Prof. Dr. Şener Dilek - Tabiattan Gelen Fikr-i Küfrîyi Dirilmeyecek Bir Surette Öldürüyor

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 30 ก.ค. 2022
  • Kaynak: • Tabiattan gelen fikr-i...
    ‪@ProfDrSenerDilek‬
    TABİAT RİSALESİ - Tabiattan gelen fikr-i küfrîyi dirilmeyecek bir surette öldürüyor, küfrün temel taşını zîr ü zeber ediyor | @Prof. Dr. Şener Dilek - Marifet Nurları
    📕Risale-i Nur Külliyatından :
    ---- Lem'alar { Yirmi Üçüncü Lem'a } ---
    🖋️Müellifi:
    Bedîüzzaman Said Nursi
    __
    Yirmi Üçüncü Lem'a
    TABİAT RİSALESİ
    On Yedinci Lem'a'nın On Altıncı Notası iken, ehemmiyetine binaen Yirmi Üçüncü Lem'a olmuştur. Tabiattan gelen fikr-i küfrîyi dirilmeyecek bir surette öldürüyor, küfrün temel taşını zîr ü zeber ediyor.
    İhtar
    Şu notada, tabiiyyunun münkir kısmının gittikleri yolun içyüzü ne kadar akıldan uzak ve ne kadar çirkin ve ne derece hurafe olduğu, lâekall doksan muhali tazammun eden dokuz muhal ile beyan edilmiş. Sair risalelerde o muhaller kısmen izah edildiğinden burada gayet muhtasar olmak haysiyetiyle, bazı basamaklar tayyedilmiştir. Onun için birdenbire, bu kadar zâhir ve aşikâre bir hurafeyi nasıl bu meşhur âkıl feylesoflar kabul etmişler, o yolda gidiyorlar, hatıra geliyor.
    Evet onlar, mesleklerinin içyüzünü görememişler. Hem hakikat-i meslekleri ve mesleklerinin lâzımı ve muktezası odur ki yazılmış her bir muhalin ucunda beyan edilen o çirkin ve müstekreh ve gayr-ı makul
    {(Hâşiye): Bu risalenin sebeb-i telifi; gayet mütecavizane ve gayet çirkin bir tarz ile hakaik-i imaniyeyi tezyif edip, bozulmuş aklı yetişmediği şeye hurafe deyip, dinsizliği tabiata bağlayarak, Kur'an'a hücum edilmesidir. O hücum ise şiddetli bir hiddeti (kalbe) kaleme verdi ki şiddetli ve galiz tokatları o mülhidlere ve haktan yüz çeviren bâtıl mezheplilere yedirdi.
    Yoksa Risale-i Nur'un mesleği, nezihane ve nazikane ve kavl-i leyyindir. }
    hülâsa-i mezhepleri, mesleklerinin lâzımı ve zarurî muktezası olduğunu gayet bedihî ve kat'î bürhanlarla şüphesi olanlara tafsilen beyan ve ispat etmeye hazırım.
    بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
    قَالَتْ رُسُلُهُمْ اَفِى اللّٰهِ شَكٌّ فَاطِرِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ
    Şu âyet-i kerîme, istifham-ı inkârî ile "Cenab-ı Hak hakkında şek olmaz ve olmamalı." demekle; vücud ve vahdaniyet-i İlahiye, bedahet derecesinde olduğunu gösteriyor.
    Şu sırrı izahtan evvel bir ihtar
    1338'de Ankara'ya gittim. İslâm ordusunun Yunan'a galebesinden neşe alan ehl-i imanın kuvvetli efkârı içinde, gayet müthiş bir zındıka fikri, içine girmek ve bozmak ve zehirlendirmek için dessasane çalıştığını gördüm. "Eyvah!" dedim, "Bu ejderha imanın erkânına ilişecek!" O vakit, şu âyet-i kerîme bedahet derecesinde vücud ve vahdaniyeti ifham ettiği cihetle ondan istimdad edip, o zındıkanın başını dağıtacak derecede Kur'an-ı Hakîm'den alınan kuvvetli bir bürhanı, Arabî risalesinde yazdım. Ankara'da, Yeni Gün Matbaasında tabettirmiştim. Fakat maatteessüf Arabî bilen az ve ehemmiyetle bakanlar da nadir olmakla beraber, gayet muhtasar ve mücmel bir surette o kuvvetli bürhan tesirini göstermedi. Maatteessüf, o dinsizlik fikri hem inkişaf etti hem kuvvet buldu. Bilmecburiye, o bürhanı Türkçe olarak bir derece beyan edeceğim. O bürhanın bazı parçaları, bazı risalelerde tam izah edildiğinden burada icmalen yazılacaktır. Sair risalelerde inkısam etmiş olan müteaddid bürhanlar, bu bürhanda kısmen ittihat ediyor; her biri bunun bir cüzü hükmüne geçiyor.
    MUKADDİME
    Ey insan! Bil ki insanların ağzından çıkan ve dinsizliği işmam eden dehşetli kelimeler var. Ehl-i iman, bilmeyerek istimal ediyorlar. Mühimlerinden üç tanesini beyan edeceğiz:
    Birincisi: ‎ اَوْجَدَتْهُ الْاَسْبَابُ‎ Yani, esbab bu şeyi icad ediyor.
    İkincisi: ‎ تَشَكَّلَ بِنَفْسِهٖ‎ Yani, kendi kendine teşekkül ediyor, oluyor, bitiyor.
    Üçüncüsü: ‎ اِقْتَضَتْهُ الطَّبٖيعَةُ‎ Yani, tabiîdir, tabiat iktiza edip icad ediyor.
    Evet, madem mevcudat var ve inkâr edilmez. Hem her mevcud, sanatlı ve hikmetli vücuda geliyor. Hem madem kadîm değil, yeniden oluyor. Herhalde ey mülhid! Bu mevcudu mesela, bu hayvanı ya diyeceksin ki esbab-ı âlem onu icad ediyor; yani esbabın içtimaında o mevcud vücud buluyor veyahut o kendi kendine teşekkül ediyor veyahut tabiat muktezası olarak, tabiatın tesiriyle vücuda geliyor veyahut bir Kadîr-i Zülcelal'in kudretiyle icad edilir.
    Madem aklen bu dört yoldan başka yol yoktur, evvelki üç yol muhal, battal, mümteni, gayr-ı kabil oldukları kat'î ispat edilse; bizzarure ve bilbedahe dördüncü yol olan tarîk-i vahdaniyet, şeksiz şüphesiz sabit olur.
    AMMA BİRİNCİ YOL Kİ:
    Esbab-ı âlemin içtimaıyla teşkil-i eşya ve vücud‑u mahlukattır.
    Pek çok muhalatından yalnız üç tanesini zikrediyoruz.
    * * *
    Risale-i Nur - Lem'alar / 205 - 208
    Prof. Dr. Şener Dilek İnternet Sayfası ve Sosyal Medya Adresleri
    www.senerdilek.com
    www.senerdilek.com.tr
    TH-cam : / profdrŞenerdilek
    Facebook : / profsenerdilek
    İnstagram : / profsenerdilek
    Twitter : / prfdrsenerdilek
    #şenerdilek #risale #risaledersleri #sohbet #risaleinur

ความคิดเห็น •