Bu kelime-i şehadetin iki kelâmı birbirine şahid-i sadıktır ve birbirini tezkiye eder. Evet, uluhiyet nübüvvete bürhan-ı limmîdir. Muhammed aleyhisselâm, Sâni'-i Zülcelal'e zatıyla ve lisanıyla bürhan-ı innîdir.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ اَشْهَدُ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ Bu kelime-i âliye, üssü'l-esas-ı İslâmiyet olduğu gibi kâinat üstünde temevvüc eden İslâmiyet'in en nurani ve en ulvi bayrağıdır. Evet, misak-ı ezeliye ile peyman ve yeminimiz olan iman, bu menşur-u mukaddeste yazılmıştır. Evet, âb-ı hayat olan İslâmiyet ise bu kelimenin aynü'l-hayatından nebean eder. Evet, ebede namzet olan nev-i beşer içinde saadet-saray-ı ebediyeye tayin ve tebşir olunanın ellerine verilmiş bir ferman-ı ezelîdir. Evet, kalp denilen avâlim-i gayba karşı olan penceresinde kurulmuş olan latîfe-i Rabbaniyenin fotoğrafıyla alınan timsal-i nuraniyle Sultan-ı ezel'i ilan eden harita-i nuraniyesidir ve tercüman-ı beliğidir. Evet, vicdanın esrarengiz olan nutk-u beliğanesini cemiyet-i kâinata karşı vekâleten inşad eden hatib-i fasihi ve kâinata Hâkim-i Ezel'i ilan eden imanın mübelliğ-i beliği olan lisanın elinde bir menşur-u lâyezalîdir. Muhâkemat
Kat'iyen bil ki: Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi iman-ı billahtır. Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billah içindeki marifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en safi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir. Evet, bütün hakiki saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve safi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenab-ı Hakk'ı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envara, esrara ya bi'l-kuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakiki tanımayan, sevmeyen nihayetsiz şakavete, âlâma ve evhama manen ve maddeten müptela olur. Evet, şu perişan dünyada, âvâre nev-i beşer içinde, semeresiz bir hayatta; sahipsiz, hâmisiz bir surette; âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder. İşte bu âvâre nev-i beşer içinde, bu perişan fâni dünyada; insan, sahibini tanımazsa mâlikini bulmazsa ne kadar bîçare sergerdan olduğunu herkes anlar. Eğer sahibini bulsa mâlikini tanısa o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgâh dünya, bir tenezzühgâha döner ve bir ticaretgâh olur.
Allah razi olsun
Allah razı olsun hocam
Allah razı olsun hocam rabbim ilminizi bereketli kılsın Allahümme Amin
Rabbim ilminizi arttırsın hocam amin
Hikmetsiz konuşmaktan Allaha sığınırım.!
Allah ilminizi arttırsın ecrinizi kat kat versin amin
MaaşALLLAH SübhanALLAH, Hocam'..!! ALLAH Azze ve Celle razı olsun'..!! AMİİİN'..!!
Rabbim ecrinizi versin değerli hocam
Allah razı olsun
Allah subhanehu ve teâlâ razı olsun hocam
Elhamdülillah
Sübhanallah. Rabbim ilminizi arttırsın
Rabbim ilminize bereket versin
Allah swt razı olsun ilminize bereket Rabbim
Bu kelime-i şehadetin iki kelâmı birbirine şahid-i sadıktır ve birbirini tezkiye eder. Evet, uluhiyet nübüvvete bürhan-ı limmîdir. Muhammed aleyhisselâm, Sâni'-i Zülcelal'e zatıyla ve lisanıyla bürhan-ı innîdir.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
اَشْهَدُ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ
Bu kelime-i âliye, üssü'l-esas-ı İslâmiyet olduğu gibi kâinat üstünde temevvüc eden İslâmiyet'in en nurani ve en ulvi bayrağıdır. Evet, misak-ı ezeliye ile peyman ve yeminimiz olan iman, bu menşur-u mukaddeste yazılmıştır. Evet, âb-ı hayat olan İslâmiyet ise bu kelimenin aynü'l-hayatından nebean eder. Evet, ebede namzet olan nev-i beşer içinde saadet-saray-ı ebediyeye tayin ve tebşir olunanın ellerine verilmiş bir ferman-ı ezelîdir. Evet, kalp denilen avâlim-i gayba karşı olan penceresinde kurulmuş olan latîfe-i Rabbaniyenin fotoğrafıyla alınan timsal-i nuraniyle Sultan-ı ezel'i ilan eden harita-i nuraniyesidir ve tercüman-ı beliğidir. Evet, vicdanın esrarengiz olan nutk-u beliğanesini cemiyet-i kâinata karşı vekâleten inşad eden hatib-i fasihi ve kâinata Hâkim-i Ezel'i ilan eden imanın mübelliğ-i beliği olan lisanın elinde bir menşur-u lâyezalîdir.
Muhâkemat
Kat'iyen bil ki: Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi iman-ı billahtır.
Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billah içindeki marifetullahtır.
Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır.
Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en safi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir.
Evet, bütün hakiki saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve safi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz.
Cenab-ı Hakk'ı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envara, esrara ya bi'l-kuvve veya bilfiil mazhardır.
Onu hakiki tanımayan, sevmeyen nihayetsiz şakavete, âlâma ve evhama manen ve maddeten müptela olur.
Evet, şu perişan dünyada, âvâre nev-i beşer içinde, semeresiz bir hayatta; sahipsiz, hâmisiz bir surette; âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder.
İşte bu âvâre nev-i beşer içinde, bu perişan fâni dünyada; insan, sahibini tanımazsa mâlikini bulmazsa ne kadar bîçare sergerdan olduğunu herkes anlar.
Eğer sahibini bulsa mâlikini tanısa o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgâh dünya, bir tenezzühgâha döner ve bir ticaretgâh olur.
Allah razı olsun hocam
Allah razı olsun