir
Bilgilendirici bir video Allah razı olsun
Allah razı olsun çok önemli
Elhamdulillah
Şıkşıkiyye hutbesi hakkında bir video çekermisiniz
Hüküm belirlemek kanun yapmak sadece Âlemlerin Rabbi olan Allah a aittir...
Allah razı olsun 🌹🌹🌹🌹🌹 kardeşlerim Allah razı olsun
Erdoğan Erdoğan Erdoğan bu kadar inşaAllah
Yuce Allah'ım sen bizi Turkiye'yi bu müşrigin yonetilmesinden koru.
Bir kere daha sevilirse vebalini zor oderiz
@@astroboy2676 birisine bu şekilde kötü zanda bulunmanın vebali nedir Allah bilir...
İnşallah
Ahirette de böyle diyebilecekmisin acaba??
@@islamicin363 Bunları Allah bilir senin ne haddine , ama şundan eminim diğer ittifakın ne olduğu alenen ortada onun lehine birşeyler yapmakta ne sonuç getireceği belli yine Allah bilir ;)
Allahın laneti Allahın ayetlerini tevil edenlerin , Allahın peygamberine iftira edenlerin üzerine olsun...
Kur'an dan 1 ayet değil onlarca AYET var... Yusuf 40 --Şura 21--Maide 44--Kehf 26 gibi onlarca AYET var
Ya nasıl bir saçmalık Allah aşkına kalbimizde istiyorsak niye taraf tutalım kalpte mi sadece kalır yok biz kalbimizde istemiyoruz diyorsak bu beşeri sistemi oy kullanmamızın amacı ne çok farklı anlıyorsunuz hocam neymiş ameller niyetlere göreymiş umarım hidayete erersiniz
Suphanallah Suphanallah nasılda eyip büküp iftira ediyorsun hz yusuf hakimiyet halkındır ibaresi altında veya Allah'tan başkası adına yemin edip nasıl o düzenin kafir yönetimine girecek tövbe edmeye davet ediyorum
BU VİDYO BENİ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATTI . ŞUANKİ POZİSYONDA MÜSLÜMANLAR TAYYİP E OY VERMEK ZO RUN DA LAR.
Küfür içindesiniz Allah Azze ve celle hesabını soracak
Tabi tabi çok sordu Hitler'i adam 30 milyondan fazla kişiyi katletti. Allahiniz ne yapıyordu o zaman
Tamam
Nisa suresi 59. ayet Ey inananlar, Allah'a, peygambere ve içinizden emredecek kudret ve liyakata sahip olanlara itaat edin. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız bir şeyde ihtilafa düştünüz mü o hususta Allah'a ve Peygambere müracaat edin; bu hareket, hem hayırlıdır, hem de sonu pek güzeldir.
İslam'a zarar vermeyen liyakatli insana oy verilir diyelim ki islam düşmanına oy verdiginde o da gitti İslam'ın değerlerini yasakladı bunda vebal şerre oy verenleredir
Ben anlamadım ya nasıl değiştiremeyiz. Hepimiz baş kaldırabiliriz.
Her şeyi birden değiştirmek mümkün değildir.bu hamasetvari bir cümle olur sadece .Fark ettiyseniz baş örtüsü bile daha sonradan serbest oldu neden birden getirmek için uygun bir zemin yoktu keza ayasofya vs diğer şeyler de öyle. Yoksa erbakan hoca gibi ters teperdi birden yapmak istemeyle .erbakan hocayı severim yanlışa da yanlış diyeceğim sonuçta. Şu an şunu düşünün böyle bir şey sizce şuanki turkiye ortamında birden getirilebilir mi bi bakın etrafiniza. O kadar ters teper ki kas yapayım derken göz çıkartırız.musluman akilli olmali zamana zemine gore sekilenmemeli ama zaman zemine göre uygun çözümü bulabilmeli arayabilmeli .bazı şeyler birden olacak kadar kolay değildir.
Bu söylemek kadar kolay değil kardeşim
şimdiye kadar neden kaldırmadın? hadi kaldıralım! 😊
@@beyza4718 Rasulullah sallalahu aleyhi ve sellem zamanındaki devir şuanki devirden daha beterdi.Hatta binlerce insan öldü katledildi zulüm görüldü sadece lat ve uzzayı redd ederek La ilahe İlallah dedikleri için.Ama hiç biri yolundan geri dönmedi,hatta Rasulullaha mekkeli müşrikler tarafından teklif geldi sen bu davandan vazgeç derdin yönetici olmaksa gel başımıza geç,derdin kadınlarsa sana kadınlar verelim,eğer cinler musallat olduysa sana en iyi doktorları bulalım dediler ama Rasulullah bir elime ayı diğer elime güneşi verseler bu davadan vazgeçmem dedi.Halbuki istese başa geçip islamı daha kolay yavaş yavaş getirebilirdi ama hiç dininden taviz vermedi onca zulümlere katlandılar.Bizler ise neymiş zulm görürüz rahatımız bozulur Allah için bozulsun zillet halinde rahat yaşamaktansa izzet halinde Allah uğruna zulmü ölümü göze alamayacak mıyız ya?
@@beyza4718😏😏😏HERŞEY BİRDEN DEYİŞMİYOR DİYORSUN 2 İŞKİ FABRİKASI VARDI ŞİMDİ AKP 18’E ÇIKARTI BİRDE UTANMADAN MAŞALLAH DİYORLAR😏😏😏ATEİST ATATÜR BİLE ZİNAYI SERBEST BIRAKMAKTAN ÇEKİNİYORDU😏😏😏 AKP 18 YAŞ ÜZERİ SERBESTLEŞTİRDİ AKP KİMLİKTEKİ ☝️İSLAM YAZILMASINA ✍️ BİLE TAHMUL EDEMEDİ KALDIRDI😏😏😏 SİZ HANGİ ZAMANDAN BASEDİYORSUNUZ AKP😏😏😏 MİLETİ DONLARINA KADAR SOYDU😏😏😏AKP ☝️DİN HOCA’LARI ZİNDANLARA TIKTI KÖTÜLÜKTEN ATEİST ATATÜRÜ GEÇTİ BU ŞEYTANLAR🦹♂️🦹♂️🦹♂️ DİNE VERDİĞİ ZARAR DİNSİZ İMANSIZ ATEİST ATATÜRÜ BİLE VERMEDİ 😏😏😏
Allah razı olsun hocam 💚
konu cok sig ele alinmis. Sadece ayete bakarak bunu demiyorlar daha bir cok deliller ortaya koyuyorlar hadislerle beraber. Keske daha kapsamli bir cevap verilseydi. Bu cevap hic bir sey ifade etmiyor.