Allahım program ayrı kaliteli, hoca ayrı, yorumlardan bile kalite akıyor. Dünya yarım saatliğine güzelleşiyor. Bu arada düşük doz nostalji iyidir fazlası zarar. Gerçeklikle bağımızı kopartmayalım bu akıl bize lazım.
FluTV benim için ilk zamanlarını aratmıyor, yalnızca Olmaz Öyle Saçma Şey'e özlem duyuyorum. 🙏 1 Hafta önce 1977 yapımı bir film seyrettim gayet akıyor ve bana hiç sıkıcı gelmedi. Aşk acısı yaşadığımda daha çok nostaljik şarkı dinlediğimi fark ettim. Harika bir programdı, alıntılar çok güzeldi. İlgiyle 2 kez izledim. Teşekkürler. ✨
Nostalji bana biraz modern insana özgüymüş gibi geliyor köy görmemiş küçük teyzem geçmişi çok güzel anarken köyde doğmuş büyümüş annem Kemalettin Tuğcu romanlarına rahmet okutan bir geçmiş anlatırdı. Günümüzde sanırım birazda andan memnun değiliz yarına dair çok karanlık bir yaşam çiziliyor elde bir tek geçmiş kalıyor geçmişi hayal dünyasında değiştirebiliyoruz
Rosy effect: Geçmişi olduğundan daha iyi hatırlıyoruz, geleceği olacağından daha iyi umut ediyoruz. Şu an ile ilgili bir sıkıntımız/tatminsizliğimiz var.
İdealizm ile başlayıp zamana yetişememenin sonucu nostaljiye kapılma hastalığı da denilebilir. Güzel bir bölüm. Birebir muhabbetini neden özlediğimi hatırlattı. Nostalji yaşattıız Harun Bey. Güzel mi oldu şimdi bu?
Sahte anı yaratma açısından en iyi örnek bence Seven filminin son sahnesi Filmin üzerinden bir süre geçince İzleyenlerin bir çoğu kutunun içinde, kesilmiş kafa gördüğünü düşünüyor, uyduruyor.
Bir beyni ve hafızası (anıları) olan herkesi ilgilendiren bir konu, iyi de işlenmiş. Hani, daha söylenecek çok şey vardı belki ama herşey de bir videoda söylenmeyiversin kardeşim, değil mi ama? Emeği geçen herkese teşekkürler... Başlıktaki sorunun cevabı, (bana göre) "hayır, zırva değil, bizim hayatı zırvalaştırma araçlarımızdan bir tanesi" Burçların çıkışı da aynı (erisilemeyecek kadar uzaklara bakıp, tek bir bakış açısı ve sınırlı bilgiyle evren ve gelecek hakkında atıp tutmak), fotoğrafçılıkta sadece belli bir anda, tek bir çerçeveye sıkıştırılan hayattan bir sahneye bakıp genellemeye gitme hatasına düşülmesiyle, hatta filmlerde, romanlarda, marşlarda, nutuklarda, reklam metinlerinde, mecnunun Leyla'ya olan aşkında, hesapta dini kitaplarda vb. olan ne?; beyindeki sahte bir evren algısı, hatırlamaya değecek, bizi ayakta tutacak... insan kendi gerçeğini ne zaman kabullenip büyümeye karar verecek, merak ediyorum.
Cok guzel yazmissiniz. Insan hayal eden, ve hayaline inanabilen bir yaratik. Bu o kadar guclu ki olmayan seylere cok baglanabiliyor, bunun gerceklikten uzak oldugunu da biliyor, ama burada bir celiski gormeden hem gercek ile hem hayal ile beraber yasayabiliyor. Bu da bizim tuhafliklarimizdan biri herhalde.
İki kitap alıntısı yapmak isterim: 1-) Modern dünyada bir olay, filme alınmadıkça veya fotoğraflanmadıkça gerçekten olmuş sayılmıyor. Birincil deneyimin yaşanamaması, fotoğraf veya filmin birincil deneyim yerine gerçekliğe dönüşmesi anlamına geliyor. Bu olgunun ilk örneklerinden biri, astronotların Ay'a ilk ayak basışlarının ardından dünyaya sağ salim dönüp yetkililere raporlarını verdikten sonra halk önüne çıktıklarında yaşanan medya çılgınlığını öğrenmeleriydi. Ay'da henüz yürümüş yegâne iki kişiden biri olan Buzz Aldrin, diğer Ay yürüyüşçüsü Neil Armstrong'a dönmüş ve "Neil, bütün olayı kaçırmışız," demişti. 2-) Öyle görünüyor ki belleğimiz eskide kalmış, aşılmış bilgileri atıyor, üstlerine yeni bilgileri yazıyor ya da eskilere ulaşılmasını imkansız kılıyor ve böylece sadece yeni bilgiler etkinleşiyor. Bunun evrimsel avantajı gayet açık ama aynı faydalı mekanizma ebeveynimizin, çocuklarımızın, eşimizin, dostlarımızın geçmiş dönemlerdeki yüzlerinin anılarının silinmesinden de sorumlu. Bu yüzlere ait anılar sürekli aşılıyor, yenileniyor ve bu arada eski versiyonları siliniyor. İşte bu nedenle özlemle eski fotoğraflara bakıyoruz: Bu eylem bize unuttuhlarımızı hatırlatıyor. Fotoğraf ve anılar arasındaki tek ilişki bu değil. Anıların asla sahip olamayacağı kalıcılığa fotoğrafların sahip olduğu söylenir. Anılar bize bir insan yaşamı süresince eşlik edebilir ama bunu tek bir saniye dahi aşamazlar. Başkalarının anılarındaki halimiz o anılarla birlikte yok olur. Peki fotoğraftan geriye kalan nedir tam olarak?
Farkındalığı yüksek bir insan için Baba’nın ölümü çok sarsıcı bir tecrübe olmalı. İlker hoca zor bir dönemden geçiyor bence. Babası konulu videoyu izleyince anlaşılıyor ki babası yaşadığı zaman ve mekan bağlamında sıra dışı biriymiş. Hocam bildiğim kadarıyla geçici bir ruh hali bu. Bir period. Kendine iyi bak, çalışmaya devam, meşguliyet dermandır. Sevgiler.
"Herkes boşlukta." kısmı güzeldi. Ateist olmaya başladığım zamanlarda deney gibi "Bakalım düşüncelerimi ve yaşadıklarımı bir yere dayandırmayım." diye yaşamaya çalışmıştım. İlk başta korku, vicdan azabı gibi duygular oluyordu ama boşlukta da yaşıyormuş insan. İlla bir yere dayanmamıza gerek de yokmuş
Hiç bir yere dayanmadan yaşamak herkesin yapabileceği bir şey değil. Hatta kimsenin. Kendinizi yeterince tanırsanız nerelere dayandığınızı göreceksiniz. Bunun illa ilahi bir güç olması gerekmiyor.
@@ylmzll En azından ölümden sonra yaşama inanmamak, insanların ruhunun olmadığını ve insanlar arasında bir mertebe olmadığını düşünmek bile bir çok dayanak noktamı yok etti
Arkadaşın dediğine ek olarak bütün zamanlarda mümkün yada kolay olmayabilir. Gençken kolaydır hayat akışı karmaşık çoğunlukla maddi ama bir de yaşlılığı var bu işin. Yaşlandıkça içe dönme de biraz ondan. Bir de insanlar arasında mertebe farkı olmasaydı mona lisa, einstein'in dili bu kadar meşhur olmazdı. Eşit bile doğmuyoruz aslında bazılarımızın bazı organları olmuyor yada çalışmıyor bu tabi uç örneklik, basit açıklayamadığımız farklar olduğu anlaşılıyor.
@@istar. Benim fikrime göre de tabi insanların yaşam koşulları farklı olabilir. Zihinsel olarak genetik farklılıklar da vardır. Ama ruhsal olarak bir mertebe yoktur. Çünkü ruh denilen şey yoktur. Çünkü bunun varlığına da inanmak insanın kendisini diğerlerinden üstün olduğu ya da başka insanların kendisinin efendisi olduğu dayanağına dayandırıyor. Ve bu dayanakla yaşamak da insanın kendine eziyeti diye düşünüyorum. Bu inancı bırakmak da insanı birey olarak özgürleştiriyor.
@@didem8689 Katıldığım yerler var ama hayata, yaşama bu kadar net, keskinlikle bakmamanızı öneririm çünkü inanan bir insan olarak hayat, evren o kadar net değil. Geçmişten gelen külliyatlarda zannedildiği gibi bir ruh olmadığına kaniyiz ama net ölçemediğimiz birşeyler var. Tıp, bilim bunun cevabını kesin olarak veremiyor. Canlıdan ölüme geçişin tespit zorluğundan dahi bunu anlayabiliriz. Anne karnında bir an gelince ne oluyorda başlıyor, yaşarken ne oluyor da bir an da çürümeye geçiliyor net değil belirleyemediğimiz bir girdi çıktı var kimi tıpçı, bilimciler bunu es geçmeyi seçiyor kimi geçemiyor. Şayet ruh denebilecek enerjiyi veren gibi birşey varsa bize özel değildir bütün canlılık formları için oluyor olmalı belki tek hücreliler için bile çünkü cansız materyalden canlılığa geçişi iyi bilmiyoruz. Kendi varlığımız bile anlayamıyorken bitki de bile garip şeyler varken farklı birşeylerin olduğunu en fazlasıyla insan ve hayvanlarda tespit edilebiliyor ama ne oldukları meçhul. O yüzden şayet varsa mertebe ruhla ilgili olamaz, zaten eski külliyat, anlatımcıların da bu ortak fikir yönü değil hatta benim anlayabildiğim kadarıyla çoğunluğu eşitlikten bahsediyor ancak mertebe denilen şey var iyi insan kötü insan meseleleri, sadece ruh, benliğimizden oluşmuyoruz fizyolojikte bağımlıyız kontrol edemediğimiz dna'mız, kimyasallarımız var. Yetiştirilmelerimiz farklı, arzu hedeflerimiz dolayısıyla farklılaşıyor, zeka, bilinçte net tarifi olan şeyler değiller. Totali işte detaylarını bilemediğimiz insan ve benim için insanların çoğunluğu kötüdür pek azı iyi. Bunu da mertebe, yetişmişlik vs gibi sosyal sınıflıyoruz. mona lisa dediğim de benzer birşeydi. Yani hayatın totali zor bişey :)
Gecmisteki her sey kotudur. Biz sadece iyi tarafini hatirlamaya calisiriz. İyiligimiz orada saniriz. Ben ithal peynir yedim diye mutlu olmak, haftanin uc gunu Ankara da sular kesik oldugundan cesmelerden eve su tasimak istemiyorum, telefon yazdirmak veya santral aramak yerine akilli telefonumla google’lamak istiyorum. Eskiden bunlar olmadigi icin daha iyi oldugumuzu dusunmek tuhaf. Sevgiler.
İlker beyle neredeyse düşünce ikiziyim. Aklımızın yolu bir, çok seyretmekten mi paralellik, kendimi bulduğumdan mı çok seyretmem, bilemedim? Çıkarımlarım yaşadıklarım üzerine düşünmelerin sonucu. Şu konuyu işleminizi çok isterdim. Sosyolojik, psikolojik ve felsefik düşünce ve bakış açısı için bir sürü kitap okumaya gerek var mı? Okumanın sabit bir sürü faydası olduğu sabit. Ancak okumadan da insanların bu yönleri nasıl geliştirilebilir. Şahsen ben bu sonuçlara çok kitap okumadan ama çok doğru programları seyrederek ve kendim de çok düşünerek geldim. Kısaca anlatmak istediğim böyle, umarım geçmiştir size. Saygıyla
okumanın şöyle bir yararı var: matbaanın icadiyla ve önüne gelenin kitap yazma girişimiyle çeşitlilik doğmuş oldu, bir bakıma farklı fikirlerin çatışması, doğru olanı bulmada, az örnek olan duruma göre daha yardımcı olur, diğer türlü dogmatik düşünür ve büyüklük sarhoşluğuna kapılıp asıl gerçeği reddedersiniz. Kimse kendini şanslı veya seçilmiş vb saymasın, değerli defineler her zaman diptedir, o kadar kolay erişilmez.
00:04 Nostalji: Geçmişe Aşırı Özlem 01:28 Nostalji Kelimesinin 17. Yüzyılda Ortaya Çıkışı 04:08 Şehirlerin, Köylerin ve Yaşamların Değişimi 05:33 Hızlı Toplumsal Değişimin Nostalji Üzerindeki Etkisi 08:13 Hatırlama Araçlarının Evrimi ve Önemi 09:34 Hafıza ve Belleğin Önemi 12:24 Nostalji: Zırva mı? 13:52 Nostaljinin Gerçekliği Yeniden Yaratma Özelliği 16:35 Nostaljinin Eksikliği ve Doğası 17:51 Geçmişin Hatırlanması ve Kurgulanması 20:17 Bilinç Dışı, Evrimin Kökenleri ve Hayatta Kalma Stratejisi 21:27 Bilincin ve Stratejilerin Hayatta Kalma Üzerindeki Etkisi 24:02 Hikayelerin Gücü Boşluğu Doldurabilir 25:26 Nostaljinin İyi ve Kötü Yönleri 27:49 Nostalji: İnsanların Geçmişe Duyduğu Özlem 29:02 Hızla Değişen Yerlerde Nostaljinin Solup Gitmesi
bu arkadaşlar yanılıyor pek ilgisi yok yüzlerce kayıt var kimse onlara düblaja uğraşmaz zira bize özel de değil 50 70 lerin avrupa kayıtları var onlarda da kadınlar erkekler çocuklar kızlar öyleler. Herkesin düblaj yaptığına dair söylem herhal safsata olmalı.
Acı pornografisi güzel tabir. Aslında bu tabiri karşılayan başka bir sözcük öbeğimiz daha var. Genelde kişilerin dışavurduğu bir tavıra karşılık gelen ''duygu sömürüsü''nü de kullanabiliriz kanımca. Sanatı, tekniği ve kalitesi ne olursa olsun kişinin iç dünyasının dışavurumu olarak tanımlarsak eğer, sanatçının iç dünyasının samimi dışavurumundan ziyade; insanların acı, üzüntü veya coşkularını harekete geçirmek için bilinçli olarak üretilen sanatsal zanaat ürünlerini duygu sömürüsünden para kazandıran ürünler olarak da tanımlayabiliriz. Bu noktada belirli bir sanatsal akımı duygu sömürüsü aracı olarak tanımlamaktansa, kıstası sanatçı dediğimiz insanların hangi motivasyonla ürün/eser ortaya koydukları üzerinden yorumlamak (ne kadar niyet okumak olursa olsun) daha isabetli olabilir. Sanatçı tarafından yaşanan acının esere dönüştürülmesi sanat iken, başkalarının acılarını sömürerek bu sömürüyü para ve üne çevirme amacı güden her ürünü de sanatsal tekniklerin kullanıldığı zanaat ürünleri olarak tanımlamak adil olabilir. Böylelikle hiç bir akımı aşağılamadan, ürün ya da eserleri, veya sanatçı olarak bilinen insanları eleştirebiliriz.
bu arada, o film, 12 öfkeli adam, 1957 tarihli sürümünde, filmin sonunda sadece 2 kişinin isimleri zikredilir, yani, adıyla sanıyla sadece 2 kişi vardır, bir nevi "diğerleri kalabalık işte hesabı..." diyelim, "bir devlet sembolü bir koca yapı"nın önünde... son sürümünde acaba onu değiştirmişler midir, izlemedim... neyse...
iki yüz yıl sonra, dünyada seni hatırlayan son kişi de öldüğünde aslında hiç yaşamamış gibi olacaksın. bu pek sıcak bir hikaye değildi ve insanlığın hikayeler uydurup onlara inanması zaruriydi. boşlukta kendine tutunacak dal arama ihtiyacı vardı. din de sanat da bu dallardandı.
İLKER HOCAMIN EN BAYILDIĞI ŞEY OLAN Bİ ŞİİRLE KATKIDA BULUNMAK İSTERİM: eve dön, şarkıya dön, kalbine dön Şarkıya dön kalbine dön eve dön Kalbine dön eve dön şarkıya dön …. Eve dönmek kendime sarkıntılık etmekten başka nedir?
Bu yayın bizce pek doyurucu ufuk açıcı olmadı. Nostaljiyle ilgili birebir misallendirmeler bile webden rahat erişebildiğimiz geçmişte okuduğumuz şeyler. Daha nadir olan anti'lerine ise pek değinilmemiş sanki. Sevdiğimiz halinizle safsata savar olarak bir çok safsataya da imza atıyorsunuz hani.:) Mesela bir kaç şey. Esası beynin tamamlamasına kuruyorsanız, canlı an için de beyin tamamlıyor, göz sadece bir sensör. şaşı bak şaşırlar, kare tamamlamalar, renkler... Hakeza kuantum mekaniği vs evrenin dinamikleriyle bundan kaçılamaz da. Sensöre, ölçüm edebildiğimiz alan totalin çok küçük bir kısmı... Nostalji zırva oluyorsa tarih, toplum ve dahi istatistik bilimi yapamazsınız. Bir çok yerde gelişim de tıkanır çözüm bulamayabilirsiniz dahi. Dünya hayatında ki herşey teorik fizik dinamizmin de yürümüyor. Misal Osmanlı bıdı bıdısı derken de halen osmanlının birden çok teknik uygulamasının bugüne çözüm sunduğunu da unutmamak gerekir peki bunu kim yapar biz bile değil dünyayı yöneten USA. Mevcut ve gelecek için referanslara ihtiyacımız var. Tarih, adet, töre, gelenek, arşiv bize bunları da verir. Zaten vermiyorsa daha doğrusu dikkate alınmıyorsa daha fazla problem başlar. Bugün kapitalizmin bir sürü bıktırıcı usandırıcı sorun üretmesinin bir nedeni de bu. İlber hoca gibiler birşey anlatmaya çalışıyor arazi de sanrılarının aksine okur yazarlığı dahi olmayan şehirlinin "kara!" cahilinden olmayanıyla karşılaşabilirsin. Ve o insan düzeyini nostaljiyle edinmiş dahi olabilir. Bugün ve her yeni iyi demek olsaydı safsatalar olmazdı ve geri adım atmalar da, dünya yaşamında itiraf etmeyiz ama çok yaparız bunu. Bir de ana felsefelerimden bir özlü söz vardır. "Başkalarının tecrübelerini yaşayarak tasdik en büyük ahmaklıktır". Hadi gel şimdi bunu nostaljiden ayıklayarak besle. Bugünün hiçbir şarkı, filminden edinemeyip 70'lerin birşeyin den öyle birşey öğrenebilirsin. Nostalji salt kötüyse bu kadar Newton, Maxwell, Tesla anlatımları niye, bir kapital niye o ismi seçiyor ki arkadaş. Velhasıl nostalji ve tarihi ayırmak ve özellikle deneyimi çok çok güçtür kavram uydurmalarla pek olamıyor. Hatta doğa bile nostaljik olabilir evrim de olabilir :) zırt diye oluşmuyor hiçbir şey. Binler, milyonlar alıyor çapın anlamaya yetmiyorken nasıl her zaman ideal kalacaksın ki. Ne diyordu Hüsrev ağa :P her gün yenilik benim geleneklerime ihanettir.:) buradan devlet, millet, yasa nedir onu da anlayacaksın. Bir kelimeye, bir bakışa şiir, naat, mitoloji, destan yazan canlı bu insanoğlu. Ve evet sektöre dibine kadar hakimim geçmişin otomobilleri çok daha iyiydi, zıt her söylemin safsataya varacaktır yeteri kadar deneyimin varsa şayet. Ve evet her türünü dinlerim sadece trance için diyemiyorum chipler çok gelişti :) evet tekrar meşhur olduğu üzere yada zamanında yerin dibi görüldüğü üzere Arabesk şimdinin çoğunluk şarkılarından çok daha iyidir çünkü basit en az 6-7 enstrümanla, orkestra ile yapılıyordu bugün ki gibi tek bir klavye yada software ile değil. Sadece bu her tür ve herşey için geçerli değil. Çocukken kitaplarda okuduğumuz ama birebir yaşayarak gördüğümüz savaşlar dolayısıyla kavimler göçü bir sonucu itibariyle belki dikkatinizi çekmiştir youtube da batılılarca beğeni alan binlerce arap şarkısı, konseri var artık, batı salonlarında 10-20 yıldır meşhur olan gruplar var, onlar için çok yeni birşey bu ve beğenmeleri bu yeni açılım da normal, çünkü birçoğu neredeyse bir klasik müzik orkestrası kadar kalabalık icra ediliyor ve daha önce hiç ulaşmadıkları ezgilere erişiyorlar. Şimdi bunları zaten bilen 50 yıldır dinleyen bir arap ah neydi derken nostalji mi yapmış oluyor. Kısaca söylemi, makalesi dahi kolay amma ayıklaması kolay bir mesel değil bu.
Bu seri müthiş. Flutv’nin ne olduğunu ve ne olsa güzel kalacağını en güzel anlatan serilerden biri.
Harika, Harun'la muhabbetin hep tadı damağımızda kalıyor
Allahım program ayrı kaliteli, hoca ayrı, yorumlardan bile kalite akıyor. Dünya yarım saatliğine güzelleşiyor. Bu arada düşük doz nostalji iyidir fazlası zarar. Gerçeklikle bağımızı kopartmayalım bu akıl bize lazım.
FluTV benim için ilk zamanlarını aratmıyor, yalnızca Olmaz Öyle Saçma Şey'e özlem duyuyorum. 🙏 1 Hafta önce 1977 yapımı bir film seyrettim gayet akıyor ve bana hiç sıkıcı gelmedi. Aşk acısı yaşadığımda daha çok nostaljik şarkı dinlediğimi fark ettim. Harika bir programdı, alıntılar çok güzeldi. İlgiyle 2 kez izledim. Teşekkürler. ✨
Eski istibdat günlerinde, bu kanalda afbuyurun "kafa" demek yasaktı, gençler o zorlu günleri bilmez🥸😶🌫
Kafa tv den dolayı mı?
@esra4909 inanılır gibi değil ama evet.
Süper oldu bu😂
Nostalji bana biraz modern insana özgüymüş gibi geliyor köy görmemiş küçük teyzem geçmişi çok güzel anarken köyde doğmuş büyümüş annem Kemalettin Tuğcu romanlarına rahmet okutan bir geçmiş anlatırdı. Günümüzde sanırım birazda andan memnun değiliz yarına dair çok karanlık bir yaşam çiziliyor elde bir tek geçmiş kalıyor geçmişi hayal dünyasında değiştirebiliyoruz
3 saat daha anlatsa dinlerim, oyle hayranınım Harun beye. Tek satır boş lafı yok ❤
Nurullah Ataç'ın uydurukçuluğuna da ayrıca şapka çıkarmak gerek.
Harun Bey'le sohbetleriniz çok değerli ve kaliteli 🎉 zihnimde demliyorum dinleyip,devamini dilerim bir flu tv fanı olarak😊
Harun hocayı yeniden Flu’da görmek ne güzel. Müthiş 🤌
Rosy effect: Geçmişi olduğundan daha iyi hatırlıyoruz, geleceği olacağından daha iyi umut ediyoruz. Şu an ile ilgili bir sıkıntımız/tatminsizliğimiz var.
Ohh be şunları duydukça kendimd daha çok hayranlık duyuyorum.. Çünkü bunları kendi kendime düşünebiliyorum.. Sanırım filozof biriyim 🎉❤
İdealizm ile başlayıp zamana yetişememenin sonucu nostaljiye kapılma hastalığı da denilebilir. Güzel bir bölüm. Birebir muhabbetini neden özlediğimi hatırlattı. Nostalji yaşattıız Harun Bey. Güzel mi oldu şimdi bu?
Bellek ile Bilinc arasindaki baglantida ciddi bir aydinlanlama yasadim. Cok tesekur ederim Flu tv.
Cok guzel sohbet. Gozum kapali dinliyorum.
ne kadar duygusalsın o kadar nostaljik etkiye maruzsun.babamız gitti dağıldık.bu durumda şahsım %90.
Ah be canım sıkkındı çok iyi geldi 🙂 Öykücü Beyin kitabında geçiyor anlattığınız mevzular.
“Özlemiştik” bu seriyi. 😬
Harun Hocayla ara bir daha bu kadar açılmasın ya çok özlemişiz.
Harun bey ile sohbeti çok özlemişiz...😊
Harikulade bir bölüm daha emeğinize sağlık. Teşekkürler. (Aslında ROK ve Ertuğrul Özkök dışındakilerin hepsine kefilim.) İyi ki varsın FLU Tv.
Teşekkürler 🎉
Ellerinize, emeklerinize sağlık.. her video dopdolu🎉
Bölüm çok Vikipedi sayfası tadında başlayıp hızlı bir şekilde çok keyifli ve kaliteli bi sohbete evrildi, güzel video.
Gerçekten Harikaydı, teşekkürler 👏
Harikaydı ❤
mükemmel bir icerik her zamanki gibi!
Sahte anı yaratma açısından en iyi örnek bence Seven filminin son sahnesi
Filmin üzerinden bir süre geçince İzleyenlerin bir çoğu kutunun içinde, kesilmiş kafa gördüğünü düşünüyor, uyduruyor.
Nasıl ya kutuda kesilmiş kafa yok muydu
@ bize gösterilen bi kafa yok
Güzel oldu bu video teşekkürler. Flutv nin seri şeklindeki içeriklerine hastayım. Canlı yayınları ise bazen beni hasta ediyor😂
Yine efsane bir bölüm olmuş ellerinize sağlık 👏
Tüm Türkiye vatandaşları olarak yaşadığımız yoğun duygu 😪
Kendi adına konuş amk
Yaşasın Kafa Yolları Haritası'nın yeni bölümü geldi. 🎉
Teşekkürler.
*22:43** Nazif Topçuoğlu fotoğraf ölmedi ama tuhaf kokuyor...*
Dün geride kaldı, yarın belirsiz, elimizde sadece bugün var
Yaban...Yakup Kadri Karaosmanoğlu...Savaş dönüşü köyüne yaklaşan askerin duyguları çok güzel işlenir..55 yıl önce okudum aklımdan çıkmadı.
Yeniden okusak nasil hissederiz acaba?
Harun Bey saatlerce konuşsa dinletir kendisini sanki..
ilker bey , rıza canikligil ile ABD seçim özel yayın yapsanız mı acaba 🙂
teşekkürler 🎉
Bir beyni ve hafızası (anıları) olan herkesi ilgilendiren bir konu, iyi de işlenmiş. Hani, daha söylenecek çok şey vardı belki ama herşey de bir videoda söylenmeyiversin kardeşim, değil mi ama?
Emeği geçen herkese teşekkürler...
Başlıktaki sorunun cevabı, (bana göre) "hayır, zırva değil, bizim hayatı zırvalaştırma araçlarımızdan bir tanesi"
Burçların çıkışı da aynı (erisilemeyecek kadar uzaklara bakıp, tek bir bakış açısı ve sınırlı bilgiyle evren ve gelecek hakkında atıp tutmak), fotoğrafçılıkta sadece belli bir anda, tek bir çerçeveye sıkıştırılan hayattan bir sahneye bakıp genellemeye gitme hatasına düşülmesiyle, hatta filmlerde, romanlarda, marşlarda, nutuklarda, reklam metinlerinde, mecnunun Leyla'ya olan aşkında, hesapta dini kitaplarda vb. olan ne?; beyindeki sahte bir evren algısı, hatırlamaya değecek, bizi ayakta tutacak... insan kendi gerçeğini ne zaman kabullenip büyümeye karar verecek, merak ediyorum.
Cok guzel yazmissiniz. Insan hayal eden, ve hayaline inanabilen bir yaratik. Bu o kadar guclu ki olmayan seylere cok baglanabiliyor, bunun gerceklikten uzak oldugunu da biliyor, ama burada bir celiski gormeden hem gercek ile hem hayal ile beraber yasayabiliyor. Bu da bizim tuhafliklarimizdan biri herhalde.
@alex70max
evet, insansı zaaflarımız bizi insan yapan özelliklerimizden.
Müthiş.
Bende mimari nostalji var. Avrupaya gittiğimde çok etkileniyorum.
Ona özentilik deniyor umut bey/hanım 😁
Eski filmleri eleştirip sonra 1957 yapımı filme çok iyi diyen ilker canikligil😂
Yorgun gorunuyor Harun Bey... Ah nerede o eski bolumler...
Guzel olmus!
7:48 aaah ah nerde tam şuraya cuk oturcak 'görüşmek üzere' şakası........
Olmazsa olmaz 🤗🙏
Videoyu izlemeden diyebilirim ki geçmişin bu kadar iyi görülmesinin sebebi bir daha yaşanmayacak olması olabilir
Bu mantıkla bugün de bir daha yaşanmayacak, hatta gelecek bile "bir daha yaşanmayacak". Siz en iyisi videoyu izleyin
İki kitap alıntısı yapmak isterim:
1-) Modern dünyada bir olay, filme alınmadıkça veya fotoğraflanmadıkça gerçekten olmuş sayılmıyor. Birincil deneyimin yaşanamaması, fotoğraf veya filmin birincil deneyim yerine gerçekliğe dönüşmesi anlamına geliyor. Bu olgunun ilk örneklerinden biri, astronotların Ay'a ilk ayak basışlarının ardından dünyaya sağ salim dönüp yetkililere raporlarını verdikten sonra halk önüne çıktıklarında yaşanan medya çılgınlığını öğrenmeleriydi. Ay'da henüz yürümüş yegâne iki kişiden biri olan Buzz Aldrin, diğer Ay yürüyüşçüsü Neil Armstrong'a dönmüş ve "Neil, bütün olayı kaçırmışız," demişti.
2-) Öyle görünüyor ki belleğimiz eskide kalmış, aşılmış bilgileri atıyor, üstlerine yeni bilgileri yazıyor ya da eskilere ulaşılmasını imkansız kılıyor ve böylece sadece yeni bilgiler etkinleşiyor. Bunun evrimsel avantajı gayet açık ama aynı faydalı mekanizma ebeveynimizin, çocuklarımızın, eşimizin, dostlarımızın geçmiş dönemlerdeki yüzlerinin anılarının silinmesinden de sorumlu. Bu yüzlere ait anılar sürekli aşılıyor, yenileniyor ve bu arada eski versiyonları siliniyor. İşte bu nedenle özlemle eski fotoğraflara bakıyoruz: Bu eylem bize unuttuhlarımızı hatırlatıyor. Fotoğraf ve anılar arasındaki tek ilişki bu değil. Anıların asla sahip olamayacağı kalıcılığa fotoğrafların sahip olduğu söylenir. Anılar bize bir insan yaşamı süresince eşlik edebilir ama bunu tek bir saniye dahi aşamazlar. Başkalarının anılarındaki halimiz o anılarla birlikte yok olur. Peki fotoğraftan geriye kalan nedir tam olarak?
oh ya! sonunda! ❤
inanılmaz bir video inanılmaz
Farkındalığı yüksek bir insan için Baba’nın ölümü çok sarsıcı bir tecrübe olmalı. İlker hoca zor bir dönemden geçiyor bence. Babası konulu videoyu izleyince anlaşılıyor ki babası yaşadığı zaman ve mekan bağlamında sıra dışı biriymiş.
Hocam bildiğim kadarıyla geçici bir ruh hali bu. Bir period. Kendine iyi bak, çalışmaya devam, meşguliyet dermandır. Sevgiler.
Eski filmler daha güzel çünkü üzerinde daha fazla emek ve özen var, şimdi teknoloji ile içine ettiler
*20:03** Zeki Demirkubuz Kader Bıçaklanma sahnesi benzer şekilde...döne döne*
Zırva değil. İhtiyaç.
esg'nin sanırım şöyle bir sözü vardı: geleceğe dair umut azaldıkça geçmişe yönelik ilgi artar
"Herkes boşlukta." kısmı güzeldi. Ateist olmaya başladığım zamanlarda deney gibi "Bakalım düşüncelerimi ve yaşadıklarımı bir yere dayandırmayım." diye yaşamaya çalışmıştım. İlk başta korku, vicdan azabı gibi duygular oluyordu ama boşlukta da yaşıyormuş insan. İlla bir yere dayanmamıza gerek de yokmuş
Hiç bir yere dayanmadan yaşamak herkesin yapabileceği bir şey değil. Hatta kimsenin. Kendinizi yeterince tanırsanız nerelere dayandığınızı göreceksiniz. Bunun illa ilahi bir güç olması gerekmiyor.
@@ylmzll En azından ölümden sonra yaşama inanmamak, insanların ruhunun olmadığını ve insanlar arasında bir mertebe olmadığını düşünmek bile bir çok dayanak noktamı yok etti
Arkadaşın dediğine ek olarak bütün zamanlarda mümkün yada kolay olmayabilir. Gençken kolaydır hayat akışı karmaşık çoğunlukla maddi ama bir de yaşlılığı var bu işin. Yaşlandıkça içe dönme de biraz ondan. Bir de insanlar arasında mertebe farkı olmasaydı mona lisa, einstein'in dili bu kadar meşhur olmazdı. Eşit bile doğmuyoruz aslında bazılarımızın bazı organları olmuyor yada çalışmıyor bu tabi uç örneklik, basit açıklayamadığımız farklar olduğu anlaşılıyor.
@@istar. Benim fikrime göre de tabi insanların yaşam koşulları farklı olabilir. Zihinsel olarak genetik farklılıklar da vardır. Ama ruhsal olarak bir mertebe yoktur. Çünkü ruh denilen şey yoktur. Çünkü bunun varlığına da inanmak insanın kendisini diğerlerinden üstün olduğu ya da başka insanların kendisinin efendisi olduğu dayanağına dayandırıyor. Ve bu dayanakla yaşamak da insanın kendine eziyeti diye düşünüyorum. Bu inancı bırakmak da insanı birey olarak özgürleştiriyor.
@@didem8689 Katıldığım yerler var ama hayata, yaşama bu kadar net, keskinlikle bakmamanızı öneririm çünkü inanan bir insan olarak hayat, evren o kadar net değil. Geçmişten gelen külliyatlarda zannedildiği gibi bir ruh olmadığına kaniyiz ama net ölçemediğimiz birşeyler var. Tıp, bilim bunun cevabını kesin olarak veremiyor. Canlıdan ölüme geçişin tespit zorluğundan dahi bunu anlayabiliriz. Anne karnında bir an gelince ne oluyorda başlıyor, yaşarken ne oluyor da bir an da çürümeye geçiliyor net değil belirleyemediğimiz bir girdi çıktı var kimi tıpçı, bilimciler bunu es geçmeyi seçiyor kimi geçemiyor. Şayet ruh denebilecek enerjiyi veren gibi birşey varsa bize özel değildir bütün canlılık formları için oluyor olmalı belki tek hücreliler için bile çünkü cansız materyalden canlılığa geçişi iyi bilmiyoruz. Kendi varlığımız bile anlayamıyorken bitki de bile garip şeyler varken farklı birşeylerin olduğunu en fazlasıyla insan ve hayvanlarda tespit edilebiliyor ama ne oldukları meçhul. O yüzden şayet varsa mertebe ruhla ilgili olamaz, zaten eski külliyat, anlatımcıların da bu ortak fikir yönü değil hatta benim anlayabildiğim kadarıyla çoğunluğu eşitlikten bahsediyor ancak mertebe denilen şey var iyi insan kötü insan meseleleri, sadece ruh, benliğimizden oluşmuyoruz fizyolojikte bağımlıyız kontrol edemediğimiz dna'mız, kimyasallarımız var. Yetiştirilmelerimiz farklı, arzu hedeflerimiz dolayısıyla farklılaşıyor, zeka, bilinçte net tarifi olan şeyler değiller. Totali işte detaylarını bilemediğimiz insan ve benim için insanların çoğunluğu kötüdür pek azı iyi. Bunu da mertebe, yetişmişlik vs gibi sosyal sınıflıyoruz. mona lisa dediğim de benzer birşeydi. Yani hayatın totali zor bişey :)
Gecmisteki her sey kotudur. Biz sadece iyi tarafini hatirlamaya calisiriz. İyiligimiz orada saniriz. Ben ithal peynir yedim diye mutlu olmak, haftanin uc gunu Ankara da sular kesik oldugundan cesmelerden eve su tasimak istemiyorum, telefon yazdirmak veya santral aramak yerine akilli telefonumla google’lamak istiyorum. Eskiden bunlar olmadigi icin daha iyi oldugumuzu dusunmek tuhaf. Sevgiler.
Bir not : ya yine erkekler cok konusmuyor mu? Kadinlar nerdesiniz?
Ne gemiler yaktım. Ne gemiler yaktım, o kadar yandı ki canım; sonunda karşıdan baktım...
birkaç sene daha yayın yaparsanız bugünkü flutv yayınları için övgü alabilirsiniz. Bugünkü yayınlar "Eskiden daha iyiydi." kapsamına dahil olurlar.
Nostaljinin yanında bir de retro var. Nostalji geçmişe özlem, retro ise geçmişe özenme
İnanamıyorum. Daha dün Harun bey nerede diye düşünmüştüm. Neden flu TV'ye çıkmıyor artık diye. Resmen erdim ben ha.
Sanırım hepimiz erdik. Bende aynısını düşünüyordum.
Ne geçmişi özlüyorum, ne şimdiyi beğeniyorum, ne de geleceği merak ediyorum.
Nihilizm oluyor, bol bol 19.yy Rus romani oneriyoruz
@alex70max cesare pavese romanlarını tercih ediyorum.
Ya bir geçmiş kalmıştı elimizde onu da uyuşturucu diye elimizden alma
Etimolojik köken: sıla özlemi, bknz. Meydan Larousse
Bugünden usanmış, gelecekten umudu olmayan insan sürekli nostalji çeker...
Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı lafını çok söylerdi bir abim.
Bazen yagiyor, eski bir Rolex yenisinden daha pahalli olabiliyor.
👍🏼
İlker beyle neredeyse düşünce ikiziyim. Aklımızın yolu bir, çok seyretmekten mi paralellik, kendimi bulduğumdan mı çok seyretmem, bilemedim? Çıkarımlarım yaşadıklarım üzerine düşünmelerin sonucu. Şu konuyu işleminizi çok isterdim. Sosyolojik, psikolojik ve felsefik düşünce ve bakış açısı için bir sürü kitap okumaya gerek var mı? Okumanın sabit bir sürü faydası olduğu sabit. Ancak okumadan da insanların bu yönleri nasıl geliştirilebilir. Şahsen ben bu sonuçlara çok kitap okumadan ama çok doğru programları seyrederek ve kendim de çok düşünerek geldim. Kısaca anlatmak istediğim böyle, umarım geçmiştir size. Saygıyla
İlker hoca izleyicileriyle ortak bir zihinsel labirent kurmuş bence. 👍
Okumadan bu sonuclara gelindiyse okuyarak daha da ileriye gidilebilir
okumanın şöyle bir yararı var: matbaanın icadiyla ve önüne gelenin kitap yazma girişimiyle çeşitlilik doğmuş oldu, bir bakıma farklı fikirlerin çatışması, doğru olanı bulmada, az örnek olan duruma göre daha yardımcı olur, diğer türlü dogmatik düşünür ve büyüklük sarhoşluğuna kapılıp asıl gerçeği reddedersiniz. Kimse kendini şanslı veya seçilmiş vb saymasın, değerli defineler her zaman diptedir, o kadar kolay erişilmez.
Bu programı tamamlayacak 2 kitap da David Eagleman’dan Incognito ve Harari’den Sapiens olurdu
Kayıp Zamanın İzinde…🍪 Belki de kayıp anların peşinde…
Eve dönüş filmleri de ayrı bi güzeldir
İnsanlık tarihinde ilk defa tecrübenin dezavantaj olduğu zamandayız.
00:04 Nostalji: Geçmişe Aşırı Özlem
01:28 Nostalji Kelimesinin 17. Yüzyılda Ortaya Çıkışı
04:08 Şehirlerin, Köylerin ve Yaşamların Değişimi
05:33 Hızlı Toplumsal Değişimin Nostalji Üzerindeki Etkisi
08:13 Hatırlama Araçlarının Evrimi ve Önemi
09:34 Hafıza ve Belleğin Önemi
12:24 Nostalji: Zırva mı?
13:52 Nostaljinin Gerçekliği Yeniden Yaratma Özelliği
16:35 Nostaljinin Eksikliği ve Doğası
17:51 Geçmişin Hatırlanması ve Kurgulanması
20:17 Bilinç Dışı, Evrimin Kökenleri ve Hayatta Kalma Stratejisi
21:27 Bilincin ve Stratejilerin Hayatta Kalma Üzerindeki Etkisi
24:02 Hikayelerin Gücü Boşluğu Doldurabilir
25:26 Nostaljinin İyi ve Kötü Yönleri
27:49 Nostalji: İnsanların Geçmişe Duyduğu Özlem
29:02 Hızla Değişen Yerlerde Nostaljinin Solup Gitmesi
Harun hoca çizelge istemiş buyrun efem sırasıyla
1. Esg
2.Esg
3. Hozomm liste uzatılabilir :)
Bu kanal olmasa ne izlicez
belki nostalji de bizi özlüyor olabilir.
svetlana boym - the future of nostalgia
South park memberberries diyorum
Peki ne yapmak lazım
“Ey unutuş kapat artık pencereni”
(Olvido)
Peki Hocam ne yapalım. LevelC5 mi dinleyelim moderen olacağız diye?
TRT arşivindeki düzgün Türkçe'li halk röportajları dublajlı. Göz var, izan var. Bir noktada dublajı bırakmışlar işte...
bu arkadaşlar yanılıyor pek ilgisi yok yüzlerce kayıt var kimse onlara düblaja uğraşmaz zira bize özel de değil 50 70 lerin avrupa kayıtları var onlarda da kadınlar erkekler çocuklar kızlar öyleler. Herkesin düblaj yaptığına dair söylem herhal safsata olmalı.
Şarkhan 😂
Acı pornografisi güzel tabir. Aslında bu tabiri karşılayan başka bir sözcük öbeğimiz daha var. Genelde kişilerin dışavurduğu bir tavıra karşılık gelen ''duygu sömürüsü''nü de kullanabiliriz kanımca. Sanatı, tekniği ve kalitesi ne olursa olsun kişinin iç dünyasının dışavurumu olarak tanımlarsak eğer, sanatçının iç dünyasının samimi dışavurumundan ziyade; insanların acı, üzüntü veya coşkularını harekete geçirmek için bilinçli olarak üretilen sanatsal zanaat ürünlerini duygu sömürüsünden para kazandıran ürünler olarak da tanımlayabiliriz. Bu noktada belirli bir sanatsal akımı duygu sömürüsü aracı olarak tanımlamaktansa, kıstası sanatçı dediğimiz insanların hangi motivasyonla ürün/eser ortaya koydukları üzerinden yorumlamak (ne kadar niyet okumak olursa olsun) daha isabetli olabilir. Sanatçı tarafından yaşanan acının esere dönüştürülmesi sanat iken, başkalarının acılarını sömürerek bu sömürüyü para ve üne çevirme amacı güden her ürünü de sanatsal tekniklerin kullanıldığı zanaat ürünleri olarak tanımlamak adil olabilir. Böylelikle hiç bir akımı aşağılamadan, ürün ya da eserleri, veya sanatçı olarak bilinen insanları eleştirebiliriz.
Kendi geçmişini güzel hatırlayabilenleri anlayamıyorum.
80ler hairy metal listesi 😅
Peki ya eski filmler gerçekten daha iyiymişse, geçmişe duyulan tüm özlem nostalji midir? Buraya değinmemişsiniz sanki
52. ve 53. saniyelerde kediler onaylıyor mevzuyu
bu arada, o film, 12 öfkeli adam, 1957 tarihli sürümünde, filmin sonunda sadece 2 kişinin isimleri zikredilir, yani, adıyla sanıyla sadece 2 kişi vardır, bir nevi "diğerleri kalabalık işte hesabı..." diyelim, "bir devlet sembolü bir koca yapı"nın önünde... son sürümünde acaba onu değiştirmişler midir, izlemedim... neyse...
20:00 Brasi!
En çok izlenen görüntü bebek köpekbalıı... 1000 yıl sonra da aynı görüntü 1. olucak. 1.5 Milyar izlenmiş. Nostalji mi dediniz?
Daha 2000 lere gelemedim ben😂
Bu dönemde insanın evii gibi hissettiği yer var mı?
iki yüz yıl sonra, dünyada seni hatırlayan son kişi de öldüğünde aslında hiç yaşamamış gibi olacaksın. bu pek sıcak bir hikaye değildi ve insanlığın hikayeler uydurup onlara inanması zaruriydi. boşlukta kendine tutunacak dal arama ihtiyacı vardı. din de sanat da bu dallardandı.
You hit the nail on the head
❤❤❤❤❤
Maa ben bir “nostalji fetiştiyim”
Geçmişte, gerçekte ne olduğu önemli değil, insan hissettiği duyguyu satın alır:)
Bu Ilker gelenekci mi futurist mi postmodern mi anlamadim. Anladigim tek sey kaliteli sesten anliyor ama onda da baglanti sorunlari var.
Neden bir kategoriye koymak ihtiyacimiz veya durtumuz var acaba?
@@alex70max insan olduğumuz için olabilir :) seni postmodernist
Hakikaten, Nişanyan ve Cündioğlu'nu neden es geçiyosunuz bunca zamandır? Vahidciğim??
İLKER HOCAMIN EN BAYILDIĞI ŞEY OLAN Bİ ŞİİRLE KATKIDA BULUNMAK İSTERİM:
eve dön, şarkıya dön, kalbine dön
Şarkıya dön kalbine dön eve dön
Kalbine dön eve dön şarkıya dön
….
Eve dönmek kendime sarkıntılık etmekten başka nedir?
Bu yayın bizce pek doyurucu ufuk açıcı olmadı. Nostaljiyle ilgili birebir misallendirmeler bile webden rahat erişebildiğimiz geçmişte okuduğumuz şeyler. Daha nadir olan anti'lerine ise pek değinilmemiş sanki.
Sevdiğimiz halinizle safsata savar olarak bir çok safsataya da imza atıyorsunuz hani.:) Mesela bir kaç şey.
Esası beynin tamamlamasına kuruyorsanız, canlı an için de beyin tamamlıyor, göz sadece bir sensör. şaşı bak şaşırlar, kare tamamlamalar, renkler... Hakeza kuantum mekaniği vs evrenin dinamikleriyle bundan kaçılamaz da. Sensöre, ölçüm edebildiğimiz alan totalin çok küçük bir kısmı...
Nostalji zırva oluyorsa tarih, toplum ve dahi istatistik bilimi yapamazsınız. Bir çok yerde gelişim de tıkanır çözüm bulamayabilirsiniz dahi. Dünya hayatında ki herşey teorik fizik dinamizmin de yürümüyor. Misal Osmanlı bıdı bıdısı derken de halen osmanlının birden çok teknik uygulamasının bugüne çözüm sunduğunu da unutmamak gerekir peki bunu kim yapar biz bile değil dünyayı yöneten USA.
Mevcut ve gelecek için referanslara ihtiyacımız var. Tarih, adet, töre, gelenek, arşiv bize bunları da verir. Zaten vermiyorsa daha doğrusu dikkate alınmıyorsa daha fazla problem başlar. Bugün kapitalizmin bir sürü bıktırıcı usandırıcı sorun üretmesinin bir nedeni de bu.
İlber hoca gibiler birşey anlatmaya çalışıyor arazi de sanrılarının aksine okur yazarlığı dahi olmayan şehirlinin "kara!" cahilinden olmayanıyla karşılaşabilirsin. Ve o insan düzeyini nostaljiyle edinmiş dahi olabilir.
Bugün ve her yeni iyi demek olsaydı safsatalar olmazdı ve geri adım atmalar da, dünya yaşamında itiraf etmeyiz ama çok yaparız bunu. Bir de ana felsefelerimden bir özlü söz vardır. "Başkalarının tecrübelerini yaşayarak tasdik en büyük ahmaklıktır". Hadi gel şimdi bunu nostaljiden ayıklayarak besle. Bugünün hiçbir şarkı, filminden edinemeyip 70'lerin birşeyin den öyle birşey öğrenebilirsin. Nostalji salt kötüyse bu kadar Newton, Maxwell, Tesla anlatımları niye, bir kapital niye o ismi seçiyor ki arkadaş.
Velhasıl nostalji ve tarihi ayırmak ve özellikle deneyimi çok çok güçtür kavram uydurmalarla pek olamıyor. Hatta doğa bile nostaljik olabilir evrim de olabilir :) zırt diye oluşmuyor hiçbir şey. Binler, milyonlar alıyor çapın anlamaya yetmiyorken nasıl her zaman ideal kalacaksın ki.
Ne diyordu Hüsrev ağa :P her gün yenilik benim geleneklerime ihanettir.:) buradan devlet, millet, yasa nedir onu da anlayacaksın. Bir kelimeye, bir bakışa şiir, naat, mitoloji, destan yazan canlı bu insanoğlu.
Ve evet sektöre dibine kadar hakimim geçmişin otomobilleri çok daha iyiydi, zıt her söylemin safsataya varacaktır yeteri kadar deneyimin varsa şayet.
Ve evet her türünü dinlerim sadece trance için diyemiyorum chipler çok gelişti :) evet tekrar meşhur olduğu üzere yada zamanında yerin dibi görüldüğü üzere Arabesk şimdinin çoğunluk şarkılarından çok daha iyidir çünkü basit en az 6-7 enstrümanla, orkestra ile yapılıyordu bugün ki gibi tek bir klavye yada software ile değil. Sadece bu her tür ve herşey için geçerli değil.
Çocukken kitaplarda okuduğumuz ama birebir yaşayarak gördüğümüz savaşlar dolayısıyla kavimler göçü bir sonucu itibariyle belki dikkatinizi çekmiştir youtube da batılılarca beğeni alan binlerce arap şarkısı, konseri var artık, batı salonlarında 10-20 yıldır meşhur olan gruplar var, onlar için çok yeni birşey bu ve beğenmeleri bu yeni açılım da normal, çünkü birçoğu neredeyse bir klasik müzik orkestrası kadar kalabalık icra ediliyor ve daha önce hiç ulaşmadıkları ezgilere erişiyorlar. Şimdi bunları zaten bilen 50 yıldır dinleyen bir arap ah neydi derken nostalji mi yapmış oluyor.
Kısaca söylemi, makalesi dahi kolay amma ayıklaması kolay bir mesel değil bu.
@mathilda2607 peki buraya ne dersin mathilda :P eheheheh