Nisa suresi 🔥🔥🔥🔥 97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir! ➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖ 🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu. Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
İnsanların gıpta damarını tahrik etmemem gerekiyormuş sözünüz beni çok etkiledi. Ama ne var biliyor musunuz sadece mal mülk edinme kaynaklı değil bu durum. çevrenizdeki insanlar kötüyse mali olmayan başarılar bile milletin gözüne batıyor. Mesela çocugunuzun okul başarısı vs gibi. Hasetin sonu yok maalesef.
Bu videodaki en büyük başarı Yakup Bey'in mesleğine ve imkanlarına tekrardan kavuşması değil konuşmasında sergilediği üslup, edep, istikamet, kucaklayıcılıktır. İsmiyle müsemma ayrıca yusufiliğin tanımına da uygun bir şahsiyet.Maşallah, Allah istikametten ayırmasın.
Nisa suresi 🔥🔥🔥🔥 97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir! ➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖ 🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu. Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
video boyunca yakup bey ve âilesine lûtfedilen nimetlere sanki biz ve âilemiz nâil olmuşuz gibi sevinip şükrediyoruz. yine iftihâr ve inşirâh vesilesi bir program olmuş. teşekkür ederiz.
Yakup abilerle aynı Heim'da kaldık, hem kızlarının kızıma hem eşiyle kendisinin bize her konuda çok yardımları oldu.. Turkiye'de yaşadıkları hayata taban tabana ters, bir evde 7 aile yaşadığımız çok kötü bir Heim'dı ama buna rağmen hiç sikayet etmeden "Anı yaşıyor"lardı. Yardımseverlikleri ve samiyetlerinin 6 ay boyunca birebir şahitleriyiz. Tutunanlar'da onu görmek bize supriz oldu.. Teşekkürler Ahmet Daştan..
Nisa suresi 🔥🔥🔥🔥 97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir! ➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖ 🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu. Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
Program hizmetin özeti gibi olmuş , çok da güzel olmuş. Ahmet abi hassaten böyle bir projeyi başlattığınız için ve böyle güzel insanları bize tanıttığınız için teşekkürler. Programı izleyince , Allah’a şükrediyorum iyi ki bu güzel insanlarla beraberim diyorum 🙏 Yakup abi program çok fıtrı olmuş. Teşekkürler 🙏
Donanımlı insanla konuşmak aslında bir terapi şekli. Sağolsun konuğunuz da bilgisi ve bilinciyle kendini gösteriyor. Rabbim onu muvaffak etsin, bütün muhacir kardeşlerimize layıkının fazlasını nasip etsin.
Nisa suresi 🔥🔥🔥🔥 97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir! ➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖ 🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu. Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
Nisa suresi 🔥🔥🔥🔥 97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir! ➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖ 🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu. Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
Yakup bey, adeta hizmetin temel ölcülerini kalem kalem özetlemis... ne latif bir özet olmus....Cok da güzel olmus... Masallah Heze min fadli Rabbi... Günesi balcikla sivamanin mümkün olmadigini anlayabilirler belki bir gün bagzilari...
Nisa suresi 🔥🔥🔥🔥 97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir! ➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖ 🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu. Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
Hemşehrimi tebrik ediyorum. Burada görünce şaşırdım. Bir kaç ay evvel telefonda da olsa bir vesile ile tanışmıştık. Allah yolunuzu açık etsin Yakup Bey.
Nisa suresi 🔥🔥🔥🔥 97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir! ➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖ 🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu. Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
@@lailaheillalllah sen hicret ettin herhalde abi, bu ayeti babam ben gitmeden önce gördü ve oğlum git dedi , ben gitmedim süründüm sonra 2 yıl sonra gittim
Ne kadar sıklıkta yayınlaniyor yeni bölümler , merakla severek takip ediyor yeni bölümlerinizi bekliyoruz. Güzel günlere geleceğe dair umudumuzu artırdığıniz için teşekkür ederiz 😊
Hocam emeğinize sağlık çok güzel olmuş naçizane tavsiyem imkan dahilinde ise spotify üzerinden bir podcast kanalı oluştursanız çok güzel olur her kesim insana ulaşmasına gerçeklerin yayılmasına vesile olur. Allah razı olsun emeği geçen herkesten...
Gerçekten de her işte sebeplere riayet etmek, reel olmak ve sorgulayıcı üsluba sahip olmak gerekir. Ayrıca yaşanılan onca zorluklara ve zulümlere rağmen hala diğer insanları düşünen bu anlayışı hapsetmeye çalışanlar utansın!
Mahsun sinelerde umutlu seher, 'Şefkatin Zirvesi' ebedi rehber, Müjdesi önceden verilmiş haber, Yeniden bir bahar, garp ve şarkında. Konuya uygun bir dörtlükle emeklerinize teşekkür ederim. Rabbimiz, bütün arkadaşlarımızın yollarına su serpsin. Bir rüşeym misali bulundukları coğrafyalarda etraflarına baharlar yaşatsın.
Bu dönemde sunu gördüm gayret eden bütün zorluklara ragmen yola devam edenlerin Rabbim önlerine hep bir firsat cikariyor .Allah herkesin yar ve yardimcisi olsun.
Başta Ahmet Daştan beye ve emeği olan herkese çok tesekkür ediyorum, burada güzel yorumlari ile katkı sunan tüm arkadaslara tesekkürler, sağolun
Konuğumuz olduğunuzdan dolayı ben teşekkür ederim, ayrıca sizin gibi değerli bir insanla tanışmak ayrıcalıktı. İşiniz rast gelsin.
Nisa suresi
🔥🔥🔥🔥
97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu.
Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
İnsanların gıpta damarını tahrik etmemem gerekiyormuş sözünüz beni çok etkiledi. Ama ne var biliyor musunuz sadece mal mülk edinme kaynaklı değil bu durum. çevrenizdeki insanlar kötüyse mali olmayan başarılar bile milletin gözüne batıyor. Mesela çocugunuzun okul başarısı vs gibi. Hasetin sonu yok maalesef.
Bu videodaki en büyük başarı Yakup Bey'in mesleğine ve imkanlarına tekrardan kavuşması değil konuşmasında sergilediği üslup, edep, istikamet, kucaklayıcılıktır. İsmiyle müsemma ayrıca yusufiliğin tanımına da uygun bir şahsiyet.Maşallah, Allah istikametten ayırmasın.
👌🏽
Nisa suresi
🔥🔥🔥🔥
97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu.
Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
video boyunca
yakup bey ve âilesine lûtfedilen nimetlere
sanki biz ve âilemiz nâil olmuşuz gibi
sevinip şükrediyoruz.
yine iftihâr ve inşirâh vesilesi bir program olmuş.
teşekkür ederiz.
🙏
Ne guzel kalpli insanlar var. Boyle insanlarin varligi guc veriyor. Allah razi olsun. iyiki varlar guzel insanlar.
Yakup abilerle aynı Heim'da kaldık, hem kızlarının kızıma hem eşiyle kendisinin bize her konuda çok yardımları oldu.. Turkiye'de yaşadıkları hayata taban tabana ters, bir evde 7 aile yaşadığımız çok kötü bir Heim'dı ama buna rağmen hiç sikayet etmeden "Anı yaşıyor"lardı. Yardımseverlikleri ve samiyetlerinin 6 ay boyunca birebir şahitleriyiz.
Tutunanlar'da onu görmek bize supriz oldu.. Teşekkürler Ahmet Daştan..
🫶
Ben teşekkür ederim. Dostluğunuzun devamını dilerim. Yakup bey’i programımızda ağırlamak bizim için de güzeldi.
Değerli büyüğümüz "Örnekleri kendinden bir hareket" derken işte hep bunları söylemiş.
Rabbim yolunu açık etsin.
Nisa suresi
🔥🔥🔥🔥
97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu.
Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
Program hizmetin özeti gibi olmuş , çok da güzel olmuş. Ahmet abi hassaten böyle bir projeyi başlattığınız için ve böyle güzel insanları bize tanıttığınız için teşekkürler. Programı izleyince , Allah’a şükrediyorum iyi ki bu güzel insanlarla beraberim diyorum 🙏 Yakup abi program çok fıtrı olmuş. Teşekkürler 🙏
🙏
Bu güzel ve manalı gelişmelerden haberdar olmak güzel.
Teşekkürler TUTULANLAR 👍
👌🏽
İdealist ama bir o kadar da realist 👏🏽👏🏽
Donanımlı insanla konuşmak aslında bir terapi şekli. Sağolsun konuğunuz da bilgisi ve bilinciyle kendini gösteriyor. Rabbim onu muvaffak etsin, bütün muhacir kardeşlerimize layıkının fazlasını nasip etsin.
👌🏽
Nisa suresi
🔥🔥🔥🔥
97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu.
Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
Allah yardımcınız olsun güzel insanlar. Bu dünyanın iyilere ihtiyacı var
👌🏽
Gidenlerin de kalanların da yolu bahtı açık olsun.Evlatlarımız hayırlı insanlar olarak yetişsin.
👌🏽
amin
Nisa suresi
🔥🔥🔥🔥
97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu.
Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
“Geçmişe kader; geleceğe irade nazarı ile bakmak lazim.”
Yakup bey, adeta hizmetin temel ölcülerini kalem kalem özetlemis... ne latif bir özet olmus....Cok da güzel olmus... Masallah Heze min fadli Rabbi... Günesi balcikla sivamanin mümkün olmadigini anlayabilirler belki bir gün bagzilari...
Nisa suresi
🔥🔥🔥🔥
97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu.
Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
Maşallah 🌹
Nezaket, zerafet, asalet sahibi sizin gibi güzel insanların Allah yolunu bahtını hep açık etsin❤️
Arkadan gelenlere güzel örnek olduğunuz için teşekkür ederiz.
Hemşehrimi tebrik ediyorum. Burada görünce şaşırdım. Bir kaç ay evvel telefonda da olsa bir vesile ile tanışmıştık. Allah yolunuzu açık etsin Yakup Bey.
Sivas, yiğidin harman olduğu yer 👏🏽
Şimdiye kadarki Tutunanların en iyi bölümü olabilir bu bölüm...Emeğinize sağlık..
👌🏽🙏
👍Denge insanı
Hepsi birbirinden güzel di. Teşekkürler çok güzel programlar
@@Fas499 🙏🙋♂️
Yolunuz açık olsun
Harika bir bölüm olmuş yine. Motivasyonumu kaybettiğim bir an da izledim.Bizlere çok büyük bir umut oluyor .Allah razı olsun.
Yakıp bey, siz kazaclisiniz, kaybetmesinin, Rabbım, yolunuzu, bahtınız açık etsin
Cok tebrik ediyorum, gipta ile ve masaallah diyerek seyrettim meslektasim kiymetli abimizi, darisi basimiza diyorum😊
Tebrikler ! Yolunuz açık olsun inşallah başarılar
Rabbim yolunu bahtını açık etsin dayıcım başarıların devamını dileriiz 🥰
Adam ayni zamanda cok realist ve dindar.. din ile mantigi bulusturmus... Allah nasip etmis diyelim ama geyret var elbette ... helal olsun
👌🏽
Nisa suresi
🔥🔥🔥🔥
97- Melekler, canlarını nefislerine zulmeder bir halde iken aldığı kimselere: “Ne işte idiniz?” derler. Onlar: “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik” derler. “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
🔥97. Bu ağır tehdit, güç yetirmekle birlikte hicreti terk eden ve o halde ölenler içindir. Böylelerinin ruhlarını alan melekler bu ağır ifadelerle böylelerini azarlayarak onlara: “Ne işte idiniz?” derler. Yani Durmunuz neydi? Müşriklerden ne farkınız vardı? Aksine siz onlarla birlikte kalarak onların sayılarını artırdınız, hatta mü’minlere karşı onlara yardımcı bile oldunuz. Pek çok hayırdan mahrum kaldığınız gibi Allah Rasûlü ile birlikte cihad etmekten, müslümanlarla birlikte bulunup düşmanlarına karşı onlarla yardımlaşmaktan da mahrum kaldınız. “Biz yeryüzünde mustaz’af kimselerdik, derler.” Yani zayıf, zulme uğramış, baskı altında tutulan kimselerdik. Hicret edecek gücümüz yoktu.
Ancak onlar doğru söylemiyorlardı. Çünkü Yüce Allah onları azarlamakta ve tehdit etmektedir ki Yüce Allah hiç kimseye kaldıramayacağını yüklemez. Diğer taraftan O, gerçekten mustaz’af olan kimseleri de istisna etmiştir. Bundan dolayı bu şekilde mazeret beyan edenlere melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi ki hicret edeydiniz?” derler. Bu takrirî bir istifhamdır. Yani herkes şu gerçeği bilir ki Allah’ın arzı geniştir. Kul eğer dinini açığa vurmakimkânını bulamayacağı bir yerde bulunursa hiç şüphesiz yeryüzü geniştir, orada Allah’a ibadet edecek bir yer mutlaka bulur. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman eden kullarım! Şüphesiz ki arzım geniştir. O halde yalnız Bana ibadet edin!” (el-Ankebut, 29/56) Yüce Allah mazereti bulunmayan bu gibi kimseler hakkında devamla şöyle buyurmaktadır: “İşte onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir dönüş yeridir!” Bu buyrukta da -daha önceden geçtiği gibi- cehennemi gerektirici sebep açıklanmaktadır ki bu, şartlarının bulunması ve manilerinin de ortadan kalkması ile birlikte gerçekleşir. Kimi zaman bunun tahakkukunu engelleyen bir husus da bulunabilir. Bu ayet-i kerimede hicretin en büyük farzlardan olduğuna, hicreti terk etmenin de haram işlerden, hatta en büyük günahlardan biri olduğuna delil vardır. Yine âyet-i kerimede vefat eden her bir kimsenin kendisi için takdir edilmiş bulunan rızık, ecel ve ameli tamamladığına da delil vardır. Bu da (eksiksiz almak anlamında olan ve vefat kelimesinin de aynı kökten geldiği) “توفي” lafzından anlaşılmaktadır. Bu lafız buna delildir. Çünkü eğer bir kimse bu sayılanlardan herhangi bir şeyi henüz tamamlamış olursa ona “müteveffa” denmez. Yine bu buyrukta, meleklere iman ve onların övülmesi de söz konusudur. Çünkü Yüce Allah bu hitabı onların varlıklarını anlatmak, bunların yaptıklarını güzel ve yerinde görme sadedinde zikretmiştir.
@@lailaheillalllah sen hicret ettin herhalde abi, bu ayeti babam ben gitmeden önce gördü ve oğlum git dedi , ben gitmedim süründüm sonra 2 yıl sonra gittim
Çok güzel bir bölümdü.Emeğinize sağlık
🙏
Yakıp bey, sizi tebrik ederim.Allah yardımcınız olsun
Ne güzel iman,azim,tevekkül. Tesekkürler
Yakup bey sizi dinledim çok mutlu oldum.Rabbim yar ve yardımcın olsun ufuktepeden Şükrü h.selamlar.Bende bu taraflara gelmek zorunda kaldim
Helal olsun kardeşim. Bize ümit verdiniz.
Bu yolun ne kadar güzel yolcuları varmış. Maşallah 🌸
Maşallah... Allah bereket versin inşallah ❤
Ne kadar sıklıkta yayınlaniyor yeni bölümler , merakla severek takip ediyor yeni bölümlerinizi bekliyoruz. Güzel günlere geleceğe dair umudumuzu artırdığıniz için teşekkür ederiz 😊
🙏 yeni bölüm yayında
Kaliteli insan maşAllah
👌🏽
Süper bir seri !Emeklere sağlık!
Allah ın bitirmediğini kimse bitiremez Allahım sizi var etsin muvaffak etsin
Harika bir bölümdü.Çok teşekkürler...
Çok güzel bir program oldu çok teşekkür ediyorum
Harika bir yayın olmuş. Teşekkürler 👏
🙏
emeğinize sağlık her bölümde ayrı güzelliklerle karşılaşıyoruz
sürgünde sürgün veren güzel insanlar , yolunuz açık olsun , teşekkürler
🙋♂️
“Anin hakkını vererek yolumuza devam etmek “
Tebrikler
Hayırlı ramazanlar
Tebrikler, basarilar
Hersey daha güzel olsun insallah
Güzel insanlar, Türkiye’dekiler kaybetti; siz hep kazandınız.
AFD basa gelirse kim kazandi kim kaybettiyi görürsünüz.
Örnek bir yaşam ve uyum. Tebrik ediyorum.
Allah yolunuzu açık etsin.....
Maşallah Rabbim önümüze böyle güzel insanları çıkarsin.Emeginize saglik
🙏
Teşekkür ederim bu güzel yayın için size ve misafirinize💐
Harikasınız!!!!!Tebrikler ,teşekkürler,dinleyen herkese ciddi ümit ve heyecan kattınız….❤❤❤
Hocam emeğinize sağlık çok güzel olmuş naçizane tavsiyem imkan dahilinde ise spotify üzerinden bir podcast kanalı oluştursanız çok güzel olur her kesim insana ulaşmasına gerçeklerin yayılmasına vesile olur. Allah razı olsun emeği geçen herkesten...
👍🙋♂️
Teşekkürler.
çok güzel bir söyleşi olmuş.. emeğinize sağlık
Ben bu programi çok seviyorum
Bence 2-3 güne bir bu programdan yapılması lazimn
MaşaAllah. 🤲👏👏👏👏💫💫💫💫💫💫
Tebrik ediyorum.
Başarılar diliyorum.
Elhamdülillah ❤
Meseleleri çok oturaklı izah etmiş, Allah işlerini rast getirsin.
👌🏽
Emeklerinize sağlık
MaşaAllah kitap gibi 💫💯💥 konuştunuz 👏👏👏
Allah var gam yok hersey Ondan Masallah Allah hepimizi ebede kadar yolundan ayirmasin
Ne güzel insanlarımız var. Varolun.
Çok güzel bir bölüm çok harika Ahmet abiden razı olsun Eczacı abimize selamlar bize güç verdi
🙋♂️
Harika bir sohbettti Allah razı olsun
👌🏽
Yakup bey cok değerli kiymetli bir arkadasimiz.Güzel bir program olmus.Tesekkurler Adem bey
Türkiye bu güzel , çalışkan ve dürüst insanları kaybetti . Yola devam
Gerçekten de her işte sebeplere riayet etmek, reel olmak ve sorgulayıcı üsluba sahip olmak gerekir. Ayrıca yaşanılan onca zorluklara ve zulümlere rağmen hala diğer insanları düşünen bu anlayışı hapsetmeye çalışanlar utansın!
👌🏽
Maşallah 🧿❤🤲🤲🤲
Tesekkurler ❤
Guzel insanlar, sizleri kaybedenler uzulsunler, eyvah desinler.
İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah
Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah
Çok güzel bir söyleşi olmuş yine
🙏
Mahsun sinelerde umutlu seher,
'Şefkatin Zirvesi' ebedi rehber,
Müjdesi önceden verilmiş haber,
Yeniden bir bahar, garp ve şarkında.
Konuya uygun bir dörtlükle emeklerinize teşekkür ederim.
Rabbimiz, bütün arkadaşlarımızın yollarına su serpsin.
Bir rüşeym misali bulundukları coğrafyalarda etraflarına baharlar yaşatsın.
Çok latif 🙏
Emegi gecen herkese tesekkurler.Aro
May Allah bless you and your family
Prg izleyince vay be dedim. Ne kaliteli insanlar var ve kaldiklari yerden devam ediyorlar..
Yakup beyi takdir ve tebrik ederim
Başarılar dilerim hocam..
Helal olsun tebrikler grazdan selamlar
Helal sana kardaş yigido
Allah yolunuzu açık eylesin
kamptayken ekmeğinizi yedik Allah razı olsun yakup abi işin rast gelsin
..o muşteriler nasil bu insanlarin hakkini yiyebilmisler yuh olsun
Rabbim daha güzel günler Nasib etsin
Emeğinize sağlık
Teşekkürler
"Hayat bir bisiklete binmek gibidir. Pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece, düşmezsiniz.."
- Claude Pereer -
Rabbim yolunuzu açik eylesin
Tebrikler🎉
Basarilar dilerim.❤
Darisi tutunamayanlara😊
Program çok güzel Allah razı olsun
🙏
İyi yayınlar
🙏
Çok güzeldi, yazıl oldu Türkiyeme
Bu dönemde sunu gördüm gayret eden bütün zorluklara ragmen yola devam edenlerin Rabbim önlerine hep bir firsat cikariyor .Allah herkesin yar ve yardimcisi olsun.
👌🏽
Cok dogru, anin hakkını vermek gerekiyor
Guzel.hemserim❤❤❤
Ben bunu hem okuttum,hem askere gönderdim 😊
Üç kuruşluk bir adama, beş kuruşluk değer verirseniz geri kalan iki kuruşa sizi satar.
Bravo
tebrikler
Kolay gelsin
Memleket ne değerlerini kaybetti maalesef
masallah
realist bakis acisi cok onemli gercekten
👌🏽