Anlatılması zor olan bir şeyi bu kadar iyi anlatmak nihan kayanın derinlerde (dikey de) uzun süre vakit geçirmiş olabilme ihtimalinin olduğunu gösteriyor gibi .
“İnsan, yüce anlarda evrenin dikey ciddiyetinin sezgisine varır.” (Robert Mussil, Niteliksiz Adam, Cilt II, s.215, çev. Ahmet Cemal) Şimdi okudum bu cümleyi, sizin dikey derken kastettiğiniz duygusal derinliğe yakın bir anlamı var. İlginizi çeker diye düşündüm.
Çocukluğumdan beri acıkmak, susamak kadar doğal olarak hissettiğim 'durma' ihtiyacını siz 'dikey' kavramıyla ifade etmişsiniz. Karantinada neden mutlu olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum. İstediğim anda istediğim kadar durabiliyorum. Hiçbir 'yatay' etken durmalarima engel değil artık. Benim kendi 'yatay'lığım hariç😊
Nihan Hocam, son zamanlarda sizi ne zaman tutkuyla bir şeyler anlatırken görsem içimde bir coşku filizleniyor, istemsizce gözlerim doluyor. Anlattıklarınızın da etkisi var bunda ama sizi okumaktansa sizi dinlerken ya da izlerken daha çok böyle hissediyorum. Bu videoyu bir iki sene öncede benzer bir heyecanla ilk kez dinlemiştim. Anlattıklarınızın etkisi, içeride hareketlendirdikleri her daim vardı. Ama sizi okudukça ve sizi tandıkça sizinle kurduğum ilişki de derinleşiyor ve dikeyle bağlantısı artıyor sanırım. 🩷🌸
Uzun süredir Okuma serüvenimde beni bu denli sarsan (etkileyen demeyeceğim. Çünkü bunun okuma serüvenimizin çıraklık dönemlerine ait bir sözcük olduğunu düşünüyorum) bir yazarla karşılaşmamıştım. "Yatay daha az dikey olandır" cümleniz üzerine dahi bir iki gün aralıksız konuşabiliriz. Öylesine katmanlı bir anlatı diliniz var ki, her cümlenizin sonunda kendi yorumlarımla o cümlelerinizi zihnimde tamamlıyorum ya da onlara yeni pencereler açıyorum.. Demek ki varlığın iki boyutu varmış: yatay ve dikey. Belkide çocukluk dediğimiz bu dikeylikte geçirdiğimiz zamanlara ait olandır. Büyükler ise buna yaratıcılık diyor. 😊 Paylaşımlarınız için teşekkürler..
Nihan Kaya'nın dikeyine/derinliğine ne kadar şahit olursam, ona ne kadar ulaşabilirsem, dokunabilirsem yakından uzaktan o kadar şanslı hissediyorum kendimi 🍀 Siz hep yazın, konuşun. Her yerde, her an içerikleriniz dört gözle izleniyor, dört kulakla dinleniyor ❤️ Bir öğretmen olarak tüm öğrendiklerimi, bakış açımı öğrencilerin, çocukların "ne ise o olabilmesi" yararına kullanma çabamda en temel rol modellerimden ve kaynaklarımdansınız kuşkusuz. Tabi bunu yapabilmem de kendi çocukluğumla ve yaratıcılığımla kurduğum bağ ve son yılda girdiğim terapi sürecimle başladı. Kendimizi dikey şekilde gerçekleştirmeye, bu açıklıkla ilişkiler kurmaya olan gayretim asla son bulmayacak.
İnsanlar derinleştikçe gündelik hayat ve deneyimlere hem daha az ihtiyaç duyuyor hem de her durumdaki derinliği hissetmeye başladığı için deneyimler yormaya başlıyor. Bu noktada yabancılaşma, acı verici olsa da sahip çıkmamız gereken bir hal oluyor.
Sevgili Nihan Kaya tasavvuf da da yatay dikey kavramları aynı düzlemde ele alınır, varoluş başka şekilde aydınlanamaz diye düşünmekteyim ve siz de bunu harika anlattınız, teşekkür ederim.
ben de yatay insan dikey insan tabirini çok kullanıyorum :) sizin tanımlarınızı çok merak ettim izlemeden kendimi bir yazayım:) yatay insan: yaşadıklarına verdikleri tepkilerin karakterlerini inşa etmesine göre kategorize ederek. Yatay insanlar bulunduğu zamanda başına gelen bir şeyi sürekli yaşadıkları algısındadırlar. Yaşadıklarını hep böyle , zaten kelimeleri ile tarif ederler. Benlikleri yaşadıklarını tekrar ediyormuşçasına. Sürekli dönen bir şey düşünelim öyle tip insanlar. Dikey insanlar için ise geçmiş , şuan ve gelecek daima her an vardır. İçinde bulundukları zamanı çok boyutlu algılayabilirler. Her an zamanda ileri geri gidip kıyas yaparken derinlikli bakış açısına sahip olabilirler. Sonra insanları X-Y eğrilerindeki değerleri ile hayal ediyorum :)
Bu kadar basit değil ama bu konu bana Melahat Gülses'in söylediği şu şarkıyı hatırlattı: Ateş alevde değil asıl közde gizlidir th-cam.com/video/A8xHfM--PVM/w-d-xo.html
Yatay da sonsuza gider:) Jung dili İngilizce mi ki İngilizce olarak dediğini alıntılıyorsunuz? Bir de bir şeyin sanat olması meselesine gelince sanatı tanımlayanın arka alanına göre göreceli değişir. Neyin yatay neyin dikey olduğu böylece göreceli değişir. Yatay ve dişilik ilişkisi ise hayli sıkı bir bağdır. Neden eril olduğu meselesi de açıklanmıyor bu videoda... keşke ilk 10 dakika ‘ne’ yerine ‘nasıl’ sorusuna biraz daha odaklansaydınız:)
“Kendi maddesini oradan ne kadar uzağa götürebildiğiyle alakalıdır” Allahım…😍
Anlatılması zor olan bir şeyi bu kadar iyi anlatmak nihan kayanın derinlerde (dikey de) uzun süre vakit geçirmiş olabilme ihtimalinin olduğunu gösteriyor gibi .
“İnsan, yüce anlarda evrenin dikey ciddiyetinin sezgisine varır.” (Robert Mussil, Niteliksiz Adam, Cilt II, s.215, çev. Ahmet Cemal) Şimdi okudum bu cümleyi, sizin dikey derken kastettiğiniz duygusal derinliğe yakın bir anlamı var. İlginizi çeker diye düşündüm.
Kendini 20 dk dinletebilmek olağanüstü bir başarı, tebrikler.
Çocukluğumdan beri acıkmak, susamak kadar doğal olarak hissettiğim 'durma' ihtiyacını siz 'dikey' kavramıyla ifade etmişsiniz. Karantinada neden mutlu olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum. İstediğim anda istediğim kadar durabiliyorum. Hiçbir 'yatay' etken durmalarima engel değil artık. Benim kendi 'yatay'lığım hariç😊
Ne kadar rahatlatıcı bi ses tonunuz var hocam. İnsanın anlamasa da dinleyesi geliyor. Çok hoş.
Nihan Hocam, son zamanlarda sizi ne zaman tutkuyla bir şeyler anlatırken görsem içimde bir coşku filizleniyor, istemsizce gözlerim doluyor. Anlattıklarınızın da etkisi var bunda ama sizi okumaktansa sizi dinlerken ya da izlerken daha çok böyle hissediyorum. Bu videoyu bir iki sene öncede benzer bir heyecanla ilk kez dinlemiştim. Anlattıklarınızın etkisi, içeride hareketlendirdikleri her daim vardı. Ama sizi okudukça ve sizi tandıkça sizinle kurduğum ilişki de derinleşiyor ve dikeyle bağlantısı artıyor sanırım. 🩷🌸
Uzun süredir Okuma serüvenimde beni bu denli sarsan (etkileyen demeyeceğim. Çünkü bunun okuma serüvenimizin çıraklık dönemlerine ait bir sözcük olduğunu düşünüyorum) bir yazarla karşılaşmamıştım. "Yatay daha az dikey olandır" cümleniz üzerine dahi bir iki gün aralıksız konuşabiliriz. Öylesine katmanlı bir anlatı diliniz var ki, her cümlenizin sonunda kendi yorumlarımla o cümlelerinizi zihnimde tamamlıyorum ya da onlara yeni pencereler açıyorum.. Demek ki varlığın iki boyutu varmış: yatay ve dikey. Belkide çocukluk dediğimiz bu dikeylikte geçirdiğimiz zamanlara ait olandır. Büyükler ise buna yaratıcılık diyor. 😊 Paylaşımlarınız için teşekkürler..
Nihan Kaya'nın dikeyine/derinliğine ne kadar şahit olursam, ona ne kadar ulaşabilirsem, dokunabilirsem yakından uzaktan o kadar şanslı hissediyorum kendimi 🍀 Siz hep yazın, konuşun. Her yerde, her an içerikleriniz dört gözle izleniyor, dört kulakla dinleniyor ❤️ Bir öğretmen olarak tüm öğrendiklerimi, bakış açımı öğrencilerin, çocukların "ne ise o olabilmesi" yararına kullanma çabamda en temel rol modellerimden ve kaynaklarımdansınız kuşkusuz. Tabi bunu yapabilmem de kendi çocukluğumla ve yaratıcılığımla kurduğum bağ ve son yılda girdiğim terapi sürecimle başladı. Kendimizi dikey şekilde gerçekleştirmeye, bu açıklıkla ilişkiler kurmaya olan gayretim asla son bulmayacak.
Harika bir anlatım 👍
Şuan dinlemedim işteyim dinlemek için sabırsızlanıyorum ama kütüphane çok güzel gözüküyor 😍
İnsanlar derinleştikçe gündelik hayat ve deneyimlere hem daha az ihtiyaç duyuyor hem de her durumdaki derinliği hissetmeye başladığı için deneyimler yormaya başlıyor. Bu noktada yabancılaşma, acı verici olsa da sahip çıkmamız gereken bir hal oluyor.
Sevgili Nihan Kaya tasavvuf da da yatay dikey kavramları aynı düzlemde ele alınır, varoluş başka şekilde aydınlanamaz diye düşünmekteyim ve siz de bunu harika anlattınız, teşekkür ederim.
İyi ki varsınız!
Kelimenin anlamını defalarca öğrenmemizin kaçınılmaz olduğunu, istismara uğradığımi hatırladığimda anlamıştım.
🌷🌷🌷🤗
ben de yatay insan dikey insan tabirini çok kullanıyorum :) sizin tanımlarınızı çok merak ettim izlemeden kendimi bir yazayım:) yatay insan: yaşadıklarına verdikleri tepkilerin karakterlerini inşa etmesine göre kategorize ederek. Yatay insanlar bulunduğu zamanda başına gelen bir şeyi sürekli yaşadıkları algısındadırlar. Yaşadıklarını hep böyle , zaten kelimeleri ile tarif ederler. Benlikleri yaşadıklarını tekrar ediyormuşçasına. Sürekli dönen bir şey düşünelim öyle tip insanlar. Dikey insanlar için ise geçmiş , şuan ve gelecek daima her an vardır. İçinde bulundukları zamanı çok boyutlu algılayabilirler. Her an zamanda ileri geri gidip kıyas yaparken derinlikli bakış açısına sahip olabilirler. Sonra insanları X-Y eğrilerindeki değerleri ile hayal ediyorum :)
çok sağolun hocam emeğinize sağlik.
Yaratıcılık ile ilgili kitap önerileriniz var mıdır? Bizimle paylaşsanız harika olur. Ayrıca edebiyat okumaları da yapmalısınız bazı yazarlar üzerine
👏🏼👏🏼👏🏼👏🏼👏🏼
hocam etimoloji sözlüğü olarak kullandığınız bir kaynak var mı?
Pek popüler olmayan "yahut" bağlacını sık sık kullanmanız dikkatimi çekti.
Bu kadar basit değil ama bu konu bana Melahat Gülses'in söylediği şu şarkıyı hatırlattı: Ateş alevde değil asıl közde gizlidir
th-cam.com/video/A8xHfM--PVM/w-d-xo.html
Yatay da sonsuza gider:) Jung dili İngilizce mi ki İngilizce olarak dediğini alıntılıyorsunuz? Bir de bir şeyin sanat olması meselesine gelince sanatı tanımlayanın arka alanına göre göreceli değişir. Neyin yatay neyin dikey olduğu böylece göreceli değişir. Yatay ve dişilik ilişkisi ise hayli sıkı bir bağdır. Neden eril olduğu meselesi de açıklanmıyor bu videoda... keşke ilk 10 dakika ‘ne’ yerine ‘nasıl’ sorusuna biraz daha odaklansaydınız:)