Hiç bir Felsefecinin sizin gibi Nietzsche ve Schopenhauer u anladığını sanmıyorum.. Muhteşem bir kavrama ve anlatma yetisi.. Sizin anlatımınız olmasaydı İSTENÇ i anlayamazdım. Çok teşekkür ederim. 🌺☘️🌻🌷🍀
Bu nasıl bir enerji ❤ her gün bir videonuzu açıp izliyorum Flu'dan ve bulduğum her yerden hatta Topkapı Üniversitesi'ne yaptığınız konuşmada karşı tarafın sorularını duymuyoruz sizin kulaklık takmanız sebebiyle ama ona rağmen verilen cevaplardan kendi sorularımı yaratıp izledim. Sizi çok seviyorum ve tanıdığıma (içerikleri bulmak) çok ama çok memnunum.
Hocam selamlar, 21.07'de Dionysos'u haşa ve asla pirüpak göremezsiniz dediğiniz anda aklıma Kuran'da Musa'nın yaratıcıyı görmek istediği pasaj geldi. Musa yaratıcıya, "Bana görün, sana bir bakayım" dediğinde yaratıcı, "Sen beni asla göremezsin" der. Musa'nın ısrarı üzerine yaratıcı dağda tecelli edince dağ paramparça olur, Musa da bayılıp düşer. Ayıldığında "Seni tüm eksikliklerden tenzih ederim, ben inananların ilkiyim" der. Bu bağlantıyı görmek tüylerimi ürpertti. Odada bir tur attım. 😊Umarım bir gün tanışır, bir kahve içeriz hocam. Sevgiler, hürmetler 👋
Hocam Selamlar, ruhunuzun bedeninize sığmaz coşkudaki anlatımı harika, iyi ki varsınız. İlk Flu TV de gördüm, sonra kanalınıza geldim, arada bir de TRT programı üslubunuzu gördüm, böyle rahat anlatımınız çok daha güzel. Saygılarımla...
Çok guzel paylaşımdi Hocam.Tam da onun dönemindeki eleştirdigi şeyi resmen örnekleyerek anlattiniz.Soyle ki o dönemin surda şu söz kullanilmis şu kelimede şu var yapısı gibi günümüzdeki çoğu kitap tartışmaları..şu paragrafta yazar kesin şunu anlatmış şu sayfada kesin bu var demeden inanılmaz birleştirici geçişler yaptınız. Niçe gorse sizinle gurur duyardı 🙃 Ayrıca tişörtünuz de çok guzelmis . 😁
Hocam merhaba. bir şey aklıma takıldı, insanın doğadan kopuşunun başladığı avcı toplayıcılığı terkedişinden beri, heybesinde hep, kendisine düşman olan doğadan korunma dürtüsünü taşıyor. düşman doğadan izole olup rahat etme emeliyle tüm hareketlerine yön veriyor. tarım yapmak için kullandığı toprağın etrafını çitle çevirerek doğayı dışarıda bırakmasıyla başlayan bu süreci ileri sarıp yunana geldiğimizde bu duygunun, doğanın titanikliğinin, gücünün ve bilinmezliğinin farkındalığının (nietzche'nin yunana atfettiği mükemmellikten yola çıkarak) zirveye ulaştığını görüyoruz. o noktadan sonra apollenizmin her yere sirayet etmesi, nihai amacın yok edilmesi gereken ejderha, canavar yani doğanın kendisi olduğu bilgisini içselleştiriyor. yunanda atılan bu çıpa bugün kültürün üzerine kurulu olduğu bu düzenin kurumsallığının temelini oluşturuyor. doğayı dışarıda bırakma amacına, geçen 3000 yıl boyunca devamlı olarak hizmet ettik. çoğuldan tekilliğe doğru "apollenizmi" bir araç olarak kullanmayı öğrendik. doğadan %100 izole bir evren yaratıp ilksel tekilliğimize geri dönme imkanımızın olduğunu keşfettik. o noktadan sonra yaptığımız her şey doğaya olan ihtiyacımızı biraz daha azaltmak üzerine gelişerek bugün doğadan tamamen arındırdığımız "AVM kültürüne" bizi taşıyor.%100 kontrollü bir aydınlatma,%100 kontrollü iklimlendirme doğanın tüm etkilerinden izole bir laboratuvar gibi yapıların içinde vakit geçiriyoruz. ya da çevrimiçi ağ içerisine tüm hayatımızı entegre ederek fiziksel hareketlilik zorunluluğumuzu minimuma indiriyoruz. bunun yanında halen muhtaç olduğumuz doğa parçalarının da tamamının temizlenebilir olduğunu bu yüzyılın içerisinde görebileceğimizi düşünmek çok da kahin olmayı gerektirmiyor diye düşünüyorum. bunun neticesinde gördüğümüz bir diğer şey de bir doğadan kaçarken kendi yarattığımız başka bir doğanın kucağına kendimizi bırakıyoruz. bu sahte güvenlik duygusunun, sahteliğinin ayırdına varıyoruz. zira salgından yağmurdan yıldırımdan kendimi korumayı öğrenmişken bir de bakıyorum ki sosyal medyada bir avatara dönüşmüşüm ve orada olan olumsuz durumlar "gerçek hayatımda" bir şeylere yol açıyor. "sanal" olan artık çok da sanal değil malum. bu sefer de bu kendi yarattığımız doğanın tehlikelerini düşman belleyip, bir 3000 yıl da bunu mu yok etmeye çalışacağız? yoksa varoluşu kabullenip, zamanı geldiğinde bu diyardan sessiz sakin göçüp gidecek miyiz? hangisi daha makul karar veremedim. bu konulardaki akademik derinliği sıfıra çok yakın biri olarak, benim dışımda; konuyla çok alakalı çok basit bir detayı, veya benim içimde; tamamen uydurma bir varsayımı gözden kaçırıyor olabilirim, ancak dersinizi ilgiyle dinledim, üzerine bir iki kelime söylemeyi çok istedim. çok teşekkür ederim, çok ufuk açıcı bir ders emeklerinize sağlık🙏🙏
Hocam ben Schopenhauer dinlemeyi hayal ediyordum sizden Fluda. Keyiften eridim atom altı parçacıklar düzeyinde tatlışlık yayıyorum şu an:) Burada Şahmerana vs. pek çok konuya dair değerli bilgiler verdiğiniz 1.5 saatlik videoyu da iki kez izledim o da çok keyifliydi. Zombiler de harikaydı son olarak Fluda hepsi gibi. Sizin her haliniz tatlış be hocam siz bambaşkasınız
şimdi siz anlatınca birden 97 yapımı event horizon filmi aklıma geldi. (spoiler spoiler spoiler) tayfa, görevleri gereği o bölgeye gidiyor ve sonunda hepsi çıldırıyor. gözleri de oyuk biçimde. şimdi anlıyorum, ilkesel tekilliği gördüklerinde çıldırıyorlar. ben varoluşsal (daha çok nihilzm) bir takım delirme olarak yorumlamıştım fakat derinlemesine bir çıkarım yapamadım. taşlar şimdi yerine oturdu. çıldıranların gözlerinin oyulması da ayrı bir ayrıntı. i şahitliğe katlanamayıp gözlerini koymuşlar sanıyorum. gerçeğe yaklaştıkça katlanamıyorum o yüzden hayatta kalmak için elzem olan anlamlandırmaya sığınıyoruz. boş, kayıtsız bir evrende sadece bir kazanın ürünleriyiz. merak da bir o kadar hayati bir dürtü. ama her şeyin kaynağı tamamı ile deliliğe açılan bir kuyu. sonu yok, başı da yok, anlam da yok. varlıkla yokluk dalga halinde. aslında sınıflandırmanın olmadığı makro ölçekte her varlığın sapıttığı, çarpıldığı bir alt katman. yani atomaltı parçacıkların boyutu. benim şimdi ders ortasında edindiğim bilgi ile film hakkındaki yorumum bu. olay ufkunun hemen kenarında bütün madde makarna gibi uzayıp formunu kaybediyor. karadeliğin hemen olay ufkunda bulunduğunuz hayal edin.
@@CultureClubTV elinize emeğinize sağlık hocam. benim "watch later" listem videolarınızla doldu. flu tv öncesini bilmiyordum. keşfeder etmez her gün düzenli izliyorum.
Hocam onceden su terimlerin anlamlarini biraz acsaniz bu isin acemileri icin. Apollonik Dionizyak derken Nietzsche neyi kastediyor vb. Yani Bilal'e anlatir gibi anlatma ihtimali varsa fevkalade olur.
Hocam izninizle bir şey sormak istiyorum. Anladığım kadarıyla Diyanisos Nirtzsche’de budizm’deki Atman’a, Apollon’da Atmanın prakstitisine denk geliyor. Ama psikoanalitik olarak da diyonisos id’e tekabül ediyor. Sanki Nietzsche terminolojileri birleştirmiş.
merhaba Pınar hanım, aslında freud'un psikanaliz çalışmaları ve id, süperego, ego teorileri nietzsche'den sonra var oldu. bu sebeple nietzsche bu terminolojiden etkilenmiş olamaz fakat tam tersi, freud'un nietzsche için bu dünyada varolmuş en iyi empati seviyesine sahip olduğunu ve onu nietzsche'den daha çok etkileyen bir insan olmadığını düşündüğünü söyleyebilirim :) sevgiler
Hocam yaşadığı dönemde diğer filologların onu çok eleştirdi dediniz onun derdini anlayamadı dediniz. Ben de derdini anlayamadım ? Sonra Nietzsche analitik felsefe yapmıyora karşılık nietzsche aykırı bir adam inanılmaz yoğun duygulara muktedir dediniz e böyle bir şekilde rasyonel bir şey çıkmaz ki evrensel olamaz ki ancak iyi bir sanatçı olabilir. İstenç var ama o istenç ne belli değil o istenci alıyor dionysos yapıyor tasarıyı apollon e bu ne demek şimdi. Kafasına göre bir evren yaratmış bir benzetme yapmışta hiç bir şey açık değil. Yoruma açık tıpkı bir sanat eseri gibi...
@@CultureClubTV Hocam peki biz Nietzsche'den ne anlamalıyız ? Bende mi bir sorun var ondan tek bir mana çıkarılamaz mı ? Mana aramak mı anlamsız ? Herkese yaptığı çağrışım farklı mıdır ? Ben onun evrensel bir anlayış olabilmesi için tıpkı matematikteki gibi tanım var ve ispat var şeklinde aklın yolu birdir anlayışıyla yaklaşıyorum.
Saçma: aklın yolu bir değildir bir kere, bu 19. Yüzyıl düşüncesi, ve artık günümüzde bir deyimden başka bir şey değil. Nietzsche Batı Kültürünü Modernizm'in başlangıcında bir eleştiriye tabii tutuyor. 2500 yıllık kültür tarihini (batı) tersine okuyor (a rebour). Bu tersine okurken zamana bağlı unsurların dile geldiği gibi son derece evrensel ögeler de dilleniyor. Bu yüzden mesela Nietzsche'ye "postmodernizmin atalarından" yakıştırması yapılabiliyor. Nietzsche'den 2x2 dört eder gibi bir şey beklemek son derece yanlış olur, zira o çok çalkantılı bir zamana "teşhis" koyma çabasında.
@@CultureClubTV Hocam düşününce evet matematik kendi içinde kapalı bir sistem ve malzeme sayılar yalnızca kendi içinde tutarlı olmak zorunda. Oysa yaşam ile ilgili meseleler çok daha komplike farklı alanlar birbiriyle ilişkili o yüzden anlaşılması da yorumlanması da daha güç oluyor. Benim Nietzsche'de merak ettiğim birey olarak bizlere ne söylemeye çalıştığı ben onun kendi üst versiyonumuzu inşa etmemiz gerektiği gibi insanın zayıf acınası bir varlık olduğu ve insanın akıldan ibaret olmadığını dolayısıyla bir makine gibi yorumlanamayacağını kişinin acılarla yaşaması tadması yaşaması gerektiği gibi bir takım şeyleyler önermesi. Siz bu fikirlerini nasıl yorumluyorsunuz üst insan nasıl olmalı ? Nietzsche kendi dönemindeki olgularla mı savaştı yoksa söyledikleri bugünün insanı için de geçerli mi ? Biraz duygu tabanlı bir anlatım tercih ettiği için söyledikleri insanı heyecanlandırıyor fakat aynı zamanda insanı düşündürüyor da..
Nietzsche kendi döneminin sıkıntılarından yola çıkarak yazmış herşeyi, içini dökmüş, Nietzsche'den üst insan bağlamında da bir "ütopya" çıkarsamak imkansız, zira Nietzsche'de aslına bakıldığında sadece şu düstur var: Dünya eski masumiyetine dönemez, biz eski mutluluğumuza dönemeyiz, ancak Nihilizme de gerek yok, hayatın bütün korkunçluklarına rağmen bu deveyi güdeceğiz. Nietzsche'nin düşünce biçimi hep retrospektiften aplike edilebilecek bir öğreti: aaa bak haklıymış, veya dediği gibi değilmiş tadında. Zaten "kültür eleştirel" nosyonu burada gizli. Öte yandan artık son derece sistematik olan filozoflardan da bir "model" çıkarılamaz (örn. Hegel). O "klasisist" ütopyen zamanlar çoktaaaaan yok oldu ("Metaöyküler")
Hiç bir Felsefecinin sizin gibi Nietzsche ve Schopenhauer u anladığını sanmıyorum.. Muhteşem bir kavrama ve anlatma yetisi.. Sizin anlatımınız olmasaydı İSTENÇ i anlayamazdım. Çok teşekkür ederim. 🌺☘️🌻🌷🍀
Bu nasıl bir enerji ❤ her gün bir videonuzu açıp izliyorum Flu'dan ve bulduğum her yerden hatta Topkapı Üniversitesi'ne yaptığınız konuşmada karşı tarafın sorularını duymuyoruz sizin kulaklık takmanız sebebiyle ama ona rağmen verilen cevaplardan kendi sorularımı yaratıp izledim. Sizi çok seviyorum ve tanıdığıma (içerikleri bulmak) çok ama çok memnunum.
Hocam selamlar,
21.07'de Dionysos'u haşa ve asla pirüpak göremezsiniz dediğiniz anda aklıma Kuran'da Musa'nın yaratıcıyı görmek istediği pasaj geldi. Musa yaratıcıya, "Bana görün, sana bir bakayım" dediğinde yaratıcı, "Sen beni asla göremezsin" der. Musa'nın ısrarı üzerine yaratıcı dağda tecelli edince dağ paramparça olur, Musa da bayılıp düşer. Ayıldığında "Seni tüm eksikliklerden tenzih ederim, ben inananların ilkiyim" der.
Bu bağlantıyı görmek tüylerimi ürpertti. Odada bir tur attım. 😊Umarım bir gün tanışır, bir kahve içeriz hocam.
Sevgiler, hürmetler 👋
Nasıl bir bağlantı bu anlamadım açabilir misiniz?
Galiba kendi naçizane internet tarihimde en harika şeyi izledim...
Hocam Selamlar, ruhunuzun bedeninize sığmaz coşkudaki anlatımı harika, iyi ki varsınız.
İlk Flu TV de gördüm, sonra kanalınıza geldim, arada bir de TRT programı üslubunuzu gördüm, böyle rahat anlatımınız çok daha güzel.
Saygılarımla...
Teşekkür ederim çok.
Pop
Sizi daha yeni keşfettim. Tıp doktoru olarak derslerinize katılıyorum çok teşekkür ederim hocam
Muhteşem bir anlatıydı çok faydalı oldu teşekkürler 💖
Hocam Arı stüdyosu lütfen daha fazla yayın yapmaya insanlığı aydınlatmaya devam etsin :) Sizi seviyoruz
Hocam katkılarınız için teşekkürler.
Hocam Çok değerisiniz benim günlerim sadece sizi dinlemekle ve okumakla geçyor. ☺🤗🤗🤗
hocam hayatımda izlediğim en güzel video buydu. Rock operası gibiydi 1 saatlik. size çok teşekkür ederimmm
Çok guzel paylaşımdi Hocam.Tam da onun dönemindeki eleştirdigi şeyi resmen örnekleyerek anlattiniz.Soyle ki o dönemin surda şu söz kullanilmis şu kelimede şu var yapısı gibi günümüzdeki çoğu kitap tartışmaları..şu paragrafta yazar kesin şunu anlatmış şu sayfada kesin bu var demeden inanılmaz birleştirici geçişler yaptınız. Niçe gorse sizinle gurur duyardı 🙃
Ayrıca tişörtünuz de çok guzelmis . 😁
muhteşemm bir anlatım...🙏
Canım Nevzat Hocam ❤ iyi ki varsın
Hocam ufkumu aydinlattiniz yine cok tesekkurler;). Bir gunde "amor fati" yi de anlatir misiniz?
Hocam yeni vidalar bekliyoruz…lütfen
Harika sizi tanımak çok güzel 🎉🎉❤❤
Hocam merhaba. bir şey aklıma takıldı, insanın doğadan kopuşunun başladığı avcı toplayıcılığı terkedişinden beri, heybesinde hep, kendisine düşman olan doğadan korunma dürtüsünü taşıyor. düşman doğadan izole olup rahat etme emeliyle tüm hareketlerine yön veriyor. tarım yapmak için kullandığı toprağın etrafını çitle çevirerek doğayı dışarıda bırakmasıyla başlayan bu süreci ileri sarıp yunana geldiğimizde bu duygunun, doğanın titanikliğinin, gücünün ve bilinmezliğinin farkındalığının (nietzche'nin yunana atfettiği mükemmellikten yola çıkarak) zirveye ulaştığını görüyoruz. o noktadan sonra apollenizmin her yere sirayet etmesi, nihai amacın yok edilmesi gereken ejderha, canavar yani doğanın kendisi olduğu bilgisini içselleştiriyor. yunanda atılan bu çıpa bugün kültürün üzerine kurulu olduğu bu düzenin kurumsallığının temelini oluşturuyor. doğayı dışarıda bırakma amacına, geçen 3000 yıl boyunca devamlı olarak hizmet ettik. çoğuldan tekilliğe doğru "apollenizmi" bir araç olarak kullanmayı öğrendik. doğadan %100 izole bir evren yaratıp ilksel tekilliğimize geri dönme imkanımızın olduğunu keşfettik. o noktadan sonra yaptığımız her şey doğaya olan ihtiyacımızı biraz daha azaltmak üzerine gelişerek bugün doğadan tamamen arındırdığımız "AVM kültürüne" bizi taşıyor.%100 kontrollü bir aydınlatma,%100 kontrollü iklimlendirme doğanın tüm etkilerinden izole bir laboratuvar gibi yapıların içinde vakit geçiriyoruz. ya da çevrimiçi ağ içerisine tüm hayatımızı entegre ederek fiziksel hareketlilik zorunluluğumuzu minimuma indiriyoruz. bunun yanında halen muhtaç olduğumuz doğa parçalarının da tamamının temizlenebilir olduğunu bu yüzyılın içerisinde görebileceğimizi düşünmek çok da kahin olmayı gerektirmiyor diye düşünüyorum. bunun neticesinde gördüğümüz bir diğer şey de bir doğadan kaçarken kendi yarattığımız başka bir doğanın kucağına kendimizi bırakıyoruz. bu sahte güvenlik duygusunun, sahteliğinin ayırdına varıyoruz. zira salgından yağmurdan yıldırımdan kendimi korumayı öğrenmişken bir de bakıyorum ki sosyal medyada bir avatara dönüşmüşüm ve orada olan olumsuz durumlar "gerçek hayatımda" bir şeylere yol açıyor. "sanal" olan artık çok da sanal değil malum. bu sefer de bu kendi yarattığımız doğanın tehlikelerini düşman belleyip, bir 3000 yıl da bunu mu yok etmeye çalışacağız? yoksa varoluşu kabullenip, zamanı geldiğinde bu diyardan sessiz sakin göçüp gidecek miyiz? hangisi daha makul karar veremedim. bu konulardaki akademik derinliği sıfıra çok yakın biri olarak, benim dışımda; konuyla çok alakalı çok basit bir detayı, veya benim içimde; tamamen uydurma bir varsayımı gözden kaçırıyor olabilirim, ancak dersinizi ilgiyle dinledim, üzerine bir iki kelime söylemeyi çok istedim. çok teşekkür ederim, çok ufuk açıcı bir ders emeklerinize sağlık🙏🙏
Aklınıza sağlık mükemmel tespitler
Bu kanalda okuduğum en aydınlanmış yorum. Tebrik ederim 🙏🏻
bütün emekleriniz ve paylaşımlarınız için teşekkürler.
❤❤❤ tesekkurler
Siz gerçekten çok değerlisiniz iyi ki varsınız sizi seviyorum yaşamıma ayrı bir boyut getiriyorsunuz
Üstat teşekkürler
24:43 boşküme her özelliği sağlar bu yüzden her kümenin altkümesidir aynı her apollonik varlığın altında dionizyak tekillik olması gibi
Teşekkürler.
İyi ki bu sesi duydum ve sizi tanıdım bunun için şanslıyım
İçten teşekkürler
Nietzsche💚 Kıymetli
hocam 💚 çok teşekkür ederiz.
Emeğinize sağlık 😊
Zurich ten Selamlar sevgiler
Harikasınız Hocam. Sağolun
Sağ olun hocam çok güzeldi.
Hocam ben Schopenhauer dinlemeyi hayal ediyordum sizden Fluda. Keyiften eridim atom altı parçacıklar düzeyinde tatlışlık yayıyorum şu an:) Burada Şahmerana vs. pek çok konuya dair değerli bilgiler verdiğiniz 1.5 saatlik videoyu da iki kez izledim o da çok keyifliydi. Zombiler de harikaydı son olarak Fluda hepsi gibi. Sizin her haliniz tatlış be hocam siz bambaşkasınız
🍀😊❤️🤗🌺
şimdi siz anlatınca birden 97 yapımı event horizon filmi aklıma geldi. (spoiler spoiler spoiler) tayfa, görevleri gereği o bölgeye gidiyor ve sonunda hepsi çıldırıyor. gözleri de oyuk biçimde. şimdi anlıyorum, ilkesel tekilliği gördüklerinde çıldırıyorlar. ben varoluşsal (daha çok nihilzm) bir takım delirme olarak yorumlamıştım fakat derinlemesine bir çıkarım yapamadım. taşlar şimdi yerine oturdu. çıldıranların gözlerinin oyulması da ayrı bir ayrıntı. i şahitliğe katlanamayıp gözlerini koymuşlar sanıyorum. gerçeğe yaklaştıkça katlanamıyorum o yüzden hayatta kalmak için elzem olan anlamlandırmaya sığınıyoruz. boş, kayıtsız bir evrende sadece bir kazanın ürünleriyiz. merak da bir o kadar hayati bir dürtü. ama her şeyin kaynağı tamamı ile deliliğe açılan bir kuyu. sonu yok, başı da yok, anlam da yok. varlıkla yokluk dalga halinde. aslında sınıflandırmanın olmadığı makro ölçekte her varlığın sapıttığı, çarpıldığı bir alt katman. yani atomaltı parçacıkların boyutu.
benim şimdi ders ortasında edindiğim bilgi ile film hakkındaki yorumum bu. olay ufkunun hemen kenarında bütün madde makarna gibi uzayıp formunu kaybediyor. karadeliğin hemen olay ufkunda bulunduğunuz hayal edin.
Event Horizon çok sevdiğim filmlerden biri, tespitlerin çok doğru, bir Sinemitoloji'de ele alacağım o filmi. Selamlar.
@@CultureClubTV elinize emeğinize sağlık hocam. benim "watch later" listem videolarınızla doldu. flu tv öncesini bilmiyordum. keşfeder etmez her gün düzenli izliyorum.
Hocam onceden su terimlerin anlamlarini biraz acsaniz bu isin acemileri icin. Apollonik Dionizyak derken Nietzsche neyi kastediyor vb. Yani Bilal'e anlatir gibi anlatma ihtimali varsa fevkalade olur.
Bir dakkalık dipnot 1-70.
Hocam Thomas Bernhardın romanları hakkındaki yorumunuz nedir?(bitik adamını okudum)
Çok güzel bir videoydu hocam, Sartre hakkında ne düşünüyorsunuz acaba?
Teşekkürler❤❤
flu'dan geldim iyi ki geldim
Bende fludan geldim 3 senedirde burdayım 😊
Hocam izninizle bir şey sormak istiyorum. Anladığım kadarıyla Diyanisos Nirtzsche’de budizm’deki Atman’a, Apollon’da Atmanın prakstitisine denk geliyor. Ama psikoanalitik olarak da diyonisos id’e tekabül ediyor. Sanki Nietzsche terminolojileri birleştirmiş.
merhaba Pınar hanım, aslında freud'un psikanaliz çalışmaları ve id, süperego, ego teorileri nietzsche'den sonra var oldu. bu sebeple nietzsche bu terminolojiden etkilenmiş olamaz fakat tam tersi, freud'un nietzsche için bu dünyada varolmuş en iyi empati seviyesine sahip olduğunu ve onu nietzsche'den daha çok etkileyen bir insan olmadığını düşündüğünü söyleyebilirim :) sevgiler
Ne kadar acı...
Esrik mi o kelime hocam?
Adam yazsa manyak bir şey olacak piyasada yazmıyor ama bravo
Antidepresanımı aldım. Çok yaşayın emi😍🧿
yaaa Hülya hanım, sinirlendirmeyin. o eski şey : )
lütfennnnnnnnn iyi bir mikrofon alın noooolur hojammmm
Güzeldi...
🙏🖐
Hocam yaşadığı dönemde diğer filologların onu çok eleştirdi dediniz onun derdini anlayamadı dediniz. Ben de derdini anlayamadım ? Sonra Nietzsche analitik felsefe yapmıyora karşılık nietzsche aykırı bir adam inanılmaz yoğun duygulara muktedir dediniz e böyle bir şekilde rasyonel bir şey çıkmaz ki evrensel olamaz ki ancak iyi bir sanatçı olabilir. İstenç var ama o istenç ne belli değil o istenci alıyor dionysos yapıyor tasarıyı apollon e bu ne demek şimdi. Kafasına göre bir evren yaratmış bir benzetme yapmışta hiç bir şey açık değil. Yoruma açık tıpkı bir sanat eseri gibi...
Evet aynen dediğiniz gibi, ben de bir yerde Nietzsche'nin dedikleri yasadır, tapınacaksınız dediğimi hiç hatırlamıyorum.
@@CultureClubTV Hocam peki biz Nietzsche'den ne anlamalıyız ? Bende mi bir sorun var ondan tek bir mana çıkarılamaz mı ? Mana aramak mı anlamsız ? Herkese yaptığı çağrışım farklı mıdır ? Ben onun evrensel bir anlayış olabilmesi için tıpkı matematikteki gibi tanım var ve ispat var şeklinde aklın yolu birdir anlayışıyla yaklaşıyorum.
Saçma: aklın yolu bir değildir bir kere, bu 19. Yüzyıl düşüncesi, ve artık günümüzde bir deyimden başka bir şey değil.
Nietzsche Batı Kültürünü Modernizm'in başlangıcında bir eleştiriye tabii tutuyor. 2500 yıllık kültür tarihini (batı) tersine okuyor (a rebour). Bu tersine okurken zamana bağlı unsurların dile geldiği gibi son derece evrensel ögeler de dilleniyor. Bu yüzden mesela Nietzsche'ye "postmodernizmin atalarından" yakıştırması yapılabiliyor. Nietzsche'den 2x2 dört eder gibi bir şey beklemek son derece yanlış olur, zira o çok çalkantılı bir zamana "teşhis" koyma çabasında.
@@CultureClubTV Hocam düşününce evet matematik kendi içinde kapalı bir sistem ve malzeme sayılar yalnızca kendi içinde tutarlı olmak zorunda. Oysa yaşam ile ilgili meseleler çok daha komplike farklı alanlar birbiriyle ilişkili o yüzden anlaşılması da yorumlanması da daha güç oluyor. Benim Nietzsche'de merak ettiğim birey olarak bizlere ne söylemeye çalıştığı ben onun kendi üst versiyonumuzu inşa etmemiz gerektiği gibi insanın zayıf acınası bir varlık olduğu ve insanın akıldan ibaret olmadığını dolayısıyla bir makine gibi yorumlanamayacağını kişinin acılarla yaşaması tadması yaşaması gerektiği gibi bir takım şeyleyler önermesi. Siz bu fikirlerini nasıl yorumluyorsunuz üst insan nasıl olmalı ? Nietzsche kendi dönemindeki olgularla mı savaştı yoksa söyledikleri bugünün insanı için de geçerli mi ? Biraz duygu tabanlı bir anlatım tercih ettiği için söyledikleri insanı heyecanlandırıyor fakat aynı zamanda insanı düşündürüyor da..
Nietzsche kendi döneminin sıkıntılarından yola çıkarak yazmış herşeyi, içini dökmüş, Nietzsche'den üst insan bağlamında da bir "ütopya" çıkarsamak imkansız, zira Nietzsche'de aslına bakıldığında sadece şu düstur var: Dünya eski masumiyetine dönemez, biz eski mutluluğumuza dönemeyiz, ancak Nihilizme de gerek yok, hayatın bütün korkunçluklarına rağmen bu deveyi güdeceğiz. Nietzsche'nin düşünce biçimi hep retrospektiften aplike edilebilecek bir öğreti: aaa bak haklıymış, veya dediği gibi değilmiş tadında. Zaten "kültür eleştirel" nosyonu burada gizli. Öte yandan artık son derece sistematik olan filozoflardan da bir "model" çıkarılamaz (örn. Hegel). O "klasisist" ütopyen zamanlar çoktaaaaan yok oldu ("Metaöyküler")
Vayy sakalsız yakışıklıymış hoca.
dunkle seite des mondes ☺
Keşke Allah olsa da ömrümü size verse
eror ://