Seçimin bu kadar önemli olduğu zamanlarda ağzı köpüren siyasileri 10 dk seyredince kafayı yememek için izlediğim videolarınızı bile tekrar izleyip sakinlesiyorum🙏
Dücane hocam lütfen bu yayınları bitirmeyin, hepsi birbirinden kıymetli. Ve sizin gibi bu ülkede zor bulunur bir insanın konuşması, sesini duyurması lazım diye düşünüyorum ki youtube bunun için bulunmaz bir mecra. Konuk aldığınızdaki o bahsettiğiniz yorumların ise çok çok küçük bir azınlığın sesi olduğunu düşünüyorum. Sosyal medya, yapısı gereği, negatif yorumların ve seslerin olduğundan daha gürültülü duyulmasını sağlıyor. Konuk aldığınız her yayını izledim ve hiçbirinde çok konuştuğunuzu veya moderatör pozisyonunda bulunmanız gerektiğini düşünmedim. Hepsi gayet doğal akışında ilerleyen sohbetlerdi.
Sohbetlerinizi sabahları zihnim açıkken dinliyorum. Kafam karışmıyor o zaman. Aradığımda bulacağım şekilde dolaplarımı da biri düzenlese iyi olacak. 64 yaşını doldurdum. Zeki olduğumu söylerlerdi ama ben daha çok günü kurtarmak için pratik zekamı kullanırdım. Duygularım, hissiyatım aklımın önündeydi. Bir aklım olduğunu 50 yaşından sonra fark ettim. Nezaman kafam karışsa ona başvuruyorum artık. Bu yüzden düşüncelerinizi yüksek sesle paylaşmanız benim için çok değerli. Kendi adıma çok teşekkür ederim.
Merhaba Dücane Hocam, Ben bir Perfüzyonist'im. Bunu belirtmemin sebebi sizin için hayati öneme haiz olan bu meslek grubunu biliyor olmanız. Sohbetinizin başında yayınlarınızın sıklığını azaltacağınızı söylediniz. Bu beni, babamı ve dedemi kalben üzdü. Biz dört nesil ata erkil bir yapıda yaşıyoruz. Dedem, babam ve ben sizi izliyor ve değindiğiniz konular üzerine tekrar düşünmeye çalışıyoruz. Demem o ki söylememi mazur görün siz artık kamuya aitsiniz. Hayatta birçok uğraşım oldu. Herbirini tutkuyla yapmaya çalıştım. Ama hiçbiri düşünce dünyamda açtığınız kapılar kadar haz vermedi. Kalıplaşmış düşüncelerimiz tıpkı kalbi besleyen koroner arterlerin daralmasına yol açıyordu. Sizi izleyip yada okuduğumda tıpkı bir cerrah gibi bu damarlardaki lezyonları ya balon, stent (PTCA) işlemi yapıyor yada koroner baypas ameliyatı yapıyorsunuz. İzmir'e gelmenizi dört gözle bekliyoruz. Ömrünüz uzun olsun. Selam ve saygılarımla...
Çok güzel bir sohbet oldu. Açıkçası matematikle hiç aram olmadı ama lisedeyken arada sırada yüksek notlar aldığımda tüm sınıf sanki ben aptalmışım gibi dönüp bana bakardı. Basit matematikte iyiydim demekki çünkü lisenin ilk iki yılı gayet ortalardaydım. Sonra geometrinin daha çetrefilli ve çalışma gerektiren anlarında altlara düştüm. Ama yinede bazen orda bile insanları şaşırtmayı severdim. Sonradansa zaten adım öğrenciydi ama okulla bağım kopmuştu ve sadece lise son sınıfta matematik ve kimyayla sınıfta kalmış ve tansu çillerin affetmesine rağmen sınavlara girmeyerek lise terkliği kabul etmiştim. Hem zeki hemde büyük olasılıkla akıllı bile değilim. Akıl oyunları filmi dediğinizde aklıma russel crowu ilk tanıdığım film gladyatör geldi. Bu filmin ilginçliği daha önce sürekli whs video oynatıcımız vardı eski semtimizde ama artık semtimiz değişmiş ve o da tarihe karışmaya başlamıştı ve cd oynatıcısı vardı yine ama ilginç kupon biriktirdiğimiz bir gazeten cd oynatıcılı teyp gelmişti. O günkü heyecanım bunu nasıl çalıştıracağımla ilgiliydi ve elimde yeni aldığım gladyatör filmi vardı. Çok değil bir iki yıl sonra akıl oyunları çıktı ve john nash ilgimi çekti. Büyük ihtimal bir gazetede oyun teorisi ve bunun ekonomiye katkılarını okudum. Bu hususta biraz düşündüm. Asıl düşünmeme sebep olan şey aslında bireyin sürekli kendi menfaatlerini düşünmesindense aslında oyuıncunun başkalarınında arzularını hesaba kattığıydı. Şaşırtıcı derecede basit ama bu kelimelerle böyle ve onun yaptığı hesaplara aklımız yetmez büyük olasılkla. Dikkat et john, hiç büyümüyorlar,değişmiyorlar, gerçek olamazlar.
Saçma siyasi argüman ve dalaşmalari izleyeceğime Dücane Abi gibi nazenin naçiz ve münevver şahsiyetleri izliyorum.Sonra düşünüyorum araştırıyorum bakıyorum konuştukları konulara.Hakikaten terapi gibi.Sukurler olun o(Hu)na...Hem akıl hem ruh saglimizi korumak için şu dönemde bu nevi güzel şahsiyetler var.Ducane abi hevesine, heyecanına , samimiyetine çok teşekkür ediyoruz.Profesyonel yayıncı olmaman da buraya güzel bir hava katıyor.Eline emeğine gönlüne sağlık.
Aklı karışık bence inanacak birini bulamamışlıkla alakalı ona mı inansam buna mı inansam o mu doğru söylüyor bu mu doğru söylüyor kendine ait bir fikir olusturamamış kişidir. Ayrıca sizi dinleyen size nasıl kafası karışık diyebilir ona şaşırdım 😅 sizi dinlemek ağaçların arasında gizli kalmış bir gölü seyretmekle aynı şey ve göller kendi şahsına münhasırdır berrak durgun olgun deniz gibi değil fırtınalarla işi yok o bir göldür💐💚 Son zamanlarımda (5 yıl gibi) rutine o kadar aşık haldeyim ki eskiden rutinlerimi yapmak için zorlandığım kaygıya düştüğüm çok anlarım oldu... Rutin bazı ruhların doğal kaynağı hele ki rutini olmayan bir ülkede yaşıyorsanız rutin sever bir insana cehennem oluyor... O nedenle rutin benim için muazzam bir ruh hali mutluyum, böyle huzurluyum...Bu videonuzu da defalarca dinleyebilirim 2 saatin üstüne, saatlerce düşünüp tekrar dinleyebilirim öyle muazzam ki... A Beautiful Mind filmi benim hayatımın klasiğidir ve o film bana hayatımla ilgili bir çok konuda çok seyi anlamlandırmam da yol göstermiştir, bugün ki videonuzun konusuna da tam oturan harika bir tespit🙏🙏🙏
Dücane Hocam sizi ilk kez Ahmet Arslan ve sonrasında Sinan Canan ile söyleşilerinizle keşfettim. Soğukkanlı ve sakince yaptığınız çarpıcı analizler çok hoşuma gitti. Dinlemeye devam ettikçe Nietzsche'den okuduklarım ve dedemin söyledikleri aklıma geliyor. Ohrili rahmetli dedemin sigara'nın sağlığa zararlarının propagandasının bu kadar yaygın olmadığı bir zamanda, nasıl bıraktığını ailedeki herkes biliyordu. "İnat ettım, cebimde son paketımle gezdım, dağıldı gitti hij içmedım bir daha". Fakat neden bıraktın? diye kimse sormamıştı, ben sordum. Önce daldı biraz düşündü ve dedi ki "Ben ekmek içın bile dilenmemişım, onuruma asla yakıştıramam. Bu beni askerde dilendirtmiştır. Eskiden böyle her yerde bakkal yok idi, gecenin köründe kaldırtmıştır beni taa malta çarşısına kadar yürütmüştür, bunu yaptıran başka ne yaptırır diye korktum, inat ettım biraktım." “He who cannot obey himself will be commanded. That is the nature of living creatures.” Friedrich Nietzsche 🦁
Çok doğru.Ben de bir kadın olarak gecenin birinde karda kışta büfeye gider sigara alırdim.Ne saçma bir şeydi. Sağlığın ve param gidiyordu. Çok şükür 15 yıldır içmiyorum asla.
ปีที่แล้ว +2
02.12 İnanç bağlılığa dönüştüğünde her ne olursa olsun onu kıramaz o mutludur..”düşünme” konusu değil..!! İşte Türkiye’nin temel sorunu bu dur..Ve bu yüzden “Fikri Hür Vicdanı Hür İrfanı Hür”Nesiller İster demiştir O büyük Zeka.. Hocam Hürmet Selam Ediyorum..Yine çok istifade ettiğimiz bir sohbetti..Sağ olun Var Olun Hep..
"Yunus Emre" güzel demiş... “Bir sineğin kanadın, Kırk kağnıya yükledim; Kırkı da çekemedi, Şöyle kaldı yazılı.” Sineğin kanadı böyle ise insanın o dimağını ne çeker, ne taşır?
Çok teşekkürler Değerli Hocam! ÇIKARDIĞIM SONUÇ İnsanın Aklı Mı, Fikri Mi Karışık Olur? İnsanın aklı nasıl karışık olur? Kelimeler, çok anlamlıdır ve bir kelime birden fazla anlama gelebilir. Dolayısıyla önce akıl ve fikir kelimelerinin hangi anlama geldiğini belirtmemiz gerekir. Akıl ile fikri nasıl ayırt ediyoruz? En son söyleyeceğimiz cümleyi şimdi söylersek eğe r, insanın aklı karışık olmaz, fikri karışık olur. Aklı, salt akıl olarak aldığımızda o karışmaz. Yani aklın tabiatında karışıklık yoktur. Tam tersine biz aklı kullandığımız an karışıklıktan kurtuluruz. Peki, aklı kullanmak ne demektir? Sorusunun cevabı için şu soruyu sorarız: Nasıl bilgi sahibi oluruz? Duyular ve duyum aracılığıyla bilgi sahibi oluruz. Bunlar, görme, işitme, koklama, dokunma ve tatmadır. Bunlar aracılığıyla biz nesnelerle, dış dünyayla temas kurarız. O temastan edindiklerimizi zihne alırız. Ve temas kurduklarımızı da duyum olarak belleğe göndeririz. Dış dünyadan aldıklarımız eski epistemolojide imge, bunları gönderdiğimiz bellek ise imgelem yani muhayyiledir. Yani imgeleri sakladığımız hafızadır. Dolayısıyla biz esas itibariyle duyularla bilgi alır, muhayyileye onu taşırız. Rüyalarda olduğu gibi bazen duyular olmadan da imgelemi kullanırız. Biz rüyada bir sürü görüntüler görüyoruz, sesler duyuyoruz, konuşmalar yapıyoruz. Yani bir şekilde imgelem onları hafızadan alıyor ve düşte onlar ortaya çıkıyor. Daha sonraları, imgelemdeki bu imgeleri biz bir takım zihinsel işlemlere tabi tutuyoruz. Ve buna düşünce diyoruz. O yüzden bir insanın düşüncesi, fikri karışık olabilir. Fikir, Arapça da tertip etmek, bir sıraya koymak demektir. Yani zihindeki imgeleri bir takım yargılara dönüştürürüz. Örneğin; Gündelik yaşamda birtakım tecrübeler ediniriz. Limon tatlı ya da ekşi, yemek güzel, çay sıcak gibi… Bütün bunları konu ve yüklem haline getirip zihne taşıyoruz. Daha sonraları yeri geldiğinde bunları birleştirip ayırıyoruz. Çay içerken onun sıcaklığının farkına varmadan birden dilimiz yanıyor. Ardından dilim yandı, çünkü çay sıcaktı ve ben o sıcak çayı içtim, diye akıl yürütüyoruz. İşte bu ve bunun gibi olanlara fikir diyoruz. Kısacası fikir, duyumdan gelen, imgelemden geçen tasarımları bir biçimde işleme tabi tutmaktır. Bu işlem esnasında ancak karışıklık olur. İşlem esnasında kaç türlü bunları yan yana getirebilirsiniz? Ya tümden geleceksiniz, ya tüme varacaksınız ya da analoji yani kıyas yapacaksınız. Sıradan bilinç genellikle analoji, kıyas yapmayı tercih eder. Duydukları, gördükleri şeyleri yana yana getirip klişe sözler söylerler. “Bütün erkekler, bütün kadınlar, bütün felsefeciler böyledir”, gibi sözler söylerler. Bir ilk önermeyi, öncül haline getiriyor ve şöyle diyorlar: “Zaten bu filozoflar karışık adamlardır. İşte filan kişiyi izledim o da felsefecidir. O halde onun da kafası karışık adamdır.” Onların bu söylemi tümden gelim gibi görünüyorsa da tümden gelim değil, tüme varımdır. Önce birini dinledi, onun biraz karışık olduğunu, belirsiz olduğunu düşündü. Sonra bunu genelledi. Yani analoji, kıyas yaptı. Burada tikel bir durumdan bir genellemeye ya da tikel bir durumdan tikele ulaşma vardır. Genelde sıradan bilinç, benzetme yoluyla yani analoji yoluyla akıl yürütür. Bu da akıl yürütmenin en ilkel halidir. Birbirine benzeyenleri yan yana getiriyorsunuz. Buna Yunanca da Silogismos yani kıyas denir. Aslı ise toplama yapmak demektir. Rasyo da öyledir. Rasyo da hesap yapmak, toplama çıkarma yapmak demektir. Düşünme esas olarak bir toplama çıkarma yapma işlemidir. Nasıl yani? Benzerleri yan yana getirme. Birleştirme ve ayırmadır. Şu anda karışıklık, tümevarım, tümden gelim, dedüksiyon, endüksiyon ve analoji gibi düşünmenin biçimsel yanından kaynaklanır. Buraya kadar bir sorun yok. Ama düşünme üzerine düşünmeye kalkıştığınızda birden kendinizi dünyanın en aptalı hissedersiniz. Bu durumda düşünme üzerine düşünebilmek için eğitim almanız gerekir. Nasıl ki bir tümceyi öğelerine ayırın ve sıralayın, dediklerinde birçoğumuz ne yapacağımızı bilemez hale geliyorsak, aynı şeyi yapalım. Düşünce silsileni durduralım öğelerine ayıralım ve sıralayalım bakalım düzgün düşünüyor musun? Özel olarak eğitim almamışsanız asla yapamazsınız. Ama bizim konumuz düşünme üzerine düşünmekten evvel doğru düşünmedir. Söylediğimiz gibi ya analoji yapacaksınız ya tümden gelim ya tüme varım yapacaksınız. Düşünmenin doğası budur. Bu durumda karışıklık, zihin çalışırken zihne temel aldığınız, koyduğunuz malzemeden kaynaklanır. Zihin tıpkı bir kıyma makinesi gibidir. Hepimizde aynı makine var. Zihin makinesi. İçine ne atarsan, o çıkar. Karışıklık bunun içine koyduğumuz malzemeden geliyor. Çocukluğumuzdan beri edindiğimiz, anneden, babadan, okuldan, çevreden duyduğumuz, binlerce değer, fikir, inanç, masal, öykü falan ne derseniz deyin, bunlar inançlarımızı oluştururlar. Bunlara önyargı deniliyor ve bu önyargılarla düşünüyorsunuz ve buraya duygusal yatırımlar yapıyorsunuz. Bunlar ne saf düşünce ne de saf fikirdir. Bunlar bizim dışımızda gelişen önyargılarımızdır. Bütün bunlarda karışıklık olmaz. Çünkü bunlar düşünceye, fikre dönüşmemiş genel kabullerimizidir. Ancak, içine yüzde bir de olsa şüphe sokacak şekilde onları düşünceye dönüştürmek istediğimizde karışıklık ortaya çıkar. İnancın doğruluğunu inancın sahibi söylediği için doğrudur. Bütün inançlar inanç sahipleri için yüzde yüz doğrudur. İnançla kuşku yan yana gelmez. Yüzde bir kuşku bir şeyin içine girmesi suyun ya da sıvının içine arsenik atılmış gibidir. Yüzde bir arseniktir de öldürür. Sonuç olarak kafa karışıklığı fikrin olduğu yerde olur, inançta olmaz. Ne zaman inanç, fikir olduğunda kafa karışıklığı o zaman ortaya çıkar.
Hocanın bu akşam ki yayınında çözümlediği kuramını, ancak mantık ilmini işlemiş ve hikmete tutkulu bir zeka kavrayabilir. Bence bu kavrama potansiyelini "bil fiil" hale getirebileceğimiz ender söyleşilerden biri olmuş.
Dücane hoca bu kadar açık konuşmasına rağmen onu dinleyenler dörde ayrılır; 1. Hocayı anlayanlar ( hocayı özenle dinlerler, mevcut kabullerinin yıkılması ile ilgili ciddi bir endişe taşımazlar, rahattırlar) 2. Anlamayıp anladığını zannedenler (Bilgileri ve kavrama yetenekleri nakıs olanlardır ) 3. Anlamayanlar ve bunun farkında olup itiraf edenler ( bu güruhun mensupları neredeyse yok denilecek kadar azdır 😅 ) 4. Anlamak istemeyenler ( inanç alanına ciddi bir duygusal yatırım yapmışlardır, iflas etmeyi ve sıfırdan başlamayı göze alacak kadar güçlü değillerdir ki benim başımı en çok bu grup kopartıyor çünkü kendisi gemiden inemedigi için gemiden inen herkesi zorla geminin içine sokmaya çalışıyorlar🤦🏻♀️)
Güzel açıklamışsiniz ama mevcut kabulleri Dücane hoca gibiler değiştirmeye çalışmazsa doğruları korkarak cekinerek kilim altına iterek nasil memleketin düzelmesini bekleriz, ducane hoca neden siyasi eleştiri yapıyor hangi zihniyet bizi bu noktalara getirdi
ben anlamıyorum , bazen o kadar ucu açık konuşuyor ki bende karşılığı bir sürü boşluk. zaten hoca da diyor lafın tamamı aptala anlatılır?.. bende bir madde ekliyorum ararken kaybolanlar
Hocam siz süpersiniz. Sizi bilen konuk olarak gelsin. Zaten her programlarınızı sizi bilen tanıyan konuk gelir. Biz sizi dinlemekten çok ama çok mutluyuz. İyi ki varsınız.
Dücane Hoca'nın bu konuşmasında ( ki daha bitiremedim ) , - duygularımızın ( belki de içsel yaşantı demeliyim (?)) düşüncelerimiz üzerinde, ne denli belirleyici oldugunu bir kez daha iyice farkettim.. ilginç bir nokta olarak da, konuşmasında, fikir karışıklığını " vesvese " konusuna getirdiği yerde, oldukça etkilendim.. ' insanda içsel konuşmalar' üzerine, bir miktar kafa yorup tam olarak ne oldugunu anlamamiştim. bir de ( izledigim yere kadar ) Dücane Hoca, " kişide iknayı oluşturan temellerin ele alınabileceği " düşüncesini oluşturdu bende. çünkü; insan, rasyonallik yüzdesi ne kadar artarsa artsın, yapılan akılcı bir açıklamadan da ikna olmayabiliyor.. bir önceki içsel belirlenim (önceki ikna), - başka bir akıl karışıklığı çeşidi belki - adeta görünmez bir yerden devreye giriyor... kendisinden öğrenilecek o kadar çok şey var ki.....
Emeklerinize sağlık hocam. Uzun süre süren sağlık sorunları yüzünden takip edememiştim sizi. Hep aklım da olmasına rağmen, evde iki kanser hastası olması izin vermedi ne yazık ki. Her zaman olduğu gibi zihin açıcı, öğreten bir sohbet olmuş. Tekrar emeğinize sağlık. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Videonun 1.40.00 dakikası ile 1.42.00 dakikası aralığını belki 15 defa izledim. Çünkü 1.41.26’da sarfettiğiniz “adamsan” sözcüğünün sizden çıkması tuhafıma gitti. Benim öğretmenim Dücane Cündioğlu dürüstlük, mertlik, doğruluk vs. gibi hasletleri bir cinsiyetle anlatmaz, insanlıkla anlatır diye düşündüm, düşünüyorum. Cümlelerin bir dakika öncesi “böyle bir adam değilim”de var, 30 saniye öncesi “insan” sözcüğü de var. Belki ben anlamadım. Belki zaman içerisinde bazı hasletlerin cinsiyetlere mal edilebildiği öğretisini kaçırdım burada yokken. Uzun zaman sonra kendime iki buçuk saat ayırmak çok iyi geldi. Bu zaman aralığını sizi dinleyerek geçirdiğim için çok huzurluyum. İnsanın kendi için bir şeyler yapabilmesi çok özel bir duyguymuş gerçekten. Devamı gelir umarım. Saygılar hocam.
Kelimeleri birbirine bağlayan gizli ipe mana denir. Yakaldığımız manaların kabukları somut hali, birbirimize aktarma malzemesi kelimeler. Hocam sizi eleştirmek bence cahillik. Düşünmeye çağıran dersleriniz bize kalite katıyor. Dinlerken düşündüğümü farkediyorum. Emeginize hayran oluyorum hocam. Katılılmak, katılmamak ayrı. Teşekkürler, saygı sevgi selam dua...
Hocam çagırdıgınız konukların hepsini takip etmeye başladım☺️hepsi zeki ve olabildigince de ortamı n gerginliğini körüklem eden fikirlerini bilgilerini bizimle paylaşıyorlar. Ben sizi dinlerken tekrar hayattan keyif alabileceğimi hayal edebiliyorum ☺️🙏
Yıllar önce sizi dinlemiş olsaydım, ev ve arabam olmaz mıydı, kesin olurdu. Faiz masallarının mahvettigi hayatlar. Şimdi fikrim de karışık, duygularım da.
şahsınız için değil ama o kadar da emin olmamak gerekir. Ben faiz şu bu o hiç ayırt etmedim ergenliğimden beri ve hala ne evim ne de arabam var. Tabi sizin için değil bu. Faiz haram deyu deyularınsa her şeyleri var, en azından bir kısmının. Bu işler biraz bağlantı meselesi ve birazda kabiliyet. Kişi yaptıklarından ve istemlerinden pişman olmamalıdır. Bazen benimde canım araba ve ev çeksede, hala ehiliyetim bile yok ve genelde halimden mutluyum. Çelişkiler ilerleticide olabilir. Bu gözle bakın.
Çep telefonum elimde, bilgisayar karşımda, kalem kağıt masamda dinliyor, yazıyor keyif alıyorum. Bu saatte bu şekilde dinletebilen kaç hoca var bu ülkede. Birikimlerinizi bize aktarmanız, saygıdeğer.
bu kadar okumuş insanların derin yanılgılar içinde olması aslında büyük resme bakınca çok güzel bir şey. çünkü hakikate kavuşmak bu kadar zor olmamalı. Aksi takdirde okuma imkanı bulanlar ile bulamayanlar arasında adaletsizlik olurdu. Sizin dediğinizin aksine biz bilgiye ulaştıkça bir şey öğrendikçe imanımız daha da kuvvetleniyor bırakın eksilmeyi veya sabit kalmayı. Sizde tersi oluyorsa hatayı Dinde veya Kitapta değil kendinizde arayın. Çünkü ayetle sabit ki sizde bir hayır olsaydı size de işittirildi. Aynı problem mustafa öztürk'te de var "ya ben bu kadar okudum diyor bir şey anlamadıysam bir sorun olmalı". doğru söylüyor ama kendinde araması gereken sorunu yanlış yerde arıyor.
Hocanın tarif ettiği dindar bilinç ile hayata bakıyorsunuz , kim size ne söylese , ne okusanız da zaten görüşleriniz değişmez , ancak büyük bir travma yaşamanız lazım . Doğru yolda olduğumuza o kadar inanmisiz ki farklı düşünceleri hep dini haklı cikartacak şekilde yorumluyoruz . Düşüncenin başlaması için dogru yolda olduğunuzdan şüphe etmeniz lazım .
@@ugurboralfan1 hocanın tarif ettiği dindar bilinç herkesi kapsamıyor. kendi yanılgısını haklı görebilmek için , şehadetlerini yerine getirmemiş yani düşünmeyen atalarının dinini miras alan bir dindar bir grubu (ki bu grup çoğunlukta olabilir önemli değil) esas alıp, en başta kendini mutmain edecek bir yol arıyor. Aslında bütün konuşması ben haklıyım değil mi üstüne kurulu. Destek görüp kendini rahatlatmak çünkü kendi yanılgısına kendini inandırması lazım zor olsa da. Kendinde sorun olması olasılığı bile ona kadar acı geliyor ki bunu düşünmek bile istemiyor ve buradan göreceği destekle rahatlamak istiyor. o çok okuduğu için doğruyu bulamazsa kimse bulamamıştır yanılgısına kapılıp o zaman sorun bende olamaz dimi diye soruyor izleyicilerine. Ve evet sorun bende olamaz sizde görüyorsunuz sorun İslam da diyor.
Dücane Hoca" nın Aristoteles'te Diyalektik ( olasının ilmi ) üzerine düşünce ve çözümlemelerini ve bir de Kuantum Fiziğinde dalga fonksiyonu - parçacık / dalgacık ikilemi üzerine görüşlerini gerçekten merak ediyorum... Dücane Hoca"nın paylaşımları, bence, ders kitabı olarak takip edilmeli...hakikaten kağıt - kalemle notlar alarak dinlemeli insan..
@@zaferatasoy3095 bilemez, çünkü konunun kavramları, kavramların içeriğini, içeriğindeki hesaplamaları, deneyleri ve hepsinde de önemlisi bunların içinde olması durumu bu zatta olmadığı için bilemez, ama kader onu o tarafa sevk etseydi ve o da bu konudan haz alsaydı olabilirdi. Ancak aristoteles kadar bilebilir, buna katılırım.
ahh can hocam, genel anlamda toplum ca sanki biraz kabalaştık, sertleştik, cahilleştik, ayrıştık, ayrıştıkça da, tarafsız yerden bakmayı ( !!!) anlaşılmaz buluyoruz ... ama tarafsız bakış açısı ile yapılan muhabbetlere doyamayan bir kesim var ki, ( ne öğrenebilirim ) onların sizin söyleşinizden keyif aldığını söyleyebilirim. Selam ve sevgiler
doğru ifade edebilirsem: Dücane Hoca konuşmasında , hayatta belli bir odağa sahip birinin, yaşamının farklı boyutları arasında bir bileşke - etkileşim oluştuğunda, onun bir karmaşa ya da karışıklık içerisine düşeceğini ; düşünce insanı için, duygu yaşamına maruz kaldiginda veya inanç insanı için, düşünceye uğradığında bu karışıklığı deneyimleyeceğini ve altında kalacağını söylüyor..ben Hoca'ya birebir katılıyorum..dünyanın bir kaplumbağanın üzerinde olduğuna inanan ve hayatın anlamının kaplumbağa olduğuna (ikna olmuş ) inanmış bir insanın hayatı ne kolaydır :) yaşamın tüm alanlarına hakim olunabilecek bir ( felsefi kavrayışın ) yaşam biçiminin, ( belki kısaca ) 'duygu - düşünce birliğinin olanaksızlığı' problemi bu.. inancın en büyük avantajı (!), yaşamın en çetin sorularına bile basitçe cevap vermiş gibi yapması..halbuki analitik düşüncenin karşısında, adeta topyekün bulmaca halini almış bir evren ( uzay - zaman ) var..bu büyük bir cevapsızlık ! burada ilginç bir nokta daha var ki , inanmak da elde olan bir şey değildir ; haydi inanayım diye inanamazsınız. " kendi aklını / iç yaşamını ikna etmek" , belki Tanrılara has bir şeydir..ve Tanrı bu yeteneğini çok nadir insanlarla paylaşıyor gibi görünüyor.. Tanrı ( insan ) olmak, (olmuşsanız) hem çok kolay hem de (olmamışsanız) insan varoluşunun en büyük belâsı :) Nietzsche : 'insan, Tanrı ile hayvan arasına gerilmiş bir iptir ', benzeri bir şey demişti ; Nietzsche şunu mu demek istedi : insan denilen varlık ya hayvan olmalı ya da Tanrı.. şayet, insan olarak kalmışsanız, bu durum, içinden çıkılmaz büyük bir problem olacaktır ?
Söyleşiye Dair Notlar: Aklı karışık olmak ne demek? İnsanın aklı karışmaz, fikri karışır. "Aklı karışık" bir halk deyimidir. Burada akıl ve fikir arasında bir ayrım yapmak gerekir. (Ek olarak: fikir kelimesinin çoğul hali "efkar"dır; yani çok fikret etmek demek, efkarlanmak demektir. Düşünme edimi fikirle değil, terimlerle ve dahi kavramlarla yapılır.) Akıl, akıl olarak kaldığında karışmaz; tam tersine, biz aklı kullandığımız zaman karışıklıktan kurtuluruz. Önemli olan bilgi sahibi olmaktır ve biz duyular aracılığıyla bilgi sahibi oluruz, yani duyular aracılığı ile dış-dünya ile temasa geçeriz, temastan edindiklerimizi de zihne alırız; bunlar muhayyileyi oluşturur, muhayyile ise imgelerin saklandığı bir hafızadır. (Ek olarak: hafıza hfz'den gelir, "saklamak, korumak" anlamındadır. Muhafaza, muhafız hafız, kelimeleri aynı köktendir.) Daha sonra hafızada tuttuğumuz bu imgeleri bir takım işlemlerden geçirip bunlara düşünce deriz, esas itibariyle fikir (düşünce değil), duyumlardan gelip incelemeden geçen tasarımları bir işleme tabi tutmaktır, karışıklık burada ortaya çıkar. Akıl yürütmek üç tür şekilde gerçekleşir: tümdengelim, tümevarım ve anoloji. Eğitimsiz halkın başvurduğu akıl yürütme tarzı analojidir (Yani bir şeyi bir şeyle kıyaslar karşılaştırır.) Diyelim ki bir kişi bir felsefeciyi izlemiş ve anlamamış olsun, daha sonra bunu bir klişe haline getirip bu kişinin yapmış olduğu akıl yürütme şu şekildedir: Filozoflar karışık adamlardır. Falanca filozofu izledim ve anlamadım. O halde söz konusu bu filozof da karışık adamdır. Bu akıl yürütme ilk bakışta tümdengelim gibi gözükür fakat bu bir "tümevarım"dır. Dikkat edilmesi gereken yer: söz konusu bu akıl yürütmelerdeki "fikrin içeriği" nereden alınmaktadır. Örneğin yukarıdaki verdiğimiz akıl yürütmenin içeriği kişisel ve öznel bir deneyimin sonucunda oluşmuş bir fikirdir. Düşünme yapmak, genelleme yapmak demektir, (Ek olarak: yapılan genellemelerden tümdengeliyormuşçasına akıl yürütmekten kaçınılması gerekir.) Aslında burada "imge" tabiri yerine "tasarım" kelimesini kullanmak gerekir. Kant ve Hegel buna "Vorstellung" der, Begriff (kavram) degil. İşte halk genelde tasarımlarla (Vorstellungen) düşünür. Bunların hepsi de tikel ve öznel tasarımlardır. Mantık bilmek, doğru akıl yürütmek demek değildir. Mantık bilmeyen de doğru akıl yürütebilir fakat akıl yürütmesini kontrol edemez. Yine bir kişi de gramer bilmeden pekala konuşabilir lakin ne konuştuğunu çözümleyecek bir bilgiden yoksundur. Sistematik düşünmeye başladığı andan itibaren sözcük sokaktaki anlamından çıkıp "terim" halini alır, biz buna "ıstılah" diyoruz. (Ki, burada "sözcük"ten maksat isim mi, sıfat mı, zamir mi vb. olduğu belirsizdir, sözcük bunların hepsinin bir üstündeki türüdür. Fakat "terim" kullanıldığında belirli bir şeyden bahsetmiş oluruz. Terim kelimesi "terminus"tan gelir, terminus "Sınır Tanrısı" demektir, yani terim sınırları olan, belirlenmiş bir şeydir.) Asıl problem, dünmedeki öncüllerin içeriği (Öncül'den maksat akıl yürütmede her biri münferit olarak alındığında "önerme" dediğimiz şey, dilbilgisinde "cümle".) "Bütün, parçadan büyüktür." demek ile "Elma, limondan tatlıdır." demek arasında ne fark vardır? Tikel ve öznel deneyimlerimizden fikirlerimizi oluşturup bunlar ile akıl yürüttüğümüzde buradan kesin sonuçlara ulaşamayız. Varacağımız sonuçlar daima belirsiz ve çelişkili olur. Fakat fikri karışık olmak sadece buradan gelmez. Vehim ve kuruntu "şeytan" ile özdeşleştirilir; akıl, Tanrı ile. Dindar bilince göre aklı karışıklığın nedeni şeytandır. Bunu biraz daha bilimsel ifade ettiğimizde -örneğin: Gazzali buna "vesvese" dedi. Yani din buna şeytan derken mantıkçılar buna vehim veya vesvese diye adlandırılır. Dolayısıyla karışıklık vesveseden gelir. Peki vesvese nedir? Akıl yürütmelerimizin içeriğini deneyimlerden toplamamız veya kulaktan duyma şeylerle akıl yürütmemizdir. Zihin, kıyma makinesi gibidir.:) Makineye ne attığınız önemlidir, makineyi bozacak şey atmamak gerekir, oraya attığınız şeyler makineden çıktıktan sonra bir birlik halinde iç içe geçmiş bir üründür. İşte karışıklık kıyma makinesinin içine koyduğunuz malzemeden gelir. Aklı karışıklık, fikri karışıklık zihnimizdeki kanılarımızın nereden topladığımıza bağlı olarak gelişir. Eğer geleceğinizi ilişkilerinizi o kanılara göre belirlemişseniz işte o zaman aklı karışıklık denilen durum ortaya çıkar. O yüzden dindar bilincin her zaman aklı karışıktır. Burada aklı karışıklığı fikri karışıklık olarak kullanıyoruz. Söz konusu bu karışıklık da inanç ve düşünce birbiri içine geçtiği zaman, yani birbirinden ayırt edilemediği zaman oluşur. Saf düşüncede ve saf inançta karışıklık olmaz; ve fakat hiçbir inanç, hiçbir düşünce saf olmaz, bunların birbirinden ayırt edilebilmesi gerekir. Dindarlığın en büyük düşmanı düşünmektir, düşünmeye başladığınız andan itibaren inancınızı koruyamazsınız. Felsefe daima kozmopolit yerlerde ortaya çıkmıştır, Atina gibi, Bağdat gibi, Amsterdam gibi… Konuştukça tolerans artar, inanç zayıflar; tartışmanın en güçlü tarafı budur. Düşünmek, bir grup adına düşünmek değil, kendi adına düşünmektir. O zaman kendinizi insan hissedersiniz. Duygularla birlikte karışmış düşüncelerden "şiddet" doğar. Düşünce duygulardan azade olabildiği ölçüde sakinleşir ve netleşir, o zaman karışıklık gider. NOT: Hocanın bahsetmiş olduğu "dalgınlık" ile alakalı yazılarını "Göz İzi" kitabının "Hem Şaşkın Hem dalgın, Şaşakalmanın Şaşkınlığı, Şaşkınlık Mı Dalgınlık Mı, Şaşırıyorsun ve fakat Şaşakalmıyorsun, adlı yazılarında bulabilirsiniz.
Hocam teşekkürler, bugün çok girmediniz ama ben sanatta neden kafa karışıklığının muazzam derecede etkili olduğunu bu söyleşinizde daha iyi anladım. Kanatlanmak için mutlak karışık bir akla, ama yaşam ile temas içinde karışık olmayan bir zihne ihtiyaç var sanırım. Sanatta bu itidali bulanın deha olmadığı da kesin. Doğru çıkarım yapabildim mi? En derin hürmetlerimle🙏
Vay be yıllar önce '' düşünme üzerine düşünmeye başladıysanız işte şimdi düşünmeye başladınız '' diye bir paylaşım yapmıştım, yıllar sonra buna çok benzer bir cümleyi sizden duymak beni şaşırttı 😊 Bu duruma aklın yolu bir mi desek ne desek 😊
Merhaba, varlığınızın hatta konuşmanızın soyut dünya için kıymeti var bence ve teşekkürler. Asağıda başka bir konu üzerine yorumum var ve umarım okursunuz. Bu yorumuma yazan olarak ve konu içeriği olarak ya da ikisi birden kısa yorumunuzu çok merak ediyorum. Genelden cevap yazmayacağınızı hissediyorum. Özelden yazarsanız bende kalacaktır. SONSUZLUK TİTREŞİMİ: Sen o semboldeki veya çemberdeki en kucuk noktasın. Hissediyorsun ama anlamıyorsun tıpkı kendi nefesin gibi. Sonsuzluk kelimesi hiç'in iletişimdeki başka bir ifadesi, sembolu ise matematikteki görüntüsü. Anlam arayışı iddiasındaki insan için "tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıkar" sorusu kadar anlamlıdır. Üstüne bunun otelini icat (!) edip otel odasına yeni müşteriyi nasıl alırsınız sorusu, anlamsızlığa nicelik katarak anlamsızligini size haykırır. sonsuzluk kavramı idrakiniz dışındaki herşeydir. hiç tir. O bir his tir. Tıpkı hayat gibi... Sonsuzluk kavramı, sizin yaşadığınızı iddia ettiğiniz hayatınıza vurulmuş bir tokat olup hayatınızın hiç olduğunu gözünüzün önüne sererken siz bunu anlamamak için türlü türlü yollara girersiniz ama bundan kaçsanız da o hep karşınıza çıkar, nasıl mı? "ölüm" (bu kavrama dikkat edin) olarak çıkar önünüze, kara delik olarak çıkar, big bang olur bazen, uzay olarak çıkar, atom altı parçacık olarak çıkar, foton olarak, ışık olarak, mekan, renk, para olarak çıkar karşınıza. (dikkatli okuyucuya not: zamanı yukarıdaki cümle içindeki kelimelere kasıtlı olarak dahil etmeyerek adını anmıyorum çünkü soyuttur sadece ve bir sanrıdan ibarettir sonsuzluğun içinde. zaman sonsuzlugu hiç olduremeyecek azraildir. bu da başka bir konu.) Çünkü 5 duyu organınızla algılarsınız (!) algılamaya çalışırsınız herşeyi ki algiladiginizi iddia ediyorsaniz eğer? "olecegini bilen" ve bedenine ait olan 5 duyusunun da oldugunde hiç bir işe yaramayacagini düşünen insan, olum sonrasını da bilmeye çalışıp buna sonsuzluk diyelim bu sefer diyerek 5 duyunun ikamesi için sonsuzluğu koymaya çalışınca işler çığırından çıkıp kurguladigi herseyin yalan olduğunu kendisine itiraf edemeden usulca çekilir ve çıkar kendi içinden. Sonsuzluğun türlü türlü kılık değiştirip önünüze çıkmasına karşı siz güya akıllısınız ya onu görmezden gelir gozlerinizi cevirirsiniz ama o çevirdiğiniz yerde, siz ona bakana kadar yine oylece, daha önce, biraz önce olduğu gibi karsinizda duruyordur. İyisi mi bu otelin, sonsuzluk otelinin hem sahibi hem de müşterisi olduğunuzu bilin. Bilin ki bedavaya burada ikametin hazzını yaşarken başka otellere para vermenin hem emek hem zaman kaybı hem de daha tatsız olduğunu anlayıp durun... otelinize hosgeldiniz bay ve bayan hiç... ölüm bile sonsuzluk ta yoktur tıpkı doğumun da olmadığı gibi... öleceğini iddia ediyorsun ya hatırlatayım dedim...
Tamda fikrim karışıkken Hocam gercekten tamda söylediğiniz yerdeyim🤔😱 Arap sacına döndüm çöz beni arap saçı… Ama tek ayakkabı süperdi…☺️ İyi varsınız hocam.. Sağlıkla kalın zatınıza iyi bakın 🙏
Bir pınar taşmaktan yorulur mu? Ama insansınız. Insanız. Yoruluruz. Biz bir gayret kaplarımızı doldurmaya bakıyoruz. Müteşekkiriz cümleten. Daha ne diyeyim.
Saygıdeğer hocam sizi pandemi sürecinde yaptığınız söyleşileriiniz esnasında tanıdım benim için o kadar önemliydiniz ki ister kafası karışık ister fikri karışık desinler bunların sizin için hiç bir önemi olmamalı belki de kaç hayata dokundunuz ufuklarını açtınız cahil ve önyargılı hareket eden toplumumuzu aydınlık tutmak karanlığa gömülmemek adına sizin gibi aklı karışıklara ihtiyacımız olduğunu anlayalım anlatalım lütfen bu sohbetlere devam edelim teşekkür ederim
Dücane Hoca'nın söylediği : "matematik demek problem demektir " , matematikçiler, problemler denizinde yüzerler " ; sözü tam 12 den vuruştur. ( ben de her zaman söylerim )
hocam ben de tütün sararken dinliyorum haftasonları, birde istirhamım var sizden özgür irade konusu hakkında sıkı bir inceleme yapacak konuşmanızı sabırsızlıkla bekliyorum..spinoza üzerinden yapılırsa daha hoş olur tabi..
Herhalde bu video için fon müziği Orhan Gencebay' ın "aklım takıldı" parçası çok uygun olabilir...o şarkınin başlığını okuyan kişiler, genelde şarkının konusunun daha önceden gördüğü kişiye aşık oldugu ve nasıl beraber olabilirler diye bunun hikayesinin anlatıldığını dusunebilirler....örneğin Ali 2017 filmindeki bir sahnede bu şarkı kullanılır....ama şarkının konusu bambaskadır...şarkı da sevgilsinin davranışlarini anlayamayan ve anlamlandıramayan bir asigin duygusal karışıklığından bahseder...aklı takılır işlemez ve fikir üretemez...bu sebeple kafası karışıktır....ne söylese hem doğru hemde yanlıştır... akıl takılmasi alamadığı bir dondurmayi düşünme halı değil...fikir üretemez halidir sanırsam...
Yani saf inançda da kafa karışıklığı olmuyor saf düşünce yaşamında da. Aslında bu bir varsayıma dayalı insanın kafası karışık olmamalı. Peki bu mantık düşüncelerin duygularla farklı olduğu Vargısi nereden geliyor? İnsan bir algoritma değil ki? Kaldı ki bugün yapay zeka bile bulanık mantığı kullanabiliyor? Tereddüt edebiliyor. Aklı karışık olmamak bana kalırsa insan olmanın doğal yani. Bir insanın aklı karışmamışsa yeterince insanligi yakalamış sayılır. Saygılarımla hocam.
Film tavsiyesinde bulundugunda hoca "Sanşli Per"filmi geldi aklima..hocanin kaliteli film anlayisina uyar mi?acaba bilemiyorum ama anlattigi konuya yakin bi karakter ve hayat hikayesi gibi bence..
Mustafa Öztürk kuranın tarihsel bir metin olduğuna beni ilk ikna ettiğinde başımdan aşağı kaynar sular döküldüğü günü hiç unutmuyorum. Şimdi o hallerden eser kalmadı tabi
@@mobilde4519 bu iş böyle dostum . Birisini ikna eden argüman diğerini ikna edecek diye bir kural yok . En azından anlayışlarından kimseye zarar gelmeyecek insanlar ben aralarında olmasamda umarım onların kafasındaki anlayış hakim olur
Hocam yapmayın bir ay üç ay çok fazla, biz sizin haftalık sohbetlerinize alıştık. Adeta doktorun hafta bir kullanma zorunluluğu ile yazdığı bir ilaç gibisiniz. Bizi ilaçtan mahrum etmeyin
Seçimin bu kadar önemli olduğu zamanlarda ağzı köpüren siyasileri 10 dk seyredince kafayı yememek için izlediğim videolarınızı bile tekrar izleyip sakinlesiyorum🙏
v😢😢❤O. 😢❤❤❤😢😢😢😮
Dücane hocam lütfen bu yayınları bitirmeyin, hepsi birbirinden kıymetli. Ve sizin gibi bu ülkede zor bulunur bir insanın konuşması, sesini duyurması lazım diye düşünüyorum ki youtube bunun için bulunmaz bir mecra.
Konuk aldığınızdaki o bahsettiğiniz yorumların ise çok çok küçük bir azınlığın sesi olduğunu düşünüyorum. Sosyal medya, yapısı gereği, negatif yorumların ve seslerin olduğundan daha gürültülü duyulmasını sağlıyor. Konuk aldığınız her yayını izledim ve hiçbirinde çok konuştuğunuzu veya moderatör pozisyonunda bulunmanız gerektiğini düşünmedim. Hepsi gayet doğal akışında ilerleyen sohbetlerdi.
Sohbetlerinizi sabahları zihnim açıkken dinliyorum. Kafam karışmıyor o zaman. Aradığımda bulacağım şekilde dolaplarımı da biri düzenlese iyi olacak. 64 yaşını doldurdum. Zeki olduğumu söylerlerdi ama ben daha çok günü kurtarmak için pratik zekamı kullanırdım. Duygularım, hissiyatım aklımın önündeydi. Bir aklım olduğunu 50 yaşından sonra fark ettim. Nezaman kafam karışsa ona başvuruyorum artık. Bu yüzden düşüncelerinizi yüksek sesle paylaşmanız benim için çok değerli. Kendi adıma çok teşekkür ederim.
Merhaba Dücane Hocam,
Ben bir Perfüzyonist'im. Bunu belirtmemin sebebi sizin için hayati öneme haiz olan bu meslek grubunu biliyor olmanız. Sohbetinizin başında yayınlarınızın sıklığını azaltacağınızı söylediniz. Bu beni, babamı ve dedemi kalben üzdü. Biz dört nesil ata erkil bir yapıda yaşıyoruz. Dedem, babam ve ben sizi izliyor ve değindiğiniz konular üzerine tekrar düşünmeye çalışıyoruz. Demem o ki söylememi mazur görün siz artık kamuya aitsiniz. Hayatta birçok uğraşım oldu. Herbirini tutkuyla yapmaya çalıştım. Ama hiçbiri düşünce dünyamda açtığınız kapılar kadar haz vermedi. Kalıplaşmış düşüncelerimiz tıpkı kalbi besleyen koroner arterlerin daralmasına yol açıyordu. Sizi izleyip yada okuduğumda tıpkı bir cerrah gibi bu damarlardaki lezyonları ya balon, stent (PTCA) işlemi yapıyor yada koroner baypas ameliyatı yapıyorsunuz. İzmir'e gelmenizi dört gözle bekliyoruz. Ömrünüz uzun olsun. Selam ve saygılarımla...
Eski yayınları izlemek mantıklı bir seçenek olabilir.
@@ibrahimb2120 ben de bunu önerecektim Fehmi Beyefendiye...
hocanın youtube kanalı gerçek bir derya...
"öneme haiz" değil, "önemi haiz"
@@1ferhataltun Düzeltme için teşekkür ederim Ferhat Bey
Fikirlerini kendi dışındakilerin belirlenmesinden kurtulan ademler için klavuzun yerini işaret ettiniz. Sonsuz teşekkürler hocam
Çok güzel bir sohbet oldu. Açıkçası matematikle hiç aram olmadı ama lisedeyken arada sırada yüksek notlar aldığımda tüm sınıf sanki ben aptalmışım gibi dönüp bana bakardı. Basit matematikte iyiydim demekki çünkü lisenin ilk iki yılı gayet ortalardaydım. Sonra geometrinin daha çetrefilli ve çalışma gerektiren anlarında altlara düştüm. Ama yinede bazen orda bile insanları şaşırtmayı severdim. Sonradansa zaten adım öğrenciydi ama okulla bağım kopmuştu ve sadece lise son sınıfta matematik ve kimyayla sınıfta kalmış ve tansu çillerin affetmesine rağmen sınavlara girmeyerek lise terkliği kabul etmiştim. Hem zeki hemde büyük olasılıkla akıllı bile değilim.
Akıl oyunları filmi dediğinizde aklıma russel crowu ilk tanıdığım film gladyatör geldi. Bu filmin ilginçliği daha önce sürekli whs video oynatıcımız vardı eski semtimizde ama artık semtimiz değişmiş ve o da tarihe karışmaya başlamıştı ve cd oynatıcısı vardı yine ama ilginç kupon biriktirdiğimiz bir gazeten cd oynatıcılı teyp gelmişti. O günkü heyecanım bunu nasıl çalıştıracağımla ilgiliydi ve elimde yeni aldığım gladyatör filmi vardı.
Çok değil bir iki yıl sonra akıl oyunları çıktı ve john nash ilgimi çekti. Büyük ihtimal bir gazetede oyun teorisi ve bunun ekonomiye katkılarını okudum. Bu hususta biraz düşündüm. Asıl düşünmeme sebep olan şey aslında bireyin sürekli kendi menfaatlerini düşünmesindense aslında oyuıncunun başkalarınında arzularını hesaba kattığıydı. Şaşırtıcı derecede basit ama bu kelimelerle böyle ve onun yaptığı hesaplara aklımız yetmez büyük olasılkla.
Dikkat et john, hiç büyümüyorlar,değişmiyorlar, gerçek olamazlar.
Saçma siyasi argüman ve dalaşmalari izleyeceğime Dücane Abi gibi nazenin naçiz ve münevver şahsiyetleri izliyorum.Sonra düşünüyorum araştırıyorum bakıyorum konuştukları konulara.Hakikaten terapi gibi.Sukurler olun o(Hu)na...Hem akıl hem ruh saglimizi korumak için şu dönemde bu nevi güzel şahsiyetler var.Ducane abi hevesine, heyecanına , samimiyetine çok teşekkür ediyoruz.Profesyonel yayıncı olmaman da buraya güzel bir hava katıyor.Eline emeğine gönlüne sağlık.
Allah cem-i cümlemize yardımcı olsun. :) Sohbet için çok teşekkürler. Sağ olun. 🙏 🤍
Aklı karışık bence inanacak birini bulamamışlıkla alakalı ona mı inansam buna mı inansam o mu doğru söylüyor bu mu doğru söylüyor kendine ait bir fikir olusturamamış kişidir.
Ayrıca sizi dinleyen size nasıl kafası karışık diyebilir ona şaşırdım 😅 sizi dinlemek ağaçların arasında gizli kalmış bir gölü seyretmekle aynı şey ve göller kendi şahsına münhasırdır berrak durgun olgun deniz gibi değil fırtınalarla işi yok o bir göldür💐💚
Son zamanlarımda (5 yıl gibi) rutine o kadar aşık haldeyim ki eskiden rutinlerimi yapmak için zorlandığım kaygıya düştüğüm çok anlarım oldu... Rutin bazı ruhların doğal kaynağı hele ki rutini olmayan bir ülkede yaşıyorsanız rutin sever bir insana cehennem oluyor... O nedenle rutin benim için muazzam bir ruh hali mutluyum, böyle huzurluyum...Bu videonuzu da defalarca dinleyebilirim 2 saatin üstüne, saatlerce düşünüp tekrar dinleyebilirim öyle muazzam ki...
A Beautiful Mind filmi benim hayatımın klasiğidir ve o film bana hayatımla ilgili bir çok konuda çok seyi anlamlandırmam da yol göstermiştir, bugün ki videonuzun konusuna da tam oturan harika bir tespit🙏🙏🙏
Sinan Canan hoca da ricaen ''Bize ne yapacağımızı da söyle '' demişti. Aynı şeyi düşündüm izlerken.
Dücane Hocam sizi ilk kez Ahmet Arslan ve sonrasında Sinan Canan ile söyleşilerinizle keşfettim. Soğukkanlı ve sakince yaptığınız çarpıcı analizler çok hoşuma gitti. Dinlemeye devam ettikçe Nietzsche'den okuduklarım ve dedemin söyledikleri aklıma geliyor.
Ohrili rahmetli dedemin sigara'nın sağlığa zararlarının propagandasının bu kadar yaygın olmadığı bir zamanda, nasıl bıraktığını ailedeki herkes biliyordu. "İnat ettım, cebimde son paketımle gezdım, dağıldı gitti hij içmedım bir daha". Fakat neden bıraktın? diye kimse sormamıştı, ben sordum. Önce daldı biraz düşündü ve dedi ki "Ben ekmek içın bile dilenmemişım, onuruma asla yakıştıramam. Bu beni askerde dilendirtmiştır. Eskiden böyle her yerde bakkal yok idi, gecenin köründe kaldırtmıştır beni taa malta çarşısına kadar yürütmüştür, bunu yaptıran başka ne yaptırır diye korktum, inat ettım biraktım."
“He who cannot obey himself will be commanded. That is the nature of living creatures.” Friedrich Nietzsche
🦁
😂
Çok doğru.Ben de bir kadın olarak gecenin birinde karda kışta büfeye gider sigara alırdim.Ne saçma bir şeydi. Sağlığın ve param gidiyordu. Çok şükür 15 yıldır içmiyorum asla.
02.12 İnanç bağlılığa dönüştüğünde her ne olursa olsun onu kıramaz o mutludur..”düşünme” konusu değil..!!
İşte Türkiye’nin temel sorunu bu dur..Ve bu yüzden “Fikri Hür Vicdanı Hür İrfanı Hür”Nesiller İster demiştir O büyük Zeka..
Hocam Hürmet Selam Ediyorum..Yine çok istifade ettiğimiz bir sohbetti..Sağ olun Var Olun Hep..
Ben çok memnundum.lütfen yayınlarınızı azaltmayın,sizi dinlemek ufkumu ,zihnimi yeniliyor.
Insan dunyayi tanima cabasinda aklin izinde yururken dusuncelerini olusturmakcabasinda farkli dusunceler icinde bogusmasidir.
Çok teşekkürler. Lütfen bu yayınların aralığını 1 ay,3ay gibi aralıklara yaymayın. Size ihtiyacımız var inanın buna.iyiki varsınız.
"Yunus Emre" güzel demiş...
“Bir sineğin kanadın,
Kırk kağnıya yükledim;
Kırkı da çekemedi,
Şöyle kaldı yazılı.”
Sineğin kanadı böyle ise insanın o dimağını ne çeker, ne taşır?
Sevgili hocam, nekadar güzel güldünüz, ruhum ısındı.
Sağ olun, sağlıklı kalın.
Sonuna yetiştim. ilk fırsatta tamamını büyük bir dikkatle dinleyeceğim. Teşekkür ederim kıymetli hocam.
Davet ettiniz konuklarla olan diyaloğunuzu ilgiyle izliyordum. Gayet güzel gidiyordu.
Ağzınıza Emeğinize sağlık tekrar dinleyip not alacağım çok çok teşekkür ederim Sayın Cündioğlu
Çok teşekkürler Değerli Hocam!
ÇIKARDIĞIM SONUÇ
İnsanın Aklı Mı, Fikri Mi Karışık Olur?
İnsanın aklı nasıl karışık olur?
Kelimeler, çok anlamlıdır ve bir kelime birden fazla anlama gelebilir. Dolayısıyla önce akıl ve fikir kelimelerinin hangi anlama geldiğini belirtmemiz gerekir.
Akıl ile fikri nasıl ayırt ediyoruz?
En son söyleyeceğimiz cümleyi şimdi söylersek eğe
r, insanın aklı karışık olmaz, fikri karışık olur.
Aklı, salt akıl olarak aldığımızda o karışmaz. Yani aklın tabiatında karışıklık yoktur. Tam tersine biz aklı kullandığımız an karışıklıktan kurtuluruz.
Peki, aklı kullanmak ne demektir? Sorusunun cevabı için şu soruyu sorarız:
Nasıl bilgi sahibi oluruz?
Duyular ve duyum aracılığıyla bilgi sahibi oluruz. Bunlar, görme, işitme, koklama, dokunma ve tatmadır. Bunlar aracılığıyla biz nesnelerle, dış dünyayla temas kurarız.
O temastan edindiklerimizi zihne alırız. Ve temas kurduklarımızı da duyum olarak belleğe göndeririz.
Dış dünyadan aldıklarımız eski epistemolojide imge, bunları gönderdiğimiz bellek ise imgelem yani muhayyiledir. Yani imgeleri sakladığımız hafızadır.
Dolayısıyla biz esas itibariyle duyularla bilgi alır, muhayyileye onu taşırız.
Rüyalarda olduğu gibi bazen duyular olmadan da imgelemi kullanırız. Biz rüyada bir sürü görüntüler görüyoruz, sesler duyuyoruz, konuşmalar yapıyoruz. Yani bir şekilde imgelem onları hafızadan alıyor ve düşte onlar ortaya çıkıyor.
Daha sonraları, imgelemdeki bu imgeleri biz bir takım zihinsel işlemlere tabi tutuyoruz. Ve buna düşünce diyoruz. O yüzden bir insanın düşüncesi, fikri karışık olabilir.
Fikir, Arapça da tertip etmek, bir sıraya koymak demektir. Yani zihindeki imgeleri bir takım yargılara dönüştürürüz.
Örneğin; Gündelik yaşamda birtakım tecrübeler ediniriz. Limon tatlı ya da ekşi, yemek güzel, çay sıcak gibi… Bütün bunları konu ve yüklem haline getirip zihne taşıyoruz. Daha sonraları yeri geldiğinde bunları birleştirip ayırıyoruz.
Çay içerken onun sıcaklığının farkına varmadan birden dilimiz yanıyor. Ardından dilim yandı, çünkü çay sıcaktı ve ben o sıcak çayı içtim, diye akıl yürütüyoruz. İşte bu ve bunun gibi olanlara fikir diyoruz.
Kısacası fikir, duyumdan gelen, imgelemden geçen tasarımları bir biçimde işleme tabi tutmaktır.
Bu işlem esnasında ancak karışıklık olur.
İşlem esnasında kaç türlü bunları yan yana getirebilirsiniz?
Ya tümden geleceksiniz, ya tüme varacaksınız ya da analoji yani kıyas yapacaksınız.
Sıradan bilinç genellikle analoji, kıyas yapmayı tercih eder. Duydukları, gördükleri şeyleri yana yana getirip klişe sözler söylerler.
“Bütün erkekler, bütün kadınlar, bütün felsefeciler böyledir”, gibi sözler söylerler.
Bir ilk önermeyi, öncül haline getiriyor ve şöyle diyorlar: “Zaten bu filozoflar karışık adamlardır. İşte filan kişiyi izledim o da felsefecidir. O halde onun da kafası karışık adamdır.”
Onların bu söylemi tümden gelim gibi görünüyorsa da tümden gelim değil, tüme varımdır.
Önce birini dinledi, onun biraz karışık olduğunu, belirsiz olduğunu düşündü. Sonra bunu genelledi. Yani analoji, kıyas yaptı.
Burada tikel bir durumdan bir genellemeye ya da tikel bir durumdan tikele ulaşma vardır. Genelde sıradan bilinç, benzetme yoluyla yani analoji yoluyla akıl yürütür. Bu da akıl yürütmenin en ilkel halidir.
Birbirine benzeyenleri yan yana getiriyorsunuz. Buna Yunanca da Silogismos yani kıyas denir. Aslı ise toplama yapmak demektir. Rasyo da öyledir. Rasyo da hesap yapmak, toplama çıkarma yapmak demektir.
Düşünme esas olarak bir toplama çıkarma yapma işlemidir.
Nasıl yani?
Benzerleri yan yana getirme. Birleştirme ve ayırmadır. Şu anda karışıklık, tümevarım, tümden gelim, dedüksiyon, endüksiyon ve analoji gibi düşünmenin biçimsel yanından kaynaklanır.
Buraya kadar bir sorun yok. Ama düşünme üzerine düşünmeye kalkıştığınızda birden kendinizi dünyanın en aptalı hissedersiniz. Bu durumda düşünme üzerine düşünebilmek için eğitim almanız gerekir.
Nasıl ki bir tümceyi öğelerine ayırın ve sıralayın, dediklerinde birçoğumuz ne yapacağımızı bilemez hale geliyorsak, aynı şeyi yapalım. Düşünce silsileni durduralım öğelerine ayıralım ve sıralayalım bakalım düzgün düşünüyor musun?
Özel olarak eğitim almamışsanız asla yapamazsınız.
Ama bizim konumuz düşünme üzerine düşünmekten evvel doğru düşünmedir.
Söylediğimiz gibi ya analoji yapacaksınız ya tümden gelim ya tüme varım yapacaksınız. Düşünmenin doğası budur.
Bu durumda karışıklık, zihin çalışırken zihne temel aldığınız, koyduğunuz malzemeden kaynaklanır.
Zihin tıpkı bir kıyma makinesi gibidir. Hepimizde aynı makine var. Zihin makinesi. İçine ne atarsan, o çıkar. Karışıklık bunun içine koyduğumuz malzemeden geliyor.
Çocukluğumuzdan beri edindiğimiz, anneden, babadan, okuldan, çevreden duyduğumuz, binlerce değer, fikir, inanç, masal, öykü falan ne derseniz deyin, bunlar inançlarımızı oluştururlar.
Bunlara önyargı deniliyor ve bu önyargılarla düşünüyorsunuz ve buraya duygusal yatırımlar yapıyorsunuz.
Bunlar ne saf düşünce ne de saf fikirdir. Bunlar bizim dışımızda gelişen önyargılarımızdır. Bütün bunlarda karışıklık olmaz. Çünkü bunlar düşünceye, fikre dönüşmemiş genel kabullerimizidir.
Ancak, içine yüzde bir de olsa şüphe sokacak şekilde onları düşünceye dönüştürmek istediğimizde karışıklık ortaya çıkar.
İnancın doğruluğunu inancın sahibi söylediği için doğrudur. Bütün inançlar inanç sahipleri için yüzde yüz doğrudur.
İnançla kuşku yan yana gelmez. Yüzde bir kuşku bir şeyin içine girmesi suyun ya da sıvının içine arsenik atılmış gibidir.
Yüzde bir arseniktir de öldürür.
Sonuç olarak kafa karışıklığı fikrin olduğu yerde olur, inançta olmaz. Ne zaman inanç, fikir olduğunda kafa karışıklığı o zaman ortaya çıkar.
Çok güzel yazmışsınız
Videoyu izlemeden beğeni tuşuna tıklıyorum.Çünkü İçeriğinden keyif alacağımdan eminim. Sağolun,Var olun hocam.
Hocanın bu akşam ki yayınında çözümlediği kuramını, ancak mantık ilmini işlemiş ve hikmete tutkulu bir zeka kavrayabilir. Bence bu kavrama potansiyelini "bil fiil" hale getirebileceğimiz ender söyleşilerden biri olmuş.
Bu akşam Ki.
Ağzınıza, yüreğinize sağlık. Hakikatten şaşmadığınız için çok saygı duyuyorum size.
Yorumlar bile kaliteli..Bu TH-cam en iyi özelliği sizin olmanız..
Ben soylediklerinizi çok rahatça anlıyorum. Bence de demek istedikleriniz hep çok açık. Ama aynı şeylere kafa yormamis insan bunu anlayamayabilir
Dücane bey, lütfen bu yayınlarınız devam etsin. Her konudaki sizin deyiminizle okyanus gibi bilgilerinizden çok çok faydalanıyoruz.
Rahmetli babam, birine kızdığın da " Aklıyla fikrinin arası yok " derdi.
Dücane hoca bu kadar açık konuşmasına rağmen onu dinleyenler dörde ayrılır;
1. Hocayı anlayanlar ( hocayı özenle dinlerler, mevcut kabullerinin yıkılması ile ilgili ciddi bir endişe taşımazlar, rahattırlar)
2. Anlamayıp anladığını zannedenler (Bilgileri ve kavrama yetenekleri nakıs olanlardır )
3. Anlamayanlar ve bunun farkında olup itiraf edenler ( bu güruhun mensupları neredeyse yok denilecek kadar azdır 😅 )
4. Anlamak istemeyenler ( inanç alanına ciddi bir duygusal yatırım yapmışlardır, iflas etmeyi ve sıfırdan başlamayı göze alacak kadar güçlü değillerdir ki benim başımı en çok bu grup kopartıyor çünkü kendisi gemiden inemedigi için gemiden inen herkesi zorla geminin içine sokmaya çalışıyorlar🤦🏻♀️)
Sen hangi gruptansın?😅
Güzel açıklamışsiniz ama mevcut kabulleri Dücane hoca gibiler değiştirmeye çalışmazsa doğruları korkarak cekinerek kilim altına iterek nasil memleketin düzelmesini bekleriz, ducane hoca neden siyasi eleştiri yapıyor hangi zihniyet bizi bu noktalara getirdi
@@pikirmedia Sizce ? 😅
Çok iyi tespit
ben anlamıyorum , bazen o kadar ucu açık konuşuyor ki bende karşılığı bir sürü boşluk. zaten hoca da diyor lafın tamamı aptala anlatılır?.. bende bir madde ekliyorum ararken kaybolanlar
Hocam siz süpersiniz. Sizi bilen konuk olarak gelsin. Zaten her programlarınızı sizi bilen tanıyan konuk gelir. Biz sizi dinlemekten çok ama çok mutluyuz. İyi ki varsınız.
Dücane Hoca'nın bu konuşmasında ( ki daha bitiremedim ) , - duygularımızın ( belki de içsel yaşantı demeliyim (?)) düşüncelerimiz üzerinde, ne denli belirleyici oldugunu bir kez daha iyice farkettim.. ilginç bir nokta olarak da, konuşmasında, fikir karışıklığını " vesvese " konusuna getirdiği yerde, oldukça etkilendim.. ' insanda içsel konuşmalar' üzerine, bir miktar kafa yorup tam olarak ne oldugunu anlamamiştim.
bir de ( izledigim yere kadar ) Dücane Hoca, " kişide iknayı oluşturan temellerin ele alınabileceği " düşüncesini oluşturdu bende. çünkü; insan, rasyonallik yüzdesi ne kadar artarsa artsın, yapılan akılcı bir açıklamadan da ikna olmayabiliyor.. bir önceki içsel belirlenim (önceki ikna), - başka bir akıl karışıklığı çeşidi belki - adeta görünmez bir yerden devreye giriyor...
kendisinden öğrenilecek o kadar çok şey var ki.....
Hocam son kılavuz cümleniz altın vuruştu inanın,bu kadar öz ve net beklemiyordum,şahaneydi yine,çok teşekkür ederim.
Hangi söz?
@@enginsezgin4401 Emek harca kendin bul.
@@samoz7496 hoşt
Insan varoldugu gunden beri akli karisik bir yaratiktir.
Fazla açık konuştuğumu düşünüyorum dedikten sonra bir gülümsedim.. Daha aydınlatıcı bir cümle olamazdı.. Heyecanlandım hatta..
Bu videonuz kendi icinde bulundugum durumu anlamaya baslamama cok yardimci oldu. Cok tesekkuler
Emeklerinize sağlık hocam.
Uzun süre süren sağlık sorunları yüzünden takip edememiştim sizi. Hep aklım da olmasına rağmen, evde iki kanser hastası olması izin vermedi ne yazık ki.
Her zaman olduğu gibi zihin açıcı, öğreten bir sohbet olmuş. Tekrar emeğinize sağlık. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Videonun 1.40.00 dakikası ile 1.42.00 dakikası aralığını belki 15 defa izledim. Çünkü 1.41.26’da sarfettiğiniz “adamsan” sözcüğünün sizden çıkması tuhafıma gitti. Benim öğretmenim Dücane Cündioğlu dürüstlük, mertlik, doğruluk vs. gibi hasletleri bir cinsiyetle anlatmaz, insanlıkla anlatır diye düşündüm, düşünüyorum. Cümlelerin bir dakika öncesi “böyle bir adam değilim”de var, 30 saniye öncesi “insan” sözcüğü de var. Belki ben anlamadım. Belki zaman içerisinde bazı hasletlerin cinsiyetlere mal edilebildiği öğretisini kaçırdım burada yokken.
Uzun zaman sonra kendime iki buçuk saat ayırmak çok iyi geldi. Bu zaman aralığını sizi dinleyerek geçirdiğim için çok huzurluyum. İnsanın kendi için bir şeyler yapabilmesi çok özel bir duyguymuş gerçekten. Devamı gelir umarım. Saygılar hocam.
Siz aslında geçen gün bir cevap verdiniz, ben kamuya açık alanda annemi üzecek bir şey söylemem demiştiniz. Bu benzetme çok anlamlıydı
Kelimeleri birbirine bağlayan gizli ipe mana denir.
Yakaldığımız manaların kabukları somut hali, birbirimize aktarma malzemesi kelimeler.
Hocam sizi eleştirmek bence cahillik. Düşünmeye çağıran dersleriniz bize kalite katıyor.
Dinlerken düşündüğümü farkediyorum. Emeginize hayran oluyorum hocam.
Katılılmak, katılmamak ayrı.
Teşekkürler, saygı sevgi selam dua...
Hocam çagırdıgınız konukların hepsini takip etmeye başladım☺️hepsi zeki ve olabildigince de ortamı n gerginliğini körüklem eden fikirlerini bilgilerini bizimle paylaşıyorlar. Ben sizi dinlerken tekrar hayattan keyif alabileceğimi hayal edebiliyorum ☺️🙏
"the habit is deadener" Beckett... Hocam Türker Kılıç hoca ile bir sohbetiniz de bunun gibi çok ufuk açıcı olur.
Sohbet çerçevesinde Goya’nın Hayaletleri filmi de önerilir.
Yıllar önce sizi dinlemiş olsaydım, ev ve arabam olmaz mıydı, kesin olurdu. Faiz masallarının mahvettigi hayatlar. Şimdi fikrim de karışık, duygularım da.
şahsınız için değil ama o kadar da emin olmamak gerekir. Ben faiz şu bu o hiç ayırt etmedim ergenliğimden beri ve hala ne evim ne de arabam var. Tabi sizin için değil bu. Faiz haram deyu deyularınsa her şeyleri var, en azından bir kısmının. Bu işler biraz bağlantı meselesi ve birazda kabiliyet. Kişi yaptıklarından ve istemlerinden pişman olmamalıdır. Bazen benimde canım araba ve ev çeksede, hala ehiliyetim bile yok ve genelde halimden mutluyum. Çelişkiler ilerleticide olabilir. Bu gözle bakın.
Karışınca ayrışmayı istiyor ayrırışınca bi dönüp tekrar bakmak. Döngü. Kuş bir yakın dalda bir uzak.
45 yıldır hayattayim tek bir inançli insan görmedim.
Çep telefonum elimde, bilgisayar karşımda, kalem kağıt masamda dinliyor, yazıyor keyif alıyorum.
Bu saatte bu şekilde dinletebilen kaç hoca var bu ülkede.
Birikimlerinizi bize aktarmanız, saygıdeğer.
Actiginiz yollar icin, cok cok tesekkurler hocam❤💐
Bilgisayarda çalışırken, günlük yürüyüşümü yaparken, metrobüste giderken dinlemek de güzel.
bu kadar okumuş insanların derin yanılgılar içinde olması aslında büyük resme bakınca çok güzel bir şey. çünkü hakikate kavuşmak bu kadar zor olmamalı. Aksi takdirde okuma imkanı bulanlar ile bulamayanlar arasında adaletsizlik olurdu. Sizin dediğinizin aksine biz bilgiye ulaştıkça bir şey öğrendikçe imanımız daha da kuvvetleniyor bırakın eksilmeyi veya sabit kalmayı. Sizde tersi oluyorsa hatayı Dinde veya Kitapta değil kendinizde arayın. Çünkü ayetle sabit ki sizde bir hayır olsaydı size de işittirildi. Aynı problem mustafa öztürk'te de var "ya ben bu kadar okudum diyor bir şey anlamadıysam bir sorun olmalı". doğru söylüyor ama kendinde araması gereken sorunu yanlış yerde arıyor.
Hocanın tarif ettiği dindar bilinç ile hayata bakıyorsunuz , kim size ne söylese , ne okusanız da zaten görüşleriniz değişmez , ancak büyük bir travma yaşamanız lazım . Doğru yolda olduğumuza o kadar inanmisiz ki farklı düşünceleri hep dini haklı cikartacak şekilde yorumluyoruz . Düşüncenin başlaması için dogru yolda olduğunuzdan şüphe etmeniz lazım .
@@ugurboralfan1 hocanın tarif ettiği dindar bilinç herkesi kapsamıyor. kendi yanılgısını haklı görebilmek için , şehadetlerini yerine getirmemiş yani düşünmeyen atalarının dinini miras alan bir dindar bir grubu (ki bu grup çoğunlukta olabilir önemli değil) esas alıp, en başta kendini mutmain edecek bir yol arıyor. Aslında bütün konuşması ben haklıyım değil mi üstüne kurulu. Destek görüp kendini rahatlatmak çünkü kendi yanılgısına kendini inandırması lazım zor olsa da. Kendinde sorun olması olasılığı bile ona kadar acı geliyor ki bunu düşünmek bile istemiyor ve buradan göreceği destekle rahatlamak istiyor. o çok okuduğu için doğruyu bulamazsa kimse bulamamıştır yanılgısına kapılıp o zaman sorun bende olamaz dimi diye soruyor izleyicilerine. Ve evet sorun bende olamaz sizde görüyorsunuz sorun İslam da diyor.
Biz seni böyle seviyoruz böyle iyi abi uzun uzun anlat.
Dücane Hoca" nın Aristoteles'te Diyalektik ( olasının ilmi ) üzerine düşünce ve çözümlemelerini ve bir de Kuantum Fiziğinde dalga fonksiyonu - parçacık / dalgacık ikilemi üzerine görüşlerini gerçekten merak ediyorum...
Dücane Hoca"nın paylaşımları, bence, ders kitabı olarak takip edilmeli...hakikaten kağıt - kalemle notlar alarak dinlemeli insan..
🤩 Çok güzel konu.
Quantumla ilgili ne diyebilir bilemedim.
@@hasanustundag88 çoğu bu konuları iyi bildiğini düşünenlerden çok daha güzel çözümleyeceğini düşünüyorum.
@@zaferatasoy3095 bilemez, çünkü konunun kavramları, kavramların içeriğini, içeriğindeki hesaplamaları, deneyleri ve hepsinde de önemlisi bunların içinde olması durumu bu zatta olmadığı için bilemez, ama kader onu o tarafa sevk etseydi ve o da bu konudan haz alsaydı olabilirdi. Ancak aristoteles kadar bilebilir, buna katılırım.
ahh can hocam, genel anlamda toplum ca sanki biraz kabalaştık, sertleştik, cahilleştik, ayrıştık, ayrıştıkça da, tarafsız yerden bakmayı ( !!!) anlaşılmaz buluyoruz ... ama tarafsız bakış açısı ile yapılan muhabbetlere doyamayan bir kesim var ki, ( ne öğrenebilirim ) onların sizin söyleşinizden keyif aldığını söyleyebilirim. Selam ve sevgiler
Ben memnunum konuk almanızdan. Konuklarınızdam da çok bilgi edindik. Devam edin bence. Sohbetiniz çok iyi
doğru ifade edebilirsem: Dücane Hoca konuşmasında , hayatta belli bir odağa sahip birinin, yaşamının farklı boyutları arasında bir bileşke - etkileşim oluştuğunda, onun bir karmaşa ya da karışıklık içerisine düşeceğini ; düşünce insanı için, duygu yaşamına maruz kaldiginda veya inanç insanı için, düşünceye uğradığında bu karışıklığı deneyimleyeceğini ve altında kalacağını söylüyor..ben Hoca'ya birebir katılıyorum..dünyanın bir kaplumbağanın üzerinde olduğuna inanan ve hayatın anlamının kaplumbağa olduğuna (ikna olmuş ) inanmış bir insanın hayatı ne kolaydır :)
yaşamın tüm alanlarına hakim olunabilecek bir ( felsefi kavrayışın ) yaşam biçiminin, ( belki kısaca ) 'duygu - düşünce birliğinin olanaksızlığı' problemi bu.. inancın en büyük avantajı (!), yaşamın en çetin sorularına bile basitçe cevap vermiş gibi yapması..halbuki analitik düşüncenin karşısında, adeta topyekün bulmaca halini almış bir evren ( uzay - zaman ) var..bu büyük bir cevapsızlık !
burada ilginç bir nokta daha var ki , inanmak da elde olan bir şey değildir ; haydi inanayım diye inanamazsınız.
" kendi aklını / iç yaşamını ikna etmek" , belki Tanrılara has bir şeydir..ve Tanrı bu yeteneğini çok nadir insanlarla paylaşıyor gibi görünüyor..
Tanrı ( insan ) olmak, (olmuşsanız) hem çok kolay hem de (olmamışsanız) insan varoluşunun en büyük belâsı :) Nietzsche : 'insan, Tanrı ile hayvan arasına gerilmiş bir iptir ', benzeri bir şey demişti ; Nietzsche şunu mu demek istedi : insan denilen varlık ya hayvan olmalı ya da Tanrı.. şayet, insan olarak kalmışsanız, bu durum, içinden çıkılmaz büyük bir problem olacaktır ?
Kesin bilgi; insan için mümkün mü?
Yaklaşık bilgi " doğru olduğunu sanıyorum ama yanılmış olabilirim."
Ne yazık ki,Tanrı kabul etti ...Kimse yok...☀️🌿
Hocam teşekkür ederiz. ekşi sözlükteki nickimi neden duygusal kelimesi ile başlayarak koyduğumu bu videonuz ile anlamış oldum. sevgiler.
Allah, senin ayağına taş deydirmesin hocam..
Söyleşiye Dair Notlar:
Aklı karışık olmak ne demek?
İnsanın aklı karışmaz, fikri karışır. "Aklı karışık" bir halk deyimidir. Burada akıl ve fikir arasında bir ayrım yapmak gerekir. (Ek olarak: fikir kelimesinin çoğul hali "efkar"dır; yani çok fikret etmek demek, efkarlanmak demektir. Düşünme edimi fikirle değil, terimlerle ve dahi kavramlarla yapılır.)
Akıl, akıl olarak kaldığında karışmaz; tam tersine, biz aklı kullandığımız zaman karışıklıktan kurtuluruz.
Önemli olan bilgi sahibi olmaktır ve biz duyular aracılığıyla bilgi sahibi oluruz, yani duyular aracılığı ile dış-dünya ile temasa geçeriz, temastan edindiklerimizi de zihne alırız; bunlar muhayyileyi oluşturur, muhayyile ise imgelerin saklandığı bir hafızadır. (Ek olarak: hafıza hfz'den gelir, "saklamak, korumak" anlamındadır. Muhafaza, muhafız hafız, kelimeleri aynı köktendir.)
Daha sonra hafızada tuttuğumuz bu imgeleri bir takım işlemlerden geçirip bunlara düşünce deriz, esas itibariyle fikir (düşünce değil), duyumlardan gelip incelemeden geçen tasarımları bir işleme tabi tutmaktır, karışıklık burada ortaya çıkar.
Akıl yürütmek üç tür şekilde gerçekleşir: tümdengelim, tümevarım ve anoloji. Eğitimsiz halkın başvurduğu akıl yürütme tarzı analojidir (Yani bir şeyi bir şeyle kıyaslar karşılaştırır.)
Diyelim ki bir kişi bir felsefeciyi izlemiş ve anlamamış olsun, daha sonra bunu bir klişe haline getirip bu kişinin yapmış olduğu akıl yürütme şu şekildedir:
Filozoflar karışık adamlardır.
Falanca filozofu izledim ve anlamadım.
O halde söz konusu bu filozof da karışık adamdır.
Bu akıl yürütme ilk bakışta tümdengelim gibi gözükür fakat bu bir "tümevarım"dır.
Dikkat edilmesi gereken yer: söz konusu bu akıl yürütmelerdeki "fikrin içeriği" nereden alınmaktadır. Örneğin yukarıdaki verdiğimiz akıl yürütmenin içeriği kişisel ve öznel bir deneyimin sonucunda oluşmuş bir fikirdir.
Düşünme yapmak, genelleme yapmak demektir, (Ek olarak: yapılan genellemelerden tümdengeliyormuşçasına akıl yürütmekten kaçınılması gerekir.)
Aslında burada "imge" tabiri yerine "tasarım" kelimesini kullanmak gerekir. Kant ve Hegel buna "Vorstellung" der, Begriff (kavram) degil. İşte halk genelde tasarımlarla (Vorstellungen) düşünür. Bunların hepsi de tikel ve öznel tasarımlardır.
Mantık bilmek, doğru akıl yürütmek demek değildir. Mantık bilmeyen de doğru akıl yürütebilir fakat akıl yürütmesini kontrol edemez. Yine bir kişi de gramer bilmeden pekala konuşabilir lakin ne konuştuğunu çözümleyecek bir bilgiden yoksundur.
Sistematik düşünmeye başladığı andan itibaren sözcük sokaktaki anlamından çıkıp "terim" halini alır, biz buna "ıstılah" diyoruz. (Ki, burada "sözcük"ten maksat isim mi, sıfat mı, zamir mi vb. olduğu belirsizdir, sözcük bunların hepsinin bir üstündeki türüdür. Fakat "terim" kullanıldığında belirli bir şeyden bahsetmiş oluruz. Terim kelimesi "terminus"tan gelir, terminus "Sınır Tanrısı" demektir, yani terim sınırları olan, belirlenmiş bir şeydir.)
Asıl problem, dünmedeki öncüllerin içeriği (Öncül'den maksat akıl yürütmede her biri münferit olarak alındığında "önerme" dediğimiz şey, dilbilgisinde "cümle".)
"Bütün, parçadan büyüktür." demek ile "Elma, limondan tatlıdır." demek arasında ne fark vardır?
Tikel ve öznel deneyimlerimizden fikirlerimizi oluşturup bunlar ile akıl yürüttüğümüzde buradan kesin sonuçlara ulaşamayız. Varacağımız sonuçlar daima belirsiz ve çelişkili olur. Fakat fikri karışık olmak sadece buradan gelmez.
Vehim ve kuruntu "şeytan" ile özdeşleştirilir; akıl, Tanrı ile. Dindar bilince göre aklı karışıklığın nedeni şeytandır. Bunu biraz daha bilimsel ifade ettiğimizde -örneğin: Gazzali buna "vesvese" dedi. Yani din buna şeytan derken mantıkçılar buna vehim veya vesvese diye adlandırılır. Dolayısıyla karışıklık vesveseden gelir. Peki vesvese nedir? Akıl yürütmelerimizin içeriğini deneyimlerden toplamamız veya kulaktan duyma şeylerle akıl yürütmemizdir.
Zihin, kıyma makinesi gibidir.:) Makineye ne attığınız önemlidir, makineyi bozacak şey atmamak gerekir, oraya attığınız şeyler makineden çıktıktan sonra bir birlik halinde iç içe geçmiş bir üründür. İşte karışıklık kıyma makinesinin içine koyduğunuz malzemeden gelir.
Aklı karışıklık, fikri karışıklık zihnimizdeki kanılarımızın nereden topladığımıza bağlı olarak gelişir. Eğer geleceğinizi ilişkilerinizi o kanılara göre belirlemişseniz işte o zaman aklı karışıklık denilen durum ortaya çıkar. O yüzden dindar bilincin her zaman aklı karışıktır. Burada aklı karışıklığı fikri karışıklık olarak kullanıyoruz. Söz konusu bu karışıklık da inanç ve düşünce birbiri içine geçtiği zaman, yani birbirinden ayırt edilemediği zaman oluşur. Saf düşüncede ve saf inançta karışıklık olmaz; ve fakat hiçbir inanç, hiçbir düşünce saf olmaz, bunların birbirinden ayırt edilebilmesi gerekir.
Dindarlığın en büyük düşmanı düşünmektir, düşünmeye başladığınız andan itibaren inancınızı koruyamazsınız.
Felsefe daima kozmopolit yerlerde ortaya çıkmıştır, Atina gibi, Bağdat gibi, Amsterdam gibi…
Konuştukça tolerans artar, inanç zayıflar; tartışmanın en güçlü tarafı budur.
Düşünmek, bir grup adına düşünmek değil, kendi adına düşünmektir. O zaman kendinizi insan hissedersiniz.
Duygularla birlikte karışmış düşüncelerden "şiddet" doğar. Düşünce duygulardan azade olabildiği ölçüde sakinleşir ve netleşir, o zaman karışıklık gider.
NOT:
Hocanın bahsetmiş olduğu "dalgınlık" ile alakalı yazılarını "Göz İzi" kitabının "Hem Şaşkın Hem dalgın, Şaşakalmanın Şaşkınlığı, Şaşkınlık Mı Dalgınlık Mı, Şaşırıyorsun ve fakat Şaşakalmıyorsun, adlı yazılarında bulabilirsiniz.
Mazisini tekmeleyen adam olmamak...🌻
Mükemmel bir programdı ;teşekkür ederim ,sayın hocam
Sohbetleriniz Keçiören den de anlaşılıyor Beyoğlu'ndan da...
Hocam teşekkürler, bugün çok girmediniz ama ben sanatta neden kafa karışıklığının muazzam derecede etkili olduğunu bu söyleşinizde daha iyi anladım. Kanatlanmak için mutlak karışık bir akla, ama yaşam ile temas içinde karışık olmayan bir zihne ihtiyaç var sanırım. Sanatta bu itidali bulanın deha olmadığı da kesin. Doğru çıkarım yapabildim mi? En derin hürmetlerimle🙏
Ütü. Yemek uyku yürüyüş. Yemek. Mutsuz. Mutlu. Her durumda sizi dinliyorum...
Dücane bey, Yayınlarınıza ihtiyacımız var . devam etmenizi rica ediyorum
Üstad biz pür dikkat dinliyoruz emeğine sağlık ❤
"Kınaman Veysel'i fikri dolaşık"
Vay be yıllar önce '' düşünme üzerine düşünmeye başladıysanız işte şimdi düşünmeye başladınız '' diye bir paylaşım yapmıştım, yıllar sonra buna çok benzer bir cümleyi sizden duymak beni şaşırttı 😊 Bu duruma aklın yolu bir mi desek ne desek 😊
Ne mutlu o saf inanca sahip olanlara
Merhaba, varlığınızın hatta konuşmanızın soyut dünya için kıymeti var bence ve teşekkürler.
Asağıda başka bir konu üzerine yorumum var ve umarım okursunuz. Bu yorumuma yazan olarak ve konu içeriği olarak ya da ikisi birden kısa yorumunuzu çok merak ediyorum. Genelden cevap yazmayacağınızı hissediyorum. Özelden yazarsanız bende kalacaktır.
SONSUZLUK TİTREŞİMİ:
Sen o semboldeki veya çemberdeki en kucuk noktasın. Hissediyorsun ama anlamıyorsun tıpkı kendi nefesin gibi. Sonsuzluk kelimesi hiç'in iletişimdeki başka bir ifadesi, sembolu ise matematikteki görüntüsü. Anlam arayışı iddiasındaki insan için "tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıkar" sorusu kadar anlamlıdır. Üstüne bunun otelini icat (!) edip otel odasına yeni müşteriyi nasıl alırsınız sorusu, anlamsızlığa nicelik katarak anlamsızligini size haykırır. sonsuzluk kavramı idrakiniz dışındaki herşeydir. hiç tir. O bir his tir. Tıpkı hayat gibi... Sonsuzluk kavramı, sizin yaşadığınızı iddia ettiğiniz hayatınıza vurulmuş bir tokat olup hayatınızın hiç olduğunu gözünüzün önüne sererken siz bunu anlamamak için türlü türlü yollara girersiniz ama bundan kaçsanız da o hep karşınıza çıkar, nasıl mı? "ölüm" (bu kavrama dikkat edin) olarak çıkar önünüze, kara delik olarak çıkar, big bang olur bazen, uzay olarak çıkar, atom altı parçacık olarak çıkar, foton olarak, ışık olarak, mekan, renk, para olarak çıkar karşınıza. (dikkatli okuyucuya not: zamanı yukarıdaki cümle içindeki kelimelere kasıtlı olarak dahil etmeyerek adını anmıyorum çünkü soyuttur sadece ve bir sanrıdan ibarettir sonsuzluğun içinde. zaman sonsuzlugu hiç olduremeyecek azraildir. bu da başka bir konu.) Çünkü 5 duyu organınızla algılarsınız (!) algılamaya çalışırsınız herşeyi ki algiladiginizi iddia ediyorsaniz eğer? "olecegini bilen" ve bedenine ait olan 5 duyusunun da oldugunde hiç bir işe yaramayacagini düşünen insan, olum sonrasını da bilmeye çalışıp buna sonsuzluk diyelim bu sefer diyerek 5 duyunun ikamesi için sonsuzluğu koymaya çalışınca işler çığırından çıkıp kurguladigi herseyin yalan olduğunu kendisine itiraf edemeden usulca çekilir ve çıkar kendi içinden. Sonsuzluğun türlü türlü kılık değiştirip önünüze çıkmasına karşı siz güya akıllısınız ya onu görmezden gelir gozlerinizi cevirirsiniz ama o çevirdiğiniz yerde, siz ona bakana kadar yine oylece, daha önce, biraz önce olduğu gibi karsinizda duruyordur. İyisi mi bu otelin, sonsuzluk otelinin hem sahibi hem de müşterisi olduğunuzu bilin. Bilin ki bedavaya burada ikametin hazzını yaşarken başka otellere para vermenin hem emek hem zaman kaybı hem de daha tatsız olduğunu anlayıp durun... otelinize hosgeldiniz bay ve bayan hiç... ölüm bile sonsuzluk ta yoktur tıpkı doğumun da olmadığı gibi... öleceğini iddia ediyorsun ya hatırlatayım dedim...
Teṣekürler,kafa karıṣıklığı bu kadar güzel anlatılabilirdi herhalde.
Emeğinize sağlık, Dücane Hocam, çok teşekkür ederim. Saygılar.
Şüphe var ise, şüphe yoktur...Öğrettikleri ilk şey budur...Kim öğretti...Bilmiyorum...🐓☀️
Ortası olmaz...Ya Dip,Ya Zirve...
Tamda fikrim karışıkken Hocam gercekten tamda söylediğiniz yerdeyim🤔😱
Arap sacına döndüm çöz beni arap saçı…
Ama tek ayakkabı süperdi…☺️
İyi varsınız hocam..
Sağlıkla kalın zatınıza iyi bakın 🙏
Bir pınar taşmaktan yorulur mu? Ama insansınız. Insanız. Yoruluruz. Biz bir gayret kaplarımızı doldurmaya bakıyoruz. Müteşekkiriz cümleten. Daha ne diyeyim.
Saygıdeğer hocam sizi pandemi sürecinde yaptığınız söyleşileriiniz esnasında tanıdım benim için o kadar önemliydiniz ki ister kafası karışık ister fikri karışık desinler bunların sizin için hiç bir önemi olmamalı belki de kaç hayata dokundunuz ufuklarını açtınız cahil ve önyargılı hareket eden toplumumuzu aydınlık tutmak karanlığa gömülmemek adına sizin gibi aklı karışıklara ihtiyacımız olduğunu anlayalım anlatalım lütfen bu sohbetlere devam edelim teşekkür ederim
Valla hocam bende uyumadan önce dinleyenlerdenim😂Bu arada bende çoğunlukla sizin tek olduğunuz yayınları seviyorum😊
Dücane Hoca'nın söylediği : "matematik demek problem demektir " , matematikçiler, problemler denizinde yüzerler " ; sözü tam 12 den vuruştur. ( ben de her zaman söylerim )
hocam ben de tütün sararken dinliyorum haftasonları, birde istirhamım var sizden özgür irade konusu hakkında sıkı bir inceleme yapacak konuşmanızı sabırsızlıkla bekliyorum..spinoza üzerinden yapılırsa daha hoş olur tabi..
çok teşekkür ederim üstadım.
En çok, en çok kafası karışıklar matematikçilerdir...ve evet varsayimdir...
Herhalde bu video için fon müziği Orhan Gencebay' ın "aklım takıldı" parçası çok uygun olabilir...o şarkınin başlığını okuyan kişiler, genelde şarkının konusunun daha önceden gördüğü kişiye aşık oldugu ve nasıl beraber olabilirler diye bunun hikayesinin anlatıldığını dusunebilirler....örneğin Ali 2017 filmindeki bir sahnede bu şarkı kullanılır....ama şarkının konusu bambaskadır...şarkı da sevgilsinin davranışlarini anlayamayan ve anlamlandıramayan bir asigin duygusal karışıklığından bahseder...aklı takılır işlemez ve fikir üretemez...bu sebeple kafası karışıktır....ne söylese hem doğru hemde yanlıştır... akıl takılmasi alamadığı bir dondurmayi düşünme halı değil...fikir üretemez halidir sanırsam...
Bir öneri: Aklı Karışıklar için Kılavuz
E.F. Schumacher
Yani saf inançda da kafa karışıklığı olmuyor saf düşünce yaşamında da. Aslında bu bir varsayıma dayalı insanın kafası karışık olmamalı. Peki bu mantık düşüncelerin duygularla farklı olduğu Vargısi nereden geliyor? İnsan bir algoritma değil ki? Kaldı ki bugün yapay zeka bile bulanık mantığı kullanabiliyor? Tereddüt edebiliyor. Aklı karışık olmamak bana kalırsa insan olmanın doğal yani. Bir insanın aklı karışmamışsa yeterince insanligi yakalamış sayılır. Saygılarımla hocam.
Ağzınıza sağlık hörmetler hocam. 😊
Aklımız fikrimize karıştı değerli hocam
Hocam Makine Mühendisiyim. Gece 2'de tasarım yaparken sizi dinliyorum :)
hocam ben de soranlara metro-teistim diyorum. yani bakımlı mümin :)
🙏🏻🌻
Duyguyu düşünerek bulabilir miyiz?
Hiçbir emek ürünü olmayan inançlar sağlamlığını nereden alıyor? Dogmatik birine öyle olduğu anlatılabilir mi?
Film tavsiyesinde bulundugunda hoca "Sanşli Per"filmi geldi aklima..hocanin kaliteli film anlayisina uyar mi?acaba bilemiyorum ama anlattigi konuya yakin bi karakter ve hayat hikayesi gibi bence..
Görgül olunca kesinlik olmuyor mu? Kant görgül/sezgi olmadan tek başına kavramın kesin olmayacağını söylüyor.
Mustafa Öztürk kuranın tarihsel bir metin olduğuna beni ilk ikna ettiğinde başımdan aşağı kaynar sular döküldüğü günü hiç unutmuyorum. Şimdi o hallerden eser kalmadı tabi
@@mobilde4519 kesinlikle, süreç herkes için hemen hemen aynı işliyor zaten gözlemlediğim kadarıyla
@@mobilde4519 bu iş böyle dostum . Birisini ikna eden argüman diğerini ikna edecek diye bir kural yok . En azından anlayışlarından kimseye zarar gelmeyecek insanlar ben aralarında olmasamda umarım onların kafasındaki anlayış hakim olur
Hocam yapmayın bir ay üç ay çok fazla, biz sizin haftalık sohbetlerinize alıştık. Adeta doktorun hafta bir kullanma zorunluluğu ile yazdığı bir ilaç gibisiniz. Bizi ilaçtan mahrum etmeyin
Aklımız karışık olmaz mı hocam. Dünyaya düştük. 😢
Hoca, Kirkegaard hakkında ne düşünüyor çok merak ettim. Şüpheyle inancı birleştiren bir felsefeciydi kendisi
Teşekkür ederim Dücane bey
Teşekkür ederim şahane bilgiler için🌸
24:20 Trans-nöro-mitter :) Seni seviyoruz hocam
Bence de çok açık konuşuyorsunuz hocam🎈🐬