Videoyu izlemeden önce barajların yükselmesi gerektiğini düşünüyordum. Bu videodan sonra daha da güçlenmişti bu fikrim. Az önce gördüğüm haberde barajların kaldırıldığını öğrendim. Herkesin üniversite okuyabilmesi için tek bir engel kaldı ki o da üniversite kontenjanları. Umarım üniversite kontenjanları da artırılır ve herkes üniversite mezunu olur.
Başarı sıralamasının tek numarası "çalışkanlık" ölçüsü olması. Bu sıralamaları elde eden insanlar lise hayatında ve özellikle sınav senesinde belli bir saatin üzerinde çalışan insanlar. Matematik soruları analitik düşünceyi geliştiriyor diyorsunuz %100 haklısınız fakat atladığınız nokta yks sınavında ölçülen analitik yetenek değil. "Ne kadar soru tipi görmüş/ ne kadar sorulara hakim?" mevzusu. Yks'de gerçekten analitik düşünceyi ölçen tek branş bana göre Fizik. Özellikle yeni nesil sorular diye adlandırılan sorular gerçekten kaliteli. Ha matematikte yok mu bu "yeni nesiller" var ama bu sorular eski tiplerin üzerine kaftan giydirilmiş hali. Dolayısıyla yine "piyasayı sil süpür, halledersin" mevzusu hakim. Biyoloji %95 ezber haklısınız kesinlikle. Videonun bir bölümünde diğer ülkelerde bu tip ezber soruların olmadığını söylemişsiniz lakin bana göre bizimkilerden daha yavan daha ezber sorulara sahip. Biz yine biraz mantık sosu ekleyebiliyoruz. Velhasıl kelam, üniversite sınavı önemli bir ölçüt. Bir insanın ne kadar çalıştığının (verimli çalışma)/ stres yönetiminin kağıda dökümü bence bu sonuç belgeleri. Ancak (say için) puanı yüksek olanın analitik becerisi yüksek demek üsteki saydığım sebeplerden dolayı doğru değil. Bir de dipnot: Hukuktaki, Sayısaldaki adamın ne işi var coğrafyayla felsefeyle demek kusura bakmayın vizyonsuz bir görüştür. Bunlar genel kültürdür. Ha elbette bunların sıralamayı etkileme yüzdesi düşük olmalıdır. Ama bu "kültürsüzlük" öyle "google'layayım şunu" demekle aşılacak bir şey değildir.
Hocam Amerika kısmında düzeltmek/eklemek istediklerim var. 1-SAT okullarda aynı anda düzenlenen bir sınav. 2-SAT ve ACT sınavları Amerika'da üniversite başvurusunun yarısını bile kapsamıyor. Çok fazla farklı faktör var. 3-Sosyal, coğrafya, tarih de var. SAT'yi düzenleyen Collegeboard kurumu AP sınavları üzerinden 39 farklı sınav ile öğrencilerin müzik teorisinden makroekonomiye birçok farklı alanda yetkinliklerini ölçüyor. Bu sınavlar olmadan düzgün bir okula girmek mümkün değil. AP/A-level/IB olmadan Harvard'a giremiyorsunuz. Ve Amerika'daki okulların uyguladığı liberal arts sistemi de alanınız ne olursa olsun tarih, coğrafya gibi konularda da yetkin olmanızı bekliyor. Dolayısıyla bizde olduğundan (TYT'de 6-7 soru) daha büyük bir önem veriyorlar bu konulara.
Ben bu videoyu izleyen arkadaşlara Dunning Kruger videosunu da izlemelerini öneriyorum: th-cam.com/video/10EPkty8Wco/w-d-xo.html Tembellik ve sorumsuzluk nedeniyle, ya da hangi başka nedenle olursa olsun, başarısız olan kişinin kendisinden daha başarılı olanları takdir etmediği bir ülkede nitelikli insanlar başka ülkelere göçerler.
Sıradan bir vatandaş olarak üniversite sınavı hk. naçizane görüslerim: Bana göre de üniversite sınavı üniversiteye öğrenci almak için en iyi olan sistemlerden biridir, lakin kanımca doğası gereği %100 mutlak bir ölçüm yapamaz. Kanımın sebepleri: 1-Herkes eşit şartlarda yarışmıyor. Dershane(En ucuzu bile 13-15 bin TL), soru bankası, deneme, özel ders vs. Üniversite sınavında hazırlık başlı başına bir endüstri artık. Maddi açıdan herkesin gücünün yetmeyeceği birçok faktör var. Ailesinin gelirinin asgari ücret olan bir ailedeki öğrencinin bunlara erişmesinin imkanı yok. Hipotezim şu ki eğer YKS puanıyla maddi durum arasında ilişki var mı diye bir araştırma yapılsa YKS'de iyi sonuç elde edenlerin büyük çoğunluğunun maddi gelirinin belli bir seviyenin üstünde olduğunu görürüz 2-3 senede bir, bir çoban tıp kazanınca haber değeri taşıyor çünkü biliyoruz ki ona sunulan imkanlar diğer adaylara göre çok daha az. Sınava herkesin eşit şartlarda girmediğini biliyoruz. 2-Üniversite sınavında analitik düşünce yeteneğinden daha fazla ezber ölçülüyor. Böyle düşünmemim sebebi aynı öğrencinin sınava 1 sene daha çalışıp daha iyi sıralamalar elde ettiğini görüyoruz. Hem arkadaşlarımda hem internette çok kez şahit oldum. Sınavda 150 bin sıralama yapan bir öğrenci sonraki sene 20 bin yapabiliyor. Şimdi bu öğrencinin analitik zekası ya da IQ'su birden katlandı mı? Hayır. Daha çok soru bankası çözdü, daha çok soru tipi ezberledi, daha çok denemeye girdi. Sınav tecrübesini, konu eksikliğini azalttı. Sınav sonucunda çok büyük bir değişiklik oldu. Aynı beyin, aynı vücut, aynı akıl ama iki farklı sıralama. 3-Herkesin temeli aynı değil Gerek ailevi faktörler, gerek maddi faktörler, gerek öngörülemeyecek faktörlerle herkes sınava girdiğinde eşit saat çalışmayla girmiş olmuyor. Örneğin iyi bir öğrenci lise boyunca 4 yılda 6000 saat çalışmayla giriyor 20k sıralama yapıyor, başka bir öğrenci 1500 saat çalışmayla giriyor 50k sıralama yapıyor. E bu öğrenci 4500 saat farkı doldursaydı 20k sıralamaya giremeyecek miydi? Saygılarımla
Bazı düşünceler: 1. Toplumda gelir dağılımının dengesiz olması sınav sonucuna etki ediyor olabilir ama bu sınavın ölçücü olmadığını göstermez. Sınav başarılı ve başarısız olanları ölçüyorsa ve zenginler hep üstte çıkıyorsa bu bir göstergedir. Devlet buna bakar ve der ki: "gelir adaletsiz olduğu için bazı çocuklar iyi yetişmemiş, bu duruma önlem alalım". Yoksa şunu demez: "bazı çocuklar iyi yetişmemiş ama adaletsizlik vardı, o yüzden sınavı kaldırıp bu çocuklara (yetişmedikleri halde) üniversiteye sokalım". Kısacası toplumda bir dengesizlik olması sınavın ölçücü olmadığını göstermez. Dengesizliğin ölçülmesi ve ortaya konması da ölçücülüğün bir özelliğidir. 2. Kapasitesi olmayan bir öğrenci, ne kadar ezberlerse ezberlesin, ilk 1000'e (ya da 20 bine) giremez. Bazı öğrencilerin sorumsuz davranıp çalışmayarak ya da deneyimsizliklerinden bir sene düşük yaptıkları ve sonra düzelttikleri doğrudur. Ancak bu analitik yetenekleri olmadığı halde ezberleyerek bu sonucu anlamına gelmez. "Analitik yetenekleri varmış ama ilk yıl tembellik etmişler" anlamına da gelebilir. 3. Olabilir ama 1 numarayla bu durum aynı. Sınav çocuğun o anki durumunu ölçmede başarılı. Sorunların ne olduğunu ve bunun nasıl çözüleceğine sınav sonuçlarını inceleyerek devlet karar versin ve neden bu çocuk yeterince çalışmadı (ya da çalışamadı) diye düşünsün. Sınavın bu durumu ölçmesi onun ölçücü olmadığını ya da adaletsiz olduğunu göstermez. Tam tersi ölçücü olduğunu gösterir. İnsanlar ya da kurumlar kendi hatalarını başka birine yüklemeye eğilimlidir. Toplumdaki gelir dağılımını düzeltmeyen, öğrencilerini ilköğretimde iyi eğitmeyenler için elbette en kolayı "bu sınav ölçücü değil" diyerek ölçülmeyi reddetmektir. Kısacası: haklısınız ama bunlar sınavın ölçücü olmadığını göstermez, sınavın her türlü rezaleti çok iyi ölçtüğünü gösterir.
2018 sonrası değişen sistemde yeni nesil denilen ve sayısı fazla olan sorular harbi belli oranda analitik düşünce ve zeka istiyor fakat hala bazı kalıp sorular çok daha ön planda ve sadece bunlar ile de ortalamanın üstü üniversitelerde mühendislik okunabiliyor. dediğinize katılıyorum sistem fena değil ölçme anlamında doğru fakat öğrencilere önceki yıllarda kazandırılmayan çalışma disiplini ve konuları ezber mantığıyla öğreten bir eğitim sisteminden geçtikten sonra zorlatılmamış öğrenciler için ne kadar ölçücü bu kısmı sıkıntılı. sonuçta bireyin sağlıklı karar alma yaşını 18 baz alıyoruz fakat üniversite sınavı için gerekli çalışma ortamını sağlayacak lise sınavını 13-14 yaşında, hayatını önemli ölçüde belirleyecek sınavı da 17 18 yaşında yapıyoruz. her genç erken yaşta bilinçlendirilemiyor özellikle türkiye gibi bi yerde tek tük değil hayli fazla donanımlı birey kaybediyoruz. ilk ve ortaokul eğitimi ve öğretmen terörü rezalet öncelik bu olmalıyken insanlar üniversite sınavına takık durumda
Oğuz Hoca sayısalcı olduğun için duygusal zeka pek yok sende anlaşılan. Bu videoyu hazırlarken hiç düşünmedin mi sözelci arkadaşlar kudurur şimdi diye? 😂😂😂
Bir düzeltme yapmak isterim hocam, 2006da iki aşamalı sistem geldi Sayısal 2, EA 2, Sözel 2 olarak. Biz türev integral soruları olan sınava girdik 2009'da. 2006-2009 arası, Sınav tek oturumda gerçekleşiyordu fakat alan soruları da dahildi. 120 soru ilk bölüm, 60 soru ikinci bölümde çözülüyordu. 3 saatlik bir sınav olduğu için daha sonra farklı oturuma ayırdılar.
Hocam bizde sosyal derslerinin sınavda olma amacı öğrencilere bu dersi öğretmek sınavda olmasa bu ders nasılsa sınavda yok boş deyip çalışmazlar diye sınava koyuyorlar. Bu yüzden sınavdan kalkınca müfredattan kalkmış gibi oluyor bu derslerin hocaları da tepki gösteriyor. Aslında tarih coğrafya ve din gibi derslerin ana teması bence önemli ama detaylar gereksiz bu yüzden zaten ösym bu soruları paragraf sorusu gibi soruyor.
Gastronomi bölümüyle alakalı videoda geçen anlatıma şöyle bir detay ekleyebiliriz: Kimya ve biyoloji, birçok tekniğin ve tarifin temellerini oluşturur. Bal ile marinasyon, etin üzerindeki proteinlerin bir kısmının kırılmasına ve etin ağızda dağılan yumuşak bir kıvama gelmesine yardımcı olur. Aynı şekilde çok düşük sıcaklıklarda saatlerce pişirilen bir et de bir hayli yumuşak olur çünkü proteinlerin yüksek sıcaklıkta denatüre olmasının önüne geçilmiş olur. Başka bir örnek olarak bir suflenin, pankeke kıyasla şişme ve kabarma sebebi yumurta akındaki proteinlerdir. Bu tip örnekleri de mesleklerin derinliklerine indikçe daha çok görmekteyiz. Farklı alanlardaki sınavların tartışmasından bağımsız olarak ise üniversite sınavının en önemli başarı kıstasının disiplinli çalışma olduğunu düşünebiliriz. Elbette farklı birçok veriye bağlı olarak yorumlar gelişebilir lakin bir kişi ne denli zeki olursa olsun üniversite sınavı başarısı çalışma ile gelmektedir. Zeki bir bireyin birim puan için ihtiyaç duyduğu çalışma elbette daha düşüktür ve bu noktada birim başarı için gereken kısmi çalışmayı dahi ortaya koymayan zeki bir bireyin de zekası zaten bir işe yaramamaktadır. Aziz Sancar'ın, bazı konuşmalarında dile getirdiği bir serzenişi vardır: Hayatının otuz yılını verdiği değil, yirmi yılını verdiği bir konu üzerinden nobel ödülünü almış olmaktan bir memnuniyetsizliği vardır. Her ne kadar bu ödülle onore olmuş olsa da toplumun en başarılı kesiminden addedilen Nobel kazanan insanların da çalışmaya ne denli önem verdiğini buradan görebiliriz. Akademide olsun, sektörde olsun başarının en büyük kıstasının çalışmak olduğunu da düşünürsek üniversite sınavının zaten bunu ölçmesi onu bir hayli başarılı bir ölçme metodu haline getirmektedir. Bu noktada hayatsızca çalışmak ama sağlıklı mı tartışmaları elbette olabilir: Zira insan sosyal bir varlıktır ve gençlik yıllarının önemli bir kısmını hayatsızca çalışmaya ayırması o kişi için haliyle sağlıksızdır. Ancak zaten böylesine çalışabilen bir birey, en kaliteli yüksek öğrenimi alıp alanında uzmanlaşmayı hak etmekte değil midir? Ayrıca çok çalışmaktan ziyade lise yıllarına dağılmış, hatta yalnızca üniversite sınavı senesine dağılmış, sosyal hayatı olumsuz etkilemeyecek miktarda ancak hiçbir zaman aksatılmayacak bir disiplinli çalışma dahi muazzam üniversite başarıları getirmektedir. Aynı şekilde çalışma planlamasının iyi yapılması sonucu kişinin tekrarı ihmal etmeden eksiklerine odaklanarak çalışması, yani verimli çalışması da eldeki birim çalışma süresini en verimli hale getiren etmenlerdendir. Bu noktada zeka ile çalışma miktarı verimi, disiplinli çalışma ile hayatsızca çalışmadan başarı elde etme oranı, doğru çalışmayla eldeki toplam çalışmanın efektifliği arttırılabilirken bu üç vasfın hangisi üniversite ve sonrasındaki kariyer yollarının başarısı için önemsizdir? Bu üç kıstası değişken oranlarda fakat yüksek miktarda sağlayan bir birey nasıl üniversite okumak için yanlış bir birey olabilir? Velhasım kelam, Oğuz Hoca'nın da sayılarla matematiksel, kuvvetli argümanlarla desteklediği bu duruma karşıt bir argüman sunmak isteyen kişilerin de bunlar kadar oturaklı ve kuvvetli argümanlar sunması gerekmektedir ve şahsi kanaatimce bunu elde etmek de bir hayli düşük ihtimallidir, en azından sistem karşıtlarının benim denk geldiğim kısımı böyle argümanlar sunmamıştır. Elbette üniversite sınavı sistemi kusursuz değildir, hiçbir sistem kusursuz değildir ve bu kadar önemli bir sistemi istişare etmek tamamen gereklidir lakin bir sistemin yetersiz olduğu noktaları yapıcı ve fikri geliştirici önerilerle eleştirmek ve geliştirmeyi hedeflemek gerekir.
Bu karşılaştırmaları öğrencilerin ailelerinin gelir seviyeleri ile kıyarlarsak bence mesele anlaşılır. Ayrıca bir meslek lisesi mezunu olmayarak söylüyorum meslek lisesi öğrencileri için ayrıca teknik sınavlar olmalı. Bu teknik sınav da puanlarının %50 sini oluşturmalı. Mtok puanı her üniversite için geçerli değil. Fermatın notu misali bu ispat buraya sığmaz. Mevzu uzun. Sorun dağ gibi. ✋
internet çağında "olanaksızlık" bir bahane olamaz. bölümümüzde 2000. olmuş Mardinli 9 çocuklu ailenin 8. çocuğu olan babası emekli tır şoförü çiftçi olan.tam burslu öğrenci de var. Kişi olacağına varır, gerçekten isteyenin gereğini yapana olanak çok.
@@oguz_ergin Bu cevabı bekliyordum hocam. Yalnız şahıs bazında değerlendirme olmaz. Falanca fakirdi ama çok başarılı veya falanca trilyoner ama barajı aşamamış bunlar meseleyi çözmüyor. Ülkenin geneli için konuşmak lazım. Maddi imkanlar çoğunlukla belirleyici oluyor. Hangi çağda olursak olalım.
katıldım. ayrıca yurtdışına gitme konusunda da böyle bir karşılaştırma yapmak saçma. paran varsa ve az biraz çalıştıysan rahat bir şekilde gidebilirsin yurtdışına böyle bölümlerden.
Selam hocam karşılaştırmalı verilerde sadece ABDyi örnek vermişsiniz keşke İngiltere, Fransa, Almanya ve nordik ülkelerindende örnekler verseydiniz ve gerçek ölçme basarım oranını verilerden ziyade gerçekten kendi gozlemlerinizle harmanlayıp sunsaniz bize muhteşem olur sonuçta sağlam bi tecrübenizi vardır bu konuda
Emeğinize sağlık yinede Benimde görüşüm gerçekten her univ,lise kendi sınav sistemi ve stratejisini belirleyip öyle sınav yapmalı fakat korkum bu işte elektrik olayına döner ve denetim olmaz iş çığırından çıkar
15:30 hocam çok haklısınız ama size şunu sormak istiyorum. Ben sınava iki kez girdim, elektrik ve manyetizma sorularını çözebildim ama biyolojide ve sosyal bilimlerde çok zorlandım. Elektrik ve manyetizma sorularını yapamayan adam; sırf benden daha iyi bir sıralama yaptı diye EE mühendisliği okuyabilecekte, ben okuyamayacak mıyım? Ayrıca 4 yıllık fizik ya da kimya müfredatını 13-14 soruyla gerçekçi bir şekilde değerlendirmek mümkün mü? YKS saçmalıklarla dolu bir sınav, keşke YGS-LYS geri gelse, 22 yaşımdayım demem bir daha hazırlanırım. not: elektrikelektronikspor
YKS'nin iki kötü yanı var: 1. Fen ve sosyalde soru sayıları az. 2. OBP Bunların dışında gayet güzel bir sistem. Saçmalıklarla dolu demişsiniz hiç alakası yok.
LGS ile ilgili ne yazık ki elimde veri yok. Bunu en iyi bir lisede çalışan arkadaş yapabilir. Ya da TOBB ETÜ'yü kazanan tüm öğrencilere LGS belgenizi verir misiniz diye sormamız gerekir ki bunu toplamak zor olur. Aslında bu verilere devletin Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ünün bakması gerekir. Ben pek baktıklarını ya da bakıyorlarsa da ortaya çıkan sonuçlara göre önlem aldıklarını sanmıyorum.
evet hocam teşekkürler ( matematik fizik kimya biyoloji gramer bunların "lise sonunda ne işime yarayacak sorusuna güzel cevaplar bulmalıyız ve günlük hayatta bunları kullanmalıyız .") -bu konuyla ilgili fikirlerinizi bizimle paylaşmanızı rica etsek ne derdiniz
Hocam EA veya sayısal türünü seçerken istediğimiz bölümü dikkate almak daha doğru olmaz mı? Ben Fen lisesinde okuyorum fakat ilgi alanım finans, sizce iktisadi ve idari bölüm fakültesinden mi bölüm seçmeliyim yoksa mühendislik fakültesinden mi?
İlgi alanın finanssa bence bilgisayar mühendisliğine gir, Data Science üzerine yoğunlaş ve Finans sektöründe Data Scientist olarak çalış. Veya İktisat/Ekonomi oku, fakülte süresince Data Science öğren ve yine Finans sektöründe Data Scientist olarak çalış.
Bizim Yapay Zeka Mühendisliği Bölümünün 3. yılda seçilen bir finans alanı var. Bana sanki senin istediğine uygun gibi geldi. Onu inceleyebilirsin. Hem veri bilimi hem finans...
Ne yazık ki artık matematik soruları da çok fazla ezber içeriyor. Çevremde matematik sorularının mantığını anlayarak değil de çok fazla soru çözüp soru tipi ezberleyerek yüksek puan alan kişi sayısı azımsanamayacak bir düzeydeydi.
@@toocrowd8293 Ben de çevremdekiler de yks sınavına girdik, yorumum da yks sınavı içindi. Yeni nesil denilen soruların eski tipe göre ezbere daha az dayalı olduğunu düşünsem de soru tipi ezberleyerek yüksek puan alma durumu yine geçerli. Formül ezberlemekten bağımsız söylediğim.
2016'da sınava girdim. Sayısaldan 60.000 EA 37.000 Sözel 1300 Dil 3400 civarı sıralama yaptım. Alanım Eşit Ağırlıktı. Bu işte bir dengesizlik var. Veya dengesizlik bende, bilemiyorum :D
@@oguz_ergin Doğrudur hocam videoya bir daha baştan bir bakayım. Matematiğin önemini maalesef biraz geç kavradım... Sadece sınav için değil genel olarak her şey için.
Şuan 11. Sınıfım yazılım geliştirme ile bayadir ugrasiyorum . hep görüyorum trigonometri sin cos falan sonra birim çemberi gördük. Aklıma şu geldi acaba sin 0 be cos0 dan başlayıp sin360 ve cos360 a kadar bir grafik çizsem birim çember mi elde ederim diye . harbiden kordinat sistemini oturttum ve ettim. Yani arkadaşlar matematik bir ise yaramaz deselerde siz inanmayın. Matematik yazılımda kullanılmıyor denenlerde piyasa yazilimcisidir belki bir muhendis düşüncesi bile kaybolmuştur .
20:44 ilk 50 binle gelen çocukların İngilizce testi puanları bence hazırlıktan önce de 100.000+ olanlardan daha yüksek olacaktı. O yaptığınız değerlendirme ile alakası olduğunu düşünmüyorum. ilk 50.000 yapan çocuklar bölüme girdiklerinde de 200k+ sıralama yapanlardan daha fazla çalışıyor. Analitik zekasından çok öğrencilerin ne kadar çalıştığını ölçen bir sınavdır. Bunlar gereksiz tartışma konuları çünkü sıkıntı öğrencileri seçmek falan değil asıl sıkıntı üniversitelerin gerçek bir üniversite görevi görmemesi. X üniversitesine giren çocuk neden iyi eğitim alamıyor işte asıl sıkıntı bu. Akademisyen kalitemiz niye düşük bunları düşünmek lazım. Sıkıntı üniversiteye yanlış kişilerin girmesi değil çoğu kişinin gerçek bir üniversite eğitimi alamaması. Bilgisayar müh. alanındaki türkçe kaynak yetersizliği bile başlı başına inceleme konusu. yurt dışına çıkma oranları asıl büyük sıkıntıyı gösteriyor. Artık şu sınav sistemini tartışmayı bırakıp eğitim ve öğretim kalitesini yükseltmek gerekiyor.
Merhaba, Sizi genel olarak takip eden biri olarak demem lazım merkezi sınav bir yere kadar saçmalık gene kriterler ile. Bir de OBP davası vardır ona ayrıca değinmek isterim. YKS içinde illa analatik soru içeren teste bakmak isterseniz sadece fizik testi ve matematikte bazen bazı sorular analatik oluyur. Ama kimse maalesef analiz etmiyor düzen şuna döndü: Ilk deneme matematik 20 tane yalnış yap bişi olmaz yalnış yaptığın soruların çözümünü öğren deneme ile çözüm kas. Insanlar soru tipi ezberliyip denemelerde her türlü hatayı yapıp eksikleri kapatık eksikleri ezberliyor. Genel olarak analatik ve analize dayalı bir şey yok. Insanlar soru tipi ezberliyip geçiyor ve bilerek mezuna bırakanlar daha fazla ezberliyor. Kısaca ezberlemenin şekli değişti yani bir şey yok gene gereksiz "ezber yok" adı altında ezber kısım. OBP gene şöyle: özel okula gidip notları şişirip sonra YKS içinde daha iyi sıralama yapıyorlar OBP kalkmadığı sürece bir adalet yok. Bence basit analiz temelli ve bilgiyi uygulama temelli olmalı. Merkezi sınav illa olucaksa. Yoksa Avrupa ve ABD sistemi yani her üniversite kendi sınavını yapsın mantığı bana daha hoş geliyor. Gene söz sizin gibi profesörlere ait ben eşit ağırlık seçtim birazcık daha matematikten anlasam ve fizik hocamız iyi olsa sayısal seçerdim.
![[안방1열 풀캠4K] 베이비몬스터 'DRIP' (BABYMONSTER FullCam)│@SBS Inkigayo 241110](http://i.ytimg.com/vi/AQ4RIghEvUs/mqdefault.jpg)
Videoyu izlemeden önce barajların yükselmesi gerektiğini düşünüyordum. Bu videodan sonra daha da güçlenmişti bu fikrim. Az önce gördüğüm haberde barajların kaldırıldığını öğrendim. Herkesin üniversite okuyabilmesi için tek bir engel kaldı ki o da üniversite kontenjanları. Umarım üniversite kontenjanları da artırılır ve herkes üniversite mezunu olur.
Başarı sıralamasının tek numarası "çalışkanlık" ölçüsü olması. Bu sıralamaları elde eden insanlar lise hayatında ve özellikle sınav senesinde belli bir saatin üzerinde çalışan insanlar. Matematik soruları analitik düşünceyi geliştiriyor diyorsunuz %100 haklısınız fakat atladığınız nokta yks sınavında ölçülen analitik yetenek değil. "Ne kadar soru tipi görmüş/ ne kadar sorulara hakim?" mevzusu.
Yks'de gerçekten analitik düşünceyi ölçen tek branş bana göre Fizik. Özellikle yeni nesil sorular diye adlandırılan sorular gerçekten kaliteli. Ha matematikte yok mu bu "yeni nesiller" var ama bu sorular eski tiplerin üzerine kaftan giydirilmiş hali. Dolayısıyla yine "piyasayı sil süpür, halledersin" mevzusu hakim.
Biyoloji %95 ezber haklısınız kesinlikle. Videonun bir bölümünde diğer ülkelerde bu tip ezber soruların olmadığını söylemişsiniz lakin bana göre bizimkilerden daha yavan daha ezber sorulara sahip. Biz yine biraz mantık sosu ekleyebiliyoruz.
Velhasıl kelam, üniversite sınavı önemli bir ölçüt. Bir insanın ne kadar çalıştığının (verimli çalışma)/ stres yönetiminin kağıda dökümü bence bu sonuç belgeleri.
Ancak (say için) puanı yüksek olanın analitik becerisi yüksek demek üsteki saydığım sebeplerden dolayı doğru değil.
Bir de dipnot: Hukuktaki, Sayısaldaki adamın ne işi var coğrafyayla felsefeyle demek kusura bakmayın vizyonsuz bir görüştür. Bunlar genel kültürdür. Ha elbette bunların sıralamayı etkileme yüzdesi düşük olmalıdır. Ama bu "kültürsüzlük" öyle "google'layayım şunu" demekle aşılacak bir şey değildir.
Hocam Amerika kısmında düzeltmek/eklemek istediklerim var.
1-SAT okullarda aynı anda düzenlenen bir sınav.
2-SAT ve ACT sınavları Amerika'da üniversite başvurusunun yarısını bile kapsamıyor. Çok fazla farklı faktör var.
3-Sosyal, coğrafya, tarih de var. SAT'yi düzenleyen Collegeboard kurumu AP sınavları üzerinden 39 farklı sınav ile öğrencilerin müzik teorisinden makroekonomiye birçok farklı alanda yetkinliklerini ölçüyor. Bu sınavlar olmadan düzgün bir okula girmek mümkün değil. AP/A-level/IB olmadan Harvard'a giremiyorsunuz. Ve Amerika'daki okulların uyguladığı liberal arts sistemi de alanınız ne olursa olsun tarih, coğrafya gibi konularda da yetkin olmanızı bekliyor. Dolayısıyla bizde olduğundan (TYT'de 6-7 soru) daha büyük bir önem veriyorlar bu konulara.
Ben bu videoyu izleyen arkadaşlara Dunning Kruger videosunu da izlemelerini öneriyorum:
th-cam.com/video/10EPkty8Wco/w-d-xo.html
Tembellik ve sorumsuzluk nedeniyle, ya da hangi başka nedenle olursa olsun, başarısız olan kişinin kendisinden daha başarılı olanları takdir etmediği bir ülkede nitelikli insanlar başka ülkelere göçerler.
Sınav hiçbir şeyi ölçmez diyen popüler zırvalıklara gerçekleri göstererek çok güzel bir cevap vermişsiniz hocam.👏
Sıradan bir vatandaş olarak üniversite sınavı hk. naçizane görüslerim:
Bana göre de üniversite sınavı üniversiteye öğrenci almak için en iyi olan sistemlerden biridir, lakin
kanımca doğası gereği %100 mutlak bir ölçüm yapamaz.
Kanımın sebepleri:
1-Herkes eşit şartlarda yarışmıyor.
Dershane(En ucuzu bile 13-15 bin TL), soru bankası, deneme, özel ders vs. Üniversite sınavında hazırlık başlı başına bir endüstri artık. Maddi açıdan herkesin gücünün yetmeyeceği birçok faktör var. Ailesinin gelirinin asgari ücret olan bir ailedeki öğrencinin bunlara erişmesinin imkanı yok.
Hipotezim şu ki eğer YKS puanıyla maddi durum arasında ilişki var mı diye bir araştırma yapılsa YKS'de iyi sonuç elde edenlerin büyük çoğunluğunun maddi gelirinin belli bir seviyenin üstünde olduğunu görürüz 2-3 senede bir, bir çoban tıp kazanınca haber değeri taşıyor çünkü biliyoruz ki ona sunulan imkanlar diğer adaylara göre çok daha az. Sınava herkesin eşit şartlarda girmediğini biliyoruz.
2-Üniversite sınavında analitik düşünce yeteneğinden daha fazla ezber ölçülüyor.
Böyle düşünmemim sebebi aynı öğrencinin sınava 1 sene daha çalışıp daha iyi sıralamalar elde ettiğini görüyoruz. Hem arkadaşlarımda hem internette çok kez şahit oldum. Sınavda 150 bin sıralama yapan bir öğrenci sonraki sene 20 bin yapabiliyor. Şimdi bu öğrencinin analitik zekası ya da IQ'su birden katlandı mı? Hayır. Daha çok soru bankası çözdü, daha çok soru tipi ezberledi, daha çok denemeye girdi. Sınav tecrübesini, konu eksikliğini azalttı. Sınav sonucunda çok büyük bir değişiklik oldu. Aynı beyin, aynı vücut, aynı akıl ama iki farklı sıralama.
3-Herkesin temeli aynı değil
Gerek ailevi faktörler, gerek maddi faktörler, gerek öngörülemeyecek faktörlerle herkes sınava girdiğinde eşit saat çalışmayla girmiş olmuyor. Örneğin iyi bir öğrenci lise boyunca 4 yılda 6000 saat çalışmayla giriyor 20k sıralama yapıyor, başka bir öğrenci 1500 saat çalışmayla giriyor 50k sıralama yapıyor. E bu öğrenci 4500 saat farkı doldursaydı 20k sıralamaya giremeyecek miydi?
Saygılarımla
Bazı düşünceler:
1. Toplumda gelir dağılımının dengesiz olması sınav sonucuna etki ediyor olabilir ama bu sınavın ölçücü olmadığını göstermez. Sınav başarılı ve başarısız olanları ölçüyorsa ve zenginler hep üstte çıkıyorsa bu bir göstergedir. Devlet buna bakar ve der ki: "gelir adaletsiz olduğu için bazı çocuklar iyi yetişmemiş, bu duruma önlem alalım". Yoksa şunu demez: "bazı çocuklar iyi yetişmemiş ama adaletsizlik vardı, o yüzden sınavı kaldırıp bu çocuklara (yetişmedikleri halde) üniversiteye sokalım". Kısacası toplumda bir dengesizlik olması sınavın ölçücü olmadığını göstermez. Dengesizliğin ölçülmesi ve ortaya konması da ölçücülüğün bir özelliğidir.
2. Kapasitesi olmayan bir öğrenci, ne kadar ezberlerse ezberlesin, ilk 1000'e (ya da 20 bine) giremez. Bazı öğrencilerin sorumsuz davranıp çalışmayarak ya da deneyimsizliklerinden bir sene düşük yaptıkları ve sonra düzelttikleri doğrudur. Ancak bu analitik yetenekleri olmadığı halde ezberleyerek bu sonucu anlamına gelmez. "Analitik yetenekleri varmış ama ilk yıl tembellik etmişler" anlamına da gelebilir.
3. Olabilir ama 1 numarayla bu durum aynı. Sınav çocuğun o anki durumunu ölçmede başarılı. Sorunların ne olduğunu ve bunun nasıl çözüleceğine sınav sonuçlarını inceleyerek devlet karar versin ve neden bu çocuk yeterince çalışmadı (ya da çalışamadı) diye düşünsün. Sınavın bu durumu ölçmesi onun ölçücü olmadığını ya da adaletsiz olduğunu göstermez. Tam tersi ölçücü olduğunu gösterir.
İnsanlar ya da kurumlar kendi hatalarını başka birine yüklemeye eğilimlidir. Toplumdaki gelir dağılımını düzeltmeyen, öğrencilerini ilköğretimde iyi eğitmeyenler için elbette en kolayı "bu sınav ölçücü değil" diyerek ölçülmeyi reddetmektir.
Kısacası: haklısınız ama bunlar sınavın ölçücü olmadığını göstermez, sınavın her türlü rezaleti çok iyi ölçtüğünü gösterir.
2018 sonrası değişen sistemde yeni nesil denilen ve sayısı fazla olan sorular harbi belli oranda analitik düşünce ve zeka istiyor fakat hala bazı kalıp sorular çok daha ön planda ve sadece bunlar ile de ortalamanın üstü üniversitelerde mühendislik okunabiliyor. dediğinize katılıyorum sistem fena değil ölçme anlamında doğru fakat öğrencilere önceki yıllarda kazandırılmayan çalışma disiplini ve konuları ezber mantığıyla öğreten bir eğitim sisteminden geçtikten sonra zorlatılmamış öğrenciler için ne kadar ölçücü bu kısmı sıkıntılı. sonuçta bireyin sağlıklı karar alma yaşını 18 baz alıyoruz fakat üniversite sınavı için gerekli çalışma ortamını sağlayacak lise sınavını 13-14 yaşında, hayatını önemli ölçüde belirleyecek sınavı da 17 18 yaşında yapıyoruz. her genç erken yaşta bilinçlendirilemiyor özellikle türkiye gibi bi yerde tek tük değil hayli fazla donanımlı birey kaybediyoruz. ilk ve ortaokul eğitimi ve öğretmen terörü rezalet öncelik bu olmalıyken insanlar üniversite sınavına takık durumda
sosyoloji okumak ve sosyolog olmak isterdim, puan boşa gitmesin diye ODTÜ EE okuduk 😅
Ufuk açıcı. Bakışımı sorgulattınız hocam teşekkür ederim.
Oğuz Hoca sayısalcı olduğun için duygusal zeka pek yok sende anlaşılan. Bu videoyu hazırlarken hiç düşünmedin mi sözelci arkadaşlar kudurur şimdi diye? 😂😂😂
Bir düzeltme yapmak isterim hocam, 2006da iki aşamalı sistem geldi Sayısal 2, EA 2, Sözel 2 olarak. Biz türev integral soruları olan sınava girdik 2009'da. 2006-2009 arası, Sınav tek oturumda gerçekleşiyordu fakat alan soruları da dahildi. 120 soru ilk bölüm, 60 soru ikinci bölümde çözülüyordu. 3 saatlik bir sınav olduğu için daha sonra farklı oturuma ayırdılar.
hocam selamlar, tabloda yanlışlık olmuş sanırım tyt ayt 2018 den beri uygulanıyor
Hocam bizde sosyal derslerinin sınavda olma amacı öğrencilere bu dersi öğretmek sınavda olmasa bu ders nasılsa sınavda yok boş deyip çalışmazlar diye sınava koyuyorlar. Bu yüzden sınavdan kalkınca müfredattan kalkmış gibi oluyor bu derslerin hocaları da tepki gösteriyor. Aslında tarih coğrafya ve din gibi derslerin ana teması bence önemli ama detaylar gereksiz bu yüzden zaten ösym bu soruları paragraf sorusu gibi soruyor.
Gastronomi bölümüyle alakalı videoda geçen anlatıma şöyle bir detay ekleyebiliriz: Kimya ve biyoloji, birçok tekniğin ve tarifin temellerini oluşturur. Bal ile marinasyon, etin üzerindeki proteinlerin bir kısmının kırılmasına ve etin ağızda dağılan yumuşak bir kıvama gelmesine yardımcı olur. Aynı şekilde çok düşük sıcaklıklarda saatlerce pişirilen bir et de bir hayli yumuşak olur çünkü proteinlerin yüksek sıcaklıkta denatüre olmasının önüne geçilmiş olur. Başka bir örnek olarak bir suflenin, pankeke kıyasla şişme ve kabarma sebebi yumurta akındaki proteinlerdir. Bu tip örnekleri de mesleklerin derinliklerine indikçe daha çok görmekteyiz.
Farklı alanlardaki sınavların tartışmasından bağımsız olarak ise üniversite sınavının en önemli başarı kıstasının disiplinli çalışma olduğunu düşünebiliriz. Elbette farklı birçok veriye bağlı olarak yorumlar gelişebilir lakin bir kişi ne denli zeki olursa olsun üniversite sınavı başarısı çalışma ile gelmektedir. Zeki bir bireyin birim puan için ihtiyaç duyduğu çalışma elbette daha düşüktür ve bu noktada birim başarı için gereken kısmi çalışmayı dahi ortaya koymayan zeki bir bireyin de zekası zaten bir işe yaramamaktadır.
Aziz Sancar'ın, bazı konuşmalarında dile getirdiği bir serzenişi vardır: Hayatının otuz yılını verdiği değil, yirmi yılını verdiği bir konu üzerinden nobel ödülünü almış olmaktan bir memnuniyetsizliği vardır. Her ne kadar bu ödülle onore olmuş olsa da toplumun en başarılı kesiminden addedilen Nobel kazanan insanların da çalışmaya ne denli önem verdiğini buradan görebiliriz. Akademide olsun, sektörde olsun başarının en büyük kıstasının çalışmak olduğunu da düşünürsek üniversite sınavının zaten bunu ölçmesi onu bir hayli başarılı bir ölçme metodu haline getirmektedir.
Bu noktada hayatsızca çalışmak ama sağlıklı mı tartışmaları elbette olabilir: Zira insan sosyal bir varlıktır ve gençlik yıllarının önemli bir kısmını hayatsızca çalışmaya ayırması o kişi için haliyle sağlıksızdır. Ancak zaten böylesine çalışabilen bir birey, en kaliteli yüksek öğrenimi alıp alanında uzmanlaşmayı hak etmekte değil midir? Ayrıca çok çalışmaktan ziyade lise yıllarına dağılmış, hatta yalnızca üniversite sınavı senesine dağılmış, sosyal hayatı olumsuz etkilemeyecek miktarda ancak hiçbir zaman aksatılmayacak bir disiplinli çalışma dahi muazzam üniversite başarıları getirmektedir. Aynı şekilde çalışma planlamasının iyi yapılması sonucu kişinin tekrarı ihmal etmeden eksiklerine odaklanarak çalışması, yani verimli çalışması da eldeki birim çalışma süresini en verimli hale getiren etmenlerdendir.
Bu noktada zeka ile çalışma miktarı verimi, disiplinli çalışma ile hayatsızca çalışmadan başarı elde etme oranı, doğru çalışmayla eldeki toplam çalışmanın efektifliği arttırılabilirken bu üç vasfın hangisi üniversite ve sonrasındaki kariyer yollarının başarısı için önemsizdir? Bu üç kıstası değişken oranlarda fakat yüksek miktarda sağlayan bir birey nasıl üniversite okumak için yanlış bir birey olabilir?
Velhasım kelam, Oğuz Hoca'nın da sayılarla matematiksel, kuvvetli argümanlarla desteklediği bu duruma karşıt bir argüman sunmak isteyen kişilerin de bunlar kadar oturaklı ve kuvvetli argümanlar sunması gerekmektedir ve şahsi kanaatimce bunu elde etmek de bir hayli düşük ihtimallidir, en azından sistem karşıtlarının benim denk geldiğim kısımı böyle argümanlar sunmamıştır. Elbette üniversite sınavı sistemi kusursuz değildir, hiçbir sistem kusursuz değildir ve bu kadar önemli bir sistemi istişare etmek tamamen gereklidir lakin bir sistemin yetersiz olduğu noktaları yapıcı ve fikri geliştirici önerilerle eleştirmek ve geliştirmeyi hedeflemek gerekir.
Bu karşılaştırmaları öğrencilerin ailelerinin gelir seviyeleri ile kıyarlarsak bence mesele anlaşılır. Ayrıca bir meslek lisesi mezunu olmayarak söylüyorum meslek lisesi öğrencileri için ayrıca teknik sınavlar olmalı. Bu teknik sınav da puanlarının %50 sini oluşturmalı. Mtok puanı her üniversite için geçerli değil. Fermatın notu misali bu ispat buraya sığmaz. Mevzu uzun. Sorun dağ gibi. ✋
internet çağında "olanaksızlık" bir bahane olamaz. bölümümüzde 2000. olmuş Mardinli 9 çocuklu ailenin 8. çocuğu olan babası emekli tır şoförü çiftçi olan.tam burslu öğrenci de var. Kişi olacağına varır, gerçekten isteyenin gereğini yapana olanak çok.
@@oguz_ergin Bu cevabı bekliyordum hocam. Yalnız şahıs bazında değerlendirme olmaz. Falanca fakirdi ama çok başarılı veya falanca trilyoner ama barajı aşamamış bunlar meseleyi çözmüyor. Ülkenin geneli için konuşmak lazım. Maddi imkanlar çoğunlukla belirleyici oluyor. Hangi çağda olursak olalım.
@@alikahraman2372 katılıyorum +++ test kitabı alamayan insanların olduğu ülkemizde tek tip sınav başarıyı kısmen ölçer .
katıldım. ayrıca yurtdışına gitme konusunda da böyle bir karşılaştırma yapmak saçma. paran varsa ve az biraz çalıştıysan rahat bir şekilde gidebilirsin yurtdışına böyle bölümlerden.
@@oguz_ergin hocam bence bu çok istisnai bir örnek.
Yine kitabın ortasından konuşmuşsunuz hocam :)
Başarılı olduğu varsayılan kişilerin ülkeye katma değerlerini gösteren bir istatistik var mı ? Mesela şirket,patent vs değeri.
Selam hocam karşılaştırmalı verilerde sadece ABDyi örnek vermişsiniz keşke İngiltere, Fransa, Almanya ve nordik ülkelerindende örnekler verseydiniz ve gerçek ölçme basarım oranını verilerden ziyade gerçekten kendi gozlemlerinizle harmanlayıp sunsaniz bize muhteşem olur sonuçta sağlam bi tecrübenizi vardır bu konuda
Emeğinize sağlık yinede
Benimde görüşüm gerçekten her univ,lise kendi sınav sistemi ve stratejisini belirleyip öyle sınav yapmalı fakat korkum bu işte elektrik olayına döner ve denetim olmaz iş çığırından çıkar
15:30 hocam çok haklısınız ama size şunu sormak istiyorum.
Ben sınava iki kez girdim, elektrik ve manyetizma sorularını çözebildim ama biyolojide ve sosyal bilimlerde çok zorlandım. Elektrik ve manyetizma sorularını yapamayan adam; sırf benden daha iyi bir sıralama yaptı diye EE mühendisliği okuyabilecekte, ben okuyamayacak mıyım?
Ayrıca 4 yıllık fizik ya da kimya müfredatını 13-14 soruyla gerçekçi bir şekilde değerlendirmek mümkün mü?
YKS saçmalıklarla dolu bir sınav, keşke YGS-LYS geri gelse, 22 yaşımdayım demem bir daha hazırlanırım.
not: elektrikelektronikspor
YKS'nin iki kötü yanı var:
1. Fen ve sosyalde soru sayıları az.
2. OBP
Bunların dışında gayet güzel bir sistem. Saçmalıklarla dolu demişsiniz hiç alakası yok.
Elinize sağlık
Emeğinize sağlık kıymetli hocam. Bir de LGS sınavı ve lise tercihi hakkında bir çalışma yapmanız çok güzel olur. Kolaylıklar diliyorum.
LGS ile ilgili ne yazık ki elimde veri yok. Bunu en iyi bir lisede çalışan arkadaş yapabilir. Ya da TOBB ETÜ'yü kazanan tüm öğrencilere LGS belgenizi verir misiniz diye sormamız gerekir ki bunu toplamak zor olur.
Aslında bu verilere devletin Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ünün bakması gerekir. Ben pek baktıklarını ya da bakıyorlarsa da ortaya çıkan sonuçlara göre önlem aldıklarını sanmıyorum.
@@oguz_ergin Tamamdır hocam. Teşekkür ediyorum.
Eşit ağırlık olarak Hukuk vb bölümleri isteyenlerin MF seçmelerini çok doğru buluyorum
evet hocam teşekkürler ( matematik fizik kimya biyoloji gramer bunların "lise sonunda ne işime yarayacak sorusuna güzel cevaplar bulmalıyız ve günlük hayatta bunları kullanmalıyız .") -bu konuyla ilgili fikirlerinizi bizimle paylaşmanızı rica etsek ne derdiniz
Hocam EA veya sayısal türünü seçerken istediğimiz bölümü dikkate almak daha doğru olmaz mı?
Ben Fen lisesinde okuyorum fakat ilgi alanım finans, sizce iktisadi ve idari bölüm fakültesinden mi bölüm seçmeliyim yoksa mühendislik fakültesinden mi?
İlgi alanın finanssa bence bilgisayar mühendisliğine gir, Data Science üzerine yoğunlaş ve Finans sektöründe Data Scientist olarak çalış.
Veya İktisat/Ekonomi oku, fakülte süresince Data Science öğren ve yine Finans sektöründe Data Scientist olarak çalış.
Bizim Yapay Zeka Mühendisliği Bölümünün 3. yılda seçilen bir finans alanı var. Bana sanki senin istediğine uygun gibi geldi. Onu inceleyebilirsin. Hem veri bilimi hem finans...
Hocam ecole 42 hakkında düşünceniz nedir fransada kurulmuş dünyaya yayılmış bir kodlama okulu
Ben üniversite eğitiminin yerini tutacağını düşünmüyorum.
Neden öyle düşünüyorsunuz hocam sorabilir miyim ?
Hocam Kimya Ve Biyoloji bence ölçücü olmadığını düşünüyorum
Oyle zaten
Muhendislik okumak istiyoruz mal mal kimya biyo cozuyoruz
Ne yazık ki artık matematik soruları da çok fazla ezber içeriyor. Çevremde matematik sorularının mantığını anlayarak değil de çok fazla soru çözüp soru tipi ezberleyerek yüksek puan alan kişi sayısı azımsanamayacak bir düzeydeydi.
Matematigin yarisi formul demek zaten, sizin dediginiz sinav lys sinavi suan daha beter oldu hem ezber hemde birsuru "yeni nesil" adi altinda ogrenciye sacma sapan sorular soruluyor
@@toocrowd8293 Ben de çevremdekiler de yks sınavına girdik, yorumum da yks sınavı içindi. Yeni nesil denilen soruların eski tipe göre ezbere daha az dayalı olduğunu düşünsem de soru tipi ezberleyerek yüksek puan alma durumu yine geçerli. Formül ezberlemekten bağımsız söylediğim.
@@rozerinhelinakay ezbere veya analitik bir sinav olmasi farketmez aslinda merkezi bir sinavin olmasi direkt sacma
@@toocrowd8293 evet bence de
2016'da sınava girdim.
Sayısaldan 60.000
EA 37.000
Sözel 1300
Dil 3400
civarı sıralama yaptım. Alanım Eşit Ağırlıktı.
Bu işte bir dengesizlik var. Veya dengesizlik bende, bilemiyorum :D
benim gösterdiğim verilerle bu sınav sonucu gayet uyumlu görünüyor.
@@oguz_ergin Doğrudur hocam videoya bir daha baştan bir bakayım. Matematiğin önemini maalesef biraz geç kavradım... Sadece sınav için değil genel olarak her şey için.
24:30 hocam aritmetik ortalama mı geometrik ortalama mı?
Aritmetik.
ben olsam merkezi sinav yerine merkezi ortaogretim yapardim
Hocam dgs?
Şuan 11. Sınıfım yazılım geliştirme ile bayadir ugrasiyorum . hep görüyorum trigonometri sin cos falan sonra birim çemberi gördük. Aklıma şu geldi acaba sin 0 be cos0 dan başlayıp sin360 ve cos360 a kadar bir grafik çizsem birim çember mi elde ederim diye . harbiden kordinat sistemini oturttum ve ettim. Yani arkadaşlar matematik bir ise yaramaz deselerde siz inanmayın. Matematik yazılımda kullanılmıyor denenlerde piyasa yazilimcisidir belki bir muhendis düşüncesi bile kaybolmuştur .
20:44 ilk 50 binle gelen çocukların İngilizce testi puanları bence hazırlıktan önce de 100.000+ olanlardan daha yüksek olacaktı. O yaptığınız değerlendirme ile alakası olduğunu düşünmüyorum. ilk 50.000 yapan çocuklar bölüme girdiklerinde de 200k+ sıralama yapanlardan daha fazla çalışıyor. Analitik zekasından çok öğrencilerin ne kadar çalıştığını ölçen bir sınavdır. Bunlar gereksiz tartışma konuları çünkü sıkıntı öğrencileri seçmek falan değil asıl sıkıntı üniversitelerin gerçek bir üniversite görevi görmemesi.
X üniversitesine giren çocuk neden iyi eğitim alamıyor işte asıl sıkıntı bu. Akademisyen kalitemiz niye düşük bunları düşünmek lazım. Sıkıntı üniversiteye yanlış kişilerin girmesi değil çoğu kişinin gerçek bir üniversite eğitimi alamaması. Bilgisayar müh. alanındaki türkçe kaynak yetersizliği bile başlı başına inceleme konusu.
yurt dışına çıkma oranları asıl büyük sıkıntıyı gösteriyor. Artık şu sınav sistemini tartışmayı bırakıp eğitim ve öğretim kalitesini yükseltmek gerekiyor.
Merhaba,
Sizi genel olarak takip eden biri olarak demem lazım merkezi sınav bir yere kadar saçmalık gene kriterler ile. Bir de OBP davası vardır ona ayrıca değinmek isterim.
YKS içinde illa analatik soru içeren teste bakmak isterseniz sadece fizik testi ve matematikte bazen bazı sorular analatik oluyur. Ama kimse maalesef analiz etmiyor düzen şuna döndü: Ilk deneme matematik 20 tane yalnış yap bişi olmaz yalnış yaptığın soruların çözümünü öğren deneme ile çözüm kas. Insanlar soru tipi ezberliyip denemelerde her türlü hatayı yapıp eksikleri kapatık eksikleri ezberliyor. Genel olarak analatik ve analize dayalı bir şey yok. Insanlar soru tipi ezberliyip geçiyor ve bilerek mezuna bırakanlar daha fazla ezberliyor.
Kısaca ezberlemenin şekli değişti yani bir şey yok gene gereksiz "ezber yok" adı altında ezber kısım.
OBP gene şöyle: özel okula gidip notları şişirip sonra YKS içinde daha iyi sıralama yapıyorlar OBP kalkmadığı sürece bir adalet yok.
Bence basit analiz temelli ve bilgiyi uygulama temelli olmalı. Merkezi sınav illa olucaksa.
Yoksa Avrupa ve ABD sistemi yani her üniversite kendi sınavını yapsın mantığı bana daha hoş geliyor.
Gene söz sizin gibi profesörlere ait ben eşit ağırlık seçtim birazcık daha matematikten anlasam ve fizik hocamız iyi olsa sayısal seçerdim.
Iyi "benchmark"
Sizin için yaratıcılığın tanımı nedir
Analitik düşünme kabiliyeti sadece matematik ve fizikle mi geliştirilir