Veyselin kayinbabasinin kendini suclamasini ogrendikten sonra kayinbabasinin yanina gidip spor yapmalari nerden baksan kral hareket,veysel sen adamin dibisin dibi,her gecen gun sana hayranligim daha cok artiyor😍😍😍😍😍
Bu tür yorganlara iç Anadolu'da üstünden köpüme yorgan denir. Sadece bir yüzü kaplanır diğer yüzü mitil olarak kalır. Yani yanlış bir durum yok Veysel rahatlıkla yatabilir 🙂
@@fadimesahin1525 Ben de Anadolu'yu iyi bilirim, bu yorganlarda her kızın çeyizinde olurdu. Normalde nevresim değil dantelli kaneviçeli beyaz örtüler etrafına dikilir, ayrıca ağızlık denen bir parça da kullanılır ama hazır yorgan gibi yıkayamazsınız bunları, içi yün veya pamuk olur o yüzden de kılıfsız kullanılmaz. Yorganla ilgili en az sizin kadar bilgim var, derdim yorganın tarihçesi değildi, dizide detaylar hep aslına uygun olduğundan bu gözüme tuhaf geldi hepsi bu.
HİKMETE RÂM OLMAK “… Fakat olur ki, bir şeyden hoşlanmazsınız ama, o sizin için hayırlıdır. Ve olur ki, bir şeyi (de) seversiniz, halbuki o sizin için bir şerdir. Allah ise (sizin için hayır olanı) bilir de siz bilmezsiniz.” (Bakara, 216) Hikmete râm olmak… Bu hakikate, Mehmet Akif Ersoy’un “Safahat” adlı eserinde yazmış olduğu şu meşhur beytinden aşinayızdır: “Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol / Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol.” Peki hikmete râm olmak ne demektir? Râm kelimesinin sözlük anlamı; boyun eğmek, itaat etmektir. Hikmete râm olmak ise, Cenab-ı Hakkın her icraatının hikmetle olduğuna iman edip, O’nun hikmetine rıza gösterip teslim olmaktır. O’nun hükmü altına girmek ve O’na boyun eğmek anlamlarına gelmektedir. Pek çok hikmetlere binaen elemlerin, kederlerin, musibetlerin eksik olmadığı bu dünyada insanoğlu için sürekli konfor alanında kalma ihtimali yoktur. İnsan hayatı boyunca farklı imtihanlara tabi tutulur. Hiç şüphesiz ki bu imtihanların en zorunu -derece itibariyle- başta peygamberler olmak üzere sahabeler, Allah dostları ve büyük alimler vermişlerdir. Onların hayatlarına, geçirmiş oldukları imtihanlara bakıp düşündüğümüzde bizim başımıza gelen imtihanların aslında daha çekilebilir, katlanılabilir bir hal aldığını rahatlıkla görebiliriz. Konunun başında belirtilen ayet-i kerimede buyrulduğu gibi, bizim için neyin hayır, neyin şer olduğunu en iyi Cenab-ı Hak bilmektedir. Biz, hadiselerin zahiri itibariyle musibet tarafını görürken, Cenab-ı Hak perdeler arkasında hikmetler gizlemiştir. İşte tam olarak ‘hikmete râm olmak’ da burada devreye girmektedir. İnsanoğlu bilmelidir ki, başına ne gelirse gelsin Hak’tandır. O’ndan gelen baş göz üstünedir. O’ndan gelen en güzelidir. O’nun, hikmetiyle bizim için dilediği her şey baş tacıdır. Bu Hâkim-i Hakîm-i mutlak olana boyun eğmek, ruhu sükuna erdiren en büyük bir teslimiyettir. Bu teslim olmak ise, tarifinde zorlanacağımız, fakat duruma göre her daim yaşadığımız ve yaşayabileceğimiz bir gönül ferahlığıdır. İnsan hadiselere, o hadiselerin arkasında pek çok hikmetli iş yapan bir zatın varlığını bilerek ve her halükârda kendisine fayda sağlayacağını düşünerek baktığı zaman hem ruhi sıkıntılardan kurtulur hem de biiznillah imanı kavileşir. Allah’ın kendisi için dilediği her hükme sorgusuz sualsiz boyun eğmenin, kadere rıza göstermenin bir yolu olduğunu anlar insan. Ebu’d-Derda (ra), “İmanın zirvesi, her türlü hüküm karşısında sabır ve kadere rızadır.” der. Rızanın faziletine delil teşkil eden şu hadis-i şerifler de bulunmaktadır: “Peygamberimiz (asm) bir gün sahabelerden bir cemaate; “Siz kimsiniz?” diye sorar. Onlar da “Müminleriz” diye cevap verir. Peygamberimiz (asm) onlara “İmanınızın alameti nedir?” diye sorar. Onlar da “Belaya karşı sabreder, bolluğa şükreder ve kazanın tecellisine razı oluruz.” diye cevap verirler. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) onlara “Kabe’nin Rabbi adına yemin ederek söylüyorum ki, sizler müminlersiniz” diye karşılık verir.”1 Yine başka bir hadiste şöyle buyruluyor: “Allah bir kulu sevince ona bela verir, sabrederse onu sever, hoşnutlukla karşılarsa onu mümtaz kılar.”2 Risale-i Nur’da, kadere ve Cenab-ı Hakk’ın hükmüne razı olmanın elemlerden, gamlardan bir kurtuluş olacağını Üstad Hazretleri şöyle ifade etmiştir: “Her şey kader ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki, rahat edesin.” (Mesnevi-i Nuriye), “Kadere iman, kaygı ve üzüntüyü giderir.”3 İnsan ancak iman şuuruyla, baktığı zaman bu şekilde görmekte, Allah’ın hikmetine râm olmanın sırrını kavrayabilmektedir. İnsan, başına gelen her hadisenin karşısında öncelikle Allah’ tan geldiğini bilmeli, hikmetlerini aramalıdır. Hatası varsa düzeltmeli, hikmetini bilemediği kısımlarda işte o hikmete râm olup Cenab-ı Hakk’a tevekkül, sıkıntılı ise sabır içinde şükretmelidir. Duamız odur ki; şu fani hayatımızda bize biçilen ömür boyunca, Allah’ın hikmetine râm olmak hakikatini yaşayabilmek ve bunun neticesinde O’nun rızasını kazanabilmek nasip olsun. Vesselam. Kaynaklar: 1- İmam Gazali, Kalplerin Keşfi, s. 336. 2- A.g.e. s. 359 3- Münavî, Feyzu’l-Kadîr, 3/187 Hatice Kübra Oysal
bir kaç saatlikte olsa insanlarımızı birleştirdiğiniz için teşekkürler Gönül Dağı TRT...,..,.,.. .. . ..,.,..,
Ne kadar da sevindi yaaaa kıyamam 🤩
Ponçik musa dayı
Veyselin kayinbabasinin kendini suclamasini ogrendikten sonra kayinbabasinin yanina gidip spor yapmalari nerden baksan kral hareket,veysel sen adamin dibisin dibi,her gecen gun sana hayranligim daha cok artiyor😍😍😍😍😍
Hem de sıcak menemeni bırakıp😅helal valla
Dişçi Musa ne tatlı ne samimi güldü,çok güzel bir sahneydi.
Veyselin bu evdeki hallerini,musa emmiyle spor yapmasini,cemileyle bu tatli konusmalarini o kadar cok ozlemistim ki anlatamam❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️
Sahnenin güzelliği peki
Veysel dişçi musa mutlu olsun diye nasıl da beraber spor yaptılar🥹💕
Allah herkese Hayırlı evlatlar nasip etsin... İster gelin ister damat hepsi evlat.. Yeterki hayırlı olsunlar
Amin
Şu Veysel şu dizideki en güzel ayrıntıya🥰
Dizi insana merhameti, empatiyi, insanlara değer vermeyi, vefayı, duyarlılığı hatırlatıyor.
Evet doğru Ebrar hanım ama kimsede kalmadı o saydığınız laflar ne kadınlarda merhamet,sadakat nede erkeklerdd değer verme, fedakarlık
dss🚺🚻🚤🚾⚨⚁⚁
Veyselin dişçi musayla baba oğul ilişkisini yaşaması 🥲🥰
Her sahne birbirinden güzeldi ama bu sahneye ayrıca kalbimi bırakıyorum ❤️❤️❤️
Bu bölümde en sevdiğim sahneydi 😀👍
En çok ihtiyacımız olan aile olmak terimini bize hatırlatan dizi varol Allah arka sokaklar ömrü versin
Keşke veyselin kendi babasiyla da arası boyle olsa evladını sevse
Veysel yataktan düşmeden kalkamıyor
Veysel Oyunyan Oyuncu Efsane Ötesi Bir Oyunculuk Bana Katılanlar 👍 Rolü Yaşıyor 👏
Menemen ve Veysel ne güzel insan muhteşem oynuyorlar hele Veysel'imm
sen dizi misin ya, karakterleri nasıl da yaşatıyorsunuz?
Ne oldu, ihtiyarladın mı Dişçi Musa?...
Valla dişçi musa hasta olmasın😔 dişçi musa olarak şen şakrak kalsın☺️
Dizinin en iyisi Veysel ya
Haklı dahi olsan,yaşlı kalbini gönlünü almak bu kadar basit ve ucuz...
Ya ne güzel bir hareket ❤️❤️
Babanın bakışı çok güzel
Ah be Veysel Kaya çok güzel bir adamsın sen. Muammer aptallığına yansın
Çok güzel bölümdü 😍😁💚
Dizi çok guzel
Dikkatimi çeken bu yorganlar kaplanmadan kullanılmaz, dizide detaylara önem veriliyor mitilde yatırılmaz adam.
Bu mu yani sorun 😄😄😄
Bu tür yorganlara iç Anadolu'da üstünden köpüme yorgan denir. Sadece bir yüzü kaplanır diğer yüzü mitil olarak kalır. Yani yanlış bir durum yok Veysel rahatlıkla yatabilir 🙂
@@sedataka1 Evet, ne oldu?
@@fadimesahin1525 Ben de Anadolu'yu iyi bilirim, bu yorganlarda her kızın çeyizinde olurdu. Normalde nevresim değil dantelli kaneviçeli beyaz örtüler etrafına dikilir, ayrıca ağızlık denen bir parça da kullanılır ama hazır yorgan gibi yıkayamazsınız bunları, içi yün veya pamuk olur o yüzden de kılıfsız kullanılmaz. Yorganla ilgili en az sizin kadar bilgim var, derdim yorganın tarihçesi değildi, dizide detaylar hep aslına uygun olduğundan bu gözüme tuhaf geldi hepsi bu.
Böyle bi dizi Allah im hayal mi
Harika adamsın Veysel
Bu sahne cok güzeldi
Sana helal güzel adam ne kadar sevindi musa amca
74 u full olarak TH-cam koyarmisiniz rica etsem ...
Bu Dizi Hiç Bitmesin Diyenler 👍 Hem Gülüyorum 🤣 Hem Ağlıyorum 😭 Allah Kurtlar Vadisi Ömür Versin Amin 🤲
Amin
Musa bu bölüm birşeyleri unuttu sürekli. Alzheimer hastalığı belirtisi mi acaba 🙁
Oh be nıhayet eskı gönül dagı bolumlerı geldı
Ölüyor,bitiyor dedikleri efsane geri döndü
Ne güzel düşünmüş helal len :)
Cemile in can kuşu gibisin Allah'a herkese nasip etsin
Ya arkadaş buradan ne güzel izliyorduk nereden çıktı bu trt olayı
Cemile’nin arkasındaki kapıda biri var kımıldayan
HİKMETE RÂM OLMAK
“… Fakat olur ki, bir şeyden hoşlanmazsınız ama, o sizin için hayırlıdır.
Ve olur ki, bir şeyi (de) seversiniz, halbuki o sizin için bir şerdir.
Allah ise (sizin için hayır olanı) bilir de siz bilmezsiniz.” (Bakara, 216)
Hikmete râm olmak…
Bu hakikate, Mehmet Akif Ersoy’un “Safahat” adlı eserinde yazmış olduğu şu meşhur beytinden aşinayızdır:
“Allah’a dayan, sa’ye sarıl,
hikmete râm ol /
Yol varsa budur bilmiyorum
başka çıkar yol.”
Peki hikmete râm olmak ne demektir?
Râm kelimesinin sözlük anlamı; boyun eğmek, itaat etmektir. Hikmete râm olmak ise, Cenab-ı Hakkın her icraatının hikmetle olduğuna iman edip, O’nun hikmetine rıza gösterip teslim olmaktır. O’nun hükmü altına girmek ve O’na boyun eğmek anlamlarına gelmektedir.
Pek çok hikmetlere binaen elemlerin, kederlerin, musibetlerin eksik olmadığı bu dünyada insanoğlu için sürekli konfor alanında kalma ihtimali yoktur. İnsan hayatı boyunca farklı imtihanlara tabi tutulur. Hiç şüphesiz ki bu imtihanların en zorunu -derece itibariyle- başta peygamberler olmak üzere sahabeler, Allah dostları ve büyük alimler vermişlerdir. Onların hayatlarına, geçirmiş oldukları imtihanlara bakıp düşündüğümüzde bizim başımıza gelen imtihanların aslında daha çekilebilir, katlanılabilir bir hal aldığını rahatlıkla görebiliriz. Konunun başında belirtilen ayet-i kerimede buyrulduğu gibi, bizim için neyin hayır, neyin şer olduğunu en iyi Cenab-ı Hak bilmektedir. Biz, hadiselerin zahiri itibariyle musibet tarafını görürken, Cenab-ı Hak perdeler arkasında hikmetler gizlemiştir. İşte tam olarak ‘hikmete râm olmak’ da burada devreye girmektedir.
İnsanoğlu bilmelidir ki, başına ne gelirse gelsin Hak’tandır. O’ndan gelen baş göz üstünedir. O’ndan gelen en güzelidir. O’nun, hikmetiyle bizim için dilediği her şey baş tacıdır. Bu Hâkim-i Hakîm-i mutlak olana boyun eğmek, ruhu sükuna erdiren en büyük bir teslimiyettir. Bu teslim olmak ise, tarifinde zorlanacağımız, fakat duruma göre her daim yaşadığımız ve yaşayabileceğimiz bir gönül ferahlığıdır.
İnsan hadiselere, o hadiselerin arkasında pek çok hikmetli iş yapan bir zatın varlığını bilerek ve her halükârda kendisine fayda sağlayacağını düşünerek baktığı zaman hem ruhi sıkıntılardan kurtulur hem de biiznillah imanı kavileşir. Allah’ın kendisi için dilediği her hükme sorgusuz sualsiz boyun eğmenin, kadere rıza göstermenin bir yolu olduğunu anlar insan. Ebu’d-Derda (ra), “İmanın zirvesi, her türlü hüküm karşısında sabır ve kadere rızadır.” der. Rızanın faziletine delil teşkil eden şu hadis-i şerifler de bulunmaktadır:
“Peygamberimiz (asm) bir gün sahabelerden bir cemaate; “Siz kimsiniz?” diye sorar. Onlar da “Müminleriz” diye cevap verir. Peygamberimiz (asm) onlara “İmanınızın alameti nedir?” diye sorar. Onlar da “Belaya karşı sabreder, bolluğa şükreder ve kazanın tecellisine razı oluruz.” diye cevap verirler. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) onlara “Kabe’nin Rabbi adına yemin ederek söylüyorum ki, sizler müminlersiniz” diye karşılık verir.”1
Yine başka bir hadiste şöyle buyruluyor:
“Allah bir kulu sevince ona bela verir, sabrederse onu sever, hoşnutlukla karşılarsa onu mümtaz kılar.”2
Risale-i Nur’da, kadere ve Cenab-ı Hakk’ın hükmüne razı olmanın elemlerden, gamlardan bir kurtuluş olacağını Üstad Hazretleri şöyle ifade etmiştir:
“Her şey kader ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki, rahat edesin.” (Mesnevi-i Nuriye),
“Kadere iman, kaygı ve üzüntüyü giderir.”3
İnsan ancak iman şuuruyla, baktığı zaman bu şekilde görmekte, Allah’ın hikmetine râm olmanın sırrını kavrayabilmektedir.
İnsan, başına gelen her hadisenin karşısında öncelikle Allah’ tan geldiğini bilmeli, hikmetlerini aramalıdır. Hatası varsa düzeltmeli, hikmetini bilemediği kısımlarda işte o hikmete râm olup Cenab-ı Hakk’a tevekkül, sıkıntılı ise sabır içinde şükretmelidir.
Duamız odur ki; şu fani hayatımızda bize biçilen ömür boyunca, Allah’ın hikmetine râm olmak hakikatini yaşayabilmek ve bunun neticesinde O’nun rızasını kazanabilmek nasip olsun. Vesselam.
Kaynaklar:
1- İmam Gazali, Kalplerin Keşfi, s. 336.
2- A.g.e. s. 359
3- Münavî, Feyzu’l-Kadîr, 3/187
Hatice Kübra Oysal
Ya Veysel ya🥺🥺🤧
İlk ne dediğini anlamadım😂 menemeğğ
Damat degil evlat alican gelin degil kiz alican herseyin hayirlisi
Whwuwjwu