Ahmet Hoca , işte bu yüzden seni takip ediyor, senin değerlendirmelerinikıymetli buluyorum…Hem saygıyı koruyup hem de kritik yapabilmek..bu çok değerli..ortaya koyduğun argümanlar da çok ikna edici..var ol..
İnsanlar enteresan. Ustadımıza şüpheli bir durumu yakıştıramıyorlar ama davasına hayatını feda ettiği peygamberine şüpheli bir durumu yakıştırabiliyorlar.
İki şıklı bir sual: Bu rivayetin amiyane tabirle uydurma olduğunu kabul edelim. Onu uyduran ya Rasulullah'ı seven ve risaletini tasdik eden biridir yahut O'na düşman ve risaletini inkar eden biridir. Rasulullah'a düşman ise herhalde risaletini inkar eder. Şu rivayeti uydurmakla demiş olacak: "Bakınız peygamber olduğuna inanılan zat (haşa!) ne de acımasız. O'na nasıl güzel ahlakı gerektiren peygamberlik yakıştırılabilir?" Lakin bunu bu surette uydurmakla duasının mucizane makbuliyetini de ima etmiş olacak. Ne diye bunu uydursun? Yahut Rasulullah'ı seven ve risaletini kabul eden birisi ise şu rivayeti uydurmaktaki maksadı şu olacaktır: "Rasulullah'ın duası makbuldür; mucizane çıkmış. İşte misali...". Lakin bu yalan delil uyduran kazip ne diye Rasulullah'ı merhametsiz göstermeyi ihtiyar etsin? Öyle ise "Şu rivayeti, Hadis konusunda uzman olan (ki uzmandır araştırınız) Bedîüzzaman rivayet etmiş lakin biz senedini bilemedik; ve Rasulullah asm. zahiren şefkatine mugayyir olan şu bedduayı yapmış lakin biz hikmetine vakıf olamadık" demek iktiza eder.
Saygıdeğer Hocam, Allah CC Kuranı Kerimde diyorki (mealen) " Ucu kime dokunursa dokunsun, sorulduğunda doğruyu söyle" sizde öyle yaptınız, Allah razı olsun.
@@necaticeylan6665 Ahmet Kurucan Hocaya haksızlık edemem, varsa tenkit edilecek bir şey, önünde sonunda onu dile getirir. Çok derin konuları işliyor, cesur ve özgün yorumları var, O'na çok ihtiyacımız var.
Said nursi risalelerde şöyle diyor; -"Bu eser katiyyen benim fikrimin eseri değil, benim fikrim ona karışmamış!!!.. -Bu risale bana iradem ve ihtiyarım haricinde yazdırılmış!!!.. -Kur'andan 33 ayetler risalelerin makbuliyetine işaret ediyor!!!.. Said nursi Yüce Rabbimiz'in (hâşâ ve kellâ) Kitabında yazdığı kitaplara işâretler ve övgüler ettiği iftirasında bulunuyor. -Ali radıyallahu anh'ın yine yazdığı külliyatı müjdelediğini iddia ediyor.. -Rüyasında Hz. Peygamberden (sav) ilim aldığını söylüyor.. -Yine rüyasında kendisine manevi bir heyet tarafından görev verildiğini, ""i'caz-ı Kur'anı beyan et"" denildiğini, "iman kurtarmakla görevli olduğunu" söylüyor.. -Risalelere itiraz edilemeyeceğini ve Risalelerin mağlub olunmayacağını söylüyor.. -Size yazık olur, o gider başka yerleri tenvir eder diyor.. tehdit ediyor -Risaleler (haşa) Hablullahtır, necat verir diyor.. -Bunun gibi daha çok övünüşmeler ve kutsamalar, yüceltmeler risalelerde mevcut ve kayıtlıdır.. İsteyen bakabilir.. *Nurcular bütün bunları kabullenerek ve iman getirip koşullanarak okuyorlar ve seslerini çıkartmıyorlar..Demek üstadlarının Yüceliğine ve masumiyetine, görevli zat olup kutsiyetine iman ediyorlar..* *Artık bunlara ne anlatırsanız anlatın, Kur'an ve sünnetten ne delil getirirseniz getirin Önceden Risalelerin ve Üstadlarının Kutsallığına iman etmiş ve aklı havalanmış, zihni koşullanmış, kalbi tarafgir olmuş bu kimseleri (Yüce Allah'ın dilemesi hariç) hiç kimse risalelerde şirk ve hurafeler olduğuna ikna edemez..* *Üstad ve Şirk sevgisi iliklerine kadar işlemiş, kalblerine içirilmişse daha artık bu taassub ehli hipnotize nurcular Yüce Allah'ın (cc) diledikleri müstesna dönmezler.. Nurcular uykuda.. Molla Saidin hipnozu çok derin..* *Kur'an ve Sünnetten ne kadar mantıklı örnekler ve kesin deliller verirsek verelim, Nurcuların zihinlerinde bir GÜVEN SORUNU daima var olmaya devam edecektir.. Akılları ve Vicdanları bu delillere yatsa bile yine de hissiyatları delilleri şüpheyle karşılayacaklardır..Bir te'vili vardır diyeceklerdir.. Te'vil edeceklerdir.. Üstad en iyisini bilir, biz bilemeyiz, biz üstadımızı değil, kendi anlayışımızı, kıt aklımızı kınamalıyız diyeceklerdir.. (Sanki Yüce Allah'ı cc. tenzih ediyorlar gibi..) Kendi anlayışlarını kınayıp Üstadlarını nekaisden ve onda hata görmekten tenzih edeceklerdir..* *Çünkü karşı tarafta "Güya Ulu zatların ve 33 Kur'an ayetinin desteğini almış, Allahın yazdırdığı!, Rasulün rüyada ilim öğrettiği!" binlerce ulemayı ilzam etmiş! susturmuş, Bediüzzaman ismine layık görülmüş, sorulacak her soruya bila-terddüt derhal cevap verebilen Yüce bir zatın! görüşlerinin kabulü ve inancı vardır.. BU BATIL ŞİRKALUD İNANÇ TÜM HİSSİYATLARINA ve İLİKLERİNE KADAR İŞLEMİŞTİR.. Kalbleri yine o güven duydukları, muhabbet ettikleri, iman getirdikleri yüce üstadlarına yönelir.. ve onun lehinde şehadet eder.. Böylece risaledeki hataları akıl ve vicdanlarında anlasalar bile, vurgun yemiş hissiyatları razı gelmez anladıkları gerçeğe karşı taassublu kalbleri ters döner. Evhamdan kurtulamazlar.. Buzağı Sevgisi kalblerinin zarına işlediği için Said Nursiden vazgeçemezler..* *Görmek istemeyenden daha kör, bilmek istemeyenden daha cahil, duymak istemeyenden daha sağır kim vardır?* *Adamlar risalelerde hata ve şirk görmek istemiyorlar ve buna taraftar değiller.. kalben de razı değiller.. Görmek istemeyene, göz kapayana ise kimse bir şey gösterecek değildir.. Bunların kalpleri hastadır. ne söylesek, ne delil göstersek vesveseye ve şüpheye kapılıp Allahdostlarına! bu kadaaarrr kişinin peşine takıldığı Yüce Üstadlarına! delilsiz-isnadsız-ispatsız kuru iftiralar attığımızı zannederler... Üstadlarında en ufak yanılgının, risalelerde hataların delillerini görmek istemiyorlar, görmeye tahammül bile edemiyorlar.. saldırıyor adamlar.. İlmi cevap veremeyince hakaretle, tükürükle, ahmakussukut demekle karşılık veriyorlar.. Karşılık verdiklerini zannediyorlar) (Zaten üstadları hakkında bunca kutsamayı ve masumiyeti peşin kabul ettikten sonra onda hata GÖRMEYE DE HAKLARI YOKTUR)* *Güya risalelerden o kadar eminler ki, herkese şirkalud risaleleri tavsiye eden bu nurcular, Allah'tan da kalblerini risale-i nurlara musahhar kılmasını istiyorlar.. Güya Allah'a da doğru yolu tarif ediyorlar.. Risalelerde hata görmeye tahammül bile edemezler.. Çünkü onda en ufak bir hata görmekten huffaş misüllü ürküp kaçarlar..Görmezler, bir an için Görseler bile içleri cız eder.. hemen göz yumarlar.. yine yan çizerler.. Bize öyle gelmiştir, bizim anlayışımız yanlıştır, üstadı değil kendi anlayışımızı zemmedelim derler.. Said Nursiye olan imanlarının, muhabbet ve iltizamlarının kırılacağından, şefkat tokadı yiyeceklerinden korkarlar.. Şİrkalud Nur dairesinden çıkabilmek artık büyük cesaret ister..*
@@IBRAHIM-oz1nx Teşekkür ederim kardeşim, çok güzel tespitler bunlar, bende bu şüphelerimden dolayı, yaklaşık 10 yıldır, Hakkın Hatırı ve Imanımın selameti adına Risale-i Nurlar ile maddi ve manevi bütün bağları kopardım, sadece Kuranı Kerim meali okuyorum.
Ahmet hocam Allah ebeden razı olsun. Allah üstadımızdan da ebeden razı olsun hocamızdan da ebeden razı olsun sizden de ebeden razı olsun. Maksat Rıza’yı ilahi olduktan sonra hak hakikat olduktan sonra aranan da o olunca ne gam olsun ki..
Çok şükür ki, bir burcu Saidi Nursi nin hata yapabileceğini kabul etmiş. Ancak, hata dediğiniz şey, Allah Resulüne atılmış çirkin bir iftiradır. Bunun bedelini de Din Gününde ödeyecek.
@@abdulkerimbudak9750Kadı Iyaz ın șifa-i șerif eserinde bu hadisi görmüș Üstad talebelik yıllarında, risale yazılırken de yanında hiçbir kitap yokken eklemiș, iftira niyeti olduğunu sanmıyorum. Hadis alimi olmadığı için hadislerin tenkidlerine tam hakim değil, tıpkı imam Gazali gibi.
@@abdulkerimbudak9750aşırıya kaçma arkadaş! İftira bilerek yapılan bir kötülüktür ve bu rivayeti Üstat SAİD NURSİ merhumdan belki de 1000 sene evvel nakleden kaynaklar var ve asıl sorumluluk onlara ait olabilir ancak! Üstadın hayatı hep esaret hep tecrit hep baskı altında geçmiş ve ne vakti ne de imkanları el vermezdi geniş araştırmalat yapmak ve her rivayetin peşine düşmek için! İNSAF! EMPATİ! İZ'AN LÜTFEN!
Mevlana gibi, bir ayak merkezde sabit, diğeri dolaşmalı, sorgulamalı, hakikat peşinde koşmalı, gayretiniz için teşekkürler Ahmet Hocam... Mevzu hadis var diye Risale-i Nur'un kıymetı mi azalır, böyle düşünen varsa Üstad'a ve Risalelere bakışını tekrar sorgulamalı. Risalelerin kıymeti, ihtiva ettiği hadislerden başka şeyler, zamana göre dini ihya için getirdiği yeni dinamizm, yeni ruh, yeni mana, yeni ufuk.
Neredeyse agnostik bir müslüman denilecek bir pozisyona geldim. Ama hala seni takip edebiliyorum. Allah razı olsun, "müfrittane irtibat ve ihlas" dan ayırmasın inş.
Şu risalenin başındaki esaslar çok mühimdirler. Hem şu risaledeki ehadîs, hemen umumen eimme-i hadîsçe makbul ve sahih olmakla beraber, en kat'î hâdisat-ı risaleti beyan ediyorlar. O risalenin mezayasını söylemek lâzım gelse; o risale kadar bir eser yazmak lâzım geldiğinden, müştak olanları onu bir kerre okumasına havale ediyoruz... Said Nursî Mektubat - 88 Bu adam Ustadın dediği risale başındaki esasları anlamamış, o esasları anlasa idi keşke mevzu olduğunu söylemezdi. Ve şu risaledeki ehadîs, hemen umumen eimme-i hadîsçe makbul ve sahih dediğini gözden geçiryor…
Böyle bir hadisin varlığını iddia etmek büyük vebale bırakır. Dinini yok etmeye çalışan bir zalimler topluluğuna dahi beddua etmeyen Allah Resulü'nün bir çocuğa beddua etti iddiası peygambere iftiradır, üstadda bir kuldur pekala hata yapabilir, bir kulun hata yapmayacağını iddia etmek için peygambere iftira güzel bir şey değildir. Kendinize gelin.
Hani peygamber efendimiz, namazda torunlarını omzuna alıyordu, yani omzuna çocuğu aldımı namaz bozulmuyor önünden geçerken beddua ediyor. Sizi gidi dinsiz allahsız put perestler. Eğer bu hadise doğru ve gerçek olsaydı namazın farzları arasında olurdu. Eğer bu hadis doğru olsaydı o zaman camide namaz kılmak güna olurdu camide kılınan namazda önünden bir yığın insan geçer. Hadis uydurup uydurup milleti dininden etmeyin.
BSN ve RSN toptan eleştirilmiyor. Ele alınan ilgili “hadis” in tenkidi yapılıyor. Bir sözün, hadis olup/olmadığının eleştirilmesi, Nebi’ye ümmet olmanın gereğidir. Allah razı olsun Ahmet hocam. Videonun bağlamı bu, gerisi teferruattır, bana göre..
Mu'cizat-ı Ahmediye Risalesinde şu kısım da var. Üçüncüsü: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm görüyordu bir adam sol eliyle yemek yer. Ferman etmiş: كُلْ بِيَمِينِكَ “Sağ elinle ye.” demiş. O adam demiş: لاَ اَسْتَطِيعُ “Sağ elimle yapamıyorum.” Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm demiş: لاَ اسْتَطَعْتَ diye beddua etmiş. “Kaldıramayacaksın.” İşte ondan sonra o adam sağ elini hiç kaldıramamış. Çoçuk değil tabi buradaki kişi, bir adam şeklinde geçiyor.
Sadece bir soru. Ustadın defelerle bu risaleleri okuduğunu hepimiz biliyoruz. Ve bu hadisdeki esas konu hadisteki olayı Efendimize yakıştırmamağımızdır. Sorum: Bizim Efendimize (s.a.v) yakıştırmadığımız bu hadisi Ustat yakıştırmışmıdır?
Said nursi risalelerde şöyle diyor; -"Bu eser katiyyen benim fikrimin eseri değil, benim fikrim ona karışmamış!!!.. -Bu risale bana iradem ve ihtiyarım haricinde yazdırılmış!!!.. -Kur'andan 33 ayetler risalelerin makbuliyetine işaret ediyor!!!.. Said nursi Yüce Rabbimiz'in (hâşâ ve kellâ) Kitabında yazdığı kitaplara işâretler ve övgüler ettiği iftirasında bulunuyor. -Ali radıyallahu anh'ın yine yazdığı külliyatı müjdelediğini iddia ediyor.. -Rüyasında Hz. Peygamberden (sav) ilim aldığını söylüyor.. -Yine rüyasında kendisine manevi bir heyet tarafından görev verildiğini, ""i'caz-ı Kur'anı beyan et"" denildiğini, "iman kurtarmakla görevli olduğunu" söylüyor.. -Risalelere itiraz edilemeyeceğini ve Risalelerin mağlub olunmayacağını söylüyor.. -Size yazık olur, o gider başka yerleri tenvir eder diyor.. tehdit ediyor -Risaleler (haşa) Hablullahtır, necat verir diyor.. -Bunun gibi daha çok övünüşmeler ve kutsamalar, yüceltmeler risalelerde mevcut ve kayıtlıdır.. İsteyen bakabilir.. *Nurcular bütün bunları kabullenerek ve iman getirip koşullanarak okuyorlar ve seslerini çıkartmıyorlar..Demek üstadlarının Yüceliğine ve masumiyetine, görevli zat olup kutsiyetine iman ediyorlar..* *Artık bunlara ne anlatırsanız anlatın, Kur'an ve sünnetten ne delil getirirseniz getirin Önceden Risalelerin ve Üstadlarının Kutsallığına iman etmiş ve aklı havalanmış, zihni koşullanmış, kalbi tarafgir olmuş bu kimseleri (Yüce Allah'ın dilemesi hariç) hiç kimse risalelerde şirk ve hurafeler olduğuna ikna edemez..* *Üstad ve Şirk sevgisi iliklerine kadar işlemiş, kalblerine içirilmişse daha artık bu taassub ehli hipnotize nurcular Yüce Allah'ın (cc) diledikleri müstesna dönmezler.. Nurcular uykuda.. Molla Saidin hipnozu çok derin..* *Kur'an ve Sünnetten ne kadar mantıklı örnekler ve kesin deliller verirsek verelim, Nurcuların zihinlerinde bir GÜVEN SORUNU daima var olmaya devam edecektir.. Akılları ve Vicdanları bu delillere yatsa bile yine de hissiyatları delilleri şüpheyle karşılayacaklardır..Bir te'vili vardır diyeceklerdir.. Te'vil edeceklerdir..* *Çünkü karşı tarafta "Güya Ulu zatların ve 33 Kur'an ayetinin desteğini almış, Allahın yazdırdığı!, Rasulün rüyada ilim öğrettiği!" binlerce ulemayı ilzam etmiş! susturmuş, Bediüzzaman ismine layık görülmüş, sorulacak her soruya bila-terddüt derhal cevap verebilen Yüce bir zatın! görüşlerinin kabulü ve inancı vardır.. BU BATIL ŞİRKALUD İNANÇ TÜM HİSSİYATLARINA ve İLİKLERİNE KADAR İŞLEMİŞTİR.. Kalbleri yine o güven duydukları, muhabbet ettikleri, iman getirdikleri yüce üstadlarına yönelir.. ve onun lehinde şehadet eder.. Böylece anlasalar bile, anladıkları gerçeğe karşı ters döner. Evhamdan kurtulamazlar..* *Görmek istemeyenden daha kör, bilmek istemeyenden daha cahil, duymak istemeyenden daha sağır kim vardır?* *Adamlar risalelerde hata ve şirk görmek istemiyorlar ve buna taraftar değiller.. kalben de razı değiller.. Görmek istemeyene, göz kapayana ise kimse bir şey gösterecek değildir.. Bunların kalpleri hastadır. ne söylesek, ne delil göstersek vesveseye ve şüpheye kapılıp Allahdostlarına! bu kadaaarrr kişinin peşine takıldığı Yüce Üstadlarına! delilsiz-isnadsız-ispatsız kuru iftiralar attığımızı zannederler... Üstadlarında en ufak yanılgının, risalelerde hataların delillerini görmek istemiyorlar, görmeye tahammül bile edemiyorlar.. saldırıyor adamlar.. (Zaten üstadları hakkında bunca kutsamayı ve masumiyeti peşin kabul ettikten sonra onda hata GÖRMEYE DE HAKLARI YOKTUR)* *Güya risalelerden o kadar eminler ki, bize şirkalud risaleleri tavsiye eden bu nurcular, Allah'tan da kalblerini risale-i nurlara musahhar kılmasını istiyorlar.. Güya Allah'a da doğru yolu tarif ediyorlar.. Risalelerde hata görmeye tahammül bile edemezler.. Çünkü onda en ufak bir hata görmekten huffaş misüllü ürküp kaçarlar..Görmezler, bir an için Görseler bile yine göz yumarlar.. yine yan çizerler.. Said Nursiye olan imanlarının, muhabbet ve iltizamlarının kırılacağından, şefkat tokadı yiyeceklerinden korkarlar..*
Pusuya yatmış iyi bir fırsat bulduğunu sanıp güzelce kuşmuşsun.. ne diyelim.. ayinesi iştir kişinin,görünür rütbesi eserinde... Böyle bir zamanda bu helâket ve felaket asrinda benim gibi milyonların hidayetine vesile olmuş bir İslam Kahramanının hizmeti sizlere müspet bir kanaat vermemişse.. cevap sükût... Allah şifa versin sizlere..
@@ozkanturan1071 said nursinin hidayetine değil.. Hz. Peygamberin (asm) hidayetine uymakla emrolunduk beyim.. sen yanlış adamın peşindesin.. Hidayette olan bir Müslüman risalelerdeki zırvaları asla söylemez.. Bu demektir ki; said nursi gerçek hidayette değil.. yıllarca risaleleri hak zannederek okudun da neyi anladın.. said nursinin imanı ile Hz. Muhammed (asm)'ın imanının bir birinden farklı olduğunu anlayabildin mi acaba..? sırf risale okuyarak aradaki bu farkı asla anlayamazsın.. Bizler ancak Hz. Muhammed (asm) gibi iman edersek doğru yolu bulmuş oluruz.. Bakara 137. Şayet onlar (Yahudi, Hristiyanlar ve tüm müşrikler ve kafirler) da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık içindedirler. Sana onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir." Molla Saidin katışık, şirkalud imanından bize ne..? Siz neden Molla Saide iman ediyorsunuz.. imanla mollaya bağlanıyorsunuz.. bu çok anlamsız ve bu bir büyü.. Dinin çok dehşetli bir imtihan olduğunu unutmayınız.. Said Nursinin imanı ve hidayeti(!), Hz. Muhammed (asm) ma iman eden bir mü'minin imanını ve hidayetini bağlamaz.. Hz. Muhammed (asm) Abdulkadir Geylaninin Gavs olduğuna ve kainatta tasarruf ettiğine iman etti mi..? Ben ona bakarım.. O (asm) bu Gavs dediğiniz ve darda kaldığınızda kendisine iltica ettiğiniz yalvarıp yakardığınız kabirdeki ilahınıza iman etmemişse ben niye iman edeyim..? Said Nursiye iman eden nurcular bunu iyi düşünsünler ve titresinler.. Said nursi gibi değil, Hz. Muhammed (asm)'ın imanı gibi iman etsinler.. Hz. Muhammedin (asm) ARACILIĞIYLA iman etsinler.. Said Nursinin değil, Onun (asm) hidayetine tabi olsunlar.. Eğer Müslümansalar.. (Peygamber olmayan bir beşere iman mı edilir..?) Bir Müslüman için Said Nursi, kendisine iman edilecek ve onu velisi edinip imanla bağlanacak kişi değildir.. Hz. Muhammed (asm) Aliye ra. aslı vahiy olan sekine namında bir kağıt verildiğine iman etti mi..? Ben Hz. Muhammedin (asm) imanına ve hidayetine bakarım ve Elçinin (asm) hidayetine tabi olmakla emrolundum.. Ben Elhamdülillah Müslümanım.. Molla saidi kendime veli ve aracı edinmekle, gidip ona bağlanmakla, ona teslim olmakla, mollanın hidayetine uymakla emrolunmadım.. Bakara 13. Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer Benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler. Onlara şöyle dedik: “Oradan hepiniz inin! Benden size muhakkak bir rehber gelecektir.” Kim benim gönderdiğim rehbere uyarsa artık onlara ne korku vardır ne de üzüleceklerdir. (Gördünüz mü Elçinin hidayetine uyulacak.. Said Nursinin hidayetine uyun denilmiyor..) Kur'anı okusanın biiznillah bunu anlarsınız.. Neden molla saidin hidayetine tabi oluyorsun sen..? zorun ne..? Atalar Dini Kur'anda geçerli değil ve kabul edilmiyor.. Bize üstadımızın yolu yeter, risaleler diyemezsiniz.. Derseniz cezasını çekesiniz.. O (asm) buna iman etmemişse ben neden bu imkanata, bu vesveseye, mollanın bu yalanına iman edeyim.. Aliye ra. sahife verildiğinin delili nedir..? Bana ne Said Nursinin şirkalud imanından.. neye iman ettiğinden.. Kendilerini Müslüman olarak adlandıran nurcular, bunu düşünsünler ve utansınlar.. Bizler ancak Hz. Muhammed (asm) ve ashabının imanı gibi iman edersek doğru yolu bulmuş oluruz.. Molla Saidin şirkalud imanından bize ne..? Siz neden Molla Saide iman ediyorsunuz.. imanla mollaya bağlanıyorsunuz.. bu çok anlamsız ve bu bir büyü.. Dinin çok dehşetli bir imtihan olduğunu unutmayınız.. İkimizde Müslümansak neden imanlarımız biraz farklı..? bunu iyi düşün. Allah'ın cc. son elçisi Molla Said değil ki.. ona iman edelim.. az kafayı çalıştırın.. Allah cc. iyice akletmeyenlerin üzerine pislik boca eder.. Nurcular pisliğe (şirke) bulanmışlar, (molla saidin pisliğine) ama onu misk-ü amber zannediyorlar.. Üstadlarını yüceltip, kutsayarak putlaştıran ve bu nedenle de nazarlarına perde çekilip akledemeyen ve risaleledeki şirkleri ve İslamdışı hurafeleri görmeye güç yetiremeyen, ona teslim olup ahmaklaşan hipnotize nurcular narı nur zannediyorlar.. Hala akletmeyecek ve Said Nursinin hipnozundan uyanmayacak mısınız..? said nursi böğürebilen eseriyle sizi etkisi altına alıp büyülemiş.. samirinin altın buzağısı da böğürmesiyle Musa (as) kavmini çok etkilemiş, büyülemiş ve onları kendine çekip saptırmıştı. Bu bir imtihan ve büyük bir fitnedir.. Ahir zamanın saptırıcı imamlarından olan Said nursi fitnesi çok dehşetli.. Bilip bilmediğimiz Tüm fitnelerden Yüce Allah'a cc. sığınırız.. (Not: 22 sene risaleleri okuyan ve Osmanlıcasından yazan biri olarak bu yorumu yazıyorum.. ama onu hep mütalaa ederek okumuştum, "NAZAR ve NİYETİM" risalelere ve üstada hep olumlu olduğu için, hiç risaleleri eleştirel okumamıştım ve mihenge vurmamıştım.. sorgula(ya)mamıştım.. Sorgularsan, araştırırsan sen de bilirsin.. ama sorgulamazsan, körü körüne risalelere haktır zannıyla bağlanırsan ne bilirsin..? Korkarım ki Kıyamette kadar bu hipnozdan uyanamazsınız..) SELAMETLE
Yahu hocam iyi güzel açıklamaya çalışıyorsunuz ama siz o hadisin gerçek olamayacağına kanaat getirirken bediuzzaman hiç mi sorgulamamış! bizi bu konuda tatmin ederseniz sevinirim.
Bu konuya parmak basacak cesaretli bir hakperest kul yok mudur derken sizin yorumunuz karşıma çıktı. Çok sağolun tebrikler. Üstadın kendisinin de dediği gibi ; hakkın hatırı ali dir hiçbir hatıra feda edilmez
Ahmet hocam Bazı yorumlara bakın ve işin nereye gittiğini görün Bütün meseleleri bitirdiniz bu mu kaldı Allah aşkına birleştirici şeyler anlatın Hassas meseleler zamanı geldiğinde konuşulur Bu zaman o zaman değil. Sorulan Bazı soruların cevabını özelden cevaplayın Soruyu soran abimizin gönlünü hoş etmek... Bir çok insanın aklını bulandırmaktan daha mı iyi
Siz Daha bu basit ilmi meselede dahi böyle düşünüp Gerçeğin konuşulmasını kabullenemiyorsanız, 15 temmuz darbe konusunda cemaatin dahlini nasıl içinize sindireceksiniz?
Bence insanlar Risalelerle tanıştırılacağında Ahmet hocanın videoda okuduğu kısımlardan başlanmalı. Oralar anlaşılmadan insanüstü bir üstad anlatısıyla başlanan risale dersleri ilmi bir anlayış ve kavrayıştan ziyade tam da üstadın bahsettiği bağnazlığa netice veriyor. İlk düğme yanlış iliklendiğinden bahsettiğiniz kafa karışıklığı oluyor diye düşünüyorum.
Ahmet hocanın gayesinin “bir abinin gönlünü hoş etmek” olduğu ithamınızın farkında mısınız bilmiyorum. Sanki biraz niyet okuma yapıyor, dini tabirle suizanda bulunuyorsunuz gibi..
Gündeme bak! Koskoca 15 Temmuz hadisesi yaşanmış..Kıyamet kopmuş. Bu önemli konuda duvar gibi sessiz olunuyor..Ama.Risale-i Nurda geçen bir çocuğun azarlanması rivayeti zayıf mi sahih mi ? meselesi gündem oluyor.Yazık.
Hocam aynı hadisi şerifi bir videosunda Ayhan Tekineş Hoca, Üstadı anmadan kritize etti, kimse bir şey demedi, üstüne de dua ettiler. Durumumuz bu velhasıl…
Ahmet hocam 19 mektup Efendimiz’in şefkatini anlatmıyor, mücizelerinin peygemberliğine delil olduğunu anlatıyor. Eğer illa da Şefkat ve Gadap meselesini anlamakta zorluk çekiyorsanız 17-söz 1 makama göz ata bilirsiniz.
Sırf savunduğunuz tezi destekliyor diye önünüze gelen bilgiyi tetkik etmeden alıp kullanamazsınız. Böyle bir davranış bir alime yakışmaz. Bu ancak hataen, farkında olmadan yapılmış olabilir. Hepimiz küçük yaşlarda zihnimize ve şuur altımıza sorgulamadan bazı bilgiler alırız. Büyüdükçü bunları tetkik edip hatalı olanları düzeltiriz. Ama yine de kimimizde çok, kimimizde az bazı kalıntılar olabilir. Bu gayet normal. Üstadın başına gelen de bu diye düşünüyorum. Yoksa haşa, üstad vahiy mi alıyordu ki risalelerde geçen bütün bilgiler Allah’ın ikazları ile düzeltilmiş olsun? O kadar ciltlerce eserde elbet tenkide kısımlar olabilir. Risalelerin kayıtsız şartsız doğru bilgilerden oluştuğunu iddia etmek Kur’an’ın yanına bir kutsal kitap daha koymak olur.
Sayın hocam: peygamber efendimiz sav, la ilahe illallah dediği halde birisini öldüren bir sahabeye Allah seni affetmesin diyor ve bu kişi ölünce toprak kabul etmiyor tekrar tekrar dışarı atıyor ve efendimiz (as) gelip ey toprak sen bundan daha kötülerini de kabul ettin diyor. Aynı fiili Hz üsame (Ra) yapınca ona çok kızıyor. Yani iki kişi benzer olay fakat farklı muamele... Bunun sebebi Kehf suresinde anlatılan Musa- hızır (as) kissasında ki mülk melekut alemi farkı gibi değil de nedir? Mektubat daki anlatılan olay da böyle olamaz mı. Ayrıca üstad Hz ile ilgili okuduğunuz yerler sadece üstadın tevazusundan kaynaklanıyor. Bizim terazimiz de sizi tartmaz ama kanaatimi yazayım. Saygılarımla...
Mülk melekut olayında hz Hızır vazifeli peygamber değil, yaptığı şeyler şeriata dönüşmüyor, fakat hz Musa as. șeriat sahibi rasul. Fiilleri ve sözleri șeruat oluyor zaten o yüzden zahire göre hareket etmek onun vazifesi. Veliler öyke davranabilir fakat rasuller farklıdır, yaptığı taklit edilir, gizli ilimlerle havasla ilm-i ledun ile açıkça iş görmez rasuller. Yoksa orada Hızır ulülazm nebi olan Musa As dan üstün değildir. Bir çocuğun öldürülmesini yaşayan bir nebi yapamaz çünkü haram, caiz değil, çocuğun melekuti durumu ne olursa olsun. Sadece Hızır gibi hususi insanlar yada melekler yapabilir, mesul değiller. Efendimiz As dan bu yönde bir rivayet güçlü şekilde alimlere ulassaydi, namazda gecene çocuk bile olsa beddua edilebilir hükmü çıkabilirdi ve şeriata girebilirdi. Tekrar ediyorum rasullerin fiilleri dinin zahirine göre olur, Hızırın vazifesi farklı.
Hadislerin, KKerim’e arzi, diger hadislere arzi aslinda (ozellikle Hz Aise r.anha cokca kullandigi bir yontem) bu yuzyillardir uygulanmis. Ancak bu hadis icin “ Hizir (As) - Musa (As) kissasi gibi icinde siyakinda sibakinda batini ilmin alanina giren istisnai durumlar mevzu bahis olabilir mi?
Hocam bir önceki videonuzda hadis kriterleri açısından ilgili hadisi zayıf olarak değerlendirdiniz. Bu videonuzda ise hadisin mevzu/uydurma olduğunu ifade buyurdunuz. Anlıyorum, bu zemin kaygan bir zemin ama 'Hakk'ın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez'. Daha net anlaşılması adına, bahsi geçen hadis aşağıdaki kriterler ışığında zayıf mı mevzu mu? Zayıf Hadis (Daif Hadis): Senedinde veya metninde bazı eksiklikler veya zayıflıklar bulunan hadistir. Zayıf hadisler, sahih ve hasen hadisler kadar güvenilir kabul edilmez ve delil olarak kullanılmaz. Mevzu Hadis: Uydurma hadis anlamına gelir. Peygamberimiz'e nispet edilmesi kesinlikle yanlış olan, sonradan uydurulmuş hadislerdir. Mevzu hadisler tamamen reddedilir ve kullanılmaz.
Mevzu hadis zayıf hadisin alt kategorisinde değerlendirilir. Zayıf hadislerin dereceleri var en düşük dereceli olan mevzu yani uydurma. Yani Allah Resulüne isnadı neredeyse imkansız fakat %100 değil.
%100 ilham olmadığını bizzat üstad söylüyor, içine kendi ilmim üslubum gramerim karışır diyor. Bazen sonradan kendi düzelttigi çok yer var. Mesela o günkü ilime göre örnekleri var kozmoğrafya, biyoloji, coğrafya gibi, bazısı bugün değişti. Fakat risalenin ana fikri ve cevabın manası ilham yani vehbi. O manaya dil elbisesini giydirip yazıya çeviren üstad. Lafıyla harfiyle kelimesiyle tüm örnekleriyle yazdirilsa ilahi kitap gibi bişey olurdu kutsal olurdu değil mi. Kurandan gelen ilhami manalara elbise giydiren üstad. Mevlana da mesnevi bana yazdirildi der, imam gazali de ihya yazdirildi der, bu demek değil ki harf harf yazdirildi.
Hz. İbrahim AS'ın, Hz İsmail'in evine gidip, gelinine halini sorunca şikayet etmesi üzerine, kocasınna yani kendi oğluna söyle evin eşiğini değiştir diyerek karısını boşamasını söylemesininde, anlattığınız hadis rivayeti gibi tahlil edilmesi ve peygamber ahlakı ve rehberliği açısından tahlil edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Selamlar, saygılarımla.
"size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalbde saklayınız." Üstad tahkik etmemiz gerektiğini söylemiş zaten. Ayrıca; risaleleri aklımıza,mantigimiza ve kalbimize hitap ettiği için okuyorduk ilhamen yazdirildigina inandığımız için değil. Ilhamen yazdirildigina inananlar risaleler aklına ve kalbine hitap etmeseydi okumaya devam ederlermiydi?
Samirinin Böğüren Buzağısını tanrı olarak benimseyenlerin akıllarına bu böğüren buzağı yatmasaydı, onları mest edip kendine hayran bırakmasaydı, akıllarını te'sir etmeseydi Samiriye tabi olurlar mıydı hiç..? "Risaletü'n-Nur sair te'lifat gibi ulûm ve fünundan ve başka kitablardan alınmamış. Kur'andan başka me'hazı yok, Kur'andan başka üstadı yok, Kur'andan başka mercii yoktur. Te'lif olduğu vakit hiçbir kitab müellifinin yanında bulunmuyordu. Doğrudan doğruya Kur'anın feyzinden mülhemdir ve sema-i Kur'anîden ve âyâtının nücumundan, yıldızlarından iniyor, nüzul ediyor. Siz bu FAHİŞ sözleri kabullenip, tasdik ettikten sonra artık EBCED KEHANETLERİNİ de, GAVS İNANCINI da, 18. LEM'AYI da Kur'anın Malıdır diyerek kabul ve tasdik edersiniz.. Risalelere İtiraz etmeye bir gücünüz ve mecaliniz kalmaz.. Onu tetkik edemediğiniz ve sorgulayamadığınız, mihenge vuramadığınız halde "size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalbde saklayınız." sözü bir faso fisodan ibarettir.. Üstad bu sözü olsa olsa TEVAZUEN söylemiştir diye kaale bile almayacağınız Artistik bir laftır bu.. Said Nursi "bu risaleler bana iradem haricinde Allah cc. tarafından yazdırıldı, 33 ayette Allah tarafından makbuliyeti tasdik edildi, Hz. Ali ra. ona isim verdi.. Ona şeytandan başkası itiraz etmez, ona itiraz edenler boynuna kefenini dolamalı" diyerek *risalelerin nurcular tarafından kutsal metin olarak algılanmasını ve ondan şüphe ile itiraz edilmemesini sağladı..* Bütün bu FAHİŞ sözlere inanarak risaleleri okumaya başlayan zihinleri manipülize ve iğdiş edilmiş, şartlandırılmış nurcuların, elbette onu kutsal metin olarak algılamaktan başka şansları yoktur.. *Ya bu fahiş sözlere baştan inanmayacaklar ve üstadlarını daha ilk başta reddedeceklerdi.. Ya da eğer risalelerdeki bu fahiş sözleri ve üstadlarının kutsiyetine inanarak tasdik etmişlerse, artık perdelenirler de onda hata göremezler ve arayamazlar.. Bu sözleri tam tasdik etmişlerse eğer, Nazar ve Niyetleri sabitleneceği ve donacağı için Görmeye de hakları olamaz.. Ayrıca eleştirenleri şefkat ve zecr tokatlarıyla korkutarak ve göz dağı vererek, şüphe edenden nurların tesettür edeceğini, kaçacağını söyleyerek şakirdlere onun sorgulanmasını ve eleştirilmesini, ondan şüphe bile edilmesini yasakladı.. Böylece şakirdlerin "Nazar ve Niyetleri" risalelerin ve üstadlarının kutsallığında şartlanıp ve perdelenip ondaki bariz şirkleri ve hurafeleri dahi görmeye güç yetiremeyecek bir hale geleceklerdi.. Şeytanca bir plan.. Vay kurnaz said.. Risaleler Allah'ın Kitabı mı oldu..? Onu kutsallaştırmayınız.. İçinde hata olamaz mı? diye itiraz edecekler olursa.. onlara karşı cevap olarak verilmesi için risalelere "siz sözlerimi mihenge vurunuz altın çıksa alınız, bakır çıksa almayınız" (artistik) ibaresini yerleştirmeyi de ihmal etmedi kurnaz molla.. Kendileri bu polimden sözleri hiç kaale almadıkları, risaleleri kutsal bildikleri ve üstadlarının sözlerini mihenge vuramadıkları, üstad bu sözleri tevazuen söylemiştir dedikleri (ve sözde Allah'ın yazdırdığı) risalelerde hata olabileceğine hiç inanmadıkları halde, bu artistik sözleri bize delil olarak gösteriyorlar.. ve kendileri buna inanmadıkları halde, bizim buna inanmamızı istiyorlar.. Bakın üstad böyle demiş.. "altın çıksa alın, bakır çıksa almayın demiş" Kendini ve risalelerini asla kutsallaştırmamış, putlaştırmamış.. daha ne desin.. diyerek üstadlarını bu demegojik sözlerle savunuyorlar.. Üstadınız hem öyle demiş.. hem de yalandan artistik yaparak böyle demiş.. İKİRCİKLİ LAFLAR SÖYLEMİŞ.. Hem risaleler kat'iyyen benim fikrimin eseri değil.. Fikrim ona karışmamış diyor.. Hem de polim yaparak "insan hatadan nisyandan hali değil.. belki fikrim karışmış.. risalelerde hata olmuş.. deyiveriyor.. Hani risalelere senin fikrin karışmamıştı..? senin fikrinin eseri değildi..? Allah yazdırmıştı.. HANGİ SÖZÜNE İNANALIM ŞİMDİ SENİN..? vay kandırıkçı kurnaz molla vay. Said Nursi Risalelerde öyle FAHİŞ iddialarda bulunuyor ki; yutulacak gibi değil.. HEPSİ DELİ FIRÇASI. Samimiyetsizlik ise diz boyu.. Hem öyle konuş, hem de böyle konuş.. Din samimiyettir.. Bu samimiyetsizlik, İKİ YÜZLÜLÜK ve NİFAK bir gün gelir nurcuları vurur..
Her kim, Kitabullah'ın yanına (haşa) bu kitap da Hablullah'tır, Urvetülvuskadır, yapışana necat verir diyerek.. ona denk ve eş değerdedir diyerek 2. bir kitap daha koyuyorsa ve o kitaba Allah yazdırdı, o Lâ Raybe Fihtir.. onda şüphe yoktur diyerek "kayıtsız şartsız inanıp" teslim oluyorsa müşriktir ve kafirdir.. Diliyle elbette onda hata olabilir, biz ona kayıtsız ve şartsız inanıyor değiliz, onu Kur'anla denkleştirmiyoruz.. üstadımıza kayıtlı ve şartlı olarak inanıyoruz dediği halde.. dilinin bu söylediğini Kalbiyle ve ameliyle yalanlıyorsa, üstadını ve risaleleri asla sorgula(ya)mıyorsa samimiyetsiz bir münafıktır.. (Nurcular üstadlarını ve risaleleri sorgula(ya)mıyorlar.. yanlışlarını arayıp bulmak ve reddetmek için mihenge vuramıyorlar.. %100 doğrudur ve haktır, haktandır diye inanıyorlar.. risalelerde yanlış ara(ya)mıyorlar.. tam bir teslimiyetle körü körüne ona bağlanmışlar ve itaat ediyorlar..)
Said Nursinin risalelerde kendisi için ispat ettiği kutsiyetini ve yüceliğini LEDÜNNİ ve BATINİ İLİM SAHİBİ OLDUĞUNU.. ona iradesi haricinde Allah'ın cc. yazdırdığını, rüyasında mollaya Hz. Peygamber (asm) tarafından ilim ve görev verildiğini baştan kabul ederek risaleleri okumaya, ondan istifadeye ve mütalaa etmeye başlarsanız eğer.. AKIL ve KALBİNİZ risalelere musahhar olup, ona tam yapıştıktan sonra daha Said Nursiyi ve risalelerini nasıl sorgulayabilirsiniz acaba..? Elbette artık buna gücünüz yetmez.. Bu Yüceltme ve putlaştırma NAZARLARINIZA perde çeker de sorgulatmaz ve hataları şirkleri size göstertmez.. Allah'a cc. ve Peygamberine (asm) iman eder gibi ona iman edersiniz ve Allah'ı sever gibi sever ve aşkla, cezbeyle, taassubla, iltizamla, sevgi ve bağlılık yoluyla ona bağlanırsınız.. Akıl ve kalbiniz iltizam ve tarafgirlikte, muhabbet ve sevgide, risalelere hayranlık ve övgüde Bu dereceye geldikten sonra ondan kurtulması artık zordur.. Allah'ın dilemesi dışında bu büyüye kapılanlardan kurtulabilen bir nurcu olmaz.. BU ÖYLE BİR BÜYÜ Kİ; Bunlara risaleler aleyhinde itiraz edip, deliller sunsan, Kur'andan ayetler de yazsan.. "Bu cahil adam üstadımıza verilen Ledünni ve Batıni İlmini bilmiyor.. Ebced İlmini bilmiyor.. Bu zahiri giden adam Üstadımızın yüce makamatını, kerametlerini, Samirinin buzağısı gibi böğüren ve böğürmesiyle insanları hayran bırakıp mest eden.. cezbeye getiren risalelerini bilmiyor.. Üstadımızı anlayamamış bu nasipsiz" diyerek itibar etmezler.. Öyle ki; Kutbul Azamdan bile risalelere itiraz gelse.. onun itirazlarına dahi aldırış etmezlermişşş.. Onu da kaale almazlarmışşş.. Çünkü o dahi üstadın makamatının büyüklüğünü!!! ve Allah katında Kutsiyetini!!! anlayamamıştır.. Nurcular uykuda hipnoz derin..
@@IBRAHIM-oz1nx yazdıklarınızın sorgulama kısmına katılıyorum. kişinin imanının mevzubahis olduğu şeylerde kesin hükümlerle konusulmasi doğru değil.(kafir,münafık, müşrik vb)
@@MeM-oc5rs Said Nursi "bu risaleler bana iradem haricinde Allah cc. tarafından yazdırıldı, 33 ayette Allah tarafından makbuliyeti tasdik edildi, Hz. Ali ra. ona isim verdi.. Ona şeytandan başkası itiraz etmez, ona itiraz edenler boynuna kefenini dolamalı" diyerek risalelerin nurcular tarafından kutsal metin olarak algılanmasını ve ondan şüphe ile itiraz edilmemesini sağladı.. *Bütün bu FAHİŞ sözlere inanarak risaleleri okumaya başlayan zihinleri manipülize ve iğdiş edilmiş, şartlandırılmış nurcuların, elbette onu kutsal metin olarak algılamaktan ve öyle kabullenmekten başka şansları yoktur.. ARTIK RİSALELERİ SORGULAYAMAZLAR.. Kuzu kuzu mollaya teslim olurlar.. Bu sorgulama güçü ellerinden alınmıştır..* *Ya bu fahiş sözlere baştan inanmayacaklar ve üstadlarını daha ilk başta reddedeceklerdi.. Ya da eğer risalelerdeki bu fahiş sözleri ve üstadlarının kutsiyetine inanarak tasdik etmişlerse, artık perdelenirler de onda hata göremezler ve arayamazlar.. Bu sözleri tam tasdik etmişlerse eğer, Nazar ve Niyetleri sabitleneceği ve donacağı için ona eleştirel yaklaşmaya, onu sorgulamaya ve onda bir hata, hurafe ve şirk bulup çıkartmaya hakları olamaz..*
bizzat Kur’anın üzerinde önemli durduğu konulardan biri de, verilecek her hükümde önceliğin “kitapta aranması”dır. Kur’anı Kerim, islamın ilk ve en önemli ana kaynağıdır. Aşağıdaki ayetlerde Allah CC. bizzat Resulü’nün hüküm verirken “Allah’ın İndirdirdiği” ile hüküm vermesini istemiştir. Yine bizzat Allah’ın koruması altında olan bu kitapta ihtiyaç duyulan bütün hükümler mevcuttur. Asırlar ilerledikçe Kur’an gençleşmektedir. Bu yüzden din adına ihtiyaç duyulan HÜKÜM’ler için bakılması gereken öncelikli kaynak Kur’anı Kerimin bizzat kendisidir. Maalesef yine aşağıdaki ayetlerin hükümlerinin aksine dini hükümlerde başka kaynaklar birinci öncelikli olarak ön plana çıkmıştır. İhtiyaç duyulan her bir konu için ilk bakılacak kaynak bizzat Kur’anın kendisidir. Daha sonra, tafsilatlandırma veya ayrıntılar için diğer kaynaklara müracaat edilebilir. Bu öncelik sırasının yeniden ele alınarak değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir. NECM /29: Öyle ise bizim zikrimizden Kur’an’dan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselerden yüz çevir. 11 EN'AM/114 : Allah, size Kitab'ı Kur'ân'ı açıklanmış olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'ân'ın, gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O halde sakın şüphe edenlerden olma. ZUHRUF/43 : Öyleyse sen, sana vahyedilen Kur'an'a sarıl. Şüphesiz ki sen doğru bir yol üzerindesin. MAİDE/49 : Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın hükmünden yüz çevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır. EN'AM/51 : Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Onlar için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi vardır. Gerekir ki Allah'tan korkarlar. A'RAF/2: Bu, sana indirilen bir Kitab'tır. Onunla insanları uyarman ve inananlara öğüt vermen hususunda göğsünde bir sıkıntı olmasın. YASİN/11: Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele. TEGABUN/8: 'Şu halde Allah'a, O'nun Resûlü'ne ve indirdiğimiz nur (Kur'an)a iman edin. Allah yaptıklarınızdan haberdârdır.' FURKAN/52 : Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur’an’la büyük bir cihad ver
Ustad bir yerde günümüzde insanlar bilginin dogruluguna gore degil soyleyene gore bilgiyi alip almayacaklarina karar veriyorlar diyor. Bir kisiye guveniyorlarsa onun her dedigini dogru kabul ederler. Eger bir kisiye guvenmiyorlarsa her söylediğini reddederler. Simdi Ustadin kullandigi bu hadis sahih hadis kriterlerine uymuyor denildiginde de, insanlar belki de bu yuzden buna inanmak istemiyorlar.
Peygamberlerin de hata yapabilecegine inanabilen insanlarin Ustadin hata yapabilecegine hiç mi hiç ihtimal vermemesi gerçekten acinasi bir akil fikir problemine ișaret ediyor.
Öncelikle tebrik ediyorum iki videonuzdan da müstefit oldum, bu hadis ile ilgili 1.Peygamberler de zelle işleyebilyor ise bu da peygamber efendimizin bir zellesi olamaz mı. Hadis zayıf olsa da böyle bir olay vuku bulmuş olamaz mı, 2.Üstadın bu zayıf hadisi kullanması da bir bakıma her konuda mükemmel bir insanın olmadığını, onu sevenlerin onu peygamberine yüceltmemek gerektiğini bize gösteriyor olamaz mı, Nasıl Doktorlar da kendi alanlarında uzmanlaşıyor kardiyolok, psikolok, beyin cerrahı gibi hadis ilmi ile uğraşanlar da bu konuda mütehassıs olmuş oluyorlar ve bir hadis mütehassısı belki üstaddan daha fazla hadis konusunda mütehassıs olma ihtimali olamazmı.
Ahmet hocam, size bu video yüzünden beddua mı ediyorlar? Risale yi sadelestirdi diye hizmete olmadık laflar edenlerden, başımıza gelenler için "size mustehak" diyenlerden ve oh çekenlerden, uydurma hadis mevzuunda insaflı olabileceklerini beklemek saflık olurdu zaten.
Her kim, Kitabullah'ın yanına (haşa) bu kitap da Hablullah'tır, Urvetülvuskadır, yapışana necat verir diyerek.. ona denk ve eş değerdedir diyerek 2. bir kitap daha koyuyorsa ve o kitaba Allah yazdırdı, o Lâ Raybe Fihtir.. onda şüphe yoktur diyerek "kayıtsız şartsız inanıp" teslim oluyorsa müşriktir ve kafirdir.. Diliyle elbette onda hata olabilir, biz ona kayıtsız ve şartsız inanıyor değiliz, onu Kur'anla denkleştirmiyoruz.. üstadımıza kayıtlı ve şartlı olarak inanıyoruz dediği halde.. dilinin bu söylediğini Kalbiyle ve ameliyle yalanlıyorsa, üstadını ve risaleleri asla sorgula(ya)mıyorsa samimiyetsiz bir münafıktır.. (Nurcular üstadlarını ve risaleleri sorgula(ya)mıyorlar.. yanlışlarını arayıp bulmak ve reddetmek için mihenge vuramıyorlar.. %100 doğrudur ve haktır, haktandır diye inanıyorlar.. risalelerde yanlış ara(ya)mıyorlar.. tam bir teslimiyetle körü körüne ona bağlanmışlar ve itaat ediyorlar..)
@@MemetDidar yıllarca risaleleri hak zannederek okudun da neyi anladın.. said nursinin imanı ile Hz. Muhammed (asm)'ın imanının bir birinden farklı olduğunu anlayabildin mi acaba..? sırf risale okuyarak aradaki bu farkı asla anlayamazsın.. Bizler ancak Hz. Muhammed (asm) gibi iman edersek doğru yolu bulmuş oluruz.. Bakara 137. Şayet onlar (Yahudi, Hristiyanlar ve tüm müşrikler ve kafirler) da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık içindedirler. Sana onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir." Molla Saidin katışık, şirkalud imanından bize ne..? Siz neden Molla Saide iman ediyorsunuz.. imanla mollaya bağlanıyorsunuz.. bu çok anlamsız ve bu bir büyü.. Dinin çok dehşetli bir imtihan olduğunu unutmayınız.. Said Nursinin imanı ve hidayeti(!), Hz. Muhammed (asm) ma iman eden bir mü'minin imanını ve hidayetini bağlamaz.. Hz. Muhammed (asm) Abdulkadir Geylaninin Gavs olduğuna ve kainatta tasarruf ettiğine iman etti mi..? Ben ona bakarım.. O (asm) bu Gavs dediğiniz ve darda kaldığınızda kendisine iltica ettiğiniz yalvarıp yakardığınız kabirdeki ilahınıza iman etmemişse ben niye iman edeyim..? Said Nursiye iman eden nurcular bunu iyi düşünsünler ve titresinler.. Said nursi gibi değil, Hz. Muhammed (asm)'ın imanı gibi iman etsinler.. Hz. Muhammedin (asm) ARACILIĞIYLA iman etsinler.. Said Nursinin değil, Onun (asm) hidayetine tabi olsunlar.. Eğer Müslümansalar.. (Peygamber olmayan bir beşere iman mı edilir..?) Bir Müslüman için Said Nursi, kendisine iman edilecek ve onu velisi edinip imanla bağlanacak kişi değildir.. Hz. Muhammed (asm) Aliye ra. aslı vahiy olan sekine namında bir kağıt verildiğine iman etti mi..? Ben Hz. Muhammedin (asm) imanına ve hidayetine bakarım ve Elçinin (asm) hidayetine tabi olmakla emrolundum.. Ben Elhamdülillah Müslümanım.. Molla saidi kendime veli ve aracı edinmekle, gidip ona bağlanmakla, ona teslim olmakla, mollanın hidayetine uymakla emrolunmadım.. Bakara 13. Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer Benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler. Onlara şöyle dedik: “Oradan hepiniz inin! Benden size muhakkak bir rehber gelecektir.” Kim benim gönderdiğim rehbere uyarsa artık onlara ne korku vardır ne de üzüleceklerdir. (Gördünüz mü Elçinin hidayetine uyulacak.. Said Nursinin hidayetine uyun denilmiyor..) Kur'anı okusanın biiznillah bunu anlarsınız.. Neden molla saidin hidayetine tabi oluyorsun sen..? zorun ne..? Atalar Dini Kur'anda geçerli değil ve kabul edilmiyor.. Bize üstadımızın yolu yeter, risaleler diyemezsiniz.. Derseniz cezasını çekesiniz.. O (asm) buna iman etmemişse ben neden bu imkanata, bu vesveseye, mollanın bu yalanına iman edeyim.. Aliye ra. sahife verildiğinin delili nedir..? Bana ne Said Nursinin şirkalud imanından.. neye iman ettiğinden.. Kendilerini Müslüman olarak adlandıran nurcular, bunu düşünsünler ve utansınlar.. Bizler ancak Hz. Muhammed (asm) ve ashabının imanı gibi iman edersek doğru yolu bulmuş oluruz.. Molla Saidin şirkalud imanından bize ne..? Siz neden Molla Saide iman ediyorsunuz.. imanla mollaya bağlanıyorsunuz.. bu çok anlamsız ve bu bir büyü.. Dinin çok dehşetli bir imtihan olduğunu unutmayınız.. İkimizde Müslümansak neden imanlarımız biraz farklı..? bunu iyi düşün. Allah'ın cc. son elçisi Molla Said değil ki.. ona iman edelim.. az kafayı çalıştırın.. Allah cc. iyice akletmeyenlerin üzerine pislik boca eder.. Nurcular pisliğe (şirke) bulanmışlar, (molla saidin pisliğine) ama onu misk-ü amber zannediyorlar.. Üstadlarını yüceltip, kutsayarak putlaştıran ve bu nedenle de nazarlarına perde çekilip akledemeyen ve risaleledeki şirkleri ve İslamdışı hurafeleri görmeye güç yetiremeyen, ona teslim olup ahmaklaşan hipnotize nurcular narı nur zannediyorlar.. Hala akletmeyecek ve Said Nursinin hipnozundan uyanmayacak mısınız..? said nursi böğürebilen eseriyle sizi etkisi altına alıp büyülemiş.. samirinin altın buzağısı da böğürmesiyle Musa (as) kavmini çok etkilemiş, büyülemiş ve onları kendine çekip saptırmıştı. Bu bir imtihan ve büyük bir fitnedir.. Ahir zamanın saptırıcı imamlarından olan Said nursi fitnesi çok dehşetli.. Bilip bilmediğimiz Tüm fitnelerden Yüce Allah'a cc. sığınırız.. (Not: 22 sene risaleleri okuyan ve Osmanlıcasından yazan biri olarak bu yorumu yazıyorum.. ama onu hep mütalaa ederek okumuştum, "NAZAR ve NİYETİM" risalelere ve üstada hep olumlu olduğu için, hiç risaleleri eleştirel okumamıştım ve mihenge vurmamıştım.. sorgula(ya)mamıştım.. Sorgularsan, araştırırsan sen de bilirsin.. ama sorgulamazsan, körü körüne risalelere haktır zannıyla bağlanırsan ne bilirsin..? Korkarım ki Kıyamette kadar bu hipnozdan uyanamazsınız..) SELAMETLE
@@MemetDidar BAKINIZ; SAİD NURSİ NURCULARA NASIL "RAB" OLMAYI DAVA EDİYOR.. (Ve bunu kabul ettiriyor.. bu yüzden mollayı sorgulayamıyor ve mihenge vuramıyorlar..) "ALİMLERİNİ RAB EDİNMEK SIRRI" nurcuları yanlışa ve şirke sürüklüyor.. Öyleyse kimi kendine Rab edindiğine (veya Hakk'ın elçisi bir peygamber yaptığına) dön de bir bak.. *Ateist profesörler insanlara bilgiçlik ve büyüklük taslayarak onlara rab olma davası ediyorlar.. Burada Bilim Adına konuşuyoruz.. Kur'anı bırakın, Bizi dinleyin, biz sizin büyüğünüz.. Bu evreni ve canlılığı size biz açıklayacağız diyorlar.. Ve böylece onlara rab olmak istiyorlar.. Ve çok bedbahtlara bunu kabul ettiriyorlar.. Onların açıklamasını dinliyorlar.. Naziyat 23-24. (Firavun) hemen (halkını) toplayıp, haykırarak, “Ben, sizin en yüce Rabbinizim (efendinizim)” dedi. (Halkına rab olmayı dava etti..) Zuhruf 54. Firavun, kavmini küçük düşürdü (ahmaklaştırdı ve sindirdi). (Ben sizin rabbiniz değil miyim dedi..) Onlar da ona (büyüklüğünü kabul edip) itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış (mantıklı düşünemeyen, hissi düşünen, şöhreti olanı rab edinen, putperest ve putsevici.. ezik ve şahsiyetsiz, yaltakçı, şakşakçı ve yalaka) bir toplumdu. Bir ülkede oteritesini, büyüklüğünü ve diktatörlüğünü ilan eden bir hükümdar, göz boyayarak, algı yaparak, kendini büyük göstererek, gerekirse korkutarak etbaını susturmaya çalışırsa, her ne kadar kendini tevazu sahibi imiş gibi göstermiş olsa da, açıkca büyüklük taslamış, kendini ululamış ve etbaını küçük düşürmüş, onları bir "hiç" yerine koymuş, onları kendine şakşakçı ve meddah etmiş demektir. Etbaının aklını, vicdanını, basiretlerini (Hakkı batıldan ayıran melekelerini, Furkanını) bile hiçe saymış ve etbaını aptal ve ahmak yerine koymuştur. Onları korkak ve şahsiyetsiz, putsevici, şöhret ve maharet sevici, şakşakcı ve ezik kimseler yerine koyarak, adeta "Ben bu ahmak ve putsevici, şöhretsevici, şahsiyetsiz, FURKANSIZ, MİHENKSİZ ve ezik insanların gözlerini boyayarak, istediğim gibi bu ahmakları evirir-çevirir ve yönlendiririm, onlara rab olurum.. ne desem onlara tasdik ettiririm.. onlara kabul ettiririm, bu ezikler beni sorgulayamazlar.." demiş olmaktadır. Ancak bir ülke bu şekilde teslim alınmış ve halk, hükümdarın önünde ezilmiş ve köleleşmişse, gerçekten de o halk, tıpkı o hükümdarın dediği gibi şahsiyetsiz ve değersizdir. (Ki Allah'a şirk koşturma veya tamamen inkar ettirme pahasına onları kendine bağlayabilmiştir.. Oysa ana babaya bile itaat kayıtlı ve şartlıdır.. Elbette atalara da mollaya da itaat kayıtlı ve şartlı olmalıdır..) Halkın (veya nurcu cemaat mensublarının) bu zillet içinde yürümesinin nedeni, Allah cc. Kur'an ve Peygamber göndermiş iken... onların kendilerine ittiba edecek büyük bir put aramaları ve putsever, şöhretsever ve müşrik karakterli olmaları ve müstekbirleri yüce bilmeleridir... Bu ezikler daima Etikete, şöhrete, maharete, hünere bakarlar.. Bunların ataları da Böğüren Buzağı karşısında büyülenerek onu tanrı olarak benimsemişlerdi.. Said Nurside ise etiket ve şöhret, maharet ve hüner tamdır.. 25. sözü bi okusan hayran ve mest kalısın.. Samirinin buzağısı gibi böğürüyor.. Böğürmesiyle insanı mest ve hayran bırakıyor, büyülüyor.. Onlar etikete ve şöhrete değer verdikleri, KİTABIN MESAJLARINI BİLMEDİKLERİ hak ve batılın ne olduğuna aldırmadıkları gibi, TEVHİD ve ŞİRK arasında bir fark da gözetmezler. Onlara İnkar-ı Uluhiyet olmasın yeter.. Bu kafidir.. imanımız var zannederler.. şirke, hurafeye aldırış etmezler.. -Said Nursi nurcuları toplayıp, “Ben, sizin Yüce Üstadınız (Kur'anı size açıklayan en yüce Rabbinizim)” değil miyim dedi. (Hiç çaktırmadan Nurculara rab olmayı dava etti..) Evet ya üstad büyüksün Kur'anı bize sen açıklıyorsun dediler.. tasdik ettiler. -Onları toplayıp; Bana Allah tarafından iradem haricinde bu risaleler yazdırılmadı mı? Yazmaya İcbar edilmedim mi dedi.. Evet eyyühel üstad yazdırıldı, şahidiz dediler, boyun eğdiler.. -Bana rüyamda ilim verilmedi mi..? Bana rüyamda görev verilmedi mi..? diye tasdik için sordu.. Evet ya büyük üstad sana bunlar verildi şahidiz dediler, tasdik ettiler.. -Benim kerametlerim (...) yok mu..? Gavsım beni korumuyor mu dedi.. Hep birlikte tasdik ettiler.. -33 Kur'an ayeti risalelerimin ve benim makbuliyetime bakmıyor mu..? Bana dellallık etmiyor mu..? Bunları ebced dalaverasıyla size ispat etmedim mi..? dedi.. Evet ya üstad İmam rabbani, A. Geylani, Hz. Ali ra. gibi Kur'an dahi senin kutsiyetini ve büyüklüğünü tasdik ediyor, sana dellallık ediyor dediler.. -Kur'an 40 vecihle mucize değil mi..? Onun benim bildiğim ama sizin bilemeyeceğiniz remzi, işari ve batını şifreleri ve manaları yok mu..? dedi.. Evet üstadımız hz. ebced yaparak Kur'anın tüm şifrelerini çözer ve bize bildirir.. Bizi 40 günde alim yapar.. Biz taharet almayı bile doğru dürüst bilmeyiz dediler.. -Ben Hakikatten haberler almıyor muyum..? dedi. Evet ya üstad alıyorsun ve bize hakikatten haberler getiriyorsun, ne demişsen aynen iman ettik dediler, tasdik ettiler.. -Ebced gaybın anahtarı değil mi..? Bu anahtar bende değil mi..? dedi.. Kıyametin Tarihini size ebced ilmimle bildirmedim mi..? dedi. Hep bir ağızdan Ustadımız efendimiz hazretleri yine tam isabet buyurdular, efendimize itiraz edenler zelil olurlar, tez çarpılırlar, zecr tokadını yerler dediler.. Kutsiyetini ve dokunulmazlığını tasdik ettiler... ( İşte TAASSUB budur.. işte alimlerini rab edinme budur.). -Hz. Ali ra. beni evlat edinmedi mi..? dedi.. Risalelerime isim vermedi mi..? diye etbaına sordu tasdik için.. Celcületiyesinde benden övgü ile bahsetmedi mi..? dedi.. Evet ya üstad seni evlat edindi, senden övgü ile bahsetti buna şahidiz dediler.. Her alimi ilzam etmedim mi..? Sorulacak her suale bila tereddüt derhal cevap verebilen bir zat değil miyim..? dedi. Evet Yüce üstad sensin dediler.. karşısında boyun büktüler.. (Yan bir nevi ona secde ve ibadet etmeye başladılar..) -Ebced hesabımla 2 Muhammed 1 bedilüzzama etmiyor mu dedi..? şahit oldular.. buna da ses çıkartmadılar.. -Ya Gavs sana fatiha cevizlerimi buldur dediğim ve sıkıntı anında niyaz edip yalvardığım zaman kabirdeki SAHTE İLAHIM bana yardıma koşmuyor mu.. beni rusyada esaretten kurtarmadı mı dedi.. Evet ya üstad şahidiz dediler.. (yalancı şahitlik yaptılar tabi) -Aliye ra. aslı vahiy sahife verilmedi mi.? Onu peygamber gizlemedi mi..? diye sordu.. Hep birlikte buna da şahitlik yaptılar ve iman ettiler.. -Peki Bunu size kim bildirdi diye sordu..? gizli kalmıştı ama Yüce üstadımız 1400 yıl sonra şimdi bize bildirdi, eksik kalan dini (haşa, haşa) tamamladı dediler.. -Ermeniler İslam memleketinde başımıza kaymakam ve vali olamazlar mı diye sordu..? Bence olabilirler dedi.. Sen demişsen olur üstad dediler.. Sen de yeterki, Ermenileri başımıza mebhus bile yaparız dediler.. -Şİa uydurması olan Cevşene de aynı şekilde şahitlik ettiler.. tasdiklediler.. iman ettiler. -Risalelerim Hablullah değil mi..? Urvetülvuska değil midir..? Necat veremez mi..? dedi.. Ben de Allah'ın Kitabına benzer hidayetin rehberi olan bir kitap indirmedim mi..? Ve size getirmedim mi..? dedi.. Hep birlikte ona indirdin ya üstad.. yapışanlara necat verecektir dediler.. Risalelerle kabir meleklerine cevap vereceğiz dediler.. -Risalelerime itiraz edenler tez çarpılmıyorlar mı, hava ve yer unsurları hiddete gelmiyor mu diye sordu..? Evet şahidiz zelzele oluyor, kuraklık oluyor dediler, imza bastılar.. Said Nursiyi alkışladırlar, şişirdikçe şişirdiler.. Üstadlarının kutsiyetini ve makamının yüceliğini onayladılar.. Kemalistlerin Atatürkü Ekber Atatürkü Ekber demeleri gibi Said Ekber Saidi Ekber diyerek hep bir ağızdan tekbir getirmeye başladılar.. Kimin var böyle üstadı dediler.. Ve onu hakimiyetine girip, ona teslim oldular.. Onunla ve şirkalud kitabı ile övünç duydular.. Said Nursi onların isimlerini nurcu koydu ve onları kendi kaydı altına aldı.. bunlar benimdir dedi.. Oysa Allah cc. Kitapta Kendine İman edenlere Müslüman ismini vermişti.. Siz ancak Müslümanlar olarak can verin demişti.. Artık bu denli "üstadlarını kutsama, ululama, tasdik etme, rab edinme ve itaatten" sonra putsevici, ataperst, küçük düşürülmüş ve ezik nurcularda risalelerde şirk ve hurafe görebilecek ve reddedecek, onu sorgulayabilecek güç ve takat kalmamıştır.. Bu FAHİŞ sözleri ""peşinen kabul ederek, üstadlarının kutsiyetini tasdik ederek risaleleri okursan"" elbette gözlerine perde iner, bu şerefli aklını kullanmamana ve mollayı putlaştırarak iradeni mollaya teslim etmene bedel Allah cc. tarafından engellenirsin de gerçekten hiç bir hata göremez olursun.. Bu FAHİŞ sözler kabul ve tasdik edenler, artık onu sorgulayamazlar.. sorgusuz ve kayıtsız şartsız üstadlarına itaat etmek zorunda kalırlar.. Said Nursi Akıllarına hakim olmuştur.. Durup bu konunun üzerinde iyice düşünemezler.. Ya bu FAHİŞ KUTSİYET ve YÜCELTME iddialarını baştan kabul ve tasdik etmeyeceklerdi.. Yada eğer ses çıkartmamış ve tasdik etmişlerse artık NAZAR ve NİYETLERİ sabitlenir de Mollada ve risalelerinde hata arayamazlar ve göremezler.. aramaya ve görmeye de hakları yoktur.. İşte Allah cc. akletmeyen adamları böyle idrakten engeller.. İŞTE ADAMIN AKLINI.. FURKANINI, MİHENGİNİ ELİNDEN BÖYLE ALIRLAR.. ADAMI KULA KUL EDERLER..
@@MemetDidar Nurcuların hatası asıl mücadelenin Ateizm ve İnkar-ı Uluhiyyet ve dinsizlik fikrine karşı ALLAHIN VARLIĞINA inandırma, TEVHİDİ sırf imani konulara indirgemek ve manayı ispatlama mücadelesi olduğunu sanmanızdır. Halbuki Kuran'a göre aslolan Şirk ile olan mücadeledir ...imanı şirkten kurtarmak ve bir olarak SADECE Allaha (cc) ibadet etmek için peygamberler gönderilmiştir. Ne var ki siz bu gerçeğin farkında değilsiniz ve Allah katından olduğunu iddia ettiğiniz bir kitapla iman savaşı verdiğinizi zannediyorsunuz. Ne acı ki Allah katından bir kitap okuduğunuza dair inancınız sizi ŞİRKE sürüklüyor ... Oysa Ebu CEHİL bile küfr-ü mutlak içinde değildi... Şeytan bile Allahı inkar edici değildi... Şeytana bile Allahın varlığını, ahireti ispata gerek yoktu... Ateizm ve Allahı inkar fikri marjinaldir ve bu zamanın en büyük hastalığıdır.. Fakat Asıl mesele her devirde yüce Allah'ın birliğini onaylama ve kulların hayatı üzerindeki ortaksız, şirksiz egemenliğini tanıma meselesidir. Gönderilen bütün Peygamberler ŞİRK ile mücadele ettiler... Müşrik dindarlar ile ve Atalar Dini Mensupları ile mücadele ettiler.... Hurafe inançlarla, kabirperestlerle, kahinlik yapanlarla, gaybdan haber verenlerle, sihir yapanlarla, Allaha oğul isnat edenlerle, yalancı peygamberlerle, Allahın yanısıra alimlerini Rabler edinenlerle, beşeri hükümleri tatbik eden Fravunlarla, Allaha karşı yalan uyduranlarla, Allahtan başkalarına dua ve niyazda bulunanlarla vs .. mücadele ettiler.. Said Nursi ise Kur'anın asıl hedefini şaşırtıyor.. Hedef düşman olarak sadece ateizmi, tabiatperestliği, esbabperestliği ve inkarı uluhiyyet fikrini gösteriyor.. Sadece esbaba hakiki tesir vermeye şirk diyor.. Şirkin diğer çeşitlerini anlatmıyor gizliyor veya bilmiyor. .. Küfr-ü Mutlak ile, Allahı ve dini inkar felsefesi ile mücadele ettiriyor.. Kendi istediği "dar ve sınırlı açıdan" meseleye baktırıyor.. Tabiatçılığı ve Ateizmi İslam Dininin baş düşmanı gösteriyor.. Allahın varlığını kainattan delilleriyle ispat ediyor, haşri ispat ediyor, bu ispatla güya Kuranı savunuyor ve kendine ve risalelerine taraftar topluyor... Halbuki Kur'anın asıl düşmanları ve mücadele ettiği kişiler dindar müşriklerdir.. Allaha cc inanan, fakat ancak ortak koşarak inanan ve ibadet edenlerdir.. Said Nursi ise Ortak düşmanla savaşalım, aramızdaki ihtilafı ve anlaşmazlıkları nazara vermeyelim diyor.. dindar isevileri, hristiyan ruhbanları ve Amerikayı bile neredeyse İslama dost ve kardeş gösterecek.. Bu denli Kur'anın içini boşaltmak için çalışıyor.. (Fetönün akıl hocası, Misyonerlerle diyaloğun babası) İslamın ve imanın tek düşmanı Dinsizlik Rejimi ve Materyalizm değildir.. Dahildeki Dinin Pavlusları, Bel'am ve Samirileri, ahbar ve ruhbanları, Fetöleri, ajanları ve saptırıcı imamları hariçdeki din düşmanlarından daha tehlikelidirler ve tahrifatları, hurafeleri, bid'atları, ifsadları şedittir.. Herkes dinini kendi öğrenmeli ve itikadını Kur'anla, sünnetle sorgulamalıdır.. Kur'ana ve sünnete uymayanları kimden gelirse gelsin hatırına bakmayarak kalbe almamalı, reddetmeli, itikat etmemelidir.. Allahın varlığını ve ahireti, Kainattaki Hassas Ayarları bir hristiyan dindar alim ispat etse, onun şirki hiçe mi iner? Hizmeti ve itikadı ondan kabul olur mu? Şirkleri Af mı olunur? Elbette Hayır.. Ateizm ve Allahı inkar fikri sonra gelir.. Bunlar İslam için Dinsiz Ateistlerden daha tehlikelidirler.. Çünkü dahildeler ve sureti haktan görünerek insanların sağından, biz sizin üstadınızız, şeyhiniziz, din büyüğününüz diyerek din cihetinden yaklaşıyorlar.. dahilde ve dost görünüyorlar.. Ehl-i İmana Biz sizin İmanlarınızı kurtarıyoruz(!) size şefaat edeceğiz(!) kerametlerimiz var, bize görev verildi, yazdırıldı vsvs.. diyorlar.. Sonra onlara bunları kabul ettirince Vahiy Dışı çok safsatayı tevhid diye kolayca yutturuyorlar..(Bu nasıl iman kurtarmaksa?) (Böyle iman kurtarmak olmaz olsun) -İmandan Sonra da başına bir sıkıntı gelse kabirdeki sahte ilahına dua ile, niyaz ile yöneliyor... Ya Gavs sana fatiha yetiş sıkıntımı gider... cevizimi buldur.. diyor - -A. Geylani ''ol der'' olur dairesinin kutbudur diyor, pişmiş tavuğu canlandırdı diyor.. (Kuranda böyle bir şey yok) abuk sabuk konuşuyor... Tasavvufun ne kadar şirk ve hurafesi varsa hepsi risalelerde mevcut... Bir de utanmadan mesleğimiz tasavvuf değil hakikattir diyerek nurcuları kandırıyor.. -gaybdan haber veriyor, en gizli gayb olan kıyametin vaktine taş atıyor... ebced falcılık ve kehanetiyle hesaplayıp H1545 diyor(!) -ebced ile Kuran tefsiri yapıyor... BENLİK taslayarak Kendini ve risaleleri Kur'anın içine sokuyor.. Risalelerim (haşa) Hablullahtır diyor.. -Şia uydurması olan CEVŞENİ Peygamberimize isnad ediyor... -Hz Aliye ra. Peygamberin huzurunda iken sahife verildi ama bu hakikati Hz. Peygamber gizlemiş diyor... -Hz. Ali evveli dünyadan kıyamete kadar bütün gaybı bilirdi diyor.. Risale okurdu, Risalelerimden haber verdi..!!! beni de evlat edindi!!! diyor.. -misyonerlerle , hristiyan ruhanileriyle ittifak edeceğiz , kanka olacağız diyor!!!.. --hristiyanların bütün bütün dinlerini terk etmeleri istenmiyor, dinlerini tasaffi ettirsinler!!!, İslamiyetle omuz omuza gelsinler!!! kurtulurlar diyor???.. -ihtiyarsız ve iradesiz olarak !!! ben istemediğim halde bana zorla bir risale yazdırıldı, icbar edildim!! diyor.. -İngiliz parlementer rejimi (Küfür rejimi) olan Meşrutiyeti övüyor ve savunuyor.. Halifeye ve ululemre karşı çıkarak devrilmesine çalışıyor.. bu nasıl İslam alimi? -Kur'an kafirlere mü'minlerin Velayet vermesini reddettiği halde.. said nursi Ermenilere Velayet veriyor.. başımızda vali ve kaymakam olabilirler diyor.. -Allahın cc erimiş demirden ve bakırdandır dediği Yecüc Mecüc seddine risalelerde Taşlaşmış Çin seddidir diyor? Bu nasıl Kur'an tefsiri.. İnsan tefsir ettiği ayeti bir kez okumaz mı? vs... bunun gibi risalelerde daha çok gariplikler var... bu nasıl iman kurtarmaktır??... bu düpedüz imana şirk bulaştırmaktan başka bir şey değildir... -Bir Müslüman SADECE hz. Peygamberin (sav) bildirdiklerine inanır ve iman eder.. O'ndan (asm) şüphesi olanlar gitsinler hangi kitaba inanırsalar inansınlar özgürdürler ama Hz. Muhammede (asm) iman ettik Müslüman olduk demesinler.. said nursi ise vahiy dışı olarak hariçten gazel okuyor.. bana da hakikatten haber verildi diyor(!), bana da yazdırıldı diyor.. rüyamda bana ilim verildi diyor.. Bunlar vahiy dışı şeylerdir... bana ne Molla saidden? Sadece Hz. Peygamberin (asm) bildirdiklerine iman etmekle sorumluyuz Hz Aliye ra. aslı vahiy olan bir sahife verildiğini bildiren bir Kur'an ayeti midir? Hz. Peygamberin (sav) bir hadisimidir?Bir şey Kuranda ve sünnette yoksa dinde de yoktur efendim... Kimse kendi nefsinden, hayalinden konuşmasın ve KAYNAK göstersin lütfen.. Ehl-i Sünnetin kaynakları bellidir... Din ise İSNAD İLMİ ile korunmuştur... Eğer isnad ilmi olmazsa yani kaynak (hüccet) gösterme zorunluluğu olmazsa isteyen istediğini din diye uydurur, önümüze getirir... bize yutturur... Mesela okumakta olduğunuz CEVŞENİN kaynağı nedir? Cevşen %100 uydurma (şia Rafizilerinin uydurması) ve Hz. Peygamber iftiradır... Körü körüne ve delilsiz olarak hiç bir alime ittiba etmeyin ve veli edinip, teslim olmayın Kur'anın (Tevbe 31 de) haber verdiği Ehl-i Kitabın ve Hadislerin haber verdiği ahir zamanın saptırıcı alimlerinden örnek alın.. Vesselam.. TEVBE 31- Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de... Oysa onlar, tek olan bir ilah'a ibadet etmekten başkasıyla emrolunmadılar. O'ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koşmakta oldukları şeylerden yücedir. A'RAF 3- Rabbinizden size indirilene uyun, O'ndan başka velilere uymayın. Ne az da öğüt alıyorsunuz? ZÜMER 3- Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) "Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Hiç şüphesiz Allah, kendi aralarında, hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kâfir olan kimseyi hidayete eriştirmez. (Not: Ne kadar öğüt alasınız diye ayet yazsak size vız geliyor tırıs gidiyor.. Allahın ayetlerine bir değer vermiyorsunuz..""Biz atalarımızın yolundan dönmeyiz, Risaleler bize yeter, Üstadın yolu bize yeter diyorsunuz) Onlara: “- Allah'ın indirdiği Kur'an hükümlerine ve Peygamberin sünnetine gelin”, denildiği zaman: “- Bize, atalarımızı üzerinde bulduğumuz din yeter”, diyorlar. Ataları bir şey bilmiyor ve doğru yola gitmiyor idiyseler de mi? MAİDE 104 (Yine de risalelerde çok altın vardır elbette.. onları al senindir.. bakırları sakın alma.. benden uyarması.. Yoksa risaleler hep süzme saf altın mıdır diyorsun sen..?? ah zavallı.. ne ara onu mihenge vurabildin de anladın bunu..? Bu üstadlarını mihenge vurma, sorgulama işini (çok az istisna dışında) hiç bir nurcu yapamaz.. sizi 22 senedir iyi bilirim.)
@@MemetDidar sen de araştırsan daha iyi anlarsın.. araştırmazsan.. körü körüne mollaya ittiba eder teslim olursan ne anlarsın... Bir kimseye veya bir kitaba "KAYITSIZ ve ŞARTSIZ İNANIRSAN" onu kendine ilah ve rab edindin, onu tanrı diye benimsedin demektir.. Maddeyi esas alan ve cansız, şuursuz atomları rab edinen Ateistlere.. bu akılsızlıklarına ve batıl tercihlerine tam bir karşılık ve ceza olarak Allah cc. tarafından kalblerinin mühürlenmesi, gözlerinin perdelenmesi, kulaklarına ağırlık konarak her şeyin tesadüf ve abes, hayatın anlamsız ve amaçsız gibi gösterilmesi ve Haktan saptırılmaları Kur'ani bir gerçektir..* Aslında Öyle değil ama Maddeyi kendilerine Rab edinip, inkarından dolayı artık öyle görüyorlar, öyle algılıyorlar ve öyle sanıyorlar.. Başka türlü görmeleri "MADDEYİ RAB EDİNME SIRRIYLA" ateistler için imkansızlaşıyor.. Ve hakikati görmekten engelleniyorlar.. AYNEN ÖYLE DE; Üstadlarını rab edinen nurcuların da (Veya şeyhlerini yüceltip, kutsayan ve rab edinen, havalarda uçurtan müşrik tarikatçıların) risalelerdeki şirk ve hurafeleri idrakten ve görmekten aciz kalmaları ve engellenerek Haktan saptırılmaları, şirke döndürülmeleri de aynen bunun gibi bir şey.. Bir insanı Rab edinme ve Kutsayıp Putlaştırma ahmaklığından başka değil bu.. Şirke düşmenin temelinde Vahyin Bilgisinden cehaletle birlikte alimlerini, şeyhlerini yücelterek "ne dediyse tasdik etme suretiyle" onu rab (veya veli edinme) edinme hastalığı vardır.. Oysa akidesi bozuk birisi veli edinilemez.. Kur'ana ters düşen sözleri kayıtsız ve şartsız kabul edilemez.. Muhabbet ve sevgide, tarafgirlik ve iltizamda aşırı gitmenin varacağı yer PUTÇULUKTUR.. Put yapmışlar Said Nursiye tapınıyorlar.. Bu yüzden Molla Saidi sorgulayamıyorlar ve risalelerdeki batılları da perdelenip göremiyorlar.. Hiç şüphe yok ki; Onları risalelerdeki hurafe ve şirkleri ve Molla Saiddeki tuhaflığı idrakten engelleyen Cenab-ı Haktır.. Çünkü akılsızlık ediyorlar.. Allah cc. akletmeyenlerin üzerine pislik çökertir.. (Yunus 100) Onlar zannediyorlar ki; Üstadımıza ve risalelere ne kadar muhabbetimiz ve iltizamımız varsa.. o kadar imanımız sağlam olacak.. Bu nedenle canhıraşhane üstadlarının İslamdışı herzelerini akletmeden savunuyorlar.. İnşAllah bu yorum bir uyanışa sebep olur.. Amin.
Değerli hocam yorumlarda çok farklı kısımlara da değinilmiş. verdiğiniz örnekler akli ve mantıki olmakla beraber itirazların çoğu burada söz konusu kişinin sıradan biri olmayıp asrın sahibi, müceddid, vehbi ilme sahip, ve eserlerini ilhamen yazdırıldığını çok defa ifade eden Bediuzzaman olmasıdır. bunlar yazılmasa da zımnen nasıl böyle bir alime itiraz edilebilinir tepkisinden kaynaklanıyor. ilminin hem vehbi hem kesbi olması nasıl oluyor? bu duruma siz nasıl bakıyorsunuz? vehbilik nedir? risalelerin tamamı mı veya bir kısmı mı yazdırılmıştır? sanırım bunlara parmak basmadan taşlar yerine oturmayacak.
Benim. Merak ettigim ne biliyormusunuz. Bir cocuk namaz kilan Hz peygamber in önunden gecince namazina zarar geldigi icin beddua eden ancak hz hasan huseyin omzunda gezince bununla hz oeygamberin merhametini anlatan sizler. Ne duruma dustugunuzun farkindamisiniz
Ahmet bey, bence cevap vermekle ugrasmayin. Bizim kulturde ve bir kismi haric hizmet icinde hep ifrat tefrit yapiliyor. Ustad ya peygamber gibi kusursuz olmali ya da bir hadis sahih cikmadi diye sahtekar (!) oluyor. Bu herseyde boyle maalesef.
Değerli Abim, Üstad a atıf yaparken bir hataya düştünüz. Üstad ' ın dediği meseleyi demiyor diye referans vermişsiniz. Sizi yine dövecekler buradan bu sefer, daha ne dediğini bilmiyorsun deyu BİRİNCİSİ: Sen mesleğini ve efkârını hak bildiğin vakit, "Mesleğim haktır veya daha güzeldir" demeye hakkın var. Fakat "Yalnız hak benim mesleğimdir" demeye hakkın yoktur.
*Sayın Nurcular: Şu ayete dikkat ediniz de Kur'an Molla Saidi destekliyor mu, yoksa zemmediyor ve köstekliyor mu siz karar veriniz..* Bakara 79. Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, “Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların hâline! Şimdi nurcular, "Bu ayet Allah'a karşı yalan uyduran ve kendi elleriyle yazdıklarını Allah tarafından gönderilmiş gibi göstererek bilgisiz insanları sapıklığa sürükleyen Yahudi ilim adamları hakkındadır... Sen ayeti üstadımıza tatbik ediyorsun densiz derler.. Doğru söylerler ama batılı kasdederler.. Elleriyle yazdıklarını iradeleri haricinde onlara Allah yazdırmış gibi göstermek ve "bu Allah kaındandır" demek Yahudi alimlerinin bir ameliydi.. *Ama Yahudilerin aynı amelinin tıpkısını Said Nursi de işlemiş.. Demek Molla Said biraz Yahudileşmiş.. Bu cevaba ne dersiniz peki..?* Allah cc. Kur'anda Yahudilerin bu çirkin ve şirk olan amellerinden bahsediyor ki; siz böyle yapmayın.. Yahudilere benzemeyin.. Böyle yapanlara da kanmayın.. Said Nursi diyor ki; Ebced harfleriyle fal oklarını attım ve gördüm ki; Kur'anda 33 ayet BENDEN ve risalelerimden övgü ile bahsediyor.??? Bana iradem haricinde ve zorla Allah yazdırıyor.. Yaz denildi, yazmaya icbar edildim.. ben de hiç istemediğim halde yazdım.. Bazen de bana unutturuldu sonra tekrar yazdırıldı.. *Ey Said dellenme, boş yere havalanma, gurura kapılma.. Bakara 79'a bak ve sen kendini orada gör.. Allah'tan kork.. biraz hizaya gel.. Sen şu sapık CEBRİYE Mezhebinden misin yoksa..? Sana zorla yazdırıldığını, iraden, ihtiyarın ve iktidarın elinden alındığını, cüz'i iraden olmadığını, icbar edildiğini dava ediyorsun.. Sen son peygamber olmadığına göre.. bu yalanın hak değil batıldır.. bu CEBRİYE MEZHEBİ'ne layık olan yalana kim inanır..?* Said döndü dedi: sen inanmazsan inanma.. hem de Cebriye Mezhebinden olmadıkları halde yine de benim bu herzelerime hiç sorgulamadan inanan ve peşime takılan, kayığıma binen çok akılsızlar, çok ahmaklar var. Ben onların beynini hipnozladım.. Boş yere çeneni yorma.. Onlar seni dinlemezler.. Kutbu Azamdan bile Risalelere itiraz gelse onu da dinlemezler.. Sen de kimsin.. Ben onları saksıda yetiştirdim, beni dinlerler, seni dinlemezler.. Haydi git işine.. Onları dürtükleyip durma ki; uyanmasınlar. :))) *Görmek istemeyen kadar kör, işitmek istemeyen kadar sağır, bilmek istemeyen kadar cahil kim olabilir..?* Nurcular risaleler aleyhinde hiç bir şey duymak ve işitmek istemezler.. bundan canları sıkılır.. aleyhte olan ayet de olsa anlamak istemezler.. başka türlü yorumlarlar.. Biz büyük üstadımızı değil, kendi nakıs aklımızı ve anlayışımızı kınamalıyız derler.. üstadlarını aklarlar paklarlar.. osursa bile onlara güzel kokar.. narını bile nur.. çamurunu bile miskü amber zannederler.. yüzlerine gözlerine bulaştırırlar..
Ustad cok buyuk insan, ama ustad bir peygamber degil sonucta. Eserleride kutsal kitap degil bunu soyleyince risalelerden bir sey eksiltmiyor ama tekelcilik yapanlarin kar marjini eksiltiyor. Belki de bundan dolayi size karsi cikiyorlar...
*Kur'an (haşa) şüpheli bir Kitap mı da.. Kur'anın hakkaniyetini risalelerden ve molla saidden soruyorsunuz.. ama Risaleler kendinde şüphe olmayan, som altın bir kitap mı da.. risalelerin hakkaniyetini ve içindeki bakırları Kur'andan sormuyorsunuz.. onu Hiç mihenge vurmuyorsunuz.. vuramıyorsunuz..?*
@@RandomUser_111Kardeşim büyük ölçüde biliyoruz zaten. Zalimler ile iş tutanlar yüzünden odu. Gerçekler ne ise şartlar ne olursa olsun söylenir söylenmelidir.
Milyonlarca insanın mağdur olmasının sebebi, zulme karşı durmasıdır, Hz Musa'nın Firavun'a durduğu gibi, Hz Muhammed'in Ebu cehillere durduğu gibi, Hz Hüseyin'in Yezid'e karşı durduğu gibi, Hz Üstadın asrın münafıkların durduğu gibi, bu dava nın kaderi bu sırası gelen ve zalime boyun eğmeyen bu zulmü çekmiştir. Sorun şuki sizler neden çekiyorsunuz. Zalimler çağında tarafsızlık yoktur ya zalimin veya mazlumun yanında olursun.
Hayatınızda görebileceğiniz en tarafsız insanım.. O kadar ki,tarafsız olduğum için camiler arasında beynamaz gibi kaldım ..😊 Zaten mihenge vurmuştuk bir zamanlar hani .. Hatta elmas çıkmıştı hepsi .. Ama anlaşılan siz bir parça frengi okumuşsunuz 😊 Artık bu islâm yazılarını okuyamıyorsunuz… Okay … Okay .. 😊
İşte saltanat-ı uluhiyet Rahman, Rezzak, Vehhab, Hallak, Fa'al, Kerim, Rahîm gibi pek çok esma-i mukaddeseyi hakikî olarak iktiza ediyor. O hakikî esma dahi, hakikî âyineleri iktiza ediyorlar. Şimdi ehl-i vahdet-ül vücud madem لَا مَوْجُودَ اِلَّا هُوَ der, hakaik-i eşyayı hayal derecesine indirir. Cenab-ı Hakk'ın Vâcib-ül Vücud ve Mevcud ve Vâhid ve Ehad isimlerinin hakikî cilveleri ve daireleri var. Belki âyineleri, daireleri hakikî olmazsa; hayalî, ademî dahi olsa, onlara zarar etmez. Belki vücud-u hakikînin âyinesinde vücud rengi olmazsa, daha ziyade safî ve parlak olur. Fakat Rahman, Rezzak, Kahhar, Cebbar, Hallak gibi isimleri ise, tecellileri hakikî olmuyor, itibarî oluyor. Halbuki o esmalar, Mevcud ismi gibi hakikattırlar, gölge olamazlar; aslîdirler, tebaî olamazlar. İşte sahabe ve asfiya-i müçtehidîn ve eimme-i Ehl-i Beyt, حَقَٓائِقُ الْاَشْيَٓاءِ ثَابِتَةٌ derler ki, Cenab-ı Hakk'ın bütün esmasıyla hakikî bir surette tecelliyatı var. Bütün eşyanın, Onun icadıyla bir vücud-u ârızîsi vardır. Ve o vücud çendan Vâcib-ül Vücud'un vücuduna nisbeten gayet zaîf ve kararsız bir zıll, bir gölgedir; fakat hayal değil, vehim değildir. Cenab-ı Hak, Hallak ismiyle vücud veriyor ve o vücudu idame ediyor. Mektubat
Ahmet abi her şey için Allah razı olsun . Soracağım bir tek şey var . Sürekli olarak zayıf hadis uydurma hadis değildir cumlesini duyduk bugüne kadar . Siz zayıf ve uydurma kelimelerinj beraber kullanıyorsunuz. Sebebi nedir ?
Sayın Kurucan, size yazmıştım maalesef haklı çıktım. Neden eveleyip geveleyip konuyu lastik haline getiriyorsunuz sonrada açıklama üstüne açıklama yapmak zorunda kalıyorsunuz, neden sizce ve gerekçelerini herkesin anlayacağı şekilde anlatıp sizin görüşünüzü bizlerde anlamış oluyoruz.
her boyayı boyadık fistiği yeşil mi kaldı. SÖZÜN DOĞRU OLSUN, DOĞRUYU DEME HAKKIN VAR MI? aklime geldi nedense. velev ki mevzu, velev ki sahih değil yıllardir ilhamla yaz keceli diye baslayan yazmalari neden bozdunuz.
Ahmet Hoca , işte bu yüzden seni takip ediyor, senin değerlendirmelerinikıymetli buluyorum…Hem saygıyı koruyup hem de kritik yapabilmek..bu çok değerli..ortaya koyduğun argümanlar da çok ikna edici..var ol..
Ben de bu cenahta yetişmiş biri olarak yorumunuzu değerli buluyorum
İşin en sinsiside budur zaten.. zehiri altın tasta sunarlar bal da onun suç ortağı
Bir insan meseleyi böyle güzel açıklamak için daha ne diyebilir- ne demeli ki?!
Allah razı olsun Ahmet abi. Gerçekten çok çok çok kıymetli sözler!
Bayılıyorum sana abi. Sağol. Allah razı olsun.❤
Allah ebeden razı olsun Hakikat arayışındaki yolculuğunuzda Rabbimiz yâr ve yardımcınız olsun
İnsanlar enteresan. Ustadımıza şüpheli bir durumu yakıştıramıyorlar ama davasına hayatını feda ettiği peygamberine şüpheli bir durumu yakıştırabiliyorlar.
Mevzuyu çok güzel özetlemişsiniz. 💯
Sosyal çevremiz içinde böyle eğitiliyoruz.İtaat ve sadakat Eğitiminden geçiyoruz.Mantık eğitimi almıyoruz.Eleştiri tu kaka. Sonuçta Böyle olur.
Cok yerinde bi yorum olmus.
İki şıklı bir sual: Bu rivayetin amiyane tabirle uydurma olduğunu kabul edelim. Onu uyduran ya Rasulullah'ı seven ve risaletini tasdik eden biridir yahut O'na düşman ve risaletini inkar eden biridir. Rasulullah'a düşman ise herhalde risaletini inkar eder. Şu rivayeti uydurmakla demiş olacak: "Bakınız peygamber olduğuna inanılan zat (haşa!) ne de acımasız. O'na nasıl güzel ahlakı gerektiren peygamberlik yakıştırılabilir?" Lakin bunu bu surette uydurmakla duasının mucizane makbuliyetini de ima etmiş olacak. Ne diye bunu uydursun? Yahut Rasulullah'ı seven ve risaletini kabul eden birisi ise şu rivayeti uydurmaktaki maksadı şu olacaktır: "Rasulullah'ın duası makbuldür; mucizane çıkmış. İşte misali...". Lakin bu yalan delil uyduran kazip ne diye Rasulullah'ı merhametsiz göstermeyi ihtiyar etsin? Öyle ise "Şu rivayeti, Hadis konusunda uzman olan (ki uzmandır araştırınız) Bedîüzzaman rivayet etmiş lakin biz senedini bilemedik; ve Rasulullah asm. zahiren şefkatine mugayyir olan şu bedduayı yapmış lakin biz hikmetine vakıf olamadık" demek iktiza eder.
Elhasıl şu rivayet, Risalet ve Mucizat-ı Ahmediye'yi asm kat'î ispat ediyor.
Saygıdeğer Hocam, Allah CC Kuranı Kerimde diyorki (mealen) " Ucu kime dokunursa dokunsun, sorulduğunda doğruyu söyle" sizde öyle yaptınız, Allah razı olsun.
Bu hocanın hiç kendi hocasını tenkit ettiğini duydun mu? gördün mü. Üstelik o hocanın kırdığı yumurtalar kırkı geçmişken...
@@necaticeylan6665
Ahmet Kurucan Hocaya haksızlık edemem, varsa tenkit edilecek bir şey, önünde sonunda onu dile getirir. Çok derin konuları işliyor, cesur ve özgün yorumları var, O'na çok ihtiyacımız var.
Said nursi risalelerde şöyle diyor;
-"Bu eser katiyyen benim fikrimin eseri değil, benim fikrim ona karışmamış!!!..
-Bu risale bana iradem ve ihtiyarım haricinde yazdırılmış!!!..
-Kur'andan 33 ayetler risalelerin makbuliyetine işaret ediyor!!!..
Said nursi Yüce Rabbimiz'in (hâşâ ve kellâ) Kitabında yazdığı kitaplara işâretler ve övgüler ettiği iftirasında bulunuyor.
-Ali radıyallahu anh'ın yine yazdığı külliyatı müjdelediğini iddia ediyor..
-Rüyasında Hz. Peygamberden (sav) ilim aldığını söylüyor..
-Yine rüyasında kendisine manevi bir heyet tarafından görev verildiğini, ""i'caz-ı Kur'anı beyan et"" denildiğini, "iman kurtarmakla görevli olduğunu" söylüyor..
-Risalelere itiraz edilemeyeceğini ve Risalelerin mağlub olunmayacağını söylüyor..
-Size yazık olur, o gider başka yerleri tenvir eder diyor.. tehdit ediyor
-Risaleler (haşa) Hablullahtır, necat verir diyor..
-Bunun gibi daha çok övünüşmeler ve kutsamalar, yüceltmeler risalelerde mevcut ve kayıtlıdır.. İsteyen bakabilir..
*Nurcular bütün bunları kabullenerek ve iman getirip koşullanarak okuyorlar ve seslerini çıkartmıyorlar..Demek üstadlarının Yüceliğine ve masumiyetine, görevli zat olup kutsiyetine iman ediyorlar..*
*Artık bunlara ne anlatırsanız anlatın, Kur'an ve sünnetten ne delil getirirseniz getirin Önceden Risalelerin ve Üstadlarının Kutsallığına iman etmiş ve aklı havalanmış, zihni koşullanmış, kalbi tarafgir olmuş bu kimseleri (Yüce Allah'ın dilemesi hariç) hiç kimse risalelerde şirk ve hurafeler olduğuna ikna edemez..*
*Üstad ve Şirk sevgisi iliklerine kadar işlemiş, kalblerine içirilmişse daha artık bu taassub ehli hipnotize nurcular Yüce Allah'ın (cc) diledikleri müstesna dönmezler.. Nurcular uykuda.. Molla Saidin hipnozu çok derin..*
*Kur'an ve Sünnetten ne kadar mantıklı örnekler ve kesin deliller verirsek verelim, Nurcuların zihinlerinde bir GÜVEN SORUNU daima var olmaya devam edecektir.. Akılları ve Vicdanları bu delillere yatsa bile yine de hissiyatları delilleri şüpheyle karşılayacaklardır..Bir te'vili vardır diyeceklerdir.. Te'vil edeceklerdir.. Üstad en iyisini bilir, biz bilemeyiz, biz üstadımızı değil, kendi anlayışımızı, kıt aklımızı kınamalıyız diyeceklerdir.. (Sanki Yüce Allah'ı cc. tenzih ediyorlar gibi..) Kendi anlayışlarını kınayıp Üstadlarını nekaisden ve onda hata görmekten tenzih edeceklerdir..*
*Çünkü karşı tarafta "Güya Ulu zatların ve 33 Kur'an ayetinin desteğini almış, Allahın yazdırdığı!, Rasulün rüyada ilim öğrettiği!" binlerce ulemayı ilzam etmiş! susturmuş, Bediüzzaman ismine layık görülmüş, sorulacak her soruya bila-terddüt derhal cevap verebilen Yüce bir zatın! görüşlerinin kabulü ve inancı vardır.. BU BATIL ŞİRKALUD İNANÇ TÜM HİSSİYATLARINA ve İLİKLERİNE KADAR İŞLEMİŞTİR.. Kalbleri yine o güven duydukları, muhabbet ettikleri, iman getirdikleri yüce üstadlarına yönelir.. ve onun lehinde şehadet eder.. Böylece risaledeki hataları akıl ve vicdanlarında anlasalar bile, vurgun yemiş hissiyatları razı gelmez anladıkları gerçeğe karşı taassublu kalbleri ters döner. Evhamdan kurtulamazlar.. Buzağı Sevgisi kalblerinin zarına işlediği için Said Nursiden vazgeçemezler..*
*Görmek istemeyenden daha kör, bilmek istemeyenden daha cahil, duymak istemeyenden daha sağır kim vardır?*
*Adamlar risalelerde hata ve şirk görmek istemiyorlar ve buna taraftar değiller.. kalben de razı değiller.. Görmek istemeyene, göz kapayana ise kimse bir şey gösterecek değildir.. Bunların kalpleri hastadır. ne söylesek, ne delil göstersek vesveseye ve şüpheye kapılıp Allahdostlarına! bu kadaaarrr kişinin peşine takıldığı Yüce Üstadlarına! delilsiz-isnadsız-ispatsız kuru iftiralar attığımızı zannederler... Üstadlarında en ufak yanılgının, risalelerde hataların delillerini görmek istemiyorlar, görmeye tahammül bile edemiyorlar.. saldırıyor adamlar.. İlmi cevap veremeyince hakaretle, tükürükle, ahmakussukut demekle karşılık veriyorlar.. Karşılık verdiklerini zannediyorlar) (Zaten üstadları hakkında bunca kutsamayı ve masumiyeti peşin kabul ettikten sonra onda hata GÖRMEYE DE HAKLARI YOKTUR)*
*Güya risalelerden o kadar eminler ki, herkese şirkalud risaleleri tavsiye eden bu nurcular, Allah'tan da kalblerini risale-i nurlara musahhar kılmasını istiyorlar.. Güya Allah'a da doğru yolu tarif ediyorlar.. Risalelerde hata görmeye tahammül bile edemezler.. Çünkü onda en ufak bir hata görmekten huffaş misüllü ürküp kaçarlar..Görmezler, bir an için Görseler bile içleri cız eder.. hemen göz yumarlar.. yine yan çizerler.. Bize öyle gelmiştir, bizim anlayışımız yanlıştır, üstadı değil kendi anlayışımızı zemmedelim derler.. Said Nursiye olan imanlarının, muhabbet ve iltizamlarının kırılacağından, şefkat tokadı yiyeceklerinden korkarlar.. Şİrkalud Nur dairesinden çıkabilmek artık büyük cesaret ister..*
@@IBRAHIM-oz1nx
Teşekkür ederim kardeşim, çok güzel tespitler bunlar, bende bu şüphelerimden dolayı, yaklaşık 10 yıldır, Hakkın Hatırı ve Imanımın selameti adına Risale-i Nurlar ile maddi ve manevi bütün bağları kopardım, sadece Kuranı Kerim meali okuyorum.
Hangi ayet bu?
Teşekkürler. Hepimizin kafasını kurcalayan ve aklına yatmayan bir konuyu vuzuha kavuşturdunuz. Allah razı olsun.
Allah razı olsun kıymetli hocam ağzınıza sağlık
Ahmet hocam Allah ebeden razı olsun. Allah üstadımızdan da ebeden razı olsun hocamızdan da ebeden razı olsun sizden de ebeden razı olsun. Maksat Rıza’yı ilahi olduktan sonra hak hakikat olduktan sonra aranan da o olunca ne gam olsun ki..
Allah razı olsun hocam🤲🏻💙
Çok doğru tespitler.
Teşekkürler
Hocam gercekten çok teşekkür ederim hürmetler
Allah razı olsun çok değerli hocam❤
Allah razı olsun hocam
❤❤❤Allah ebeden razi olsun
Teşekkürler değerli hocam❤
Ahmet hocam guzel arastirmalar yapiyorsunyz, tam yol devam. Tesekkurler.
Allah razı olsun
Allah razı olsun hocam.
Sağolun varolun çok kıymetli Ahmet hocam❤
Muhteşemsin be hocam sağ olasın❤❤❤
Teşekkürler hocam
Takıntılı ruhlara takılmamak gerek. Sizi anlayan anlıyor gerisini boşverin gitsin..
Gunun ozeti ,Ustad bir insandir.Ustad da hata yapabilir.Ustad bizim Ustadimiz ve ondan hic bir suphemiz yok,Allah ondan razi olsun...
Çok şükür ki, bir burcu Saidi Nursi nin hata yapabileceğini kabul etmiş. Ancak, hata dediğiniz şey, Allah Resulüne atılmış çirkin bir iftiradır. Bunun bedelini de Din Gününde ödeyecek.
@@abdulkerimbudak9750Kadı Iyaz ın șifa-i șerif eserinde bu hadisi görmüș Üstad talebelik yıllarında, risale yazılırken de yanında hiçbir kitap yokken eklemiș, iftira niyeti olduğunu sanmıyorum. Hadis alimi olmadığı için hadislerin tenkidlerine tam hakim değil, tıpkı imam Gazali gibi.
@@abdulkerimbudak9750aşırıya kaçma arkadaş!
İftira bilerek yapılan bir kötülüktür ve bu rivayeti Üstat SAİD NURSİ merhumdan belki de 1000 sene evvel nakleden kaynaklar var ve asıl sorumluluk onlara ait olabilir ancak!
Üstadın hayatı hep esaret hep tecrit hep baskı altında geçmiş ve ne vakti ne de imkanları el vermezdi geniş araştırmalat yapmak ve her rivayetin peşine düşmek için!
İNSAF!
EMPATİ!
İZ'AN
LÜTFEN!
Allah razı olsun ahmet abi
Mevlana gibi, bir ayak merkezde sabit, diğeri dolaşmalı, sorgulamalı, hakikat peşinde koşmalı, gayretiniz için teşekkürler Ahmet Hocam...
Mevzu hadis var diye Risale-i Nur'un kıymetı mi azalır, böyle düşünen varsa Üstad'a ve Risalelere bakışını tekrar sorgulamalı.
Risalelerin kıymeti, ihtiva ettiği hadislerden başka şeyler, zamana göre dini ihya için getirdiği yeni dinamizm, yeni ruh, yeni mana, yeni ufuk.
Teşekkürler
Allah razı olsun hocam, çok istifade ettim
Neredeyse agnostik bir müslüman denilecek bir pozisyona geldim. Ama hala seni takip edebiliyorum. Allah razı olsun, "müfrittane irtibat ve ihlas" dan ayırmasın inş.
Şu risalenin başındaki esaslar çok mühimdirler. Hem şu risaledeki ehadîs, hemen umumen eimme-i hadîsçe makbul ve sahih olmakla beraber, en kat'î hâdisat-ı risaleti beyan ediyorlar. O risalenin mezayasını söylemek lâzım gelse; o risale kadar bir eser yazmak lâzım geldiğinden, müştak olanları onu bir kerre okumasına havale ediyoruz...
Said Nursî
Mektubat - 88
Bu adam Ustadın dediği risale başındaki esasları anlamamış, o esasları anlasa idi keşke mevzu olduğunu söylemezdi. Ve şu risaledeki ehadîs, hemen umumen eimme-i hadîsçe makbul ve sahih dediğini gözden geçiryor…
Böyle bir hadisin varlığını iddia etmek büyük vebale bırakır. Dinini yok etmeye çalışan bir zalimler topluluğuna dahi beddua etmeyen Allah Resulü'nün bir çocuğa beddua etti iddiası peygambere iftiradır, üstadda bir kuldur pekala hata yapabilir, bir kulun hata yapmayacağını iddia etmek için peygambere iftira güzel bir şey değildir. Kendinize gelin.
Hani peygamber efendimiz, namazda torunlarını omzuna alıyordu, yani omzuna çocuğu aldımı namaz bozulmuyor önünden geçerken beddua ediyor. Sizi gidi dinsiz allahsız put perestler. Eğer bu hadise doğru ve gerçek olsaydı namazın farzları arasında olurdu. Eğer bu hadis doğru olsaydı o zaman camide namaz kılmak güna olurdu camide kılınan namazda önünden bir yığın insan geçer. Hadis uydurup uydurup milleti dininden etmeyin.
Allah razı olsun muhterem hocam
BSN ve RSN toptan eleştirilmiyor. Ele alınan ilgili “hadis” in tenkidi yapılıyor. Bir sözün, hadis olup/olmadığının eleştirilmesi, Nebi’ye ümmet olmanın gereğidir. Allah razı olsun Ahmet hocam. Videonun bağlamı bu, gerisi teferruattır, bana göre..
Allah razı olsun Ahmed hocam.
Sizin yorumlarınızı çok önemsiyoruz.
Peygamber as. ile İsa as. Arasında fark var. Efendimiz as. hem Celalî ile Cemalî temsil ediyor.
Sagolasiniz hocam
İyi yayınlar.
Mu'cizat-ı Ahmediye Risalesinde şu kısım da var.
Üçüncüsü: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm görüyordu bir adam sol eliyle yemek yer. Ferman etmiş: كُلْ بِيَمِينِكَ “Sağ elinle ye.” demiş. O adam demiş: لاَ اَسْتَطِيعُ “Sağ elimle yapamıyorum.” Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm demiş: لاَ اسْتَطَعْتَ diye beddua etmiş. “Kaldıramayacaksın.” İşte ondan sonra o adam sağ elini hiç kaldıramamış.
Çoçuk değil tabi buradaki kişi, bir adam şeklinde geçiyor.
Sadece bir soru. Ustadın defelerle bu risaleleri okuduğunu hepimiz biliyoruz. Ve bu hadisdeki esas konu hadisteki olayı Efendimize yakıştırmamağımızdır.
Sorum: Bizim Efendimize (s.a.v) yakıştırmadığımız bu hadisi Ustat yakıştırmışmıdır?
Ilk videoda buna cevap veriyor.
@@RəşadMustafayev-t1q çok yerinde bir soru.. bu hoca ve arkadaşlar Üstad dan daha şefkatli ve duyarlılar çok ehli tahkik adamlar .. yaniii
Said nursi risalelerde şöyle diyor;
-"Bu eser katiyyen benim fikrimin eseri değil, benim fikrim ona karışmamış!!!..
-Bu risale bana iradem ve ihtiyarım haricinde yazdırılmış!!!..
-Kur'andan 33 ayetler risalelerin makbuliyetine işaret ediyor!!!..
Said nursi Yüce Rabbimiz'in (hâşâ ve kellâ) Kitabında yazdığı kitaplara işâretler ve övgüler ettiği iftirasında bulunuyor.
-Ali radıyallahu anh'ın yine yazdığı külliyatı müjdelediğini iddia ediyor..
-Rüyasında Hz. Peygamberden (sav) ilim aldığını söylüyor..
-Yine rüyasında kendisine manevi bir heyet tarafından görev verildiğini, ""i'caz-ı Kur'anı beyan et"" denildiğini, "iman kurtarmakla görevli olduğunu" söylüyor..
-Risalelere itiraz edilemeyeceğini ve Risalelerin mağlub olunmayacağını söylüyor..
-Size yazık olur, o gider başka yerleri tenvir eder diyor.. tehdit ediyor
-Risaleler (haşa) Hablullahtır, necat verir diyor..
-Bunun gibi daha çok övünüşmeler ve kutsamalar, yüceltmeler risalelerde mevcut ve kayıtlıdır.. İsteyen bakabilir..
*Nurcular bütün bunları kabullenerek ve iman getirip koşullanarak okuyorlar ve seslerini çıkartmıyorlar..Demek üstadlarının Yüceliğine ve masumiyetine, görevli zat olup kutsiyetine iman ediyorlar..*
*Artık bunlara ne anlatırsanız anlatın, Kur'an ve sünnetten ne delil getirirseniz getirin Önceden Risalelerin ve Üstadlarının Kutsallığına iman etmiş ve aklı havalanmış, zihni koşullanmış, kalbi tarafgir olmuş bu kimseleri (Yüce Allah'ın dilemesi hariç) hiç kimse risalelerde şirk ve hurafeler olduğuna ikna edemez..*
*Üstad ve Şirk sevgisi iliklerine kadar işlemiş, kalblerine içirilmişse daha artık bu taassub ehli hipnotize nurcular Yüce Allah'ın (cc) diledikleri müstesna dönmezler.. Nurcular uykuda.. Molla Saidin hipnozu çok derin..*
*Kur'an ve Sünnetten ne kadar mantıklı örnekler ve kesin deliller verirsek verelim, Nurcuların zihinlerinde bir GÜVEN SORUNU daima var olmaya devam edecektir.. Akılları ve Vicdanları bu delillere yatsa bile yine de hissiyatları delilleri şüpheyle karşılayacaklardır..Bir te'vili vardır diyeceklerdir.. Te'vil edeceklerdir..*
*Çünkü karşı tarafta "Güya Ulu zatların ve 33 Kur'an ayetinin desteğini almış, Allahın yazdırdığı!, Rasulün rüyada ilim öğrettiği!" binlerce ulemayı ilzam etmiş! susturmuş, Bediüzzaman ismine layık görülmüş, sorulacak her soruya bila-terddüt derhal cevap verebilen Yüce bir zatın! görüşlerinin kabulü ve inancı vardır.. BU BATIL ŞİRKALUD İNANÇ TÜM HİSSİYATLARINA ve İLİKLERİNE KADAR İŞLEMİŞTİR.. Kalbleri yine o güven duydukları, muhabbet ettikleri, iman getirdikleri yüce üstadlarına yönelir.. ve onun lehinde şehadet eder.. Böylece anlasalar bile, anladıkları gerçeğe karşı ters döner. Evhamdan kurtulamazlar..*
*Görmek istemeyenden daha kör, bilmek istemeyenden daha cahil, duymak istemeyenden daha sağır kim vardır?*
*Adamlar risalelerde hata ve şirk görmek istemiyorlar ve buna taraftar değiller.. kalben de razı değiller.. Görmek istemeyene, göz kapayana ise kimse bir şey gösterecek değildir.. Bunların kalpleri hastadır. ne söylesek, ne delil göstersek vesveseye ve şüpheye kapılıp Allahdostlarına! bu kadaaarrr kişinin peşine takıldığı Yüce Üstadlarına! delilsiz-isnadsız-ispatsız kuru iftiralar attığımızı zannederler... Üstadlarında en ufak yanılgının, risalelerde hataların delillerini görmek istemiyorlar, görmeye tahammül bile edemiyorlar.. saldırıyor adamlar.. (Zaten üstadları hakkında bunca kutsamayı ve masumiyeti peşin kabul ettikten sonra onda hata GÖRMEYE DE HAKLARI YOKTUR)*
*Güya risalelerden o kadar eminler ki, bize şirkalud risaleleri tavsiye eden bu nurcular, Allah'tan da kalblerini risale-i nurlara musahhar kılmasını istiyorlar.. Güya Allah'a da doğru yolu tarif ediyorlar.. Risalelerde hata görmeye tahammül bile edemezler.. Çünkü onda en ufak bir hata görmekten huffaş misüllü ürküp kaçarlar..Görmezler, bir an için Görseler bile yine göz yumarlar.. yine yan çizerler.. Said Nursiye olan imanlarının, muhabbet ve iltizamlarının kırılacağından, şefkat tokadı yiyeceklerinden korkarlar..*
Pusuya yatmış iyi bir fırsat bulduğunu sanıp güzelce kuşmuşsun.. ne diyelim.. ayinesi iştir kişinin,görünür rütbesi eserinde... Böyle bir zamanda bu helâket ve felaket asrinda benim gibi milyonların hidayetine vesile olmuş bir İslam Kahramanının hizmeti sizlere müspet bir kanaat vermemişse.. cevap sükût... Allah şifa versin sizlere..
@@ozkanturan1071
said nursinin hidayetine değil.. Hz. Peygamberin (asm) hidayetine uymakla emrolunduk beyim.. sen yanlış adamın peşindesin.. Hidayette olan bir Müslüman risalelerdeki zırvaları asla söylemez.. Bu demektir ki; said nursi gerçek hidayette değil..
yıllarca risaleleri hak zannederek okudun da neyi anladın.. said nursinin imanı ile Hz. Muhammed (asm)'ın imanının bir birinden farklı olduğunu anlayabildin mi acaba..? sırf risale okuyarak aradaki bu farkı asla anlayamazsın..
Bizler ancak Hz. Muhammed (asm) gibi iman edersek doğru yolu bulmuş oluruz..
Bakara 137. Şayet onlar (Yahudi, Hristiyanlar ve tüm müşrikler ve kafirler) da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık içindedirler. Sana onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir."
Molla Saidin katışık, şirkalud imanından bize ne..? Siz neden Molla Saide iman ediyorsunuz.. imanla mollaya bağlanıyorsunuz.. bu çok anlamsız ve bu bir büyü.. Dinin çok dehşetli bir imtihan olduğunu unutmayınız..
Said Nursinin imanı ve hidayeti(!), Hz. Muhammed (asm) ma iman eden bir mü'minin imanını ve hidayetini bağlamaz..
Hz. Muhammed (asm) Abdulkadir Geylaninin Gavs olduğuna ve kainatta tasarruf ettiğine iman etti mi..? Ben ona bakarım.. O (asm) bu Gavs dediğiniz ve darda kaldığınızda kendisine iltica ettiğiniz yalvarıp yakardığınız kabirdeki ilahınıza iman etmemişse ben niye iman edeyim..? Said Nursiye iman eden nurcular bunu iyi düşünsünler ve titresinler..
Said nursi gibi değil, Hz. Muhammed (asm)'ın imanı gibi iman etsinler..
Hz. Muhammedin (asm) ARACILIĞIYLA iman etsinler.. Said Nursinin değil, Onun (asm) hidayetine tabi olsunlar.. Eğer Müslümansalar.. (Peygamber olmayan bir beşere iman mı edilir..?)
Bir Müslüman için Said Nursi, kendisine iman edilecek ve onu velisi edinip imanla bağlanacak kişi değildir..
Hz. Muhammed (asm) Aliye ra. aslı vahiy olan sekine namında bir kağıt verildiğine iman etti mi..? Ben Hz. Muhammedin (asm) imanına ve hidayetine bakarım ve Elçinin (asm) hidayetine tabi olmakla emrolundum.. Ben Elhamdülillah Müslümanım.. Molla saidi kendime veli ve aracı edinmekle, gidip ona bağlanmakla, ona teslim olmakla, mollanın hidayetine uymakla emrolunmadım..
Bakara 13. Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer Benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.
Onlara şöyle dedik: “Oradan hepiniz inin! Benden size muhakkak bir rehber gelecektir.” Kim benim gönderdiğim rehbere uyarsa artık onlara ne korku vardır ne de üzüleceklerdir.
(Gördünüz mü Elçinin hidayetine uyulacak.. Said Nursinin hidayetine uyun denilmiyor..)
Kur'anı okusanın biiznillah bunu anlarsınız.. Neden molla saidin hidayetine tabi oluyorsun sen..? zorun ne..? Atalar Dini Kur'anda geçerli değil ve kabul edilmiyor.. Bize üstadımızın yolu yeter, risaleler diyemezsiniz.. Derseniz cezasını çekesiniz..
O (asm) buna iman etmemişse ben neden bu imkanata, bu vesveseye, mollanın bu yalanına iman edeyim.. Aliye ra. sahife verildiğinin delili nedir..? Bana ne Said Nursinin şirkalud imanından.. neye iman ettiğinden.. Kendilerini Müslüman olarak adlandıran nurcular, bunu düşünsünler ve utansınlar..
Bizler ancak Hz. Muhammed (asm) ve ashabının imanı gibi iman edersek doğru yolu bulmuş oluruz.. Molla Saidin şirkalud imanından bize ne..? Siz neden Molla Saide iman ediyorsunuz.. imanla mollaya bağlanıyorsunuz.. bu çok anlamsız ve bu bir büyü.. Dinin çok dehşetli bir imtihan olduğunu unutmayınız..
İkimizde Müslümansak neden imanlarımız biraz farklı..? bunu iyi düşün. Allah'ın cc. son elçisi Molla Said değil ki.. ona iman edelim.. az kafayı çalıştırın..
Allah cc. iyice akletmeyenlerin üzerine pislik boca eder.. Nurcular pisliğe (şirke) bulanmışlar, (molla saidin pisliğine) ama onu misk-ü amber zannediyorlar.. Üstadlarını yüceltip, kutsayarak putlaştıran ve bu nedenle de nazarlarına perde çekilip akledemeyen ve risaleledeki şirkleri ve İslamdışı hurafeleri görmeye güç yetiremeyen, ona teslim olup ahmaklaşan hipnotize nurcular narı nur zannediyorlar..
Hala akletmeyecek ve Said Nursinin hipnozundan uyanmayacak mısınız..? said nursi böğürebilen eseriyle sizi etkisi altına alıp büyülemiş.. samirinin altın buzağısı da böğürmesiyle Musa (as) kavmini çok etkilemiş, büyülemiş ve onları kendine çekip saptırmıştı.
Bu bir imtihan ve büyük bir fitnedir.. Ahir zamanın saptırıcı imamlarından olan Said nursi fitnesi çok dehşetli.. Bilip bilmediğimiz Tüm fitnelerden Yüce Allah'a cc. sığınırız..
(Not: 22 sene risaleleri okuyan ve Osmanlıcasından yazan biri olarak bu yorumu yazıyorum..
ama onu hep mütalaa ederek okumuştum, "NAZAR ve NİYETİM" risalelere ve üstada hep olumlu olduğu için, hiç risaleleri eleştirel okumamıştım ve mihenge vurmamıştım.. sorgula(ya)mamıştım..
Sorgularsan, araştırırsan sen de bilirsin.. ama sorgulamazsan, körü körüne risalelere haktır zannıyla bağlanırsan ne bilirsin..? Korkarım ki Kıyamette kadar bu hipnozdan uyanamazsınız..) SELAMETLE
Yahu hocam iyi güzel açıklamaya çalışıyorsunuz ama siz o hadisin gerçek olamayacağına kanaat getirirken bediuzzaman hiç mi sorgulamamış!
bizi bu konuda tatmin ederseniz sevinirim.
Farklı bir şey bilen okuyan varsa sozkonusu hadis ile ilgili lütfen onlarda çıkıp konuşsun yada yazsınlar özellikle hadis uzmanları.
Bizdeki hadis profesörleri siyaset yorumlarından hadis ilminin sıhhatini araştırmaya zaman bulamıyorlar!
Bu konuya parmak basacak cesaretli bir hakperest kul yok mudur derken sizin yorumunuz karşıma çıktı. Çok sağolun tebrikler. Üstadın kendisinin de dediği gibi ; hakkın hatırı ali dir hiçbir hatıra feda edilmez
Ahmet hocam
Bazı yorumlara bakın ve işin nereye gittiğini görün
Bütün meseleleri bitirdiniz bu mu kaldı
Allah aşkına birleştirici şeyler anlatın
Hassas meseleler zamanı geldiğinde konuşulur
Bu zaman o zaman değil.
Sorulan Bazı soruların cevabını özelden cevaplayın
Soruyu soran abimizin gönlünü hoş etmek...
Bir çok insanın aklını bulandırmaktan daha mı iyi
Siz Daha bu basit ilmi meselede dahi böyle düşünüp Gerçeğin konuşulmasını kabullenemiyorsanız, 15 temmuz darbe konusunda cemaatin dahlini nasıl içinize sindireceksiniz?
Bence insanlar Risalelerle tanıştırılacağında Ahmet hocanın videoda okuduğu kısımlardan başlanmalı. Oralar anlaşılmadan insanüstü bir üstad anlatısıyla başlanan risale dersleri ilmi bir anlayış ve kavrayıştan ziyade tam da üstadın bahsettiği bağnazlığa netice veriyor. İlk düğme yanlış iliklendiğinden bahsettiğiniz kafa karışıklığı oluyor diye düşünüyorum.
Ahmet hocanın gayesinin “bir abinin gönlünü hoş etmek” olduğu ithamınızın farkında mısınız bilmiyorum. Sanki biraz niyet okuma yapıyor, dini tabirle suizanda bulunuyorsunuz gibi..
@@osman7900iki defadır profesör titrine atıf yapmasından rahatsız oldum.
Gündeme bak! Koskoca 15 Temmuz hadisesi yaşanmış..Kıyamet kopmuş. Bu önemli konuda duvar gibi sessiz olunuyor..Ama.Risale-i Nurda geçen bir çocuğun azarlanması rivayeti zayıf mi sahih mi ? meselesi gündem oluyor.Yazık.
❤
Sondaki Ustadin kesbi ilmiyle bir devre isik tutmasini soylemeniz de önemli bir detaydi⭐️kesbi ilmi⭐️
Hocam aynı hadisi şerifi bir videosunda Ayhan Tekineş Hoca, Üstadı anmadan kritize etti, kimse bir şey demedi, üstüne de dua ettiler. Durumumuz bu velhasıl…
Hem Üstada saygıyı koruyup, hem de düzeltilecek noktayı dikkatli bir şekilde ele alıyorsunuz. Allah razı olsun.
Ahmet hocam 19 mektup Efendimiz’in şefkatini anlatmıyor, mücizelerinin peygemberliğine delil olduğunu anlatıyor. Eğer illa da Şefkat ve Gadap meselesini anlamakta zorluk çekiyorsanız 17-söz 1 makama göz ata bilirsiniz.
Sırf savunduğunuz tezi destekliyor diye önünüze gelen bilgiyi tetkik etmeden alıp kullanamazsınız. Böyle bir davranış bir alime yakışmaz. Bu ancak hataen, farkında olmadan yapılmış olabilir.
Hepimiz küçük yaşlarda zihnimize ve şuur altımıza sorgulamadan bazı bilgiler alırız. Büyüdükçü bunları tetkik edip hatalı olanları düzeltiriz. Ama yine de kimimizde çok, kimimizde az bazı kalıntılar olabilir. Bu gayet normal. Üstadın başına gelen de bu diye düşünüyorum.
Yoksa haşa, üstad vahiy mi alıyordu ki risalelerde geçen bütün bilgiler Allah’ın ikazları ile düzeltilmiş olsun? O kadar ciltlerce eserde elbet tenkide kısımlar olabilir. Risalelerin kayıtsız şartsız doğru bilgilerden oluştuğunu iddia etmek Kur’an’ın yanına bir kutsal kitap daha koymak olur.
Güzel
Sayın hocam: peygamber efendimiz sav, la ilahe illallah dediği halde birisini öldüren bir sahabeye Allah seni affetmesin diyor ve bu kişi ölünce toprak kabul etmiyor tekrar tekrar dışarı atıyor ve efendimiz (as) gelip ey toprak sen bundan daha kötülerini de kabul ettin diyor. Aynı fiili Hz üsame (Ra) yapınca ona çok kızıyor. Yani iki kişi benzer olay fakat farklı muamele... Bunun sebebi Kehf suresinde anlatılan Musa- hızır (as) kissasında ki mülk melekut alemi farkı gibi değil de nedir? Mektubat daki anlatılan olay da böyle olamaz mı. Ayrıca üstad Hz ile ilgili okuduğunuz yerler sadece üstadın tevazusundan kaynaklanıyor. Bizim terazimiz de sizi tartmaz ama kanaatimi yazayım. Saygılarımla...
Mülk melekut olayında hz Hızır vazifeli peygamber değil, yaptığı şeyler şeriata dönüşmüyor, fakat hz Musa as. șeriat sahibi rasul. Fiilleri ve sözleri șeruat oluyor zaten o yüzden zahire göre hareket etmek onun vazifesi. Veliler öyke davranabilir fakat rasuller farklıdır, yaptığı taklit edilir, gizli ilimlerle havasla ilm-i ledun ile açıkça iş görmez rasuller. Yoksa orada Hızır ulülazm nebi olan Musa As dan üstün değildir. Bir çocuğun öldürülmesini yaşayan bir nebi yapamaz çünkü haram, caiz değil, çocuğun melekuti durumu ne olursa olsun. Sadece Hızır gibi hususi insanlar yada melekler yapabilir, mesul değiller. Efendimiz As dan bu yönde bir rivayet güçlü şekilde alimlere ulassaydi, namazda gecene çocuk bile olsa beddua edilebilir hükmü çıkabilirdi ve şeriata girebilirdi. Tekrar ediyorum rasullerin fiilleri dinin zahirine göre olur, Hızırın vazifesi farklı.
👏👏👏
💐🤲
Hadislerin, KKerim’e arzi, diger hadislere arzi aslinda (ozellikle Hz Aise r.anha cokca kullandigi bir yontem) bu yuzyillardir uygulanmis. Ancak bu hadis icin “ Hizir (As) - Musa (As) kissasi gibi icinde siyakinda sibakinda batini ilmin alanina giren istisnai durumlar mevzu bahis olabilir mi?
👍👍👍
❤❤❤❤❤❤❤❤
🙋
Hadisçiler boşa okuyor..fıkıhçılar onlar adına yorum yapıyor
🎉
Hocam bir önceki videonuzda hadis kriterleri açısından ilgili hadisi zayıf olarak değerlendirdiniz. Bu videonuzda ise hadisin mevzu/uydurma olduğunu ifade buyurdunuz. Anlıyorum, bu zemin kaygan bir zemin ama 'Hakk'ın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmez'. Daha net anlaşılması adına, bahsi geçen hadis aşağıdaki kriterler ışığında zayıf mı mevzu mu?
Zayıf Hadis (Daif Hadis):
Senedinde veya metninde bazı eksiklikler veya zayıflıklar bulunan hadistir. Zayıf hadisler, sahih ve hasen hadisler kadar güvenilir kabul edilmez ve delil olarak kullanılmaz.
Mevzu Hadis:
Uydurma hadis anlamına gelir. Peygamberimiz'e nispet edilmesi kesinlikle yanlış olan, sonradan uydurulmuş hadislerdir. Mevzu hadisler tamamen reddedilir ve kullanılmaz.
Mevzu hadis zayıf hadisin alt kategorisinde değerlendirilir. Zayıf hadislerin dereceleri var en düşük dereceli olan mevzu yani uydurma. Yani Allah Resulüne isnadı neredeyse imkansız fakat %100 değil.
🤲🧿💐
Ama sayın hocam bizlere hep bu risalelerin üstadımız tarafından ilhamen yazdırıldığını anlattılar.
@@hasanakca7116 ilhamen yazdırıldığı doğru, ancak; ilham sizin düşündüğünüz yerden gelmedi.
%100 ilham olmadığını bizzat üstad söylüyor, içine kendi ilmim üslubum gramerim karışır diyor. Bazen sonradan kendi düzelttigi çok yer var. Mesela o günkü ilime göre örnekleri var kozmoğrafya, biyoloji, coğrafya gibi, bazısı bugün değişti. Fakat risalenin ana fikri ve cevabın manası ilham yani vehbi. O manaya dil elbisesini giydirip yazıya çeviren üstad. Lafıyla harfiyle kelimesiyle tüm örnekleriyle yazdirilsa ilahi kitap gibi bişey olurdu kutsal olurdu değil mi. Kurandan gelen ilhami manalara elbise giydiren üstad. Mevlana da mesnevi bana yazdirildi der, imam gazali de ihya yazdirildi der, bu demek değil ki harf harf yazdirildi.
Aldırmamak lazım ağzı olan konuşuyor hatta yorum da yazıyor maşallah 😊
😞
Sen kendi Hocana niye fanatik bir şekilde bakıyorsun. Siz var ya...
Hz. İbrahim AS'ın, Hz İsmail'in evine gidip, gelinine halini sorunca şikayet etmesi üzerine, kocasınna yani kendi oğluna söyle evin eşiğini değiştir diyerek karısını boşamasını söylemesininde, anlattığınız hadis rivayeti gibi tahlil edilmesi ve peygamber ahlakı ve rehberliği açısından tahlil edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Selamlar, saygılarımla.
👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍
"size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalbde saklayınız." Üstad tahkik etmemiz gerektiğini söylemiş zaten. Ayrıca; risaleleri aklımıza,mantigimiza ve kalbimize hitap ettiği için okuyorduk ilhamen yazdirildigina inandığımız için değil. Ilhamen yazdirildigina inananlar risaleler aklına ve kalbine hitap etmeseydi okumaya devam ederlermiydi?
Samirinin Böğüren Buzağısını tanrı olarak benimseyenlerin akıllarına bu böğüren buzağı yatmasaydı, onları mest edip kendine hayran bırakmasaydı, akıllarını te'sir etmeseydi Samiriye tabi olurlar mıydı hiç..?
"Risaletü'n-Nur sair te'lifat gibi ulûm ve fünundan ve başka kitablardan alınmamış. Kur'andan başka me'hazı yok, Kur'andan başka üstadı yok, Kur'andan başka mercii yoktur. Te'lif olduğu vakit hiçbir kitab müellifinin yanında bulunmuyordu. Doğrudan doğruya Kur'anın feyzinden mülhemdir ve sema-i Kur'anîden ve âyâtının nücumundan, yıldızlarından iniyor, nüzul ediyor.
Siz bu FAHİŞ sözleri kabullenip, tasdik ettikten sonra artık EBCED KEHANETLERİNİ de, GAVS İNANCINI da, 18. LEM'AYI da Kur'anın Malıdır diyerek kabul ve tasdik edersiniz.. Risalelere İtiraz etmeye bir gücünüz ve mecaliniz kalmaz..
Onu tetkik edemediğiniz ve sorgulayamadığınız, mihenge vuramadığınız halde "size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalbde saklayınız." sözü bir faso fisodan ibarettir.. Üstad bu sözü olsa olsa TEVAZUEN söylemiştir diye kaale bile almayacağınız Artistik bir laftır bu..
Said Nursi "bu risaleler bana iradem haricinde Allah cc. tarafından yazdırıldı, 33 ayette Allah tarafından makbuliyeti tasdik edildi, Hz. Ali ra. ona isim verdi.. Ona şeytandan başkası itiraz etmez, ona itiraz edenler boynuna kefenini dolamalı" diyerek *risalelerin nurcular tarafından kutsal metin olarak algılanmasını ve ondan şüphe ile itiraz edilmemesini sağladı..*
Bütün bu FAHİŞ sözlere inanarak risaleleri okumaya başlayan zihinleri manipülize ve iğdiş edilmiş, şartlandırılmış nurcuların, elbette onu kutsal metin olarak algılamaktan başka şansları yoktur..
*Ya bu fahiş sözlere baştan inanmayacaklar ve üstadlarını daha ilk başta reddedeceklerdi.. Ya da eğer risalelerdeki bu fahiş sözleri ve üstadlarının kutsiyetine inanarak tasdik etmişlerse, artık perdelenirler de onda hata göremezler ve arayamazlar.. Bu sözleri tam tasdik etmişlerse eğer, Nazar ve Niyetleri sabitleneceği ve donacağı için Görmeye de hakları olamaz..
Ayrıca eleştirenleri şefkat ve zecr tokatlarıyla korkutarak ve göz dağı vererek, şüphe edenden nurların tesettür edeceğini, kaçacağını söyleyerek şakirdlere onun sorgulanmasını ve eleştirilmesini, ondan şüphe bile edilmesini yasakladı..
Böylece şakirdlerin "Nazar ve Niyetleri" risalelerin ve üstadlarının kutsallığında şartlanıp ve perdelenip ondaki bariz şirkleri ve hurafeleri dahi görmeye güç yetiremeyecek bir hale geleceklerdi.. Şeytanca bir plan.. Vay kurnaz said..
Risaleler Allah'ın Kitabı mı oldu..? Onu kutsallaştırmayınız.. İçinde hata olamaz mı? diye itiraz edecekler olursa.. onlara karşı cevap olarak verilmesi için risalelere "siz sözlerimi mihenge vurunuz altın çıksa alınız, bakır çıksa almayınız" (artistik) ibaresini yerleştirmeyi de ihmal etmedi kurnaz molla..
Kendileri bu polimden sözleri hiç kaale almadıkları, risaleleri kutsal bildikleri ve üstadlarının sözlerini mihenge vuramadıkları, üstad bu sözleri tevazuen söylemiştir dedikleri (ve sözde Allah'ın yazdırdığı) risalelerde hata olabileceğine hiç inanmadıkları halde, bu artistik sözleri bize delil olarak gösteriyorlar.. ve kendileri buna inanmadıkları halde, bizim buna inanmamızı istiyorlar..
Bakın üstad böyle demiş.. "altın çıksa alın, bakır çıksa almayın demiş" Kendini ve risalelerini asla kutsallaştırmamış, putlaştırmamış.. daha ne desin.. diyerek üstadlarını bu demegojik sözlerle savunuyorlar..
Üstadınız hem öyle demiş.. hem de yalandan artistik yaparak böyle demiş.. İKİRCİKLİ LAFLAR SÖYLEMİŞ..
Hem risaleler kat'iyyen benim fikrimin eseri değil.. Fikrim ona karışmamış diyor.. Hem de polim yaparak "insan hatadan nisyandan hali değil.. belki fikrim karışmış.. risalelerde hata olmuş.. deyiveriyor.. Hani risalelere senin fikrin karışmamıştı..? senin fikrinin eseri değildi..? Allah yazdırmıştı.. HANGİ SÖZÜNE İNANALIM ŞİMDİ SENİN..? vay kandırıkçı kurnaz molla vay. Said Nursi Risalelerde öyle FAHİŞ iddialarda bulunuyor ki; yutulacak gibi değil.. HEPSİ DELİ FIRÇASI.
Samimiyetsizlik ise diz boyu.. Hem öyle konuş, hem de böyle konuş.. Din samimiyettir.. Bu samimiyetsizlik, İKİ YÜZLÜLÜK ve NİFAK bir gün gelir nurcuları vurur..
Her kim, Kitabullah'ın yanına (haşa) bu kitap da Hablullah'tır, Urvetülvuskadır, yapışana necat verir diyerek.. ona denk ve eş değerdedir diyerek 2. bir kitap daha koyuyorsa ve o kitaba Allah yazdırdı, o Lâ Raybe Fihtir.. onda şüphe yoktur diyerek "kayıtsız şartsız inanıp" teslim oluyorsa müşriktir ve kafirdir..
Diliyle elbette onda hata olabilir, biz ona kayıtsız ve şartsız inanıyor değiliz, onu Kur'anla denkleştirmiyoruz.. üstadımıza kayıtlı ve şartlı olarak inanıyoruz dediği halde.. dilinin bu söylediğini Kalbiyle ve ameliyle yalanlıyorsa, üstadını ve risaleleri asla sorgula(ya)mıyorsa samimiyetsiz bir münafıktır..
(Nurcular üstadlarını ve risaleleri sorgula(ya)mıyorlar.. yanlışlarını arayıp bulmak ve reddetmek için mihenge vuramıyorlar.. %100 doğrudur ve haktır, haktandır diye inanıyorlar.. risalelerde yanlış ara(ya)mıyorlar.. tam bir teslimiyetle körü körüne ona bağlanmışlar ve itaat ediyorlar..)
Said Nursinin risalelerde kendisi için ispat ettiği kutsiyetini ve yüceliğini LEDÜNNİ ve BATINİ İLİM SAHİBİ OLDUĞUNU.. ona iradesi haricinde Allah'ın cc. yazdırdığını, rüyasında mollaya Hz. Peygamber (asm) tarafından ilim ve görev verildiğini baştan kabul ederek risaleleri okumaya, ondan istifadeye ve mütalaa etmeye başlarsanız eğer.. AKIL ve KALBİNİZ risalelere musahhar olup, ona tam yapıştıktan sonra daha Said Nursiyi ve risalelerini nasıl sorgulayabilirsiniz acaba..? Elbette artık buna gücünüz yetmez..
Bu Yüceltme ve putlaştırma NAZARLARINIZA perde çeker de sorgulatmaz ve hataları şirkleri size göstertmez.. Allah'a cc. ve Peygamberine (asm) iman eder gibi ona iman edersiniz ve Allah'ı sever gibi sever ve aşkla, cezbeyle, taassubla, iltizamla, sevgi ve bağlılık yoluyla ona bağlanırsınız..
Akıl ve kalbiniz iltizam ve tarafgirlikte, muhabbet ve sevgide, risalelere hayranlık ve övgüde Bu dereceye geldikten sonra ondan kurtulması artık zordur..
Allah'ın dilemesi dışında bu büyüye kapılanlardan kurtulabilen bir nurcu olmaz..
BU ÖYLE BİR BÜYÜ Kİ; Bunlara risaleler aleyhinde itiraz edip, deliller sunsan, Kur'andan ayetler de yazsan.. "Bu cahil adam üstadımıza verilen Ledünni ve Batıni İlmini bilmiyor.. Ebced İlmini bilmiyor.. Bu zahiri giden adam Üstadımızın yüce makamatını, kerametlerini, Samirinin buzağısı gibi böğüren ve böğürmesiyle insanları hayran bırakıp mest eden.. cezbeye getiren risalelerini bilmiyor.. Üstadımızı anlayamamış bu nasipsiz" diyerek itibar etmezler..
Öyle ki; Kutbul Azamdan bile risalelere itiraz gelse.. onun itirazlarına dahi aldırış etmezlermişşş.. Onu da kaale almazlarmışşş.. Çünkü o dahi üstadın makamatının büyüklüğünü!!! ve Allah katında Kutsiyetini!!! anlayamamıştır.. Nurcular uykuda hipnoz derin..
@@IBRAHIM-oz1nx yazdıklarınızın sorgulama kısmına katılıyorum. kişinin imanının mevzubahis olduğu şeylerde kesin hükümlerle konusulmasi doğru değil.(kafir,münafık, müşrik vb)
@@MeM-oc5rs
Said Nursi "bu risaleler bana iradem haricinde Allah cc. tarafından yazdırıldı, 33 ayette Allah tarafından makbuliyeti tasdik edildi, Hz. Ali ra. ona isim verdi.. Ona şeytandan başkası itiraz etmez, ona itiraz edenler boynuna kefenini dolamalı" diyerek risalelerin nurcular tarafından kutsal metin olarak algılanmasını ve ondan şüphe ile itiraz edilmemesini sağladı..
*Bütün bu FAHİŞ sözlere inanarak risaleleri okumaya başlayan zihinleri manipülize ve iğdiş edilmiş, şartlandırılmış nurcuların, elbette onu kutsal metin olarak algılamaktan ve öyle kabullenmekten başka şansları yoktur.. ARTIK RİSALELERİ SORGULAYAMAZLAR.. Kuzu kuzu mollaya teslim olurlar.. Bu sorgulama güçü ellerinden alınmıştır..*
*Ya bu fahiş sözlere baştan inanmayacaklar ve üstadlarını daha ilk başta reddedeceklerdi.. Ya da eğer risalelerdeki bu fahiş sözleri ve üstadlarının kutsiyetine inanarak tasdik etmişlerse, artık perdelenirler de onda hata göremezler ve arayamazlar.. Bu sözleri tam tasdik etmişlerse eğer, Nazar ve Niyetleri sabitleneceği ve donacağı için ona eleştirel yaklaşmaya, onu sorgulamaya ve onda bir hata, hurafe ve şirk bulup çıkartmaya hakları olamaz..*
⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
Ahmet hocam 17-sözün 1 makamın bir kere daha gözden geçirmeniz...
bizzat Kur’anın üzerinde önemli durduğu konulardan biri de, verilecek her hükümde önceliğin “kitapta aranması”dır. Kur’anı Kerim, islamın ilk ve en önemli ana kaynağıdır. Aşağıdaki ayetlerde Allah CC. bizzat Resulü’nün hüküm verirken “Allah’ın İndirdirdiği” ile hüküm vermesini istemiştir. Yine bizzat Allah’ın koruması altında olan bu kitapta ihtiyaç duyulan bütün hükümler mevcuttur. Asırlar ilerledikçe Kur’an gençleşmektedir. Bu yüzden din adına ihtiyaç duyulan HÜKÜM’ler için bakılması gereken öncelikli kaynak Kur’anı Kerimin bizzat kendisidir. Maalesef yine aşağıdaki ayetlerin hükümlerinin aksine dini hükümlerde başka kaynaklar birinci öncelikli olarak ön plana çıkmıştır. İhtiyaç duyulan her bir konu için ilk bakılacak kaynak bizzat Kur’anın kendisidir. Daha sonra, tafsilatlandırma veya ayrıntılar için diğer kaynaklara müracaat edilebilir. Bu öncelik sırasının yeniden ele alınarak değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir.
NECM /29: Öyle ise bizim zikrimizden Kur’an’dan yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselerden yüz çevir.
11
EN'AM/114 : Allah, size Kitab'ı Kur'ân'ı açıklanmış olarak indirdiği halde, ondan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'ân'ın, gerçekten Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler. O halde sakın şüphe edenlerden olma.
ZUHRUF/43 : Öyleyse sen, sana vahyedilen Kur'an'a sarıl. Şüphesiz ki sen doğru bir yol üzerindesin.
MAİDE/49 : Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın hükmünden yüz çevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır.
EN'AM/51 : Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Onlar için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi vardır. Gerekir ki Allah'tan korkarlar.
A'RAF/2: Bu, sana indirilen bir Kitab'tır. Onunla insanları uyarman ve inananlara öğüt vermen hususunda göğsünde bir sıkıntı olmasın.
YASİN/11: Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele.
TEGABUN/8: 'Şu halde Allah'a, O'nun Resûlü'ne ve indirdiğimiz nur (Kur'an)a iman edin. Allah yaptıklarınızdan haberdârdır.'
FURKAN/52 : Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur’an’la büyük bir cihad ver
Ustad bir yerde günümüzde insanlar bilginin dogruluguna gore degil soyleyene gore bilgiyi alip almayacaklarina karar veriyorlar diyor. Bir kisiye guveniyorlarsa onun her dedigini dogru kabul ederler. Eger bir kisiye guvenmiyorlarsa her söylediğini reddederler. Simdi Ustadin kullandigi bu hadis sahih hadis kriterlerine uymuyor denildiginde de, insanlar belki de bu yuzden buna inanmak istemiyorlar.
Bu eserler bana yazdirildi ifadesini nereye koyacagiz peki hocam?
Peygamberlerin de hata yapabilecegine inanabilen insanlarin Ustadin hata yapabilecegine hiç mi hiç ihtimal vermemesi gerçekten acinasi bir akil fikir problemine ișaret ediyor.
Öncelikle tebrik ediyorum iki videonuzdan da müstefit oldum, bu hadis ile ilgili 1.Peygamberler de zelle işleyebilyor ise bu da peygamber efendimizin bir zellesi olamaz mı. Hadis zayıf olsa da böyle bir olay vuku bulmuş olamaz mı,
2.Üstadın bu zayıf hadisi kullanması da bir bakıma her konuda mükemmel bir insanın olmadığını, onu sevenlerin onu peygamberine yüceltmemek gerektiğini bize gösteriyor olamaz mı, Nasıl Doktorlar da kendi alanlarında uzmanlaşıyor kardiyolok, psikolok, beyin cerrahı gibi hadis ilmi ile uğraşanlar da bu konuda mütehassıs olmuş oluyorlar ve bir hadis mütehassısı belki üstaddan daha fazla hadis konusunda mütehassıs olma ihtimali olamazmı.
🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉🎉
"Hadis-i Şerif" dedikten sonra "Sahih mi" sorulur mu?
Ahmet hocam, size bu video yüzünden beddua mı ediyorlar?
Risale yi sadelestirdi diye hizmete olmadık laflar edenlerden, başımıza gelenler için "size mustehak" diyenlerden ve oh çekenlerden, uydurma hadis mevzuunda insaflı olabileceklerini beklemek saflık olurdu zaten.
Her kim, Kitabullah'ın yanına (haşa) bu kitap da Hablullah'tır, Urvetülvuskadır, yapışana necat verir diyerek.. ona denk ve eş değerdedir diyerek 2. bir kitap daha koyuyorsa ve o kitaba Allah yazdırdı, o Lâ Raybe Fihtir.. onda şüphe yoktur diyerek "kayıtsız şartsız inanıp" teslim oluyorsa müşriktir ve kafirdir..
Diliyle elbette onda hata olabilir, biz ona kayıtsız ve şartsız inanıyor değiliz, onu Kur'anla denkleştirmiyoruz.. üstadımıza kayıtlı ve şartlı olarak inanıyoruz dediği halde.. dilinin bu söylediğini Kalbiyle ve ameliyle yalanlıyorsa, üstadını ve risaleleri asla sorgula(ya)mıyorsa samimiyetsiz bir münafıktır..
(Nurcular üstadlarını ve risaleleri sorgula(ya)mıyorlar.. yanlışlarını arayıp bulmak ve reddetmek için mihenge vuramıyorlar.. %100 doğrudur ve haktır, haktandır diye inanıyorlar.. risalelerde yanlış ara(ya)mıyorlar.. tam bir teslimiyetle körü körüne ona bağlanmışlar ve itaat ediyorlar..)
Yanlış düşünüyorsun öyle bir şey yok araştırırsan daha iyi anlarsın
@@MemetDidar
yıllarca risaleleri hak zannederek okudun da neyi anladın.. said nursinin imanı ile Hz. Muhammed (asm)'ın imanının bir birinden farklı olduğunu anlayabildin mi acaba..? sırf risale okuyarak aradaki bu farkı asla anlayamazsın..
Bizler ancak Hz. Muhammed (asm) gibi iman edersek doğru yolu bulmuş oluruz..
Bakara 137. Şayet onlar (Yahudi, Hristiyanlar ve tüm müşrikler ve kafirler) da, sizin inandığınız gibi inanırlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir (çelişki ve) aykırılık içindedirler. Sana onlara karşı Allah yeter. O, işitendir, bilendir."
Molla Saidin katışık, şirkalud imanından bize ne..? Siz neden Molla Saide iman ediyorsunuz.. imanla mollaya bağlanıyorsunuz.. bu çok anlamsız ve bu bir büyü.. Dinin çok dehşetli bir imtihan olduğunu unutmayınız..
Said Nursinin imanı ve hidayeti(!), Hz. Muhammed (asm) ma iman eden bir mü'minin imanını ve hidayetini bağlamaz..
Hz. Muhammed (asm) Abdulkadir Geylaninin Gavs olduğuna ve kainatta tasarruf ettiğine iman etti mi..? Ben ona bakarım.. O (asm) bu Gavs dediğiniz ve darda kaldığınızda kendisine iltica ettiğiniz yalvarıp yakardığınız kabirdeki ilahınıza iman etmemişse ben niye iman edeyim..? Said Nursiye iman eden nurcular bunu iyi düşünsünler ve titresinler..
Said nursi gibi değil, Hz. Muhammed (asm)'ın imanı gibi iman etsinler..
Hz. Muhammedin (asm) ARACILIĞIYLA iman etsinler.. Said Nursinin değil, Onun (asm) hidayetine tabi olsunlar.. Eğer Müslümansalar.. (Peygamber olmayan bir beşere iman mı edilir..?)
Bir Müslüman için Said Nursi, kendisine iman edilecek ve onu velisi edinip imanla bağlanacak kişi değildir..
Hz. Muhammed (asm) Aliye ra. aslı vahiy olan sekine namında bir kağıt verildiğine iman etti mi..? Ben Hz. Muhammedin (asm) imanına ve hidayetine bakarım ve Elçinin (asm) hidayetine tabi olmakla emrolundum.. Ben Elhamdülillah Müslümanım.. Molla saidi kendime veli ve aracı edinmekle, gidip ona bağlanmakla, ona teslim olmakla, mollanın hidayetine uymakla emrolunmadım..
Bakara 13. Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer Benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.
Onlara şöyle dedik: “Oradan hepiniz inin! Benden size muhakkak bir rehber gelecektir.” Kim benim gönderdiğim rehbere uyarsa artık onlara ne korku vardır ne de üzüleceklerdir.
(Gördünüz mü Elçinin hidayetine uyulacak.. Said Nursinin hidayetine uyun denilmiyor..)
Kur'anı okusanın biiznillah bunu anlarsınız.. Neden molla saidin hidayetine tabi oluyorsun sen..? zorun ne..? Atalar Dini Kur'anda geçerli değil ve kabul edilmiyor.. Bize üstadımızın yolu yeter, risaleler diyemezsiniz.. Derseniz cezasını çekesiniz..
O (asm) buna iman etmemişse ben neden bu imkanata, bu vesveseye, mollanın bu yalanına iman edeyim.. Aliye ra. sahife verildiğinin delili nedir..? Bana ne Said Nursinin şirkalud imanından.. neye iman ettiğinden.. Kendilerini Müslüman olarak adlandıran nurcular, bunu düşünsünler ve utansınlar..
Bizler ancak Hz. Muhammed (asm) ve ashabının imanı gibi iman edersek doğru yolu bulmuş oluruz.. Molla Saidin şirkalud imanından bize ne..? Siz neden Molla Saide iman ediyorsunuz.. imanla mollaya bağlanıyorsunuz.. bu çok anlamsız ve bu bir büyü.. Dinin çok dehşetli bir imtihan olduğunu unutmayınız..
İkimizde Müslümansak neden imanlarımız biraz farklı..? bunu iyi düşün. Allah'ın cc. son elçisi Molla Said değil ki.. ona iman edelim.. az kafayı çalıştırın..
Allah cc. iyice akletmeyenlerin üzerine pislik boca eder.. Nurcular pisliğe (şirke) bulanmışlar, (molla saidin pisliğine) ama onu misk-ü amber zannediyorlar.. Üstadlarını yüceltip, kutsayarak putlaştıran ve bu nedenle de nazarlarına perde çekilip akledemeyen ve risaleledeki şirkleri ve İslamdışı hurafeleri görmeye güç yetiremeyen, ona teslim olup ahmaklaşan hipnotize nurcular narı nur zannediyorlar..
Hala akletmeyecek ve Said Nursinin hipnozundan uyanmayacak mısınız..? said nursi böğürebilen eseriyle sizi etkisi altına alıp büyülemiş.. samirinin altın buzağısı da böğürmesiyle Musa (as) kavmini çok etkilemiş, büyülemiş ve onları kendine çekip saptırmıştı.
Bu bir imtihan ve büyük bir fitnedir.. Ahir zamanın saptırıcı imamlarından olan Said nursi fitnesi çok dehşetli.. Bilip bilmediğimiz Tüm fitnelerden Yüce Allah'a cc. sığınırız..
(Not: 22 sene risaleleri okuyan ve Osmanlıcasından yazan biri olarak bu yorumu yazıyorum..
ama onu hep mütalaa ederek okumuştum, "NAZAR ve NİYETİM" risalelere ve üstada hep olumlu olduğu için, hiç risaleleri eleştirel okumamıştım ve mihenge vurmamıştım.. sorgula(ya)mamıştım..
Sorgularsan, araştırırsan sen de bilirsin.. ama sorgulamazsan, körü körüne risalelere haktır zannıyla bağlanırsan ne bilirsin..? Korkarım ki Kıyamette kadar bu hipnozdan uyanamazsınız..) SELAMETLE
@@MemetDidar
BAKINIZ; SAİD NURSİ NURCULARA NASIL "RAB" OLMAYI DAVA EDİYOR..
(Ve bunu kabul ettiriyor.. bu yüzden mollayı sorgulayamıyor ve mihenge vuramıyorlar..)
"ALİMLERİNİ RAB EDİNMEK SIRRI" nurcuları yanlışa ve şirke sürüklüyor.. Öyleyse kimi kendine Rab edindiğine (veya Hakk'ın elçisi bir peygamber yaptığına) dön de bir bak..
*Ateist profesörler insanlara bilgiçlik ve büyüklük taslayarak onlara rab olma davası ediyorlar.. Burada Bilim Adına konuşuyoruz.. Kur'anı bırakın, Bizi dinleyin, biz sizin büyüğünüz.. Bu evreni ve canlılığı size biz açıklayacağız diyorlar.. Ve böylece onlara rab olmak istiyorlar.. Ve çok bedbahtlara bunu kabul ettiriyorlar.. Onların açıklamasını dinliyorlar..
Naziyat 23-24. (Firavun) hemen (halkını) toplayıp, haykırarak, “Ben, sizin en yüce Rabbinizim (efendinizim)” dedi. (Halkına rab olmayı dava etti..)
Zuhruf 54. Firavun, kavmini küçük düşürdü (ahmaklaştırdı ve sindirdi). (Ben sizin rabbiniz değil miyim dedi..) Onlar da ona (büyüklüğünü kabul edip) itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış (mantıklı düşünemeyen, hissi düşünen, şöhreti olanı rab edinen, putperest ve putsevici.. ezik ve şahsiyetsiz, yaltakçı, şakşakçı ve yalaka) bir toplumdu.
Bir ülkede oteritesini, büyüklüğünü ve diktatörlüğünü ilan eden bir hükümdar, göz boyayarak, algı yaparak, kendini büyük göstererek, gerekirse korkutarak etbaını susturmaya çalışırsa, her ne kadar kendini tevazu sahibi imiş gibi göstermiş olsa da, açıkca büyüklük taslamış, kendini ululamış ve etbaını küçük düşürmüş, onları bir "hiç" yerine koymuş, onları kendine şakşakçı ve meddah etmiş demektir.
Etbaının aklını, vicdanını, basiretlerini (Hakkı batıldan ayıran melekelerini, Furkanını) bile hiçe saymış ve etbaını aptal ve ahmak yerine koymuştur. Onları korkak ve şahsiyetsiz, putsevici, şöhret ve maharet sevici, şakşakcı ve ezik kimseler yerine koyarak,
adeta "Ben bu ahmak ve putsevici, şöhretsevici, şahsiyetsiz, FURKANSIZ, MİHENKSİZ ve ezik insanların gözlerini boyayarak, istediğim gibi bu ahmakları evirir-çevirir ve yönlendiririm, onlara rab olurum.. ne desem onlara tasdik ettiririm.. onlara kabul ettiririm, bu ezikler beni sorgulayamazlar.." demiş olmaktadır.
Ancak bir ülke bu şekilde teslim alınmış ve halk, hükümdarın önünde ezilmiş ve köleleşmişse, gerçekten de o halk, tıpkı o hükümdarın dediği gibi şahsiyetsiz ve değersizdir.
(Ki Allah'a şirk koşturma veya tamamen inkar ettirme pahasına onları kendine bağlayabilmiştir.. Oysa ana babaya bile itaat kayıtlı ve şartlıdır.. Elbette atalara da mollaya da itaat kayıtlı ve şartlı olmalıdır..)
Halkın (veya nurcu cemaat mensublarının) bu zillet içinde yürümesinin nedeni, Allah cc. Kur'an ve Peygamber göndermiş iken... onların kendilerine ittiba edecek büyük bir put aramaları ve putsever, şöhretsever ve müşrik karakterli olmaları ve müstekbirleri yüce bilmeleridir...
Bu ezikler daima Etikete, şöhrete, maharete, hünere bakarlar.. Bunların ataları da Böğüren Buzağı karşısında büyülenerek onu tanrı olarak benimsemişlerdi..
Said Nurside ise etiket ve şöhret, maharet ve hüner tamdır.. 25. sözü bi okusan hayran ve mest kalısın.. Samirinin buzağısı gibi böğürüyor.. Böğürmesiyle insanı mest ve hayran bırakıyor, büyülüyor.. Onlar etikete ve şöhrete değer verdikleri, KİTABIN MESAJLARINI BİLMEDİKLERİ hak ve batılın ne olduğuna aldırmadıkları gibi, TEVHİD ve ŞİRK arasında bir fark da gözetmezler.
Onlara İnkar-ı Uluhiyet olmasın yeter.. Bu kafidir.. imanımız var zannederler.. şirke, hurafeye aldırış etmezler..
-Said Nursi nurcuları toplayıp, “Ben, sizin Yüce Üstadınız (Kur'anı size açıklayan en yüce Rabbinizim)” değil miyim dedi. (Hiç çaktırmadan Nurculara rab olmayı dava etti..) Evet ya üstad büyüksün Kur'anı bize sen açıklıyorsun dediler.. tasdik ettiler.
-Onları toplayıp; Bana Allah tarafından iradem haricinde bu risaleler yazdırılmadı mı? Yazmaya İcbar edilmedim mi dedi.. Evet eyyühel üstad yazdırıldı, şahidiz dediler, boyun eğdiler..
-Bana rüyamda ilim verilmedi mi..? Bana rüyamda görev verilmedi mi..? diye tasdik için sordu.. Evet ya büyük üstad sana bunlar verildi şahidiz dediler, tasdik ettiler..
-Benim kerametlerim (...) yok mu..? Gavsım beni korumuyor mu dedi.. Hep birlikte tasdik ettiler..
-33 Kur'an ayeti risalelerimin ve benim makbuliyetime bakmıyor mu..? Bana dellallık etmiyor mu..? Bunları ebced dalaverasıyla size ispat etmedim mi..? dedi.. Evet ya üstad İmam rabbani, A. Geylani, Hz. Ali ra. gibi Kur'an dahi senin kutsiyetini ve büyüklüğünü tasdik ediyor, sana dellallık ediyor dediler..
-Kur'an 40 vecihle mucize değil mi..? Onun benim bildiğim ama sizin bilemeyeceğiniz remzi, işari ve batını şifreleri ve manaları yok mu..? dedi.. Evet üstadımız hz. ebced yaparak Kur'anın tüm şifrelerini çözer ve bize bildirir.. Bizi 40 günde alim yapar.. Biz taharet almayı bile doğru dürüst bilmeyiz dediler..
-Ben Hakikatten haberler almıyor muyum..? dedi. Evet ya üstad alıyorsun ve bize hakikatten haberler getiriyorsun, ne demişsen aynen iman ettik dediler, tasdik ettiler..
-Ebced gaybın anahtarı değil mi..? Bu anahtar bende değil mi..? dedi.. Kıyametin Tarihini size ebced ilmimle bildirmedim mi..? dedi. Hep bir ağızdan Ustadımız efendimiz hazretleri yine tam isabet buyurdular, efendimize itiraz edenler zelil olurlar, tez çarpılırlar, zecr tokadını yerler dediler.. Kutsiyetini ve dokunulmazlığını tasdik ettiler... ( İşte TAASSUB budur.. işte alimlerini rab edinme budur.).
-Hz. Ali ra. beni evlat edinmedi mi..? dedi.. Risalelerime isim vermedi mi..? diye etbaına sordu tasdik için.. Celcületiyesinde benden övgü ile bahsetmedi mi..? dedi.. Evet ya üstad seni evlat edindi, senden övgü ile bahsetti buna şahidiz dediler..
Her alimi ilzam etmedim mi..? Sorulacak her suale bila tereddüt derhal cevap verebilen bir zat değil miyim..? dedi. Evet Yüce üstad sensin dediler.. karşısında boyun büktüler.. (Yan bir nevi ona secde ve ibadet etmeye başladılar..)
-Ebced hesabımla 2 Muhammed 1 bedilüzzama etmiyor mu dedi..? şahit oldular.. buna da ses çıkartmadılar..
-Ya Gavs sana fatiha cevizlerimi buldur dediğim ve sıkıntı anında niyaz edip yalvardığım zaman kabirdeki SAHTE İLAHIM bana yardıma koşmuyor mu.. beni rusyada esaretten kurtarmadı mı dedi.. Evet ya üstad şahidiz dediler.. (yalancı şahitlik yaptılar tabi)
-Aliye ra. aslı vahiy sahife verilmedi mi.? Onu peygamber gizlemedi mi..? diye sordu.. Hep birlikte buna da şahitlik yaptılar ve iman ettiler..
-Peki Bunu size kim bildirdi diye sordu..? gizli kalmıştı ama Yüce üstadımız 1400 yıl sonra şimdi bize bildirdi, eksik kalan dini (haşa, haşa) tamamladı dediler..
-Ermeniler İslam memleketinde başımıza kaymakam ve vali olamazlar mı diye sordu..? Bence olabilirler dedi.. Sen demişsen olur üstad dediler.. Sen de yeterki, Ermenileri başımıza mebhus bile yaparız dediler..
-Şİa uydurması olan Cevşene de aynı şekilde şahitlik ettiler.. tasdiklediler.. iman ettiler.
-Risalelerim Hablullah değil mi..? Urvetülvuska değil midir..? Necat veremez mi..? dedi.. Ben de Allah'ın Kitabına benzer hidayetin rehberi olan bir kitap indirmedim mi..? Ve size getirmedim mi..? dedi.. Hep birlikte ona indirdin ya üstad.. yapışanlara necat verecektir dediler.. Risalelerle kabir meleklerine cevap vereceğiz dediler..
-Risalelerime itiraz edenler tez çarpılmıyorlar mı, hava ve yer unsurları hiddete gelmiyor mu diye sordu..? Evet şahidiz zelzele oluyor, kuraklık oluyor dediler, imza bastılar..
Said Nursiyi alkışladırlar, şişirdikçe şişirdiler.. Üstadlarının kutsiyetini ve makamının yüceliğini onayladılar.. Kemalistlerin Atatürkü Ekber Atatürkü Ekber demeleri gibi Said Ekber Saidi Ekber diyerek hep bir ağızdan tekbir getirmeye başladılar.. Kimin var böyle üstadı dediler..
Ve onu hakimiyetine girip, ona teslim oldular.. Onunla ve şirkalud kitabı ile övünç duydular.. Said Nursi onların isimlerini nurcu koydu ve onları kendi kaydı altına aldı.. bunlar benimdir dedi..
Oysa Allah cc. Kitapta Kendine İman edenlere Müslüman ismini vermişti.. Siz ancak Müslümanlar olarak can verin demişti..
Artık bu denli "üstadlarını kutsama, ululama, tasdik etme, rab edinme ve itaatten" sonra putsevici, ataperst, küçük düşürülmüş ve ezik nurcularda risalelerde şirk ve hurafe görebilecek ve reddedecek, onu sorgulayabilecek güç ve takat kalmamıştır..
Bu FAHİŞ sözleri ""peşinen kabul ederek, üstadlarının kutsiyetini tasdik ederek risaleleri okursan"" elbette gözlerine perde iner, bu şerefli aklını kullanmamana ve mollayı putlaştırarak iradeni mollaya teslim etmene bedel Allah cc. tarafından engellenirsin de gerçekten hiç bir hata göremez olursun..
Bu FAHİŞ sözler kabul ve tasdik edenler, artık onu sorgulayamazlar.. sorgusuz ve kayıtsız şartsız üstadlarına itaat etmek zorunda kalırlar.. Said Nursi Akıllarına hakim olmuştur.. Durup bu konunun üzerinde iyice düşünemezler..
Ya bu FAHİŞ KUTSİYET ve YÜCELTME iddialarını baştan kabul ve tasdik etmeyeceklerdi.. Yada eğer ses çıkartmamış ve tasdik etmişlerse artık NAZAR ve NİYETLERİ sabitlenir de Mollada ve risalelerinde hata arayamazlar ve göremezler.. aramaya ve görmeye de hakları yoktur.. İşte Allah cc. akletmeyen adamları böyle idrakten engeller..
İŞTE ADAMIN AKLINI.. FURKANINI, MİHENGİNİ ELİNDEN BÖYLE ALIRLAR.. ADAMI KULA KUL EDERLER..
@@MemetDidar
Nurcuların hatası asıl mücadelenin Ateizm ve İnkar-ı Uluhiyyet ve dinsizlik fikrine karşı ALLAHIN VARLIĞINA inandırma, TEVHİDİ sırf imani konulara indirgemek ve manayı ispatlama mücadelesi olduğunu sanmanızdır.
Halbuki Kuran'a göre aslolan Şirk ile olan mücadeledir ...imanı şirkten kurtarmak ve bir olarak SADECE Allaha (cc) ibadet etmek için peygamberler gönderilmiştir.
Ne var ki siz bu gerçeğin farkında değilsiniz ve Allah katından olduğunu iddia ettiğiniz bir kitapla iman savaşı verdiğinizi zannediyorsunuz.
Ne acı ki Allah katından bir kitap okuduğunuza dair inancınız sizi ŞİRKE sürüklüyor ...
Oysa Ebu CEHİL bile küfr-ü mutlak içinde değildi... Şeytan bile Allahı inkar edici değildi... Şeytana bile Allahın varlığını, ahireti ispata gerek yoktu... Ateizm ve Allahı inkar fikri marjinaldir ve bu zamanın en büyük hastalığıdır..
Fakat Asıl mesele her devirde yüce Allah'ın birliğini onaylama ve kulların hayatı üzerindeki ortaksız, şirksiz egemenliğini tanıma meselesidir.
Gönderilen bütün Peygamberler ŞİRK ile mücadele ettiler... Müşrik dindarlar ile ve Atalar Dini Mensupları ile mücadele ettiler.... Hurafe inançlarla, kabirperestlerle, kahinlik yapanlarla, gaybdan haber verenlerle, sihir yapanlarla, Allaha oğul isnat edenlerle, yalancı peygamberlerle, Allahın yanısıra alimlerini Rabler edinenlerle, beşeri hükümleri tatbik eden Fravunlarla, Allaha karşı yalan uyduranlarla, Allahtan başkalarına dua ve niyazda bulunanlarla vs .. mücadele ettiler..
Said Nursi ise Kur'anın asıl hedefini şaşırtıyor.. Hedef düşman olarak sadece ateizmi, tabiatperestliği, esbabperestliği ve inkarı uluhiyyet fikrini gösteriyor.. Sadece esbaba hakiki tesir vermeye şirk diyor.. Şirkin diğer çeşitlerini anlatmıyor gizliyor veya bilmiyor. ..
Küfr-ü Mutlak ile, Allahı ve dini inkar felsefesi ile mücadele ettiriyor.. Kendi istediği "dar ve sınırlı açıdan" meseleye baktırıyor..
Tabiatçılığı ve Ateizmi İslam Dininin baş düşmanı gösteriyor.. Allahın varlığını kainattan delilleriyle ispat ediyor, haşri ispat ediyor, bu ispatla güya Kuranı savunuyor ve kendine ve risalelerine taraftar topluyor...
Halbuki Kur'anın asıl düşmanları ve mücadele ettiği kişiler dindar müşriklerdir.. Allaha cc inanan, fakat ancak ortak koşarak inanan ve ibadet edenlerdir..
Said Nursi ise Ortak düşmanla savaşalım, aramızdaki ihtilafı ve anlaşmazlıkları nazara vermeyelim diyor.. dindar isevileri, hristiyan ruhbanları ve Amerikayı bile neredeyse İslama dost ve kardeş gösterecek.. Bu denli Kur'anın içini boşaltmak için çalışıyor.. (Fetönün akıl hocası, Misyonerlerle diyaloğun babası)
İslamın ve imanın tek düşmanı Dinsizlik Rejimi ve Materyalizm değildir.. Dahildeki Dinin Pavlusları, Bel'am ve Samirileri, ahbar ve ruhbanları, Fetöleri, ajanları ve saptırıcı imamları hariçdeki din düşmanlarından daha tehlikelidirler ve tahrifatları, hurafeleri, bid'atları, ifsadları şedittir..
Herkes dinini kendi öğrenmeli ve itikadını Kur'anla, sünnetle sorgulamalıdır.. Kur'ana ve sünnete uymayanları kimden gelirse gelsin hatırına bakmayarak kalbe almamalı, reddetmeli, itikat etmemelidir..
Allahın varlığını ve ahireti, Kainattaki Hassas Ayarları bir hristiyan dindar alim ispat etse, onun şirki hiçe mi iner? Hizmeti ve itikadı ondan kabul olur mu? Şirkleri Af mı olunur? Elbette Hayır..
Ateizm ve Allahı inkar fikri sonra gelir.. Bunlar İslam için Dinsiz Ateistlerden daha tehlikelidirler.. Çünkü dahildeler ve sureti haktan görünerek insanların sağından, biz sizin üstadınızız, şeyhiniziz, din büyüğününüz diyerek din cihetinden yaklaşıyorlar..
dahilde ve dost görünüyorlar.. Ehl-i İmana Biz sizin İmanlarınızı kurtarıyoruz(!) size şefaat edeceğiz(!) kerametlerimiz var, bize görev verildi, yazdırıldı vsvs.. diyorlar..
Sonra onlara bunları kabul ettirince Vahiy Dışı çok safsatayı tevhid diye kolayca yutturuyorlar..(Bu nasıl iman kurtarmaksa?)
(Böyle iman kurtarmak olmaz olsun)
-İmandan Sonra da başına bir sıkıntı gelse kabirdeki sahte ilahına dua ile, niyaz ile yöneliyor... Ya Gavs sana fatiha yetiş sıkıntımı gider... cevizimi buldur.. diyor
-
-A. Geylani ''ol der'' olur dairesinin kutbudur diyor, pişmiş tavuğu canlandırdı diyor.. (Kuranda böyle bir şey yok) abuk sabuk konuşuyor... Tasavvufun ne kadar şirk ve hurafesi varsa hepsi risalelerde mevcut... Bir de utanmadan mesleğimiz tasavvuf değil hakikattir diyerek nurcuları kandırıyor..
-gaybdan haber veriyor, en gizli gayb olan kıyametin vaktine taş atıyor... ebced falcılık ve kehanetiyle hesaplayıp H1545 diyor(!)
-ebced ile Kuran tefsiri yapıyor... BENLİK taslayarak Kendini ve risaleleri Kur'anın içine sokuyor.. Risalelerim (haşa) Hablullahtır diyor..
-Şia uydurması olan CEVŞENİ Peygamberimize isnad ediyor...
-Hz Aliye ra. Peygamberin huzurunda iken sahife verildi ama bu hakikati Hz. Peygamber gizlemiş diyor...
-Hz. Ali evveli dünyadan kıyamete kadar bütün gaybı bilirdi diyor.. Risale okurdu, Risalelerimden haber verdi..!!! beni de evlat edindi!!! diyor..
-misyonerlerle , hristiyan ruhanileriyle ittifak edeceğiz , kanka olacağız diyor!!!..
--hristiyanların bütün bütün dinlerini terk etmeleri istenmiyor, dinlerini tasaffi ettirsinler!!!, İslamiyetle omuz omuza gelsinler!!! kurtulurlar diyor???..
-ihtiyarsız ve iradesiz olarak !!! ben istemediğim halde bana zorla bir risale yazdırıldı, icbar edildim!! diyor..
-İngiliz parlementer rejimi (Küfür rejimi) olan Meşrutiyeti övüyor ve savunuyor.. Halifeye ve ululemre karşı çıkarak devrilmesine çalışıyor.. bu nasıl İslam alimi?
-Kur'an kafirlere mü'minlerin Velayet vermesini reddettiği halde.. said nursi Ermenilere Velayet veriyor.. başımızda vali ve kaymakam olabilirler diyor..
-Allahın cc erimiş demirden ve bakırdandır dediği Yecüc Mecüc seddine risalelerde Taşlaşmış Çin seddidir diyor? Bu nasıl Kur'an tefsiri.. İnsan tefsir ettiği ayeti bir kez okumaz mı? vs... bunun gibi risalelerde daha çok gariplikler var... bu nasıl iman kurtarmaktır??... bu düpedüz imana şirk bulaştırmaktan başka bir şey değildir...
-Bir Müslüman SADECE hz. Peygamberin (sav) bildirdiklerine inanır ve iman eder.. O'ndan (asm) şüphesi olanlar gitsinler hangi kitaba inanırsalar inansınlar özgürdürler ama Hz. Muhammede (asm) iman ettik Müslüman olduk demesinler..
said nursi ise vahiy dışı olarak hariçten gazel okuyor.. bana da hakikatten haber verildi diyor(!), bana da yazdırıldı diyor.. rüyamda bana ilim verildi diyor.. Bunlar vahiy dışı şeylerdir... bana ne Molla saidden?
Sadece Hz. Peygamberin (asm) bildirdiklerine iman etmekle sorumluyuz Hz Aliye ra. aslı vahiy olan bir sahife verildiğini bildiren bir Kur'an ayeti midir? Hz. Peygamberin (sav) bir hadisimidir?Bir şey Kuranda ve sünnette yoksa dinde de yoktur efendim... Kimse kendi nefsinden, hayalinden konuşmasın ve KAYNAK göstersin lütfen..
Ehl-i Sünnetin kaynakları bellidir... Din ise İSNAD İLMİ ile korunmuştur... Eğer isnad ilmi olmazsa yani kaynak (hüccet) gösterme zorunluluğu olmazsa isteyen istediğini din diye uydurur, önümüze getirir... bize yutturur...
Mesela okumakta olduğunuz CEVŞENİN kaynağı nedir? Cevşen %100 uydurma (şia Rafizilerinin uydurması) ve Hz. Peygamber iftiradır... Körü körüne ve delilsiz olarak hiç bir alime ittiba etmeyin ve veli edinip, teslim olmayın Kur'anın (Tevbe 31 de) haber verdiği Ehl-i Kitabın ve Hadislerin haber verdiği ahir zamanın saptırıcı alimlerinden örnek alın.. Vesselam..
TEVBE 31- Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de... Oysa onlar, tek olan bir ilah'a ibadet etmekten başkasıyla emrolunmadılar. O'ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koşmakta oldukları şeylerden yücedir.
A'RAF 3- Rabbinizden size indirilene uyun, O'ndan başka velilere uymayın. Ne az da öğüt alıyorsunuz?
ZÜMER 3- Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) "Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Hiç şüphesiz Allah, kendi aralarında, hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kâfir olan kimseyi hidayete eriştirmez.
(Not: Ne kadar öğüt alasınız diye ayet yazsak size vız geliyor tırıs gidiyor.. Allahın ayetlerine bir değer vermiyorsunuz..""Biz atalarımızın yolundan dönmeyiz, Risaleler bize yeter, Üstadın yolu bize yeter diyorsunuz)
Onlara: “- Allah'ın indirdiği Kur'an hükümlerine ve Peygamberin sünnetine gelin”, denildiği zaman: “- Bize, atalarımızı üzerinde bulduğumuz din yeter”, diyorlar. Ataları bir şey bilmiyor ve doğru yola gitmiyor idiyseler de mi? MAİDE 104
(Yine de risalelerde çok altın vardır elbette.. onları al senindir.. bakırları sakın alma.. benden uyarması.. Yoksa risaleler hep süzme saf altın mıdır diyorsun sen..?? ah zavallı.. ne ara onu mihenge vurabildin de anladın bunu..? Bu üstadlarını mihenge vurma, sorgulama işini (çok az istisna dışında) hiç bir nurcu yapamaz.. sizi 22 senedir iyi bilirim.)
@@MemetDidar
sen de araştırsan daha iyi anlarsın.. araştırmazsan.. körü körüne mollaya ittiba eder teslim olursan ne anlarsın...
Bir kimseye veya bir kitaba "KAYITSIZ ve ŞARTSIZ İNANIRSAN" onu kendine ilah ve rab edindin, onu tanrı diye benimsedin demektir..
Maddeyi esas alan ve cansız, şuursuz atomları rab edinen Ateistlere..
bu akılsızlıklarına ve batıl tercihlerine tam bir karşılık ve ceza olarak Allah cc. tarafından kalblerinin mühürlenmesi, gözlerinin perdelenmesi, kulaklarına ağırlık konarak her şeyin tesadüf ve abes, hayatın anlamsız ve amaçsız gibi gösterilmesi ve Haktan saptırılmaları Kur'ani bir gerçektir..*
Aslında Öyle değil ama Maddeyi kendilerine Rab edinip, inkarından dolayı artık öyle görüyorlar, öyle algılıyorlar ve öyle sanıyorlar.. Başka türlü görmeleri "MADDEYİ RAB EDİNME SIRRIYLA" ateistler için imkansızlaşıyor.. Ve hakikati görmekten engelleniyorlar..
AYNEN ÖYLE DE;
Üstadlarını rab edinen nurcuların da (Veya şeyhlerini yüceltip, kutsayan ve rab edinen, havalarda uçurtan müşrik tarikatçıların) risalelerdeki şirk ve hurafeleri idrakten ve görmekten aciz kalmaları ve engellenerek Haktan saptırılmaları, şirke döndürülmeleri de aynen bunun gibi bir şey..
Bir insanı Rab edinme ve Kutsayıp Putlaştırma ahmaklığından başka değil bu.. Şirke düşmenin temelinde Vahyin Bilgisinden cehaletle birlikte alimlerini, şeyhlerini yücelterek "ne dediyse tasdik etme suretiyle" onu rab (veya veli edinme) edinme hastalığı vardır.. Oysa akidesi bozuk birisi veli edinilemez.. Kur'ana ters düşen sözleri kayıtsız ve şartsız kabul edilemez..
Muhabbet ve sevgide, tarafgirlik ve iltizamda aşırı gitmenin varacağı yer PUTÇULUKTUR.. Put yapmışlar Said Nursiye tapınıyorlar.. Bu yüzden Molla Saidi sorgulayamıyorlar ve risalelerdeki batılları da perdelenip göremiyorlar..
Hiç şüphe yok ki; Onları risalelerdeki hurafe ve şirkleri ve Molla Saiddeki tuhaflığı idrakten engelleyen Cenab-ı Haktır.. Çünkü akılsızlık ediyorlar.. Allah cc. akletmeyenlerin üzerine pislik çökertir.. (Yunus 100)
Onlar zannediyorlar ki; Üstadımıza ve risalelere ne kadar muhabbetimiz ve iltizamımız varsa.. o kadar imanımız sağlam olacak.. Bu nedenle canhıraşhane üstadlarının İslamdışı herzelerini akletmeden savunuyorlar.. İnşAllah bu yorum bir uyanışa sebep olur.. Amin.
Bu adama inanmayın ben size bu mesele ile alakalı 5 tane hadis kitabı gösterebilirim...
Daha once mevzu hadis diye değerlendirilen bazi hadislerin daha sonradan sahih denilen hadisler varmi abi?
Değerli hocam yorumlarda çok farklı kısımlara da değinilmiş. verdiğiniz örnekler akli ve mantıki olmakla beraber itirazların çoğu burada söz konusu kişinin sıradan biri olmayıp asrın sahibi, müceddid, vehbi ilme sahip, ve eserlerini ilhamen yazdırıldığını çok defa ifade eden Bediuzzaman olmasıdır. bunlar yazılmasa da zımnen nasıl böyle bir alime itiraz edilebilinir tepkisinden kaynaklanıyor. ilminin hem vehbi hem kesbi olması nasıl oluyor? bu duruma siz nasıl bakıyorsunuz? vehbilik nedir? risalelerin tamamı mı veya bir kısmı mı yazdırılmıştır? sanırım bunlara parmak basmadan taşlar yerine oturmayacak.
Benim. Merak ettigim ne biliyormusunuz. Bir cocuk namaz kilan Hz peygamber in önunden gecince namazina zarar geldigi icin beddua eden ancak hz hasan huseyin omzunda gezince bununla hz oeygamberin merhametini anlatan sizler. Ne duruma dustugunuzun farkindamisiniz
Bu arada Ahmet bey bilerek ve bilmeyerek dalalet hesabına söylediğiniz sözlerden de mesul sünüz .. (Nasıl mesül olduğunuzu anlatabilirim..)
Ahmet bey, bence cevap vermekle ugrasmayin. Bizim kulturde ve bir kismi haric hizmet icinde hep ifrat tefrit yapiliyor. Ustad ya peygamber gibi kusursuz olmali ya da bir hadis sahih cikmadi diye sahtekar (!) oluyor. Bu herseyde boyle maalesef.
Hocam cevap vermek için tabiki uğraşilmali.. Içlerinden birkaçina bile dokunsa, değmez mi?
Peygamberde kusursuz değildi.
@@yavuzpoyraz3426 Ben onu düşünmemiştim👍🏼
@@mobilde4519 teşekkür düzeltme için😊
Değerli Abim, Üstad a atıf yaparken bir hataya düştünüz.
Üstad ' ın dediği meseleyi demiyor diye referans vermişsiniz. Sizi yine dövecekler buradan bu sefer, daha ne dediğini bilmiyorsun deyu
BİRİNCİSİ: Sen mesleğini ve efkârını hak bildiğin vakit, "Mesleğim haktır veya daha güzeldir" demeye hakkın var. Fakat "Yalnız hak benim mesleğimdir" demeye hakkın yoktur.
*Sayın Nurcular: Şu ayete dikkat ediniz de Kur'an Molla Saidi destekliyor mu, yoksa zemmediyor ve köstekliyor mu siz karar veriniz..*
Bakara 79. Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek için, “Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların hâline!
Şimdi nurcular, "Bu ayet Allah'a karşı yalan uyduran ve kendi elleriyle yazdıklarını Allah tarafından gönderilmiş gibi göstererek bilgisiz insanları sapıklığa sürükleyen Yahudi ilim adamları hakkındadır... Sen ayeti üstadımıza tatbik ediyorsun densiz derler..
Doğru söylerler ama batılı kasdederler..
Elleriyle yazdıklarını iradeleri haricinde onlara Allah yazdırmış gibi göstermek ve "bu Allah kaındandır" demek Yahudi alimlerinin bir ameliydi..
*Ama Yahudilerin aynı amelinin tıpkısını Said Nursi de işlemiş.. Demek Molla Said biraz Yahudileşmiş.. Bu cevaba ne dersiniz peki..?*
Allah cc. Kur'anda Yahudilerin bu çirkin ve şirk olan amellerinden bahsediyor ki; siz böyle yapmayın.. Yahudilere benzemeyin.. Böyle yapanlara da kanmayın..
Said Nursi diyor ki; Ebced harfleriyle fal oklarını attım ve gördüm ki; Kur'anda 33 ayet BENDEN ve risalelerimden övgü ile bahsediyor.???
Bana iradem haricinde ve zorla Allah yazdırıyor.. Yaz denildi, yazmaya icbar edildim.. ben de hiç istemediğim halde yazdım.. Bazen de bana unutturuldu sonra tekrar yazdırıldı..
*Ey Said dellenme, boş yere havalanma, gurura kapılma.. Bakara 79'a bak ve sen kendini orada gör.. Allah'tan kork.. biraz hizaya gel.. Sen şu sapık CEBRİYE Mezhebinden misin yoksa..? Sana zorla yazdırıldığını, iraden, ihtiyarın ve iktidarın elinden alındığını, cüz'i iraden olmadığını, icbar edildiğini dava ediyorsun.. Sen son peygamber olmadığına göre.. bu yalanın hak değil batıldır.. bu CEBRİYE MEZHEBİ'ne layık olan yalana kim inanır..?*
Said döndü dedi: sen inanmazsan inanma.. hem de Cebriye Mezhebinden olmadıkları halde yine de benim bu herzelerime hiç sorgulamadan inanan ve peşime takılan, kayığıma binen çok akılsızlar, çok ahmaklar var. Ben onların beynini hipnozladım.. Boş yere çeneni yorma.. Onlar seni dinlemezler.. Kutbu Azamdan bile Risalelere itiraz gelse onu da dinlemezler.. Sen de kimsin.. Ben onları saksıda yetiştirdim, beni dinlerler, seni dinlemezler.. Haydi git işine.. Onları dürtükleyip durma ki; uyanmasınlar. :)))
*Görmek istemeyen kadar kör, işitmek istemeyen kadar sağır, bilmek istemeyen kadar cahil kim olabilir..?*
Nurcular risaleler aleyhinde hiç bir şey duymak ve işitmek istemezler.. bundan canları sıkılır.. aleyhte olan ayet de olsa anlamak istemezler.. başka türlü yorumlarlar.. Biz büyük üstadımızı değil, kendi nakıs aklımızı ve anlayışımızı kınamalıyız derler.. üstadlarını aklarlar paklarlar.. osursa bile onlara güzel kokar.. narını bile nur.. çamurunu bile miskü amber zannederler.. yüzlerine gözlerine bulaştırırlar..
Ustad cok buyuk insan, ama ustad bir peygamber degil sonucta. Eserleride kutsal kitap degil bunu soyleyince risalelerden bir sey eksiltmiyor ama tekelcilik yapanlarin kar marjini eksiltiyor. Belki de bundan dolayi size karsi cikiyorlar...
.
Günümüze kadar çok değerli ağabeylerimiz Risaleleri okudular. Onlar bu konuda bir söz söylemediler. Sizemi kaldı söz söylemek?
Peki kimin uhdesinde söz söylemek? Size mi kaldı buna karar vermek?
@@osman7900 Ben bir söz söylemedim. Neden değerli ağabeylerimiz bu konuda bir söz söylemediler?
*Kur'an (haşa) şüpheli bir Kitap mı da.. Kur'anın hakkaniyetini risalelerden ve molla saidden soruyorsunuz.. ama Risaleler kendinde şüphe olmayan, som altın bir kitap mı da.. risalelerin hakkaniyetini ve içindeki bakırları Kur'andan sormuyorsunuz.. onu Hiç mihenge vurmuyorsunuz.. vuramıyorsunuz..?*
…!
Peki bu arkadaşın hocası hiç mi hata yapmadı ki, onun yüzünden milyonlar perişan oldu. Bir gün hocasını tenkit ettiğini gördünüz mü?
Kardeşim şu an medyada ağır sansür var. Milyonların perişan olmasının sebebini ileride elbette göreceksin
@@RandomUser_111Kardeşim büyük ölçüde biliyoruz zaten. Zalimler ile iş tutanlar yüzünden odu. Gerçekler ne ise şartlar ne olursa olsun söylenir söylenmelidir.
Milyonlarca insanın mağdur olmasının sebebi, zulme karşı durmasıdır, Hz Musa'nın Firavun'a durduğu gibi, Hz Muhammed'in Ebu cehillere durduğu gibi, Hz Hüseyin'in Yezid'e karşı durduğu gibi, Hz Üstadın asrın münafıkların durduğu gibi, bu dava nın kaderi bu sırası gelen ve zalime boyun eğmeyen bu zulmü çekmiştir. Sorun şuki sizler neden çekiyorsunuz. Zalimler çağında tarafsızlık yoktur ya zalimin veya mazlumun yanında olursun.
Aro
Hocam cahil çok cahil..
Ulen buna kim diye baktim fetocu cikti.. 10 dk zamnimi aldi
Hayatınızda görebileceğiniz en tarafsız insanım..
O kadar ki,tarafsız olduğum için camiler arasında beynamaz gibi kaldım ..😊
Zaten mihenge vurmuştuk bir zamanlar hani ..
Hatta elmas çıkmıştı hepsi ..
Ama anlaşılan siz bir parça frengi okumuşsunuz 😊
Artık bu islâm yazılarını okuyamıyorsunuz…
Okay … Okay .. 😊
Yine de vefa göstermek istiyorum ..
Size nurlardan bir parça atacağım ve aboneliğinizden çıkacağım..
Allah yardımcınız olsun ..
Rahman nasıl hakikî bir dünyada rızka muhtaç hakikatlı zîruhları ister; Rahîm de, öyle hakikî bir Cennet'i ister.
Mektubat
İnşallah bu cümleyi anladığınız vakit,kurtuluşunuza vesile olur..
Risale i nurun her parçası ,bir bir mahkemelerde ve bilir kişilerin elinde,incelenip beraat etmiştir ..
Bu da böyle biline
İşte saltanat-ı uluhiyet Rahman, Rezzak, Vehhab, Hallak, Fa'al, Kerim, Rahîm gibi pek çok esma-i mukaddeseyi hakikî olarak iktiza ediyor. O hakikî esma dahi, hakikî âyineleri iktiza ediyorlar. Şimdi ehl-i vahdet-ül vücud madem
لَا مَوْجُودَ اِلَّا هُوَ
der, hakaik-i eşyayı hayal derecesine indirir. Cenab-ı Hakk'ın Vâcib-ül Vücud ve Mevcud ve Vâhid ve Ehad isimlerinin hakikî cilveleri ve daireleri var. Belki âyineleri, daireleri hakikî olmazsa; hayalî, ademî dahi olsa, onlara zarar etmez. Belki vücud-u hakikînin âyinesinde vücud rengi olmazsa, daha ziyade safî ve parlak olur. Fakat Rahman, Rezzak, Kahhar, Cebbar, Hallak gibi isimleri ise, tecellileri hakikî olmuyor, itibarî oluyor. Halbuki o esmalar, Mevcud ismi gibi hakikattırlar, gölge olamazlar; aslîdirler, tebaî olamazlar. İşte sahabe ve asfiya-i müçtehidîn ve eimme-i Ehl-i Beyt,
حَقَٓائِقُ الْاَشْيَٓاءِ ثَابِتَةٌ
derler ki, Cenab-ı Hakk'ın bütün esmasıyla hakikî bir surette tecelliyatı var. Bütün eşyanın, Onun icadıyla bir vücud-u ârızîsi vardır. Ve o vücud çendan Vâcib-ül Vücud'un vücuduna nisbeten gayet zaîf ve kararsız bir zıll, bir gölgedir; fakat hayal değil, vehim değildir. Cenab-ı Hak, Hallak ismiyle vücud veriyor ve o vücudu idame ediyor.
Mektubat
Ahmet abi her şey için Allah razı olsun . Soracağım bir tek şey var . Sürekli olarak zayıf hadis uydurma hadis değildir cumlesini duyduk bugüne kadar . Siz zayıf ve uydurma kelimelerinj beraber kullanıyorsunuz. Sebebi nedir ?
Sayın Kurucan, size yazmıştım maalesef haklı çıktım. Neden eveleyip geveleyip konuyu lastik haline getiriyorsunuz sonrada açıklama üstüne açıklama yapmak zorunda kalıyorsunuz, neden sizce ve gerekçelerini herkesin anlayacağı şekilde anlatıp sizin görüşünüzü bizlerde anlamış oluyoruz.
her boyayı boyadık fistiği yeşil mi kaldı. SÖZÜN DOĞRU OLSUN, DOĞRUYU DEME HAKKIN VAR MI? aklime geldi nedense. velev ki mevzu, velev ki sahih değil yıllardir ilhamla yaz keceli diye baslayan yazmalari neden bozdunuz.
İlmin namusu diye bir şey duydun mu?
@@mobilde4519 Üstad bile demiş, karışma hocaların işine bir yerden fetva bulur kurtarirlar diye. Milletin namusu peyman olmuşken.
Ahmet bey; sizin bu iki videonuzdan benim anladığım, dinin kaynağı sadece Kur'an dır. Gerisi ( Buhari, Tirmizi, Risaleler, Mesnevi vs) çöpe.
Hocam çok yanlış anlamişsiniz sanki 🤦...
Anlamış anlamış lakin yanlış anlamış hacı😊
@@MustafaÇadırcı-b8l buna da şükür