AYM Başkanı Kadir Özkaya: Bireysel başvurunun işlevselliğini kaybetmeden korunması gerekli

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 16 ก.ย. 2024
  • Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Kadir Özkaya, yasama, yürütme ve yargı organları arasında farklı görüşlerin benimsenmesinin doğal olduğunu belirterek, "Anayasal organlar arasında işbirliği, düzen ve uyumun sağlanabilmesi için Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında, aralarında daima iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç vardır." dedi.
    #aym #anayasamahkemesi #kadirözkaya #metinkıratlı #receptayyiperdoğan #adalet #keşfet
    T24 TH-cam kanalına abone olmak için tıklayın: bit.ly/3sQke2C
    Diğer Videolar İçin Tıklayın: t24.com.tr/video
    Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın: / @t24
    T24 ► www.t24.com.tr/
    Instagram ► / t24comtr
    Facebook ► / t24comtr
    Twitter ► / t24comtr

ความคิดเห็น • 2

  • @akay1179
    @akay1179 5 วันที่ผ่านมา +1

    Hz. Zeyneb (s.a.), babası Ali (a.s.)'dan miras olarak aldığı cesaret ve yiğitlikle Yezid'e hitaben şöyle konuştu:
    "Allah ve Resûlü doğru buyurmuşlardır: 'Zulmetmekte olanlar nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.' (Şuara 227).
    Yezid, yeri göğü bize daraltarak, esirler gibi şehir-şehir bizi dolaştırarak bizi rezil ve kendini aziz kıldığını mı sanıyorsun? Böyle yapmakla kıymetinin arttığını mı sanıyorsun ki, bu şekilde gururla kıvranıyor ve kibir satıyorsun. Gücünün yerinde ve saltanatının muazzam olduğunu görüp derine sığmıyorsun. Bilmiyorsun ki sana verilen bu fırsat, içini olduğu gibi açığa vurman içindir. Allah'ın şu buyruğunu unutmuş musun: 'Kâfirler kendilerine verdiğimiz bu mühletin kendileri için yararlı ve faydalı olduğunu sanıyorlar. Oysa biz onlara mühlet veriyoruz ki, günah yüklerini daha da ağırlaştırsınlar. İşte o zaman alçaklık ve rüsvaylık kaynağı olan azaba ulaşırlar.' (Al-i İmran: 178).
    Ey tulekanın oğlu! Senin kadınların, kızların, cariyelerin izzet perdesi arkasında otururken, Peygamberin kızlarını esir etmen ve onların saygınlık perdesini yıkman, seslerini boğazlarına tıkaman ve yabancı erkeklerin onları develerin sırtında şehirden şehre dolaştırmaları adalet midir? Ne kimse onlara sığınma veriyor, ne kimse onları koruyor ne de erkeklerinden bir koruyucu onlara eşlik ediyor. Halk şuradan-buradan onları seyretmek için toplanıyor.
    Ancak göğsü bize karşı öfke ve kinle dolan birisinden bundan başka ne beklenebilir? 'Keşke Bedir'de öldürülen atalarım burada olsaydı' diyorsun ve bunu söylerken de çubukla Peygamberin oğlunun dişlerine vuruyorsun. Büyük bir günah işlediğin, kötü bir davranışta bulunduğun hiç mi aklına gelmiyor? Neden yapmayasın? Sen Peygamber evlatlarının ve Abdülmuttalib ailesinin (yeryüzünün yıldızlarıydılar) kanını dökmekle iki ailenin düşmanlığını yeniledin. Sevinme, çünkü pek yakında Allah'ın huzuruna çıkacaksın ve o zaman arzu edeceksin ve diyeceksin ki, 'Keşke kör olsaydım, dilsiz olsaydım da bu günü görmeseydim. Keşke dedelerim bu mecliste hazır olsaydı da sevinçten derilerine sığmazlardı demeseydim.'
    Allah'ım bizim hakkımızı (bu zalimlerden) bize zulmedenlerden öcümüzü sen al!"