Bir lise öğrencisi olarak sizi gerçekten örnek alıyorum bilgili,kültürlü oluşunuz ve bunların yanında insani olarak da donanımlı olmanız çok özendirici gerçekten.Kanalınızı çok severek takip ediyorum.
merhaba, bir biyolog olarak. bilen varsa cevaplayın demişsiniz :) kısaca anlatmak gerekirse, Türünü devam ettirmek istemeyenler aslında "tür" olarak değil, birey olarak bunu istiyor. Bu sadece insanlarda değil hayvanlarda "birey" olarak görülmekte. Ancak biyoloji bilimi bireye değil türe bakar. Ve biz gibi sosyal varlıkta bu her ne kadar "sosyal bilinç" ile bastırılsa da içgüdüsel olarak sürekli kalmaktadır.
@@feaweninglorin6035 ayrıca evrimsel psikolojinin dayattığı romantik seçimlerimiz ile üst mantığımızla karar aldığımız çocuk yapmama kararı çok farklı konular olsa gerek. çocuk istemeyen bireyler de halen, farkında bile olmadan, alttan alta evrimsel psikolojinin dayattığı romantik/üreme öncelikli seçimlere göre partner ararlar. bence :D sadisşdl
birçok davranışı açıklarken aslında tek bi kurama ya da ekole bağlı kalınmamaya çalışılıyor psikolojide. aşka da önce biyolojik ve evrimsel kuramlarla giriş yapıp daha sonra bilişsel ve sosyal kuramlarla ilerliyoruz ki bu kuramların hepsi çoğunlukla birbirinin üzerine bir şeyler katar nitelikte. zaten o kadar çok değişken var ki tek bi perspektiften açıklamak da zor olurdu.
"Aşk boş beleş iş ne gerek var böyle zaman kayıplarına" diyen ben bu yıl kendimi kaptırdım. Böyle düşünen biri olarak aşkta beklentim de sıfırdı. Bu yüzden sanırım şu anda bir ilişkim var. Benim de başta kurduğum ama sonradan kafamda kurmaya gerek yok sadece ben üzüleceğim dediğim şeyleri yapıyoruz beraber. Hayat bu bazen beklediğimiz gibi gitmiyor kısaca . Ayrıca beklentilerden de kurtulmak lazım ;) Ceren abla için lafa gerek yok her zamanki gibi çok güzel bir video . Kelimeler kifayetsiz kalır.
Ceren hanım, sizin sessiz bir takipçinizim. Ama sanırım ilk kez yorum yapacağım. Sizin yayınlarınızı takip etmeyi gerçekten çok seviyorum. Faydalı, doyurucu, ufuk açıcı bilgiler veriyorsunuz, ilmi değeri olan kitapları bizlere tanıtıyorsunuz. Tarih alanında çalışıyor olmanız da, bir yandan tarihi bilgiler verirken bir yandan çeşitli konuklarla o bilgileri pekiştiren bi sunumla sizi izlemeyi ve takip etmeyi keyifli bir sürece dönüştürüyor. Ayrıca bu tarz psikolojik ve bazen de felsefik bilgileri çeşitli kitaplar aracılığıyla sunuyor olmanız da şahsen benim için çok yararlı oluyor. Bu gayretinizden ve azminizden dolayı sizi çok tebrik ediyorum. Kanalınızın çok daha iyi yerlere gelmesini ve akademik kariyerinizde de başarılarınızın devamını diliyorum. Sevgilerimle... 🌹
* Ben bir zaman öz-özümden uzaktım, Dün bir ışık gördüm ruhuma taktım. Bütün eski tanrıları bıraktım, Şimdi artık bir Tanrım var-güzellik. * Bütün eski tanrılara darıldım, Hep mecazi sevgilerden yoruldum, Bir doğruluk gördüm, ona vuruldum, Dünyada bir şıarım var-güzellik. * Okşa beni, yeni Tanrım, sevindir! Artık kalbim, ruhum, duygum senindir. Çık gönlümden eski dünya sonundur, Çünkü yeni bir Tanrım var-güzellik.
Bu kanalı bu kadar geç keşfettiğime o kadar üzüldüm ki :( içerikler kalite kokuyor.. muhteşem bir kanal ayrıca kişisel gelişim listesinde çok güzel videolar var. Şaşkına döndüm izlerken hakimiyetinize bilginize birikiminize.. İyi ki varsınız.. böyle güzel içeriklere erişebildiğim için size teşekkür etmek istiyorum .. yaşım henüz çok genç ve bana çok şey katıyorsunuz bilmenizi isterim.. sevgiyle kalın
Herhalde hayatımda ilk defa sosyal medya da gördüğüm, izleme fırsatı bulduğum bir insan için kendimi şanslı hissediyorum. Ceren Hanım iyi ki varsınız sizi izleyebildiğim, bir şeyler öğrendiğim için kendimi şanslı hissettim. Teşekkür ediyor, başarılar diliyorum. Çizginizi bozmamanız dileğiyle. Tekrardan iyi ki varsınız..
Ağzınıza sağlık Hocam, güzel bir konuya daha değinmişsiniz. Geldim 37 yaşına bugüne kadar hiç birlikteliğim olmadı. Gençken çok "kutlu yürüyüş" yaptım ama reddedilmekten o kadar yoruldum ki, 30'dan sonra tamamen saldım. Yaşıtlarım çoluğa çocuğa karıştı ama inanın öyle yıprandım ki, her yeni hayalkırıklığı hayat mücadelemi de zedeleyeceği için uzak duruyorum artık. Ayala Hanım bilimsel bazda yaklaşmış fakat maalesef kimya uymayınca ve etkileşim olmadıkça sonu hep hüsran oluyor. Velhasıl bu etkileşimi bulana kadar sabitim, gelene hay hay gidene bay bay..
Videoyu bu kanalda, "Böyle bir video neden var?" diyerek açtım. Tek seferde izleyemedim ve aşk kelimesinin hemen ardından videoyu durdurduğumu fark ettim. Sonra ilişkilerimi düşündüm. Sonunda hepsini bitirenin ben olduğumu ve gerçek anlamda sevgiliyiz dememiz gereken anda kaçtığımı fark ettim. Biraz daha detaylı düşününce sadece aşktan değil, sevilmekten de nefret ettiğimi de anladım. Bunun temel sebebi kendimi aşağılama sendromu gibi bir şey olabilir tabi. Mamafih kibir konusunda Şeytan ile yarıştığım da doğrudur. Yine kendi kendimin kafasını karıştırdım. Aklımda deli sorularla köşeme çekiliyorum.
İçten içe hepimiz (aseksüeller hariç) soyumuzu devam ettirmek istiyoruz Ceren ablacığım. Fakat bazılarımız bunu bastırıyoruz psikolojik veya mantıksal nedenlerden dolayı. Dünya üzerindeki en zeki canlı olmamızın sonucu bu tür özelliklerimizle diğer hayvanlardan ayrılıyoruz. Mesela aseksüellerin çoğu aynı zamanda aromantiktir. Hatta belki de hepsi aromantiktir fakat bunu kesin bir dille söylemek mümkün değil çünkü cinsel travma sonrası cinsellikten tiksinen ve bunun sonucunda kendini aseksüel sanan insanlar da var. Yine de aseksüellerin çoğusu aşkı deneyimlemediğini hatta birçoğu saçma bulduğunu dile getirir. Demem o ki aşk neslimizi devam ettirmemiz için var olan bir güdüdür. Bu yüzden aşık olduğumuzda midemiz, bağırsaklarımız dahi daha yavaş çalışmaya başlar ve vücudumuz enerjisini üremek dürtüsüne adar. Feromonlar aşık olduğumuz kişinin yanında daha fazla salgılanır, kolayca ıslanır veya sertleşiriz vesaire...
23:35 evrimsel psikoloji laboratuvar ortamında deneyler yapar, dış etkenlerden bağımsız yapılan deneyler sosyal hayatın karmaşıklığını doğru yansıtamaz. Ama sosyal psikoloji laboratuvarda deney yapamaz. Çünkü insanlar laboratuvar ortamında kendi oldukları gibi davranamaz. Deney olduğunun farkında olduğu için mutlaka farklı davranır. Bu yüzden sosyal psikoloji günlük hayat ortamında deneyler yapar. Bu yüzden sosyal psikolojinin deneyleri günlük hayata daha uyarlanabilir, günlük hayatta daha geçerlidir (external validity). Sizin anlattığınız dış görünüşe dair insanların günlük hayattaki genel tutumları, insanları birbirine aşık edebilecek sosyal durumlar, tavırlar, insanların çeşitli durumlara karşı oluşturduğu düşünsel şemalar ve bakış açıları sosyal psikolojinin çalışma konuları arasındadır. Bu yüzden sosyal psikoloji aşık olma durumunu, aşk duygusunu daha gerçekçi bir bakış açısıyla ele alır.
Soy devam ettirme konusunda bunca zaman okuyup araştırdıklarımdan şöyle bir sonuca vardım. Evet belki bilincimizde soy devam ettirmek istemiyoruz sadece biriyle beraber olmak istiyoruz ama bilinçaltında istenen durum bu. Yani iç güdüsel ve siz biriyle sadece cinsel ilişkiye girmek isteyip çocuk yapmak gibi bir amaç gütmesenizde beyniniz sizi çocuk yapma görevini yerine getirmiş gibi kabul edip bir süre sonra bu durumu tekrarlamak ister. Sanırım beyin aldığı sinyalleri gerçeklik kabul ediyor aslında gerçeğin ne olduğuyla pek de ilgilenmiyor.
Evet Çok Haklisiniz Efendim Yalniz KENDI Aile Çevreniz Ve Sizin KENDI Çok Sevdiginiz Însan Modelleri(Ebeveynler Ve Akraba Çevresi Çok Samimi Tanidik Çevresindeki insanlar Kararlarimiz Konusunda Yani Secimlerimizde Ön Kosul OLUYOR!!! Kadin Secici Ve Genetik Devamliligimizda Büyük Rol Oynayan Faktör! Beyin Ve Evrimin Etkiside Çok Büyük Sevdiginiz Hoslandiginiz Ve Fiziksel Olarak Gözünüze Hitap Eden Görseller Etkileyici Ana Esaslardan Tabiki Sivillesmis insan Tipleride Çok Etkileyici OLUYOR.Saygilarimla Güzel insan❤️
Abla senin kanalda yorumları okumayı çok seviyorum. Bu bence senin başarın, yaşasın kişisel gelişim içeriği ! Ayrıca feedback olarak nasıl "kitap okunur?" videonda Nasıl kitap okunur diye bir kitap önermişti birisi okuyorsan teşekkür ederim dostum kitabı el kitabım yaptım :)
İyi ve kötü kavramına dair. Divan edebiyatında martılardan hiç bahsedilmez.Çünkü hayvan ölüleriyle beslenmesine rağmen güzelde bir kuştur.Bu ikilemde dolayı martı şiirlerde yer almaz deniyordu.Sanırım martılarda gri :)
Bence aşk bir 'an'dan ziyade bir süreç. Bunun bir süreç olması yaşanan hisleri daha iyi açıklıyor. İşin multidisipliner kısmına da büyük ölçüde katılıyorum, ama psikolojik yönü belki ağır basar. En azından ben bir süreç içinde aşık oldumdu, gerisini bilmem :)
Aşk hayatımı mahvetti. Aşk benim için bi yerden sonra kaybetme korkusuydu. Maddi ve manevi her anlamda beni mahvetti cidden. Senelerdir deniyorum ama kimseye bir şey hissedemiyorum. Kader ya önüme biri çıkarsa azıcık bile hoşlansam mantığa da yatarsa onunla yürürüm artık diyorum. Hayata çok güzel bakarken biri gelip kalbinizi söküp götürüyor ya işte bu çok adaletsiz. Dilerim herkes gönlünce biriyle beraber olur.
Aşık olma deneyimine en yakın deneyimin dini huşû olduğu düşünülüyormuş, bu denklemden yola çıkarak bir inanca sahip olmayan insanların yalnız kalmalarının ya da kısa süreli ilişkiler edinmesinin bu sebepten ötürü olduğu fikri mantıklı geliyor. Videoda bu yok, şahsi düşüncem.
Asik olmanin sebebi gercekten guzel bir insan oldugu icin mi yoksa seni red ettigi icin mi? Red edilmenin egondaki hasarinin yaptigi hissiyat ask gibi gorunebilir.
Evet, üremek istemeyen insanlar da var ve bazı insanlar kendi türünü devam ettirmek istemiyorlar ve bunun da bilincin de olduğu zannediyorlar ama evrim ne olursa olsun insanin bilincinin dışında ilerleyecektir ki buda türün devamı demektir, yani demem o ki sandığımız ve düşündüğümüz gibi olsaydı ve oyle yaşasaydık , insan oğlu yada bütün canlılar şuan olurlar miydi..? Bu arada güzel anlatıyorsun konuları;)
Abla ben "dış görünüş" denen şeyin karşımdaki şahısın özelliği olmadığını düşündüğüm için, kendimi hep ilk görüşümle hareket etmemem için durduruyorum.
Bu videoyu izledikten sonra niye hep reddedildiğimi fark ettim. Tipten dolayı, hiç kimse kişiliğime dikkat etmeden eliyor beni. Sürekli hep çok sert bakıyorsun, duygularını göstermiyorsun diyorlar ama bunu isteyerek yapmıyorum. Nasıl bir çözüm bulurum bilmiyorum.
Videoyu izlemeden aşk hakkında düşündüklerimi yazmak istedim video dönümünde okumak için. Bence aşk uzun süre dışa vurulmamis cinselliktir. bir birey ergenliğe adımını attığında cinselligini dışa vurmak için karşı cinsten birine ihtiyaç duyar ve bunu da kendine üreme duygusu olarak değil de aşk olarak empoze eder. Aşık olduğu bireyleri de (önce de söylediğim gibi kendi düşüncelerim bunlar luttfen ciddi bir kanitmis gibi algılamayın) gözüne hoş gelen bir karşı cinsin kafasında kurduğu ideal partner özelliklerinden biriyle birleşmesi durumunda ona olan ilgisi artıyor ve partnerini öyle seçiyor
Tabii ideal partnerin ozellikleri arasında bence en güçlü özellik karşındaki partneri senden ya da sevdiğin kişilerden bir parça tasimasi yank biraz sana benzemesi çünkü evrimsel süreçte insanoğlu hayatta kalmak için hep kendine benzeyene guvenmistir
çok farklı bir bakış açısıymış :) peki cinsellikten sonra aşık olduğunu düşündüğü kişiye olan ilgisi azalır mı sence? cinsellikten sonra birbirine ilgi duymaya başlayan insanlar yok mudur?
@@realdreamer_8419 1. sorunun cevabının tıpta bir adı var ama şu an aklıma gelmiyor ama şöyle özetleyebilirim: karşı cinsle cinsel bir beraberlikten sonra erkekler belirli bir süreliğine orayı terk etmek istiyor uzun süreliğine olmasa da kısa süreliğine partnerine olan ilgisi azaliyor. Bir de şöyle bir şey söz konusu yine çok kesin olmamakla beraber tamamen kendimin ve arkadaşlarımın yasadigi tecrübeleri gözlemleyerek eldr ettiğim bir bulgu var. Mesela bir kızla tanistin böyle iyi hoş takiliyorsun falan 2. buluşmanizin sonu cinsel birliktelikle bitiyor. Hal böyle olunca ne kadar hoşlansan da sevsen de kolay elde ettiğin için kızdan soğumaya başlıyorsun
@@realdreamer_8419 2. soruna gelirsek şöyle bir şey söz konusu. Bence cinsellik sonrası iki durum var. Birincisi senin de dediğin gibi birliktelik sonrası ilgi artışı diğeri de partnerden soğuma. Ilkinin en büyük sebebi bana kalırsa bir şeyi ilk defa yaşamanın verdiği heyecan. Genelde senin bahsettiğini durumu yaşayan insanlar cinsel birlikteliği ilk defa tadanlar. Ha şöyle de olabilir bir kadın mesela bin tane erkekle birlikte olmuştur ama bir adamla yaptığı seks onu o kadsr etkilemiştir ki o farklılığı ilk defa yaşamıştır bu da onu bağlanmaya itmiştir. Bkz: Madonna like a virgin :)
soyunu devam ettirmek istemeyen insanların soyunun devam etmemesi için öyle bir istekleri var zaten. kendi soyunu devam ettirmemek isteyen insanların soyu devam etmiyor ve o kişide ürememe isteğini sağlayan etkenler sonraki nesillere aktarılmamış oluyor. ancak üremek(soy devamı) istemeyen insanların çoğu bunu son aşamada, yani sadece hamile kalmamak ya da bırakmamak aşamasında yaptığı için soy devamı sonucuna ulaşan diğer etkenler(aşk gibi) etkilenmiyor. bu benim çıkarımım, yorumum.
Soyunu devam ettirmek istemeyenler var mı? Nasıl olur? Kısırların zaten soyu olmaz. Çocuk doğduktan sonra sorumluluk ve soyu sürdürme içgüdüsü kendiliğinden aktifleşir.
@@Tarih_Obası, matematik, fizik, bioloji gibi bilim dallarında kural dışılık olamaz. Olursa hiçbir sorun çözümlenemez. Ancak sosyal alanı dakik alanlardan ayıran da bu istisna. Sosyal bilimlerde ve sosyal ilişkilerde istisna olmazsa olmaz. Sosyal ilişkilerde istisnalar kanunauygunluğun inkarı değil, tasdiki gibi ortaya çıkar. Çocuk yapmak istemeyen ailelerin sorumluluk alanları yoksun. Hayat ve aşk sorumluluk alanı. Kendi ürününü vermeyen aşk başka şeye dönüşebiliyor efendim.
@@guntaytolge9457 Çok muhafazakarca bakıyorsunuz olaya. Sorumsuz demek istiyorsunuz yani çocuk sahibi olmak istemeyenlere. Valla değiliz. Üremek gibi bir sorumluluğumuz yok.
@@Tarih_Obası, üremek doğal bir dürtü. Sorumluluk duygusu üremeden sonra kendiliğinden ortaya çıkar. Üreme dürtülerimzi aşk olarak niteleyişimiz de vardır. Hayat her olgudan üstün. Aşktan bile. Çünkü aşk düşsel olarak uydurulan kabus da olabilir. Şöyle aşık adam sevdiğinden olmayanı talep eder. Ve kendisinden olmayanaı, olamaz olanı da sevdiğine vermek ister. Yani aşk iki yokluğun karşılaşması gibi de ortaya çıkmıştır ve genelde de böyle olmuştur. Bu yüzden tüm dillerde binyılların deneyimini barından "aşkın gözü kördür" gibi bir söylem var. Gerçekten öyledir. Kör olmayan aşk ussal ilişkidir. Ussal ilişkilerin aşka dönüşmesi istisnadır, kanunauygunluk değildir. Bu yüzden de tüm büyük aşk yapıtlarında aşık ve maşuk kavuşmadan öykü son bulur. Çünkü kavuşumdan sonra aşkın kör olan gözü açılmaya ve başka şeyler görmeye başlar da o yüzden. Ama aşk konusunda bilimsel olarak yaklaşıldığında kimyasal benzeşimler çok önem taşır. Kimyasal bezeşimler, yalnızca karakter ortaklığını içermez. Bedensel zevk rtüşümünü işermeyen kadın-erkek ilişkisi aşka dönüşemez. Böyle bir örtüşüm olmadan özlem ve özenti olamaz. Bu açıdan aşkı somutlaştırarak berlili anlam üzerine oturtan evlatlardır. Bu konuda Erik Fromun da güzel bir kitabı var: "Sevmek sanatı". Aşkların en üstünü analık ve babalık. Çünkü hiçbir karşılık beklemeden sever, özverilikte bulunur. Kendi eşini de kişi sanki öyle bir sevgiyle sevebilir mi? Çetin soru da bu.
Güzel bi kadınla 1 sene boyunca arkadaşlık yaptım tabi aramızdaki ilişkiyi bilmeyen kızlar gelip tanışmak istemeye başladı.Hayatımda hissettiğim en konforlu anlardı.Affet beni Asiye burayı okuyorsan ismimi bile söylemedim pişmanım oysa çok masum bişey istiyordun.
Ortaçağ da Avrupa da insanlar arasında romantik ilişki aslında ayıpsanicak birşey gibi görüldüğünü duymuştum . İnsanlar arasında evlilik mantık ile yapilirmis , o yüzden kaçak aşıkları anlatan hikayeler türemiş kanımca. Ortaçağ İslam coğrafyasında da farklı bir tutum var , aşk genelde soyut şeylere duyulabilen bir tutum seklinde düşünülür , orada da romantik ilişki den çok mantık ovuluyordu sanıyorum . Yani bugünkü romantizm anlayışı aynı adı taşıyan fransiz edebiyatı veya sanatından türemiş olabilir mi diye düşünmüyor değilim .
Ayıp değil, bahsettiğiniz şey soylu sınıfı için geçerli, Ortaçağ Avrupa edebiyatındaki romantizmin bir bölümü soylular arasında, evliliklerde yaşanırken bir kısmı da bu sınıfsal farklara rağmen aşık olanlar arasında yaşanıyor. Ortaçağ Doğu edebiyatında her sosyal sınıftan insanın aşkı konu edilmiş.
Hangi Aşk! Aşkın ilahileşmesi mi? İlahi Aşk mı? Aşkın nötrleşmesi mi? Hangisi? Leyla Mecnun, Ferhat Şirin gibi Aşklar, "Aşkın ilahileşmesi" edebiyatlarda anlatılan madalyonun bir yönüdür, lakin bunun birde "İlahi Aşk" tarafı vardır ki, bu da Peygamber, Veli gibi kişilerde olur. İnsanlar aşkı "ayırmışlardır" Oysa Aşk madalyonu iki yönlüdür, iki aşk tek insanda görülmeli! Aşk, o zaman tamam olur. Aşk, iki insanın bir olması değil, kişinin ikizini bulması değil (bunlar tamamen yanlış anlamalardır) İki aşkın tek kişide buluşmasıdır. Aşk ayrılamaz, o geldi miydi tam gelir, aniden, yakarak yıkarak gelir, yalnız böyle bir Aşkın üstü de örtülür ki, kem gözlerden saklansın. Başka değişlede, masal olmayan kanlı canlı bu özel Aşklar, tarih boyunca az da olsa yaşanmıştır ama insanlar bunu da görememişlerdir. Şimdi bunu görmeden, bilmeden kişinin kendini aşık sanması, aşktan konuşması, yazması, çizmesi meseleden zerre haberi olmadığı gösterir, zira Aşk, yakar, yıkar, kişinin aklını başından alan, Mecnun eyleyen bir şeydir. Kaderi Aşk konuşama-ma, sevdiğine bile seviyorum diyeme-me, yüzüne bile bakama-ma halidir. Var mı böyle Aşkı bilen, duyan, gören, yaşayan? Kavuşmakta çok çetrefillidir-ki sonunda kavuşma olmazsa taraflar ölürler-bu bile tamamen ört-bas edilir. Böyle Aşklar ayrıca günahlarla, yasaklarla, tabularla örülür ki, işi çok zordur böyle aşığın. Diğer türlü kitaplarda bahsedilen, halkın bildiği dizilerde ki aşklar, sevgi, sahiplenme, flört gibi "biyolojik" tetiklemelerinin ürünüdür ki, senaristler de zaten bu trübünlere oynarlar. Halkta Aşkı matah bir şey zanneder, oysa o ....
@@Tarih_Obası Benimde söylediğim, Aşk insanlar arasında öyle herkesin başına gelecek, basit bir durum değildir. Herkes sever ama herkes aşık olmaz! Sevgi, sahiplenme, üreme, bağımlılık, nikah gibi duygulara yönelimlere de Aşk denmez, onların adları belli. Hasılı bu kelime "yanlış" bir şekilde kullanılıyor, demek istediğim budur. Ama bu kadar insan, bunca zamandır, yazmış, çizmiş, yaşamış, edebiyatlara girmiş, şarkılar, şiirler okumuşlar, tüm bunlar yalan mı? denirsede. Değil elbette ama nedir Aşk büyülü bir şeydir, onu iyi anlamak gerekir. Olmayan bir duyguyu, kendimizde varmış gibi hissedersek, bu nasıl kişisel gelişim olur? Aşkın kurbanları vardı, her daim o suçun içindeler. İrade onlardan alındı, kemiren yalnızlığın içindeler. Ahlak kuralları dardı, aşkın sırrını örtmek içindiler. Ruhların katili mi yok? Leylâ’nın gözleri içindeler.
@@Felasifeci Kelime yanlış kullanılmıyor, kelimenin kullanım alanı değiştiriliyor. Dil canlıdır ve sürekli değişir. Bugün birçok sözcüğe bakarsanız kelimenin eskiden ifade ettiği anlam ile günümüzde ifade ettiği anlamın çok fazla değiştiğini görebilirsiniz. Bu kötü bir şey değildir, olması gerekir. "İki aşk tek insanda görülmeli!" mesela bu cümlenizin gerçekten arkasındaki psikolojik, biyolojik ve sosyolojik araştırmaları okumak isterim. O insanların hissettiği şey saf aşktı. Günümüzdekiler de aşk ve gelecektekiler de aşk olacak. Siz bir kelimeye olması gerekenden çok daha fazla anlam yükleyerek kelimenin anlamını sapmaya uğratıyorsunuz. Hemen sözcük anlamına da bakmak isterim. "Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, sevda, amor (II)" Dolayısıyla birini *aşırı* sevdiğinizde ve bağlılık duygusu hissettiğinizde buna aşk demenizde terimsel olarak hiçbir sıkıntı yoktur. İyi günler.
Toplumda cinsiyet rolleri dedigimiz şey bizi bazı sanilara itmesine dayanıyor, yani sen kiz misin he o zaman al oyuncak bebeği onunla oyna yani belki bebek vs ilgilenmese bile zorlanilarak ona bu rol biciliyor maalesef sayin tarih obası, bu arada akrep burcu musun?
Aşk ben platoniktim biraz bu yüzden nefret ediyorum birde hiç duygusal değilimdir romantikliğe katlanamam yani artık katlanamıyorum yıllar boyu beni kabul etmesi için herşeyi yaptım onu tek bir gün rahatsız etmeden yaptım bunları ama sonuç hiçbir şeydi en sonunda aşkı anlayarak bu aşktan kurtulabilirmiyim diye düşündüm her türlü araştırmayı yaptım beyinsel biyolojik hormon kimya psikoloji her şeye baktım yaklaşık 3 yıldır bakıyorum ama hiç bir açıklama o ilk görüşte aşkı açıklayamıyor o kadar çok şeye baktım ki artık kafayı sıyırıcam nedir bu aşk neden olunur ne gereği var herhangi bir cinsel çekimim yoktu ona karşı üreme denen temel ihtiyacı pek umursayan biride değilimdir tanıştığımızın ilk günü hakkında bir şey bilmesem bile aşık olmuştum dış görünüşe aşık olmuş olabilirim ama kişiliği hakkında gizlice her şeyi öğrendim en kötü en iyi her şeyini biliyorum ve hala ona karşı hislerim var ve her geçen gün kendimden nefret ettiriyor nefret ediyorum bu lanetten ve halla kurtulamıyorum bu kodumun lanetinden daha kaç yıl uğraşmam gerekiyor ben bıktım gerçekten
@kimligi belirsiz bana ne yararı oldu bu deneyimin platonik aşk yaşayıp acı çektim ne anladım bu işten gözümün önünde başka insanlarla yiyişini izledim
Hatırısayılır miktarda katılmadığım yerleri olan bir video oldu bu. Kendimce görüş ve düşüncelerim var yorumlarınızı ciddi anlamda merak ediyorum. Ben aşkı neoliberal toplumun orta attığı bir tanım olarak düşünüyorum. Eskiden insanların bizim bugün anladığımız anlamda aşık olduğuna pek ihtimal vermiyorum. Bırakın 1000 sene öncesini, dedemle babannemin aşk tanımı bizimkine ne kadar yakın olabilir ki? Eskiden bireylik diye bir şey yoktu ki, anan beğeniyor alıyorsun. Padişah'ta olsan validen seçip gönderiyor, sana kimse fikrini sormuyor, bildiğim kadarıyla. Sanayi çağında işçilerin 18 saat çalıştığı dönemler var, evi sadece uyumak için kullandığı bu adam ne kadar aşık olabilir, daha da geçmişe gidince, adam savaşa gidiyor yıllarca yok, dönünce de ne kadar sağlam dönecek allah bilir.... Hani aile kavramı neydi eskiden, aşk var mıydı? Ben şahsen ailenin kadın ve çocuklardan oluştuğunu, erkeğin o yapı içerisinde olmadığını düşünüyorum. Elbette anlatılan destanlar var tabi ki, fakat onların gerçekçilik seviyesini, bugün dizilerde izlediğimiz aşkları ne kadar yaşıyoruz ki? Biz böyle destansı şeylerin olmasını çok istiyoruz ama hayat genelde çok daha sade ve basit oluyor. 1000 sene önce öpüşmek var mıydı mesela bilmiyorum, ama adamların ağızlarında diş bile olduğundan şüpheliyim. Bu benim şahsen merak ettiğim sorular, umarım görür ve cevap verebilirsiniz. Evrimsel biyoloji ile ilgili yorumda bulunacağım ama. Hani diyorsunuz ya "çocuk yapmak istemeyen o kadar kişi var onları nasıl açıklayacağız" diye. Ben eskiden şunu merak ederdim. Ben bugün bilinçli bir insan olarak intihar etmek istesem, ilaç içsem atıyorum, vücudum başta korkar yaptırtmamaya çalışır, sonra kusturur, bağırtır, yerimde durdurmaz, son ana kadar savaşır. Benim kendi bilincimle aldığım karara uymama bilincini nasıl gösterdiklerini düşünürdüm. Sonra şunu fark ettim. Onların bir bilinci yok, bunu yapanlar hayatta kalmış, yapmayanlar ölmüş. Binlerce on binlerce yıllık evrimden bize gelenler bu. Evet ben prezervatif takarsam biyolojime karşı gelmiş oluyorum, ama onu kullanmadığım anda biyolojim karşı tarafı hamile bırakmaya çalışacaktır. Çünkü bunun hayatta kaldığını öğrenmiş. Şuan nefes almamayı seçer ve nefesimi yeterince tutarsam, vücudum beni bayıltıp, nefes almaya devam eder. Bana ne düşündüğümü sormaz, çünkü bunun doğru olduğunu görmüş. Mesela diyorsunuz ya, kadın olduğum için toplumun benden bekledikleri var. Ben katılmıyorum. Benim kuzenim erkek, inanılmaz iyi bir baba. Harika bir eş. Ama o ne yaparsa yapsın, o bebeği karısının sakinleştirebildiği gibi sakinleştiremez, bir şeyler yapabilir kendince ama asla ben karısının karşılayabildiği kadar bebeğin ihtiyaçlarını karşılayabileceğini sanmıyorum. Genetik yatkınlıklar var bence. Ben kadınların, "evet biz erkeğiz dünyayı biz yöneteceğiz, kadınlar eve kapansın" diye evlere kapatılmadığını, kadınların o evleri birer yuvaya çevirdiği ve o yuva içerisinde verimliliğinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Çocuğun erken yaşlarda iletişim becerileri edinmesini, bir topluluğun nasıl parçası olabileceğini kadın çok daha iyi öğretir kanısındayım. Erkekte kriz anlarında karar almada, liderlik becerileri kazandırmada çok daha verimli olacaktır. Bundaki kaba düşüncemde o ki, kadınlar ilk insanlardan bu yana, topluluk içerisinde yaşadıkları için iletişim becerileri ve bir yuvada yaşama becerileri daha gelişken, erkeklerinse mesela avlanma anında anlık karar vermesi lazım, kriz durumlarında başarılı olanları hayatta kalmıştır diye düşünüyorum. Bugün benim çocuğum ölse, karım istediği gibi hayatını mahvetsin herkes onu teselli ederken, birisi benim ağladığımı görse ilk söyleyecekleri şey, dik tut başını güçlü dur olacak. Bence bu toplumun benden bir beklentisi değil, içgüdüsel bir tavır. Çocuğu öldüğünde dahi dik durabilen adamlar, karısını toplayan sahip çıkan adamlar o "lead" edebilen, topluluğu, sürüsü tarafından takip edilen, lider sayılan doğal olarak da daha fazla hayatta kalıp daha fazla gen aktaran kimseler. Orada bana ağlama güçlü dur derken alttan alta denilmek istenen güçlü dur, aileni toparla, sonra yeni çocuk yaparsın, güçlü dur bizimle beraber hayatta kal, yoksa o kadın senden umudu kesince yenisini bulur. Sende yalnız kalır ve ölürsün. Ha diyebilirsiniz ki genetik bu kadar da mı önemli? Ben önemli olduğunu düşünüyorum. Zira, hayatların hiç fare görmemiş, ve dolayısıyla ondan bir zarar görmemiş 100 kızı bir odaya koyun, önlerine fare atın, hepsi yüksek bir yere çıkıp fareden uzak durmaya çalışacak. Çünkü bizim genlerimize kazınmış, fare vebayı yaydı, fareden uzak dur, sivrisinek İspanyol gribi, uzak dur. Mesela neden şaşı insanları seksi bulmuyoruz, çünkü yüzü ne kadar simetrik ise o kadar az enfeksiyon genine sahip demek o kişi, daha sağlıklı çocuk yapar demek. Yine bunu bile bile aksi davranabiliriz tabi "modern insan" olarak, fakat toplumun %99'u yine bu klasik yolu seçecektir. Hızlı yazdığım için biraz basit bir dil kullanmış olabilirim. Ama kaba düşüncelerim bunlar. Dogmatik bir insan değilim, bu görüşlerimin tamamında dahi yanılıyor olabilirim, olur okursanız fikir beyan ederseniz, ayrıca memnun olurum. Editörlük yaptım demiştiniz. Bir sorum olacak. ise eki ayrı mı yazılması daha doğru, yoksa bitişik olarak yse olarak yazılması mı? Örneğin öyle ise mi denmeli, yoksa öyleyse mi denmeli?
Bu kadar uzun yorum okuyup tek tek fikirlerimi uzun uzun yazmam imkansız. Aşk tarihin başından beri var, her kavram gibi o da döneme, coğrafyaya ve insanına göre farklı anlamlar atfedilen bir kavram. Neo-liberalizmin aşk tanımı gelmiş geçmiş en saçma tanımı bence aşkın.
Bir lise öğrencisi olarak sizi gerçekten örnek alıyorum bilgili,kültürlü oluşunuz ve bunların yanında insani olarak da donanımlı olmanız çok özendirici gerçekten.Kanalınızı çok severek takip ediyorum.
"İnsanlık olarak özellikle aşk konusunda belamızı aradığımızı düşünüyorum arkadaşlar."
Böyle bir çöplükte çiçek yetiştirdiğiniz için teşekkürler 🌼
sayelerinizde ^^
Bu kanalın bağımlısı oldum. Sınavıma çalışmam gerek ama bu kanaldan ayrılamıyorum sabah akşam sürekli tarih obası dinliyorum. Büyülendim resmen 😻
merhaba, bir biyolog olarak. bilen varsa cevaplayın demişsiniz :) kısaca anlatmak gerekirse, Türünü devam ettirmek istemeyenler aslında "tür" olarak değil, birey olarak bunu istiyor. Bu sadece insanlarda değil hayvanlarda "birey" olarak görülmekte. Ancak biyoloji bilimi bireye değil türe bakar. Ve biz gibi sosyal varlıkta bu her ne kadar "sosyal bilinç" ile bastırılsa da içgüdüsel olarak sürekli kalmaktadır.
Okuduğum yahut nihayet algılayabildiğim en iyi anlatım, çok teşekkürler. Böylesi çok daha mantıklı geliyor.
evet tür tehlikede olsa birey kendini üremek zorunda hisseder 2.düna savaşından sonraki gibi
@@feaweninglorin6035 ayrıca evrimsel psikolojinin dayattığı romantik seçimlerimiz ile üst mantığımızla karar aldığımız çocuk yapmama kararı çok farklı konular olsa gerek. çocuk istemeyen bireyler de halen, farkında bile olmadan, alttan alta evrimsel psikolojinin dayattığı romantik/üreme öncelikli seçimlere göre partner ararlar.
bence :D sadisşdl
birçok davranışı açıklarken aslında tek bi kurama ya da ekole bağlı kalınmamaya çalışılıyor psikolojide. aşka da önce biyolojik ve evrimsel kuramlarla giriş yapıp daha sonra bilişsel ve sosyal kuramlarla ilerliyoruz ki bu kuramların hepsi çoğunlukla birbirinin üzerine bir şeyler katar nitelikte. zaten o kadar çok değişken var ki tek bi perspektiften açıklamak da zor olurdu.
"Aşk boş beleş iş ne gerek var böyle zaman kayıplarına" diyen ben bu yıl kendimi kaptırdım. Böyle düşünen biri olarak aşkta beklentim de sıfırdı. Bu yüzden sanırım şu anda bir ilişkim var. Benim de başta kurduğum ama sonradan kafamda kurmaya gerek yok sadece ben üzüleceğim dediğim şeyleri yapıyoruz beraber. Hayat bu bazen beklediğimiz gibi gitmiyor kısaca . Ayrıca beklentilerden de kurtulmak lazım ;) Ceren abla için lafa gerek yok her zamanki gibi çok güzel bir video . Kelimeler kifayetsiz kalır.
Senin adına sevindim,bu yılda ben açık oldum
Bir dahaki buluşmada açılıcam
@@excalibur0725 inşallah en güzeli olur senin için. yazdığımı unutmuşum görünce tebessüm ettim teşekkür ederim...
Ceren hanım, sizin sessiz bir takipçinizim. Ama sanırım ilk kez yorum yapacağım. Sizin yayınlarınızı takip etmeyi gerçekten çok seviyorum. Faydalı, doyurucu, ufuk açıcı bilgiler veriyorsunuz, ilmi değeri olan kitapları bizlere tanıtıyorsunuz. Tarih alanında çalışıyor olmanız da, bir yandan tarihi bilgiler verirken bir yandan çeşitli konuklarla o bilgileri pekiştiren bi sunumla sizi izlemeyi ve takip etmeyi keyifli bir sürece dönüştürüyor. Ayrıca bu tarz psikolojik ve bazen de felsefik bilgileri çeşitli kitaplar aracılığıyla sunuyor olmanız da şahsen benim için çok yararlı oluyor. Bu gayretinizden ve azminizden dolayı sizi çok tebrik ediyorum. Kanalınızın çok daha iyi yerlere gelmesini ve akademik kariyerinizde de başarılarınızın devamını diliyorum. Sevgilerimle... 🌹
Çok teşekkür ederim. İzleyen olmasa bu yayınlar da olmazdı, sizler sağ olun ^^
*
Ben bir zaman öz-özümden uzaktım,
Dün bir ışık gördüm ruhuma taktım.
Bütün eski tanrıları bıraktım,
Şimdi artık bir Tanrım var-güzellik.
*
Bütün eski tanrılara darıldım,
Hep mecazi sevgilerden yoruldum,
Bir doğruluk gördüm, ona vuruldum,
Dünyada bir şıarım var-güzellik.
*
Okşa beni, yeni Tanrım, sevindir!
Artık kalbim, ruhum, duygum senindir.
Çık gönlümden eski dünya sonundur,
Çünkü yeni bir Tanrım var-güzellik.
Bu kanalı bu kadar geç keşfettiğime o kadar üzüldüm ki :( içerikler kalite kokuyor.. muhteşem bir kanal ayrıca kişisel gelişim listesinde çok güzel videolar var. Şaşkına döndüm izlerken hakimiyetinize bilginize birikiminize.. İyi ki varsınız.. böyle güzel içeriklere erişebildiğim için size teşekkür etmek istiyorum .. yaşım henüz çok genç ve bana çok şey katıyorsunuz bilmenizi isterim.. sevgiyle kalın
Herhalde hayatımda ilk defa sosyal medya da gördüğüm, izleme fırsatı bulduğum bir insan için kendimi şanslı hissediyorum. Ceren Hanım iyi ki varsınız sizi izleyebildiğim, bir şeyler öğrendiğim için kendimi şanslı hissettim. Teşekkür ediyor, başarılar diliyorum. Çizginizi bozmamanız dileğiyle. Tekrardan iyi ki varsınız..
Videodaki kuramlar başlı başına ayrı ayrı videoları hakediyor
8:10 Şu kısım o kadar doğru ki.
Ağzınıza sağlık Hocam, güzel bir konuya daha değinmişsiniz.
Geldim 37 yaşına bugüne kadar hiç birlikteliğim olmadı. Gençken çok "kutlu yürüyüş" yaptım ama reddedilmekten o kadar yoruldum ki, 30'dan sonra tamamen saldım.
Yaşıtlarım çoluğa çocuğa karıştı ama inanın öyle yıprandım ki, her yeni hayalkırıklığı hayat mücadelemi de zedeleyeceği için uzak duruyorum artık.
Ayala Hanım bilimsel bazda yaklaşmış fakat maalesef kimya uymayınca ve etkileşim olmadıkça sonu hep hüsran oluyor.
Velhasıl bu etkileşimi bulana kadar sabitim, gelene hay hay gidene bay bay..
Videoyu bu kanalda, "Böyle bir video neden var?" diyerek açtım. Tek seferde izleyemedim ve aşk kelimesinin hemen ardından videoyu durdurduğumu fark ettim. Sonra ilişkilerimi düşündüm. Sonunda hepsini bitirenin ben olduğumu ve gerçek anlamda sevgiliyiz dememiz gereken anda kaçtığımı fark ettim. Biraz daha detaylı düşününce sadece aşktan değil, sevilmekten de nefret ettiğimi de anladım. Bunun temel sebebi kendimi aşağılama sendromu gibi bir şey olabilir tabi. Mamafih kibir konusunda Şeytan ile yarıştığım da doğrudur. Yine kendi kendimin kafasını karıştırdım. Aklımda deli sorularla köşeme çekiliyorum.
❤ verdiğiniz tüm emekler için teşekkür ediyorum, çok geç kalmış olsamda önüme düştükçe dinliyorum...
Oley oley oley kaç gündür, kitap listesini gördüğümden beri bekliyordum. Yine oley ve yine oley!!
@@soganhalkasdelisiyim5797 Tabii ki de. Unutur muyum?
sana bayılıyorum yaa... bu ne zeka,.. harikasın... bir kadının bu potansiyelde olması beni ayrıca mutlu etti.. ☺
Estafur, hepimizde aynı potansiyel mevcut efenim.
video'larınızı çok başarılı ve bilgilendirici buluyorum ceren hanım. lütfen bu kitap incelemeleri ve kişisel gelişim videolarınıza devam edin :).
İlk önce; Dışını beğeniyoruz
Sonra;Kişilik özelliklerine bakıyoruz
Ve en son ;Tutumlar,değerlerin uyuşması
Yok en son hüsran olaraktı 😅
Hocam bunları spotifya podcast olarak kayıt alabilir misiniz? Yolda dinlemek için muhteşem bu format.
İçten içe hepimiz (aseksüeller hariç) soyumuzu devam ettirmek istiyoruz Ceren ablacığım. Fakat bazılarımız bunu bastırıyoruz psikolojik veya mantıksal nedenlerden dolayı. Dünya üzerindeki en zeki canlı olmamızın sonucu bu tür özelliklerimizle diğer hayvanlardan ayrılıyoruz.
Mesela aseksüellerin çoğu aynı zamanda aromantiktir. Hatta belki de hepsi aromantiktir fakat bunu kesin bir dille söylemek mümkün değil çünkü cinsel travma sonrası cinsellikten tiksinen ve bunun sonucunda kendini aseksüel sanan insanlar da var. Yine de aseksüellerin çoğusu aşkı deneyimlemediğini hatta birçoğu saçma bulduğunu dile getirir.
Demem o ki aşk neslimizi devam ettirmemiz için var olan bir güdüdür. Bu yüzden aşık olduğumuzda midemiz, bağırsaklarımız dahi daha yavaş çalışmaya başlar ve vücudumuz enerjisini üremek dürtüsüne adar. Feromonlar aşık olduğumuz kişinin yanında daha fazla salgılanır, kolayca ıslanır veya sertleşiriz vesaire...
23:35 evrimsel psikoloji laboratuvar ortamında deneyler yapar, dış etkenlerden bağımsız yapılan deneyler sosyal hayatın karmaşıklığını doğru yansıtamaz. Ama sosyal psikoloji laboratuvarda deney yapamaz. Çünkü insanlar laboratuvar ortamında kendi oldukları gibi davranamaz. Deney olduğunun farkında olduğu için mutlaka farklı davranır. Bu yüzden sosyal psikoloji günlük hayat ortamında deneyler yapar. Bu yüzden sosyal psikolojinin deneyleri günlük hayata daha uyarlanabilir, günlük hayatta daha geçerlidir (external validity). Sizin anlattığınız dış görünüşe dair insanların günlük hayattaki genel tutumları, insanları birbirine aşık edebilecek sosyal durumlar, tavırlar, insanların çeşitli durumlara karşı oluşturduğu düşünsel şemalar ve bakış açıları sosyal psikolojinin çalışma konuları arasındadır. Bu yüzden sosyal psikoloji aşık olma durumunu, aşk duygusunu daha gerçekçi bir bakış açısıyla ele alır.
Soy devam ettirme konusunda bunca zaman okuyup araştırdıklarımdan şöyle bir sonuca vardım. Evet belki bilincimizde soy devam ettirmek istemiyoruz sadece biriyle beraber olmak istiyoruz ama bilinçaltında istenen durum bu. Yani iç güdüsel ve siz biriyle sadece cinsel ilişkiye girmek isteyip çocuk yapmak gibi bir amaç gütmesenizde beyniniz sizi çocuk yapma görevini yerine getirmiş gibi kabul edip bir süre sonra bu durumu tekrarlamak ister. Sanırım beyin aldığı sinyalleri gerçeklik kabul ediyor aslında gerçeğin ne olduğuyla pek de ilgilenmiyor.
çok güzel bir sonuç gerçekten. teşekkür ederim.
Gayler?
Çok saçma, eşcinseller de üremek için mi aşık oluyor güzel olanlara çekiliyor? Bu bize hiçbir şeyi açıklamıyor.
aynı tişörtten avrupa yakası volkanda vardı :)
bende diyorum nerede gördüm
Evet Çok Haklisiniz Efendim Yalniz KENDI Aile Çevreniz Ve Sizin KENDI Çok Sevdiginiz Însan Modelleri(Ebeveynler Ve Akraba Çevresi Çok Samimi Tanidik Çevresindeki insanlar Kararlarimiz Konusunda Yani Secimlerimizde Ön Kosul OLUYOR!!! Kadin Secici Ve Genetik Devamliligimizda Büyük Rol Oynayan Faktör! Beyin Ve Evrimin Etkiside Çok Büyük Sevdiginiz Hoslandiginiz Ve Fiziksel Olarak Gözünüze Hitap Eden Görseller Etkileyici Ana Esaslardan Tabiki Sivillesmis insan Tipleride Çok Etkileyici OLUYOR.Saygilarimla Güzel insan❤️
Derman arardım derdime
Derdim bana derman imiş
Niyazi Mısri
Ay senin kanalını keşfettiğim için çok mutluyum ya seni dinlemek çok keyifli gerçekten çok teşekkürler bu bilgiler için
Sonunda üzulmeyecegimiz bir aşk var mı?
HAkkaten gri alan konusuna ben de katılıyorum. Ama ilişkilerde beklenti kesinlikle gri olmadığından çok problem oluyor. Keşke nihilist olsa herkes.
Abla senin kanalda yorumları okumayı çok seviyorum. Bu bence senin başarın, yaşasın kişisel gelişim içeriği !
Ayrıca feedback olarak nasıl "kitap okunur?" videonda Nasıl kitap okunur diye bir kitap önermişti birisi okuyorsan teşekkür ederim dostum kitabı el kitabım yaptım :)
bilmediğim bir çok bilgi edindim. çok teşekkürler ceren hanım.
her saniyesini keyifle dinledim 💜💜💜
İyi ve kötü kavramına dair.
Divan edebiyatında martılardan hiç bahsedilmez.Çünkü hayvan ölüleriyle beslenmesine rağmen güzelde bir kuştur.Bu ikilemde dolayı martı şiirlerde yer almaz deniyordu.Sanırım martılarda gri :)
Teşekkürler verdiğiniz bilgi için. İyi akşamlar diliyorum.
sizi izlemekten çok keyif alıyorum tepkileriniz çok güzel💕
Ask Güzeldir.Mutlu olabilmek dahada Güzeldir.
Bence aşk bir 'an'dan ziyade bir süreç. Bunun bir süreç olması yaşanan hisleri daha iyi açıklıyor. İşin multidisipliner kısmına da büyük ölçüde katılıyorum, ama psikolojik yönü belki ağır basar. En azından ben bir süreç içinde aşık oldumdu, gerisini bilmem :)
katılıyorum kesinlikle.
Aşk hayatımı mahvetti. Aşk benim için bi yerden sonra kaybetme korkusuydu. Maddi ve manevi her anlamda beni mahvetti cidden. Senelerdir deniyorum ama kimseye bir şey hissedemiyorum. Kader ya önüme biri çıkarsa azıcık bile hoşlansam mantığa da yatarsa onunla yürürüm artık diyorum. Hayata çok güzel bakarken biri gelip kalbinizi söküp götürüyor ya işte bu çok adaletsiz. Dilerim herkes gönlünce biriyle beraber olur.
Aşık olma deneyimine en yakın deneyimin dini huşû olduğu düşünülüyormuş, bu denklemden yola çıkarak bir inanca sahip olmayan insanların yalnız kalmalarının ya da kısa süreli ilişkiler edinmesinin bu sebepten ötürü olduğu fikri mantıklı geliyor. Videoda bu yok, şahsi düşüncem.
Yine düştüm kanala çıkamıyorum 😁
Asik olmanin sebebi gercekten guzel bir insan oldugu icin mi yoksa seni red ettigi icin mi? Red edilmenin egondaki hasarinin yaptigi hissiyat ask gibi gorunebilir.
Muhteşem bir tespit
Haydaaa bildirim geldi burdan actim dinliyorum ama tv dan izlemek istedim videolar arasinda gorunmuyor 😕
Geldi geldi panik yook ozleeeem 😁😁😁 simdi gordum listede
Öz Hakiki Kişisel Gelişim Serisi ❤❤❤
Ayrıca A.schopenhaur aşk üzerine okunabilir.
Geldim geldim geldim🌸
Ruhsuz insanlar arasından ruh eşini bulmak ne kadar da zor..
Teşekkürler 😊
manikürümü yaparken dinliyorum 😂 benzer konulara kadın beyni erkek beyni kitabında da geçiyor. mükemmel br kitap
Evet, üremek istemeyen insanlar da var ve bazı insanlar kendi türünü devam ettirmek istemiyorlar ve bunun da bilincin de olduğu zannediyorlar ama evrim ne olursa olsun insanin bilincinin dışında ilerleyecektir ki buda türün devamı demektir, yani demem o ki sandığımız ve düşündüğümüz gibi olsaydı ve oyle yaşasaydık , insan oğlu yada bütün canlılar şuan olurlar miydi..? Bu arada güzel anlatıyorsun konuları;)
Abla ben "dış görünüş" denen şeyin karşımdaki şahısın özelliği olmadığını düşündüğüm için, kendimi hep ilk görüşümle hareket etmemem için durduruyorum.
Soyunu devam ettirmek istemeyen bir sürü de insan var, bunun neyle açıklıyorsun sevgili evrim? Çok iyiydi katılıyorum 😂
Genel olarak her turde kitap onerisi videonuz varmi acaba
Konudan bağımsız ama saçınız çok güzel olmuş.
Bu videoyu izledikten sonra niye hep reddedildiğimi fark ettim. Tipten dolayı, hiç kimse kişiliğime dikkat etmeden eliyor beni. Sürekli hep çok sert bakıyorsun, duygularını göstermiyorsun diyorlar ama bunu isteyerek yapmıyorum. Nasıl bir çözüm bulurum bilmiyorum.
Aşık olmak ve diğer tüm duygular beynimizdeki kimyasal tepkimelerden ibarettir. Tek başına açıklamak için yeterlidir.
Kullandığınız koltuk güzel.
bana niye kimse aşık olmuyo
Bu seneki sınavda çıktı ve dün ben bunu fasülye ayıklarken dinledim dncjdkckf
🎉çox iyi
Ne çiftleşmeyi istemeyen insanlar mı var bir adnan oktar sınıfı evrimci olarak intihara karar verdim
Koştuk geldik
11:32 burada bahsettiğiniz kişi kimdir ?
güzellik anlayışımız nasıl oluşuyor ?
Dış görünüş demişken hemen aklıma gösteri peygamberi geldi chuck palahniuk tan
bütün videoyu izledim gerçekten insanlık olarak ask konusunda bende belamizi aradığımızı düşünüyorum arkadaşlar :)
pelin abladan geldik
Abla saçınız çok yakışmışş
Ben AŞık oldum Kitaplara
Videoyu izlemeden aşk hakkında düşündüklerimi yazmak istedim video dönümünde okumak için. Bence aşk uzun süre dışa vurulmamis cinselliktir. bir birey ergenliğe adımını attığında cinselligini dışa vurmak için karşı cinsten birine ihtiyaç duyar ve bunu da kendine üreme duygusu olarak değil de aşk olarak empoze eder. Aşık olduğu bireyleri de (önce de söylediğim gibi kendi düşüncelerim bunlar luttfen ciddi bir kanitmis gibi algılamayın) gözüne hoş gelen bir karşı cinsin kafasında kurduğu ideal partner özelliklerinden biriyle birleşmesi durumunda ona olan ilgisi artıyor ve partnerini öyle seçiyor
Tabii ideal partnerin ozellikleri arasında bence en güçlü özellik karşındaki partneri senden ya da sevdiğin kişilerden bir parça tasimasi yank biraz sana benzemesi çünkü evrimsel süreçte insanoğlu hayatta kalmak için hep kendine benzeyene guvenmistir
çok farklı bir bakış açısıymış :) peki cinsellikten sonra aşık olduğunu düşündüğü kişiye olan ilgisi azalır mı sence? cinsellikten sonra birbirine ilgi duymaya başlayan insanlar yok mudur?
@@realdreamer_8419 1. sorunun cevabının tıpta bir adı var ama şu an aklıma gelmiyor ama şöyle özetleyebilirim: karşı cinsle cinsel bir beraberlikten sonra erkekler belirli bir süreliğine orayı terk etmek istiyor uzun süreliğine olmasa da kısa süreliğine partnerine olan ilgisi azaliyor. Bir de şöyle bir şey söz konusu yine çok kesin olmamakla beraber tamamen kendimin ve arkadaşlarımın yasadigi tecrübeleri gözlemleyerek eldr ettiğim bir bulgu var. Mesela bir kızla tanistin böyle iyi hoş takiliyorsun falan 2. buluşmanizin sonu cinsel birliktelikle bitiyor. Hal böyle olunca ne kadar hoşlansan da sevsen de kolay elde ettiğin için kızdan soğumaya başlıyorsun
@@realdreamer_8419 2. soruna gelirsek şöyle bir şey söz konusu. Bence cinsellik sonrası iki durum var. Birincisi senin de dediğin gibi birliktelik sonrası ilgi artışı diğeri de partnerden soğuma. Ilkinin en büyük sebebi bana kalırsa bir şeyi ilk defa yaşamanın verdiği heyecan. Genelde senin bahsettiğini durumu yaşayan insanlar cinsel birlikteliği ilk defa tadanlar. Ha şöyle de olabilir bir kadın mesela bin tane erkekle birlikte olmuştur ama bir adamla yaptığı seks onu o kadsr etkilemiştir ki o farklılığı ilk defa yaşamıştır bu da onu bağlanmaya itmiştir. Bkz: Madonna like a virgin :)
Aydınlandım
soyunu devam ettirmek istemeyen insanların soyunun devam etmemesi için öyle bir istekleri var zaten. kendi soyunu devam ettirmemek isteyen insanların soyu devam etmiyor ve o kişide ürememe isteğini sağlayan etkenler sonraki nesillere aktarılmamış oluyor. ancak üremek(soy devamı) istemeyen insanların çoğu bunu son aşamada, yani sadece hamile kalmamak ya da bırakmamak aşamasında yaptığı için soy devamı sonucuna ulaşan diğer etkenler(aşk gibi) etkilenmiyor. bu benim çıkarımım, yorumum.
toplumsal kurgu kuramıyla alakalı okuma önerilerinde bulunabiir misiniz acaba siz hakim iseniz?
Maalesef hakim değilim.
Soyunu devam ettirmek istemeyenler var mı? Nasıl olur? Kısırların zaten soyu olmaz. Çocuk doğduktan sonra sorumluluk ve soyu sürdürme içgüdüsü kendiliğinden aktifleşir.
aseksuel diye bi kesim var bunlar cinsellige ve dolayisiyla olabilcek tum seylere karsilar kendi icinde yani istemeyen var kisirda degiller
Çocuk yapmak istemeyen insanlar var, niye olmasın ki?
@@Tarih_Obası, matematik, fizik, bioloji gibi bilim dallarında kural dışılık olamaz. Olursa hiçbir sorun çözümlenemez. Ancak sosyal alanı dakik alanlardan ayıran da bu istisna. Sosyal bilimlerde ve sosyal ilişkilerde istisna olmazsa olmaz. Sosyal ilişkilerde istisnalar kanunauygunluğun inkarı değil, tasdiki gibi ortaya çıkar. Çocuk yapmak istemeyen ailelerin sorumluluk alanları yoksun. Hayat ve aşk sorumluluk alanı. Kendi ürününü vermeyen aşk başka şeye dönüşebiliyor efendim.
@@guntaytolge9457 Çok muhafazakarca bakıyorsunuz olaya. Sorumsuz demek istiyorsunuz yani çocuk sahibi olmak istemeyenlere. Valla değiliz. Üremek gibi bir sorumluluğumuz yok.
@@Tarih_Obası, üremek doğal bir dürtü. Sorumluluk duygusu üremeden sonra kendiliğinden ortaya çıkar. Üreme dürtülerimzi aşk olarak niteleyişimiz de vardır. Hayat her olgudan üstün. Aşktan bile. Çünkü aşk düşsel olarak uydurulan kabus da olabilir. Şöyle aşık adam sevdiğinden olmayanı talep eder. Ve kendisinden olmayanaı, olamaz olanı da sevdiğine vermek ister. Yani aşk iki yokluğun karşılaşması gibi de ortaya çıkmıştır ve genelde de böyle olmuştur. Bu yüzden tüm dillerde binyılların deneyimini barından "aşkın gözü kördür" gibi bir söylem var. Gerçekten öyledir. Kör olmayan aşk ussal ilişkidir. Ussal ilişkilerin aşka dönüşmesi istisnadır, kanunauygunluk değildir. Bu yüzden de tüm büyük aşk yapıtlarında aşık ve maşuk kavuşmadan öykü son bulur. Çünkü kavuşumdan sonra aşkın kör olan gözü açılmaya ve başka şeyler görmeye başlar da o yüzden. Ama aşk konusunda bilimsel olarak yaklaşıldığında kimyasal benzeşimler çok önem taşır. Kimyasal bezeşimler, yalnızca karakter ortaklığını içermez. Bedensel zevk rtüşümünü işermeyen kadın-erkek ilişkisi aşka dönüşemez. Böyle bir örtüşüm olmadan özlem ve özenti olamaz. Bu açıdan aşkı somutlaştırarak berlili anlam üzerine oturtan evlatlardır. Bu konuda Erik Fromun da güzel bir kitabı var: "Sevmek sanatı". Aşkların en üstünü analık ve babalık. Çünkü hiçbir karşılık beklemeden sever, özverilikte bulunur. Kendi eşini de kişi sanki öyle bir sevgiyle sevebilir mi? Çetin soru da bu.
6:40 'da bombardımana tutuldum :D
Aşkın metafiziği kitabında anlatıyor
22:03
Kitap yalnızca straight ilişkilere mı değinmiş? Eşcinsel ilişkiler hakkında hiçbir yorumda bulunmamış mı?
Hayır, temelde insan psikolojisini anlatıyor. Her cinsiyet, yönelim kimlik için geçerlidir sanıyorum.
💗
🌸🌸🌸🌸
yaşamayan anlamaz aşkı aggaaaaaaa
Güzel bi kadınla 1 sene boyunca arkadaşlık yaptım tabi aramızdaki ilişkiyi bilmeyen kızlar gelip tanışmak istemeye başladı.Hayatımda hissettiğim en konforlu anlardı.Affet beni Asiye burayı okuyorsan ismimi bile söylemedim pişmanım oysa çok masum bişey istiyordun.
0:18 desene abla Sungur'u bunla tavladım diye
Ne kadar sığ ve yüzeyselsin.
@@Tarih_Obası : )
Seni geç keşfetmenin hüznü var
Ortaçağ da Avrupa da insanlar arasında romantik ilişki aslında ayıpsanicak birşey gibi görüldüğünü duymuştum . İnsanlar arasında evlilik mantık ile yapilirmis , o yüzden kaçak aşıkları anlatan hikayeler türemiş kanımca. Ortaçağ İslam coğrafyasında da farklı bir tutum var , aşk genelde soyut şeylere duyulabilen bir tutum seklinde düşünülür , orada da romantik ilişki den çok mantık ovuluyordu sanıyorum . Yani bugünkü romantizm anlayışı aynı adı taşıyan fransiz edebiyatı veya sanatından türemiş olabilir mi diye düşünmüyor değilim .
Ayıp değil, bahsettiğiniz şey soylu sınıfı için geçerli, Ortaçağ Avrupa edebiyatındaki romantizmin bir bölümü soylular arasında, evliliklerde yaşanırken bir kısmı da bu sınıfsal farklara rağmen aşık olanlar arasında yaşanıyor. Ortaçağ Doğu edebiyatında her sosyal sınıftan insanın aşkı konu edilmiş.
Hangi Aşk!
Aşkın ilahileşmesi mi?
İlahi Aşk mı?
Aşkın nötrleşmesi mi?
Hangisi?
Leyla Mecnun, Ferhat Şirin gibi Aşklar, "Aşkın ilahileşmesi" edebiyatlarda anlatılan madalyonun bir yönüdür, lakin bunun birde "İlahi Aşk" tarafı vardır ki, bu da Peygamber, Veli gibi kişilerde olur.
İnsanlar aşkı "ayırmışlardır"
Oysa Aşk madalyonu iki yönlüdür, iki aşk tek insanda görülmeli!
Aşk, o zaman tamam olur.
Aşk, iki insanın bir olması değil, kişinin ikizini bulması değil (bunlar tamamen yanlış anlamalardır) İki aşkın tek kişide buluşmasıdır.
Aşk ayrılamaz, o geldi miydi tam gelir, aniden, yakarak yıkarak gelir, yalnız böyle bir Aşkın üstü de örtülür ki, kem gözlerden saklansın.
Başka değişlede, masal olmayan kanlı canlı bu özel Aşklar, tarih boyunca az da olsa yaşanmıştır ama insanlar bunu da görememişlerdir.
Şimdi bunu görmeden, bilmeden kişinin kendini aşık sanması, aşktan konuşması, yazması, çizmesi meseleden zerre haberi olmadığı gösterir, zira Aşk, yakar, yıkar, kişinin aklını başından alan, Mecnun eyleyen bir şeydir.
Kaderi Aşk konuşama-ma, sevdiğine bile seviyorum diyeme-me, yüzüne bile bakama-ma halidir.
Var mı böyle Aşkı bilen, duyan, gören, yaşayan?
Kavuşmakta çok çetrefillidir-ki sonunda kavuşma olmazsa taraflar ölürler-bu bile tamamen ört-bas edilir.
Böyle Aşklar ayrıca günahlarla, yasaklarla, tabularla örülür ki, işi çok zordur böyle aşığın.
Diğer türlü kitaplarda bahsedilen, halkın bildiği dizilerde ki aşklar, sevgi, sahiplenme, flört gibi "biyolojik" tetiklemelerinin ürünüdür ki, senaristler de zaten bu trübünlere oynarlar.
Halkta Aşkı matah bir şey zanneder, oysa o ....
Apaçık ki burada bahsettiğimiz Allah aşkı falan değil.
@@Tarih_Obası Benimde söylediğim, Aşk insanlar arasında öyle herkesin başına gelecek, basit bir durum değildir.
Herkes sever ama herkes aşık olmaz!
Sevgi, sahiplenme, üreme, bağımlılık, nikah gibi duygulara yönelimlere de Aşk denmez, onların adları belli. Hasılı bu kelime "yanlış" bir şekilde kullanılıyor, demek istediğim budur.
Ama bu kadar insan, bunca zamandır, yazmış, çizmiş, yaşamış, edebiyatlara girmiş, şarkılar, şiirler okumuşlar, tüm bunlar yalan mı? denirsede. Değil elbette ama nedir Aşk büyülü bir şeydir, onu iyi anlamak gerekir.
Olmayan bir duyguyu, kendimizde varmış gibi hissedersek, bu nasıl kişisel gelişim olur?
Aşkın kurbanları vardı, her daim o suçun içindeler.
İrade onlardan alındı, kemiren yalnızlığın içindeler.
Ahlak kuralları dardı, aşkın sırrını örtmek içindiler.
Ruhların katili mi yok? Leylâ’nın gözleri içindeler.
@@Felasifeci Kelime yanlış kullanılmıyor, kelimenin kullanım alanı değiştiriliyor. Dil canlıdır ve sürekli değişir. Bugün birçok sözcüğe bakarsanız kelimenin eskiden ifade ettiği anlam ile günümüzde ifade ettiği anlamın çok fazla değiştiğini görebilirsiniz. Bu kötü bir şey değildir, olması gerekir. "İki aşk tek insanda görülmeli!" mesela bu cümlenizin gerçekten arkasındaki psikolojik, biyolojik ve sosyolojik araştırmaları okumak isterim. O insanların hissettiği şey saf aşktı. Günümüzdekiler de aşk ve gelecektekiler de aşk olacak. Siz bir kelimeye olması gerekenden çok daha fazla anlam yükleyerek kelimenin anlamını sapmaya uğratıyorsunuz.
Hemen sözcük anlamına da bakmak isterim. "Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, sevda, amor (II)"
Dolayısıyla birini *aşırı* sevdiğinizde ve bağlılık duygusu hissettiğinizde buna aşk demenizde terimsel olarak hiçbir sıkıntı yoktur. İyi günler.
koltuğun da yakıyor.
Toplumda cinsiyet rolleri dedigimiz şey bizi bazı sanilara itmesine dayanıyor, yani sen kiz misin he o zaman al oyuncak bebeği onunla oyna yani belki bebek vs ilgilenmese bile zorlanilarak ona bu rol biciliyor maalesef sayin tarih obası, bu arada akrep burcu musun?
Self reported study= Ravilerin rivayetleri
Fikrim değişti, rivayetlere yine güvenilebilir
ahahahaasdfghjkl :D
Abla ben aşık olamıyorum benim sorunum ne :D
Moğol arıyorum sjsjajajsjjs
Aşk ben platoniktim biraz bu yüzden nefret ediyorum birde hiç duygusal değilimdir romantikliğe katlanamam yani artık katlanamıyorum yıllar boyu beni kabul etmesi için herşeyi yaptım onu tek bir gün rahatsız etmeden yaptım bunları ama sonuç hiçbir şeydi en sonunda aşkı anlayarak bu aşktan kurtulabilirmiyim diye düşündüm her türlü araştırmayı yaptım beyinsel biyolojik hormon kimya psikoloji her şeye baktım yaklaşık 3 yıldır bakıyorum ama hiç bir açıklama o ilk görüşte aşkı açıklayamıyor o kadar çok şeye baktım ki artık kafayı sıyırıcam nedir bu aşk neden olunur ne gereği var herhangi bir cinsel çekimim yoktu ona karşı üreme denen temel ihtiyacı pek umursayan biride değilimdir tanıştığımızın ilk günü hakkında bir şey bilmesem bile aşık olmuştum dış görünüşe aşık olmuş olabilirim ama kişiliği hakkında gizlice her şeyi öğrendim en kötü en iyi her şeyini biliyorum ve hala ona karşı hislerim var ve her geçen gün kendimden nefret ettiriyor nefret ediyorum bu lanetten ve halla kurtulamıyorum bu kodumun lanetinden daha kaç yıl uğraşmam gerekiyor ben bıktım gerçekten
@kimligi belirsiz bana ne yararı oldu bu deneyimin platonik aşk yaşayıp acı çektim ne anladım bu işten gözümün önünde başka insanlarla yiyişini izledim
Jung ile mutlaka ilgilenmelisiniz.
Sırada efenim.
20:44
Ben olmuyorum ya direk sevişmeyi felan düşünüyorum hayvanım.
Bir balık burcu olarak, 35 yıldır hayatım gondiklenmeden okusaydım keşke böyle şeyleri :D Neyse hala gel değil(dir belki :) ).
@@tillandsiaflexuosa eee bi zahmet onu demeye gerek var mı beyim, o kadar da ciddiye alacağını düşünmedim 😊 sen zeki misin
@@tillandsiaflexuosa yaaa seni küçük şapşik ❤ işin goygoyu bi yana bi bırakında eğlenelim yaa herşeyi ciddiye almayin :)
Hatırısayılır miktarda katılmadığım yerleri olan bir video oldu bu. Kendimce görüş ve düşüncelerim var yorumlarınızı ciddi anlamda merak ediyorum. Ben aşkı neoliberal toplumun orta attığı bir tanım olarak düşünüyorum. Eskiden insanların bizim bugün anladığımız anlamda aşık olduğuna pek ihtimal vermiyorum. Bırakın 1000 sene öncesini, dedemle babannemin aşk tanımı bizimkine ne kadar yakın olabilir ki? Eskiden bireylik diye bir şey yoktu ki, anan beğeniyor alıyorsun. Padişah'ta olsan validen seçip gönderiyor, sana kimse fikrini sormuyor, bildiğim kadarıyla. Sanayi çağında işçilerin 18 saat çalıştığı dönemler var, evi sadece uyumak için kullandığı bu adam ne kadar aşık olabilir, daha da geçmişe gidince, adam savaşa gidiyor yıllarca yok, dönünce de ne kadar sağlam dönecek allah bilir.... Hani aile kavramı neydi eskiden, aşk var mıydı? Ben şahsen ailenin kadın ve çocuklardan oluştuğunu, erkeğin o yapı içerisinde olmadığını düşünüyorum. Elbette anlatılan destanlar var tabi ki, fakat onların gerçekçilik seviyesini, bugün dizilerde izlediğimiz aşkları ne kadar yaşıyoruz ki? Biz böyle destansı şeylerin olmasını çok istiyoruz ama hayat genelde çok daha sade ve basit oluyor. 1000 sene önce öpüşmek var mıydı mesela bilmiyorum, ama adamların ağızlarında diş bile olduğundan şüpheliyim.
Bu benim şahsen merak ettiğim sorular, umarım görür ve cevap verebilirsiniz. Evrimsel biyoloji ile ilgili yorumda bulunacağım ama. Hani diyorsunuz ya "çocuk yapmak istemeyen o kadar kişi var onları nasıl açıklayacağız" diye. Ben eskiden şunu merak ederdim. Ben bugün bilinçli bir insan olarak intihar etmek istesem, ilaç içsem atıyorum, vücudum başta korkar yaptırtmamaya çalışır, sonra kusturur, bağırtır, yerimde durdurmaz, son ana kadar savaşır. Benim kendi bilincimle aldığım karara uymama bilincini nasıl gösterdiklerini düşünürdüm. Sonra şunu fark ettim. Onların bir bilinci yok, bunu yapanlar hayatta kalmış, yapmayanlar ölmüş. Binlerce on binlerce yıllık evrimden bize gelenler bu. Evet ben prezervatif takarsam biyolojime karşı gelmiş oluyorum, ama onu kullanmadığım anda biyolojim karşı tarafı hamile bırakmaya çalışacaktır. Çünkü bunun hayatta kaldığını öğrenmiş. Şuan nefes almamayı seçer ve nefesimi yeterince tutarsam, vücudum beni bayıltıp, nefes almaya devam eder. Bana ne düşündüğümü sormaz, çünkü bunun doğru olduğunu görmüş.
Mesela diyorsunuz ya, kadın olduğum için toplumun benden bekledikleri var. Ben katılmıyorum. Benim kuzenim erkek, inanılmaz iyi bir baba. Harika bir eş. Ama o ne yaparsa yapsın, o bebeği karısının sakinleştirebildiği gibi sakinleştiremez, bir şeyler yapabilir kendince ama asla ben karısının karşılayabildiği kadar bebeğin ihtiyaçlarını karşılayabileceğini sanmıyorum. Genetik yatkınlıklar var bence. Ben kadınların, "evet biz erkeğiz dünyayı biz yöneteceğiz, kadınlar eve kapansın" diye evlere kapatılmadığını, kadınların o evleri birer yuvaya çevirdiği ve o yuva içerisinde verimliliğinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Çocuğun erken yaşlarda iletişim becerileri edinmesini, bir topluluğun nasıl parçası olabileceğini kadın çok daha iyi öğretir kanısındayım. Erkekte kriz anlarında karar almada, liderlik becerileri kazandırmada çok daha verimli olacaktır.
Bundaki kaba düşüncemde o ki, kadınlar ilk insanlardan bu yana, topluluk içerisinde yaşadıkları için iletişim becerileri ve bir yuvada yaşama becerileri daha gelişken, erkeklerinse mesela avlanma anında anlık karar vermesi lazım, kriz durumlarında başarılı olanları hayatta kalmıştır diye düşünüyorum. Bugün benim çocuğum ölse, karım istediği gibi hayatını mahvetsin herkes onu teselli ederken, birisi benim ağladığımı görse ilk söyleyecekleri şey, dik tut başını güçlü dur olacak. Bence bu toplumun benden bir beklentisi değil, içgüdüsel bir tavır. Çocuğu öldüğünde dahi dik durabilen adamlar, karısını toplayan sahip çıkan adamlar o "lead" edebilen, topluluğu, sürüsü tarafından takip edilen, lider sayılan doğal olarak da daha fazla hayatta kalıp daha fazla gen aktaran kimseler. Orada bana ağlama güçlü dur derken alttan alta denilmek istenen güçlü dur, aileni toparla, sonra yeni çocuk yaparsın, güçlü dur bizimle beraber hayatta kal, yoksa o kadın senden umudu kesince yenisini bulur. Sende yalnız kalır ve ölürsün.
Ha diyebilirsiniz ki genetik bu kadar da mı önemli? Ben önemli olduğunu düşünüyorum. Zira, hayatların hiç fare görmemiş, ve dolayısıyla ondan bir zarar görmemiş 100 kızı bir odaya koyun, önlerine fare atın, hepsi yüksek bir yere çıkıp fareden uzak durmaya çalışacak. Çünkü bizim genlerimize kazınmış, fare vebayı yaydı, fareden uzak dur, sivrisinek İspanyol gribi, uzak dur. Mesela neden şaşı insanları seksi bulmuyoruz, çünkü yüzü ne kadar simetrik ise o kadar az enfeksiyon genine sahip demek o kişi, daha sağlıklı çocuk yapar demek. Yine bunu bile bile aksi davranabiliriz tabi "modern insan" olarak, fakat toplumun %99'u yine bu klasik yolu seçecektir.
Hızlı yazdığım için biraz basit bir dil kullanmış olabilirim. Ama kaba düşüncelerim bunlar. Dogmatik bir insan değilim, bu görüşlerimin tamamında dahi yanılıyor olabilirim, olur okursanız fikir beyan ederseniz, ayrıca memnun olurum.
Editörlük yaptım demiştiniz. Bir sorum olacak. ise eki ayrı mı yazılması daha doğru, yoksa bitişik olarak yse olarak yazılması mı? Örneğin öyle ise mi denmeli, yoksa öyleyse mi denmeli?
Bu kadar uzun yorum okuyup tek tek fikirlerimi uzun uzun yazmam imkansız. Aşk tarihin başından beri var, her kavram gibi o da döneme, coğrafyaya ve insanına göre farklı anlamlar atfedilen bir kavram. Neo-liberalizmin aşk tanımı gelmiş geçmiş en saçma tanımı bence aşkın.
@@Tarih_Obası Çok mu konuşmuşum :) Corona'dan mütevellit çok sıkılıyorum sanırım. Teşekkür ederim yine de yanıtınız için.
A
Feromon hayvanlarda , insanlarda hormon degilmiydi ya
Feromon aynı tür arasındaki bireyleri, hormon ise tek bir bireyi etkiler.
Bu kitaptaki görüşlerin çok çok daha fazlasını seneler önce schopenhouer