MEHMET FEYZİ PAMUKÇU'NUN HAYATI (SIRLAR DÜNYASI) / MUSTAFA ORAL
ฝัง
- เผยแพร่เมื่อ 4 ก.พ. 2025
- #mehmetfeyzipamukçununhayatı#mehmetfeyzi #mehmetfeyzişallıoğlu #kastamonunurtalebeleri #mehmetfeyziefendi #mehmetfeyzipamukçukimdir #bediüzzamanınsırkatibi #mehmetfeyziefendihatıraları #nurluhatıralar
SIRLAR DÜNYASI: MEHMET FEYZİ PAMUKÇU
Mehmet Feyzi Pamukçu 1912 yılında Kastamonu’da dünyaya gelir. Uzun yıllar Bediüzzaman’a hizmet eder. Denizli’de 9 ay, Afyon’da 10 ay Üstadla hapis yatar. Lâhikalarda çok sayıda mektubu, Şualar’da Afyon müdâafası vardır. 4 Mart 1989 tarihinde vefat eder.
Feyzi sırlarla süslenmiş Üstadın sır kâtibi olur. İlim, feyz ve takva yönünü esas tutar. Kelâm, İslâm Felsefesi ve mantık dersleri alır. Tasavvufla Risale-i Nur arasında naif bir köprü vazifesi görür. Münzevi yaşar. Afaktan ziyade enfüse odaklanır. İlim ve feyz kaynağı olur.
1937 yılında askerdir. Bediüzzaman Kastamonu’ya sürgün edileli bir yıl olmuştur. Üstadın ismini ilk kez o günlerde işitir. Dünya yorgunluğuyla ruhu çalkalanmaktadır. Manen katmerli sıkıntılar içindedir. Sahil-i selamete çıkaracak mürşid aramaktadır. Bir gün mâna âleminde “aradığın mürşid geldi, yanına git” denilir. Rüyadır, deyip aldırmaz. Bir yıl sonra yine “beklediğin zatın yanına git” denir. O günlerde bir rüya daha görür. Her yer insandır. Yer-gök bir sesle çalkalanmaktadır. Dünya heybet ve azametle sallanmaktadır. Kalabalık akmaktadır. Feyzi’nin kalbi deli deli atmaktadır. Birden tırpanla ekin biçerken çıkan ses gibi müthiş bir ses işitilir. Kalabalık sese durur. Az sonra bir ses daha duyulur. “Açılın, zamanın vazifeli sahibi geliyor.” Başı göklere değen heybetli bir zat kalabalığı yara yara gelmektedir.
Uyanır. Sevr’de güvercin yumurtası sıcaklığındaki rüyanın tesirinden günlerce kurtulamaz. Biraz açılmak için Nasrullah Câmiine gider. Buraya dışarıdan gelen bir şeyh veya bir mürşid var mı?, diye sorar. Var, derler; Üstadı tarif ederler.
Rüyada bahsedilen kişinin o olup olmadığını anlamak için Üstada gider. Avludan içeri girer girmez karşısında Üstadı bulur. Üstad, “Ve aleykümü’s-selam kardaşım, gel.” diyerek yanına çağırır. O an rüyadaki zatın o olduğunu anlar. Sekir halindedir. Kalbi yerinden çıkıverecek gibidir. Deniz gibi dalgalıdır. Sanki Kastamonu’yu Karadeniz istila ediverecektir.
Hayli zaman sonra Karadeniz gibi durulur. Kendine gelir. Üstadın ayaklarına kapanmak ister. Müsaade etmeyince hürmet ve muhabbetle ellerini öper. Kıyamete kadar devam edecek ilahi bağın kurulduğu andır. O an binler can verilecek kadar değerlidir. O an cihan verilecek kadar kıymetlidir. O anı hayatı boyunca unutamaz.
Üstad, İstikbalde Kastamonu’da kendisinin varisi olacak Feyzi’nin gelişinden son derece memnundur. Sarılır. “Hoş geldiniz, safa geldiniz kardeşim Mehmed. Ben buralara sizin için geldim. Kardeşim Feyzi ben seni bir yıl evvel çağırdım, niye gelmedin, bir yıl kaybın var…”
Meleklerin kanadında cennete
46 yaşında Efendimizin (sav) soyundan gelen Melek hanımla evlenir. Melek çağın Hz. Hatice’si (ra) olur. Birlikte hizmet ederler. Ömrünün çoğunu inziva geçiren, Rabbinin rahmetiyle muamele ettiği, bebekler gibi pamuklu bezlerle sardığı Üstadın biricik Feyzi’si her büyük zat gibi maalesef zaman zaman ehl-i dünyanın baskı ve sıkıntılarına maruz kalır. Melekmisal Hatice’siyle her zorluğun üstesinden gelir. Evliğinin 2. yılında Üstad dünyadan göçer. Artık Feyzi’yi eşi Melek teselli edecektir. Ne var ki o da 1985 yılında Üstadın yanına gider. O günden sonra Feyzi’nin dünyayla bağı kesilir. İyice içine kapanır. Son iki yılını kabri andıran penceresiz, hücrevari, karanlık bir odada geçirir. Gün geçtikçe annesinin, Üstadının, eşinin en çok da soyundan geldiği Efendisinin (sav) hasreti arttıkça artar. Ölümün yakın olduğunu hisseder. Vasiyetini yapar. Cennet annelerin ayağı altındadır, hadisince annesinin ayakucuna defnedilmesini ister.
Ya üstad ya üstad ya üstad
Rabbim rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun
Allah razı olsun
Allah rahmet eylesin inşallah
Alimin adını bana vermişler
Yanlışlıkla fevzi yazmışlar
Kabrini ziyaret ettim
Allah ondan razı olsun.
ne mutlu sizlere
arkaya müzik koymanız caiz değil.
Aczimendiler hangi girizgâhla O'na bağlı olduklarını söylüyorlar?
Bir kaç kez ziyaret etmiş müslim efendi feyzi efendiyi
Sakal ve sarıklı nur talebesi olması hasebi ile ona alaka ve benzerlik kurmak istemişlerdir
Başka bir şey değil
Ne demek ebedi uyku... insanlar uykudadir öldüklerinde uyanirlar...! Son cümle küfür zülmü iceriyor...
ALLAH razı olsun