Yecüc ve Mecüc kimdir, Türkler olabilir mi? | Tuncer Namlı

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 21 ธ.ค. 2024

ความคิดเห็น • 222

  • @keremhicyilmaz3197
    @keremhicyilmaz3197 3 ปีที่แล้ว +34

    “Biz Kuran’ın anlattıklarını anlamak yerine anlatmadıklarını anlamaya çalışıyoruz.” Harika bir tesbiti

  • @Storyssu
    @Storyssu 4 ปีที่แล้ว +117

    Sözün özü; Yahudi ve hristiyanlar kutsal kitaplarini değiştirdi. Biz müslümanlarda kitabı degistirmeyince manasini değiştirdik..

    • @ahmetmarasl8521
      @ahmetmarasl8521 4 ปีที่แล้ว

      Bak nasıl da manayı değiştiriyoruz?

    • @metekayahan9721
      @metekayahan9721 4 ปีที่แล้ว +1

      allahin kitaplarini degistirdiler diyorsun ama allah bir sey yapamadi. ilginc.

    • @ahmetsengul5211
      @ahmetsengul5211 4 ปีที่แล้ว +7

      @@metekayahan9721o kitapları diğerlerini değiştirdiler, ama kuran farklıdır Allah koruması altındadır bir kelimesini dahi değiştiremezsin, değişemez.

    • @mechanical2733
      @mechanical2733 4 ปีที่แล้ว

      Hocam set kiyametten once yikilip yeccuc meccuc tekrar dunyaya yayilacak...

    • @HasanCanbulut
      @HasanCanbulut 4 ปีที่แล้ว

      Dostum peygamberimiz yecüc mecücün gelecegini söylüyor

  • @tezcandemir8139
    @tezcandemir8139 4 ปีที่แล้ว +29

    Yaz sıcağında içilen soğuk limonata gibi iç serinleten, insanın içini açan bir yorum,Allah razı olsun

  • @arzuakyol1350
    @arzuakyol1350 4 ปีที่แล้ว +18

    Yine aydınlatıcı bir video olmuş teşekkürler hocama ve emeği geçen herkese... (Allah razı olsun)

  • @hayatiylmaz3506
    @hayatiylmaz3506 4 ปีที่แล้ว +12

    Hocam seni bizatihi tanımak isterim. Bir insan bu kadar mı tatlı ve pozitif olur . Dinleyene keyif ve sinerji veriyorsunuz

  • @Vladraculatepes
    @Vladraculatepes ปีที่แล้ว

    Resmen yıllarca safsata anlatılmış.Ağzınıza sağlık.Araştırın arkadaşlar hemen heyecan duyduran hikayelere inanmayın okuyun ve aklınızı kullanın

  • @muratozezer6539
    @muratozezer6539 3 ปีที่แล้ว +3

    AĞZINIZA SAĞLIK HOCAM RABBIM SİZİN GIBI İLMİ BİLGİSİ OLAN İNSANLARIN SAYISINI ARTIRSIN

  • @hasanhuseyinhuseyin8545
    @hasanhuseyinhuseyin8545 4 ปีที่แล้ว +14

    Sayın Tuncer NAMLI bey efendi, iyiki varsın. Selamlar,sevgiler.

  • @ebrar05ebrar29
    @ebrar05ebrar29 2 ปีที่แล้ว

    Yaklaşımınız çok güzel saygılar benim için çok faydalı oldu çokta paylaştım 💐

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Kanalımda son videonun açıklama kısmında kaynak kitaplar var indirip okuyabilirsiniz. YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @Yahya31578
    @Yahya31578 ปีที่แล้ว +2

    Çok güzel!
    - Peki Zulkarneyn o seddin kıyamete (Veya ona yakın bir zamana) kadar dayanacağını nereden bilebilmiş? Bu ğaybi bir bilgi değil midir? Zülkarneyn kendinden sonra gelecek toplumların bile o seddi aşamayacak ilme, güce sahip olamayacaklarını nerden bilmiş veya sallamış mı? Bu nasıl bir set (Hadi üzerinden atlanamayacak kadar yüksek ve delinemeyecek kadar sağlam) ki, etrafından bile dolaşılması mümkün olmuyor?
    - Bu set Kıyamete kadar dayanacak idiyse neden ortalıkta yok? Ne set var, ne önündeki, ne arkasındaki kavimler ortada neden yok? Hani bu set o kavimleri Kıyamete (Veya Kıyametten önceki bir vakte) kadar birbirinden ayıracaktı?
    - Kıssanın başında kendisine "Herşeyin yolunu ve sebebini öğrettik" demesinin anlamı ne?
    - Birinci gittiği yerdeki kavme azab etmesine rağmen, 3 gittiği yerdeki insanlara neden azab emiyor?
    - 1. ve 3. gittiği yerdeki kavimler için bişeyler yapıyor da 2. gittiği yerdeki kavim için neden hiç bişey yapmıyor? Ve madem bişey yapmıyor, bu bölüm bize neden anlatılıyor?
    - Hiçbir Nebiye dahi verilmemiş (Onlara dilediğin gibi davranabilirsin) yetkisinin kendisine verilmesi ne anlam ifade ediyor?
    - Bu kıssanın hemen önünde yine esrarengiz bir Musa-Kul kıssası ile (Ki, o kıssada da 3 hadiseden bahsedilir), hiç bir ilgisi yok mudur Zülkarneyn kıssasının?
    - Set Kıymet anında yıkılacak olsa, Ye'cüc-Me'cüc kavmi "Üzerinden akın edebileceği dağlar tepeler" bulabilecek mi, yoksa onlar da tüm diğer canlılar gibi kendi dertlerine mi düşecekler?
    - Kur'an'daki kıssalar tarihi olayları haber vermek için mi anlatılır? Kıssaların maksadı bu mudur? Eğer öyleyse Firavun için " kendisi davet edildi ve inanmayınca helak edildi" diyerek tek cümlede anlatılamaz mıydı? Neden Kur'an'ın 3'de biri (Üstelik kıssanın bazı bölümleri ısrarla neredeyse tamamen aynı kelimelerle) tekrarlanıp duruyor?
    - Muhammed as Medinenin yönetimine hazırlanıyordu diye kıssa anlatıldıysa bizimle bir ilgisi yok mu, bize bir mesajı yok mu bu kıssanın?
    - Muhammed as Medinenin yönetimine hazırlanıyor diye anlatıldıysa, bu kıssadakilerin hiç birini siyer kitaplarında görmüyoruz? Kavmindeki kafir ve müşrikleri kılıçtan geçirmedi, set filan da yapmadı! ResulAllah kıssayı anlamadı mı acaba?
    - Allah (ac) "Doğu" ve "Batı" demesini bilemedi mi de "Güneşin DOĞDUĞU yer" ve "Güneşin BATTĞI yer" ifadelerini seçti? Bu ifadeler, Doğu ve Batı yönü anlamında mıdır? Emin misiniz?
    Ahh hocam aah....

    • @kemalbudak8344
      @kemalbudak8344 8 หลายเดือนก่อน

      Enbiya 96-97 çokkk net. Nasıl görmezden geliyor !!! Dünyaya inecekler. Gelmeyecekler, inecekler. İskender Türe herkesten mantıklı bu konuda

  • @muhammedkaya7637
    @muhammedkaya7637 ปีที่แล้ว +1

    Hocam ergenekon destanın da iki demir dağa haps olan türkler sonradan kurtulmuş diyorlar bu ne kadar doğru yada bir masal mı

  • @snakeeyes1840
    @snakeeyes1840 3 ปีที่แล้ว +2

    Hadisleri ne yapacağız bu konu hakkında, diğer büyük kıyamet olayları hakkında ne düşünüyorsunuz.

    • @mtnkskn4801
      @mtnkskn4801 3 ปีที่แล้ว +2

      Hoca hadislere mesafeli o kadar belli oluyor ki

    • @Dervis_Reis
      @Dervis_Reis 2 ปีที่แล้ว +1

      Hadis yerine Tevrat diyor. Tevratin sanki geçerliliği mi kalmış tahrif olmuş. Kurani Kerim'den sonra bizim için kaynak hadislerdir.

    • @bilgekhan7781
      @bilgekhan7781 2 ปีที่แล้ว +1

      Kuran okursanız kıyametin zamanını Nebimiz a.s. dahil kimsenin bilemeyeceğini açıkça bildiren çok sayıda ayet bulursunuz.

    • @makbulebasaran5574
      @makbulebasaran5574 2 ปีที่แล้ว +2

      Kuran peygamberin tek görev bu kitabı tebliğden başkası değildir diyerek ve birçok yerde hadisleri reddettiği gibi önceki kitaplara ve Peygamberlerine iman vurgusu da yapar yani tahrif olan kitap değil. İnanan insanların samimiyeti ve algı şekli. Bugün Müslümanım diyenler bile kaç farklı mezhepe bölünmüş durumda. kitapta bölünmeyin bu kitaptan başka Nebiler kılavuz edinmeyin kitabı terketmeyin dediği halde herkes sünnet adı altında dolu hurafeyi İslama yapayarak Önceki 3 kitaba yapılan tahrifi bugün İslam için yaşıyoruz diyen insanlar yapıyor. Çoğunlukla ve bu söylediklerimi tasdik eden dolu ayetler var, Arapçayı hakim değilseniz anladığınız dilden karşılaştırmalı okursanız eğer. En vurucuları ise;Rad 38 39 40, Hicr 91, onlar kitabı TERKETTİler başka Nebiler edildiler Allahla aldatıldılar diye yerdiği Furkan Suresi Hadid 14 Nisa 142 Fâtır 5 Zümer 3, çoğunluk şirk koşmadan iman etmez Yusuf 106 ayetidir.

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Kanalımda son videonun açıklama kısmında kaynak kitaplar var indirip okuyabilirsiniz. YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @mehmetcgrc
    @mehmetcgrc 4 ปีที่แล้ว +9

    Hocam Enbiya suresi 94-97 arasi 96. Ayet seddin açılacaği ve yecuc mecucun akın edeceği yazıyor. Kiyamet gününden bahsedilmiyor mu?

    • @sosyalmedyakotudur8025
      @sosyalmedyakotudur8025 3 ปีที่แล้ว +1

      Evet ben öyle biliyorum

    • @qual1541
      @qual1541 ปีที่แล้ว

      Risaleler sadece yorumlamadır.Kesin doğru diyemeyiz.İnsan olan herkesin bir yanılma payı vardır.Gaybı ve onun kesinliğini bilen sadece Allah’tır.Ki Allah gaybı dilediği peygamberine haber verir.Gayb dan haber veren her peygamber de Allah’ın olara bildirmesiyle belirtir.Her seyin doğrusunu bilen sadece Allah’tır

  • @alaettinkravanl183
    @alaettinkravanl183 4 ปีที่แล้ว +1

    Selamün aleyküm aklıma takılan bir soru varda izah ederseniz sevinirim.
    Erkeklerde de saç kılı var kadında neden erkeğe değilde kadının saç teli haram.

    • @siirkosem19
      @siirkosem19 4 ปีที่แล้ว +3

      Aslında ikisi de haram değil. Erkeklerin toplumun şartlandırmasından dolayı oluşan aşırı kıskançlığı nedeniyle din uleması bu yönde düşünmeye alıştıkları için ilgili ayetleri yamultmuşlardır. Oysa bırakın saçla, başla ilgili bir emir bile yoktur ayetlerde. Selam!

    • @cigdemcigdem3661
      @cigdemcigdem3661 4 ปีที่แล้ว

      @@siirkosem19 kesinlikle

  • @ac-jk9mz
    @ac-jk9mz 7 หลายเดือนก่อน

    daha çok kişiye ulaşır inşallah

  • @karacabbarmogullar8395
    @karacabbarmogullar8395 ปีที่แล้ว +3

    Enbiyâ / 96. Ayet
    حَتّٰٓى اِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ
    Nihâyet bir zaman gelecek, Ye’cûc ve Me’cûc’un seddi açılacak, her tepeden yığın yığın akın etmeye başlayacaklar.

  • @seni3122
    @seni3122 4 ปีที่แล้ว +3

    Çok mantıklı ve bilgilendirici açıklama. Hokuz Bokuzdan uzak, çok şükür.

  • @ibrahimay124
    @ibrahimay124 3 หลายเดือนก่อน

    👏👏👏👏

  • @nerimansarac4380
    @nerimansarac4380 4 ปีที่แล้ว +4

    Allah razı olsun hocam emeginizin ellerinden öpüyorum. . Ne çektik ya bu olayları ananlayana kadar😊

  • @magdurmasum8822
    @magdurmasum8822 ปีที่แล้ว

    Yecuc mecuc yafis 8:57 soyunda geliyor Türkler yafisin soyunda yani turklerdendir

    • @lenal.4485
      @lenal.4485 หลายเดือนก่อน

      Ne alaka yafes ten gelen başka soylar da var

  • @ArkWn
    @ArkWn 4 ปีที่แล้ว +5

    Vay be hocam. Tevrat mevrat mitoloji falan. Cok iyi arastirmissiniz. Tek hakikat Kurandir amenna ama tüm haddis kitaplarini da cöpe attiniz rahatca. 👏👏👏

    • @ahmetmarasl8521
      @ahmetmarasl8521 4 ปีที่แล้ว

      Tevrat delil olabilir tabii ama hadis de neymiş? Hoca delil kabul etmiyorsa, etmez. Size ne?

    • @sonistasyon6953
      @sonistasyon6953 4 ปีที่แล้ว

      Tek hakikat kurandir sozunu incil ve tevrat yani kitaplar arasinda bi karsilastirma oldugundan oyle deniyor yoksa hadisler de hakikattir

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

    • @ArkWn
      @ArkWn 2 ปีที่แล้ว +1

      @@sonistasyon6953 karsilastirmaya eyvallah ama degistirilmis tevrat ve incile ve özellikle israiliyyata pek itibar edilmez, kuran ve islam ile celisirse eger. Benim dikkati nazarimi ceken olay, hic hadislerden bahsedilmemesi. Halbuki onlarda cok detayli bilgiler var.

    • @tolgaagbulut9420
      @tolgaagbulut9420 ปีที่แล้ว

      @@sonistasyon6953 hangi hadisler

  • @orhanbakr7038
    @orhanbakr7038 2 ปีที่แล้ว +1

    sözde sihir vardır der beygamberimiz s.a.v dediniz harut ve marut videonuzda sihir yoktur dediniz yanlış anlamayın hocam sihir varmı yokmu bi anlatırsanız sevinirim.

  • @elvinmemmedov3254
    @elvinmemmedov3254 3 ปีที่แล้ว

    Enbiya 96 ne o zaman hoca

  • @alisayn6943
    @alisayn6943 4 ปีที่แล้ว +1

    Yecüc mecüc günümüzde ilk defa anlatılsa çocuksu anlatım ve sözlerdir diyerek gülüp geçeriz ,,zaten her aklıma geldiğinde gülüp geçiyorum,ama işin özünde tabiki sübliminal bir bakış tarzı var, bir duruma meşuriyet kazandırılması için anlatılan basit bir hikayedir..

  • @korayyldrm5288
    @korayyldrm5288 2 ปีที่แล้ว

    hocam emeğinize sağlık

  • @leventk2006
    @leventk2006 10 หลายเดือนก่อน

    Hocam mitoloji diyorsunuz ama daha seddi aşamamışlar ve sette bakır demir bir set , manyetik bir kapıyı kapatma işi olmasın bu ,,?

  • @okuryazar9904
    @okuryazar9904 10 หลายเดือนก่อน

    1.5 da sahane oluyor.. zamani tasarruflu kullanmak da nasip işi

  • @ufblgn
    @ufblgn 5 หลายเดือนก่อน

    Enbiya suresi 96. Ayeti atladı hoca...
    Lütfen konu hakkında daha ciddi araştırma yapılarak hazırlansın cevaplar...

  • @muratbilgic5202
    @muratbilgic5202 4 ปีที่แล้ว +4

    hocamda tam açıklayamadi ayeti söylüyor o setti ne aşabildiler ne delebildiler bu set insan üstü bir set olmalı aşmaya çalışan insan olsa başka bir yönden geçer tamamen farklı bir setli aşilamiyor

    • @evrimgogde6629
      @evrimgogde6629 3 ปีที่แล้ว +1

      Aynen. Ben de aynı şeyi düşünüyorum. Zaten dağ veya vadi yerine sed kelimesini kullanması ayrı bir muamma. Delmek kelimesi ayrı bir bilinmez vss.

    • @efsanekaravan3669
      @efsanekaravan3669 3 ปีที่แล้ว

      sed kelimesi sudur dan tüemiştir.insanların aklınada set örülmüştür unutmayın.söz sihir gibidir.akıl balilikle yaş balilik ve gusül abdestliyle akıl abdestli arasında ne fark görüyyorsanız ordaki set de odur

  • @nimetullahturkes4998
    @nimetullahturkes4998 3 ปีที่แล้ว +1

    Yecuc ve mecuc dediği gözlerim çekik kisa boylu Çin devletidir Çin şeddi de odur

  • @ibrahimizci110
    @ibrahimizci110 4 ปีที่แล้ว +2

    Bu kıssanın iyi anlaşılmasında kehf 83-98.ayetlerinin analizi yapılırken, bazı önemli sorular sorulmalıdır. Örneğin, bu sıfatlı kişi bir sebebi ( amaca ve göreve dönük) öngörerek bir yerleşim yerine doğru hareket etmekte. Bu yerleşim yerine vardığında, KUR'ANIN anlatım tarzı ile gittiği kavimde/ toplumda Güneşin kara bir balçıkta battığını buluyor. Ve ayet devam ediyor. Bu GÜNEŞ nedir? Mecaz mı, gerçek mi? Ayete göre bu toplum, eğer güneş macazen Vahiy ise, vahyi hayatlarından çıkarıp atmışlar. Bu kıssada bu ve buna benzer bir çok detay var. Sağ olsunlar bu kıssayı tefsir ettiğini söyleyenler, kuran ekseninde gitmediklerinden kıssayı anlaşılmaz bir hale sokmuşlardır. Kıyamet malzemesi yapmışlardır. Zaten harefeciler de malzeme bitmez.

  • @battalaslan6777
    @battalaslan6777 2 ปีที่แล้ว +2

    sonunda biri aklı selim konuştu

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Kanalımda son videonun açıklama kısmında kaynak kitaplar var indirip okuyabilirsiniz. YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @lenanurnurlena3711
    @lenanurnurlena3711 4 ปีที่แล้ว +1

    Herkeze slm,başarılar diliyorum, ölmeden Lâ ilâhi illALLAH TESPİH çekmek İ *77bin sanırım öyle bir şey varmı ?Kur'an da bahsediliyormu,lütfen anlatabilirmisiniz, şimdiden teşekkürler iyi akşamlar

    • @yukseloduncu1215
      @yukseloduncu1215 5 หลายเดือนก่อน

      Sayı vererek Kelime-i tevhid çekin diye bir şey Kur'an da yok.

  • @hacdaydondu2970
    @hacdaydondu2970 3 ปีที่แล้ว +1

    Bir de bu anlatılan olayı serhat ahmet tan dan dinlemenizi tavsiye ederim

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Kanalımda son videonun açıklama kısmında kaynak kitaplar var indirip okuyabilirsiniz. YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @lenal.4485
    @lenal.4485 หลายเดือนก่อน

    83. (Ey Muhammed!) Bir de sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar. De ki: "Size ondan bir anı okuyacağım."
    84. Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol verdik.
    85. O da (Batı'ya gitmek istedi ve) bir yol tuttu.
    86. Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu. Orada (kâfir) bir kavim gördü. "Ey Zülkarneyn! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın" dedik.
    87. Zülkarneyn, "Her kim zulmederse, biz onu cezalandıracağız. Sonra o Rabbine döndürülür. O da kendisini görülmedik bir azaba uğratır" dedi.
    88. "Her kim de iman eder ve salih amel işlerse, ona mükâfat olarak daha güzeli var. (Üstelik) ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz."
    89. Sonra yine (doğuya doğru) bir yol tuttu.
    90. Güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine doğar buldu.
    91. İşte böyle. Şüphesiz biz onun yanındakileri ilmimizle kuşatmışızdır.
    92. Sonra yine bir yol tuttu.
    93. İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu.
    94. Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Ye'cüc ve Me'cüc (adlı kavimler) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?"(12)
    (12) Ye'cüc ve Me'cücle ilgili olarak ayrıca bakınız: Enbiya sûresi, âyet, 96.
    95. Zülkarneyn, "Rabbimin bana verdiği (imkân ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım" dedi.
    96. "Bana (yeterince) demir madeni(13) getirin" dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, "körükleyin!" dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, "Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım" dedi.
    (13) Kur'an'da "zübera'l-hadîd" şeklinde geçen ibare "demir parçaları", "demir kütleleri" diye çevirilmiş ise de biz "demir madeni" diye çevirmeyi tercih ettik.
    97. Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.
    98. Zülkarneyn, "Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi (kıyametin kopma vakti) gelince onu yerle bir eder. Rabbimin vaadi gerçektir" dedi.
    99. O gün biz onları bırakırız, dalga dalga birbirlerine karışırlar. Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz.

  • @masteyy9538
    @masteyy9538 2 ปีที่แล้ว +1

    TANRI TEKDİR

  • @silverbell924
    @silverbell924 4 ปีที่แล้ว

    Yani yecuc ve mecuc gelmiyecekmi?

    • @ahmetsengul5211
      @ahmetsengul5211 4 ปีที่แล้ว

      @@kozmikdedektif4867 hayır iskender zulkarneyn değil çünkü, orta doğu ile bi bağlantısı yok ,bütün peygamberler orta doğu ve afrika alanlı yerden çıkmış, iskender yunan sonra pagan bu nasıl peygamber ,iskender dışında boynuz miğferi takan başka uluslar var ,iskender bir duvar bir engel yaptı mı yok .

    • @serdar-ors
      @serdar-ors 4 ปีที่แล้ว

      @@ahmetsengul5211 İskender türe adlı yazarın kitabı kastediliyor

    • @selensoycan8378
      @selensoycan8378 4 ปีที่แล้ว

      Hayır Makedon Kralı Büyük İskender'den bahsediyor. (Alexander III/Alexander the Great).

    • @sinkolayhayat3121
      @sinkolayhayat3121 3 ปีที่แล้ว

      Gelsede Yenilmez Türkler Tarafından Mağlup Edilir

    • @abdullahxx3937
      @abdullahxx3937 2 ปีที่แล้ว

      @@ahmetsengul5211 evet İskender İran'ı orta asyalı göçebeler den korumak için bir set çekmiştir bu set İran'ın kuzeyindedir zaten Arap ve Farslar büyük İskendere zülkarneyn derler yani yecuc ve mecuc Türktür aslında dış görünüşleri yuvarlak suratlı çekik gözlü ve kısa boylu oldukları söyleniyo aynı orta asyalılar gibi

  • @Algoritmik
    @Algoritmik ปีที่แล้ว

    Zülkarneyn hikayesi ile Ergenekon destanını birbirine benzeten bir tek ben miyim?

  • @onehope1994
    @onehope1994 2 ปีที่แล้ว +2

    Araplara gore ve hadislere gore turkler yecuc mecuc den geliyo bu nasil is

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Kanalımda son videonun açıklama kısmında kaynak kitaplar var indirip okuyabilirsiniz. YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @lalarzapianoenthusiast
    @lalarzapianoenthusiast 3 ปีที่แล้ว +2

    Allah razı olsun hocam

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Kanalımda son videonun açıklama kısmında kaynak kitaplar var indirip okuyabilirsiniz. YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @ahmetcavus1053
    @ahmetcavus1053 4 ปีที่แล้ว +2

    Allah razı olsun.

  • @Tevhidsünnet1
    @Tevhidsünnet1 6 วันที่ผ่านมา

    Peygamber hadisi var niye dikkate almıyorsunuz

  • @aligrosa2039
    @aligrosa2039 4 ปีที่แล้ว +9

    Bu da diğer yorumlar gibi bir yorum :))

  • @neslihancan1193
    @neslihancan1193 ปีที่แล้ว

    Peki peygamberimizin hadisleri var kiyamet alametleriyle ilgili onlari yok mu sayiyorsun.

  • @durdurasim
    @durdurasim 4 ปีที่แล้ว +2

    Bu adam çok kaliteli dostum ☺️🤗😉

  • @ibrahimosmanoglu7533
    @ibrahimosmanoglu7533 4 ปีที่แล้ว +1

    Çok teşekkürler 👍🏻bu anlatı benim için harika oldu

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @ИлькинАхмедов-з5ц
    @ИлькинАхмедов-з5ц 2 ปีที่แล้ว

    Azerbaycan.

  • @denizozgur7337
    @denizozgur7337 3 ปีที่แล้ว +4

    Sayın Hocam, Bu Kuran bize ''anlayabilelim diye apaçık gönderilmemiş miydi?'' ama ne hikmetse siz ilahiyatçılardan başka herkes bütün kavram, anlatı ve mesajları yanlış anlamış.. Aslında siz de gayet iyi biliyorsunuz.. Bunların hepsi ''eskinin masalları''... Siz ilahiyatçılar da, günümüz bilgi, kavrayış ve anlayışına göre bu masalları yeniden derleyip, zorlamalı ve gülünç anlamlar yüklemekle görevli anlatıcılarsınız. Aşağıda sizi ne kadar iyi anladığını ''aydınlandığını'' ifade eden yorumları görünce maksadın hasıl olduğu anlaşılıyor. Tebrikler...

  • @dursunaliesenkaya1275
    @dursunaliesenkaya1275 4 ปีที่แล้ว +2

    Ey akil ey Isde Tevhidi anlatıyor
    Tuncer NAMLI kardeşimiz islami anlatıyor DOGRUYU anlatıyor
    Mantıkla kabul ediyor Isde mantık denilen nimet
    Isde RABBIMIZIN kullarına anlatmaya çalıştığı genel metin
    Budur
    Neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavrayan akla dir SELAM
    YARATILANI anlamak YARADANI anlamak önemli olan anlam aktif
    Anlayan da zaten beyefendinin dediği gibi soylenmeyenide çözmektir
    Ben kardeş Isde böyle bir mumin olmaya çalışıyorum insanlarda mumin
    Olmaları için rivayetleri değil ayetlerin anlamını anlamaya çalışmalılar
    Ey tuncer kardeş
    Ben senin adını mantık amca koydum soyun söylesin senin gibi

  • @fatihfatih2259
    @fatihfatih2259 4 ปีที่แล้ว

    Anlamadık

  • @sintorsintor5207
    @sintorsintor5207 ปีที่แล้ว

    Peki devamında her dağın tepenin arkasından insanlara akın akın saldıracaklar diyor Allahın sözüdür bu diyor.

  • @TAMERBASPINAR6043
    @TAMERBASPINAR6043 ปีที่แล้ว

    Hocam bence bilmiyorum diyip cekilseydnz... Demir kursun baakır eriterek nereyi hangi bendi yapabilirler ki :-) arkadan dolanıp gelirler...

  • @hasaniye
    @hasaniye หลายเดือนก่อน

    hocam bilerek yapiliyor, gercegei biz kesmez, cok haklisiniz.😀

  • @prahs1983
    @prahs1983 4 ปีที่แล้ว +1

    Geldikleri gün görürsün hoca.

    • @cemalbasaran4908
      @cemalbasaran4908 3 ปีที่แล้ว

      Gelince e gibi işlemler yapacaklar?

    • @sinkolayhayat3121
      @sinkolayhayat3121 3 ปีที่แล้ว +1

      Yecüc-Mecüc Türkleri Yenemez.

    •  3 ปีที่แล้ว

      Jlalaşaşaşa

  • @wolfman6571
    @wolfman6571 4 ปีที่แล้ว

    Kaşgarlı Mahmud'un haritası'na göre, yacüc ve mecüc çin seddin arkasında yaşayan kavimdir, yani büyük ihtimalle günümüzdeki çinliler olabilir.

    • @BilalA-r7e
      @BilalA-r7e 3 ปีที่แล้ว +3

      Veya günümüzde Ortadoğu'ya yerleşmiş Türkler de olabilir barbarlık onlarda zulüm onlarda

    • @abdullahxx3937
      @abdullahxx3937 2 ปีที่แล้ว

      Hayır Araplar ve farslar büyük İskender e zülkarneyn der İran'ı orta asyalı göçebeler den korumak için bir set çekmiştir büyük İskender bu set İran'ın kuzeyindedir yani yecuc ve mecuc Türktür

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Kanalımda son videonun açıklama kısmında kaynak kitaplar var indirip okuyabilirsiniz. YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @istanbullu46
    @istanbullu46 ปีที่แล้ว +1

    Zulkarneyn bir yol tuttu gitti.... ayetlerde anlatılır.yecüc mecüc setleri açılması anlatılır.. herşeyi akıl ile anlatmaya çalışırsan anlayamazsın

  • @nuraysemerci2123
    @nuraysemerci2123 ปีที่แล้ว

    Çinlilermi acaba

  • @tommyjoe4667
    @tommyjoe4667 3 ปีที่แล้ว

    BİLMİYORUM DEMEK TE ERDEMLİ BİR DAVRANIŞTIR.

  • @ery3949
    @ery3949 3 ปีที่แล้ว +1

    6:59

  • @yilmazcaglar5891
    @yilmazcaglar5891 4 ปีที่แล้ว

    Allah razı olsun

  • @FactorPower
    @FactorPower 3 ปีที่แล้ว

    Hocam tşk ederiz. Allah razı olsun

  • @Ahmet.1905.
    @Ahmet.1905. 4 ปีที่แล้ว +2

    Kuranı Kerimin en zor ayetleri Zülkarneyn, Ehli Keyf ve Musa Kul kıssası

  • @bahriyebicak839
    @bahriyebicak839 4 ปีที่แล้ว

    RABBİMİZİN'3.DÜZENİ 6000 Yıl sürdü.1999 yılında hitam oldu.Din olgularıyla eğitilen İnsanoğlu,Güçlü Allah inancıyla)Kat-ı Mükemmel Varlığına sahip oldu.Dinden ,İlim Bilime geçildi.2000 yılından sonra RABBİMİZ'4.DÜZEN TEMELLERİNİ TÜRKİYE DE ATTI.TÜRKİYE YE İNEN,RABBİMİZİN'4.DÜZEN BİLGİ KİTABI,nda yazılan'.Spatyumdaki tüm ,evrimini ve imtihanını veremeyen varlıklara,Dünya da Evrim ve imtihan verme şansı tanındı.Önümüzdeki 180 yılda evrimsiz,anlayışsıs varlıkların imtihan süreci.Dünya da kaba bilinçlerin törpülenmesi için sert yaptırımlar bekleniyor.Gaye Varlıkların Hakiki İnsan olarak bütün olması.RABBİMİZİN'4.DÜZEN BİLGİ KİTABI Mesajları alıp yazıya dönüştüren,Mevlana Reankasyonu Vedia Bülent Önsü Çorak.Dünya nın,Türkiye nin 800 yıl sürecek,Sistem-Nizam-Düzeni açıklanıyor.Okuyarak yazarak 16 yılda Allah Realitesi kontrolünde,Akıl-Mantık-Şuurlu bütün Hakiki İnsan olunuyor.

  • @ahmetunal4390
    @ahmetunal4390 2 ปีที่แล้ว +1

    mecüc> magog >mongol> moğollar...?

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Yok, YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

    • @dgeogsodxossossw9455
      @dgeogsodxossossw9455 ปีที่แล้ว

      Moğollar>oğullar>oğan>erdoğan.?? Yoksa😱

  • @evrimgogde6629
    @evrimgogde6629 3 ปีที่แล้ว

    Ağzına sağlık. Teşekkür ederiz. Ama katılmıyorum size. Ayrıntıya girmeye gerek yok. Kefh süresindeki kıssada teknik sözcük tercümeden yola çıkarsak başka bilinmezler çıkar. Ayrıca Kur'an tercümesi için tarih bilme zorunluluğu saçma biraz. Düşün ki bundan 100 bin yıl sonra okudun bu kıssayı veya başka kıssaları ne olacak.

  • @kendihalinde123
    @kendihalinde123 3 ปีที่แล้ว +1

    Açık ve net bir bilgi teşekkürler hocam

  • @umu5800
    @umu5800 ปีที่แล้ว

    Allahın ayeti bize yol göstermesi için geldi diye biliyoruz, nasıl oluyor da bu kadar uzak anlamlar çıkarılabiliniyor tuhaf , sorunu ayette arasak olmuyor anlayanda arasak hepsi kendini haklı çıkarıyor, sonuç yok maalesef

  • @ИлькинАхмедов-з5ц
    @ИлькинАхмедов-з5ц 2 ปีที่แล้ว

    Qoq və Maqoq Rasiya və NATO

  • @patatesyiyen6707
    @patatesyiyen6707 ปีที่แล้ว

    Zulkarneynden Yunus Aleyhisselama geçiş uyumlu olmadı. Sami milletlerin anlaştığı da isabetli olmamış. Ama baştaki anlatılan dilin özelliği çok isabetli olmuştur. Yecüc Mecüce dair de hazırlıklı olmadığı, onların şahsında güncel mesaj da veremedi. Ha bire "bizimkiler" tenkidini yaparken kendisi de ayeti anlaşılır bir çerçeveye oturtamadı. Şahsi kanaatim...

  • @Sencer.
    @Sencer. 2 ปีที่แล้ว

    Zülkarneyn Set yapmıyor onarıyor üstad.

  • @alparslanankara
    @alparslanankara ปีที่แล้ว +2

    Salla hocam inanan olur😁

  • @masteyy9538
    @masteyy9538 2 ปีที่แล้ว

    TÜM KİTAPLAR DEĞİŞTİ TÜRK LERİN DİNİ HAK YOLUDUR

  • @HalitHarun
    @HalitHarun ปีที่แล้ว

    uzaylılar falan diyen var :D

  • @AllahiAnarak
    @AllahiAnarak 3 ปีที่แล้ว

    Ve metal set olayını da yanlış değerlendirdiğinizi düşünüyorum

  • @MehmetTaşdemir-w8e
    @MehmetTaşdemir-w8e 4 หลายเดือนก่อน

    EEEE O GEÇİTTE DEMİR BAKIR MI VAR.MASAL MASAL.

  • @mirac2338
    @mirac2338 2 ปีที่แล้ว

    Bu kadar kitleye anlatıyorsunuz deyin ki ben böyle anlıyorum.hadislerden hiç bahsetmiyorsunuz ama tevrat tan örneklen diriyorsunuz.ve hep uç konulara değinip ehli sünnet alimlerle çelişiyorsu nuz.

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Kanalımda son videonun açıklama kısmında kaynak kitaplar var indirip okuyabilirsiniz. YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @AllahiAnarak
    @AllahiAnarak 3 ปีที่แล้ว

    Zulkarneyn i Hindistan yarımadasında arayın Tuncer Hocam

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Kanalımda son videonun açıklama kısmında kaynak kitaplar var indirip okuyabilirsiniz. YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @MehmetTaşdemir-w8e
    @MehmetTaşdemir-w8e 4 หลายเดือนก่อน

    ARAPLARI ILGİLENDİREN BİR MASALDAN BİZE NE HOCA.

  • @moy18t
    @moy18t 4 ปีที่แล้ว

    son cümle harikaydı..

  • @_burak9302
    @_burak9302 3 ปีที่แล้ว

    hiçbir şey anlamıyorum

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      çünkü bir şey anlatmıyorlar. saçmalıyorlar. kanalımdaki son videoya ve kaynak kitaplara bakın indirip.

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @EnesGokceeeeee
    @EnesGokceeeeee ปีที่แล้ว

    Yanı yecuc ve mecuc gelmeyecek mi hadi onu geçtim Mehdi as gelmeyecek mi ???!

    • @firataytac1748
      @firataytac1748 9 หลายเดือนก่อน

      mehdi diye bir şey yok kurtarıcı beklemek şirktir tek kurtarıcı Allahtır peygamberlerin bile kurtarıcı vasfı yoktur. Yecüc mecüc meselesine gelince ben onların kıyamet öncesinde gelecek ve insanlığı bozguna uğratacak bir kavim olarak yorumluyorum yani ayetlerde bundan başka bir anlam çıkmıyor

  • @aresmaximus5337
    @aresmaximus5337 4 ปีที่แล้ว +2

    Tek degismeyen kitap Quran. 1.7 milyar inaniyor bu kitaba. Ama kimse anlamiyor! Allah anlasilmayan bir katap mi gondermis?
    Allahin sozunu kul degistiremezze, incil ve tevrat da (Quran gore) Allah'in vahiyleri olduguna gore, nasil degistirilmistir?

    • @sinkolayhayat3121
      @sinkolayhayat3121 3 ปีที่แล้ว +1

      Eey Bre Gafil, O Kadar caahilsinki. Tevratı Yahudiler İncili İse Hristianlar değiştirmişdir

  • @mustafaulucay1307
    @mustafaulucay1307 3 ปีที่แล้ว

    Bu yecuc ile mecuc hakkında neler dinledim neler.. Herhalde hocamın anlatımı daha makbul geldi

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Kanalımda son videonun açıklama kısmında kaynak kitaplar var indirip okuyabilirsiniz. YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @raminmirzislam.4340
    @raminmirzislam.4340 2 ปีที่แล้ว

    Bu haqda peyğəmbərimiz hz Muhammed s a v hədisləri var . Hədis oxumaq lazımdı. Sən bilmirəm hansı universiteti bitirmisən. Peyğəmbərimiz Muhəmməd s a v yəcuc məcuc qövmü barəsində hədisləri var. Həmçinin hz İsa əleyhissalamin gəlişi və hz Mehdinin dünyaya gəlməsi barədə hədisləri var. Yəqinki səndə bəziləri kimi hədis qəbul etmirsən. Onu deyə bilərəm ki əhli sünnənin bir gözəl cəhətidə budur ki Quranı Kərimi hədislərlə təfsir edir.

  • @abdullahtak7624
    @abdullahtak7624 3 ปีที่แล้ว +1

    Tek kelime ile burda sacmaladi hoca .

  • @emirreklam2520
    @emirreklam2520 3 ปีที่แล้ว

    Eğer bir hükümdardan bahseliyorsa bu hikayede de insanlığı igilendiren durum nedir ki Kuranda yer alıyor?

  • @Ahmet-mp5im
    @Ahmet-mp5im 2 ปีที่แล้ว

    Hocam diyecemde hocamızın kuran açık ayet var ne saçmalıyorsun akla samanı çok iyi karıştırmış sin çık komik sin

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

  • @esrefatak
    @esrefatak 2 ปีที่แล้ว

    Başı boş konu dışı bilgi. Direkt atlayın.

  • @emirkorkmaz5558
    @emirkorkmaz5558 4 ปีที่แล้ว +2

    Bunlara inanan varmı diye soracaktım ki yorumlardan anladığım demek ki varmış...ben gidiyorum

    • @tufann_23
      @tufann_23 4 ปีที่แล้ว

      yecüc mecüc insanların haset fesat fitne yalancı iftiracı arsız hırsız harami dolandırıcı lar velhasılı tüm pislikler dir

  • @settamhuseyn8955
    @settamhuseyn8955 4 ปีที่แล้ว

    yecuc amerika mecuc israil

  • @tuncerdabanl5515
    @tuncerdabanl5515 4 ปีที่แล้ว

    Bizimkiler yanlış anliyorda. Siz de hala Kuran in sanki sonraki nesillere hitap etmiyecekmis gibi Araplara gelmis gibi dusunuyorsunuz. Gecen Izlanda da Müslüman olmus insanlarin videosunu izledim. Onlar Turkiye deki tefsircileri dinlemeden nasıl da günümüze uyarlamis ve anlamislar ne güzel. Kemal Gürger çok iyi tefsir ediyor.

    • @firataytac1748
      @firataytac1748 9 หลายเดือนก่อน

      videonun bir isimi var mı? gerçekten çok merak ettim

  • @Ridvan198
    @Ridvan198 3 ปีที่แล้ว

    Çincede zu ata demek

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      sen çinli misin .çinliler yecc mecc

    • @Ridvan198
      @Ridvan198 2 ปีที่แล้ว

      @@TarihFanKanali evet

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      @@Ridvan198 hui misin. müslüman mısın. huiler etnik çinli değil.

    • @Ridvan198
      @Ridvan198 2 ปีที่แล้ว

      @@TarihFanKanali Huiler, Çin Halk Cumhuriyeti'nin 56 resmî etnik grubundan biri olan bir etno-dinî topluluktur. Huiler, dil ve fiziksel yapı açısından Han ulusu ile aynı olup İslam dinine bağlıdırlar. Dilleri Çince olan Huilerin dinî kelime hazinelerinde geniş kapsamlı Arapça, Farsça ve Türkçe kökenli kelimeler de mevcuttur

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      @@Ridvan198 ne işin var Türkiyede . komunistsen islama ait bilgi olan zülkarneynden sana ne. müslümansan hangi akla hizmet komunist çinden birinin zülkarneyn olabileceğini iddia ediyorsun. Zülkarneyn Hz.İbrahim as. a inanıyordu. çinden eskiden böyle biri çıksaydı en başında dini çinde yayardı. Türk olduğu Türklerin hepsinin tek tanrıya inanmasından ve eski dinin islama benzerliğinden belli. Tek Tanrıcılık inancı hz.İbrahim in dininin bozulmuş şekli. Hz.Adem as dan Hz.Muhammed as a kadar tüm peygamberler aynı dini getirdi. peygamberlerin sık aralıklı gelmediği fetret zamanlarında insanlar dini unuttu. araplarda ve farslarda putçuluk vs vardı. Türkler ise hep tek tanrıya inandılar. çinliler zaten komunist hep. Huiler Moğol Türk ve Arap Fars gibi tüccarlar karışık ırk. saf çinli değil.

  • @Ridvan198
    @Ridvan198 3 ปีที่แล้ว

    Zhang çinde bir etnik gurubun adıdır zhang adını zu dan alır zulkarneyn çinlidir

    • @TarihFanKanali
      @TarihFanKanali 2 ปีที่แล้ว

      Zülkarneyn Oğuz Kağan. çinliler de o ycüc meccler. Türkler de duvarı inşa edenler.
      YECÜC MECÜC SEDDİNİN YAPILIŞI
      “İşte Zü’l-Karneyn bu dağların önünde öyle bir kavim buldu ki onlar laf söz dinlemeyen kendilerine güvenen oldukça gururlu ve medeni bir kavim idi.”
      Onlar; demir ve kömürü sosyal hayatlarında, çok büyük bir medeniyet unsuru olarak kullandıkları gibi, ayrıca Türklere has demircilik sanatını da çok iyi biliyorlardı. Bu takdir de onların katıksız bir Türk kavmi olmaları gerekmektedir. Onlar, Türkç e konuşuyorlardı. Ne var ki, aynı dili konuşmalarına rağmen Zü’l-Karneyn’le konuşurken şive zorluğu çekiyorlardı. Bu da gösteriyor ki, bu âyetin özünde de Oğuz Han ve Türkistan’ın geniş doğu sınırlarındaki Türk kavimleri bulunmaktadır.
      Harzemli büyük Türk Müfessiri Allâme Zemahşeri,i Yecüc-Mecüc seddini yapanların bir Türk kavmi olduklarını söylemiştir. Hamdi Yazır Hoca da, muhtemelen ez-Zemahşeri’ nin bu görüşünü esas almış ve “ekser müfessirlerin görüşüne dayanarak onların Türk olduklarını” söylemiştir. İbn Kesir, Osmanlı Âlimi Ebu’s-Suud Efendi, Bursalı İsmail Hakkı ve Âlûsi gibi, daha birçok İslâm âlim ve müfessirleri seddi yapanların bir Türk kavmi olduklarını beyan etmiştir.
      Zîra demircilik, bu Türklerin tarihin derinliklerinden kopup gelen bir ata mesleği idi. Şâyet Zü’l-Karneyn; Ye’cüc ve Me’cüce karşı aşılması güç bir Sed yapacaksa, bu Seddi ancak onların bu husustaki üstün hünerleri, iş âletleri, insan gücü hülasa her türlü yardım ve destekleri ile yapabilirdi. Zü’l-Karneyn’den malzemeleri kendilerinden olmak üzere Ye’cüc ve Me’cüc denilen bir kavmin önüne aşılması çok zor bir Sed inşa etmesi için çok sıkı bir iş birliğine girişmişler ve bunda muvaffakta olmuşlardır. Bütün bunlar, onların Allah’ın rızasına mazhar ve hoşnutluğunu kazanmış bir kavim olduklarını göstermektedir.
      Yazır, konumuza esas olan bu tespitlerinde aynen şöyle demektedir; “Allahu a’lem, Kur’ân’ın haber verdiği bu redim (sed); Zü’l-Karneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyeleri olsa gerektir ki, onlar demir kütleleri gibi salebetli olan (milli) unsurlarına akıtılan Feyz-i Rabbâni ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur. Eğer bu kavim (birçok) müfessirlerin naklettikleri vechile Türk (kavmi) idiyse, burada Zü’lKarneyn’e kuvvetle yardım eden Türklerin mazide yeryüzünü fesaddan kurtarmak için ettikleri hizmetin ehemmiyeti işar edilmiş olduğu gibi, Hazreti Muhammed’in bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmesin)den sonra, onların İslâm’a yapacakları hizmete de işaret edilmiş demektir.
      Şu hâlde, TÜRKLER’in inkırazı, Ye’cüc ve Me’cüc seddinin yıkılması ve nizam-ı arzım fesadı demek olacaktır ki (bu) eşrat-ı saattendir (kıyâmetin kopması şartlarından). Hasılı şark ve garbı dolaşan Zü’l-Karneyn’in (Oğuz Han) en büyük işi, mahza bir rahmet-i rabbaniye olan bu redimin inşasıdır ki, onun yıkılması yeryüzünde beşeriyetin pek büyük bir felaketi olacaktır.
      Sedde Ne Olmuştur
      Bizim bu soruya vereceğimiz cevap, onun manevi yönü hariç, maddi bakımdan koca bir “Hiç! ” tir. Zîra bir çağlayan gibi asırlardır akıp giden zaman nehri, bu nehrin yaptığı ağır hasarlar, yağan yağmur ve karlar, esen fırtına ve rüzgârlar her şey için olduğu gibi bu Zü’l-Karneyn Seddine de en büyük darbeyi vurmuş ve onu, un ufağı gibi ufaltmış ve bir toz yığını hâline getirmiş ve ondan artık hiçbir iz, eser kalmamıştır.
      Nitekim Kur’ân-ı Kerim’in söz konusu âyetleri de onun, bu feci akıbetini bize bu seddi inşa eden Zü’l-Karneyn’in ağzı ile haber vermiş ve şöyle demiştir: “Rabbim’in va’di geldiğinde onu yerle bir edecektir. Zaten Rabbimin bu husustaki va’di de bir gerçektir.
      Ne var ki onun manevi varlığı, şer odaklarının karşısındaki ilâhi ve heybetli durumu bir rahmet-i ilâhiye olarak kıyâmete kadar devam edecek ve Cenâb-ı Hak kendi dini ve mümin kullarını bu şer odaklarına karşı yeni, yeni Zü’l-Karneyn ve onları yapacakları surlar, yani hizmet-i îmâniye ile koruyacak ve bu şer odakları ile Müslümanlar arasında her zaman bir Sedd-i Zü’l-Karneyn halk edecektir. Bunda asıl görev Oğuz Han’ın soyundan gelen yeni Zü’l-Karneyn’lere düşecekti. Nitekim öyle de olmuş ve onun soyundan daha bir nice Zü’l-Karneyn-i Cihanlar gelmişler bu küfür dalgaları karşısında bir îmân kalesi ve bir Sedd-i Zü’l-Karneyn olmuşlardır. Bu böyle XX. asrın başlarına kadar devam etmiştir.
      Ye’cüc ve Me’cüc kimlerdir ve Onları Sonu Ne Olmuştur
      Ye’cüc ve Me’cüc bize göre; Çinlileri n geliştirmeye muvaffak oldukları bu akıl almaz ve insanlık için bir felaket olan bu teknoloji ve onun insanlığın ortak medeniyet, din ve kültürünü , kendi haris emelleri pahasına yıkmak için kullanan ve her türlü kötülüğün sembolü olan o şer güçlerinin adıdır. Zaten Hazreti Peygamber, birçok hadislerinde de bunları bütün ayrıntıları ile bu şekilde akıl almaz yaratıklar olarak izah etmişlerdir. Hazreti Peygamber’ in bu muhtevadaki hadislerinden öğrendiğimize göre; bu günkü Çinliler, teknik ve teknolojik yoldaki bu akıl almaz ilerlemelerine devam edecekler, yeni, yeni akıl almaz birçok araç ve gereçler o kadar ki insana benzer akıllı robotlar, verilen emri acımasızca yapan araçlar, icat edecekler ve bunları daha sonra “Star Harplerinde” gördüğümüz gibi, insanlığın başına bela ve koca bir dünyayı istila edeceklerdir. Ancak vakt-i merhunu geldiğinde bunlar, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerim’in de haber verdiği gibi yine “Doğu cihetinde” yani Asya Kıtasının, Büyük Okyanus’a yakın en uç sahillerinde bir kere daha ortaya çıkacaklar, çok süratli bir şekilde çoğalacaklar ve önlerine çıkan bütün engelleri aşarak bir çağlayan gibi akacaklar, dünyayı bir kere daha fesada verecekler ve her türlü ahlaksızlıkları yeryüzünde bir kere daha hâkim kılmaya çalışacaklardır

    • @gokhankaya8284
      @gokhankaya8284 9 หลายเดือนก่อน +1

      Hz zülkarneyn Hz İbrahim'in milettindedir nasıl çinliler olabilir sen hangi kafayı yaşiyon

  • @Allahin_aslani_
    @Allahin_aslani_ 4 ปีที่แล้ว +2

    hepsine okey ?!?
    enbiya 96- 97 ayetleri ne yapacaksınız ?!?
    :D
    size göre zulkarney iki boynuz sahibi kurana göre iki boyut sahıbı .
    veya söyle sorayım .. kurandaki tanımlamalara göre zülkarneyne verilen yetkiler kime verilmiş...?
    hangi peygambere... ?
    ceza verebilen peygamber varmı .. ?
    veya helak emri verebilecek allahtan başka kim var.. ?
    yecüc ve mecücü anlatmak için çokkk şey bilmek gerek çokkk...
    kuranı Ms 600-700 yıllarına hapsedip , arap yarımadasındaki bir kaç olayla işkillendirip .. kuranı anlayamazsınız..
    kuran yasanılan zamana hukmeder..
    nefes alan ruha konusur...
    tevratın zeburun ıncılın bozulmasında kı yegane sebep bu idi...
    aynı sebep ve daha fazlasını kullanarak kuranı farklı bir şekle sokmaya çalışıyorsunuz...
    "sözüm size değil.. zihniyete..fikre.. "
    kuran uyarmak için örtüsünü açtı...

    • @siirkosem19
      @siirkosem19 4 ปีที่แล้ว +1

      Okun hedefine değil okun ucuna bakmaktır sizin bu yaptığınız. Oysa kıssanın neyi anlattığını anlamak için okun işaret ettiği yöne bakmalısınız, yoksa okun ucuna değil. ;)

    • @sinkolayhayat3121
      @sinkolayhayat3121 3 ปีที่แล้ว +1

      Kuranda Kuzeylilerden Bahsediyo. Kuzeyliler Türklerdir. Türkler Zülkarneyn önderliğinde Gelmiş Yecüc-Mecücün Ağzına Sıçmış ve Dağa Hapsetmiştir. Kiyametde Türklerden İntikam Alıcak Yecüc-Mecüc.

  • @muratkay35
    @muratkay35 ปีที่แล้ว

    Hala bunlara inanabilmek, sanki yaşanmış gibi, gerçekmiş gibi teoriler türetmek, söylenceler, mitler, memler üzerinden ırksal analizler yapmak gerçekten bana çok garip geliyor. Ama saygı duyuyorum elden bir şey gelmez tabi...

  • @hasanhuseyintamam5225
    @hasanhuseyintamam5225 4 ปีที่แล้ว +1

    mitolojiden ayıklıyor. Ama kuran bir tarih kitabı değil, bir kıssa anlatıyor.

  • @tevhidkuran6260
    @tevhidkuran6260 4 ปีที่แล้ว

    kısaca: öncekilerin masalları

  • @abdulkadircoban380
    @abdulkadircoban380 ปีที่แล้ว

    Efendimizin Sahih Hadisleri, mitoloji midir? Sadece şunu söyleyin hadis inkarcısı mısın?