Hikmet Çalışmaları | Allah'ın İndirdiği ile Hükmetmek ne Demektir?

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 11 พ.ย. 2024

ความคิดเห็น • 51

  • @IsaKocoglu
    @IsaKocoglu หลายเดือนก่อน

    Allah razı olsun Hocam. Gayet açıklayıcı olmasıyla birlikte, başka konular da öğrenmiş oldum, evvelAllah, sonra sayenizde faydalı bilgilere ulaşıyoruz. ElhamdüliLLâh 🤲

  • @yunusyldrm4537
    @yunusyldrm4537 หลายเดือนก่อน +2

    Allah razı olsun.Değerli hocalarım.

  • @ozcimbitmehmet06
    @ozcimbitmehmet06 หลายเดือนก่อน +3

    Teşekkürler.

  • @Boraakcil
    @Boraakcil หลายเดือนก่อน +2

    EMEKLERİNİZE SAĞLIK

  • @erhanengin9969
    @erhanengin9969 หลายเดือนก่อน +1

    çok teşekkürler fıtrat tv.

  • @KnnAdgzl
    @KnnAdgzl หลายเดือนก่อน +2

    Allah razı olsun.

  • @kemalkaplan1988
    @kemalkaplan1988 หลายเดือนก่อน +1

    selam ile..

  • @hasanemreyavuz9857
    @hasanemreyavuz9857 29 วันที่ผ่านมา

    41:20

  • @hasanemreyavuz9857
    @hasanemreyavuz9857 27 วันที่ผ่านมา

    54:00

  • @A.Mert.
    @A.Mert. หลายเดือนก่อน +1

    Abdülaziz hocanın "kul iradesi sonucu bir eylemi yapmadan önce Allah onu bilmez" demesiyle ilgili eleştirimdir. Kur'an ile taban taban zıt ve Allah'a büyük bir iftira olduğundan birazdan soracağım sorulara mutlaka cevap bekliyorum.
    Abdulaziz hocanın konuyla ilgili tüm videolarını izledim.
    Gayb görülemeyen,bilinemeyen bilgi demektir, mesela son saat gaybi bir bilgidir veya cennet yine gayb olarak tanımlanır ve bizler için geleceği kapsar. Yani gelecekle ilgili bir bilgi de gaybi bilgi kategorisindedir. Ama siz Allah kulun ne yapacağını önceden bilmez dediğinizden gaybın anlamını da bu yoruma çekmeye çalışıyorsunuz oysa kulun ne yapacağını bilmez demek GAYBI BİLMEZ demektir aynı zamanda, kavramlara farklı anlamlar yükleyerek cevap vermiş olmuyorsunuz. Şimdi madem kulun iradesini Allah önceden bilmiyor buyrun şu sorulara cevap verin ben de size hak vereyim.
    1) Ebu Leheb ve eşi ölmeden önce kurtulamayacaklarına dair ayet indi, Ebu Sufyan, İkrime bin Ebu Cehil, Vahşi, Hind bintı Utbe vs müslüman oldular evet şahit olduk ki birçok azgın müşrik müslüman oldu, peki Allah nereden biliyordu Ebu Leheb'in ve eşinin iman etmeyeceğini de daha yaşarken kaybedeceklerine dair ayet indirdi.
    Oysa bu ayet Allah'ın onların iradesinin hangi yönde olacağını net olarak bildiğini gösterir! Yoksa Allah tahminde bulundu da tuttu mu diyeceksiniz?
    2) Bir kul 40 yaşında öldü ve kaybedenlerden oldu, bu kul Allah'a dese beni yaşatsaydın mutlaka iman edenlerden olurdum , 50 yaşına, 60 yaşına kadar yaşatılanlardan olsaydım ben de iman ederdim dese onun yarın iradesi ile ne yapacağını bilmeyen bir Allah buna ne cevap verir?
    Allah bu konuma düşürülür mü?
    3)Kuranda mucize isteyenlere cevaben mucize gösterseydik yine öncekiler gibi inkar ederlerdi deniliyor.
    Allah nereden biliyor belki inkar etmezlerdi insanlar, öncekiler kendi iradeleriyle öyle karar verdi sonrakiler farklı karar verecekti belki.
    Allah'ın bilgisini sınırladığınızın, sözlerini boşa düşürdüğünüzün farkında mısınız?
    4)Kuran'da insanların çoğu/daha çoğu vurgusu sürekli olumsuz manada gelir, yani ekser ve kesir vurgularının tamamı olumsuz manada gelir. Çoğu haktan hoşlanmaz, çoğu fasıktırlar, çoğu nankördürler vs.
    Şimdi bu vurgular ayetlerde defalarca geçiyor ve çağlar üstü anlam taşır. Belki öyle bir zaman gelir ki insanların çoğu hakka tabi olurlar, fasık olmazlar ve hamdedenlerden olurlar ve bu asırlarca devam eder, insanların çoğu belki de iradeleri bu yönde kullanacaklar Allah nereden biliyor da bu vurguları yapıyor?
    Geçmişteki insanlardan hareketle de bir sonuca varılamaz ki özgür irade kişiye bağlıdır, sonrakiler öncekilerin yaptıklarından pekala farklı davranabilir.
    Allah kullarının iradesini hangi yönde kullanacağını bilmiyorsa çoğunlukla ilgili evrensel yaptığı bu vurgular da neyin nesi?
    Yoksa Allah bilmeden mi konuşmuş oluyor?
    Kur'an'da birçok vurguyla Allah kulun ne irade edeceğini de önceden biliyor, Allah bunu bilmez demek Allah'a büyük bir iftiradır, kesinlikle GAYBI BİLMEZ demektir de aynı zamanda.
    Einstein zaman uzay ve maddenin birbirine bağımlı olduğunu ortaya koydu yani üçü aynı anda vardır, ikisinin olduğu yerde üçüncüsü vardır, ve madde de uzay da zaman da yaratılmıştır.
    Şimdi bir yaratıcı yaratığına bağımlı olabilir mi, ne dediğinizin farkında mısınız. Yaratıcıyı aciz, eksik gösterdiğinizin farkında değilsiniz anlaşılan.
    Yanlıştan dönmek de bir erdemdir, diretmenin anlamı yoktur, din bizden sorulur kibri ile devam ederseniz bu facia yorum size çok kötü kaybettirir.
    İsa Allah'ın oğludur dediler diye yer gök parçalanacaktı diyor ya ayet, işte bu da benzer bir yorumdur, Allah'a büyük bir iftiradır. Muhammed 31 den hareket ederek ve o ayeti hiç olmadığı kadar yanlış yere çekerek bu yorumu yaptınız, ben tüm söylediklerinizi dinledim cevap olarak oralara yönlendirmeyin bu sorulara cevap verin, Abdulaziz hocam inanın nasıl bu yorumu yaptınız nasıl ısrarla savunuyorsunuz anlamış da değilim.
    Canlı yayında bir konuda eleştiri yaptım moderatör engelledi hocam. Şimdi eleştirimi buraya yazıyorum hakikate sahip olan engelleyerek değil cevap vererek gerekeni yapar.
    Abdülaziz hocanın "Kul iradesi sonucu bir eylemi yapmadan önce Allah onu bilmez" demesiyle ilgiliydi. Kur'an ile taban tabana zıt ve Allah'a büyük bir iftira olduğundan birazdan soracağım sorulara mutlaka cevap bekliyorum.
    Abdulaziz hocanın konuyla ilgili tüm videolarını izledim. İzahatlar kesinlikle ikna edici deliller içermiyor.
    Gayb görülemeyen, bilinemeyen bilgi demektir, mesela son saat gaybi bir bilgidir veya cennet yine gayb olarak tanımlanır ve bizler için geleceği kapsar. Yani gelecekle ilgili bir bilgi de gaybi bilgi kategorisindedir. Ama siz Allah kulun ne yapacağını önceden bilmez dediğinizden gaybın anlamını da bu yoruma çekmeye çalışıyorsunuz oysa kulun ne yapacağını bilmez demek GAYBI BİLMEZ demektir aynı zamanda, kavramlara farklı anlamlar yükleyerek cevap vermiş olmuyorsunuz. Yani Allah geleceği bilir bu gaybi bilgidir ama kulun ne yapacağını önceden bilmez bu gaybi bilgi değildir cevabınız bir cevap değil, kendi kuruntunuzdur.
    Şimdi madem kulun iradesini Allah önceden bilmiyor buyrun şu sorulara cevap verin ben de size hak vereyim.
    1) Ebu Leheb ve eşi ölmeden önce kurtulamayacaklarına dair ayet indi, Ebu Sufyan, İkrime bin Ebu Cehil, Vahşi bin Harb, Hind bintı Utbe vs müslüman oldular evet şahit olduk ki birçok azgın müşrik müslüman oldu, peki Allah nereden biliyordu Ebu Leheb'in ve eşinin iman etmeyeceğini de daha yaşarken kaybedeceklerine dair ayet indirdi.
    Oysa bu ayet Allah'ın onların iradesini hangi yönde kullanacaklarını bildiğini gösterir bize!
    Yoksa Allah tahminde bulundu da tuttu mu diyeceksiniz?
    2) Bir kul 40 yaşında öldü ve kaybedenlerden oldu, bu kul Allah'a dese beni yaşatsaydın mutlaka iman edenlerden olurdum , 50 yaşına, 60 yaşına kadar yaşatılanlardan olsaydım ben de iman ederdim dese onun yarın iradesi ile ne yapacağını bilmeyen bir Allah buna ne cevap verir?
    Allah bu konuma düşürülür mü?
    3)Kuranda mucize isteyenlere cevaben mucize gösterseydik yine öncekiler gibi inkar ederlerdi deniliyor.
    Allah nereden biliyor belki inkar etmezlerdi insanlar, öncekiler kendi iradeleriyle öyle karar verdi sonrakiler farklı karar verecekti belki.
    Allah'ın bilgisini sınırladığınızın, sözlerini boşa düşürdüğünüzün farkında mısınız?
    4)Kuran'da insanların çoğu/ daha çoğu vurgusu sürekli olumsuz manada gelir, yani ekser ve kesir vurgularının tamamı olumsuz manada gelir. Çoğu haktan hoşlanmaz, çoğu fasıktırlar, çoğu nankördürler vs. Şimdi bu vurgular ayetlerde defalarca geçiyor ve çağlar üstü anlam taşır. Belki öyle bir zaman gelir ki insanların çoğu hakka tabi olurlar, fasık olmazlar ve hamdedenlerden olurlar ve bu asırlarca devam eder, insanların çoğu belki de iradelerini bu yönde kullanacaklar, Allah nereden biliyor da bu vurguları yapıyor? Geçmişteki insanlardan hareketle de bir sonuca varılamaz, özgür irade kişiye bağlıdır, sonrakiler öncekilerin yaptıklarından pekala farklı davranabilir. Allah kullarının iradesini hangi yönde kullanacağını bilmiyorsa çoğunlukla ilgili evrensel yaptığı bu vurgular da neyin nesi?
    Yoksa Allah bilmeden mi konuşmuş oluyor?
    5) Ayette cehennemlikler, tekrar dünyaya gelmeleri halinde inanıp salih amel işleyeceklerini söylemektedirler ama cevaben "Eğer dünyaya geri döndürülselerdi kendilerine yasaklanan şeyleri mutlaka tekrar yaparlardı" diyor Allah, belki bu kez yapmazlardı, belki kurtulanlardan olurlardı. Allah onların iradelerini hangi yönde kullanacaklarını nereden biliyor.
    Bu Allah’a bir iftira değil mi?
    Kur'an'da ki birçok vurguyla Allah kulun ne irade edeceğini de önceden biliyor, evet irade özgürlüğü kuldadır ama Allah o kulun iradesiyle ne yapacağını da bilir. Allah bunu bilmez demek mutlak güç sahibi Allah’ı sınırlamak demektir, GAYBI BİLMEZ demektir.
    Şu ayet olayı tamamen çözen bir ayettir:
    Hud 36:
    "Nuh’a şu vahyedildi: Şimdiye kadar inanmış olanlar bir yana, artık halkından kimse inanmayacaktır. Onların yaptıkları yüzünden sakın kendini harap etme."
    Bu ayet kulların iradesini ne yönde kullanacaklarının açık kanıtıdır.
    Einstein zaman uzay ve maddenin birbirine bağımlı olduğunu ortaya koydu yani üçü aynı anda vardır, ikisinin olduğu yerde üçüncüsü vardır, ve madde de uzay da zaman da yaratılmıştır. Şimdi bir yaratıcı yaratığı zamana bağımlı olabilir mi, ne dediğinizin farkında mısınız. Yaratıcıyı aciz, eksik gösterdiğinizin farkında değilsiniz anlaşılan.
    Yanlıştan dönmek de bir erdemdir, diretmenin anlamı yoktur, din bizden sorulur kibri ile devam ederseniz bu facia yorum size çok kötü kaybettirir.
    İsa Allah'ın oğludur dediler diye yer gök parçalanacaktı diyor ya ayet, işte bu da benzer bir yorumdur, Allah'a büyük bir iftiradır. Muhammed 31 den hareket ederek ve o ayeti hiç olmadığı kadar yanlış yere çekerek bu yorumu yaptınız, ben tüm söylediklerinizi dinledim cevap olarak oralara yönlendirmeyin bu sorulara cevap verin, Abdulaziz hocam son olarak özellike sizin bu yorumu yapmanıza ve ısrarla savunmanıza hayret ediyorum.

  • @sevdica
    @sevdica หลายเดือนก่อน

    Sünnet olmak ile ilgili ne demek istedi hoca, ben anlayamadım. Kur'an da sünnet olmak yoktur ama tevratta var mı demek istedi? Anlayanlar yazabilir mi?

    • @s.konuray
      @s.konuray หลายเดือนก่อน +1

      Tevratta 99 yaşında ibrahim a.s ın sünnet edilmesi yazar ama Kur an da olmadığı için bize farz olan bir görev değil diyor.

    • @sevdica
      @sevdica หลายเดือนก่อน

      @@s.konuray aaaaa ciddi mi? O zaman erkek çocuklarının sünnet edilmesi gerekmez diye bir sonuç çıkıyor. Doğrumu? Ama Türk toplumunda sünnet olmayan çocuk bulamazsınız herhalde.. eminim ordaki beylerin 3 ü de sünnetlidir ve erkek evlatları varsa sünnet ettirmişlerdir. Yanlış mıyım sizce?

    • @RedvaniyeMutlu
      @RedvaniyeMutlu หลายเดือนก่อน

      Tevrat’ta ve incil’de var Yahudilerden gelme ata geleneği olabilir iki kitabı da tahrif edip yazmışlar benzer çok inançlarımız var hadislerde olup Kur’an’da olmayan o yüzden iyi araştırmak lazım ben çok pişmanım iki oğlumu da yaptırdım

    • @sevdica
      @sevdica หลายเดือนก่อน

      @@RedvaniyeMutlu ama öyle demeyin. Tıbben bile kanıtlanmış sünnet olmanın zarar değil fayda sağladığı. Yoksa Rabbimiz boşu boşuna kutsal bir kitapta bunu emretmezdi..

    • @RedvaniyeMutlu
      @RedvaniyeMutlu หลายเดือนก่อน

      @@sevdica Kur’an’da yazmıyor o yüzden diğer kitapların tahrif edilen kısmında mı edilmeyen kısmında mı bilemeyiz yanlızca Kur’an’dan hesaba çekilicez ve rızaları olmadan çocuklarıma bunu yaptığım için çok üzgünüm

  • @A.Mert.
    @A.Mert. หลายเดือนก่อน +3

    Allah geleceği bilmez diyorsunuz ve halen ısrar ediyorsunuz, yani Allah bir kul birşey yapmadan Allah onun ne yapacağını bilmez diyorsunuz, birçok ayeti çelişkiye düşürüyor ve Allah'a iftira atıyorsunuz ki niyetiniz bu değil farkındayım. Hocam bu konu ile ilgili sorular sordum cevap verin özür dileyeyim.

    • @rasattepe2302
      @rasattepe2302 หลายเดือนก่อน +4

      Allah geleceği bilmez demiyorlar, Allah imtihan konularında bir kimsenin yani iyilik mi yapacak kötülük mü yapacak, sabır mı edecek cihad mı edecek, hayra mı harcayacak, şerre mi harcayacak, kısaca emir ve yasaklarına uyacak mı uymayacak mı, bu konularda henüz bir bilgi yaratılmadığından belli değil. Bilinen bir şeyin bilinmemesi söz konusu değil.

    • @A.Mert.
      @A.Mert. หลายเดือนก่อน

      @@rasattepe2302 Bildiği konusunda birçok ayet var, hoca cevap vermiyor, vakfa yolladım cevap gelmedi.

    • @rasattepe2302
      @rasattepe2302 หลายเดือนก่อน

      @@xcpxz Allahın gelecekte olmasını planlayıp tasarladığı konular imtihan ile ilgili olan konular değildir. Nerede ne zaman ne olacak Allah planlamış tasarlamış ise bu bilinen bir şeydir. Olabilecek afetler savaşlar vb. gibi. Ama bizlerin hesaba çekileceği konularda Allah bir şey tasarlamışsa zaten sorumlu tutmaz. Bir kimsenin imtihan sırasında yapacağı seçimler bilinen tasarlanmış henüz oluşmamış konulardır. Aksi halde resul gönderip emir ve yasakları bildirmenin bir anlamı olmaz.

    • @A.Mert.
      @A.Mert. หลายเดือนก่อน

      ​@@xcpxz Abdülaziz hocanın "kul iradesi sonucu bir eylemi yapmadan önce Allah onu bilmez" demesiyle ilgili eleştirimdir. Kur'an ile taban taban zıt ve Allah'a büyük bir iftira olduğundan birazdan soracağım sorulara mutlaka cevap bekliyorum.
      Abdulaziz hocanın konuyla ilgili tüm videolarını izledim.
      Gayb görülemeyen,bilinemeyen bilgi demektir, mesela son saat gaybi bir bilgidir veya cennet yine gayb olarak tanımlanır ve bizler için geleceği kapsar. Yani gelecekle ilgili bir bilgi de gaybi bilgi kategorisindedir. Ama siz Allah kulun ne yapacağını önceden bilmez dediğinizden gaybın anlamını da bu yoruma çekmeye çalışıyorsunuz oysa kulun ne yapacağını bilmez demek GAYBI BİLMEZ demektir aynı zamanda, kavramlara farklı anlamlar yükleyerek cevap vermiş olmuyorsunuz. Şimdi madem kulun iradesini Allah önceden bilmiyor buyrun şu sorulara cevap verin ben de size hak vereyim.
      1) Ebu Leheb ve eşi ölmeden önce kurtulamayacaklarına dair ayet indi, Ebu Sufyan, İkrime bin Ebu Cehil, Vahşi, Hind bintı Utbe vs müslüman oldular evet şahit olduk ki birçok azgın müşrik müslüman oldu, peki Allah nereden biliyordu Ebu Leheb'in ve eşinin iman etmeyeceğini de daha yaşarken kaybedeceklerine dair ayet indirdi.
      Oysa bu ayet Allah'ın onların iradesinin hangi yönde olacağını net olarak bildiğini gösterir! Yoksa Allah tahminde bulundu da tuttu mu diyeceksiniz?
      2) Bir kul 40 yaşında öldü ve kaybedenlerden oldu, bu kul Allah'a dese beni yaşatsaydın mutlaka iman edenlerden olurdum , 50 yaşına, 60 yaşına kadar yaşatılanlardan olsaydım ben de iman ederdim dese onun yarın iradesi ile ne yapacağını bilmeyen bir Allah buna ne cevap verir?
      Allah bu konuma düşürülür mü?
      3)Kuranda mucize isteyenlere cevaben mucize gösterseydik yine öncekiler gibi inkar ederlerdi deniliyor.
      Allah nereden biliyor belki inkar etmezlerdi insanlar, öncekiler kendi iradeleriyle öyle karar verdi sonrakiler farklı karar verecekti belki.
      Allah'ın bilgisini sınırladığınızın, sözlerini boşa düşürdüğünüzün farkında mısınız?
      4)Kuran'da insanların çoğu/daha çoğu vurgusu sürekli olumsuz manada gelir, yani ekser ve kesir vurgularının tamamı olumsuz manada gelir. Çoğu haktan hoşlanmaz, çoğu fasıktırlar, çoğu nankördürler vs.
      Şimdi bu vurgular ayetlerde defalarca geçiyor ve çağlar üstü anlam taşır. Belki öyle bir zaman gelir ki insanların çoğu hakka tabi olurlar, fasık olmazlar ve hamdedenlerden olurlar ve bu asırlarca devam eder, insanların çoğu belki de iradeleri bu yönde kullanacaklar Allah nereden biliyor da bu vurguları yapıyor?
      Geçmişteki insanlardan hareketle de bir sonuca varılamaz ki özgür irade kişiye bağlıdır, sonrakiler öncekilerin yaptıklarından pekala farklı davranabilir.
      Allah kullarının iradesini hangi yönde kullanacağını bilmiyorsa çoğunlukla ilgili evrensel yaptığı bu vurgular da neyin nesi?
      Yoksa Allah bilmeden mi konuşmuş oluyor?
      Kur'an'da birçok vurguyla Allah kulun ne irade edeceğini de önceden biliyor, Allah bunu bilmez demek Allah'a büyük bir iftiradır, kesinlikle GAYBI BİLMEZ demektir de aynı zamanda.
      Einstein zaman uzay ve maddenin birbirine bağımlı olduğunu ortaya koydu yani üçü aynı anda vardır, ikisinin olduğu yerde üçüncüsü vardır, ve madde de uzay da zaman da yaratılmıştır.
      Şimdi bir yaratıcı yaratığına bağımlı olabilir mi, ne dediğinizin farkında mısınız. Yaratıcıyı aciz, eksik gösterdiğinizin farkında değilsiniz anlaşılan.
      Yanlıştan dönmek de bir erdemdir, diretmenin anlamı yoktur, din bizden sorulur kibri ile devam ederseniz bu facia yorum size çok kötü kaybettirir.
      İsa Allah'ın oğludur dediler diye yer gök parçalanacaktı diyor ya ayet, işte bu da benzer bir yorumdur, Allah'a büyük bir iftiradır. Muhammed 31 den hareket ederek ve o ayeti hiç olmadığı kadar yanlış yere çekerek bu yorumu yaptınız, ben tüm söylediklerinizi dinledim cevap olarak oralara yönlendirmeyin bu sorulara cevap verin, Abdulaziz hocam inanın nasıl bu yorumu yaptınız nasıl ısrarla savunuyorsunuz anlamış da değilim.
      Canlı yayında bir konuda eleştiri yaptım moderatör engelledi hocam. Şimdi eleştirimi buraya yazıyorum hakikate sahip olan engelleyerek değil cevap vererek gerekeni yapar.
      Abdülaziz hocanın "Kul iradesi sonucu bir eylemi yapmadan önce Allah onu bilmez" demesiyle ilgiliydi. Kur'an ile taban tabana zıt ve Allah'a büyük bir iftira olduğundan birazdan soracağım sorulara mutlaka cevap bekliyorum.
      Abdulaziz hocanın konuyla ilgili tüm videolarını izledim. İzahatlar kesinlikle ikna edici deliller içermiyor.
      Gayb görülemeyen, bilinemeyen bilgi demektir, mesela son saat gaybi bir bilgidir veya cennet yine gayb olarak tanımlanır ve bizler için geleceği kapsar. Yani gelecekle ilgili bir bilgi de gaybi bilgi kategorisindedir. Ama siz Allah kulun ne yapacağını önceden bilmez dediğinizden gaybın anlamını da bu yoruma çekmeye çalışıyorsunuz oysa kulun ne yapacağını bilmez demek GAYBI BİLMEZ demektir aynı zamanda, kavramlara farklı anlamlar yükleyerek cevap vermiş olmuyorsunuz. Yani Allah geleceği bilir bu gaybi bilgidir ama kulun ne yapacağını önceden bilmez bu gaybi bilgi değildir cevabınız bir cevap değil, kendi kuruntunuzdur.
      Şimdi madem kulun iradesini Allah önceden bilmiyor buyrun şu sorulara cevap verin ben de size hak vereyim.
      1) Ebu Leheb ve eşi ölmeden önce kurtulamayacaklarına dair ayet indi, Ebu Sufyan, İkrime bin Ebu Cehil, Vahşi bin Harb, Hind bintı Utbe vs müslüman oldular evet şahit olduk ki birçok azgın müşrik müslüman oldu, peki Allah nereden biliyordu Ebu Leheb'in ve eşinin iman etmeyeceğini de daha yaşarken kaybedeceklerine dair ayet indirdi.
      Oysa bu ayet Allah'ın onların iradesini hangi yönde kullanacaklarını bildiğini gösterir bize!
      Yoksa Allah tahminde bulundu da tuttu mu diyeceksiniz?
      2) Bir kul 40 yaşında öldü ve kaybedenlerden oldu, bu kul Allah'a dese beni yaşatsaydın mutlaka iman edenlerden olurdum , 50 yaşına, 60 yaşına kadar yaşatılanlardan olsaydım ben de iman ederdim dese onun yarın iradesi ile ne yapacağını bilmeyen bir Allah buna ne cevap verir?
      Allah bu konuma düşürülür mü?
      3)Kuranda mucize isteyenlere cevaben mucize gösterseydik yine öncekiler gibi inkar ederlerdi deniliyor.
      Allah nereden biliyor belki inkar etmezlerdi insanlar, öncekiler kendi iradeleriyle öyle karar verdi sonrakiler farklı karar verecekti belki.
      Allah'ın bilgisini sınırladığınızın, sözlerini boşa düşürdüğünüzün farkında mısınız?
      4)Kuran'da insanların çoğu/ daha çoğu vurgusu sürekli olumsuz manada gelir, yani ekser ve kesir vurgularının tamamı olumsuz manada gelir. Çoğu haktan hoşlanmaz, çoğu fasıktırlar, çoğu nankördürler vs. Şimdi bu vurgular ayetlerde defalarca geçiyor ve çağlar üstü anlam taşır. Belki öyle bir zaman gelir ki insanların çoğu hakka tabi olurlar, fasık olmazlar ve hamdedenlerden olurlar ve bu asırlarca devam eder, insanların çoğu belki de iradelerini bu yönde kullanacaklar, Allah nereden biliyor da bu vurguları yapıyor? Geçmişteki insanlardan hareketle de bir sonuca varılamaz, özgür irade kişiye bağlıdır, sonrakiler öncekilerin yaptıklarından pekala farklı davranabilir. Allah kullarının iradesini hangi yönde kullanacağını bilmiyorsa çoğunlukla ilgili evrensel yaptığı bu vurgular da neyin nesi?
      Yoksa Allah bilmeden mi konuşmuş oluyor?
      5) Ayette cehennemlikler, tekrar dünyaya gelmeleri halinde inanıp salih amel işleyeceklerini söylemektedirler ama cevaben "Eğer dünyaya geri döndürülselerdi kendilerine yasaklanan şeyleri mutlaka tekrar yaparlardı" diyor Allah, belki bu kez yapmazlardı, belki kurtulanlardan olurlardı. Allah onların iradelerini hangi yönde kullanacaklarını nereden biliyor.
      Bu Allah’a bir iftira değil mi?
      Kur'an'da ki birçok vurguyla Allah kulun ne irade edeceğini de önceden biliyor, evet irade özgürlüğü kuldadır ama Allah o kulun iradesiyle ne yapacağını da bilir. Allah bunu bilmez demek mutlak güç sahibi Allah’ı sınırlamak demektir, GAYBI BİLMEZ demektir.
      Şu ayet olayı tamamen çözen bir ayettir:
      Hud 36:
      "Nuh’a şu vahyedildi: Şimdiye kadar inanmış olanlar bir yana, artık halkından kimse inanmayacaktır. Onların yaptıkları yüzünden sakın kendini harap etme."
      Bu ayet kulların iradesini ne yönde kullanacaklarının açık kanıtıdır.
      Einstein zaman uzay ve maddenin birbirine bağımlı olduğunu ortaya koydu yani üçü aynı anda vardır, ikisinin olduğu yerde üçüncüsü vardır, ve madde de uzay da zaman da yaratılmıştır. Şimdi bir yaratıcı yaratığı zamana bağımlı olabilir mi, ne dediğinizin farkında mısınız. Yaratıcıyı aciz, eksik gösterdiğinizin farkında değilsiniz anlaşılan.
      Yanlıştan dönmek de bir erdemdir, diretmenin anlamı yoktur, din bizden sorulur kibri ile devam ederseniz bu facia yorum size çok kötü kaybettirir.
      İsa Allah'ın oğludur dediler diye yer gök parçalanacaktı diyor ya ayet, işte bu da benzer bir yorumdur, Allah'a büyük bir iftiradır. Muhammed 31 den hareket ederek ve o ayeti hiç olmadığı kadar yanlış yere çekerek bu yorumu yaptınız, ben tüm söylediklerinizi dinledim cevap olarak oralara yönlendirmeyin bu sorulara cevap verin, Abdulaziz hocam son olarak özellike sizin bu yorumu yapmanıza ve ısrarla savunmanıza hayret ediyorum.

    • @ibrahimserdaralemdar8414
      @ibrahimserdaralemdar8414 หลายเดือนก่อน

      Kimse Allah geleceği bilmez demiyor. Allah insanı imtihan ediyor. Senin önüne bir sürü imtihan çıkaracak ve daha sonra senin yapıp ettiklerini kayda alıp hesap günü bunları neticeye bağlayacak. Yaptıklarını, ettiklerini tabiki biliyor Allah ama senin bu imtihan öncesinde geçip geçmeyeceğinin bilgisi yok. Sen yaptıkça bilgi ortaya çıkıyor. Olmayan bir şey nasıl bilinir ya da bilinmez. Yoksa tabiki senin önüne fırsatları, fitneleri, iyi insanları, kötü insanları vb önüne çıkaran Allah’ tır. Senin dediğin uydurma kader anlayışı. İnsanın doğuştan cennetlik ya da cehennemlik olduğu bellidir diyorlar. Bu belliyse Allah bizi neden imtihan ettiğini söylüyor? Biraz mantıklı düşünelim
      Vesselam

  • @ayhantokgoz6752
    @ayhantokgoz6752 หลายเดือนก่อน +1

    Kavramları anlamada zorlaştırıyorsunuz. Sünnet Allah Resulü'nün hayatına uymaktır ister yaşantısı olsun isterse sözleri Nitekim Allah da ona uymamız emrediyor bu kavramları zorlaştıran anlaşılmaz hale getirmeye gerek yok

    • @tilda5938
      @tilda5938 หลายเดือนก่อน +2

      Kardeşim biran önce Zeki Bayraktar'ın nebi ve resul kitabını temin et ya da youtubeda kök programında nebi ve resul ile ilgili bölümleri izle sorularının cevabını inşallah zamanla bulursun

    • @sezerylan885
      @sezerylan885 หลายเดือนก่อน

      @@tilda5938 O kitabı okuduktan sonra ALLAH'ın emrinin yerine getirmesine gerek kalmayacağını mı düşünecek?

    • @IsaKocoglu
      @IsaKocoglu หลายเดือนก่อน

      Allah razı olsun Güzel Hocam 🥰🤲
      Hiç eskimeyen bir konuya değinip, Kur’ân mecralı bir cevap çalışması… umarım faydalı olur.

    • @hattorihattori1307
      @hattorihattori1307 29 วันที่ผ่านมา

      Kuranda sünnet ile ilgili ayetleri oku bakayım sana atalarının öğrettiği gibi "Sünnet Allah Resulü'nün hayatına uymak mıdır-değil midir?"
      Hiçbir ayette, Kitap ve Sünnet kelimeleri bir arada geçmez. Çünkü Allah’ın Sünneti, Allah’ın belirlediği doğru ve geniş yol yani Kitap ve Hikmetin uygulama alanıdır. Kitap ve Hikmetin uygulanmadığı yol, Sünnetullah olamaz. Nisa suresinin başından 26. ayete kadar birçok konu ile ilgili hükümler sıralandıktan sonra şöyle buyurulmuştur:
      “Allah, her şeyi size açık açık göstermek, sizi sizden öncekilerin Sünnetlerine /yollarına yöneltmek ve tövbenizi kabul etmek ister. Allah, daima bilen ve kararları doğru olandır.’ (Nisa 4/26)
      Sünnete uymak, herkesten önce Allah’ın nebilerine farzdır. Nebilerini insanlara güzel bir örnek yapması da Allah’ın Sünnetidir (Nur 24/34, Ahzab 33/21, 38).
      Muhammed aleyhisselamın evlatlığı Zeyd, eşi Zeyneb’i boşadıktan sonra Allah onu, Zeynep ile evlendirdi. Bunun sebebi, evlatlığın boşadığı eşle evlenme konusunda onu, Müslümanlara güzel bir örnek yapmaktı. Böyle bir evliliği kabul etmesi kolay olmadığı için şu ayet ile onu teselli etti:
      “Allah’ın, nebisine farz kıldığı şeylerde ona bir sıkıntı olmaz. Bu, Allah’ın, önceki nebilerde de uygulanmış Sünnetidir. Allah’ın emri ölçülü biçilidir. (Ahzab 33/38)
      Sünnete uymayanlarla ilgili olarak da şöyle buyurulmuştur:
      “Münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, bunların Medine’de korku salanları, hele yaptıklarına son vermesinler, seni onlara musallat ederiz de çevrende fazla kalamazlar. Dışlanmış (lanetlenmiş) olurlar, nerede tespit edilirlerse yakalanıp kıyasıya öldürülürler. Bu, Allah’ın, bundan öncekilere uyguladığı Sünnetidir. Allah’ın Sünnetinde bir değişme bulamazsın.” (Ahzab 33/60-62)
      Sünnetullah kavramı, gelenekte Kur’an’daki anlamının dışına çıkarılmış ve şöyle tanımlanmıştır:
      “Sünnetullah, Allah’ın tabiatı yaratıp devam ettirmek ve toplum hayatını düzenlemek üzere koyduğu kanunlardır[48].”
      Sünnet kelimesine de Muhammed aleyhisselamın söz ve uygulamaları anlamı verilerek yeni bir Sünnet kavramı oluşturulmuştur. Bu hareketin önderi sayılan İmam Şafii şöyle demiştir:
      “Nebimizin söz ve uygulamaları âyet gibi Allah’ın hükmüdür ve eş değerdedir[49]. Bunlardan birini diğerine tercih mümkün değildir. Çünkü Kur’ân Sünneti, Sünnet de Kur’ân’ı nesh edip yürürlükten kaldıramaz[50].”
      Kur’an’a açıkça aykırı olan bu anlayış, İslam alemine öylesine yerleştirilmiştir ki bugün Sünnet denince başka bir şey akla gelmemektedir.