Merhaba Güldane Hanım, çok derin ve anlamlı bir soru sormuşsunuz. Hakikat, yalnızca bilinç değildir; hakikat, hem bilincin farkındalığı hem de her şeyin özünde olan varoluşun ta kendisidir. Bilinç, hakikati algılamamıza izin veren bir araçtır ama hakikat, bilincin de ötesinde, düşünce ve kavramlarla sınırlanamayacak bir deneyimdir. Bu âlem, boş bilinçten (yani saf farkındalık veya varoluştan) ortaya çıkar. Bu yaratım süreci, düşünceyle değil, varlıkla hissedilir. Tüm formlar (bu âlem) varlığın ifadeleridir; tıpkı okyanusun dalgaları gibi. Okyanus dursa da varlığını sürdürür, dalgalar ise onun hareketiyle açığa çıkar. Bu yüzden hakikatin kendisi, dalgaların (yani âlemin) kaynağıdır ve tüm bu formlar kaynağıyla birdir. Boş bilinçten âlemin açığa çıkışı, şimdiki anda her şeyin olduğu gibi saf varoluşunda görülür. Tanıklık ettiğiniz her şey, o saf hakikatin bir yansımasıdır.
Herşey hafızada bitiyor galiba yani bilinçaltı,hafıza kapasitesinin hepsine ulaşırsam tüm gerçeği göre bilirim galiba.ama nasıl.Çok gariptirki bu dünyaya bilinci kapatıp gönderiyorlarmış gibi geliyor arada
Merhaba, Çok güzel bir noktaya değindiniz. Hafıza ve bilinçaltı, gerçekten de derin bir okyanus gibi; her şeyin bir şekilde kayıtlı olduğu ve bazen fark etmeden oradan hareket ettiğimiz bir alan. Ancak “tüm gerçeği görmek” belki de yalnızca hafızanın sınırlarından çıkıp, an’da var olmakla mümkün olabilir. Çünkü gerçek, zihinle değil, varlıkla bilinir. Bu dünyada bilincin kapalı gibi görünmesi belki de ilahi bir oyunun parçasıdır. Zihin ve hafızadan sıyrıldığımızda, gerçekte her şeyin her zaman burada olduğunu ve zaten bildiğimizi fark edebiliriz. Sevgi ve teslimiyet, bu farkındalığın kapılarını açar. Sevgiyle,
@Katılıyorum size ama egodan vazgeçip olan herşeye kalpten gelen bir sevgi ve teslimiyet çok zor bazı durumlarda insanlar buna kendini zorluyarlar yani zorla empati kurma gibi,bunun hiçbir faydası olmadı bana hatda zararı olduki travma bıraktı.Bence ilk önce büyük bir dinlenme haline yani frekansı çok azaltıp bir bilinçaltına yolculuk çalışmasıyla oradaki olumsuz duygu ve içgüdüleri ve perde arkasını görmekle iyileşe biliriz belkide yani o zaman kendiliğinden doğal yolla herşeyi olduğu gibi nötür algılarız.Ben kendi tecrübeme dayanarak söylüyörümki bir olumsuz duygunun köküne inip onu anlayıp sonra kucakladığında artık o duygu ve düşünceye ait hiçbirşey kalmıyor
çok teşekkürler harika farkındalıklar için ❤❤❤
🙏💛✨
Çok teşekkür ederim emeğinize sağlık🙏🙏🙏🙏
🙏💛✨
💫💫💫
💛✨
Teşekkür ederim👌
💛✨
Merhaba hocam sizin anlatımlarınizdan anladığım hakikat bilinç midir yalnızca
Peki bu varolan saf bise bütün bu alemi boş bilinç ten nasıl açığa çıkıyor teşekkür ederim
Merhaba Güldane Hanım, çok derin ve anlamlı bir soru sormuşsunuz. Hakikat, yalnızca bilinç değildir; hakikat, hem bilincin farkındalığı hem de her şeyin özünde olan varoluşun ta kendisidir. Bilinç, hakikati algılamamıza izin veren bir araçtır ama hakikat, bilincin de ötesinde, düşünce ve kavramlarla sınırlanamayacak bir deneyimdir.
Bu âlem, boş bilinçten (yani saf farkındalık veya varoluştan) ortaya çıkar. Bu yaratım süreci, düşünceyle değil, varlıkla hissedilir. Tüm formlar (bu âlem) varlığın ifadeleridir; tıpkı okyanusun dalgaları gibi. Okyanus dursa da varlığını sürdürür, dalgalar ise onun hareketiyle açığa çıkar. Bu yüzden hakikatin kendisi, dalgaların (yani âlemin) kaynağıdır ve tüm bu formlar kaynağıyla birdir.
Boş bilinçten âlemin açığa çıkışı, şimdiki anda her şeyin olduğu gibi saf varoluşunda görülür. Tanıklık ettiğiniz her şey, o saf hakikatin bir yansımasıdır.
Çok teşekkür ederim hocam çok aydınlatıcı bir cevap oldu benim için
Herşey hafızada bitiyor galiba yani bilinçaltı,hafıza kapasitesinin hepsine ulaşırsam tüm gerçeği göre bilirim galiba.ama nasıl.Çok gariptirki bu dünyaya bilinci kapatıp gönderiyorlarmış gibi geliyor arada
Merhaba,
Çok güzel bir noktaya değindiniz. Hafıza ve bilinçaltı, gerçekten de derin bir okyanus gibi; her şeyin bir şekilde kayıtlı olduğu ve bazen fark etmeden oradan hareket ettiğimiz bir alan. Ancak “tüm gerçeği görmek” belki de yalnızca hafızanın sınırlarından çıkıp, an’da var olmakla mümkün olabilir. Çünkü gerçek, zihinle değil, varlıkla bilinir.
Bu dünyada bilincin kapalı gibi görünmesi belki de ilahi bir oyunun parçasıdır. Zihin ve hafızadan sıyrıldığımızda, gerçekte her şeyin her zaman burada olduğunu ve zaten bildiğimizi fark edebiliriz. Sevgi ve teslimiyet, bu farkındalığın kapılarını açar.
Sevgiyle,
@Katılıyorum size ama egodan vazgeçip olan herşeye kalpten gelen bir sevgi ve teslimiyet çok zor bazı durumlarda insanlar buna kendini zorluyarlar yani zorla empati kurma gibi,bunun hiçbir faydası olmadı bana hatda zararı olduki travma bıraktı.Bence ilk önce büyük bir dinlenme haline yani frekansı çok azaltıp bir bilinçaltına yolculuk çalışmasıyla oradaki olumsuz duygu ve içgüdüleri ve perde arkasını görmekle iyileşe biliriz belkide yani o zaman kendiliğinden doğal yolla herşeyi olduğu gibi nötür algılarız.Ben kendi tecrübeme dayanarak söylüyörümki bir olumsuz duygunun köküne inip onu anlayıp sonra kucakladığında artık o duygu ve düşünceye ait hiçbirşey kalmıyor