Eğitim yıllar içerisinde amacından çokça saptı. Artık bir sektördür. Yüksek lisans ve doktora da dahil olmak üzere amaç artık insan yetiştirmek değil insanları oyalamaktır. Nadir başarılı örnekler de yine bu sistemin perdelenmesine sebep olur. Gençlere eğitimin önemini anlatmaktan başka bir şey elimden gelmediği için bunu yapmaya devam ediyorum. Bireysel anlamda eğitimle hayatınızı değiştirebilirsiniz. Kitlesel anlamdaysa istatistikler konuşur. İstatistiklere baktığımızdaysa eğitimin ne işe yaradığı ortada.
Olay zengin olmaksa okumakla zengin falan olamazsınız. Verilen eğitimin iş hayatı ile alakası yok. Zengin olmak için tecrübe bilgi girişimci ruh ve iş etiğine sahip olmanız lazım. İşyerlerine uzak durarak tecrübe ve bilgi edinilemez. Okulla ancak kurumsal bir şirkette beyaz yaka olursunuz o da çok iyi bir okula giderseniz. Ama öyle bir imkanınız yoksa acilen iş öğrenip tecrübe kazanmaya başlamalısınız. Tecrübe tecrübe tecrübe > Bomboş diploma
Gaziantep’de kenar mahallede çalışıyorum,matematik öğretmeniyim. Size anlatamam. Hiç pizza yememiş çocukları değil, bir test kitabını alamamış çocukları.. bir test kitabı 300 liraya yakın Bir roman 200 lira. Bu çocuklar nasıl okuma hayalleri kurabilir ki. Bir deneme 75 lira Zengin çocuk kurs kurs etüt etüt gezerken etüt merkezlerinin fiyatları, özel okul fiyatlarının fahişliği, beraberinde gelen kitapların fiyat artışı, özel ders almak isteyen bir çocuğun ailesinin cebinden garanti saat başı 1000 lira çıkması.. Üstelik daha durun ortaokuldayız . Bunun lisesi üniversitesi düşünemiyorum bile Bir de şunu söylemek istiyorum , mesela çok pahalı markalar defolu kıyafetlerini çantalarına ayakkabılarını sağa sola dağıtmak yerine çöpe atıp yakarlar ya kalite aktarımı düşmesin diye , hani sonuçta bu markanın bir adı var sokaktaki herhangi bir insan bunu giyemez bu izlenimi vermek istiyorlar, prestijli öğrencileri mezun eden bu zengin üniversitelerde tam olarak böyle. Önüne gelen oradan mezun olamaz. Toplumun üst tabakasınınn üst öğrencileri mezun olabilir aptal olmayan ama zengin olan
Girişimcilik ruhu ve meslek etiği alsalar ve bir meslek öğrenseler zengin olmaları içten bile değil.Ama okuyacağım diye yıllarca test kitabı dersane üniversite peşinde koşarlarsa zinciri kıramazlar. Üniversite okumak falan değil iş bilmek tecrübe en önemlisi
Günümüzün en büyük eğitim akademisi Google hazretleri bilgi bedava en büyük profesörden daha bilgili çocuklar ve aileler bilinçlenmiş olsa bu nimetten faydalanır. Ülkemiz deki en büyük eksiklik insanlarımızın yol haritasını bilmemesi neyi nasıl yapacağını ne işe yaradığını bilmiyor maalesef
@@efekocaturk7926 insanlık genetik olarak değiştirilmeden imkansız. Sosyalist sistemler de hemen totaliterlesiyor. Kapitalizm de aslında gizli totaliter bir yapı, kısacası insanlığın şu anki yapısı genetik olarak değiştirilmeden imkansız ve genetik değişimle de empati algısı yüksek bireylerin çoğaltılması sağlansa da tabi ki bir kesinlik yok. Bence şu anda belli bir zenginliğe ulaşamamış insanlar ihtiyaç ve imece ekonomisi kurabilirler kendi aralarında ama işte aç gözlü insan her yerde, yani birbirini satacak insan çok, bence daha barışçıl ve vicdanı bir dünya yaşam için insanlığın pek bir şansı yok
@@alberen-72var dostum iş bulmada çevrenin etkisi cok buyuk cevresinde hicbir okumus kisi olmayan insanin o prestije yukselmesi asılması gereken cok buyuk mucadelelerden biri
fakir biri olarak gidip zenginlere okumanın bırakacağı o eziklik duygusu, arkadaş edinememe çünkü arkadaşlarının yaptığı aktivitelere yeticek paranın olmaması, çalışıp başarılı olman gerek baskısından dolayı da genç yıllarını sadece okul ev geçinen insanlar var. normal bi devlet üniversitesinde bile bunu yaşıyorum. network ü referansı bulmalık özgüvenim bile kalmadı çünkü referans olucak insanlarda aynı ukala hocalar ceo lar vs. Birisinden bir şey rica etmek için bile babanın tanıdığı olması gerek gibi artık yoksa yüzüne bile bakmıyorlar.
O kadar haklisiniz ki. Biz de çocuğumuzu yetiştirmeye çalışırken bunu cok net yaşıyoruz. Ben hiç öyle süper okullarda okumadığım halde iyi bir üniversitede burslu okudum. Kendi imkanlarımla calisarak bunu yaptım. Çünkü benim çocukluğumda bu bir ihtimaldi. Oysa durum cok değişti. Şu anda bu çocukların kendi imkanlarıyla çok iyi yerlere gelme ihtimali çok çok düşük. Egitim eşit verilmiyor çünkü. Denk bile verilmiyor. Dolayısıyla çocuk deha düzeyinde degilse ama çok zekiyse bile eğitimine yatırım yapılmadığı sürece çok iyi üniversiteleri kazanma şansı çok düşük. Bugun ilkokul çocuklarına yapilan Bilsem dayatmalari, zeka geliştirme kurslari saçmalıkları da tam da bu yuzden.Yalandan umut vermek.
Hocam siz bizim en büyük şansımızsınız. Çünkü inan başar sen de yapabilirsin şartlar eşit olmasa da yapabilirsin sözleri bana kalırsa motive etmek yerine demotive ediyor. Başarılı olamadığında kendini suçlu hissediyorsun ve bu özgüvenini zedeliyor. Fakat şartlardan dolayı başarılı olamadığında en azından psikolojin düzgün oluyor ve süreç daha kolay ilerliyor. Farkında olduğunuz bu gerçekleri bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz
sistem zaten birilerinin başarısız olmasına dayanıyor, iş gücü başka şekilde elde edilemiyor, ama daha da kötüsü, gelişen makineler tarafından insan iş gücü çok daha büyük ölçüde değer kaybedecek. İnsanlar birlik olup hak talep etmedikçe şartlar daha da kötüye gidecek.
@@futurexjam2 Annem asgariye çalışıyor evimiz kira değil ablamda büyük ihtimalle asgari üstüne çalışacak 19 yaşındayım ne önerirsiniz? ortada kalmış gibi hissediyorum.
Hocam tam biraz umutlanıyorum, tam böyle hayallere dalacak gibi oluyorum. Sonra sizi izliyorum ve saçmlama diyip tüm umudumu kaybediyorum. Boş hayallere zaman ayırmamı engellediğiniz için teşekkür ederim :D
Bence saçmalama.Tabii ki büyük bir uçurum var ama zenginlerin babası da doğuştan zengin olmadı.Zor yollardan geçti.Bence çalışmaya devam et.Ders de olabilir veya mesleğin için de olabilir
@thewizardgunes Dediğin durum s*vaş ve d*rbe dönemlerinde oluyor çoğunlukla, ayrıntıya girsem yorumum silinir TH-cam tarafından. Türkiye şartlarında bir insanın sınıf atlaması(bak süper zengin olması değil.) olasılığı %2.5. Dünya genelinde ise %7.5 ve bu olasılıklarda hakkıyla atladığına dair bir parametre de yok.
@thewizardgunes Zenginlerin babalarının zor yollardan geçerek zengin olduğunu nereden biliyorsun? Genelde o 'zengin olan babalar' ya illegal yollarla zengin oluyorlar yada o dönemin önlerine sundukları fırsatlar sayesinde oluyor. Cumhuriyet kurulduğu dönem akıllı olup, fırsatları değerlendirmek buna bir örnektir. Yine de, ne olursa olsun; BAŞARMAK MÜMKÜN. Evet, çok zor, çok ağrılı ve herkesin kaldıramayacağı bir türden yolculuk ancak mümkün. Unutmayın ki, o bilimsel istatislikler toplumun oranını yansıtıyor arkadaşlar. Tüm herkesi hesaba katmakta çok zor tabi ki. Bilimide putlaştırmaya gerek yok; başarın, yeni bir bilimsel veride siz olun. Bu mümkün; bir outlier olmak.
@thewizardgunes evet, bu kardeşimiz zengin sınıfına katılacağını zannediyor...)) o işte öyle olmuyor güzel insan. Zenginlik yüz yılı alıyor bir çok zaman. Dedenin çok çalışması gerekiyordu ,bugün senin zenginliği elde ede bilmen için, çalışarak zengin ola bilmen için. Şimde sen çok çalışmaya başlarsan ancak evlatların büyüdüğünde onların çalışması sonucu belki zenginliyi tadarsın. Bill Gates amca Microsoftla mı zengin oldu sanıyorsun? Adam Harvardda talebeyken babası Harvard üniversitesine bilgisayar sınfı kurmuş. O kadar zenginler. )))) ayrıca babasının da bir lafı vardı: Biz yürüdüğümüz yürüdüğümüz yolda hep ilerde Rockefellerları gördük, her köşede gördük, onlar bizim büyük destekçimiz....
Şartlar devlet okullarında bile eşit değil benim sehrimde sınavsız olan ve nispeten iyi okullar 12.sinif öğrencilerini bıraktılar yoklama alınmıyor , bizim okulumuz doğru olanı yaptı ve bırakmadı çünkü yönetmelik yoklama işini sıkı tutun dedi ama en nihayetinde aynı sınava girecegiz ayrica okulda çok zaman kaybediyorken ve bireysel eksikliklerimizin üstüne gidemezken diğerleri ve özel okul kesimi bu imkana sahip gerçekten acı verici
Bir kasaba lisesinde okudum. Fizik kimya ve biyoloji lablarimiz vardi. Butun derslerimizi bu lablarda yapardik. 1985 yilinda tabii bilimler bolumunden -ozamanki sayisal- mezun oldum. Hic burs vs almadan iyi bir unide okudum ve akademisyen oldum. Oglum fen lisesini kazandi ve orada okudu. Isin aci tarafi oglum fen lisesinde, benim bir kasabanin duz lisesinde gordugum laboratuvarlarin hicbirini gormedi. Lise hayati soru cozmekle gecti. Bana gore geruye gittik hatta geriye bile ulasamiyoruz. Klayvem uygun degildi yazim hatalari icin ozur...
Yıllardır dile getiriyoruz bu konuyu... Eğitim eşitliği öğrenci ve hoca düzeyinde mutlaka sağlanmalı. Teşvik edici kriterler her iki taraf içinde geliştirilmeli. Yoksa hocamızın dediği gibi tek sınıfa hizmet veren bir sistem kalır ortada.
7:11 İtalya sınavlarına girenlerden biri de bendim. B2 istenirken öne atsın diye C1 aldım ielts'den, üniversitenin mühendislik giriş sınavından çok iyi bir sonuç aldım. Vize çıkmadı, gidemedim. 19 yaşında mezun kaldım yine yks çalışacağım ve 6 aydan az zamanım var. Artık kafam basmıyor yok soru çözerken kendimi atasım geliyor inşaattan aşağı. Benden çok daha düşük puan alan arkadaşlarım sadece benden daha zengin olmaları sebebiyle aylar önce gitti, şu anda okuyorlar. Mühendislikte dünyada ilk 30'da olan okula param olmadığı için gidemiyorum, yks çalıştığımda da derece gelmeyeceği(ilk 10k) aşikar. Gelse de obp yüzünden 20'ye atar zaten(eğitimde fırsat EŞİTSİZLİĞİ!, pek iyi kabul edilen bir not beni 10 bin geri atabiliyor :D sistemin sıkışmışlığına bak güney kore gibi herkes 99 ortalama olacak herhalde). Ki ilk 20 olmaması demek benim ilk 500'de olan üniversitelere bile giremem demek olacak. Komediye baksana :D
Devlet lisesinden mezun olmuştum. Paramız yoktu dershaneye gidememiştim. Bazı arkadaşların durumu iyiydi daha lise 1'de gitmeye başlamışlardı. Hepsi o sene kazanmıştı iyi üniversiteleri. Ben kazanamamıştım. 1 sene boşta kaldım. Binbir zorlukla haftada 2 yarım gün dershaneye gidebildim. Sonunda kazandım. Şimdi ben de profesörüm. Ama tüm akademik hayatım boyunca tuzu kurularla mücadele ettim. Uluslararası pekçok yayınım ve atıfım var. burjuva akademisyenler için maaş sadece bir harçlıkken bizim için kiraydı faturaydı yemekti suydu. Akademisyen maaşları burjuvaya harçlık derecesinde olmamalı. Kesinlikle büyük bir artış olmalı.
Hocam elbette sizin soylemlerinize katılıyorum ancak beni en çok sevindiren şey bebekte yaşayan bir ailenin çocuğu ile yozgatta yaşayan bir ailenin çocuğu aynı sınava giriyor. Yani bu gün çapaya girme şansınız Türkiyedeki her ogrenci ile eşit seviyede. Mutlak eşitliğin ütopikliğini bir tarafa bırakıp bu şansa sahip olmak beni mutlu ediyor. Boyacı orhanın oğluna bu fırsat hiç verilmedi, bilmem anlatabiliyor muyum 🤷♂️
en güzel videolarınızdan biri bu. üzerinde durulması, düşünülmesi ve çözüm önerileri getirilmesi lazım. bu şekilde topyekün bir gelişme sağlanabilir. sadece eğitim değil, en nihayetinde tüm ekonomide çok yanlış giden ve doğal olmayan bir durumu özetlemiş ve aydınlatmışsınız. bu kou nasıl çözülür diye işin uzmanları ile bir video yapsanız harika olur. mesela özgür demirtaş ın bu konuda görüşlerini, önerilerini merak ediyorum
Cem Karaca "Tamirci Çırağı" şarkı sözleri gibi bir video olmuş. Bu konuyu birde Mert Başaran ile tartışırsanız ve video olarak yayınlarsanız sevinirim. Zenginlik bir miras , aynı zamanda yatırım. Bir sonraki kuşak bunu istismar edebilir ve "hazıra dağ dayanmaz" sözündeki gibi harcayabilir. Tıp fakültelerinde okuyan öğrenciler üzerine istatistikler konusunda aynı fikirde değilim. Geçtiğimiz yirmi beş yıl içinde birinci sınıf öğrencilerin ebeveynlerinin yarıdan fazlasının eğitimci olduklarına tanıklık ettim. Sizin söylediğiniz tez o yıllarda da doğruydu yüzde beş kadar bir "fakir" sistemin engellerine rağmen özverili ilk,,orta ve lise öğretmenlerinin desteği ile sınavı geçebiliyorlardı. Mert Başarır sizinle yaptığı videoda, az miktarda ancak düzenli yapılan birikimlerle daha iyi şartlara gelinebileceğini. Miras kalan serveti lüx tüketimle yiyerek büyük servetleri tüketebilecekleri fikrine katılıyorum. Zenginler şanslıdır, fakirler ise şanssız!
Türkiye’ye göç edip gelen bir ailenin çocuğu olarak kendimi kanıtlamak için çok fazla çalıştım.Belli yerlere de geldim ama çalışmasaydım bunları gerçekten göremezdim.Ama şimdi kendim yurtdışına göç ettim ve şimdi benim çocuğum benim çocukken yaşadığım duyguları yaşıyor.Sistem çarkını kırmak kolay değil hatta ihtimal bile azken sadece yapmaktan hoşlandığım şeylere ve küçük adımlarla yol almaya karar verdim.Amacın gideceğin yönü değiştirmiyor sadece uğradığın yerlerin konforunu değiştiriyor Sense konfor alanından çıktım sanıyorsun .Saygılar :)
O kadar coşkulu sen de Harvard 'a girebilirsin, komşunun kızı da Harvard 'a girebilir sen de sen de.. dediniz ki hocam bi coştum ben de Harvard'a girebilirim sandım bi an, Sat 'a çalışmaya karar vermiştim:D Allah'tan videonun devamını izledim de fakir hayatımın kıymetli vaktini hiç olmayacak hayallerle ziyan etmemiş oldum:D Her daim var olun canım Osman Hocam❤
Zenginler eğitim konusunda daha fazla imkanlara sahip olabilirler. Fakat kendim fakir bir aileden gelen bir kişi olarak, dünyadaki ilk 10'daki bir üniversiteden burslu olarak master diplomam var. Aynı zamanda ilk 100'deki bir üniversiteden doktora diplomam var. Şu anda hayat standarları çok yüksek bir ülkede ve iyi koşullarda yaşayıp çalışıyorum. 14 senemi aldı bunları elde etmem, Türkiye'deki 5 sene lisans hayatımı da dahil edersem. Bu sahip olduklarımı kendi çabalarım ve çalışmam ile elde ettim ki daha da çalışmaya devam ediyorum. Ailenizin durumi yok ise, çalışmaktan başka çareniz yok. Ailem'de yüksek öğrenimi olan tek kişi benim bu arada.
Bir sağlıkçıyım ve bu dediğinizi doktorlarda görüyorum. birebir çalışınca kedi kendime bu adam nasıl doktor olmuş diyorum. gerçekten çok kaliteli doktorlar gördüm ama onlarda sıfırdan gelen ailelerin çoçuklarıydı. fakir aile çocugu doktorlar ile samimiyet kurabiliyorsun ama zengin aile çoçukları doktorlar ile o samimiyeti kuramıyorsun. hep bi yukardan bakmalar , bizi aptal görmeler falan. halbu ki kendileri bir haltdan anladıkları yok
Off ne alaka o zaman kazan oku kimse kimseden üstün olduğunu düşünmüyorum o tepeden bakış üniversitede de oluyor o insanla alakalı bir durum anlamsız bir kibir ve genelde o tepeden bakış annesi babası fakir olup tıp okuyarak sınıf atladığını düşünen çocuklarda oluyor neyin atlamasıysa ya da para kazanan bir branşta para kazanmaya başlayınca oluyor onun haricinde yok öyle bir şey aileden görmüş biri zaten tepeden bakmaz görmemiş davranışı o ama o işin eğitimini almadan eğitimini almış insana bir halttan anlamıyorsun demek de çok yanlış o okul kolay kazanılmıyor kazansaydın da okusaydı. Ama tabi özelde okuyanları ve yösle girenleri hariç tutuyorum en kibirliler onlar oluyor zaten çoğu hekim gariban çocuğu ondan o kibir ani sınıf atlama duygusu geliyor bazılarına görmüşü zaten tepeden bakmaz zaten benim okulda gözlemlediğim çoğunun maddi durumu kötü ailelerin durumu iyi değil ama aşırı kibirliler bir narsist durum mevcut ama bir halt bilmiyor demek sağlık çalışanıyla kıyaslamak falan saçmalık belki ilk yıllarıdır pratik kısımda eksiklikler vardır onu da zamanla kazanır 1 2 senede sonra senin bilginle onun bilgisi kıyaslanamaz zaten ama insan olarak herkes eşit kimse kimseye tepeden bakamaz herkesin gideceği yer aynı çok anlam yüklememek lazım ölümlü dünya
Hocam merhaba, 12 yıldır öğretmenlik yapıyorum, yabancı dil öğretmeniyim. Gerçekten duygularıma tercüman oldunuz. İlkokul'dan tutun lise sona kadar verilen eğitimlerden; okuma-yazma, 4 işlem ve yab dil dışındaki tüm eğitimler koca bir çöp. Günlük hayatta veya iş hayatında hiçbir karşılığı olmayan bilgiler zorla çocuklara yüklenmeye çalışılıyor. Az önce lise sona kadar dedim ama çok masumane kalmış. Mevcut üniversitelerin spesifik bölümleri hariç ülkemizdeki üniversite eğitiminin de %99'u çöp. Bugün bir öğrenci ilkokulda okuma yazma ve 4 işlemi öğrendikten sonra hiç MEB okuluna gitmese ve 18 yaşına kadar 2 tane yabancı dili min B2 seviyesine getirip sağlam da bir Excel eğitimi alsa dünaydaki ülkelerin tümünde çok rahat sağlam bir iş bulur. Excel ve yabancı dil her şeydir.
o kadar haklı bir yorum ki ilk okuldan liseye kadar devlet okullarında abuk subuk sisteme 35 40 kişilik sınıflarda eğitim görmeye çalıştık kendi ekstra çaban test kitapların veya arkadaş desteğin yoksa okullarda eğitim inanılmaz yetersiz ve bir işe yaramıyor. liseden mezun olup 1 sene ayırıp sınava çalıştığında dahi insan yalın kafayla çok daha iyi şeyler öğrenip gelişebiliyor. sistem faydasız ve bozuk, dershaneler zorunlu hale geldi
Hayatını bu kadarcıkla kazanıyor olman kalan tüm bilgileri çöpe atabileceğin anlamına gelmez. Bu mesajı yazmanı sağlayan teknolojiye sahipsen eğer bunu fark etmek zor olmamalı, excel ve yab dil ile dönmüyor dünya..
Hocam anlıyorum içinizi döküyorsunuz. Ben bir sınıfta 72 öğrencinin olduğu ortaokul sınıfından öğretmen lisesini kazanan tek öğrenciyim. Bir yere geldin mi dersen yine gelemedim. Basit bir mühendisim. Sadece şunu gördüm. İstanbul üniversitesine girince, öğrencilerin çoğu solcu, komünist vs.. görüşlü, aileleride zengin filan değil ama eğitime çok önem veren aileler olduğunu gördüm. Nasıl olsa 3-5 nesil sonra sistemde bizim çocuklar olacak demişler ve bence doğru bir yaklaşım. Benim annem babam bırak okuluma gelmeyi, nerede okuduğumu bile sorsan söyleyemezlerdi. Şimdi ben çocuğuma dah fazla önem veriyorum ki benden daha iyi olsun. Yani hocam fakirler kendilerini hiç aşağıda görmesinler yapacakları tek şey eğitime önem vermeleri. Zengin bile zengin olduğu halde eğitime asılıyor. Fakir nasıl olsa fakirim ne yapsamda fakir kalacağım demesin. Elinden geldiği kadar eğitime asılsın. Neyse hocam sende çok nefesini yorma. Mustafa Kemal Atatürk bile bazı şeyleri anlatamamış, kendine eziyet etme biraz hayatını yaşa. Yaşam çok uzun değil, nasihat isteyene verilir. Saygılarımla.
hocamız da başarılı bir insan olarak istatistik verileri kullanarak bir gerçeği anlatmaya çalışıyor da anlayan kim.. yaşam çok uzun değil deyip de hayatını tamamen çalışmaya adayanlar maalesef çok acınasılar. Öyle ki nesillerdir zengin ailelerden gelenler o kadar çalışmıyorlar bile. Behçet hoca da zaten tek yolumuz çalışmak diyen bir kişi ama buna rağmen gerçekler acı da olsa gerçektir.
Ben bunu 2002de Anadolu lisesini kazandığımda fark etmiştim. Ben kendini genelde sokak çocuğu olarak tanımlayan bir inşaat işçisi çocuğuyum. Yaşıtları ile uyum sağlamayacak kadar zeki bir çocuktum. İlk ve ortaokulu kötü mahalle okullarında okuduktan sonra sınavın 4te 1ini yetiştiremeden Anadolu lisesi kazandım. Lisede gördüm ki köylü bir çocukla beraber 30 kişilik sınıfta dersaneye gitmeyen iki çocuktan biriydim. Sınıfın yarısı da daha ilk günden birbirini tanıyordu okudukları kolejlerden. İşin kötü tarafı İngilizce ve bir çok dersten lise 1de zorlananlardan biri bendim. Soru çözme hızım da sorunluydu. Ancak son sınıfta onların birçoğunu gecebildim ve yine yetiştiremeden 😅
Eğitim ile söylediklerinizden sonra bir de bunun iş hayatı kısmı, iş hayatına giriyorsunuz sürekli çok çalışmanız hatta gece gündüz çalışırsın bi yerlere geleceğinize inandırılmak isteniyor, bi yerlere gelmekte terfi almak ya da biraz daha maaş ama tüm zamanınız, gençliğiniz iş için gidiyor. Hayatta ki en önemli şey zaman asla geri gelmiyor, zamanının büyük çoğunluğunu iş için harcasan bile artık 1 ev, 1 araba almak bile çok zor geldi. Hayata bi kere geliyoruz ve zaman çok kısa ve hızlı bunun da büyük çoğunluğu iş için geçirmek ve sonucunda bi şey elde edememek bence kötü durum bu.
en aklı başında yorumlardan birisi gerçekten ve aynen öyle. hayatını çalışmakla harcamış ve bunun sonunda belli ölçüde başarılı olmuş çoğu insan bunu itiraf etmekten imtina duyarlar ve kabullenemezler zaten. Ki bu videoyu çeken hocamız da başarılı bir noktaya dişiyle tırnağıyla gelmiş bir insan ama dürüst ve tarafsız olabilmek, özellikle insanın kendisine karşı, çok zor bir yetenek ve bilinçlilik düzeyi.
@futurexjam2 Teşekkür ederim, insanlar kendilerine ve doğalarına yabancılaştı. Başarılı olmak nedir okulu bitirip bi işyerinde sürekli çalışıp terfi almak mıdır, tamam bunları yaptın ne için 1 ev 1 araba haftada 1 gün izin yolda 10 gün izin herşey bunun için mi? Tamam illaki çalıcak, üretecek insanoğlu ama bu kadar hırs, bu kadar gençliğimizi,zamanımızı, ömrümüzü sabah kahvaltı bile yapamadan koştura koştura gittiğimiz ve sürekli haftada 1 gün izni beklediğimizi çalışma hayatı için hadi artık insanoğlu robotlaştı artık peki doğal kaynakları, ekoloji ne olacak, sürekli bi tüketim içindeyiz, sürekli hızla bi şeyleri tüketiyoruz. Ne kendimize ne doğaya acımıyoruz, sosyal medyada bize gösterilen gösterişli aslında pekte matah olmayan hayatlara ulaşabilmenin hayali sürekli işe gidip geliyoruz
@@futurexjam2teşekkür ederim, İnsanlar doğalarına yabancılaştı sanki robot gibi oldu. Başarı nedir, okul bitirip bi işe girip terfi almak mı? (Kişiye göre değişir) Lakin ne için bu kadar hırs, bu kadar başarı istediği, sabah kahvaltı bile yapamadan koştura koştura gittiğin, haftada 1 gün izin, yılda 10 gün izin için mi gençliğimiz, zamanımız, ömrümüz geçiyor. İnsanoğlu tabi ki çalışacak, üretecek, hayat devam ediyor ve dünya dönüyor, yaşam akıyor çünkü ama bu kadar robot gibi insanları çalıştırmak bilmiyorum nasıl olacak. Bir de tüketim çılgınlığı hadi bizler robot olduk hayatımızda bize verilen kısa zamanları tüketerek yaşıyoruz ya da mecbur bırakılıyoruz peki doğal kaynaklar, ekoloji ne olacak. Belki canlı türleri açısından en gelişmiş olanı insandır ama bu dünya sadece insanoğlu yok, başka canlılarda var.
Sevgili hocam maalesef bu durum artık sadece eğitimle sınırlı değil. Sağlıkta da aynı şekilde mevcut olan fırsat eşitliği yine zenginleri ayırmak üzerine tasarlanmış. Ve bence en üzücü olan evet fakirken biz bu sistemi eleştiriyoruz ancak hata kaza zengin olunca sistem bu kardeşim sende yap diyoruz. Maalesef sosyal yozlaşma bizi buralara getirdi ve ilerletmeye devam ediyor bu da mevcut düzenin ekmeğine yağ sürüyor. Saygılar
sistem aynen açlık oyunlarındaki gibi. Kabiliyetleriyle öne çıkıp diğer insanları geride bırakan kişi büyük şehre giriş izni alabiliyor ama içerisinde geldiği kabile ve diğer kabile ya da gruplar arasında her daim çatışma ya da kan davası olacak şekilde kurgulanmış bir sistem.
35 yaşındayım ve ben bu farkındalığa 17 yaşımda ulaşıp bunu aileme, yakınlarıma vs. söylediğimde, her defasında alay konusu olmuştum. Şimdi sistem benim dediğime geliyor son noktada.
Çok haklı bir yere parmak basmış hocamız. Öğrencilik hayatım boyunca kendimi yetersiz hissettiğim derslerden kendimi eksik sanırdım. Fakat özel ders alan, dershaneye giden bir de üstüne anne babası bilinçli ve zengin biri her daim beni gecebildi bir yere yerleşti. Fırsatlara erişme konusunda eşit değiliz. Bu yuzden kendine olan saygımdan dolayı sorunun bende değil sistemde olduğunu kendine soyleyemeye başladım.
Koç ve lojmandan çıkan akademisyen örneğine çok güldüm 😂 insanı, toplumu, sistemi böylesine güldürerek anlatan biri daha görmedim sanırım. İyi ki varsınız hocam 🌸
Hocam fırsat eşitliğini Türkiye özelinde yalnızca zenginlik ve fakirlikle değerlendirmemek gerek aslında. Siyasetin de Türkiye'de ne kadar etkili olup olmadığını tartışmak gerekiyor. Örneğin ben orta halli bir maddi güce sahip biriyim, açıköğretim lisesini 2004 yılında bitirdim ve bugün doktora mezunuyum ama alanımda gayet başarılı olmama rağmen siyasi bir bağlantım ve alakam olmadığı için kadro bulamıyorum. Yani bağlantısı olan uçup giderken olmayanın eli kolu bağlı, bu da bir eşitsizlik.Bunların da anlatılması gerek.
Kişinin boş zamanı varsa zengin olmasına gerek yok hiç özelders almadan dershaneye gitmeden üniversite sınavında derece yapabilir ama kendisinin ve ailesi bilinçli olması gerekiyor.
Hocam fakir semtin insanı otobüsü bile çileli, nerde eski otobüs varsa fakir semtlerde. Bunu çalıştığım yerdeki iş arkadaşım dedi. Çok mantıklı geldi hocam. 😮
Öyle ancak fakirlik insana mücadele etmeyi ve hırsı öğretiyor bizde fakir ve yoksulluk içinde büyüdük çok şükür hepimizin durumu iyi, bakınız Anadolu'dan gelen garibanlar bir müddet sonra İstanbul gibi metropol şehirler de bir müddet sonra zengin olmuşlardır çünkü çaresizlik insanı çalışmaya ve düşünmeye iter bir çıkış noktası arar hep
Yks senesindeyim, mezunum. Bugün kafam çatlayana kadar ağladım, neden bu hale geldim diye (kendimce kendi potansiyelimden çok daha altlardayım) Sonra kendimi kıyasladığım kişilerle aramdaki sınıfsal farka baktım, sizin de bize ifade etmeye çalıştığınız gibi ilk defa kendimi yerli yersiz suçlamamam gerektiğini bu kadar net biçimde anladım. Ben bir umut diyeceksem en azından önce kendi sınıfımla yetinmeyi öğrenmeliyim. Belki bir gün bir emeğim karşılığını bulur da başka yerlerde bulurum kendimi. Ne bileyim... Hayat cidden hiç eskisi gibi görünmüyor gözüme. Yine de tüm bu toplumsal düzenden öte hayatın bizi memnun etmek gibi bir yükümlülüğü yok, hayatın her duruma hakkı vardır vs diye avutuyorum kendimi. En azından her şey çok komik :D
Şuanda yaşadığım ilçedeki fen lisesine gidiyorum .Şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki zeka sınavla ölçülemiyor. İlk okul başladığı sıralar herkesin çok akıllı , çalışkan ve disiplinli olduğunu sanmıştım sonrasında öğrendim ki genelinin sadece imkanı varmış, ne zeki ne disiplinli salağın teki ama imkanı var. Herkes bir zenginin , bir öğretmenin veya sadece bilinçli bir ailenin çocuğu. Durum böyle ama sanılan herkesin akıllı olduğu . Böyle olduğundan dolayı okullar arası bir sınıf ayrımı da oluşmuş oluyor. Mesela meslek lisesine gidenin gerizekalı, serseri biri olduğu düşünülüyor ; fen lisesine giden birinin zeki , mantıklı düşünebilen, doğru biri olduğu düşünülüyor ; imamhatipler ayrı bir dünya zaten herkes imanlı sanılıyor ama arka planda her şey gerçekleşiyor belki benim gittiğim imamhatipin kötü olmasından kaynaklı bu düşüncem bilmiyorum ama birçok kişiden de duyduğum bu şekil . Tamam hak eden daha iyi bir eğitim alsın ama hak eden alsın. Bir de sınıfımda bazı kişilerin (zenginler) egosunu çok net görüyorum kendilerini burjuva sanıyorlar, öyle gözükmeyeni bile öyle.
Kelle paça çorbası bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücuttaki iltihabı yok eder hocam. Hocam çok zeki bir insansınız sizi tebrik ediyorum hep böyle devam edin.
Mezuniyetten hemen sonra farkettim bu durumu hocam, üst taraflar kendi sistemleri ile kendi aralarında yapıyor herşeyi ne yazık ki, bu durum üniversite okumanın sadece şans denemekten ibaret olduğunu hiç birşey alamayacağınızı da bilmeniz gereken bir olgu, kumar gibi birşey oldu artık.
Kaygı da sınıfsal: Ekmek parası diyoruz ya gıda tüketim vizyonumuzun bile belli bir sınırı var. Geçen arkadaş dedi, ekmek parası kazanıp yoğurt da alıyorlar ne iş diye :)
Çocuğun aileden aldığı kültürün maalesef alt gelir gruplarında daha düşük olması nedeniyle çocuk arabaesk bir ortamda yetişiyor. Bunun da etkisi var bu çocukların çoğu çalışmak istemiyor bir an önce paraya ulaşmak istiyor çünkü bu tür arabesk ailelelerin değer dünyasının merkezinde sadece para var. Paran varsa başarılısın mantığı hakim. Aslında bu bizim gibi az gelişmiş olan tüm toplumlardaki hakim bakış açısı ve bu da piyasa ekonomisinin de etkisiyle maalesef değersizleşen hayatlar. Gelirle kültür seviyesi paralel gitmezse kroyum amma para bende kafası oldukça bu anlayış her daim baskın olacaktır. Aslında bu durum videoda anlatılandan daha çetrefilli bir konu. Bu arada yıllardır yoksul insanların oturduğu bir sitedeyim ve bu insanları çok iyi tanıdım
çok büyük adam çoook. Allah senden razı olsun hocam, belki de zamanında birçoğumuzun aklına gelen şeylerin literatürdeki karşılığını söyleyip bize yanlış düşünmediğimizi gösteriyorsun. İnsanoğlunun aynı toplum içinde bile sınıflara ayrılma sevdası sağ olsun, iyi niyetle başlatılan hareketler dahi eninde sonunda yozlaşıp yakıtı insan olan bir lokomotife dönüşüyor.
Hocam güncel durumu bilmemekle birlikte yakın tarihten bir itirazım olacak. 90'lı yılların anadolu liselerinde okumuş biri olarak fırsat eşitliğinin kesinlikle var olduğunu söyleyebilirim. Sadece okulda aldığımız eğitimle, dışarıdan hiçbir destek almadan ÖSS'de Türkiye derecesi yapabilecek hale geliyorduk. Zengin denilebilecek çok öğrenci de yoktu, genelde orta sınıf ailelerden gelenler vardı. Videodaya ikinci itirazım ise örnek olarak Bilkent gibi özel bir üniversitenin verilmesi, Boğaziçi bu bağlamda daha doğru bir kıyaslama imkanı verir ve ismini söylemekten utanılacak hiçbir bölümle yakın puanı yoktur. Üçüncü ve son itirazım ise artık internet sayesinde bilgiye ulaşmanın son derece kolay ve masrafsız oluşu. Artık her seviyedeki öğrenci ev konforunda istedikleri dersi hem de farklı hocalardan dinleyebiliyor. Geçmişle mukayese ettiğimizde sadece bu bile başlı başına bir devrim.
Benimde size bir itirazım olacak internet sayesinde her bilgiye ulaşılabilir demişsiniz teorik olarak doğru fakat pratikte yanlış bugün Türkiye’de ne yazık ki evinde interneti olmayan milyonlarca genç var örnek vermek gerekirse pandemi dönemi verilebilir o dönemde eğitim alan çocuklara baktığımızda batıdaki çocuk internet sayesinde eğitiminden uzak kalmadan devam ederken ne yazık ki doğuda bu böyle olmadı ekonomik sebeplerden birçoğunun evinde internet yok zaten o dönem bakanlık sınıfta kalmadan herkesi bir üst döneme geçirdi bu uygula günü kurtarmak için iyi olsada çocuklar arasındaki farkın kapanmasını sağlamadı sadece öteledi uzun lafın kısası gelir adaletsizliğinin bölgeler arası farklı olduğu durumlarda fırsat ve imkan eşitliğinden bahsetmek güç internet büyük bir devrim olsa bile
@@kadercalsimsek1670 Evinde internet olmayan milyonlarca genç var gerçekten doğru bir istatistik mi? Fırsat eşitliğinin olmaması ayrı bir şey ben de onu savunuyorum ama durumun analizi yanlış bence. İnternete Ulaşım oranı bence çok daha yüksek.
@@Erkamsaitevet hala var hatta sizin için belki inanması güç gelebilir ama şebekenin ulaşamadığı yerler bile var derdim istatistik vermek değil milyonlar yerine yüzler ile ifade etmiş olsam bu eşitsizliğin olmadığı anlamına mı gelir nerden biliyorsunuz derseniz o dönem öğrenci şimdilerde eğitimci olarak karşılaştığım için yazmak istedim
@@Erkamsait evet hala internete ulaşamayan hatta size gülünç gelebilir şebekenin ulaşamadığı yerler bile var derdim istatistik vermek değil fakat sizin için milyonlar yerine binler deseydim bunun olmadığı anlamına mı gelirdi zira sizde fikrinizi beyan etmişsiniz bence diyerek benim dikkat geçmek istediğim konu eşitsizliğin devam ettiği hususuydu bunları tecrübe etmiş biri olarak
dostum sanırım videoyu anlamamışsın. Hocamız giriş adımlarından bahsetmiyor iş hayatına atıldıktan sonraki yaşananları söylüyor. Ayrıca bu dediğin kısımları videoda o da bahsetti önemli olan nereye girip girmediği değil nerede hangi aileye mensup olduğu.
Hocam kyk kahvaltisi ederken izledim sizi dinlerken o yağlı patatesle bakismamiz yemekhannin üzerime sinen kokusu yüzüme yüzüme fakirsin demeniz.... Boğazıma dizildi ama iyi geldi hocam şimdi fakir avuntusu ders çalışıyorum. Sevgiler, selamlar, iyi ki varsınız. Siz olmasaniz biz fakirler napariz💓
Para eğitiminden tutun diğer alanlara varıncaya kadar sistemin temel yapı felsefesi olmuş durumda adalet eşitlik diye tanımladığımız kavramlar devam etsin isteriz ama sistem bu en azından bilişsel farkındalık yaratmaya çalışarak yalanlara inanmamaya çalışıyoruz boş yere dememişler salt amaçları gayeleri felsefeleri para olan toplumdan ne beklenir diye. Ben kusmen katılıyorum bu düşünceye.
Hocam 5:16 burada sormak istediğim bir husus var; benim çevremde bir çok zengin kişi var çocukları özel okullarda okuyor ancak yine de kaliteli okulları kazanamıyorlar, çünkü ne ailede ne de çocukta vizyon yok ve bu ailelerin çoğu köyde fakirlik içinde büyümüş son 20-25 yıldır sonradan zengin olmuş kişiler... Vizyon, eğitim farklı bir şey sayın hocam. Temel bilimler, sanat, felsefe vb. dışındakiler endüstriyel eğitim. Robert'de okuyan tanıdığım var üniversite sınavında başarısız oldu. Yeditepe'de okuyor. Ama bankacı arkadaşım var çocukları ikiz ikisi de YKS'de ilk 1000'e girdi. Biri Boğaziçi Genetik, biri Bahçeşehir tam burslu tıp okuyor. Benim yeğenim, Sivas'ta yatılı okulda büyüdü, şimdi Finlandiya vatandaşı oldu yapay zeka alanında doktorasını tamamladı. Orada yaşıyor. Şuan özel okulların çoğu para tuzağı, içeriği boş, hiç bir başarısı olmayan ticari işletmelere dönmüş. Çocukların özellikle başarılı olmaması için uğraşıyorlar ki, kendi lise ve çakma üniversiteleri boş kalmasın. Başakşehir de devlet okulu 2024 yılında 3 tane LGS birincisi çıkardı ve 6 yıldır üst üste 1.çıkarıyor. Özelde bile yok böyle başarı. 1 yanlış 2 yanlış ile kaçıranları da hiç saymıyorum. %1'lik dilime 30 öğrenci giriyor her yıl. Bir de hem kitabınızda hem de konuşmalarınızda sürekli bir başarıdan bahsediyorsunuz ancak öncelikle başarının bir tanımını, niteliğini belirtmeniz gerekmez mi? Nedir başarı? Çok para kazanmak mı? Sağlıklı ve mutlu yaşamak mı? Hayattan keyif almak mı? Hayatta hiç kimseye ihtiyaç duymadan yaşamını idame ettirebilmek mi? Çakallar dünyasında dürüst kalabilmek mi? Ya da Cengiz Aymatov'un deyimiyle "her gün insan kalabilmek mi?" Sizin için başarı kıstası nedir sayın hocam bunu bilmeden kitabınızı okumak ve sizi dinlemek havada kalıyor. Behçet hoca başarı dediğinde neyi kastediyor? Ne anlamalıyız? Bir de size göre eğitim nedir? Nasıl olmalıdır? Bir anne baba çocuğunu nasıl eğitmelidir? Gerçekten tüm samimiyetimle soruyorum. Herkes eğitimden bahsediyor ancak nitelikli eğitimin ne olduğunu kimse söylemiyor. Sizin kitabınızı okuyunca şunu anlıyorum Sisifos gibi kısır bir döngüdeyiz, başarılı olma ihtimalimiz yok, bu dünyada ki işimiz çile çekmek, o halde geriye tek bir seçenek kalıyor, intihar mı edelim? Nasıl olsa ömrün bir sonu var, önünde sonunda zaten öleceğiz bari çile çekmeden, kirayı, faturayı, mutfak masrafını düşünmeden ölelim mi demeliyiz?
Hocam fas fakirim gerçekten dayanamıyorum artık. Her sabah çöp toplayan yaşlı amcaları teyzeleri gördükçe üzülüyorum. En kötüsüde onlara yardım edemiyorum. Sanırım ,bunun dışına çıkmak için biraz kirlenmem gerek ama o kir beni nasıl etkiler önemli olan da o işte ;)
Çok şükür artık bu durum dile getiriliyor.. inanın zeka güzelmesi de bundan çok öte giden bir yerde değil. Yıllarca bir grup diğerini ötekileştirdi ve o çocuklar yetersizlik inancıyla büyüdü.
Sizin bu anlattıklarınıza örnek olabilecek bir mahalle de 26 yıllık Eczacıyım. Fırsat eşitliği diye birşeyin olmadığını her gün üzülerek görüyoruz. Elimden tek gelen çocuklara kitap hediye etmek ve gençlerle konuşarak yapabilirsiniz demek 🥺
Hocam her kelimende her cümlende o kadar haklısın ki ama biz fakirler olarak yapacak bir şey yok umut fakirin ekmeği hala ve bu değişmeyecek biz o üniversite hayalleriyle yaşayacağız maalesef
Merhabalar hocam. Hem Osmangazi Üniversitesi hem Anadolu Üniversitesinde okumuş bir eğitimci olarak sonuna kadar katılıyorum. Ülkemiz özelinde kendi branşımda bile inanılmaz üzgünüm. Aşko kuşko babişko Asumanlar bitmiyor sadece şekil değiştiriyor. Kendi branşımda Eskişehir üniversiteleri geçtim ülkemizi dünya düzeyinde kaliteli eğitim veriyorlar. Oysa baba parasını bastıranlar aynı bölümü 2-3 akademisyenin olduğu vakıf üniversitelerinde bitirip bizle aynı unvanı alıyorlar. Çok komik durumlar. Mesleğe başlayınca aradaki eğitim farkını ve nitelik farkını görünce hevesin kaçıyor çoğu şeyden. Ülkemizde paranı basarak neredeyse tıp bile okuyabilecek duruma getirildi sırf zenginler için. Oysa gerçekten ilgisi, akademik kapasitesi ve mesleğe yönelik becerileri olanlar olmalı. Son olarak Eskişehir özelinde bile şu var Eskişehir'de çok büyük bir sınıfsal ayrım yok. Mesela Bursa'da Nilüfer ilçesinin çoğu yeri bariz şekilde tertemiz sokaklar ve zenginlere hitap eder. İstanbul'da Kadıköy, Sarıyer, Beşiktaş neyse Ankara'da Çankaya odur gibi. Ama Eskişehir'de öyle bariz bir fark yok. Sadece kısmen Vişnelik, Batıkent,Sümer gibi mahalleler biraz daha gelişmiş. Eskişehir'den İstanbul'a gelince o bariz sınıfsal farkı net gördüm. Kendi açımdan yorumum doğduğun ev kaderindir. Çoğunlukla da değiştirebilmen epey imkansız. İstanbul'da insanlar sabah 5'de Esenyurt'ta fabrikaya giderken aynı saatte uyanan CEO ise Ataşehir veya Levent civarında plazaya gidiyor. Bariz sınıfsal ayrım var. Ve bunu doğuran da maalesef özel mülkiyet ve beraberindeki miras.
@elif5581 Şöyle açıklayayım. Bursa'nın diğer merkezi ilçeleri olan Yıldırım ve Osmangazi'de öyle bir yerleşim göremezsiniz. Nilüfer kendi başına çoğu mahallesinde tertemizdir. Özlüce ve Altınşehir gibi yerler özellikle daha güzeldir. Elbette her yeri muazzamdır diyemeyiz. Mesela Kadıköy için Bağdat caddesi Suadiye net bir şekilde zenginliği simgelerken Fikirtepe'de bunu göremezsiniz. Ama genel olarak Kadıköy zengin sınıfı temsil eder. Bursa'da Nilüfer'i de o yüzden örnek verdim. Eskişehir'de mesela bariz o fark yoktur. Konya'da da Meram ilçesi aynı Bursa Nilüfer gibi öne çıkmıştır mesela. Sanayileşen toplumlarda işçi sınıfı ile beyaz yaka aynı konumlarda yaşamazlar. Genelde fabrikalara yakın yerlere kurulur gettolar. Beyaz yakalar veya zengin grup ise daha uzak yerlere gidip daha kaliteli bir hayat standardı tutturur. İşte bu yüzden diyorum zengin fakir çocuğu ayrımı olmamalı. Sırf zengin diye kapasitesi yetmeyen birisi baba parası ile okul okuyamamalı. Yoksa kurumlar da en üstten en alta kadar muazzam köreliyor.
2007 yılında Almanya'da teknik fakültesinde ( Hawk ) bir arkadaşım vardı. Babası Volkswagen yönetim kurumunda. Profesörler bu gençe özel ilgileniyordu ve sınavlara hazırlarken çocuğun bilgi seviyesine göre sınavları hazırladılar. Bunu %100 iyi biliyorum. O yıllarda bir et fabrikasında ek olarak çalışıyordum ve benim araba BMW 3.20 otoparkta en eskiydi 😅
Eğitimde sosyal adalet çalışan bir doktora öğrencisi olarak konuşuyorum. Aslında Bryant Conant'ın rektörlük yaptığı dönemde hakim olan modernite paradigması da eğitimde sosyal adalete fırsat eşitliği penceresinden bakıyor ve sınıfa karşı sınıf anlayışıyla ve yeniden dağıtım politikalarıyla başlangıç koşullarında fırsat eşitliği sağlamayı amaçlıyordu. Merkezi sınavların altında yatan temel bakış açısı da bu. Fakat videoda sizin de belirttiğiniz gibi bu düzenleme de aslında zamanla sermayedar sınıfın kendi meşruiyetini okul üzerinden sağlamasına sebep oldu. Bu konuda sizi destekleyecek en güzel kaynaklardan biri Bourdieu'nun Devlet soyluları ile Bourdieu ve Passeron'un Vârisler kitapları. (Ampirik araştırmalar da içeriyor iki kitap da). Bourdieu özetle modernite öncesinde kilise ve feodalite üzerinden kurulan soyluluk meşruiyetinin kendi döneminde artık seçkin okullar üzerinden kurulduğunu ileri sürüyor. Bu okullarda belirli bir sınıfın bakış açısı, dilsel ifadeleri, kültürel kodları meşru ve üstün kabul edilerek yeniden üretiliyor. Hani videoda diyorsunuz ya aramızda fark olmadan beni küçümsediğini hissediyorum diye. İşte bunu sağlayan şey Bourdieu'nun habitus kavramı. Fakat günümüze doğru gelindiğinde yeni ve asıl tehdit bence şu: Bourdieu'nun çalışmalarıyla başlangıç koşullarında fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik yeniden dağıtımcı modernist paradigma sert biçimde eleştirilerek aşındırıldı. 80'lerden itibaren neo-liberal politikalarla bu aşınmada beslendi çünkü bu ekonomi anlayışı bir yandan gelir adaletsizliklerini de büyütüyordu. Ama tutup da insanlara liberteryenler gibi (en azından samimiler :D) biz sosyal adaletten vazgeçtik kendi kendinize halledin dezavantajlarınızı diyemezsiniz. Bunun yerine artık sosyal adalet postmodernist bir tanıma politikası üzerinden yürütülüyor. Yani şöyle ki azınlık grupların kimliklerini ön plana çıkaralım, onları güçlendirelim onlara pozitif ayrımcılık yapalım şekline dönüşmüş durumda. Dolayısıyla bu durum kimlik politikalarından beslenirken aynı zamanda kimlik politikalarını da besliyor bir yandan. Karşılıklı bir ilişki var. Sorun şurada başlıyor kimliğine aşırı odaklanan dezavantajlı gruplar bu kez ekonomik sınıfların yarattığı avantaj ve dezavantajları göremez hale geliyor. Yani bugünün en temel problemi yeniden dağıtımcı fırsat eşitliğinin başarılamamasından ziyade yeni sosyal adalet yaklaşımları. Mesela bir siyasi parti liderimiz sığınmacıları üniversitelere ayrı bir kontenjanla alalım diyor. Ya da 34 yaş üstü kadınların yükseköğretime girişte ayrı bir kontenjanla değerlendirilmesi gibi gibi örnekler. Aslında bunlar eşitsizlikleri daha çok besliyor. Çünkü Konya'nın köyündeki hiçbir maddi avantajı olmayan ama azınlık mensubiyeti de olmayan çocuk öyyyylece kalıyor ortada. Dolayısıyla henüz elimde veri yok, literatür okumuş biri olarak zihnimdeki ham fikirleri paylaşıyorum ama sınıfa karşı sınıfın ya da kimliğe karşı kimlikten ziyade kültüre karşı kültür anlayışı üzerinde de düşünmek gerekiyor. Dezavantajlı sınıfa mensup çocukların kendilerinden önce ailelerinin belirli kültürel davranış kodlarını öğrenmeleri gerekiyor. En basitinden Todd Risley'nin The Economist de aktardığı gibi ailesi profesyonel bir meslek sahibi olan çocuklar sosyal yardım alan ailelerin çocuklarından üç kat daha fazla kelime duyarak büyüyorlar. Bu açıkça azımsanmayacak yapısal bir farklılık. Bu durumun yarattığı sonuç eşitsizliğinin meşruiyetini ise küçümseyemeyiz bence. Dolayısıyla bu kültürel dönüşüm üzerine de çalışmak gerekiyor. Bu çalışmaların yapılabileceği en güçlü kurumlar ise her ne kadar bugün elimizden alınmış olsa da hala okullar bence. Çünkü sermaye sınıfının politik hamlelerle ele geçirdiği okulda hala bir "ajan" var. Öğretmenlerin neredeyse hiçbiri sermayedar bir ailede büyümedi. Ezcümle başlangıç noktamızın hala okul olması gerektiğni düşünüyorum. Video için de teşekkürler :)
Ben görsel sanatlar lisesinin yetenek sınavına girmiştim yaklaşık 10 yıl önce, mülteci zamanları, tabiki de giremedim torpil her yerde. Üniversiteye girdim ama artık dolar kazanmaya bakıyorum :))
Benim açımdan yorumu (psikoloğum): “Annem-babam varlık içindeyken geldiğim yerde bir fakir var, benliğimle alakalı bir çelişkiye düşmemek için büyüklenmeliyim”. Günümüz popüler Türk bilim insanlarının ailelerinin maddi durumunu bir araştırın, ancak bu bir şikayet aracı olmasın. Gözü kulağı kapatıp elindeki malzemelerle en iyisini yapacaksın çünkü başka çaren yok :).
hocam 13:30 kelle paçayla işkembeyi karıştırınca da çok güzel oluyor. Bana bu çorbayı hazırlayan adam çok sarımsak basmayayaım otobuste kokar demişti. Ben de ne yediğimiz belli olsun bas demiştim. O otobüsteki sınıfsal ayrımı inanılmazdı hocam. Kimse bana yanaşmıyordu bu adam üstün biri diye.
Bravoi👏🏻👏🏻👏🏻 Bu isi cozmussunuz nihayet😊 Hep demisimdir universiteye gerek yok dunyanin neresinde olursan ol bos zmn kaybi. Onemli olan kendini gelistirmek,diller ogrenmek ve zanatlar oğrenip( bu 1 yillik ustalik belgeli kurslarla da olbilir veya meslek lisesi) tecrubeler edinmek,dunyanin her turlu cesit insaniyla sohbet edip sosyal zekani genisletmek.Cunku guzel laf her yolu açar😊💜 Ben Şahsen bilincli olarak Uni okumadim,onun yerine 1 yillik meslek egitimi ile unililerden daha cok para kazanabilir ve istedim ulkeye gidebilirim kafami calistirirsam.Herkeze Basarilar ve Temiz Bilinç dilerim.🤲🫶😊💜👏🏻🩵🫡
emeklerinize sağlık hocam , gerçekten güzel konulara değiniyorsunuz , benim de bu konuda söylemek istediğim bazı şeyler var.Her şeyin en başında ,konuştuğumuz konudaki kavramların açık bir şekilde tanımlanması gerekir.Zengin/fakir olmak , başarılı/başarısız olmak gibi.Çünkü bu konuda herkesin bambaşka tanımları var.Kimisi başarılı olmayı porche alıp villada yaşayabilecek ekonomik bir seviyeye ulaşmak gibi tanımlarken kimisi de 1 ev ve bir araba alabilecek duruma gelmek , kimisi de akademik olarak çok başarılı olmak gibi görebiliyor.Özellikle değinmek istediğim nokta : ekonomik durum ve "başarı" ilişkisi.Burada şuan için başarılı olmayı YKS sınavında ilk 5000'e girmek olarak tanımlayalım ve diğer kişiler başarısız olsun.Şu açık ki , ekonomik seviyesi belirli bir düzeyin üstünde olan kişilerin ilk 5000'e girme ihtimali ekonomik düzeyi belirli bir seviyeden daha kötü olan insanlara göre çok çok daha yüksek.Bu , kütle çekiminin var oluşu kadar bariz ve "gerçek".Bu noktada bu iki değişken arasındaki ilişkinin iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.Zengin olmakla ilk 5000'e girmek arasında nedensellik değil, bir korelasyon var.Piyangoyu kazanan her kişi , bilet almış olanlardandır ama her bilet alan piyangoyu kazanmaz.Eğer sadece piyangoyu kazananlar ve bilet alıp almadıkları ile ilgili istatistiklere bakarsak (istatistiği çok bilmiyorum ve terminolojisine çok hakim değilim , bazı hatalı söylemler yapabilirim) kesin bir bağlantı görürüz.Her piyangoyu kazanan bilet almıştır ve burada sanki piyangoyu kazanmanın nedeni bilet almakmış gibi sanılabilir.Aynı şekilde , zengin olmak ve 5000'e girme ihtimali arasındaki ilişki bir nedensellik değildir.Şöyle bir mekanizma yok : sen mikroişlemciler alanında devrim yaratabilecek bir icat yapabilecek seviyedesin ama sırf fakir olduğun için bunu yapamazsın , çok iyi bir cerrah olabilecek yetkinliğe sahipsin ama fakir olduğun için bunu yapamazsın.Tam tersi şekilde : çok zenginsin ve bu yüzden direkt mühendislikte çığır açabilirsin , direkt dünyaca ünlü bir cerrah oldun çünkü babanın milyonlarca doları var vb. Zaten en başta sorun : bir kişinin "başarılı" olması gibi çok karmaşık ve içinde çok fazla değişken barındıran bir şeyi tek bir değişken ile açıklamaya çalışmamız (Burada sözüm meclisten dışarı hocam , sizin zaten bunu bu şekil açıklamaya çalıştığınız veya bu sorunu basite indirgediğiniz gibi bir iddianız yok , ben sadece verdiğiniz bilgiler ışığında ortaya çıkabilecek ve yanıltıcı olabilecek düşünce şekillerinden bahsetmek istiyorum).Bir insanın YKS ' de ilk 5000 'e girmesinde yani tanımımıza göre "başarılı" olmasında etkili olabilecek faktörleri bulmaya çalışalım : Kişinin biyolojik yapısı ( davranışlar üzerinde çok ciddi bir etkisi olduğu aşikar) , doğduğu çevre , anne ve babasıyla olan ilişkisi , beslenme şekli , maruz kaldığı düşünce sistemleri , kişinin o düşünce sistemlerini yorumlama ve içselleştirme şekli , kişinin yaşadığı olaylar , kurduğu arkadaşlıklar , izlemiş olduğu filmler... Ben zaten tüm etkenleri yazamam (o kadar bilgim yok ) ayrıca tüm etkenleri insanlık olarak bilip bilemeyeceğimiz de apayrı bir konu.Yani şunu yapabilir miyiz : bir bilgisayarımız olsun ve o bilgisayara kişi ile ilgili bazı bilgiler girelim ve o bilgisayar direkt bize o kişinin ilk 5000'e girip giremeyeceğini söylesin.Hadi böyle bir bilgisayarımızın olabileceğini varsayalım , sizce başarılı olup olamamanın tahmini için o bilgisayara hangi veriler girilmeli ? sadece kişinin ailesinin yıllık nakit gelirini yazsak kesin bir sonuç elde edebilir miyiz ? Ekonomik durumun yanına kişinin kaç kardeşi olduğunu girsek daha iyi bir tahmin mi yaparız ? Belki de direkt beyin yapısını girsek tahmin edebiliriz ya da sadece dışsal etkenleri ? Burada şunu söylemek istiyorum : Bir kişinin YKS'de ilk 5000'e girmesini sağlayan etkenler çok değişkendir ve fazladır.Burada konu olan şey insandır ve insan davranışlarının NEDENİNİ bu kadar basite indirgeyemeyiz.Peki o kadar konuştun da istatistikler ortada , sen ne anlatıyon abi be abla diyebilirsiniz.İşte sorun da burada : bu istatistikler bize fakir insanların NEDEN başarısız olma ihtimallerinin zenginlere göre çok daha yüksek olduğunu veya NEDEN zengin insanların başarılı olma ihtimallerinin çok çok daha yüksek olduğunu AÇIKLAMAZ.Sadece başarılı olan insanların çoğunun zengin olduğunu söyler.Sokakta su satan bir kişiyi düşünelim.Yaz aylarında kişinin sattığı su miktarı kış aylarına göre çok daha fazla olacaktır.Su satış sayısının grafiği , kış aylarından yaz aylarına giderken yükselecek , kış gelirken de düşecektir.Su satışlarının artmasının sebebi yazın gelmesi midir ? yani insanlar şunun için mi yazın daha fazla su alır : daha fazla su alıyorlar çünkü yaz geldi.Yoksa yaz gelince havalar daha çok ısınıp insanların daha çok terleyip daha fazla su kaybetmelerinden dolayı mı yazın su satışları artıyor ? eğer sadece mevsim ve su satışı grafiğine bakarsak yanılabiliriz.mevsim ile satış arasında bir nedensellik değil bir korelasyon vardır.Ve bu satış artışının açıklaması : yazın gelmesi değil , bazı nedenlerden dolayı yazın insanların daha çok terleyip bu nedenle de daha çok susamalarıdır.Zenginlik - YKS'de ilk 5000'e girme arasında da böyle bir ilişki vardır.Zengin insanlar ; fakirlere göre daha iyi beslenir , daha az gelecek kaygısı yaşar , daha entelektüel bir çevrede olma ihtimalleri daha yüksektir , zamanlarını bir işte çalışarak değil kendilerine vakit ayırarak geçirebilirler , profesyonel psikolojik yardımlara erişimleri daha kolaydır ve daha sayısız birçok etkenin sonucunda da bu tür "yarışlarda" daha öne geçme ihtimalleri kolaylaşabilir.
Buradaki genellemelerin sadece birer genelleme olduğunu unutmayın lütfen (genellemeler bir sınıra kadar işlevseldir , sonrası ise çok sıkıntılıdır.) Daha sayamayacağımız bir çok sebepten dolayı zengin insanlarla fakir insanların aynı yarışta olduğu noktalarda zengin insanların öne geçme ihtimali daha yüksektir ama bunun sebebi zengin olmaları değil , zengin olduklarından erişebildikleri bazı şeylerin ihtimal olarak onları çok daha başarılı yapabilecekleridir.Şu bir gerçek : Bir şirket , çok donanımlı ama fakir birisi yerine bilgisiz ve tecrübesiz ama zengin birisini işe almaz.Babişko asumanlar zart zurt koordinatörü olabilir ama işi yapan kişiler her zaman ekonomik durumlarına bakılmaksızın donanımlı olanlardır.Ama işte sorun da o noktaya gelen yolun bazı kesimdeki insanlar için çok daha zorlu olmasıdır.Fakir birisinin YKS'de ilk 5000'e girememesinin sebebi fakir olması değil sınava yeterince çalışmamış olmasıdır (şans faktörünü yokmuş varsayıyoruz) ama sınava yeterince çalışmamış olmasında fakir olmasının getirdiği bazı şeylerin çok büyük bir etkisi olabilir.Şu bir gerçek ki : Birileri tarafından yaratılan "sistemin" devamı için yine aynı birileri tarafından insanlara fakir olmalarının tek sebebi o insanların tembelliği veya başarısızlığı olduğu düşüncesi pompalanıyor ve inandırılıyor.Toplam servetin çok küçük bir azınlıkta toplanmasının sebebi ; sanki birilerinin toplumu siyasiler aracılığıyla iliğine kadar sömürüp yandaşı oldukları siyasilerle birlikte o parayı yemelerinden , bir fakir sıçmasının bile vergisini ödeyecek durumdayken ve ödemeyenlerin gırtlağı sıkılırken milyar dolarları olan adamların vergi aflarından yararlanmasından, kurdukları oligarşiyle kendilerinden olmayan başka kimsenin pastadan pay almasına izin vermediklerinden , sistematik olarak toplumu sömürdüklerinden değil de o fakirin yeterince çalışmamasıymış.AYNEN.Zaten bulunduğumuz sistemde herkes aynı anda başarılı olamaz.Bu sistemde hiçbir şekilde tüm fakirler aynı anda zengin olamaz.Çok küçük bir kesim için "yukarı" çıkma imkanı var ve herkese sadece çalışmayla başabilecekleri söyleniyor ve böylece insanlar kontrol altına alınıp isyan etmeleri önleniyor.Ve toplumun çok çok büyük kesimini oluşturan biz fakirler kendi aramızda yukarı çıkmak için hayatsızca yarışıyoruz.Buradaki yukarı çıkacakları seçen "sınav" bir sıralama sınavı.yani sen istediğin kadar başarılı ol , bir diğer kişi senden daha başarılıysa sen yine aç kalıyorsun.YKS de istersen 1 soru hariç tüm soruları doğru yap ama diğer herkes o soruyu da yapıp fullerese , sen sonuncu oluyorsun.Ortadaki şey : sınırlı bir kaynağın kimlere dağıtılacağı ve istediğin kadar başarılı ol , eğer bir diğer kişi senden biraz daha başarılıysa sen yine aç kalacaksın.Tabi bu durum , "nasıl olsa başarısız olacağım , aç kalacağım , hiç çalışmayayım ve aç olmamın tek sebebini de buna bağlayayım " diyerek yapılan kitlesel bir ruhsal masturbasyona sebep olmamalı.İnsanların kıçlarını kaldırıp iki kitap okumamasının veya düşünmemelerinin meşru mazereti de bu olmamalı.Yani bu durumu , gerçeklerle yüzleşmemek için araya koyduğunuz ve mesuliyeti tamamen kendinizden çıkarmak için kullandığınız bir aparat haline getirmemeliyiz.Velhasıl kelam , durumu her yönüyle incelemek ve buna göre mantıklı sebep-sonuç ilişkileri kurarak bir resim oluşturmak gerekiyor.Bu konu ne benim anlatabileceğim kadar basit ne de burada yazabileceğim kadar yüzeysel.Buradaki kavramları , başrolleri ve durumları çok iyi tanımlayıp kısayoldan "şu şöyledir" demekten kaçınmak gerek.Buraya kadar okuduysanız çok teşekkürler.Behçet abi ve ekibinin de emeklerine sağlık.
Hocam, eğitimde "fırsat eşitsizliği" nin temel nedeni nitelikli eğitime ulaşabilmek veya ulaşamamakla ilintili ve mevcut iletişim olanakları (internet vs) bu konuda ciddi bir fırsat sunuyor diye düşünüyorum. Yani kamu otoritesi eskiden merkezi bir yer ile bizim köye benzer nitelikte eğitim saglayamiyordu ama artık bunun yapılabileceğini düşünüyorum. Benim projem " semt ve köy kütüphaneleri" belki bir gün hayata geçer 😊
Çok fakir bir aileden geldim. Onun bunun üstünü, küçülmüşlerini giydim. Ben de kardeşim de... Burslarla okudum. Ama hep o en başarılı öğrenci vardı ya, oydum ben. Allah'tan ülkenin en batıdaki şehirlerinden biri memleketim. Doguda olsam başaramazdım sanırım. Velhasıl, ben uzman doktor oldum, kardeşim de diş hekimi. Şimdi o da ben de yaşadığımız şehirlerde kalburüstü semt ve evlerde oturuyoruz yani "zengin" tabir edilen kesimdeniz. Çocuklarımız da bizlerde her şeye sahibiz elhamdülillah. Çocuklarım tabi ki rahat, o bendeki "basarmalıyım, çünkü tek çarem bu" bakış açısı yok. Şunu anlatmak istiyorum; söyledikleriniz doğru ama illa ki farklı hikayeler var. Öyle yüzde 1 falan değil, var yani. O yüzden gençlere sesleniyorum. Başarmak için elinizden geleni yapın, olmuyorsa olmaz ama siz bunun için çabalamış olmayı da başarı olarak görün. Hedefin kendisini değil, yoluna çıkabilme cesareti de başarıdır unutmayın
Sayın hocam. 2004-2010 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde okudum. Elektrik Mühendisliği mezunuyum. Anne ve babam ilkokul öğretmeni. Orta sınıf bir aileye mensubum. Okuduğum dönemdeki arkaşlarımın neredeyse tamamı orta sınıf çiftçi, memur, esnaf ailelere mensuptular. Dediklerinizin aksine zengin çocukları yok denecek kadar az sayıdaydı. Dediklerinize katılmıyorum. Bununla birlikte mezuniyet sonrasında tabii ki zengin çocukları orta sınıf ve fakir ailelere göre çok daha avantajlı oluyor çünkü sermaye onların ellerinde ancak Türkiye'de İTÜ, ODTÜ, Boğaziçi vb. okulları kazananlar hala orta sınıfa mensup insanlar. Tespitinize en azından Türkiye için katılmıyorum.
Adam zaten lisede robert kolej, st.joseph v.s. okuyup sonrada harward'a, stanford'a gidenleri kastediyor, itü, odtü artık zenginlerin tercihi değil, eskiden de o kadar değildi zaten. Benim ilcemden de bi sürü itü, odtü kazanan var, ben de dershaneye gitmeden universite kazandim ama Türkiyede, Abd'de degil mesele bu.
Malesef size katılmıyorum. Tıp fakültesi mezunu akrabalarımın mezuniyet törenlerinde orta sınıf altında çok çok az veli gözlemledim. Ayrıca bir çocuğun ders çalışma alışkanlığı kazanması için ya aile teşvik etmeli ya da çocuk kendi kendini teşvik etmeli . Zaten ortaokula kadar ders çalışma alışkanlığı olan bir çok arkadaşımın da üniversite sınavlarında çok başarılı olduğunu kendi gözlerimle gözlemledim. Gelir durumu orta ve üstü olan ailelerde bu çalışma alışkanlığı daha fazla çocuğa aşılanıyor . Tabiki her zenginin çocuğu derece yapmıyor. Sadece oransal olarak düşünün.Mesela orta veya üstünde başarı yüzde 10 olsun fakirde ise yüzde 2 olsun böyle düşününce üniversitede 5 kat fazla zengin olması beklenebilir ama zengin sayısı ve fakir sayısı aynı değil. Yani 10 zenginin yüzde 10 u ile 100 fakirin yüzde 2 sinin bir arada olduğu bir ortamda fakir olarak gözlemlenen kişi sayısı zengin saysından 20 kat fazla olucaktır.
Ben bir doktorum, İstanbul’da yetiştim, üniversite mezunu bir ailenin çocuğuyum. Anlattıklarınıza hem paralel hem de farklı düzlemde tespitlerim var. Beraber çalıştığım bir çok sağlık personeli arkadaşımızda yüksek potansiyeller olduğunu, ama şartları sebebiyle teknisyen mesleklerde çalıştıklarını seziyorum. Bu grup içerisinden bir kısmı durumu kabullenmişken, diğer bir kısım ise bu durumun acısını iş başında sizinle yarışarak, sizi alt etmeye çalışarak çıkarmaya çalışıyorlar. Ustalarla çalışan mühendislerin de beni anlayacağının farkındayım. Videolarınızda genelde nasıl düşük puanlarla üniversiteler kazanılabildiğini anlatırsınız. Artık bu bölümler tıp, mühendislik gibi alanlara kadar genişledi; bilirsiniz. Ancak ben ne zaman şu “Anadolu’nun X üniversiteden” mezun bir meslektaşımı görsem, o kadar özgüvenli olur, o kadar eser gürler ki, teknisyen arkadaşlarımız hemen “Hocam hocammm” çekerler. Oysa ki yaklaşımları çoğu kez, o kadar bilimsellikten uzak olur ki; eğitim şecerelerini bilirsiniz, çoğunun eğitim aldıkları hastanelerde yan dal uzmanlıkları bile yoktur… Bunun üzerine hemşire vb. arkadaşlarımız el dahi attırırlar bazen, “Falanca akrabam ‘Anadolu’daki Y üniversitesini bitirdi, valla paraya para demiyor; Z ilçesi devlet hastanesinde çalışıyor. SEN BURADA SÜRÜN.”
Eğitimde fırsat eşitliği var herkes aynı üniversite sınavına giriyor ama bireyler fırsatlarda eşit değiller. Biri özel dersler, dershaneler, sıcak bir ev ve odada sınava çalışırken diğeri tek odası ısınan bir evde sınırlı imkanlarla ve de hayatın zorluklarıyla mücadele ederek bu sınava çalışıyor. Para her şey değil ama para çok şey.
Hocam sizi dinlemek çok güzel. Aslında şöyle bir arkaya yaslanıp düşününce bu ülke için inanılmaz bir paha piçilmezliğiniz var. Çok daha iyi yerlere gelmelisiniz. Ülke sizin gibi insanlara emanet olmalı. İyiki varsınız, kariyerinizin önü açık olsun.
Her kepazeliğe rağmen, olumlu şeyler düşünüyorum ülkede. İnanın hocam artık şaşşırtmıyor ülkede beni hiçbir şey. O kadar saçmalıklar var ki bir kitap okumayan profösör, tarih bilmeyen tarihçi, öğretmenlik nedir bilmeyen eğitimci, adeleti bilmeyen ise hakim oluyor. Şimdi sormak lazım eğitim mi var yoksa adam kayırmaca mı? Midem bulanarak izliyorum. Sonra gülüyorum. İşte kepazelikler artık doğal olmuş. Her sabah yeni kepazeliklerle uyanıyoruz. Bilim adamı olmak moda dergilerini takip etmekle başlamaz. Merakla başlar... Yoksa şıksınız Asumanlar(! ) Herkesr sevgiler.... Sizi severek dinliyorum...
Quiz sorusu: Ünlü bir filozof diyordu ki: Zengin neden zengin, fakir neden fakir Asım abi? Zengin çalmasını bildigi için zengin, fakir çalmasını bilmediği için fakir! Kim bu yerli filozofumuz?
Oğlum devlet lisesinde 9. sınıfa başlıyordu. Okulun özel bir durumu vardı genelde durumu iyi aile çocukları anadolu lisesinde idi. Spor lisesi tamiratta olduğu için genelde fakir çocukları aynı binada idi. İlk Anadolu lisesi töreni yapıldı yer gök anne baba idi. İl emniyet müdür yardımcısı bile çocuğu için önemsiz görevini bırakıp gelmişti. Annelerin hepsi ordaydı. Sonra bizimkiler töreni yaptı içeri girdi. Spor lisesi törene başladı. Pencereden baktım hiç aile gelmemişti. Diyeceksiniz onlar çok önemli işlerinden izin alıp gelememiştir. Peki hepsinin annelerimide çok önemli işlerde çalışıyor fakirlerin. Kısacası aileleri bile o çocukları gözden çıkarmıştı.
Merci! Dun kizima aynisini soyledim. Fakir ve yabanci bir ailenin mensubu olarak avrupada okudum. En iyi ogrenciler sosyo-ekonomik sinifin ust tabakalariydi. Nasil yaptiklarini inceledim ve ayni mekanizmayi ailemden beklemeden kendim olusturdum. Butun parami egitime yatirdim. Kitap, ust bas, davranis, ve butun sosyal aciklarimi kapatmayla ugrastim. Sunu bilin kimse akli ile yuruyemez, bu buyuk bir ulyalan.
Onemli olan akili olmak degil, onemli olan akli gelistirecek ortami saglayan ortamda olmak demek. Mesela iyi bir sporcusun ama antraman yapmasan sampyon olamasin. Okulda iyi olmak yetmiyor elitlerin arasibda olmak icin. Ne yaprasan yap, eger fakir bir ailede geliyorsan iq 200'de olsa nafile.
Terman ın araştırması bu konuda ciddi bir veri ve bu konuda yapılan diğer araştırmalarda da alt sınıfların işi çok zor. Bu durumun değişmesi imkansız görünüyor. Çünkü konu zeka değil, konu davranış kalıpları çok farklı. Fakirler hayata 120-0 başlıyor hayata, orta sınıf 12-0 başlıyor, aradaki skoru kapatmaya bir ömür yetmiyor sonuçta. Yeni bir yapı ve zihinsel dönüşüm önemli, bu imkansıza yakın, çünkü gücü elinde tutanlar bunu paylaşmaya razı olmazlar. Konu uxun vs...
Daha dün bu videoyu izlemeden önce, anneme bu konuyu anlatmıştım. Sizin de videonuzda bu temayı işlemeniz beni mutlu etti. Örneğim de şuydu: Steve Jobs Apple şirketini Türkiye'de o zamanki en zengin ailede doğsa bile kuramayacaktı... Sınıfsaldır mesela :D
Sorun seçme sisteminde. Eskiden ezbere dayalı seçme daha çok ön plandaydı bu yanlış denildi ama yerine gelen anlayış da daha çok pratik yapanın yani daha çok soru çözenin kazandığı bir sistem oldu. Şu anki üniversite kazanan öğrenciler daha zeki olanlar değil soru çözmeyi daha iyi becerebilen öğrencilerdir. Zeka yetenek kabiliyet ölçülecekse bu yetki ilkokuldan itibaren her sınıf düzeyinde belirlenen belli kriterleri gözlemlemesi istenilen öğretmenlere verilmeli liseden çıkarken öğrenim hayatı boyunca dersine giren öğretmenler tarafından yapılan bütün değerlendirmelerin ortalaması alınarak üniversite için gerekli yönlendirmeler yapılmalıdır. Kolay değil tabi bu iş zaman alır.bizim öğretmen sayımız kadar bile öğrencisi olmayan ülkelerle kıyaslanamayacak bir uğraş gerektitirir.
Eğitimin içinde olan biri olarak ekleme yapmak istiyorum 'Bir de ailesi eğitimin içinde olan çocuklar diğerlerine göre biraz daha avantajlı.' Ben Burdur gibi basit bir üniversitede okudum ve yine Burdur gibi kırsal bir yerde senelerce görev yaptım. Şiir yeteneğimi ve roman yazabildiğimi 30 yaşımdan sonra farkettim. (Hem şiirde hem de romanda adı duyulmuş şair ve roman yazlarından hiçbir farkımın olmadığını biliyorum.) Fakir veya kenarköşe bir çevrede yaşamanın zorluğunu yaşıyorum. (Her zorluk aşılacak Allah'ın izniyle.)
Benim aile fakir hocam o tıbba girenlerin aileleri diğer ailelerden 3 kat zengin olması ilginç geldi, herhalde istisnayım. Bilkentin çoğu puanı düşük yine ama hadi koç istisna öğrencileri genelde derece seçiyor çoğu iyi bölümüne
Zenginlikten kasıtta önemli burada. Referans noktasını ne alıyoruz. Mesela senin baban, annen ne işe yapıyor ? diyelimki ikiside memur maaşları 100bin ediyor aylık, fakir mi değil zengin mi değil ama sadece babası çalışan o da asgari ücretle çalışan bir çocuğun gelirinin 3 katından bile fazla bi' memur ailenin geliri.
Geçen günlerde bir mentorlük programına katıldım, depremzede öğrenciler için. Bana uygun gösterilen mentorlerin linkedinini inceledim. Kadın koç lisesinde okuyup, koç üniversitesinden mezun olmuş. Diğeri sabancıdan mezun olmuş. Bir diğeri boğaziçiden ama erasmus yapmış. Kimse demesin e erasmusta hibe var diye. Erasmus yapınca yıl ya da dönem uzuyor, bu ekstra masraf. Hibe yetmiyor, aileden bir miktar yardım zorunlu..
Sistemi değil beklentimizi sorgulamalıyız önce "ne için" güzel bir sorudur kendimizi kaybetmemizi önleyebilir. 'Sade'ce insan olmak olabilmek dışında daha yüksek bir varoluş ya da diğerleri ve ben o halde diğerlerine göre varoluşunu tanımlama yanılgısına düşmek bu sistemleri hala gönüllü yaşatanlar oluşturuyor. Ya çok net Kuran okumak lazım. Sahabe hayatlarını okumak lazım. Bu hayat ne... Her şey ne için. Elinde kalan ne... Her ne olursa olsun her iş fedakarlık ister feda ettiklerin elde edeceklerine değer mi.... En başta iyi ve dürüst bir muhasebe.. kendini sen mi seçtin ki? hayatını, kendini, payına düşenleri.. kabul etme, hüsnü kabul ile... Kıymetli olan hiç bir şey ücretli değil mesela bunu farketme.. hakikaten anlamlı ve değerli olan herşey bedava. Üstünlük takva iledir. Takva nedir Efendimiz ve islamın halifeleri hasır üstünde yatıp korumasız hurma ağacının dibinde öğle uykusuna yatarken hiç bir zenginin dünya hazinelerinin tmamının satın alamayacağı hazinelere sahiplerdi. Alçak gönüllülük mesela bütün bu debdebeli hayat planını bir çöpe dönüştürecek ne büyük bir hazine .....sonuçta "ne için" yani... Efendimiz fakirlik benim mesleğim buyurmuş. bu çok düşündürücü değil mi anlayabiliyor muyuz fakirlik neden nasıl meslek edinilir.. biz meslekleri fakirlikten kurtulmak için edinmek istemeye başlamış insanlar için bunu anlamak baya zor... Rızık Allahın taksiminde ve sana düşen helalinden sana ulaşmasına gayret etmen. ötesi: nasibinse gelir çinden yemenden değilse düşer çenenden.. sana yar olmayacak bir zenginliğe ulaşmak için ömrünü heba etmek ya da zaten senin olmayan bir zenginliğin budalalığıyla ömrünü o zenginliğe paspas etmen
Benim bi arkadaşım yks de ilk 50ye girdi devasa bi derece üniversite tercihi yaparken istediği bölümün en iyi dereceleri özeldeydi ama yinede devlet üniversitesine gitti garibime gitti neden dedim parasını verip okuyanlarla yanyana olmak bana koyar dedi gururlandırıcı bi şey fakat o cocukta zengindi
Video boyunca daha önce duymadığım "onam" kelimesinin anlamının "onamak" fiilinden geldiğini ve "norm" kelimesinin daha Türkçe bir karşılığı olduğunu düşündüm. Video bittikten sonra TDK sitesinden baktığımda anlamının "rıza" olduğunu öğrendim ve bu bilgiyle videoyu baştan izliyorum. Profesör izliyoruz sonuçta öyle basit bir iş değil.
"'Ben Amerika'nın en zengin üniversitelerinde okudum. Sen de çalışsaydın okusaydın.' Halbuki o çalıştığı için okumadı." İkinci izleyişimde cümlenin ikinci anlamını fark ettim. Hocam adeta gelecek nesillere edebi bir eser bırakmış!
Videoyu ikinci izleyişimde "onam" kelimesi yerine "rıza" kelimesini koyduğumda cümlelerin anlamının bozulduğunu gördüm ve derin bir hayal kırıklığına uğradım. TDK bir an önce kelimenin anlamını düzeltmeli.
Hocam bu ülkede büyük bir sınav ekonomisi var, sizden buna da değinmenizi beklerdim. Şöyle ki; ödül risk sistemi, dopamin artışından kaynaklanan kolay ulaşma isteğini baz alarak, sınavlara veya üniversiteye hazırlık adı altında hayal satan kursların bu durumu nasıl suistimal ettiği, üstüne üstlük ÖSYM sınavlarına da hazırlamadığı, sınav ücretlerinin uçuşundan ve her sene sınavlara giren aday sayısının artışından kaynaklı ortada büyük bir pazar oluştuğu, öğrencilerin müşteriye dönmesi, ortada milli eğitim diye bir şey olmadığından dolayı insanların sürekli kurs arayışında olması ve çareyi kurslarda görmesi, artan ücretlere rağmen son yıllarda yapılan ÖSYM sınavlarının kalitesiz özensiz ve seçicilikten uzak oluşunu bir araya getirerek anlatın lütfen
Bu konunun “gelir adaletsizliğini ortadan kaldırma” üst başlığında çözülmesi gerekiyor. Bununla birlikte çok zeki ve dahi diye niteleyeceğimiz çocukların sınıf öğretmenleri tarafından keşfedilmesi ve özel burslar ayarlanıyor olması gerekiyor. Bu umarım bu şekilde devam ediyordur. Ayrıca bu keşfedilmiş ve bir şekilde iyi eğitim almış çocuklarımızın kendilerini ezdireceğini zannetmiyorum. Üstün zekanın öyle de bir özelliği vardır.
Hocam, benim oğlum da biz fakiriz. Bilkent üniversitesi,tam burslu eğitim aldı.Zenginler sayesinde okudu,şuan İsveç te,ben teşekkür ediyorum,2010 da eğitim yaptıramaz idik. Hocam sizlerede hak veriyorum, bizim gibiler de var, teşekkür ediyorum, sizleri severek takip ediyorum.
Tebrikler🙏🏻🙌🏻 İyi yerlere gelebilen düşük statülü kişiler geride kalanlara umut oluyor. Bu durum da çarkın bir parçası olmalı. Ya da birkaç iyimser zenginin minimal yardım çabası. Bilmiyorum. Yine de başarılar dilerim hayat boyu herkese 🎉
@@demirlady3672 herkes başarılı olduğunda sistem çalışmıyor. Yani hangi sistemde yaşıyoruz ve neyin çarkı ve payandası olduğumuzu anlamamız da bir o kadar önemli.
@@demirlady3672 Fransız devrimi 1789da meydana geldiğine göre ve insanlığın en eski tarihlerini de düşünürsek sanırım 10bin yıl ya da 20bin yıl belki de 100bin yıl sonrasında Fransız devrimi gibi bir devrim meydana gelmiş diyebiliriz. Her şey birikimle meydana gelir. O birikimler dalga dalga yayılır ama tek bir ömre sığmaz bazı sonuçları görmek. Gerçeklerin farkına varıp gerçekliğe saygı duyan vicdanlı insanlar çoğunluk olursa belki bir şeyler yine değişebilir. Benim hayalimdeki dünya Uzay Yolu evreninde bahsi geçen bir dünya ve tabi ki Uzay Yolu evreninde her detay verilmiyor, belki bu detayları çoğaltıp Uzay Yolu evrenindeki gibi bir insanlık kurgulanabilir.
Ah Hocam ah. Tam da bu konu üzerinde çalışıyorum. 2022 OECD sonuçlarına göre ailelerin ekonomik sosyal ve kültürel statulerinde ki 1 puanlık artış 15 yaşında ki cocuklarin matematik notlarında 39 puanlık bir artışa neden oluyor. Yine Finlandiya'da 2024 UN raportörü Shaheed raporunda göçmen olanlarla göçmen olmayanlar arasında 2022 PISA skorlarinda çoğunlukla göçmenlerin oluşturduğu sosyo ekonomik seviyeleri düşük olanlarla yüksek olanların arasında 83 puan fark gözlemlenmiş. Turkiye de ki çalışmayı da gözden kaçırmışım ama bizim çalışmalarla dediğiniz gibi farkındalık yaratmamiz lazim Türkiye de. Çok çok faydalı bir video olmuş çok teşekkür ederim Hocam. Kitabınızı da en yakın zamanda alıp okuyacağım. Ama umarım çok pahalı değildir fakir bir öğretmen olaraktan benim icin😅
Hocam sizi uzun süredir takip ediyorum ve fikirlerinize değer veriyorum. Bu zamana kadarki çalışmalarınız için de çok teşekkür ederim. Kusura bakmayın ama bu bizi ikna edecek hiç bir veri göstermeden kendi çıkarımlarınızı anlattığınız bir video olmuş. Belirli bir tespitiniz var ve video boyunca bunun üstünde dönüp durdunuz. Neden? yok, nasıl? yok. Herhangi bir çözüm sunulmuyor. E biz bu videoyu neden izledik? 😂 Zenginlerle eğitimde de eşit değiliz evet teşekkürler bitti gitti👍
Hocam kitabınızı satın alıp okudum gerçekten çok güzel bir kitap diğer kişisel gelişim kitapları bana artık ağaç israfından başka bir şey olarak gelmiyor emeğinize sağlık
çok degerlisiniz hocam yıllardır uyutulan bizlere sanki herşeyde eşit gibi doğmatik olan kafamıza kazılan bu düşünceyi bilimsel gerçekleriyle açıklıyorsunuz ( bende kendi kendime hep bu soruyu sorardım bu yarışda eşit degiliz ama)
Başarı dediğimiz şey de nedir ki? Çok daha fazla zengin olmak mı? Yapılmamışı yapabilmek mi? Girilen her sınavı kazanmak yüksek not alabilmek mi? Çok girift bir ifadedir "başarı"... "Kendi standartlarımız içinde bir başarı tanımlaması yapmalıyız..." Evet aslında genel olarak odaklanılması gereken nokta bu olsa gerek, yoksa hiçbir şeyin sonu yok. Bu arada gecenin bir vakti hangi çorbanın içileceğini de biliyorsunuz 😀 İşte bundan daha iyisi var mı oohhh miss, afiyetler olsun.
böyle edebiyat yapmaya gerek yok. hiçbir şeyin sonu yok gibi felsefeye girmeye de gerek yok. para başarıdır. başka insanların yapmadığını yapmak başarıdır.
Hocamin bir videosunda ilk defa büyük hata keşfettim: Hocam bir calisma okumuştum baya eski. Orada zengin çocukları ile fakir çocukları arasindaki asil fark bireyin yetişirken sosyokulturel çevresi tarafindan olusturulan bilinçaltı. (İletişim, ozguven, networking vs vs gibi müfredat dışı birçok informal bilgi ve beceri) Baska bir çalışmada ise zengin çocukları ile fakir çocukları arasındaki asıl fark okullarda değil okul dışı zamanlarda oluyor. Konuyu cengiz atay'ın bir sözü ile kapatıyorum: fakir insanların fakir olmasının bir sebebi var. Kendimce conclusion da yazayım. Fakir çocuklar ile zengin çocuklar arasındaki farkı kapatmanın en efektif yolu fakir çocukların fakir sosyolültürel ortamlardan etkilenme oranının minimize edilmesi olabilir. Yazar: yüzde 1lik dilimden şanslı biri
Eğitim yıllar içerisinde amacından çokça saptı. Artık bir sektördür. Yüksek lisans ve doktora da dahil olmak üzere amaç artık insan yetiştirmek değil insanları oyalamaktır. Nadir başarılı örnekler de yine bu sistemin perdelenmesine sebep olur. Gençlere eğitimin önemini anlatmaktan başka bir şey elimden gelmediği için bunu yapmaya devam ediyorum. Bireysel anlamda eğitimle hayatınızı değiştirebilirsiniz. Kitlesel anlamdaysa istatistikler konuşur. İstatistiklere baktığımızdaysa eğitimin ne işe yaradığı ortada.
+1
Olay zengin olmaksa okumakla zengin falan olamazsınız. Verilen eğitimin iş hayatı ile alakası yok. Zengin olmak için tecrübe bilgi girişimci ruh ve iş etiğine sahip olmanız lazım. İşyerlerine uzak durarak tecrübe ve bilgi edinilemez. Okulla ancak kurumsal bir şirkette beyaz yaka olursunuz o da çok iyi bir okula giderseniz. Ama öyle bir imkanınız yoksa acilen iş öğrenip tecrübe kazanmaya başlamalısınız. Tecrübe tecrübe tecrübe > Bomboş diploma
Esş hocam buralarda vay be
He öyle miymiş?
@@seninplatformun.com-websitesihe öyle
Gaziantep’de kenar mahallede çalışıyorum,matematik öğretmeniyim. Size anlatamam.
Hiç pizza yememiş çocukları değil, bir test kitabını alamamış çocukları..
bir test kitabı 300 liraya yakın
Bir roman 200 lira.
Bu çocuklar nasıl okuma hayalleri kurabilir ki.
Bir deneme 75 lira
Zengin çocuk kurs kurs etüt etüt gezerken etüt merkezlerinin fiyatları, özel okul fiyatlarının fahişliği, beraberinde gelen kitapların fiyat artışı, özel ders almak isteyen bir çocuğun ailesinin cebinden garanti saat başı 1000 lira çıkması..
Üstelik daha durun ortaokuldayız . Bunun lisesi üniversitesi düşünemiyorum bile
Bir de şunu söylemek istiyorum , mesela çok pahalı markalar defolu kıyafetlerini çantalarına ayakkabılarını sağa sola dağıtmak yerine çöpe atıp yakarlar ya kalite aktarımı düşmesin diye , hani sonuçta bu markanın bir adı var sokaktaki herhangi bir insan bunu giyemez bu izlenimi vermek istiyorlar, prestijli öğrencileri mezun eden bu zengin üniversitelerde tam olarak böyle. Önüne gelen oradan mezun olamaz. Toplumun üst tabakasınınn üst öğrencileri mezun olabilir aptal olmayan ama zengin olan
bir yerde yanılıyorsunuz .
aptal olmayan değil.zekâ aranmıyor.paran varsa gel vatandaş üni.leri onlar.
Girişimcilik ruhu ve meslek etiği alsalar ve bir meslek öğrenseler zengin olmaları içten bile değil.Ama okuyacağım diye yıllarca test kitabı dersane üniversite peşinde koşarlarsa zinciri kıramazlar. Üniversite okumak falan değil iş bilmek tecrübe en önemlisi
Günümüzün en büyük eğitim akademisi Google hazretleri bilgi bedava en büyük profesörden daha bilgili çocuklar ve aileler bilinçlenmiş olsa bu nimetten faydalanır. Ülkemiz deki en büyük eksiklik insanlarımızın yol haritasını bilmemesi neyi nasıl yapacağını ne işe yaradığını bilmiyor maalesef
Hocam çok güzel anlatmışsın.
@@cihancihan2062herkes girişimci ve patron olsa sistem çalışmaz. Zaten sistem birilerinin sömürülmesi üzerine kurulu.
Zengin ve fakir arasındaki bu derin uçurum, birçok yetenekli bireyin potansiyelini gerçekleştirmesine engel oluyor
Ne yazık ki öyle ama daha acısı artık bu olağan gibi karşılanıyor
@@AkademikLink Hocam peki bu durumun sizce bir çözümü var mı? Sistem sizce daha farklı nasıl değiştirilebilir?
@@efekocaturk7926 insanlık genetik olarak değiştirilmeden imkansız. Sosyalist sistemler de hemen totaliterlesiyor. Kapitalizm de aslında gizli totaliter bir yapı, kısacası insanlığın şu anki yapısı genetik olarak değiştirilmeden imkansız ve genetik değişimle de empati algısı yüksek bireylerin çoğaltılması sağlansa da tabi ki bir kesinlik yok. Bence şu anda belli bir zenginliğe ulaşamamış insanlar ihtiyaç ve imece ekonomisi kurabilirler kendi aralarında ama işte aç gözlü insan her yerde, yani birbirini satacak insan çok, bence daha barışçıl ve vicdanı bir dünya yaşam için insanlığın pek bir şansı yok
Cevabı videoda
@@efekocaturk7926 insanlık genetik olarak değiştirilmeden zor
Hocam artık zengin olmayan çocuklar, seçkin üniversitelere girseler bile mezun olduklarında iş bulma sürecinde çok sıkıntı yaşıyorlar.
Biraz ilgisi var ama soyledigin kadar bi durum yok
@@alberen-72var dostum iş bulmada çevrenin etkisi cok buyuk cevresinde hicbir okumus kisi olmayan insanin o prestije yukselmesi asılması gereken cok buyuk mucadelelerden biri
Behçet hocanın dediği gibi bunun için de network lazım
Torpil denmiyor artık.referans deniyor ki her işte var bu.referansınız yoksa istediğiniz kadar çalışın kapıdan sokmazlar
fakir biri olarak gidip zenginlere okumanın bırakacağı o eziklik duygusu, arkadaş edinememe çünkü arkadaşlarının yaptığı aktivitelere yeticek paranın olmaması, çalışıp başarılı olman gerek baskısından dolayı da genç yıllarını sadece okul ev geçinen insanlar var. normal bi devlet üniversitesinde bile bunu yaşıyorum. network ü referansı bulmalık özgüvenim bile kalmadı çünkü referans olucak insanlarda aynı ukala hocalar ceo lar vs. Birisinden bir şey rica etmek için bile babanın tanıdığı olması gerek gibi artık yoksa yüzüne bile bakmıyorlar.
O kadar haklisiniz ki. Biz de çocuğumuzu yetiştirmeye çalışırken bunu cok net yaşıyoruz. Ben hiç öyle süper okullarda okumadığım halde iyi bir üniversitede burslu okudum. Kendi imkanlarımla calisarak bunu yaptım. Çünkü benim çocukluğumda bu bir ihtimaldi. Oysa durum cok değişti. Şu anda bu çocukların kendi imkanlarıyla çok iyi yerlere gelme ihtimali çok çok düşük. Egitim eşit verilmiyor çünkü. Denk bile verilmiyor. Dolayısıyla çocuk deha düzeyinde degilse ama çok zekiyse bile eğitimine yatırım yapılmadığı sürece çok iyi üniversiteleri kazanma şansı çok düşük. Bugun ilkokul çocuklarına yapilan Bilsem dayatmalari, zeka geliştirme kurslari saçmalıkları da tam da bu yuzden.Yalandan umut vermek.
Hocam siz bizim en büyük şansımızsınız. Çünkü inan başar sen de yapabilirsin şartlar eşit olmasa da yapabilirsin sözleri bana kalırsa motive etmek yerine demotive ediyor. Başarılı olamadığında kendini suçlu hissediyorsun ve bu özgüvenini zedeliyor. Fakat şartlardan dolayı başarılı olamadığında en azından psikolojin düzgün oluyor ve süreç daha kolay ilerliyor. Farkında olduğunuz bu gerçekleri bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz
sistem zaten birilerinin başarısız olmasına dayanıyor, iş gücü başka şekilde elde edilemiyor, ama daha da kötüsü, gelişen makineler tarafından insan iş gücü çok daha büyük ölçüde değer kaybedecek. İnsanlar birlik olup hak talep etmedikçe şartlar daha da kötüye gidecek.
@@futurexjam2 Annem asgariye çalışıyor evimiz kira değil ablamda büyük ihtimalle asgari üstüne çalışacak 19 yaşındayım ne önerirsiniz? ortada kalmış gibi hissediyorum.
"Başarı tanımı herkes için eşit ama şartlar eşit değil" Teşekkürler Prof !
😎😎
Hocam tam biraz umutlanıyorum, tam böyle hayallere dalacak gibi oluyorum. Sonra sizi izliyorum ve saçmlama diyip tüm umudumu kaybediyorum. Boş hayallere zaman ayırmamı engellediğiniz için teşekkür ederim :D
Bence saçmalama.Tabii ki büyük bir uçurum var ama zenginlerin babası da doğuştan zengin olmadı.Zor yollardan geçti.Bence çalışmaya devam et.Ders de olabilir veya mesleğin için de olabilir
@thewizardgunes çoğu zenginin babası da doğuştan zengindi. Aksi milyonda 1 gibi akıl almaz oranlarda.
@thewizardgunes Dediğin durum s*vaş ve d*rbe dönemlerinde oluyor çoğunlukla, ayrıntıya girsem yorumum silinir TH-cam tarafından. Türkiye şartlarında bir insanın sınıf atlaması(bak süper zengin olması değil.) olasılığı %2.5. Dünya genelinde ise %7.5 ve bu olasılıklarda hakkıyla atladığına dair bir parametre de yok.
@thewizardgunes Zenginlerin babalarının zor yollardan geçerek zengin olduğunu nereden biliyorsun? Genelde o 'zengin olan babalar' ya illegal yollarla zengin oluyorlar yada o dönemin önlerine sundukları fırsatlar sayesinde oluyor. Cumhuriyet kurulduğu dönem akıllı olup, fırsatları değerlendirmek buna bir örnektir.
Yine de, ne olursa olsun; BAŞARMAK MÜMKÜN. Evet, çok zor, çok ağrılı ve herkesin kaldıramayacağı bir türden yolculuk ancak mümkün. Unutmayın ki, o bilimsel istatislikler toplumun oranını yansıtıyor arkadaşlar. Tüm herkesi hesaba katmakta çok zor tabi ki. Bilimide putlaştırmaya gerek yok; başarın, yeni bir bilimsel veride siz olun. Bu mümkün; bir outlier olmak.
@thewizardgunes evet, bu kardeşimiz zengin sınıfına katılacağını zannediyor...)) o işte öyle olmuyor güzel insan. Zenginlik yüz yılı alıyor bir çok zaman. Dedenin çok çalışması gerekiyordu ,bugün senin zenginliği elde ede bilmen için, çalışarak zengin ola bilmen için. Şimde sen çok çalışmaya başlarsan ancak evlatların büyüdüğünde onların çalışması sonucu belki zenginliyi tadarsın. Bill Gates amca Microsoftla mı zengin oldu sanıyorsun? Adam Harvardda talebeyken babası Harvard üniversitesine bilgisayar sınfı kurmuş. O kadar zenginler. )))) ayrıca babasının da bir lafı vardı: Biz yürüdüğümüz yürüdüğümüz yolda hep ilerde Rockefellerları gördük, her köşede gördük, onlar bizim büyük destekçimiz....
Şartlar devlet okullarında bile eşit değil benim sehrimde sınavsız olan ve nispeten iyi okullar 12.sinif öğrencilerini bıraktılar yoklama alınmıyor , bizim okulumuz doğru olanı yaptı ve bırakmadı çünkü yönetmelik yoklama işini sıkı tutun dedi ama en nihayetinde aynı sınava girecegiz ayrica okulda çok zaman kaybediyorken ve bireysel eksikliklerimizin üstüne gidemezken diğerleri ve özel okul kesimi bu imkana sahip gerçekten acı verici
Bir kasaba lisesinde okudum. Fizik kimya ve biyoloji lablarimiz vardi. Butun derslerimizi bu lablarda yapardik. 1985 yilinda tabii bilimler bolumunden -ozamanki sayisal- mezun oldum. Hic burs vs almadan iyi bir unide okudum ve akademisyen oldum. Oglum fen lisesini kazandi ve orada okudu. Isin aci tarafi oglum fen lisesinde, benim bir kasabanin duz lisesinde gordugum laboratuvarlarin hicbirini gormedi. Lise hayati soru cozmekle gecti. Bana gore geruye gittik hatta geriye bile ulasamiyoruz. Klayvem uygun degildi yazim hatalari icin ozur...
Yıllardır dile getiriyoruz bu konuyu... Eğitim eşitliği öğrenci ve hoca düzeyinde mutlaka sağlanmalı. Teşvik edici kriterler her iki taraf içinde geliştirilmeli. Yoksa hocamızın dediği gibi tek sınıfa hizmet veren bir sistem kalır ortada.
7:11 İtalya sınavlarına girenlerden biri de bendim. B2 istenirken öne atsın diye C1 aldım ielts'den, üniversitenin mühendislik giriş sınavından çok iyi bir sonuç aldım. Vize çıkmadı, gidemedim. 19 yaşında mezun kaldım yine yks çalışacağım ve 6 aydan az zamanım var. Artık kafam basmıyor yok soru çözerken kendimi atasım geliyor inşaattan aşağı. Benden çok daha düşük puan alan arkadaşlarım sadece benden daha zengin olmaları sebebiyle aylar önce gitti, şu anda okuyorlar.
Mühendislikte dünyada ilk 30'da olan okula param olmadığı için gidemiyorum, yks çalıştığımda da derece gelmeyeceği(ilk 10k) aşikar. Gelse de obp yüzünden 20'ye atar zaten(eğitimde fırsat EŞİTSİZLİĞİ!, pek iyi kabul edilen bir not beni 10 bin geri atabiliyor :D sistemin sıkışmışlığına bak güney kore gibi herkes 99 ortalama olacak herhalde). Ki ilk 20 olmaması demek benim ilk 500'de olan üniversitelere bile giremem demek olacak. Komediye baksana :D
Devlet lisesinden mezun olmuştum. Paramız yoktu dershaneye gidememiştim. Bazı arkadaşların durumu iyiydi daha lise 1'de gitmeye başlamışlardı. Hepsi o sene kazanmıştı iyi üniversiteleri. Ben kazanamamıştım. 1 sene boşta kaldım. Binbir zorlukla haftada 2 yarım gün dershaneye gidebildim. Sonunda kazandım. Şimdi ben de profesörüm. Ama tüm akademik hayatım boyunca tuzu kurularla mücadele ettim. Uluslararası pekçok yayınım ve atıfım var. burjuva akademisyenler için maaş sadece bir harçlıkken bizim için kiraydı faturaydı yemekti suydu. Akademisyen maaşları burjuvaya harçlık derecesinde olmamalı. Kesinlikle büyük bir artış olmalı.
Hocam elbette sizin soylemlerinize katılıyorum ancak beni en çok sevindiren şey bebekte yaşayan bir ailenin çocuğu ile yozgatta yaşayan bir ailenin çocuğu aynı sınava giriyor. Yani bu gün çapaya girme şansınız Türkiyedeki her ogrenci ile eşit seviyede. Mutlak eşitliğin ütopikliğini bir tarafa bırakıp bu şansa sahip olmak beni mutlu ediyor. Boyacı orhanın oğluna bu fırsat hiç verilmedi, bilmem anlatabiliyor muyum 🤷♂️
en güzel videolarınızdan biri bu. üzerinde durulması, düşünülmesi ve çözüm önerileri getirilmesi lazım. bu şekilde topyekün bir gelişme sağlanabilir. sadece eğitim değil, en nihayetinde tüm ekonomide çok yanlış giden ve doğal olmayan bir durumu özetlemiş ve aydınlatmışsınız. bu kou nasıl çözülür diye işin uzmanları ile bir video yapsanız harika olur. mesela özgür demirtaş ın bu konuda görüşlerini, önerilerini merak ediyorum
Cem Karaca "Tamirci Çırağı" şarkı sözleri gibi bir video olmuş. Bu konuyu birde Mert Başaran ile tartışırsanız ve video olarak yayınlarsanız sevinirim. Zenginlik bir miras , aynı zamanda yatırım. Bir sonraki kuşak bunu istismar edebilir ve "hazıra dağ dayanmaz" sözündeki gibi harcayabilir. Tıp fakültelerinde okuyan öğrenciler üzerine istatistikler konusunda aynı fikirde değilim. Geçtiğimiz yirmi beş yıl içinde birinci sınıf öğrencilerin ebeveynlerinin yarıdan fazlasının eğitimci olduklarına tanıklık ettim. Sizin söylediğiniz tez o yıllarda da doğruydu yüzde beş kadar bir "fakir" sistemin engellerine rağmen özverili ilk,,orta ve lise öğretmenlerinin desteği ile sınavı geçebiliyorlardı. Mert Başarır sizinle yaptığı videoda, az miktarda ancak düzenli yapılan birikimlerle daha iyi şartlara gelinebileceğini. Miras kalan serveti lüx tüketimle yiyerek büyük servetleri tüketebilecekleri fikrine katılıyorum. Zenginler şanslıdır, fakirler ise şanssız!
Outliers okudunuz mu
Türkiye’ye göç edip gelen bir ailenin çocuğu olarak kendimi kanıtlamak için çok fazla çalıştım.Belli yerlere de geldim ama çalışmasaydım bunları gerçekten göremezdim.Ama şimdi kendim yurtdışına göç ettim ve şimdi benim çocuğum benim çocukken yaşadığım duyguları yaşıyor.Sistem çarkını kırmak kolay değil hatta ihtimal bile azken sadece yapmaktan hoşlandığım şeylere ve küçük adımlarla yol almaya karar verdim.Amacın gideceğin yönü değiştirmiyor sadece uğradığın yerlerin konforunu değiştiriyor Sense konfor alanından çıktım sanıyorsun .Saygılar :)
O kadar coşkulu sen de Harvard 'a girebilirsin, komşunun kızı da Harvard 'a girebilir sen de sen de.. dediniz ki hocam bi coştum ben de Harvard'a girebilirim sandım bi an, Sat 'a çalışmaya karar vermiştim:D Allah'tan videonun devamını izledim de fakir hayatımın kıymetli vaktini hiç olmayacak hayallerle ziyan etmemiş oldum:D Her daim var olun canım Osman Hocam❤
Eğitim vizyon işi... Fakirlerin cgunda bu vizyon yok malesef... Tek dertleri çok para kazanmak
Hocam merhaba,
Anne olarak sizin gibi akademisyenlerin olması beni umutlandiriyor. Susmamaniz çok kiymetli iyiki varsınız.
Çok teşekkürler Songül hocam
Zenginler eğitim konusunda daha fazla imkanlara sahip olabilirler. Fakat kendim fakir bir aileden gelen bir kişi olarak, dünyadaki ilk 10'daki bir üniversiteden burslu olarak master diplomam var. Aynı zamanda ilk 100'deki bir üniversiteden doktora diplomam var. Şu anda hayat standarları çok yüksek bir ülkede ve iyi koşullarda yaşayıp çalışıyorum. 14 senemi aldı bunları elde etmem, Türkiye'deki 5 sene lisans hayatımı da dahil edersem. Bu sahip olduklarımı kendi çabalarım ve çalışmam ile elde ettim ki daha da çalışmaya devam ediyorum. Ailenizin durumi yok ise, çalışmaktan başka çareniz yok. Ailem'de yüksek öğrenimi olan tek kişi benim bu arada.
Bir sağlıkçıyım ve bu dediğinizi doktorlarda görüyorum. birebir çalışınca kedi kendime bu adam nasıl doktor olmuş diyorum. gerçekten çok kaliteli doktorlar gördüm ama onlarda sıfırdan gelen ailelerin çoçuklarıydı. fakir aile çocugu doktorlar ile samimiyet kurabiliyorsun ama zengin aile çoçukları doktorlar ile o samimiyeti kuramıyorsun. hep bi yukardan bakmalar , bizi aptal görmeler falan. halbu ki kendileri bir haltdan anladıkları yok
Off ne alaka o zaman kazan oku kimse kimseden üstün olduğunu düşünmüyorum o tepeden bakış üniversitede de oluyor o insanla alakalı bir durum anlamsız bir kibir ve genelde o tepeden bakış annesi babası fakir olup tıp okuyarak sınıf atladığını düşünen çocuklarda oluyor neyin atlamasıysa ya da para kazanan bir branşta para kazanmaya başlayınca oluyor onun haricinde yok öyle bir şey aileden görmüş biri zaten tepeden bakmaz görmemiş davranışı o ama o işin eğitimini almadan eğitimini almış insana bir halttan anlamıyorsun demek de çok yanlış o okul kolay kazanılmıyor kazansaydın da okusaydı. Ama tabi özelde okuyanları ve yösle girenleri hariç tutuyorum en kibirliler onlar oluyor zaten çoğu hekim gariban çocuğu ondan o kibir ani sınıf atlama duygusu geliyor bazılarına görmüşü zaten tepeden bakmaz zaten benim okulda gözlemlediğim çoğunun maddi durumu kötü ailelerin durumu iyi değil ama aşırı kibirliler bir narsist durum mevcut ama bir halt bilmiyor demek sağlık çalışanıyla kıyaslamak falan saçmalık belki ilk yıllarıdır pratik kısımda eksiklikler vardır onu da zamanla kazanır 1 2 senede sonra senin bilginle onun bilgisi kıyaslanamaz zaten ama insan olarak herkes eşit kimse kimseye tepeden bakamaz herkesin gideceği yer aynı çok anlam yüklememek lazım ölümlü dünya
O nedenle hastanelerde halka it muamelesi yapıyorlar ve insanlarda dayanamayıp pataklıyor
Hocam merhaba, 12 yıldır öğretmenlik yapıyorum, yabancı dil öğretmeniyim. Gerçekten duygularıma tercüman oldunuz. İlkokul'dan tutun lise sona kadar verilen eğitimlerden; okuma-yazma, 4 işlem ve yab dil dışındaki tüm eğitimler koca bir çöp. Günlük hayatta veya iş hayatında hiçbir karşılığı olmayan bilgiler zorla çocuklara yüklenmeye çalışılıyor. Az önce lise sona kadar dedim ama çok masumane kalmış. Mevcut üniversitelerin spesifik bölümleri hariç ülkemizdeki üniversite eğitiminin de %99'u çöp. Bugün bir öğrenci ilkokulda okuma yazma ve 4 işlemi öğrendikten sonra hiç MEB okuluna gitmese ve 18 yaşına kadar 2 tane yabancı dili min B2 seviyesine getirip sağlam da bir Excel eğitimi alsa dünaydaki ülkelerin tümünde çok rahat sağlam bir iş bulur. Excel ve yabancı dil her şeydir.
o kadar haklı bir yorum ki ilk okuldan liseye kadar devlet okullarında abuk subuk sisteme 35 40 kişilik sınıflarda eğitim görmeye çalıştık kendi ekstra çaban test kitapların veya arkadaş desteğin yoksa okullarda eğitim inanılmaz yetersiz ve bir işe yaramıyor. liseden mezun olup 1 sene ayırıp sınava çalıştığında dahi insan yalın kafayla çok daha iyi şeyler öğrenip gelişebiliyor. sistem faydasız ve bozuk, dershaneler zorunlu hale geldi
Excel mi 😂 dunya kodlama üzerine dönüyor
Hayatını bu kadarcıkla kazanıyor olman kalan tüm bilgileri çöpe atabileceğin anlamına gelmez. Bu mesajı yazmanı sağlayan teknolojiye sahipsen eğer bunu fark etmek zor olmamalı, excel ve yab dil ile dönmüyor dünya..
@@iceonthedune Excel de bir kodlamadir. Yazılıma başlamak istiyorsan excelden baslayabilirsin. Excel derya deniz gibidir.
Hocam anlıyorum içinizi döküyorsunuz. Ben bir sınıfta 72 öğrencinin olduğu ortaokul sınıfından öğretmen lisesini kazanan tek öğrenciyim. Bir yere geldin mi dersen yine gelemedim. Basit bir mühendisim. Sadece şunu gördüm. İstanbul üniversitesine girince, öğrencilerin çoğu solcu, komünist vs.. görüşlü, aileleride zengin filan değil ama eğitime çok önem veren aileler olduğunu gördüm. Nasıl olsa 3-5 nesil sonra sistemde bizim çocuklar olacak demişler ve bence doğru bir yaklaşım. Benim annem babam bırak okuluma gelmeyi, nerede okuduğumu bile sorsan söyleyemezlerdi. Şimdi ben çocuğuma dah fazla önem veriyorum ki benden daha iyi olsun. Yani hocam fakirler kendilerini hiç aşağıda görmesinler yapacakları tek şey eğitime önem vermeleri. Zengin bile zengin olduğu halde eğitime asılıyor. Fakir nasıl olsa fakirim ne yapsamda fakir kalacağım demesin. Elinden geldiği kadar eğitime asılsın. Neyse hocam sende çok nefesini yorma. Mustafa Kemal Atatürk bile bazı şeyleri anlatamamış, kendine eziyet etme biraz hayatını yaşa. Yaşam çok uzun değil, nasihat isteyene verilir. Saygılarımla.
hocamız da başarılı bir insan olarak istatistik verileri kullanarak bir gerçeği anlatmaya çalışıyor da anlayan kim.. yaşam çok uzun değil deyip de hayatını tamamen çalışmaya adayanlar maalesef çok acınasılar. Öyle ki nesillerdir zengin ailelerden gelenler o kadar çalışmıyorlar bile. Behçet hoca da zaten tek yolumuz çalışmak diyen bir kişi ama buna rağmen gerçekler acı da olsa gerçektir.
Ben bunu 2002de Anadolu lisesini kazandığımda fark etmiştim. Ben kendini genelde sokak çocuğu olarak tanımlayan bir inşaat işçisi çocuğuyum. Yaşıtları ile uyum sağlamayacak kadar zeki bir çocuktum. İlk ve ortaokulu kötü mahalle okullarında okuduktan sonra sınavın 4te 1ini yetiştiremeden Anadolu lisesi kazandım. Lisede gördüm ki köylü bir çocukla beraber 30 kişilik sınıfta dersaneye gitmeyen iki çocuktan biriydim. Sınıfın yarısı da daha ilk günden birbirini tanıyordu okudukları kolejlerden. İşin kötü tarafı İngilizce ve bir çok dersten lise 1de zorlananlardan biri bendim. Soru çözme hızım da sorunluydu. Ancak son sınıfta onların birçoğunu gecebildim ve yine yetiştiremeden 😅
Zengin arabasını dağdan aşırır,
Fakir düz ovada yolunu şaşırır .
Bu söz Kayseri de çok kullanılır.
Eğitim ile söylediklerinizden sonra bir de bunun iş hayatı kısmı, iş hayatına giriyorsunuz sürekli çok çalışmanız hatta gece gündüz çalışırsın bi yerlere geleceğinize inandırılmak isteniyor, bi yerlere gelmekte terfi almak ya da biraz daha maaş ama tüm zamanınız, gençliğiniz iş için gidiyor. Hayatta ki en önemli şey zaman asla geri gelmiyor, zamanının büyük çoğunluğunu iş için harcasan bile artık 1 ev, 1 araba almak bile çok zor geldi. Hayata bi kere geliyoruz ve zaman çok kısa ve hızlı bunun da büyük çoğunluğu iş için geçirmek ve sonucunda bi şey elde edememek bence kötü durum bu.
en aklı başında yorumlardan birisi gerçekten ve aynen öyle. hayatını çalışmakla harcamış ve bunun sonunda belli ölçüde başarılı olmuş çoğu insan bunu itiraf etmekten imtina duyarlar ve kabullenemezler zaten. Ki bu videoyu çeken hocamız da başarılı bir noktaya dişiyle tırnağıyla gelmiş bir insan ama dürüst ve tarafsız olabilmek, özellikle insanın kendisine karşı, çok zor bir yetenek ve bilinçlilik düzeyi.
@futurexjam2 Teşekkür ederim, insanlar kendilerine ve doğalarına yabancılaştı. Başarılı olmak nedir okulu bitirip bi işyerinde sürekli çalışıp terfi almak mıdır, tamam bunları yaptın ne için 1 ev 1 araba haftada 1 gün izin yolda 10 gün izin herşey bunun için mi? Tamam illaki çalıcak, üretecek insanoğlu ama bu kadar hırs, bu kadar gençliğimizi,zamanımızı, ömrümüzü sabah kahvaltı bile yapamadan koştura koştura gittiğimiz ve sürekli haftada 1 gün izni beklediğimizi çalışma hayatı için hadi artık insanoğlu robotlaştı artık peki doğal kaynakları, ekoloji ne olacak, sürekli bi tüketim içindeyiz, sürekli hızla bi şeyleri tüketiyoruz. Ne kendimize ne doğaya acımıyoruz, sosyal medyada bize gösterilen gösterişli aslında pekte matah olmayan hayatlara ulaşabilmenin hayali sürekli işe gidip geliyoruz
@@futurexjam2teşekkür ederim, İnsanlar doğalarına yabancılaştı sanki robot gibi oldu. Başarı nedir, okul bitirip bi işe girip terfi almak mı? (Kişiye göre değişir) Lakin ne için bu kadar hırs, bu kadar başarı istediği, sabah kahvaltı bile yapamadan koştura koştura gittiğin, haftada 1 gün izin, yılda 10 gün izin için mi gençliğimiz, zamanımız, ömrümüz geçiyor. İnsanoğlu tabi ki çalışacak, üretecek, hayat devam ediyor ve dünya dönüyor, yaşam akıyor çünkü ama bu kadar robot gibi insanları çalıştırmak bilmiyorum nasıl olacak. Bir de tüketim çılgınlığı hadi bizler robot olduk hayatımızda bize verilen kısa zamanları tüketerek yaşıyoruz ya da mecbur bırakılıyoruz peki doğal kaynaklar, ekoloji ne olacak. Belki canlı türleri açısından en gelişmiş olanı insandır ama bu dünya sadece insanoğlu yok, başka canlılarda var.
Sevgili hocam maalesef bu durum artık sadece eğitimle sınırlı değil. Sağlıkta da aynı şekilde mevcut olan fırsat eşitliği yine zenginleri ayırmak üzerine tasarlanmış. Ve bence en üzücü olan evet fakirken biz bu sistemi eleştiriyoruz ancak hata kaza zengin olunca sistem bu kardeşim sende yap diyoruz. Maalesef sosyal yozlaşma bizi buralara getirdi ve ilerletmeye devam ediyor bu da mevcut düzenin ekmeğine yağ sürüyor. Saygılar
sistem aynen açlık oyunlarındaki gibi. Kabiliyetleriyle öne çıkıp diğer insanları geride bırakan kişi büyük şehre giriş izni alabiliyor ama içerisinde geldiği kabile ve diğer kabile ya da gruplar arasında her daim çatışma ya da kan davası olacak şekilde kurgulanmış bir sistem.
hocam uyanır uyanmaz sizi izledim ve güne negatif başladım teşekkürler
Her seybsizler için hshshw
35 yaşındayım ve ben bu farkındalığa 17 yaşımda ulaşıp bunu aileme, yakınlarıma vs. söylediğimde, her defasında alay konusu olmuştum. Şimdi sistem benim dediğime geliyor son noktada.
Kedi uzanamadigi ciğer pis dermis
Çok haklı bir yere parmak basmış hocamız. Öğrencilik hayatım boyunca kendimi yetersiz hissettiğim derslerden kendimi eksik sanırdım. Fakat özel ders alan, dershaneye giden bir de üstüne anne babası bilinçli ve zengin biri her daim beni gecebildi bir yere yerleşti. Fırsatlara erişme konusunda eşit değiliz. Bu yuzden kendine olan saygımdan dolayı sorunun bende değil sistemde olduğunu kendine soyleyemeye başladım.
Koç ve lojmandan çıkan akademisyen örneğine çok güldüm 😂 insanı, toplumu, sistemi böylesine güldürerek anlatan biri daha görmedim sanırım. İyi ki varsınız hocam 🌸
Hocam fırsat eşitliğini Türkiye özelinde yalnızca zenginlik ve fakirlikle değerlendirmemek gerek aslında. Siyasetin de Türkiye'de ne kadar etkili olup olmadığını tartışmak gerekiyor. Örneğin ben orta halli bir maddi güce sahip biriyim, açıköğretim lisesini 2004 yılında bitirdim ve bugün doktora mezunuyum ama alanımda gayet başarılı olmama rağmen siyasi bir bağlantım ve alakam olmadığı için kadro bulamıyorum. Yani bağlantısı olan uçup giderken olmayanın eli kolu bağlı, bu da bir eşitsizlik.Bunların da anlatılması gerek.
Kişinin boş zamanı varsa zengin olmasına gerek yok hiç özelders almadan dershaneye gitmeden üniversite sınavında derece yapabilir ama kendisinin ve ailesi bilinçli olması gerekiyor.
Profesör olarak çalışıyorumdan profesör olarak çalışmaya çalışıyorum ama düşmüşüz. Üzdünüz bizi, hocam.
Hocam fakir semtin insanı otobüsü bile çileli, nerde eski otobüs varsa fakir semtlerde. Bunu çalıştığım yerdeki iş arkadaşım dedi. Çok mantıklı geldi hocam. 😮
Ne yazık ki çok doğru bir tespit:))
Öyle ancak fakirlik insana mücadele etmeyi ve hırsı öğretiyor bizde fakir ve yoksulluk içinde büyüdük çok şükür hepimizin durumu iyi, bakınız Anadolu'dan gelen garibanlar bir müddet sonra İstanbul gibi metropol şehirler de bir müddet sonra zengin olmuşlardır çünkü çaresizlik insanı çalışmaya ve düşünmeye iter bir çıkış noktası arar hep
2014 lerde İETT fakir ve vukuatlı mahallelere eski otobusleri gönderiyordu. Otobus ve şöforü de gözden çıkmışlar anlaşılan.
@@mustafabayram6456 yozlaşmanı en büyük mazeretlerinden biri bu malesef.
100 kişiden 1 tanesi zengin olur herkez o bir kişiyi konuşur. Diger insanlar da herkez öyle sanar....
Senin durum bu maalesef @@mustafabayram6456
Yks senesindeyim, mezunum. Bugün kafam çatlayana kadar ağladım, neden bu hale geldim diye (kendimce kendi potansiyelimden çok daha altlardayım) Sonra kendimi kıyasladığım kişilerle aramdaki sınıfsal farka baktım, sizin de bize ifade etmeye çalıştığınız gibi ilk defa kendimi yerli yersiz suçlamamam gerektiğini bu kadar net biçimde anladım. Ben bir umut diyeceksem en azından önce kendi sınıfımla yetinmeyi öğrenmeliyim. Belki bir gün bir emeğim karşılığını bulur da başka yerlerde bulurum kendimi. Ne bileyim... Hayat cidden hiç eskisi gibi görünmüyor gözüme. Yine de tüm bu toplumsal düzenden öte hayatın bizi memnun etmek gibi bir yükümlülüğü yok, hayatın her duruma hakkı vardır vs diye avutuyorum kendimi. En azından her şey çok komik :D
Şuanda yaşadığım ilçedeki fen lisesine gidiyorum .Şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki zeka sınavla ölçülemiyor. İlk okul başladığı sıralar herkesin çok akıllı , çalışkan ve disiplinli olduğunu sanmıştım sonrasında öğrendim ki genelinin sadece imkanı varmış, ne zeki ne disiplinli salağın teki ama imkanı var. Herkes bir zenginin , bir öğretmenin veya sadece bilinçli bir ailenin çocuğu. Durum böyle ama sanılan herkesin akıllı olduğu . Böyle olduğundan dolayı okullar arası bir sınıf ayrımı da oluşmuş oluyor. Mesela meslek lisesine gidenin gerizekalı, serseri biri olduğu düşünülüyor ; fen lisesine giden birinin zeki , mantıklı düşünebilen, doğru biri olduğu düşünülüyor ; imamhatipler ayrı bir dünya zaten herkes imanlı sanılıyor ama arka planda her şey gerçekleşiyor belki benim gittiğim imamhatipin kötü olmasından kaynaklı bu düşüncem bilmiyorum ama birçok kişiden de duyduğum bu şekil . Tamam hak eden daha iyi bir eğitim alsın ama hak eden alsın. Bir de sınıfımda bazı kişilerin (zenginler) egosunu çok net görüyorum kendilerini burjuva sanıyorlar, öyle gözükmeyeni bile öyle.
Kelle paça çorbası bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücuttaki iltihabı yok eder hocam.
Hocam çok zeki bir insansınız sizi tebrik ediyorum hep böyle devam edin.
Mezuniyetten hemen sonra farkettim bu durumu hocam, üst taraflar kendi sistemleri ile kendi aralarında yapıyor herşeyi ne yazık ki, bu durum üniversite okumanın sadece şans denemekten ibaret olduğunu hiç birşey alamayacağınızı da bilmeniz gereken bir olgu, kumar gibi birşey oldu artık.
Kaygı da sınıfsal: Ekmek parası diyoruz ya gıda tüketim vizyonumuzun bile belli bir sınırı var. Geçen arkadaş dedi, ekmek parası kazanıp yoğurt da alıyorlar ne iş diye :)
Aslında son cümlede yatıyor her şey. Mücadelemizi vereceğiz ama kaybedersek de öz güvensizlik yaşamaya gerek yok.
Çocuğun aileden aldığı kültürün maalesef alt gelir gruplarında daha düşük olması nedeniyle çocuk arabaesk bir ortamda yetişiyor. Bunun da etkisi var bu çocukların çoğu çalışmak istemiyor bir an önce paraya ulaşmak istiyor çünkü bu tür arabesk ailelelerin değer dünyasının merkezinde sadece para var. Paran varsa başarılısın mantığı hakim. Aslında bu bizim gibi az gelişmiş olan tüm toplumlardaki hakim bakış açısı ve bu da piyasa ekonomisinin de etkisiyle maalesef değersizleşen hayatlar. Gelirle kültür seviyesi paralel gitmezse kroyum amma para bende kafası oldukça bu anlayış her daim baskın olacaktır. Aslında bu durum videoda anlatılandan daha çetrefilli bir konu. Bu arada yıllardır yoksul insanların oturduğu bir sitedeyim ve bu insanları çok iyi tanıdım
13:30 zengin adam tabi biz üzülmeyelim diye parasını göstermeyip çorbası üzerinden bize kendi tabaksınının göstergesini yapıyor, görgülü adam tabi :D
😎😎
çok büyük adam çoook.
Allah senden razı olsun hocam, belki de zamanında birçoğumuzun aklına gelen şeylerin literatürdeki karşılığını söyleyip bize yanlış düşünmediğimizi gösteriyorsun.
İnsanoğlunun aynı toplum içinde bile sınıflara ayrılma sevdası sağ olsun, iyi niyetle başlatılan hareketler dahi eninde sonunda yozlaşıp yakıtı insan olan bir lokomotife dönüşüyor.
Hocam güncel durumu bilmemekle birlikte yakın tarihten bir itirazım olacak. 90'lı yılların anadolu liselerinde okumuş biri olarak fırsat eşitliğinin kesinlikle var olduğunu söyleyebilirim. Sadece okulda aldığımız eğitimle, dışarıdan hiçbir destek almadan ÖSS'de Türkiye derecesi yapabilecek hale geliyorduk. Zengin denilebilecek çok öğrenci de yoktu, genelde orta sınıf ailelerden gelenler vardı.
Videodaya ikinci itirazım ise örnek olarak Bilkent gibi özel bir üniversitenin verilmesi, Boğaziçi bu bağlamda daha doğru bir kıyaslama imkanı verir ve ismini söylemekten utanılacak hiçbir bölümle yakın puanı yoktur.
Üçüncü ve son itirazım ise artık internet sayesinde bilgiye ulaşmanın son derece kolay ve masrafsız oluşu. Artık her seviyedeki öğrenci ev konforunda istedikleri dersi hem de farklı hocalardan dinleyebiliyor. Geçmişle mukayese ettiğimizde sadece bu bile başlı başına bir devrim.
Benimde size bir itirazım olacak internet sayesinde her bilgiye ulaşılabilir demişsiniz teorik olarak doğru fakat pratikte yanlış bugün Türkiye’de ne yazık ki evinde interneti olmayan milyonlarca genç var örnek vermek gerekirse pandemi dönemi verilebilir o dönemde eğitim alan çocuklara baktığımızda batıdaki çocuk internet sayesinde eğitiminden uzak kalmadan devam ederken ne yazık ki doğuda bu böyle olmadı ekonomik sebeplerden birçoğunun evinde internet yok zaten o dönem bakanlık sınıfta kalmadan herkesi bir üst döneme geçirdi bu uygula günü kurtarmak için iyi olsada çocuklar arasındaki farkın kapanmasını sağlamadı sadece öteledi uzun lafın kısası gelir adaletsizliğinin bölgeler arası farklı olduğu durumlarda fırsat ve imkan eşitliğinden bahsetmek güç internet büyük bir devrim olsa bile
@@kadercalsimsek1670 Evinde internet olmayan milyonlarca genç var gerçekten doğru bir istatistik mi? Fırsat eşitliğinin olmaması ayrı bir şey ben de onu savunuyorum ama durumun analizi yanlış bence. İnternete Ulaşım oranı bence çok daha yüksek.
@@Erkamsaitevet hala var hatta sizin için belki inanması güç gelebilir ama şebekenin ulaşamadığı yerler bile var derdim istatistik vermek değil milyonlar yerine yüzler ile ifade etmiş olsam bu eşitsizliğin olmadığı anlamına mı gelir nerden biliyorsunuz derseniz o dönem öğrenci şimdilerde eğitimci olarak karşılaştığım için yazmak istedim
@@Erkamsait evet hala internete ulaşamayan hatta size gülünç gelebilir şebekenin ulaşamadığı yerler bile var derdim istatistik vermek değil fakat sizin için milyonlar yerine binler deseydim bunun olmadığı anlamına mı gelirdi zira sizde fikrinizi beyan etmişsiniz bence diyerek benim dikkat geçmek istediğim konu eşitsizliğin devam ettiği hususuydu bunları tecrübe etmiş biri olarak
dostum sanırım videoyu anlamamışsın. Hocamız giriş adımlarından bahsetmiyor iş hayatına atıldıktan sonraki yaşananları söylüyor. Ayrıca bu dediğin kısımları videoda o da bahsetti önemli olan nereye girip girmediği değil nerede hangi aileye mensup olduğu.
Hocam kyk kahvaltisi ederken izledim sizi dinlerken o yağlı patatesle bakismamiz yemekhannin üzerime sinen kokusu yüzüme yüzüme fakirsin demeniz.... Boğazıma dizildi ama iyi geldi hocam şimdi fakir avuntusu ders çalışıyorum. Sevgiler, selamlar, iyi ki varsınız. Siz olmasaniz biz fakirler napariz💓
Hangi bölümde okuyorsunuz
@@cihancihan2062 elt
Yagli patates kızartması 😔 kyknin vazgeçilmez kahvaltısı
cringe
@@GameShorts484bu durumu yaşayan bilir (daha önce okuduysanız da şu an ki durumla çok fark var)
Para eğitiminden tutun diğer alanlara varıncaya kadar sistemin temel yapı felsefesi olmuş durumda adalet eşitlik diye tanımladığımız kavramlar devam etsin isteriz ama sistem bu en azından bilişsel farkındalık yaratmaya çalışarak yalanlara inanmamaya çalışıyoruz boş yere dememişler salt amaçları gayeleri felsefeleri para olan toplumdan ne beklenir diye. Ben kusmen katılıyorum bu düşünceye.
Hocam kitabınızdaki kaynakça bölümü çok işime yaradı özellikle araya sıkıştırdığınız o özel cümle :)
🥰🥰
Hangi cümle?
Hocam 5:16 burada sormak istediğim bir husus var; benim çevremde bir çok zengin kişi var çocukları özel okullarda okuyor ancak yine de kaliteli okulları kazanamıyorlar, çünkü ne ailede ne de çocukta vizyon yok ve bu ailelerin çoğu köyde fakirlik içinde büyümüş son 20-25 yıldır sonradan zengin olmuş kişiler... Vizyon, eğitim farklı bir şey sayın hocam. Temel bilimler, sanat, felsefe vb. dışındakiler endüstriyel eğitim. Robert'de okuyan tanıdığım var üniversite sınavında başarısız oldu. Yeditepe'de okuyor. Ama bankacı arkadaşım var çocukları ikiz ikisi de YKS'de ilk 1000'e girdi. Biri Boğaziçi Genetik, biri Bahçeşehir tam burslu tıp okuyor. Benim yeğenim, Sivas'ta yatılı okulda büyüdü, şimdi Finlandiya vatandaşı oldu yapay zeka alanında doktorasını tamamladı. Orada yaşıyor.
Şuan özel okulların çoğu para tuzağı, içeriği boş, hiç bir başarısı olmayan ticari işletmelere dönmüş. Çocukların özellikle başarılı olmaması için uğraşıyorlar ki, kendi lise ve çakma üniversiteleri boş kalmasın.
Başakşehir de devlet okulu 2024 yılında 3 tane LGS birincisi çıkardı ve 6 yıldır üst üste 1.çıkarıyor. Özelde bile yok böyle başarı. 1 yanlış 2 yanlış ile kaçıranları da hiç saymıyorum. %1'lik dilime 30 öğrenci giriyor her yıl.
Bir de hem kitabınızda hem de konuşmalarınızda sürekli bir başarıdan bahsediyorsunuz ancak öncelikle başarının bir tanımını, niteliğini belirtmeniz gerekmez mi? Nedir başarı? Çok para kazanmak mı? Sağlıklı ve mutlu yaşamak mı? Hayattan keyif almak mı? Hayatta hiç kimseye ihtiyaç duymadan yaşamını idame ettirebilmek mi? Çakallar dünyasında dürüst kalabilmek mi? Ya da Cengiz Aymatov'un deyimiyle "her gün insan kalabilmek mi?" Sizin için başarı kıstası nedir sayın hocam bunu bilmeden kitabınızı okumak ve sizi dinlemek havada kalıyor. Behçet hoca başarı dediğinde neyi kastediyor? Ne anlamalıyız? Bir de size göre eğitim nedir? Nasıl olmalıdır? Bir anne baba çocuğunu nasıl eğitmelidir? Gerçekten tüm samimiyetimle soruyorum. Herkes eğitimden bahsediyor ancak nitelikli eğitimin ne olduğunu kimse söylemiyor.
Sizin kitabınızı okuyunca şunu anlıyorum Sisifos gibi kısır bir döngüdeyiz, başarılı olma ihtimalimiz yok, bu dünyada ki işimiz çile çekmek, o halde geriye tek bir seçenek kalıyor, intihar mı edelim? Nasıl olsa ömrün bir sonu var, önünde sonunda zaten öleceğiz bari çile çekmeden, kirayı, faturayı, mutfak masrafını düşünmeden ölelim mi demeliyiz?
👏🏻👏🏻👏🏻
birazcik sahtelik var giibi
Hocam fas fakirim gerçekten dayanamıyorum artık. Her sabah çöp toplayan yaşlı amcaları teyzeleri gördükçe üzülüyorum. En kötüsüde onlara yardım edemiyorum. Sanırım ,bunun dışına çıkmak için
biraz kirlenmem gerek ama o kir beni nasıl etkiler önemli olan da o işte ;)
Çok şükür artık bu durum dile getiriliyor.. inanın zeka güzelmesi de bundan çok öte giden bir yerde değil. Yıllarca bir grup diğerini ötekileştirdi ve o çocuklar yetersizlik inancıyla büyüdü.
Ya dogustan matematik yeteneği,dogustan mozart felan 😂😂😂
Sizin bu anlattıklarınıza örnek olabilecek bir mahalle de 26 yıllık Eczacıyım. Fırsat eşitliği diye birşeyin olmadığını her gün üzülerek görüyoruz. Elimden tek gelen çocuklara kitap hediye etmek ve gençlerle konuşarak yapabilirsiniz demek 🥺
Fsjir çocuklarında kitap okuyacak vizyon yok ki... zira ailede bu yok...
İstisnalar hariç
Hocam her kelimende her cümlende o kadar haklısın ki ama biz fakirler olarak yapacak bir şey yok umut fakirin ekmeği hala ve bu değişmeyecek biz o üniversite hayalleriyle yaşayacağız maalesef
Merhabalar hocam. Hem Osmangazi Üniversitesi hem Anadolu Üniversitesinde okumuş bir eğitimci olarak sonuna kadar katılıyorum. Ülkemiz özelinde kendi branşımda bile inanılmaz üzgünüm. Aşko kuşko babişko Asumanlar bitmiyor sadece şekil değiştiriyor. Kendi branşımda Eskişehir üniversiteleri geçtim ülkemizi dünya düzeyinde kaliteli eğitim veriyorlar. Oysa baba parasını bastıranlar aynı bölümü 2-3 akademisyenin olduğu vakıf üniversitelerinde bitirip bizle aynı unvanı alıyorlar. Çok komik durumlar. Mesleğe başlayınca aradaki eğitim farkını ve nitelik farkını görünce hevesin kaçıyor çoğu şeyden. Ülkemizde paranı basarak neredeyse tıp bile okuyabilecek duruma getirildi sırf zenginler için. Oysa gerçekten ilgisi, akademik kapasitesi ve mesleğe yönelik becerileri olanlar olmalı. Son olarak Eskişehir özelinde bile şu var Eskişehir'de çok büyük bir sınıfsal ayrım yok. Mesela Bursa'da Nilüfer ilçesinin çoğu yeri bariz şekilde tertemiz sokaklar ve zenginlere hitap eder. İstanbul'da Kadıköy, Sarıyer, Beşiktaş neyse Ankara'da Çankaya odur gibi. Ama Eskişehir'de öyle bariz bir fark yok. Sadece kısmen Vişnelik, Batıkent,Sümer gibi mahalleler biraz daha gelişmiş. Eskişehir'den İstanbul'a gelince o bariz sınıfsal farkı net gördüm. Kendi açımdan yorumum doğduğun ev kaderindir. Çoğunlukla da değiştirebilmen epey imkansız. İstanbul'da insanlar sabah 5'de Esenyurt'ta fabrikaya giderken aynı saatte uyanan CEO ise Ataşehir veya Levent civarında plazaya gidiyor. Bariz sınıfsal ayrım var. Ve bunu doğuran da maalesef özel mülkiyet ve beraberindeki miras.
@elif5581 Şöyle açıklayayım. Bursa'nın diğer merkezi ilçeleri olan Yıldırım ve Osmangazi'de öyle bir yerleşim göremezsiniz. Nilüfer kendi başına çoğu mahallesinde tertemizdir. Özlüce ve Altınşehir gibi yerler özellikle daha güzeldir. Elbette her yeri muazzamdır diyemeyiz. Mesela Kadıköy için Bağdat caddesi Suadiye net bir şekilde zenginliği simgelerken Fikirtepe'de bunu göremezsiniz. Ama genel olarak Kadıköy zengin sınıfı temsil eder. Bursa'da Nilüfer'i de o yüzden örnek verdim. Eskişehir'de mesela bariz o fark yoktur. Konya'da da Meram ilçesi aynı Bursa Nilüfer gibi öne çıkmıştır mesela. Sanayileşen toplumlarda işçi sınıfı ile beyaz yaka aynı konumlarda yaşamazlar. Genelde fabrikalara yakın yerlere kurulur gettolar. Beyaz yakalar veya zengin grup ise daha uzak yerlere gidip daha kaliteli bir hayat standardı tutturur. İşte bu yüzden diyorum zengin fakir çocuğu ayrımı olmamalı. Sırf zengin diye kapasitesi yetmeyen birisi baba parası ile okul okuyamamalı. Yoksa kurumlar da en üstten en alta kadar muazzam köreliyor.
2007 yılında Almanya'da teknik fakültesinde ( Hawk ) bir arkadaşım vardı. Babası Volkswagen yönetim kurumunda. Profesörler bu gençe özel ilgileniyordu ve sınavlara hazırlarken çocuğun bilgi seviyesine göre sınavları hazırladılar.
Bunu %100 iyi biliyorum.
O yıllarda bir et fabrikasında ek olarak çalışıyordum ve benim araba BMW 3.20 otoparkta en eskiydi 😅
Eğitimde sosyal adalet çalışan bir doktora öğrencisi olarak konuşuyorum. Aslında Bryant Conant'ın rektörlük yaptığı dönemde hakim olan modernite paradigması da eğitimde sosyal adalete fırsat eşitliği penceresinden bakıyor ve sınıfa karşı sınıf anlayışıyla ve yeniden dağıtım politikalarıyla başlangıç koşullarında fırsat eşitliği sağlamayı amaçlıyordu. Merkezi sınavların altında yatan temel bakış açısı da bu. Fakat videoda sizin de belirttiğiniz gibi bu düzenleme de aslında zamanla sermayedar sınıfın kendi meşruiyetini okul üzerinden sağlamasına sebep oldu. Bu konuda sizi destekleyecek en güzel kaynaklardan biri Bourdieu'nun Devlet soyluları ile Bourdieu ve Passeron'un Vârisler kitapları. (Ampirik araştırmalar da içeriyor iki kitap da). Bourdieu özetle modernite öncesinde kilise ve feodalite üzerinden kurulan soyluluk meşruiyetinin kendi döneminde artık seçkin okullar üzerinden kurulduğunu ileri sürüyor. Bu okullarda belirli bir sınıfın bakış açısı, dilsel ifadeleri, kültürel kodları meşru ve üstün kabul edilerek yeniden üretiliyor. Hani videoda diyorsunuz ya aramızda fark olmadan beni küçümsediğini hissediyorum diye. İşte bunu sağlayan şey Bourdieu'nun habitus kavramı. Fakat günümüze doğru gelindiğinde yeni ve asıl tehdit bence şu: Bourdieu'nun çalışmalarıyla başlangıç koşullarında fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik yeniden dağıtımcı modernist paradigma sert biçimde eleştirilerek aşındırıldı. 80'lerden itibaren neo-liberal politikalarla bu aşınmada beslendi çünkü bu ekonomi anlayışı bir yandan gelir adaletsizliklerini de büyütüyordu. Ama tutup da insanlara liberteryenler gibi (en azından samimiler :D) biz sosyal adaletten vazgeçtik kendi kendinize halledin dezavantajlarınızı diyemezsiniz. Bunun yerine artık sosyal adalet postmodernist bir tanıma politikası üzerinden yürütülüyor. Yani şöyle ki azınlık grupların kimliklerini ön plana çıkaralım, onları güçlendirelim onlara pozitif ayrımcılık yapalım şekline dönüşmüş durumda. Dolayısıyla bu durum kimlik politikalarından beslenirken aynı zamanda kimlik politikalarını da besliyor bir yandan. Karşılıklı bir ilişki var. Sorun şurada başlıyor kimliğine aşırı odaklanan dezavantajlı gruplar bu kez ekonomik sınıfların yarattığı avantaj ve dezavantajları göremez hale geliyor. Yani bugünün en temel problemi yeniden dağıtımcı fırsat eşitliğinin başarılamamasından ziyade yeni sosyal adalet yaklaşımları. Mesela bir siyasi parti liderimiz sığınmacıları üniversitelere ayrı bir kontenjanla alalım diyor. Ya da 34 yaş üstü kadınların yükseköğretime girişte ayrı bir kontenjanla değerlendirilmesi gibi gibi örnekler. Aslında bunlar eşitsizlikleri daha çok besliyor. Çünkü Konya'nın köyündeki hiçbir maddi avantajı olmayan ama azınlık mensubiyeti de olmayan çocuk öyyyylece kalıyor ortada. Dolayısıyla henüz elimde veri yok, literatür okumuş biri olarak zihnimdeki ham fikirleri paylaşıyorum ama sınıfa karşı sınıfın ya da kimliğe karşı kimlikten ziyade kültüre karşı kültür anlayışı üzerinde de düşünmek gerekiyor. Dezavantajlı sınıfa mensup çocukların kendilerinden önce ailelerinin belirli kültürel davranış kodlarını öğrenmeleri gerekiyor. En basitinden Todd Risley'nin The Economist de aktardığı gibi ailesi profesyonel bir meslek sahibi olan çocuklar sosyal yardım alan ailelerin çocuklarından üç kat daha fazla kelime duyarak büyüyorlar. Bu açıkça azımsanmayacak yapısal bir farklılık. Bu durumun yarattığı sonuç eşitsizliğinin meşruiyetini ise küçümseyemeyiz bence. Dolayısıyla bu kültürel dönüşüm üzerine de çalışmak gerekiyor. Bu çalışmaların yapılabileceği en güçlü kurumlar ise her ne kadar bugün elimizden alınmış olsa da hala okullar bence. Çünkü sermaye sınıfının politik hamlelerle ele geçirdiği okulda hala bir "ajan" var. Öğretmenlerin neredeyse hiçbiri sermayedar bir ailede büyümedi. Ezcümle başlangıç noktamızın hala okul olması gerektiğni düşünüyorum. Video için de teşekkürler :)
Ben görsel sanatlar lisesinin yetenek sınavına girmiştim yaklaşık 10 yıl önce, mülteci zamanları, tabiki de giremedim torpil her yerde. Üniversiteye girdim ama artık dolar kazanmaya bakıyorum :))
Benim açımdan yorumu (psikoloğum): “Annem-babam varlık içindeyken geldiğim yerde bir fakir var, benliğimle alakalı bir çelişkiye düşmemek için büyüklenmeliyim”. Günümüz popüler Türk bilim insanlarının ailelerinin maddi durumunu bir araştırın, ancak bu bir şikayet aracı olmasın. Gözü kulağı kapatıp elindeki malzemelerle en iyisini yapacaksın çünkü başka çaren yok :).
hocam 13:30 kelle paçayla işkembeyi karıştırınca da çok güzel oluyor. Bana bu çorbayı hazırlayan adam çok sarımsak basmayayaım otobuste kokar demişti. Ben de ne yediğimiz belli olsun bas demiştim. O otobüsteki sınıfsal ayrımı inanılmazdı hocam. Kimse bana yanaşmıyordu bu adam üstün biri diye.
Hshshshsh
😅😅😅
Mera hayvanı gibi ortalığı kokutmaktan keyif almak nasıl bir ruh hali
Bravoi👏🏻👏🏻👏🏻 Bu isi cozmussunuz nihayet😊 Hep demisimdir universiteye gerek yok dunyanin neresinde olursan ol bos zmn kaybi.
Onemli olan kendini gelistirmek,diller ogrenmek ve zanatlar oğrenip( bu 1 yillik ustalik belgeli kurslarla da olbilir veya meslek lisesi) tecrubeler edinmek,dunyanin her turlu cesit insaniyla sohbet edip sosyal zekani genisletmek.Cunku guzel laf her yolu açar😊💜
Ben Şahsen bilincli olarak Uni okumadim,onun yerine 1 yillik meslek egitimi ile unililerden daha cok para kazanabilir ve istedim ulkeye gidebilirim kafami calistirirsam.Herkeze Basarilar ve Temiz Bilinç dilerim.🤲🫶😊💜👏🏻🩵🫡
hocam diğer videonun başlığı ne o na göre gine gelelim ❤😂
emeklerinize sağlık hocam , gerçekten güzel konulara değiniyorsunuz , benim de bu konuda söylemek istediğim bazı şeyler var.Her şeyin en başında ,konuştuğumuz konudaki kavramların açık bir şekilde tanımlanması gerekir.Zengin/fakir olmak , başarılı/başarısız olmak gibi.Çünkü bu konuda herkesin bambaşka tanımları var.Kimisi başarılı olmayı porche alıp villada yaşayabilecek ekonomik bir seviyeye ulaşmak gibi tanımlarken kimisi de 1 ev ve bir araba alabilecek duruma gelmek , kimisi de akademik olarak çok başarılı olmak gibi görebiliyor.Özellikle değinmek istediğim nokta : ekonomik durum ve "başarı" ilişkisi.Burada şuan için başarılı olmayı YKS sınavında ilk 5000'e girmek olarak tanımlayalım ve diğer kişiler başarısız olsun.Şu açık ki , ekonomik seviyesi belirli bir düzeyin üstünde olan kişilerin ilk 5000'e girme ihtimali ekonomik düzeyi belirli bir seviyeden daha kötü olan insanlara göre çok çok daha yüksek.Bu , kütle çekiminin var oluşu kadar bariz ve "gerçek".Bu noktada bu iki değişken arasındaki ilişkinin iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.Zengin olmakla ilk 5000'e girmek arasında nedensellik değil, bir korelasyon var.Piyangoyu kazanan her kişi , bilet almış olanlardandır ama her bilet alan piyangoyu kazanmaz.Eğer sadece piyangoyu kazananlar ve bilet alıp almadıkları ile ilgili istatistiklere bakarsak (istatistiği çok bilmiyorum ve terminolojisine çok hakim değilim , bazı hatalı söylemler yapabilirim) kesin bir bağlantı görürüz.Her piyangoyu kazanan bilet almıştır ve burada sanki piyangoyu kazanmanın nedeni bilet almakmış gibi sanılabilir.Aynı şekilde , zengin olmak ve 5000'e girme ihtimali arasındaki ilişki bir nedensellik değildir.Şöyle bir mekanizma yok : sen mikroişlemciler alanında devrim yaratabilecek bir icat yapabilecek seviyedesin ama sırf fakir olduğun için bunu yapamazsın , çok iyi bir cerrah olabilecek yetkinliğe sahipsin ama fakir olduğun için bunu yapamazsın.Tam tersi şekilde : çok zenginsin ve bu yüzden direkt mühendislikte çığır açabilirsin , direkt dünyaca ünlü bir cerrah oldun çünkü babanın milyonlarca doları var vb. Zaten en başta sorun : bir kişinin "başarılı" olması gibi çok karmaşık ve içinde çok fazla değişken barındıran bir şeyi tek bir değişken ile açıklamaya çalışmamız (Burada sözüm meclisten dışarı hocam , sizin zaten bunu bu şekil açıklamaya çalıştığınız veya bu sorunu basite indirgediğiniz gibi bir iddianız yok , ben sadece verdiğiniz bilgiler ışığında ortaya çıkabilecek ve yanıltıcı olabilecek düşünce şekillerinden bahsetmek istiyorum).Bir insanın YKS ' de ilk 5000 'e girmesinde yani tanımımıza göre "başarılı" olmasında etkili olabilecek faktörleri bulmaya çalışalım : Kişinin biyolojik yapısı ( davranışlar üzerinde çok ciddi bir etkisi olduğu aşikar) , doğduğu çevre , anne ve babasıyla olan ilişkisi , beslenme şekli , maruz kaldığı düşünce sistemleri , kişinin o düşünce sistemlerini yorumlama ve içselleştirme şekli , kişinin yaşadığı olaylar , kurduğu arkadaşlıklar , izlemiş olduğu filmler... Ben zaten tüm etkenleri yazamam (o kadar bilgim yok ) ayrıca tüm etkenleri insanlık olarak bilip bilemeyeceğimiz de apayrı bir konu.Yani şunu yapabilir miyiz : bir bilgisayarımız olsun ve o bilgisayara kişi ile ilgili bazı bilgiler girelim ve o bilgisayar direkt bize o kişinin ilk 5000'e girip giremeyeceğini söylesin.Hadi böyle bir bilgisayarımızın olabileceğini varsayalım , sizce başarılı olup olamamanın tahmini için o bilgisayara hangi veriler girilmeli ? sadece kişinin ailesinin yıllık nakit gelirini yazsak kesin bir sonuç elde edebilir miyiz ? Ekonomik durumun yanına kişinin kaç kardeşi olduğunu girsek daha iyi bir tahmin mi yaparız ? Belki de direkt beyin yapısını girsek tahmin edebiliriz ya da sadece dışsal etkenleri ? Burada şunu söylemek istiyorum : Bir kişinin YKS'de ilk 5000'e girmesini sağlayan etkenler çok değişkendir ve fazladır.Burada konu olan şey insandır ve insan davranışlarının NEDENİNİ bu kadar basite indirgeyemeyiz.Peki o kadar konuştun da istatistikler ortada , sen ne anlatıyon abi be abla diyebilirsiniz.İşte sorun da burada : bu istatistikler bize fakir insanların NEDEN başarısız olma ihtimallerinin zenginlere göre çok daha yüksek olduğunu veya NEDEN zengin insanların başarılı olma ihtimallerinin çok çok daha yüksek olduğunu AÇIKLAMAZ.Sadece başarılı olan insanların çoğunun zengin olduğunu söyler.Sokakta su satan bir kişiyi düşünelim.Yaz aylarında kişinin sattığı su miktarı kış aylarına göre çok daha fazla olacaktır.Su satış sayısının grafiği , kış aylarından yaz aylarına giderken yükselecek , kış gelirken de düşecektir.Su satışlarının artmasının sebebi yazın gelmesi midir ? yani insanlar şunun için mi yazın daha fazla su alır : daha fazla su alıyorlar çünkü yaz geldi.Yoksa yaz gelince havalar daha çok ısınıp insanların daha çok terleyip daha fazla su kaybetmelerinden dolayı mı yazın su satışları artıyor ? eğer sadece mevsim ve su satışı grafiğine bakarsak yanılabiliriz.mevsim ile satış arasında bir nedensellik değil bir korelasyon vardır.Ve bu satış artışının açıklaması : yazın gelmesi değil , bazı nedenlerden dolayı yazın insanların daha çok terleyip bu nedenle de daha çok susamalarıdır.Zenginlik - YKS'de ilk 5000'e girme arasında da böyle bir ilişki vardır.Zengin insanlar ; fakirlere göre daha iyi beslenir , daha az gelecek kaygısı yaşar , daha entelektüel bir çevrede olma ihtimalleri daha yüksektir , zamanlarını bir işte çalışarak değil kendilerine vakit ayırarak geçirebilirler , profesyonel psikolojik yardımlara erişimleri daha kolaydır ve daha sayısız birçok etkenin sonucunda da bu tür "yarışlarda" daha öne geçme ihtimalleri kolaylaşabilir.
Buradaki genellemelerin sadece birer genelleme olduğunu unutmayın lütfen (genellemeler bir sınıra kadar işlevseldir , sonrası ise çok sıkıntılıdır.) Daha sayamayacağımız bir çok sebepten dolayı zengin insanlarla fakir insanların aynı yarışta olduğu noktalarda zengin insanların öne geçme ihtimali daha yüksektir ama bunun sebebi zengin olmaları değil , zengin olduklarından erişebildikleri bazı şeylerin ihtimal olarak onları çok daha başarılı yapabilecekleridir.Şu bir gerçek : Bir şirket , çok donanımlı ama fakir birisi yerine bilgisiz ve tecrübesiz ama zengin birisini işe almaz.Babişko asumanlar zart zurt koordinatörü olabilir ama işi yapan kişiler her zaman ekonomik durumlarına bakılmaksızın donanımlı olanlardır.Ama işte sorun da o noktaya gelen yolun bazı kesimdeki insanlar için çok daha zorlu olmasıdır.Fakir birisinin YKS'de ilk 5000'e girememesinin sebebi fakir olması değil sınava yeterince çalışmamış olmasıdır (şans faktörünü yokmuş varsayıyoruz) ama sınava yeterince çalışmamış olmasında fakir olmasının getirdiği bazı şeylerin çok büyük bir etkisi olabilir.Şu bir gerçek ki : Birileri tarafından yaratılan "sistemin" devamı için yine aynı birileri tarafından insanlara fakir olmalarının tek sebebi o insanların tembelliği veya başarısızlığı olduğu düşüncesi pompalanıyor ve inandırılıyor.Toplam servetin çok küçük bir azınlıkta toplanmasının sebebi ; sanki birilerinin toplumu siyasiler aracılığıyla iliğine kadar sömürüp yandaşı oldukları siyasilerle birlikte o parayı yemelerinden , bir fakir sıçmasının bile vergisini ödeyecek durumdayken ve ödemeyenlerin gırtlağı sıkılırken milyar dolarları olan adamların vergi aflarından yararlanmasından, kurdukları oligarşiyle kendilerinden olmayan başka kimsenin pastadan pay almasına izin vermediklerinden , sistematik olarak toplumu sömürdüklerinden değil de o fakirin yeterince çalışmamasıymış.AYNEN.Zaten bulunduğumuz sistemde herkes aynı anda başarılı olamaz.Bu sistemde hiçbir şekilde tüm fakirler aynı anda zengin olamaz.Çok küçük bir kesim için "yukarı" çıkma imkanı var ve herkese sadece çalışmayla başabilecekleri söyleniyor ve böylece insanlar kontrol altına alınıp isyan etmeleri önleniyor.Ve toplumun çok çok büyük kesimini oluşturan biz fakirler kendi aramızda yukarı çıkmak için hayatsızca yarışıyoruz.Buradaki yukarı çıkacakları seçen "sınav" bir sıralama sınavı.yani sen istediğin kadar başarılı ol , bir diğer kişi senden daha başarılıysa sen yine aç kalıyorsun.YKS de istersen 1 soru hariç tüm soruları doğru yap ama diğer herkes o soruyu da yapıp fullerese , sen sonuncu oluyorsun.Ortadaki şey : sınırlı bir kaynağın kimlere dağıtılacağı ve istediğin kadar başarılı ol , eğer bir diğer kişi senden biraz daha başarılıysa sen yine aç kalacaksın.Tabi bu durum , "nasıl olsa başarısız olacağım , aç kalacağım , hiç çalışmayayım ve aç olmamın tek sebebini de buna bağlayayım " diyerek yapılan kitlesel bir ruhsal masturbasyona sebep olmamalı.İnsanların kıçlarını kaldırıp iki kitap okumamasının veya düşünmemelerinin meşru mazereti de bu olmamalı.Yani bu durumu , gerçeklerle yüzleşmemek için araya koyduğunuz ve mesuliyeti tamamen kendinizden çıkarmak için kullandığınız bir aparat haline getirmemeliyiz.Velhasıl kelam , durumu her yönüyle incelemek ve buna göre mantıklı sebep-sonuç ilişkileri kurarak bir resim oluşturmak gerekiyor.Bu konu ne benim anlatabileceğim kadar basit ne de burada yazabileceğim kadar yüzeysel.Buradaki kavramları , başrolleri ve durumları çok iyi tanımlayıp kısayoldan "şu şöyledir" demekten kaçınmak gerek.Buraya kadar okuduysanız çok teşekkürler.Behçet abi ve ekibinin de emeklerine sağlık.
Hocam, eğitimde "fırsat eşitsizliği" nin temel nedeni nitelikli eğitime ulaşabilmek veya ulaşamamakla ilintili ve mevcut iletişim olanakları (internet vs) bu konuda ciddi bir fırsat sunuyor diye düşünüyorum. Yani kamu otoritesi eskiden merkezi bir yer ile bizim köye benzer nitelikte eğitim saglayamiyordu ama artık bunun yapılabileceğini düşünüyorum. Benim projem " semt ve köy kütüphaneleri" belki bir gün hayata geçer 😊
Çok fakir bir aileden geldim. Onun bunun üstünü, küçülmüşlerini giydim. Ben de kardeşim de... Burslarla okudum. Ama hep o en başarılı öğrenci vardı ya, oydum ben. Allah'tan ülkenin en batıdaki şehirlerinden biri memleketim. Doguda olsam başaramazdım sanırım. Velhasıl, ben uzman doktor oldum, kardeşim de diş hekimi. Şimdi o da ben de yaşadığımız şehirlerde kalburüstü semt ve evlerde oturuyoruz yani "zengin" tabir edilen kesimdeniz. Çocuklarımız da bizlerde her şeye sahibiz elhamdülillah. Çocuklarım tabi ki rahat, o bendeki "basarmalıyım, çünkü tek çarem bu" bakış açısı yok. Şunu anlatmak istiyorum; söyledikleriniz doğru ama illa ki farklı hikayeler var. Öyle yüzde 1 falan değil, var yani. O yüzden gençlere sesleniyorum. Başarmak için elinizden geleni yapın, olmuyorsa olmaz ama siz bunun için çabalamış olmayı da başarı olarak görün. Hedefin kendisini değil, yoluna çıkabilme cesareti de başarıdır unutmayın
Sayın hocam.
2004-2010 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde okudum. Elektrik Mühendisliği mezunuyum. Anne ve babam ilkokul öğretmeni. Orta sınıf bir aileye mensubum. Okuduğum dönemdeki arkaşlarımın neredeyse tamamı orta sınıf çiftçi, memur, esnaf ailelere mensuptular. Dediklerinizin aksine zengin çocukları yok denecek kadar az sayıdaydı. Dediklerinize katılmıyorum. Bununla birlikte mezuniyet sonrasında tabii ki zengin çocukları orta sınıf ve fakir ailelere göre çok daha avantajlı oluyor çünkü sermaye onların ellerinde ancak Türkiye'de İTÜ, ODTÜ, Boğaziçi vb. okulları kazananlar hala orta sınıfa mensup insanlar. Tespitinize en azından Türkiye için katılmıyorum.
Adam zaten lisede robert kolej, st.joseph v.s. okuyup sonrada harward'a, stanford'a gidenleri kastediyor, itü, odtü artık zenginlerin tercihi değil, eskiden de o kadar değildi zaten. Benim ilcemden de bi sürü itü, odtü kazanan var, ben de dershaneye gitmeden universite kazandim ama Türkiyede, Abd'de degil mesele bu.
Zengin adamın teknik üniversitede mühendislik alanında ne işi var..
Malesef size katılmıyorum. Tıp fakültesi mezunu akrabalarımın mezuniyet törenlerinde orta sınıf altında çok çok az veli gözlemledim. Ayrıca bir çocuğun ders çalışma alışkanlığı kazanması için ya aile teşvik etmeli ya da çocuk kendi kendini teşvik etmeli . Zaten ortaokula kadar ders çalışma alışkanlığı olan bir çok arkadaşımın da üniversite sınavlarında çok başarılı olduğunu kendi gözlerimle gözlemledim. Gelir durumu orta ve üstü olan ailelerde bu çalışma alışkanlığı daha fazla çocuğa aşılanıyor . Tabiki her zenginin çocuğu derece yapmıyor. Sadece oransal olarak düşünün.Mesela orta veya üstünde başarı yüzde 10 olsun fakirde ise yüzde 2 olsun böyle düşününce üniversitede 5 kat fazla zengin olması beklenebilir ama zengin sayısı ve fakir sayısı aynı değil. Yani 10 zenginin yüzde 10 u ile 100 fakirin yüzde 2 sinin bir arada olduğu bir ortamda fakir olarak gözlemlenen kişi sayısı zengin saysından 20 kat fazla olucaktır.
Şuan 2025 yılındayız maalesef durum böyle tamam hali iyi olmayıp güzel üni kazanan var ama daha çok torpille zengin kesimler gidiyorlar
Ben bir doktorum, İstanbul’da yetiştim, üniversite mezunu bir ailenin çocuğuyum. Anlattıklarınıza hem paralel hem de farklı düzlemde tespitlerim var.
Beraber çalıştığım bir çok sağlık personeli arkadaşımızda yüksek potansiyeller olduğunu, ama şartları sebebiyle teknisyen mesleklerde çalıştıklarını seziyorum. Bu grup içerisinden bir kısmı durumu kabullenmişken, diğer bir kısım ise bu durumun acısını iş başında sizinle yarışarak, sizi alt etmeye çalışarak çıkarmaya çalışıyorlar. Ustalarla çalışan mühendislerin de beni anlayacağının farkındayım. Videolarınızda genelde nasıl düşük puanlarla üniversiteler kazanılabildiğini anlatırsınız. Artık bu bölümler tıp, mühendislik gibi alanlara kadar genişledi; bilirsiniz. Ancak ben ne zaman şu “Anadolu’nun X üniversiteden” mezun bir meslektaşımı görsem, o kadar özgüvenli olur, o kadar eser gürler ki, teknisyen arkadaşlarımız hemen “Hocam hocammm” çekerler. Oysa ki yaklaşımları çoğu kez, o kadar bilimsellikten uzak olur ki; eğitim şecerelerini bilirsiniz, çoğunun eğitim aldıkları hastanelerde yan dal uzmanlıkları bile yoktur…
Bunun üzerine hemşire vb. arkadaşlarımız el dahi attırırlar bazen, “Falanca akrabam ‘Anadolu’daki Y üniversitesini bitirdi, valla paraya para demiyor; Z ilçesi devlet hastanesinde çalışıyor. SEN BURADA SÜRÜN.”
Eğitimde fırsat eşitliği var herkes aynı üniversite sınavına giriyor ama bireyler fırsatlarda eşit değiller. Biri özel dersler, dershaneler, sıcak bir ev ve odada sınava çalışırken diğeri tek odası ısınan bir evde sınırlı imkanlarla ve de hayatın zorluklarıyla mücadele ederek bu sınava çalışıyor. Para her şey değil ama para çok şey.
Hocam sizi dinlemek çok güzel. Aslında şöyle bir arkaya yaslanıp düşününce bu ülke için inanılmaz bir paha piçilmezliğiniz var. Çok daha iyi yerlere gelmelisiniz. Ülke sizin gibi insanlara emanet olmalı. İyiki varsınız, kariyerinizin önü açık olsun.
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil 😔
Her kepazeliğe rağmen, olumlu şeyler düşünüyorum ülkede. İnanın hocam artık şaşşırtmıyor ülkede beni hiçbir şey. O kadar saçmalıklar var ki bir kitap okumayan profösör, tarih bilmeyen tarihçi, öğretmenlik nedir bilmeyen eğitimci, adeleti bilmeyen ise hakim oluyor. Şimdi sormak lazım eğitim mi var yoksa adam kayırmaca mı? Midem bulanarak izliyorum. Sonra gülüyorum. İşte kepazelikler artık doğal olmuş. Her sabah yeni kepazeliklerle uyanıyoruz. Bilim adamı olmak moda dergilerini takip etmekle başlamaz. Merakla başlar... Yoksa şıksınız Asumanlar(! ) Herkesr sevgiler.... Sizi severek dinliyorum...
Quiz sorusu:
Ünlü bir filozof diyordu ki:
Zengin neden zengin, fakir neden fakir Asım abi?
Zengin çalmasını bildigi için zengin, fakir çalmasını bilmediği için fakir!
Kim bu yerli filozofumuz?
Emine'nin kocası
Geldim, like a bastım videoyu açtım, yorumumu yaptım, şimdi izlemeye başlıyorum, sizi takip ve desteğe devam ediyorum.
Çok teşekkürler Orhan hocam 🙏🙏
Hocam şöyle birşey de duydum ben yüzde yüz burs kazandığı özel üniversitelere bile ezilirim diye gitmek istemiyorlar
Oğlum devlet lisesinde 9. sınıfa başlıyordu. Okulun özel bir durumu vardı genelde durumu iyi aile çocukları anadolu lisesinde idi. Spor lisesi tamiratta olduğu için genelde fakir çocukları aynı binada idi. İlk Anadolu lisesi töreni yapıldı yer gök anne baba idi. İl emniyet müdür yardımcısı bile çocuğu için önemsiz görevini bırakıp gelmişti. Annelerin hepsi ordaydı. Sonra bizimkiler töreni yaptı içeri girdi. Spor lisesi törene başladı. Pencereden baktım hiç aile gelmemişti. Diyeceksiniz onlar çok önemli işlerinden izin alıp gelememiştir. Peki hepsinin annelerimide çok önemli işlerde çalışıyor fakirlerin. Kısacası aileleri bile o çocukları gözden çıkarmıştı.
Gerçekler acıdır.Acılar olgunlaştırır.
Acı güzeldir:))
Merci! Dun kizima aynisini soyledim. Fakir ve yabanci bir ailenin mensubu olarak avrupada okudum. En iyi ogrenciler sosyo-ekonomik sinifin ust tabakalariydi. Nasil yaptiklarini inceledim ve ayni mekanizmayi ailemden beklemeden kendim olusturdum. Butun parami egitime yatirdim. Kitap, ust bas, davranis, ve butun sosyal aciklarimi kapatmayla ugrastim.
Sunu bilin kimse akli ile yuruyemez, bu buyuk bir ulyalan.
Aklı ile yürüyemez ne demek tam olarak
Onemli olan akili olmak degil, onemli olan akli gelistirecek ortami saglayan ortamda olmak demek. Mesela iyi bir sporcusun ama antraman yapmasan sampyon olamasin. Okulda iyi olmak yetmiyor elitlerin arasibda olmak icin.
Ne yaprasan yap, eger fakir bir ailede geliyorsan iq 200'de olsa nafile.
Terman ın araştırması bu konuda ciddi bir veri ve bu konuda yapılan diğer araştırmalarda da alt sınıfların işi çok zor. Bu durumun değişmesi imkansız görünüyor. Çünkü konu zeka değil, konu davranış kalıpları çok farklı. Fakirler hayata 120-0 başlıyor hayata, orta sınıf 12-0 başlıyor, aradaki skoru kapatmaya bir ömür yetmiyor sonuçta. Yeni bir yapı ve zihinsel dönüşüm önemli, bu imkansıza yakın, çünkü gücü elinde tutanlar bunu paylaşmaya razı olmazlar. Konu uxun vs...
Daha dün bu videoyu izlemeden önce, anneme bu konuyu anlatmıştım. Sizin de videonuzda bu temayı işlemeniz beni mutlu etti. Örneğim de şuydu: Steve Jobs Apple şirketini Türkiye'de o zamanki en zengin ailede doğsa bile kuramayacaktı... Sınıfsaldır mesela :D
Sorun seçme sisteminde. Eskiden ezbere dayalı seçme daha çok ön plandaydı bu yanlış denildi ama yerine gelen anlayış da daha çok pratik yapanın yani daha çok soru çözenin kazandığı bir sistem oldu. Şu anki üniversite kazanan öğrenciler daha zeki olanlar değil soru çözmeyi daha iyi becerebilen öğrencilerdir. Zeka yetenek kabiliyet ölçülecekse bu yetki ilkokuldan itibaren her sınıf düzeyinde belirlenen belli kriterleri gözlemlemesi istenilen öğretmenlere verilmeli liseden çıkarken öğrenim hayatı boyunca dersine giren öğretmenler tarafından yapılan bütün değerlendirmelerin ortalaması alınarak üniversite için gerekli yönlendirmeler yapılmalıdır. Kolay değil tabi bu iş zaman alır.bizim öğretmen sayımız kadar bile öğrencisi olmayan ülkelerle kıyaslanamayacak bir uğraş gerektitirir.
Gerçekten öyle nefret ettim soruları ezberliyorsun sadece
Eğitimin içinde olan biri olarak ekleme yapmak istiyorum 'Bir de ailesi eğitimin içinde olan çocuklar diğerlerine göre biraz daha avantajlı.'
Ben Burdur gibi basit bir üniversitede okudum ve yine Burdur gibi kırsal bir yerde senelerce görev yaptım. Şiir yeteneğimi ve roman yazabildiğimi 30 yaşımdan sonra farkettim. (Hem şiirde hem de romanda adı duyulmuş şair ve roman yazlarından hiçbir farkımın olmadığını biliyorum.) Fakir veya kenarköşe bir çevrede yaşamanın zorluğunu yaşıyorum. (Her zorluk aşılacak Allah'ın izniyle.)
Benim aile fakir hocam o tıbba girenlerin aileleri diğer ailelerden 3 kat zengin olması ilginç geldi, herhalde istisnayım. Bilkentin çoğu puanı düşük yine ama hadi koç istisna öğrencileri genelde derece seçiyor çoğu iyi bölümüne
İstatistikler geneli gösteriyor hocam istisnalar elbette olacak
Zenginlikten kasıtta önemli burada. Referans noktasını ne alıyoruz. Mesela senin baban, annen ne işe yapıyor ? diyelimki ikiside memur maaşları 100bin ediyor aylık, fakir mi değil zengin mi değil ama sadece babası çalışan o da asgari ücretle çalışan bir çocuğun gelirinin 3 katından bile fazla bi' memur ailenin geliri.
Geçen günlerde bir mentorlük programına katıldım, depremzede öğrenciler için. Bana uygun gösterilen mentorlerin linkedinini inceledim. Kadın koç lisesinde okuyup, koç üniversitesinden mezun olmuş. Diğeri sabancıdan mezun olmuş. Bir diğeri boğaziçiden ama erasmus yapmış. Kimse demesin e erasmusta hibe var diye. Erasmus yapınca yıl ya da dönem uzuyor, bu ekstra masraf. Hibe yetmiyor, aileden bir miktar yardım zorunlu..
Parayla bir yerlere gelmiş insanların, arkasında bu desteği hissetmiş insanların beni anlayıpta sağlıklı yönlendirmesi ne mümkün?
Bu bir destek yorumudur❤❤❤
🙏
Sistemi değil beklentimizi sorgulamalıyız önce "ne için" güzel bir sorudur kendimizi kaybetmemizi önleyebilir. 'Sade'ce insan olmak olabilmek dışında daha yüksek bir varoluş ya da diğerleri ve ben o halde diğerlerine göre varoluşunu tanımlama yanılgısına düşmek bu sistemleri hala gönüllü yaşatanlar oluşturuyor.
Ya çok net Kuran okumak lazım. Sahabe hayatlarını okumak lazım. Bu hayat ne... Her şey ne için. Elinde kalan ne... Her ne olursa olsun her iş fedakarlık ister feda ettiklerin elde edeceklerine değer mi.... En başta iyi ve dürüst bir muhasebe.. kendini sen mi seçtin ki? hayatını, kendini, payına düşenleri.. kabul etme, hüsnü kabul ile... Kıymetli olan hiç bir şey ücretli değil mesela bunu farketme.. hakikaten anlamlı ve değerli olan herşey bedava.
Üstünlük takva iledir. Takva nedir
Efendimiz ve islamın halifeleri hasır üstünde yatıp korumasız hurma ağacının dibinde öğle uykusuna yatarken hiç bir zenginin dünya hazinelerinin tmamının satın alamayacağı hazinelere sahiplerdi. Alçak gönüllülük mesela bütün bu debdebeli hayat planını bir çöpe dönüştürecek ne büyük bir hazine .....sonuçta "ne için" yani...
Efendimiz fakirlik benim mesleğim buyurmuş. bu çok düşündürücü değil mi anlayabiliyor muyuz fakirlik neden nasıl meslek edinilir.. biz meslekleri fakirlikten kurtulmak için edinmek istemeye başlamış insanlar için bunu anlamak baya zor... Rızık Allahın taksiminde ve sana düşen helalinden sana ulaşmasına gayret etmen. ötesi: nasibinse gelir çinden yemenden değilse düşer çenenden.. sana yar olmayacak bir zenginliğe ulaşmak için ömrünü heba etmek ya da zaten senin olmayan bir zenginliğin budalalığıyla ömrünü o zenginliğe paspas etmen
Hocam sizi ve Şule A... gördüğümüzde içimiz MUTLULUKLA UMUTLA doluyor,AMA keşke kıyamet KOPSA da kurtulsak🙏
Benim bi arkadaşım yks de ilk 50ye girdi devasa bi derece üniversite tercihi yaparken istediği bölümün en iyi dereceleri özeldeydi ama yinede devlet üniversitesine gitti garibime gitti neden dedim parasını verip okuyanlarla yanyana olmak bana koyar dedi gururlandırıcı bi şey fakat o cocukta zengindi
emek vermeyenlerle ayni derecede olmak istememjs iste
@busra19100 🤓
Video boyunca daha önce duymadığım "onam" kelimesinin anlamının "onamak" fiilinden geldiğini ve "norm" kelimesinin daha Türkçe bir karşılığı olduğunu düşündüm. Video bittikten sonra TDK sitesinden baktığımda anlamının "rıza" olduğunu öğrendim ve bu bilgiyle videoyu baştan izliyorum. Profesör izliyoruz sonuçta öyle basit bir iş değil.
"'Ben Amerika'nın en zengin üniversitelerinde okudum. Sen de çalışsaydın okusaydın.' Halbuki o çalıştığı için okumadı."
İkinci izleyişimde cümlenin ikinci anlamını fark ettim. Hocam adeta gelecek nesillere edebi bir eser bırakmış!
Videoyu ikinci izleyişimde "onam" kelimesi yerine "rıza" kelimesini koyduğumda cümlelerin anlamının bozulduğunu gördüm ve derin bir hayal kırıklığına uğradım. TDK bir an önce kelimenin anlamını düzeltmeli.
😃😃😃
Hocam bu ülkede büyük bir sınav ekonomisi var, sizden buna da değinmenizi beklerdim. Şöyle ki; ödül risk sistemi, dopamin artışından kaynaklanan kolay ulaşma isteğini baz alarak, sınavlara veya üniversiteye hazırlık adı altında hayal satan kursların bu durumu nasıl suistimal ettiği, üstüne üstlük ÖSYM sınavlarına da hazırlamadığı, sınav ücretlerinin uçuşundan ve her sene sınavlara giren aday sayısının artışından kaynaklı ortada büyük bir pazar oluştuğu, öğrencilerin müşteriye dönmesi, ortada milli eğitim diye bir şey olmadığından dolayı insanların sürekli kurs arayışında olması ve çareyi kurslarda görmesi, artan ücretlere rağmen son yıllarda yapılan ÖSYM sınavlarının kalitesiz özensiz ve seçicilikten uzak oluşunu bir araya getirerek anlatın lütfen
Sabah sabah yine fakirliğim yüzüme vuruldu
Görevimiz:))
Bu konunun “gelir adaletsizliğini ortadan kaldırma” üst başlığında çözülmesi gerekiyor. Bununla birlikte çok zeki ve dahi diye niteleyeceğimiz çocukların sınıf öğretmenleri tarafından keşfedilmesi ve özel burslar ayarlanıyor olması gerekiyor. Bu umarım bu şekilde devam ediyordur. Ayrıca bu keşfedilmiş ve bir şekilde iyi eğitim almış çocuklarımızın kendilerini ezdireceğini zannetmiyorum. Üstün zekanın öyle de bir özelliği vardır.
Hocam, benim oğlum da biz fakiriz. Bilkent üniversitesi,tam burslu eğitim aldı.Zenginler sayesinde okudu,şuan İsveç te,ben teşekkür ediyorum,2010 da eğitim yaptıramaz idik.
Hocam sizlerede hak veriyorum, bizim gibiler de var, teşekkür ediyorum, sizleri severek takip ediyorum.
Tebrikler🙏🏻🙌🏻 İyi yerlere gelebilen düşük statülü kişiler geride kalanlara umut oluyor. Bu durum da çarkın bir parçası olmalı. Ya da birkaç iyimser zenginin minimal yardım çabası. Bilmiyorum.
Yine de başarılar dilerim hayat boyu herkese 🎉
@@demirlady3672 herkes başarılı olduğunda sistem çalışmıyor. Yani hangi sistemde yaşıyoruz ve neyin çarkı ve payandası olduğumuzu anlamamız da bir o kadar önemli.
@@futurexjam2 mmmm anlayınca ne değişebilir peki ?
@@demirlady3672 Fransız devrimi 1789da meydana geldiğine göre ve insanlığın en eski tarihlerini de düşünürsek sanırım 10bin yıl ya da 20bin yıl belki de 100bin yıl sonrasında Fransız devrimi gibi bir devrim meydana gelmiş diyebiliriz. Her şey birikimle meydana gelir. O birikimler dalga dalga yayılır ama tek bir ömre sığmaz bazı sonuçları görmek. Gerçeklerin farkına varıp gerçekliğe saygı duyan vicdanlı insanlar çoğunluk olursa belki bir şeyler yine değişebilir. Benim hayalimdeki dünya Uzay Yolu evreninde bahsi geçen bir dünya ve tabi ki Uzay Yolu evreninde her detay verilmiyor, belki bu detayları çoğaltıp Uzay Yolu evrenindeki gibi bir insanlık kurgulanabilir.
Ah Hocam ah. Tam da bu konu üzerinde çalışıyorum. 2022 OECD sonuçlarına göre ailelerin ekonomik sosyal ve kültürel statulerinde ki 1 puanlık artış 15 yaşında ki cocuklarin matematik notlarında 39 puanlık bir artışa neden oluyor. Yine Finlandiya'da 2024 UN raportörü Shaheed raporunda göçmen olanlarla göçmen olmayanlar arasında 2022 PISA skorlarinda çoğunlukla göçmenlerin oluşturduğu sosyo ekonomik seviyeleri düşük olanlarla yüksek olanların arasında 83 puan fark gözlemlenmiş. Turkiye de ki çalışmayı da gözden kaçırmışım ama bizim çalışmalarla dediğiniz gibi farkındalık yaratmamiz lazim Türkiye de. Çok çok faydalı bir video olmuş çok teşekkür ederim Hocam. Kitabınızı da en yakın zamanda alıp okuyacağım. Ama umarım çok pahalı değildir fakir bir öğretmen olaraktan benim icin😅
Fakirleri de zenginleri de bilgilendiren müthiş kanal başarılar hocam😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊
Keşke sadece zenginleri bilgilendirsek:)))
@@AkademikLinkharbi hocam biz biliyoz zaten bunları ya :D
Hocam sizi uzun süredir takip ediyorum ve fikirlerinize değer veriyorum. Bu zamana kadarki çalışmalarınız için de çok teşekkür ederim.
Kusura bakmayın ama bu bizi ikna edecek hiç bir veri göstermeden kendi çıkarımlarınızı anlattığınız bir video olmuş. Belirli bir tespitiniz var ve video boyunca bunun üstünde dönüp durdunuz. Neden? yok, nasıl? yok. Herhangi bir çözüm sunulmuyor. E biz bu videoyu neden izledik? 😂 Zenginlerle eğitimde de eşit değiliz evet teşekkürler bitti gitti👍
Hocam kitabınızı satın alıp okudum gerçekten çok güzel bir kitap diğer kişisel gelişim kitapları bana artık ağaç israfından başka bir şey olarak gelmiyor emeğinize sağlık
Çok teşekkürler hocam umarım faydası dokunur
çok degerlisiniz hocam yıllardır uyutulan bizlere sanki herşeyde eşit gibi doğmatik olan kafamıza kazılan bu düşünceyi bilimsel gerçekleriyle açıklıyorsunuz ( bende kendi kendime hep bu soruyu sorardım bu yarışda eşit degiliz ama)
Kast sistemi, hiç bitmedi.
Yıllardır eğitim şart dediğimiz tarihin en büyük yalanıymış hocam , eğitim sisteminden bir türlü sonuç alamıyoruz.
Başarı dediğimiz şey de nedir ki? Çok daha fazla zengin olmak mı? Yapılmamışı yapabilmek mi? Girilen her sınavı kazanmak yüksek not alabilmek mi? Çok girift bir ifadedir "başarı"... "Kendi standartlarımız içinde bir başarı tanımlaması yapmalıyız..." Evet aslında genel olarak odaklanılması gereken nokta bu olsa gerek, yoksa hiçbir şeyin sonu yok. Bu arada gecenin bir vakti hangi çorbanın içileceğini de biliyorsunuz 😀 İşte bundan daha iyisi var mı oohhh miss, afiyetler olsun.
böyle edebiyat yapmaya gerek yok. hiçbir şeyin sonu yok gibi felsefeye girmeye de gerek yok. para başarıdır. başka insanların yapmadığını yapmak başarıdır.
Hocamin bir videosunda ilk defa büyük hata keşfettim:
Hocam bir calisma okumuştum baya eski. Orada zengin çocukları ile fakir çocukları arasindaki asil fark bireyin yetişirken sosyokulturel çevresi tarafindan olusturulan bilinçaltı. (İletişim, ozguven, networking vs vs gibi müfredat dışı birçok informal bilgi ve beceri) Baska bir çalışmada ise zengin çocukları ile fakir çocukları arasındaki asıl fark okullarda değil okul dışı zamanlarda oluyor.
Konuyu cengiz atay'ın bir sözü ile kapatıyorum: fakir insanların fakir olmasının bir sebebi var.
Kendimce conclusion da yazayım. Fakir çocuklar ile zengin çocuklar arasındaki farkı kapatmanın en efektif yolu fakir çocukların fakir sosyolültürel ortamlardan etkilenme oranının minimize edilmesi olabilir.
Yazar: yüzde 1lik dilimden şanslı biri
Eziklikten söz ediyor yav bir sürü yerde