15:25'den itibaren çok fena!!! 😀Satırların altını çizerek okumaya, not alıp yazarak tartışmaya alışık biriyim. Burada o güzel alışkanlığımı sürdüremiyorum. Keşke kitap falan yapsanız. yine harika bir video olmuş, kutlarım.
Aydın abi, bunları ben sizin derginizde (Evrensel Kültür) yaklaşık otuz sene önce yazmıştım:))) Bu arkadaşın önceki ve başka videoları bu görüşleri ile çok çelişiyor.
@@dogandemir2024 Değerli dostum, 30 sene önce bunları söylemiş olmak elbette çok önemli. Ama 30 sene çok uzun bir süre. Bugün tekrar söylemenin değerini azaltmıyor. O kadar bir süre önce ben de Fluxus üzerine bir yazı yazmıştım, belki K.K benzer şeyler söyleyecek, merakla bekliyorum. Çünkü benim söylediklerim "tarihin tozlu sayfaları" arasında çoktan kayboldu ve muhtemelen bugün kimse hatırlamıyor! İzlemeye devam...
@@dogandemir2024 Değerli dostum, 30 sene çok uzun bir süre. Ben de o zamanlar Fluxus üzerine bir yazı yazmıştım ama "tarihin tozlu sayfaları" arasında kaybolup gitti. Şimdi merakla K.K'nin videosunu bekliyorum. Bazı şeyler yeniden ve yeniden söylenmeli. Biz değilse bir başkası...
Kanalı bu içerik ile keşfettim, videonun son kısmı mükemmeldi kültür yolu festivali hakkında birebir aynı düşünüyorum😁Dilinize, emeğinize sağlık. Takip edildi ve bildirimler açıldı.
süpermiş. neyin/kimin sanat olacağını ve bunların değerini serbest piyasaya bırakma fikri belki 80'ler için oldukça liberating'di ancak 2008 krizi sonrası zeitgeist (sosyal medya) vasata tacını taktı. pop art tiktok filtresi, rock'nroll trap beat'i oldu. warhol büyük bi hevesle bu değişime öncülük ederken baudrillard'ın benzer dönemlerde yarattığı karamsar naratif beni hala büyülüyor. sevgiler (keşke daha derli toplu yazabilsem)
Program için teşekkürler. Bakış açınızı çok iyi anlamakla beraber kişisel pespektifimi sizinle paylaşmak isterim. Aslında programda bahsettiğiniz bakış açısını biraz daha deşmek bazen ters geleceğim bazen de sizin yanınızda duracağım. "Sanat'ın finans kapitalizmi ile bir statü ve prestij simgesi" olarak görülmesi kısmına katılmaktayım ancak bunun ekonomik bir statü olduğu fikrine ters düşmekteyim. Pierre Bourdieu, statü kavramını tanımlarken statünün sadece ekonomik boyutta olmadığını savunur. Kültürel ve sosyal statüler de ekonomik statüler kadar önemlidir zira böyle bir durum olmasaydı basitçe "Her koşul altında burjuvazi diyebileceğimiz bireyler" en saygın bireyler olarak kayda geçerdi. Sanat eserleri de dahil olmak üzere finans ekonomisinin bir sihri olmaktan öte aslında statüsel anlamda sosyal ve kültürel olarak birikim edinmek için kapitalizmin toplum içerisine yerleştirdiği bir "hile" gibidir benim gözümde. Kültürel statülerinin düşüklüğünü ekonomik statülerinin avantajlarını kullanarak kapatmaya çalışmaktadırlar. Sanatın ya da sanatçının kapitalizm içerisindeki endüstrileşmesini ve markalarla, diğer sanatçılarla ya da alt kültür toplulukları ile işbirliği içerisine girmesi hakkında yorumlarınızın ise Andy Warhol'a olan bakış açınızdan ve bundan dolayı da Takashi Murakami'ye haksızlıkta bulunduğunuzu düşünüyorum. Sanatın sosyolojik olarak bireylerin kişiliklerine olan etkisi ve bu etki sonrası da sanatın sadece bir eser vermekten çıkıp tanımlayıcı bir dil olarak tekrardan evrimleştiği kanaatindeyim en azından benim görüşüm bu şekildedir. Takashi Murakami, Andy Warhol'un aksine taklit edilemeyecek ya da diğer sanatçılar tarafından akımlaştırılamayacak seviyede kendi diline sahip olan bir isim. Kendisinden sonra "superflat" ismi ile teorisi bir akım haline gelmiş olsa da imge dili olarak her zaman kendi statüsünü korumayı başardı. Kendisi de bir burs ile birlikte New York'a gelerek kendisini batıya tanıttı ve sonrasında Marc Jacobs gibi kreatif direktörlerin davetleri ile beraber kendisini moda ve müzik endüstrisi içerisinde buldu. Burada onu ayıran asıl nokta ise Kanye West ya da diğer sanatçıların Murakami'nin dilinde kendilerine ait bir parçayı görmeleri ve onunla bir vizyon ve estetik bakış açısı paylaşımı isteğiydi. Murakami, aslında "sanatın sadece bir eser vermekten çıkıp tanımlayıcı bir dil olarak tekrardan evrimleşmesi" söylemimin bir kanıtıdır. Sanat akımlarının ya da dönemlerinin önemini yitirmesidirrr belki de. Nasıl siz sevdiğiniz bir rock grubunun tişörtünü giyerek kendi kişiliğinize ait bir tanımlayıcı imgeyi ediniyorsanız. Sanatçıların, Toplulukların ya da moda evlerinin çalışma isteme sebebi de budur. İletişim kanalları hızlandıkça insanların kendilerini diğer insanlara tanıtmak için kelimelerin yetmediği bir dönemde yaşamaktayız. Giyinişiniz, saç kesiminiz hatta gittiğiniz mekanlar bile artık sizi tanımlayan imgeler haline geldi. Sanatçılar da Murakami'nin dilini bir imge olarak görerek ona bir yakınlık besliyor. Çünkü onunla ortak bir dünyada bulunmak istiyor. Murakami haricinde yine batıdaki pop kültür figürlerinin Nigo'ya olan yaklaşımında da aynı bakış açısını görebilirsiniz. Murakami'nin şirketleşmesi ve başka markalarla işbirliği içerisinde olması sadece evrimin bir örneği olarak görülebilir. Murakami gibi birçok sanatçının (Örnek olarak: Brian Donnelly, Daniel Arsham etc) başka sanat formları ile iç içe girdiğini görüyoruz. "Sanatçı" kelimesinin tekrardan tanımlandığına bile şahit oluyor olabiliriz. Bunun üzerine farklı bir tartışma da yapılabilir tabii o da sizden gelecek bir cevaba bakar. Videoyu çok beğendiğimi tekrardan söyleyerek güzel günler diliyorum.
Fluxus hareketinden bahsedin lütfen, ben de bir derginin 2025 yılında çıkacak bir sayısı için fluxus hareketinin kısa bir genel bir özetini yazdım ve sizden fluxux hareketini dinle ihtimali beni heyecanlandırdı. Yazıyı kaleme aldığım zaman ve hatta öncesinde 20. yüzyılın en yenilikçi ve etkili sanat hareketlerinden birisi gibi gelirken bana şuan çok şüpheliyim fluxshop'ları vs. düşününce.
Temel tasarimda sectigimiz sanatciya ev tasarliyorduk o zamanlar warholun pop artlari ilgimi cekiyordu onu secmistim ve baslangic arastirmasinda sanati basite indirgediginden bahsettigimde hocam hayir kesinlikle boyle degil sanatin basite indirgenmesini elestiriyor magazinel olaylarini da arastirdin mi deyip pis pis gulumsemisti ben de andy warhol felsefesi kitabini alip bir de kendi anlatimini okuyayim dedim ayni yaklasimda yazilmisti hala o hocanin nasil bu fikre vardigini anlayamiyorum gercekten
Tabii ki güzel bir içerik zira bahsedilmesi dahi iyi... Fakat beyanlarda ekseri ekonomik döngüler üzerinden gelen eleştiriler, Warhol'un sanatının çok küçük bir parçasını kapsıyor. Geri kalan büyük kısım ise, esasında "sanat halinde sunulan sosyal mühendislik"; bunu bütünen kültüre dönüştürmeye çalışıyor ki uygulaması ve kontrol etmesi hayli zor bir fikir. Burada sanatsal sosyal mühendislik akabinde makine ile birleşiyor ve çalışmaların kalanında "tekillik" üzerinden -teoride- makine öğrenimi (partikte yalnızca otomasyon) vurgusu başlıyor. Bunların tümü zaten bilinen anlamda "satılabilir" değil. Tabii ki sevmiyor olma nedenlerinizi anlıyorum yine de belki Duchamp ile birlikte anılabilirdi (ya da Walter Benjamin ile) ama Murakami burada "ve" olmak için çok uzak.
@@barisbuyukakyol Ne demeye çalıştığınızı anlamadım. Murakami, Damien Hirst, Jeff Koons hatta Richard Prince her zaman birlikte anılır, sanat ekonomisi ve küratöryel disiplinlerde. Kaynaklara yazdığım, Mark C. Taylor’ın “Financialization of Art” bir arada değerlendiriyor saydığım isimleri. “Sanat halinde sunulan sosyal mühendislik” ne demek? Bahsettiğiniz otomasyon, fordist üretim. Andy Warhol’un dönemi. Post-fordist üretimde Murakami uzmanlaşmış niş pazarları belirleyerek esnek şekilde mal üretme kapasitesiyle resim ve dijital protokolleri iç içe geçirir. Murakami'nin pratiği, post-Fordist üretim mühendislerinin “insan eliyle otomasyon” olarak adlandırdıkları, dijital kontrolün ve sterilliğinin, kişiselleştirildiği ve insan eliyle yumuşatıldığı bi’ şey. Fazla teorik olur diye bu ayrımı yapmadım. Fordist dediğim an, işler karışır zaten finanslaşma ifadesini kullanıyorum, bi de fordizm/ Post-fordizm araya katmayım dedim. Artforum’da Pamela M. Lee’nin yazısını okuyabilirsiniz, post-fordizm ve Murakimi’yi anlatıyor, kaynaklara ekledim. Sanat tarihi açısından kesinlikle Warhol’un takipçisi. Diğer sanatçılar, Damien Hirst ve Prince’in “acı çeken ve aç sanatçı” tiplemesini yok ettiği için Andy Warhol’a teşekkür eder ve kendileri için yolu açtığını söyler. Yine Mark C. Taylor’ın makalesinde bulabilirsiniz. Her kimlik temsili, otakuların aksesuarlarından çizgi roman “geek”lerinin hikayelerine kadar satılabilir hatta bağlamından koparılıp ana akım medya yapılabilir, Marvel’da gördük. Teşekkürler izlediğiniz için.
@@itscemilezeynep Genel anlamda video içerisindeki Warhol eleştirisinin, Warhol'un çalışmalarının küçük bir bölümüne odaklandığını dolayısı ile de biraz fazla görünen tarafı hedef aldığını söylemeye çalıştım. "Murakami ve otomasyon" üzerinden cevaplamışsınız geri kalanı ama otomasyon vurgusu Warhol içindi ki burada "otomasyon" aslında teknik olarak "olamamış" makine öğrenimini düzeltmek için kullanılan kelime. Yani post-fordist üretimleri kapsamıyor, tekillik denemeleri için Warhol'un kullanmaya çalıştığı yönteme vurgu. Siz bana bir metin önermiş olduğunuzdan ben de size önereyim "Warholian Machinehood" adlı makale (erişilebilir ve lakin yine de e-posta ile göndereceğim) burada bahsettiğim otomasyon / makine öğrenimi hadisesini Warhol için (diğerleri değil) daha detaylı açıklar halde. “Sanat halinde sunulan sosyal mühendislik” ifadesinin açılımı da şöyle; Warhol, kitlesel manipülasyonu oyuncu bir zeka eşliğinde gerçekleştirdi, sanat olarak ortaya koyduğu "şey" fiziksel üretimlerinin haricinde bu yöntemdi. "Her kimlik temsili, otakuların aksesuarlarından çizgi roman “geek”lerinin hikayelerine kadar satılabilir hatta bağlamından koparılıp ana akım medya yapılabilir, Marvel’da gördük." demişsiniz... Bağlamından koparılıp ana akım hale getirilemeyecek, kimlik temsillerine çizgi roman için örn. "Spider Jerusalem". Eğer sunulamayacak bir karakter oluşturulur ise (ki Marvel'in ötesinde oluşturuluyor) sunulamaz. Sunulacak kadar "beyaz" ise, söylediğiniz ancak o zaman geçerli olur. Bu durum çizgi romanda olduğu gibi manga ve dahi animeler için de geçerli. Yani "her kimlik" değil. Ben teşekkür ederim.
15:25'den itibaren çok fena!!! 😀Satırların altını çizerek okumaya, not alıp yazarak tartışmaya alışık biriyim. Burada o güzel alışkanlığımı sürdüremiyorum. Keşke kitap falan yapsanız. yine harika bir video olmuş, kutlarım.
Aydın abi, bunları ben sizin derginizde (Evrensel Kültür) yaklaşık otuz sene önce yazmıştım:))) Bu arkadaşın önceki ve başka videoları bu görüşleri ile çok çelişiyor.
@@dogandemir2024 Değerli dostum, 30 sene önce bunları söylemiş olmak elbette çok önemli. Ama 30 sene çok uzun bir süre. Bugün tekrar söylemenin değerini azaltmıyor. O kadar bir süre önce ben de Fluxus üzerine bir yazı yazmıştım, belki K.K benzer şeyler söyleyecek, merakla bekliyorum. Çünkü benim söylediklerim "tarihin tozlu sayfaları" arasında çoktan kayboldu ve muhtemelen bugün kimse hatırlamıyor! İzlemeye devam...
@@dogandemir2024 Değerli dostum, 30 sene çok uzun bir süre. Ben de o zamanlar Fluxus üzerine bir yazı yazmıştım ama "tarihin tozlu sayfaları" arasında kaybolup gitti. Şimdi merakla K.K'nin videosunu bekliyorum. Bazı şeyler yeniden ve yeniden söylenmeli. Biz değilse bir başkası...
Kanalı bu içerik ile keşfettim, videonun son kısmı mükemmeldi kültür yolu festivali hakkında birebir aynı düşünüyorum😁Dilinize, emeğinize sağlık. Takip edildi ve bildirimler açıldı.
süpermiş. neyin/kimin sanat olacağını ve bunların değerini serbest piyasaya bırakma fikri belki 80'ler için oldukça liberating'di ancak 2008 krizi sonrası zeitgeist (sosyal medya) vasata tacını taktı. pop art tiktok filtresi, rock'nroll trap beat'i oldu. warhol büyük bi hevesle bu değişime öncülük ederken baudrillard'ın benzer dönemlerde yarattığı karamsar naratif beni hala büyülüyor. sevgiler (keşke daha derli toplu yazabilsem)
Çok kıymetli programlar yapıyorsunuz. Acil şifalar dilerim🍀
Program için teşekkürler. Bakış açınızı çok iyi anlamakla beraber kişisel pespektifimi sizinle paylaşmak isterim. Aslında programda bahsettiğiniz bakış açısını biraz daha deşmek bazen ters geleceğim bazen de sizin yanınızda duracağım. "Sanat'ın finans kapitalizmi ile bir statü ve prestij simgesi" olarak görülmesi kısmına katılmaktayım ancak bunun ekonomik bir statü olduğu fikrine ters düşmekteyim. Pierre Bourdieu, statü kavramını tanımlarken statünün sadece ekonomik boyutta olmadığını savunur. Kültürel ve sosyal statüler de ekonomik statüler kadar önemlidir zira böyle bir durum olmasaydı basitçe "Her koşul altında burjuvazi diyebileceğimiz bireyler" en saygın bireyler olarak kayda geçerdi. Sanat eserleri de dahil olmak üzere finans ekonomisinin bir sihri olmaktan öte aslında statüsel anlamda sosyal ve kültürel olarak birikim edinmek için kapitalizmin toplum içerisine yerleştirdiği bir "hile" gibidir benim gözümde. Kültürel statülerinin düşüklüğünü ekonomik statülerinin avantajlarını kullanarak kapatmaya çalışmaktadırlar.
Sanatın ya da sanatçının kapitalizm içerisindeki endüstrileşmesini ve markalarla, diğer sanatçılarla ya da alt kültür toplulukları ile işbirliği içerisine girmesi hakkında yorumlarınızın ise Andy Warhol'a olan bakış açınızdan ve bundan dolayı da Takashi Murakami'ye haksızlıkta bulunduğunuzu düşünüyorum. Sanatın sosyolojik olarak bireylerin kişiliklerine olan etkisi ve bu etki sonrası da sanatın sadece bir eser vermekten çıkıp tanımlayıcı bir dil olarak tekrardan evrimleştiği kanaatindeyim en azından benim görüşüm bu şekildedir. Takashi Murakami, Andy Warhol'un aksine taklit edilemeyecek ya da diğer sanatçılar tarafından akımlaştırılamayacak seviyede kendi diline sahip olan bir isim. Kendisinden sonra "superflat" ismi ile teorisi bir akım haline gelmiş olsa da imge dili olarak her zaman kendi statüsünü korumayı başardı. Kendisi de bir burs ile birlikte New York'a gelerek kendisini batıya tanıttı ve sonrasında Marc Jacobs gibi kreatif direktörlerin davetleri ile beraber kendisini moda ve müzik endüstrisi içerisinde buldu. Burada onu ayıran asıl nokta ise Kanye West ya da diğer sanatçıların Murakami'nin dilinde kendilerine ait bir parçayı görmeleri ve onunla bir vizyon ve estetik bakış açısı paylaşımı isteğiydi. Murakami, aslında "sanatın sadece bir eser vermekten çıkıp tanımlayıcı bir dil olarak tekrardan evrimleşmesi" söylemimin bir kanıtıdır. Sanat akımlarının ya da dönemlerinin önemini yitirmesidirrr belki de. Nasıl siz sevdiğiniz bir rock grubunun tişörtünü giyerek kendi kişiliğinize ait bir tanımlayıcı imgeyi ediniyorsanız. Sanatçıların, Toplulukların ya da moda evlerinin çalışma isteme sebebi de budur. İletişim kanalları hızlandıkça insanların kendilerini diğer insanlara tanıtmak için kelimelerin yetmediği bir dönemde yaşamaktayız. Giyinişiniz, saç kesiminiz hatta gittiğiniz mekanlar bile artık sizi tanımlayan imgeler haline geldi. Sanatçılar da Murakami'nin dilini bir imge olarak görerek ona bir yakınlık besliyor. Çünkü onunla ortak bir dünyada bulunmak istiyor. Murakami haricinde yine batıdaki pop kültür figürlerinin Nigo'ya olan yaklaşımında da aynı bakış açısını görebilirsiniz.
Murakami'nin şirketleşmesi ve başka markalarla işbirliği içerisinde olması sadece evrimin bir örneği olarak görülebilir. Murakami gibi birçok sanatçının (Örnek olarak: Brian Donnelly, Daniel Arsham etc) başka sanat formları ile iç içe girdiğini görüyoruz. "Sanatçı" kelimesinin tekrardan tanımlandığına bile şahit oluyor olabiliriz. Bunun üzerine farklı bir tartışma da yapılabilir tabii o da sizden gelecek bir cevaba bakar. Videoyu çok beğendiğimi tekrardan söyleyerek güzel günler diliyorum.
Harika bir video olmuş. Emeklerinize sağlık 💜💙💚
Tesadüfen instagramda keşfetime düşen bu zamansız sayfayı çok sevdim 🥰🥰
👏👏👏
Ders niteliğinde içerik.. harika❤
👏👏👏❤️
fluxus programini dört gözle bekliyorum
Edie Sedgwich hayatını araştırdığım zaman Warhol'u derinlemesine incelemiştim.. Sizin kadar Warhol'a sinir oluyorum ! Çok güzel bir video olmuş.
@@ilysoleilart Ben de Valerie Solanas kimmiş diye araştırırken gıcık oldum ahahaha
🍧🍨
Buradaki her video sanki bir makale okuyormuş tadı veriyor umarım bir gün derleme bir kitap yaparsınız
Yaşasın sonunda kripto ve nftler gibi içinde olduğum bir alan geliyor. Merakla bekliyorum. :)
Fluxus hareketinden bahsedin lütfen, ben de bir derginin 2025 yılında çıkacak bir sayısı için fluxus hareketinin kısa bir genel bir özetini yazdım ve sizden fluxux hareketini dinle ihtimali beni heyecanlandırdı. Yazıyı kaleme aldığım zaman ve hatta öncesinde 20. yüzyılın en yenilikçi ve etkili sanat hareketlerinden birisi gibi gelirken bana şuan çok şüpheliyim fluxshop'ları vs. düşününce.
Ben de tam fluxboxlara ve shoplara dair okuyordum :)
Temel tasarimda sectigimiz sanatciya ev tasarliyorduk o zamanlar warholun pop artlari ilgimi cekiyordu onu secmistim ve baslangic arastirmasinda sanati basite indirgediginden bahsettigimde hocam hayir kesinlikle boyle degil sanatin basite indirgenmesini elestiriyor magazinel olaylarini da arastirdin mi deyip pis pis gulumsemisti ben de andy warhol felsefesi kitabini alip bir de kendi anlatimini okuyayim dedim ayni yaklasimda yazilmisti hala o hocanin nasil bu fikre vardigini anlayamiyorum gercekten
Benim uyuz olduklarım listesinde ilk sırada Damian Hirst var. 😅
benim de.
Sizi dinlemek cok zor ses tonunuz hep ayni
@@daremoinai663 İleriki bölümlerde dikkat ederim. Sağ olun.
Tabii ki güzel bir içerik zira bahsedilmesi dahi iyi... Fakat beyanlarda ekseri ekonomik döngüler üzerinden gelen eleştiriler, Warhol'un sanatının çok küçük bir parçasını kapsıyor. Geri kalan büyük kısım ise, esasında "sanat halinde sunulan sosyal mühendislik"; bunu bütünen kültüre dönüştürmeye çalışıyor ki uygulaması ve kontrol etmesi hayli zor bir fikir. Burada sanatsal sosyal mühendislik akabinde makine ile birleşiyor ve çalışmaların kalanında "tekillik" üzerinden -teoride- makine öğrenimi (partikte yalnızca otomasyon) vurgusu başlıyor. Bunların tümü zaten bilinen anlamda "satılabilir" değil. Tabii ki sevmiyor olma nedenlerinizi anlıyorum yine de belki Duchamp ile birlikte anılabilirdi (ya da Walter Benjamin ile) ama Murakami burada "ve" olmak için çok uzak.
@@barisbuyukakyol Ne demeye çalıştığınızı anlamadım. Murakami, Damien Hirst, Jeff Koons hatta Richard Prince her zaman birlikte anılır, sanat ekonomisi ve küratöryel disiplinlerde. Kaynaklara yazdığım, Mark C. Taylor’ın “Financialization of Art” bir arada değerlendiriyor saydığım isimleri. “Sanat halinde sunulan sosyal mühendislik” ne demek? Bahsettiğiniz otomasyon, fordist üretim. Andy Warhol’un dönemi. Post-fordist üretimde Murakami uzmanlaşmış niş pazarları belirleyerek esnek şekilde mal üretme kapasitesiyle resim ve dijital protokolleri iç içe geçirir. Murakami'nin pratiği, post-Fordist üretim mühendislerinin “insan eliyle otomasyon” olarak adlandırdıkları, dijital kontrolün ve sterilliğinin, kişiselleştirildiği ve insan eliyle yumuşatıldığı bi’ şey. Fazla teorik olur diye bu ayrımı yapmadım. Fordist dediğim an, işler karışır zaten finanslaşma ifadesini kullanıyorum, bi de fordizm/ Post-fordizm araya katmayım dedim. Artforum’da Pamela M. Lee’nin yazısını okuyabilirsiniz, post-fordizm ve Murakimi’yi anlatıyor, kaynaklara ekledim. Sanat tarihi açısından kesinlikle Warhol’un takipçisi. Diğer sanatçılar, Damien Hirst ve Prince’in “acı çeken ve aç sanatçı” tiplemesini yok ettiği için Andy Warhol’a teşekkür eder ve kendileri için yolu açtığını söyler. Yine Mark C. Taylor’ın makalesinde bulabilirsiniz. Her kimlik temsili, otakuların aksesuarlarından çizgi roman “geek”lerinin hikayelerine kadar satılabilir hatta bağlamından koparılıp ana akım medya yapılabilir, Marvel’da gördük. Teşekkürler izlediğiniz için.
@@itscemilezeynep Genel anlamda video içerisindeki Warhol eleştirisinin, Warhol'un çalışmalarının küçük bir bölümüne odaklandığını dolayısı ile de biraz fazla görünen tarafı hedef aldığını söylemeye çalıştım. "Murakami ve otomasyon" üzerinden cevaplamışsınız geri kalanı ama otomasyon vurgusu Warhol içindi ki burada "otomasyon" aslında teknik olarak "olamamış" makine öğrenimini düzeltmek için kullanılan kelime. Yani post-fordist üretimleri kapsamıyor, tekillik denemeleri için Warhol'un kullanmaya çalıştığı yönteme vurgu. Siz bana bir metin önermiş olduğunuzdan ben de size önereyim "Warholian Machinehood" adlı makale (erişilebilir ve lakin yine de e-posta ile göndereceğim) burada bahsettiğim otomasyon / makine öğrenimi hadisesini Warhol için (diğerleri değil) daha detaylı açıklar halde. “Sanat halinde sunulan sosyal mühendislik” ifadesinin açılımı da şöyle; Warhol, kitlesel manipülasyonu oyuncu bir zeka eşliğinde gerçekleştirdi, sanat olarak ortaya koyduğu "şey" fiziksel üretimlerinin haricinde bu yöntemdi.
"Her kimlik temsili, otakuların aksesuarlarından çizgi roman “geek”lerinin hikayelerine kadar satılabilir hatta bağlamından koparılıp ana akım medya yapılabilir, Marvel’da gördük." demişsiniz...
Bağlamından koparılıp ana akım hale getirilemeyecek, kimlik temsillerine çizgi roman için örn. "Spider Jerusalem". Eğer sunulamayacak bir karakter oluşturulur ise (ki Marvel'in ötesinde oluşturuluyor) sunulamaz. Sunulacak kadar "beyaz" ise, söylediğiniz ancak o zaman geçerli olur. Bu durum çizgi romanda olduğu gibi manga ve dahi animeler için de geçerli. Yani "her kimlik" değil.
Ben teşekkür ederim.
“Finans kapitalizm” yerine finans kapital demek daha uygun sanıyorum