yirmi beşten selam kaçıncı katta huzurumuz bilmem fakat fakat şimdiden eskidi bence şol binam gül görüntüsünde bir demir çıban, dumanda geçmişim dağılmış öyle kalmış aklımdasın sen perim yavaşça dağıldı kuşların teni yeşil beyaz kanım hüzünlerime terfi musibetti tercih dudaklarımda kurdeşen vedası neydi sahi elim çakıldığım o çarmıh gönlünden bir şeydi sanki sanki özlemim gibiydi bu şehri ben kuşattım mavi dalgalarına karşı ateşler yakandım en nihayetinde ben yalımdım dokunsan bile sönmem gün geçer düşer yarın doğar güneş ben ölmem işte mücazat, teni yapraklarla kov geceyi kaygılarla sar, gündüzü uykularla boğ nereye baksam hep defo nereye baksam karanlık ne denli kaçmak istediğimiz kadardık bir ses yok yalnızım zamansızım geçmiş ellerimde kirdi çok uzaktayım damlasızım geçti ormanım ve geçti gün hesapladım bi zakkumum bahçende mimliyim yasaklıyım görebildiğimse yokluktu şu yolculuk zamanla çok sıktı her adımda bir sırat çok barizdi, omzumda turla sözüme kimse inanmayacak farkımız bu onunla ve şimdi yankım eskisinden daha da fazla anla ve şimdi gözlerimde safi bir simyadan daha da fazlası gündüzün vedası gecenin ezgisinde eskiden demekten başka çare yoktu belki de ve şimdiye dek düşündüm tenle tenden üstün olanı aramak üzere yıllar öyle geçti benle en karanlık bilmece: işte insan tanımım girift-i mergüleyle ayda yansıman yok sanırım bir zamanda vardın bir zaman tanırdım eskiden dedim ya eskidendi işte rabbim eskidendi kahrım, eskidendi şarkılar tutunduğum ne varsa benden teker teker aldılar bir ses yok yalnızım zamansızım geçmiş ellerimde kir çok uzaktayım damlasızım geçti ormanım ve geçti gün hesapladım bi zakkumum bahçende mimliyim yasaklıyım
yirmi beşten selam
kaçıncı katta huzurumuz bilmem
fakat fakat şimdiden eskidi bence şol binam
gül görüntüsünde bir demir çıban, dumanda geçmişim
dağılmış öyle kalmış aklımdasın sen perim
yavaşça dağıldı kuşların teni
yeşil beyaz kanım hüzünlerime terfi
musibetti tercih
dudaklarımda kurdeşen vedası neydi sahi elim
çakıldığım o çarmıh gönlünden bir şeydi sanki
sanki özlemim gibiydi bu şehri ben kuşattım
mavi dalgalarına karşı ateşler yakandım
en nihayetinde ben yalımdım dokunsan bile sönmem
gün geçer düşer yarın doğar güneş ben ölmem
işte mücazat, teni yapraklarla kov
geceyi kaygılarla sar, gündüzü uykularla boğ
nereye baksam hep defo
nereye baksam karanlık
ne denli kaçmak istediğimiz kadardık
bir ses yok yalnızım zamansızım
geçmiş ellerimde kirdi çok uzaktayım damlasızım
geçti ormanım ve geçti gün hesapladım
bi zakkumum bahçende mimliyim yasaklıyım
görebildiğimse yokluktu
şu yolculuk zamanla çok sıktı
her adımda bir sırat çok barizdi, omzumda turla
sözüme kimse inanmayacak farkımız bu onunla
ve şimdi yankım eskisinden daha da fazla anla
ve şimdi gözlerimde safi bir simyadan daha da fazlası
gündüzün vedası gecenin ezgisinde
eskiden demekten başka çare yoktu belki de
ve şimdiye dek düşündüm tenle
tenden üstün olanı aramak üzere yıllar öyle geçti benle
en karanlık bilmece: işte insan tanımım
girift-i mergüleyle ayda yansıman yok sanırım
bir zamanda vardın bir zaman tanırdım
eskiden dedim ya eskidendi işte rabbim
eskidendi kahrım, eskidendi şarkılar
tutunduğum ne varsa benden teker teker aldılar
bir ses yok yalnızım zamansızım
geçmiş ellerimde kir çok uzaktayım damlasızım
geçti ormanım ve geçti gün hesapladım
bi zakkumum bahçende mimliyim yasaklıyım
🎉