Her zaman ki gibi tertemiz bir anlatım, olması gerektiği gibi ışık ışık aktarım. Kalbinize sağlık. Sanman taleb-i devlet u câh etmeye geldik Biz âleme bir yâr için âh etmeye geldik.
Süper bir aydınlanma programı olmuş. Hurafeleri duymaktan çok sıkıldık. Dine özellikle karıştırılan yanlış uygulama ve anlayışların ayıklanması ve güzel ahlak anlayışının ortaya çıkması hayatımıza anlam katması bakımından çok değerli. Bu tip programların ve sn. M. Erol Kılıç hocamızın irfanından daha çok yararlanmamız için daha sık sohbet videolarına ihtiyacımız var. Teşekkürler Simge Hanım.
Simge Hanım emeğinize yüreğinize sağlık...her bir söyleşiniz ve konuklarınız ayrı ayrı kıymetli beyefendi ve hanımefendiler.... her birinize teşekkürlerimi sunarım... iyi çalışmalar dilerim...
Simge hanım hocayla yapmış olduğunuz röportaj için size teşekkür ederim. Çok katmanlı ve derinlikli bir sohbet. Sizin manevi hususlardaki birikiminize de hayran kaldım. İnsanın boyutlarını anlamak hususundaki ifadeler özellikle ufuk açıcı idi. Devam niteliğindeki röportajlarınızı sabırla bekliyoruz.
selam olsun SİMGE Fıstıkoğlu..Kardeşim iyi geceler..Böyle dediğiniz için büyü yapmayı meşru kıldınız ,oysa büyü diye bir şey yok..Yoksa ben mi yanlış anladım...SELAMLAR
Şeriat özü itibari ile düalite gerektirir. Kulların hakları vs. Hakikate dairde konuşucak olsak haddimize olmadan ben yokum demek eksiktir. Ben yokum diyen Var olur demek katıksız varlık iddasıdır! ben diye başlıyan sözleri unutun Hakka perde olur. La ilahe illallah. Hakka arif olanlar Sır makamında yaşarlar.
ALLAH - RAB - KUL ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur. Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır.. Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır). hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır. hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır. ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir. Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır. ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum. bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim. ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez. deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir. KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır. marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir. o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ? ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir. marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir. ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan. bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ? bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum. senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir. rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir. ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak. DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
SEYİR-3 Bİ-İZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Internete yazın çıkar karşınıza ve pdf olarak açılır sitesinde . Net olarak Rabbinizi ve Rabbinizin kuranda Nur olarak nitelendirdiği asli varlığından halk-etmesini anlarsınız. Allah'a emanet olunuz...
SEYİR-3 Bİ-İZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Internete yazın çıkar karşınıza ve pdf olarak açılır sitesinde . Net olarak Rabbinizi ve Rabbinizin kuranda Nur olarak nitelendirdiği asli varlığından halk-etmesini anlarsınız. Allah'a emanet olunuz...
ALLAH - RAB - KUL ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur. Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır.. Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır). hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır. hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır. ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir. Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır. ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum. bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim. ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez. deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir. KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır. marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir. o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ? ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir. marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir. ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan. bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ? bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum. senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir. rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir. ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak. DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
Büyü diye bir şey yoktur diyeni hiç duymadım dindar kişilerden şu ana kadar. " Büyü haramdır, yapılmamalı " diyorlar sadece, bu kişi de bu şekilde konuşuyor.
Nasıl yok desin ki. Kuran i şerif de olsun İncil de olsun Tevrat da olsun yani tüm hak dinlerde ve kitaplarında büyüden bahsedilir ve vardır. Ama imtihan vesilesi yapılmıştır. Hayır şer Allah tan dir. Büyü de yaratılmış şerlerdendir.
Benim öğrendiğim anladığım bilmediğimi sorup bulduğum Hocam…İYİKİ VARSINIZ HOCAM🙏🌹
Simge hanımın Türkçesi çok güzel.Hasret kaldığımız doğallıkta.Program ve Mahmud hocamız için ne kadar güzel şey söylesek de az olur..
Harika bir sohbet. Hem Sayın Mahmut Erol Bey'e, hemde Size çok teşekkür ederiz. Sağlıcakla kalmanız dileklerimle
İyiki sizi tanımışız Hocam ALLAH uzun ömürler versin..👏🙏❤️🤲
Mahmud Erol hocamız ile sohbetinize doyamadık Simge hanım devamını bekleriz⚘⚘⚘⚘
Her zaman ki gibi tertemiz bir anlatım, olması gerektiği gibi ışık ışık aktarım. Kalbinize sağlık. Sanman taleb-i devlet u câh etmeye geldik
Biz âleme bir yâr için âh etmeye geldik.
Çok kıymetli bir değer bana göre . Allah sayılarını ziyadeleştirsin. Elinize sağlık , güzel proğram olmuş …
Güneş balçıkla sıvanmaz hocam.
Keyifle dikkatle izledim var olun.
Çok değerli bilgiler.verdiğiniz için teşekkür. Beyefendi cok değerli çok doğru cümleler duydum cok beğendim. Böyle insanların cok olması lazım.
Mahmut Erol Hocamız konuşsun biz dinleyelim, o sussun biz yine dinleyelim...🌹
Mahmut hocam bu işi biliyorsunuz ufkumuzu açıyorsunuz Allah razı olsun
simge hanım çok keyifliydi. Hocamızın da gönlüne sağlık. Allah cc sizlerden razı olsun.
Cok güzeldi program 🌹❤️
Süper bir aydınlanma programı olmuş. Hurafeleri duymaktan çok sıkıldık. Dine özellikle karıştırılan yanlış uygulama ve anlayışların ayıklanması ve güzel ahlak anlayışının ortaya çıkması hayatımıza anlam katması bakımından çok değerli. Bu tip programların ve sn. M. Erol Kılıç hocamızın irfanından daha çok yararlanmamız için daha sık sohbet videolarına ihtiyacımız var. Teşekkürler Simge Hanım.
Emeğiniz için teşekkürler🙏 kıymetli hocamdan Allah razı olsun iyiki var.
Simge Hanım emeğinize yüreğinize sağlık...her bir söyleşiniz ve konuklarınız ayrı ayrı kıymetli beyefendi ve hanımefendiler.... her birinize teşekkürlerimi sunarım... iyi çalışmalar dilerim...
çekimler çok başarılı, ışık gayet iyi, içerik harika; çok beğendim...
Program muhtesemdi, lütfen devami gelsin
Simge hanım hocayla yapmış olduğunuz röportaj için size teşekkür ederim. Çok katmanlı ve derinlikli bir sohbet. Sizin manevi hususlardaki birikiminize de hayran kaldım. İnsanın boyutlarını anlamak hususundaki ifadeler özellikle ufuk açıcı idi. Devam niteliğindeki röportajlarınızı sabırla bekliyoruz.
Allah razı olur inşallah sizlerden...
Ruhumu aydınlatdınız♥️🌹👍🤲🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻
Dünya nelerle uğraşıyor bizim proflar nelerle prof oluyor? Vay halimize vah ki vah! Bunları gördükçe umudum tükeniyor🥺
Saatlerce dinleyebilirim🙏🌹😇
Ahh, dünden beri bir önceki videoyu başa alıp alıp izliyordum! 😍 Teşekkür ederiz Simge Hanım. 🙏🏻🤍
Kalite... beslendiği kaynak İbn Arabi olunca, Nübüvvet olunca, hakikat olunca böyle oluyor.. canım hocam...
Emeğinize sağlık 👏👏👏
Mahmud Erol hocamın yüzyüze dersleri eğitimleri var mı? Veya kanalı var mı?
Teşekkürler
Mahmut hocam başka
🌹🌹🌹
❤❤❤❤
🌹💌
selam olsun SİMGE Fıstıkoğlu..Kardeşim iyi geceler..Böyle dediğiniz için büyü yapmayı meşru kıldınız ,oysa büyü diye bir şey yok..Yoksa ben mi yanlış anladım...SELAMLAR
Şeriat özü itibari ile düalite gerektirir. Kulların hakları vs. Hakikate dairde konuşucak olsak haddimize olmadan ben yokum demek eksiktir. Ben yokum diyen Var olur demek katıksız varlık iddasıdır! ben diye başlıyan sözleri unutun Hakka perde olur. La ilahe illallah. Hakka arif olanlar Sır makamında yaşarlar.
ALLAH - RAB - KUL
ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur.
Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır..
Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır).
hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır.
hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır.
ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir.
Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır.
ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum.
bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim.
ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez.
deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir.
KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır.
marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir.
o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ?
ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir.
marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir.
ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan.
bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ?
bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum.
senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir.
rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir.
ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak.
DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES
FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
SEYİR-3 Bİ-İZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Internete yazın çıkar karşınıza ve pdf olarak açılır sitesinde . Net olarak Rabbinizi ve Rabbinizin kuranda Nur olarak nitelendirdiği asli varlığından halk-etmesini anlarsınız. Allah'a emanet olunuz...
SEYİR-3 Bİ-İZNİLLAHİ TEALA YENİ BİR ASIR kitabını okuyunuz. Internete yazın çıkar karşınıza ve pdf olarak açılır sitesinde . Net olarak Rabbinizi ve Rabbinizin kuranda Nur olarak nitelendirdiği asli varlığından halk-etmesini anlarsınız. Allah'a emanet olunuz...
💯❤️💯❤️💐💐💐💐💐
HOCAM AY O ZAMAN NE İLE YARIYOR..KARANLIĞI AY VE YILDIZLAR AYDINLATMIYOR MU…
Ben yokum dediğin zaman var oluyorsun
Ben varım dediğin zaman yok oluyorsun
16:13
ALLAH - RAB - KUL
ALLAH benim neremde, veya ben allahın neresindeyim sorusu saçmadır. allahdan gayrısı yoktur. allah ; rab ile kulun cemidir. kul rabbının zuhurdaki nefsinin ismidir. rab da kul denen nefsin özündeki varlığıdır. bir sayısız dalgalı deniz vardır, ismi allah denizidir. dalga denizin, deniz dalganın neresindedir ? deniz dalganın rabbi, dalga da denizin kuludur. kulun kendi öz varlığından gayrı bir rabbı, rabbın da kendi tecellisinden gayrı bir kulu yoktur.
Allah; hak ve halk denen mertebelerin cemiyle vahid olan zattır..
Allah hak olması itibariyle , halk denen isim ve sıfatlarının zuhurunun rabbıdır. yani her nefsin rabbı vardır. çünkü: her nefs kendi özü olan rabbının varlığının zuhura gelmiş sıfatının ismidir. bu nedenle Allah ; alemler denen kendi zuhur mahallerindeki nefslerin özü olmak itibariyle o mazharların rabıdır (aslıdır).
hakkın (mevsufun) zuhura geldiği haliyle (sıfat) aldığı isim halk ismi, rabbın esmasıyla zuhura geldiği halin ismi ise kuludur. kul denen esmanın müsemması, halk denen sıfatın mevsufu olan haktır.
hak, halk ismiyle, rab da kul ismiyle zahir olandır.
ya rabbi ; bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan senin KENDİ varlığındır. bende ve benden gayrılarının nefsi (m) ise , senin kendi sıfat tecellindir. bizim öz varlığımıza senin kendi varlığın ve, senin kendi teceline de bizim nefsimiz denir.
Allah allahlığını kimseye vermez. çünkü: ondan gayrısı yoktur. gaye; onda, onun ondan gayrı olmayan kulu olmaktır.
ben kendi özüme ''sen'' der ; fenafillah olurum. senin tecelline ''ben''der, bekabillah olurum.
bende ve benden gayrılarında ''vucudun mevcudu'' olan sensin. ben hayalde ve zandaki birşeye değil, kendi öz varlığıma sen derim.
ayniyet ; gayriyet olmaması anlamına gelir ama, ''fark'' olmaması anlamına gelmez.
deniz ile dalganın aynı olmasının manası ''gayrı'' olmamasıdır ama, sonradan hasıl olmaklık dalgayı gayrı olmadığı denizden farklı kılar ve denize rab denirken, dalgaya da kul denir.
KENDİ'miz den ''gayrı'' kimsemiz yok. sonradan zuhura gelmiş sayısız dalgasıyla bir denizdir biz olan ! her nefs , rabbülalemin denizinin bir dalgasıdır.
marifet ; hak ile halk mertebeleri arasında istiklal (gayriyet) olmadan bir ''farkın'' söz konusu olduğunun idrakidir.
o senin öncesi olmayan (kadim) özün, sen de o'nun sonrdan bir tecelli ile zuhura geldiği haliyle nefsisin. böylece; sen kendin için onun cüzi ve hadis olan nefsi olmaklığınla kulluğunu, onun için de vacib ve kadim oluşuyla rabblığını seç. hadis (halk) olan ile kadim olan mertebe arasında bir ''fark'' olmalı değil mi ?
ene'l hak demek ; marifet değil...marifet ; ente'l hak ( sen benim hak olan özümsün, ben de senin kendinden bir tecellinden ibaret olarak halk olan kulunum ) demektir.
marifet ; sonradan bir tecelli ile halk edilmiş bir nefs olarak beka zevk etmektir.
ne benden gayrı sen, ne senden gayrı ben var. ben, senin kendinden bir tecelli ile sonradan halk ettiğin kulunum ve, sen de benim öncesi olmayan özümsün. bende ve benden gayrılarının özü olan.
bizzat bende ben olan ( vucudun mevcudu ) ; bende ve benden gayrılarında da vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olan ve, sıfat tecellisiyle zuhura geldiği hali üzre kulunun nefsini halk etmiş olan değil mi ?
bizzatihi kendi vacib ve kadim olan özümün, sonradan tecellisi ile zuhura gelerek halk olmuş nefsiyim. kendisi olan O'nun , kendi(o)'m(nefs)olan durumuyum.
senin ve senden gayrılarının nefsi ; sende ve senden gayrılarında ''vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu'' olan öz varlığın, sıfat tecellisi ile zuhura çıkmış halinin ifadesidir.
rabbın kendisinden gayrı olmadan, kendi tecellisinden ibaret olan senin rabbın olduğu için; sen de, kendi özünden gayrı olmayan rabbının kulusun. alemlerin rabbı ; sende ve senden gayrılarında vucudun mevcudu ve sıfatın mevsufu olandır. sen ve senden gayrı olan nefsler ise ; rabbülalemin olan mevsufun, hadis olan sıfat tecellisiyle zuhura geldiği halin isimleridir.
ene'l hak diyen ; bekayı ruh zevkeder ( hak zahir, halk batındır). ente'l hak diyen ( kendi özüne) bekayı nefs zevk eder ( halk zahir hak batındır.) sen zahiri ve batınının cemiyle bakisin. nefs aynı ruh olarak.
DENİZİN DALGASI-ERDOĞAN YILDIRIM.GOOGLE.SİTES
FAKRU GANİ DR. ERDOĞAN YILDIRIM
Yolda birisi av kızı kıluçla kesti..
Büyü diye bir şey yoktur diyeni hiç duymadım dindar kişilerden şu ana kadar. " Büyü haramdır, yapılmamalı " diyorlar sadece, bu kişi de bu şekilde konuşuyor.
Nasıl yok desin ki. Kuran i şerif de olsun İncil de olsun Tevrat da olsun yani tüm hak dinlerde ve kitaplarında büyüden bahsedilir ve vardır. Ama imtihan vesilesi yapılmıştır. Hayır şer Allah tan dir. Büyü de yaratılmış şerlerdendir.
simge büyü konusu diyorsun olmasın.. hocanın arkasında tılsımlı gömlek var.. )) demek ki inanıpda koruma amaçlı hoca bile kullanıyor.
Benim öğrendiğim anladığım bilmediğimi sorup bulduğum Hocam…İYİKİ VARSINIZ HOCAM🙏🌹