Zarê ( Kürtlere dair çekilmiş ilk film ) Kırmanciki ( Zazaca Altyazılı )
ฝัง
- เผยแพร่เมื่อ 18 ม.ค. 2014
- Müzik : Süleymaniye Senfoni Orkestrası
Kırmanciki çeviri : Caner Canerik
ZARÊ 1926 yılında çekilen Zerê ve 1933 yılında çekilen Yezidi Kürtler adlı filmlerde kadın, namus, tutucu ve gerici güçler gibi konular işlenmiş, 1948 ve 1959 yıllarında çekilen Sovyet Ermenistanı Kürtleri ve Ermenistan Kürtleri adlı filmlerde daha ziyade sosyalizmin kazanımları ve Kürt-Ermeni dostluğu ön plana çıkartılmıştır. 1926-1959 yılları arasında Ermenistan'da çekilen ve Kürtlerin yaşamını sergileyen bu dört film, Kürtleri konu edinen ilk filmler olarak kabul ediliyor Kürtleri, özellikle Kürt kadınlarını ve yaşamlarını ekranlara getiren ve ilk Kürt filmi olarak kabul edilen Zerê filmi 1926 yılında çekildi. (1) Film, Ermenistan Sineması'nın kurucusu kabul edilen Hamo Beknazaryan (1892-1965) tarafından çekilmiştir. Ermenistan'daki Kürt köylerinde çekimi yapılan filmin senaryosunu, Ermeni harfleri temelinde ilk Kürt alfabesini hazırlayan Hakob Gazaryan kaleme aldı. Kürtler arasında çok sevildiği için Lazo veya Apo diye adlandırılan yazarın Zerê'nin Kaderi adlı öyküsü filmin senaryosuna temel oluşturdu. Birçok ünlü Ermeni oyuncunun rol aldığı filmde; Zerê ve çoban Seydo arasında başlayan bir aşk ilişkisi ve bundan rahatsız olan köyün ağası Temur Bey etrafında gelişen olaylar anlatılır. Bundan yaklaşık olarak 80 yıl önce çekimi yapılan bu film, Kürtleri konu edinen ilk film olarak tarihe geçti. Hamo Beknazaryan 1968 yılında yayımlanan anılarında filmi çekmeye başlamadan önce Kürt kültürünü ve yaşam biçimini incelemek zorunda kaldığını belirtir. (2) Beknazaryan ayrıca çekimlerde Kürtlerden sıcak bir ilgi ve büyük bir katkı gördüklerini belirtir.(3) Beknazaryan, Kürtlerin kapılarını sonuna kadar film ekibine açtığını söyleyerek, şunları kaydeder: "Kürtler çok misafirperver insanlar. Biz Elegez dağlarında ilk gittiğimiz sıralarda bize çok kıymet verdiler: Onlar misafirler için Allah'ın misafiri derlerdi. Ve onları öyle kabul etmeliyiz ki Allah'ın da gönlünü alalım derlerdi..." (4) Zerê adlı film, Elegez dağı eteklerindeki Kürt köylerinde çekilmiştir. Film, Zerê adlı bir Kürt kızının yaşam ve sevdasını anlatır: "İki sevdalı yürek, subaşında karşılaşırlar. Temur bey aralarına fesatlık koymak ister. Çoban Seydo'ya dadanır. Zerê'den vazgeçmesi için çoban Seydo'ya baskı yapar. Seydo kızar Temur Bey tabancasını çeker. Zerê korkusuzca gelir ortalarında durur. Temur beyin akrabaları Zerê'yê kaçırır ve düğün yaparlar. Temûr bey misafirlerin önünde Zerê'yî rezil rüsva eder ve hoş olmayan sözler sarf eder. Artık Zerê namussuzdur. Kürtlerin eski adetlerine göre Zerê'nin yüzüne is sürerler. Daha sonra eşeğin sırtına bindirip köyün içinde gezdirirler. Köylüler 'namussuz' gelinin yüzüne tükürür onu lanetler, beddualar ederler. Seydo'yu da alırlar. Seydo'nun arkadaşları bir araya gelir onu kaçırırlar. Ancak küçük kardeşi Xıdır, Têmûr beyi öldürür Zerê'yî elinden kurtarır." (5) Elegez dağlarındaki köylüler ve Saribulax köylüleri filmde rol alırlar. Köylüler öyle içten katılırlar ki çoğu zaman film çekiminde olduklarını unuturlar. (6) Çekimler sırasında ilginç olaylar gerçekleşir. Eski köy adetlerine göre, bir kadın 'namussuzluk' yaparsa, onu bir eşeğin sırtına bindirir, sokak sokak dolaştırır köylüler arasında rezil ederlerdi. Senaryo gereği de Zerê'yi canlandıran oyuncu Mareto Tadevosian'ı eşeğe bindirdikleri zaman, Kürt köyünde sokak sokak gezdirirler, birkaç Kürt kadını, Zerê'yi canlandıran kadın oyuncuya gerçekten de saldırırlar. Artık onun 'kötü' bir kadın olduğunu düşünürler. Onlara göre Zerê 'namussuz' bir kadındır. Yönetmen ve çekim ekibi kadın oyuncuyu ellerinden zor kurtarır ve köylü kadınları bunun bir film olduğuna inandırmaya çalışırlar. Bu kadının bir artist olduğunu ve namussuz olmadığı konusunda ikna ederler. Zerê sessiz bir filmdi. Ancak daha sonra Ermeni kompozitör Alexsandir Spendiarov ilgisini Kürt kültürü üzerinde yoğunlaştırır ve filmi 1970 yılında sesli filme dönüştürür. (7) Cesîmê Celîl ve kızı Cemîla Celîl gibi birkaç Kürt, filmin yenilenmesinde, danışman ve yardımcılık gibi işlerde görev alırlar. Bu filmin afişleri Erivan sokaklarını renklendirir. Film aynı zamanda birçok değişik muhitte gösterilir ve büyük ilgi görür. (8) Bu arada filmin öykü yazarı Hakop Gazaryan (1868-1926) daha önceleri 1921 yılındaŞems adlı Kürt alfabesini, Ermeni alfabesinden çevirip yayınlayan kişidir.