Prof. Dr. Lütfi Şeyban - Endülüs Bize Ne Anlatır?
ฝัง
- เผยแพร่เมื่อ 21 ก.ค. 2019
- Zaruri Açıklama: Kafa Sabit bir "yutubırlık" faaliyeti değildir. Zekâsı ve kabiliyeti bu şekil çalışmadığı için faaliyetlerini ağır aksak götürür. Tüm işlerini imkansızlıklar içinde yürütür. Kadrosundaki 378 elemanın tamamı işsiz güçsüzdür. Arkasında hiçbir kurum, kuruluş ve sermaye desteği yoktur. Tüm işlerini bağımsız bir şekilde yürütür. Bir adı da Kırık Tripot'tur.
Kendi alanında tutarlı ve adına yakışır işlere imza atmış isimler ile temasa geçerek onların görüş ve önerilerini kayda almak ve gelecek için bir hafıza oluşturmak ister. İmkan bulduğu sürece gerekirse Fizan'a da gider, Turan'a da...
Kafa Sabit'in destek aldığı tek heyecan kaynağı izleyicileridir. Takipçilerinin görüş ve önerilerini önemser. Dolayısıyla sosyal medya hesaplarında ve bu mecrada takip edilip desteklenmek ister. Desteğinizi esirgemeyin, takip edin, yorum yapın, paylaşın.
Twitter :
Instagram : instagram.com/
Görüş ve Önerileriniz için: kafalarsabit@gmail.com
Prof. Dr. Lütfi Şeyban Kimdir?
Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Tarih Bölümü Öğretim Üyesi
1966 Yılında Sakarya-Ferizli-Bakırlı’da doğdu. İlkokul (1977) sonrası 3,5 yıl klasik medrese (Kur’ân, Arapça, Fıkıh) tahsil etti. Adapazarı İHL’nin (1988) ardından, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Programı’nı tamamladı (1993). Fakülte yıllarında aynı zamanda Edirnekapı’daki Hadis Enstitüsü’nde (İlmi Araştırmalar Enstitüsü) 3 yıl klasik tarzda Arapça İslami ilimler medrese eğitimi aldı.
Yüksek lisansının ders dönemini Marmara Ünv. SBE/İlahiyat F. İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü’nde, tez dönemini ise Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü/Fen Edebiyat Fk. Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi’nde, “Abbâsîler’in İlk Döneminde Kadın” başlıklı teziyle (1996); doktorasını İstanbul Üniversitesi SBE/Edebiyat Fk. Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi’nde “Endülüs’te Müslüman-Hıristiyan İlişkileri (Reconquista, 1085-1238)” başlıklı teziyle, Prof.Dr. Abdülkerim Özaydın’ın resmi ve Prof.Dr. Işın Demirkent ile Prof. Dr. Mehmet Özdemir ‘in fahri danışmanlığında tamamladı (2002).
İş-akademik hayatına Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olarak başladı (16 Ocak 1996). Doktorasını tamamladıktan sonra sırasıyla Dr. Öğretim Görevlisi (2002), Yardımcı Doçent (2004), Doçent (Nisan 2010) ve profesör (Ekim 2015) oldu. 2004-2012 Yılları arasında 8 yıl SAÜ.FEF. Sanat Tarihi Bölümü’nde çalıştı ve son yılında bölüm başkanlığı görevini yürüttü. 2012 Yılında yeniden asli yeri olan Tarih Bölümü’ne döndü ve halen burada öğretim üyesi olarak görevine devam etmektedir.
Bilimsel çalışma alanı, Endülüs-İslam-Avrupa ekseninde Ortaçağ Medeniyet Tarihi’dir. Endülüs alanında pekçok bilimsel çalışması bulunmaktadır.
Eğitim ve akademik hayatı boyunca kendini geliştirme, bilimsel araştırma ve üniversitede ders verme amacıyla başta İspanya olmak üzere çeşitli Avrupa, Balkan ve Karadeniz ülkelerinde bulunmuştur. Yabancı lisan olarak Arapça, İngilizce, İspanyolca, pratik Rusça ve kitâbî Fransızca ile İtalyanca bilmektedir.
Allah cc sizin gibi değerli/şuurlu hocalarımızdan razı olsun ve sayınızı/samimiyetinizi arttırsın hocam. Endülüs 'leşme sürecinde Allah cc bizleri ve neslimizi muhafaza eylesin ve bizleri aslımıza döndersin.
Hocam
Sevgili hocam, sizinle oturup bu konu hakkinda konusmak isterdim..derin bir anlatim, bizi aydinlattiniz.
Allah razı olsun
ALLAH Celle Celaluhu razı olsun, çok istifadeli idi.
Mehmet azimli tavsiyesiyle iki kitabınız aldim
Bunlar çok önemli tesbitler
Yeniden dirilebilmeyi nasip eyle...
Hamdullah
Selam dua ile hocam diyarbakirda
Arka plandaki müzik sebeiyle hocayı dinlemekte çok zorlanıyorum.
Insan dayanamiyor
Katıldığım ve katılmadığım noktalar var. Avrupa medeniyetinin iyi yanlarını alıp kültürümüzde entegre etmek kötü mü? Onlar gibi giyinmemek demişsiniz ama sizin kıyafetleriniz de Avrupalı gibi değil mi? Bu kadar aykırı olmak zorunda değiliz bence. Ama kültürümüzü sizin tabirinizle dinimizi, dilimizi edebiyatımızı korumak hususunda haklısınız. Ama dünya eskisi gibi değil ve bu dünyaya da kendimizi kaybetmeden entegre olmak kulağıma kötü gelmiyor.
Nefreti de yanlış anladık; sövmekten ibaret sandık...Nefretimiz onların ideolojilerine, hayat tarzlarına, "medeniyetlerine" karşı olmalı...
Endülüs emevilerinin nasıl o hale geldiğini söylemiyor. boş boş konuşuyor.