NOTLAR: • Zamanı kısıtlı olarak görebiliriz ama o şimdiki anda bile sonsuzdur. • Gelecek ve geçmiş, sürekli olarak şimdinin dayattığı koşullara göre değişir. • Duyudaki bir tetiklenme, şimdiki zamanda gerçekleşse de, tahayyül olarak geçmişe tamamen bir geri dönüşle karşılanabilir. Bugün duyduğumuz bir koku bizi yıllar öncesine götürebilir. • Kişi hiçbir şeyi olduğu gibi kafasına atmaz. Biz, kendimizi, her gördüğümüz eşyayı, insanı, kısaca varlığı zihnimizde yeniden inşa etmek üzerine kurgulanmış zihinlere sahibiz. Biz var olanı içeri atamıyoruz. Var olanı içeride bir şekilde temsil eden, indirgemeci bir görseller demeti üretiyoruz. Anıyı her çağırışımda onu gerçek bir görsel olarak zihnimde canlandırabilmem için ona editler ekliyorum veya bazı yerleri çıkarıyorum, çarpıtıyorum. Bu nedenle bir anıyı ne kadar çağırırsam, onu o kadar bozarım. • Kişi tek bir şeyi sabitleme şansına sahiptir: Gelecek tahayyülü. • Bir kişiyle uzun süreli bir ilişkimiz, uzun bir geçmişimiz olabilir. Bu kişiyle ilgili düşüncelerimiz, zihnimize çağırdığımız anılar genellikle iyi anılardır, kötü anılar yok sayılır. Fakat şimdiki zamanda yaşanan, sarsıcı ve kötü bir olay sonrasında geçmişte azınlıkta olan o kötü anılar üste çıkabilmekte, çoğunlukta olan iyi anılar yok sayılabilmektedir. Bu gerçekleştiğinde gelecekteki tahayyülüm bozulduğundan/değiştiğinden ve onunla çatışmak istemediğimden geçmişimi bütün kötü anıları abartarak ve iyi anıları bastırarak editlerim. Bir yanlış anlaşılma olduğunda ise bu geçmişi editleme işlemi iptal edilip, geçmişte o kişi için tekrar iyi bir tasavvur olacak şekilde düzenleme yapılır. • Geleceğin belirsizliği, arı bir belirsizliktir. Geçmiş ise gizemlidir, yani benim bazı parçalarını bildiğim, başkalarının neler yaptığını bilmediğim ve tamamlanmış bir pozisyondadır. • Toplumsal paradigma tarihseldir. Yani bir dönem için geçerli, bir dönem için geçersizdir. • Dönemin paradigmasıyla uyumsuz olan insanların zihinleri de o paradigmanın içinde hareket etmeye zorlanmıştır. • Bireylerin, kendilerinden üstün, büyük ve egemen olan "paradigma"yı değiştirebilme güçleri vardır. Bu durum genellikle şu şekilde gerçekleşir: Önce bir kısım muhalif kendisini gösterir (mevcut paradigmanın aleyhine). Daha sonra bu muhalif grubun kanıt biriktirme, ikna etme gücünü artırma ve daha çok insan biriktirme olanağı olur ve belli bir yüzdeden sonra mevcut paradigma ancak "sorgulanabilir" hâle gelir. • Kişi ana/büyük paradigmanın altındaki alt paradigmalarla da (topluluk, cemaat, haz grupları vs.) uyumlanır, fakat bunların da dışına çıkabilir. Kişi, her an bütün olanaklarıyla bütün paradigmaları kırabilme kapasitesini/olanağını içinde taşır. • Tarih kitaplarına bakıldığında devrimlerin azınlıklar tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu da paradigmanın cesaretli, bir mesele için ölmeyi göze alan, yani idealist (romantik de diyebiliriz) insanlar tarafından kırıldığını gösteriyor. • Kişi, kendi zamanını da bölümlere ayırıp, kendi paradigmasını değiştirdiği an, zamanı büktüğü an, başka birisine dönüşür. • Postmodernite, paradigma henüz yeni kurulmuş, yeterince katılaşmamış olduğu için, her türlü avangart davranışı kaldırabilmeye elverişlidir. Modernite de kurulurken daha avangart bir pozisyondaydı. • Biz bugün, kendi geçmişimizi ele aldığımızda avangart, yani rutinin kırıldığı anları hatırlarız. Tarihi de benzer şekilde, radikal avangartlarla, yani paradigma kırıcılarla not ederiz. • Az sayıda insan, gelecekle ilgili kararlar almaktan çekinmeyip bunu yapmakla psikolojik olarak daha büyük bir rahatlama duyduğundan, etraflarına da güven sağlayarak öne çıkmayı deneyebilir. Bunlara "kanaat önderleri" diyoruz. • Moderniteyle postmoderniteyi ayıran şeylerden biri de şu: Eskiden kanaat önderleri entelektüeller olurdu, şimdiyse hiç kimse. Bu hiç kimselik, çok kısa bir süre içinde kendi içinde dönüşerek güven veren, ama güveni nereden aldığının bilinmediği kahramanların çatılarının altında toplanmaya doğru gitti. • Bu dönemde güven telkin ediyorsan, kimlik olarak ona benziyorsan, onun gibi hissedebildiğini hissettirebiliyorsan, yani empati kuruyorsan ve cesursan (karar almaktan, eyleme geçmekten, belirsizliğin içine bütün gücünle atılmaktan korkmuyorsan) karar alamayan diğerleri için altına sığınılabilecek birisi oluyorsun. NOT: Bunlar birebir ağızdan çıkan cümleler değil, yazarken okunur olması açısından söylenenleri birazcık "editlemiş" olabilirim :)
@@taha972 insanın duyularıyla algıladığı zamandan bahsediliyor. Yeteneklerimizdeki kısıtlılık bu şekilde hissetmemize yol açıyor. Nitekim an'ı frame olarak ele alırsak; bu frame herkes için farklı bir an'ın parçasıdır. Bu da zamanı duyularımız ölçeğinde dev bir sonsuzluk olarak düşünmemize neden oluyor. Demek istediğim aslında duyularımızın kısıtlılığından dolayı sadece tahayyül edebiliyoruz; algılayamiyoruz.
Ağlamak istiyorum,ilk defa sosyal medyada reklamla bölünmeyen ve zihin sınırlarını zorlayan keyifli bir sohbet dinledim.Yalin Bey'in,ilk defa konustugu bir konu hakkında bile duraksamadan,ii bile demeden,yapmış olduğu yorumları da ayakta alkışlıyorum ✌
Sevgili izleyiciler, içerik o kadar yoğun ve düşündürücü ki ; durdurarak notlar almanızı, aldığınız notlar ve düşündükleriniz bağlamında geri alıp tekrar izlemenizi, ve tekrar düşünmenizi şiddetle tavsiye ederim. İzlerken aydınlanıyor gibi hissedebilirsiniz fakat izleyip başka bir videoya geçerseniz israf edeceğiniz bilgi çok fazla. Bol şans. Zihninizin kıvrımlarına kuvvet!
Video boyunca zihnimde yankılanan ve konuşulanların bir kısmını özetler nitelikte olduğunu düşündüğüm dizeleri paylaşmak ve bu muazzam sohbet için teşekkür etmek istiyorum: "Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında. Yekpâre, geniş bir ânın Parçalanmaz akışında."
Harika sohbet, Mustafa bey de sohbeti çok iyi yönetiyor. Sinan hocayla sohbetleriniz de izlemeye doyulmuyor. Yalın Bey'i de acikbeyin sayesinde tanımış oldum. Bu konuları anadilimde dinleyebilmek.. olağanüstü zamanlarda yaşıyoruz
Yalın Hocam, tarifi zor kavramları anlaşılır biçimde aktarmanızı hayranlık ve merakla dinliyorum. Ben klinik psikoloğum ve yüksek lisans tezimde zaman perspektifi üzerine çalıştım. Philip Zimbardo'nun Levinian bir bakışla ele aldığı zaman perspektifinin psikolojik iyi oluş ve psikolojik esenlikle ilişkisini araştırdım. Zaman üzerine okumalar yapmak ve yazmak benim için gerçekten ufuk açıcı ve zevkliydi. Üzerine çalıştığım Zimbardo'nun zaman perspektifi temelde sizinde sohbet boyunca ele aldığınız geçmiş, şimdi ve gelecek perspektiflerinin insan davranışını nasıl açıkladığı ve bu perspektiflerin nasıl şekillendiğini anlamaya çalışıyor. Bir envanterleri mevcut ve bu şekilde kişinin zaman perspektifi hakkında fikir sahibi oluyoruz. Otuzdan fazla ülkede bu konu üzerine yapılmış kişiler ve kültürler arası farklılıkları inceleyen yüzlerce çalışma var. Ben de Türkiye örnekleri üzerinde çalıştım. Sonuçlar gerçekten ilginçti. Bahsettiğiniz geçmiş, şimdi ve gelecek bakış açılarına göre bir perspektif almak iyilik halinin yüzde kırkını açıklıyordu. Ayrıca ben geçmişe sizin de değindiğiniz gibi olumlu ya da olumsuz bakmak, şimdiye hazcı ya da kaderci bakmak alt boyutlarını da inceledim. Yorumumu okuyup merak eden arkadaşlar olursa tezim yöktez'de mevcut. Sohbeti dinleyince heycanla öğrendiklerimi paylaşmak istedim :) Bilginizi, fikirlerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum.
Yalın Alpay adeta büyülüyor.. ‘storytelling’ in kralı. hikayelerin arasında dolaştırıp kendi düşünüş ve hissedişlerini götürüyor.. hocam o kadar yüksekten bakıyorsunuz ki anlattıklarınızı daha iyi anlamam için anlatmadıklarınızı da dinlemem lazım :) harika bir içerik, harika bir sohbet🤍 zaman kavramıyla ilgili , J. Berger videosuyla bu videoyu şimdilik tek geçiyorum. :)
Konuklarınızın sizin ne dediğinizi tam olarak kavrayamadığı durumlarda nezaketiniz hayranlık verici. Bir teli eksiltilmiş bir gitar ile aynı melodiyi sürdürmek zorunda olmanıza rağmen konuya hakimiyetiniz fevkalâde.. Konunun sadece sözcükler kullanılarak anlaşılmış sayılamayacağını , konukların tepkilerinin de bir parametre olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum..Sizi her ifade ettiğiniz konuyu kendinize de tekrar tekrar anlatır gibi sunmanızdan dolayı dikkatle dinleyebiliyorum açıkçası.. Böylece konu bize verilen bir ders olmaktan çıkıp bizim de sizinle sohbet edebildiğimiz bir diyalog haline gelebiliyor.. Zihninizin duruluğu hayranlık verici.. Selamlar
Uyumak için video arıyorsanız Yalın Alpay'ın videoları o videolardan değil Uyuyamıyorsun! kafanı açıyor hoca hipnotize ediyor resmen. Çok değerli çok...
39.00 . cu dakikadaki konusma resmen Yigit Bulut'u ve onun gibi hicbirsey bilmeyen fakat bilmis gibi yapabilen insanlarin nasil insanlari ikna ettigini anlatiyor. Harika olmus hocam yalniz soz kesme konusunda biraz daha dikkatli olunsa daha iyi olur kesinlikle
Bu güzel sohbeti bizlerle paylaştığınız için teşekkürler. İnsan hafızasının anıları geri çağırırken bunları yeniden yarattığı açıktır. Sohbette değindiğiniz üzere bir anının şimdiki an içinde geri çağrıldığında bile yeniden yaratılıp çarpıtıldığı, ve bu çarpıtılmış anının belirsiz bir gelecekte yeniden çarpıtılmış şekilde geri çağrılacağı da açıktır. Bunun üzerine düşünürken aklıma meşhur Black Mirror dizisindeki bir bölüm geldi. Bu bölümde insanların beyinlerinde anılarını kaydeden bir çip vardı. Bu çip sayesinde insanlar yaşadıkları bir anıyı senesini, ayını, gününü ve saatini belirleyerek tekrar izleyebiliyorlardı. Şimdi böyle bir kurgusal dünya içerisinde yaşadığımızı varsayalım. Her anı fiziksel olarak çiplere kaydedilen bir dünyada an, tahayyül, belirsizlik ve paradigma gibi kavramlar baştan sona yeniden tanımlanır mıydı? Böyle bir dünyada geçmişin net bir şekilde karşımızda olacağı açıktır. Ancak oldukça somut bir veri halinde depolanan ve her an ulaşılabilen bu anılar insanın hala belirsizliğini koruyan geleceğini inşa etmesinde ne kadar etkili olabilir?
Yalin bey tam konuyu baglayacak onemli bir noktaya geldiginde, Mustafa bey tarafindan alakasiz sorularla konunun akisi defalarca kesilmis. Keske Yalin bey kesintisiz konusup bitirse, sonra diger konusmaci notlarini alip sorusunu sorsa daha verimli bir konusma olurdu. (Bknz 29:48, Yalin bey parmagini bile kaldirmis lafini kestirmemek icin)
Yalın Alpay'ın, karşısındaki kişi en eğitimsiz en cahil kişi bile olsa, onu hoşgörüyle dinleyip onun düşünceleriyle eleştirel bir interaksiyona girebilecekmiş gibi bir havası var; bu da bana Sokrates'i hatırlatıyor. :S (Öyleyse ben bile Yalın Alpay'la konuşabilirim :O (Umarım Olur))
Mustafa Canan size hayranım 🤗 Yalın beyi ilk defa dinliyorum ve teşekkür ederim farklı bir bakış açısı kazandırdığı için. Öyle farklı ve öyle muhteşem insanlarsınız ki İyi ki varsınız ve iyi ki bu Dünyadasınız Ve ben sizleri dinleyecek kadar çok şanslıyım 🦸🏻♀️
Ya yine güzel de bi sıkıntı var videoda tam anlamadığım. Çok akmıyor. Konudan olabilir, konuktan da olabilir. Önceki videodaki arkadaşlar daha iyiydi. Naçizane yorumumdur.
Tekrar tekrar izledim anlamak için... Yalın Alpay'ın bir cevabı ile her şey anlam kazandı... Mustafa Can, Yalın Alpay sorularıyla yönlendiriyor ve kurcalıyor... Bir nevi bilgiyi doğurtuyor ... Sanırım bu tür yeni yaklaşım ve yöntemleri kavramaya hazır değiliz...🤷♀️ Buna karar verdim... Mustafa hocayla ilgili kafamda bir algı vardı, onun da bilgi üretmesini ve bir nevi düello ya da beyin fırtınası beklentisiyle izlemişim... Bu nedenle önyargıyla yaklaştım... Şimdi ise Mustafa Can'ın doğurttuğu ve sorguladığı bilgi üretimini izliyorum... 🧘♀️ Zamanı büktüm... 😉
Yapıcı bir eleştiri: Yalın Alpay konuşurken, dinleyen kişinin bir cevabının olmadığı durumda sürekli "hı hı" dememesi daha iyi olur. Ben bu kanaatteyim. Sevgiler.
Sinan Canan'ın fikirleri ister istemez din tornasından geçiyor. Filtreleniyor ve/veya üzerine yük biniyor. Bize ikinci bir iş çıkıyor. Eklediklerini çıkarıp, çıkardıklarını eklemek gibi.
@Muhammed Gülcan Evet, öyle zaten. Konu sayısal olmadığı için büsbütün öyle. Referans noktaları önemli. "Konuyu şimdi de Esperanto dili ve edebiyatı yönünden inceleyelim." diyen birini dinlemezsin sen de. Onun gibi.
Adamın zihnine üşüşen düşünceleri neredeyse somut olarak görüyorum. Öylesine seri boşaltıyor. Ama dil hiçbir zaman zihnin hızına yetişemediği için fikirlerinin bütünselliğine erişemiyor, savrulup duruyoruz😄 İlginç olsansa yine de bundan keyif alıyor olmamız. İçimde şöyle adamın kafasını yarıp içerdeki tüm malumatı alıp enine boyuna inceleme isteği oluştu. Yalın'ı dinlerken bi türlü tatmin olamıyorum. Program bitti bi sürü bilgi bak adamın içinde kaldı. Dur bi başka videosunu izleyeyim..😄👏
Sadece kendisinin olduğu videoları izlemenizi öneririm. Öyle güzel bağlantılar kuruyor ki, ben hiç böyle bakmamıştım diyorsunuz ve ağzınız açık kalıyor. Bir konuyu sıfırdan başlayıp, ince ince oyalar gibi o temelin üstüne çıkışına hayranım. İyi ki varsınız Yalın Bey 😊
Şimdiki zamanın geleceğe yaklaşması ve zamanın iç içeliği mükemmel saptama... Mustafa Hocam... Geçmişe yaslanmak teoremi biraz zayıf bir argüman olarak kaldı bence... 🤔 Çünkü Mustafa hocamın tanımladığı kişilerden biriyim... Çocukluğumda neolitik diyebileceğimiz köy yaşantısına tanıklık etmiş şimdi ise TH-cam kullanan uzay çağına uyumlanmaya çalışan biri olarak hocamın şimdi ile geleceğin yakınlığı tam ifade ediyor. Süslü cümlelerden azade...
19.10 "Merkezine şimdiki zamanı alıp şimdiki zamanın üzerindeki taşıdığımız duygusuyla olan çözümlemede aslında gelecek ve geçmiş atamalarını yapıyor olduğunu biliyor olmak hem güç barındırıyor -tekrar bir kimlik inşası içerisinde güç barındırıyor. Ya da duygusal olarak kendini dinginleştirnek için de güç barındırıyor- çünkü nasıl hatırlamak istiyorsan öyle bir geçmişe sahip olduğunu fark ediyorsun aslında."
Program Notları-Zaman *Ben şimdinin içerisinde sadece tahayyyül olarak varım eylem olarak içerisine giremiyorum. *Geçmiş geçti artık erişilemez./Tecrübe bilgi oldu vb. *Gelecek bir olanaklar manzumesi-Burda sadece ben değil başkalarının da önemi var/Oyun Teorisi *Zaman şimdiki zamanda bile sonsuzdur. *Kavramsal olarak sonsuzdur fakat algılama ya da görüntü olarak kısıtlıdır. *Geçmiş de gelecek de tahayyülde belirirken şimdiki zamanda oluşur. *Gelecek ve geçmiş sürekli şimdinin dayattığı koşullara göre değişir. *Kişi belleğinde en çok hangi anıları çağırıyorsa en çok o anılar bozulur. *Zamanın şimdiki zamandan başka hiçbir yerine değemeyen ve ona da ayağına basar basmaz ayağı kayan kişi bir benlik olarak bütünlüğe hiçbir zaman erişmez erişemez.Benlik sürekli olarak dışarıyla ve kendi içiyle temas halindedir. *Kişi gelecek tahayyülü dışında hiçbir şeyi aklında sabitleyemez.Zorunlu olarak *Gelecek tahayyülü en isabetsiz tahayyül olduğundan kontrol etmesi en kolay tahayyüldür. *Gelecek algısı şimdiyi ve geçmişi etkiliyor ancak geleceği etkileyemiyor. *İnsan her şeyi kendisi yapmaz,dıştan ona gelen etkiler her şeyi dönüştürür./Toplumsal Paradigma-Son derece tarihseldir. *Kişisel olarak da toplumsal olarak da bazı zamanlar bütün olayları belli algoritmayla açıklığa kavuşturulacağı düşünülür.-Belirsizler bu algoritme ile bilinir kılınılmıştır bkz. Pre Modernite:Tanrı İnancı/Lizbon depremi ile son Modernite:Bilim/2 atom bombası ve gaz odaları ile son PostModernite:Çıpasızlık-Hiçbir şeyi açıklayamadığımızla barışma/Bu zamanın şimdiki zaman lehine galibiyetinin ilan edilmesi anlamına gelir. *Postmodernite,madem hayatı açıklayacak donanımımız yok o zaman şimdiki zamanın tadını çıkaralım./Hazcı yeni dönem *İnsan sınırsız bir uyum sağlama kapasitesine sahip sadece paradigmasını uyumlulaştırana kadar. *Bazı durumlarda bireylerin bu egemen olan paradigmayı değiştirme şansları olabiliyor. *Kişi her an bütün olanaklarıyla bütün paradigmayı kırabilme olanağını içinde taşır. *Modernitenin bütün düşü:Var olmayan paradigmayı zihnimde üretirim bunu kağıt üstünde kusursuzlaştırırım ve bu modeli herkesi uymaya zorlayacak şekilde dayatırım. *Postmodernite haza odaklı bir paradigma olduğu için elastikiyetini diğerlerine oranla daha fazla korur. *Kişiler paradigmayı kırdıkları anda paradigmayı kırdıklarını başkalarına haber etme yükümlülüğü ile sorumludur. *Tarih çoğu zaman paradigma kırıcılarını yazar. *Kendi geçmiş ve geleceğini tahayyül edemiyorsan başkalarınınkinin altına girersin.İşte buna kitle diyoruz. *Bu belirsizliklerle mücadele etmek herkese uygun bir şey değil bunu göze alıp başaranlara da zaten kanaat önderleri diyoruz. *Modernite ile Postmoderniteyi ayıran temel şey kanaat önderlerinin eskiden entellektüeller olmasıydı şu an hiç kimse-Güven veren ancak güveni nerden aldığı bilinmeyen- olması. *Sadece sahneye çıkmaya cesaret ettiği için izlenen insanlar *Günümüz paradigmasında empati kuranların liderler,icracıların ise empati kurmayanlar olduğunu görüyoruz. *Kişi gelecek ataması yapıyor ise bir şeyden kaçıyor demektir.
Arkadaşlık örneğine şöyle bir şey eklemek isterim. Örnek'te Yalın Bey'in Mustafa Bey'le ilişkisinin durumu geçmişteki anılarının da değişmesine etki ediyor. Fakat aynı zamanda gelecekle ilgili planlarına da etki ediyor. Mesela Mustafa Can'la birlikte yaptıkları planları varsa artık onları yapma planı bulunmuyor, arkadaşlık, ortaklık planlarının hepsi değişmiş oluyor. Bu durumda gelecek tahayyülü de Yalın Bey'in belirttiği kadar sabitlenebilir olmuyor buna göre.
16:46 da durdurup yazıyorum. Aklıma günlük tutanlar geldi, bu kişilerin sık sık günlüklerini okuduklarını düşünelim o zaman kaygan dediğimiz zemin biraz kuruyor sanki 🧐 sadece bir anısını kağıda dökerek detaylı bir şekilde anlatmış ve bu kağıdı yıllar sonra bulup okuyan bir insan ise tam da söylendiği gibi kendilerini anlayamazlar o hissin içine giremezler hatta o anıyı farklı hatırladıklarını düşünür halde buluverirler kendilerini 💭
R.E.M imitation of life, klibi Yalın hocanın anlatımından sonra tekrar izledim. Muazzam bir ufuk açtınız hocam. Lakin kadının bardaktaki içkiyi yüzüne boca ettiği kişi bir erkek değil yine bir kadınmış. Ama sahne anlatmak istediğiniz noktayı yine de çok güzel ifade ediyor.
NOTLAR:
• Zamanı kısıtlı olarak görebiliriz ama o şimdiki anda bile sonsuzdur.
• Gelecek ve geçmiş, sürekli olarak şimdinin dayattığı koşullara göre değişir.
• Duyudaki bir tetiklenme, şimdiki zamanda gerçekleşse de, tahayyül olarak geçmişe tamamen bir geri dönüşle karşılanabilir. Bugün duyduğumuz bir koku bizi yıllar öncesine götürebilir.
• Kişi hiçbir şeyi olduğu gibi kafasına atmaz. Biz, kendimizi, her gördüğümüz eşyayı, insanı, kısaca varlığı zihnimizde yeniden inşa etmek üzerine kurgulanmış zihinlere sahibiz. Biz var olanı içeri atamıyoruz. Var olanı içeride bir şekilde temsil eden, indirgemeci bir görseller demeti üretiyoruz. Anıyı her çağırışımda onu gerçek bir görsel olarak zihnimde canlandırabilmem için ona editler ekliyorum veya bazı yerleri çıkarıyorum, çarpıtıyorum. Bu nedenle bir anıyı ne kadar çağırırsam, onu o kadar bozarım.
• Kişi tek bir şeyi sabitleme şansına sahiptir: Gelecek tahayyülü.
• Bir kişiyle uzun süreli bir ilişkimiz, uzun bir geçmişimiz olabilir. Bu kişiyle ilgili düşüncelerimiz, zihnimize çağırdığımız anılar genellikle iyi anılardır, kötü anılar yok sayılır. Fakat şimdiki zamanda yaşanan, sarsıcı ve kötü bir olay sonrasında geçmişte azınlıkta olan o kötü anılar üste çıkabilmekte, çoğunlukta olan iyi anılar yok sayılabilmektedir. Bu gerçekleştiğinde gelecekteki tahayyülüm bozulduğundan/değiştiğinden ve onunla çatışmak istemediğimden geçmişimi bütün kötü anıları abartarak ve iyi anıları bastırarak editlerim. Bir yanlış anlaşılma olduğunda ise bu geçmişi editleme işlemi iptal edilip, geçmişte o kişi için tekrar iyi bir tasavvur olacak şekilde düzenleme yapılır.
• Geleceğin belirsizliği, arı bir belirsizliktir. Geçmiş ise gizemlidir, yani benim bazı parçalarını bildiğim, başkalarının neler yaptığını bilmediğim ve tamamlanmış bir pozisyondadır.
• Toplumsal paradigma tarihseldir. Yani bir dönem için geçerli, bir dönem için geçersizdir.
• Dönemin paradigmasıyla uyumsuz olan insanların zihinleri de o paradigmanın içinde hareket etmeye zorlanmıştır.
• Bireylerin, kendilerinden üstün, büyük ve egemen olan "paradigma"yı değiştirebilme güçleri vardır. Bu durum genellikle şu şekilde gerçekleşir: Önce bir kısım muhalif kendisini gösterir (mevcut paradigmanın aleyhine). Daha sonra bu muhalif grubun kanıt biriktirme, ikna etme gücünü artırma ve daha çok insan biriktirme olanağı olur ve belli bir yüzdeden sonra mevcut paradigma ancak "sorgulanabilir" hâle gelir.
• Kişi ana/büyük paradigmanın altındaki alt paradigmalarla da (topluluk, cemaat, haz grupları vs.) uyumlanır, fakat bunların da dışına çıkabilir. Kişi, her an bütün olanaklarıyla bütün paradigmaları kırabilme kapasitesini/olanağını içinde taşır.
• Tarih kitaplarına bakıldığında devrimlerin azınlıklar tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu da paradigmanın cesaretli, bir mesele için ölmeyi göze alan, yani idealist (romantik de diyebiliriz) insanlar tarafından kırıldığını gösteriyor.
• Kişi, kendi zamanını da bölümlere ayırıp, kendi paradigmasını değiştirdiği an, zamanı büktüğü an, başka birisine dönüşür.
• Postmodernite, paradigma henüz yeni kurulmuş, yeterince katılaşmamış olduğu için, her türlü avangart davranışı kaldırabilmeye elverişlidir. Modernite de kurulurken daha avangart bir pozisyondaydı.
• Biz bugün, kendi geçmişimizi ele aldığımızda avangart, yani rutinin kırıldığı anları hatırlarız. Tarihi de benzer şekilde, radikal avangartlarla, yani paradigma kırıcılarla not ederiz.
• Az sayıda insan, gelecekle ilgili kararlar almaktan çekinmeyip bunu yapmakla psikolojik olarak daha büyük bir rahatlama duyduğundan, etraflarına da güven sağlayarak öne çıkmayı deneyebilir. Bunlara "kanaat önderleri" diyoruz.
• Moderniteyle postmoderniteyi ayıran şeylerden biri de şu: Eskiden kanaat önderleri entelektüeller olurdu, şimdiyse hiç kimse. Bu hiç kimselik, çok kısa bir süre içinde kendi içinde dönüşerek güven veren, ama güveni nereden aldığının bilinmediği kahramanların çatılarının altında toplanmaya doğru gitti.
• Bu dönemde güven telkin ediyorsan, kimlik olarak ona benziyorsan, onun gibi hissedebildiğini hissettirebiliyorsan, yani empati kuruyorsan ve cesursan (karar almaktan, eyleme geçmekten, belirsizliğin içine bütün gücünle atılmaktan korkmuyorsan) karar alamayan diğerleri için altına sığınılabilecek birisi oluyorsun.
NOT: Bunlar birebir ağızdan çıkan cümleler değil, yazarken okunur olması açısından söylenenleri birazcık "editlemiş" olabilirim :)
İlk tespit hatalı, planck zamanı ölçeğinde kısıtlıdır.
@@taha972 insanın duyularıyla algıladığı zamandan bahsediliyor. Yeteneklerimizdeki kısıtlılık bu şekilde hissetmemize yol açıyor. Nitekim an'ı frame olarak ele alırsak; bu frame herkes için farklı bir an'ın parçasıdır. Bu da zamanı duyularımız ölçeğinde dev bir sonsuzluk olarak düşünmemize neden oluyor. Demek istediğim aslında duyularımızın kısıtlılığından dolayı sadece tahayyül edebiliyoruz; algılayamiyoruz.
Harikasın
@@shevki google çeviriye bsktirdjn
Eline sağlık Cemali, zahmet etmişsin. Teşekkür ederiz.
Ağlamak istiyorum,ilk defa sosyal medyada reklamla bölünmeyen ve zihin sınırlarını zorlayan keyifli bir sohbet dinledim.Yalin Bey'in,ilk defa konustugu bir konu hakkında bile duraksamadan,ii bile demeden,yapmış olduğu yorumları da ayakta alkışlıyorum ✌
kapanış kısmında kafamda İlker Hoca'nın ses tonuyla şu cümle belirdi "Hocam peki biz napalım geleceğe dair hayal kurmayalım mı???" (gülüşmeler)
valla ilkersiz aynı tadı vermiyor :')))
@@OyuncuDomuzcuk ile
Sevgili izleyiciler, içerik o kadar yoğun ve düşündürücü ki ;
durdurarak notlar almanızı,
aldığınız notlar ve düşündükleriniz bağlamında geri alıp tekrar izlemenizi,
ve tekrar düşünmenizi şiddetle tavsiye ederim.
İzlerken aydınlanıyor gibi hissedebilirsiniz fakat izleyip başka bir videoya geçerseniz israf edeceğiniz bilgi çok fazla.
Bol şans. Zihninizin kıvrımlarına kuvvet!
Tabi demlenelim haklısınız
Muhteşemsiniz...aklımı açıyorum sizinle
Video boyunca zihnimde yankılanan ve konuşulanların bir kısmını özetler nitelikte olduğunu düşündüğüm dizeleri paylaşmak ve bu muazzam sohbet için teşekkür etmek istiyorum:
"Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında.
Yekpâre, geniş bir ânın
Parçalanmaz akışında."
👍
Hipnotik anlatım tanımına katılıyorum :D
Sözleri ve özleri ufuk açan sizlere teşekkür ediyorum.
Iyi ki varsın evlat. Allahım lütfusun Masallah
Bu nasıl bir açık yürekliliktir! “Bu konuyu daha önce düşünmemiştim. .... şimdi inşa edeceğim.” 👏🏻👏🏻👏🏻
Yalın beyin iq +200 diyorlardı da inanmıyordum
Simdiki halimizin tahayyulumuze etkisini ne güzel anlattınız hocam❤
Dinledikçe daha cok düşünme isteği uyandiran adam gene harika olmus 👍
Harika sohbet, Mustafa bey de sohbeti çok iyi yönetiyor. Sinan hocayla sohbetleriniz de izlemeye doyulmuyor. Yalın Bey'i de acikbeyin sayesinde tanımış oldum. Bu konuları anadilimde dinleyebilmek.. olağanüstü zamanlarda yaşıyoruz
Yalın Hocam, tarifi zor kavramları anlaşılır biçimde aktarmanızı hayranlık ve merakla dinliyorum. Ben klinik psikoloğum ve yüksek lisans tezimde zaman perspektifi üzerine çalıştım. Philip Zimbardo'nun Levinian bir bakışla ele aldığı zaman perspektifinin psikolojik iyi oluş ve psikolojik esenlikle ilişkisini araştırdım. Zaman üzerine okumalar yapmak ve yazmak benim için gerçekten ufuk açıcı ve zevkliydi. Üzerine çalıştığım Zimbardo'nun zaman perspektifi temelde sizinde sohbet boyunca ele aldığınız geçmiş, şimdi ve gelecek perspektiflerinin insan davranışını nasıl açıkladığı ve bu perspektiflerin nasıl şekillendiğini anlamaya çalışıyor. Bir envanterleri mevcut ve bu şekilde kişinin zaman perspektifi hakkında fikir sahibi oluyoruz. Otuzdan fazla ülkede bu konu üzerine yapılmış kişiler ve kültürler arası farklılıkları inceleyen yüzlerce çalışma var. Ben de Türkiye örnekleri üzerinde çalıştım. Sonuçlar gerçekten ilginçti. Bahsettiğiniz geçmiş, şimdi ve gelecek bakış açılarına göre bir perspektif almak iyilik halinin yüzde kırkını açıklıyordu. Ayrıca ben geçmişe sizin de değindiğiniz gibi olumlu ya da olumsuz bakmak, şimdiye hazcı ya da kaderci bakmak alt boyutlarını da inceledim. Yorumumu okuyup merak eden arkadaşlar olursa tezim yöktez'de mevcut. Sohbeti dinleyince heycanla öğrendiklerimi paylaşmak istedim :) Bilginizi, fikirlerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum.
Merhaba, belirtmiş olduğunuz tezinizi YÖK üzerinden görebiliyor muyuz? Biraz kolaya kaçmak gibi ama epey ilgimi çekti.
link var mı acaba?
Yöktezden nasıl arattırabilirim? Tez konu ismini net yazabilir misiniz? 🙏
TH-cam’da geçirdiğim en kaliteli süreler Yalın Alpay’ın videolarını izlediğim dakikalardan ibaret sanırım.
Sayın Bay Alpay; sizi ayıkken aydın, sarhoşken seni(!) dekadan buluyorum.
Yalın Alpay adeta büyülüyor.. ‘storytelling’ in kralı. hikayelerin arasında dolaştırıp kendi düşünüş ve hissedişlerini götürüyor.. hocam o kadar yüksekten bakıyorsunuz ki anlattıklarınızı daha iyi anlamam için anlatmadıklarınızı da dinlemem lazım :) harika bir içerik, harika bir sohbet🤍 zaman kavramıyla ilgili , J. Berger videosuyla bu videoyu şimdilik tek geçiyorum. :)
Anılarımı her hatırladığımda reels videosu izliyormuşum hissimin nedenini kavradım:) Zihinleri aydınlatan,çiçekler açtıran hocalarımıza teşekkürler.
Bahsedilen klip, REM grubunun "Imitation of life" sarkina aittir.
Ağzınıza sağlık Yalın hocam. Mustafa hocayıda bu sayede tanımış oldum!
Yalın Alpay iyi ki varsınız... 💕 ilgiyle takipteyiz!
Mustafa hocanın yalin anlatimi muhtesemdi
Ya nolur şöyle sohbet edebileceğim dostlarım olsaydı sürekli böyle konular konuşsaydık aşırı zevk alırdım ❤
Konuklarınızın sizin ne dediğinizi tam olarak kavrayamadığı durumlarda nezaketiniz hayranlık verici. Bir teli eksiltilmiş bir gitar ile aynı melodiyi sürdürmek zorunda olmanıza rağmen konuya hakimiyetiniz fevkalâde.. Konunun sadece sözcükler kullanılarak anlaşılmış sayılamayacağını , konukların tepkilerinin de bir parametre olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum..Sizi her ifade ettiğiniz konuyu kendinize de tekrar tekrar anlatır gibi sunmanızdan dolayı dikkatle dinleyebiliyorum açıkçası.. Böylece konu bize verilen bir ders olmaktan çıkıp bizim de sizinle sohbet edebildiğimiz bir diyalog haline gelebiliyor..
Zihninizin duruluğu hayranlık verici..
Selamlar
Ne büyük şans sizi dinleyebilmek.
Çok tesekkurler video için.
Her video kitap değerinde 🙏
Devamı lutfenn🙏🙏🙏 muhteşem sohbet teşekkürler 🙏💕💕
Thanks
PEKİ HOCAM, ZAMAN NEDİR?
sorusunu bekliyor insan
:( :(
.. egemen paradigmayı değiştirebilmek, işte söyleşinin can alıcı noktası.
yine beynimizin sınırlarını zorladığın için teşekkürler yalın alpay :)
Kulakları görelim.. 4ünü de ki kuyrukları sormayalım.
Ediy yapmayı bile bilmediğimi bir çokları bilir
uçuyorum hocam.
"Bükülmez niyet, gerçekliği büker."
Süperdi çünkü çok faydalandım. Kendimle ilgili daha da farkındalık kazandım. 👌👏🙏
Süpersiniz teşekkürler...
Uyumak için video arıyorsanız Yalın Alpay'ın videoları o videolardan değil
Uyuyamıyorsun! kafanı açıyor hoca hipnotize ediyor resmen.
Çok değerli çok...
Keşke milyoner olsam da sizi fonlasam sürekli sohbet etmeniz için
İyi ki varsınız !!!!
Bravo
39.00 . cu dakikadaki konusma resmen Yigit Bulut'u ve onun gibi hicbirsey bilmeyen fakat bilmis gibi yapabilen insanlarin nasil insanlari ikna ettigini anlatiyor. Harika olmus hocam yalniz soz kesme konusunda biraz daha dikkatli olunsa daha iyi olur kesinlikle
Teşekkürler yalın bey
Cansınız❤👏❤👏
Bu güzel sohbeti bizlerle paylaştığınız için teşekkürler. İnsan hafızasının anıları geri çağırırken bunları yeniden yarattığı açıktır. Sohbette değindiğiniz üzere bir anının şimdiki an içinde geri çağrıldığında bile yeniden yaratılıp çarpıtıldığı, ve bu çarpıtılmış anının belirsiz bir gelecekte yeniden çarpıtılmış şekilde geri çağrılacağı da açıktır. Bunun üzerine düşünürken aklıma meşhur Black Mirror dizisindeki bir bölüm geldi. Bu bölümde insanların beyinlerinde anılarını kaydeden bir çip vardı. Bu çip sayesinde insanlar yaşadıkları bir anıyı senesini, ayını, gününü ve saatini belirleyerek tekrar izleyebiliyorlardı. Şimdi böyle bir kurgusal dünya içerisinde yaşadığımızı varsayalım. Her anı fiziksel olarak çiplere kaydedilen bir dünyada an, tahayyül, belirsizlik ve paradigma gibi kavramlar baştan sona yeniden tanımlanır mıydı? Böyle bir dünyada geçmişin net bir şekilde karşımızda olacağı açıktır. Ancak oldukça somut bir veri halinde depolanan ve her an ulaşılabilen bu anılar insanın hala belirsizliğini koruyan geleceğini inşa etmesinde ne kadar etkili olabilir?
Hem çekim hem içerik harika :) bundan daha düşünsel tatmin veren çok az video izledim.
Peki hocam şimdi ne yapalım? :)) Emeğinize sağlık:))
Flu TV´ye yönel :)
Yalın Alpay kanal açmış tebrikler 🎊
Harika bir ikili, devamını dileriz!!
Harika bir anlatım olmuş ağzınıza sağlık, ikinizi de ilgiyle izliyorum. 🥳
Özlemişiz Walter White reis 👏🏻👏🏻👏🏻
Ahahahah. Hakikaten benziyor. :D
muhteşemsiniz hocam;
Yalin bey tam konuyu baglayacak onemli bir noktaya geldiginde, Mustafa bey tarafindan alakasiz sorularla konunun akisi defalarca kesilmis. Keske Yalin bey kesintisiz konusup bitirse, sonra diger konusmaci notlarini alip sorusunu sorsa daha verimli bir konusma olurdu. (Bknz 29:48, Yalin bey parmagini bile kaldirmis lafini kestirmemek icin)
Harikulade
çok teşekkür ederim...
fikrinize sağlık
sevgiler
Sizi kendi kanalınızda da görmek mutlu etti hocam sevgiler..
Önümüzdeki ayın 10unda bereberiz dediği yerde üzüntüden bayılmışım. Neyse ki videonun sonunda söylemiş. Teşekkürler.
işimize geldiği gibi davranma durumuna , geçmiş diyoruz:D
Yalin hoca ya tek konus yada en az Ilker bey kadar ekuri olabilen birinle konus cook rica edicemm
Beyim resmen update gördü. Harika
Yalın hocam genelde direk yeni nesil işlemci takıyor cihaza :/
Çok keyifli
Yalın Alpay'ın, karşısındaki kişi en eğitimsiz en cahil kişi bile olsa, onu hoşgörüyle dinleyip onun düşünceleriyle eleştirel bir interaksiyona girebilecekmiş gibi bir havası var; bu da bana Sokrates'i hatırlatıyor. :S (Öyleyse ben bile Yalın Alpay'la konuşabilirim :O (Umarım Olur))
Sinan Canan ile de bir bölüm bekleriz :) tadından yenmez
Mustafa Canan size hayranım 🤗
Yalın beyi ilk defa dinliyorum ve teşekkür ederim farklı bir bakış açısı kazandırdığı için.
Öyle farklı ve öyle muhteşem insanlarsınız ki
İyi ki varsınız ve iyi ki bu Dünyadasınız
Ve ben sizleri dinleyecek kadar çok şanslıyım 🦸🏻♀️
Ya yine güzel de bi sıkıntı var videoda tam anlamadığım. Çok akmıyor. Konudan olabilir, konuktan da olabilir. Önceki videodaki arkadaşlar daha iyiydi. Naçizane yorumumdur.
harikaydı!
Drinking game : 1 shot whenever you hear "tahayyül"
sizi ve arkadaşlarınızı seviyorum dostlar.... ☺
yalın alpayı saatlerce ağzım açık dinleyebilirim :)
Tekrar tekrar izledim anlamak için... Yalın Alpay'ın bir cevabı ile her şey anlam kazandı... Mustafa Can, Yalın Alpay sorularıyla yönlendiriyor ve kurcalıyor... Bir nevi bilgiyi doğurtuyor ... Sanırım bu tür yeni yaklaşım ve yöntemleri kavramaya hazır değiliz...🤷♀️ Buna karar verdim... Mustafa hocayla ilgili kafamda bir algı vardı, onun da bilgi üretmesini ve bir nevi düello ya da beyin fırtınası beklentisiyle izlemişim... Bu nedenle önyargıyla yaklaştım... Şimdi ise Mustafa Can'ın doğurttuğu ve sorguladığı bilgi üretimini izliyorum... 🧘♀️ Zamanı büktüm... 😉
Podcast formatında da yayınlansa müthiş olur
Yapıcı bir eleştiri: Yalın Alpay konuşurken, dinleyen kişinin bir cevabının olmadığı durumda sürekli "hı hı" dememesi daha iyi olur. Ben bu kanaatteyim. Sevgiler.
Son zaman bükücü :)
Lâ Zaman.
Bir sonraki program icin konu önerim var: Övgü/iltifat. Bence cok ilgi cekici olabilir. Sevgiler.
sinan canan ile de çok güzel olur sohbetiniz diye tahmin ediyorum
Sinan Canan'ın fikirleri ister istemez din tornasından geçiyor. Filtreleniyor ve/veya üzerine yük biniyor. Bize ikinci bir iş çıkıyor. Eklediklerini çıkarıp, çıkardıklarını eklemek gibi.
Sinan Canan konuşmayı seviyor. İkisi bir olursa ya program çok uzar yada bir taraf az konuşmak zorunda kalır.
@Muhammed Gülcan Evet, öyle zaten. Konu sayısal olmadığı için büsbütün öyle. Referans noktaları önemli.
"Konuyu şimdi de Esperanto dili ve edebiyatı yönünden inceleyelim." diyen birini dinlemezsin sen de. Onun gibi.
Herkes kendi çöplüğünde öter
@@yusufsevim26 xd mükemmel yorum..
Harika
70bin izleme var, etrafımda bu konuları tartışıp sohbet edebileceğim 1 kişi yok çok ilginç.
😒
Video başlamadan bile video nun uzunluğu baya mutlu etti :)
Çünkü varolan da direk içeriye atılabilmesi için olduğu gibi olmalı ama sonsuz farklı tezahürde çarpıtılmış bir algı
Adamın zihnine üşüşen düşünceleri neredeyse somut olarak görüyorum. Öylesine seri boşaltıyor. Ama dil hiçbir zaman zihnin hızına yetişemediği için fikirlerinin bütünselliğine erişemiyor, savrulup duruyoruz😄 İlginç olsansa yine de bundan keyif alıyor olmamız. İçimde şöyle adamın kafasını yarıp içerdeki tüm malumatı alıp enine boyuna inceleme isteği oluştu. Yalın'ı dinlerken bi türlü tatmin olamıyorum. Program bitti bi sürü bilgi bak adamın içinde kaldı. Dur bi başka videosunu izleyeyim..😄👏
Sadece kendisinin olduğu videoları izlemenizi öneririm. Öyle güzel bağlantılar kuruyor ki, ben hiç böyle bakmamıştım diyorsunuz ve ağzınız açık kalıyor.
Bir konuyu sıfırdan başlayıp, ince ince oyalar gibi o temelin üstüne çıkışına hayranım. İyi ki varsınız Yalın Bey 😊
Şimdiki zamanın geleceğe yaklaşması ve zamanın iç içeliği mükemmel saptama... Mustafa Hocam... Geçmişe yaslanmak teoremi biraz zayıf bir argüman olarak kaldı bence... 🤔
Çünkü Mustafa hocamın tanımladığı kişilerden biriyim... Çocukluğumda neolitik diyebileceğimiz köy yaşantısına tanıklık etmiş şimdi ise TH-cam kullanan uzay çağına uyumlanmaya çalışan biri olarak hocamın şimdi ile geleceğin yakınlığı tam ifade ediyor. Süslü cümlelerden azade...
19.10 "Merkezine şimdiki zamanı alıp şimdiki zamanın üzerindeki taşıdığımız duygusuyla olan çözümlemede aslında gelecek ve geçmiş atamalarını yapıyor olduğunu biliyor olmak hem güç barındırıyor -tekrar bir kimlik inşası içerisinde güç barındırıyor. Ya da duygusal olarak kendini dinginleştirnek için de güç barındırıyor- çünkü nasıl hatırlamak istiyorsan öyle bir geçmişe sahip olduğunu fark ediyorsun aslında."
Çalişıyordum canli izleyemedim şu an izliyorum.Keşke hergun izleme şansimiz olsa...
Şahane bir işbirliği olmuş 👏👏
Program Notları-Zaman
*Ben şimdinin içerisinde sadece tahayyyül olarak varım eylem olarak içerisine giremiyorum.
*Geçmiş geçti artık erişilemez./Tecrübe bilgi oldu vb.
*Gelecek bir olanaklar manzumesi-Burda sadece ben değil başkalarının da önemi var/Oyun Teorisi
*Zaman şimdiki zamanda bile sonsuzdur.
*Kavramsal olarak sonsuzdur fakat algılama ya da görüntü olarak kısıtlıdır.
*Geçmiş de gelecek de tahayyülde belirirken şimdiki zamanda oluşur.
*Gelecek ve geçmiş sürekli şimdinin dayattığı koşullara göre değişir.
*Kişi belleğinde en çok hangi anıları çağırıyorsa en çok o anılar bozulur.
*Zamanın şimdiki zamandan başka hiçbir yerine değemeyen ve ona da ayağına basar basmaz ayağı kayan kişi bir benlik olarak bütünlüğe hiçbir zaman erişmez erişemez.Benlik sürekli olarak dışarıyla ve kendi içiyle temas halindedir.
*Kişi gelecek tahayyülü dışında hiçbir şeyi aklında sabitleyemez.Zorunlu olarak
*Gelecek tahayyülü en isabetsiz tahayyül olduğundan kontrol etmesi en kolay tahayyüldür.
*Gelecek algısı şimdiyi ve geçmişi etkiliyor ancak geleceği etkileyemiyor.
*İnsan her şeyi kendisi yapmaz,dıştan ona gelen etkiler her şeyi dönüştürür./Toplumsal Paradigma-Son derece tarihseldir.
*Kişisel olarak da toplumsal olarak da bazı zamanlar bütün olayları belli algoritmayla açıklığa kavuşturulacağı düşünülür.-Belirsizler bu algoritme ile bilinir kılınılmıştır
bkz.
Pre Modernite:Tanrı İnancı/Lizbon depremi ile son
Modernite:Bilim/2 atom bombası ve gaz odaları ile son
PostModernite:Çıpasızlık-Hiçbir şeyi açıklayamadığımızla barışma/Bu zamanın şimdiki zaman lehine galibiyetinin ilan edilmesi anlamına gelir.
*Postmodernite,madem hayatı açıklayacak donanımımız yok o zaman şimdiki zamanın tadını çıkaralım./Hazcı yeni dönem
*İnsan sınırsız bir uyum sağlama kapasitesine sahip sadece paradigmasını uyumlulaştırana kadar.
*Bazı durumlarda bireylerin bu egemen olan paradigmayı değiştirme şansları olabiliyor.
*Kişi her an bütün olanaklarıyla bütün paradigmayı kırabilme olanağını içinde taşır.
*Modernitenin bütün düşü:Var olmayan paradigmayı zihnimde üretirim bunu kağıt üstünde kusursuzlaştırırım ve bu modeli herkesi uymaya zorlayacak şekilde dayatırım.
*Postmodernite haza odaklı bir paradigma olduğu için elastikiyetini diğerlerine oranla daha fazla korur.
*Kişiler paradigmayı kırdıkları anda paradigmayı kırdıklarını başkalarına haber etme yükümlülüğü ile sorumludur.
*Tarih çoğu zaman paradigma kırıcılarını yazar.
*Kendi geçmiş ve geleceğini tahayyül edemiyorsan başkalarınınkinin altına girersin.İşte buna kitle diyoruz.
*Bu belirsizliklerle mücadele etmek herkese uygun bir şey değil bunu göze alıp başaranlara da zaten kanaat önderleri diyoruz.
*Modernite ile Postmoderniteyi ayıran temel şey kanaat önderlerinin eskiden entellektüeller olmasıydı şu an hiç kimse-Güven veren ancak güveni nerden aldığı bilinmeyen- olması.
*Sadece sahneye çıkmaya cesaret ettiği için izlenen insanlar
*Günümüz paradigmasında empati kuranların liderler,icracıların ise empati kurmayanlar olduğunu görüyoruz.
*Kişi gelecek ataması yapıyor ise bir şeyden kaçıyor demektir.
👌
Sinan Cananı da bekleriz hatta sizid e önce can sonra canan dada konuk olarak görmek isteriz .d
scientific realism veya causality üzerine bir konuşma isteriz!
Arkadaşlık örneğine şöyle bir şey eklemek isterim. Örnek'te Yalın Bey'in Mustafa Bey'le ilişkisinin durumu geçmişteki anılarının da değişmesine etki ediyor. Fakat aynı zamanda gelecekle ilgili planlarına da etki ediyor. Mesela Mustafa Can'la birlikte yaptıkları planları varsa artık onları yapma planı bulunmuyor, arkadaşlık, ortaklık planlarının hepsi değişmiş oluyor. Bu durumda gelecek tahayyülü de Yalın Bey'in belirttiği kadar sabitlenebilir olmuyor buna göre.
16:46 da durdurup yazıyorum. Aklıma günlük tutanlar geldi, bu kişilerin sık sık günlüklerini okuduklarını düşünelim o zaman kaygan dediğimiz zemin biraz kuruyor sanki 🧐 sadece bir anısını kağıda dökerek detaylı bir şekilde anlatmış ve bu kağıdı yıllar sonra bulup okuyan bir insan ise tam da söylendiği gibi kendilerini anlayamazlar o hissin içine giremezler hatta o anıyı farklı hatırladıklarını düşünür halde buluverirler kendilerini 💭
R.E.M imitation of life, klibi Yalın hocanın anlatımından sonra tekrar izledim. Muazzam bir ufuk açtınız hocam. Lakin kadının bardaktaki içkiyi yüzüne boca ettiği kişi bir erkek değil yine bir kadınmış. Ama sahne anlatmak istediğiniz noktayı yine de çok güzel ifade ediyor.
@Ubermensch çok doğru
teşekkürler
Ooo kral video atmışş
Vasıfta bulunmak, tahayyül atamak, vay be!...
çok iyi
Doğuduğun günden öldüğün güne kadar geçen süre = AN demektir... ZAMAN ise bütün hepimizin yaşamının toplamıdır. EREN ERSOY
ilker canikligil de gelecek mi yanlış okumalara ?
Peki hocam yanlış okumaları yanlış okursak doğru okumuş sayılır mıyız, ya da diğer bi deyişle neleri yanlış okumalıyız :)
Zaman çok zor ve yorucu bir konu. Yalın hocamı dinlerken ilk defa yoruldum, sanırım eksiklerim çok fazla. Onları giderip tekrar izlicem bu videoyu