Daha önce yaratıcılık ve yazarlıkla alakalı yaptığımız içerikler: Başlamak ve Sürdürmek th-cam.com/video/7lwJWLvGwzA/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1 Unutulmuş Düşler Mağarası th-cam.com/video/kR5fLm0SLEM/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1 Yaratıcı Düşünme Becerisi th-cam.com/video/2kK06recVtA/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1 Rollo May - Yaratma Cesareti th-cam.com/video/bGMFgZDL_O4/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1 John Berger - Görme Biçimleri th-cam.com/video/paLHPeAcRg4/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1 Roy Peter Clark - Yazma Uğraşı th-cam.com/video/EvlKvU8TyBo/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1 Yazmanın Psikolojik ve Fiziksel Sağlığa Yararları - İngilizce Metin Okuma-Anlama th-cam.com/video/yJahpZNwKUg/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1 Yazar-Çizerlere Tavsiyeler Oynatma Listesi th-cam.com/play/PL2KI4emH6lqvqOHin3ni4QEFnqwXdkSjl.html
‘Batıda hayaller gerçekleştirmek için kurulur, doğuda gerçeklerden kaçmak için’ diyor Oblomov adlı romanında Gonçarov. Bu cümle doğu ve batının hayal kurmaya bakışının bir özeti gibi. Hayal kurmak ayakları yere basmamak olarak görülüyor bizim coğrafyamızda.
Yaratıcılık, Yahya Kemal Beyatlı'nın Deniz Türküsü şiiri gibidir benim için hatta belki son iki dizesi gibidir. "Yürü, hür maviliğin bittiği son hadde kadar/Çünkü insan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar. " İnsan başlamalı, yürümeli, ufuk gibi kendine bir sınır belirlemeli, her seferinde onu yeniden aşmalı, hayal etmeli ve yaşamalı. Eğer hayallerini kağıda aktarıracaksa de yaşadığını kârinin gözünde, zihninde yaşatmalı. Ki insan hayal ederse yazmadan duramaz, hayal etmeden de yazamaz. Yazıları insanlara ulaşınca da bu âlemde hep yaşar. Çünkü insan âlemde, bu yüzden, hayal ettiği mühdetçe yaşar. Çok güzel bir yayın olmuş elinize emeğinize sağlık ❤
Rüya görmekle ilgili konuştuğunuz kısımda son zamanlarda yapılan bir araştırma geldi aklıma. Araştırma şunu söylüyor: bir duyusunu kaybetmiş insanlar bir diğerini daha iyi kullanabiliyor. Örneğin kör bir insanın hissetme duyusunun daha iyi olması gibi. Bunun bilimsel sebebi ise hissetme nöronlarının artık kullanılmayan görme nöronlarını da kullanması. (kabaca anlatıyorum elbette). Rüya görmek ise görme duyumuzu diğer duyulara kaptırmamak için beynin görme ile ilgili kısmının çalışmasını sağlıyormuş. Mükemmel bi şey! Bütün bu bilimsel bilgilerin yanında, rüya görmenin biliçaltıyla ilgili olması ve insana o sonsuz yaratıcılıktan korkmaması gerektiği yönünde bi telkin var bence.
Herkes herşeyi yapabilir.Kesinlikle dogru spor,sanat, ticaret, teknoloji dahil....kimi başyapıt ortaya koyar kimi ortalama bir şey,verdiginiz emek ,tutku ve vazgeçmemek belirleyici olan
İlkokuldan beri yazarım. Sonunu beğenmediğim masalları, kitapları değiştirir yazardım. Gördüğüm rüyaları senaryoya çevirirdim bazen rüyalarımı kontrol edebilirdim. Ve bunları yazardım, annem defterlerimi atardı, bunlarla uğraşma derdi. Şiir defterlerinin arkaları boş olurdu gizlice öykülerimi oraya yazardım annem atamasın diye. Lise yıllarımın bitip üniversiteye doğru senaryo öykülerimi, roman tarzında eserlere dönüştürdüm. Kütüphaneye giderdik arkadaşlarım işletme, hukuk çalışırdı vizeler için ben tırım tırım Türk mitoloji kitapları alır, onları okurdum, notlar alır araştırır, kendime yeni dünyalar kurardım. Yazdığım beşinci uzun soluklu eser yayımlanmak istediğinde, işe yeni başlamıştım, odaklanamam deyip kapıma gelen yayınevlerine sırtımı çevirdim. Hepsi toplumun hayal kurmak, yazmak beş para etmez, önemli olan düzgün mesleğin olmalı baskıları altında yetiştirildiğimdendi.12 yıldır muhasebeciyim ve mesleğim umurumda değil, kariyer yapmak umurumda değil. Keşke o gün işi bırakıp eve kapanıp eserimi bitirsem ve kendim için bir şey yapsaydım diyorum. Evet hiçbir şey için hiçbir zaman geç değildir ancak zaman hepimizi değiştirir, bundan 10 yıl önceki hayal gücü gerçek dünyaya dolu dizgin taşan, yemeden içmeden saatlerce yazabilen, yazmaya derin bir tutku besleyen o kişi değilim artık. En yaratıcı yıllarımda kendimi bastırıp, benliğimi öldürüp bir başka ben, standart, toplumun kabul edebileceği bir ben var ederek geçirdim.Başarılı oldum. Herkes benden memnun, benden başka.
Yaklaşık bir yıl önce kurgusal bir evren oluşturup kitabımı yazmaya başladım. Karakterler, olay örgüsü ve ana konu her şey belliydi ve bir takım sınırlamalarla neleri kelimelere döküp neleri dökmeyeceğime karar verdim. Büyük bir hevesle başladım. Aynı hevesle gitmedi. Bir yerden sonra bir paragraf yazıp bırakmaya başladım. Eklediğim her diyalog beni yormaya başladı. Altında yatan nedeni bir türlü anlayamadım. Oysa ki yazmadığım anlarda suçluluk duyuyor ve yazmak için heves ediyordum. Masa başına oturunca da bütün bu hevesim kaçıyırdu. Fakat bunun beni bıktırmasına izin vermedim. Şu an kitabım bitmek üzere. İyi ki ertelememişim ve iyi ki pes etmeden yazmışım diyorum.
Evet, gerçekten de başlayınca gidiyor ama biz bunu bildiğimiz halde bile başlamakta hep tembellik ediyoruz....Hayal kurma işine gelince gerçekten de ta ilkokuldan itibaren baltalanıyor hayal gücümüz...Aklı bi karış havada, adam olmaz bu, vs..damgalanıyoruz ve soğutuluyoruz birçok şeyden...Yayın çok güzel, teşekkür ederim ..
Sadece insanlar ve tırtılların hayal kurabilen canlılar olduğunu öğrendim yakın zamanda. Tırtılların sadece hayal kurabilenleri kelebek olabiliyormuş. Bu videoyu izleyince de o geldi aklıma. Senin komplo teorine ben de katılıyorum Ceren Hocam. Bizim hayal kurma becerimizi baltalayarak kanatlanıp dönüşmemize bilinçli bir şekilde engel oluyorlar bence de. Senin videolarınsa ufkumu genişletmeme, farklı düşünmeme katkı sağlıyor. Beni/bizi dönüştürüp kanatlandırdığın için teşekkür ederim💞🌼
Vay be sorun cozmenin hayal gucunu yaratmasi uzerine konusman beni gercekten cok etkiledi. Parasal (maddi dersem materyal gibi anlasilacakti ama sadece parayi kastediyorum) limitler kesinlikle vazgecme kaynagi degil bir sekilde sorunu cozmek icin yol arama motivasyonu olmali. Turklerin (ve fakir ulke insanlarinin) daha cin fikirli olma sebebi de budur muhtemelen
Dertlerimi düşünerek uykuya daldığımda, sıkıcı değil fantastik kabuslar görüyorum. Hayatımdaki insanların kabuslarımdaki yansımalarından esinlenip karakterler tasarlıyorum. Karakterler o kadar derin oluyor ki onlarla öyküler tasarlamak istediğimde, adeta kendiliğinden olay akışı ve diyalogları oluşturabiliyorlar. Fantastik kabuslarım, beni bunalımdan çekip çıkaran şeyler. Anlık dehşet hali uykumdaki yaratıcı fikirleri bir kenara yazana kadar unutmamamı sağlıyor. Ne kadar korksam da rüyalarımdaki çaresizlik; gerçek hayatımdaki çaresizlik hissine karşı boyun eğmememi ve bunaltıcı bir hayatı, bir şahesere nasıl çevirebileceğimi öğretiyor.
MEB müfredatının fırtınasından yazarak ve çizerek sağ çıkmış bir tıp öğrencisi olarak büyübozumu benim için bir kendini bulma biçimiydi. En çok da yazdıklarımı resmetmekten keyif alırdım. Hayatımı cümlelere yansıtmayı değil - belki biraz ütopik ama - hikayemde yarattığım dünyayı çevremde aramaya aşıktım. Şimdilerdeyse kelimelerin engin denizinde yüzmeyi seviyorum. Sıkı takipçinizim, bu formatta videoların devamını seve seve izlerim ❤
Ya ben okulda cok basarili bir ogrenciyim. Hic kimse bana hayal gucu yuksek demedi herhalde ama herkes basarilarimla bilir beni. Bir suredir kendimde her seyi kolayca kabullenmenin, ustune dusunmeden inanmanin, sorgulamamanin, hep benzer problem gorunce cozup farkli bir seyle karsilasinca afallamanin yan etkilerini goruyorum. Gercekten is hayatinda ogrenciligimizdeki sinavlarin bir karsiligi yok.
Karakter dönüşümü derken bakın aklıma ne geldi. Uzun zaman önce bir canlı yayınınızda, çetten sizinle dışarda toplu bir buluşma fikri sorulduğunda 'buluşup ne yapacağız ki' demiştiniz. Şimdi ise dışarıda sohbet halinde gibi olmak çok samimi ve keyifli. Hepimizin ihtiyacı varmış demek. Karakter dönüşümü ne kadar da harika bir şey...
Az önce rastladım size. Çayımı almış oturuyordum. Sohbetiniz ve bulunduğunuz mekan beni öyle çekti ki bir anda kendimi sizinle başbaşa oturuyormuşuz da sadece bana anlatım yapıyormuşsunuz, Gülşah da bize eşlik ediyormuş gibi hissettim :) Samimi ve keyifliydi, iyi geldi. Teşekkür ederim.
İngiliz edebiyatı mezunu olarak ben de birkaç şey söylemek isterim. Öncelikle güzel yazabilmek için çok kitap okumak lazım. Yaratıcı yazarlık öncesinde edebiyatı tanımak ve anlamak için Terry Eagleton’ın “Edebiyat Nasıl Okunur?” kitabını oldukça tavsiye ederim, çok güzel bir okuma listesi de sunar okuyucularına.
@Lolothereaper Aslında edebiyatta daha çok iş imkanı var, ben de yeni mezun olduğum için iş bulma sıkıntısını yaşayacağım ama birçok sektörde çalışabiliriz reklamcılık, tercümanlık, editörlük, dış ticaret derken çeşitli iş imkanı var. Biraz da insanın kendini geliştirmesine bağlı bu durum. Ben bu bölümden mezun olunca entelektüel bir altyapıya sahip oldum, çok okuduk ve çok yazdık. Öğretmenlikte bunu yapabileceğimi düşünmüyordum. Bence öğretmenlik insanı körelten bir meslek, edebiyatta sürekli kendini geliştirmelisin ve çabalamalısın. Sonuç olarak kişiden kişiye göre değişen bir durum bu, kendini hangi bölümde mutlu hissedeceksen onu seçmelisin. Okumayı, yazmayı çok seviyorsan İngiliz edebiyatı sana çok şey katar ben çok severek okudum bölümümü.
@Lolothereaper evet bu yüzden öğretmenlik seçilmesini anlayabiliyorum. Öte yandan, edebiyat bölümü dünyadan haberdar olmamızı, Avrupa tarihini kültürünü öğrenmemizi, sanat akımlarına hakim olmayı ve hatta sosyolojiye hakim olmamızı sağlıyor. Bu yüzden entelektüel bir alt yapı oluşturuyor. Öğretmenlikte ise sadece meslek odaklı bir eğitim var genel olarak. Bunlar hep tercih meselesi, hangi alanda başarılı olacağına inanıyorsa kişi, o bölümü seçmeli çünkü 4 yıl bu bölümde geçecek ve üniversite çok daha farklı bir yer.
"Aristoteles'in bundan kabaca 2600 yıl önce ortaya koyduğu dramatik dönüşüm ilkesi. Hikayelerde kahramanlar, çıktıkları yolculuktan, o yolculukta başlarına gelenlerden dolayı, dönüşmüş olarak geri dönerler. Onların yolculuklarını omuz başlarından takip eden biz de onlarla birlikte dönüşürüz. Iyi hikayeyi kötü hikayeden ayıran en temel unsur budur. Yazmayı planladığınız hikayede kim, nasıl biriyken nereye gidiyor, başına neler geliyor, başına gelenlerden dolayı nasıl birisine dönüşerek geriye geliyor?"
Benim için de keyifliydi. Kitap evimde var.Yaratmak için sınırsızlık esastır, yine de disiplin ve çerçeve en azından alışkanlığa geçene kadar lazımmış. Teşekkürler.
Ceren hocam, Videonun konusunun sadece Büyübozumu olduğunu okuyup ve tarihte bu konuyu anlattığınızı düşünerek izlemeye başladım 😂 Ama sonra sizin güzel anlatımınız çok sardı. Benim kurgu yazarlık yeteneğim yok ve buna zaman da ayıramam şimdilik. Video bağlamında şunu söylemek isterim: tembellik insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük. Hangi alanda çalışırsak çalışalım, en sıkıcı olanlar da bile, yaptığımız işe yaratıcılık katmak mümkün. Ve o zaman şunu farkediyoruz ki, beynimiz çok daha kıvrak, ve o alan dışındaki bir çok konuya da sirayet ediyor bu. Sevgilerimle
Kendi kendine bir seyler yazan biri olarak nasıl yazılmalı konusunu hiç araştırmamıştım çünkü hiç "yazar" olmayı düşünmemiştim ancak bu videoda bahsedilenlerden ve kitaptaki detaylardan anladığım kadarıyla kendi kendime az çok doğru bir yazma yolu çizmişim ve birkaç önemli detayı da bu videoyla farketmiş oldum, bu yüzden bir teşekkürü borç bilirim
Süper kahraman değil belki ama Behzat Ç. karakterinin kendi dizisindeki rüyaları hep beni etkilemiştir ve sonlara doğru hayatındaki çoğu şeyi kaybettiğinde ise bir hayal ile rüya arasında bir noktada kalır. Çok farklı yerlere gider ve gerçekçi bile olsa mantıktan uzakta hikayeler yaşar, bu esnada ise hep bir kadın ile konuşma içerisindedir. Bu kadın bir yerlerden çıkar ve kendini istihbaratçı olarak anlatır. Bu hikayelerin sonunda aslında o kadının bir escort olduğunu ve Behzat ın sadece onun yanında uyumaya gittiğini, kadının ise başını okşadığını, işini yapıyor olsa bile onun yanında olduğunu görürüz. Burada çıkan bir sürü anlam olsa bile ikisinin de aslında toplum tarafından dışlanmış olması ve en sonunda hikayelerinin iç içe geçmesi beni çok etkilemiştir.
Rüya ve kahramanlar konusunda, süper kahraman olmasa da çok sevdiğim, aslında ergen kitabı gibi gözükse de yetişkinlere de bence çok hitap eden bir serinin kahramanı geldi aklıma. Açlık Oyunları'ndaki Katniss Everdeen. Karakter, kitap serisi boyunca yaşadığı travmalardan da etkilenip bol bol rüya görürdü. Rüya ve uyanıklık arasında bazı hayallerine de yer verilirdi. Fakat bu rüyalar yönlendirici miydi, mesaj mı içeriyordu derseniz pek öyle değildi. Travmatik hatıralarını ve bunlardan kurtulmaya çalışırken güvenli olduğunu hayal ettiği yerleri görürdü. Yani genelde rüyaları korku içerikliydi, bazense tatlı sıcak gelecek hayalleri...
Küçüklüğümden beri bir yazma bir şeyler anlatma hayal kurma hevesim vardı bazen bazı şeyler yazardım kendim için arkadaşlarıma okutup beğendiklerini görünce blog açıp oraya yazmaya karar verdim bu kış artık dayanamayıp karakterimi oluşturdum yazmak istediğim dünya hakkında düşünmeye başladım dışardaki her yürüyüşüm karakterinin dünyasını düşünmeye başladım onları gözümde canlandırmaya çalışıyordum şu an kurduğum hayallerden dolayı rüya üçlemesi adını verdiğim roman fikirlerimi yazmayı istiyorum çokta ilk kitabıma başladım
Harika alıntılar seçmişsin ceren abla. Çok düşündüğüm zamanlar düşüncelerımın ne kadar dolu dolu olduğunu fark edıp yanımda küçük bir defter gezdirmeye başladım, yazmayı böylece keşfettim bu tarz kitapları tanımak harika oluyor 😊❤❤ Teşekkürlerr
1 yıl önceki video ama umarım yorumum görünür. Ben 20 yaşında eski bir Wattpad yazarıyım. Kitap o zaman için bana göre diğer Wattpad kitaplarından değildi ama şu an onlardan pek farkı olmadığını anladım. 5-6 sene öncesinden bahsediyorum ve ben o kitabı kurgulamak için 2 sene felan uğraştım. Sonra bir kaç kere kitabı yazdığım hesabı kaybetmek gibi durumlar oldu o yüzden iki kere daha aynı bölümleri farklı hesaptan yayınladım ama amacım o kitabı bastırmak değildi ordan tanınırlık kazanıp şu anda hala kurtulamaya çalışıtığım gerçekten Wattpadle alakası olmayan ve bir örneğini görüp duymadığım bir konu var kaba hatları belli ama odaklanıp detayları kurgulayamıyorum ayrıca ilk kitabı yazdıktan sonra kitap okuma alışkanlığım daha iyiye gitti daha fazla okudum ve şu an bilmediğim feyz almam gereken çok fazla okumadığım ve bikmediğim kitaplar felan var ve kendimi eksik hissediyorum sanırım bu kitap projem benim için biraz imkansız neyse ben şiir ve deneme benzeri yazılarda yazıyorum ama benim yazmam çok ilhama bağlı yani kendimi yazmaya zorladığım zaman yazamıyorum veya şiir için ilham geldiğimde genellikle bir kıta veya daha az aklıma geliyor sonrasını kısa olmasın diye zorlama yazıyorum ama bir süre sonra tıkanıyor ve çok havada kalıyor yazdığım şey
25 yıldır yazmakla ilgiliyim. Daha kendime yazar denedim. Hocamızın kitabına eleştirim yok. Üstadımızın daha doğrusu… Yazmak çok sancılı bir süreçtir. Ben çok çalışarak yazar olunabileceğini düşünmüyorum. Töz lazımdır. Hocamızın söyledikleri evet kesinlikle lazımdır. Ancak bu onun herkeste olacağım anlamına gelmez. O güne kadar çevrenizle bir düşünce habitatı kurmadıysanız bunu sonradan kazanamazsınız. Yani kesilen bir ağacın acısını o güne kadar duymadıysanız, sonra da duyamazsınız. Yazacak olan kişi birincisi alfa karakter olamaz. Herhangi bir olayın bayraktarı olamaz. O hep geride duran kişidir. Çok sosyal insandan da yazar olamaz. Yazar yalnız insandır. Karşılıksız bir aşkın acısıyla yanmadıysanız bu işi yapamazsınız. Yazar sorunlu kişidir. Hem sorumlu hem de sorunlu… Hiş bilmediği bir sebeple kendisini bütün savaşların sorumlusu veya tüm acıların üstlenicisi gibi görebilmelidir. Bu sızıyı her daim ruhunuzda duymalısınız. Yazan insan öncelikle kendisine eleştirel bakabilen insandır. Kendisine karşı acımasız olamayan kişi yazamaz. Olmalı demiyorum olabilmeli diyorum. Artısıyla eksisiyle… Kendinize dışarıdan bakabilmelisiniz. İçinizde bir yangın bir tutku bir öfke olmalı ama kontrolsüz olmamalı… onu ehlileştirmesini de bilmelisiniz. Ne kadar okumalısınız? Yeteri kadar çünkü okumak ayrı bir manyaklıktır. Olumlu manada manyaklıktır. Okuyan herkes yazamaz ama okumayan hiç yazamaz. Olay şudur: Edebiyatın şeytanını bulmaya çalışın. Ruhunuzu ele geçirmesine izin verin. Ancak bunu yaparken iyi ile kötüyü ayırmayı öğrenmelisiniz. Hangi şiir iyidir, hangisi kötüdür. Hangi öykü iyidir hangisi değildir algılayabilmelisiniz. Ki iyi bir şey yazabilesiniz. Kafanızdaki tabuları sorgulamalısınız. Cinsel, siyasi, sosyal, kültürel… Hepsini kuşatıcı bir gözle kendi içinzde tartışmalısınız. Yani yarı bilim insanı yarı filozof ama bütün bir insan olmalısınız. Eşcinsellere veya kadınlara karşı homofobik iseniz ve bunu aşamıyorsanız. Yazmayın. Gezin tozun eğlenin… Yazmak insan olmanın da ötesinde üst bir insan olmaktır. Eve kapanmayan yalnız kalamayan insan yazamaz. Yaşamayan insan yazamaz. Çok yakışıklı veya çok güzel olanların yazması zor… Kolay elde edenlerin yazması zordur. Daha çok şey yazabilirim ama bu en önemlisi sanırım: Soyunmak! Ruhsal ve düşünsel anlamda soyunmak? Yani kendinizi ne kadar açıkça ortaya koyabileceksiniz? Ailenizi? Çevrenizi ya da? Acı nedir, bilmeyen de yazamaz. Travması olmayan yazamaz. Onlarla içsel mücadelesini meydan savaşını yapmayan kişi yazamaz! Keşfetmeyen insan yazamaz. Ayrıca yazan kişi sadece edebiyatta değil başka alanlarda da üretim yapıyor olmalıdır. İyi fotoğraf çekmek, mozaik ya da resin yapmak, çok iyi bir sinema izleyicisi olmak gibi vasıflar da lazımdır. İyi bir eleştirmen olmalıdır. Sanat filmi denilen şeyden sıkılıyorsanız. Of bu ne ya, diyorsanız yazmayı denemeyin bile… Ve bayağı olanı algılayın. Mesela kelime oyunlarına dikkat edin. Roman yazdım deyip bok gibi isim verenler var. Nefret ediyorum. Cam kırıkları kelimesini can kırıkları yapmak gibi ucuzluklardan uzak durun. Üzüm pekmezini hüzün pekmezi falan yapmayın. İğrenç oluyor. Bu aralar yaratıcı yazarlık adı altında çok paylaşım var. Bu önemlidir ancak herkes yazabilir demek bence abes… Herkese top vermekle herkes Ronaldo olmaz. Olamaz. Ama yetenekli bir adamın da en azından bir topa ve kramponlara ihtiyacı olacaktır. Yazmak kişisel gelişim etkinliği değildir. Belli bir altyapınız ve şevkiniz olmalıdır. Tabi kısmetiniz de… Lütfen herkese sen de yazabilirsin mesajı vermeyin. Ortalık bok gibi kitaplarla doldu. Ve eleştirince de hepsi Yaşar Kemal kesiliyor. Hayır ben biliyorum ki pek çok editör veya yayıncı yeni bir ses yeni bir yetenek arıyor. Herkes Mozart bekliyor. Yani… Yaratıcı yazarlık, biraz sektörleşmeye başladı gibi bir izlenimim de var. Naçizane… Saygılarımı sunuyorum. Umberto Eco şöyle der: “Mutlu insanların hikayeleri olmaz.”
Eğitim sistemi dünyayı 100 yıl geriden takip ediyor. Eğitim sisteminin amacı robot gibi aynı işleri yaparak sanayide çalışacak köleler yetiştirmek. Gazi Eğitim fakültesinde okuyorum ve eğitim alanında dünyada da ilk 50ye giren bir üniversite ama bu üniversitenin eğitiminin kalitesizliğini ve öğrenci profilini gördükten sonra zorunlu eğitime karşı oldum. Bence çoğu hocalar bile üniversite hocası olduklarının farkında değiller, üniversiteyi KPSS sınavına hazırlık kursu olarak görüyorlar ve bazıları da emekliliği bekleme kurumu olarak. Doçent, profesör olmuş kişiler ama yapay zekanın ne olduğundan haberleri yok ve derslerde kullanılmasına karşılar, genel olarak tüm yeniliklere ve gelişmelere kapalılar. Bu tür üniversitelerden mezun olacak öğretmenlerle çocuklarınızı yüzyüze getirmeyerek çocuklarınıza en büyük iyiliği yaparsınız.
Ceren hanım, affınıza sığınarak. “Yaratıcı Yazarlık” ne demek? Aktör olmak, yazar olmak tabirini anlıyorum. Ama yaratıcı yazarlık, inanın bunu çözemedim🙏❤️
16:39 sorunuza ithafen cevap vermek istedim. Benim rüya teması diyince aklıma hep Alice ve onu peşinden rüya alemine sürükleyen kırmızı gözlü tavşan gelir. Alice'in tavşan deliğine düşmesi de zihnimizin derinlerinde yatan ve henüz kendimizin bile yüzleşmediği, farketmediği gömülü düşüncelerimizin imgeler aracılığıyla içine dalmamızı hatırlatır hep bana. Kendi rüyalarımızdada Alice gibi farklı boyutlarda, alakasız ve karmaşık şeyler görürüz hatta çoğu zaman rüyalarımızı hatırlayamayız bile..
Arkadaşlar yardım edin kanala KATIL üyesi olamıyorum neden ? Bir türlü katıl üyeliğini göremiyorum neden ulu bir boomer olduğum için mi yoksa göklerden gelen bir karar mı bu HELPPPP 😢
Yalnız ben saçlara taktım kafayı , videoda anlatılana odaklanamadım... Bacım niye saçının bir tarafını öyle çok kısa kestiriyorsun ? Bak biz kel kaldık =/ iki tel saçımız çıksın diye yapmadığımız şey kalmıyor ama siz kadınlar güzelim saçlarınızın kıymetini bilmiyorsunuz , kısa kısa kestiriyorsunuz. Ulan şöyle saçlarım olacaktı varya aaaahh ah =(
Ben 5 -6 senedir öğretmenler gununu kutlamıyorum ne genelin ne kimsenin… Onları çok şeyden sorumlu tutuyorum artık.! Bu, formasyonla öğretmen olma işi, bence suyu bulandırdı.
Merhabalar değerli hocam nasılsınız ,hocam benim için çok önemli olan o çok önceden beri aklımda olan bir performans çalışmasını yapmak istiyordum .. ben Ömer Marhan / bitlisin Tatvan ilçesinde yaşıyorum Görseller Sanatlar "Resim" Eğitmeniyim özetle HACİVAT KARAGÖZ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ KÜLİYATI BENİ NE KADAR DERİNDEN ETKİLEDİ ANLATAMAM ÖNCEDEN YAPMAK İSTEDİĞİM PROJE İSE KARAGÖZÜN ( HALUK) BİLGİNER İN FİLMDE ÇEKİLEN ÇOK GÜZEL ENFES FOTOGRALARI VAR BNDE ONLARDAN BİRINİN " YAGLIBOYA BİRE BİR PYASADAN UZAK YÜZDE YÜZ "AKADEMİK " BİR PORTRESİNİ ÇALIŞMAK VE MÜMKÜNSE SİZİNLE BİRLİKTE KENDISINE HEDİYE ETMEK İSTİYORUM .. BU KONUDA DÖNÜŞ YAPARSANIZ ÇOK MINETTAR KALIRIM TESEKÜRLER @kaligrasanat adresımız hocam ordanda yazmıştım sevgiler ..
Daha önce yaratıcılık ve yazarlıkla alakalı yaptığımız içerikler:
Başlamak ve Sürdürmek
th-cam.com/video/7lwJWLvGwzA/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1
Unutulmuş Düşler Mağarası
th-cam.com/video/kR5fLm0SLEM/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1
Yaratıcı Düşünme Becerisi
th-cam.com/video/2kK06recVtA/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1
Rollo May - Yaratma Cesareti
th-cam.com/video/bGMFgZDL_O4/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1
John Berger - Görme Biçimleri
th-cam.com/video/paLHPeAcRg4/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1
Roy Peter Clark - Yazma Uğraşı
th-cam.com/video/EvlKvU8TyBo/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1
Yazmanın Psikolojik ve Fiziksel Sağlığa Yararları - İngilizce Metin Okuma-Anlama
th-cam.com/video/yJahpZNwKUg/w-d-xo.html&ab_channel=TarihObas%C4%B1
Yazar-Çizerlere Tavsiyeler Oynatma Listesi
th-cam.com/play/PL2KI4emH6lqvqOHin3ni4QEFnqwXdkSjl.html
Degisik olmus ben hic deniz görmedim tv yada ekran dışında ölmeden önceki hedeflerimden biri ❤
‘Batıda hayaller gerçekleştirmek için kurulur, doğuda gerçeklerden kaçmak için’ diyor Oblomov adlı romanında Gonçarov. Bu cümle doğu ve batının hayal kurmaya bakışının bir özeti gibi. Hayal kurmak ayakları yere basmamak olarak görülüyor bizim coğrafyamızda.
Yaratıcılık, Yahya Kemal Beyatlı'nın Deniz Türküsü şiiri gibidir benim için hatta belki son iki dizesi gibidir. "Yürü, hür maviliğin bittiği son hadde kadar/Çünkü insan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar. " İnsan başlamalı, yürümeli, ufuk gibi kendine bir sınır belirlemeli, her seferinde onu yeniden aşmalı, hayal etmeli ve yaşamalı. Eğer hayallerini kağıda aktarıracaksa de yaşadığını kârinin gözünde, zihninde yaşatmalı. Ki insan hayal ederse yazmadan duramaz, hayal etmeden de yazamaz. Yazıları insanlara ulaşınca da bu âlemde hep yaşar. Çünkü insan âlemde, bu yüzden, hayal ettiği mühdetçe yaşar. Çok güzel bir yayın olmuş elinize emeğinize sağlık ❤
Rüya görmekle ilgili konuştuğunuz kısımda son zamanlarda yapılan bir araştırma geldi aklıma. Araştırma şunu söylüyor: bir duyusunu kaybetmiş insanlar bir diğerini daha iyi kullanabiliyor. Örneğin kör bir insanın hissetme duyusunun daha iyi olması gibi. Bunun bilimsel sebebi ise hissetme nöronlarının artık kullanılmayan görme nöronlarını da kullanması. (kabaca anlatıyorum elbette). Rüya görmek ise görme duyumuzu diğer duyulara kaptırmamak için beynin görme ile ilgili kısmının çalışmasını sağlıyormuş. Mükemmel bi şey! Bütün bu bilimsel bilgilerin yanında, rüya görmenin biliçaltıyla ilgili olması ve insana o sonsuz yaratıcılıktan korkmaması gerektiği yönünde bi telkin var bence.
Herkes herşeyi yapabilir.Kesinlikle dogru spor,sanat, ticaret, teknoloji dahil....kimi başyapıt ortaya koyar kimi ortalama bir şey,verdiginiz emek ,tutku ve vazgeçmemek belirleyici olan
İlkokuldan beri yazarım. Sonunu beğenmediğim masalları, kitapları değiştirir yazardım. Gördüğüm rüyaları senaryoya çevirirdim bazen rüyalarımı kontrol edebilirdim. Ve bunları yazardım, annem defterlerimi atardı, bunlarla uğraşma derdi. Şiir defterlerinin arkaları boş olurdu gizlice öykülerimi oraya yazardım annem atamasın diye. Lise yıllarımın bitip üniversiteye doğru senaryo öykülerimi, roman tarzında eserlere dönüştürdüm. Kütüphaneye giderdik arkadaşlarım işletme, hukuk çalışırdı vizeler için ben tırım tırım Türk mitoloji kitapları alır, onları okurdum, notlar alır araştırır, kendime yeni dünyalar kurardım. Yazdığım beşinci uzun soluklu eser yayımlanmak istediğinde, işe yeni başlamıştım, odaklanamam deyip kapıma gelen yayınevlerine sırtımı çevirdim. Hepsi toplumun hayal kurmak, yazmak beş para etmez, önemli olan düzgün mesleğin olmalı baskıları altında yetiştirildiğimdendi.12 yıldır muhasebeciyim ve mesleğim umurumda değil, kariyer yapmak umurumda değil. Keşke o gün işi bırakıp eve kapanıp eserimi bitirsem ve kendim için bir şey yapsaydım diyorum. Evet hiçbir şey için hiçbir zaman geç değildir ancak zaman hepimizi değiştirir, bundan 10 yıl önceki hayal gücü gerçek dünyaya dolu dizgin taşan, yemeden içmeden saatlerce yazabilen, yazmaya derin bir tutku besleyen o kişi değilim artık. En yaratıcı yıllarımda kendimi bastırıp, benliğimi öldürüp bir başka ben, standart, toplumun kabul edebileceği bir ben var ederek geçirdim.Başarılı oldum. Herkes benden memnun, benden başka.
Kesinlikle size katılıyorum. Umarım az da olsa tekrardan yazmaya başlarsınız, kendinizi mutlu edersiniz
Yaklaşık bir yıl önce kurgusal bir evren oluşturup kitabımı yazmaya başladım. Karakterler, olay örgüsü ve ana konu her şey belliydi ve bir takım sınırlamalarla neleri kelimelere döküp neleri dökmeyeceğime karar verdim. Büyük bir hevesle başladım. Aynı hevesle gitmedi. Bir yerden sonra bir paragraf yazıp bırakmaya başladım. Eklediğim her diyalog beni yormaya başladı. Altında yatan nedeni bir türlü anlayamadım. Oysa ki yazmadığım anlarda suçluluk duyuyor ve yazmak için heves ediyordum. Masa başına oturunca da bütün bu hevesim kaçıyırdu. Fakat bunun beni bıktırmasına izin vermedim. Şu an kitabım bitmek üzere. İyi ki ertelememişim ve iyi ki pes etmeden yazmışım diyorum.
Evet, gerçekten de başlayınca gidiyor ama biz bunu bildiğimiz halde bile başlamakta hep tembellik ediyoruz....Hayal kurma işine gelince gerçekten de ta ilkokuldan itibaren baltalanıyor hayal gücümüz...Aklı bi karış havada, adam olmaz bu, vs..damgalanıyoruz ve soğutuluyoruz birçok şeyden...Yayın çok güzel, teşekkür ederim ..
Sadece insanlar ve tırtılların hayal kurabilen canlılar olduğunu öğrendim yakın zamanda. Tırtılların sadece hayal kurabilenleri kelebek olabiliyormuş. Bu videoyu izleyince de o geldi aklıma. Senin komplo teorine ben de katılıyorum Ceren Hocam. Bizim hayal kurma becerimizi baltalayarak kanatlanıp dönüşmemize bilinçli bir şekilde engel oluyorlar bence de. Senin videolarınsa ufkumu genişletmeme, farklı düşünmeme katkı sağlıyor. Beni/bizi dönüştürüp kanatlandırdığın için teşekkür ederim💞🌼
Vay be sorun cozmenin hayal gucunu yaratmasi uzerine konusman beni gercekten cok etkiledi. Parasal (maddi dersem materyal gibi anlasilacakti ama sadece parayi kastediyorum) limitler kesinlikle vazgecme kaynagi degil bir sekilde sorunu cozmek icin yol arama motivasyonu olmali. Turklerin (ve fakir ulke insanlarinin) daha cin fikirli olma sebebi de budur muhtemelen
Dertlerimi düşünerek uykuya daldığımda, sıkıcı değil fantastik kabuslar görüyorum. Hayatımdaki insanların kabuslarımdaki yansımalarından esinlenip karakterler tasarlıyorum. Karakterler o kadar derin oluyor ki onlarla öyküler tasarlamak istediğimde, adeta kendiliğinden olay akışı ve diyalogları oluşturabiliyorlar. Fantastik kabuslarım, beni bunalımdan çekip çıkaran şeyler. Anlık dehşet hali uykumdaki yaratıcı fikirleri bir kenara yazana kadar unutmamamı sağlıyor. Ne kadar korksam da rüyalarımdaki çaresizlik; gerçek hayatımdaki çaresizlik hissine karşı boyun eğmememi ve bunaltıcı bir hayatı, bir şahesere nasıl çevirebileceğimi öğretiyor.
MEB müfredatının fırtınasından yazarak ve çizerek sağ çıkmış bir tıp öğrencisi olarak büyübozumu benim için bir kendini bulma biçimiydi. En çok da yazdıklarımı resmetmekten keyif alırdım. Hayatımı cümlelere yansıtmayı değil - belki biraz ütopik ama - hikayemde yarattığım dünyayı çevremde aramaya aşıktım. Şimdilerdeyse kelimelerin engin denizinde yüzmeyi seviyorum.
Sıkı takipçinizim, bu formatta videoların devamını seve seve izlerim ❤
Ya ben okulda cok basarili bir ogrenciyim. Hic kimse bana hayal gucu yuksek demedi herhalde ama herkes basarilarimla bilir beni. Bir suredir kendimde her seyi kolayca kabullenmenin, ustune dusunmeden inanmanin, sorgulamamanin, hep benzer problem gorunce cozup farkli bir seyle karsilasinca afallamanin yan etkilerini goruyorum. Gercekten is hayatinda ogrenciligimizdeki sinavlarin bir karsiligi yok.
Karakter dönüşümü derken bakın aklıma ne geldi.
Uzun zaman önce bir canlı yayınınızda, çetten sizinle dışarda toplu bir buluşma fikri sorulduğunda 'buluşup ne yapacağız ki' demiştiniz. Şimdi ise dışarıda sohbet halinde gibi olmak çok samimi ve keyifli. Hepimizin ihtiyacı varmış demek. Karakter dönüşümü ne kadar da harika bir şey...
Az önce rastladım size.
Çayımı almış oturuyordum.
Sohbetiniz ve bulunduğunuz mekan beni öyle çekti ki
bir anda kendimi sizinle başbaşa oturuyormuşuz da sadece bana anlatım yapıyormuşsunuz, Gülşah da bize eşlik ediyormuş gibi hissettim :) Samimi ve keyifliydi, iyi geldi. Teşekkür ederim.
Murat Gülsoy harika bir eleştirmen. Siz de harika görünüyorsunuz.
İşte bu "Bağlantı" yaratıcılığı açığa çıkarır :)
dış çekimler harika oluyor
İngiliz edebiyatı mezunu olarak ben de birkaç şey söylemek isterim. Öncelikle güzel yazabilmek için çok kitap okumak lazım. Yaratıcı yazarlık öncesinde edebiyatı tanımak ve anlamak için Terry Eagleton’ın “Edebiyat Nasıl Okunur?” kitabını oldukça tavsiye ederim, çok güzel bir okuma listesi de sunar okuyucularına.
@Lolothereaper Aslında edebiyatta daha çok iş imkanı var, ben de yeni mezun olduğum için iş bulma sıkıntısını yaşayacağım ama birçok sektörde çalışabiliriz reklamcılık, tercümanlık, editörlük, dış ticaret derken çeşitli iş imkanı var. Biraz da insanın kendini geliştirmesine bağlı bu durum. Ben bu bölümden mezun olunca entelektüel bir altyapıya sahip oldum, çok okuduk ve çok yazdık. Öğretmenlikte bunu yapabileceğimi düşünmüyordum. Bence öğretmenlik insanı körelten bir meslek, edebiyatta sürekli kendini geliştirmelisin ve çabalamalısın. Sonuç olarak kişiden kişiye göre değişen bir durum bu, kendini hangi bölümde mutlu hissedeceksen onu seçmelisin. Okumayı, yazmayı çok seviyorsan İngiliz edebiyatı sana çok şey katar ben çok severek okudum bölümümü.
@Lolothereaper evet bu yüzden öğretmenlik seçilmesini anlayabiliyorum. Öte yandan, edebiyat bölümü dünyadan haberdar olmamızı, Avrupa tarihini kültürünü öğrenmemizi, sanat akımlarına hakim olmayı ve hatta sosyolojiye hakim olmamızı sağlıyor. Bu yüzden entelektüel bir alt yapı oluşturuyor. Öğretmenlikte ise sadece meslek odaklı bir eğitim var genel olarak. Bunlar hep tercih meselesi, hangi alanda başarılı olacağına inanıyorsa kişi, o bölümü seçmeli çünkü 4 yıl bu bölümde geçecek ve üniversite çok daha farklı bir yer.
"Aristoteles'in bundan kabaca 2600 yıl önce ortaya koyduğu dramatik dönüşüm ilkesi. Hikayelerde kahramanlar, çıktıkları yolculuktan, o yolculukta başlarına gelenlerden dolayı, dönüşmüş olarak geri dönerler. Onların yolculuklarını omuz başlarından takip eden biz de onlarla birlikte dönüşürüz. Iyi hikayeyi kötü hikayeden ayıran en temel unsur budur. Yazmayı planladığınız hikayede kim, nasıl biriyken nereye gidiyor, başına neler geliyor, başına gelenlerden dolayı nasıl birisine dönüşerek geriye geliyor?"
Sizi yeni izlemeye başladım.Bakış açımı değiştirdiniz .Ufkum açıldı teşekkür ederim.❤❤❤
Dış çekimlere bayıldım devamını büyük bir merakla bekliyorum 😍🥰❤️
Ay dış çekimlere bayılıyorum, sohbetli içerik de muh te şemmm. Olabildiğince devam lütfen ❤
Dış çekimler seri haline gelmeli. Hem çok eğlenceli hem ufuk açıcı. Teşekkürler! 🌺♥
03:20 Samimiyet desen var. :) Dış çekimlerinize ve seçtiğiniz kitaplara bayılıyorum abla. Emeğinize, ağzınıza sağlık.
Benim için de keyifliydi. Kitap evimde var.Yaratmak için sınırsızlık esastır, yine de disiplin ve çerçeve en azından alışkanlığa geçene kadar lazımmış. Teşekkürler.
Ceren hocam,
Videonun konusunun sadece Büyübozumu olduğunu okuyup ve tarihte bu konuyu anlattığınızı düşünerek izlemeye başladım 😂 Ama sonra sizin güzel anlatımınız çok sardı.
Benim kurgu yazarlık yeteneğim yok ve buna zaman da ayıramam şimdilik. Video bağlamında şunu söylemek isterim: tembellik insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük. Hangi alanda çalışırsak çalışalım, en sıkıcı olanlar da bile, yaptığımız işe yaratıcılık katmak mümkün. Ve o zaman şunu farkediyoruz ki, beynimiz çok daha kıvrak, ve o alan dışındaki bir çok konuya da sirayet ediyor bu. Sevgilerimle
Kendi kendine bir seyler yazan biri olarak nasıl yazılmalı konusunu hiç araştırmamıştım çünkü hiç "yazar" olmayı düşünmemiştim ancak bu videoda bahsedilenlerden ve kitaptaki detaylardan anladığım kadarıyla kendi kendime az çok doğru bir yazma yolu çizmişim ve birkaç önemli detayı da bu videoyla farketmiş oldum, bu yüzden bir teşekkürü borç bilirim
Ay bence de çok keyifliydi, bu seri devam etsin bayıldım
Bu dış çekimler izlemek çok keyifli oluyor orada yanındaymış gibi oluyorum ceren
Başlayınca, gider o 🥰
Süper kahraman değil belki ama Behzat Ç. karakterinin kendi dizisindeki rüyaları hep beni etkilemiştir ve sonlara doğru hayatındaki çoğu şeyi kaybettiğinde ise bir hayal ile rüya arasında bir noktada kalır. Çok farklı yerlere gider ve gerçekçi bile olsa mantıktan uzakta hikayeler yaşar, bu esnada ise hep bir kadın ile konuşma içerisindedir. Bu kadın bir yerlerden çıkar ve kendini istihbaratçı olarak anlatır. Bu hikayelerin sonunda aslında o kadının bir escort olduğunu ve Behzat ın sadece onun yanında uyumaya gittiğini, kadının ise başını okşadığını, işini yapıyor olsa bile onun yanında olduğunu görürüz. Burada çıkan bir sürü anlam olsa bile ikisinin de aslında toplum tarafından dışlanmış olması ve en sonunda hikayelerinin iç içe geçmesi beni çok etkilemiştir.
Rüya ve kahramanlar konusunda, süper kahraman olmasa da çok sevdiğim, aslında ergen kitabı gibi gözükse de yetişkinlere de bence çok hitap eden bir serinin kahramanı geldi aklıma. Açlık Oyunları'ndaki Katniss Everdeen. Karakter, kitap serisi boyunca yaşadığı travmalardan da etkilenip bol bol rüya görürdü. Rüya ve uyanıklık arasında bazı hayallerine de yer verilirdi. Fakat bu rüyalar yönlendirici miydi, mesaj mı içeriyordu derseniz pek öyle değildi. Travmatik hatıralarını ve bunlardan kurtulmaya çalışırken güvenli olduğunu hayal ettiği yerleri görürdü. Yani genelde rüyaları korku içerikliydi, bazense tatlı sıcak gelecek hayalleri...
yazla beraber bu video formatı çok iyi oldu gerçekten. Çok güsel
Evet, misâl âlemi 13:20
Küçüklüğümden beri bir yazma bir şeyler anlatma hayal kurma hevesim vardı bazen bazı şeyler yazardım kendim için arkadaşlarıma okutup beğendiklerini görünce blog açıp oraya yazmaya karar verdim bu kış artık dayanamayıp karakterimi oluşturdum yazmak istediğim dünya hakkında düşünmeye başladım dışardaki her yürüyüşüm karakterinin dünyasını düşünmeye başladım onları gözümde canlandırmaya çalışıyordum şu an kurduğum hayallerden dolayı rüya üçlemesi adını verdiğim roman fikirlerimi yazmayı istiyorum çokta ilk kitabıma başladım
Harika alıntılar seçmişsin ceren abla. Çok düşündüğüm zamanlar düşüncelerımın ne kadar dolu dolu olduğunu fark edıp yanımda küçük bir defter gezdirmeye başladım, yazmayı böylece keşfettim bu tarz kitapları tanımak harika oluyor 😊❤❤ Teşekkürlerr
Emeğinize, nefesinize sağlık..
Teşekkürler..
Çok güzel program olmuş.Emeginize saglik😊
Böyle karşılıklı sohbet çok tatlı olmuş✨
Teşekküür ederim hocam
Bayılıyorum size, harikasınız 😻
👏
kanal yeni sezona girmiş gibi ve bu harika
1 yıl önceki video ama umarım yorumum görünür. Ben 20 yaşında eski bir Wattpad yazarıyım. Kitap o zaman için bana göre diğer Wattpad kitaplarından değildi ama şu an onlardan pek farkı olmadığını anladım. 5-6 sene öncesinden bahsediyorum ve ben o kitabı kurgulamak için 2 sene felan uğraştım. Sonra bir kaç kere kitabı yazdığım hesabı kaybetmek gibi durumlar oldu o yüzden iki kere daha aynı bölümleri farklı hesaptan yayınladım ama amacım o kitabı bastırmak değildi ordan tanınırlık kazanıp şu anda hala kurtulamaya çalışıtığım gerçekten Wattpadle alakası olmayan ve bir örneğini görüp duymadığım bir konu var kaba hatları belli ama odaklanıp detayları kurgulayamıyorum ayrıca ilk kitabı yazdıktan sonra kitap okuma alışkanlığım daha iyiye gitti daha fazla okudum ve şu an bilmediğim feyz almam gereken çok fazla okumadığım ve bikmediğim kitaplar felan var ve kendimi eksik hissediyorum sanırım bu kitap projem benim için biraz imkansız neyse ben şiir ve deneme benzeri yazılarda yazıyorum ama benim yazmam çok ilhama bağlı yani kendimi yazmaya zorladığım zaman yazamıyorum veya şiir için ilham geldiğimde genellikle bir kıta veya daha az aklıma geliyor sonrasını kısa olmasın diye zorlama yazıyorum ama bir süre sonra tıkanıyor ve çok havada kalıyor yazdığım şey
25 yıldır yazmakla ilgiliyim. Daha kendime yazar denedim. Hocamızın kitabına eleştirim yok. Üstadımızın daha doğrusu…
Yazmak çok sancılı bir süreçtir. Ben çok çalışarak yazar olunabileceğini düşünmüyorum. Töz lazımdır.
Hocamızın söyledikleri evet kesinlikle lazımdır. Ancak bu onun herkeste olacağım anlamına gelmez. O güne kadar çevrenizle bir düşünce habitatı kurmadıysanız bunu sonradan kazanamazsınız. Yani kesilen bir ağacın acısını o güne kadar duymadıysanız, sonra da duyamazsınız.
Yazacak olan kişi birincisi alfa karakter olamaz. Herhangi bir olayın bayraktarı olamaz. O hep geride duran kişidir. Çok sosyal insandan da yazar olamaz. Yazar yalnız insandır. Karşılıksız bir aşkın acısıyla yanmadıysanız bu işi yapamazsınız. Yazar sorunlu kişidir. Hem sorumlu hem de sorunlu… Hiş bilmediği bir sebeple kendisini bütün savaşların sorumlusu veya tüm acıların üstlenicisi gibi görebilmelidir. Bu sızıyı her daim ruhunuzda duymalısınız.
Yazan insan öncelikle kendisine eleştirel bakabilen insandır. Kendisine karşı acımasız olamayan kişi yazamaz. Olmalı demiyorum olabilmeli diyorum. Artısıyla eksisiyle… Kendinize dışarıdan bakabilmelisiniz.
İçinizde bir yangın bir tutku bir öfke olmalı ama kontrolsüz olmamalı… onu ehlileştirmesini de bilmelisiniz.
Ne kadar okumalısınız? Yeteri kadar çünkü okumak ayrı bir manyaklıktır. Olumlu manada manyaklıktır. Okuyan herkes yazamaz ama okumayan hiç yazamaz. Olay şudur: Edebiyatın şeytanını bulmaya çalışın. Ruhunuzu ele geçirmesine izin verin. Ancak bunu yaparken iyi ile kötüyü ayırmayı öğrenmelisiniz. Hangi şiir iyidir, hangisi kötüdür. Hangi öykü iyidir hangisi değildir algılayabilmelisiniz. Ki iyi bir şey yazabilesiniz.
Kafanızdaki tabuları sorgulamalısınız. Cinsel, siyasi, sosyal, kültürel… Hepsini kuşatıcı bir gözle kendi içinzde tartışmalısınız. Yani yarı bilim insanı yarı filozof ama bütün bir insan olmalısınız. Eşcinsellere veya kadınlara karşı homofobik iseniz ve bunu aşamıyorsanız. Yazmayın. Gezin tozun eğlenin… Yazmak insan olmanın da ötesinde üst bir insan olmaktır.
Eve kapanmayan yalnız kalamayan insan yazamaz. Yaşamayan insan yazamaz. Çok yakışıklı veya çok güzel olanların yazması zor… Kolay elde edenlerin yazması zordur.
Daha çok şey yazabilirim ama bu en önemlisi sanırım: Soyunmak! Ruhsal ve düşünsel anlamda soyunmak? Yani kendinizi ne kadar açıkça ortaya koyabileceksiniz? Ailenizi? Çevrenizi ya da?
Acı nedir, bilmeyen de yazamaz. Travması olmayan yazamaz. Onlarla içsel mücadelesini meydan savaşını yapmayan kişi yazamaz! Keşfetmeyen insan yazamaz.
Ayrıca yazan kişi sadece edebiyatta değil başka alanlarda da üretim yapıyor olmalıdır. İyi fotoğraf çekmek, mozaik ya da resin yapmak, çok iyi bir sinema izleyicisi olmak gibi vasıflar da lazımdır. İyi bir eleştirmen olmalıdır. Sanat filmi denilen şeyden sıkılıyorsanız. Of bu ne ya, diyorsanız yazmayı denemeyin bile…
Ve bayağı olanı algılayın. Mesela kelime oyunlarına dikkat edin. Roman yazdım deyip bok gibi isim verenler var. Nefret ediyorum. Cam kırıkları kelimesini can kırıkları yapmak gibi ucuzluklardan uzak durun. Üzüm pekmezini hüzün pekmezi falan yapmayın. İğrenç oluyor.
Bu aralar yaratıcı yazarlık adı altında çok paylaşım var. Bu önemlidir ancak herkes yazabilir demek bence abes… Herkese top vermekle herkes Ronaldo olmaz. Olamaz. Ama yetenekli bir adamın da en azından bir topa ve kramponlara ihtiyacı olacaktır. Yazmak kişisel gelişim etkinliği değildir. Belli bir altyapınız ve şevkiniz olmalıdır. Tabi kısmetiniz de…
Lütfen herkese sen de yazabilirsin mesajı vermeyin. Ortalık bok gibi kitaplarla doldu. Ve eleştirince de hepsi Yaşar Kemal kesiliyor. Hayır ben biliyorum ki pek çok editör veya yayıncı yeni bir ses yeni bir yetenek arıyor. Herkes Mozart bekliyor. Yani…
Yaratıcı yazarlık, biraz sektörleşmeye başladı gibi bir izlenimim de var. Naçizane…
Saygılarımı sunuyorum.
Umberto Eco şöyle der: “Mutlu insanların hikayeleri olmaz.”
Video ile pek alakası yok ama söylemeden edemeyeceğim, gözleriniz çok güzel...
En en en sevdiğim seri...
Eğitim sistemi dünyayı 100 yıl geriden takip ediyor. Eğitim sisteminin amacı robot gibi aynı işleri yaparak sanayide çalışacak köleler yetiştirmek. Gazi Eğitim fakültesinde okuyorum ve eğitim alanında dünyada da ilk 50ye giren bir üniversite ama bu üniversitenin eğitiminin kalitesizliğini ve öğrenci profilini gördükten sonra zorunlu eğitime karşı oldum. Bence çoğu hocalar bile üniversite hocası olduklarının farkında değiller, üniversiteyi KPSS sınavına hazırlık kursu olarak görüyorlar ve bazıları da emekliliği bekleme kurumu olarak. Doçent, profesör olmuş kişiler ama yapay zekanın ne olduğundan haberleri yok ve derslerde kullanılmasına karşılar, genel olarak tüm yeniliklere ve gelişmelere kapalılar.
Bu tür üniversitelerden mezun olacak öğretmenlerle çocuklarınızı yüzyüze getirmeyerek çocuklarınıza en büyük iyiliği yaparsınız.
Canım Ceren ❤
ya off asiri gulsah olmak ve orda seninle muhabbet etmek isterdim
Teşekkürler.
😇
30:26 aynı ablam yaaaa 😅😅😅😅😅
💞
Bende ailemin hikayesini yazmak isterdim ama benim turkcem resmen dokuluyor
Ceren Abla Nurbanu Sultan hakkında da video çeker misin lütfen Osmanlı sultanları vakti geldi benceee artık 🥰🥰🥰
Ceren hanım, affınıza sığınarak. “Yaratıcı Yazarlık” ne demek? Aktör olmak, yazar olmak tabirini anlıyorum. Ama yaratıcı yazarlık, inanın bunu çözemedim🙏❤️
❤🎉
Bende yazar olmak istiyorum insallah olacağım
لا تقصص رؤياك على إخوتك ... rüyanı kardeşlerine anlatma
16:39 sorunuza ithafen cevap vermek istedim. Benim rüya teması diyince aklıma hep Alice ve onu peşinden rüya alemine sürükleyen kırmızı gözlü tavşan gelir. Alice'in tavşan deliğine düşmesi de zihnimizin derinlerinde yatan ve henüz kendimizin bile yüzleşmediği, farketmediği gömülü düşüncelerimizin imgeler aracılığıyla içine dalmamızı hatırlatır hep bana. Kendi rüyalarımızdada Alice gibi farklı boyutlarda, alakasız ve karmaşık şeyler görürüz hatta çoğu zaman rüyalarımızı hatırlayamayız bile..
Maria'nın bok gibi book serisi benim işime çok yaradı. Nasıl yazmamam gerektiğini öğrendim
Çok pis gaza geldim şu an hemen yazmak istiyorum 😅
Kitabı kim kazandı acaba??
einstein'in anisi %100 dogru ben ordaki tencereyim
Arkadaşlar yardım edin kanala KATIL üyesi olamıyorum neden ? Bir türlü katıl üyeliğini göremiyorum neden ulu bir boomer olduğum için mi yoksa göklerden gelen bir karar mı bu HELPPPP 😢
@Lolothereaper pc den halledeceğiz öyle mi çok teşekkür ediyorum bu arada
Yalnız ben saçlara taktım kafayı , videoda anlatılana odaklanamadım... Bacım niye saçının bir tarafını öyle çok kısa kestiriyorsun ?
Bak biz kel kaldık =/ iki tel saçımız çıksın diye yapmadığımız şey kalmıyor ama siz kadınlar güzelim saçlarınızın kıymetini bilmiyorsunuz , kısa kısa kestiriyorsunuz.
Ulan şöyle saçlarım olacaktı varya aaaahh ah =(
Ben 5 -6 senedir öğretmenler gununu kutlamıyorum ne genelin ne kimsenin… Onları çok şeyden sorumlu tutuyorum artık.!
Bu, formasyonla öğretmen olma işi, bence suyu bulandırdı.
ceren mommy
ay bir veli bana demişti hocam bu çocuklara neden bu kadar ingilizce öğretiyorlar onun yerine daha çok din dersi koysalar ya diye
cıvıtmayın ..ciddi olun
Merhabalar değerli hocam nasılsınız ,hocam benim için çok önemli olan o çok önceden beri aklımda olan bir performans çalışmasını yapmak istiyordum .. ben Ömer Marhan / bitlisin Tatvan ilçesinde yaşıyorum Görseller Sanatlar "Resim" Eğitmeniyim özetle HACİVAT KARAGÖZ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ KÜLİYATI BENİ NE KADAR DERİNDEN ETKİLEDİ ANLATAMAM ÖNCEDEN YAPMAK İSTEDİĞİM PROJE İSE KARAGÖZÜN ( HALUK) BİLGİNER İN FİLMDE ÇEKİLEN ÇOK GÜZEL ENFES FOTOGRALARI VAR BNDE ONLARDAN BİRINİN " YAGLIBOYA BİRE BİR PYASADAN UZAK YÜZDE YÜZ "AKADEMİK " BİR PORTRESİNİ ÇALIŞMAK VE MÜMKÜNSE SİZİNLE BİRLİKTE KENDISINE HEDİYE ETMEK İSTİYORUM .. BU KONUDA DÖNÜŞ YAPARSANIZ ÇOK MINETTAR KALIRIM TESEKÜRLER @kaligrasanat adresımız hocam ordanda yazmıştım sevgiler ..