2:10 CT uyuyamıyor 3:39 Ya sev ya terk et 7:13 Gizemli beyblade 9:30 Cürzon 10:10 12:36 Kırılan oyuncak 14:07 Yaramaz çocuk 15:03 Uzaktan kumandalı arabası olmayan Ömercan 16:12 Zengin zalim CT küçükken de zenginmiş 20:00 PlayStation dan paralar yatmış 20:41 Kinex 22:23 Eyvah 25:10 Küçük Nerd CS 25:36 Şanslı CS 25:52 Kinexlerin hakkını veremeyen CS 27:31 Ahh eski günler 28:10 İHANET 30:32 Mefta Hasan 30:57 Hasan öldü artık gelmeyecek 31:18 31:42 Zalimlik 32:45 Koleksiyon 35:03 Dandik oyuncaklar 37:08 Evet 39:50 Güçlü adam 42:20 Oley be 43:20 Çocuk olmak 45:38 Barbilere giden action man 47:46 İntikam 48:53 Alman Robocop 51:29 Masum olmayan robot 51:56 Sana neden çelik diyorlar 52:03 Eeehhh 52:2053:29 53:07 Kötü Çelik 54:31 Çeliknaz
Çelik robotlu yorumu okuduğunuzda duygulandım resmen. Bende de ondan vardı. Hatta hala masamın en uç köşesinde duruyor. Ama ben onunla fazla oynamazdım. Çıkardığı seslerden çok korkardım çünkü. Açık olduğu zaman sürekli 'ben Çelik, Arçelik ya sen kimsin?' diyip dururdu.Kapatırken de saçma sesler çıkarırdı. Şimdi özledim onu biraz. Gidip biraz ilgi göstereyim bari.
Bu bölümü kaçıncı keç izliyorum bilmiyorum ama hâlâ oyuncakları zalim ebeveynleri tarafından gasp edilen insanlar için çok fazla üzülüyorum. Sizin için yas tutmaya devam ediyorum dostlarım. Tramvalarınızı umarım atlatmıştırsınız.
Kocaman bi lego koleksiyonum vardı. Yapıp yapıp yatağımın altındaki plastik kutulara koyardım. Bi gün dışarı oyun oynamaya çıktım. Geri geldiğimde bütün legolarımın yerlerde kırık halde olduğunu gördüm. Odam çok büyük değil ama küçük de değildi ve buna rağmen odamın tamamı lego parçalarıyla kaplanmıştı. O gün legolara küstüm ve bir daha yapıp oynamadım. Onun yerine kardeşimle tek taraflı eğlenceler yaşadım.
Sanırım izlediğimde 6-7 yaşlarımdaydım. Asla aklımdan çıkmayan sahneleriyle "Who Framed Roger Rabbit"... Türkçesini Masum Sanık Tavşan Roger olarak çevirmişler ama filmde masum olan tek bir şey yoktu. Filmi izlerken sürekli çelişkiler yaşıyordum, tavşan ve çizgi film izlemek bir yandan hoşuma giderken bir yandan da tavşanın sapık sapık kırmızı elbiseli, tavşan mı insan mı olduğunu anlayamadığım kadına şehvetle yaklaşması ben de sanırım yanlış bir şey izliyorum hissiyatı yaratıyordu. Bir de kötü adam bunları yeşil asit gibi bi sıvıyla dolu varile atmaya çalışıyordu ama becerememiş ve sonunda adamın üstünden silindirle geçmişlerdi. Hem korkuyordum hem de hoşuma gidiyordu, ben fredinin kabusunu ve it (o) filmlerini de 6 yaşımda izlemiştim, sanırım ebeveynlerle ilgili sorgulama için geç kaldım. Şimdi benim de iki kızım var, biri 1,5 diğeri 5 yaşında, prenses gibi yetiştiriyorum, pamuklara sarıyorum ama sanırım okula başlayıp kendileri gibi 300 prenses daha olduğunu öğrenince yaşayacakları tramva, benim Roger Rabbit tramvamdan daha acı olacak... Not: Arçelik'de çalışıyorum, bize zamanında piyasanın 3 de 1 i fiyatına Çelik robotunu satmışlardı, evde duruyor kızlar arada oynuyorlar ama ben yine de riske atmayım hiç, gece mece yatmaya kalkarlar, size göndermek istiyorum, arada bakar oynatırsınız, hangi adrese yollayayım bir de hesap no rica Arçelik'ten paralar yatmadı olmasın. Sizi seviyorum :)
Fox kids'te andy'nin nesi var isimli bi çizgi fiilm vardı. İki arkadaş kasabalarında çevrelerine şaka yaparak kendilerini ilginç durumların içine sokarlardı. Çocukken anlamıyosun ama şimdi şimdi replikleri hatırlayınca anlıyorum ki ; o amerikan şakalarını nasıl güzel çevirirlerdi.
Bir film vardı. Böyle iki kahraman kapışıyordu. Sonra annelerinin adı aynı çıkıyordu, birinin annesi küçük yaşta ölmüş öbürününkü kaçırılmış filan. Yeşilçam drama filmiydi galiba. Hatırlayan söylesin lütfen.
Ben inanılmaz bir Nickelodeon müptelasıydım (zaten hayatta en zevk aldığım dizilerden biri olan Avatar'ı bana kazandırmıştı) Sabah, öğle ve akşam sürekli onu izliyordum. Arada sürekli kısa stop-motion çizgi filmler olurdu ve bir tanesini vardı ki, bir çocuk için zor unutulur türdendi. Konusunu bir ailenin yaşadığı olaylardan alıyordu ama mutlaka saçma sapan şeyler oluyordu. Mesela ailedeki babanın ayak mantarının canlanıp kaçması gibi. Küçükken beni en çok etkileyen ise ailenin kız çocuğunun yaşadıklarıydı. Bir keresinde aylarca yıkanmayıp saçında bir arka bahçe oluşturmuştu ve hatta annesi yemek yaparken havucu kızın kafasından koparıyordu, bir keresinde de kelebek olmak istiyorum deyip aylarca bir şeyin içinde kuluçkaya yatmıştı ve sonunda kelebek olarak çıkmıştı. Bizde de babam dağ yürüyüşleri yaptığından uyku tulumu vardı ve bende aylarca salonun ortasında onunla yatmıştım. Bazen yemeği bile orada yiyordum belki kelebek olurum diye (Ama bir süre bel ağrısı çektikten sonra onu da bıraktım .) İşte bana türlü türlü travmalar yaşatan bu şeyin adını hiçbir zaman öğrenemedim ve bilemedim. Ama hala ne zaman uzun süre banyo yapmasam, ne zaman birinin ayağında mantar görsem küçük küçük travmalar yaşarım. Teşekkürler Nickelodeon.
Ben bu olayi yasadigimda 9-10 yaslarindaydim korsan cd satanlarin allince kurup her yere dukkan actiklari zamanlar, bizde arkadaslarla para biriktirip film aliyoduk bir gun bir film aldik izliyoruz filmde adam her dakika sigara icip seytan olduruyodu kolundada alti uzun bir arti vardi( sonra ogrendik hac mis) biz bunu adamin fani olmustuk gece yatarken adam bizmisiz gibi hayal ediyoduk. Muhafazakar bir dedeye sahip olanlar bilir arkadaslarla camide oyun oynarsiniz bir gun biz yine camide oyun oynuyoruz seytan avlamacilik oyunun adi kolumuza o adamda olan sembolleri ciziyoruz ne yapiyosa yapiyoruz falan caminin imami riza abi geldi ne yapiyosunuz falan diye sordu bizde kotuluge karsi savasiyoruz dedik adam kizini doktorla evlendirmis teyze gibi sevindi sonra cok gecmeden riza abi vucudumuza cizdiklerimizi gordu hic sesini cikarmadi cikti gitti dedelerimiz disarda oturup dini sohbet ediyolar falan sonra yukari geldi haci dedem beni iki sopayla arti isareti yaparken gordu ve lawful good priest olan dedem birden chaotic evil oldu ve beni kovalayip dovmustu bastonuyla harikalar yaratiyordu adeta ondan sonra kendime bir soz verdim etrafta kimse yokken hristiyan ol john constantine yuzunden dayak yiyen tek cocuk benim galiba
90larda, hatta ilk yarısı olması gerek. Çok sevdiğim bir çizgi film vardı. Konusu ilkel zamanlarda geçiyordu yanlış hatırlamıyorsam. Kaslı güçlü uzun saçlı sarışın bir adam, her bölüm farklı farklı yerlerde, çeşit çeşit maceralar yaşıyordu. Ama beni etkileyen her bölümün sonundaki aynı sahneydi. Adam, bölüm sonunda her şey bitince, bıçağını çıkarıp bir taşın üstünde döndürüyordu ve bıçak hangi yönü gösterirse oraya doğru yolculuk ediyordu. Zaten bir Red Kid'in Lonesome Kawboy'lu bitişi bir de bu çizgi filmin bitişi beni benden alıyordu. Bense o dönemler her ne zaman annem ben dışarıdayken, bana "Umuuut, hadi eve!" diye seslense, etraftan hızlıca bulduğum bir dal parçasını bir taş üstüne koyup çevirip gösterdiği yöne doğru koşardım. Tabi bu koşular belli bir parabolik eğri ile apartmanın merdivenlerinde biterdi. Ta ki yeni bir macera için dışarı çıkıncaya kadar. İşte bu çizgi filmin ismini hafızamı ne kadar zorlasam da hatırlayamıyorum ve işin kötü tarafı daha hatırlayan biri çıkmadı karşıma. Edit: Şimdi yıllar sonra bir daha arayayım dedim ve çıktı karşıma. RAHANmış ismi!
Curzon nesnesi dünya üzerinde yalnızca bu videoda da kullanılmıştır. Tüm sırları CS bireye aittir. Onun dışında bu nesnenin varlığını kimse bilmemektedir. Söylentilere göre 21. yüzyılın en büyük efsaneleri arasındadır.
İzlediğim en absürt çizgi film sahnelerinden bir tanesi; Ayıcıklı falan bir grup bir maceraya atılıyorlar ve olayların sonuna doğru bir volkanın kenarındalar, volkan patlamak üzere, çok zor durumdalar. (Heyecan dorukta) Aralarından tanesi çıkıyor ve "HEY BENDE YANARDAĞDAN SON ANDA KURTULMA BİLETİ VAR" diyor ve uçan bir araç gelip bunları son anda kurtarıyor. :) Şu an Rick and morty gibi bir şaheserler varken belki hafif kaçar ama bu çizgi filmi yanılmıyorsam en az 25 sene önce izlemiştim...
Bir tane daha.. Nickelodeon bir çizgi filmde süper kahramanlardan bahsediyordu. (Sanırım Kene Adamdaydı) Süper Kahraman ve yeneklerini anlatırken bir kahraman gösterdi yıllar geçti hala unutamıyorum. Kahranın özelliği; Sahip olduğu yetenek sayesinde bütün gün televizyon izleyebiliyordu...
1997 doğumlu biri olarak 99 yapımı yeşil yolu ilk kez 6 yaşındayken tekrarında televizyonda denk gelmiştim.Film beni etkilemişti fakat asıl mevzu filmde tom hanksin yaşlılığını oynayan adama çok benzeyen birini semt pazarında görmüştüm.Fakat o zamanlar koskaca Dabbs Greer in semt pazarına gelmesi bana mantıklı gelmiş olacak ki hemen adamın yanına gidip filmdeki sahneye atfen "pipiniz nasıl amca" diye sormuştum.O sırada yanında alışveriş yapan eşi oldğunu tahmin ettiğim teyze ise bana "hiç utanman yok mu evladım" dedi.Ben de teyzeye "Sizin eşiniz pipisini adamlara elletiyor gene de utanmaz ben miyim?" deyip teyzenin sinirlendiğini görünce kaçmıştım.Olayı anneme ve babama anlatınca önce güldüler sonra da yaşlılara saygı konulu nutuk çektiler. Not:BİR ÖMÜR BOYU MUTLULUKLAR CT.
Abi belki popüler oldu ve sonradan bozdu ama Ben 10 çok iyi bir çizgi filmdi. Origin az çok biliyorsunuzdur , ilk bölümlerde ana kahramanımızın kol saatini ve süper güçlerini dünya üzerinde kahramanlık yaparken eğlendiğini fakat kolundaki saat yani Omitrix'in evren için ne kadar güçlü bir silah olduğunu ilerliyen bölümlerde öğreniyoruz sonrasında galaksiden Omitrix'in dünyada olduğunu öğrenen villianlar dünyaya gelip savaşıyordu en büyük galaksiler arası villian Vilgax'tı Ben'in amcası Tesisatçı denen Shield gibi bir gizli istikbarat üyesi çıkması gibi kuzeni Gwen'in mistik sanatları öğrenmesi gibi Omitrix'in Alien X karakterini ekleyip evrende gerçekliği değiştirmesi gibi çok iyi twistleri vardı ilk bir kaç sezonu gerçekten çok harikaydı.
Nickelodeon'da böyle oyuncaklı bir çizgi film / animasyon vardı. He-man'e benzeyen bir sarışın abi(tek net hatırladığım o) ve başka saçma sapan oyuncaklar vardı. Anlamsız bir şekilde çok korkuyordum o çizgi filmi izlerken, ama korkumun da üstüne gitmeye çalışıyorum, acayip merak ediyorum ne oluyor diye, işin ilginç tarafı, tamamen ingilizce ve ben o dönem sadece renkleri sayabiliyorum(kreşte o kadar öğretiyorlardı.) Sırf onu izlemek için gece gizli gizli kalkıp salonu iyice kontrol edip izleyip izleyip ağlıyordum korkudan. Bir gün kreşte "serbest oyuncak" günü yaptılar. Ben actionmanlerimden birini götürdüm. Burçin diye bir kız vardı, o da o çizgi filmde gördüklerime benzer bir oyuncak getirmişti. Oyuncağı görünce beni bir ter bastı, ateşim çıkıyor hissediyorum. Kıza anlamsızca "onu nerden buldun onu nerden buldun?!" diye bağırıyorum, kız da haliyle anlamsızca bana bakıyor. En son "Arthur (actionmanimin adı) göster gücünü, koru beni!" deyip kızın oyuncağına actionmanimi fırlatmıştım. Kızın oyuncağı kırıldı, kız üstüne ağlayarak beni öğretmene şikayet etti falan, ama hiç umrumda değildi, bir zafer kazanıp korkumu yenmiştim, o günden sonra da hiç izlemedim o çizgi filmi, adını zaten bilmiyorum, araştırmadım da, siz sorunca aklıma geliverdi, ne kadar salakmışım!
Tolga Şenel Senin dediğin animasyon action league. NICKELODEON DA KABLAM diye bir program vardı. Birkaç mini seriyi verdikleri. Mağara adamı Bob ve prometheus, loopy nin hayatı, ren and Stimpy felan vardı bu programın içinde.
Sene tahminen 2001 annemle babam sınıf öğretmeni ama Malatya'nın bi köyünde, dağın başında, insanlıktan çok uzakta bir yerde yaşıyoruz. Benim de o zamanlar tek eğlencem atari oynayıp televizyon izlemek. Çok eski tüplü bi televizyonumuz var ve tek kanal var o da TRT. Her gün tam annemlerin okuldan geliş saatinde başlardı o muazzam çizgi film. İlk kez aşkı o çizgi filmde tattım. Normal bir lise öğrencisi olan kız sihirle güçlenerek şeytanlarla savaşıyor sabah okuluna gidiyordu. Bi de onun sevgilisi gibi smokinli pelerinli dallama vardı onu da hiç sevmezdim, çok kıskanırdım. Kız özel güç kullanacağı zaman üzerindeki kıyafetler parçalanır yeni kostümü gelirdi ama hiçbir zaman o sahneyi net göstermediler, hiçbir zaman umduğumu göremedim. Sonra oradan taşındık, okula başladım bir daha da hiç izleyemedim. Yıllaaaar yıllar sonra lisedeyim, arkadaşım telefonunda anime izliyor. Gittim baktım ne izliyor diye. O'ydu, sarı iki topuzundna uzanan saçlarıyla, mavi gözleriyle... Ayrıca görüntü kalitesi de 720p'ydi. Hemen telefonu çektim adını sordum bana dedi ki Sailor Moon. Yıllar sonra ilk aşkımın adını öğrenmenin heyecanıyla eve koşup izlemeye başladım. Adını öğrenmemin üzerinden 3 yıl geçti, üniversiteye başladım, hala sıkılınca açar izlerim. NOT: Aq pelerinli zibidisinden şu an da nefret ediyorum.
Bi film vardı 1 kere denk gelmiştim. Sihirli bir ağacı kesip eşyalar yapıyorlardı. Film çok parçalıydı ve hepsi birbirinden bağımsızdı diye hatırlıyorum. Bi bölümünde dolap tarzı bişey yapıyorlardı bu ağaçtan. Kitap koyuyorlardı kapatıp açınca pasta oluyordu. Pastayı yiyen tüm bilgileri öğrenebiliyordu. Çok güzeldi. Yıllardır arıyorum hala adını bulamadım. Yazmışken şunuda yazayım; Fırat gölüne tekneyle gezmeye gitmiştik. Sene 2008-2009 civarları. Spiderman 3 yeni çıkmış teknenin en alt katında televiyonda oynuyor. Her şeyi bırakıp 3 saat o filmi izlemiştim. O filmin televizyona çıkması yıllar almıştı kendimi VIP gibi hissediyordum herkesten önce izlemiştim. Seni seviyorum Tobey
ARKADAŞLAR ARADAN NEREDEYSE 5 YIL GEÇTİ. BU CÜRZON NEDİR, NEREDE SATILIR, CÜRZON DENİLEN ŞEY ZAMAN VE MEKAN İÇİNDE CAN SUNGUR DIŞINDA BAŞKA TEK BİR İNSAN EVLADI TARAFINDAN GÖRÜLMÜŞ BİR ŞEY Mİ?! 15 YAŞIMDAN BERİ Bİ SORUNUN CEVABINI MERAK EDİYORUM. GELDİM 20 YAŞIMA, ARTIK ÜNİVERSİTE 2. SINIF ÖĞRENCİSİYİM, HÂLA ARA ARA TANIŞTIĞIM İNSANLARA SORARIM, BİR ALLAHIN KULU YOK ŞU CÜRZONUN NE OLDUĞUNU BİLEN.
Güneşin oğlu Esteban. Yıllarca aradım bulamadım. O çizgi film benim hayal gücümü ateşlemişti. Seneler sonra orijinal adının Mysterious Cities of Gold olduğunu öğrenince tekrar izlemiş, çocukluğuma dönmüştüm. Şimdi yeğenlerime izletiyorum.
Ben çocukken babam bana arada sırada çizgi film cd'leri alırdı, internetsiz bilgisayarda yapacak fazla bir şey olmadığından onları defalarca izlerdim.Bu cd'lerden biride Temel Reis'di. tabi cd korsan, pembe bir cd. üzerine kalemle Temel Reis yazılmış. sanırım tvde yayınlanan bölümlerden değildi,daha çok Uzun bir çizgisinema gibiydi. onu da birkaç defa izleyip çantaya kaldırdım. belki bir ay belki bir sene sonra cd elime geçti "Aaa ben bunu yine izlerim" deyip çizgi filmi izlemeye başladım. Yine temel reis çizgi filmi idi ama benim önceden hatırladığım çizgi film değildi. Alakası bile yoktu. Evde başka o renkte cd yoktu. Cd'yi oraya ben koymuştum, emindim. Babam başka bir temel reis cd'si alsa oraya koymuş olamazdı, üstelik üzerindeki el yazısı da aynıydı. O zamanlar "herhalde cd öbür tarafa doğru dönünce başka bölüm çıkıyor" falan demiştim. Şimdi ise akıl sır erdiremiyorum.
ben küçükken günde 6 saatimi çizgiflime ayıran bi çocuktum (şu an da 6 saat anime izliyom bir şey değişmedi ) yani evet gün benim günümdür dostlar az açılın bakem. geçen günlerde aklıma takılan sahnelerini çocukluğumdan hayal mayel hatırladığım bir çizgifilm vardı. ilk başta batman sanmıştım lakin değildi batmane benzeyen tek noktası vücudunun tamamını kaplayan siyah dar bir bodysuit giymiş olmasıydı(ip ucu 1). 6 yaşında ölduğum ve aşırı gerzek olmanın getirileriyle neden böyle giyindiğine anlam verememiştim zira diyer süper kahramanların aksine ne bir sembol ne bir pelerini vardı. arkasında imza olarak bir BIÇAK ( ip ucu 2) bırakıyordu. ayrıca aklımda kaldığı kadarıyla batman gibi zamazingoları vardı lensleri gördüğü herşeyi kaydediyordu. çok özellikli ajan arabası flan vardı ( ip ucu 3) ayrıca amerika değilde daha çok avrupa vari bir ülkede geçtiğini düşünmeme yol açıyordu çünkü her amerikan çizgifiliminin yaptığı amerika bayraklarını ota boka asma prensibini bu çizgifilmde göremiyordum( ip ucu 4) çizgifilm hakkında tüm hatırladıklarım bunlardı. sonra artık 17 yaşındaki bir yabancı dil öğrencisi olarak bilidiklerimin ingilizce bir özetini çıkartıp internete yazdım yaklaşık 40 dklık araştımamam ve 007 linklerini elemem sonucunda geride parıl parıl parlayan zafer vardı. DIABOLIK fransız yapımı 70ler sonrası çizgiroman olarak çıkmış ve popüleritesini takiben çizgifilim olmuştu. artık çocukluğumda hatırlıyamadığım tek çizgifilmi de öğrenmiş olmanın vermiş olduğu gururla sokaklarda özgüvenle yürüyorum ayrıca en sevdiğim çizgifilmde last air bender Dünya avatarın değerini anlayana kadar en iyi çizgifilm olduğunu bas bas bağarmaya devam edicem (POKEMON BEYBLADE ANİMEDİR [ANİMELERDE ÇİZGİFİLM AMA OLSUN ANİMEDİR])
İlkokulda sabahçıydım. Okulda geçirdiğim 6-7 saat tek motivasyonum eve gelince izleyeceğim çizgi filmdi. Bu çizgi film show tv'de yayınlanıyordu. Göbeğinde Z harfi olan bir adam(zorro değil tabii ki) insanların rüyalarına girip kabuslarla savaşıyordu, insanların huzurlu uyumalarını sağlıyordu. Allah rızası için bulun bu çizgi filmi.
Ben küçükken annem güzel sanatlarda okuduğundan bazen eve garip garip filmler gelirdi(arkadaşları verirdi). Neyse bir gün bir film getirdi arkadaşı vermiş, ismini de unutmuş tabi "Kukla Filmi" dedi. Ben de büyük bir heyecanla açıp izlemeye başladım. Evet bütün karakterler kuklaydı ama bir terslik vardı. Film çok karanlıktı(renk olarak). Ayrıca hiç de çizgi film gibi gözükmüyordu. Sonra birden bire diğer kuklalar bir başka kukla alıp üstündeki ipler yardımıyla bir yere bağladılar. Ve buna işkence etmeye başladılar. Tabi ben dehşete düştüm. Kukla adama bir şeyler soruyorlardı ve cevap alamadıkça daha da işkence ediyorlardı. Ben daha fazla dayanamayıp kapattım ve anneme götürüp bu çok korkunçtu ben bunu istemiyorum falan dedim. Sonradan öğrenmiştim o filmi anneme arkadaşı annem izlesin diye vermiş, annem de çok dinlemediğinden olsa gerek kukla lafı yüzünden bana vermiş. BURADAN BÜTÜN EBEVEYNLERE SESLENİYORUM; LÜTFEN ÇOCUKLARINIZA İZLETMEDEN ÖNCE FİLMLERİ BİZZAT İZLEYİN!
aynı film benimde çocukluğumun korkulu rüyası. tek bi cd de 2 film vardı. hatırlıyorum 1. film bitince hemen bu başlıyodu. kapatmak için uğraşırken elim ayağım dolaşıyodu. sen yazınca hatırladım filmin adı muhtemelen strings.
Yıllar önce bir çizgi filmin hastasıydım. Her sabah erkenden kalkar (kreşe falan gitmediğim için çocukluğumu evde çizgi filmler ile geçirmiştim ) mutfaktaki televizyona sırtıma yorganımı alır giderdim.Çok severdim o çizgi filmi ama bir sabah kalķtığım her sabah izlediğim dizi yerine ceylan belgeseli bulmuştum ekranda. Çok şaşırdım ve üzülerek annemlerin kalkmasını bekledim. Anneme sorduğumda oğlum o çizgifilm bitmiştir dedi ve birdaha hiç bulamadım o güzelim şeyi. Ta ki 2 sene önce yengemler İzmir'den Bursa'ya geldiklerinde anneme anlattığı şu olaya kadar " Ay kızzzzz benim oğlan bir çizgifilm izliyor sonra da evde gugugu gu gugugu gu diye bağırarak kafasını koltuklara vuruyor " diyene kadardı kafamda şimşekler çaktı, beynim su da beklemiş mutfak bezi kıvamına gelmişti bir anda.Sonra ansızın bir ampul yandı beynimde ve o çizgifilm Ağaçkakan Woody'di
Bundan yaklaşık 11-12 yıl önce cine5'de çıkardı. Karı koca ajanlardı mor deri kıyafetleri havalı motorları vardı, izleyebilmek için gece 5 gibi kalkmak gerekliydi. Gerçek miydi bilmiyorum ama öpüştüklerini veya sarıldıklarını falan hatırlıyorum bi çocuk olarak çok ilgimi çekmişti. Umarım hayal değilsindir bir gün seni bulup izlemenin umuduyla yaşıyorum güzel çizgi dizi (bilen hatırlayan varsa yanıtlasın )
Yaşanabilecek belki de en utanç verici olayı daha 10 yaşımdayken yaşadım. Televizyon izlemeye bayilirdim ve aynı zamanda televizyon benim için uçsuz bucaksız gizemlerle dolu bir uzay gibiydi. Özellikle annemle babam bir yere giderlerken babamın kilitledigi hotbird uydusu... O gün gizem sonlanacakti. Hava ölümüne yağmurluydu ve annemle babam ablami okuldan almak için aceleyle çıktılar. Aceleyle... Benim gizemli uzayimi keşfe çıkma vaktim gelmişti. Hotbird uydusunun bütün kanallarını sırayla gezmeye başladım. Hiç bilmediğim dillerde konuşan insanlar. Yemek programları filmler maçlar.. Heyecanim sonmek üzereydi ki o kanala denk geldim. Bir adam bir kadına bir şeyler yapıyordu ve ikisi de ciplakti. Öyle donup kalmış gözümü kırpmadan izliyordum. Ama unuttuğum öyle bir şey vardı ki. Bizim orası köy yeriydi ve her yağmurda elektrik kesilirdi. Bazen sebepsiz yere bile iki gün elektrik olmazdı. Ben hayatımın en büyük keşfinin ortasindayken yine kesildi lanet. Ve televizyon açıldığında en son açık olan kanal açılır. Elektrik annemler gelmeden gelmezse bitmistim. Tabi ki gelmedi. Babamlar gelir gelmez odama kaçtım. Uyuyormus gibi yaptım. Bütün gün odamdan çıkamadım. Annem geldi napiyosun dedi hastayım dedim yüzüne bakamadan. Sonra o stresle sabaha kadar uyumusum zaten. Annemle babam bana bu konuyla ilgili bir şey demedi ama 1 hafta sonra hotbird uydusu silinmisti
Ya bir çizgifilm vardı, oyun hamuruna benzeyen konuşan gemiler vardı. Hatta asker kamuflajlı dişi bir gemi vardı. Günde iki üç kere izliyordum, bende bağımlılık yapmıştı . hatırladığım bu bende VCD si vardı 6 yıl önce kayboldu. Filmin ismini çok atadım ama bulamadım. (Gemili filmin stüdyosundan patalar yattı.)
Sylvan diye İspanyol yapımı bir çizgi film vardı. Robin Hood düşünün ama bütün karakterler hayvan. Sylvan, Robin Hood'un tilki versiyonuydu. Kafasında tüylü şapkası, medieval taytı ve kılıcıyla aslında kötü karakter gibi gözüken ama aslında çok da kötü olmayan kralın şatosuna gizlice sızar; yine kendisi gibi tilki olan, hafiften acımasız ama güzel tilki prensesle aşk meşk yapar, kralın adamları(domuzumsu hayvanlar genelde) tam odayı bastığında prensesin ani satışına uğrayıp(gri bir karakterdi prenses) hemen pencereden atlar ve kaçardı. O kadar etkilenmişim ki 24 yaşındayım, kadın-erkek ilişkilerinde Sylvan ve prenses modundayım. Ona göre insanlarla tanışıp o modda ilişkiler yaşıyorum.
Çocukken en sevdiğim çizgi film Pembe Panter di . onun o kıvrak zekası ve değişik tavırları beni benden alıyordu. Bİr de küçükken Almanya'dan fazla yakın olmayan bir akraba gelmişti ve ailecek bir film izlemiştik onların getirdiği . Film Star Wars demişlerdi .O zamanlar 5-6 yaşlarındaydım . Tekrar tekrar izlememe rağmen o filmden hatırladığım sahneleri hiç bir Star Wars filminde bulamadım. Hala o filmin ne olduğunu aramaktayım .
Çok derinlerde kalan ama halen aklıma gelmişken ben ne izlemişim o yaşta dedirten bi diziydi Ürkünç İndiana (Eerie Indiana). Indiana şehrinin ufak bir kasabasında, gelişen garip olayları çözmek için ipuçları arayan; bölüm sonlarında da onlardan birini koleksiyonuna ekleyen bir çocuk ve başından geçenleri tüylerim diken diken seyrederdim. Çocukları asla yaşlanmasın diye tupperware de uyutan ölümsüz aile, kaybolan her şeyin ışınlandığı kayıp eşyalar bürosu, süt kutularında kayıp kızın ilanı, diş telleriyle köpeklerle anlaşan tip, atm deki histerik yapay zeka, yer yer kameraya takılan elvis-kocaayak-yeti fazlasıyla aklıma kazınmıştı.
İzleyip de hatırlayamadığım bişey yok ama bir anımı anlatmak istiyorum. Küçükken kuzenimin evlerinde jetix denen bi kanal vardı. Bigün beni çağırdı çok güzel bi çizgi film var gel beraber izleyelim diye neyse izledik çok sevmiştim. Bizde de o zamanlar kalçalı pc lerden vardı onun oyununu oynamak istemiştim. İsmi neydi neydi düşünürken " -Haalk ezeeer." Diye bağırdığını hatırladım . Evet aklımı seveyim googlea Halk Oyunları yazmıştım :') Folklor,Halay,Zeybek gibi şeyler çıkmıştı. Sonradan öğrendim ismini o gün benim için tam bir travmaydı
Ufak bir notla başlayayım: Amacım kesinlikle herhangi bir grup ve dinle dalga geçmek ya da o fikri yermek değildir. Yaşadıklarım ve anlatacaklarım sadece çocuksu bir saflığın vermiş olduğu yanılsamadır. Bu yaşımda bile kimseye bahsetmediğim bir şeyden bahsetmek istiyorum. Kaç yaşında olduğumu tam hatırlayamasam da 4 ten büyük 7 den küçüktüm sanırım.( Yeni evimize taşınmış ve daha okula başlamamıştım henüz) Televizyon karşısında elimde abimden kalan batman oyuncağını sıkı sıkı tutmayla gelen terin verdiği ıslaklıkla sabahın köründe kalkıp çizgi filmler izlerdim. Batman, bayblade, pokemon, looney toons vb. Bir gün o sabah başlayıp kahvaltıya kadar devam eden bütün çizgi filmleri her zamanki gibi izlemiştim. Fakat bu sefer doymamıştım. Bilgisayar gibi bir şeyin de sadece devlet dairelerinde olduğunu düşündüğüm zamanlardan bahsediyorum. Bunu göze alırsak bir sonraki çizgi film ta ertesi sabah izlenebilecekti. Çizgi film sınırını aşmanın vakti gelmişti ve kollarımı sıvayıp karasal yayın veren televizyonumuzun nokia 5110 ile yarışacak fizikte olan kumandasını alıp, çok büyük bir internet firmasının sisteminde açık arayan hacker gibi kanallar arasında dolaşıp o saatte de çizgifilm veren başka bir kanal aramaya başlamıştım. 50 kanal içerisinde aradığım şeyi bulamadım. Daha sonra 150 ye kadar giden televizyonumuzun 50 den sonraki karıncalı kanallarının arasına girdim. Bu katman benim için adeta deep webti. Asıl konudan uzaklaşmadan aradığım kanalı 90. kanallarda (bana göre deepweb 8. katman) bulmuştum. Bu bulduğum kanalı hatırlamıyorum. Zaferin verdiği sarhoşlukla o gün kendimi tatmin edecek kadar çizgi film izlemek için koltuğa uzandım. Birinci çizgi film çıktı. Uzun yıllar geçtiği için hatırlayamıyorum bile aşırı çirkin bir çizgi filmdi. İkincisi? O da aynı şekilde. 4. ve 5. çizgi filmden sonra bu kanalın yeryüzünde izlenmeye değmeyen en çirkin çizgi filmleri verdiğini anladım. Şimdiye kadarki çizgi filmleri hatırlamıyorum ama unutamadığım ve asıl hikayemden bahsedeceğim şimdi. Çizgi filmde transformers gibi bir kaç farklı güçte yaratıkların karşı karşıya gelip savaştığını hatırlıyorum. Fakat bu yaratıkların herhangi bir cihazla alakaları yoktu. Dolayısıyla transformers la da. Gel gelelim bu çizgi filmde yaklaşık 30 40 metre boyunda, uzun, ince, vücudu ağaç gövdesi gibi olan fakat tamamen alevlerden oluşan bir yaratık vardı. Ben o yaşıma rağmen fazlasıyla dini eğitimden geçmiş ve hala bu ahlakla ve eğitimle büyüyen bir çocuktum. (doğru ya da yanlış söz konusu bu değil.) O yaşlardaki soyut kavramları (tanrı) anlayamama durumu yaşıma özgü bir olaydı ve ben de bu alevli yaratığı o zamanlar Allah olarak görmüştüm. Artık her öğlen bu deep televizyondaki iğrenç çizgi filmler veren kanalı açıp Tanrıyı izliyordum. Çok geçmedi ve kanal bir kaç gün sonra deepwebten kalktı. (150 ye kadar gittim nafile) Benim kafamda nasıl bir tramva ve eşleştirme olduysa ben ilkokulda soyut kavramları öğrenesiye kadar tanrıyı bu yaratık zannettim. Daha ilerleyen yaşlarımda ise tanrı kavramının soyut bi kavram olduğunu anlamama rağmen hala Allah kelimesini duyduğum zaman aklıma bu garip alevli yaratık geliyordu. Bu bende tramvatik bir etki yarattı ve daha sonra internetle kavuştuğumda adını bilmediğim çizgifilmleri ararken aklıma bu Tanrılı (alevli yaratıklı) çizgi film geldi. Çok aradım ama bulamadım. Şimdi hatırlayınca bile bi garip oldum. Yani sonuç olarak hayatta sizi neyin etkileyeceğini bilemezsiniz. Beni etkileyen batman in kötülüğe karşı verdiği savaş değil, temel reis in ıspanak yemeyi özendirmesi değil saçma bir televizyon kanalında saçma bir çizgifilmde izlediğim ve tanrıyla bağlantı kurduğum alevli yaratık olmuştu.
Çok Amaçlı İnsan yok abi direk ghost rider gibi her tarafı alevler içerisinde olan bir şey düşün. Dediğin çizgi film kadar kaliteli çizimleri yoktu ayrıca benim bahsettiğimin.
O zamanlar 7-8 yaşındayım kar tatili ile sömestr tatili birleşmiş ve sabahları kanald'de sömestra özel bir cizgi film yayınlanıyor(büyük ihtimal anime) her neyse, her sabah erkenden uyanıp o parkurlu uzaktan kumandalı yarışların yapıldığı acayip heycan verici anime vari cizgi filmi izleyip oyuncak arabalarımı parçalıyordum(amacım o tip bir araba üretmekti) 15 gün boyunca gelen o cizgi filmi izledikçe evde mukavvadan parkur yapıp içinde 1-2 liralık kanserojen maddeden yapılmış arabaları iteliyordum ve daha hızlı olabilirsin ve motorlara bütün gücü yükle tarzı söylemlerle kendimi dünyanın içine sokuyordum, sömestr bitti cizgi film kayboldu bir dahada hiç bulamadım o seriyi ama bana kazandırdığı şey anime geeki olmamdı en azından bir adımdı benim için, sonra o dipsiz kuyuya girdim ve naruto izlemeye başladım...( bu arada o animeyi 4-5 sene boyunca aradım, ana karakterimizin abisi daha iyi yarışlar için evden kaçıyordu kardeş ise abisinin yolundan gidip yarışları kazanıyor ve parlıyordu arabalar çantalarda taşınıp laptopla verileri toplanıyordy fln fln)
8-9 yaşlarındayken evde tek başımaydım ve arkadaşlarla oynamak için anahtarıda aldım ve evden çıktım. Arkadaşlarla oyunlar oynarken evin biraz ilerisinde yerde bir cd buldum üzerinde hiçbir şey yazmıyodu ve bende içinde ne olduğunu merak ettim. içimdeki bir umut ta belki içinde animasyonlu bir film vardır diyordu herneyse ben o cd yi çocukluk merakıyla aldım ve eve götürdüm.CD yi, DVD ye taktım ve ayarlardan filmi başlattım keşke başlatmasaydım çünkü filmde ki ilk sahnede yataktaki çıplak kadınla eve yeni gelen bir adamın sevişmesiyle başladı. İleriye atladım ama gördüğüm sahne öncekinin daha beteriydi ve hızlıca filmi dvd den çıkarttım o cd yide kırıp camdan aşağı attım. Şok olmuştum daha 9 yaşındaydım ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordum.O gün ile ilgili en sevindiğim şey ise ailemin evde olmaması çünkü evde olsalardı o filmi izlemek için hep beraber oturucaktık ve ailecek pornografik bir film izleyecektik
O zamanlar altı yaşımda olduğumu varsayıyorum. Annemle babam bir düğün için evden gitmişlerdi. Abimden bana ilk kez kumanda boşa düşmüş; o odasında ergenliğinin ilk sancılarını çekerken, ben de gönlümce çocuk kanallarını turluyordum. Bir filmin başına denk geldim. Üç tane çocuk bir mezar gibi bir yerde bir tane meşale bulmuşlardı. Bu meşale dileğinizi yerine getiriyordu. Başta şişman ve siyahi karakter kendini fıstık ezmesine gömünce (Çok şişman bir çocuktum.), bu filme o an bağlanmıştım. Çocuklar: oyuncak, çikolata vb. bir sürü şey diliyorlardı. Ben bu kadar güzel bir filmin bana travma yaşatacağını tahmin etmemiştim. Çocuğun biri ebeveynlerine kızıyordu. O zaman en saçma dileğini diledi. "KEŞKE BÜYÜKLER OLMASA" başta iyi gibi gözükse de tün büyükler yok olmuştu. Film ilerledikçe, benim mutluluğum sancılı bir hüzne dönüştü. Aileler yoktu. Ben zaten aileye, özellikle anneye çok bağlı bir çocuktum. Keza hâlâ öyle bir bireyim. Çocuklar ailelerini geri getirmeye çalışsa da getiremiyorlardı. Çünkü çok kötü dilek dilenirse iyi dilek dilenemiyordu. Çocuğun hoşlandığı bir kız ondan iki yaş falan büyüktü onunda kolları yok olmaya başlayınca ben de film koptu. Annemler eve gelene kadar ağlamıştım. O günden sonra sadece ölümü düşünmeye başladım. Geceleri annemler ya uykularında ölürse diye düşünüp, korkudan uyuyamıyordum. Bu film bana korkuların en temelini yani ölüm korkusunu aşılamıştı. Adını hatırlamam, belki de kötü bir filmdi ama benim için değeri ölçülemez. Not: Şimdi Felsefe bölümünde okuyorum. Ölümün ne kadar hayatı zorlaştıran bir düşünce olduğunu tecrübe etmiş biri olarak, elimde kalan günlerimi en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Ölüm korkusundan uzaklaşmış ataraksia'a(ruh dinginliği) yakınlaşabilmek için.
5,6 yaşlarındayım, anaokuluna gidiyorum. Bizimde anaokulunda günlük televizyon saatimiz var uyku saatinden hemen önce. Genelde böyle saçma kuklalı falan şeyler izlerken bir hafta bize 6-7 bölümlük dizi gibi bir şey izlettiler. Dizide işte bir zengin bir adam var adamın oğlunun gözleri bozuk, adamda elemanlarını bir köye gönderip oradaki çocukların gözlerine baktırıp uygun gözlü birini bulmaya çalışıyor. Sonra bir kız buluyorlar kizin sadece dedesi var. Dedesiyle bu kızı alıp kendi evlerine getiriyorlar ve onlara çok iyi davranıyorlar. İşte kıza çok güzel kıyafetler oyuncaklar falan veriyorlar tabi sonra kızın dedesi birşeyler olduğunu anlıyor ve gitmek istiyor ama gondermiyorlar. Sonra adam her gün odasindaki demirli camın önünde kitap okuyorum bahanesiyle bir şeyle her gün demiri kesmeye çalışıyor ve sonunda kesip kızla kaçmaya çalışıyor tabi kız istemiyor ve bir şekilde bunları yakalıyorlar. Adamı böyle demir parmaklıklı bir yere sokup vuruyorlar kızı da acil bir şekilde ameliyata alıp kızın gözlerini alıyorlar ve evet ameliyat sahnesinde izledik. Sonra da kızı o şekilde köyüne gönderiyorlar. Tabi biz bunu izlediğimizde çok ağladık daha da garip olanı kızın ismiyle benim ismim aynıydı ve anaokulu arkadaslarim sanki ben o kizmisim gibi bakıyorlardı. Ben de filmden aşırı derecede etkilenmiştim. Geceleri uyuyamıyordum, hiç bir yere yalnız gidemiyordum(yan odaya bile). Sonra annemler bunu fark edip anaokuluyla konuşmuşlar ve anaokulu demiski "Aaa neden öyle etkilenmiş ki! Hiç de öyle bir şey değildi" Dahada garibi cidden benim dışımda kimse o filmden etkilenmemis. LAN 5 YAŞINDAYDIM ADAM ÖLDÜRMELİ(Kİ ADAMIN GÖZÜ AÇIK ÖLMÜŞTÜ HİÇ UNUTMAM), GÖZ AMELİYATLI PSİKOPAT BİR ŞEY İZLETMİŞTİNİZ NASIL ETKİLENMİYİM!!! SAĞOLUN ÇOCUKLUK TRAVMAM İÇİN! HALA BİR YERE TEK BASİMA GİDERKEN MAL GİBİ KORKUYOM! Ay gene sinirlendim. Her neyse o günlerden sonra filmlerden hemen etkilenmeye başladım. Hala annem bir film izlerken etkilencem hemen diye korkar. Neyse bu da böyle bir anımdır.
Çocukken hiç "şu saatte şu var oturup izliyim" şeklinde çizgi film izlemedim. Evde olduğum zamanlarda baya geçip 2-3 saat aralıksız binge watch yapardım, tek izlediğim kanal da Fox Kidsdi (sonradan Jetix olmuştu). Xmen, spiderman, ironman (bence ironman baya çöptü), kene, afacan louie, çılgın korsan jack ve niceleri art arda yayınlanırdı. Bunların çoğunu inanılmaz bir keyifle seyrederdim ki lise hatta üniversitede bile arkadaşlarımla bunların muhabbetlerini yaptım. Bu çizgi filmlerin en güzel tarafı inanılmaz güzel bir Türkçe dublajları olmasıydı. Hatırladığım en iyi laf Spidermanin bir bölümünde Blade, Spiderman'in üzerine sarımsak gazı sıkıyordu ve Spiderman de öksürerek; "Bana sarımsak sıktın! Neyim ben mantı mı?" diyordu, orjinalinde ne diyodur bilemiyorum ama mükemmel bir çeviri gerçekten. Bu ve bunun gibi lafların esprisi hala arkadaş çevremde yapılır.
Brocodile Replikler hakikaten iyiydi :) Bir bölümde Flash Spiderman kostümü giyiyordu Kingpin'in adamları yanlışlıkla onu götürüyorlardı. Gerçek Spiderman gelince diyalog şöyleydi Kingpin'in askeri: Bu Spiderman!İki taneler! Spidrrman: Kutlarım seni, saymayı biliyorsun. Bir de eğitim sistemi berbat derler.
Abi işte haftalardır beklediğim konu .. Ben 5. sınıfa giderken kanal D nin gündüz kuşağında başlayan bir çizgi film serisi vardı "MONSTER RANCHER" adında ki bu ismi yıllar sonra çok arayıp zar zor buldum. Konusu itibari ile esas oğlan oynadığı oyunun dünyasına çekilir ve oyun evreninde o evrene hükmetmek isteyen kötü bir ruh veya yaratık vardı. Ama tematik olarak ölen canavarlar bir diske dönüşüyor ve bir tapınakta bebek halinde tekrar diriltilebiliyordu. Benimse içime işleyen en büyük konusu bu çizgi filmde özgürlük ve barış uğruna kendini feda eden canavarlar öldüğünde çok duygusal bir müzik çalardı ve sahne o kadar dramatik işlenir ve o kadar güzel mesajlar verilirdi ki arkadaşlık,özgürlük ve barış adına müziğinde hüznüyle beraber her o müzik çaldığında hüngür hüngür ağlardım. Daha sonra yaş 25 oldu tabi ben seriyi tekrar bulup geçen sene tekrar izlemeye başladım ve o sahnelerde aynı etkiyi yaratacak mı diye çok merak ederek izliyordum. Gerçekten de izlediğimde boğazım düğümleniyordu o sahnelerde yine ..Yine gözlerim doluyordu. TH-cam'a "MONSTER RANCHER SAD " yazdığınızda müzik çıkıyor. İşte böyle .. Burdan bu seriyi izleyenlere selam ediyor ve beraber ağladığımız günlerin anısına kadeh kaldırıyorum.
Yaw böyle japon çizgi filmi gibiydi ama tam böyle değildi yani bit tane çoçuk vardı her bölüm çoçuğa bir koyuyorlardı(nedenini bilmiyorum)çoçukta gökyüzüne uçup yıldıza dönüşüyordu geri döneceğğğmmm diye bağırırken , tam bir başyapıttı.
Küçükken çok kısa bir süreliğine televizyonda yayınlanan ama daha sonrasında bir daha adını sanını duymadığım bir çizgi film izlemiştim. iki genç ajan karakter, sürekli olarak kırmızı trençkot, büyük bir şapka ve sivri topuklular giyen dünyanın en büyük hırsızı kabul edilen bir kadını arıyorlardı. Her bölüm kadının etrafta bıraktığı ipuçlarından kadını buluyor bölümün sonunda da kadını bulup ellerinden kaçırıyorlardı. O yaşlarda o kadına resmen aşık olmuştum. Hayatımda gördüğüm en güzel kadınlardan biriydi. Her gün heyecanla o çizgi filmin yayınlanacağı saati bekliyordum. Ama dediğim gibi bir gün çizgi film yayından kaldırıldı ve bir daha da geri dönmedi. Ta ki bundan bi 6-7 yıl sonra bir gün arkadaşımla eski çizgi filmlerden bahsedip, TH-cam'da o çizgi filmlerin videolarını izlediğimiz güne kadar. Bi anda yanda ki videolarda o kadını gördüm. Bi anda beynimden vurulmuşa döndüm. Onu izlediğim günler gözümün önünden film şeridi gibi geçmeye başladı. Çocukluk aşkım karşımda duruyordu. Çizgi filmin adını da böylece öğrenmiş oldum: Where on Earth is Carmen Sandiego? Tekrar açıp izlemeye başladım. Ve bugün bile Carmen Sandiego'yu hayatımda gördüğüm en güzel kadınlardan biri kabul ederim. Şuraya da introsunu bırakayım: th-cam.com/video/CGufyFt6zQc/w-d-xo.html
The Addams Family korkunç sayılacak tüm klişeleri fazlasıyla eğlenceli hale getirmiş mükemmel bir kült yapımdı kanımca. O siyah tatlış universe'e çok özenmiş olacağım ki, karakterleri canlandırmaya çalışıyordum.Yeri geliyor saçlarımla suratımı kaplayıp gözlük takıp dizideki o saçtan kuzenleri gibi ibibik ibibik (copyright free sound effect of aptal youtuber) konuşuyordum. Yeri geliyor saçlarım iki yandan örülü, siyahlar içinde her şeyden nefret ediyorum triplerine giriyordum. Keşke kırmızı ojeli el şeklindeki sabunluğu kırıp parkeyi çizerek pıtı pıtı yürütmeseydim. Annem The Addams Family ruhundan hiç anlamıyormuş...
Abi müthiş örneğim var.Canlı hayat diye bir film vardı sanırım benden başka kimse bilmez.Ailesi ölüp başkasının yanına evlatlık verilen canın hikayesini anlatıyordu.Lan ne ağlamaklı olmuştum.Dahada örneğini görmedim
Uzun yıllar önce. Ne kadar uzun yıllar? Şöyle ki, sınıfta herkes "öğretmenım tuvalete gidebilir miyim? " deyip gidiyo dıye , benım de papağan gibi aynını söyleyip ,sınıftan çıkıp etrafa bakınıp "ee benım tuvaletım yok ki " deyip ,geri döndüğüm. hemen sonra da gerçekten çok sıkışıp ,ders sonuna kadar çükümün kangren olduğu ya da annem "peşine adam taktım doğruca okula git " dediğinde tekte inandığım yıllardan bir gün , tv de herhangi bir çizgi film arıyordum ve bir çocuk ve yaşlıca bir adamın ,bir adadan kaçtığı , 2 boyutlu bi çizgi film bulmuştum. Biraz kasvetlı bi havası vardı. Çocukla beraber ;garip garip malzemeler toplayıp doğru zamanı beklıyolardı ve devasa kuşların bacaklarına gizlice kendilerini bağlayıp adadan kaçıyolardı . Zamanında benı epey etkiledi. O sahne kalmış aklımda sadece. hangi kanal ,hangi stüdyo hiçbişey bilmiyorum tabi ki de.
Küçükken Jetix miydi, Nickelodeon muydu neydi, birisinde değişik hayal dünyasına sahip bir dizi izlemiştim.Dizideki başrol oynayan koca kafalı çocuk,üç tekerlekli bir bisiklete biniyordu.Biraz da kendimle özleştirdim belki de patates gibi kafam var :D Garip garip, Kubrick'in The Shining filmindeki tarzında(ya da ben öyle hatırlıyorum) bir atmosfere sahipti.Başlarına tuhaf tuhaf olaylar gelirdi( Örneğin;yüzme kursuna gidilen bölümde suyun altında nefesi geliştirebilmek için, kafayı suya sokup baloncuklar çıkarma çalışması sırasında, amcasının sadece beline kadar suya girip balon çıkarabilmesi çocuğu hayretler içerisinde bırakır ve eğlendirirdi,ayrıca garip garip yaratıklar hayvanlar vardı dizinin içinde ve hep bir etkileşimde bulunulurdu) Ben bu diziyi izlerken bir süre sonra kafam tamamen uçmuş artık delirmiş gibiydim.Kadıköy'de ailemle birlikte yürürken yolda oraya buraya,cama falan yapıştırılan sülük gibi oyuncaklar vardı.Ondan almıştım o dizide gördüğüm gibi bir yılana benziyordu.Oraya buraya kamçı atar gibi atıyordum.Bir gün evde annemin konken günü vardı.Birlikte anneannemin arkadaşlarıyla kendi arkadaşlarıyla oturup kağıt oynuyorlardı ve bu haftaki sıra ondaydı.Okuldan eve geldiğim gibi o sülük oyuncağımla oynamaya başlamıştım.Oraya buraya savuruyordum yine.Gelen misafirler beni çağırdığında sülüğümle birlikte salona gittim,onlarla konuşurken nasıl olduğunu hatırlamadığım bir şekilde herhalde oynama arzusuyla yanıp tutuştuğumdan sülüğü bir kadının suratına "şılaak !" diye atmıştım.Kadın da çığlık atıp "Bu ne biçim çocuk be !" diye bağırmıştı.Annem çok sinirlendi aldı sülüğümü arka balkondan aşağıya fırlattı, gidip aramama rağmen bulamadım çünkü oturduğumuz yerin arkası ağaçlık bir araziydi.O zamandan beri de o diziyi izlemedim,adını zaten bilmiyorum, araştırmadım da hiç.
Benim izlediğim çizgi film bir tane çocuk ,robot ,kız ve garip bir yaratık insan vücudunda geziyorlardı. Sanırım vücudunuza girip vücudunuzu inceliyor. Bir keresinde o çocuk vücududda yanlışlıkla bir şey yapmış ben öksürmüştüm ve sevinçten çığlık ,çığlık attım artık hayallerim gerçek olmuştu onlar genelde bizi hapşurtuyor ve mekikleriyle kaçıyorlardı. Ben ise sevinçli idim çünkü artık onları burnumdan çıkar çıkmaz yastıkla düşürüp robotlarını hizmetçi olarak istiyordum. Eh bide kız var mekiği saymıyorum ama o çocuk için ne yapacağıma hiç karar verememiştim yaratıklada oyun oynardım. Pusuyu kurdum elimde yastık daracık bir yerdeyim kendimi hapşurtuyorum ama mekik yok bildiğiniz travma oldu hele kız gitti ya bir daha o programı izlemedim.
Tam hatırlamıyorum ama ben küçükken bir Spiderman çizgi filmi vardı. Onu delice çok izlerdim. Bi gün yine çizgi filmimi izleyip uyudum, gece yattığımda bir baktım ki karşımda Spiderman bana bakıyor ama hiç hareket etmiyor sadece bana bakıyor o kadar korktum ki annemler iyi yanına koşarak gittim ama ilginç olan şey o gün yastığımı iyice duvara yaslayıp uyumuştum o günden beri asla yastığı duvara yakın yatamıyorum öyle bir şey olarak kaldı bende. Yıllar geçti büyüdüm odamın duvar kağıdının bir kısmını çizgi roman kapaklı kağıt yapmak istedim annem ise “Hayır! Olmaz sonra geceleri çok korkuyorsun.” Dedi. Üzücü abilerim üzücü
Millet yılbaşına sevgilisiyle giriyor ben bu bölümü beşinci defa izleyerek giriyorum.
Öyle bir baktı ki yüzüme giderken yaralı yaralı,ben ömrümde bu kadar yıkılmamıştım.
thats deep
Bruh
sevgilin olunca da bir şey değişmiyor oturup sevgilimle izliyoruz
@@jaklaban what a chad
2:10 CT uyuyamıyor
3:39 Ya sev ya terk et
7:13 Gizemli beyblade
9:30 Cürzon 10:10
12:36 Kırılan oyuncak
14:07 Yaramaz çocuk
15:03 Uzaktan kumandalı arabası olmayan Ömercan
16:12 Zengin zalim CT küçükken de zenginmiş
20:00 PlayStation dan paralar yatmış
20:41 Kinex
22:23 Eyvah
25:10 Küçük Nerd CS
25:36 Şanslı CS
25:52 Kinexlerin hakkını veremeyen CS
27:31 Ahh eski günler
28:10 İHANET
30:32 Mefta Hasan
30:57 Hasan öldü artık gelmeyecek 31:18
31:42 Zalimlik
32:45 Koleksiyon
35:03 Dandik oyuncaklar
37:08 Evet
39:50 Güçlü adam
42:20 Oley be
43:20 Çocuk olmak
45:38 Barbilere giden action man
47:46 İntikam
48:53 Alman Robocop
51:29 Masum olmayan robot
51:56 Sana neden çelik diyorlar
52:03 Eeehhh 52:20 53:29
53:07 Kötü Çelik
54:31 Çeliknaz
*İhanet*
OHA 1 SAAT LAN BUNU EKONOMIK KULLANMAM GEREKECEK 1 haftaya yayarim ben bunu
ben 2 gune yayabildim yaa
4. Günde bitti :(
@@123574596 Ben 1 yıla yaydım
@@yusufturgut8460 ohamk
Hala devam, selamlar saat sabahin 4u
Çelik robot hikayesi bu serinin en komik olaylarından biri hiç şüphesiz. Saat geç olmasaydı kahkaha atacaktım
Dakka kaç acaba?
@@saidmertknkloglu6438 48:35
Çelik robotlu yorumu okuduğunuzda duygulandım resmen. Bende de ondan vardı. Hatta hala masamın en uç köşesinde duruyor. Ama ben onunla fazla oynamazdım. Çıkardığı seslerden çok korkardım çünkü. Açık olduğu zaman sürekli 'ben Çelik, Arçelik ya sen kimsin?' diyip dururdu.Kapatırken de saçma sesler çıkarırdı. Şimdi özledim onu biraz. Gidip biraz ilgi göstereyim bari.
Bu bölümü kaçıncı keç izliyorum bilmiyorum ama hâlâ oyuncakları zalim ebeveynleri tarafından gasp edilen insanlar için çok fazla üzülüyorum. Sizin için yas tutmaya devam ediyorum dostlarım. Tramvalarınızı umarım atlatmıştırsınız.
eğitimsiz aileler ...
5. günün şafağında TH-cam'a bakın...
Bu şafaktan sonra biz mi bakalım
yoksa şafak mı bize baksın
CS'nin sesi böyle daha güzel sjdsajdhadskj
Bazen sadece Ömercanı izlemeye başllıyorum, böyle garip garip kafa hareketleri, birşeylere şaşırması falan kafadan bi 20 dakika kitleniyorum.
Kocaman bi lego koleksiyonum vardı. Yapıp yapıp yatağımın altındaki plastik kutulara koyardım. Bi gün dışarı oyun oynamaya çıktım. Geri geldiğimde bütün legolarımın yerlerde kırık halde olduğunu gördüm. Odam çok büyük değil ama küçük de değildi ve buna rağmen odamın tamamı lego parçalarıyla kaplanmıştı. O gün legolara küstüm ve bir daha yapıp oynamadım. Onun yerine kardeşimle tek taraflı eğlenceler yaşadım.
6 sene oldu curizon diye birşey hala yok
7
Bu uyku düzenini oturtmaya çalışan binlerce insana yapılan bir hakarettir
GEEKYAPAR KENDİNE GEL !!1!!
Katılıyorum yorumun üstüne 2 ay geçmiş saat 7,21 biraz önce annem tarafından basıldım neden uyumadığım sorgulandı :D
Dostum bu yorumu yüzüncü okuyuşum.
@@haisenat7286 benim de
Sanırım izlediğimde 6-7 yaşlarımdaydım. Asla aklımdan çıkmayan sahneleriyle "Who Framed Roger Rabbit"... Türkçesini Masum Sanık Tavşan Roger olarak çevirmişler ama filmde masum olan tek bir şey yoktu. Filmi izlerken sürekli çelişkiler yaşıyordum, tavşan ve çizgi film izlemek bir yandan hoşuma giderken bir yandan da tavşanın sapık sapık kırmızı elbiseli, tavşan mı insan mı olduğunu anlayamadığım kadına şehvetle yaklaşması ben de sanırım yanlış bir şey izliyorum hissiyatı yaratıyordu. Bir de kötü adam bunları yeşil asit gibi bi sıvıyla dolu varile atmaya çalışıyordu ama becerememiş ve sonunda adamın üstünden silindirle geçmişlerdi. Hem korkuyordum hem de hoşuma gidiyordu, ben fredinin kabusunu ve it (o) filmlerini de 6 yaşımda izlemiştim, sanırım ebeveynlerle ilgili sorgulama için geç kaldım.
Şimdi benim de iki kızım var, biri 1,5 diğeri 5 yaşında, prenses gibi yetiştiriyorum, pamuklara sarıyorum ama sanırım okula başlayıp kendileri gibi 300 prenses daha olduğunu öğrenince yaşayacakları tramva, benim Roger Rabbit tramvamdan daha acı olacak...
Not: Arçelik'de çalışıyorum, bize zamanında piyasanın 3 de 1 i fiyatına Çelik robotunu satmışlardı, evde duruyor kızlar arada oynuyorlar ama ben yine de riske atmayım hiç, gece mece yatmaya kalkarlar, size göndermek istiyorum, arada bakar oynatırsınız, hangi adrese yollayayım bir de hesap no rica Arçelik'ten paralar yatmadı olmasın. Sizi seviyorum :)
Damla Yıldıztekin abla çok iyisin be :) arkadaşlar beğenin de yukarı çıksın haftaya o robotu görmek istiyorum :))
Abla hangi Arçelikde çalışıyorsun bende buzdolabında çalışıyorum
Fox kids'te andy'nin nesi var isimli bi çizgi fiilm vardı. İki arkadaş kasabalarında çevrelerine şaka yaparak kendilerini ilginç durumların içine sokarlardı. Çocukken anlamıyosun ama şimdi şimdi replikleri hatırlayınca anlıyorum ki ; o amerikan şakalarını nasıl güzel çevirirlerdi.
Berkem Vural EVEEEEEEET LAAAN
hesap lütfen
ah be en sevdiğimdi
Bölümlerini hala izleyebilirsiniz.
Benimde aklıma ilk gelen bu olmuştu aslında.
Bir tane program vardı zamanında böyle 3 şüşko oturup muhabbet çeviriyorlardı falan
Bir film vardı. Böyle iki kahraman kapışıyordu. Sonra annelerinin adı aynı çıkıyordu, birinin annesi küçük yaşta ölmüş öbürününkü kaçırılmış filan. Yeşilçam drama filmiydi galiba. Hatırlayan söylesin lütfen.
Hayyatan Bezmiş Ezik Yok ya ona benziyor ama değil :)
Bevese
batman vs superman lan o
Ömer çip
Bir gece ansızın gelebilirim...
Neğğğğğ??
Ben inanılmaz bir Nickelodeon müptelasıydım (zaten hayatta en zevk aldığım dizilerden biri olan Avatar'ı bana kazandırmıştı) Sabah, öğle ve akşam sürekli onu izliyordum. Arada sürekli kısa stop-motion çizgi filmler olurdu ve bir tanesini vardı ki, bir çocuk için zor unutulur türdendi. Konusunu bir ailenin yaşadığı olaylardan alıyordu ama mutlaka saçma sapan şeyler oluyordu. Mesela ailedeki babanın ayak mantarının canlanıp kaçması gibi. Küçükken beni en çok etkileyen ise ailenin kız çocuğunun yaşadıklarıydı. Bir keresinde aylarca yıkanmayıp saçında bir arka bahçe oluşturmuştu ve hatta annesi yemek yaparken havucu kızın kafasından koparıyordu, bir keresinde de kelebek olmak istiyorum deyip aylarca bir şeyin içinde kuluçkaya yatmıştı ve sonunda kelebek olarak çıkmıştı.
Bizde de babam dağ yürüyüşleri yaptığından uyku tulumu vardı ve bende aylarca salonun ortasında onunla yatmıştım. Bazen yemeği bile orada yiyordum belki kelebek olurum diye (Ama bir süre bel ağrısı çektikten sonra onu da bıraktım .)
İşte bana türlü türlü travmalar yaşatan bu şeyin adını hiçbir zaman öğrenemedim ve bilemedim. Ama hala ne zaman uzun süre banyo yapmasam, ne zaman birinin ayağında mantar görsem küçük küçük travmalar yaşarım. Teşekkürler Nickelodeon.
aa evet hatırlıyorum hatta bir kere tabiat ana ile bowling oynamıştı :D
Çizgi filmin ismi life with loopydi. Şimdi hatırladım baya saykoydu ya :D
Kızın saçları mavi falandı bide bi erkek kardeşi vardı galiba
Evet evet, adını aratıp suratları görünce ne kadar creepy olduğunu daha iyi hatırladım..
Ben de bunu yazdım da OHA BE SONUNDA BE NE OLDUĞUNU ÖĞRENDİM BE
Rahatladım
Ben bu olayi yasadigimda 9-10 yaslarindaydim korsan cd satanlarin allince kurup her yere dukkan actiklari zamanlar, bizde arkadaslarla para biriktirip film aliyoduk bir gun bir film aldik izliyoruz filmde adam her dakika sigara icip seytan olduruyodu kolundada alti uzun bir arti vardi( sonra ogrendik hac mis) biz bunu adamin fani olmustuk gece yatarken adam bizmisiz gibi hayal ediyoduk. Muhafazakar bir dedeye sahip olanlar bilir arkadaslarla camide oyun oynarsiniz bir gun biz yine camide oyun oynuyoruz seytan avlamacilik oyunun adi kolumuza o adamda olan sembolleri ciziyoruz ne yapiyosa yapiyoruz falan caminin imami riza abi geldi ne yapiyosunuz falan diye sordu bizde kotuluge karsi savasiyoruz dedik adam kizini doktorla evlendirmis teyze gibi sevindi sonra cok gecmeden riza abi vucudumuza cizdiklerimizi gordu hic sesini cikarmadi cikti gitti dedelerimiz disarda oturup dini sohbet ediyolar falan sonra yukari geldi haci dedem beni iki sopayla arti isareti yaparken gordu ve lawful good priest olan dedem birden chaotic evil oldu ve beni kovalayip dovmustu bastonuyla harikalar yaratiyordu adeta ondan sonra kendime bir soz verdim etrafta kimse yokken hristiyan ol john constantine yuzunden dayak yiyen tek cocuk benim galiba
90larda, hatta ilk yarısı olması gerek. Çok sevdiğim bir çizgi film vardı. Konusu ilkel zamanlarda geçiyordu yanlış hatırlamıyorsam. Kaslı güçlü uzun saçlı sarışın bir adam, her bölüm farklı farklı yerlerde, çeşit çeşit maceralar yaşıyordu. Ama beni etkileyen her bölümün sonundaki aynı sahneydi. Adam, bölüm sonunda her şey bitince, bıçağını çıkarıp bir taşın üstünde döndürüyordu ve bıçak hangi yönü gösterirse oraya doğru yolculuk ediyordu. Zaten bir Red Kid'in Lonesome Kawboy'lu bitişi bir de bu çizgi filmin bitişi beni benden alıyordu.
Bense o dönemler her ne zaman annem ben dışarıdayken, bana "Umuuut, hadi eve!" diye seslense, etraftan hızlıca bulduğum bir dal parçasını bir taş üstüne koyup çevirip gösterdiği yöne doğru koşardım. Tabi bu koşular belli bir parabolik eğri ile apartmanın merdivenlerinde biterdi. Ta ki yeni bir macera için dışarı çıkıncaya kadar.
İşte bu çizgi filmin ismini hafızamı ne kadar zorlasam da hatırlayamıyorum ve işin kötü tarafı daha hatırlayan biri çıkmadı karşıma.
Edit: Şimdi yıllar sonra bir daha arayayım dedim ve çıktı karşıma. RAHANmış ismi!
Curzon nesnesi dünya üzerinde yalnızca bu videoda da kullanılmıştır. Tüm sırları CS bireye aittir. Onun dışında bu nesnenin varlığını kimse bilmemektedir. Söylentilere göre 21. yüzyılın en büyük efsaneleri arasındadır.
Şafak operasyonu sdfhjgsdf
ÖMER CAN GÜLDAL: BENİM HİÇ UZUKTAN KUMANDALI ARABAM OLMADI !
Oooooooooooooooooooooooooooooo!
@@bendiingbenderrodriguez571 ooooooooooooooo
Oğlum ne demek 5 yıl önce ? Nasıl bu kadar hızlı geçti bu zaman, daha dün izlemişim gibi ilk yayınlandığında. :(
dude 6 yıl olacak
@@bibo4142dude 6 yıl oldu
İzlediğim en absürt çizgi film sahnelerinden bir tanesi; Ayıcıklı falan bir grup bir maceraya atılıyorlar ve olayların sonuna doğru bir volkanın kenarındalar, volkan patlamak üzere, çok zor durumdalar. (Heyecan dorukta) Aralarından tanesi çıkıyor ve "HEY BENDE YANARDAĞDAN SON ANDA KURTULMA BİLETİ VAR" diyor ve uçan bir araç gelip bunları son anda kurtarıyor. :) Şu an Rick and morty gibi bir şaheserler varken belki hafif kaçar ama bu çizgi filmi yanılmıyorsam en az 25 sene önce izlemiştim...
Bir tane daha.. Nickelodeon bir çizgi filmde süper kahramanlardan bahsediyordu. (Sanırım Kene Adamdaydı) Süper Kahraman ve yeneklerini anlatırken bir kahraman gösterdi yıllar geçti hala unutamıyorum. Kahranın özelliği; Sahip olduğu yetenek sayesinde bütün gün televizyon izleyebiliyordu...
1997 doğumlu biri olarak 99 yapımı yeşil yolu ilk kez 6 yaşındayken tekrarında televizyonda denk gelmiştim.Film beni etkilemişti fakat asıl mevzu filmde tom hanksin yaşlılığını oynayan adama çok benzeyen birini semt pazarında görmüştüm.Fakat o zamanlar koskaca Dabbs Greer in semt pazarına gelmesi bana mantıklı gelmiş olacak ki hemen adamın yanına gidip filmdeki sahneye atfen "pipiniz nasıl amca" diye sormuştum.O sırada yanında alışveriş yapan eşi oldğunu tahmin ettiğim teyze ise bana "hiç utanman yok mu evladım" dedi.Ben de teyzeye "Sizin eşiniz pipisini adamlara elletiyor gene de utanmaz ben miyim?" deyip teyzenin sinirlendiğini görünce kaçmıştım.Olayı anneme ve babama anlatınca önce güldüler sonra da yaşlılara saygı konulu nutuk çektiler.
Not:BİR ÖMÜR BOYU MUTLULUKLAR CT.
Abi belki popüler oldu ve sonradan bozdu ama Ben 10 çok iyi bir çizgi filmdi. Origin az çok biliyorsunuzdur , ilk bölümlerde ana kahramanımızın kol saatini ve süper güçlerini dünya üzerinde kahramanlık yaparken eğlendiğini fakat kolundaki saat yani Omitrix'in evren için ne kadar güçlü bir silah olduğunu ilerliyen bölümlerde öğreniyoruz sonrasında galaksiden Omitrix'in dünyada olduğunu öğrenen villianlar dünyaya gelip savaşıyordu en büyük galaksiler arası villian Vilgax'tı Ben'in amcası Tesisatçı denen Shield gibi bir gizli istikbarat üyesi çıkması gibi kuzeni Gwen'in mistik sanatları öğrenmesi gibi Omitrix'in Alien X karakterini ekleyip evrende gerçekliği değiştirmesi gibi çok iyi twistleri vardı ilk bir kaç sezonu gerçekten çok harikaydı.
Nickelodeon'da böyle oyuncaklı bir çizgi film / animasyon vardı. He-man'e benzeyen bir sarışın abi(tek net hatırladığım o) ve başka saçma sapan oyuncaklar vardı. Anlamsız bir şekilde çok korkuyordum o çizgi filmi izlerken, ama korkumun da üstüne gitmeye çalışıyorum, acayip merak ediyorum ne oluyor diye, işin ilginç tarafı, tamamen ingilizce ve ben o dönem sadece renkleri sayabiliyorum(kreşte o kadar öğretiyorlardı.) Sırf onu izlemek için gece gizli gizli kalkıp salonu iyice kontrol edip izleyip izleyip ağlıyordum korkudan. Bir gün kreşte "serbest oyuncak" günü yaptılar. Ben actionmanlerimden birini götürdüm. Burçin diye bir kız vardı, o da o çizgi filmde gördüklerime benzer bir oyuncak getirmişti. Oyuncağı görünce beni bir ter bastı, ateşim çıkıyor hissediyorum. Kıza anlamsızca "onu nerden buldun onu nerden buldun?!" diye bağırıyorum, kız da haliyle anlamsızca bana bakıyor. En son "Arthur (actionmanimin adı) göster gücünü, koru beni!" deyip kızın oyuncağına actionmanimi fırlatmıştım. Kızın oyuncağı kırıldı, kız üstüne ağlayarak beni öğretmene şikayet etti falan, ama hiç umrumda değildi, bir zafer kazanıp korkumu yenmiştim, o günden sonra da hiç izlemedim o çizgi filmi, adını zaten bilmiyorum, araştırmadım da, siz sorunca aklıma geliverdi, ne kadar salakmışım!
Tolga Şenel Senin dediğin animasyon action league. NICKELODEON DA KABLAM diye bir program vardı. Birkaç mini seriyi verdikleri. Mağara adamı Bob ve prometheus, loopy nin hayatı, ren and Stimpy felan vardı bu programın içinde.
Eve geçince bakacağım mutlaka, teşekkür ederim 😂
Aaa hatırladım ya baya komikti o
Onlar çok iyiydi ya korkuyor muydun sen ondan
Ahmet Çakal saçma bir şekilde korkuyordum 5-6 yaşındaydım çok görmeyin yani 😂
Bu bölümü her izleyişimde Cs'nin hırıltılı sesiyle "curizon" deyişi saatlerce kulaklarımda çınlayıp boğazımın gıcıklanmasına sebep oluyo
Sene tahminen 2001 annemle babam sınıf öğretmeni ama Malatya'nın bi köyünde, dağın başında, insanlıktan çok uzakta bir yerde yaşıyoruz. Benim de o zamanlar tek eğlencem atari oynayıp televizyon izlemek. Çok eski tüplü bi televizyonumuz var ve tek kanal var o da TRT. Her gün tam annemlerin okuldan geliş saatinde başlardı o muazzam çizgi film. İlk kez aşkı o çizgi filmde tattım. Normal bir lise öğrencisi olan kız sihirle güçlenerek şeytanlarla savaşıyor sabah okuluna gidiyordu. Bi de onun sevgilisi gibi smokinli pelerinli dallama vardı onu da hiç sevmezdim, çok kıskanırdım. Kız özel güç kullanacağı zaman üzerindeki kıyafetler parçalanır yeni kostümü gelirdi ama hiçbir zaman o sahneyi net göstermediler, hiçbir zaman umduğumu göremedim. Sonra oradan taşındık, okula başladım bir daha da hiç izleyemedim. Yıllaaaar yıllar sonra lisedeyim, arkadaşım telefonunda anime izliyor. Gittim baktım ne izliyor diye. O'ydu, sarı iki topuzundna uzanan saçlarıyla, mavi gözleriyle... Ayrıca görüntü kalitesi de 720p'ydi. Hemen telefonu çektim adını sordum bana dedi ki Sailor Moon. Yıllar sonra ilk aşkımın adını öğrenmenin heyecanıyla eve koşup izlemeye başladım. Adını öğrenmemin üzerinden 3 yıl geçti, üniversiteye başladım, hala sıkılınca açar izlerim. NOT: Aq pelerinli zibidisinden şu an da nefret ediyorum.
"Cürzon" nasıl yazılıyor hala merak ediyorum. Kafayı yemek üzereyim
Bunu asla öğrenemeyeceğiz...
yıllarca araştırdım ama olmadı başaramadım...
cs güzel sallamış yok öyle bir şey ben de bulamadım
@@muratkaban18 yalan yalann soyluyorsun cürzon gercek cürzon vağğr hisssediyoruuğhhhgğm
lütfen birisi keşfetsin artık
Bi film vardı 1 kere denk gelmiştim. Sihirli bir ağacı kesip eşyalar yapıyorlardı. Film çok parçalıydı ve hepsi birbirinden bağımsızdı diye hatırlıyorum. Bi bölümünde dolap tarzı bişey yapıyorlardı bu ağaçtan. Kitap koyuyorlardı kapatıp açınca pasta oluyordu. Pastayı yiyen tüm bilgileri öğrenebiliyordu. Çok güzeldi. Yıllardır arıyorum hala adını bulamadım.
Yazmışken şunuda yazayım; Fırat gölüne tekneyle gezmeye gitmiştik. Sene 2008-2009 civarları. Spiderman 3 yeni çıkmış teknenin en alt katında televiyonda oynuyor. Her şeyi bırakıp 3 saat o filmi izlemiştim. O filmin televizyona çıkması yıllar almıştı kendimi VIP gibi hissediyordum herkesten önce izlemiştim. Seni seviyorum Tobey
ARKADAŞLAR ARADAN NEREDEYSE 5 YIL GEÇTİ. BU CÜRZON NEDİR, NEREDE SATILIR, CÜRZON DENİLEN ŞEY ZAMAN VE MEKAN İÇİNDE CAN SUNGUR DIŞINDA BAŞKA TEK BİR İNSAN EVLADI TARAFINDAN GÖRÜLMÜŞ BİR ŞEY Mİ?! 15 YAŞIMDAN BERİ Bİ SORUNUN CEVABINI MERAK EDİYORUM. GELDİM 20 YAŞIMA, ARTIK ÜNİVERSİTE 2. SINIF ÖĞRENCİSİYİM, HÂLA ARA ARA TANIŞTIĞIM İNSANLARA SORARIM, BİR ALLAHIN KULU YOK ŞU CÜRZONUN NE OLDUĞUNU BİLEN.
Güneşin oğlu Esteban. Yıllarca aradım bulamadım. O çizgi film benim hayal gücümü ateşlemişti. Seneler sonra orijinal adının Mysterious Cities of Gold olduğunu öğrenince tekrar izlemiş, çocukluğuma dönmüştüm. Şimdi yeğenlerime izletiyorum.
google'da cürzon arıyorum ilk çıkan görsel bu videonun görseli :(
ÖMERCAN AYNI ÇİZGİ FİLMİ BEN DE YILLAR ÖNCE HASTAYKEN İZLEDİM VE BIR DAHA HİÇ DENK GELMEDIM. Allah'ım o gün gerçekten yaşanmış şu an emin oldum :'))
Ben çocukken babam bana arada sırada çizgi film cd'leri alırdı, internetsiz bilgisayarda
yapacak fazla bir şey olmadığından onları defalarca izlerdim.Bu cd'lerden biride Temel Reis'di.
tabi cd korsan, pembe bir cd. üzerine kalemle Temel Reis yazılmış. sanırım tvde yayınlanan bölümlerden değildi,daha çok Uzun bir çizgisinema gibiydi.
onu da birkaç defa izleyip çantaya kaldırdım.
belki bir ay belki bir sene sonra cd elime geçti "Aaa ben bunu yine izlerim" deyip çizgi filmi izlemeye başladım.
Yine temel reis çizgi filmi idi ama benim önceden hatırladığım çizgi film değildi. Alakası bile yoktu.
Evde başka o renkte cd yoktu. Cd'yi oraya ben koymuştum, emindim.
Babam başka bir temel reis cd'si alsa oraya koymuş olamazdı, üstelik üzerindeki el yazısı da aynıydı.
O zamanlar "herhalde cd öbür tarafa doğru dönünce başka bölüm çıkıyor" falan demiştim.
Şimdi ise akıl sır erdiremiyorum.
2:08
7:16
14:58 yapma be abi
25:44 kinekler hikayesi
26:00 teyze hanım
31:05
31:22
39:02 ski
40:30
43:05 damarlı oyuncak
43:47
44:10 1 adama 3 kişi falan düşüyordu
45:38
47:42
51:27
51:56 bana neden çelik diyorlar bilmek ister misin
55:44
ben küçükken günde 6 saatimi çizgiflime ayıran bi çocuktum (şu an da 6 saat anime izliyom bir şey değişmedi ) yani evet gün benim günümdür dostlar az açılın bakem. geçen günlerde aklıma takılan sahnelerini çocukluğumdan hayal mayel hatırladığım bir çizgifilm vardı. ilk başta batman sanmıştım lakin değildi batmane benzeyen tek noktası vücudunun tamamını kaplayan siyah dar bir bodysuit giymiş olmasıydı(ip ucu 1). 6 yaşında ölduğum ve aşırı gerzek olmanın getirileriyle neden böyle giyindiğine anlam verememiştim zira diyer süper kahramanların aksine ne bir sembol ne bir pelerini vardı. arkasında imza olarak bir BIÇAK ( ip ucu 2) bırakıyordu. ayrıca aklımda kaldığı kadarıyla batman gibi zamazingoları vardı lensleri gördüğü herşeyi kaydediyordu. çok özellikli ajan arabası flan vardı ( ip ucu 3) ayrıca amerika değilde daha çok avrupa vari bir ülkede geçtiğini düşünmeme yol açıyordu çünkü her amerikan çizgifiliminin yaptığı amerika bayraklarını ota boka asma prensibini bu çizgifilmde göremiyordum( ip ucu 4) çizgifilm hakkında tüm hatırladıklarım bunlardı. sonra artık 17 yaşındaki bir yabancı dil öğrencisi olarak bilidiklerimin ingilizce bir özetini çıkartıp internete yazdım yaklaşık 40 dklık araştımamam ve 007 linklerini elemem sonucunda geride parıl parıl parlayan zafer vardı. DIABOLIK fransız yapımı 70ler sonrası çizgiroman olarak çıkmış ve popüleritesini takiben çizgifilim olmuştu. artık çocukluğumda hatırlıyamadığım tek çizgifilmi de öğrenmiş olmanın vermiş olduğu gururla sokaklarda özgüvenle yürüyorum ayrıca en sevdiğim çizgifilmde last air bender Dünya avatarın değerini anlayana kadar en iyi çizgifilm olduğunu bas bas bağarmaya devam edicem (POKEMON BEYBLADE ANİMEDİR [ANİMELERDE ÇİZGİFİLM AMA OLSUN ANİMEDİR])
OLLEY BE DİABOLİK BE buradan Diabolikin kardeşinin ağzına dışkı fırlatayım
sen daha siyah sembolsüz bodysuit dedin benim aklımdan ilk geçen şey ''Aha Diabolik'' :D
İlkokulda sabahçıydım. Okulda geçirdiğim 6-7 saat tek motivasyonum eve gelince izleyeceğim çizgi filmdi. Bu çizgi film show tv'de yayınlanıyordu. Göbeğinde Z harfi olan bir adam(zorro değil tabii ki) insanların rüyalarına girip kabuslarla savaşıyordu, insanların huzurlu uyumalarını sağlıyordu. Allah rızası için bulun bu çizgi filmi.
Neyse buldum "captain zed and the zee zone" imiş adı
Ben küçükken annem güzel sanatlarda okuduğundan bazen eve garip garip filmler gelirdi(arkadaşları verirdi). Neyse bir gün bir film getirdi arkadaşı vermiş, ismini de unutmuş tabi "Kukla Filmi" dedi. Ben de büyük bir heyecanla açıp izlemeye başladım. Evet bütün karakterler kuklaydı ama bir terslik vardı. Film çok karanlıktı(renk olarak). Ayrıca hiç de çizgi film gibi gözükmüyordu. Sonra birden bire diğer kuklalar bir başka kukla alıp üstündeki ipler yardımıyla bir yere bağladılar. Ve buna işkence etmeye başladılar. Tabi ben dehşete düştüm. Kukla adama bir şeyler soruyorlardı ve cevap alamadıkça daha da işkence ediyorlardı. Ben daha fazla dayanamayıp kapattım ve anneme götürüp bu çok korkunçtu ben bunu istemiyorum falan dedim. Sonradan öğrenmiştim o filmi anneme arkadaşı annem izlesin diye vermiş, annem de çok dinlemediğinden olsa gerek kukla lafı yüzünden bana vermiş.
BURADAN BÜTÜN EBEVEYNLERE SESLENİYORUM; LÜTFEN ÇOCUKLARINIZA İZLETMEDEN ÖNCE FİLMLERİ BİZZAT İZLEYİN!
filmi merak ettim araştırsammı
Çok güzel olur CT Puppet Master demiş ama baktım başka bir şeydi.
aynı film benimde çocukluğumun korkulu rüyası. tek bi cd de 2 film vardı. hatırlıyorum 1. film bitince hemen bu başlıyodu. kapatmak için uğraşırken elim ayağım dolaşıyodu. sen yazınca hatırladım filmin adı muhtemelen strings.
Mert Sivri SEN NE KADAR MUHTEŞEM BİRİSİN FİLM OYMUŞ BAKTIM ŞİMDİ
KAÇ YILLIK MERAKTAN KURTARDIN BENİ
Yıllar önce bir çizgi filmin hastasıydım. Her sabah erkenden kalkar (kreşe falan gitmediğim için çocukluğumu evde çizgi filmler ile geçirmiştim ) mutfaktaki televizyona sırtıma yorganımı alır giderdim.Çok severdim o çizgi filmi ama bir sabah kalķtığım her sabah izlediğim dizi yerine ceylan belgeseli bulmuştum ekranda. Çok şaşırdım ve üzülerek annemlerin kalkmasını bekledim. Anneme sorduğumda oğlum o çizgifilm bitmiştir dedi ve birdaha hiç bulamadım o güzelim şeyi. Ta ki 2 sene önce yengemler İzmir'den Bursa'ya geldiklerinde anneme anlattığı şu olaya kadar " Ay kızzzzz benim oğlan bir çizgifilm izliyor sonra da evde gugugu gu gugugu gu diye bağırarak kafasını koltuklara vuruyor " diyene kadardı kafamda şimşekler çaktı, beynim su da beklemiş mutfak bezi kıvamına gelmişti bir anda.Sonra ansızın bir ampul yandı beynimde ve o çizgifilm Ağaçkakan Woody'di
Bundan yaklaşık 11-12 yıl önce cine5'de çıkardı. Karı koca ajanlardı mor deri kıyafetleri havalı motorları vardı, izleyebilmek için gece 5 gibi kalkmak gerekliydi. Gerçek miydi bilmiyorum ama öpüştüklerini veya sarıldıklarını falan hatırlıyorum bi çocuk olarak çok ilgimi çekmişti. Umarım hayal değilsindir bir gün seni bulup izlemenin umuduyla yaşıyorum güzel çizgi dizi (bilen hatırlayan varsa yanıtlasın )
aynen diabolik
ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM
Yaşanabilecek belki de en utanç verici olayı daha 10 yaşımdayken yaşadım. Televizyon izlemeye bayilirdim ve aynı zamanda televizyon benim için uçsuz bucaksız gizemlerle dolu bir uzay gibiydi. Özellikle annemle babam bir yere giderlerken babamın kilitledigi hotbird uydusu... O gün gizem sonlanacakti. Hava ölümüne yağmurluydu ve annemle babam ablami okuldan almak için aceleyle çıktılar. Aceleyle... Benim gizemli uzayimi keşfe çıkma vaktim gelmişti. Hotbird uydusunun bütün kanallarını sırayla gezmeye başladım. Hiç bilmediğim dillerde konuşan insanlar. Yemek programları filmler maçlar.. Heyecanim sonmek üzereydi ki o kanala denk geldim. Bir adam bir kadına bir şeyler yapıyordu ve ikisi de ciplakti. Öyle donup kalmış gözümü kırpmadan izliyordum. Ama unuttuğum öyle bir şey vardı ki. Bizim orası köy yeriydi ve her yağmurda elektrik kesilirdi. Bazen sebepsiz yere bile iki gün elektrik olmazdı. Ben hayatımın en büyük keşfinin ortasindayken yine kesildi lanet. Ve televizyon açıldığında en son açık olan kanal açılır. Elektrik annemler gelmeden gelmezse bitmistim. Tabi ki gelmedi. Babamlar gelir gelmez odama kaçtım. Uyuyormus gibi yaptım. Bütün gün odamdan çıkamadım. Annem geldi napiyosun dedi hastayım dedim yüzüne bakamadan. Sonra o stresle sabaha kadar uyumusum zaten. Annemle babam bana bu konuyla ilgili bir şey demedi ama 1 hafta sonra hotbird uydusu silinmisti
Bu sene de buradaydım.
Ya bir çizgifilm vardı, oyun hamuruna benzeyen konuşan gemiler vardı.
Hatta asker kamuflajlı dişi bir gemi vardı. Günde iki üç kere izliyordum, bende bağımlılık yapmıştı . hatırladığım bu bende VCD si vardı 6 yıl önce kayboldu. Filmin ismini çok atadım ama bulamadım. (Gemili filmin stüdyosundan patalar yattı.)
Cs'nin Rahmi M. Koç müzesinde kitapla gezmesini duyunca kendi geçmişimi gördüm. Ben de o müzede saatlerimi geçirirdim.
Sylvan diye İspanyol yapımı bir çizgi film vardı. Robin Hood düşünün ama bütün karakterler hayvan. Sylvan, Robin Hood'un tilki versiyonuydu. Kafasında tüylü şapkası, medieval taytı ve kılıcıyla aslında kötü karakter gibi gözüken ama aslında çok da kötü olmayan kralın şatosuna gizlice sızar; yine kendisi gibi tilki olan, hafiften acımasız ama güzel tilki prensesle aşk meşk yapar, kralın adamları(domuzumsu hayvanlar genelde) tam odayı bastığında prensesin ani satışına uğrayıp(gri bir karakterdi prenses) hemen pencereden atlar ve kaçardı. O kadar etkilenmişim ki 24 yaşındayım, kadın-erkek ilişkilerinde Sylvan ve prenses modundayım. Ona göre insanlarla tanışıp o modda ilişkiler yaşıyorum.
Aşk acısı goes on
Geçti.
@@alimei2090 En kral terapistten daha yararlı bu videolar. Benim de 1 haftada acımı geçirdiler hsadhashd
Çocukken en sevdiğim çizgi film Pembe Panter di . onun o kıvrak zekası ve değişik tavırları beni benden alıyordu. Bİr de küçükken Almanya'dan fazla yakın olmayan bir akraba gelmişti ve ailecek bir film izlemiştik onların getirdiği . Film Star Wars demişlerdi .O zamanlar 5-6 yaşlarındaydım . Tekrar tekrar izlememe rağmen o filmden hatırladığım sahneleri hiç bir Star Wars filminde bulamadım. Hala o filmin ne olduğunu aramaktayım .
Happy meal hikayesinden sonra McDonald's reklamı çıkması
Kesinlikle DORA abi o kız varya cocukluk aşkımdı hayrandım bu kadar 'zeki' bi kız olamaz ya
30:24 darth vader sesi ile "noooooooooo"
Çok derinlerde kalan ama halen aklıma gelmişken ben ne izlemişim o yaşta dedirten bi diziydi Ürkünç İndiana (Eerie Indiana). Indiana şehrinin ufak bir kasabasında, gelişen garip olayları çözmek için ipuçları arayan; bölüm sonlarında da onlardan birini koleksiyonuna ekleyen bir çocuk ve başından geçenleri tüylerim diken diken seyrederdim. Çocukları asla yaşlanmasın diye tupperware de uyutan ölümsüz aile, kaybolan her şeyin ışınlandığı kayıp eşyalar bürosu, süt kutularında kayıp kızın ilanı, diş telleriyle köpeklerle anlaşan tip, atm deki histerik yapay zeka, yer yer kameraya takılan elvis-kocaayak-yeti fazlasıyla aklıma kazınmıştı.
İzleyip de hatırlayamadığım bişey yok ama bir anımı anlatmak istiyorum. Küçükken kuzenimin evlerinde jetix denen bi kanal vardı. Bigün beni çağırdı çok güzel bi çizgi film var gel beraber izleyelim diye neyse izledik çok sevmiştim. Bizde de o zamanlar kalçalı pc lerden vardı onun oyununu oynamak istemiştim. İsmi neydi neydi düşünürken " -Haalk ezeeer." Diye bağırdığını hatırladım . Evet aklımı seveyim googlea Halk Oyunları yazmıştım :') Folklor,Halay,Zeybek gibi şeyler çıkmıştı. Sonradan öğrendim ismini o gün benim için tam bir travmaydı
Cürzon dediği oyuncağın adının gerçekte ne olduğunu bilseniz küfür kıyamet yıkardınız burayı 😅😅 Yıllarını yedi gençlerin bu oyuncağın gizemi ile.
Abi Allah rizasi icin nasil yaziliyor soyle. Senelerin gizemi cozulur benim icin
yıl 2021 ve akıllarda hala bir soru var, CÜRİZON NASIL YAZILIYOR ?!
bulabildin mi nasıl yazıldığını?
@@harrypotter3307 var bi hayalimiz
15:42 uzaktan komandalı araç.
hehehehehehe 3 yıl önceki videoya mesaj atym
hehehehehehe ben de 3 yıl önceki videodaki en yeni yorumlara bakayım
CT: Benim hiç öyle çok jön bir şeyim olmadı.
Yine CT: Benim akülü arabam vardı.
Gececiler için özel hazırlanmış #SENNEDİYON
Samet Girginer işsizler içindir o
15:45 en içten(!) "yoo"lamalar :DD
Robot çelik sütyenini geri istiyor
ABİ 1.34 BAKIN LUTFEN OMERCAN ABİDEKİ DUYGU DEĞİŞİMİ İNANILMAZ,YOKSA BUNLAR BİZE YAPILAN BİR OYUN MUYDU ASD.ASD:sd:asdaSD
Ufak bir notla başlayayım: Amacım kesinlikle herhangi bir grup ve dinle dalga geçmek ya da o fikri yermek değildir. Yaşadıklarım ve anlatacaklarım sadece çocuksu bir saflığın vermiş olduğu yanılsamadır. Bu yaşımda bile kimseye bahsetmediğim bir şeyden bahsetmek istiyorum. Kaç yaşında olduğumu tam hatırlayamasam da 4 ten büyük 7 den küçüktüm sanırım.( Yeni evimize taşınmış ve daha okula başlamamıştım henüz) Televizyon karşısında elimde abimden kalan batman oyuncağını sıkı sıkı tutmayla gelen terin verdiği ıslaklıkla sabahın köründe kalkıp çizgi filmler izlerdim. Batman, bayblade, pokemon, looney toons vb. Bir gün o sabah başlayıp kahvaltıya kadar devam eden bütün çizgi filmleri her zamanki gibi izlemiştim. Fakat bu sefer doymamıştım. Bilgisayar gibi bir şeyin de sadece devlet dairelerinde olduğunu düşündüğüm zamanlardan bahsediyorum. Bunu göze alırsak bir sonraki çizgi film ta ertesi sabah izlenebilecekti. Çizgi film sınırını aşmanın vakti gelmişti ve kollarımı sıvayıp karasal yayın veren televizyonumuzun nokia 5110 ile yarışacak fizikte olan kumandasını alıp, çok büyük bir internet firmasının sisteminde açık arayan hacker gibi kanallar arasında dolaşıp o saatte de çizgifilm veren başka bir kanal aramaya başlamıştım. 50 kanal içerisinde aradığım şeyi bulamadım. Daha sonra 150 ye kadar giden televizyonumuzun 50 den sonraki karıncalı kanallarının arasına girdim. Bu katman benim için adeta deep webti. Asıl konudan uzaklaşmadan aradığım kanalı 90. kanallarda (bana göre deepweb 8. katman) bulmuştum. Bu bulduğum kanalı hatırlamıyorum. Zaferin verdiği sarhoşlukla o gün kendimi tatmin edecek kadar çizgi film izlemek için koltuğa uzandım. Birinci çizgi film çıktı. Uzun yıllar geçtiği için hatırlayamıyorum bile aşırı çirkin bir çizgi filmdi. İkincisi? O da aynı şekilde. 4. ve 5. çizgi filmden sonra bu kanalın yeryüzünde izlenmeye değmeyen en çirkin çizgi filmleri verdiğini anladım. Şimdiye kadarki çizgi filmleri hatırlamıyorum ama unutamadığım ve asıl hikayemden bahsedeceğim şimdi. Çizgi filmde transformers gibi bir kaç farklı güçte yaratıkların karşı karşıya gelip savaştığını hatırlıyorum. Fakat bu yaratıkların herhangi bir cihazla alakaları yoktu. Dolayısıyla transformers la da. Gel gelelim bu çizgi filmde yaklaşık 30 40 metre boyunda, uzun, ince, vücudu ağaç gövdesi gibi olan fakat tamamen alevlerden oluşan bir yaratık vardı. Ben o yaşıma rağmen fazlasıyla dini eğitimden geçmiş ve hala bu ahlakla ve eğitimle büyüyen bir çocuktum. (doğru ya da yanlış söz konusu bu değil.) O yaşlardaki soyut kavramları (tanrı) anlayamama durumu yaşıma özgü bir olaydı ve ben de bu alevli yaratığı o zamanlar Allah olarak görmüştüm. Artık her öğlen bu deep televizyondaki iğrenç çizgi filmler veren kanalı açıp Tanrıyı izliyordum. Çok geçmedi ve kanal bir kaç gün sonra deepwebten kalktı. (150 ye kadar gittim nafile) Benim kafamda nasıl bir tramva ve eşleştirme olduysa ben ilkokulda soyut kavramları öğrenesiye kadar tanrıyı bu yaratık zannettim. Daha ilerleyen yaşlarımda ise tanrı kavramının soyut bi kavram olduğunu anlamama rağmen hala Allah kelimesini duyduğum zaman aklıma bu garip alevli yaratık geliyordu. Bu bende tramvatik bir etki yarattı ve daha sonra internetle kavuştuğumda adını bilmediğim çizgifilmleri ararken aklıma bu Tanrılı (alevli yaratıklı) çizgi film geldi. Çok aradım ama bulamadım. Şimdi hatırlayınca bile bi garip oldum. Yani sonuç olarak hayatta sizi neyin etkileyeceğini bilemezsiniz. Beni etkileyen batman in kötülüğe karşı verdiği savaş değil, temel reis in ıspanak yemeyi özendirmesi değil saçma bir televizyon kanalında saçma bir çizgifilmde izlediğim ve tanrıyla bağlantı kurduğum alevli yaratık olmuştu.
Burak Daylan bu çizgifilm de normal boyutta insanlar da var mıydı peki?
Çünkü ........ kahramanlar diye bişi seyretmiştim benim aklıma o geldi
Samuray Jack olmasın dedigin çizgi film .O alevli yaratık Aku yu çağrıştırdı bana da.
Düş Mavisi vardı da dediğim gibi baya öncedendi sadece tanrı figürünü hatırlıyorum :/
Çok Amaçlı İnsan yok abi direk ghost rider gibi her tarafı alevler içerisinde olan bir şey düşün. Dediğin çizgi film kadar kaliteli çizimleri yoktu ayrıca benim bahsettiğimin.
Bahsettiğin şey diplodos olabilir mi?
Okuldan gelince yemek yerken izleyeyim diye bekledim bütün gün. Eve bir geldim, mutfakta devasa bir gece kelebeği. Sessizce ağlıyorum.
38:05 Skibidi'yi önceden nasıl biliyor
3:40 ömercan:ya sev ya terket kardeşim. -etti
nerede yasiyor?
@@malkavian4656 almanyaya taşındı ct
jimmy çok iyiydi abi uzay mekigi ile uçardı einstein paralel evrenleri felan ilk onda görmüştüm
42:55 hiç barbieniz var mıydı
45:30 keşke o action man ben olsaydım
47:30 çocuklara abilik yapmak
En coollarından biri de Kick Buttowski değil mi ?
O zamanlar 7-8 yaşındayım kar tatili ile sömestr tatili birleşmiş ve sabahları kanald'de sömestra özel bir cizgi film yayınlanıyor(büyük ihtimal anime) her neyse, her sabah erkenden uyanıp o parkurlu uzaktan kumandalı yarışların yapıldığı acayip heycan verici anime vari cizgi filmi izleyip oyuncak arabalarımı parçalıyordum(amacım o tip bir araba üretmekti) 15 gün boyunca gelen o cizgi filmi izledikçe evde mukavvadan parkur yapıp içinde 1-2 liralık kanserojen maddeden yapılmış arabaları iteliyordum ve daha hızlı olabilirsin ve motorlara bütün gücü yükle tarzı söylemlerle kendimi dünyanın içine sokuyordum, sömestr bitti cizgi film kayboldu bir dahada hiç bulamadım o seriyi ama bana kazandırdığı şey anime geeki olmamdı en azından bir adımdı benim için, sonra o dipsiz kuyuya girdim ve naruto izlemeye başladım...( bu arada o animeyi 4-5 sene boyunca aradım, ana karakterimizin abisi daha iyi yarışlar için evden kaçıyordu kardeş ise abisinin yolundan gidip yarışları kazanıyor ve parlıyordu arabalar çantalarda taşınıp laptopla verileri toplanıyordy fln fln)
8-9 yaşlarındayken evde tek başımaydım ve arkadaşlarla oynamak için anahtarıda aldım ve evden çıktım. Arkadaşlarla oyunlar oynarken evin biraz ilerisinde yerde
bir cd buldum üzerinde hiçbir şey yazmıyodu ve bende içinde ne olduğunu merak ettim. içimdeki bir umut ta belki içinde animasyonlu bir film vardır diyordu herneyse ben o cd yi çocukluk merakıyla aldım ve eve götürdüm.CD yi, DVD ye taktım ve ayarlardan filmi başlattım keşke başlatmasaydım çünkü filmde ki ilk sahnede yataktaki çıplak kadınla eve yeni gelen bir adamın sevişmesiyle başladı. İleriye atladım ama gördüğüm sahne öncekinin daha beteriydi ve hızlıca filmi dvd den çıkarttım o cd yide kırıp camdan aşağı attım. Şok olmuştum daha 9 yaşındaydım ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordum.O gün ile ilgili en sevindiğim şey ise ailemin evde olmaması çünkü evde olsalardı o filmi izlemek için hep beraber oturucaktık ve ailecek pornografik bir film izleyecektik
O zamanlar altı yaşımda olduğumu varsayıyorum. Annemle babam bir düğün için evden gitmişlerdi. Abimden bana ilk kez kumanda boşa düşmüş; o odasında ergenliğinin ilk sancılarını çekerken, ben de gönlümce çocuk kanallarını turluyordum. Bir filmin başına denk geldim. Üç tane çocuk bir mezar gibi bir yerde bir tane meşale bulmuşlardı. Bu meşale dileğinizi yerine getiriyordu. Başta şişman ve siyahi karakter kendini fıstık ezmesine gömünce (Çok şişman bir çocuktum.), bu filme o an bağlanmıştım. Çocuklar: oyuncak, çikolata vb. bir sürü şey diliyorlardı. Ben bu kadar güzel bir filmin bana travma yaşatacağını tahmin etmemiştim.
Çocuğun biri ebeveynlerine kızıyordu. O zaman en saçma dileğini diledi. "KEŞKE BÜYÜKLER OLMASA" başta iyi gibi gözükse de tün büyükler yok olmuştu. Film ilerledikçe, benim mutluluğum sancılı bir hüzne dönüştü. Aileler yoktu. Ben zaten aileye, özellikle anneye çok bağlı bir çocuktum. Keza hâlâ öyle bir bireyim. Çocuklar ailelerini geri getirmeye çalışsa da getiremiyorlardı. Çünkü çok kötü dilek dilenirse iyi dilek dilenemiyordu. Çocuğun hoşlandığı bir kız ondan iki yaş falan büyüktü onunda kolları yok olmaya başlayınca ben de film koptu. Annemler eve gelene kadar ağlamıştım.
O günden sonra sadece ölümü düşünmeye başladım. Geceleri annemler ya uykularında ölürse diye düşünüp, korkudan uyuyamıyordum. Bu film bana korkuların en temelini yani ölüm korkusunu aşılamıştı. Adını hatırlamam, belki de kötü bir filmdi ama benim için değeri ölçülemez. Not: Şimdi Felsefe bölümünde okuyorum. Ölümün ne kadar hayatı zorlaştıran bir düşünce olduğunu tecrübe etmiş biri olarak, elimde kalan günlerimi en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Ölüm korkusundan uzaklaşmış ataraksia'a(ruh dinginliği) yakınlaşabilmek için.
Eğer herşey yolunda giderse hepinize 100'er bin dolar yollayıp sen nediyonları devam ettireceğim #rez
Bekliyoruz :D
Yalniz bir yıl oldu hala bekliyoruz
şey ayrı ama abi bekliyoruz
100.000 doları bana ver ben o ekibi toplar 30 bölüm çekerim.
100k doları bana ver ben o üçü olup tek başıma çekerim
5,6 yaşlarındayım, anaokuluna gidiyorum. Bizimde anaokulunda günlük televizyon saatimiz var uyku saatinden hemen önce. Genelde böyle saçma kuklalı falan şeyler izlerken bir hafta bize 6-7 bölümlük dizi gibi bir şey izlettiler. Dizide işte bir zengin bir adam var adamın oğlunun gözleri bozuk, adamda elemanlarını bir köye gönderip oradaki çocukların gözlerine baktırıp uygun gözlü birini bulmaya çalışıyor. Sonra bir kız buluyorlar kizin sadece dedesi var. Dedesiyle bu kızı alıp kendi evlerine getiriyorlar ve onlara çok iyi davranıyorlar. İşte kıza çok güzel kıyafetler oyuncaklar falan veriyorlar tabi sonra kızın dedesi birşeyler olduğunu anlıyor ve gitmek istiyor ama gondermiyorlar. Sonra adam her gün odasindaki demirli camın önünde kitap okuyorum bahanesiyle bir şeyle her gün demiri kesmeye çalışıyor ve sonunda kesip kızla kaçmaya çalışıyor tabi kız istemiyor ve bir şekilde bunları yakalıyorlar. Adamı böyle demir parmaklıklı bir yere sokup vuruyorlar kızı da acil bir şekilde ameliyata alıp kızın gözlerini alıyorlar ve evet ameliyat sahnesinde izledik. Sonra da kızı o şekilde köyüne gönderiyorlar. Tabi biz bunu izlediğimizde çok ağladık daha da garip olanı kızın ismiyle benim ismim aynıydı ve anaokulu arkadaslarim sanki ben o kizmisim gibi bakıyorlardı. Ben de filmden aşırı derecede etkilenmiştim. Geceleri uyuyamıyordum, hiç bir yere yalnız gidemiyordum(yan odaya bile). Sonra annemler bunu fark edip anaokuluyla konuşmuşlar ve anaokulu demiski "Aaa neden öyle etkilenmiş ki! Hiç de öyle bir şey değildi" Dahada garibi cidden benim dışımda kimse o filmden etkilenmemis. LAN 5 YAŞINDAYDIM ADAM ÖLDÜRMELİ(Kİ ADAMIN GÖZÜ AÇIK ÖLMÜŞTÜ HİÇ UNUTMAM), GÖZ AMELİYATLI PSİKOPAT BİR ŞEY İZLETMİŞTİNİZ NASIL ETKİLENMİYİM!!! SAĞOLUN ÇOCUKLUK TRAVMAM İÇİN! HALA BİR YERE TEK BASİMA GİDERKEN MAL GİBİ KORKUYOM! Ay gene sinirlendim. Her neyse o günlerden sonra filmlerden hemen etkilenmeye başladım. Hala annem bir film izlerken etkilencem hemen diye korkar. Neyse bu da böyle bir anımdır.
Sövdüm.
Bu şişkoların hepsinin bazı huylarına ayar oluyorum birlikteyken mükemmel bi uyum var
Çoçuklugumuzu Yaşadikmmii be abi
güçlü adam hikayesi müthiş ya
BEKLEMİYOZ MU SANDINIZ HA, RICK AND MORTY 3X7 NEREDE
2:12 çok iyi ya aynı anda birbirlerinden habersiz tepki veriyolar kafalar aynı çalışıyo
Sonunda snd geldi!!
Çocukken hiç "şu saatte şu var oturup izliyim" şeklinde çizgi film izlemedim. Evde olduğum zamanlarda baya geçip 2-3 saat aralıksız binge watch yapardım, tek izlediğim kanal da Fox Kidsdi (sonradan Jetix olmuştu). Xmen, spiderman, ironman (bence ironman baya çöptü), kene, afacan louie, çılgın korsan jack ve niceleri art arda yayınlanırdı. Bunların çoğunu inanılmaz bir keyifle seyrederdim ki lise hatta üniversitede bile arkadaşlarımla bunların muhabbetlerini yaptım. Bu çizgi filmlerin en güzel tarafı inanılmaz güzel bir Türkçe dublajları olmasıydı. Hatırladığım en iyi laf Spidermanin bir bölümünde Blade, Spiderman'in üzerine sarımsak gazı sıkıyordu ve Spiderman de öksürerek; "Bana sarımsak sıktın! Neyim ben mantı mı?" diyordu, orjinalinde ne diyodur bilemiyorum ama mükemmel bir çeviri gerçekten. Bu ve bunun gibi lafların esprisi hala arkadaş çevremde yapılır.
Brocodile Replikler hakikaten iyiydi :) Bir bölümde Flash Spiderman kostümü giyiyordu Kingpin'in adamları yanlışlıkla onu götürüyorlardı. Gerçek Spiderman gelince diyalog şöyleydi
Kingpin'in askeri: Bu Spiderman!İki taneler!
Spidrrman: Kutlarım seni, saymayı biliyorsun. Bir de eğitim sistemi berbat derler.
Tutenstein diye bir çizgi film vardı.
Abi işte haftalardır beklediğim konu .. Ben 5. sınıfa giderken kanal D nin gündüz kuşağında başlayan bir çizgi film serisi vardı "MONSTER RANCHER" adında ki bu ismi yıllar sonra çok arayıp zar zor buldum. Konusu itibari ile esas oğlan oynadığı oyunun dünyasına çekilir ve oyun evreninde o evrene hükmetmek isteyen kötü bir ruh veya yaratık vardı. Ama tematik olarak ölen canavarlar bir diske dönüşüyor ve bir tapınakta bebek halinde tekrar diriltilebiliyordu. Benimse içime işleyen en büyük konusu bu çizgi filmde özgürlük ve barış uğruna kendini feda eden canavarlar öldüğünde çok duygusal bir müzik çalardı ve sahne o kadar dramatik işlenir ve o kadar güzel mesajlar verilirdi ki arkadaşlık,özgürlük ve barış adına müziğinde hüznüyle beraber her o müzik çaldığında hüngür hüngür ağlardım. Daha sonra yaş 25 oldu tabi ben seriyi tekrar bulup geçen sene tekrar izlemeye başladım ve o sahnelerde aynı etkiyi yaratacak mı diye çok merak ederek izliyordum. Gerçekten de izlediğimde boğazım düğümleniyordu o sahnelerde yine ..Yine gözlerim doluyordu. TH-cam'a "MONSTER RANCHER SAD " yazdığınızda müzik çıkıyor. İşte böyle .. Burdan bu seriyi izleyenlere selam ediyor ve beraber ağladığımız günlerin anısına kadeh kaldırıyorum.
Yaw böyle japon çizgi filmi gibiydi ama tam böyle değildi yani bit tane çoçuk vardı her bölüm çoçuğa bir koyuyorlardı(nedenini bilmiyorum)çoçukta gökyüzüne uçup yıldıza dönüşüyordu geri döneceğğğmmm diye bağırırken , tam bir başyapıttı.
Küçükken çok kısa bir süreliğine televizyonda yayınlanan ama daha sonrasında bir daha adını sanını duymadığım bir çizgi film izlemiştim. iki genç ajan karakter, sürekli olarak kırmızı trençkot, büyük bir şapka ve sivri topuklular giyen dünyanın en büyük hırsızı kabul edilen bir kadını arıyorlardı. Her bölüm kadının etrafta bıraktığı ipuçlarından kadını buluyor bölümün sonunda da kadını bulup ellerinden kaçırıyorlardı. O yaşlarda o kadına resmen aşık olmuştum. Hayatımda gördüğüm en güzel kadınlardan biriydi. Her gün heyecanla o çizgi filmin yayınlanacağı saati bekliyordum. Ama dediğim gibi bir gün çizgi film yayından kaldırıldı ve bir daha da geri dönmedi. Ta ki bundan bi 6-7 yıl sonra bir gün arkadaşımla eski çizgi filmlerden bahsedip, TH-cam'da o çizgi filmlerin videolarını izlediğimiz güne kadar. Bi anda yanda ki videolarda o kadını gördüm. Bi anda beynimden vurulmuşa döndüm. Onu izlediğim günler gözümün önünden film şeridi gibi geçmeye başladı. Çocukluk aşkım karşımda duruyordu. Çizgi filmin adını da böylece öğrenmiş oldum: Where on Earth is Carmen Sandiego? Tekrar açıp izlemeye başladım. Ve bugün bile Carmen Sandiego'yu hayatımda gördüğüm en güzel kadınlardan biri kabul ederim. Şuraya da introsunu bırakayım: th-cam.com/video/CGufyFt6zQc/w-d-xo.html
The Addams Family korkunç sayılacak tüm klişeleri fazlasıyla eğlenceli hale getirmiş mükemmel bir kült yapımdı kanımca. O siyah tatlış universe'e çok özenmiş olacağım ki, karakterleri canlandırmaya çalışıyordum.Yeri geliyor saçlarımla suratımı kaplayıp gözlük takıp dizideki o saçtan kuzenleri gibi ibibik ibibik (copyright free sound effect of aptal youtuber) konuşuyordum. Yeri geliyor saçlarım iki yandan örülü, siyahlar içinde her şeyden nefret ediyorum triplerine giriyordum. Keşke kırmızı ojeli el şeklindeki sabunluğu kırıp parkeyi çizerek pıtı pıtı yürütmeseydim. Annem The Addams Family ruhundan hiç anlamıyormuş...
54:56 onca çelik muhabbetinden sonra burası da aşırı komikti bence
ÇOK BEKLEDİK ÇOK BEKLEDİK
44:00 can sungur oyuncaklarını berdelliyor.
Bu yorum niye tutmamış yıllar sonra gördüm haykırdım jshhsjdhshsjs
ruya mi gercek mi anlayamadim :(
Her rüyada bir gerçek yatar...
Bu bir ruya ise hic uyanmamayi diliyorum.
Abi müthiş örneğim var.Canlı hayat diye bir film vardı sanırım benden başka kimse bilmez.Ailesi ölüp başkasının yanına evlatlık verilen canın hikayesini anlatıyordu.Lan ne ağlamaklı olmuştum.Dahada örneğini görmedim
HIGH SCHOOL DXD küçükken izlediğim erotik anime
Uzun yıllar önce. Ne kadar uzun yıllar? Şöyle ki, sınıfta herkes "öğretmenım tuvalete gidebilir miyim? " deyip gidiyo dıye , benım de papağan gibi aynını söyleyip ,sınıftan çıkıp etrafa bakınıp "ee benım tuvaletım yok ki " deyip ,geri döndüğüm. hemen sonra da gerçekten çok sıkışıp ,ders sonuna kadar çükümün kangren olduğu ya da annem "peşine adam taktım doğruca okula git " dediğinde tekte inandığım yıllardan bir gün , tv de herhangi bir çizgi film arıyordum ve bir çocuk ve yaşlıca bir adamın ,bir adadan kaçtığı , 2 boyutlu bi çizgi film bulmuştum. Biraz kasvetlı bi havası vardı. Çocukla beraber ;garip garip malzemeler toplayıp doğru zamanı beklıyolardı ve devasa kuşların bacaklarına gizlice kendilerini bağlayıp adadan kaçıyolardı . Zamanında benı epey etkiledi. O sahne kalmış aklımda sadece. hangi kanal ,hangi stüdyo hiçbişey bilmiyorum tabi ki de.
Siz cürzon'un felsefesini anlamamışsınız.CS hariç
Küçükken Jetix miydi, Nickelodeon muydu neydi, birisinde değişik hayal dünyasına sahip bir dizi izlemiştim.Dizideki başrol oynayan koca kafalı çocuk,üç tekerlekli bir bisiklete biniyordu.Biraz da kendimle özleştirdim belki de patates gibi kafam var :D Garip garip, Kubrick'in The Shining filmindeki tarzında(ya da ben öyle hatırlıyorum) bir atmosfere sahipti.Başlarına tuhaf tuhaf olaylar gelirdi( Örneğin;yüzme kursuna gidilen bölümde suyun altında nefesi geliştirebilmek için, kafayı suya sokup baloncuklar çıkarma çalışması sırasında, amcasının sadece beline kadar suya girip balon çıkarabilmesi çocuğu hayretler içerisinde bırakır ve eğlendirirdi,ayrıca garip garip yaratıklar hayvanlar vardı dizinin içinde ve hep bir etkileşimde bulunulurdu) Ben bu diziyi izlerken bir süre sonra kafam tamamen uçmuş artık delirmiş gibiydim.Kadıköy'de ailemle birlikte yürürken yolda oraya buraya,cama falan yapıştırılan sülük gibi oyuncaklar vardı.Ondan almıştım o dizide gördüğüm gibi bir yılana benziyordu.Oraya buraya kamçı atar gibi atıyordum.Bir gün evde annemin konken günü vardı.Birlikte anneannemin arkadaşlarıyla kendi arkadaşlarıyla oturup kağıt oynuyorlardı ve bu haftaki sıra ondaydı.Okuldan eve geldiğim gibi o sülük oyuncağımla oynamaya başlamıştım.Oraya buraya savuruyordum yine.Gelen misafirler beni çağırdığında sülüğümle birlikte salona gittim,onlarla konuşurken nasıl olduğunu hatırlamadığım bir şekilde herhalde oynama arzusuyla yanıp tutuştuğumdan sülüğü bir kadının suratına "şılaak !" diye atmıştım.Kadın da çığlık atıp "Bu ne biçim çocuk be !" diye bağırmıştı.Annem çok sinirlendi aldı sülüğümü arka balkondan aşağıya fırlattı, gidip aramama rağmen bulamadım çünkü oturduğumuz yerin arkası ağaçlık bir araziydi.O zamandan beri de o diziyi izlemedim,adını zaten bilmiyorum, araştırmadım da hiç.
Benim izlediğim çizgi film bir tane çocuk ,robot ,kız ve garip bir yaratık insan vücudunda geziyorlardı. Sanırım vücudunuza girip vücudunuzu inceliyor. Bir keresinde o çocuk vücududda yanlışlıkla bir şey yapmış ben öksürmüştüm ve sevinçten çığlık ,çığlık attım artık hayallerim gerçek olmuştu onlar genelde bizi hapşurtuyor ve mekikleriyle kaçıyorlardı. Ben ise sevinçli idim çünkü artık onları burnumdan çıkar çıkmaz yastıkla düşürüp robotlarını hizmetçi olarak istiyordum. Eh bide kız var mekiği saymıyorum ama o çocuk için ne yapacağıma hiç karar verememiştim yaratıklada oyun oynardım. Pusuyu kurdum elimde yastık daracık bir yerdeyim kendimi hapşurtuyorum ama mekik yok bildiğiniz travma oldu hele kız gitti ya bir daha o programı izlemedim.
aynısını ben de izlerdim allah aşkına birisi bana ismini söylesin yaklaşık 3 yıldır arıyorum
Umarım yorum tutar ve sesimiz uzaklara ulaştırabiliriz.
umarım ;-;
Oha aynen
Ben bu elemanı tanıyorum.
Tam hatırlamıyorum ama ben küçükken bir Spiderman çizgi filmi vardı. Onu delice çok izlerdim. Bi gün yine çizgi filmimi izleyip uyudum, gece yattığımda bir baktım ki karşımda Spiderman bana bakıyor ama hiç hareket etmiyor sadece bana bakıyor o kadar korktum ki annemler iyi yanına koşarak gittim ama ilginç olan şey o gün yastığımı iyice duvara yaslayıp uyumuştum o günden beri asla yastığı duvara yakın yatamıyorum öyle bir şey olarak kaldı bende. Yıllar geçti büyüdüm odamın duvar kağıdının bir kısmını çizgi roman kapaklı kağıt yapmak istedim annem ise “Hayır! Olmaz sonra geceleri çok korkuyorsun.” Dedi. Üzücü abilerim üzücü