Ruhaniye qulaq asanda babam nenem yadima dusur.Toylarda bu ifa ile ancaq yasli nesil oynayardi.Allah butun olenlere rehmet elesin.Adamin ruhu dincelir Allah senede rehmet elesin usta Adelet.
18oktyabr Azərbaycan tarixinə qızıl hərflərĺə yazıldı Gözəl Şuşamiz musiqinin beşiyi azad oldu bu söləri Ruhani sədaları altinda yaziram Azərbaycan əsgəri sizin qarşınızda baş əyib alnınızdan öpurəm .Allah həmişə sizinlə olsun.Amin.
Aşıq Ədalət Dəlıdağlı həm sazda gözəl ifasına həm də oxumağına və səhnədə şer söyləmə qabiliyyətinə görə Azərbaycan aşıqları içərisində xüsusi yeri olan sənətkardır Biz kəlbəcərli olmağımızla həm də belə gözəl sənətkarlarımızın olması ilə qürur hissi yaşayırıq
"Fələyindən açılmamış sirdimi, Sinəsindən yaralanmış şirdimi. Ozandımı , ocaqdımı,pirdimi, Dilmi tutar, yazılarmı bu hikmət? Saz çalanda Allah olur Ədalət." / Ağamalı Sadiq Əfəndi./
sizi kimiler coxdur azervaycanda.Ona gore bu dovlet surunur.Erenler cox olsa Allah sizi surundurmezdi.Allahin oxşari yoxdur.Allaha edalete benzetdiyiniz ucun dinden cixib kafir olmaniz ucun başqa sebebler axtarmayun
@@user-tw7jc9pd2m , zavallı , deyə bilərsənmi sən özün hansı dövlətin təbəəsisən ? Bəs sənin kimilər nə qədərdir bu ölkədə ? Əgər çoxsunuzsa, nədən bu xalqın sürünməsinə imkan verirsiniz ? Əgər azsınızsa , nədən azsınız ? Harda qalıb " elminizin " gücü ? * " Aman Allah , haraya bax, haya bax , Ərzurumdan axıb gələn çaya bax , Kürəyimi deşib keçən gülləyə , Qolumdakı çəkilməmiş yaya bax . Oyan qafil, tarixləri varaqla , Qanı batan babaları soraqla Bəlkə səni yandıra bu hekayət , Saz çalanda tarix olur Ədalət ."...
yasa Edalet Delidagli yasa allah size omur versin AZERBAYCANDA saz ifacisi dede Edalet ve siz Edalet Delidaglisiz qalan hamsin saz ifa etmirler menim alemimde
Cox yasha menim Türk AZERBAYCANIM!!!!!!!! Sen azerbaycan boz qurdlarinin vetenisen!!!!! Long live my TURKISH AZERBAIJAN!!!You are motherland of azerbaijan's grew wolfs!!!!
Asiq Edalet Delidagli 1967-ci il fevralın 1-də Kəlbəcər rayonunun Yellicə kəndində anadan olub. 1985-ci ildə orta məktəbi bitirdikdən sonra Kəlbəcərdəki yeddiillik musiqi məktəbində təhsil alıb. Hələ uşaq yaşlarından saz çalmağa başlayan Ədalətin ilk ustadı o zamanlar Aşıq Şəmşir adına Kəlbəcər rayon Mədəniyyət evinin nəzdində fəaliyyət göstərən aşıqlar ansamblının rəhbəri Əliş Quliyev olub. Saza olan sevgisi, yanğısı onu saz sənətinin sirlərinə daha dərindən yiyələnməsinə vadar edib. Məhz bu sirlərə yiyələnmək üçün sonralar “Bala Ədalət” Qəmkeş Allahverdidən, 1993-1998-ci illərdə isə Azərbaycanın əməkdar incəsənət xadimi, ustad aşıq, “Şöhrət” ordenli, prezident təqaüdçüsü Ədalət Nəsibovdan mükkəməl dərs almışdır.
Ruhani mənim damarlarda axan qanım, beşıyimin başında laylam.Allah rəhmət eyləsin cəmi ölənlərə.Mənim babamda dövrünün tanınmış aşıqlarından olub.Saz bağlayardı içinədə oz imzasın qoyardı aşıq Yusif 😢çox heyif o günlərdən😢
Âşık Mustafa Ruhani, 1931 yılında Erzurum'un Tortum ilçesine bağlı Aşağı Sivri köyünde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Mustafa Temel'dir. Babası, aynı köyde çiftçilikle uğraşan, nalbantlık, duvar ustalığı, hızarcılık gibi işlerle de uğraşan Ahmet, annesi ise Ayşe Hanım'dır. İkisi kız, dördü erkek olan altı çocuklu ailenin ikinci çocuğudur. Çocukluk yıllarında köy imamından Kuran dersleri almaya başlayan Mustafa, bir süre sonra Kuran'ı ezberlemek için çaba harcamasına rağmen tamamlayamaz. Köyünde okul olmadığı için ilkokul öğrenimini yapamaz, ancak daha sonra arkadaşlarının yardımıyla yeni harfleri öğrenir. O yıllarda Mustafa’nın amcası Mehmet'in sıkça okuduğu, otururken, çalışırken mırıldandığı iki şiir vardır. Bunlardan biri: Şol cennetin ırmakları Akar Allah deyu deyu mısralarıyla başlayan şiir, diğeri de Narmanlı Âşık Sümmani'ye ait olan Arzu maksuduma firkat ahıma Nöbet geldi varmadan mı gideyim Yüzüm sürüp bu dem adil şah'ıma Derde şifa sormadan mı gideyim dörtlüğü ile başlayan şiiridir. Bu şiirleri amcasından sıkça dinleyen Mustafa'da şiire karşı bir sevgi ve tarif edilemez bir ilgi uyanır. Şair, kendisinin şiirle olan ilk temaslarının böyle başladığını, “ ben de bu tür şeyleri söyleyebilir hale gelsem ” diye çok niyazda bulunduğunu,tenhalarda ağlayarak dolaştığını ifade etmektedir. Bunlar, çocuk ruhunun estetik kaygılara bürünerek dışa yansıyan, ama adı konulamayan ilk ve basit düzeydeki arzulardır. Bu şiirleri dinleyen ve ruhunda bazı kıpırdanmalar hisseden Mustafa, o dönemlerde sıkça rüya görmeye başlar. Günlerce süren bu rüyalarında nurani bir adam gelerek Mustafa'ya uzun bir elbise giydirmeye çalışır, onu uzaklara, dağlara çıkarır, kitaplarla dolu olan bir eve götürür ve güzel bir kız ile görüştürür. Henüz 10 yaşını idrak etmiş olan küçük Mustafa, 1941 yılının Mayıs ayında eline geçirdiği bir dinamit kapsülü ile oynarken kapsülün patlaması sonucunda sol gözü ile sağ elinin üç parmağının uç kısımlarını kaybeder. Ulaşım imkânlarının yetersiz olduğu o günlerde kağnı ile Erzurum'a getirilir ve Numune Hastahanesi'nde bir süre tedavi gördükten sonra köyüne götürülür. 1943 yılında sağ gözünde de rahatsızlık hisseden Mustafa, tedavilerden sonuç alamaz ve sağ gözünün görme yeteneğini de büyük ölçüde kaybeder. Bu olaydan sonra Mustafa'da belirgin bir biçimde içe kapanma görülür. Organlarından birini kaybetmenin üzüntüsüne hastahane kapılarında acılarla geçirilen günlerin sıkıntısı eklenir. Yoksulluk içinde kıvranan bir ailenin çocuğu olarak bunlara katlanmak zorunda kalır. Hayatının akışını değiştiren dinamit kazasından sonra büyük acılar çeken Mustafa, ilk gençlik yıllarında da rüyalarında nurani adamın tanıştırdığı kız ile görüşmeye devam eder. Bir hayal perisine benzettiği sevgilisinin aniden gözden kaybolması üzerine “hani ne oldu, nereye gitti, o bir ruh muydu?” diye sorunca nurani adam Mustafa'ya “senin adın Ruhani olsun” der. Bu dönemlerde tenhalarda gezmeyi alışkanlık haline getiren Mustafa, zaman zaman göz yaşlarını tutamayarak Allah'a yalvarır ve âşık olmak, Sümmani'ler, Yunus'lar gibi şiir söylemek istediğini belirtir. Bazen basit düzeyde kafiyeler meydana getirerek ahenkli sözler söylemesi, birkaç mısralık kırık dökük şiir denemeleri yapması, komşusu olan Haydar Çavuş 'un dikkatini çeker. Âşık tarzı şiir geleneğini bilen ve eski âşıklara ait çok sayıda şiiri ezberlemiş olan Haydar Çavuş, Mustafa ile ilgilenir ve ona yardımcı olur. “Ben bir mısra söyleyeyim, sen de ona uygun kafiyeli bir mısra söyle” diyerek onu yönlendirir. Mustafa'ya bir tahta parçasından basit bir saz yapılır, Halil Polat adlı komşunun askerlik dönüşünde getirdiği ince elektrik telleri bağlanır. Böylece onun oyalanabileceği bir çeşit oyuncak ortaya çıkar. Saza benzeyen bu alet eşliğinde çeşitli türküleri mırıldanan, kendiliğinden de bazı şiirler söyleyen Mustafa, çevresinde âşık olarak tanınmaya başlar. Zamanla çeşitli düğünlere, eğlencelere çağrılır, ancak henüz ileri düzeyde saz çalamamaktadır. Tortum'un Bağbaşı köyünde oturan ve Ayazi mahlasıyla şiirler söyleyen Muharrem Usta'nın Aşağı Sivri köyüne yaptığı bir ziyaret, Ruhani için ele geçmeyecek bir fırsat olur. Muharrem Usta Ruhani'ye saz çalma ile ilgili genel kuralları öğretir. Amcasının, komşusu Halil Çavuş'un ve Bağbaşı köyünden Muharrem Usta'nın katkılarıyla âşıklık sanatına iyice ısınan Mustafa'nın bir başka problemi daha vardır. Babası onun saz çalmasını ve şiir söyleyerek âşık gibi tanınmasını istememektedir. O, Mustafa'nın fazlaca duygusal bir kişilik kazanarak derbeder bir hayata düşmesinden korkmaktadır. Akrabalarının ve komşularının ısrarı ile babası ikna edilir. 19-20 yaşlarında iken aile büyüklerinin de hazır bulunduğu bir anda uygun ortamın oluştuğunu anlayan Mustafa, sazını alarak babasına hitaben şu şiirini söyler: İzin ver elime alayım sazı Mızrabım dokunsun telime baba Dağladı sinemi hasretin közü Baksana savrulan külüme baba Sevda beni gelir tutar huy gibi İki gözüm yaş döküyor çay gibi Doğrulamam eğilmişim yay gibi Felek tekme vurdu belime baba Ruhani'yim oldu yolum dolaşık Aşk'ın şerbetinden içtim bir kaşık Hem yaralı hem yaslıyım hem âşık Bırak beni kendi halime baba Bu, Mustafa Ruhani'nin dörtlükler halinde hece vezniyle söylediği ilk şiiridir. Babasının nezdinde ve aile içinde de meşruiyet kazanan âşıklık, bundan sonra Mustafa için bir meslek haline gelir. Rüyasında gördüğü nurani adam tarafından verilen Ruhani mahlası ile şiirler söylemeye devam eder.1955 yılının bir Haziran gününün sabah saatlerinde sazının bakımıyla uğraşırken kısmen görebilen sağ gözünün aniden karardığını hisseder.Odanın pencerelerine bir perde çekildiğini zannederek dışarıya çıkar,fakat yine görememektedir.Tekrar içeriye gelir ve bir süre ağladıktan sonra şu şiiri söyler: Tül perde zannettim ilk bakışımda Bir örümcek penceremi ağlarken Nurlu güneş sen kararma karşımda Kader benim gözlerimi bağlarken Bir ağır yaraya düştüm elaman Yerinden üzemez hiçbir pehlivan Kurtlar kuşlar bile kurdular şivan Felek beni sitem ile dağlarken Ben derdimi döksem dayanmaz yürek Ne yaprak yeşerir ne açar çiçek Ne kuşlar ötüşür ne uçar sinek Ben çekilip bir köşede ağlarken Seyhan Ceyhan akmaz Fırat mı yürür Murat geri teper Dicle de kurur Kızılırmak coşmaz Sakarya durur Ruhani'nin gözyaşları çağlarken Mustafa Ruhani, ilk karşılaşmasını Aşağı Sivri köyüne gelen Narmanlı Âşık Divani ile yapmıştır. Daha sonra çok sayıda âşıkla karşılaşma fırsatı bulmuştur. Başta Konya Âşıklar Bayramı olmak üzere Türkiye'nin birçok ilinde düzenlenen âşıklar toplantılarına ve yarışmalara katılan Ruhani, bu toplantılarda kendini kanıtlayarak çeşitli ödüller almıştır. Yurt dışında da çeşitli programlara katılmış, Almanya, Belçika, Hollanda ve Fransa'da programlar yapmıştır. Âşık tarzı şiir geleneğinin gelecek kuşaklara aktarılması için çaba harcayan ve her fırsatta genç meslektaşlarına tecrübelerini aktaran Ruhani, yetiştirdiği çıraklarıyla da geleneğe katkıda bulunmuştur. Saz çalma ve hazırlıksız şiir söyleme yeteneği çok güçlü olan Ruhani, aynı zamanda iyi bir hikâye musannifi ve anlatıcısıdır. Kendi tasnifi olan Nergis Hanım, Yetim Esma, Yusuf Çavuş ve Zülbiye Hatun hikâyelerinin yanı sıra klasik halk hikayelerinden birkaçını ve son dönemlerde anlatılan hikayelerden bazılarını da bilmektedir. Mustafa Ruhani iki kez evlenmiştir. 1958 yılında gerçekleştirdiği ilk evliliğin altıncı ayında iken eşini kaybetmiş, 1961 de ikinci kez evlenmiştir. Ruhani'nin üç kız, bir erkek çocuğu vardır. Halen Erzurum da ikamet etmekte olan Ruhani, çeşitli âşıklar toplantılarına katılarak sanatını icra etmektedir. Aşığım Sorarsanız kimliğimi Ben bir gariban aşığım Boş verin güldüğüm demi Ağladığım an aşığım Yarayım kalbi yarayım Dermana kime varayım Gece görünmüyor ayım Gündüzü zindan aşığım Kurban olayım Yaradan Sen kâinatı yaradan Yâr ol kurtulam yaradan Hakk'a inanan aşığım Duygulandım ermişlerden Dost cemalin görmüşlerden Fecirde öten kuşlardan Önce uyanan aşığım Ruhani'yim bağrım pişti Feryadım arşa ulaştı Yandı yüreğim tutuştu Çırasız yanan aşığım
sazin atasi evezolunmaz ustad Allah rehmet elesin heiffffff size mekniniz cennet olsun en çox sevdiyim dahi ustad ve dahi şairimiz Bexdiyar Vahabzade 😢😢😢😢😢😢😢😢😢😢
Allah awiqlara rehmet etsin mehdi kiwi var idi cox severdi awiq havsini Aqdam rayonu eliaqali kendinden idi indi duyasin deyiwib qerib diyarda defn olub Allah rehmet etsin
![[ไฮไลต์] แบดมินตันหญิง "เมย์ รัชนก" ไทย vs เบลเยี่ยม รอบแบ่งกลุ่ม | โอลิมปิก 2024](http://i.ytimg.com/vi/qfMROCoiKMY/mqdefault.jpg)
Əsil sənətkar Allah Azərbaycan mədəniyyətini pis günə qoyanlara.əxlaqsızlaşdıranlara lənət eləsin
Ruhaniye qulaq asanda babam nenem yadima dusur.Toylarda bu ifa ile ancaq yasli nesil oynayardi.Allah butun olenlere rehmet elesin.Adamin ruhu dincelir Allah senede rehmet elesin usta Adelet.
Çox əla
İfa edən əlbəttə ki,bala Ədalətdir.Eşq olsu !, mübariz, namiq və onlara bənzərlər gedib otlarını otlasınlar.
Bu dede Edaletin davamcisi Delidagli EDELETDIR......
Аллах рехмет етсин сенеткара
Barmaqlarından bal tökülür. Allah sənə rəhmət eləsin.
Saz kimi insanın ruhunu oxşayan ikinci bir musiqi aləti yoxdu. Allah rəhmət eləsin ustad.
Harika harika.azerbaycana çok çok selamve halkina
Gürsel Kılıç SELAMLAR
aleykuma selam!
Aleykum Selam
Menim Azerbaycanim Derbend Tebriz Irevan Bakidir!!!! Azerbaycandan unudulmaz ashiqlar cixib ancaq bu son deyil
Grauer Wolf sagol qaqas
Grauer Wolf Borcalini unutmusan))
Ruhumuza suzulən ən ecazikar musiqidirRuhani Allah sene rrhmet etsin Ay Edalet bey..
allah sene rehmet elesin ay edalet baba senin seirlerini babamnan yazib gotururuk sorada oxuyuruq cox gozel ifacisan yerin cennet olsun
Dədələr dədəsi əbədi yaşar insan əvəzolunmaz sənətkar ALLAH sənə rəhmət eləsin nur içində yatasan ay ƏDALƏT .
Allah size can sagliqi versin Edalet mellim. Gözel senetkarsiz.
18oktyabr Azərbaycan tarixinə qızıl hərflərĺə yazıldı Gözəl Şuşamiz musiqinin beşiyi azad oldu bu söləri Ruhani sədaları altinda yaziram Azərbaycan əsgəri sizin qarşınızda baş əyib alnınızdan öpurəm .Allah həmişə sizinlə olsun.Amin.
Var olun Nailə xanım, Allah sizi qorusun!
Çox sağ olun məncə damarında Azərbaycan qanı axan hərkəs bu musiqini sevir
inanin dostlar, bir daha ashiq Adalatdan bu dunyaya galmayacak ona gorada onun qadrini bilak sagliginda, bravo boyuk SANATKAR....
Çox gözəl. Sənətkarın əllərinə, ürəyinə sağlıq!!!
Cox gozel bir ifadi alah rehmet eylesin
Aşıq Ədalət Dəlıdağlı həm sazda gözəl ifasına həm də oxumağına və səhnədə şer söyləmə qabiliyyətinə görə Azərbaycan aşıqları içərisində xüsusi yeri olan sənətkardır Biz kəlbəcərli olmağımızla həm də belə gözəl sənətkarlarımızın olması ilə qürur hissi yaşayırıq
İstemirem o cenneti orda söhbət saz olmaya
Sən deyəsən dədə Ədalət Nəsibovla kimi isə qarışıq salırsan,bu ruhanini ifa edən ƏDALƏT NƏSİBOVDUR
Salam. Ifa eden Edalet Delidaglidir @@zngzurlu4028
"Fələyindən açılmamış sirdimi,
Sinəsindən yaralanmış şirdimi.
Ozandımı , ocaqdımı,pirdimi,
Dilmi tutar, yazılarmı bu hikmət?
Saz çalanda Allah olur Ədalət."
/ Ağamalı Sadiq Əfəndi./
Bəĺi, ƏDALƏT özū yana--yana "YANIQ KƏRƏMI" diriĺtdì...Ona təzə ruh verdi.. Sizə şeirə görə
Təşəkkūr. DƏDƏYƏ MIN RƏHMƏT...
ŞAMAXI...
sizi kimiler coxdur azervaycanda.Ona gore bu dovlet surunur.Erenler cox olsa Allah sizi surundurmezdi.Allahin oxşari yoxdur.Allaha edalete benzetdiyiniz ucun dinden cixib kafir olmaniz ucun başqa sebebler axtarmayun
@@user-tw7jc9pd2m , zavallı , deyə bilərsənmi sən özün hansı dövlətin təbəəsisən ? Bəs sənin kimilər nə qədərdir bu ölkədə ? Əgər çoxsunuzsa, nədən bu xalqın sürünməsinə imkan verirsiniz ? Əgər azsınızsa , nədən azsınız ? Harda qalıb " elminizin " gücü ?
* " Aman Allah , haraya bax, haya bax ,
Ərzurumdan axıb gələn çaya bax ,
Kürəyimi deşib keçən gülləyə ,
Qolumdakı çəkilməmiş yaya bax .
Oyan qafil, tarixləri varaqla ,
Qanı batan babaları soraqla
Bəlkə səni yandıra bu hekayət ,
Saz çalanda tarix olur Ədalət ."...
@@user-tw7jc9pd2m Ədalət Allahın özündən də böyükdür. Varmı sözün? Allah xoşbəxt adam olar ki Ədalət kimi saz çalsın
Ədalət , Habil , Həsrət ,Əhsən əsl sənətkar olublar , gürur yerimizdir onların sənəti.
Саголун азиз достлар.шекили дейишин.бу Аделет Делидаглыды.амма шекил Деде Аделетиндир
duzdur qardas Edalet Delidaglidi tamamile dogrudur Allah can sagligi versin qollarina barmaqlarina quvvvet versin saz dunyasinda var olsun
Sədbərəkallah . Ustadının da ruhu şad olsun. Allah qorusun.
İnsanı keçmışinə apariır bu gözəl musiqi allah rəhmət etsin ay dədə Ələsgər ruhun şad olsun
Ruhumun RUHANİ hacasına ehtiyacı var.
Əvəzolunmaz sənətkar, Allah sənə rəhmət etsin.
Esq olsun boyuk usdadimiza Allah rehmet etsin
Allah saz dunyasinin krali DEDE EDALET ssene rehmet etsin mekanini cennet etsin insAllah .
yasa Edalet Delidagli yasa allah size omur versin AZERBAYCANDA saz ifacisi dede Edalet ve siz Edalet Delidaglisiz qalan hamsin saz ifa etmirler menim alemimde
Dede Edalete de Bala Edalete de can sagligi! Sehv, jegin, tesadyfydyr. Xabarovsk
Böyük Türk oğlu Aşıq Ədalət.Sən tək gəldin bu dunyaya.Birdə Ədalət olmaz.Saz söz ustadı zirvələri fəth edən sənətkar.Ruhun şad olsun
Cox yasha menim Türk AZERBAYCANIM!!!!!!!! Sen azerbaycan boz qurdlarinin vetenisen!!!!! Long live my TURKISH AZERBAIJAN!!!You are motherland of azerbaijan's grew wolfs!!!!
Saz Azərbaycan mədəniyyətinin Tacıdır. Ən qoca ən qədimi yaşadan Sazdır.
Halaldi bala Edalet kelbecer
ALLAH SENI VAR ELESIN USTAD..........SAZI DİLƏ GƏTİRƏN GÖZƏL İNSAN.
Аллах Рахмат етсин козал устад
Wekıl dede edaletın olsada ifa bala efsletin yeni edalet delidağlınındi allah her ikisinede can sağlığı versin ancaq bele sehfler etm etmeyek
allah aslq edalete rehmet eylesin....unudulmaz senatkar
allah canivi sag elesin boyuk ustad asiq edalet
Uca Allah Bəhmən Vətənoğluna, Sücaətə qəni-qəni rəhmət eləsin. Yerləri cənnət olsun.
Rza Huseynov амин аллах
Rza Huseynov AMIN
Zehra Emiraslanli yoh canim !!! men gazahdanam
Amin
Halal olsun qazali balasi
Torpaq yetisdirir
Ustad, allah sənə rəhmət elesin.
Аллах рехмет элесин руху щад олсун бутутун гедебей эхлинин адынннан дкйирем,Адалет газахлынын ерини хеч ким вермийечек
senin yerin Fexri Xiyaban olasiyidi, heyif olsun...
Qəbrin nurla dolsun ölməz sənətkar
Görəsən saz havasına qulaq asanda bu nə qəmdi ya başqa bir hissdi gəlir adama
Sanın kımısını dünya haysta gatirmaz.Heyif ki, tez köçdünüz yeriniz behişt olsün !!!!!!
gözəl sənətkarlarımıza Ədalət Dəidagli eşq olsun
Ne delidagli? Bu Nesibovdur 1 nomredir
Яша 100 яша Аллах разы олсун
Salam olsun sazbazlara, sazoğlannarımıza, ənolara, lələlərə! Həmişə toylarda!
var ol asiq edalet ata babamiz allah senin sazini hec vaxt elinden seni bizim xalqimizdan eksik etmesin insallah
Halal olsun sene DEDE EDALET allah ruhunu şad elesin gozel insan
Dədə Ədalət deyil. Ədalət Dəlidağlıdır.
Рухун шад олсун улу сенткар аллах сени рехмет меканын ченнет олсун
Allah rəhmət eləsin dahi ustad
vallah ne deyim superrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr
Allah rəhmət eləsin.
Allah qorusun Edalet Delidagli
bu mahnının yuxarısında beyenme işaresini ilk men qoymusam
Asiq Edalet Delidagli 1967-ci il fevralın 1-də Kəlbəcər rayonunun Yellicə kəndində anadan olub. 1985-ci ildə orta məktəbi bitirdikdən sonra Kəlbəcərdəki yeddiillik musiqi məktəbində təhsil alıb. Hələ uşaq yaşlarından saz çalmağa başlayan Ədalətin ilk ustadı o zamanlar Aşıq Şəmşir adına Kəlbəcər rayon Mədəniyyət evinin nəzdində fəaliyyət göstərən aşıqlar ansamblının rəhbəri Əliş Quliyev olub. Saza olan sevgisi, yanğısı onu saz sənətinin sirlərinə daha dərindən yiyələnməsinə vadar edib. Məhz bu sirlərə yiyələnmək üçün sonralar “Bala Ədalət” Qəmkeş Allahverdidən, 1993-1998-ci illərdə isə Azərbaycanın əməkdar incəsənət xadimi, ustad aşıq, “Şöhrət” ordenli, prezident təqaüdçüsü Ədalət Nəsibovdan mükkəməl dərs almışdır.
ragi'm ragi'm
Senin o kecen barmaxlarina qalan omrum heder olsun👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍
Allah rehmet etsin size boyuk senetkar ruhanideki rehmetlik dedemin maxnsidi allax onunda mekanin cennet etsin
əla saz havasidi
Ehsen sene heqiqeten insanin ureyide simler kimi titreyir
усда адаллата алах рахмат етсин габри нурла долсун онун адыны цакиб санатини йашадан ашыгларымыздан ашыг адалата алах комак етсин суцайатада алах рахмат етсин
Ruhani mənim damarlarda axan qanım, beşıyimin başında laylam.Allah rəhmət eyləsin cəmi ölənlərə.Mənim babamda dövrünün tanınmış aşıqlarından olub.Saz bağlayardı içinədə oz imzasın qoyardı aşıq Yusif 😢çox heyif o günlərdən😢
Bu dədə Adəlet değil, Adəlet Delidağlı'dı.. Düzeltin lütfen
Âşık Mustafa Ruhani, 1931 yılında Erzurum'un Tortum ilçesine bağlı Aşağı Sivri köyünde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Mustafa Temel'dir. Babası, aynı köyde çiftçilikle uğraşan, nalbantlık, duvar ustalığı, hızarcılık gibi işlerle de uğraşan Ahmet, annesi ise Ayşe Hanım'dır.
İkisi kız, dördü erkek olan altı çocuklu ailenin ikinci çocuğudur.
Çocukluk yıllarında köy imamından Kuran dersleri almaya başlayan Mustafa, bir süre sonra Kuran'ı ezberlemek için çaba harcamasına rağmen tamamlayamaz.
Köyünde okul olmadığı için ilkokul öğrenimini yapamaz, ancak daha sonra arkadaşlarının yardımıyla yeni harfleri öğrenir. O yıllarda Mustafa’nın amcası Mehmet'in sıkça okuduğu, otururken, çalışırken mırıldandığı iki şiir vardır.
Bunlardan biri:
Şol cennetin ırmakları
Akar Allah deyu deyu
mısralarıyla başlayan şiir, diğeri de Narmanlı Âşık Sümmani'ye ait olan
Arzu maksuduma firkat ahıma
Nöbet geldi varmadan mı gideyim
Yüzüm sürüp bu dem adil şah'ıma
Derde şifa sormadan mı gideyim
dörtlüğü ile başlayan şiiridir.
Bu şiirleri amcasından sıkça dinleyen Mustafa'da şiire karşı bir sevgi ve tarif edilemez bir ilgi uyanır. Şair, kendisinin şiirle olan ilk temaslarının böyle başladığını, “ ben de bu tür şeyleri söyleyebilir hale gelsem ” diye çok niyazda bulunduğunu,tenhalarda ağlayarak dolaştığını ifade etmektedir.
Bunlar, çocuk ruhunun estetik kaygılara bürünerek dışa yansıyan, ama adı konulamayan ilk ve basit düzeydeki arzulardır. Bu şiirleri dinleyen ve ruhunda bazı kıpırdanmalar hisseden Mustafa, o dönemlerde sıkça rüya görmeye başlar. Günlerce süren bu rüyalarında nurani bir adam gelerek Mustafa'ya uzun bir elbise giydirmeye çalışır, onu uzaklara, dağlara çıkarır, kitaplarla dolu olan bir eve götürür ve güzel bir kız ile görüştürür. Henüz 10 yaşını idrak etmiş olan küçük
Mustafa, 1941 yılının Mayıs ayında eline geçirdiği bir dinamit kapsülü ile oynarken kapsülün patlaması sonucunda sol gözü ile sağ elinin üç parmağının uç kısımlarını kaybeder.
Ulaşım imkânlarının yetersiz olduğu o günlerde kağnı ile Erzurum'a getirilir ve Numune Hastahanesi'nde bir süre tedavi gördükten sonra köyüne götürülür. 1943 yılında sağ gözünde de rahatsızlık hisseden Mustafa, tedavilerden sonuç alamaz ve sağ gözünün görme yeteneğini de büyük ölçüde kaybeder.
Bu olaydan sonra Mustafa'da belirgin bir biçimde içe kapanma görülür. Organlarından birini kaybetmenin üzüntüsüne hastahane kapılarında acılarla geçirilen günlerin sıkıntısı eklenir.
Yoksulluk içinde kıvranan bir ailenin çocuğu olarak bunlara katlanmak zorunda kalır.
Hayatının akışını değiştiren dinamit kazasından sonra büyük acılar çeken Mustafa, ilk gençlik yıllarında da rüyalarında nurani adamın tanıştırdığı kız ile görüşmeye devam eder.
Bir hayal perisine benzettiği sevgilisinin aniden gözden kaybolması üzerine “hani ne oldu, nereye gitti, o bir ruh muydu?” diye sorunca nurani adam Mustafa'ya “senin adın Ruhani olsun” der.
Bu dönemlerde tenhalarda gezmeyi alışkanlık haline getiren Mustafa, zaman zaman göz yaşlarını tutamayarak Allah'a yalvarır ve âşık olmak, Sümmani'ler, Yunus'lar gibi şiir söylemek istediğini belirtir. Bazen basit düzeyde kafiyeler meydana getirerek ahenkli sözler söylemesi, birkaç mısralık kırık dökük şiir denemeleri yapması, komşusu olan Haydar Çavuş
'un dikkatini çeker.
Âşık tarzı şiir geleneğini bilen ve eski âşıklara ait çok sayıda şiiri ezberlemiş olan Haydar Çavuş, Mustafa ile ilgilenir ve ona yardımcı olur. “Ben bir mısra söyleyeyim, sen de ona uygun kafiyeli bir mısra söyle” diyerek onu yönlendirir. Mustafa'ya bir tahta parçasından basit bir saz yapılır, Halil Polat adlı komşunun askerlik dönüşünde getirdiği ince elektrik telleri bağlanır.
Böylece onun oyalanabileceği bir çeşit oyuncak ortaya çıkar. Saza benzeyen bu alet eşliğinde çeşitli türküleri mırıldanan, kendiliğinden de bazı şiirler söyleyen Mustafa, çevresinde âşık olarak tanınmaya başlar. Zamanla çeşitli düğünlere, eğlencelere çağrılır, ancak henüz ileri düzeyde saz çalamamaktadır.
Tortum'un Bağbaşı köyünde oturan ve Ayazi mahlasıyla şiirler söyleyen Muharrem Usta'nın Aşağı Sivri köyüne yaptığı bir ziyaret, Ruhani için ele geçmeyecek bir fırsat olur. Muharrem Usta Ruhani'ye saz çalma ile ilgili genel kuralları öğretir.
Amcasının, komşusu Halil Çavuş'un ve Bağbaşı köyünden Muharrem Usta'nın katkılarıyla âşıklık sanatına iyice ısınan Mustafa'nın bir başka problemi daha vardır. Babası onun saz çalmasını ve şiir söyleyerek âşık gibi tanınmasını istememektedir. O, Mustafa'nın fazlaca duygusal bir kişilik kazanarak derbeder bir hayata düşmesinden korkmaktadır. Akrabalarının ve komşularının ısrarı ile babası ikna edilir.
19-20 yaşlarında iken aile büyüklerinin de hazır bulunduğu bir anda uygun ortamın oluştuğunu anlayan Mustafa, sazını alarak babasına hitaben
şu şiirini söyler:
İzin ver elime alayım sazı
Mızrabım dokunsun telime baba
Dağladı sinemi hasretin közü
Baksana savrulan külüme baba
Sevda beni gelir tutar huy gibi
İki gözüm yaş döküyor çay gibi
Doğrulamam eğilmişim yay gibi
Felek tekme vurdu belime baba
Ruhani'yim oldu yolum dolaşık
Aşk'ın şerbetinden içtim bir kaşık
Hem yaralı hem yaslıyım hem âşık
Bırak beni kendi halime baba
Bu, Mustafa Ruhani'nin dörtlükler halinde hece vezniyle söylediği ilk şiiridir. Babasının nezdinde ve aile içinde de meşruiyet kazanan âşıklık, bundan sonra Mustafa için bir meslek haline gelir. Rüyasında gördüğü nurani adam tarafından verilen Ruhani mahlası ile şiirler söylemeye devam eder.1955 yılının bir Haziran gününün sabah saatlerinde sazının bakımıyla uğraşırken kısmen görebilen sağ gözünün aniden karardığını hisseder.Odanın pencerelerine bir perde çekildiğini zannederek dışarıya çıkar,fakat yine görememektedir.Tekrar içeriye gelir ve bir süre ağladıktan sonra
şu şiiri söyler:
Tül perde zannettim ilk bakışımda
Bir örümcek penceremi ağlarken
Nurlu güneş sen kararma karşımda
Kader benim gözlerimi bağlarken
Bir ağır yaraya düştüm elaman
Yerinden üzemez hiçbir pehlivan
Kurtlar kuşlar bile kurdular şivan
Felek beni sitem ile dağlarken
Ben derdimi döksem dayanmaz yürek
Ne yaprak yeşerir ne açar çiçek
Ne kuşlar ötüşür ne uçar sinek
Ben çekilip bir köşede ağlarken
Seyhan Ceyhan akmaz Fırat mı yürür
Murat geri teper Dicle de kurur
Kızılırmak coşmaz Sakarya durur
Ruhani'nin gözyaşları çağlarken
Mustafa Ruhani, ilk karşılaşmasını Aşağı Sivri köyüne gelen Narmanlı Âşık Divani ile yapmıştır. Daha sonra çok sayıda âşıkla karşılaşma fırsatı bulmuştur. Başta Konya Âşıklar Bayramı olmak üzere Türkiye'nin birçok ilinde düzenlenen âşıklar toplantılarına ve yarışmalara katılan Ruhani, bu toplantılarda kendini kanıtlayarak çeşitli ödüller almıştır. Yurt dışında da çeşitli programlara katılmış, Almanya, Belçika, Hollanda ve Fransa'da programlar yapmıştır.
Âşık tarzı şiir geleneğinin gelecek kuşaklara aktarılması için çaba harcayan ve her fırsatta genç meslektaşlarına tecrübelerini aktaran Ruhani, yetiştirdiği çıraklarıyla da geleneğe katkıda bulunmuştur.
Saz çalma ve hazırlıksız şiir söyleme yeteneği çok güçlü olan Ruhani, aynı zamanda iyi bir hikâye musannifi ve anlatıcısıdır. Kendi tasnifi olan Nergis Hanım, Yetim Esma, Yusuf Çavuş ve Zülbiye Hatun hikâyelerinin yanı sıra klasik halk hikayelerinden birkaçını ve son dönemlerde anlatılan hikayelerden bazılarını da bilmektedir. Mustafa Ruhani iki kez evlenmiştir.
1958 yılında gerçekleştirdiği ilk evliliğin altıncı ayında iken eşini kaybetmiş, 1961 de ikinci kez evlenmiştir. Ruhani'nin üç kız, bir erkek çocuğu vardır. Halen Erzurum da ikamet etmekte olan Ruhani, çeşitli âşıklar toplantılarına katılarak sanatını icra etmektedir.
Aşığım
Sorarsanız kimliğimi
Ben bir gariban aşığım
Boş verin güldüğüm demi
Ağladığım an aşığım
Yarayım kalbi yarayım
Dermana kime varayım
Gece görünmüyor ayım
Gündüzü zindan aşığım
Kurban olayım Yaradan
Sen kâinatı yaradan
Yâr ol kurtulam yaradan
Hakk'a inanan aşığım
Duygulandım ermişlerden
Dost cemalin görmüşlerden
Fecirde öten kuşlardan
Önce uyanan aşığım
Ruhani'yim bağrım pişti
Feryadım arşa ulaştı
Yandı yüreğim tutuştu
Çırasız yanan aşığım
Nigar Abdullayeva !!!!
Aman Allah! Men sizi nece tapim? Hardan tapim? Siz bunları hardan oyrenmisiz nece oyrenmisiz? Oxuya oxuya mat qaldim vallah.
Nə işsiz adamsan
Bu azərbaycan aşıqlarının havasıdı türklərin nə dəxli var bura elə öyrəşmisiz nə mahnımız var türkü soxursuz ortaya
@@joshgunfatullayev267 wikipediadan kopyalayıb.Və danışdıqlarının bu ruhani havasına dəxli yoxdur.
Allah rəhmət eləsin usdada.
Allah sene rehmet elesin saz ustadi😔
qardashlar, Edalet Nesibov ustad senatkardi, amma bu ifa Edalet Delidaqlini di, ifa superdi, evezsizdi...
Ədalət Dəlidağlının ifasıdır, deyəsən Dədə Ədalətlə səhv salıblar. Mükəmməldi, Var ol, Bala Ədalət! ( bala - balaca demək deyil)
en sevdiyim hava ruhani dir ashiq edalet coooooox gozel calir
Super beyendim
Amin
یاشا استاد عدالت دلی داغلی
Садедже билмек истердим,хансы сенеткар ,Оз сенетинин зирвесине едалет насибов гадар юксалиб,ве сенетини халгына севдириб?❤️
Yawa usta
Allah canini sag elesin
Aşıq Əkbər Cəfərova Allah rəhmət eləsin.O bütün türk dünyasınıb sevimlisi olaraq yaşayacaq. .Mustafa Əhmədov.Qazax Yevlax.
N
Аллахымын гондердийи евези олмаян эй евезсиз сенеткар рухун шад олсун йерин джаннат мекан олсун 🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀🥀
allah seni saxlasin ay sazin atasi elerin var olsun
var ol asiq.ruhumuz tezelendi
Allah sənə rəhmət etsin aşşq! Mən hələ sənin belə ruhanini eşitməmişdim. Doğurdan da tək gəldin, tək də getdin aşıq!!!
Allah ruhunu şad etsin əvəzsiz bir Ozan idi.
QIDRETLİ ALLAH QORUSUN AZERBAYCANI 🇦🇿 TURK YURDULARIN ELLERİN XALQLARIN CAL DEDE OZAN CAL QADPYALIM CAL CAL SAZINI 😥😥😥😥🇦🇿🇹🇷🇺🇿🇰🇿🇰🇬🇹🇲
Яхшы оларки Деде Адалатин шеклинде Деде Аделетин оз чыхышлары верилсин Онсузда сиз Деде Адалат ола билмезсиниз
Canim Azribaycanim ♥️♥️♥️🙏🏻
Allah rəhmət eləsin Sücayətə
ALLAH rəhmət eləsin
яшасын ашых адалет бармахларва гурбан олум ашых
Ela qanima iwleyir awiq havasi super 100yawa
əhsən, əlinə, dilinə sağlıq, aşıq! 100 yaşa! Super super super!
Dədə Adalət Allah rəhmət eləsin.sazın sözün əsl sənətkarı.
sazin atasi evezolunmaz ustad Allah rehmet elesin heiffffff size mekniniz cennet olsun en çox sevdiyim dahi ustad ve dahi şairimiz Bexdiyar Vahabzade 😢😢😢😢😢😢😢😢😢😢
Ruhun şad olsun, kişi, sazı da, sazla nəfəs alanları da yetim qoydun, getdin.
bu bala edaletin çalqisidir rehmetlik dede edaletin şeyirdi
Beli 👍
Allah rehmat elasin ustad ,iz qoydunuz getdiniz, yaxinlarina sebr dilayiram .....
Allah rehmet elesin
Аллах рахмет етсин браво!
Allah awiqlara rehmet etsin mehdi kiwi var idi cox severdi awiq havsini Aqdam rayonu eliaqali kendinden idi indi duyasin deyiwib qerib diyarda defn olub Allah rehmet etsin
sag ol ay Adalat ami
Əla!!!!!!