Benim bugüne kadar hayalini kurup gerçekleştirdiğim iki şey oldu; biri Anadolu lisesi okumak, biri iktisat okumak. Sonucunda hiçbir şey elde edemedim. İş ve sosyal güvenlik hukuku dersini liseden önce görseydim 8. sınıfı bitirdikten sonra bir gün bile okumazdım.
vücut dopamini boşa harcamaz..bi hedefimiz varsa hedefe ulaşana kadar bizi motive eder, hedefe ulaştığımız anda ise salgılanmayı bırakır..mesela en basitinden güzel bir şey yiyeceğin zaman heyecanlanırsın, sonra o şey önüne gelir yersin ve biter..ne ara bittiğini anlamazsın bile..sanki bütün gün o yemeği beklememişsin gibi..bu yüzden "varmak değil, yol güzel" diye bir söz var..
Henüz videoyu izlemedim bu konudaki görüşümü dile getirmek istiyorum. Hayallerime ulaşmanın beni çok çok mutlu edeceğini, hayatımı değiştireceğini sandım. Hem hayatım yavaş yavaş değiştiği için değişimi tam anlamıyla fark edemedim, hem de beni mutlu etmedi çünkü önceden fark edemediğim sorunlarımı o rahata erince fark ettim. Sonra hayattan beklenti kurmayı bırakıp, sadece kendimi geliştirmeye ve ailemi, arkadaşlarımı mutlu tutmaya başladım.
'Her tatmin edilmiş arzu bir yenisini doğurur. Bu dünyada imkan dahilinde olan hiçbir tatmin şiddetli arzuyu dindirmeye , taleplerin önüne nihai bir hedef koymaya ve yüreğin dipsiz kuyusunu doldurmaya kifayet etmez..' Schopenhauer, Hayatın Anlamı, Sayfa 1
Arzularıma ulaşmak nadiren hayal kırıklığına sebep oldu şimdiye kadar ki zaten kaç tanesine ulaşabilmişimdir. Çok nadir örnekler dışında hedeflerine ulaşanların mutsuz olduğunu görmedim. Dünya, bitmek tükenmez bir hedef cenneti. Tek problem, bu hedeflerin ömrü harcamaya değip değmeyeceği ile ilgili ikilem. Bazen işte bu konuda yanıldığımızı düşündüğümüz için hayal kırıklığına uğruyoruz ama unutuyoruz ki en nihayetinde ne yaparsak yapalım boşa giden bir hayatımız olacak. Ben de bu aralar muhtemelen boş bir umutla bir şeyler hedefliyorum. Ne zaman uzun vadeli planlar yapsam hep bir umutsuzluk sarıyor beni ama aklıma hep dozun asıl ilaç olduğu geliyor. Çok uzak hedefler kurup yapamamaktan korkmanın bir anlamı olmadığı gibi tam bir boş vermişliğe de bırakmamak gerekiyor. Bu konuda yaşınla ve yaşadıklarınla bana umut olduğun için teşekkürler Efe. Hedeflerimde başarısız olsam da olmasam da artık çok umurumda değil. Bu bir oyun ve elimden gelen en iyi şekilde mızıkçılık yapmadan oynayacağım. Bittiğinde ne de olsa hepimize aynı şey olacak.
Bu videoya bir yorum daha eklemek istiyorum. Ben hep hayatım boyunca o anın çok güzel olduğunu biliyordum ve bir gün biteceğinden emindim. Şu an hayatımın tatminsiz bir dönemindeyim ve tekrardan o geçeceğini bildiğim ama aşırı mutlu olduğum günleri bekliyorum. Umarım tekrar gelir. Bence motivasyon temalı konuşmalar bu kanalın en güzel yayınları oluyor.
Immanuel Kant'a göre insanın mutlu olması için 3 şeye ihtiyacı var imiş 1. Sevecek bir insan (bende var) 2. Sevecek bir iş (akademisyen olacağım) 3. Umutla beklenen bir olay (ve bunun için çalışmak) Ben şahsen sosyalizmw inanan birisiyim insanlara sınıf bilinci kazandırmak için çabalıyorum. Tüm hayatımı sözlericiddiye alınacak kadar ünlü birisi olacak şekilde planladım. Böylece insanlara niçin umutsuz olmamaları gerektiğini, bir çözümün mümkün olduğunu anlatabileceğim. Bunun için ütopya diyenler olacak ama inandığımız bir ütopya olmazsa yaşamak anlamsızlaşır.
Bence bu olmalı insanın sürekli gelişmesini sağlıyor sürekli ilerlemesi gerekiyor. Bir de mutluluk çok değişken bir şey çoğu kişiye göre kötü bir yaşantıdayım arkadaşım cok az ayda yilda bir görüşüyoruz dışarı çıkmıyorum herhangi bir sktivitem yok aslında tam bir depresyonlu yaşantı gibi ana ben sabah içtiğim çaydan, atletim üstümde balkondan yarim yamalak gün batımına bakarken, sade dolapta kalmış malca ısıtılmış makarnayı yerken bile zevk almayı becerebiliyorum simdi video izledim yer yatağında yatacağım ana mutluyum ama bu yaptığım kanatlarık degil sürekli de kendimi geliştiriyorum.
Arzum yurtdisinda yasamakti, her sey guzel olacak ve trde ki yasadigim butun sorunlar gececek saniyordum. Yurtdisina çıktım. Hayal kırıklıgı, sorun benmisim.
Kendinize bi hayat amacı bulursanız o amaca ulaştıktan sonra kim olduğunuzu keşfedeceksiniz. Hayatınızın geri kalanında yapmanız gereken tek şey olduğunuz kişiyle neler yapabileceğinizi keşfetmek
Hayata ulaşılması gerek hedef değil.Gezinti olarak bakarsan anın tadını çıkararak yaşarsan elbet seni hayat bir yere götürüyor sürekli başarı odaklı olursan mutsuz olursun
insan doğası gereği hem mutluluğa,hem acıya tolerans geliştiren bir varlık.Belki ilk etaplarda istediğimiz şeye ulaştığımızda yoğun duygu hissediyoruz,fakat kısa bir süre sonra azalarak stabile oluyor.
arzulayıp elde edememek sıkıntı, elde ettikten sonra arzulanılanın sıradanlaşması ayrı sıkıntı. yıllardır gaming bilgisayar istedim mesela. nihayet aldığımda oyun oynama isteğimde acayip bir düşüş oldu.
Artık eskisi gibi dopamin salgilamiyoruz o şeye karşı. Belkide stabil beklentiler daha iyi olabilir. Çok uçup düşmek sıkıntı , harvarda giren öğrenciler de bir süre sonra depresyon yasiyorlarmis eskiden beyinlerindeki o algı , prestij artık mutluluk vermiyor.
Sağlığımın yerinde olmasının verdiği mutluluk benim için en üst seviye mutluluk olmakta. 1 senedir tüm sağlığım altüst oldu. Fiziksel olarak çok fazla ağrı, sızı, hastalıklar gibi durumlarla baş ettim. Normal bir şekilde uyuyup uyanmak bile hayalini kurduğum bir şeye dönüşmüştü. Bunun devamında da psikolojim aynı şekilde tepe taklak gitti. Depresyon için ilaçlar alıyorum hala. Dozların yüksek olması bir yandan bünyemi çok yoruyor. Yemekten, sudan kesildim ve öylece yaşıyorum. Gün içerisinde genel olarak ilaç alabilecek kadar besleniyorum. Yaptığım yemekler genelde ziyan oluyor. Bünyem tamamen çöktü. 2 gün dolapta bekleyen yemekten bile hastalık kapar oldum. Bu gün bile karın ağrısı ve mide bulantısı ile uyandım sabah. Fiziksel baskıya bir süre dayanabiliyorsun ancak psikolojik olarak üzerimdeki baskı beni yiyip bitiriyor. Öncesine göre daha iyiyim en azından bu bile beni mutlu edip daha hayat dolu yaptı. Diplomatik başarılara karşı bir umudum kalmadı. Uğraşmak boşuna. Ülke çapında emeğinin karşılığını bile alamıyorsun ki bir hedefine ulaşmış gibi hissedesin. Buna kıyasla sürpriz yumurtadan çıkan bir oyuncak beni daha mutlu ediyor.
Bu, hakkında çok şey söylenebilecek bir konu. Bir açıdan, sonuçta hayal edilen şeylerin birer ideal olması söz konusu. İdeal olan şey, ideal bir beklenti zaten hiçbir zaman 'bu dünyada' (mesele bu dünyadan başka bir dünyanın olup olmaması değil) gerçekleşmeyecektir. Diğer bir açıdan, senin de dediğin gibi, bir amaca ulaşıldığında doğal olarak o şeyin amaç olmaktan çıkması, belki geçmiş bir başarıya dönüşmesi var. Şöyle bir şey de var ki bir şeyin eksikliği, varlığından daha belirgin hissedilir. Aç kalırsan yemek yemeyi gözünde büyütürsün, ama tok iken yemek senin için bir şey ifade etmez. Bir arada yaşarken günlük sorunlar yaşadığın bir insanı ayrı kaldığında özleyebilirsin; tekrar bir araya gelsen yine aynı sorunları yaşamaya başlarsın. Bir çok açıdan incelenebilecek bir konu aslında. Yine bununla ilgili bir şey olarak, geçen bir arkadaşa söylediğim şey geliyor aklıma. Herşeyin anlamsız olduğundan, öldükten sonra nasıl olsa her şeyin, yani başarılı ya da başarısız, mutlu ya da mutsuz olmanın aynı şey olacağından konuşurken 'onu öldükten sonra düşünürüz' demiştim. Tabi ki 'o ne demek lan!' gibi bir tepki almıştım. Ama demek istediğim şuydu: bir yaşayan kafası var, bir de ölü kafası, bu ikisini birbirine karıştırmamak gerek. Yaşayan kafasıyla ölümü, ölü kafasıyla da yaşamı anlamak (bana göre) mümkün değildir. Ölü kafası ancak sonsuz ve ideal şeylerle tatmin olabilir. Ama yaşayan kafası gerek günlük ve kısa, gerek (kendi yaşamına göre) uzun vadeli amaçlar ve koşuşturmalarla uğraşır. Mesela cennet fikri de benim bununla ilişkilendirdiğim bir şey. Çocukken bana korkunç gelirdi sonsuz bir yaşam, sonradan da düşündüğümde cennet'in, daha doğrusu cennet'te 'yaşamanın' ne kadar anlamsız bir şey olduğunu anlamıştım. Hiçbir amaç olmadan sadece zevk almak için yaşamak saçma bir şey. Yaşamak bir süreç ise bu sürecin varmaya çalıştığı bir yer olmalıdır; bir gidişatı, bir gelişimi, bir amacı olmalıdır. Ki zaten cennet düşüncesi de aslında gerçekleşmesi beklenmeyen, zamandan ve yaşayan kafasından bağımsız bir idealdir. (Tam toparlayamasam da bunun gibi bir şey :p)
Bu hayal kırıklığının arzuların sonuçlanmasının kendisiyle değil de; hiç bir zaman beklenenin elde edilememesiyle veya buna ulaşmaya çalışırken sarf edilen çabanın farkında olunmamasıyla, birazcık da bu arzuların, hedeflerin gerçek olmaktan öte aslı olmayan "kendini gerçekleştirememiş insan" hırsı olmasından kaynaklı.
Her zaman bir sonraki arzuma odaklanarak devam ediyorum. Evet büyük hayallerim olsa da mutluluğum buna endeksli değil. Yoldan keyif almayı öğrenince sonucuna çok fazla takılmıyorsunuz zaten. Arzularınıza gözünüzde kusursuz imajı çizmeyin hiç bir şey kusursuz değil ve beklediğiniz gibi olmayacak her şey.
Bu konuda fikrim insanların kendi fikirleri ve arzuları olması eğer isteğin bir kopya veya özenti ise basarsan bile sonu hüsran olur çünkü kendi yolunu bulamamisindir daha önemli olan kendi yolunu hayalini yakalamak
hayatın anlamını hedeflerimize bağlamak ve hayallerimizi nihai amaç edinmek zihnimizin ödül sistemi için iyi değil. mesela bir oyunu oynayıp bitirince o oyun bir kaç tekrardan sonra sıkıcı gelmeye başlıyor. benim için hayatın anlamı gelişmek ve deneyim. çünkü her zaman keşfedilecek bir şey var, deneyimleyecek bir şey var, gelişecek bir şey var. her zaman var. kısa zamanda ne kadarına erişirsek o kadar kar. hem bize, hem de gelecek nesillere...
Bilmiyorum bu konuda yalnızmıyım ama hayatımın hiçbir noktasında gelecek hakkında elle tutulur plan ve beklentilerim olmadı. Evrenin kaotik doğası itibariyle geleceği öngörülemez ve şekillendirilemez olarak gördüm. Bu durum beni yeri geldiğinde mantık çerçevesi içinde yapılması gereken davranışı gerçekleştirmekten alıkoymasada her daim gelecek gündemimde çok az yer tuttu. Tek tük sonraki zamanı düşündüğüm anlarda da kaosun kol gezdiği uzay boşluğuna fırlatılmış bir astronotun ürpermesini yaşar buldum kendimi. Bu yaklaşım bende zaman içersinde gelecek için çok kesin konuşanlara karşı bir mesafe geliştirmeme yol açtı. Yıllar içinde de covid salgını, 9 şubat depremi gibi hadiselerin bu tutumumda haklılık payına sahip olduğumu bana gösterdi ve böylece gelecek artık ajandam da önemli bir başlık olmaktan çıkınca anı yaşamanın yollarını keşfedebildim. Bu konuda en çok örnek aldığım kişi ise Atatürk oldu. Atatürk aktüel sorunları realist bir bakış açısıyla değerlendirip o güne ve eldeki imkanlara en uygun çözümü üreterek günlerini en verimli biçimde kullanabilmiş bir liderdi. Mevcut işgale karşı çözüm ararken ve ürettiği çözümlerin olumlu etkilerini gözlemlerken nasıl bir kıvanç yaşadığını varın siz düşünün. Benim onun gibi ülke çapında bir problemimin olması söz konusu olmasada kendimi alakadar eden mevzulara karşı bu adanmışlıkla mücadele edebilirsem benden mutlusunun olmayacağına inandım ve oyle de oldu
Abi benim fikrim şöyle: insan çok istediği ve arzu ettiği şeye ulaşınca istediği zevki ve hissi elde edemez. Ama yine de zevk alır. Belirli bir süre sonra sadece 2 seçeneğin vardır: ya yeni hedeflere yelken açacaksın. Ya da depresyona gireceksin. İnsan kolay kolay tatmin olabilen bir varlık değil. Ben mesela zengin olmak istiyorum. Yarın bir gün zengin olursam başka hedefler edineceğim veya daha fazla zenginliği hedef edineceğim. Fakat bir insanın mutlu olabilmesi için hayaline ulaşması lazım değidir. Benim bir hedefim var ve ben hedefimi gerçekleştirmeden önce de mutluyum. İnsan mutlu olmak için beklememeli ve mutlu olmak için basit nedenler aramalı.
Aptal gibi dört kere üniversite sınavına girdim. Sonucunda da galiba tıp kazandım. Şu anda istemediğim şehirde istemediğim bir bölümde okumak zorunda kaldım. Eğer ne istediğimi bilebilseydim ilk senemde de sonucum çok kötü değildi belki çok daha mutlu olurdum. Neyse belki doktor olmak da bana o tatmini verir. Okuyalım bakalım ne olacak...
Ekonomi ve finans 3. sınıftayım %100 burslu istanbulda. Kazandığımda ne mutluluk ve umutla gelmiştim. Simdiyse nefret ediyorum. Üniversite kötü yerde, bölüm afrikalı ve araplarla dolu, en kötüsü de alanın kendisi, insanlığın yararından çok zararına varız gibi. Yalnızca geçmek için okuyorum, ortalamam 2.1 Düşünüyorum sınava ilk girdiğimde 1 puan daha alıp hacettepe özel eğitim öğretmenliği kazansaydım yada 2. girişimde 7 puan daha alsam BAU ekonomi ve finans ıçin 75 yerine %100 burs kazansaydım her şey farklı olur muydu? Artık çok geç, babam emekli oldu ve ülke her geçen gün kötüye gidiyor. Bu bölümden mezun olsam da olmasamda yakında çalısmaya başlamam lazım. Şu mezuna ve hazırlık dahil harcadığım 5 yılın sonunda öğrendiğim tek şey gerçek arzumun insan hayatına dokunmak olduğu. Çevremdeki herkes ya yurt dışına kaçıyor ya işsiz yada okudukları bölumlerle alakası olmayan işlerde karın tokluğuna köle gibi çalısıyor. Üniversitedeki zengin çocuklarıysa ailelerinin işlerini devralmak için dümenden okurken, ülkenin ortalama aylık hane gelirini çerez parası diye eziyorlar. Ne yapıcağımı bilmiyorum ve hiç umudum kalmadı, keşke hiç doğmasaydımda şu dünyayı görmeseydim.
Abi yaşam mücadele ve hayatta kalma değilmi? Ne ilave edersen et sonuç olarak günün sonunda herşey absurt ve anlamsız, insan beyni geri döndürülemez bir şekilde doymaksızın yeni şeyler istemeye başladı, bu da tabiata uyumlu değil, bizler birer hatayız
bunun üzerine kendimde düşündüm vatkinde bolca, fikrimce bunun sebebi arzularıma ulaştığımız zaman bir değişimin, bir farklılığın gelmemesi. belki çevremizde küçük ya da büyük farklılıklar olabilir, ama biz yine de kendimiziz, karakterimiz ve yapımız bir anda 15 basamak atlamadı, hissedilebilir bir farklılık geçirmedik. ulaşmadan önceki bizle ulaştıktan sonraki biz, şahsımız, aynı olduğundan ötürü hayal kırıklığına uğruyoruz. fikirleriniz/yorumlarınız/eklerinize oldukça açığım
Obsesif bozukluğum var ve bir kızı 4 senedir seviyorum platonik olarak.Eğer benle sevgili olsaydı büyük ihtimalle kısa bir süre sonra sıkılcaktım ve şu anda unutup hayatıma devam etcektim ama karşılık görmediğim ve bana imkansızmış gibi geldiği için beni içinden çıkılmaz bir depresyona sürükledi.
Jim Carrey kafası. Bana da oldu. Oyun geliştirici olmak için Bilkent Bilgisayar okudum, Tam Burslu kazandım liseden 5 sene sonra. Öle öle hazırlandım tek başıma bu amaç için. En son oyun geliştirici oldum. Orta okulda falan okuldan nefret ederdim. Onda bile şu an ki işe giderken ayağımın geri geri gittiği gibi gitmedi, hatırlamıyorum. Dünyanın en berbat mesleği. Gerçi ben istediğim kalitede bir yerde çalışma amacıma erişemedim henüz ama bunda mevcut mutsuzluğumun da etkisi var. Çalışamıyorum
Schopenhauer’ın sarkaç analojisinde der. Hep bir şeyi arzuladığımız için ızdırap duyarız. Arzuladığımız şeye ulaştığımız zaman da, ızdırabımız ortadan kalkar ama bu sefer de elde ettiğimiz şeylerle baş etme sorunu ortaya çıkar. Bir yerden sonra arzuladığımız şey ya az gelir ya da onu hep elimizde tutamayız. Ve yine bir şeyleri arzuladığımız için ızdıraba düşeriz. Böyle sonsuz kısır bir döngü.
Akademisyen olmak için çalıştığım zamanlarda bazen ya olursam diye gece heyecandan uyuyamadığım zamanlar oluyordu. Bu hedefe ulaşmak çok zor diyordum bir yandan da kendimi kaptırmamaya çalışıyordum hani olmaz da zaten ben çabalayayım belki olur. Akademisyenlikte birinci yılımı doldurdum ve olduğum günden beri mutlu değilim. Tabi işin içinde bir çok faktör var ama yine de eski halimden çok daha keyifsiz bir halde olacağımı tahmin etmezdim. Şu an yurtdışını zorlasam gitsem diyorum bazen ama sanki gitsem de yine hep bir şeyler eksik kalacak.
önemli her şeyin temeli beynimiz yokken ergenlik yıllarımızda atılıyor . Keşke o dönemde beynimiz olsa yani yok ama iste .irade kazandığımız(degistirebildigimizi) farkettigimiz zamanda da (bana geldi herkese geldi mi bilmiyorum ama bence buradakilere gelmiştir en azından )önceden her şey oturmuş olduğu için değiştirmesi zor oluyor . Vaktimizi iyi kullanma becerileri de bulunması gerekiyor . örnek veriyorum istediğin bölümü okumak için mezuna kalıyorsun bölümü kazanıp gidiyorsun bi bakıyorsun hiç senlik değil şok (yaşamadım örnek sadece )yani yaşlarımız çoktan 20+ falan oluyor ne yapmak istediğimize( tam olarak ) ancak karar verebiliyoruz. Ama hayatın çok önemli kısmı çoktan bitmiş oldu bile . Neyse sağlık olsun tabiki yine de devam edicez oyuna .
Ulaşılan arzunun artık normalleşip monotonlaşıcağının farkında olduğumuz için bu durum normal geliyor sonuçta insan doygunluğa ulaştığı zaman yapacak birşeyi kalmıyor sonuç olarak sonsuz mutluluk da aslında iyi birşey değil bence
Bu dünyadaki hiçbir mutluluğun, genel olarak gerçekliğin diyelim, zihni sonsuza kadar tatmin edemeyeceğinin farkına vardığınızda hissettiğiniz acıya Almanca "Weltschmerz" deniyor. Bunun için de kelime üretmiş adamlar.
En büyük hayalim maalesef malum konu. Çünkü gerekli çalışmayı, azmi gösterirsem yakında bitecek üniversite hayatımın ardından zaten iyi para kazanabileceğimi ve sağlam bir gelecek kurabileceğimi biliyorum. Ki bunlar haricinde de refah seviyesi ortalama üstü bir hayatım var. Bunun dışında uğraştığım sporda da performans oyuncusu seviyesine ulaşma hedefimde hızlı adımlar atamasam da o yönde en azından ilerliyorum. Fakat malum konu, o kadar imkansız geliyor ki olayın bence tiple boyla falan da alakası yok ki 2 konuda da iyi durumdayım, boy fazla uzun olmasa da. Olay milli piyango gibi, bir de muhtemelen sosyal hayatta girişken yapım olmasına rağmen insanların çoğuyla anlaşamamam, onlarla aramdaki duvarlar vs. onların da bunu imkansız yapmada etkisi oluyor. Bu imkansıza ulaşırsam ne olacak? Bilmiyorum. Belki bir yerden sonra cidden tükenmeye başlarım. Ama benim için öyle bir imkansız ki istediğim koşulları sağlayacak şekilde elde edersem kendi doğrularımdan da tabi şaşmayacak şekilde onu kaybetmeme uğruna elimden geleni yaparım…
Bence doğru 4 yıldır kpss çalışıyordum bu sene sınav zordu 80 puan ancak alırım diyordum 85 aldım 60. sıradayım ama aynı günün akşamında sevincim söndü ve anlamını yitirdi tuhaf
Bu konuyla ilgili,Eskişehir'den trapçi yaşayıcımız ceg mahlaslı arkadaşımızın "gerçekleşebilir" isimli parçasını dinlemenizi tavsiye ederim. Av öldürmekten daha güzeldir...
İnsanın gözü çok aç gerçekten ama bunun psikolojik bir boyutu da var insan kendini değersiz görürse yaptığı her işi değersiz görüyor. Bir de depresyona meyilli insan iyi veya kötü mücadele etmeyi birakip durulduğunda depresyona direkt giriyor. Ben bu tarz problemlerimi psikologla aştım. Hala da üzerinde çalışıyorum
Bu bahsedilen sadece tutkular için geçerli değil aynı şekilde hedeflerini gerçekleştirince de boşluğa düşüyorsun bunu fark edince eskisi kadar idealist olamıyorsun maalesef
Biliyor musun Anna, insan sonunda yine kendi arzusunu seviyor. Arzuladığını değil. Örnek verebilir misin? Mesela Kristof Kolomb, Amerika'yı keşfettiğinde mutlu değildi. Onu ararken mutluydu.
Videolara destek için:
Https://buymeacoffee.com/efeaydal
"Beyaz Hap" filmini seyretmek için:
Efeaydal.com/beyazhap
Video 18 dakika önce yayınlanmış bu yorum 2 ay önce .d
Evladım 76 yaşındayım seni beğenerek takip ediyorum. İmzalı kitabını alıp laik türkiye cumhuriyetine destek olmak isterim.
Puhahaha
83 yaşında bir müslümanı agnostik yaptın var ol evladım kitabını da en yakın zamanda alacağım çocuğum
Kardeşim yanlış yerdesin bu adam cumhuriyet kurtarıcısı ulu önder agnostik değil bende 126 yaşındayım daha imzalı kitabını almak nasip olmadı
YA OLUM AGAHAHQYQAJIWISISOWLWOSPSSPDĞXĞXÜS
Aynen inandık 😂
"Bağdat'ı almaya çalışmak, Bağdat'ın kendinden daha mı güzeldi ne?" 4. Murad
Anın tadını çıkaramayan insan hayallerinin gerçekleşmesi ile tatmin olmaz
Ama hayallerine yürümeyen biri de anı yaşıyamaz. Önemli olan dengeyi bulmak
Koleksiyonculuk şu an hayatta doğru dürüst keyif aldığım tek şey. Sağolsunlar yurt dışı alışverişlerini yasakladılar. O tutkumu da elimden aldılar.
Benim bugüne kadar hayalini kurup gerçekleştirdiğim iki şey oldu; biri Anadolu lisesi okumak, biri iktisat okumak. Sonucunda hiçbir şey elde edemedim. İş ve sosyal güvenlik hukuku dersini liseden önce görseydim 8. sınıfı bitirdikten sonra bir gün bile okumazdım.
Abla iktisadın hayalini niye kurdun?
O ders ne alaka
Senin hayalde sıkıntı varmış
Nerede iktisat okudunuz hanımefendi bende okumak istiyorum da önermez misiniz
Hayale bak snsnsns
vücut dopamini boşa harcamaz..bi hedefimiz varsa hedefe ulaşana kadar bizi motive eder, hedefe ulaştığımız anda ise salgılanmayı bırakır..mesela en basitinden güzel bir şey yiyeceğin zaman heyecanlanırsın, sonra o şey önüne gelir yersin ve biter..ne ara bittiğini anlamazsın bile..sanki bütün gün o yemeği beklememişsin gibi..bu yüzden "varmak değil, yol güzel" diye bir söz var..
Henüz videoyu izlemedim bu konudaki görüşümü dile getirmek istiyorum. Hayallerime ulaşmanın beni çok çok mutlu edeceğini, hayatımı değiştireceğini sandım. Hem hayatım yavaş yavaş değiştiği için değişimi tam anlamıyla fark edemedim, hem de beni mutlu etmedi çünkü önceden fark edemediğim sorunlarımı o rahata erince fark ettim. Sonra hayattan beklenti kurmayı bırakıp, sadece kendimi geliştirmeye ve ailemi, arkadaşlarımı mutlu tutmaya başladım.
En son kazıklı marianin yorumlarına izlemedim ama diye başlasam da takipçileri kafama sıktı .
'Her tatmin edilmiş arzu bir yenisini doğurur. Bu dünyada imkan dahilinde olan hiçbir tatmin şiddetli arzuyu dindirmeye , taleplerin önüne nihai bir hedef koymaya ve yüreğin dipsiz kuyusunu doldurmaya kifayet etmez..'
Schopenhauer, Hayatın Anlamı, Sayfa 1
Arzularıma ulaşmak nadiren hayal kırıklığına sebep oldu şimdiye kadar ki zaten kaç tanesine ulaşabilmişimdir. Çok nadir örnekler dışında hedeflerine ulaşanların mutsuz olduğunu görmedim. Dünya, bitmek tükenmez bir hedef cenneti. Tek problem, bu hedeflerin ömrü harcamaya değip değmeyeceği ile ilgili ikilem. Bazen işte bu konuda yanıldığımızı düşündüğümüz için hayal kırıklığına uğruyoruz ama unutuyoruz ki en nihayetinde ne yaparsak yapalım boşa giden bir hayatımız olacak. Ben de bu aralar muhtemelen boş bir umutla bir şeyler hedefliyorum. Ne zaman uzun vadeli planlar yapsam hep bir umutsuzluk sarıyor beni ama aklıma hep dozun asıl ilaç olduğu geliyor. Çok uzak hedefler kurup yapamamaktan korkmanın bir anlamı olmadığı gibi tam bir boş vermişliğe de bırakmamak gerekiyor. Bu konuda yaşınla ve yaşadıklarınla bana umut olduğun için teşekkürler Efe. Hedeflerimde başarısız olsam da olmasam da artık çok umurumda değil. Bu bir oyun ve elimden gelen en iyi şekilde mızıkçılık yapmadan oynayacağım. Bittiğinde ne de olsa hepimize aynı şey olacak.
Bu videoya bir yorum daha eklemek istiyorum. Ben hep hayatım boyunca o anın çok güzel olduğunu biliyordum ve bir gün biteceğinden emindim. Şu an hayatımın tatminsiz bir dönemindeyim ve tekrardan o geçeceğini bildiğim ama aşırı mutlu olduğum günleri bekliyorum. Umarım tekrar gelir. Bence motivasyon temalı konuşmalar bu kanalın en güzel yayınları oluyor.
Sisifosu mutlu hayal et fridevs
Immanuel Kant'a göre insanın mutlu olması için 3 şeye ihtiyacı var imiş
1. Sevecek bir insan (bende var)
2. Sevecek bir iş (akademisyen olacağım)
3. Umutla beklenen bir olay (ve bunun için çalışmak)
Ben şahsen sosyalizmw inanan birisiyim insanlara sınıf bilinci kazandırmak için çabalıyorum. Tüm hayatımı sözlericiddiye alınacak kadar ünlü birisi olacak şekilde planladım. Böylece insanlara niçin umutsuz olmamaları gerektiğini, bir çözümün mümkün olduğunu anlatabileceğim. Bunun için ütopya diyenler olacak ama inandığımız bir ütopya olmazsa yaşamak anlamsızlaşır.
Umut kırmak gibi olmasın ama akademisyen olmak kolay değil. Bir tanıdık olmadan bir yerlere gelinmiyor.
@@nebennedebaskasibilemeztamam o sevecekmiş işte getiriden vs bahsetmemiş
Sevecek bir iş ( gaspcilik) dkksdnmsmsnsm seviyoruz işte okey
aklı yerinde akademisyen mi var la
Bence bu olmalı insanın sürekli gelişmesini sağlıyor sürekli ilerlemesi gerekiyor. Bir de mutluluk çok değişken bir şey çoğu kişiye göre kötü bir yaşantıdayım arkadaşım cok az ayda yilda bir görüşüyoruz dışarı çıkmıyorum herhangi bir sktivitem yok aslında tam bir depresyonlu yaşantı gibi ana ben sabah içtiğim çaydan, atletim üstümde balkondan yarim yamalak gün batımına bakarken, sade dolapta kalmış malca ısıtılmış makarnayı yerken bile zevk almayı becerebiliyorum simdi video izledim yer yatağında yatacağım ana mutluyum ama bu yaptığım kanatlarık degil sürekli de kendimi geliştiriyorum.
Hayallerime ulaşmaktan daha çok hayallerime ulaştığım yolda verdiğim emekleri sevdim.
Gerçekten de arzulara ulaşmanın hayalkırıklığıyla sonuçlandığına inanıyorum, bunu çoğu zaman tecrübe ettim.
Arzum yurtdisinda yasamakti, her sey guzel olacak ve trde ki yasadigim butun sorunlar gececek saniyordum. Yurtdisina çıktım. Hayal kırıklıgı, sorun benmisim.
Hayat mmorpg oyunu gibidir ne yaparsan yap günün sonunda eksik kalan birşey vardır ve sürekli yeni görevler çıkar.
Kendinize bi hayat amacı bulursanız o amaca ulaştıktan sonra kim olduğunuzu keşfedeceksiniz. Hayatınızın geri kalanında yapmanız gereken tek şey olduğunuz kişiyle neler yapabileceğinizi keşfetmek
Hayata ulaşılması gerek hedef değil.Gezinti olarak bakarsan anın tadını çıkararak yaşarsan elbet seni hayat bir yere götürüyor sürekli başarı odaklı olursan mutsuz olursun
insan doğası gereği hem mutluluğa,hem acıya tolerans geliştiren bir varlık.Belki ilk etaplarda istediğimiz şeye ulaştığımızda yoğun duygu hissediyoruz,fakat kısa bir süre sonra azalarak stabile oluyor.
Soyut şeylerin bize daha çok mutluluk vermesinin sebebi maddi olan şeylere göre daha geç eskimesi (verdiği duygunun) ve daha zor kaybedilmesi bence.
İyi ki varsın be abim ❤
Gerçek mutluluk yeteri kadar para, sağlık ve huzurlu aile ortamı...
İnsanın iki büyük hayal kırıklığı vardır ilki hayallerini gerçekleştirememek ikincisi ise hayallerini gerçekleştirmek
Oscar Wilde
Sonsuza dek sürecek bir mutluluk ifadesine örnek olarak: Ne mutlu Türk'üm diyene.. 🇹🇷😊
arzulayıp elde edememek sıkıntı, elde ettikten sonra arzulanılanın sıradanlaşması ayrı sıkıntı. yıllardır gaming bilgisayar istedim mesela. nihayet aldığımda oyun oynama isteğimde acayip bir düşüş oldu.
Artık eskisi gibi dopamin salgilamiyoruz o şeye karşı. Belkide stabil beklentiler daha iyi olabilir. Çok uçup düşmek sıkıntı , harvarda giren öğrenciler de bir süre sonra depresyon yasiyorlarmis eskiden beyinlerindeki o algı , prestij artık mutluluk vermiyor.
Sağlığımın yerinde olmasının verdiği mutluluk benim için en üst seviye mutluluk olmakta. 1 senedir tüm sağlığım altüst oldu. Fiziksel olarak çok fazla ağrı, sızı, hastalıklar gibi durumlarla baş ettim. Normal bir şekilde uyuyup uyanmak bile hayalini kurduğum bir şeye dönüşmüştü. Bunun devamında da psikolojim aynı şekilde tepe taklak gitti. Depresyon için ilaçlar alıyorum hala. Dozların yüksek olması bir yandan bünyemi çok yoruyor. Yemekten, sudan kesildim ve öylece yaşıyorum. Gün içerisinde genel olarak ilaç alabilecek kadar besleniyorum. Yaptığım yemekler genelde ziyan oluyor. Bünyem tamamen çöktü. 2 gün dolapta bekleyen yemekten bile hastalık kapar oldum. Bu gün bile karın ağrısı ve mide bulantısı ile uyandım sabah. Fiziksel baskıya bir süre dayanabiliyorsun ancak psikolojik olarak üzerimdeki baskı beni yiyip bitiriyor. Öncesine göre daha iyiyim en azından bu bile beni mutlu edip daha hayat dolu yaptı.
Diplomatik başarılara karşı bir umudum kalmadı. Uğraşmak boşuna. Ülke çapında emeğinin karşılığını bile alamıyorsun ki bir hedefine ulaşmış gibi hissedesin. Buna kıyasla sürpriz yumurtadan çıkan bir oyuncak beni daha mutlu ediyor.
571 beğeni mübarek efe aydal
En büyük arzum üniversiteden mezun olmaktı.
Oldum şimdi en büyük hedefim stajımı tamamlamak ve para kazanmaya başlamak.
Bu, hakkında çok şey söylenebilecek bir konu. Bir açıdan, sonuçta hayal edilen şeylerin birer ideal olması söz konusu. İdeal olan şey, ideal bir beklenti zaten hiçbir zaman 'bu dünyada' (mesele bu dünyadan başka bir dünyanın olup olmaması değil) gerçekleşmeyecektir. Diğer bir açıdan, senin de dediğin gibi, bir amaca ulaşıldığında doğal olarak o şeyin amaç olmaktan çıkması, belki geçmiş bir başarıya dönüşmesi var. Şöyle bir şey de var ki bir şeyin eksikliği, varlığından daha belirgin hissedilir. Aç kalırsan yemek yemeyi gözünde büyütürsün, ama tok iken yemek senin için bir şey ifade etmez. Bir arada yaşarken günlük sorunlar yaşadığın bir insanı ayrı kaldığında özleyebilirsin; tekrar bir araya gelsen yine aynı sorunları yaşamaya başlarsın. Bir çok açıdan incelenebilecek bir konu aslında.
Yine bununla ilgili bir şey olarak, geçen bir arkadaşa söylediğim şey geliyor aklıma. Herşeyin anlamsız olduğundan, öldükten sonra nasıl olsa her şeyin, yani başarılı ya da başarısız, mutlu ya da mutsuz olmanın aynı şey olacağından konuşurken 'onu öldükten sonra düşünürüz' demiştim. Tabi ki 'o ne demek lan!' gibi bir tepki almıştım. Ama demek istediğim şuydu: bir yaşayan kafası var, bir de ölü kafası, bu ikisini birbirine karıştırmamak gerek. Yaşayan kafasıyla ölümü, ölü kafasıyla da yaşamı anlamak (bana göre) mümkün değildir. Ölü kafası ancak sonsuz ve ideal şeylerle tatmin olabilir. Ama yaşayan kafası gerek günlük ve kısa, gerek (kendi yaşamına göre) uzun vadeli amaçlar ve koşuşturmalarla uğraşır. Mesela cennet fikri de benim bununla ilişkilendirdiğim bir şey. Çocukken bana korkunç gelirdi sonsuz bir yaşam, sonradan da düşündüğümde cennet'in, daha doğrusu cennet'te 'yaşamanın' ne kadar anlamsız bir şey olduğunu anlamıştım. Hiçbir amaç olmadan sadece zevk almak için yaşamak saçma bir şey. Yaşamak bir süreç ise bu sürecin varmaya çalıştığı bir yer olmalıdır; bir gidişatı, bir gelişimi, bir amacı olmalıdır. Ki zaten cennet düşüncesi de aslında gerçekleşmesi beklenmeyen, zamandan ve yaşayan kafasından bağımsız bir idealdir. (Tam toparlayamasam da bunun gibi bir şey :p)
Bu hayal kırıklığının arzuların sonuçlanmasının kendisiyle değil de; hiç bir zaman beklenenin elde edilememesiyle veya buna ulaşmaya çalışırken sarf edilen çabanın farkında olunmamasıyla, birazcık da bu arzuların, hedeflerin gerçek olmaktan öte aslı olmayan "kendini gerçekleştirememiş insan" hırsı olmasından kaynaklı.
Her zaman bir sonraki arzuma odaklanarak devam ediyorum. Evet büyük hayallerim olsa da mutluluğum buna endeksli değil. Yoldan keyif almayı öğrenince sonucuna çok fazla takılmıyorsunuz zaten. Arzularınıza gözünüzde kusursuz imajı çizmeyin hiç bir şey kusursuz değil ve beklediğiniz gibi olmayacak her şey.
Bu konuda fikrim insanların kendi fikirleri ve arzuları olması eğer isteğin bir kopya veya özenti ise basarsan bile sonu hüsran olur çünkü kendi yolunu bulamamisindir daha önemli olan kendi yolunu hayalini yakalamak
Efe abi Japonbu isimli kanalin sahibi Japonya da yasayan bir Türk.Her açıdan Japonyayi anlatıyor, eğlenceli bir arkadas
hayatın anlamını hedeflerimize bağlamak ve hayallerimizi nihai amaç edinmek zihnimizin ödül sistemi için iyi değil. mesela bir oyunu oynayıp bitirince o oyun bir kaç tekrardan sonra sıkıcı gelmeye başlıyor. benim için hayatın anlamı gelişmek ve deneyim. çünkü her zaman keşfedilecek bir şey var, deneyimleyecek bir şey var, gelişecek bir şey var. her zaman var. kısa zamanda ne kadarına erişirsek o kadar kar. hem bize, hem de gelecek nesillere...
Bilmiyorum bu konuda yalnızmıyım ama hayatımın hiçbir noktasında gelecek hakkında elle tutulur plan ve beklentilerim olmadı. Evrenin kaotik doğası itibariyle geleceği öngörülemez ve şekillendirilemez olarak gördüm. Bu durum beni yeri geldiğinde mantık çerçevesi içinde yapılması gereken davranışı gerçekleştirmekten alıkoymasada her daim gelecek gündemimde çok az yer tuttu. Tek tük sonraki zamanı düşündüğüm anlarda da kaosun kol gezdiği uzay boşluğuna fırlatılmış bir astronotun ürpermesini yaşar buldum kendimi. Bu yaklaşım bende zaman içersinde gelecek için çok kesin konuşanlara karşı bir mesafe geliştirmeme yol açtı. Yıllar içinde de covid salgını, 9 şubat depremi gibi hadiselerin bu tutumumda haklılık payına sahip olduğumu bana gösterdi ve böylece gelecek artık ajandam da önemli bir başlık olmaktan çıkınca anı yaşamanın yollarını keşfedebildim. Bu konuda en çok örnek aldığım kişi ise Atatürk oldu. Atatürk aktüel sorunları realist bir bakış açısıyla değerlendirip o güne ve eldeki imkanlara en uygun çözümü üreterek günlerini en verimli biçimde kullanabilmiş bir liderdi. Mevcut işgale karşı çözüm ararken ve ürettiği çözümlerin olumlu etkilerini gözlemlerken nasıl bir kıvanç yaşadığını varın siz düşünün. Benim onun gibi ülke çapında bir problemimin olması söz konusu olmasada kendimi alakadar eden mevzulara karşı bu adanmışlıkla mücadele edebilirsem benden mutlusunun olmayacağına inandım ve oyle de oldu
Abi benim fikrim şöyle: insan çok istediği ve arzu ettiği şeye ulaşınca istediği zevki ve hissi elde edemez. Ama yine de zevk alır. Belirli bir süre sonra sadece 2 seçeneğin vardır: ya yeni hedeflere yelken açacaksın. Ya da depresyona gireceksin. İnsan kolay kolay tatmin olabilen bir varlık değil. Ben mesela zengin olmak istiyorum. Yarın bir gün zengin olursam başka hedefler edineceğim veya daha fazla zenginliği hedef edineceğim. Fakat bir insanın mutlu olabilmesi için hayaline ulaşması lazım değidir. Benim bir hedefim var ve ben hedefimi gerçekleştirmeden önce de mutluyum. İnsan mutlu olmak için beklememeli ve mutlu olmak için basit nedenler aramalı.
Emil Cioran'ın"insan can sıkıntısı denilen duyguyla lanetlenmiş" Sözü geldi aklıma.Hedeflerimiz basit şeyler olunca çabuk sıkılıyoruz sanırım.
Aptal gibi dört kere üniversite sınavına girdim. Sonucunda da galiba tıp kazandım. Şu anda istemediğim şehirde istemediğim bir bölümde okumak zorunda kaldım. Eğer ne istediğimi bilebilseydim ilk senemde de sonucum çok kötü değildi belki çok daha mutlu olurdum. Neyse belki doktor olmak da bana o tatmini verir. Okuyalım bakalım ne olacak...
Ekonomi ve finans 3. sınıftayım %100 burslu istanbulda. Kazandığımda ne mutluluk ve umutla gelmiştim.
Simdiyse nefret ediyorum. Üniversite kötü yerde, bölüm afrikalı ve araplarla dolu, en kötüsü de alanın kendisi, insanlığın yararından çok zararına varız gibi. Yalnızca geçmek için okuyorum, ortalamam 2.1
Düşünüyorum sınava ilk girdiğimde 1 puan daha alıp hacettepe özel eğitim öğretmenliği kazansaydım yada 2. girişimde 7 puan daha alsam BAU ekonomi ve finans ıçin 75 yerine %100 burs kazansaydım her şey farklı olur muydu?
Artık çok geç, babam emekli oldu ve ülke her geçen gün kötüye gidiyor. Bu bölümden mezun olsam da olmasamda yakında çalısmaya başlamam lazım. Şu mezuna ve hazırlık dahil harcadığım 5 yılın sonunda öğrendiğim tek şey gerçek arzumun insan hayatına dokunmak olduğu.
Çevremdeki herkes ya yurt dışına kaçıyor ya işsiz yada okudukları bölumlerle alakası olmayan işlerde karın tokluğuna köle gibi çalısıyor. Üniversitedeki zengin çocuklarıysa ailelerinin işlerini devralmak için dümenden okurken, ülkenin ortalama aylık hane gelirini çerez parası diye eziyorlar.
Ne yapıcağımı bilmiyorum ve hiç umudum kalmadı, keşke hiç doğmasaydımda şu dünyayı görmeseydim.
Abi yaşam mücadele ve hayatta kalma değilmi? Ne ilave edersen et sonuç olarak günün sonunda herşey absurt ve anlamsız, insan beyni geri döndürülemez bir şekilde doymaksızın yeni şeyler istemeye başladı, bu da tabiata uyumlu değil, bizler birer hatayız
Bu biraz evrimin suçu, evrimden gelen bir şey doyumsuzluk dopamin bağımlılığı gibi.
Efe aydal yavaştan schopenaurer felsefesine doğru yöneliyor
Efe abi geziyle ilgili bi video yapsana. Detaylı olarak senin görüşünden izleyelim
bunun üzerine kendimde düşündüm vatkinde bolca, fikrimce bunun sebebi arzularıma ulaştığımız zaman bir değişimin, bir farklılığın gelmemesi. belki çevremizde küçük ya da büyük farklılıklar olabilir, ama biz yine de kendimiziz, karakterimiz ve yapımız bir anda 15 basamak atlamadı, hissedilebilir bir farklılık geçirmedik. ulaşmadan önceki bizle ulaştıktan sonraki biz, şahsımız, aynı olduğundan ötürü hayal kırıklığına uğruyoruz. fikirleriniz/yorumlarınız/eklerinize oldukça açığım
😊 Süpersin
Obsesif bozukluğum var ve bir kızı 4 senedir seviyorum platonik olarak.Eğer benle sevgili olsaydı büyük ihtimalle kısa bir süre sonra sıkılcaktım ve şu anda unutup hayatıma devam etcektim ama karşılık görmediğim ve bana imkansızmış gibi geldiği için beni içinden çıkılmaz bir depresyona sürükledi.
Albert Camus'un "Sisifos'u Mutlu Hayal Etmek Gerekir" cümlesi ile ilgili araştırma yapıyorken benzer bir konu gelmesi şaşırttı. Bu da mı tesadüf?
Jim Carrey kafası. Bana da oldu. Oyun geliştirici olmak için Bilkent Bilgisayar okudum, Tam Burslu kazandım liseden 5 sene sonra. Öle öle hazırlandım tek başıma bu amaç için. En son oyun geliştirici oldum. Orta okulda falan okuldan nefret ederdim. Onda bile şu an ki işe giderken ayağımın geri geri gittiği gibi gitmedi, hatırlamıyorum. Dünyanın en berbat mesleği. Gerçi ben istediğim kalitede bir yerde çalışma amacıma erişemedim henüz ama bunda mevcut mutsuzluğumun da etkisi var. Çalışamıyorum
1:15 yalnız kalırsam korkuyorum, hayal gücüm çok fazla,yoğun ve kaliteli çalışıyor
Schopenhauer’ın sarkaç analojisinde der. Hep bir şeyi arzuladığımız için ızdırap duyarız. Arzuladığımız şeye ulaştığımız zaman da, ızdırabımız ortadan kalkar ama bu sefer de elde ettiğimiz şeylerle baş etme sorunu ortaya çıkar. Bir yerden sonra arzuladığımız şey ya az gelir ya da onu hep elimizde tutamayız. Ve yine bir şeyleri arzuladığımız için ızdıraba düşeriz. Böyle sonsuz kısır bir döngü.
Akademisyen olmak için çalıştığım zamanlarda bazen ya olursam diye gece heyecandan uyuyamadığım zamanlar oluyordu. Bu hedefe ulaşmak çok zor diyordum bir yandan da kendimi kaptırmamaya çalışıyordum hani olmaz da zaten ben çabalayayım belki olur. Akademisyenlikte birinci yılımı doldurdum ve olduğum günden beri mutlu değilim. Tabi işin içinde bir çok faktör var ama yine de eski halimden çok daha keyifsiz bir halde olacağımı tahmin etmezdim. Şu an yurtdışını zorlasam gitsem diyorum bazen ama sanki gitsem de yine hep bir şeyler eksik kalacak.
İşte felsefe böyle yapılır. Adam felsefe anlatmıyor, yapıyor. "Birazda 40 yaş üzeri erkek sendromu" gibi :)
Sonsuza dek mutlu yaşadılar demek, sonsuza det mutlu yaşadılar demek değil. Sadece bi an o kdr mutlu oldular ki, sonsuza dek süreceğine inandılar.
Hope is the first step on the road to disappointment.
Abi ben zengin olsam kesin mutlu olurum ya
8:07 Zaman yolculuğundayım bunları bana okuyan ailemin yanına kitabı kafalarına vurmak için gidiyorum
önemli her şeyin temeli beynimiz yokken ergenlik yıllarımızda atılıyor . Keşke o dönemde beynimiz olsa yani yok ama iste .irade kazandığımız(degistirebildigimizi) farkettigimiz zamanda da (bana geldi herkese geldi mi bilmiyorum ama bence buradakilere gelmiştir en azından )önceden her şey oturmuş olduğu için değiştirmesi zor oluyor . Vaktimizi iyi kullanma becerileri de bulunması gerekiyor . örnek veriyorum istediğin bölümü okumak için mezuna kalıyorsun bölümü kazanıp gidiyorsun bi bakıyorsun hiç senlik değil şok (yaşamadım örnek sadece )yani yaşlarımız çoktan 20+ falan oluyor ne yapmak istediğimize( tam olarak ) ancak karar verebiliyoruz. Ama hayatın çok önemli kısmı çoktan bitmiş oldu bile . Neyse sağlık olsun tabiki yine de devam edicez oyuna .
Ulaşılan arzunun artık normalleşip monotonlaşıcağının farkında olduğumuz için bu durum normal geliyor sonuçta insan doygunluğa ulaştığı zaman yapacak birşeyi kalmıyor sonuç olarak sonsuz mutluluk da aslında iyi birşey değil bence
mutluluğun 9/10u sağlıktır
6:41 manevi değerin maddiyata yansıması
Bu dünyadaki hiçbir mutluluğun, genel olarak gerçekliğin diyelim, zihni sonsuza kadar tatmin edemeyeceğinin farkına vardığınızda hissettiğiniz acıya Almanca "Weltschmerz" deniyor. Bunun için de kelime üretmiş adamlar.
Güneşle alakalı birazda
En büyük hayalim maalesef malum konu. Çünkü gerekli çalışmayı, azmi gösterirsem yakında bitecek üniversite hayatımın ardından zaten iyi para kazanabileceğimi ve sağlam bir gelecek kurabileceğimi biliyorum. Ki bunlar haricinde de refah seviyesi ortalama üstü bir hayatım var. Bunun dışında uğraştığım sporda da performans oyuncusu seviyesine ulaşma hedefimde hızlı adımlar atamasam da o yönde en azından ilerliyorum. Fakat malum konu, o kadar imkansız geliyor ki olayın bence tiple boyla falan da alakası yok ki 2 konuda da iyi durumdayım, boy fazla uzun olmasa da. Olay milli piyango gibi, bir de muhtemelen sosyal hayatta girişken yapım olmasına rağmen insanların çoğuyla anlaşamamam, onlarla aramdaki duvarlar vs. onların da bunu imkansız yapmada etkisi oluyor. Bu imkansıza ulaşırsam ne olacak? Bilmiyorum. Belki bir yerden sonra cidden tükenmeye başlarım. Ama benim için öyle bir imkansız ki istediğim koşulları sağlayacak şekilde elde edersem kendi doğrularımdan da tabi şaşmayacak şekilde onu kaybetmeme uğruna elimden geleni yaparım…
En basitinden rahat oyun oynayabilmek hedefimdi artık hepsi sıkıyor odaklanamıyorum falan.. Şimdi de müzisyen olmak istiyom baaalım nolcak
Bence doğru 4 yıldır kpss çalışıyordum bu sene sınav zordu 80 puan ancak alırım diyordum 85 aldım 60. sıradayım ama aynı günün akşamında sevincim söndü ve anlamını yitirdi tuhaf
Bu konuyla ilgili,Eskişehir'den trapçi yaşayıcımız ceg mahlaslı arkadaşımızın "gerçekleşebilir" isimli parçasını dinlemenizi tavsiye ederim. Av öldürmekten daha güzeldir...
İnsanın gözü çok aç gerçekten ama bunun psikolojik bir boyutu da var insan kendini değersiz görürse yaptığı her işi değersiz görüyor. Bir de depresyona meyilli insan iyi veya kötü mücadele etmeyi birakip durulduğunda depresyona direkt giriyor. Ben bu tarz problemlerimi psikologla aştım. Hala da üzerinde çalışıyorum
bu video eski sanırım?
2022 den beri hicbisi hayal etmiyorum 23 çok kötü geçti ama bu sene hiçbir şey hayal etmemeye alıştım ve hayet gayet güzel
Mutlu sona erişmek çok zor:))
Aylarca Playstation5 için para biriktirdim. Mutluluğu 2 gün bile sürmedi şimdi oynayacak enerjim bile yok
Diecast araç koleksiyonumdan bir türlü vazgeçemiyorum lanet gibi bir şey ama çok da seviyorum.
Yolculuğun tadını çıkarmak lazım
Bence zevk veren şey yol, amaç değil.
Hayatin anlami bu zaten schopenhauer un sarkacı
31 sonrası gelen pişmanlığı ezer geçer bu his
Martin Eden sendromu kitabı okuduktan sonra içine düşülen o boşluk hiçlik hissi çok berbattı. 18 yaşındayken okumayın o kitabı
O yüzden "Carpe diem"!
senin retro odası başlı başına koleksiyoncunun yapacağı iş abi kendine haksızlık etme gayet koleksiyoncusun.
Manyağı olmayanından tabii
güzel konu.
Bu bahsedilen sadece tutkular için geçerli değil aynı şekilde hedeflerini gerçekleştirince de boşluğa düşüyorsun bunu fark edince eskisi kadar idealist olamıyorsun maalesef
Kral arkadaki kurtları niye kaldırdın
Ya da beklentiyi hep düşük tutacaksın ben öyle yapıyorum işe yarıyor
Bu hayat insanazor
Haz ve arzu birbirini.öldurur..
Biliyor musun Anna, insan sonunda yine kendi arzusunu seviyor. Arzuladığını değil.
Örnek verebilir misin?
Mesela Kristof Kolomb, Amerika'yı keşfettiğinde mutlu değildi. Onu ararken mutluydu.
❤️🙋♂️
Abi sen Kaybedenler Kulübü olmuşsun.
aynen.
Genellikle öyle sonućlanır. Malesef.!
Abi Japonya'yı gördüm, pek çıldıracak bir şey yok ama farklı bi tecrübeydi. Biraz ruhsuzlar.
depresyon kaçınılmaz
Schopenhaur Sarkacı.
allah bizi böyle yaratmış ondan dolayı
Abi “tanrı mı bunlar ömür boyu mutlu olmuşlar “ diyorsun. Acaba tanrının olabileceğini düşünüp agnostik falan mı oldun 😂
POV: my dad be amusin' 6:25
Ben hiç ulaşamadım abi
10:38 verir miydin vermez miydin
Ayni duygu bende Nintendo için vardı, şimdi siksen oynamam. Velhasıl kelam herşey zamanında güzel 😅
Bazen garip hissediyorum bazı şeylere karşı hani yenilmişsin ama kaybetmemişsin.Öğrenmişsin bir şeyler ama yine cahilmişsin gibi.