Zülkarneyn Oğuz Kağandır. Fakat orhun yazıtları ona ait değil. Orhun yazıtları çok yeni. Kanalımın hakkında kısmında bunla ilgili kitap bölümleri var, oradan okuyabilirsiniz.
Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hz. Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hz. Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır
YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.” Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır. Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir. Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir. Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hz. Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir. Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır. Sedde Ne Olmuştur Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir. Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir
kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Pers kralı kiros Zerdüşt idi . Zülkarneyn as ne alaka iskitlerle aynı dönemde yaşamadı ki o ve Tomris katun kirosu bitirdi . Zülkarneyn as çok farklıdır.
Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı
@@fatihozkan06 Alp er Tunga Oğuz Kağandan çok daha yeni zamanda. Alper Tunga nın dedesi Tur han. daha ondan da öncelerde 4000 sene önce Oğuz Kağan yaşadı.
@@fatihozkan06 Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır? Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir. Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır. Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur. İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca, Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.” Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir
@@fatihozkan06 YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.” Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır. Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir. Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir. Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hz. Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir. Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır. Sedde Ne Olmuştur Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir. Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
Çeşitli peygamberler olarak kabul edilenler arasında Abdullah ibn Amr ibn el-As, el-Dahhak ibn Müzahim, el-Hasan el-Basri, el-Buhari ve İbn Hacer el-'Askalani (r.a.) bulunmaktadır. ayette. Cesarete dayanarak: "Ey Zülkarneyn..." dedik. Ebu Hayyan bin kere şöyle diyor: "[Kuluna] söyledik" sözünün açık manası, Allah'ın ona bir melek aracılığıyla vahyettiğidir; Ayrıca kendisinin ve annesinin bir meleğin yardımı olmadan sohbet ettiği de söyleniyor. Ne olursa olsun o bir peygamber olacaktır."
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır? Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir. Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır. Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur. İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca, Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.” Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim: Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti. Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir. İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır. Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı. Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi: Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir. Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır. Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur. O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir. Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir. "Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir". Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir. Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır. --------------------------------- bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152). ------------- Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56. Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır. ------------- İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır. ------------- İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
Bazı bulguların doğru; bazı bulguların yanlış! Bazı çıkarımlar(ınız) yanlış; ana mesele zülkarneyn'dir... zülkarneyn oğuz kağan değildir!... Sümerler/babil sürgünü/buhtunnassar-Nebukadnazzar/ babil talmudu/ ve sair ipuçlarından anladığım ve çıkarımlarım sonucu oğuzkağan ve hz. İbrahim aynı devirlerde yaşamadı ve oğuz kağan zülkarneyn değildir...
Ortak bir soru mu? Bu şahsın zamanı İbrahim Peygamber (a.s.) zamanındaydı ve onlardan İmam Buhari (r.a.) şöyle diyor: "Suriye'deki hikayeyi hatırlayan Zülkarneyn'in askerlerinden biri, İbrahim'in (a.s.) oradaki kuyuyu yok ettiğini hatırlıyor. Zülkarneyn İbrahim (a.s.), Peygamber Efendimiz'den dua etmesini istedi ve o da şöyle dedi: "Sen kuyuyu harap edersen ben nasıl dua edeyim?" Zulkarneyn, "Bunu ben sipariş etmedim, bilmeden kırdılar" dedi. Bahsettiği olayda hakim olan ilk kişinin kendisi olduğunu hatırlıyor. Şeyh İbn-i Useymin (Allah ona rahmet etsin) şunları söyledi: "O, adil bir hükümdardı ve Allah'ın sevgilisi İbrahim'in (Allah'ın selamı üzerine olsun) zamanında yaşadı. Onunla (Allah'ın) evinde dolaştığını söylüyorlar, Allah bunu iyi biliyor! Bkz. İbn Uthaymeen'in Fetawa Noorun ala ad-darb (4/60).
Boş boş konuşan biri işte. Başka bir şey değil. Allah birine azap etme yetkisi verdiği anda kimse onu dize getirmez.. Konuşurken bunu dahi idrak edemiyor
@@sultan-lz3kf Evet , haklısın . Yine de Zülkarneyn a.s. ile ilgili bir bilinmezlik var . Kim olduğu , hangi dönemde yaşadığı , hangi bölgelere seferler yaptığı aydınlatamamıştır . Kral Kyros'un salih bir kul olup olmadığını bilmiyoruz ve hangi inanca sahip olduğu hakkında bir bilgi yok .
@@Turkaslan-zs4xr salih biri olup olmadığını nasıl da bilmiyorsun? Ada dünya tarihinde ilk insan haklarını yazan kişi, internete yaz çıkar. Babili fethettikten sonra Köle olan Yahudileri azat eyleyip yazdırmıştır. Bugün hala İngiltere'de bir müzede sergileniyor. Tek tanrılı olmadığını nasıl bilmiyorsun? Adam kendisi Zertüşt Peygamberin dinine inanıyor. Tabi evde oturup gündüzleri Twitter ve TikTok'tan başka bir şeyle akşamları da Türk dizilerinden başka bir şeyle uğraşmazsan bir seyi bilemeyeceksin. Ayda yılda da böyle bir programa denk gelsen karşındaki adam uzman olsa da sen ona inanmayacaksın.
Türk mitolojisinde ise Oğuzhanın boynuzları olduğu ve Oğuzhanın türklerin babası olduğu söyleniyor birçok kişi ise Zülkarneyn peygamber olduğunu söylüyor
kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır? Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir. Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır. Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur. İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca, Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.” Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim: Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti. Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir. İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır. Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı. Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi: Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir. Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır. Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur. O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir. Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir. "Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir". Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir. Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır. --------------------------------- bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152). ------------- Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56. Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır. ------------- İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır. ------------- İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
"Türk halkı Ebu Cehil'in gerçek adı Hişam da dahil bütün Arap isimlerini çocuklarına verdiler ama biz İslam'a en çok hizmet etmiş Sultan Alparslan'ın ismini bin senedir bir Arap çocuğuna verdiremedik." Prof. Dr. Zeki Velidi Togan
Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı.
Zülkarneyn Mehdi-Mesih anlatımıdır. Koreş'e de Tevrat'ta Mesih denir. Hz Mehdi de "Mesih" olarak geçer. Yani Kehf Suresi bu sırlı anlatım ile Hz Mehdi'nin Koreş gibi İsrail'i kurtaracağını ve dünyadaki anarşiyi durduracağını haber verir.
Madem onlar insandı koca bir sedde ne gerek vardı Persler in tarihi ile anlattığın tarih uyuşuyor mu bence olayları çok yumuşatıp sıradan bir olay savaş gibi anlatiyor Persler bı sürü kavim ile savaşmıştır savaştığı her kavim de yecuc mecuc mu olabilir sizin tabirinize gore
Öncelikle tarihçi gözüyle bakarsak, Zülkarneyn'in Kiroş olduğunu sadece yaptığı seferlerin büyüklüğünden anlarız demek çok dar bir bakış açısı. İlk İslam döneminde Zülkarneyn'den "İskender-i Zülkarneyn" diye bahsedilmesini umursamazsak bile, Süryani ve Ermeni Hristiyanlarının İslam'dan önceki dönemde yazdığı İskender'in hayatını anlattıkları çevirilerde hikayenin orijinini görebiliyoruz. Hikayeye göre Anadolu'da yaşayan halk, Kafkaslardan gelen vahşi Gog ve Magog kabileleri (çevirilerde Hunlar olarak geçer) köyleri şehirleri yağmaladıkları için İskender'den yardım isterler. İskender de Mısır seferinden getirdiği 7000 işçi ile Kafkas dağlarına, bugünkü Dağıstan'da İskender geçiti olarak geçen yerde, bu Gog ve Magog'u (Yecüc ve Mecüc'ü) demirden yaptığı bir duvarla hapseder. Zülkarneyn'in Arapça "çift boynuzlu" demek olmasını ve İskender'in de kendi tanrısallığını simgelemesi üzerine çift boynuzlu miğfer giymesini ve kendisisin çift boynuzlu paralarının basılması ek kanıt olarak verilebilir. Kısaca Zülkarneyn kıssası hocamızın zannettiği gibi Yahudilerden çok ilk dönem Hristiyan milletlerin İskender çevirileriyle alakalıdır. Hocamız ne kadar Zülkarneyn'in Kiroş olduğundan %95 eminse (ki Yahudileri kurtarması dışında elle tutulur hiçbir bilgi vermemesine rağmen), bu konuda araştırma yapan tarihçiler de Zülkarneyn'in %99 İskender olduğunu söyler.
Zülkarneyn pers krali büyük kirostur. Kuran da zülkarneynin battiya gittigi yaziyor. Büyük kirosta batiya gidiyor lidya krallagini feth ediyor. Zülkarneyn dogu ya gitti diyor ayni sekilde büyük kirosta doguya sefer yapiyor asya da ahamenis imparatorlugun asya daki en uc noktasina gidiyor. Kuranin günesin dogdugu yere ulasinca onu öyle bir kavim üzerine dogar buldu onlar icin günese karsi bir örtü yapmamistik dedigi yer orta asya bozkirlari ve cölleridir. Büyük kiros dünyanin en eski tek tanrili dini olan zerdüstlük dinine mensuptu. Büyük kiros yahudileri babilden kurtarmistir o yüzden tevrata kendisinden övgüyle bahsedilir
Süryani ermeni kitaplarin da gecen büyük iskender kisasi kurandan alinmistir. Kurandan sonra yazilmistir. Ayrica hun türkleri iskender zamaninda kafkasya da yasamiyordu. iskender asla batiya sefer yapmadi. iskender pagan inanca mensuptu. Misir seferin de kendisini tanrinin oglu ilan etmistir. Süryani ermeni kitabi kurandan sonra yazilmistir büyük ihtimale kuran dan etkilenip yazilmistir
Zerdüşt lük semavi dinler içinde yeralmaz. Tanrısı insani suretli putlardan türemiş tir. Ona bakarsak Türk lerin gök tengri inancı daha temiz kabul görür.
insanlık tarihi çok eski vermiş oldukları tarih eski değil 2500 yılık bir tarih Zülkarneyn bu katar baside indirilemez bunun bilgisi peygaberimize bile verilmemiş şefaf olmak gerekir bilmiyoruz demek zor değil
Ayrıca İbn Kesir: "İmam El Buhari (r.a), Peygamberler Kitabı'ndaki eserlerden böyle bir kıssadan bahseder!" Zülkarneyn (a.s) tevhit bayrağını doğudan batıya yükseltmiş, Zülkarneyn (a.s) bir Peygamber, büyük bir evliya (veli) idi. Kuran'da onun peygamberlik göreviyle Batı'ya ve Doğu'ya seyahat ettiği belirtilmektedir. Zülkarneyn aleyhisselam, asıl adı İskender olan Nuh aleyhisselamın oğlu Yafis soyundandır.Zülkarneyn aleyhisselam, ordunun komutanlığını annesinin oğluna vermiştir. kuzen Kyzyr. Birlikte kâfirlerle savaştılar, tevhiti yaydılar, onları İslam'a davet ettiler. Zülkarneyn (Allah'ın selâmı onun üzerine olsun), insanları kötü kabilelerin (Yecuc ve Mecüc) saldırılarından korumak için bakır bir çit inşa etmesiyle de tanınır.
İskender türenin zülkarneyn isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim, (merak edenlere) Bu kadar sıradan bir tefsirle zülkarneyni bulmaya çalışmak ilkokul ödevi kadar yüzeysel olmuş malesef.
@@zulkarneynOguz tskr ederim zaten sonradan Ruyama girdi Oğuz Kaan Zülkarneyn ve Oguz akanjn Kızı KANTURA DA HZ IBRAHIMLE EVLENIYOR VE PEYGAMBERIMIZN SOYU ONA DAYANJYORMUŞ 🤲🌙
@@hilalkantekin88 Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır? Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir. Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır. Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur. İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca, Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.” Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim: Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti. Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir. İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır. Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı. Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi: Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir. Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır. Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur. O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir. Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir. "Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir". Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir. Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır. --------------------------------- bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152). ------------- Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56. Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır. ------------- İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır. ------------- İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
benim anlamadığım demir kütleleri eritip dağ kapanıncaya kadar örerken yecüc mecüc kavmi ne yapıyormuş o arada hiç engel olmaya çalışmamışlarmı sonuçda bar bar toplumlar onlar bana garip geliyor biraz
Zulkarneyn orduları ile gezinteye çıkmış,seti yapincaya kadar bir ordu nöbet tutmuşlar yecuc ve mecuc demekki onları yenemeyecegiz diye aciz kalıp bir şey yapamamislar
Ancak bu kadar saçmalanabilir..Peygamberimizin dahi Nebi midir yada başka birşey midir ben bilmiyorum. Dediği Zülkarneyn i siz nasıl çözdünüz acaba ...
Bir de bize yecüc mecüc demeleri yok mu😅😅😅😂😂😂 Bizler kiros u kadın ve erkekli kavmimizle,ordu bile denemez ama perişan ettik,hocam araştirmalarinizi derinleştirin lutfen😊😅
Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hz. Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hz. Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır? Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir. Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır. Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur. İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca, Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.” Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim: Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti. Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir. İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır. Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı. Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi: Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir. Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır. Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur. O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir. Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir. "Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir". Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir. Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır. --------------------------------- bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152). ------------- Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56. Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır. ------------- İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır. ------------- İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
sizin de Zülkarneyn' in %90 Kyros olduğunu söylemeniz de çok fantastik bir ifade. Bu teologist zatın ve yanındaki yancısının Zülkarneyn' in kelime anlamını bildiğinden bile şüpheliyim..
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır? Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir. Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır. Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur. İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca, Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.” Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim: Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti. Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir. İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır. Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı. Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi: Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir. Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır. Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur. O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir. Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir. "Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir". Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir. Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır. --------------------------------- bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152). ------------- Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56. Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır. ------------- İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır. ------------- İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
@@Cls818 kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Ne tevratı reis tevrat bittj SON KİTAP KURANDIR KONUSMAL ICIN KONUSMUS KENDISI YAZMIS KENDISI INANMIS BUNLARI DİNLEMEYİN ARKADAŞLAR. IMANINIZDAN OLMAYINN
Bence kuran in yazimi anlami, harekeleri , harfleri , tekrar uzmanlar tarafindan degerlendirilmeli, ben Hakki Yilmaz hoca gibi dusunuyorum, aksi halde bir tomar sacmalik cikiyor ortaya,
kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Iki boynuz dünya hukumdari.Dünya haritaya bakilirsa guneykuzey Amerika bir kita ikinci boynuz ise afrikaavrupaasya iri buyuk Bir kıta.Tahtida Antarktika kıtası.Mu kıtasi antarktikadir Atlantis ise kuzey kitasi Arktikdir.Her yerde piramttler bulunması bundandir.Antarktikada bulunursa sasmam.
Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır? Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir. Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır. Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur. İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca, Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.” Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim: Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti. Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir. İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır. Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı. Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi: Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir. Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır. Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur. O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir. Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir. "Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir". Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir. Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır. --------------------------------- bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152). ------------- Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56. Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır. ------------- İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır. ------------- İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
@@aliturk835 asil büyük Kiros tutmuyor. Kendisi asla Afrika kitasinin bati kiyilarina ulasamamistir. Birak Dogu Asyayi Orta Asyaya girememistir. Üstüne putperesti. Zülkarneyn sahsi Yemenin Islam öncesi mitolojisinden taninan bir kisiydi. Hakkinda bir cok türlü Arapca eserler var. Bizden 4000-5000 sene önce yasamis.
@@aliturk835 Büyük Kiros Babilin cesitli putlarina tapiyordu, en önde olani Marduk. Boynuz takan tek kral Büyük Kiros degildi, bir cok krallarda bu motif görüllür. Boynuz motifi Mesopotamya ve Sam bölgesinde 10 bin seneye kadar giden bir motif. Cesitli krallar ve hükümdarlar tarafindan kullanilmistir. Ayrica arastirmacilar cogunlgu degil, kücük bir cahil azinlik Büyük Kiros oldugunu söyler cünkü bunu söyliyenler Zülkarneynin Büyük Iskender oldugunu iddia eden yazarlarin geleneginden gelirler ve Büyük Iskenderin 20. yüzyilda putperest oldugu ispatlaninca, adamlar yeni bir alternatif aramaya basladilar. Ama bir cok kisi Büyük Kirosun da putperest oldugunu bilmez cünkü yeni ispatlandi, kendisi kesinlikle Zerdüst degildi. Böyle sacma sapan uyduruk teorilerin pesine kosacagina git kaynaklardan ögren kimin Zülkarneyn oldugunu.
@@mr.x653 kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır? Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir. Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır. Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur. İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca, Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.” Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim: Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti. Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir. İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır. Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı. Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi: Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir. Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır. Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur. O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir. Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir. "Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir". Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir. Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır. --------------------------------- bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152). ------------- Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56. Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır. ------------- İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır. ------------- İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır? Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir. Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır. Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur. İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca, Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.” Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim: Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti. Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir. İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır. Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı. Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi: Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir. Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır. Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur. O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir. Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir. "Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir". Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir. Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır. --------------------------------- bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152). ------------- Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56. Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır. ------------- İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır. ------------- İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
Bizim kitabımız ve peygamberimiz HZ MUHAMMED (sav) efendimiz in hâdis i Şerifleri ne bakılıp bi anlatan in sözü ne itibar edilir Tevrat kitabinin Günümüz de dini hükmü yoktur Bu adam hep tevrat diyor onun için inlemem bi müslüman da dinlemesin Dinlemedim başlığa yorum yaptım
Yüzde yüz oğuz kağan değildir. Çünkü çok daha eskidir ta Hz İbrahim dönemine dayanır hatta Hz İbrahimin duasını almıştır kendisi. Tahminde bulunacaksanız çok daha eski dönemdeki insanlara gidin.
@@EmrBytoguz kaan hz ibrahim ile tahminen ayni dönemde yasamiştır. Oguz kaani bilge kaan ile kariştiran var . Oguz kaan hz nuhun oglu yafesin 11 neslindrn hz ibrahimde samin 11. Neslinden . Oguz kaanin tamgasi ciftboynuz .
Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı.
Çok doğru demişsin. Zülkarneyn a.s hakkında yorum yapacaksan hangi dönemde yaşadığına bakacaksın. Hz. İbrahim döneminde yaşamış biriyle kriyos ne alaka. Bir diğeri kriyos bütün dünyaya hakim olmamıştır ancak zülkarneyn as bütün dünyaya hakim olduğu söylenir. Kendi kafalrından salladıklarını millete anlatıyorlar.
@@EmrByt kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır? Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir. Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır. Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur. İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca, Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.” Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir. Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim: Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti. Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir. İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır. Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı. Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi: Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir. Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır. Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur. O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir. Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir. "Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir". Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir. Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır. --------------------------------- bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152). ------------- Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56. Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır. ------------- İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır. ------------- İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
@@zulkarneynOguz Orhun yazıtlarında çiktiğı seferler Oğuz kağan olabileceğini söylüyor.Gılgamışın ölümsüzlügü araması olağan üstü gösterilmeside bana Zülkarneyn olabilecegini düşündürüyor.Naram sin in 7 kralla savaşması 2 boynuzlu simgelenmesi.Naram sin de olabilir.
@@uzi3428 Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
bu arada o gılgamış destanının adı wikide bakarsanız görürsünüz, akadça söylenişiyle yani yanlış söylenişiyle gılgamıştır. sümerce söylenişiyle bilgemiş tir. doğrusu bilgemiş. zaten bilge bir kişiden bahseder hikayede. sümerler Türktür. zaten hz.ibrahim aleyhisselam, ur şehrinde doğan sümerli bir Türktür.
Saçma sapan konuşmayın birtane cahilin ortaya attığı teoriye hemen inanmayın, oguzkaan m.ö 200 yıllarında yaşamış HZ. ZULKARNEYN m.ö 2000 - 3000 yıllarda yaşamiş dönem olarak bile kaynak olarak bile birbirlerine çok çok uzaklar
@@Cls818 kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı.
İmanı kaybetmek, para kaybetmeye benzemez. Sonuçları çok acı olur. Allah muhafaza..
dinler yalan biliyormusun?
Tam tersine. Kurtulun
Allah herşeyi en iyi bilendir.
Zülkarney aleyhine selam oğuz kağandır bunu nereden anlaya bilirsiniz Orhun yazılarına bakabilirsiniz
Zülkarneyn Oğuz Kağandır. Fakat orhun yazıtları ona ait değil. Orhun yazıtları çok yeni. Kanalımın hakkında kısmında bunla ilgili kitap bölümleri var, oradan okuyabilirsiniz.
Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hz. Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hz. Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır
YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
“İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hz. Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
Sedde Ne Olmuştur
Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir
Bu adami cok seviyom coktandir yoktu ekranlarda daha cok gormek isteriz tekrar evelaallah
kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı
Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Pers kralı kiros Zerdüşt idi .
Zülkarneyn as ne alaka iskitlerle aynı dönemde yaşamadı ki o ve Tomris katun kirosu bitirdi . Zülkarneyn as çok farklıdır.
Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı
Alp Er Tunga Kafir diyorsun yani.. :) Devamı gelsin..!
@@fatihozkan06 Alp er Tunga Oğuz Kağandan çok daha yeni zamanda. Alper Tunga nın dedesi Tur han. daha ondan da öncelerde 4000 sene önce Oğuz Kağan yaşadı.
@@fatihozkan06 en azından özet yazan kısmı okuyabilirsin.
@@fatihozkan06 Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir
@@fatihozkan06 YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
“İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hz. Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
Sedde Ne Olmuştur
Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
Orhun kitabelerinde Oğuz Kağan destanında geçen konu aynı şeylerden bahseder
Orhun yazıtları ile kehf süresi'nin benzerliği neden konuşulmamış.
Çeşitli peygamberler olarak kabul edilenler arasında Abdullah ibn Amr ibn el-As, el-Dahhak ibn Müzahim, el-Hasan el-Basri, el-Buhari ve İbn Hacer el-'Askalani (r.a.) bulunmaktadır. ayette. Cesarete dayanarak: "Ey Zülkarneyn..." dedik. Ebu Hayyan bin kere şöyle diyor: "[Kuluna] söyledik" sözünün açık manası, Allah'ın ona bir melek aracılığıyla vahyettiğidir; Ayrıca kendisinin ve annesinin bir meleğin yardımı olmadan sohbet ettiği de söyleniyor. Ne olursa olsun o bir peygamber olacaktır."
Tomris hatun un,hayatını ya da filmini izleyin arkadaşlar kimin ne olduğunu anlayacaksınız
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir
Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi:
Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir
Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir.
Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır.
Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur.
O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir.
Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir.
"Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir".
Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir.
Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır.
---------------------------------
bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
-------------
Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
-------------
İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
-------------
İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
Zülkarneyn yahudimi
@@GonulGuler-kf4np ne yahudisi. Türk. Oğuz Kağan.
Bazı bulguların doğru; bazı bulguların yanlış! Bazı çıkarımlar(ınız) yanlış; ana mesele zülkarneyn'dir... zülkarneyn oğuz kağan değildir!... Sümerler/babil sürgünü/buhtunnassar-Nebukadnazzar/ babil talmudu/ ve sair ipuçlarından anladığım ve çıkarımlarım sonucu oğuzkağan ve hz. İbrahim aynı devirlerde yaşamadı ve oğuz kağan zülkarneyn değildir...
bu set niye çin seddi olmasın? bilge kağan yazıtını dikkatle okuduğumuzda Kehf suresindeki
kimi benzerlikler tesadüf müdür? zor işler evet.
Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz.
Zorlama yorumlar ve geçmiş dönemdeki bazı âlimlerin varsayımları/teorileri ile oğuzkağan zülkarneyn demeleri yanlıştır...
@@m.mucahitcalskan6762 doğru olmadığının kanıtı nedir?
Deccaller Oğuz Kaan algısı yapıyorda olabilir.Oğuz Kaan nereye ne seti örmüş?.
Ortak bir soru mu? Bu şahsın zamanı İbrahim Peygamber (a.s.) zamanındaydı ve onlardan İmam Buhari (r.a.) şöyle diyor: "Suriye'deki hikayeyi hatırlayan Zülkarneyn'in askerlerinden biri, İbrahim'in (a.s.) oradaki kuyuyu yok ettiğini hatırlıyor. Zülkarneyn İbrahim (a.s.), Peygamber Efendimiz'den dua etmesini istedi ve o da şöyle dedi: "Sen kuyuyu harap edersen ben nasıl dua edeyim?" Zulkarneyn, "Bunu ben sipariş etmedim, bilmeden kırdılar" dedi.
Bahsettiği olayda hakim olan ilk kişinin kendisi olduğunu hatırlıyor. Şeyh İbn-i Useymin (Allah ona rahmet etsin) şunları söyledi: "O, adil bir hükümdardı ve Allah'ın sevgilisi İbrahim'in (Allah'ın selamı üzerine olsun) zamanında yaşadı. Onunla (Allah'ın) evinde dolaştığını söylüyorlar, Allah bunu iyi biliyor! Bkz. İbn Uthaymeen'in Fetawa Noorun ala ad-darb (4/60).
Sizlerin Zülkarneyn olabilir diye nitelendirdiğiniz kral Kyros , Tomris hatun tarafından yok ediliyor (kellesi alınarak) .
Boş boş konuşan biri işte. Başka bir şey değil. Allah birine azap etme yetkisi verdiği anda kimse onu dize getirmez.. Konuşurken bunu dahi idrak edemiyor
Birçok peygamberleri öldürdüler diye ayet de var KURANDA
@@sultan-lz3kf Evet , haklısın . Yine de Zülkarneyn a.s. ile ilgili bir bilinmezlik var . Kim olduğu , hangi dönemde yaşadığı , hangi bölgelere seferler yaptığı aydınlatamamıştır . Kral Kyros'un salih bir kul olup olmadığını bilmiyoruz ve hangi inanca sahip olduğu hakkında bir bilgi yok .
@@Turkaslan-zs4xr salih biri olup olmadığını nasıl da bilmiyorsun? Ada dünya tarihinde ilk insan haklarını yazan kişi, internete yaz çıkar. Babili fethettikten sonra Köle olan Yahudileri azat eyleyip yazdırmıştır. Bugün hala İngiltere'de bir müzede sergileniyor.
Tek tanrılı olmadığını nasıl bilmiyorsun? Adam kendisi Zertüşt Peygamberin dinine inanıyor.
Tabi evde oturup gündüzleri Twitter ve TikTok'tan başka bir şeyle akşamları da Türk dizilerinden başka bir şeyle uğraşmazsan bir seyi bilemeyeceksin. Ayda yılda da böyle bir programa denk gelsen karşındaki adam uzman olsa da sen ona inanmayacaksın.
Tomris Hatun kim kardeş bir açıklar mısın?
Mustafa öztürk hoca doğrusunu anlatmış aynısını videoda kaynak kanıtlarla Profesör İBRAHİM ESİNLER anlatıyor. TH-camda bkz
Türk mitolojisinde ise Oğuzhanın boynuzları olduğu ve Oğuzhanın türklerin babası olduğu söyleniyor birçok kişi ise Zülkarneyn peygamber olduğunu söylüyor
Ayrıca orhun kitabelerinde kurandaki ayetlerle birebir kelimeler olduğu ve bu kişinin bilge lakaplı Oğuz kağandır
Kardeşim zülkarneyn as. Dönemi çok eski dönem ta Hz İbrahim dönemine dayanıyor yakın dönem değil beş bin yıllık bir dönem neredeyse.
اخي انته مخطي ذو القرنين كان من اليمن وكان من العرب كيف كيف تنسبه للتراك
kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı
Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir
Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi:
Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir
Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir.
Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır.
Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur.
O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir.
Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir.
"Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir".
Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir.
Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır.
---------------------------------
bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
-------------
Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
-------------
İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
-------------
İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
Adam yıllarca okumuş, kendi halinde özetlemiş, aşağıda bütün Profesörler toplanmış yorum yapıyor 😂😂😂
Hz zülkarneyn Med imparatoru Cyaxares dir Tevrat yeremya bölümünde sen Tanrının oğlusun diyor
İskitler Türk'tür.
Kesinlikle katılıyorum sana
Gerçek mealleri öğrenin diyen kanaldan uzak durun sizi dinden çıkarırlar. Bunlar da mehmet okuyan ve avanesi olacak mürdet tiplerin yancıları.
"Türk halkı Ebu Cehil'in gerçek adı Hişam da dahil bütün Arap isimlerini çocuklarına verdiler ama biz İslam'a en çok hizmet etmiş Sultan Alparslan'ın ismini bin senedir bir Arap çocuğuna verdiremedik."
Prof. Dr. Zeki Velidi Togan
Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı.
@@sinanseydiogullar7851aynen öyle
Ben değilim keşke onların ilminin milyarda biri bende olsa.
Zülkarneyn Mehdi-Mesih anlatımıdır. Koreş'e de Tevrat'ta Mesih denir. Hz Mehdi de "Mesih" olarak geçer. Yani Kehf Suresi bu sırlı anlatım ile Hz Mehdi'nin Koreş gibi İsrail'i kurtaracağını ve dünyadaki anarşiyi durduracağını haber verir.
aynen tayyipin yahudi madalyasini alirken soyledigi sozler.Ilginc.
Ne alaka ne saçmalıyorsun gerçekten. Zülkarneyn a.s bir kere İbrahim a.s döneminde yaşamış biri dediklerinizle hiç mi hiç uyuşmuyor.
Madem onlar insandı koca bir sedde ne gerek vardı Persler in tarihi ile anlattığın tarih uyuşuyor mu bence olayları çok yumuşatıp sıradan bir olay savaş gibi anlatiyor Persler bı sürü kavim ile savaşmıştır savaştığı her kavim de yecuc mecuc mu olabilir sizin tabirinize gore
Bende öyle biliyorum.
Beklenen Mehdi veya Mesih yada moşiyah
Hoca da ne güzel inanmaya inanmaya anlatıyor.😂😂
İnanmadığını kendi söylemişti zaten
Öncelikle tarihçi gözüyle bakarsak, Zülkarneyn'in Kiroş olduğunu sadece yaptığı seferlerin büyüklüğünden anlarız demek çok dar bir bakış açısı. İlk İslam döneminde Zülkarneyn'den "İskender-i Zülkarneyn" diye bahsedilmesini umursamazsak bile, Süryani ve Ermeni Hristiyanlarının İslam'dan önceki dönemde yazdığı İskender'in hayatını anlattıkları çevirilerde hikayenin orijinini görebiliyoruz. Hikayeye göre Anadolu'da yaşayan halk, Kafkaslardan gelen vahşi Gog ve Magog kabileleri (çevirilerde Hunlar olarak geçer) köyleri şehirleri yağmaladıkları için İskender'den yardım isterler. İskender de Mısır seferinden getirdiği 7000 işçi ile Kafkas dağlarına, bugünkü Dağıstan'da İskender geçiti olarak geçen yerde, bu Gog ve Magog'u (Yecüc ve Mecüc'ü) demirden yaptığı bir duvarla hapseder. Zülkarneyn'in Arapça "çift boynuzlu" demek olmasını ve İskender'in de kendi tanrısallığını simgelemesi üzerine çift boynuzlu miğfer giymesini ve kendisisin çift boynuzlu paralarının basılması ek kanıt olarak verilebilir.
Kısaca Zülkarneyn kıssası hocamızın zannettiği gibi Yahudilerden çok ilk dönem Hristiyan milletlerin İskender çevirileriyle alakalıdır. Hocamız ne kadar Zülkarneyn'in Kiroş olduğundan %95 eminse (ki Yahudileri kurtarması dışında elle tutulur hiçbir bilgi vermemesine rağmen), bu konuda araştırma yapan tarihçiler de Zülkarneyn'in %99 İskender olduğunu söyler.
Maalesef o da değil. Bu saydıklarınız hepsi kafir olarak saydığımız kişilik ler. Ama Allah ın emirlerini yaymakla görevli bir kişiden bahsediyoruz.
Zülkarneyn pers krali büyük kirostur. Kuran da zülkarneynin battiya gittigi yaziyor. Büyük kirosta batiya gidiyor lidya krallagini feth ediyor. Zülkarneyn dogu ya gitti diyor ayni sekilde büyük kirosta doguya sefer yapiyor asya da ahamenis imparatorlugun asya daki en uc noktasina gidiyor. Kuranin günesin dogdugu yere ulasinca onu öyle bir kavim üzerine dogar buldu onlar icin günese karsi bir örtü yapmamistik dedigi yer orta asya bozkirlari ve cölleridir. Büyük kiros dünyanin en eski tek tanrili dini olan zerdüstlük dinine mensuptu. Büyük kiros yahudileri babilden kurtarmistir o yüzden tevrata kendisinden övgüyle bahsedilir
Süryani ermeni kitaplarin da gecen büyük iskender kisasi kurandan alinmistir. Kurandan sonra yazilmistir. Ayrica hun türkleri iskender zamaninda kafkasya da yasamiyordu. iskender asla batiya sefer yapmadi. iskender pagan inanca mensuptu. Misir seferin de kendisini tanrinin oglu ilan etmistir. Süryani ermeni kitabi kurandan sonra yazilmistir büyük ihtimale kuran dan etkilenip yazilmistir
@@ozkandurular1097 zülkarneyn pers krali büyük kirostur. Kiros zerdüstür tek tanrili bir dine inanir. Yahudiler icin cok önemlidir
Zerdüşt lük semavi dinler içinde yeralmaz. Tanrısı insani suretli putlardan türemiş tir. Ona bakarsak Türk lerin gök tengri inancı daha temiz kabul görür.
insanlık tarihi çok eski vermiş oldukları tarih eski değil 2500 yılık bir tarih Zülkarneyn bu katar baside indirilemez bunun bilgisi peygaberimize bile verilmemiş şefaf olmak gerekir bilmiyoruz demek zor değil
Zulkarneyn as başka insanların peygamberi olması muhtemel olabilir mi bizim uzaylı dediğimiz insanların
Ayrıca İbn Kesir: "İmam El Buhari (r.a), Peygamberler Kitabı'ndaki eserlerden böyle bir kıssadan bahseder!" Zülkarneyn (a.s) tevhit bayrağını doğudan batıya yükseltmiş, Zülkarneyn (a.s) bir Peygamber, büyük bir evliya (veli) idi. Kuran'da onun peygamberlik göreviyle Batı'ya ve Doğu'ya seyahat ettiği belirtilmektedir. Zülkarneyn aleyhisselam, asıl adı İskender olan Nuh aleyhisselamın oğlu Yafis soyundandır.Zülkarneyn aleyhisselam, ordunun komutanlığını annesinin oğluna vermiştir. kuzen Kyzyr. Birlikte kâfirlerle savaştılar, tevhiti yaydılar, onları İslam'a davet ettiler. Zülkarneyn (Allah'ın selâmı onun üzerine olsun), insanları kötü kabilelerin (Yecuc ve Mecüc) saldırılarından korumak için bakır bir çit inşa etmesiyle de tanınır.
Asıl seddin altinda saklanmak istenen ne? Onu düşünmek gerekmez mi?
Pers Kralı 2.Cryos (Farsca Güneş)
ZÜLKAYNEN i kanıtlarla videoda
Profesör İBRAHİM ESİNLER detaylı anlatıyor. Bkz TH-cam
İskender türenin zülkarneyn isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim, (merak edenlere)
Bu kadar sıradan bir tefsirle zülkarneyni bulmaya çalışmak ilkokul ödevi kadar yüzeysel olmuş malesef.
Benim bir fikrim var bu konu hakkında
Hizir Aleyhieselam ve Zulkarneyn aynj bence ikiside iki zaman sahibi ona bakarsan bizde OĞUZ KAAN DERIZ ZULKARNEYN
aynı zamanda yaşadılar fakat farklı kişiler. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz.
@@zulkarneynOguz tskr ederim zaten sonradan Ruyama girdi Oğuz Kaan Zülkarneyn ve Oguz akanjn Kızı KANTURA DA HZ IBRAHIMLE EVLENIYOR VE PEYGAMBERIMIZN SOYU ONA DAYANJYORMUŞ 🤲🌙
@@hilalkantekin88 rüyanı anlatır mısın. merak ettim. görünüşü nasıldı.
@@hilalkantekin88 Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir
Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi:
Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir
Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir.
Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır.
Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur.
O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir.
Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir.
"Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir".
Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir.
Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır.
---------------------------------
bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
-------------
Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
-------------
İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
-------------
İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
benim anlamadığım demir kütleleri eritip dağ kapanıncaya kadar örerken yecüc mecüc kavmi ne yapıyormuş o arada hiç engel olmaya çalışmamışlarmı sonuçda bar bar toplumlar onlar bana garip geliyor biraz
Zulkarneyn orduları ile gezinteye çıkmış,seti yapincaya kadar bir ordu nöbet tutmuşlar yecuc ve mecuc demekki onları yenemeyecegiz diye aciz kalıp bir şey yapamamislar
Ancak bu kadar saçmalanabilir..Peygamberimizin dahi Nebi midir yada başka birşey midir ben bilmiyorum. Dediği Zülkarneyn i siz nasıl çözdünüz acaba ...
Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz.
Masalların Hikayelerle anlatılıp kanıtlanmasına çalışmaktan heder olacaklar yaa
Tevakuf
Büyük Kureyş Dense de olurmuş Crus
yecüc mecüc biziz
😂😂😂Allahda seni güldürsün emi
Ayrıca Zülkarneyn konusu bu kadar basite indirgenemez. Zeka seviyen yetmiyorsa bu konulara girmeyeceksin
Bir de bize yecüc mecüc demeleri yok mu😅😅😅😂😂😂 Bizler kiros u kadın ve erkekli kavmimizle,ordu bile denemez ama perişan ettik,hocam araştirmalarinizi derinleştirin lutfen😊😅
Bakır değil kitran katran
Yecüc ve meccüç bana göre çinlilerdir
evet. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz.
Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hz. Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hz. Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir
Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi:
Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir
Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir.
Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır.
Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur.
O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir.
Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir.
"Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir".
Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir.
Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır.
---------------------------------
bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
-------------
Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
-------------
İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
-------------
İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
dunyanin dort bucagindadir farkli farkli halklar
Ortadoğu toplumları masallar ve mistik karakterleri seviyor.
Yanlissin hocam BÌLGE KAĞAN...
kurandaki ayetlerle anlatın
Zulkarney Yemenlidir
Sacmaliyor bu adam kim bu
sizin de Zülkarneyn' in %90 Kyros olduğunu söylemeniz de çok fantastik bir ifade. Bu teologist zatın ve yanındaki yancısının Zülkarneyn' in kelime anlamını bildiğinden bile şüpheliyim..
Atam tomris kellesini almış 😂 fars piçi kim zulkarneyn olmak kim gardaşım. Zulkarneyn Bilge Kağan anıtında adı geçen atası Oguzdur.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir
Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi:
Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir
Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir.
Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır.
Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur.
O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir.
Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir.
"Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir".
Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir.
Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır.
---------------------------------
bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
-------------
Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
-------------
İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
-------------
İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
MS 750'li yıllar olacak
Zülkarneyn. Büyük iskenderdir.
Lafontenden masallar çizmeli kedi kimdi çizmelerindeki semboller nelere delalettir,
Zülkarneyn büyük kirostur
@@Cls818 kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı
Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Alakasız yorumlamalar bence. Bu konuda Serhat Ahmet Tan en doğru yorumu yapıyor gibi düşünüyorum.
Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz.
Kiyamette o sed yikilacak ve ordan gelecekler nasil oluyor set yok sagindan solundan gecemiyorlar sacmalik degilmi yani
Hızır aleyhisselam bence
Ne tevratı reis tevrat bittj SON KİTAP KURANDIR KONUSMAL ICIN KONUSMUS KENDISI YAZMIS KENDISI INANMIS BUNLARI DİNLEMEYİN ARKADAŞLAR.
IMANINIZDAN OLMAYINN
Kuranda tevrat gibi insan uydurmasi kitaptir,dinleri ciddiye almayin,hepsi mitoloji ve hayal.
Zülkzrneynnim neyini anlamıyorsunuz
Zülkarneyn Oğuz Kağan dır.
Zülkarneyn bal gibide isim olarak İskender
Tomris hatunun canını aldığı kişi kirosk.
Bence kuran in yazimi anlami, harekeleri , harfleri , tekrar uzmanlar tarafindan degerlendirilmeli, ben Hakki Yilmaz hoca gibi dusunuyorum, aksi halde bir tomar sacmalik cikiyor ortaya,
yahu Kuran zaten sacma sapan bir kitap.
Kehf = Mağara = Cave ( İnglizce) 😀
sterk = yıldız = star
deri = kapı = door kürtçe 😀
👍🏻
kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı
Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Adamlar hic deniz gormemis denizde gunesi batarken gormusmus sacmalik
Iki boynuz dünya hukumdari.Dünya haritaya bakilirsa guneykuzey Amerika bir kita ikinci boynuz ise afrikaavrupaasya iri buyuk Bir kıta.Tahtida Antarktika kıtası.Mu kıtasi antarktikadir
Atlantis ise kuzey kitasi Arktikdir.Her yerde piramttler bulunması bundandir.Antarktikada bulunursa sasmam.
Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Kuranı kerim de Türklükle ilgili bir yazı yoktur zannedersem.
@@onuraltunkas6117 arap veya yahudi olmadığını söylüyor. sümerin ur şehrinde doğdu. sümerceye en yakın dil Türkçedir. tarih bilgisiyle çıkarımsarsın.
Ne sallamışşın bro
@@muhammetaltuntas5641 hepsi kaynaklı. Kitapları hakkında kısmımdan bak
@@muhammetaltuntas5641 hakkında kısmımdan kitapları okuyabilirsin
Çok önemli deyil ama ben ikna olmadım
Olma zaten çünkü yanlış anlatıyor.
kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı
Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir
Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi:
Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir
Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir.
Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır.
Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur.
O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir.
Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir.
"Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir".
Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir.
Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır.
---------------------------------
bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
-------------
Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
-------------
İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
-------------
İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
Zulkyarneyn baal potunu kahraman yaptınız be 😂
Yine kafalarına göre yorumlamaya başlamışlar. Bunlar kendini Yaradan ın yerine koymuşlar durum çok vahim artık
Hayir degil. Yemeninin 4000 bin sene ve üstünde malikiydi
@@aliturk835 asil büyük Kiros tutmuyor. Kendisi asla Afrika kitasinin bati kiyilarina ulasamamistir. Birak Dogu Asyayi Orta Asyaya girememistir. Üstüne putperesti. Zülkarneyn sahsi Yemenin Islam öncesi mitolojisinden taninan bir kisiydi. Hakkinda bir cok türlü Arapca eserler var. Bizden 4000-5000 sene önce yasamis.
@@aliturk835 Büyük Kiros Babilin cesitli putlarina tapiyordu, en önde olani Marduk. Boynuz takan tek kral Büyük Kiros degildi, bir cok krallarda bu motif görüllür. Boynuz motifi Mesopotamya ve Sam bölgesinde 10 bin seneye kadar giden bir motif. Cesitli krallar ve hükümdarlar tarafindan kullanilmistir. Ayrica arastirmacilar cogunlgu degil, kücük bir cahil azinlik Büyük Kiros oldugunu söyler cünkü bunu söyliyenler Zülkarneynin Büyük Iskender oldugunu iddia eden yazarlarin geleneginden gelirler ve Büyük Iskenderin 20. yüzyilda putperest oldugu ispatlaninca, adamlar yeni bir alternatif aramaya basladilar. Ama bir cok kisi Büyük Kirosun da putperest oldugunu bilmez cünkü yeni ispatlandi, kendisi kesinlikle Zerdüst degildi.
Böyle sacma sapan uyduruk teorilerin pesine kosacagina git kaynaklardan ögren kimin Zülkarneyn oldugunu.
@@mr.x653 kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı
Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Oğuz kaan zulkarney dir
Allah huteala zülkarneyn demiş. Siz ne derseniz gayri.Bilmek böyle herhalde.
masal.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir
Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi:
Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir
Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir.
Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır.
Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur.
O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir.
Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir.
"Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir".
Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir.
Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır.
---------------------------------
bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
-------------
Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
-------------
İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
-------------
İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
Tamamıyla bilgisiz bir diyalog çok yavan.Yazık.
kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı
Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir
Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi:
Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir
Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir.
Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır.
Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur.
O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir.
Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir.
"Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir".
Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir.
Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır.
---------------------------------
bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
-------------
Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
-------------
İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
-------------
İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
Bizim kitabımız ve peygamberimiz HZ MUHAMMED (sav) efendimiz in hâdis i Şerifleri ne bakılıp bi anlatan in sözü ne itibar edilir
Tevrat kitabinin Günümüz de dini hükmü yoktur
Bu adam hep tevrat diyor onun için inlemem bi müslüman da dinlemesin
Dinlemedim başlığa yorum yaptım
Dinlemeden yorum yaptı isen âla süresini özellikle son ayetlerini düşüne düşüne oku umarım farklı bir bakış açısı olsun.
Kuran tevrattan araklama,senin peygamberlerinin alayi yahudi..siz inanin bu din denilen insan icadi masallara.
Hocada anlamamış ki anlatsın
7:28 MED diyecekti agzindan kaciracakti son anda yuttu.. allah soyletiyor iste...
😂😂😂😂 ne anlatıyon amk zülkarneyn a.s türklerin atası oğuz kağandır medlerle zülkarneynin zamanı bile tutmuyor 😂😂😂
Med derken ne demek istiyorsunuz yani
Lan iranlidan zulkarneynmi olur 😂😂😂
Zulkarneyn farsdir , Kir 2 dahi
hemde yahudilerin xilaskari
Masal yahu bunlar. Bildiğin halk masalları.
15 dk lık boş bir sohbet.
saçmalamış
İtikadı bozuk adama inanmayınYüzde100. Oğuz Kağan dır
Yüzde yüz oğuz kağan değildir. Çünkü çok daha eskidir ta Hz İbrahim dönemine dayanır hatta Hz İbrahimin duasını almıştır kendisi. Tahminde bulunacaksanız çok daha eski dönemdeki insanlara gidin.
@@EmrBytoguz kaan hz ibrahim ile tahminen ayni dönemde yasamiştır. Oguz kaani bilge kaan ile kariştiran var . Oguz kaan hz nuhun oglu yafesin 11 neslindrn hz ibrahimde samin 11. Neslinden . Oguz kaanin tamgasi ciftboynuz .
Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı.
Kiros olamaz
Ahmaklık
@GERÇEK MEALLERİ KANALIMIZDAN ÖĞRENİN bir mekanda tayfanı topla ben gelir size doğruları anlatırım.
@@SezerKestek hırsız koklayıcı makarnacıgiller hariç.
@@SezerKestek sizin inancınızın temelini teşkil eder
Normal bence çıktıpı kanal zaten vukuatın daniskası.
Bu kadar sığ bi Zülkarneyn yorumu olamaz
😂babak babak yalana bak 😂😂
bosssssss
Abla çok konuşuyorsun bırak misafir konuşsun.
Hele o misafir hiç konuşmasın çünkü sallıyor ablayı dinlemek daha iyi.
Yok Maya kralıydı Zülkarneyn. Sizin anlatacağınız bu kadar olur. Bilimsel esaslar değil, kişisel fikir ve hislerle hikaye okuyorsunuz...
Çok doğru demişsin. Zülkarneyn a.s hakkında yorum yapacaksan hangi dönemde yaşadığına bakacaksın. Hz. İbrahim döneminde yaşamış biriyle kriyos ne alaka. Bir diğeri kriyos bütün dünyaya hakim olmamıştır ancak zülkarneyn as bütün dünyaya hakim olduğu söylenir. Kendi kafalrından salladıklarını millete anlatıyorlar.
@@EmrByt kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı
Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
Zulkarnayn arab tii yemeni 🇾🇪
Zü'l-Karneyn Oğuz Han mıdır?
Osmanlı Tarihçilerinden biri olan Neşri “Zü'l-Karneyn belki de Oğuz Handır" demiştir.
Yine Osmanlı devrinde yazılmış tarih kitaplarından bir diğeri olan Rüstem Paşanın; "Tevârih-i Âl-i Osman" adındaki eserinde şöyle denilmektedir; " Kur'an-ı Kerimde bahsedilen Zülkarneyn meğer bu Oğuz Han’dır.
Türk âlimi ve müfessiri Vanî M. Efendi şöyle demiştir; "Türkler Kuranda bahsi geçen Zü'l-Karneyn'den maksat Oğuz Han olduğunu söylerler ki; bu hususta tereddüt edilecek bir şey yoktur.
İbn İshak Zü’l-Karneyn’in yafesin Türk adındaki oğlunun soyundan gelindiğini” söylemiştir.Ayrıca,
Hızır aleyhi’sselam; Zülkarneyn’in askerlerinin önünde yürüdü, onun öncü komutanı idi. Onun baş müşaviri, sanki hükümdarın veziri makamında bir kimse idi.” Demiştir. “Hızır’ın; Hz. İbrahim’in teyzesinin oğlu olduğu, Zü’l-Karneyn’in onu, kendisine baş danışman tayin ettiği ve önemli konularda onunla istişarelerde bulunduğu ve bu sayede birçok zaferler kazandığı bildirilmektedir.”
Zü’l-Karneyn; gelmiş geçmiş en büyük Dünya Fatihlerinden biridir. Asıl Adı Oğuz Handır. Hazreti İbrahim zamanında yani Milattan önce 18. asırda yaşamıştır. Onun telkin ve irşadı ile, Haniflik dinini kabul etmiş ve onu Tûran Yurdu merkez olmak üzere Büyük Okyanustan Nil Nehri sahillerine kadar yayılan koca bir îmân hâkimiyeti hâline getirmiştir.
Zü’l-Karneyn’i Cihan Oğuz Han’ın, milli kaynaklarımızda 116 sene yaşadığı kaydedilmektedir. O, bir asrı geçen bu uzun zaman şeridi içinde, Batı, Doğu”, “Kuzey”, “Güney” istikametinde birçok ilâhi büyük askeri seferlere çıkmış, kendi kurduğu bu devletin sınırlarını; batıda Akdeniz kıyıları ve Mısır , doğuda; Çin denizi, Büyük Okyanus , kuzeyde, Don Volga boyları ve geniş Sibirya ovaları , güneyde ise; Masar Kağanlığı Afganistan ve Hindistan ’ın içlerine kadar genişletmiş ve yeryüzünde ilk defa bir îmân hâkimiyeti ve bir büyük barış imparatorluğu kurmuştur. Bu bakımdan kendisine Zü’l-Karneyn unvanı verilmiş, Kur’ân-ı Kerim ve vahyinin muhatabı olmuş ve “Salih Kullar” zümresine katılmıştır
Oğuz Kağan Destanında da aynen; “Oğuz Han’ın daha sonra Doğu cihetine çok büyük bir sefere çıktığı ve uzun yıllar devam eden bu sefer sırasında Kuzey ve Güney istikametinde yürüdüğü ve buralarda daha birçok kavim ve kabilelerle karşılaştığı hatta onun bu güney seferinde uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Hindistan’a girdiği ve buraları ele geçirdiği, böylece koca bir cihan imparatorluğu kurduğu beyan edilmiş” ve bu Kur’ân âyetlerindeki murad-i ilâhi çok daha iyi anlaşılır bir hale gelmiştir
Oğuz Han "Haniflik" ve Hazreti İbrahim:
Gerçekte; Oğuz Han'ın, Hazreti İbrahim'le çağdaş olması değil dini, milli kaynaklarımız tarafından bile ifâde edilmektedir. Nitekim Neşri; Oğuz Han ve onun mücâdele hayatını dolduran olaylardan bahsederken aynen şöyle demektedir; "Bütün bu hâdiseler İbrahim Halilullah (s.a.s.) zamanında oldu. Zaten o; ona iman getirmişti.
Mamafih, milli kaynaklarımızda Oğuz Han’la Hz. İbrahim arasındaki bu görüşmelerin Oğuz Han’ın Şam seferi sırasında gerçekleştiği ve daha sonra ikisinin birlikte hacca gittikleri bildirilmektedir.
İ.S. Cem; "Hazreti İbrahim'in Mezopotamyada eski "Ur" şehrinde dünyaya geldiğini, oysa buraların çoktan Asyalı bir kavim olan Sümerler tarafından yurt tutulduğunu açıklamıştır.
Nahle Kalfat da şöyle demiştir; Oğuz Han; adı geçen bu Hakan İbrahim Halil asrında yaşamıştı.
Hazreti İbrahim'in Türk Hakanının Kızı ile Evlenmesi:
Hz. İbrahim; Oğuz Hanın kızı Kan Tura hatunla evlendiği gibi, ayrıca Oğuz Han’da, onun Sara adındaki eşinden doğma Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve böyle dini dostlukları yanı sıra, sıhriyet bağları ile, onların bu dostlukları çok daha güçlü ve kuvvetli bir hale gelmiştir
Diğer taraftan İbnü'l-İbri gerek Tevrat ve gerekse diğer Arapça kaynakların bu beyânlarına çok büyük bir açıklık getirmekte ve şöyle demektedir; "Hz. İbrahim Türk Hakanının kızı ile evlendi, onun adı Kan-turah idi. İbnü'l-İbri’nin bu rivayetleri Hz. İbrahim'in yeni eşi Katüra'ın Türk asıllı bir prenses olduğunu bildirmektedir. Ancak bundan çok daha önemlisi; burada adı geçen Türk Hakanından maksad Oğuz Han'ın ta kendisi olduğunda kimsenin en ufak bir şüphesi olmaması gerekmektedir. Zira; Hz. İbrahim zamanında Türk yurtlarında bir tek Hakan vardı. O da ünü, şan ve şöhreti bütün dünyayı doldurmuş olan Oğuz Han idi. bu evliliğin M.Ö. 1750’li yıllardan biraz önce olması gerekmektedir.
Hz. İbrahim'in dini olan Hanifliğin bir çok ilkelerinin hem de şaşılacak bir tarzda Türkler arasında yaygın bir din olan "Gök Tanrı" dininde bulunması, Oğuz Türklerinin, puta tapmamaları, mabetlerinde put bulunmaması, bu tevhid inancının Oğuz Türkleri arasında maya tutması, işte hep bu Oğuz Han'la başlamıştır.
Hz. İbrahim çok uzun ve bereketli bir ömür yaşamış ve bu Türk asıllı eşi Kantura Hâtûndan tam altı erkek evlâdı olmuştur.
O, bunlardan üç oğlunu yine kendi din ve hidâyetini tebliğ etmek üzere "Doğu ciheti" ne yani Horasan ve Türkistan'a yani Büyük Tûran yurduna bir manada dedeleri Oğuz Han'ın yanına göndermiştir. Onlar; âile ve çocukları ile birlikte “Doğu” ülkelerine, yani Oğuz Han'ın ülkesine, dedelerinin yanına gelmişlerdir. Diğer taraftan, et-Taberî’nin, onların hükümdarlarına "Hakan deniliyordu" demesi bizim dikkatimizi çekmektedir. Zira; bu Hakandan asıl maksad Oğuz Han olduğunu vurguladığı gibi ayrıca onların da, Oğuz yurduna sığınmış olduklarını göstermektedir.
Hadisi şeriflerde de Kantura oğullarından bahsedilmiştir.
"Ümmetimin idaresi en sonunda bu Kantura oğulları eline geçecektir".
Ümmetin idaresi yani hilafet Osmanlılara geçmiştir. Demek ki Kantura oğullarından maksat Türklerdir.
Türk tarihçisi Remzi’ye göre; Hz. Peygamber bu “Kantura Oğulları” ismiyle gerçekte “Kan turan oğulları” demek istemiştir. Zira “Kan” veya “Han” Türkçe de Hükümdar demek olduğu gibi, Turan Kelimesi de Türk Yurtlarına verilen genel bir isimdir. Bu takdirde Kantura Oğulları kelimesi, Peygamber dilinde Turan Ülkesi Hanının Oğulları anlamına kullanılmıştır.
---------------------------------
bazı tarihçiler, Süleyman Şah’ın soyunun kırkıncı göbekten İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını kaydetmişlerdir. (Kısas-ı Enbiya, VI, s. 152).
-------------
Sahih-i Müslim, XI, s. 359, İbn Kesir, K. an-Nihâye vel-Fiten vel-Melâhım, Tah. T.M. ez-Zeynî, I, s. 56.
Ebû Hureyre’den rivâyet edildiğine göre Hz.Peygamber ; “-Siz hiçbir tarafı kara bir tarafı denizlerle çevrilmiş bir şehir duydunuz mu?” buyurmuşlardır. çevresindekiler de “-Evet Ey Allah’ın Rasûlü demişlerdir.Hz.Peygamber devamla: İshak oğullarından yetmiş bin kişi işte bu şehre gaza edip aldırmadıkça kıyamet kopmayacaktır.
-------------
İstanbul’un fethi ile ilgili ve bizim konumuza esas olan en önemli hadislerden bir diğer de şüphesiz Ebu Hureyre tarafından nakledilmiştir.hadisi şerifte, İstanbul’un İshak Peygamberin soyundan gelen ve 70 bin kişiden oluşan bir ordu tarafından fethedileceği anlatılmaktadır.
-------------
İshak Oğullarından maksat Oğuz Han ve onun soyundan gelenlerin ta kendisidir. Bilindiği gibi, Oğuz Han, Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İshak’ın kızı ile evlenmiş ve onun Hz. İshak’ın kızının soyundan gelen çocuklarına Hz.Peygamber birçok hadislerinde “ İshak Oğulları “ adını vermiş ve onları bu isimle zikretmiştir. Nitekim A.C. Paşa, Süleyman Şah’ın kırkıncı göbekten soyunun İshak Peygamber’in oğlu Ays’a ulaştığını söylediği gibi, Müneccim Başı’na göre ise, Ertuğrul’un nesebi, Ays b İshak b. İbrahim’e ulaşmaktadır.Bunun gibi, Hz.Peygamberin; İstanbul’un surlarının sadece tekbir sesleri ile yıkılacağını haber vermesi de böyledir. Beni İshak’tan maksat yukarı dada ifade edildiği gibi, Oğuz Hanın zevcesi Hz. İshak’ın soyundan gelen Oğuz Neslidir
Yok kardeşim Kur'an falan.
İyi o zaman cehennem de görüşürüz. ::)) var mı yok mu. Orada sana çok güzel öğretirler. Böyle üst perdeden konuşmayı.
Gılgamıştır.
Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz.
@@zulkarneynOguz Orhun yazıtlarında çiktiğı seferler Oğuz kağan olabileceğini söylüyor.Gılgamışın ölümsüzlügü araması olağan üstü gösterilmeside bana Zülkarneyn olabilecegini düşündürüyor.Naram sin in 7 kralla savaşması 2 boynuzlu simgelenmesi.Naram sin de olabilir.
@@uzi3428 onlar çok yeni Oğuz Kağan hz. ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı.
@@uzi3428 Zülkarneyn peygamber değil. veli bir kul. Hz. ibrahim aleyhisselam Türk peygamberdir. zaten Kuran ı kerimde ibrahim aleyhisselam hakkında o ne bir nasara ne de bir yahudiydi der. yahudiler zaten hz.ibrahim aleyhisselamdan 100 sene sonra ortaya çıkmış bir semitik ırktır. gerçek araplar kahtani arapları denen yemen bölgesi kökenlidir. o yemen oralarda semitik yahudiler var. işte yahudiler ve araplar kuzendir. hz. ibrahim aleyhisselam hacer ile evlenince ismail doğdu, sonra onu mekkeye yerleştirdi. orada arapça öğrendi ve arap kızlarla evlendi onun soyu. böylece bunlara adnani arap ve mustaribe arap yani sonradan araplaşan arap dediler. hz.ibrahim, oğuz kağan ın kızı ile evlendi. (kantura). han turan yani turan hanı prensesi anlamında. onun soyundan kantura Türkleri geldi. oğuz kağan ise ibrahimin soyundan ishak ın kızı ile evlendi. ondan da Oğuz Türkleri oluştu. hadisi şerifte bunlar annesine nispetle ishakoğulları diye geçer. işte istanbulu fethedecek olan ishakoğulları dediği bu osmanlı Türkleridir yani Oğuzlardır.
bu arada o gılgamış destanının adı wikide bakarsanız görürsünüz, akadça söylenişiyle yani yanlış söylenişiyle gılgamıştır. sümerce söylenişiyle bilgemiş tir. doğrusu bilgemiş. zaten bilge bir kişiden bahseder hikayede. sümerler Türktür. zaten hz.ibrahim aleyhisselam, ur şehrinde doğan sümerli bir Türktür.
Zulkarneyn türktür
Önemi yok aslinda hangi irk. Herkes sahiplenmeye calişiyor . Fakat bende oguz kaan oldugunu düsünuyorum.
@@sedasueda278 evet bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz.
Saçma sapan konuşmayın birtane cahilin ortaya attığı teoriye hemen inanmayın, oguzkaan m.ö 200 yıllarında yaşamış HZ. ZULKARNEYN m.ö 2000 - 3000 yıllarda yaşamiş dönem olarak bile kaynak olarak bile birbirlerine çok çok uzaklar
Yok birader bende öyle düşünüp yoğun araştırma yaptım ama kesin öyle diyemedim belkide Makedon kralı Büyük İskender olabilir
Zülkarney yüksek ihtimal pers kralı Koreşdir
Benim amcaoğlu..
Selam olsun amca oğluna
@GERÇEK MEALLERİ KANALIMIZDAN ÖĞRENİN Demek ki 1400 senedir bulunamayan gerçeği ve doğruyu Siz buldunuz!. Tebrik ederim sizi!!!...
@@Cls818 Zülkarneyn kim olduğunu bilmem ama. bu saçma sapan uydurma hikayelere inanıp bir de ona bir takım isimler uyduranlar bence büyük kırodur...
@@Cls818 kellesini, Türk iskit kraliçesi Tomris in aldığı kiros nasıl zülkarneyn olabilir. akla bak. Oğuz Kağan Zülkarneyndir. bu konuda hakkında kısmımda kitap bölümleri var onları oradan okuyabilirsiniz. Oğuz Kağan hz.ibrahim aleyhisselam zamanında yaşadı.
@@zulkarneynOguzusta sen kafayı sıyırmışsın bo konuyla psikolojin bozulur bak herkesin yorumuna yanıt vermişsin