🍷Jeon Jungkook İle Hayak Et |Motorcu Sevgilinden Hamile Olduğunu Öğrenirsin | ÖZEL BÖLÜM 🍷Jeon Jungkook × Jeon Areum 🍷Aurora'nın Kaleminden 🍷Keyifli Okumalar NOT!!!!!!!! Devamı niteliğinde. Arada uzun süreli bir zaman atlaması yok. İlk bölümü kesinlikle okuyun. Yoksa anlayamazsınız. KIRAZ MEVSIMI JENERİK MÜZİĞİ ILE OKUYUN KESİNLİKLE TAVSIYE EDIYORUM! Şarkı telif yediği için koyamadım. EVDE O önde ben arkada sonunda içeriye girebilmiştik. Elimdeki elini çekmeden kapıyı arkamızdan kapatti ve koridoru aydınlatmak adına lambayı açtı. Açılan lambadan gelen ışığın odayı aydınlatmasıyla gözlerim saniyelik kısılıvermişti. Gözlerimi yavaşça açıp kapatarak ışığa alışmasına izin verdim. Bir kaç saniye sonra arkamı dönecektim ki elimdeki elinin boştaki eliyle birlikte belime kayıp beni sarması bir oldu. Göğsü sırtımı baskı yapacak şekilde beni sıkıca sararak başını boynumun kıvrımına gömdü. Bedenimi kolları ve göğsüyle desteklemesiyle bende sırtımı göğsüne yasladım. "Kendimi çok yorgun ve halsiz hissediyorum." diye mırıldandım gözlerim yavaş yavaş bedeninin verdiği mayışma hissiyle kapanırken. Gömüldüğü boynuma öpücük kondurduktan sonra çenesini omuzuma yasladı. Nefesinin boynumda hissetmeye başladığımda kapanmaya yakın olan gözlerim açıldı. Gözlerim karşıdaki duvarda asılı olan saate kaydı. Saat gece yarısını çoktan geçiyor hatta yavaş yavaş bire geliyordu. Biz ise katıldığımız davetten şimdi çıkıp eve gelebilmiştik. Kendimi yorgun bir o kadar halsiz hissediyordum. Her ne kadar Jungkook kendimi iyi hissetmediğim için eve gelmemizi ısrar etsede arkadaşına ayıp olmamasi için reddetmiştim. Saatler boyunca yemek ve içki kokusuna maruz kalmış olmama kusmadan nasıl dayanabilmiştim anlamıyordum. Midem tüm gece buyunca bulanmış başım fena halde dönmüştü ki hâlâ da dönüyordu. Biraz daha kapı başında dikilsek bedenimi artık yere bırakacağımdan emindim. Belimdeki parmaklarını hafifçe hareket ettirmeye başladı. "Kendimi taşımakta bile zorluk çekiyorum." diye devam ettim. Çenesini yasladığı omuzuma upuzun bir öpücük kondurdu. Beni daha da mayıştıracak şekilde fısıldadı. "Seni bu denli yorgun ve uykulu görmek hoşuma gitmiyor..." Konuşurken boynuma temas eden dudaklarıyla yüzüme bir tebessüm yerleşti. "Ama ne olursa olsun her şey iyi olacak. Üçümüz içinde en iyisi neyse ona yöneleceğime söz veriyorum." "Üçümüz." diye onun peşinden tekrar ettiğimde sesim hafif heyecanlı çıkmıştı. Yüzümdeki gülümseme silinmezken benim gibi heyecanlı çıkan sesini işittim. "Üçümüz." Başımı dayadığım omuzundan çekerek kolları arasında ona döndüm. Bakış açıma heyecanlı ve mutluluk dolu yüzü girdi. Uykulu gözlerimle tam gözlerine baktığımda kollarım boynunu sardı. "Bu kelimeyi söylemek bile beni öylesine heyecanlandırıyor ki. Bu gerçek mi yoksa rüya mı diye düşünüp duruyorum kendi kendime." Sesindeki titreme ve bakışlarında ki yoğunluktan nasıl hissettiğini anlayabiliyordum. Çünkü bende en az onun kadar heyecanlı ve mutluydum. Kalbim bebeğimizin varlığını öğrendiğimden bu yana kadar hep aynı heyecanla çarpıp durmuştu. Her ne kadar yeni öğrensemde varlığını her şekilde hissediyor gibiydim. Kısacık bir sürede benimle bütünleşmişti sanki. Atacağım adımın bile onun için bir tehlike oluşturmasından öylesine korkuyordum ki. Elleri ve kolları belimi daha sıkı sardı. Eminim ki o da benim gibi her hangi bir harekette onu incitecekmiş gibi hissediyordu. İkimizde karşılıklı tebessüm etmeye devam ettiğimizde yüzüme biraz daha eğilerek dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gülümsemesinin arasında sesli bir öpücük verip tekrardan geriye çekildi. "Başının döndüğünü, midenin bulandığını, ayakta durmakta zorluk çektiğini ve yine de güçlü kalmaya çalıştığının farkındayım bebeğim. En önemlisi bizi zorlu bir dönemin beklediğini de biliyorum. Fakat ne olursa olsun hep senin yanında olacağımı biliyorsun. Gözlerinden endişe o kadar çok okunuyor ki. Sana söz verdiğim gibi her şey yoluna girecek. Endişelenmeni gerektirecek bir şey yok. Sadece bana inan ve güven. Anlaştık mı?" Gülümseyen yüzüm solduğunda göz pınarlarımda yaşlar toplanmaya başladı. Davet boyunca ve hâlâ da var olmaya devam eden gözlerimdeki o endişeyi görmüş olmalıydı, her ne kadar belli etmeyip güçlü durmak istesemde başaramamıştım. Belimdeki ellerini çekerek yüzüme değdirdi ve yanaklarıma doğru bir yol çizerek hafifçe okşadı. Yüzündeki gülümsemesi solup ciddi bir hal alırken üzerimde bu duygusallığın geçmesi adına derin bir nefes aldım ve gözlerine bakmaya devam ederken titremeye başlayan dudaklarımı aralamaya çalıştım. "Ben...Ben çok heyecanlı ve endişeliyim Jeon." diye lafa girdim. "Nasıl davranacağını bilmiyorum. Nasıl hissedeceğimi de bilmiyorum...Varlığını saatler öncesinden öğrendiğim bebeğimiz için ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum. İkimizden bir parçayı içimde taşıdığımı bilmek bile beni o kadar çok endişelendiriyor ki. Sanki herhangi bir hareketimde ona zarar verebilecekmişim gibi hissediyorum." Dudaklarım bu cümleleri kurarken bile o kadar çok titremişti ki. Kalbim ise ilk kez bu kadar büyük bir endişe ve heyecanla karşı karşıyaydı. Tüm davet boyunca aklımdan geçen binbir düşünceyle başa çıkabilmem bile mucizeydi. O iki çizgiyi gördüğümde yaşadığım heyecan şuanki heyecanımın yanında az kalırdı. Göz yaşlarım kendini bıraktığında baş parmakları yanağımdan gözlerime ulaştı. "Şşş...Bebeğim..." Alnımda ki alnının yerini dudakları aldığında gözlerimi kapatarak yaşların daha hızlı süzülmesine izin verdim. Sıcak dudakları uzun bir öpücükten sonra geriye çekildi ve alnı tekrardan alnımı buldu. Gözlerimi açarak ona baktım. "Bana bunu söylediğinde o kadar çok şaşırdım ve heyecanlandım ki tepki dahi vermekte güçlük çektim. Hatta rüya da mıyım diye düşündüğüm de oldu..." Onunda gözleri dolduğunda tebessüm etti. Gözlerimi hafifçe silerek beni öptü. "Hayatımda bu kadar mutlu ve heyecanlı olduğum bir an olmadı. Bende ne yapmam ve nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var o da her şeyin yoluna girmesi için elimden gelenin en iyisini yapacağım... Zor zamanlarımız olacak biliyorum. Üstesinden gelmek için büyük bir çaba sarf edeceğimiz zamanlarımız olacak." Boğazındaki yumruyu geçirmek için boğazını temizledikten sonra konuşmasına devam etti. "Ama atlacağımızıda biliyorum. Her ne olursa olsun bebeğimiz için atlatacağız. Her şeyin daha çok başındayız...Bu heyecanı hissetmemiz çok doğal..." Gülümsemesini hic eksiltmeden dizlerini bükerek başı belime gelecek şekilde durup ellerini iki yanıma yerleştirdi. Başımı eğerek ona baktım ve dudaklarımda bir tebessüm belirdi. Dudaklarını göbeğime yaslayarak peş peşe öpücükler konduruyordu. "Minik bebeğimizin varlığını bugün öğrendik annesi. Heyecanlı ve endişeli olmamız çok normal. Ama bu endişe ve heyecanın çabucak geçmesi üçümüz içinde daha iyi olacak. Babasının her şeyi yoluna koyacağını eminim ki bebeğimiz de biliyordur. Baksana varlığını bize şimdiden o kadar çok hissettirdi ki ağlatmayı başardı. Değil mi bebeğim?" Gülerek kurduğu bu cümleler benide güldürmeyi başardığında gözlerimi kırpıştırdım. Göbeğime elbisemin üzerinden tekrardan öpücük verdikten sonra belimin kenarındaki bir elini göbeğime doğru getirerek hafifçe okşadı. "Bugün fazlasıyla yorulduk. Her şeyi düşünmek ve alışmak için çok zamanımız olacak. Biraz da olsa bir şeyler yemeli ve güzel bir uyku çekmeliyiz. Ama ondan önce sıcak bir duş almak üçümüze de çok iyi gelecek eminim." Çömeldiği yerden tekrardan ayaklandığında burnumu çekerek gözlerimi kırpıştırdım. İki elini belime koyarak beni tekrardan kendine çekerek yanağıma öpücük verdi. Geriye çekildiğinde alnımı alnına yaslayarak kollarımı boynuna doladım. "O kadar solgun görünüyorsun ki bıraksam düşüp bayılacakmışsın gibisin. Seni böyle görmeye alışık değilim ve olmakta istemiyorum. Yarın doktora gideceğiz. Şimdi ise sıcak bir duş alalım. Daha sonra da yemek yiyelim ve güzel bir uyku çekelim. Hiçbir şeyi düşünmemeni ve rahatlamanı istiyorum. Anlaştık mı bebeğim?" Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Sebebinin bugünün verdiği duygusallık olduğuna emindim. Gözlerimin tekrardan dolmasına izin vermeden ciğerlerime derin bir nefes çektim ve başımı aşağı yukarı salladım. Başını geriye çekerek saçlarıma gömüldü. İkimizde karşılıklı birbirimize sarıldığımızda kalbimin sesini duyabiliyordum. Ona herkesten çok inanıyor ve güveniyordum. Dediği gibiydi. Her şeyi yoluna koymak için elinden gelenin en iyisini yapacaktı. Yapmalıydık. İkimizde güçlü durmalıydık. Kendimiz için ve en önemlisi bebeğimiz için. ...
Devam 1 ... Arkama geçtiğinde sağ elinin belimin bir tarafına sol elininde saçlarımı kenara çektiğini hissettim. Saçlarımı bir yanıma aldıktan sonra açığa çıkan sırt dekoltemde dudaklarını hafifçe gezdirdi. Saçlarımdaki eli dudaklarından sonra tekrardan sırtımla buluşturarak fermuarını aşağıya doğru çekmesiyle elbise bedenimden bir tüy gibi süzülüverdi. Bedenimi iki omuzumdan tutarak kendine çevirdi ve üzerimdeki son parçaları da çıkardı. Bedenimde gezinen elleri kalçalarıma kayıp beni kucağına almak için desteklediğinde kollarımı boynuna dolayarak bedenine tutundum. Duşa kabinin içerisine girip sürgülü kapısını çektikten sonra beni yere bıraktığında bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Suyu ayarlamaya başlamıştı. Onunda bakışları beni buldu başlığa dokunduğu sırada. "Yarın hastaneye geçtikten sonra babamı ziyarete gidelim mi?" diye sordu. Suyu ayarladıktan sonra bedenini tamamiyle bana çevirmişti. Bir adım atarak duşa kabinde önüne gelerek suyun altına girdim ve kollarımı boynuna sardım. "Gidelim. Uzun zaman oluyor Bay Jeon'u görmeyeli." diye cevapladım. Tebessüm ederek o da kollarını tekrardan bana sardı. Bedenimizi tamamiyle sıcak suyun altına soktuğumuzda gelen rahatlama hissiyle gözlerimi kapattım. ... "Direkt uyumak istiyorum." Dedim alttan ona bakarken. Ne dediğimi anlamamış olacak ki saçlarıma tuttuğu kurutma makinesini kapatarak tekrardan bana baktı. "Uyumak istiyorum sadece." diye fısıldadım halsiz bir şekilde. "Midem eminim ki bir şey almayacak." Cümlemi tamamladığım gibi yüz ifadesi değişirken elindeki makineyi yatağa bırakıp önümde çömeldi. "Sabahtan beri hiçbir şey yemedin, Areum. Az da olsa yemek yiyeceksin." Sert ses tonunun aksine gözleri yumuşacıktı. Bana kızmak istiyor ama yapamıyor gibi bakıyordu. "Midem bulanıyor." Yine aynı halsizlikle konuştuğumda elleri ellerimi kavradı. Gözlerime bakmaya devam ederken iç çekti derin bir şekilde. "Midenin bulandığını biliyorum. Ama kendini yemek yemeye zorlamazsan eğer önümüzdeki süreçte hep böyle olacaksın. Bunu da biliyorum." Ellerindeki ellerimi dudaklarına yaklaştırarak derin bir öpücük kondurdu. "Bebeğimizin sağlığı içinde kendi sağlığın içinde yemene ve içmene dikkat etmelisin güzelim." Oturduğum yerden hafifçe kıprandığımda midemin bulantısından boğazımı temizledim. Gözleri beni ikna etmeye çabalıyordu. Yenilmiş bir şekilde araladım dudaklarımı. "Salatadan başka bir şey yiyeceğimi sanmıyorum." Bebeğimizin ve kendi sağlığım için bundan sonra çok daha dikkatli olmalıydım biliyorum. Midem hafif bir şeylerden başka bir şey kaldıramayacaktı büyük ihtimalle. Sabah kahvaltısı dahi yememiştim. Şuan en mantıklısı salata geliyordu. Başını hemen salladı. "Buna da tamamım. Yeter ki bir şeyleri ye." Ellerimi bırakmadan çömeldiği yerden kalkarak dudaklarını alnıma yasladı. ... "Jeongguk?" Göğsüne başımı yasladığımda mırıldanmadan önce saçlarıma öpücükler kondurdu. "Güzelim?" "Çok değişik duygular içerisindeyim." Az da olsa bir şeyler yemek iyi gelmişti. Midemin bulantısı yavaş yavaş azalırken bedenime gelen rahatlamayla uyku bastırıyordu hafiften. Saniyeler sonra hafifçe gülme sesini işittiğimde başımı göğsünden kaldırarak yüzüne baktım. Aynı anda o da bana baktı ve gülmeye devam etti. "Şuan o kadar tatlı geliyorsun ki gözüme." Bedenimdeki kollarını sıkılaştırdığında bende gülümsedim. "Seni bu kadar heyecanlı görmek beni de heyecanlandırıyor. Fakat dediğim gibi her şey yoluna girecek güzelim. İstediğimiz gibi olacak her şey. Gergin olunacak bir şey yok. Yarın doktorumuza da gideceğiz. Bebeğimizin sağlığı ve senin sağlığın için yapılması gereken her şeyi de öğreneceğiz. Stres yapılacak ve gergin olunacak hiçbir şey kalmayacak." Alnıma bir öpücük kondurdu. "Yine de içimde garip bir his var. İyi bir anne olabilecek miyim...Bu konuda da bile endişeliyim." Sesim yine titremeye başlamıştı. Gözlerim tekrardan dolarken ağlamamak için direnmeye başlamıştım bile. Saatlerdir o kadar çok düşünüyordum ki her duygunun içindeymişim gibi geliyordu. Her ne kadar o her şey yoluna girecek desede. Bakışlarındaki şefkat, dudaklarında da belirdi. Bedenimi bu sefer ben altta o üste kalacak şekilde döndürmesiyle bir elim boynunda bir elim göğsünde duracak şekilde kaldı. Onunda bir eli bacağıma diğer eli belime dolandı. Bana bakmasıyla gözlerimi kırpıştırma ihtiyacı hissettim. "Sen hayatımda gördüğüm en mükemmel kadınsın Areum." Bacağımdaki bir elini sürüyerek saçlarıma ulaştırıp hafifçe okşadı. "Bebeğimiz ve ben o kadar şanslıyız ki senin gibi mükemmel bir kadına sahip olduğumuz için. Sen harika bir anne olacaksın." Yüzüme tekrardan eğilerek yanağıma öpücük verdiğinde dolan gözlerimin arasından tebessüm ettim. Dudaklarını yanağımdan çeneme çizgime getirerek dudakları hala tenimle temas halindeyken fısıldadı. "Her şey güzel olacak. Sen sadece bana bırak." ...
Devam 2 ... 4 AY SONRA "Areum!" Kıkırdama sesi işittiğimde arkamı dönerek sesin geldiği yöne baktım. Olivia elindeki çiçeklerle koşuştutarak yanıma geliyordu. "Bu gelen 5. Çiçek." Yanıma vardığında çiçekleri bana uzatarak gülümsedi. Elindeki çiçeğe uzandığımda bende gülümsedim. "Tanrım! Sevenin ne kadar da çok!" Demesiyle ikimizde seslice güldük. Çiçekleri elinden alarak derince kokusunu içime çektim. Bakışlarımız çiçeği burnumdan çektiğim gibi yeniden kesiştiğinde gülümsemeye devam etti. "Çok güzel görünüyorsun. Hamilelik bir insana bu kadar mı çok yakışır." "Teşekkür ederim Olivia. Sende çok güzel görünüyorsun." dedim bende gülümserken. Elimdeki çiçeğe ve göbeğime dikkat ederek bedenime hafifçe sarıldı. "Bugün için en az sizin kadar heyecanlıyım. Minik motorcumuzun sonunda kız mı erkek mi olduğunu öğreneceğiz. Olivia Teyzesi hediyelere boğacak sizi." Dediğinde güldüğümde bende kollarımı ona dolamaya çalıştım. Hamileliğimde 4. Ayımdı bugün. O gecenin üzerinden tam tamına koskoca dört ay geçmişti. İyisiyle kötüsüyle bu dört ayı arkamızda bırakmıştık. Her ne kadar ilk başlarda her şey bana zor bir o kadarda alışılmadık gelsede şuan her şey çok daha iyiydi. İkimizde çok kısa sürede bebeğimize alışmıştık. Ilk günden yaşamaya başladığım mide bulantıları, baş dönmeleri ve halsizlik yok denecek kadar azalmıştı. Birkaç hafta öncesinde ise minik bir düğün töreni gerçekleştirmiştik. Resmi olarak Jeon soyadını almanın mutluluğuna bugününde mutluluğu ekleniyordu. Bugünde bebeğimizin cinsiyetini öğrenecektik. Her ne kadar Jungkook ile parti istemesekte Olivia'nın ısrarları üzerine kendi aramızda bir cinsiyet partisi düzenlemeye karar vermiştik. Şimdi ise Olivia ile hazırlıkların yapıldığı sahil kenarı bir mekanın bahçesindeydik. Arkadaşlarımdan gelen çiçekleri koyduğum vazoya elindekileri de eklemek adına Olivia'dan ayrılıp masaya doğru ilerlemeye başladım. Olivia'nin arkamdan adım sesleri duyuluyordu. "Taehyung az önce aradi. Pastayı almak için pastaneye gitmiş. Jungkook'unda babasının yanında olduğunu söyledi." Dedikleriyle ona doğru dönmemeye başımı salladım ve masanın üzerindeki vazoya uzandım. "Areum! Elbise sana gerçekten çok yakışmış. Güzel duracağını biliyordum. Ama bu kadara güzel duracağını tahmin etmezdim." Elimdeki çiçekleri vazoya yerleştirip ona döndüm ve gülümsedim. "Beyaz giymeyi sevmediğim gibi yakışacağını da düşünmezdim. Ama tam üstüme oturdu ve uydu." Üzerimde beyaz ucuş ucuş bir elbise vardı. Uzunluğu ve ince askılarının olması her ne kadar sade düz bir elbise olsada göze çarpıyordu. Olivia'nın zorlaması üzerine saçlarımı salık bırakmış ve araya iki minik örgü yapmıştik. Örgülerdeki kurdeleli beyaz tokalarda elbisemle uyumluydu. "Jungkook'ta senin gibi beyaz giyinmeyi sevmiyor. Taehyung zar zor aldırmış beyaz gömleği. Gerçekten çok değişik bir çiftsiniz." Komik bir şekilde yaptığı itiraf beni güldürürken havadan öpücük gönderdim. Yanıma doğru gelerek önümde eğilmesiyle başımı eğdim. Ellerini hafif şiş göbeğime koydu. "İyi ki Olivia gibi bir teyzen var, tatlım. Yoksa bu ikisinin elinde ne yapardın bilmiyorum." Demesiyle seslice kahkaha attım. "Sana karşı olan sevgileri her şeyden çok. Ama emin ol ki hep benim yanımda olmak isteyeceksin. Çünkü Olivia teyzen sana eğlencenin alasını gösterecek." "Olivia eğlenceden kastın nedir?" dedim gülerken. "Ahlaksız eğlenecelerinden değil, değil mi? Gülümsemesi solarken başını kaldırıp alttan alttan bana baktı. Bu komik haline kahkaha atmamak için zor tutuyordum kendimi. "Bir anne adayın böyle konuşması hiç doğru değil. Tabiikide öyle olmayacak. Annesi ve babasının ahlaksızlıklarından bahsedecek değilim. Minik yeğenimin psikolojik sağlığı her şeyden önemli." Gülen taraf bu sefer o olduğunda hafifçe omuzuna vurdum. Gülerek çömeldiği yerden ayaklandı. "Olivia! Böyle bir şey nasıl söyleyebilirsin?" dedim yüz ifadem değişirken. "Yalan değil ki ama. Tamam. Sustum. Öyle bakmana alışık değilim. Hem sana sinirlenmek hiç yakışmıyor. Çok komik oluyorsun." Dalga geçtiği apaçık ortadaydı. Elimi tekrardan kaldıracakken bir adım geriye çekilerek gülmeye devam etti. "Kız olursa eğer ona erkekleri nasıl tavlaması konusunda tavsiye vereceğim. Erkek olursa da öyle. Ama buna gerek kalmayacaktır çünkü annesi sensin ve babası Jungkook. Böylesine seksi bir çiftten eminim ki acayip bir çocuk çıkacaktır. Onun tavlamasina gerek dahi kalmaz." "Olivia! Şimdiden konuştuğun şeylere bak. Çocuğumu sana emanet edip etmemekte şüphe edeceğim artık." Bağırmam üzerine dudaklarına hayali bir fermuar çekerek gülmemek için birbirine bastırdığında kapıdan gelen sesle ikimizde o yöne döndük. Jungkook elindeki gül demetiyle bana doğru adımlarken arkasından elinde pasta paketi olan Taehyung girdi. Yüzüme yavaş yavaş bir tebessüm belirdi. "Baba adayımız da geldi." diyen Olivia'ydı. Yanıma varan Jungkook gülümseyerek elindeki gül buketini bana uzattığı gibi dudaklarımızı birleştirdi. Gül buketini elinden aldıktan sonra kollarımı boynuna sardım. Onunda elleri belimi buldu. Dudaklarıma verdiği öpücükler tutkulu bir hal alırken arkadan hafif bir öksürük sesi geldi. "Jeon bu haberi vermek istemezdim ama daha 5 ayınız var. İyileşme süreciyle birlikte 6 ay. 6 ay daha dayanmalısın." Olivia'nın dedikleriyle dudaklarımı yavaş yavaş çekerken, Jungkook ellerini belimden çekmeden önümde eğilerek dudaklarını göbeğime yasladı. "En az senin kadar bilgi sahibiyim Olivia." dedi Jungkook ona dönmeden. Bakışlarım Kıkırdayan Olivia'yı bulduğunda Taehyung önümüzde belirdi. "Kendine sahip çıkamazsan diye söyledim." Dalgayla karışıktı bu cümlesi. Jeon'un sessizliğine Taehyung ve Olivia gülerken sadece tebessüm ettim. Jungkook ellerini göbeğime getirerek daha hissedilir bir şekilde öptü. "Bugün nasıl hissediyorsun bebeğim?" diye sordu başını kaldırırken.
Devam 3 Sağ elimi saçlarında gezdirerek araladım dudaklarımı. "Tatlı bir heyecan var üzerimde." diye cevapladım. Göbeğimde son kez ellerini gezdirdikten sonra çömeldiği yerden ayaklanarak bedenime tekrardan sarıldı. Dudaklarını omuzuma yasladı. "Heyecandan ellerim titriyor." Fısıldadığında elimdeki çiçeği masaya bırakarak tekrardan ona döndüm ve sarıldım. "İkimiz içinde bu heyecan normal sevgilim." "Biliyorum ama kendime engel olamıyorum ki." Sesi hafiften titrek çıkmıştı. Kollarını bedenimden çekmeden geriye çekilip alnını alnıma yasladı. "Hemen öğrenelim istiyorum." dedi. Gülümseyerek başımı salladığımda bizi bölen Olivia oldu. "Sizi bölmek istemezdim ama davetliler yavaş yavaş içeriye giriyor. Bizde mekana geçsek iyi olacak." İkimizde aynı anda Olivia'ya döndük. Olivia bir yan bir şekilde Taehyung'a yasalanarak bize bakıyordu. Gülümseyerek havadan öpücük attı bana. "Partiden sonra babamlara yemeye geçeceğiz. Olivia ve Taehyung bize katılmak ister misiniz? Babam sizinle tanışmak istediğini söyledi." Jeon'un konuşmasıyla Olivia'nın gözleri heyecanla açılırken dudakları aralandı. "Çok isteriz! Bay Jeon'la hep tanışmak istemişimdir. O kesinlikle çok havalı birisine benziyor." Demesi beni gülümsetirken parlayan gözlerle Taehyung'a baktı. Taehyung onun bu haline gülümseyerek öptüğünde başını salladı. "Bana uyar." diye onu cevapladı. Tam bu sırada içerden Han'ın bize seslendiğini duyduk. "Misafilerin çoğu geldi. Sizi bekliyoruz." ... "Babası sizin düşüncelerinizi alalım." Oliva elindeki kamerayı Jeon'a doğru tuttuğunda elindeki kokteyl bardağını bırakarak kameraya döndü. "Babası olarak cinsiyeti öğrenmenize dakikalar kala sizin düşünceleriniz nedir? Yıllar sonra açılacak bu videoda minik motorcu Jeon'a ne demek istersiniz?" Jeon'a yavaşça döndüğümde kameraya doğru gülümsedi ve dudaklarını araladı. "Sevgim kelimelerle anlatılamayacak kadar çok minik bebeğim. Şunu diyebilirim ki seni her şeyden çok seven ve sevecek bir annen ve bir baban hep olacak. Seni sabırsızlıkla bekliyoruz." Demesiyle hafifçe tebessüm ederek bende kameraya döndüm. "Peki bebeğimizin güzeller güzeli annesinin hislerini öğrenebilir miyiz?" Olivia kamerayı bana çevirdiğinde daha büyük gülümsedim. "Tek dileğim sağlıklı olman Anneciğim. Senin mutluluğun için elimden gelenin en iyisini yapacağımıza söz veriyoruz. Seni sabırsızlıkla bekliyoruz bebeğim." Daha fazla konuşamadan gözlerim dolduğunda Jungkook'un kollarının bana sarıldığını hissettim. Olivia kamerayı bizden çekerken benimde kollarım Jeon'u sardı. "Areum-ah, çok tatlı bir anne adayısın." Demesi beni gülümsetirken gözlerimi kırpıştırarak Jungkook'tan ayrıldım. Dudaklarını alnıma bastırıp geriye çekildi. İkimizde kamerayı tutan Olivia'ya döndüğümüzde gülümsediğini gördüm. "Bebeğiniz her yönden çok şanslı...Çünkü...Teyzesi benim." Tekrardan dalgaya vurmasıyla Jungkook'un gülümsemesi soldu. Olivia'ya göz devirmesi Olivia'yla birlikte beni de güldürürken Taehyung'unda yandan bizi izlerken güldüğünü görmek zor değildi. Jungkook sıkıntıyla iç çekerken Olivia'nın kamerayı kendine tutmasıyla daha büyük soludu. "Evet minik. Ben senin Teyzen Olivia. Benim gibi bir teyzenin olması en büyük şansın olabilir çünkü anne ve baban her ne kadar havalı olsalarda bir o kadarda sıkıcı insanlar. Heleki baban çok gergin bir insan. Motorcu bir anne ve babanın çocuğu olmak senide gergin hissettirebilir. Ama sen rahat ol. Seninle çok eğlenceğiz." Dedikten sonra kamerayı kapatarak bize döndü tekrardan. "Jeongguk'u daha fazla germeden şu minik Jeon'un cinsiyetini öğrensek iyi olacak." Jungkook'un bana döndüğünü gördüm. En az benim kadar heyecanlı ve gergin görünüyordu. Elini uzatmasıyla tereddüt etmeden elimi avucunun içine bıraktım. ... Gelen tahminlerden sonra sıra bana ve ve Jungkook'a geldiğine sakinleşmeye çalıştım. Kalbim pır pır ediyordu. Jungkook sağ eliyle belimi daha sıkı kavrayarak sol elini elimdeki balonun üstüne getirdi. "Bebeğin anne ve babasından tahminleri alalım." Olivia Jungkook'a döndüğünde Jungkook önce bana daha sonra Olivia'ya baktı ve derince soludu. Kalabalık karşımızda büyük bir heyecanla bize bakarken Jeon'un dudakları aralandı. "Sağlıklı olması benim önceliğim." Demesiyle kalabalıktan itiraz sesleri yükseldiğinde Olivia göz devirdi. "Hadi Ama Jeon. Tahmin alalım." Dediğinde Jungkook bana tekrardan döndü. Gülümseyerek vereceği cevabı beklemeye başladım. Önce biraz duraksadı daha sonra gözlerime bakarken araladı dudaklarını. "İçimden...erkek geçiyor. Kalbinin güzelliğini annesinden alan ve en az benim kadar annesine hayranlık duyacak bir Jeon geçiyor." Demesiyle kalabalıktan sesler yükselirken utanarak bakışlarımı Olivia'ya çevirdim. "Peki Areum sen? Sen ne hissediyorsun?" Olivia'nın da bana dönmesiyle tüm kalabalık bana döndü. Jeon'un da bana baktığını hissedebiliyorum. Bu zamana kadar hep Jungkook'un kopyasını istemiştim. Ona benzeyen bir erkek bebek hep hayalimdi. Ki onunda içinden erkek geçiyordu. Şimdide içimden erkek demek geliyordu. "Benimde içimden erkek geçiyor." Diyebildim sadece. Öylesine heyecanlıydım ki konuşmakta zorluk çekiyordum. Jeon'a döndüğümde bana baktığını gördüm. Gülümsedi. "Areum'da dediğine göre artık balonu patlatalım." Heyecanla balonu işaret ettiğinde Jeon'la önce birbirimize baktık daha sonra verilen iğneleri balona doğru tuttuk. Bana hazır mısın diye sormasından sonra derince soludum ve başımı salladım. İkimizde ayni anda iğneyi balona değdirdiğimizde balonun patlamasi ve etrafa mavi kağıtların saçılması bir oldu. Bakışlarım kağıtlarda takılı kaldığında gelen alkış ve bağırış sesleriyle şaşkınlıkla Jungkook'a döndüm. O benim aksime gülümseyerek bana bakıyordu. Heyecandan öylece kalakaldığımda bedenimi kollarının arasına alması bir oldu. Belime sıkıca sarılarak dudaklarımızı birleştirdiğinde şaşkınlığın etkisinden çıkarak kollarımı sıkıca ona doladım. Birbirimize upuzun bir öpücük verip geriye çekildiğimizde Olivia'nın önümüzde belirmesi bir oldu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken Olivia'ya sarılan ben oldum. "Areum-ah tebrik ederim bebeğim." ...
Devam 4 ... Belimi saran kollar ile bakışlarımız aynı anda aynaya gittiğinde dolan gözlerimle tebessüm ettim. Ellerini karnımda gezdirerek omuzuma öpücük kondurdu. "Güzelim benim..." Dolan gözlerimi kırpıştırarak kolları arasından ona dönüp ellerimi boynuna sardım. Belime daha sıkı sarıldı ve alnıma upuzun bir öpücük kondurdu. "Kendime engel olamıyorum." diye fısıldadım. Gözlerim dolu doluydu. Partiden geleli saatler olmuştu. Şimdi ise Bay Jeon'un evine gitmek üzere yola çıkacaktık. Duygusallağım bugün üzerimdeydi. Burnumu çekmemle dudaklarını boynuma yasladı. "Ne kadar da güzel geliyorsun sen gözüme." diye konuyu değiştirmesiyle boynuna daha sıkı tutundum. Duygusallağımdan bahsedeceksek ağlayacağıma emindi çünkü. Boynumdan dudaklarını çekerek alnını alnıma yasladı. "Her ne kadar erkek istesemde seni nasıl paylaşacağım ki ben? Bunu düşünemiyorum." Derin bir ses tonuyla konuşarak hafifçe öptü beni. "Sana nasılda bağlıyım ben böyle. Hamilelikte bu daha da önüne geçilmez bir hal aldı. Her saniye yanında olmak istiyorum." Dudaklarını çeneme bastırıp geriye çekildikten sonra burnunu burnuma sürttü. "Duygusallağın bile bana öylesine tatlı geliyor ki Areum. Senin her şeyine çok aşığım. Ve bu hep böyle kalacak." Kendimi sakinleştirdikten sonra bende fısıldadım. "Bende sana çok aşığım Jeongguk." Diyebildim. Ellerini gözlerime getirerek hafifçe sildi ve son kez beni öptü. Bu duygusallığım hamileliğimde sık sık oluyordu. Sebepsiz yere ağlayabiliyordum. Gözleri üzerimde gezinirken sakinleşmiş olduğumu söyledim. Başını sallayarak tekrardan sarıldı bana. ... "Torunum iyi bakıyorsunuz değil mi?" Bay Jeon gülümseyerek bana baktığında başımı salladım ve gülümsemesine karşılık verdim. "Evet Bay Jeon. Hep dikkatli olmaya çalışıyorum." dedim. Bay Jeon şefkat dolu bakışlarını benden çekmedi. "Kendinede dikkat et kızım. Ne olursa olsun. Sağlığın her şeyden önemli." Bay Jeon'un verdiği nasihat ile başımı salladığımda bakışlarım önümdeki sandalyede oturan Olivia'ya kaydı. Bay Jeon'a hayranlıkla bakıyordu. "Seo Bey eğer bir mahsuru yoksa motorculuğa başlama hikayenizi sizden dinlemek istiyorum. Büyük bir hayranınızım." diyen Olivia Jungkook'ta dahil masadaki herkesi güldürdüğünde Bay Jeon Olivia'ya döndü. "Tabiikide kızım." Daha sonra Jungkook'a dönerek konuşmaya başladı. "Benim kaderimde oğlumun kaderi gibi. Normal bir motorcuyken böyle iyi yerlere gelebilme sebebim hayatımın aşkıydı. Jungkook'un annesi yani Maria ile bir motor yarışında tanışmıştık. Bizi koparan şeyde yine bir motor yarışıydı. Jungkook o zamanlar 2 yaşındaydı. Ben bir gece olan motor yarışından sonra hayatımın aşkını kaybettim. Her şey çok zordu o zamanlar benim için. Fakat yinede Jungkook için tutundum. Tek dileğim oğlumun hayatının sonuna kadar mutlu bir hayat sürebilmesi ve kaderinin sonunun bana benzememesi." Bay Jeon anlatmaya başladığında yanımda oturan Jungkook'un gözleri dolu bir şekilde bana baktığını gördüm. Tebessüm ettiğinde kulağıma fısıldadı. "Sende benim hayatımın aşkısın Areum. Bu hayatta sahip olduğum ve olacağım tek kadın olarak kalacaksın." SON
@@AurorasssJ1ayy çok romantik ve duygusal olmuş bu aralar başımın ağrısı yüzünden şimdi hikayeyi anlaya bilmek iki kez okudum . Ama çoook güzel olmuş sana boşuna yıldızım demiyorum⭐✨💫
@@AurorasssJ1 tabikii kesinlikle hoşuma gitmeyen bir kısmı olursa mutlaka belirtirim ama gayet beğendim çok tatlılardı ama hiç oturmuyor gibiler hep ayaktalar 😃
Aşkım bayılıyorum hikayelerin efsane acaba istek olarak annesi ölen bir kızın eski sevgilisinin destek olması yazsrmısın duygusal olsun. Baya bide mutlu son (jungkook)❤❤
![[tb] Eşine Adıyla Seslenip Tepkisini Ölçersin / Jungkook ile hayal et](http://i.ytimg.com/vi/iv-cSHVdvdc/mqdefault.jpg)
🍷Jeon Jungkook İle Hayak Et |Motorcu Sevgilinden Hamile Olduğunu Öğrenirsin | ÖZEL BÖLÜM
🍷Jeon Jungkook × Jeon Areum
🍷Aurora'nın Kaleminden
🍷Keyifli Okumalar
NOT!!!!!!!!
Devamı niteliğinde. Arada uzun süreli bir zaman atlaması yok.
İlk bölümü kesinlikle okuyun. Yoksa anlayamazsınız.
KIRAZ MEVSIMI JENERİK MÜZİĞİ ILE OKUYUN
KESİNLİKLE TAVSIYE EDIYORUM!
Şarkı telif yediği için koyamadım.
EVDE
O önde ben arkada sonunda içeriye girebilmiştik. Elimdeki elini çekmeden kapıyı arkamızdan kapatti ve koridoru aydınlatmak adına lambayı açtı. Açılan lambadan gelen ışığın odayı aydınlatmasıyla gözlerim saniyelik kısılıvermişti. Gözlerimi yavaşça açıp kapatarak ışığa alışmasına izin verdim. Bir kaç saniye sonra arkamı dönecektim ki elimdeki elinin boştaki eliyle birlikte belime kayıp beni sarması bir oldu. Göğsü sırtımı baskı yapacak şekilde beni sıkıca sararak başını boynumun kıvrımına gömdü. Bedenimi kolları ve göğsüyle desteklemesiyle bende sırtımı göğsüne yasladım.
"Kendimi çok yorgun ve halsiz hissediyorum." diye mırıldandım gözlerim yavaş yavaş bedeninin verdiği mayışma hissiyle kapanırken.
Gömüldüğü boynuma öpücük kondurduktan sonra çenesini omuzuma yasladı. Nefesinin boynumda hissetmeye başladığımda kapanmaya yakın olan gözlerim açıldı. Gözlerim karşıdaki duvarda asılı olan saate kaydı.
Saat gece yarısını çoktan geçiyor hatta yavaş yavaş bire geliyordu. Biz ise katıldığımız davetten şimdi çıkıp eve gelebilmiştik. Kendimi yorgun bir o kadar halsiz hissediyordum. Her ne kadar Jungkook kendimi iyi hissetmediğim için eve gelmemizi ısrar etsede arkadaşına ayıp olmamasi için reddetmiştim. Saatler boyunca yemek ve içki kokusuna maruz kalmış olmama kusmadan nasıl dayanabilmiştim anlamıyordum. Midem tüm gece buyunca bulanmış başım fena halde dönmüştü ki hâlâ da dönüyordu. Biraz daha kapı başında dikilsek bedenimi artık yere bırakacağımdan emindim. Belimdeki parmaklarını hafifçe hareket ettirmeye başladı.
"Kendimi taşımakta bile zorluk çekiyorum." diye devam ettim. Çenesini yasladığı omuzuma upuzun bir öpücük kondurdu. Beni daha da mayıştıracak şekilde fısıldadı.
"Seni bu denli yorgun ve uykulu görmek hoşuma gitmiyor..."
Konuşurken boynuma temas eden dudaklarıyla yüzüme bir tebessüm yerleşti.
"Ama ne olursa olsun her şey iyi olacak. Üçümüz içinde en iyisi neyse ona yöneleceğime söz veriyorum."
"Üçümüz." diye onun peşinden tekrar ettiğimde sesim hafif heyecanlı çıkmıştı.
Yüzümdeki gülümseme silinmezken benim gibi heyecanlı çıkan sesini işittim.
"Üçümüz."
Başımı dayadığım omuzundan çekerek kolları arasında ona döndüm. Bakış açıma heyecanlı ve mutluluk dolu yüzü girdi. Uykulu gözlerimle tam gözlerine baktığımda kollarım boynunu sardı.
"Bu kelimeyi söylemek bile beni öylesine heyecanlandırıyor ki. Bu gerçek mi yoksa rüya mı diye düşünüp duruyorum kendi kendime."
Sesindeki titreme ve bakışlarında ki yoğunluktan nasıl hissettiğini anlayabiliyordum. Çünkü bende en az onun kadar heyecanlı ve mutluydum. Kalbim bebeğimizin varlığını öğrendiğimden bu yana kadar hep aynı heyecanla çarpıp durmuştu. Her ne kadar yeni öğrensemde varlığını her şekilde hissediyor gibiydim. Kısacık bir sürede benimle bütünleşmişti sanki. Atacağım adımın bile onun için bir tehlike oluşturmasından öylesine korkuyordum ki.
Elleri ve kolları belimi daha sıkı sardı. Eminim ki o da benim gibi her hangi bir harekette onu incitecekmiş gibi hissediyordu. İkimizde karşılıklı tebessüm etmeye devam ettiğimizde yüzüme biraz daha eğilerek dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gülümsemesinin arasında sesli bir öpücük verip tekrardan geriye çekildi.
"Başının döndüğünü, midenin bulandığını, ayakta durmakta zorluk çektiğini ve yine de güçlü kalmaya çalıştığının farkındayım bebeğim. En önemlisi bizi zorlu bir dönemin beklediğini de biliyorum. Fakat ne olursa olsun hep senin yanında olacağımı biliyorsun. Gözlerinden endişe o kadar çok okunuyor ki. Sana söz verdiğim gibi her şey yoluna girecek. Endişelenmeni gerektirecek bir şey yok. Sadece bana inan ve güven. Anlaştık mı?"
Gülümseyen yüzüm solduğunda göz pınarlarımda yaşlar toplanmaya başladı. Davet boyunca ve hâlâ da var olmaya devam eden gözlerimdeki o endişeyi görmüş olmalıydı, her ne kadar belli etmeyip güçlü durmak istesemde başaramamıştım. Belimdeki ellerini çekerek yüzüme değdirdi ve yanaklarıma doğru bir yol çizerek hafifçe okşadı. Yüzündeki gülümsemesi solup ciddi bir hal alırken üzerimde bu duygusallığın geçmesi adına derin bir nefes aldım ve gözlerine bakmaya devam ederken titremeye başlayan dudaklarımı aralamaya çalıştım.
"Ben...Ben çok heyecanlı ve endişeliyim Jeon."
diye lafa girdim.
"Nasıl davranacağını bilmiyorum. Nasıl hissedeceğimi de bilmiyorum...Varlığını saatler öncesinden öğrendiğim bebeğimiz için ne yapmam gerektiğini de bilmiyorum. İkimizden bir parçayı içimde taşıdığımı bilmek bile beni o kadar çok endişelendiriyor ki. Sanki herhangi bir hareketimde ona zarar verebilecekmişim gibi hissediyorum."
Dudaklarım bu cümleleri kurarken bile o kadar çok titremişti ki. Kalbim ise ilk kez bu kadar büyük bir endişe ve heyecanla karşı karşıyaydı. Tüm davet boyunca aklımdan geçen binbir düşünceyle başa çıkabilmem bile mucizeydi. O iki çizgiyi gördüğümde yaşadığım heyecan şuanki heyecanımın yanında az kalırdı. Göz yaşlarım kendini bıraktığında baş parmakları yanağımdan gözlerime ulaştı.
"Şşş...Bebeğim..."
Alnımda ki alnının yerini dudakları aldığında gözlerimi kapatarak yaşların daha hızlı süzülmesine izin verdim. Sıcak dudakları uzun bir öpücükten sonra geriye çekildi ve alnı tekrardan alnımı buldu. Gözlerimi açarak ona baktım.
"Bana bunu söylediğinde o kadar çok şaşırdım ve heyecanlandım ki tepki dahi vermekte güçlük çektim. Hatta rüya da mıyım diye düşündüğüm de oldu..."
Onunda gözleri dolduğunda tebessüm etti. Gözlerimi hafifçe silerek beni öptü.
"Hayatımda bu kadar mutlu ve heyecanlı olduğum bir an olmadı. Bende ne yapmam ve nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var o da her şeyin yoluna girmesi için elimden gelenin en iyisini yapacağım... Zor zamanlarımız olacak biliyorum. Üstesinden gelmek için büyük bir çaba sarf edeceğimiz zamanlarımız olacak."
Boğazındaki yumruyu geçirmek için boğazını temizledikten sonra konuşmasına devam etti.
"Ama atlacağımızıda biliyorum. Her ne olursa olsun bebeğimiz için atlatacağız. Her şeyin daha çok başındayız...Bu heyecanı hissetmemiz çok doğal..."
Gülümsemesini hic eksiltmeden dizlerini bükerek başı belime gelecek şekilde durup ellerini iki yanıma yerleştirdi. Başımı eğerek ona baktım ve dudaklarımda bir tebessüm belirdi. Dudaklarını göbeğime yaslayarak peş peşe öpücükler konduruyordu.
"Minik bebeğimizin varlığını bugün öğrendik annesi. Heyecanlı ve endişeli olmamız çok normal. Ama bu endişe ve heyecanın çabucak geçmesi üçümüz içinde daha iyi olacak. Babasının her şeyi yoluna koyacağını eminim ki bebeğimiz de biliyordur. Baksana varlığını bize şimdiden o kadar çok hissettirdi ki ağlatmayı başardı. Değil mi bebeğim?"
Gülerek kurduğu bu cümleler benide güldürmeyi başardığında gözlerimi kırpıştırdım. Göbeğime elbisemin üzerinden tekrardan öpücük verdikten sonra belimin kenarındaki bir elini göbeğime doğru getirerek hafifçe okşadı.
"Bugün fazlasıyla yorulduk. Her şeyi düşünmek ve alışmak için çok zamanımız olacak. Biraz da olsa bir şeyler yemeli ve güzel bir uyku çekmeliyiz. Ama ondan önce sıcak bir duş almak üçümüze de çok iyi gelecek eminim."
Çömeldiği yerden tekrardan ayaklandığında burnumu çekerek gözlerimi kırpıştırdım. İki elini belime koyarak beni tekrardan kendine çekerek yanağıma öpücük verdi. Geriye çekildiğinde alnımı alnına yaslayarak kollarımı boynuna doladım.
"O kadar solgun görünüyorsun ki bıraksam düşüp bayılacakmışsın gibisin. Seni böyle görmeye alışık değilim ve olmakta istemiyorum. Yarın doktora gideceğiz. Şimdi ise sıcak bir duş alalım. Daha sonra da yemek yiyelim ve güzel bir uyku çekelim. Hiçbir şeyi düşünmemeni ve rahatlamanı istiyorum. Anlaştık mı bebeğim?"
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Sebebinin bugünün verdiği duygusallık olduğuna emindim. Gözlerimin tekrardan dolmasına izin vermeden ciğerlerime derin bir nefes çektim ve başımı aşağı yukarı salladım. Başını geriye çekerek saçlarıma gömüldü. İkimizde karşılıklı birbirimize sarıldığımızda kalbimin sesini duyabiliyordum. Ona herkesten çok inanıyor ve güveniyordum. Dediği gibiydi. Her şeyi yoluna koymak için elinden gelenin en iyisini yapacaktı. Yapmalıydık. İkimizde güçlü durmalıydık. Kendimiz için ve en önemlisi bebeğimiz için.
...
Devam 1
...
Arkama geçtiğinde sağ elinin belimin bir tarafına sol elininde saçlarımı kenara çektiğini hissettim. Saçlarımı bir yanıma aldıktan sonra açığa çıkan sırt dekoltemde dudaklarını hafifçe gezdirdi. Saçlarımdaki eli dudaklarından sonra tekrardan sırtımla buluşturarak fermuarını aşağıya doğru çekmesiyle elbise bedenimden bir tüy gibi süzülüverdi. Bedenimi iki omuzumdan tutarak kendine çevirdi ve üzerimdeki son parçaları da çıkardı. Bedenimde gezinen elleri kalçalarıma kayıp beni kucağına almak için desteklediğinde kollarımı boynuna dolayarak bedenine tutundum. Duşa kabinin içerisine girip sürgülü kapısını çektikten sonra beni yere bıraktığında bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Suyu ayarlamaya başlamıştı. Onunda bakışları beni buldu başlığa dokunduğu sırada.
"Yarın hastaneye geçtikten sonra babamı ziyarete gidelim mi?" diye sordu.
Suyu ayarladıktan sonra bedenini tamamiyle bana çevirmişti. Bir adım atarak duşa kabinde önüne gelerek suyun altına girdim ve kollarımı boynuna sardım.
"Gidelim. Uzun zaman oluyor Bay Jeon'u görmeyeli." diye cevapladım.
Tebessüm ederek o da kollarını tekrardan bana sardı. Bedenimizi tamamiyle sıcak suyun altına soktuğumuzda gelen rahatlama hissiyle gözlerimi kapattım.
...
"Direkt uyumak istiyorum."
Dedim alttan ona bakarken. Ne dediğimi anlamamış olacak ki saçlarıma tuttuğu kurutma makinesini kapatarak tekrardan bana baktı.
"Uyumak istiyorum sadece." diye fısıldadım halsiz bir şekilde. "Midem eminim ki bir şey almayacak."
Cümlemi tamamladığım gibi yüz ifadesi değişirken elindeki makineyi yatağa bırakıp önümde çömeldi.
"Sabahtan beri hiçbir şey yemedin, Areum. Az da olsa yemek yiyeceksin."
Sert ses tonunun aksine gözleri yumuşacıktı. Bana kızmak istiyor ama yapamıyor gibi bakıyordu.
"Midem bulanıyor."
Yine aynı halsizlikle konuştuğumda elleri ellerimi kavradı. Gözlerime bakmaya devam ederken iç çekti derin bir şekilde.
"Midenin bulandığını biliyorum. Ama kendini yemek yemeye zorlamazsan eğer önümüzdeki süreçte hep böyle olacaksın. Bunu da biliyorum."
Ellerindeki ellerimi dudaklarına yaklaştırarak derin bir öpücük kondurdu.
"Bebeğimizin sağlığı içinde kendi sağlığın içinde yemene ve içmene dikkat etmelisin güzelim."
Oturduğum yerden hafifçe kıprandığımda midemin bulantısından boğazımı temizledim.
Gözleri beni ikna etmeye çabalıyordu. Yenilmiş bir şekilde araladım dudaklarımı.
"Salatadan başka bir şey yiyeceğimi sanmıyorum."
Bebeğimizin ve kendi sağlığım için bundan sonra çok daha dikkatli olmalıydım biliyorum. Midem hafif bir şeylerden başka bir şey kaldıramayacaktı büyük ihtimalle. Sabah kahvaltısı dahi yememiştim. Şuan en mantıklısı salata geliyordu. Başını hemen salladı.
"Buna da tamamım. Yeter ki bir şeyleri ye."
Ellerimi bırakmadan çömeldiği yerden kalkarak dudaklarını alnıma yasladı.
...
"Jeongguk?"
Göğsüne başımı yasladığımda mırıldanmadan önce saçlarıma öpücükler kondurdu.
"Güzelim?"
"Çok değişik duygular içerisindeyim."
Az da olsa bir şeyler yemek iyi gelmişti. Midemin bulantısı yavaş yavaş azalırken bedenime gelen rahatlamayla uyku bastırıyordu hafiften. Saniyeler sonra hafifçe gülme sesini işittiğimde başımı göğsünden kaldırarak yüzüne baktım. Aynı anda o da bana baktı ve gülmeye devam etti.
"Şuan o kadar tatlı geliyorsun ki gözüme."
Bedenimdeki kollarını sıkılaştırdığında bende gülümsedim.
"Seni bu kadar heyecanlı görmek beni de heyecanlandırıyor. Fakat dediğim gibi her şey yoluna girecek güzelim. İstediğimiz gibi olacak her şey. Gergin olunacak bir şey yok. Yarın doktorumuza da gideceğiz. Bebeğimizin sağlığı ve senin sağlığın için yapılması gereken her şeyi de öğreneceğiz. Stres yapılacak ve gergin olunacak hiçbir şey kalmayacak."
Alnıma bir öpücük kondurdu.
"Yine de içimde garip bir his var. İyi bir anne olabilecek miyim...Bu konuda da bile endişeliyim."
Sesim yine titremeye başlamıştı. Gözlerim tekrardan dolarken ağlamamak için direnmeye başlamıştım bile. Saatlerdir o kadar çok düşünüyordum ki her duygunun içindeymişim gibi geliyordu. Her ne kadar o her şey yoluna girecek desede. Bakışlarındaki şefkat, dudaklarında da belirdi. Bedenimi bu sefer ben altta o üste kalacak şekilde döndürmesiyle bir elim boynunda bir elim göğsünde duracak şekilde kaldı. Onunda bir eli bacağıma diğer eli belime dolandı. Bana bakmasıyla gözlerimi kırpıştırma ihtiyacı hissettim.
"Sen hayatımda gördüğüm en mükemmel kadınsın Areum."
Bacağımdaki bir elini sürüyerek saçlarıma ulaştırıp hafifçe okşadı.
"Bebeğimiz ve ben o kadar şanslıyız ki senin gibi mükemmel bir kadına sahip olduğumuz için. Sen harika bir anne olacaksın."
Yüzüme tekrardan eğilerek yanağıma öpücük verdiğinde dolan gözlerimin arasından tebessüm ettim. Dudaklarını yanağımdan çeneme çizgime getirerek dudakları hala tenimle temas halindeyken fısıldadı.
"Her şey güzel olacak. Sen sadece bana bırak."
...
Devam 2
...
4 AY SONRA
"Areum!"
Kıkırdama sesi işittiğimde arkamı dönerek sesin geldiği yöne baktım. Olivia elindeki çiçeklerle koşuştutarak yanıma geliyordu.
"Bu gelen 5. Çiçek."
Yanıma vardığında çiçekleri bana uzatarak gülümsedi. Elindeki çiçeğe uzandığımda bende gülümsedim.
"Tanrım! Sevenin ne kadar da çok!"
Demesiyle ikimizde seslice güldük. Çiçekleri elinden alarak derince kokusunu içime çektim. Bakışlarımız çiçeği burnumdan çektiğim gibi yeniden kesiştiğinde gülümsemeye devam etti.
"Çok güzel görünüyorsun. Hamilelik bir insana bu kadar mı çok yakışır."
"Teşekkür ederim Olivia. Sende çok güzel görünüyorsun." dedim bende gülümserken. Elimdeki çiçeğe ve göbeğime dikkat ederek bedenime hafifçe sarıldı.
"Bugün için en az sizin kadar heyecanlıyım. Minik motorcumuzun sonunda kız mı erkek mi olduğunu öğreneceğiz. Olivia Teyzesi hediyelere boğacak sizi."
Dediğinde güldüğümde bende kollarımı ona dolamaya çalıştım.
Hamileliğimde 4. Ayımdı bugün. O gecenin üzerinden tam tamına koskoca dört ay geçmişti. İyisiyle kötüsüyle bu dört ayı arkamızda bırakmıştık. Her ne kadar ilk başlarda her şey bana zor bir o kadarda alışılmadık gelsede şuan her şey çok daha iyiydi. İkimizde çok kısa sürede bebeğimize alışmıştık. Ilk günden yaşamaya başladığım mide bulantıları, baş dönmeleri ve halsizlik yok denecek kadar azalmıştı. Birkaç hafta öncesinde ise minik bir düğün töreni gerçekleştirmiştik. Resmi olarak Jeon soyadını almanın mutluluğuna bugününde mutluluğu ekleniyordu. Bugünde bebeğimizin cinsiyetini öğrenecektik. Her ne kadar Jungkook ile parti istemesekte Olivia'nın ısrarları üzerine kendi aramızda bir cinsiyet partisi düzenlemeye karar vermiştik. Şimdi ise Olivia ile hazırlıkların yapıldığı sahil kenarı bir mekanın bahçesindeydik. Arkadaşlarımdan gelen çiçekleri koyduğum vazoya elindekileri de eklemek adına Olivia'dan ayrılıp masaya doğru ilerlemeye başladım. Olivia'nin arkamdan adım sesleri duyuluyordu.
"Taehyung az önce aradi. Pastayı almak için pastaneye gitmiş. Jungkook'unda babasının yanında olduğunu söyledi."
Dedikleriyle ona doğru dönmemeye başımı salladım ve masanın üzerindeki vazoya uzandım.
"Areum! Elbise sana gerçekten çok yakışmış. Güzel duracağını biliyordum. Ama bu kadara güzel duracağını tahmin etmezdim."
Elimdeki çiçekleri vazoya yerleştirip ona döndüm ve gülümsedim.
"Beyaz giymeyi sevmediğim gibi yakışacağını da düşünmezdim. Ama tam üstüme oturdu ve uydu."
Üzerimde beyaz ucuş ucuş bir elbise vardı. Uzunluğu ve ince askılarının olması her ne kadar sade düz bir elbise olsada göze çarpıyordu. Olivia'nın zorlaması üzerine saçlarımı salık bırakmış ve araya iki minik örgü yapmıştik. Örgülerdeki kurdeleli beyaz tokalarda elbisemle uyumluydu.
"Jungkook'ta senin gibi beyaz giyinmeyi sevmiyor. Taehyung zar zor aldırmış beyaz gömleği. Gerçekten çok değişik bir çiftsiniz."
Komik bir şekilde yaptığı itiraf beni güldürürken havadan öpücük gönderdim. Yanıma doğru gelerek önümde eğilmesiyle başımı eğdim. Ellerini hafif şiş göbeğime koydu.
"İyi ki Olivia gibi bir teyzen var, tatlım. Yoksa bu ikisinin elinde ne yapardın bilmiyorum."
Demesiyle seslice kahkaha attım.
"Sana karşı olan sevgileri her şeyden çok. Ama emin ol ki hep benim yanımda olmak isteyeceksin. Çünkü Olivia teyzen sana eğlencenin alasını gösterecek."
"Olivia eğlenceden kastın nedir?" dedim gülerken.
"Ahlaksız eğlenecelerinden değil, değil mi?
Gülümsemesi solarken başını kaldırıp alttan alttan bana baktı. Bu komik haline kahkaha atmamak için zor tutuyordum kendimi.
"Bir anne adayın böyle konuşması hiç doğru değil. Tabiikide öyle olmayacak. Annesi ve babasının ahlaksızlıklarından bahsedecek değilim. Minik yeğenimin psikolojik sağlığı her şeyden önemli."
Gülen taraf bu sefer o olduğunda hafifçe omuzuna vurdum. Gülerek çömeldiği yerden ayaklandı.
"Olivia! Böyle bir şey nasıl söyleyebilirsin?" dedim yüz ifadem değişirken.
"Yalan değil ki ama. Tamam. Sustum. Öyle bakmana alışık değilim. Hem sana sinirlenmek hiç yakışmıyor. Çok komik oluyorsun."
Dalga geçtiği apaçık ortadaydı. Elimi tekrardan kaldıracakken bir adım geriye çekilerek gülmeye devam etti.
"Kız olursa eğer ona erkekleri nasıl tavlaması konusunda tavsiye vereceğim. Erkek olursa da öyle. Ama buna gerek kalmayacaktır çünkü annesi sensin ve babası Jungkook. Böylesine seksi bir çiftten eminim ki acayip bir çocuk çıkacaktır. Onun tavlamasina gerek dahi kalmaz."
"Olivia! Şimdiden konuştuğun şeylere bak. Çocuğumu sana emanet edip etmemekte şüphe edeceğim artık."
Bağırmam üzerine dudaklarına hayali bir fermuar çekerek gülmemek için birbirine bastırdığında kapıdan gelen sesle ikimizde o yöne döndük. Jungkook elindeki gül demetiyle bana doğru adımlarken arkasından elinde pasta paketi olan Taehyung girdi. Yüzüme yavaş yavaş bir tebessüm belirdi.
"Baba adayımız da geldi." diyen Olivia'ydı.
Yanıma varan Jungkook gülümseyerek elindeki gül buketini bana uzattığı gibi dudaklarımızı birleştirdi. Gül buketini elinden aldıktan sonra kollarımı boynuna sardım. Onunda elleri belimi buldu. Dudaklarıma verdiği öpücükler tutkulu bir hal alırken arkadan hafif bir öksürük sesi geldi.
"Jeon bu haberi vermek istemezdim ama daha 5 ayınız var. İyileşme süreciyle birlikte 6 ay. 6 ay daha dayanmalısın."
Olivia'nın dedikleriyle dudaklarımı yavaş yavaş çekerken, Jungkook ellerini belimden çekmeden önümde eğilerek dudaklarını göbeğime yasladı.
"En az senin kadar bilgi sahibiyim Olivia." dedi Jungkook ona dönmeden.
Bakışlarım Kıkırdayan Olivia'yı bulduğunda Taehyung önümüzde belirdi.
"Kendine sahip çıkamazsan diye söyledim." Dalgayla karışıktı bu cümlesi. Jeon'un sessizliğine Taehyung ve Olivia gülerken sadece tebessüm ettim. Jungkook ellerini göbeğime getirerek daha hissedilir bir şekilde öptü.
"Bugün nasıl hissediyorsun bebeğim?" diye sordu başını kaldırırken.
Devam 3
Sağ elimi saçlarında gezdirerek araladım dudaklarımı.
"Tatlı bir heyecan var üzerimde." diye cevapladım.
Göbeğimde son kez ellerini gezdirdikten sonra çömeldiği yerden ayaklanarak bedenime tekrardan sarıldı. Dudaklarını omuzuma yasladı.
"Heyecandan ellerim titriyor."
Fısıldadığında elimdeki çiçeği masaya bırakarak tekrardan ona döndüm ve sarıldım.
"İkimiz içinde bu heyecan normal sevgilim."
"Biliyorum ama kendime engel olamıyorum ki."
Sesi hafiften titrek çıkmıştı. Kollarını bedenimden çekmeden geriye çekilip alnını alnıma yasladı.
"Hemen öğrenelim istiyorum." dedi.
Gülümseyerek başımı salladığımda bizi bölen Olivia oldu.
"Sizi bölmek istemezdim ama davetliler yavaş yavaş içeriye giriyor. Bizde mekana geçsek iyi olacak."
İkimizde aynı anda Olivia'ya döndük. Olivia bir yan bir şekilde Taehyung'a yasalanarak bize bakıyordu. Gülümseyerek havadan öpücük attı bana.
"Partiden sonra babamlara yemeye geçeceğiz. Olivia ve Taehyung bize katılmak ister misiniz? Babam sizinle tanışmak istediğini söyledi."
Jeon'un konuşmasıyla Olivia'nın gözleri heyecanla açılırken dudakları aralandı.
"Çok isteriz! Bay Jeon'la hep tanışmak istemişimdir. O kesinlikle çok havalı birisine benziyor."
Demesi beni gülümsetirken parlayan gözlerle Taehyung'a baktı. Taehyung onun bu haline gülümseyerek öptüğünde başını salladı.
"Bana uyar." diye onu cevapladı.
Tam bu sırada içerden Han'ın bize seslendiğini duyduk.
"Misafilerin çoğu geldi. Sizi bekliyoruz."
...
"Babası sizin düşüncelerinizi alalım."
Oliva elindeki kamerayı Jeon'a doğru tuttuğunda elindeki kokteyl bardağını bırakarak kameraya döndü.
"Babası olarak cinsiyeti öğrenmenize dakikalar kala sizin düşünceleriniz nedir? Yıllar sonra açılacak bu videoda minik motorcu Jeon'a ne demek istersiniz?"
Jeon'a yavaşça döndüğümde kameraya doğru gülümsedi ve dudaklarını araladı.
"Sevgim kelimelerle anlatılamayacak kadar çok minik bebeğim. Şunu diyebilirim ki seni her şeyden çok seven ve sevecek bir annen ve bir baban hep olacak. Seni sabırsızlıkla bekliyoruz."
Demesiyle hafifçe tebessüm ederek bende kameraya döndüm.
"Peki bebeğimizin güzeller güzeli annesinin hislerini öğrenebilir miyiz?"
Olivia kamerayı bana çevirdiğinde daha büyük gülümsedim.
"Tek dileğim sağlıklı olman Anneciğim. Senin mutluluğun için elimden gelenin en iyisini yapacağımıza söz veriyoruz. Seni sabırsızlıkla bekliyoruz bebeğim."
Daha fazla konuşamadan gözlerim dolduğunda Jungkook'un kollarının bana sarıldığını hissettim. Olivia kamerayı bizden çekerken benimde kollarım Jeon'u sardı.
"Areum-ah, çok tatlı bir anne adayısın."
Demesi beni gülümsetirken gözlerimi kırpıştırarak Jungkook'tan ayrıldım. Dudaklarını alnıma bastırıp geriye çekildi. İkimizde kamerayı tutan Olivia'ya döndüğümüzde gülümsediğini gördüm.
"Bebeğiniz her yönden çok şanslı...Çünkü...Teyzesi benim."
Tekrardan dalgaya vurmasıyla Jungkook'un gülümsemesi soldu. Olivia'ya göz devirmesi Olivia'yla birlikte beni de güldürürken Taehyung'unda yandan bizi izlerken güldüğünü görmek zor değildi.
Jungkook sıkıntıyla iç çekerken Olivia'nın kamerayı kendine tutmasıyla daha büyük soludu.
"Evet minik. Ben senin Teyzen Olivia. Benim gibi bir teyzenin olması en büyük şansın olabilir çünkü anne ve baban her ne kadar havalı olsalarda bir o kadarda sıkıcı insanlar. Heleki baban çok gergin bir insan. Motorcu bir anne ve babanın çocuğu olmak senide gergin hissettirebilir. Ama sen rahat ol. Seninle çok eğlenceğiz."
Dedikten sonra kamerayı kapatarak bize döndü tekrardan.
"Jeongguk'u daha fazla germeden şu minik Jeon'un cinsiyetini öğrensek iyi olacak."
Jungkook'un bana döndüğünü gördüm. En az benim kadar heyecanlı ve gergin görünüyordu. Elini uzatmasıyla tereddüt etmeden elimi avucunun içine bıraktım.
...
Gelen tahminlerden sonra sıra bana ve ve Jungkook'a geldiğine sakinleşmeye çalıştım. Kalbim pır pır ediyordu. Jungkook sağ eliyle belimi daha sıkı kavrayarak sol elini elimdeki balonun üstüne getirdi.
"Bebeğin anne ve babasından tahminleri alalım."
Olivia Jungkook'a döndüğünde Jungkook önce bana daha sonra Olivia'ya baktı ve derince soludu. Kalabalık karşımızda büyük bir heyecanla bize bakarken Jeon'un dudakları aralandı.
"Sağlıklı olması benim önceliğim."
Demesiyle kalabalıktan itiraz sesleri yükseldiğinde Olivia göz devirdi.
"Hadi Ama Jeon. Tahmin alalım."
Dediğinde Jungkook bana tekrardan döndü. Gülümseyerek vereceği cevabı beklemeye başladım. Önce biraz duraksadı daha sonra gözlerime bakarken araladı dudaklarını.
"İçimden...erkek geçiyor. Kalbinin güzelliğini annesinden alan ve en az benim kadar annesine hayranlık duyacak bir Jeon geçiyor."
Demesiyle kalabalıktan sesler yükselirken utanarak bakışlarımı Olivia'ya çevirdim.
"Peki Areum sen? Sen ne hissediyorsun?"
Olivia'nın da bana dönmesiyle tüm kalabalık bana döndü. Jeon'un da bana baktığını hissedebiliyorum. Bu zamana kadar hep Jungkook'un kopyasını istemiştim. Ona benzeyen bir erkek bebek hep hayalimdi. Ki onunda içinden erkek geçiyordu. Şimdide içimden erkek demek geliyordu.
"Benimde içimden erkek geçiyor."
Diyebildim sadece. Öylesine heyecanlıydım ki konuşmakta zorluk çekiyordum. Jeon'a döndüğümde bana baktığını gördüm. Gülümsedi.
"Areum'da dediğine göre artık balonu patlatalım."
Heyecanla balonu işaret ettiğinde Jeon'la önce birbirimize baktık daha sonra verilen iğneleri balona doğru tuttuk. Bana hazır mısın diye sormasından sonra derince soludum ve başımı salladım. İkimizde ayni anda iğneyi balona değdirdiğimizde balonun patlamasi ve etrafa mavi kağıtların saçılması bir oldu. Bakışlarım kağıtlarda takılı kaldığında gelen alkış ve bağırış sesleriyle şaşkınlıkla Jungkook'a döndüm. O benim aksime gülümseyerek bana bakıyordu. Heyecandan öylece kalakaldığımda bedenimi kollarının arasına alması bir oldu. Belime sıkıca sarılarak dudaklarımızı birleştirdiğinde şaşkınlığın etkisinden çıkarak kollarımı sıkıca ona doladım. Birbirimize upuzun bir öpücük verip geriye çekildiğimizde Olivia'nın önümüzde belirmesi bir oldu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken Olivia'ya sarılan ben oldum.
"Areum-ah tebrik ederim bebeğim."
...
Devam 4
...
Belimi saran kollar ile bakışlarımız aynı anda aynaya gittiğinde dolan gözlerimle tebessüm ettim. Ellerini karnımda gezdirerek omuzuma öpücük kondurdu.
"Güzelim benim..."
Dolan gözlerimi kırpıştırarak kolları arasından ona dönüp ellerimi boynuna sardım. Belime daha sıkı sarıldı ve alnıma upuzun bir öpücük kondurdu.
"Kendime engel olamıyorum." diye fısıldadım.
Gözlerim dolu doluydu. Partiden geleli saatler olmuştu. Şimdi ise Bay Jeon'un evine gitmek üzere yola çıkacaktık. Duygusallağım bugün üzerimdeydi. Burnumu çekmemle dudaklarını boynuma yasladı.
"Ne kadar da güzel geliyorsun sen gözüme." diye konuyu değiştirmesiyle boynuna daha sıkı tutundum. Duygusallağımdan bahsedeceksek ağlayacağıma emindi çünkü. Boynumdan dudaklarını çekerek alnını alnıma yasladı.
"Her ne kadar erkek istesemde seni nasıl paylaşacağım ki ben? Bunu düşünemiyorum."
Derin bir ses tonuyla konuşarak hafifçe öptü beni.
"Sana nasılda bağlıyım ben böyle. Hamilelikte bu daha da önüne geçilmez bir hal aldı. Her saniye yanında olmak istiyorum."
Dudaklarını çeneme bastırıp geriye çekildikten sonra burnunu burnuma sürttü.
"Duygusallağın bile bana öylesine tatlı geliyor ki Areum. Senin her şeyine çok aşığım. Ve bu hep böyle kalacak."
Kendimi sakinleştirdikten sonra bende fısıldadım.
"Bende sana çok aşığım Jeongguk." Diyebildim.
Ellerini gözlerime getirerek hafifçe sildi ve son kez beni öptü. Bu duygusallığım hamileliğimde sık sık oluyordu. Sebepsiz yere ağlayabiliyordum. Gözleri üzerimde gezinirken sakinleşmiş olduğumu söyledim. Başını sallayarak tekrardan sarıldı bana.
...
"Torunum iyi bakıyorsunuz değil mi?"
Bay Jeon gülümseyerek bana baktığında başımı salladım ve gülümsemesine karşılık verdim.
"Evet Bay Jeon. Hep dikkatli olmaya çalışıyorum." dedim.
Bay Jeon şefkat dolu bakışlarını benden çekmedi.
"Kendinede dikkat et kızım. Ne olursa olsun. Sağlığın her şeyden önemli."
Bay Jeon'un verdiği nasihat ile başımı salladığımda bakışlarım önümdeki sandalyede oturan Olivia'ya kaydı. Bay Jeon'a hayranlıkla bakıyordu.
"Seo Bey eğer bir mahsuru yoksa motorculuğa başlama hikayenizi sizden dinlemek istiyorum. Büyük bir hayranınızım."
diyen Olivia Jungkook'ta dahil masadaki herkesi güldürdüğünde Bay Jeon Olivia'ya döndü.
"Tabiikide kızım."
Daha sonra Jungkook'a dönerek konuşmaya başladı.
"Benim kaderimde oğlumun kaderi gibi. Normal bir motorcuyken böyle iyi yerlere gelebilme sebebim hayatımın aşkıydı. Jungkook'un annesi yani Maria ile bir motor yarışında tanışmıştık. Bizi koparan şeyde yine bir motor yarışıydı. Jungkook o zamanlar 2 yaşındaydı. Ben bir gece olan motor yarışından sonra hayatımın aşkını kaybettim. Her şey çok zordu o zamanlar benim için. Fakat yinede Jungkook için tutundum. Tek dileğim oğlumun hayatının sonuna kadar mutlu bir hayat sürebilmesi ve kaderinin sonunun bana benzememesi."
Bay Jeon anlatmaya başladığında yanımda oturan Jungkook'un gözleri dolu bir şekilde bana baktığını gördüm. Tebessüm ettiğinde kulağıma fısıldadı.
"Sende benim hayatımın aşkısın Areum. Bu hayatta sahip olduğum ve olacağım tek kadın olarak kalacaksın."
SON
@@AurorasssJ1ayy çok romantik ve duygusal olmuş bu aralar başımın ağrısı yüzünden şimdi hikayeyi anlaya bilmek iki kez okudum .
Ama çoook güzel olmuş sana boşuna yıldızım demiyorum⭐✨💫
Ya bu kurgunun nedense hissettirdigi duygu cok farkli cok guzel (motorcu erkekleri seviyorum caktirmayin)
Çookkkkk tatlı olmuuşş güzelimm ellerine sağlık mükemmel bitirmişsin sen bu işte ustasınn kesinliklee😭
🤍
@@AurorasssJ1 kalp kalpp
areum ve jungkook beyaz giymeyi sevmiyormuş siyah seviyorlar senin gibi dlsjspedhdb
Kurgu nedsn boyle duruyor bilmiyorum qpnxksnxnx
Bir gariplik var anlamadim
Normalde 25.000+ harf ama neden boyle bwmde bilmiyorum qpbxsonx
@@AurorasssJ1 nasıl ki?
@@viioletta7 kisa
@@AurorasssJ1 haa
Hayır bence ideal uzunluktaydı. Oku oku bitiremiyordum yah
KABKA COCUK DOGCAK DIMI 😭😭🙏🏼🙏🏼
@@bllixeaa Kabka bilmiyorum
Agaggagg hemen okuyuruuuum❤
15 dakika sonra okuyacağım eminim mükemmel olmuştur
Ayy çatlıçam şimdi söylesin birisi anlamadım
Erken geldiğim için hikaye yok ve ben meraktan çatlıyorummm😩
Mükemmeellllll bayıldımmm yazarım yapma ama böyle bu çook güzell❤❤
❤️🩹
@@AurorasssJ1❤
Ayayaayyy yaşasın🎉
Başlıyorum hadi bakalim
Aşırı sevdim çok güzellerdi ellerine sağlık.. 💜🥰
@@gamzehelli350 Sevmedigin bir yer varsa belirrttt
Bu kurgunun en best okuyucularindansinn
@@AurorasssJ1 tabikii kesinlikle hoşuma gitmeyen bir kısmı olursa mutlaka belirtirim ama gayet beğendim çok tatlılardı ama hiç oturmuyor gibiler hep ayaktalar 😃
@gamzehelli350 evett
❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤muhteşem çok güzel olmuş tebrikler yine harika bir hikaye yazdın
@@SevgiKöse-u1y Seni burda görmek guzell
@AurorasssJ1 teşekkür ederim hala abonen olarak senin hikayelerini okuyorum bazen yorum yapamıyorum
Uzun zamandır senin hikayelerini okuyorum, sen gerçekten çok iyi bir yazarsın Helin'im. Böyle devam et!❤
🤍
Mükemmelsin oluşşşşşs❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤
@@Ñķĥ-s2k 🤍
Artık tepki veremez hale geldimm o kadar mükemmel yazıyorsun ki her hikayeni yaşıyorum harika yaaa❤
kızmı erkek mi bebekleri heyecandan ölecek gibiyim
Sonuna kadar okuu
Okumadım ama eminim ki mükemmel 🎉
Aşkım bayılıyorum hikayelerin efsane acaba istek olarak annesi ölen bir kızın eski sevgilisinin destek olması yazsrmısın duygusal olsun. Baya bide mutlu son (jungkook)❤❤
Kesin bir şey diyememm
@ pekiii ama bekliorumm💘
Sonunda geldii çok soft olmuşş 💖
🤍
CCCOOOKK GÜZEL OLMUSSSS
İlk hikayeden önce geldim 🎉🎉🎉🎉🎉
Ilk yorumm
Helinim aynı bu şekilde bu kurgunun devamı gelicekmi yoksa sonmu. Hani cinsiyetide öğrendiklerine göre son olur diye düşündüm korkuyorum😭
Son degildirrr
Aklimda var ama tabi bu okunursaa
@AurorasssJ1 tabikide okunur lütfen devam ett
Devamı gelsinnn❤
İlkimmm ❤❤❤❤
Yoo ilk ben 😜😊
Vampir konulu hikaye yazarmısın güzelim? Ve hikaye çok güzel olmuş✨🤏🏻
Vampir tarzı fantastik şeyler pek ilgi alanim değil:))
Çok güzel ve tatlıs bir bölümdüü
Yaa yerim seni bennnn
Kanallar kısmına koymussunnn
Çok teşekkür ederim
Asıl ben seni yerim tesekkür etmee, sen daha iyilerini hak ediyorsun balımm
@@MoonxSunlights Ben seni takip ettim dee
@@MoonxSunlights Güzelim pinterest
Bakar mısın doğru hesap mı
Güzelim bildirim geldide takipçilerimde göremiyorum anlamadım pintde sıkıntı var sanırımm yaaa
Meleğim ne kadar da sevimli yazmışsın yaa ❤
Bunun da devamı gelirr dimiii
🤍
Belki
Hellüüü✨
1 dakika önce mi ohaa
Geldiiiiiiiii wowowowowo
Ay geldim geldim
Çok mükemmel olmuss
🤍
Ayy çok beğendiiiiiim
@@ayşegüldoğar-c9i 🤍
Yineee çok mükemmeldiiii❤
🖤
Muah
💋
Ya asiri iyii
Helinim birşeyi merak ettim
Buyur
@@AurorasssJ1tamam tamamm şimdi anladım birşeyi yanlış anlamışım da hikayede bitince anladım
5 saniye
Çok mükemmel bitirmişsin. Çok bomba bir şey olmuş. Bayıldım.❤❤
En sevdiğim kurgu gelmiş hemencecik okuyorum 😍
@@gamzehelli350 Beğenmediğin bir bölüm varsa belirt unnieee
Geldim ha
Çok mükemmel olmuss