Devamı: Hepimiz başımızla onaylayıp kulağımıza birbirimizden haber alabilmemiz için tekli airpordsları takıp sırayla içeri girdik. Elimde duran silahın jarjörünü kontrol edip bulduğum bir camdan içeri girdim. Mutfaktı burası. Dikkatli bir şekilde etrafı kolaçan edip mutfaktan çıkan kapıya yöneldiğimde bazı seseler duydum. Buralardan bir yerden geliyordu. Etrafı tekrar kontrol edecekken bir kapı gördüm. Önü perdeyle kapatılmış bir kapı. Elimdeki silahi daha sıkı tutup yavaşça yaklaştım. Bir elimi silahtan çekip kaldırdım ve perdeyi tutup çektim ardından yavaşça kapıyı açtım. Aşağı doğru inen bir merdiven görünce tekrar arkamı dönüp etrafı kontrol ettim. Bir tuzakda olabilirdi. Elimi kulağıma götürüp bastırdım ve sessizce; Jk: Abiler ne durumdasınız? Tae: 3 kişiyi hallettim. Yoongi: 2 kişi daha gitti.... Ahh. Ananı s*ktim senin.. Dediğinde bir süre sessizce bekledim. Birşey olmamasını umarak. Hoseok: Yoongi ne durumdasın.? Yoongi: P*ç. Ameliyatlı yerime vurdu ama iyiyim. 1 kişi daha gitti.. Hoseok: Bende hallettim 4 kişi.. Rahat bir nefes verip tekrar konuştum.. Jk: Ben şu an mutfaktayım. Bir kapı var burda. Aşağı doğru inen bir merdivene açılıyor. Girip bakacağım.. Rm: Bekle Jungkook. Yanında birisi olmadan inme.. Jin: Ben geliyorum. Bekle. Off'layarak etrafa göz atmak için arkamı döndüğümde adamın birisinin bana silah tuttuğunu gördüm. Tam haraket edeceğim sıra adam yere yığılmıştı. Arkasındaki Seokjin'i gördüğümde rahat bir nefes verdim. Adamı o vurmuştu. Jin: Hadi, girip bir bakalım şuraya.. Başımla onaylayıp temkinli adımlarla uzun merdivenden aşağı indik. Tekrar uzun bir koridor bizi karşıladığında etrafta çat pat ışıklar yanıyor, bir makine sesi geliyordu. Koridorun her yanında kapılar vardı. Dikkatlice hepsini kontrol ede ede ilerledik. Bir köşeden döndüğümüzde, etrafı demir parmaklarla kaplı ve tavandan sorgu ışığı gibi bir ışığın yandığını gördük. Etrafındada adamlar vardı. Bize göre uzaklardı ve karanlık olduğu için bizi görmeleri mümkün değildi. Daha dikkatli bakınca parmaklıkların arkasında birisinin yerde uzandığını gördüm. Parıldayan sarı saçlarından bunun Yiren olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Ne yapacağımı şaşırıp dona kalarak ona baktım. Kim bilir neler yapmışlardı sana.? Nasıl kıymışlardı narin bedenine? Çok korkmusmuydun acaba? Jin: Jungkook, kendine gel. Şu an tek amacımız onu kurtarmak. Dediğinde gözlerimi kırpıştırarak yutkunmuştum. Jin'in sesi tekrar geldiginde bizimkilere haber verdiğini duydum... Çok geçmeden onlarda geldiğinde fazla vakit kaybetmeden yan yana durarak ilerledik ve ates açtık. Neye uğradıklarını şaşırdıkları için karşılık veremeden ölmüşlerdi. Yinede etrafı kontrol ediyordu bizimkiler... Ben ise parmaklıkların arkasında durmuş, ona bakmıştım.. Derin bir nefes vererek kilidi silahla açmış hemen yanına çömelmiştim. Elimi boynunun altından geçirerek hafif oturur pozisyona getirmiş, yüzüne düşen saçları yavaşça çekmiştim. Yaralı olan yüzünde gözlerimi gezdirip baygın bedenine sarılmıştım incitmemeye çalışarak. Tae: Hadi Jeon.. Çıkmamız lazım buradan. ~ Doktor: Dururmu iyi şimdilik. Fakat farklı bir durumla karşılaşırsanız mutlaka bir hastahaneye götürmelisiniz.. Hiçbir tepki vermeden sadece ona bakıyordum. Benim yüzümden yaşamıştı bunları. Benim yüzümden belki uzun süre kendini toparlayamayacaktı... Belkide haklıydı. Ona zarar veriyordum.. Düz yolda giden hayatını taşlı bir yola sürüklüyordum.. Birçok düşünceye kendimi kaptırdığımda omuzumdaki eli bile hissedememiş, hala donuk bir ifadeyle yüzüne bakıyordum. Rm: Bu işe bugün bir son vermen gerektiğinin farkındasındır umarım Jeon.. İkiniz içinde doğru olan yolu seçip ona göre adımlarınızı atmalısınız.. Kafamda benimde bu konuyu düşünüp delirmek üzere olduğumu bilseler, böyle konuşamayacaklarını anlardı. Hiçbir tepki vermeden ona bakarken kirpiklerinin hareket ettiğini gördüm. Gözlerimi kırpıştırarak kendime geldim ve anında doğrularak ellerini tuttum. Jk: Yiren'im.. Fısıldayarak konuşup bir elimi saçına götürüp okşadım. Kızarmış gözlerini yavaşça açtığında tebessüm etmemi durduramadım.. Birşeyleri anlamaya başladığında yutkundu.. Ardından yüzünü buluşturarak elini boğazına götürdü. Hemen yan tarafta bulunan komodinin üzerindeki sürahiden bardağa su doldurup tekar ona döndüm. Ensesinden tutarak başını kaldırıp bardağı dudaklarının önünde tuttum. Jk: Hadi Yiren'im.. İç biraz... Derin nefesler alıp verirken gözlerini aralayıp bana baktı. _Onca yaşadığına rağmen hala nasıl bu kadar güzel bakabiliyorsun be kadın..?_ Etrafada kısa bir bakış atıp yavaşça dudaklarını uzatıp birkaç yudum aldı.. Bardağı tekrar komodine bırakıp kafasını yastığa bıraktım yavaşça. Bir süre tepkisizce onu izledim. Saatlerdir uyanmasını bekliyordum, onunla konuşmak için. Şimdi ise dilimi yutmuş gibiydim. Ne söyleyebilirdim ki? Kuru bir özür mü dileyecektim.? Yaşadıklarını, belkide ağır bir hasar alan ruhunu bir özürle mi iyilestirecektim? Bunu o kabul etsede ben nasıl içimdeki bu suçluluk duygusunu bastırabilecektim? O kabul edecek miydi.? Beni affeder miydi? Ki affetse bile benim kendime olan sinirim nasıl geçecekti.? Önceden ne kadar beni gördüğünde sinirlensede, benimle sohbet ederdi. Kısa kısa olsada onunla geçirdiğim her dakika bana öyle huzur verirdi ki, ileriyi düşünmezdim. Günün birinde benim yüzümden başına birşey geleceği düşüncesi hiç gelmemişti aklıma. 'Onu her ne olursa olsun koruyabilirim' diye düşünürdüm. Yanılmışım. Büyük yanılmışım.. Beni her dakika dahada öldüren düşünceleri, onun yorgun sesi alıp götürmüştü. Bendeki etkisi fazla büyüktü.. Yiren: Beni nasıl buldun? Yutkunup sesimin düzgün çıkmasını umarak cevap vermiştim. Jk: Seni.. Ne olursa olsun bulurum ben.. Nasıl hissediyorsun? Ne diyeceğimi bilmeyerek sormuştum bu soruyu. Halbuki o kadar saçma bir soruydu ki benimle dalga falan geçmesini bekliyordum. Yiren: Bilmem. İlk defa başıma böyle birşey geliyor. Nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyorum... Ama sanırım sana bir teşekkür borcum var. Gözlerimin ve ağzımın şaşkınlıkla açılmasını engelleyemedim. Teşekkür mü? Yiren: Beni kurtardığınız için teşekkür ediyorum size bay Jeon.. Jk: Ben seni koruyacağıma kendime söz verdim. Aslada pişman değilim ama.. Ama bana kızman bağırman gereken yerde sen teşekkür ediyorsun. Ve ben bu kadar iyi düşünceli olduğun için kendime olan sinirim daha çok artıyor... Yiren: Dedim ya ilk defa başıma böyle birşey geliyor. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ama bunları öğrendiğim iyi oldu. Bir dahaki kaçırılmam da sana bağırıp hakaretler savurcam.. Hafifçe gülümsediğinde nasıl bu kadar güçlü olduğunu düşündüm. Benimde tekrar gülümsemem yüzüme yayıldı. Fakat uzun sürmedi tekrar hüzünle doldu gözlerim.. Jk: Ben.. Özür dilerim Yiren. Hepsi benim yüzümden oldu. Daha dikkatli olmalıydım. Kendime verdiğim sözü geçtim, sana birşey olsaydı ne yapardım ben? Bu- Yiren: Jeon.. Tamam. Bak geçti gitti. Artık yanında ve iyiyim. Ama seni suçlayacak kadar dinç de degilim. Biraz dinlenmek istiyorum.. Uyandığımda ise tekrar aynı sözleri duymak istemiyorum. Çünkü hiçbir şey senin suçun değil. Onlar beni kullanarak seni vurmaya çalıştıkları için asıl onlar suçlu. Yatakta oturur pozisyona gelerek yüzüme yaklaştı ve bir eli elimi kavrarken diğer elini yüzüme çıkarıp okşadı. Yiren: Tamam mı? Başımı belli belirsiz salladım. Bana olan bu yakınlığı kalbim açısından iyi değildi. Ama mutlu da oluyordum. Ve bu mutluluğu hiçbirşeye değiştirmeden dudaklarından ona da bulaştırmak istiyordum. Gözlerimiz birbirine kenetlenmişken, aramızda bir yakınlaşma gerçekleşmişken duyduğum öksürük sesi ile ne olduğunu anlamadan fırlayarak arkamı döndüğümde Taehyung ve Rm'i gördüm. Bunlar gitmemis miydi? Tae: eee.. Cok geçmiş olsun yengecim. Ve Jeoncum biz çıkalım artık malum işlerimiz var sende gecikme.. İkisi sırıtarak odadan çıktığında tekrar Yiren'e döndüm. Jk: Hadi sende yat dinlen. Olmazsa.. Uyandığında.. Şey yaparız.. Hızlıca nefes vererek arkamı dönüp kapıya ilerledim açıp çıkacağım sırada seslendi, Yiren: Sen nereye ama? Hasta var burda yalnız bırakmaya utanmıyor musun? Yüzüne döndüğümde dudakları hafifçe büzülmüş ve kollarını karnında birleştirdigini gördüm. Sırıtmamı engellemden gözlerine baktım. Jk: Sen uyu. Uyandığında yanında olacağım.. Göz kırptığımda kaşlarını çatarak uzandı ve üzerindeki örtüyü kafasına kadar çekerek arkasını döndü off'lamayı da unutmayarak.. Alt dudağımı dişlerimin arasına alarak sadece kafamı kapıdan dışarı çıkarıp sağıma ve soluma bakarak kimsenin olmadığına kanaat getirip hızlı adımlarla yatağa yaklaştım. Bir dizimi kırarak kollarımı yatağa sabitleyip arkasından yüzüne yaklaştım ve yanağına öpücük kondurdum.. Ardından kulağına doğru fısıldadım; Jk: İyi uykular Yiren'im.. Son-
Amma neden kimse seninde benimde hikayemi beyenmiyorki Aşk bir şey diyicem benim hikaye yazmaya birine ihtiyacim varda bak aşağıdada linki var kanalımın birlikte yazarız olurmu bu arada seni seviyorum hemde aboneyim ♡ Bu da linki youtube.com/@rainbowchannel7090
Devamı:
Hepimiz başımızla onaylayıp kulağımıza birbirimizden haber alabilmemiz için tekli airpordsları takıp sırayla içeri girdik. Elimde duran silahın jarjörünü kontrol edip bulduğum bir camdan içeri girdim. Mutfaktı burası. Dikkatli bir şekilde etrafı kolaçan edip mutfaktan çıkan kapıya yöneldiğimde bazı seseler duydum. Buralardan bir yerden geliyordu.
Etrafı tekrar kontrol edecekken bir kapı gördüm. Önü perdeyle kapatılmış bir kapı. Elimdeki silahi daha sıkı tutup yavaşça yaklaştım. Bir elimi silahtan çekip kaldırdım ve perdeyi tutup çektim ardından yavaşça kapıyı açtım. Aşağı doğru inen bir merdiven görünce tekrar arkamı dönüp etrafı kontrol ettim. Bir tuzakda olabilirdi. Elimi kulağıma götürüp bastırdım ve sessizce;
Jk: Abiler ne durumdasınız?
Tae: 3 kişiyi hallettim.
Yoongi: 2 kişi daha gitti.... Ahh. Ananı s*ktim senin..
Dediğinde bir süre sessizce bekledim. Birşey olmamasını umarak.
Hoseok: Yoongi ne durumdasın.?
Yoongi: P*ç. Ameliyatlı yerime vurdu ama iyiyim. 1 kişi daha gitti..
Hoseok: Bende hallettim 4 kişi..
Rahat bir nefes verip tekrar konuştum..
Jk: Ben şu an mutfaktayım. Bir kapı var burda. Aşağı doğru inen bir merdivene açılıyor. Girip bakacağım..
Rm: Bekle Jungkook. Yanında birisi olmadan inme..
Jin: Ben geliyorum. Bekle.
Off'layarak etrafa göz atmak için arkamı döndüğümde adamın birisinin bana silah tuttuğunu gördüm. Tam haraket edeceğim sıra adam yere yığılmıştı. Arkasındaki Seokjin'i gördüğümde rahat bir nefes verdim.
Adamı o vurmuştu.
Jin: Hadi, girip bir bakalım şuraya..
Başımla onaylayıp temkinli adımlarla uzun merdivenden aşağı indik. Tekrar uzun bir koridor bizi karşıladığında etrafta çat pat ışıklar yanıyor, bir makine sesi geliyordu. Koridorun her yanında kapılar vardı. Dikkatlice hepsini kontrol ede ede ilerledik.
Bir köşeden döndüğümüzde, etrafı demir parmaklarla kaplı ve tavandan sorgu ışığı gibi bir ışığın yandığını gördük. Etrafındada adamlar vardı. Bize göre uzaklardı ve karanlık olduğu için bizi görmeleri mümkün değildi.
Daha dikkatli bakınca parmaklıkların arkasında birisinin yerde uzandığını gördüm. Parıldayan sarı saçlarından bunun Yiren olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Ne yapacağımı şaşırıp dona kalarak ona baktım.
Kim bilir neler yapmışlardı sana.? Nasıl kıymışlardı narin bedenine? Çok korkmusmuydun acaba?
Jin: Jungkook, kendine gel. Şu an tek amacımız onu kurtarmak.
Dediğinde gözlerimi kırpıştırarak yutkunmuştum. Jin'in sesi tekrar geldiginde bizimkilere haber verdiğini duydum... Çok geçmeden onlarda geldiğinde fazla vakit kaybetmeden yan yana durarak ilerledik ve ates açtık.
Neye uğradıklarını şaşırdıkları için karşılık veremeden ölmüşlerdi. Yinede etrafı kontrol ediyordu bizimkiler...
Ben ise parmaklıkların arkasında durmuş, ona bakmıştım..
Derin bir nefes vererek kilidi silahla açmış hemen yanına çömelmiştim. Elimi boynunun altından geçirerek hafif oturur pozisyona getirmiş, yüzüne düşen saçları yavaşça çekmiştim. Yaralı olan yüzünde gözlerimi gezdirip baygın bedenine sarılmıştım incitmemeye çalışarak.
Tae: Hadi Jeon.. Çıkmamız lazım buradan.
~
Doktor: Dururmu iyi şimdilik. Fakat farklı bir durumla karşılaşırsanız mutlaka bir hastahaneye götürmelisiniz..
Hiçbir tepki vermeden sadece ona bakıyordum. Benim yüzümden yaşamıştı bunları. Benim yüzümden belki uzun süre kendini toparlayamayacaktı...
Belkide haklıydı. Ona zarar veriyordum.. Düz yolda giden hayatını taşlı bir yola sürüklüyordum..
Birçok düşünceye kendimi kaptırdığımda omuzumdaki eli bile hissedememiş, hala donuk bir ifadeyle yüzüne bakıyordum.
Rm: Bu işe bugün bir son vermen gerektiğinin farkındasındır umarım Jeon.. İkiniz içinde doğru olan yolu seçip ona göre adımlarınızı atmalısınız..
Kafamda benimde bu konuyu düşünüp delirmek üzere olduğumu bilseler, böyle konuşamayacaklarını anlardı.
Hiçbir tepki vermeden ona bakarken kirpiklerinin hareket ettiğini gördüm. Gözlerimi kırpıştırarak kendime geldim ve anında doğrularak ellerini tuttum.
Jk: Yiren'im..
Fısıldayarak konuşup bir elimi saçına götürüp okşadım. Kızarmış gözlerini yavaşça açtığında tebessüm etmemi durduramadım.. Birşeyleri anlamaya başladığında yutkundu.. Ardından yüzünü buluşturarak elini boğazına götürdü.
Hemen yan tarafta bulunan komodinin üzerindeki sürahiden bardağa su doldurup tekar ona döndüm. Ensesinden tutarak başını kaldırıp bardağı dudaklarının önünde tuttum.
Jk: Hadi Yiren'im.. İç biraz...
Derin nefesler alıp verirken gözlerini aralayıp bana baktı. _Onca yaşadığına rağmen hala nasıl bu kadar güzel bakabiliyorsun be kadın..?_
Etrafada kısa bir bakış atıp yavaşça dudaklarını uzatıp birkaç yudum aldı.. Bardağı tekrar komodine bırakıp kafasını yastığa bıraktım yavaşça.
Bir süre tepkisizce onu izledim. Saatlerdir uyanmasını bekliyordum, onunla konuşmak için. Şimdi ise dilimi yutmuş gibiydim. Ne söyleyebilirdim ki?
Kuru bir özür mü dileyecektim.? Yaşadıklarını, belkide ağır bir hasar alan ruhunu bir özürle mi iyilestirecektim? Bunu o kabul etsede ben nasıl içimdeki bu suçluluk duygusunu bastırabilecektim?
O kabul edecek miydi.? Beni affeder miydi? Ki affetse bile benim kendime olan sinirim nasıl geçecekti.?
Önceden ne kadar beni gördüğünde sinirlensede, benimle sohbet ederdi. Kısa kısa olsada onunla geçirdiğim her dakika bana öyle huzur verirdi ki, ileriyi düşünmezdim. Günün birinde benim yüzümden başına birşey geleceği düşüncesi hiç gelmemişti aklıma. 'Onu her ne olursa olsun koruyabilirim' diye düşünürdüm. Yanılmışım. Büyük yanılmışım..
Beni her dakika dahada öldüren düşünceleri, onun yorgun sesi alıp götürmüştü. Bendeki etkisi fazla büyüktü..
Yiren: Beni nasıl buldun?
Yutkunup sesimin düzgün çıkmasını umarak cevap vermiştim.
Jk: Seni.. Ne olursa olsun bulurum ben.. Nasıl hissediyorsun?
Ne diyeceğimi bilmeyerek sormuştum bu soruyu. Halbuki o kadar saçma bir soruydu ki benimle dalga falan geçmesini bekliyordum.
Yiren: Bilmem. İlk defa başıma böyle birşey geliyor. Nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyorum...
Ama sanırım sana bir teşekkür borcum var.
Gözlerimin ve ağzımın şaşkınlıkla açılmasını engelleyemedim. Teşekkür mü?
Yiren: Beni kurtardığınız için teşekkür ediyorum size bay Jeon..
Jk: Ben seni koruyacağıma kendime söz verdim. Aslada pişman değilim ama.. Ama bana kızman bağırman gereken yerde sen teşekkür ediyorsun. Ve ben bu kadar iyi düşünceli olduğun için kendime olan sinirim daha çok artıyor...
Yiren: Dedim ya ilk defa başıma böyle birşey geliyor. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ama bunları öğrendiğim iyi oldu. Bir dahaki kaçırılmam da sana bağırıp hakaretler savurcam..
Hafifçe gülümsediğinde nasıl bu kadar güçlü olduğunu düşündüm. Benimde tekrar gülümsemem yüzüme yayıldı. Fakat uzun sürmedi tekrar hüzünle doldu gözlerim..
Jk: Ben.. Özür dilerim Yiren. Hepsi benim yüzümden oldu. Daha dikkatli olmalıydım. Kendime verdiğim sözü geçtim, sana birşey olsaydı ne yapardım ben? Bu-
Yiren: Jeon.. Tamam. Bak geçti gitti. Artık yanında ve iyiyim. Ama seni suçlayacak kadar dinç de degilim. Biraz dinlenmek istiyorum.. Uyandığımda ise tekrar aynı sözleri duymak istemiyorum. Çünkü hiçbir şey senin suçun değil. Onlar beni kullanarak seni vurmaya çalıştıkları için asıl onlar suçlu.
Yatakta oturur pozisyona gelerek yüzüme yaklaştı ve bir eli elimi kavrarken diğer elini yüzüme çıkarıp okşadı.
Yiren: Tamam mı?
Başımı belli belirsiz salladım. Bana olan bu yakınlığı kalbim açısından iyi değildi. Ama mutlu da oluyordum. Ve bu mutluluğu hiçbirşeye değiştirmeden dudaklarından ona da bulaştırmak istiyordum.
Gözlerimiz birbirine kenetlenmişken, aramızda bir yakınlaşma gerçekleşmişken duyduğum öksürük sesi ile ne olduğunu anlamadan fırlayarak arkamı döndüğümde Taehyung ve Rm'i gördüm. Bunlar gitmemis miydi?
Tae: eee.. Cok geçmiş olsun yengecim. Ve Jeoncum biz çıkalım artık malum işlerimiz var sende gecikme..
İkisi sırıtarak odadan çıktığında tekrar Yiren'e döndüm.
Jk: Hadi sende yat dinlen. Olmazsa.. Uyandığında.. Şey yaparız..
Hızlıca nefes vererek arkamı dönüp kapıya ilerledim açıp çıkacağım sırada seslendi,
Yiren: Sen nereye ama? Hasta var burda yalnız bırakmaya utanmıyor musun?
Yüzüne döndüğümde dudakları hafifçe büzülmüş ve kollarını karnında birleştirdigini gördüm. Sırıtmamı engellemden gözlerine baktım.
Jk: Sen uyu. Uyandığında yanında olacağım..
Göz kırptığımda kaşlarını çatarak uzandı ve üzerindeki örtüyü kafasına kadar çekerek arkasını döndü off'lamayı da unutmayarak..
Alt dudağımı dişlerimin arasına alarak sadece kafamı kapıdan dışarı çıkarıp sağıma ve soluma bakarak kimsenin olmadığına kanaat getirip hızlı adımlarla yatağa yaklaştım. Bir dizimi kırarak kollarımı yatağa sabitleyip arkasından yüzüne yaklaştım ve yanağına öpücük kondurdum..
Ardından kulağına doğru fısıldadım;
Jk: İyi uykular Yiren'im..
Son-
Amma neden kimse seninde benimde hikayemi beyenmiyorki
Aşk bir şey diyicem benim hikaye yazmaya birine ihtiyacim varda bak aşağıdada linki var kanalımın birlikte yazarız olurmu bu arada seni seviyorum hemde aboneyim ♡
Bu da linki
youtube.com/@rainbowchannel7090
Harukaydı harukaaaaa
@@Ferroli-g2v teşekkür ederim
Hikaye güzel keşke benim hikayelerim de böyle beğenilse 🥺😕
Umarım istediğin olur💜
@@yediguzeladam-yv5wi çok teşekkür ederim
Part 2 lütfennnn
Tek bölümlüktü
Part 2 si olsn bunhnnn lutfenn
Maalesef cano..
Part 2 hak ediyor