24:50 tartışmasına bir hukukçu olarak dahil olmam gerekirse bir malın sahibiyim diyebilmek için mevcut hukuk düzeninin seni malik kabul etmesi lazım. Ortada mevcut bir hukuki düzen olmadığı için o mal hukuki anlamda kimsenin olamaz. Bu noktada o mal biri gelip elinden alana kadar senindir(hukuki pozitivizme göre). Beyaz adam bunu tabi kabul etmez çünkü tam liberal ortamda büyümüş beyaz adam mülkiyet hakkının kendine hukuk tarafından verilmiş bir hak olarak görmez. Doğal hukuk anlayışına sahip beyaz adama göre mülkiyet hakkı yaşam hakkı gibi doğuştan kendine verilmiştir. Beyaz adam kendince bir mala malik olduğuna inanmışsa o mal benimdir lafını şartlar ne olursa olsun der. Hukuki pozitivizm anlamında can sungur haklıyken; doğal hukuk anlayışı bağlamında ceren abla haklıdır.(Vize haftasındayım)
Beyaz siyah hiçbir ırk fark etmez, her insanın doğuştan gelen hakları vardır özel mülk de bunlardan biridir hukuk ve kanunlar sadece bunu korur ve resmiyete döker. Biz sadece kanun öyle diye mi birini öldürmek yanlış diyoruz yoksa bu gerçekten bize yanlış geldiği için mi? aynı şekilde mülkiyet hakkı da doğuştan gelir hukuk sadece resmiyete döken bir araçtır
"Zombiler filmlerin her birinde tarihsel bağlama göre farklı bir eğim kazanır. Nixon döneminde ölüler körü körüne muhafazakar liderlerin peşine takılan "Sessiz Çoğunluğu" ima eder. Dawn of the Dead'de zombiler, programlanmış tüketim çılgınlığını temsil eder olmuştur." Politik Kamera- Michael Ryan, Douglas Kellner, s.260
Zombi ve zombi öldürme fikrini seviyoruz diye bizi ezikleyen ceren hanıma bir cevabım var :( Orada olay kolayı öldürmek değil, zombi fikri girdiği anda siyaset, gündem, ekonomi her şey yok oluyor. Primitif yaşama dönüyoruz diyebilir. Mesela güncel hayatta “biz zombi yaptık, saati bilmem kaç paraya gel öldür” deseler hiç ilgi çekici değil. Zombilerle beraber modern toplum çöküyor ve bu ben ve benim gibi sayısız insana rahatlatıcı geliyor. Mesela ben şehir dışında çiftçilik yapıyorum, şu an zombi salgını çıksa -velevki twd zombisi gibiyse- benim hayatıma artısı, eksisinden fazla olur. Hayalimdeki dünya vallahi :D
Ceren abla bir de buradan bakmanı isterim. Benim zombi oyunlarını ve filmlerini sevmemin sebebi kısıtlı imkanlarla bir grup insanın zekasını kullanarak kendinden sayıca ve fiziksel olarak güçlü birşeyi alt etmesi teması. Ben bunu primitiv insanların vahşi dünyaya karşı olan mücadelesine benzediyorum. Yaşamanın çok zor olduğu bir ortamda sıradan insanların sadece yaşamak için neler yapabileceklerini görmek beni çok etkiliyor. Bildiğimiz hayat yok olduğunda farklı insanların hem fiziksel olarak hem zihinsel olarak farklı uyum süreçleri geçirmesi benim ilgimi çekiyor. Böyle filmlerdeki odak zombilerin kendisi değil bence.
Ayrıca ahlâkî açıdan bir sıkıntı da içermiyor çünkü zombiler çoğu seride tedavi edilemiyor ve ölüp de dirilmiş olan insanlardan oluşuyor zombi dediğimiz yaratıklar. Kesinlikle Ceren ablanın tasvirindeki gibi zararsız kendi hâlinde varlıklar değil, tek amaçları senin ve yakınlarının hayatına son vermek olan bir lynch mob gibiler.
Goblin'in bilhassa Claudio Simonetti'nin çalışma prensibi hakkında ilginç bir şey okumuştum Dario Argento hakkında yazılmış bir kitapta. Simonetti önce senaryo metnini alıp müzikleri bestelermiş. Daha sonra Argento bütün sahne tasarımını, planları, ışıkları, renkleri ne varsa müziğin üzerine yaratırmış. Dawn of the Dead'de de böyle mi çalıştılar bilmiyorum ama bu müziklere kolay kolay alışamamamız, biraz ayrıksı gibi duruyor olması falan bundan da kaynaklanıyor olabilir.
Ablaya filmlerdeki zombi metaforunu gel de anlat... Gerçi abi epey uğraşmış ama abla pek oralı olmamış. Hayır diğer yandan sinema tarihinde ölünün geri dönmesi konseptinde binlerce film yapılmış, çeşitli dünya halklarının kültürlerinde bu temele oturan voodoo vesaire tonla yaratık var. Vampire inanıyorsun da bir zombi mi fazla geldi... :-)))
Ceren ablaya efsane katılıyorum origins'i anlaşılmayan neden çıktığı anlaşılmaz olduğu için animelerde bile kaldıramıyorum zombi temasını.CEREN ABLA ÇOK SEVDİM BU YORUMUNU.
39:48'deki sahne tam bir saf sevgi sahnesi ya ahahahahaaa. Can Sungur'un Ceren ablayı bilerek uyuz edişi ve tepkisi üzerine gülmesi. Sharknado'da bunun daha uzun ve rafine bir hâli var tabii ama arada bu sahneleri yakalayınca daha bir gülesim geliyor LUL.
Bu seri hiçbir zaman sadece film yorumlamak için yaptığınız bi seri olmadı , sadece Zombilerle ilgili bi filmden resmen psikolojik tahliller yaptınız. Bana yeni bakış açıları kazandiriyorsunuz her seferinde.
Abi zaten çoğu oyunda seni alıp besin zincirinin en üst kademesine yerleştirip alt kısımda kalanlara istediğini yapabileceğin bir ortam sağlanamıyor mu? Bu, oyundan zevk alarak oynayan insanların tedavi olması mı lazım sence? Yoksa bu durum sadece zombi özelinde mi gerekli?
Zombi filmlerinde hayal kurmayı sevdiğim için izliyorum. Yani ben olsam nasıl hayatta kalırdım diye hayal gücümü geliştiriyorum. Ama makinelerle savaş filmi korku filmi gibi
Öncelikler selamlar ikinizi ve bu seriyi çok seviyorum en baştan başladım baştan sona izleyerek bu videoya kadar geldim. @23:35 de Ceren ablanın verdiği örnek bir bakımdan yanlış şu şekilde iletim. Ceren abla sen bir ev kiralıyorsun ve sonra bir gün oraya hırsızlar geliyor dedi. Bu bana göre yanlış bir örnek çünkü o avmye yerleşenler oranın asıl sahiplerinden bir izin almadı bunu şu şekilde örneklendirebiliriz. Aile olarak bir gün uzun zamandır kullanılmayan bir konut görüp buraya yerleşme kararı alıyorsunuz, belli ki terkedilmiş ve uzun süredir sahipleri ortada yoklar. Sen o evi onarıyorsun içini boyasını badanasını yapıyorsun kırık dökük eşyaları onarıp kullanmaya başlıyorsun orayı artık kendi yuvana dönüştürmüşsün. O noktada birkaç hırsız gelip evini soymak istiyor diye bir örnek versek daha mantıklı olur. O durumda daha iyi bir okuma yapabiliriz
Anlamadığım tek şey şu: Nasıl önce akıllılar ölüyor? Doğal elenme dolayısıyla önce aptalların ölmesi gerekmiyor mu? Gerçi aptallar çok çoğaldığı için sayısının fazlalığından kazanıyorlar galiba.
REC'i Wedge olarak anladım diyorum böyle bir film mi varmış ne 6Altı da bulabildim ne de bu isimde bir film bulabildim. Dördüncü kez falan tekrar dinleyince anladım.
Zombi kavramı bana kapitalizm ve kalabalık fobisini hatırlatıyor ama çıkış noktası aslında bunlardan çok daha farklı. Ama çoğu kültürdeki hayat emici yaratık motiflerinin aynı olması çok ilginç. Joseph Campbell in Monomyth teorisini hatırlatıyor.
Zombie kültürünün ortaya çıkmasında, soğuk savaş, soğuk savaşın toplumsal etkisi ve en önemlisi Amerika’da olan komünizm korkusu en ana sebeplerden. İnsanların tek tipleşmesi ana tema. Yıllar geçtikçe toplum değiştikçe, zombi filmleri tüketim toplumu ve buna benzer eleştirilerin olduğu okumalar yapılabilir aslında..
CS Geekyaparda fantastik sinema günlükleri çeke çeke saçma sapan yerlerde giren müzikleri sever olmuş sanırım. *aglayan* *köpek* *sesi* *ve* *rastgele* *melodiler* *yogunlaşır*
Zombiliğin tedavisinin bulunduğu ve zombilerin hayata uyum sağlamasını konu alan bir dizi vardı. Temposu yavaş bir diziydi ama konu olarak bence farklıydı. Ceren Hocam belki sever.
Zombi filmlerini seviyorum çünkü tüm dünyaya sahipsin, boş siyaset,ekonomi,dersler falan düşünmediğin rahat bir dünya. Hayatta kalmayı başaranlar sefasını sürüyor mis gibi filmler yani. 2 Tane mustangi şehrin ortasında çarpıştırmak gibi şeyleri hangi hayatta yapabileceksin ki. Yada en azından benim için :D
"Nefsi mudafaa" Cs Abla .Seni,colugunu ,cocugunu öldurmeye calisiyorlar sonucta... Brad Pitt Dunyalar Savasi Z'de var.Zombi temali o. O da guzel film. Shaun u yeni izledim😅
hatalı yorumlanmış film zombi teması karaipler ve haiti bölgesinde kara büyü yapan voodo büyücüleri tarafından insanların acı duymadan robotlaşması emirleri sonuna kadar izlemeleri ama 1968 night of the living dead filminde romeronun zombi teması insan etine aç ağır canavarlar olarak yansıtılıyor ama filmin başrolü dikkat edildiğinde ilk başta barbara iken filmin ilerleryen kısmında siyahi oyuncu ve onunla dalaşan onu küçümseyen amerikalı klasik aile babası dawn of the dead de ise ilk swat memurunun herkezi vurmasına ve ona karşı duran bir karakter ortaya çıkıyor ve gene ona destek olan bir siyahi oyuncu ortaya çıkar kaos yeni başladığında insanlar hayatta kalmaya çalışırken bir yandan devlet yönetiminin ipleri elinden kaçırmasıyla amerikalıların avlanma olayı zombilere karşı başlıyor çünkü kültürlerinde zaten bu var eğer night of the living dead remake izlenirse aynı sahneler bu av sahneleri filmin sonunda daha kanlı olarak gösterilir bu eğlenceye av partisine dönüşür dawn of the dead kostüm konusu insanların günlük yaşantılarında ne giyiyorlarsa o şekilde ölmeleri damat asker hemşire vs vs yani ucuz kostüm değil insanların hayatlarındaki görevlerine yaşantılarında giydikleri giysilere göre ölmeleri ve toplumun seyirciye yansıtılması çünkü o toplum ölmeden önce neler yapıyorlarsa basit ilkel mantıklarında zekalarında olan anılara gitmeleri alışveriş merkezi gibi o zombiliklerinden sıyrılıp yaşıyormuş gibi o alışveriş merkezinde bilinçsizce dolaşmaları hatta o kaos ortamında bir yağmacı grubu saldırır sadece yiyecek ve giysi için değil para mücevher için ihtiyaç duyulmayacak materyaller için day of the dead kısmında gene başrol siyahi bir oyuncu göze çarpar çok az sayıda kalan kişiler başka sağ kurtulanlar var mı diye ararken askerlerin sivillere karşı daha üstün ve baskıcı kısmını ve hayatta kalmak için kimleri feda edeceklerini seyirciye verirken bir yandan akıl sağlığını kaybeden ama çalışmalarıyla bir zombiye kendisini yiyecek olarak göstermemeyi başarmış besleyen hatta diğerlerini de bu seviyeye getirmeye çalışan onların neden insan etine aç olduklarını ve onun önüne geçmeyi çabalaması anlatılır 2000 li yılların ortasında land of the dead insanların canlarını hiçe sayıp yağmacı olup zengin zümreye ihtiyaçlarını toplamak ve onların arasına katılma çabası belli kısmın o kıyamette yiyecek ilaç ısınma barınmadan yoksun bir kısım bir eli yağda bir eli balda kısmını seyirciye gösterir hatta alt tabaka insanların eğlence için zombilerle resim çekilmeleri insanları bir arenada ilk kim ölecek diye yarıştırmaları yani insanların vahşileşmesi hatta filmin başında zombilerin bir parça düşünme yeteneği geliştirmeleri hatta filmin sonunda insanlarla zombiler birbirinden ayrılırken bakışmaları tekrar dawn of the dead filminde mesaj olayı tüketim toplumuna çevrilmemiz ( tabi kendi yaşantılarına ve ülkelerindeki şartlara göre ) zaten tehlikeden uzaklaşınca da kendilerini güvenceye alınca alışveriş merkezinin lüks olaylarına kendilerini kaptırırken rol yaptıkları hatta kadın ve sevgilisi romantik yemek kısmında bu role bu sahtekarlığa son verip o rüyadan uyanmak ayrıca yağma sahnesinde helikopteri de almaya karar veriyor yağmacılar o yüzden son savaşı veriyorlar helikopter elden gitmesin ve alışveriş merkezine zarar verip açtıkları için zombi olgusu ilk başta denilen gibi zayıf vs değil karşında seni öldürmek için kalabalık bir şekilde düşman tabiri insan veya diğer canlılar yaşamak için bir nevi değişime uğrar vahşileşir insanlar zaten zor zamanlarda bencilleşir filmin başındaki sigara sahnesi gibi ve 1978 den sonra 1989 da fulcinin daha sert sahneleri olan zombie 2 filmi gelince zombi filmleri daha kanlı olmaya başlar ve son olarak korku filmlerinin unutulmaz müziklerini Goblin yapması filmlere daha bir güzellik katıyor
@@csnaber Onları çoktan yalayıp yuttuk zaten efendim, CS derken Ceren hanımı kastetmiştim, tamamen benim belirsizliğim kusuruma bakmayınız. Ben hala Ceren ablanın oyun dünyasına adım atmasını bekliyorum sabırsızlıkla (tabi Sims ve hitman dışında). Kesin çok güzel şeyler çıkar oradan.
Psikanalitik kurama ne denli aşinasınız bilemediğimden ötürü biraz daha açıklayıcı olma ihtiyacı hissettim. Psikanalik kuram ve film okumalarını Jaques Lacan’ın en temel kavramsal enstrumanları ile okumak bu “Zombie” olayını daha da eğlenceli bir hale getiriyor, en azından benim için. Önce gaz ve toz bulutu vardı gibisinden sıkıcı bir grizgah yapıyorum. Umarım sizi darlamıyorumdur =) Lacan kuramında üç önemli ontolojik kavramdan bahseder. Bunlar, gerçek (real), simgesel (symbolic) ve imgesel (imaginary). Gerçek ( le reel) , özellikle dil yoluyla temsil edilebilirlik dışında bulunan şeyi ifade etmektedir; maddessellik ve bedensellikle bağlantılıdır. Lacan gerçekten bahsederken mutlak bir bütünlük; yokluk, uzlaşmazlık, boşluk, eksiklik ve ayrıklıklar bulunmayan salt bir doluluktan bahseder. sembolik ve imgesel düzene dahil olmayan her şey olarak özetleyebiliriz. Analitk her tür sisteme kapalı olan bu yapıyı sadece artıklarından veya eksikliklerinden yola çıkarak anlamlandırabiliriz. Zaten tüm korku öğeleri, bu düzenin asla anlamlandırılamayan kendisinden (Lovecrat stili kozmik korku unsurları) veya tortu, kalıntı (Zombie meselesi tam olarak bu alanda konumlandırılabilir), eksiklik, yokluk, ya da boşluk olarak isimlendirebileceğimiz semptomların simgesel ve imgesel düzene sızıması şeklinde kendini gösterir. Sembolik (le symboli que), yalın ve soyut şekillerde temsil ve iletişim açısından psikanaliz konusunda en önemli olanı ifade eder; Sembolik düzene giriş, dil ile tanışmayı da temsil eder ve içerir. Yani, toplumun işlevlerine göre kuralları ve düzenlemeleri de kabul etmek anlamına da gelir. Lacan için, bizi yöneten dildir ve kimliğimizi şekillendiren de dilin ta kendisidir. Kişi, dilin insanlık üstüne empoze ettiği düzene uymalıdır. Bir diğer ifadeyle, sembolik dil ve yasanın alanıdır ve yasa da Ödipus kompleksindeki hazzı düzenleyen şeydir. Cinsel kimlik bu alanda oluşur. İmgesel (l'imaginaire) ise egonun “ayna evresi” sırasında yansıyan imgesiyle kendisini tanımlaması ve dolayısıyla hem narsisizm hem de kendini tanımlamanın analıdır. Ayrıca, öznenin kendisinden “yabancılaştığı” noktadır. İmgesel düzen; imgelerin, hayal dünyasının, ilüzyonun ve aldatmacaların hüküm sürdüğü bir diyardır ve bu düzenin temel görevi, ayna evresinde egonun şekillenmesidir. Zombie anlatısına baktığımızda şu soru kaçınılmaz olarak karşımıza çıkıveriyor. Ölüler niye geri dönerler? Lacan’ın cevabı popüler kültürde bulunanla aynıdır: usulünce gömülmedikleri için, yani cenaze törenlerinde bir şey yanlış gittiği için. Simgesel ayindeki, simgeseleştirme sürecindeki bir bozukluğun alametidir. Ölüler bazı ödenmemiş simgesel borçları ödetmek üzere geri dönmektedirler. Zombilerin dönüşü, fiziksel yok oluştan sonra bile baki kalan belli bir simgesel borcu temsil eder. Ölmüş olanın geri dönmesinin altında ölenin hayatta kalanın düşmanı haline geldiği ve yeni hayatını paylaşsın diye onu da yanında götürmek isteyeceği yolundaki en blindik o eski inanış yatmaktadır. Lacan bu düşüncenin oluşmasını “Lamel” (lamella) kavramıyla açıklıyor. Aristophanes'in mitosu, canlının aşkta ötekini, cinsel öbür yarısını aradığını ifade ederek, tamamlanma arayışı üzerinden kendi ifadesiyle bir tür lamel mitosu oluşturur ve bununla libidoyu anlamaya çalışır. (Bir not: Abimiz bir şeyler yazmayı sevmediği için tüm kaynaklar seminer notlarından derlemedir, ve bu seminerler sonsuz kelime oyunu ve nükdedanlık içerir.) Özelliği var olmamak olan, ama bir organ olmaktan da geri durmayan bu organ,bu lamel -hayvanlardaki yeriyle ilgili size çok daha fazla bilgi verebilirim-libidodur. Saf yaşam içgudüsü olarak libidodur- olumsuz yaşamı, baskılanması imkansız yaşamı, kendi adına hiçbir organa ihtiyacı olmayan yaşamı, basitleştirilmiş ve tahrip edilemez yaşamı kastediyorum. Canlı varlık cinsiyetli üreme döngusüne tabi kılındığından bu yaşam onun elinden alınmıştır. Meme -anlamının ikircikliliğiyle, mesela plasenta gibi memeli örgutlenmesinin karakteristik öğesi olarak- bireyin doğumunda kaybettiği o kendi parçasını temsil eder ve bu parcası en derin kayıp nesneyi simgeleştirmeye yarayabilir. (Lacan, 2013, s. 209) Lamella, özün yoğunluğuna sahip olmayan, pürüzsüz bir yüzeyin varlığıdır; sürekli olarak şekil değiştirmekle kalmayıp aynı zamanda kendini bir başka araca dönüştürebilen sonsuz, plastik bir nesnedir (Zizek, 2012, s. 16). Lacan Lamella’yı ölümsüzlük olarak açıklar. Lamella saf libidodur. Ancak cinsel farklılıklarla ilişkili değildir. Daha çok ölümlü varlıkların statüsüyle ilişkilidir. Bu yüzden genelde zombi filmlerinde geri dönen ölüler hayatın tadını çıkaranlardan intikam almaktadırlar. Korku sinemasında zombi, ölüm korkusunun ölümsüzlükle aşılması ve toprağın altıyla üstü arasında hiç fark olmadığına dair iki ana öneriye malzeme olmuştur. Ölüm korkusunu akıldışı yollarla aşma çabası, akıldışı, bilinçdışı bir süreç olduğu için, korkunun daha büyük bir korkuyla bastırılması yani ölüm gerçeğinin ölülerin dirilmesiyle aşılması, zombilerin temel dinamiklerini oluşturur. Amerikanın Haiti’yi işgalinden sonra, Zombi kelimesi Amerikan kültürüne girmiştir. Her ne kadar White Zombie ve Jacques Tourneur’ın I Walked with a Zombie (1943) filmleri dikkat çekmişse de; 1968’de George A. Romero’nun Yaşayan Ölülerin Gecesi (The Night Of The Living Dead) serisi, zombi kavramını yeniden hayata getirmiştir. (Bishop, 2009, s. 15). George Romero’nun Yaşayan Ölülerin Gecesi filmi, saf kötülüğün basit bir öldürme ya da intikam alma dürtüsünün cisimleşmiş halleri olarak değil, acı çeken kurbanların peşine beceriksizce düşen kişiler olarak betimlenmiştir. Modern sinemadaki zombi karakterleri simgesel evrenden dışlanan erkeğin cisimleşmiş hallerine benzetilebilir. Erotik dürtünün nesnesinden vazgeçişte bulunulacak şey, her zaman için ölüm dürtüsüdür. Erotizm, karakterin toplumsal ilişkilere girerken bastırmak zorunda kaldığı bütünlük daha doğrusu o korkunç tekillik olan Lacancı anlamıyla gerçeklik ile bir olma duygusudur. Cinsellik ya da cinsel etkinlik sadece bu bastırmadan geriye kalan kısım, tortu veya bir artıktır. Ölülerin istilası idealize edilmemiş toplumsal dünyaya ilişkin bir metafordur. Tüketimin ruhsuz ve kaba doğasına ilişkin bir figürdür. Bu figür, tüketici kapitalizmi altında insanları yok eden ve başkalarını yok etmeye yönelten gerçek açlığa işaret etmektedir. Bishop, K. W. (2009). Dead Man Still Walking: A Critical Investigation Into The Rise And Fall . . . And Rise of Zombie Cinema. (Doctor of philosophy Thesis). The University of Arizona. Arizona. Lacan, Jaques (2013). Psikanalizin Dört Temel Kavramı: Seminer 11. Kitap. İstanbul: Metis Yayınları Zizek, S. (2012). İdeolojinin Aile Miti. Çev: Mine Yıldırım. İstanbul: Encore Yayınları
24:50 tartışmasına bir hukukçu olarak dahil olmam gerekirse bir malın sahibiyim diyebilmek için mevcut hukuk düzeninin seni malik kabul etmesi lazım. Ortada mevcut bir hukuki düzen olmadığı için o mal hukuki anlamda kimsenin olamaz. Bu noktada o mal biri gelip elinden alana kadar senindir(hukuki pozitivizme göre). Beyaz adam bunu tabi kabul etmez çünkü tam liberal ortamda büyümüş beyaz adam mülkiyet hakkının kendine hukuk tarafından verilmiş bir hak olarak görmez. Doğal hukuk anlayışına sahip beyaz adama göre mülkiyet hakkı yaşam hakkı gibi doğuştan kendine verilmiştir. Beyaz adam kendince bir mala malik olduğuna inanmışsa o mal benimdir lafını şartlar ne olursa olsun der. Hukuki pozitivizm anlamında can sungur haklıyken; doğal hukuk anlayışı bağlamında ceren abla haklıdır.(Vize haftasındayım)
Beyaz siyah hiçbir ırk fark etmez, her insanın doğuştan gelen hakları vardır özel mülk de bunlardan biridir hukuk ve kanunlar sadece bunu korur ve resmiyete döker. Biz sadece kanun öyle diye mi birini öldürmek yanlış diyoruz yoksa bu gerçekten bize yanlış geldiği için mi? aynı şekilde mülkiyet hakkı da doğuştan gelir hukuk sadece resmiyete döken bir araçtır
@@borakaraca9788 modern hukuk ve dogal hukuk anlayislarina gore haklisin ancak hukuki pozitivizme gore degilsin
@@borakaraca9788 adam avukat aga her yerde bir bitmeyin ya
"Zombiler filmlerin her birinde tarihsel bağlama göre farklı bir eğim kazanır. Nixon döneminde ölüler körü körüne muhafazakar liderlerin peşine takılan "Sessiz Çoğunluğu" ima eder. Dawn of the Dead'de zombiler, programlanmış tüketim çılgınlığını temsil eder olmuştur." Politik Kamera- Michael Ryan, Douglas Kellner, s.260
Zombi filmlerinin bir ara gerçekten ilginç olduğu dönemler özleniyor
Zombi ve zombi öldürme fikrini seviyoruz diye bizi ezikleyen ceren hanıma bir cevabım var :(
Orada olay kolayı öldürmek değil, zombi fikri girdiği anda siyaset, gündem, ekonomi her şey yok oluyor. Primitif yaşama dönüyoruz diyebilir. Mesela güncel hayatta “biz zombi yaptık, saati bilmem kaç paraya gel öldür” deseler hiç ilgi çekici değil. Zombilerle beraber modern toplum çöküyor ve bu ben ve benim gibi sayısız insana rahatlatıcı geliyor.
Mesela ben şehir dışında çiftçilik yapıyorum, şu an zombi salgını çıksa -velevki twd zombisi gibiyse- benim hayatıma artısı, eksisinden fazla olur. Hayalimdeki dünya vallahi :D
Ceren abla bir de buradan bakmanı isterim. Benim zombi oyunlarını ve filmlerini sevmemin sebebi kısıtlı imkanlarla bir grup insanın zekasını kullanarak kendinden sayıca ve fiziksel olarak güçlü birşeyi alt etmesi teması. Ben bunu primitiv insanların vahşi dünyaya karşı olan mücadelesine benzediyorum. Yaşamanın çok zor olduğu bir ortamda sıradan insanların sadece yaşamak için neler yapabileceklerini görmek beni çok etkiliyor. Bildiğimiz hayat yok olduğunda farklı insanların hem fiziksel olarak hem zihinsel olarak farklı uyum süreçleri geçirmesi benim ilgimi çekiyor. Böyle filmlerdeki odak zombilerin kendisi değil bence.
Katılıyorum. Zombilere karşı yapılan şiddetten çok, insanların hayatta kalmak için ne kadar ileri gidebileceğini görmek ilgimi çekiyor açıkçası.
Ayrıca ahlâkî açıdan bir sıkıntı da içermiyor çünkü zombiler çoğu seride tedavi edilemiyor ve ölüp de dirilmiş olan insanlardan oluşuyor zombi dediğimiz yaratıklar. Kesinlikle Ceren ablanın tasvirindeki gibi zararsız kendi hâlinde varlıklar değil, tek amaçları senin ve yakınlarının hayatına son vermek olan bir lynch mob gibiler.
Tamamda ceren ablacım zomlibik dediğimiz müessese, bireyler öldükten sonra vuku bulan bir olay verem değilki bu ak ne demek yazık günah 😀
28 days later da gelir mi acaba başka bir bakış açısı olarak.Ayrıca soundtrackleri de efsanedir
ikinizi de severek takip ediyorum. inşallah yaptığınız bütün içerikleri yapmaya devam edersiniz.
Goblin'in bilhassa Claudio Simonetti'nin çalışma prensibi hakkında ilginç bir şey okumuştum Dario Argento hakkında yazılmış bir kitapta. Simonetti önce senaryo metnini alıp müzikleri bestelermiş. Daha sonra Argento bütün sahne tasarımını, planları, ışıkları, renkleri ne varsa müziğin üzerine yaratırmış. Dawn of the Dead'de de böyle mi çalıştılar bilmiyorum ama bu müziklere kolay kolay alışamamamız, biraz ayrıksı gibi duruyor olması falan bundan da kaynaklanıyor olabilir.
bunun üstüne bi shaun of the dead incelemesi de gelir artık
benimde en sevdiğim filmlerden her sene 1 kere izlerim :D
Ablaya filmlerdeki zombi metaforunu gel de anlat... Gerçi abi epey uğraşmış ama abla pek oralı olmamış. Hayır diğer yandan sinema tarihinde ölünün geri dönmesi konseptinde binlerce film yapılmış, çeşitli dünya halklarının kültürlerinde bu temele oturan voodoo vesaire tonla yaratık var. Vampire inanıyorsun da bir zombi mi fazla geldi... :-)))
Ceren ablaya efsane katılıyorum origins'i anlaşılmayan neden çıktığı anlaşılmaz olduğu için animelerde bile kaldıramıyorum zombi temasını.CEREN ABLA ÇOK SEVDİM BU YORUMUNU.
39:48'deki sahne tam bir saf sevgi sahnesi ya ahahahahaaa. Can Sungur'un Ceren ablayı bilerek uyuz edişi ve tepkisi üzerine gülmesi. Sharknado'da bunun daha uzun ve rafine bir hâli var tabii ama arada bu sahneleri yakalayınca daha bir gülesim geliyor LUL.
Bu seri hiçbir zaman sadece film yorumlamak için yaptığınız bi seri olmadı , sadece Zombilerle ilgili bi filmden resmen psikolojik tahliller yaptınız. Bana yeni bakış açıları kazandiriyorsunuz her seferinde.
Sayın Sungur, biz ucuza gelir diye topluca kendimize baktırmaya gidiyoruz, gelicen mi?
Zayıf hedefleri vurmaktan zevk aliyorsaniz nedemk sayın sungur
Örnek sekil 1A :dying light eceller
Zhdhshdhshd
Abi zaten çoğu oyunda seni alıp besin zincirinin en üst kademesine yerleştirip alt kısımda kalanlara istediğini yapabileceğin bir ortam sağlanamıyor mu? Bu, oyundan zevk alarak oynayan insanların tedavi olması mı lazım sence? Yoksa bu durum sadece zombi özelinde mi gerekli?
Can bey 9:52 yengeye state of decay 2 açıp juggernaut'ın karşısına bıraksana sonra tekrar düşüncelerini istermisin ?
Zombi filmlerinde hayal kurmayı sevdiğim için izliyorum. Yani ben olsam nasıl hayatta kalırdım diye hayal gücümü geliştiriyorum. Ama makinelerle savaş filmi korku filmi gibi
Öncelikler selamlar ikinizi ve bu seriyi çok seviyorum en baştan başladım baştan sona izleyerek bu videoya kadar geldim. @23:35 de Ceren ablanın verdiği örnek bir bakımdan yanlış şu şekilde iletim. Ceren abla sen bir ev kiralıyorsun ve sonra bir gün oraya hırsızlar geliyor dedi. Bu bana göre yanlış bir örnek çünkü o avmye yerleşenler oranın asıl sahiplerinden bir izin almadı bunu şu şekilde örneklendirebiliriz. Aile olarak bir gün uzun zamandır kullanılmayan bir konut görüp buraya yerleşme kararı alıyorsunuz, belli ki terkedilmiş ve uzun süredir sahipleri ortada yoklar. Sen o evi onarıyorsun içini boyasını badanasını yapıyorsun kırık dökük eşyaları onarıp kullanmaya başlıyorsun orayı artık kendi yuvana dönüştürmüşsün. O noktada birkaç hırsız gelip evini soymak istiyor diye bir örnek versek daha mantıklı olur. O durumda daha iyi bir okuma yapabiliriz
Goblin - Zombi müziği eski türk filmlerinde çalıyordu
Deadr rising i söylüyor.Metada öyle bir oyun olsa ne tutar var ya.Mumkun değil yani.Silah craftlama sistemi var oyunda.
Anlamadığım tek şey şu: Nasıl önce akıllılar ölüyor? Doğal elenme dolayısıyla önce aptalların ölmesi gerekmiyor mu? Gerçi aptallar çok çoğaldığı için sayısının fazlalığından kazanıyorlar galiba.
REC'i Wedge olarak anladım diyorum böyle bir film mi varmış ne 6Altı da bulabildim ne de bu isimde bir film bulabildim. Dördüncü kez falan tekrar dinleyince anladım.
Zombi kavramı bana kapitalizm ve kalabalık fobisini hatırlatıyor ama çıkış noktası aslında bunlardan çok daha farklı. Ama çoğu kültürdeki hayat emici yaratık motiflerinin aynı olması çok ilginç. Joseph Campbell in Monomyth teorisini hatırlatıyor.
Mutant zombiler daha sonra ortaya çıktı sinemada.
Mutant zombilerin cikmasi bile sonradan oldu gerci sinemada aman boşver.
07.08.20 de tekrar tekrar izlemek:) ne tatlısınız.. :)
Zombie kültürünün ortaya çıkmasında, soğuk savaş, soğuk savaşın toplumsal etkisi ve en önemlisi Amerika’da olan komünizm korkusu en ana sebeplerden. İnsanların tek tipleşmesi ana tema. Yıllar geçtikçe toplum değiştikçe, zombi filmleri tüketim toplumu ve buna benzer eleştirilerin olduğu okumalar yapılabilir aslında..
CS Geekyaparda fantastik sinema günlükleri çeke çeke saçma sapan yerlerde giren müzikleri sever olmuş sanırım.
*aglayan* *köpek* *sesi* *ve* *rastgele* *melodiler* *yogunlaşır*
yıllardır anlamadığım şey bu zombiler normal şartlar altında 1-2 ayda çürümeye başlayıp yok olması lazım ama çoğu film de 3-4 yıl kalmış oluyor
Sanırım çürümeye rağmen min yaşam fonksiyonuyla geziyorlar
Zombilerin hiç birşey yemeden uzun süre canlı kalması imkansız. O bacakları hareket ettirecek enerjiyi nerden buluyor ?
@@katyusha06 kanser hücreleri gibi ötafaji ile besleniyorlardır belki. Çürüme şeklinde değil de hücreler ölü komşularını minnak minnak yiyordur.
Bir iki ay bile değil ölü bir beden günler içerisinde kullanılamaz hale gelir
Abla seni project zomboid oynamaya davet ediyorum
06.55 evet öyleyim
sucker punch yorumlasanıza cscim bi ara merak ediyorum ne söyliyceğnizi
Edgar Wright - Cornetto 3'lemesi gelsin.
Can sungur bey bu konuda bayağı bilgili. Ölülerin niye Dünyada yürümeye başladığını biliyor yani eski kült filmlerin ünlü yani izlenmesi gerek.
Tarantino köşesi yapacaksanız From dusk till dawn konuşabbilirsiniz belki. Bu konsepte de uygun hem.
Zombiliğin tedavisinin bulunduğu ve zombilerin hayata uyum sağlamasını konu alan bir dizi vardı. Temposu yavaş bir diziydi ama konu olarak bence farklıydı. Ceren Hocam belki sever.
09:00 minecraftta zombie farmı yapan bne :(
Ceren hanıma Kore yapımı kingdom dizisini tavsiye ediyorum. Merak ediyorum oradaki zombiler size mantıklı gelecek mi?
Ceren abla dying light oyununu görmemiş...
Zombilerin Düğünü filminide izleyin. Türk filmi.
dawn of the deadın 2000lerdeki versiyonunu da izleyebilirsiniz haliyle o daha güzel
2004 de ki Zack Snider ın çektiğini söylüyorsan kaç çünkü CS seni taşlar. Önceki bölümde gömdü çünkü.
@@tristen5658 sen harbi idiotsun 1978inkinden bahsediyorlar izlemeden konuşma
@@tonysoprano9532 ''2004 versiyonunu *önceki 6altı bölümünde* gömdü cs'', idiota
@@catnhood8609ben düş mavisine hakaret etmedim kş başka birine
@@tonysoprano9532 ''sen harbi idiotsun''
28 gün sonra ve 28 hafta sonra tavsiye ederim
zombilik zaten normal insanı anlatıyor. etrafının farkında olmayan, sisteme bağlı, nereden bir tepki gelirse oraya yönelen insanları anlatıyor.
Zombi filmlerini seviyorum çünkü tüm dünyaya sahipsin, boş siyaset,ekonomi,dersler falan düşünmediğin rahat bir dünya. Hayatta kalmayı başaranlar sefasını sürüyor mis gibi filmler yani. 2 Tane mustangi şehrin ortasında çarpıştırmak gibi şeyleri hangi hayatta yapabileceksin ki. Yada en azından benim için :D
"Nefsi mudafaa" Cs Abla .Seni,colugunu ,cocugunu öldurmeye calisiyorlar sonucta...
Brad Pitt Dunyalar Savasi Z'de var.Zombi temali o. O da guzel film.
Shaun u yeni izledim😅
Dünya zombi hakları başkanı: Ceren Sungur
Yenge bi Last Of Us oynasında zayıf zombi varmı görsün bence
Ne demiş atalarımız "nerde çokluk. Orda bokluk.."
abi bizim death strandingte aa okay kaya türk galiba dediğimiz kız thelma'da başrollerden biriymiiş
hatalı yorumlanmış film zombi teması karaipler ve haiti bölgesinde kara büyü yapan voodo büyücüleri tarafından insanların acı duymadan robotlaşması emirleri sonuna kadar izlemeleri ama 1968 night of the living dead filminde romeronun zombi teması insan etine aç ağır canavarlar olarak yansıtılıyor ama filmin başrolü dikkat edildiğinde ilk başta barbara iken filmin ilerleryen kısmında siyahi oyuncu ve onunla dalaşan onu küçümseyen amerikalı klasik aile babası dawn of the dead de ise ilk swat memurunun herkezi vurmasına ve ona karşı duran bir karakter ortaya çıkıyor ve gene ona destek olan bir siyahi oyuncu ortaya çıkar kaos yeni başladığında insanlar hayatta kalmaya çalışırken bir yandan devlet yönetiminin ipleri elinden kaçırmasıyla amerikalıların avlanma olayı zombilere karşı başlıyor çünkü kültürlerinde zaten bu var eğer night of the living dead remake izlenirse aynı sahneler bu av sahneleri filmin sonunda daha kanlı olarak gösterilir bu eğlenceye av partisine dönüşür dawn of the dead kostüm konusu insanların günlük yaşantılarında ne giyiyorlarsa o şekilde ölmeleri damat asker hemşire vs vs yani ucuz kostüm değil insanların hayatlarındaki görevlerine yaşantılarında giydikleri giysilere göre ölmeleri ve toplumun seyirciye yansıtılması çünkü o toplum ölmeden önce neler yapıyorlarsa basit ilkel mantıklarında zekalarında olan anılara gitmeleri alışveriş merkezi gibi o zombiliklerinden sıyrılıp yaşıyormuş gibi o alışveriş merkezinde bilinçsizce dolaşmaları hatta o kaos ortamında bir yağmacı grubu saldırır sadece yiyecek ve giysi için değil para mücevher için ihtiyaç duyulmayacak materyaller için day of the dead kısmında gene başrol siyahi bir oyuncu göze çarpar çok az sayıda kalan kişiler başka sağ kurtulanlar var mı diye ararken askerlerin sivillere karşı daha üstün ve baskıcı kısmını ve hayatta kalmak için kimleri feda edeceklerini seyirciye verirken bir yandan akıl sağlığını kaybeden ama çalışmalarıyla bir zombiye kendisini yiyecek olarak göstermemeyi başarmış besleyen hatta diğerlerini de bu seviyeye getirmeye çalışan onların neden insan etine aç olduklarını ve onun önüne geçmeyi çabalaması anlatılır 2000 li yılların ortasında land of the dead insanların canlarını hiçe sayıp yağmacı olup zengin zümreye ihtiyaçlarını toplamak ve onların arasına katılma çabası belli kısmın o kıyamette yiyecek ilaç ısınma barınmadan yoksun bir kısım bir eli yağda bir eli balda kısmını seyirciye gösterir hatta alt tabaka insanların eğlence için zombilerle resim çekilmeleri insanları bir arenada ilk kim ölecek diye yarıştırmaları yani insanların vahşileşmesi hatta filmin başında zombilerin bir parça düşünme yeteneği geliştirmeleri hatta filmin sonunda insanlarla zombiler birbirinden ayrılırken bakışmaları tekrar dawn of the dead filminde mesaj olayı tüketim toplumuna çevrilmemiz ( tabi kendi yaşantılarına ve ülkelerindeki şartlara göre ) zaten tehlikeden uzaklaşınca da kendilerini güvenceye alınca alışveriş merkezinin lüks olaylarına kendilerini kaptırırken rol yaptıkları hatta kadın ve sevgilisi romantik yemek kısmında bu role bu sahtekarlığa son verip o rüyadan uyanmak ayrıca yağma sahnesinde helikopteri de almaya karar veriyor yağmacılar o yüzden son savaşı veriyorlar helikopter elden gitmesin ve alışveriş merkezine zarar verip açtıkları için zombi olgusu ilk başta denilen gibi zayıf vs değil karşında seni öldürmek için kalabalık bir şekilde düşman tabiri insan veya diğer canlılar yaşamak için bir nevi değişime uğrar vahşileşir insanlar zaten zor zamanlarda bencilleşir filmin başındaki sigara sahnesi gibi ve 1978 den sonra 1989 da fulcinin daha sert sahneleri olan zombie 2 filmi gelince zombi filmleri daha kanlı olmaya başlar ve son olarak korku filmlerinin unutulmaz müziklerini Goblin yapması filmlere daha bir güzellik katıyor
Ölülerin intikamı.
CS Resident Evil seviyorsa artık bir let's play görür müyüz, belki, hani güzel olur falan böyle
e var kanalda :)
@@csnaber Onları çoktan yalayıp yuttuk zaten efendim, CS derken Ceren hanımı kastetmiştim, tamamen benim belirsizliğim kusuruma bakmayınız. Ben hala Ceren ablanın oyun dünyasına adım atmasını bekliyorum sabırsızlıkla (tabi Sims ve hitman dışında). Kesin çok güzel şeyler çıkar oradan.
abi ben zombi beni ardimdan issirmasin diye neffret edip korkuyorum benim durumum ne burada
bence ceren abla konsepti baştan yanlış anlamış zombileri mazlum halk yaptı
15 yaşında izlemiştim bu filmi
Vahşiler muhabbetine çok güldüm ya ben
hadi bakalım
Böyle devam eder gider yani
Ceren ablamız Attack on Titan izlese çıldırır o zaman
abi "shin godzilla" konuşur musunuz ileri bölümlerde?
Psikanalitik kurama ne denli aşinasınız bilemediğimden ötürü biraz daha açıklayıcı olma ihtiyacı hissettim. Psikanalik kuram ve film okumalarını Jaques Lacan’ın en temel kavramsal enstrumanları ile okumak bu “Zombie” olayını daha da eğlenceli bir hale getiriyor, en azından benim için. Önce gaz ve toz bulutu vardı gibisinden sıkıcı bir grizgah yapıyorum. Umarım sizi darlamıyorumdur =)
Lacan kuramında üç önemli ontolojik kavramdan bahseder. Bunlar, gerçek (real), simgesel (symbolic) ve imgesel (imaginary).
Gerçek ( le reel) , özellikle dil yoluyla temsil edilebilirlik dışında bulunan şeyi ifade etmektedir; maddessellik ve bedensellikle bağlantılıdır. Lacan gerçekten bahsederken mutlak bir bütünlük; yokluk, uzlaşmazlık, boşluk, eksiklik ve ayrıklıklar bulunmayan salt bir doluluktan bahseder. sembolik ve imgesel düzene dahil olmayan her şey olarak özetleyebiliriz. Analitk her tür sisteme kapalı olan bu yapıyı sadece artıklarından veya eksikliklerinden yola çıkarak anlamlandırabiliriz. Zaten tüm korku öğeleri, bu düzenin asla anlamlandırılamayan kendisinden (Lovecrat stili kozmik korku unsurları) veya tortu, kalıntı (Zombie meselesi tam olarak bu alanda konumlandırılabilir), eksiklik, yokluk, ya da boşluk olarak isimlendirebileceğimiz semptomların simgesel ve imgesel düzene sızıması şeklinde kendini gösterir.
Sembolik (le symboli que), yalın ve soyut şekillerde temsil ve iletişim açısından psikanaliz konusunda en önemli olanı ifade eder; Sembolik düzene giriş, dil ile tanışmayı da temsil eder ve içerir. Yani, toplumun işlevlerine göre kuralları ve düzenlemeleri de kabul etmek anlamına da gelir. Lacan için, bizi yöneten dildir ve kimliğimizi şekillendiren de dilin ta kendisidir. Kişi, dilin insanlık üstüne empoze ettiği düzene uymalıdır. Bir diğer ifadeyle, sembolik dil ve yasanın alanıdır ve yasa da Ödipus kompleksindeki hazzı düzenleyen şeydir. Cinsel kimlik bu alanda oluşur.
İmgesel (l'imaginaire) ise egonun “ayna evresi” sırasında yansıyan imgesiyle kendisini tanımlaması ve dolayısıyla hem narsisizm hem de kendini tanımlamanın analıdır. Ayrıca, öznenin kendisinden “yabancılaştığı” noktadır. İmgesel düzen; imgelerin, hayal dünyasının, ilüzyonun ve aldatmacaların hüküm sürdüğü bir diyardır ve bu düzenin temel görevi, ayna evresinde egonun şekillenmesidir.
Zombie anlatısına baktığımızda şu soru kaçınılmaz olarak karşımıza çıkıveriyor.
Ölüler niye geri dönerler?
Lacan’ın cevabı popüler kültürde bulunanla aynıdır: usulünce gömülmedikleri için, yani cenaze törenlerinde bir şey yanlış gittiği için. Simgesel ayindeki, simgeseleştirme sürecindeki bir bozukluğun alametidir. Ölüler bazı ödenmemiş simgesel borçları ödetmek üzere geri dönmektedirler. Zombilerin dönüşü, fiziksel yok oluştan sonra bile baki kalan belli bir simgesel borcu temsil eder. Ölmüş olanın geri dönmesinin altında ölenin hayatta kalanın düşmanı haline geldiği ve yeni hayatını paylaşsın diye onu da yanında götürmek isteyeceği yolundaki en blindik o eski inanış yatmaktadır.
Lacan bu düşüncenin oluşmasını “Lamel” (lamella) kavramıyla açıklıyor. Aristophanes'in mitosu, canlının aşkta ötekini, cinsel öbür yarısını aradığını ifade ederek, tamamlanma arayışı üzerinden kendi ifadesiyle bir tür lamel mitosu oluşturur ve bununla libidoyu anlamaya çalışır. (Bir not: Abimiz bir şeyler yazmayı sevmediği için tüm kaynaklar seminer notlarından derlemedir, ve bu seminerler sonsuz kelime oyunu ve nükdedanlık içerir.)
Özelliği var olmamak olan, ama bir organ olmaktan da geri durmayan bu organ,bu lamel -hayvanlardaki yeriyle ilgili size çok daha fazla bilgi verebilirim-libidodur. Saf yaşam içgudüsü olarak libidodur- olumsuz yaşamı, baskılanması imkansız yaşamı, kendi adına hiçbir organa ihtiyacı olmayan yaşamı, basitleştirilmiş ve tahrip edilemez yaşamı kastediyorum. Canlı varlık cinsiyetli üreme döngusüne tabi kılındığından bu yaşam onun elinden alınmıştır. Meme -anlamının ikircikliliğiyle, mesela plasenta gibi memeli örgutlenmesinin karakteristik öğesi olarak- bireyin doğumunda kaybettiği o kendi parçasını temsil eder ve bu parcası en derin kayıp nesneyi simgeleştirmeye yarayabilir. (Lacan, 2013, s. 209)
Lamella, özün yoğunluğuna sahip olmayan, pürüzsüz bir yüzeyin varlığıdır; sürekli olarak şekil değiştirmekle kalmayıp aynı zamanda kendini bir başka araca dönüştürebilen sonsuz, plastik bir nesnedir (Zizek, 2012, s. 16).
Lacan Lamella’yı ölümsüzlük olarak açıklar. Lamella saf libidodur. Ancak cinsel farklılıklarla ilişkili değildir. Daha çok ölümlü varlıkların statüsüyle ilişkilidir. Bu yüzden genelde zombi filmlerinde geri dönen ölüler hayatın tadını çıkaranlardan intikam almaktadırlar.
Korku sinemasında zombi, ölüm korkusunun ölümsüzlükle aşılması ve toprağın altıyla üstü arasında hiç fark olmadığına dair iki ana öneriye malzeme olmuştur. Ölüm korkusunu akıldışı yollarla aşma çabası, akıldışı, bilinçdışı bir süreç olduğu için, korkunun daha büyük bir korkuyla bastırılması yani ölüm gerçeğinin ölülerin dirilmesiyle aşılması, zombilerin temel dinamiklerini oluşturur. Amerikanın Haiti’yi işgalinden sonra, Zombi kelimesi Amerikan kültürüne girmiştir. Her ne kadar White Zombie ve Jacques Tourneur’ın I Walked with a Zombie (1943) filmleri dikkat çekmişse de; 1968’de George A. Romero’nun Yaşayan Ölülerin Gecesi (The Night Of The Living Dead) serisi, zombi kavramını yeniden hayata getirmiştir. (Bishop, 2009, s. 15). George Romero’nun Yaşayan Ölülerin Gecesi filmi, saf kötülüğün basit bir öldürme ya da intikam alma dürtüsünün cisimleşmiş halleri olarak değil, acı çeken kurbanların peşine beceriksizce düşen kişiler olarak betimlenmiştir.
Modern sinemadaki zombi karakterleri simgesel evrenden dışlanan erkeğin cisimleşmiş hallerine benzetilebilir. Erotik dürtünün nesnesinden vazgeçişte bulunulacak şey, her zaman için ölüm dürtüsüdür. Erotizm, karakterin toplumsal ilişkilere girerken bastırmak zorunda kaldığı bütünlük daha doğrusu o korkunç tekillik olan Lacancı anlamıyla gerçeklik ile bir olma duygusudur. Cinsellik ya da cinsel etkinlik sadece bu bastırmadan geriye kalan kısım, tortu veya bir artıktır. Ölülerin istilası idealize edilmemiş toplumsal dünyaya ilişkin bir metafordur. Tüketimin ruhsuz ve kaba doğasına ilişkin bir figürdür. Bu figür, tüketici kapitalizmi altında insanları yok eden ve başkalarını yok etmeye yönelten gerçek açlığa işaret etmektedir.
Bishop, K. W. (2009). Dead Man Still Walking: A Critical Investigation Into The Rise And Fall . . . And Rise of Zombie Cinema. (Doctor of philosophy Thesis). The University of Arizona. Arizona.
Lacan, Jaques (2013). Psikanalizin Dört Temel Kavramı: Seminer 11. Kitap. İstanbul: Metis Yayınları
Zizek, S. (2012). İdeolojinin Aile Miti. Çev: Mine Yıldırım. İstanbul: Encore Yayınları
öldürmediğin her zombi bir gün seni bulup ıstıracaktır meren mungur
Ceren abla tarafından ezik bir psikopat olduğumu öğrendim. Acıttı :(
Lütfen, lütfen shaun of the dead izleyin ^^
It Follows gelir mi
zombi vurmak kolay dilersen bir de zombi olmayı dene filty casul
Zombi duyarı :D
iletisim bilimleri açısından yorum yapan oldu mu,
nerde o eski zombiler
Bilgi artar azalmaz saçmalık
hey
Super
Bir biyolog olarak "sihirsel" hariç çoğu zombi filmini izleyemiyorum yeminlen. Rage monsterlar daha mantıklı geliyor bana.
Ben de bir biyolog olarak kuduz virüsünü modifiye etme hayallerim vardı. Çed raporu yazıyorum şimdi :(
Tarikçi ile film ve oyun konuşup kendini anlatmak ne zormuş.
barbarlara laf söyletmem, söyletmem!!! :D
İlk