Türkçeyi sonradan öğrenmiş olmanıza rağmen her iki dilin grammer kurullarına uygun olarak anlatmanız beni bir İngilizce öğretmeni olarak inanılmaz şaşırttı. Tebrik ederim 👌
@@sefaomeroglu Karantinada altyazılı dizi izlemeye çok sarmıştım akabinde yabancı haber, roman derken baya bir gelişme elde edebildim. Fakat gel gör ki, bu 'Present Perfect Tense' ve zaman zaman 'THE' konusu asla emin olamadığım iki yapı olmaya devam ediyor. Birkaç örnek yazacağım ve emin olamadığım yerleri parantez içine alacağım. Umarım dönüş yapma şansın olur. Şimdiden teşekkürler. Ex: 1. I've worked in many different medical sectors. I've also gained experience in (the) marketing sector. Then, realizing that I needed (have needed) to improve my foreign language, I started (have started) exposing myself to a foreign language every day. Today, I am here to explain to you what I have done and experienced from the past to the present. (Tecrübe olduğu için geçmişten günümüze kadar olan bir zaman lazımdı diye böyle kullanıyorum. Parantez içindekilerden emin olamadım sebebi de 'need' hala geliştirmeye ihtiyaç duyduğumu ve 'start' maruz kalmaya devam ettiğimi ifade ediyor olamaz mıyım... Gerçi 'Start' bir başlangıç belirtiyor past tense daha uygun sanırım.) 2. why is the man walking strangely? He has fainted! (Olay anı, etkisi şu anda olan bir durum diye böyle kullandım.) Ah, I saw a man on the street today, and he suddenly fainted! (Olmuş bitmiş ve süreç bildirmeyen bir şeyi bir arkadaşıma aktardığım için böyle kullandım) 3. I've seen him this week./today (hafta ya da gün hala bitmedi, tekrar görme şansım var gibi bir anlam katıyor herhalde.) 4. What's happened? What happened? (Şu an aklıma geldi bu ikisi de. İlkini şu an yüz yüze biriyle konuşurken aniden trip atmaya başladığı veya kızdığını gördüğümde kullanırım herhalde. İkincisi arkadaşıyla ayrılmış buluşmuşuz sebebini sormak için kullanırım.) Güzel güzel açıklıyorum da konuşurken beynim yanıyor çok detaylı düşünüyorum herhalde. ÖZETLE KARAR VERME ŞEKLİM: Geçmişten günümüze süreç bildiren bir şey varsa (tecrübe, ikamet etme veya hala yaptığını vurgulama gibi.) veya şu an yeni olmuş ya da şu an canlı canlı yaşadığımız tanık olduğumuz bir şey varsa kullanıyorum. Çok uzun oldu farkındayım ama valla çok taktım artık bunun oturmamış olmasına. Roman okuyorum iki de bi neden böyle de past değil vs. sorgulaması yapmaktan akışa kaptıramıyorum bazen. Şimdiden teşekkürler!
"@@greywizard3859 Öncelikle iyi günler, Gri Gandalf. 13-18 yaş grubu öğrencilerimin kimisinde aynı konularda kafalarında henüz oturtamadıkları bir durum söz konusu. Present Perfect Tense için şunu diyebilirim; anadildeki dilbilgisi eksikliklerimizle bu durum maalesef daha da derinleştiriyor, article'lar ise dilimizde olmayan bir unsur olduğu için yenidoğan bir birey gibi dile yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Gelelim senin örneklerine; 1- "The" bizim dilimizde yer almayan bir article. Bu yüzden belli başlı kullanımlarının yanında, spesifik bir anlam taşıdığını düşündüğün durumların başında bu article'ı kullanabilirsin. Mesela "I don't like the dinner / I don't like dinner" arasında büyük bir anlam farkı vardır. "The dinner" daha spesifik bir akşam yemeğini temsil eder. "... (the) marketing sector" bölümünde de aynı durum mevcut. Tecrübeni "genel anlamda" pazarlama sektöründe elde ettiğinden bahsediyorsan baştaki "the" gereksiz olabilir, fakat "the" ile başlayacaksan da bir şirket-firma bir şeye vurgu olmalı. Yani biraz daha spesifik anlam taşımalı. "Tense" konusunda ise anlatmak istediğim şeyi kendin de belirtmişsin, tebrik ederim. Konuşma anına kadar konuyla ilgili başından geçen tüm tecrübelerini "present perfect tense" ile anlatman doğru olandır, ki sen de öyle yapmışsın. "I needed improving my foreign language" kısmında ise "simple past tense" ile kullandığında ihtiyaç duyduğun o ana vurgu yapmış olursun, ihtiyaç duyma eylemine değil. 2- Her iki örneğin de aktarmak istediğini doğru ifade etmişsin. 3- "I haven't seen him this week" gibi bir kullanım daha doğru olabilir. Onu bu hafta henüz görmediğini söylerken haftanın henüz bitmediği de anlaşılır. 4- Burada da aynı "tense" kullanımı mevcut aslına bakarsan. "What happened?" geçmişte yaşanmış bir olaydan bahsederken "What's happened?" örneğinde yakın geçmişte bir durum yaşanmıştır ve bu durumun etkileri konuşma anında da hissedilebilir. Umarım kafan karışmamıştır. 5. Günün şafağında doğuya bakacağım, iyi günler :)
türkçe bilen native birinden bunları dinlemek gerçekten çok iyi oluyor, bize ingilizce öğretenler de tam olarak ne anlama geldiğini bilmedikleri için kusursuz bir ingilizce zor oluyor türkler açısından… teşekkürler zack
Çok güzel bir anlatımdı, çok teşekkürler. Yıllardır aklımda kalan tüm soru işaretlerini tek bir videoda sildiniz. Emeğiniz için teşekkür ediyorum. İyi günler dilerim.
Bu konunun gerçekten ana dili İngilizce olan biri tarafından ele alınması çok kıymetli. Çünkü ana dili Türkçe olan bir kişinin sadece kendi araştırmasıyla kafasındaki tüm soru işaretlerini temelli yok edebileceğini düşünmüyorum. Yine kaliteli bir anlatım olmuş. Teşekkürler Zack.
Buraya gelip bu yorumu okuyanlara tavsiyem, iki tense'i de gittim, yaptım, gördüm olarak çevirmeyin. Şu şekilde çevirirseniz kafa karışıklığınız biraz olsun geçecektir. I have seen Mehmet = Mehmet'i görmüşlüğüm var. I saw Mehmet = Mehmet'i gördüm. Burada anlamanız gereken şey, have/has gördüğünüz an geçmişde herhangi bir zaman değil de şuan bulunduğunuz zaman dilimiyle alakalı olduğu. I have gone to Italy = Italya'ya gitmişliğim var. I went Italy = İtalya'ya gitim. I have kissed the girl = Kızı öpmüşlüğüm var. I kissed the girl = Kızı öptüm Bu verdiğim örneklerde olduğu gibi, have/has gördüğünüzde geçmiş çevirisi yapmak yerine "var" çevirisi yapmanız ve durumun şuan ile alakalı olduğunuz bilmeniz sizin için yeterli olacaktır. Kullandıkça da sizin için normalleşecektir. Benim kendim için bulduğum yöntem bu. Son olarka her şeyi bir anda anlamaya çalışmayın. Tüm dillerde bir çok istisna var. Genel kuralları öğrenip, hata yapa yapa o istisnaları kapatırsanız sizin için öğrenmeesi daha kolay olur.
Zack abimizin en büyük avantajı dilimizi bilen ve bizim nasıl düşündüğümüzü anlayan bir native speaker olmasıdır. Sadece oturup izlememe rağmen baya etkili oluyor.
Uzun lafın kısası Present Perfect bizde "-mıșlığı olmak" gibisinden bir tabire denk geliyor kabaca. Konu perfect, anlatan da perfect. Thank you Zack. ♥️
Anlatımların için minnettarım. Lütfen bu tarz videolara devam et. 🙏🏻❤ (Grammer ile alakalı videolara lütfen devam et. Gerçekten ingilizce öğrenmemde bana çok yardımcı oluyor. Birçok türk youtube kanallarını araştırmama ve bakmama rağmen bu kadar iyi bir verim alamadım. Her şey için teşekkürler)
Bilgi önemliyse perfect. Zaman önemliyse simple şimdi dağılın biraz film,dizi falan izleyin ve gözlemleyin. Lost mu izliyon sawyer'en saçına kate in burnuna bakacağına alttaki ingilizce altyazının formunu incele.
@@ruvoli Biliyorum bir erkek olarak kıskanıyorum. Ben de kate in yüzüne bakmaktan kendimi alamıyordum. Zor, hayat zor onları salçalı ekmekle izlerken yes l dosent demek zor. İngilzice çalışanlar anca anlar.
Hocam harikasın ,,,anlattıklarından hemen anlıyorum ....bir numarasın ,,,İrlanda'da yaşıyorum ve burada ingilizce kursuna gidiyorum senin kadar iyi ogretene rastlamadım ....
Çok faydalı oldu. Özet olarak, herhangi bir zaman ile şu an arasındaki zamanı belli olmayan soru veya cevap. Özet şu an, ile geçmiş veya şu an ile gelecek.
I have never seen a perfect video like this because I have seen many videos about this subject but they could not help me but after watched your video, I got this topic very well.
Zack abi lütfen bu tarz videolara devam et gerçekten çok iyi anlatıyorsun. anladığımı düşünüyorum. Birden fazla ornek vererek açıklaman daha iyi anlamamı sağladı 👏😊
Hayır hayır hiç kafa karıştıracak bir şey kalmadı anlattıkların çok çok mantığa uygun ve anlaşılır seviyede, açıkçası benim kafamda hiç bir sorun kalmadı tamamen mantığını anladım. Anladığım kadarıyla bu perfect tense'i kullanırken belirli bir zaman ifadesi de kullanmıyoruz? Mesela have you been in Spain 1 year ago saçma oluyor galiba Have you ever been in Spain daha mantıklı sanki çünkü before daha büyük bir zamanı kapladığı için perfect tense'e daha uyumlu. Şimdi her şeyi çok net anladım teşekkürler dostum :)
Çok beğendim şöyle açıklıyacagim sizin anlatış ve benim anlattığınizi anlama şeklim denizin altından duvarın yanından ve yanında ve sessiz bir odada sizin anlatışiniz daha iyi anlamami sağladı daha iyi kavradım ilk iki benzetme şimdiye kadar dinlediğim ama net ogrenemedigimin göstergesi demek farkınız your the bestTheacher👌😘😘
Tesekkurler Zeck, cok iyi anlatmissin, dedigin gibi bazi yapilar Turkce'de de farkli sekilde de olsa mevcut, ornek olarak "have you ever tried sushi?" -> "simdiye kadar hic sushi yedinmi?" Bu ornekler gayet guzel. Yalniz kendi acimdan zorlandigim bazi cumleler var: mesela "odevini yaptinmi?" -> "have you finished your homework?" burada da "su ana kadar" ile ilgili bir anlam vardir mutlaka ama sanirim daha cok odevin ne zaman yapildigindan ziyade yapilip yapilmadigina yonelik bir soru var, belki bu kullanima iliskin ornekler verebilirsin. Bu arada Turkce ogrenip de bunlari Turkce olarak anlatabilmen super, tebrikler, tekrar tesekkurler
Ben bu konuyu daha ingilizce öğrenmeye başlamamın ilk haftasında öğrendim gayet net.Hatta en sevdiğim üç tensten biri.. Videoyu izleme amacım senin bunu Türkçe olarak bu kadar güzel anlatabilmene hayran oluşum. İkinci bir dilde bir insan grameri bukadar mı dolu dolu bukadar mı güzel kullanır ya, pes
En iyi şekilde anlamak için direkt Azerbaycan Türkçesine bakın. Bu zaman Aze Türkçesinde var çünki. Örnekleri yazayım sizin için: I have gone to Baku - Bakıya getmişəm. (Yani Baküde olmuşluğum var) Bu filmə baxmışam. Suşi yemişəm. Bu işin üzərində çalışmışam amma bacara bilməmişəm. İnşallah daha iyi anlarsınız. 😅
Past - time is important! When and what time , and it has no relation / connection to present/now ! Present perfect doesn’t care about when or what time something happened , it focuses on result now ! I cleaned my room yesterday ( when ? yesterday/ is my room clean now ?! Maybe yes / maybe not ) I have cleaned my room ( now it is definitely clean / when it happened?! I don’t care/know or or not given … but recently / lately )
genellikle böyle cümlelerde (şimdiye kadar ) ile cümle kurduğumuz için olsa gerek. çünkü (üç yıl sonra liseyi bitirmiş olacağım. )demek yerine ( bitereceğim) bu nedenle iki fiil tek fiil olarak birleşik söylediğimiz için ingilizcedeki gibi ayrı bir zaman cümlesi kullanılmıyor olsa gerek.
En iyi şekli bence şöyle: "I have " yerine "ben var, benim var" dersek çok net anlşılır. HAVE=VAR "Ben şu anda o eylemi yapmış, o eyleme veya şeye sahibim" demektir. I have studied-ben var çalışmış (çalışmış durumdayım, o hale-fiile sahibim) I have been in istanbul- ben var istanbulda bulunmuş. Fiilin 3. haline bizdeki -miş, -mış eki çok iyi oturuyor aslında.
tam olarak böyle. türkiye türkçesinde tam böyle kullanılmıyor ama azerbaycan türkçesinden örnek vererek durumu anlatabiliriz bence, örneğin "getmişem, gelmişem, oxumuşam, olmuşam" gibi durumlar bunun birebir örneğidir.
o fark aslında türkçede de var mesela istanbula gittin mi dersen yani sanki istanbula gidecegini soylemiş onun için soruyosun ama hiç istanbula gittin mi dersen present perfectteki gibi olur
Hocam Present Perfect Tense'i anlatırken 2 şekilde Türkçe anlam veriyorum ben: I have seen the movie Titanic. = Titanic filmini görmüşlüğüm vardır. I have eaten breakfast. = Kahvaltı yemiş durumdayım. Yani, -"mişliğim vardır" ve "-mış durumda". Birincisini sizden duymak beni mutlu etti, çünkü tam Türkçe karşılığı o evet, ama -MİŞ DURUMDA konusu, videoda o eksik kalmış sadece. Teşekkürler :)
Hmm çok ilginç bunu öğrendiğim yerde present perfect tence sadece geçmiş ile ilgili anılıyordu (belki gelecek ile ilgili olan kısma gelmediğim içindir henüz). Fakat oradaki tarif şu idi; Geçmişte olup şu an devam etmesi yani; örneğin kolum kırıldı ve hala kırık durumunda perfect kullanılır gibi bir yaklaşım vardı, kolum kırıldı 6 ay önce ve şimdi ise iyiyim gibi bir durum yani olup bitmiş bir süreç için past tense kullanılıyordu. Fakat burada hem gelecek için (i will have been etc.) hemde i have been ile i went arasındaki ilişkiye dair ince bir nüans görmüş oldum. past tense daha spesifik zaman dilimleri için daha genel geçer (farklı zamanlarda olmuş/olabilecek fiileri sanki) bir tarif için ise perfect tense kullanılıyor diye yorumladım. Peki sushi yemiştim ile ile çalışmamıştım : i had not worked.. Sorun tam olarak Türkçe düşünmekten kaynaklanıyor aslında farkındayım ama işte.. :) Belki bu videodaki gibi bize göre anlamları bire bir olan zamanlar üzerinde bir video olsa çok iyi olur. Geniş zamanda gibi want istiyorum(şimdiki)/isterim, go giderim/gidiyorum tamamen bizim dil ve zamanları çekimlememizden kaynaklanıyor. Do you go to school, yes i go to school.. Okula gidİYOR musun? Evet okula gidERİM gibi gibi... Teşekkürler açıklayıcı video için, dilerim devamı vardır ve gelir.. Başarılar.. Edit mesela herkesin bildiği bir cümle: i love you. Biz bunu seni sevİYORUM (aslında olan severim) diye çeviririz fakat orijinali ben seni sevEVERİM, genel geçer yani önceden de seviyordum, şimdide, gelecekte de gibi.. İngilizceyi Türkçe olarak öğrenmekten ziyade ingilizce öğrenmek (mevcut kafaki kalıplarla Türkçe düşünerek/çevirerek değilde) oldukça farklı bir deneyim, onun yerine bir çocuk aklı gibi bilgiyi sünger gibi emerek (gereksiz çeşitli kalıp sorgu anlam yüklemeye çalışmadan) olayın özünü anlamak ve kabul etmek gerek diye düşünmeye başladım son zamanlarda.. Yoksa bir dili tamamen ana dile bağlı kalarak öğrenmek epey zor. Aktif fiiler eylemler yada bana(bize) bir durum/isim gibi gelen cümleler (bazen) çok farklı olabiliyor dilin kendi için. Ör: hate is bad. - nefret kötüdür, TO hate is bad. (fiil/aktif) Nefret etmek kötüdür, it is not good to hate (fiil) yine nefret 'etmek' iyi değildir, anlam olarak 'bana' ETMEK eylem hareketi katarken nefret ve nefret etmek' durum isim cümlesi gibi gelmekte mesela gibi.. Her ikisi de Türkçe olarak nefret iyi değildir diye kurulabilir ve durumdur 'bana' göre gibi... (yada hating me doesn't make you pretty ....-yor(geniş zmn. eylem) --- hate is a disease (durum)) Bu gün karşılaştığım bir örnekti. :))
Türkçe'de present perfect tense yok ama, biz "di'li geçmiş zamanı" present perfect gibi de kullanıyoruz, anlam "context"ten çıkıyor, sabah evde "Kahvaltını yaptın mı?" diye sorabiliriz, kimse bunu dün ya da geçmiş diye algılamaz, o ana ait bir durum olarak anlar.
Çok güzel anlatıyorsunuz sizin sayenizde mantığı kavrayabiliyorum.Present perfect continuous ile present perfect simple arasındaki farkı anlatır mısınız lütfen
Past Tense ile Present Perfect Tense arasındaki en büyük farklardan birincisi Past Tense'de zaman açık bir şekilde belirtiler i ate pizza yesterday gibi Present Perfect Tense de ise zaman belirtilmez I have eaten pizza (pizza yedim) yani genel bir cümle olur hayatınız boyunca pek çok kez pizza yemiş olabilirsiniz ve bunu spesifik bir zaman söylemeden bu şekilde belirtilebilir
Zack senin sayende türklerin grammar derslerine güvenemiyorum🤣 Abi, "Few , a few , little , a little , many , much" ın bir birinden farkını bana anlata bilir misin?Ya da,videosu gelsin.Lütfen.Şimdiden teşekkür ederim...
Türkçeyi sonradan öğrenmiş olmanıza rağmen her iki dilin grammer kurullarına uygun olarak anlatmanız beni bir İngilizce öğretmeni olarak inanılmaz şaşırttı. Tebrik ederim 👌
can you speak english as an english teacher?
@@mrtruthvirtue8752 of course I can
@@mrtruthvirtue8752 such a stupid question
@@sefaomeroglu Karantinada altyazılı dizi izlemeye çok sarmıştım akabinde yabancı haber, roman derken baya bir gelişme elde edebildim. Fakat gel gör ki, bu 'Present Perfect Tense' ve zaman zaman 'THE' konusu asla emin olamadığım iki yapı olmaya devam ediyor. Birkaç örnek yazacağım ve emin olamadığım yerleri parantez içine alacağım. Umarım dönüş yapma şansın olur. Şimdiden teşekkürler.
Ex:
1. I've worked in many different medical sectors. I've also gained experience in (the) marketing sector. Then, realizing that I needed (have needed) to improve my foreign language, I started (have started) exposing myself to a foreign language every day. Today, I am here to explain to you what I have done and experienced from the past to the present. (Tecrübe olduğu için geçmişten günümüze kadar olan bir zaman lazımdı diye böyle kullanıyorum. Parantez içindekilerden emin olamadım sebebi de 'need' hala geliştirmeye ihtiyaç duyduğumu ve 'start' maruz kalmaya devam ettiğimi ifade ediyor olamaz mıyım... Gerçi 'Start' bir başlangıç belirtiyor past tense daha uygun sanırım.)
2. why is the man walking strangely? He has fainted! (Olay anı, etkisi şu anda olan bir durum diye böyle kullandım.)
Ah, I saw a man on the street today, and he suddenly fainted! (Olmuş bitmiş ve süreç bildirmeyen bir şeyi bir arkadaşıma aktardığım için böyle kullandım)
3. I've seen him this week./today (hafta ya da gün hala bitmedi, tekrar görme şansım var gibi bir anlam katıyor herhalde.)
4. What's happened?
What happened? (Şu an aklıma geldi bu ikisi de. İlkini şu an yüz yüze biriyle konuşurken aniden trip atmaya başladığı veya kızdığını gördüğümde kullanırım herhalde. İkincisi arkadaşıyla ayrılmış buluşmuşuz sebebini sormak için kullanırım.)
Güzel güzel açıklıyorum da konuşurken beynim yanıyor çok detaylı düşünüyorum herhalde.
ÖZETLE KARAR VERME ŞEKLİM: Geçmişten günümüze süreç bildiren bir şey varsa (tecrübe, ikamet etme veya hala yaptığını vurgulama gibi.) veya şu an yeni olmuş ya da şu an canlı canlı yaşadığımız tanık olduğumuz bir şey varsa kullanıyorum.
Çok uzun oldu farkındayım ama valla çok taktım artık bunun oturmamış olmasına. Roman okuyorum iki de bi neden böyle de past değil vs. sorgulaması yapmaktan akışa kaptıramıyorum bazen. Şimdiden teşekkürler!
"@@greywizard3859 Öncelikle iyi günler, Gri Gandalf. 13-18 yaş grubu öğrencilerimin kimisinde aynı konularda kafalarında henüz oturtamadıkları bir durum söz konusu. Present Perfect Tense için şunu diyebilirim; anadildeki dilbilgisi eksikliklerimizle bu durum maalesef daha da derinleştiriyor, article'lar ise dilimizde olmayan bir unsur olduğu için yenidoğan bir birey gibi dile yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Gelelim senin örneklerine;
1- "The" bizim dilimizde yer almayan bir article. Bu yüzden belli başlı kullanımlarının yanında, spesifik bir anlam taşıdığını düşündüğün durumların başında bu article'ı kullanabilirsin. Mesela "I don't like the dinner / I don't like dinner" arasında büyük bir anlam farkı vardır. "The dinner" daha spesifik bir akşam yemeğini temsil eder.
"... (the) marketing sector" bölümünde de aynı durum mevcut. Tecrübeni "genel anlamda" pazarlama sektöründe elde ettiğinden bahsediyorsan baştaki "the" gereksiz olabilir, fakat "the" ile başlayacaksan da bir şirket-firma bir şeye vurgu olmalı. Yani biraz daha spesifik anlam taşımalı.
"Tense" konusunda ise anlatmak istediğim şeyi kendin de belirtmişsin, tebrik ederim. Konuşma anına kadar konuyla ilgili başından geçen tüm tecrübelerini "present perfect tense" ile anlatman doğru olandır, ki sen de öyle yapmışsın. "I needed improving my foreign language" kısmında ise "simple past tense" ile kullandığında ihtiyaç duyduğun o ana vurgu yapmış olursun, ihtiyaç duyma eylemine değil.
2- Her iki örneğin de aktarmak istediğini doğru ifade etmişsin.
3- "I haven't seen him this week" gibi bir kullanım daha doğru olabilir. Onu bu hafta henüz görmediğini söylerken haftanın henüz bitmediği de anlaşılır.
4- Burada da aynı "tense" kullanımı mevcut aslına bakarsan. "What happened?" geçmişte yaşanmış bir olaydan bahsederken "What's happened?" örneğinde yakın geçmişte bir durum yaşanmıştır ve bu durumun etkileri konuşma anında da hissedilebilir.
Umarım kafan karışmamıştır. 5. Günün şafağında doğuya bakacağım, iyi günler :)
türkçe bilen native birinden bunları dinlemek gerçekten çok iyi oluyor, bize ingilizce öğretenler de tam olarak ne anlama geldiğini bilmedikleri için kusursuz bir ingilizce zor oluyor türkler açısından… teşekkürler zack
Çok güzel bir anlatımdı, çok teşekkürler. Yıllardır aklımda kalan tüm soru işaretlerini tek bir videoda sildiniz. Emeğiniz için teşekkür ediyorum. İyi günler dilerim.
Bu konunun gerçekten ana dili İngilizce olan biri tarafından ele alınması çok kıymetli. Çünkü ana dili Türkçe olan bir kişinin sadece kendi araştırmasıyla kafasındaki tüm soru işaretlerini temelli yok edebileceğini düşünmüyorum. Yine kaliteli bir anlatım olmuş. Teşekkürler Zack.
Zamanları anlattığınız bir video çekseniz süper olur, native birinden bunları türkçe dinlemek altın değerinde. 💭
Buraya gelip bu yorumu okuyanlara tavsiyem, iki tense'i de gittim, yaptım, gördüm olarak çevirmeyin. Şu şekilde çevirirseniz kafa karışıklığınız biraz olsun geçecektir.
I have seen Mehmet = Mehmet'i görmüşlüğüm var.
I saw Mehmet = Mehmet'i gördüm.
Burada anlamanız gereken şey, have/has gördüğünüz an geçmişde herhangi bir zaman değil de şuan bulunduğunuz zaman dilimiyle alakalı olduğu.
I have gone to Italy = Italya'ya gitmişliğim var.
I went Italy = İtalya'ya gitim.
I have kissed the girl = Kızı öpmüşlüğüm var.
I kissed the girl = Kızı öptüm
Bu verdiğim örneklerde olduğu gibi, have/has gördüğünüzde geçmiş çevirisi yapmak yerine "var" çevirisi yapmanız ve durumun şuan ile alakalı olduğunuz bilmeniz sizin için yeterli olacaktır. Kullandıkça da sizin için normalleşecektir. Benim kendim için bulduğum yöntem bu.
Son olarka her şeyi bir anda anlamaya çalışmayın. Tüm dillerde bir çok istisna var. Genel kuralları öğrenip, hata yapa yapa o istisnaları kapatırsanız sizin için öğrenmeesi daha kolay olur.
allah tuttuğunu altın etsin peki şuan ile alaksı nedir tam olarak yine geçmişte yapmışlığı var geçmişte yine olmuş
Zack abimizin en büyük avantajı dilimizi bilen ve bizim nasıl düşündüğümüzü anlayan bir native speaker olmasıdır. Sadece oturup izlememe rağmen baya etkili oluyor.
Uzun lafın kısası Present Perfect bizde "-mıșlığı olmak" gibisinden bir tabire denk geliyor kabaca. Konu perfect, anlatan da perfect. Thank you Zack. ♥️
long short story
Anlatımların için minnettarım. Lütfen bu tarz videolara devam et. 🙏🏻❤
(Grammer ile alakalı videolara lütfen devam et. Gerçekten ingilizce öğrenmemde bana çok yardımcı oluyor. Birçok türk youtube kanallarını araştırmama ve bakmama rağmen bu kadar iyi bir verim alamadım. Her şey için teşekkürler)
Bilgi önemliyse perfect. Zaman önemliyse simple şimdi dağılın biraz film,dizi falan izleyin ve gözlemleyin. Lost mu izliyon sawyer'en saçına kate in burnuna bakacağına alttaki ingilizce altyazının formunu incele.
yaaa sawyer a bakmadan nasıl durabilirim :(
@@ruvoli Biliyorum bir erkek olarak kıskanıyorum. Ben de kate in yüzüne bakmaktan kendimi alamıyordum. Zor, hayat zor onları salçalı ekmekle izlerken yes l dosent demek zor. İngilzice çalışanlar anca anlar.
@@woooow8 lost izlemiş birini bulmak beni mutlu etti aslında yaşıtlarımdan bilen yok maalesef önersem de izlemiyor kimse :(
@@ruvoli Benim için ise friends, hımıy,breakinh bad,prison break izleyen yok varsa yoksa çukur, kurtlar vadisi
Lost un heba olan potansiyeline üzülüp 4. sezon sonunda bıraktım daha iyi dizi olabilirdi
Kaliteli kanal, kaliteli anlatım. Foundations serisinden geliyorum çok teşekkürler zack.
Türkçe bilginiz çok çok iyi. Aynı anlatım için iki dilde olan farklı yapıları mükemmel anlattınız. 👏👏👏👏👏
Hocam harikasın ,,,anlattıklarından hemen anlıyorum ....bir numarasın ,,,İrlanda'da yaşıyorum ve burada ingilizce kursuna gidiyorum senin kadar iyi ogretene rastlamadım ....
Çok faydalı oldu. Özet olarak, herhangi bir zaman ile şu an arasındaki zamanı belli olmayan soru veya cevap. Özet şu an, ile geçmiş veya şu an ile gelecek.
ses tonu,hitap,vurgu hepsini çok iyi yapıyorsunuz. tesekkür ederim.ama keşke butun konuları bu sekılde ve daha detaylı ele alsanız.
Bir çok Türk'ten daha çok Türkçe dil bilgisine hakimsin. Valla bravo👏👏
I have never seen this type of explanation before about the present perfect tense.
Before'u sona atmadığın anlam şöle olmuş :D "Present Perfect tense hakkından önce bu şekilde bir açıklama hiç görmedim."
I have never seen a perfect video like this because I have seen many videos about this subject but they could not help me but after watched your video, I got this topic very well.
Umarım doğru yazdım 🤭
adamsın zack dayı mantık oturdu sonunda sayende, kim anlatsa ezberledeğini bülbül gibi ötüyor karşı tarafa, geçmiyor mantığı iyiki çekmişsin
Zack abi lütfen bu tarz videolara devam et gerçekten çok iyi anlatıyorsun. anladığımı düşünüyorum. Birden fazla ornek vererek açıklaman daha iyi anlamamı sağladı 👏😊
Cool. 😎 The timeline part is easy to understand! More power, Zack! 👊🏼
ilk defa videoyu beğendim ve yorum yazıyorum bu kanala, bu video çok awesome olmuş
Eline ,emegine saglik.Cok tesekkur ediyorum.Hep "gecmiste basladi simdiki zamani etkiliyor" deniliyordu ve bir turlu mantigi anlamiyordum...
Zack buraya yumruk havaya👏👏👏
Bir harika video daha, Harikasin Zack, harika birisin, cok tesekkurler bu videolar icin, seni seviyoruz, kendine iyi bak...
konu anlatımları serisi devam etsin türkçe bilen bir nativeden konuyu dinlemek daha anlaşılır ve mantığını kavratıcı oluyor. seriye devammmmmmmmm
Hayır hayır hiç kafa karıştıracak bir şey kalmadı anlattıkların çok çok mantığa uygun ve anlaşılır seviyede, açıkçası benim kafamda hiç bir sorun kalmadı tamamen mantığını anladım.
Anladığım kadarıyla bu perfect tense'i kullanırken belirli bir zaman ifadesi de kullanmıyoruz?
Mesela have you been in Spain 1 year ago saçma oluyor galiba
Have you ever been in Spain daha mantıklı sanki çünkü before daha büyük bir zamanı kapladığı için perfect tense'e daha uyumlu.
Şimdi her şeyi çok net anladım teşekkürler dostum :)
Tam Suan videolarini izliyodum Zack 😅mükemmelsin ,cok emek veriyosun ,diger kanallardan farklisin ,umarim daha iyi yerelere gelirsin ❤️
Teşekkürler, Zack sonunda bir Amerikan Türkçe öğrendi ve karşılaştırmalı anlattı şu konuyu :). Bence daha iyi açıklayamazdı kimse.
Reis tüm zamanları sırasıyla tek videoda detaylı olarak örneklerle anlatabilirmisin. Hiç sağlam kaynak bulamadım. Şimdideb teşekkürler
Çok güzel anlattınız 🎉 Gayet açık ve net. Çok teşekkürler
Thank you. This video is very clear.
Çok beğendim şöyle açıklıyacagim sizin anlatış ve benim anlattığınizi anlama şeklim denizin altından duvarın yanından ve yanında ve sessiz bir odada sizin anlatışiniz daha iyi anlamami sağladı daha iyi kavradım ilk iki benzetme şimdiye kadar dinlediğim ama net ogrenemedigimin göstergesi demek farkınız your the bestTheacher👌😘😘
Ya sen harikasın Zack bundan sonra burdan devam inşallah 😍
çoook teşekkürlerr bunları native birinden duymak çok güzel🥰
diğer perfect tenseler de gelsin süper olur. present perfect continious, past perfect gibi
Çok güzel viceo olmuş.Genel olarak went ve have been olayını biliyordum ama.tekrar etmek ve ince detayları yeniden öğrenmek iyi oldu.teşekkürler @Zack
Emeğinize sağlık.Çok net bir anlatım olmuş🙏
Beautiful explanation, thank you. I understood clearly after this video.
Tesekkurler Zeck, cok iyi anlatmissin, dedigin gibi bazi yapilar Turkce'de de farkli sekilde de olsa mevcut, ornek olarak "have you ever tried sushi?" -> "simdiye kadar hic sushi yedinmi?" Bu ornekler gayet guzel. Yalniz kendi acimdan zorlandigim bazi cumleler var: mesela "odevini yaptinmi?" -> "have you finished your homework?" burada da "su ana kadar" ile ilgili bir anlam vardir mutlaka ama sanirim daha cok odevin ne zaman yapildigindan ziyade yapilip yapilmadigina yonelik bir soru var, belki bu kullanima iliskin ornekler verebilirsin. Bu arada Turkce ogrenip de bunlari Turkce olarak anlatabilmen super, tebrikler, tekrar tesekkurler
Doğru anlamışsın, have you done your homework? deyince ne zaman yaptığını değil yapılıp yapılmadığını vurguluyorum.
çok güzel bir anlatım olmuş ağzınıza sağlık, tamamen anladım :)
Gayet net ve açık. İyi bir açıklama olmuş.
Ben bu konuyu daha ingilizce öğrenmeye başlamamın ilk haftasında öğrendim gayet net.Hatta en sevdiğim üç tensten biri.. Videoyu izleme amacım senin bunu Türkçe olarak bu kadar güzel anlatabilmene hayran oluşum. İkinci bir dilde bir insan grameri bukadar mı dolu dolu bukadar mı güzel kullanır ya, pes
ya o değil de türkçeyi muhteşem konuşmuyor mu? yemin ediyorum hayranlıkla izliyorum, türkiye'de bu kadar akıcı konuşan insan çok az bulursunuz
Harika anlattıniz hocam çok teşekkürler 🤗
10 dakikada izlenebilecek en kaliteli perfect tense videosu❤
Çoktan beğendim ve seni bulduğum günden beri aboneyim
Present Perfect Tense tamamdır. Çok teşekkürler.
En iyi şekilde anlamak için direkt Azerbaycan Türkçesine bakın. Bu zaman Aze Türkçesinde var çünki. Örnekleri yazayım sizin için:
I have gone to Baku - Bakıya getmişəm. (Yani Baküde olmuşluğum var)
Bu filmə baxmışam. Suşi yemişəm. Bu işin üzərində çalışmışam amma bacara bilməmişəm.
İnşallah daha iyi anlarsınız. 😅
çok iyi flfmdkx
Past - time is important! When and what time , and it has no relation / connection to present/now !
Present perfect doesn’t care about when or what time something happened , it focuses on result now !
I cleaned my room yesterday ( when ? yesterday/ is my room clean now ?! Maybe yes / maybe not )
I have cleaned my room ( now it is definitely clean / when it happened?! I don’t care/know or or not given … but recently / lately )
Ağzınıza sağlık, çok verimli bir anlatım olmuş. Teşekkürler :)
harikasın Zack. Teşekkürler
bu konuyu kadar iyi anlatan hiç kimseyi görmemiştim, çok teşekkürler 🙏
Teşekkürler Zack hoca.
Süper anlatım oldu 😊
Zack abi 11 ülke örneğini verdikten sonra anladım çoooooooooooooooooooooooooooook sağol ya sonunda farkı biliyorum 🙏
Bu yüzden varım 👍😂
Bende tam orda anladım, çok iyi örnek
genellikle böyle cümlelerde (şimdiye kadar ) ile cümle kurduğumuz için olsa gerek.
çünkü (üç yıl sonra liseyi bitirmiş olacağım. )demek yerine ( bitereceğim) bu nedenle iki fiil tek fiil olarak birleşik söylediğimiz için ingilizcedeki gibi ayrı bir zaman cümlesi kullanılmıyor olsa gerek.
ya sonradan türkçe öğrenen biri için bunları çok iyi anlatıyorsun thank you
Anlatımın çok güzel, teşekkürler
öğrenirken nasıl da beynim yanmıştı bunları. ki yıllar sonra bile aslında tam oturmadığını farkediyorum. teşekkürler video için
Geçmişte başlamış ve şu ana kadar devam eden durumlarda veya bir şey yapılmış ve şimdiki zamanı da etkiliyorsa kullanılır.
Hocam ne tatli bir insansiniz yaa, tesekkür ederim😘
Kralsın Zack abi , teşekkürler ve de saygılar Azerbaycandan😎👍Thank you bro
sen var ya , kralsın zack abi
çok güzel anlatmışsınız ağzınıza sağlık
En iyi şekli bence şöyle: "I have " yerine "ben var, benim var" dersek çok net anlşılır.
HAVE=VAR
"Ben şu anda o eylemi yapmış, o eyleme veya şeye sahibim" demektir.
I have studied-ben var çalışmış (çalışmış durumdayım, o hale-fiile sahibim)
I have been in istanbul- ben var istanbulda bulunmuş.
Fiilin 3. haline bizdeki -miş, -mış eki çok iyi oturuyor aslında.
tam olarak böyle. türkiye türkçesinde tam böyle kullanılmıyor ama azerbaycan türkçesinden örnek vererek durumu anlatabiliriz bence, örneğin "getmişem, gelmişem, oxumuşam, olmuşam" gibi durumlar bunun birebir örneğidir.
@@ismaylrustamov2707 Azerice cuk oturmuş, harika.
arka planın güzelliği 🤩🤩
o fark aslında türkçede de var mesela istanbula gittin mi dersen yani sanki istanbula gidecegini soylemiş onun için soruyosun ama hiç istanbula gittin mi dersen present perfectteki gibi olur
Zeki abi, Türkçe konuşan biri olarak present perfect tense'i kavradım. Teşekkürler ❤️❤️❤️
Hocam Present Perfect Tense'i anlatırken 2 şekilde Türkçe anlam veriyorum ben:
I have seen the movie Titanic. = Titanic filmini görmüşlüğüm vardır.
I have eaten breakfast. = Kahvaltı yemiş durumdayım.
Yani, -"mişliğim vardır" ve "-mış durumda". Birincisini sizden duymak beni mutlu etti, çünkü tam Türkçe karşılığı o evet, ama -MİŞ DURUMDA konusu, videoda o eksik kalmış sadece.
Teşekkürler :)
Waaww! Tesekkurler kardes. Bi de bu gozle degerlendireyim ins içinden cikarim. 👌
hep aklıma takılan bir konuydu tek videodan anladım teşekürler
You are amazing you know very tough details of Turkish grammer
Abi çok güzel bir video olmus 👌 eğer biraz daha bol örnekli bir video daha yapabilirsen çok iyi olur. Emeklerine saglik
Good job teacher Zack
Müthiş adamsın zack.. lütfen future perfect tensi de izah eder misin?
zack hocam emegine saglik
ilkkez izliyorum mukemmel anlatmis...
Çok güzel bir anlatım. Teşekkürler
Hmm çok ilginç bunu öğrendiğim yerde present perfect tence sadece geçmiş ile ilgili anılıyordu (belki gelecek ile ilgili olan kısma gelmediğim içindir henüz). Fakat oradaki tarif şu idi; Geçmişte olup şu an devam etmesi yani; örneğin kolum kırıldı ve hala kırık durumunda perfect kullanılır gibi bir yaklaşım vardı, kolum kırıldı 6 ay önce ve şimdi ise iyiyim gibi bir durum yani olup bitmiş bir süreç için past tense kullanılıyordu. Fakat burada hem gelecek için (i will have been etc.) hemde i have been ile i went arasındaki ilişkiye dair ince bir nüans görmüş oldum. past tense daha spesifik zaman dilimleri için daha genel geçer (farklı zamanlarda olmuş/olabilecek fiileri sanki) bir tarif için ise perfect tense kullanılıyor diye yorumladım. Peki sushi yemiştim ile ile çalışmamıştım : i had not worked.. Sorun tam olarak Türkçe düşünmekten kaynaklanıyor aslında farkındayım ama işte.. :) Belki bu videodaki gibi bize göre anlamları bire bir olan zamanlar üzerinde bir video olsa çok iyi olur. Geniş zamanda gibi want istiyorum(şimdiki)/isterim, go giderim/gidiyorum tamamen bizim dil ve zamanları çekimlememizden kaynaklanıyor. Do you go to school, yes i go to school.. Okula gidİYOR musun? Evet okula gidERİM gibi gibi... Teşekkürler açıklayıcı video için, dilerim devamı vardır ve gelir.. Başarılar..
Edit mesela herkesin bildiği bir cümle: i love you. Biz bunu seni sevİYORUM (aslında olan severim) diye çeviririz fakat orijinali ben seni sevEVERİM, genel geçer yani önceden de seviyordum, şimdide, gelecekte de gibi..
İngilizceyi Türkçe olarak öğrenmekten ziyade ingilizce öğrenmek (mevcut kafaki kalıplarla Türkçe düşünerek/çevirerek değilde) oldukça farklı bir deneyim, onun yerine bir çocuk aklı gibi bilgiyi sünger gibi emerek (gereksiz çeşitli kalıp sorgu anlam yüklemeye çalışmadan) olayın özünü anlamak ve kabul etmek gerek diye düşünmeye başladım son zamanlarda.. Yoksa bir dili tamamen ana dile bağlı kalarak öğrenmek epey zor. Aktif fiiler eylemler yada bana(bize) bir durum/isim gibi gelen cümleler (bazen) çok farklı olabiliyor dilin kendi için.
Ör: hate is bad. - nefret kötüdür, TO hate is bad. (fiil/aktif) Nefret etmek kötüdür, it is not good to hate (fiil) yine nefret 'etmek' iyi değildir, anlam olarak 'bana' ETMEK eylem hareketi katarken nefret ve nefret etmek' durum isim cümlesi gibi gelmekte mesela gibi.. Her ikisi de Türkçe olarak nefret iyi değildir diye kurulabilir ve durumdur 'bana' göre gibi... (yada hating me doesn't make you pretty ....-yor(geniş zmn. eylem) --- hate is a disease (durum)) Bu gün karşılaştığım bir örnekti. :))
Thank you Zack kardeş. Çok makbule geçti.
Türkçe'de present perfect tense yok ama, biz "di'li geçmiş zamanı" present perfect
gibi de kullanıyoruz, anlam "context"ten çıkıyor, sabah evde "Kahvaltını yaptın mı?" diye sorabiliriz,
kimse bunu dün ya da geçmiş diye algılamaz, o ana ait bir durum olarak anlar.
Valla gayet açık teşekkürler Bro Zack
Sık yapılan hatalar kısmı cok güzel devamını bekliyorum
Çok güzel anlatıyorsunuz sizin sayenizde mantığı kavrayabiliyorum.Present perfect continuous ile present perfect simple arasındaki farkı anlatır mısınız lütfen
Zack lütfen özer kiraz inceleme videosu yapar mısın?
Past Tense ile Present Perfect Tense arasındaki en büyük farklardan birincisi Past Tense'de zaman açık bir şekilde belirtiler i ate pizza yesterday gibi Present Perfect Tense de ise zaman belirtilmez I have eaten pizza (pizza yedim) yani genel bir cümle olur hayatınız boyunca pek çok kez pizza yemiş olabilirsiniz ve bunu spesifik bir zaman söylemeden bu şekilde belirtilebilir
Kralsin Zack hocam kralsin. Daha net daha oturakli anlatilamazdi
daha net anlayamazdım gerçekten. çoook teşekkür ederim Zack!
Zack teacher>>>>> all teachers
Kesinlikle muhteşem teşekkür ederiz resmen zihnim aydınlandı
Abi helal olsun cidden çok iyi bir anlatımın var. Çalıştığın şirkete söyle sana biraz daha zam yapsınlar :)
Vallaha Zack cok iyi anlatiyorsun. Tebrikler👌👌👍👍
3:54 gif
4:34 1 yıl sonra amerikaya gitmiş olacağım gif
4:44 gif
6:44 gif
6:54 gif
8:10 example
Zack senin sayende türklerin grammar derslerine güvenemiyorum🤣
Abi, "Few , a few , little , a little , many , much" ın bir birinden farkını bana anlata bilir misin?Ya da,videosu gelsin.Lütfen.Şimdiden teşekkür ederim...
çok güzel açıklamaydı teşekkür ederim
teşekkürker emeğine sağlık gerçekten anladım.
Çok teşekkürler anladım sayenizde
yine çok faydalı ve güzel bir video 👏❤️
i have been 11 countries: ben 11 ülkeye gidikim. aslında türkçede bu -ik ekini pek kullanmıyoruz ama perfect tensin doğrudan karşılığı.
tesekkurler zack abi :)
Thank you so much Zack