Tesbih etmek kavramının bugüne değin duyduğum, kalbimi mutmain eden en güzel ve yerinde anlamı. Çok teşekkür ederim, Allah razı olsun sizden Mustafa bey.. Sorularımın cevabına ulaştıran Rabbe hamd olsun 😊
Şuan ki Akidesini Bir Zamanlar Eleştirirdi Kur"an ve oryantalist bakış açısı Müslümanların, bir iki istisna dışında kış uykusuna yattığı bir dönemde. 18. Yüzyıldan itibaren Batılılar İslam''ın referansları üzerine ciddi bir biçimde eğildiler. Bu eğilişin muharrik gücünü ''düşmanını tanıma'' gibi anlaşılabilir bir gerekçe teşkil ediyorsa da, bu iş ''tanıma'' noktasında kalmayıp ''tanımlama'' biçimine çok kısa zamanda dönüşüverdi. Maksadınız tanımak değil de tanımlamaksa, çoğunlukla bu iş için ''imaj değiştirme'', ''manipüle etme'' ve ''kurgulama'' gibi zihni araçlara ihtiyaç duyarsınız. Bu araçlar olmaksızın ''kendisini tanıtan'' bir şeyi kendinize göre ''yeniden tanımlamanız'' neredeyse imkansızdır. Batının, İslam''ın son ve mütekamil mesajına ilişkin tüm müktesebatı yeniden ve kendine göre tanımlama çabaları kolonyalizmiyle aynı döneme denk düşünce, Cemil Meriç''in oryantalizm için yaptığı ''Sömürgeciliğin keşif kolu'' tesbiti, tarihi olguyla da tıpatıp örtüşüyordu. İşbu sömürgeciliğin keşif kolu, İslam''ın temel referansları olan Kur''an ve Sünnet''e karşı Mekke Müşrikleri ya da günümüzdeki Türk ateistleri gibi cepheden değil, içerden savaş açtılar. Bu savaşın dehşet verici boyutlarını, tüm çarpıcı örnekleriyle birlikte ve biraz da romantik bir üslupla Edward Said Oryantalizm isimli çalışmasında ortaya koydu. Edward Said çalışmasında oryantalizmi genel hatlarıyla ele almış ve amacını makro planda sergilemeye çalışmıştı. Bunda oldukça başarılı olduğu su götürmez bir gerçek. Ne ki, Oryantalizmin hayli geniş müktesebatı içerisinde tek tek ele alınması gereken eserler ve onların yazarları konusu hâlâ, neredeyse bakir bir alan olarak durmaktadır. Oryantalistler, Kur''an, Sünnet, İslam Tarihi, Siyer, İslam Tasavvufu başta olmak üzere hemen tüm İslami disiplinlerde eserler vermişlerdir. Sözün burasında, hemen belirtmeliyim ki, oryantalistlerin üzerinde en çok yoğunlaştıkları alan Sünnet ve hadis alanıdır. Bu alanda ilk makale yayımlayan Avusturya asıllı İngiliz vatandaşı Dr. Alois Sprenger (öl. 1893) başta olmak üzere, İskoç asıllı İngiliz Sir Wiliam Muir (öl. 1905), Alman oryantalist George Weill ve Hollandalı R.P.A. Dozy ve İngiliz D.S. Margoliouth ilk akla gelenler. Bunlardan iki isim hadislerin kahir çoğunluğu üzerine bir çizgi çekerken, son isim sünnet ve hadisin tamamının üzerini çiziyor. Hz. Peygamber''in Kur''an dışında sünnet ve hadis diye hiçbir şey bırakmadığını söylüyordu. Oryantalistleri hadis alanına bu kadar çok eğilmelerinin nedenlerinin başında, bu alanda işlerine yarayacak bir ''maden'' bulmuş olmaları olsa gerek. Kur''an üzerinde bu kadar durmalarının nedeni budur. Bu, Kur''an konusunda dişe dokunur oryantalist çalışmaların olmadığı anlamına gelmez. Theodor Nöldeke''nin Kur''an Tarihi üzerine kaleme aldığı Geschichte des Qorans isimli kitabı, Kur''an konusunda en ciddi ilk çalışma sayabiliriz. Ancak oryantalist müktesebat içerisinde Kur''an üzerine kaleme alınmış eserlerin en ünlüsü Türkçe çevirisini Prof. Dr. Abdulhalim en-Neccar''ın Arapça tercümesinden cezaevi günlerimizde gerçekleştirerek İslam Tefsir Ekolleri adıyla yayınladığımız De Richtungen der İslamich en Koranaust egung. Bu eser bir Macar Yahudisi olan İgnaz Goldziher''e (öl. 1922) ait. Hadis kaynakları konusundaki çalışmalarıyla da meşhur olan Goldziher asıl birikimini İslam tefsir ekollerinden en ünlüleri olan rivayet, kelami, tasavvuf mezhebi ve modernist tefsir okullarını ele almış. Kitabının girişine eklediği bölümde tefsirin doğuş tarihinde geçirdiği merhaleleri işlemiş. Ünlü oryantalist Luis Massıgnon''un ''Goldziher''in şaheseri'' dediği bu eserinde Goldziher, hep bir tezi isbatlamanın peşinde olmuş; Kur''an''ın Tevrat''a dayandığı, dolayısıyla Yahudi kültüründen neş''et etmiş olduğunu. Peki, bu tezinde olanca çabasına ve ancak dikkatli bir gözün fark edeceği kurgulamalarına rağmen başarılı olabilmiş mi? Kesinlikle hayır. Dahası, olanca garazkârlığına rağmen, o Kur''an''ı Allah''ın yerleştirdiği ''ilahi kelam'' tahtından indirmeyi başaramamış, aksine Kur''an. Bir art niyetliyi dahi kendisine hizmet ettirmeyi ve kendisine hayran etmeyi başarmıştır. Goldziher''in İslam dünyasında ulaştığı şöhrete bakınız ki, 1911''de Kahire Üniversitesi''nin planları kendisine yaptırılacaktır. Dahası var. 1953 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi''nde bir İslam İlimleri Medeniyeti Kürsüsü kurulması teklif edildiği zaman, bu kürsü için tasarlanan ''İslam Akaidi'' dersinde tefsir ve hadis Goldziher''in eserleri esas alınarak öğretilecektir. Ben Goldziher''in eserinin hiçbir yerinde ne Kur''an''a, ne İslamı değerlere karşı, en ufak bir hakarete rastlamadım. Ne dersiniz; yerli ''yersiz'' oryantalist ruhlular, akıl hocaları olan yabancı oryantalistlerden daha mı acımasız ve dahi insafsız oluyorlar? (Mustafa İslamoğlu - Yenişafak)
Şuan ki Akidesini Bir Zamanlar Eleştirirdi Kur"an ve oryantalist bakış açısı Müslümanların, bir iki istisna dışında kış uykusuna yattığı bir dönemde. 18. Yüzyıldan itibaren Batılılar İslam''ın referansları üzerine ciddi bir biçimde eğildiler. Bu eğilişin muharrik gücünü ''düşmanını tanıma'' gibi anlaşılabilir bir gerekçe teşkil ediyorsa da, bu iş ''tanıma'' noktasında kalmayıp ''tanımlama'' biçimine çok kısa zamanda dönüşüverdi. Maksadınız tanımak değil de tanımlamaksa, çoğunlukla bu iş için ''imaj değiştirme'', ''manipüle etme'' ve ''kurgulama'' gibi zihni araçlara ihtiyaç duyarsınız. Bu araçlar olmaksızın ''kendisini tanıtan'' bir şeyi kendinize göre ''yeniden tanımlamanız'' neredeyse imkansızdır. Batının, İslam''ın son ve mütekamil mesajına ilişkin tüm müktesebatı yeniden ve kendine göre tanımlama çabaları kolonyalizmiyle aynı döneme denk düşünce, Cemil Meriç''in oryantalizm için yaptığı ''Sömürgeciliğin keşif kolu'' tesbiti, tarihi olguyla da tıpatıp örtüşüyordu. İşbu sömürgeciliğin keşif kolu, İslam''ın temel referansları olan Kur''an ve Sünnet''e karşı Mekke Müşrikleri ya da günümüzdeki Türk ateistleri gibi cepheden değil, içerden savaş açtılar. Bu savaşın dehşet verici boyutlarını, tüm çarpıcı örnekleriyle birlikte ve biraz da romantik bir üslupla Edward Said Oryantalizm isimli çalışmasında ortaya koydu. Edward Said çalışmasında oryantalizmi genel hatlarıyla ele almış ve amacını makro planda sergilemeye çalışmıştı. Bunda oldukça başarılı olduğu su götürmez bir gerçek. Ne ki, Oryantalizmin hayli geniş müktesebatı içerisinde tek tek ele alınması gereken eserler ve onların yazarları konusu hâlâ, neredeyse bakir bir alan olarak durmaktadır. Oryantalistler, Kur''an, Sünnet, İslam Tarihi, Siyer, İslam Tasavvufu başta olmak üzere hemen tüm İslami disiplinlerde eserler vermişlerdir. Sözün burasında, hemen belirtmeliyim ki, oryantalistlerin üzerinde en çok yoğunlaştıkları alan Sünnet ve hadis alanıdır. Bu alanda ilk makale yayımlayan Avusturya asıllı İngiliz vatandaşı Dr. Alois Sprenger (öl. 1893) başta olmak üzere, İskoç asıllı İngiliz Sir Wiliam Muir (öl. 1905), Alman oryantalist George Weill ve Hollandalı R.P.A. Dozy ve İngiliz D.S. Margoliouth ilk akla gelenler. Bunlardan iki isim hadislerin kahir çoğunluğu üzerine bir çizgi çekerken, son isim sünnet ve hadisin tamamının üzerini çiziyor. Hz. Peygamber''in Kur''an dışında sünnet ve hadis diye hiçbir şey bırakmadığını söylüyordu. Oryantalistleri hadis alanına bu kadar çok eğilmelerinin nedenlerinin başında, bu alanda işlerine yarayacak bir ''maden'' bulmuş olmaları olsa gerek. Kur''an üzerinde bu kadar durmalarının nedeni budur. Bu, Kur''an konusunda dişe dokunur oryantalist çalışmaların olmadığı anlamına gelmez. Theodor Nöldeke''nin Kur''an Tarihi üzerine kaleme aldığı Geschichte des Qorans isimli kitabı, Kur''an konusunda en ciddi ilk çalışma sayabiliriz. Ancak oryantalist müktesebat içerisinde Kur''an üzerine kaleme alınmış eserlerin en ünlüsü Türkçe çevirisini Prof. Dr. Abdulhalim en-Neccar''ın Arapça tercümesinden cezaevi günlerimizde gerçekleştirerek İslam Tefsir Ekolleri adıyla yayınladığımız De Richtungen der İslamich en Koranaust egung. Bu eser bir Macar Yahudisi olan İgnaz Goldziher''e (öl. 1922) ait. Hadis kaynakları konusundaki çalışmalarıyla da meşhur olan Goldziher asıl birikimini İslam tefsir ekollerinden en ünlüleri olan rivayet, kelami, tasavvuf mezhebi ve modernist tefsir okullarını ele almış. Kitabının girişine eklediği bölümde tefsirin doğuş tarihinde geçirdiği merhaleleri işlemiş. Ünlü oryantalist Luis Massıgnon''un ''Goldziher''in şaheseri'' dediği bu eserinde Goldziher, hep bir tezi isbatlamanın peşinde olmuş; Kur''an''ın Tevrat''a dayandığı, dolayısıyla Yahudi kültüründen neş''et etmiş olduğunu. Peki, bu tezinde olanca çabasına ve ancak dikkatli bir gözün fark edeceği kurgulamalarına rağmen başarılı olabilmiş mi? Kesinlikle hayır. Dahası, olanca garazkârlığına rağmen, o Kur''an''ı Allah''ın yerleştirdiği ''ilahi kelam'' tahtından indirmeyi başaramamış, aksine Kur''an. Bir art niyetliyi dahi kendisine hizmet ettirmeyi ve kendisine hayran etmeyi başarmıştır. Goldziher''in İslam dünyasında ulaştığı şöhrete bakınız ki, 1911''de Kahire Üniversitesi''nin planları kendisine yaptırılacaktır. Dahası var. 1953 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi''nde bir İslam İlimleri Medeniyeti Kürsüsü kurulması teklif edildiği zaman, bu kürsü için tasarlanan ''İslam Akaidi'' dersinde tefsir ve hadis Goldziher''in eserleri esas alınarak öğretilecektir. Ben Goldziher''in eserinin hiçbir yerinde ne Kur''an''a, ne İslamı değerlere karşı, en ufak bir hakarete rastlamadım. Ne dersiniz; yerli ''yersiz'' oryantalist ruhlular, akıl hocaları olan yabancı oryantalistlerden daha mı acımasız ve dahi insafsız oluyorlar? (Mustafa İslamoğlu - Yenişafak)
@@turangenc3186 Her insanın bu psikolojide olması kaçınılmazdır...Cunku:insanın yüreği büyüdükçe,aklı geliştikçe.. yaşı ilerledikçe...dusunceleri ve fikirleride gelişir buyur,olgunlaşır...hatta değişir.Cunku:tekamül süreci işler...Bu doğaldır...herkes icin kacinilmazdir.Onemli olan tekamulun,istikamet ve olumlu yönde olgunlaşmaya seyrini yurutmesidir...Taki ölünceye kadar.Hocamizdaki tekamül seyrinin bizlerde farkındayız.Cunku:bizde öyleyiz...oyle olmaya devam edeceğiz.
Hocam keşke tesbih in geçtiği tüm ayetlerin üzerinden geçseydiniz. Mesela ‘’Sabah akşam Rabbinin ismini an! Gecenin bir bölümünde O'na secde et ve geceleyin uzun zaman O'nu tesbih et’’ (İnsan 25-26) ayetindeki geceleyin uzun zaman teşbih etmeyi nasıl anlayacağız. Geceleyin uzun zaman ‘yaradılışa uygun hareket et’ diye mi anlayacağız? Yaradılışımıza uygun olan geceleyin uyumaktır. O zaman ayette bize geceleyin uzun zaman uyuyun mu diyor? Ama bir başka ayette de iyi Müslümanların geceleri pek az uyudukları söyleniyor. Peki ya "Rabb 'inin yüce adını tesbih et (A'lâ, 87/1) ayetini nasıl anlayacağız.
Hocam, Davut ile dağları hatırla! 34:10 DOĞRUSU Biz Dâvud’u da katımızdan (işte bu nedenle) ödüllendirmiştik:[3814] “Ey dağlar! Onun sesine ses katın![3815] Siz de (öyle yapın ey) kuşlar!”[3816] Dahası, Biz ondaki bütün katılığı ve sertliği yumuşattık[3817] (ve dedik ki):* 38:18 İşte bu yüzden, her sabah ve her akşam, onunla birlikte emrimize âmâde kıldığımız[4055] dağlar da kudret ve ihtişamımızı dillendirirdi;[4056]*
Peki değerli hocam,âyetin devamında:"ve lâkin là tefkahûne tesbihahüm" kısmınıı nasıl anlayacağız."Siz onların tesbihini anlamazsınız" demiyor mu.Demek ki onların da "hâl" dilleriyle tesbihleri var.
Hani tesbih şuuru olmayan yaratıklar içindi? وَيُسَبِّحُونَهُ 7:206 Şüphesiz ki Rabbinin katındakiler (melekler), [*] O’na (Allah’a) kulluk etmekten kibirlenmez, O’nu [tesbih] eder [*] (yüceltir) ve yalnızca O’na secde ederler. [*]* Bu ayeti bize yani Meleklerin onu yani ALLAH'ı tesbih ettiklerini öğretmiyormu, ve yahut Melekler şimdi şuuru olmayan yaratıkmı?
Bu ayeti hatırla! 59:21 EĞER Biz bu Kur’an’ı bir dağa indirmiş olsaydık, onun Allah’a saygıdan boyun eğmiş bir halde parçalanıp dağıldığını[5031] görürdün.[5032] İşte bu türden temsilî anlatımları, insanların önüne, belki düşünürler diye koyuyoruz.[5033]* Şuhuru olmayan saygı duygusu olurmu?
Neden yazdımı sildin? 32:22 Rabbinin âyetleri kendisine hatırlatılıp da, ardından onlara sırt çeviren kimseden daha zalim biri olabilir mi? Elbette Biz, günahı hayat tarzı haline getirenlere yaptıklarının acısını tattırmayı biliriz.[3704]*
ALLAH, Meleklerle yeryüzünde bir HALİFE yaratacağım dedi Melekler de Ya Rabbi , Yeryüzünde kan dökecek bozgunculuk yapacak bir canlı mı Yaratacaksın dediler ALLAH , ben sizin bilmediklerinizi bilirim dedi ALLAH ve Melekler arasında geçen diyalog , KUR AN anlatıyor KUR AN bu diyaloğu neden anlatıyor ? ALLAH ve Melekler arasında geçen diyalog neden KUR AN bunu anlatıyor ? Pek çok şey anlatıyor bu diyalog Hiç düşünmezmisiniz diyor KUR AN Ağır ağır tertil üzere KUR AN oku diyor KUR AN Ağır ağır tertil üzere bu diyaloğu okuduğumuzda ne görüyoruz ? Yeryüzü var ve yerzünde bir düzen var EKOSİSTEM var EVRİM falan yok bu diyalog da Yeryüzünde bir düzen var ve ALLAH şöyle diyor ; Yeryüzünde bir HALİFE yaratacağım Alemler Hz Muhammed için falan yaratılmıyor Eyy ehli sünnet Melekler yeryüzü neresi Ya Rabbi demiyor Melekler HALİFE de ne demiyor Yeryüzünde bozgunculuk yapacak kan dökecek bir canlı mı Yaratacaksın dediler Yani yeryüzünde bir düzen var ve EKOSİSTEM tıkır tıkır işliyor ALLAH ve Melekler arasında ki diyaloğun satır aralarından bu anlaşılıyor Sonra ALLAH Ademi yaratıyor topraktan yaratıyor ve Meleklere Ademe SECDE edin diyor İblis SECDE emrine uymuyor Yine KUR AN Hz İsa nın yaratılışı nı Hz Adem e atıf yaparak anlatıyor Peki Hz Adem ile Hz İsa nın yaratılışında ki ortak nokta nedir ? Nedir sayın hocam Mustafa İslamoğlu ? Bir tek ortak nokta vardır Hz Adem ve Hz İsa yı diğer insanlar dan ayıran İkisi de Babasız olarak Yaratılmış dır KUR AN ın anlattığı varoluş ortada iken Evrim de diretirseniz sayın Hocam İblis den farkınız kalmaz İblis de Alim dir İblis kovulmadan önce Meleklere ders veriyor du Alim olması İblis i kurtarmadı Onca yıllar boyu ALLAH a ihlas ile ibadet etmiş olması İBLİS i kurtarmadı Bir tek emre asilik yaptı kovuldu KUR AN a asilik yapan ŞEYTAN ın adımlarını takip ediyordur Alim olmak insanı kurtarmaz KUR AN yaratılışı varoluşu bu şekilde açıklayıp anlatmasına rağmen Adem in babası vardır yani Evrim vardır demek Bu KUR AN ı inkar dır KUR AN ı inkar İblise tabi olmak demek dir KUR AN a adanmış hayatınız da Sizi kurtarmaz İblis i kurtarmadı
ALLAH, Meleklere yeryüzünden bir HALİFE seçeceğim demiyor Böyle deseydi EVRİM kabul edilirdi Ama böyle demiyor HALİFE yaratacağım diyor ALLAH HALİFE seçeceğim bir tane demiyor ALLAH
BİLİM ile KUR AN ın çelişmesi söz konusu değil Bugün BİLİM ve KUR AN çelişiyor gibi gözüksede Yanlış olan KUR AN değil dir Yanlış olan yanılan BİLİM dir KUR AN ın yanında değil de Bilimin yanında yer almak KUR AN a cephe almak dır KUR AN ı BİLİM e uydurmaya çalışma çabası dır Bilim İnsanları Tarih boyunca yanıldığı gibi yine yanılıyorlar EVRİM Bilim ile çelişiyor
Bu ayetle ALLAH bizlere hayvan kadar olmak istemiyormusunuz diye buyurmuş olmuyormu? Salât ve tesbih kelimesini kulanmuyormu? 24:41 Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah’ı [tesbih] ettiklerini görmüyor musun? [*] Elbette her biri kendi [salât]ını (duasını) ve [tesbih]ini (yüceltmesini) bilmektedir. [*] Allah onların yapmakta olduklarını bilendir.* Iyi düşün taşın Hocam, yoksa Kur'an'da Namazı kendine kitlersin, yani Namazı bulamazsın!
@@halilbagrack7166 cok detayli ve aciklayici bir kitap olmasindan dolayi ana fikrini birkac kelimeyle sinirlamak istemem. Okumanizi kesinlikle tavsiye ederim.
Bu adam diye hitap etmek bir muslumana ne kadar yakisir onu da Allah bilir. Sen dogrusunu biliyorsun zaten. Bildigin yolda ilerle cevrendekileri aydinlat ki ahirette sana katkilari olsun..
Tesbih etmek kavramının bugüne değin duyduğum, kalbimi mutmain eden en güzel ve yerinde anlamı. Çok teşekkür ederim, Allah razı olsun sizden Mustafa bey.. Sorularımın cevabına ulaştıran Rabbe hamd olsun 😊
Şuan ki Akidesini Bir Zamanlar Eleştirirdi
Kur"an ve oryantalist bakış açısı
Müslümanların, bir iki istisna dışında kış uykusuna yattığı bir dönemde. 18. Yüzyıldan itibaren Batılılar İslam''ın referansları üzerine ciddi bir biçimde eğildiler. Bu eğilişin muharrik gücünü ''düşmanını tanıma'' gibi anlaşılabilir bir gerekçe teşkil ediyorsa da, bu iş ''tanıma'' noktasında kalmayıp ''tanımlama'' biçimine çok kısa zamanda dönüşüverdi.
Maksadınız tanımak değil de tanımlamaksa, çoğunlukla bu iş için ''imaj değiştirme'', ''manipüle etme'' ve ''kurgulama'' gibi zihni araçlara ihtiyaç duyarsınız. Bu araçlar olmaksızın ''kendisini tanıtan'' bir şeyi kendinize göre ''yeniden tanımlamanız'' neredeyse imkansızdır.
Batının, İslam''ın son ve mütekamil mesajına ilişkin tüm müktesebatı yeniden ve kendine göre tanımlama çabaları kolonyalizmiyle aynı döneme denk düşünce, Cemil Meriç''in oryantalizm için yaptığı ''Sömürgeciliğin keşif kolu'' tesbiti, tarihi olguyla da tıpatıp örtüşüyordu.
İşbu sömürgeciliğin keşif kolu, İslam''ın temel referansları olan Kur''an ve Sünnet''e karşı Mekke Müşrikleri ya da günümüzdeki Türk ateistleri gibi cepheden değil, içerden savaş açtılar. Bu savaşın dehşet verici boyutlarını, tüm çarpıcı örnekleriyle birlikte ve biraz da romantik bir üslupla Edward Said Oryantalizm isimli çalışmasında ortaya koydu.
Edward Said çalışmasında oryantalizmi genel hatlarıyla ele almış ve amacını makro planda sergilemeye çalışmıştı. Bunda oldukça başarılı olduğu su götürmez bir gerçek. Ne ki, Oryantalizmin hayli geniş müktesebatı içerisinde tek tek ele alınması gereken eserler ve onların yazarları konusu hâlâ, neredeyse bakir bir alan olarak durmaktadır.
Oryantalistler, Kur''an, Sünnet, İslam Tarihi, Siyer, İslam Tasavvufu başta olmak üzere hemen tüm İslami disiplinlerde eserler vermişlerdir. Sözün burasında, hemen belirtmeliyim ki, oryantalistlerin üzerinde en çok yoğunlaştıkları alan Sünnet ve hadis alanıdır. Bu alanda ilk makale yayımlayan Avusturya asıllı İngiliz vatandaşı Dr. Alois Sprenger (öl. 1893) başta olmak üzere, İskoç asıllı İngiliz Sir Wiliam Muir (öl. 1905), Alman oryantalist George Weill ve Hollandalı R.P.A. Dozy ve İngiliz D.S. Margoliouth ilk akla gelenler.
Bunlardan iki isim hadislerin kahir çoğunluğu üzerine bir çizgi çekerken, son isim sünnet ve hadisin tamamının üzerini çiziyor. Hz. Peygamber''in Kur''an dışında sünnet ve hadis diye hiçbir şey bırakmadığını söylüyordu.
Oryantalistleri hadis alanına bu kadar çok eğilmelerinin nedenlerinin başında, bu alanda işlerine yarayacak bir ''maden'' bulmuş olmaları olsa gerek. Kur''an üzerinde bu kadar durmalarının nedeni budur.
Bu, Kur''an konusunda dişe dokunur oryantalist çalışmaların olmadığı anlamına gelmez. Theodor Nöldeke''nin Kur''an Tarihi üzerine kaleme aldığı Geschichte des Qorans isimli kitabı, Kur''an konusunda en ciddi ilk çalışma sayabiliriz. Ancak oryantalist müktesebat içerisinde Kur''an üzerine kaleme alınmış eserlerin en ünlüsü Türkçe çevirisini Prof. Dr. Abdulhalim en-Neccar''ın Arapça tercümesinden cezaevi günlerimizde gerçekleştirerek İslam Tefsir Ekolleri adıyla yayınladığımız De Richtungen der İslamich en Koranaust egung. Bu eser bir Macar Yahudisi olan İgnaz Goldziher''e (öl. 1922) ait.
Hadis kaynakları konusundaki çalışmalarıyla da meşhur olan Goldziher asıl birikimini İslam tefsir ekollerinden en ünlüleri olan rivayet, kelami, tasavvuf mezhebi ve modernist tefsir okullarını ele almış. Kitabının girişine eklediği bölümde tefsirin doğuş tarihinde geçirdiği merhaleleri işlemiş.
Ünlü oryantalist Luis Massıgnon''un ''Goldziher''in şaheseri'' dediği bu eserinde Goldziher, hep bir tezi isbatlamanın peşinde olmuş; Kur''an''ın Tevrat''a dayandığı, dolayısıyla Yahudi kültüründen neş''et etmiş olduğunu. Peki, bu tezinde olanca çabasına ve ancak dikkatli bir gözün fark edeceği kurgulamalarına rağmen başarılı olabilmiş mi? Kesinlikle hayır. Dahası, olanca garazkârlığına rağmen, o Kur''an''ı Allah''ın yerleştirdiği ''ilahi kelam'' tahtından indirmeyi başaramamış, aksine Kur''an. Bir art niyetliyi dahi kendisine hizmet ettirmeyi ve kendisine hayran etmeyi başarmıştır.
Goldziher''in İslam dünyasında ulaştığı şöhrete bakınız ki, 1911''de Kahire Üniversitesi''nin planları kendisine yaptırılacaktır. Dahası var. 1953 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi''nde bir İslam İlimleri Medeniyeti Kürsüsü kurulması teklif edildiği zaman, bu kürsü için tasarlanan ''İslam Akaidi'' dersinde tefsir ve hadis Goldziher''in eserleri esas alınarak öğretilecektir.
Ben Goldziher''in eserinin hiçbir yerinde ne Kur''an''a, ne İslamı değerlere karşı, en ufak bir hakarete rastlamadım.
Ne dersiniz; yerli ''yersiz'' oryantalist ruhlular, akıl hocaları olan yabancı oryantalistlerden daha mı acımasız ve dahi insafsız oluyorlar?
(Mustafa İslamoğlu - Yenişafak)
Rabbim ilminizi artırsın hocam.Asrin ilminize ihtiyacı var.
Şuan ki Akidesini Bir Zamanlar Eleştirirdi
Kur"an ve oryantalist bakış açısı
Müslümanların, bir iki istisna dışında kış uykusuna yattığı bir dönemde. 18. Yüzyıldan itibaren Batılılar İslam''ın referansları üzerine ciddi bir biçimde eğildiler. Bu eğilişin muharrik gücünü ''düşmanını tanıma'' gibi anlaşılabilir bir gerekçe teşkil ediyorsa da, bu iş ''tanıma'' noktasında kalmayıp ''tanımlama'' biçimine çok kısa zamanda dönüşüverdi.
Maksadınız tanımak değil de tanımlamaksa, çoğunlukla bu iş için ''imaj değiştirme'', ''manipüle etme'' ve ''kurgulama'' gibi zihni araçlara ihtiyaç duyarsınız. Bu araçlar olmaksızın ''kendisini tanıtan'' bir şeyi kendinize göre ''yeniden tanımlamanız'' neredeyse imkansızdır.
Batının, İslam''ın son ve mütekamil mesajına ilişkin tüm müktesebatı yeniden ve kendine göre tanımlama çabaları kolonyalizmiyle aynı döneme denk düşünce, Cemil Meriç''in oryantalizm için yaptığı ''Sömürgeciliğin keşif kolu'' tesbiti, tarihi olguyla da tıpatıp örtüşüyordu.
İşbu sömürgeciliğin keşif kolu, İslam''ın temel referansları olan Kur''an ve Sünnet''e karşı Mekke Müşrikleri ya da günümüzdeki Türk ateistleri gibi cepheden değil, içerden savaş açtılar. Bu savaşın dehşet verici boyutlarını, tüm çarpıcı örnekleriyle birlikte ve biraz da romantik bir üslupla Edward Said Oryantalizm isimli çalışmasında ortaya koydu.
Edward Said çalışmasında oryantalizmi genel hatlarıyla ele almış ve amacını makro planda sergilemeye çalışmıştı. Bunda oldukça başarılı olduğu su götürmez bir gerçek. Ne ki, Oryantalizmin hayli geniş müktesebatı içerisinde tek tek ele alınması gereken eserler ve onların yazarları konusu hâlâ, neredeyse bakir bir alan olarak durmaktadır.
Oryantalistler, Kur''an, Sünnet, İslam Tarihi, Siyer, İslam Tasavvufu başta olmak üzere hemen tüm İslami disiplinlerde eserler vermişlerdir. Sözün burasında, hemen belirtmeliyim ki, oryantalistlerin üzerinde en çok yoğunlaştıkları alan Sünnet ve hadis alanıdır. Bu alanda ilk makale yayımlayan Avusturya asıllı İngiliz vatandaşı Dr. Alois Sprenger (öl. 1893) başta olmak üzere, İskoç asıllı İngiliz Sir Wiliam Muir (öl. 1905), Alman oryantalist George Weill ve Hollandalı R.P.A. Dozy ve İngiliz D.S. Margoliouth ilk akla gelenler.
Bunlardan iki isim hadislerin kahir çoğunluğu üzerine bir çizgi çekerken, son isim sünnet ve hadisin tamamının üzerini çiziyor. Hz. Peygamber''in Kur''an dışında sünnet ve hadis diye hiçbir şey bırakmadığını söylüyordu.
Oryantalistleri hadis alanına bu kadar çok eğilmelerinin nedenlerinin başında, bu alanda işlerine yarayacak bir ''maden'' bulmuş olmaları olsa gerek. Kur''an üzerinde bu kadar durmalarının nedeni budur.
Bu, Kur''an konusunda dişe dokunur oryantalist çalışmaların olmadığı anlamına gelmez. Theodor Nöldeke''nin Kur''an Tarihi üzerine kaleme aldığı Geschichte des Qorans isimli kitabı, Kur''an konusunda en ciddi ilk çalışma sayabiliriz. Ancak oryantalist müktesebat içerisinde Kur''an üzerine kaleme alınmış eserlerin en ünlüsü Türkçe çevirisini Prof. Dr. Abdulhalim en-Neccar''ın Arapça tercümesinden cezaevi günlerimizde gerçekleştirerek İslam Tefsir Ekolleri adıyla yayınladığımız De Richtungen der İslamich en Koranaust egung. Bu eser bir Macar Yahudisi olan İgnaz Goldziher''e (öl. 1922) ait.
Hadis kaynakları konusundaki çalışmalarıyla da meşhur olan Goldziher asıl birikimini İslam tefsir ekollerinden en ünlüleri olan rivayet, kelami, tasavvuf mezhebi ve modernist tefsir okullarını ele almış. Kitabının girişine eklediği bölümde tefsirin doğuş tarihinde geçirdiği merhaleleri işlemiş.
Ünlü oryantalist Luis Massıgnon''un ''Goldziher''in şaheseri'' dediği bu eserinde Goldziher, hep bir tezi isbatlamanın peşinde olmuş; Kur''an''ın Tevrat''a dayandığı, dolayısıyla Yahudi kültüründen neş''et etmiş olduğunu. Peki, bu tezinde olanca çabasına ve ancak dikkatli bir gözün fark edeceği kurgulamalarına rağmen başarılı olabilmiş mi? Kesinlikle hayır. Dahası, olanca garazkârlığına rağmen, o Kur''an''ı Allah''ın yerleştirdiği ''ilahi kelam'' tahtından indirmeyi başaramamış, aksine Kur''an. Bir art niyetliyi dahi kendisine hizmet ettirmeyi ve kendisine hayran etmeyi başarmıştır.
Goldziher''in İslam dünyasında ulaştığı şöhrete bakınız ki, 1911''de Kahire Üniversitesi''nin planları kendisine yaptırılacaktır. Dahası var. 1953 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi''nde bir İslam İlimleri Medeniyeti Kürsüsü kurulması teklif edildiği zaman, bu kürsü için tasarlanan ''İslam Akaidi'' dersinde tefsir ve hadis Goldziher''in eserleri esas alınarak öğretilecektir.
Ben Goldziher''in eserinin hiçbir yerinde ne Kur''an''a, ne İslamı değerlere karşı, en ufak bir hakarete rastlamadım.
Ne dersiniz; yerli ''yersiz'' oryantalist ruhlular, akıl hocaları olan yabancı oryantalistlerden daha mı acımasız ve dahi insafsız oluyorlar?
(Mustafa İslamoğlu - Yenişafak)
@@turangenc3186 Her insanın bu psikolojide olması kaçınılmazdır...Cunku:insanın yüreği büyüdükçe,aklı geliştikçe.. yaşı ilerledikçe...dusunceleri ve fikirleride gelişir buyur,olgunlaşır...hatta değişir.Cunku:tekamül süreci işler...Bu doğaldır...herkes icin kacinilmazdir.Onemli olan tekamulun,istikamet ve olumlu yönde olgunlaşmaya seyrini yurutmesidir...Taki ölünceye kadar.Hocamizdaki tekamül seyrinin bizlerde farkındayız.Cunku:bizde öyleyiz...oyle olmaya devam edeceğiz.
Mürdet olmuş git ehli sünnet Bir cemaat e tâbi ol
Allah sizlerden razı olsun
Şu cümleyi aklıyla dinleyen düşünen hiçbir insan böyle değildir diyemez. Allahı tesbih,allahın istediği gibi yaşamaktır.
Canım hocam selam iyiki varsın selam güzel insan selam
Ölüm olmasa yaşam olmazdı...akıl sahipleri ancak bu sözü söyleyebilir. Maşallah
ALLAH SIZLERDEN RAZI OLSUN.
TESPIH..YARADILISI NA UYGUN. Davranis...ona yolu gosterdi..
Vur vur inlesin!
Bedeviler dinlesin
Yaşa Mustafa hoca.
🌹👋👋👋👋👍👍👍
Sübhanallah
Agzina saglik. Yobazlarin ekmegiyle oynamissin yine hocam.
Hacam Bukitaba sahip olan Arablar birbirini yiyor.
🌼💝💝💝
7:13 tesbih etmek ne demek çok mantıklı açıklıyor.
Hocam keşke tesbih in geçtiği tüm ayetlerin üzerinden geçseydiniz. Mesela ‘’Sabah akşam Rabbinin ismini an! Gecenin bir bölümünde O'na secde et ve geceleyin uzun zaman O'nu tesbih et’’ (İnsan 25-26) ayetindeki geceleyin uzun zaman teşbih etmeyi nasıl anlayacağız. Geceleyin uzun zaman ‘yaradılışa uygun hareket et’ diye mi anlayacağız? Yaradılışımıza uygun olan geceleyin uyumaktır. O zaman ayette bize geceleyin uzun zaman uyuyun mu diyor? Ama bir başka ayette de iyi Müslümanların geceleri pek az uyudukları söyleniyor. Peki ya "Rabb 'inin yüce adını tesbih et (A'lâ, 87/1) ayetini nasıl anlayacağız.
Muzzemmil 5-7.. Ve 20
Isra 78-79 Gunduz namaz olmadigi anlamina gelir mi.. Yorumun nedir
@@sedatkayalar2689 bence gelmez.çünkü gündüz kılınmasıı gereken namaz ayetleri de var.
Mustafa hocam Allah rızası için şu reklamları kaldırın. Az önce karşıma iç giyim reklamında yarı çıplak halde bir kadın çıktı.
Hocam, Davut ile dağları hatırla!
34:10
DOĞRUSU Biz Dâvud’u da katımızdan (işte bu nedenle) ödüllendirmiştik:[3814] “Ey dağlar! Onun sesine ses katın![3815] Siz de (öyle yapın ey) kuşlar!”[3816] Dahası, Biz ondaki bütün katılığı ve sertliği yumuşattık[3817] (ve dedik ki):*
38:18
İşte bu yüzden, her sabah ve her akşam, onunla birlikte emrimize âmâde kıldığımız[4055] dağlar da kudret ve ihtişamımızı dillendirirdi;[4056]*
Peki değerli hocam,âyetin devamında:"ve lâkin là tefkahûne tesbihahüm" kısmınıı nasıl anlayacağız."Siz onların tesbihini anlamazsınız" demiyor mu.Demek ki onların da "hâl" dilleriyle tesbihleri var.
Evet hoca o ayeti bilmiyordu senden ogrenmistir simdi.
Hocam Allah sizden razi olsun çok seviliyosunuz o sizi murted ilan eden cahillere bakmayin:))
Hani tesbih şuuru olmayan yaratıklar içindi? وَيُسَبِّحُونَهُ
7:206
Şüphesiz ki Rabbinin katındakiler (melekler), [*] O’na (Allah’a) kulluk etmekten kibirlenmez, O’nu [tesbih] eder [*] (yüceltir) ve yalnızca O’na secde ederler. [*]*
Bu ayeti bize yani Meleklerin onu yani ALLAH'ı tesbih ettiklerini öğretmiyormu, ve yahut Melekler şimdi şuuru olmayan yaratıkmı?
87:1
Yüce Rabbinin adını [tesbih] et (yücelt)!
سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْاَعْلٰىۙ
Şimdi bu ayet bizi secdede ne diyeceğimizi öğretmiyormu?
Bu ayeti hatırla!
59:21
EĞER Biz bu Kur’an’ı bir dağa indirmiş olsaydık, onun Allah’a saygıdan boyun eğmiş bir halde parçalanıp dağıldığını[5031] görürdün.[5032] İşte bu türden temsilî anlatımları, insanların önüne, belki düşünürler diye koyuyoruz.[5033]*
Şuhuru olmayan saygı duygusu olurmu?
Neden yazdımı sildin?
32:22
Rabbinin âyetleri kendisine hatırlatılıp da, ardından onlara sırt çeviren kimseden daha zalim biri olabilir mi? Elbette Biz, günahı hayat tarzı haline getirenlere yaptıklarının acısını tattırmayı biliriz.[3704]*
15:98
Rabbini [hamd] (övgü) ile [tesbih] et (yücelt) ve secde edenlerden ol!
Şimdi bu ayet bizi secde etmeyi öğretmiyor mu?
ALLAH, Meleklerle yeryüzünde bir HALİFE yaratacağım dedi
Melekler de Ya Rabbi , Yeryüzünde kan dökecek bozgunculuk yapacak bir canlı mı Yaratacaksın dediler
ALLAH , ben sizin bilmediklerinizi bilirim dedi
ALLAH ve Melekler arasında geçen diyalog , KUR AN anlatıyor
KUR AN bu diyaloğu neden anlatıyor ?
ALLAH ve Melekler arasında geçen diyalog neden KUR AN bunu anlatıyor ?
Pek çok şey anlatıyor bu diyalog
Hiç düşünmezmisiniz diyor KUR AN
Ağır ağır tertil üzere KUR AN oku diyor KUR AN
Ağır ağır tertil üzere bu diyaloğu okuduğumuzda ne görüyoruz ?
Yeryüzü var ve yerzünde bir düzen var EKOSİSTEM var
EVRİM falan yok bu diyalog da
Yeryüzünde bir düzen var ve ALLAH şöyle diyor ;
Yeryüzünde bir HALİFE yaratacağım
Alemler Hz Muhammed için falan yaratılmıyor Eyy ehli sünnet
Melekler yeryüzü neresi Ya Rabbi demiyor
Melekler HALİFE de ne demiyor
Yeryüzünde bozgunculuk yapacak kan dökecek bir canlı mı Yaratacaksın dediler
Yani yeryüzünde bir düzen var ve EKOSİSTEM tıkır tıkır işliyor
ALLAH ve Melekler arasında ki diyaloğun satır aralarından bu anlaşılıyor
Sonra ALLAH Ademi yaratıyor topraktan yaratıyor ve Meleklere Ademe SECDE edin diyor
İblis SECDE emrine uymuyor
Yine KUR AN Hz İsa nın yaratılışı nı Hz Adem e atıf yaparak anlatıyor
Peki Hz Adem ile Hz İsa nın yaratılışında ki ortak nokta nedir ?
Nedir sayın hocam Mustafa İslamoğlu ?
Bir tek ortak nokta vardır Hz Adem ve Hz İsa yı diğer insanlar dan ayıran
İkisi de Babasız olarak Yaratılmış dır
KUR AN ın anlattığı varoluş ortada iken Evrim de diretirseniz sayın Hocam
İblis den farkınız kalmaz
İblis de Alim dir
İblis kovulmadan önce Meleklere ders veriyor du
Alim olması İblis i kurtarmadı
Onca yıllar boyu ALLAH a ihlas ile ibadet etmiş olması İBLİS i kurtarmadı
Bir tek emre asilik yaptı kovuldu
KUR AN a asilik yapan ŞEYTAN ın adımlarını takip ediyordur
Alim olmak insanı kurtarmaz
KUR AN yaratılışı varoluşu bu şekilde açıklayıp anlatmasına rağmen
Adem in babası vardır yani Evrim vardır demek
Bu KUR AN ı inkar dır
KUR AN ı inkar İblise tabi olmak demek dir
KUR AN a adanmış hayatınız da Sizi kurtarmaz
İblis i kurtarmadı
ALLAH, Meleklere yeryüzünden bir HALİFE seçeceğim demiyor
Böyle deseydi EVRİM kabul edilirdi
Ama böyle demiyor
HALİFE yaratacağım diyor ALLAH
HALİFE seçeceğim bir tane demiyor ALLAH
BİLİM ile KUR AN ın çelişmesi söz konusu değil
Bugün BİLİM ve KUR AN çelişiyor gibi gözüksede
Yanlış olan KUR AN değil dir
Yanlış olan yanılan BİLİM dir
KUR AN ın yanında değil de Bilimin yanında yer almak
KUR AN a cephe almak dır
KUR AN ı BİLİM e uydurmaya çalışma çabası dır
Bilim İnsanları Tarih boyunca yanıldığı gibi yine yanılıyorlar
EVRİM Bilim ile çelişiyor
Bu ayetle ALLAH bizlere hayvan kadar olmak istemiyormusunuz diye buyurmuş olmuyormu? Salât ve tesbih kelimesini kulanmuyormu?
24:41
Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah’ı [tesbih] ettiklerini görmüyor musun? [*] Elbette her biri kendi [salât]ını (duasını) ve [tesbih]ini (yüceltmesini) bilmektedir. [*] Allah onların yapmakta olduklarını bilendir.*
Iyi düşün taşın Hocam, yoksa Kur'an'da Namazı kendine kitlersin, yani Namazı bulamazsın!
Ne Evrimi hocam ALLAH Aşkına ?
Hocanın Yaratılış ve Evrim kitabını okumanızı tavsiye ederim
@@hafa8635 hangi hocanın kitabı bu
@@halilbagrack7166 Islamoglu
@@hafa8635 evrim diye kitabı mı var
Ne diyor mesela o kitabında, aklında kalan birkaç cümleyi yazarmısın
Veya kitabın ana fikri ne
@@halilbagrack7166 cok detayli ve aciklayici bir kitap olmasindan dolayi ana fikrini birkac kelimeyle sinirlamak istemem. Okumanizi kesinlikle tavsiye ederim.
Bu adam İslamı tahrip ediyor ayeti tevil ediyor
Bu adam diye hitap etmek bir muslumana ne kadar yakisir onu da Allah bilir. Sen dogrusunu biliyorsun zaten. Bildigin yolda ilerle cevrendekileri aydinlat ki ahirette sana katkilari olsun..
Evliyayı dinlemeyelim senimi dinleyek yoldak çıkmaya hiç niyetim yok musti
Sen Allah I tespih et diyor ama senin Rabbin evliya ise yapıcak birsey yok sana ne desek boş
👏👏👏👏🙏🙏🙏🙏💐💐