KUR'ANA İNSAN SÖZÜDÜR DEMEK ALLAH'A VE RASÜLÜNE İFTİRA ATMAKTIR
ฝัง
- เผยแพร่เมื่อ 30 ธ.ค. 2024
- Kur’ân, o asırdan tâ şimdiye kadar, öyle bir belâgat göstermiş ki, Ka‘be’nin duvarında altın ile yazılan en meşhur edîblerin ‘Muallakāt-ı Seb‘a’ nâmıyla şöhretşiâr kasîdelerini, o dereceye indirdi ki, Lebîd’in kızı, babasının kasîdesini Ka‘be’den indirirken demiş: “Âyâta karşı bunun kıymeti kalmadı.” Hem bedevî bir edîb فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ âyeti okunurken işittiği vakit, secdeye kapanmış. Ona demişler: “Sen müslüman mı oldun?” O demiş: “Hayır. Ben, bu âyetin belâgatine secde ettim.” Hem ilm-i belâgatın dâhîlerinden Abdülkāhir-i Cürcânî ve Sekkâkî ve Zemahşerî gibi binler dâhî imamlar ve mütefennin edîbler, icmâ‘ ve ittifâkla karar vermişler ki, Kur’ân’ın belâgati, tâkat-i beşer fevkındedir, yetişilmez. 7. ŞUA
Nasıl ki Kur’ân, bütün mu‘cizâtıyla ve hakkāniyetine delil olan bütün hakāikiyle, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bir mu‘cizesidir. Öyle de Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm da, bütün mu‘cizâtıyla ve delâil-i nübüvvetiyle ve kemâlât-ı ilmiyesiyle, Kur’ân’ın bir mu‘cizesidir ve Kur’ân, kelâmullâh olduğuna bir huccet-i kātıasıdır. 7. ŞUA