Şakayık aralığından denize doğru bakınca, Kum beji renginde üç katlı bir yalı görünür, Sarıyerin eteğinde denize nazır, Ve içinde bir kız , Tatlı'mı tatlı, güzelliği kendine münhasır, İlk gördüğümde, Daha evvel bir benzerini Görmediğim için, Gözlerime inanmakta çok zorlandığım, Kıvır kıvır Kızıl saçlı, Yanaklarında hafiften çilleri olan, Ve devamlı tebessüm eden, Papatya güzelliğinde bir kız, Yalı kızı, Sanki kapkara gecelerin En parlak yıldız'ı. Yaşını, adını, nereli olduğunu, Kim olduğunu bilmediğim için, Ben ona, Yalı kızı diyordum, Hiç' yüz yüz'e konuşamadığımız için, Benden bu cümleyi asla duymadı , Ona, yalı kızı diye birkez bile seslendiğim olmadı. Plastik saksılarda mevsimsiz Açan Güller gibi idi yalı kızı, Kalabalığın içinde yapayalnız ve kimsesiz, Uzaktan, sevgi dolu neşe'li ve mutlu görünse de, İçinde hangi yangın'ın kül'ünü Taşıdığını Hiç kimse bilmiyordu, Berrak bir su gibi olsa'da yalı kızı, Derinliği görünmüyordu. Sabahtan akşama kadar Cumbalı balkonda oturup, Deniz'i izlerdi bazen, Ne içer'di bilmiyorum ama, Elinde herzaman bir fincan vardı, Ve hiç bitmeyen bir şey vardı o fincanın içinde, Saatlerce içeri girmeden aynı fincandan bir şeyler yudumluyordu, Ben onu izliyordum, o deniz'i, Ama, hiç görmüyorduk birbirimizi, Lügatımda sevgiyi anlatacak kadar kelimem yoktu üstelik, Sadece izliyordum onu, Bazen yakından, bazen de uzaktan, Yıldızları izler gibi izliyordum, Çiçeğe konmuş bir kelebeğin Nefes alışını duymaya çalışmak Gibi sessiz ve pür dikkat, Çok seviyordum onu, Hani' incitmeden bir çiçeği sever gibi, Parmak uçları ile okşaya okşaya. Yalı kızı'nın hiçbirşeyden haberi olmasada, masalsı bir aşkı iliklerime kadar yaşıyordum ben, Uçurumdan düşsem ölmem, Üzerimden silindir geçse ezilmem, Dünya üstüme yıkılsa Altından kalkarım kafasında yaşıyordum hayatı. Korkutucu şekilde güzeldi herşey benim için, Fırtınadan önceki sessizlik gibi, Ve fırtına başlamış Sessizlik bozulmuştu artık, Taa ki O coşkulu kalabalığı gördüğümde, Yalı süslenmiş, çiçekler ışıklar, Ve gökyüzüne salınan balonlar, Sahil'de süslenmiş tekneler vardı. İlk kez yolum düşmüştü yalı'ya, Misafirler için, Masa sandalye istenmişti, Heyecan'dan elim Ayağım titriyordu, Onca kalabalığın içinde, Yalı kızı'nı arıyordum, Bir eğlence, bir parti, kutlama var sanıyordum, Yaklaşınca yalıya, endişem iyice artmıştı, ve bembeyaz bir gelinliğin içinde gördüğümde yalı kızı'nı, Bütün dünyam kararmış'tı. Kim çalmış'tı yüreğini yalı kızı, Kim'di o hayallerimi paramparça eden gönül hırsızı, FEVZİ EMİR YILMAZ
Şakayık aralığından denize doğru bakınca,
Kum beji renginde üç katlı bir yalı görünür,
Sarıyerin eteğinde denize nazır,
Ve içinde bir kız ,
Tatlı'mı tatlı, güzelliği kendine münhasır,
İlk gördüğümde,
Daha evvel bir benzerini Görmediğim için,
Gözlerime inanmakta çok zorlandığım,
Kıvır kıvır Kızıl saçlı,
Yanaklarında hafiften çilleri olan,
Ve devamlı tebessüm eden,
Papatya güzelliğinde bir kız,
Yalı kızı,
Sanki kapkara gecelerin
En parlak yıldız'ı.
Yaşını, adını, nereli olduğunu,
Kim olduğunu bilmediğim için,
Ben ona,
Yalı kızı diyordum,
Hiç' yüz yüz'e konuşamadığımız için,
Benden bu cümleyi asla duymadı ,
Ona, yalı kızı diye birkez bile seslendiğim olmadı.
Plastik saksılarda mevsimsiz Açan Güller gibi idi yalı kızı,
Kalabalığın içinde yapayalnız ve kimsesiz,
Uzaktan, sevgi dolu neşe'li ve mutlu görünse de,
İçinde hangi yangın'ın kül'ünü
Taşıdığını
Hiç kimse bilmiyordu,
Berrak bir su gibi olsa'da yalı kızı,
Derinliği görünmüyordu.
Sabahtan akşama kadar
Cumbalı balkonda oturup,
Deniz'i izlerdi bazen,
Ne içer'di bilmiyorum ama,
Elinde herzaman bir fincan vardı,
Ve hiç bitmeyen bir şey vardı o fincanın içinde,
Saatlerce içeri girmeden aynı fincandan bir şeyler yudumluyordu,
Ben onu izliyordum, o deniz'i,
Ama, hiç görmüyorduk birbirimizi,
Lügatımda sevgiyi anlatacak kadar kelimem yoktu üstelik,
Sadece izliyordum onu,
Bazen yakından, bazen de uzaktan,
Yıldızları izler gibi izliyordum,
Çiçeğe konmuş bir kelebeğin
Nefes alışını duymaya çalışmak
Gibi sessiz ve pür dikkat,
Çok seviyordum onu,
Hani' incitmeden bir çiçeği sever gibi,
Parmak uçları ile okşaya okşaya.
Yalı kızı'nın hiçbirşeyden haberi olmasada, masalsı bir aşkı iliklerime kadar yaşıyordum ben,
Uçurumdan düşsem ölmem, Üzerimden silindir geçse ezilmem,
Dünya üstüme yıkılsa
Altından kalkarım kafasında yaşıyordum hayatı.
Korkutucu şekilde güzeldi herşey benim için,
Fırtınadan önceki sessizlik gibi,
Ve fırtına başlamış
Sessizlik bozulmuştu artık,
Taa ki O coşkulu kalabalığı gördüğümde,
Yalı süslenmiş, çiçekler ışıklar,
Ve gökyüzüne salınan balonlar,
Sahil'de süslenmiş tekneler vardı.
İlk kez yolum düşmüştü yalı'ya,
Misafirler için,
Masa sandalye istenmişti,
Heyecan'dan elim Ayağım titriyordu,
Onca kalabalığın içinde,
Yalı kızı'nı arıyordum,
Bir eğlence, bir parti, kutlama var sanıyordum,
Yaklaşınca yalıya, endişem iyice artmıştı, ve bembeyaz bir gelinliğin içinde gördüğümde yalı kızı'nı,
Bütün dünyam kararmış'tı.
Kim çalmış'tı yüreğini yalı kızı,
Kim'di o hayallerimi paramparça eden gönül hırsızı,
FEVZİ EMİR YILMAZ
❤❤❤
❤❤