ODTÜ IR'dayım, geçen buradaki asistanlardan biriyle de aynısını konuşmuştuk. 2000 başı mezun olanlar hem üniversite hayatlarını iyi yaşadılar hem de çıktılarında iyi yerlere geldiler. O zaman bir ODTÜ mezunu olmak acayip bir şeydi ve hala görüyorum ki insanlar bak iş bankasının yöneticileri hep ODTÜ mezunu, şuranın ceosu da ODTÜ'lü diyor, geçen bi hocamız da dönemdaşlarının hep bir yerlerde genel müdür olduğunu söyleyip endişelenmememiz gerektiğini söyledi. Endişelenin arkadaşlar :D Bunlar geride kaldı o insanlar mezun olduğu zaman o diplomanın bir değeri vardı, ingilizce bilmek falan sizi öne çıkarıyordu artık öyle bir şey yok. Mezunlarımız şurada çalışıyor falan diyenlere inanmayın onlar 40 50 yasında insanlar artık. O dönem bitti hala o dönem üzerinden övgü yapılıyor. ODTÜ, Boğaziçi mezunları için bile cıktın mi işin hazır, hem de çok iyi bir iş olayı bitti artık. Bu tufaya ben de gelip kendimi kandırmışım. Kısacası dedikleri gibi dönemler ve yerler ciddi fark getiriyor arkadaşlar. Bunu da aklınızda tutun bence.
@@huseyinozkan2865 o dönem gelene kadar bekleyecek miyiz ve tek sorun o değil cok fazla mezun da var. Ve demek istediğim onlar o statülere üniversiteden çıktıktan sonra geldiler yükseldiler. Şu an öyle böyle değil acayip bir rekabet var. Dediğim gibi o zaman ingilizce bilmek bile çok artı bir değerdi.
Dostum odtü kazanmak ve bitirmek bir içdisiplin gerektiriyor sonuçta. Çalışman gerektiginde oturup calıstığın icin o okulu kazandin ve bitirdin. Önemli olan budur. Bunun dışında bahsettigin okullar sana ekstra baska seyler de katar ve iş de bulursun iş de kurarsın. Şu iş bulamayacagız, aç kalacagız endişesini bir aşın artık. Ekonomi berbat olduğu için yasam kalitemizin düşmüş olması şuan endise verici ama boun,odtü,itü mezunları için iş bulamamak gibi bir durum yok rahat ol. Hatta okuduğun bölüme bagli olarak bu üniversiteler dışındaki bazi yerlerden de mezun olduğun gibi iş bulursun. Türkiye de çalışan insana doymuşluk gibi bir durum yok. Tersine Çoğu sektör aç..
Ben bu yoruma pek katılmıyorum iyi bir üniversite hala iş yapıyor türkiyede. Kendim buna en iyi örnek hiç mülakata girmeden 2 büyük firmadan teklif almıştım ve mezuniyetime daha 1 sene vardı. İşe girdiğimde farkettim ki ekipteki insanların nerdeyse yarısı ile aynı üniversitede okumuşuz. Bu network kıymetli bence, bu insanlar emekli olduğunda da yerine geçecek olan bizler olacağız.
Eleştirebilme konusuna katılmıyorum. Akranlarım iki üç tweet okuyup kendi fikirleriymiş gibi benimseyip her yerde söylüyor. Burda hiçbir sorgulama yok. Düşünceyi olduğu gibi alma var.
Kırılganlık, narsistlik, asla özgün olamama hepsi çok uyuyor. Gerçekten kendimizi özel sanıyoruz ama aslında bir yandan çok da tembeliz bu da bizi mutsuz yapıyor bence.
@Turkish-V burdaki tembellikten kastım hazıra aşırı alışkın olmak Z kuşağı bilgiye hazır erişemedigi işin kolayına yönelemediği an koşarak uzaklaşıyor. Ebeveynlerinden beklentileri çok daha yüksek. Videoya yanıt vereli yıllar olmuş ne düşündüğümü tüm detaylarıyla hatırlayamam ama bu tablodan herkes az çok haberdardır diye düşünüyorum.
Kendi içimde düşündüğüm bir çok konuyu çok güzel açtınız. Daha dün bir arkadaşım ile sohbet ederken bu konuyu konuştuk. Z kuşağı kendi elinde olmayan konulara haddinden fazla odaklanıyor. Evet dış etkenler çok kötü olabilir fakat oturduğumuz yerden sürekli dış etkenleri kötülemek bize bir şey kazandırmıyor. Ömerin bahsettiği anne ve babalarımızın dönemine bağlamak istiyorum bu mevzuyu. Onların zamanında depresyon bu kadar yaygın bir şey değildi çünkü insanlar kendilerini bu kadar dinlemiyorlardı. 'Depresyonda olduğunu nasıl anlarsın' videolarına maruz kalmıyorlardı. Bana öyle geliyor ki günümüzde psikolojik hastalıklar popülerleştirildi. İnsanların düşünceleri sürekli kendi benliklerine yönlendiriliyor. Haliyle artık hayatımızın gidişatındaki aksamalar için psikolojik hastalıklarımızı ve zaten öfke duyduğumuz otoriteleri suçluyoruz. Sorumluluk almaktan kaçıp, bize sorumluluk yüklemeye kalkışan her türlü otorite ile çatışıyoruz. Bu okul, sistem, siyaset ve hatta aile olsa bile.. Harika bir video olmuş. Yaşar'ı giriş için ayrıca tebrik ediyorum jsjdjdhd Emeğinize sağlık 🌻
2002’liyim.. Kendi kuşağımdan nefret ediyorum.. Kusura bakmayın hiç öyle bireyci falan değiller, hepsi kopyala-yapıştır, özgün olmayan kişiliklerden oluşuyorlar maalesef.. Bireyci olan kişiler bu kadar copy-paste olmamalı.. Anlamlı ve akılcı bir şeyler söylemeye gelmeyen, söyleyince yüzüme bön bön bakan bir kuşağa doğmuşum.. Her yerde işte yok farklılıklara saygılılarmış, özgürlükçü bir bakış açıları varmış falan derler.. Öyle bir şey yok asla.. Onların istediği şekilde giyinmeyin, istediği şekilde bir tarza sahip olmayın, sizi bakışlarıyla ezerler, küçümseyici bir tutumla yalnız bırakırlar ve acımazlar da.. Sizin duygu durumunuz onlar için önemli değildir.. Zaten bu “ezik, alfa, yargı dağıtan” vs. lafları buradan geliyor.. Hep bir üstünlük ve alçaklık ilişkisi içinde iletişim kuruyoruz saçma bir şekilde.. İlişkiler anlamında bu kuşak kadar vahşi bir kuşak olduğunu sanmıyorum.. Z kuşağının içselleştireceği bir şey yoktur.. Genelde imajınıza bakılır ve siz o şekilde yargılanırsınız.. Kendinizi onlardan biraz aykırı konumlandırırsanız yalnız kalıyorsunuz ve “popüler” olma imkanınız olmuyor.. Aşırı uçlarda gezineyim, farklı olayım diye ne kadar sıradan göründüklerini anladıklarını sanmıyorum.. İnstagram, TH-cam gibi sosyal medyanın yayılmasıyla ve gelişmesiyle olacak ki, aşırı derecede bir dış görünüşe önem verme ve bunun üzerinden beğenilme ya da beğenilmeme var.. Hatta bu gündelik hayatın içinde bile öyle.. Ama haksızlık etmek istemem, bu sadece “Z kuşağında” değil bu zamana uyumlanmış henüz genç sayılabilecek her insanda olan bir durum.. Bu kadar modaya düşkünlük ve İphone’a sahip olmayı bir olay zanneden bir kuşak benim kuşağım ne yazık ki..
Öncelikle özgürlük kavramını yanlış anlamışsın. "Irkçılık" dahil olmak üzere fiziksel şiddete varmayan her şey özgürlüktür. burada netleştik diye düşünüyorum. Şimdi hocam gayet de kendinizi özel hissediyorsunuz ve gayet de üstten bakıyorsunuz eee hocam sizin eleştirdiğiniz insanlardan ne farkınız kaldı? İnternet çok uzak görünüyorsunuz çünkü internet memelerini ciddiye alıp konuşuyorsunuz. Hocam dünya kimsenin etrafında dönmüyor ve eleştirdiğiniz insanlar kendi dünyalarını oluşturmak istiyor ama siiiz koca bir jenerasyonu çöpe atıp kendinizi en üst düzeye yerleştirip ego tatmininizi yapmaktan geri durmuyorsunuz. Yani gayette Z kuşağı özellikleri taşıyorsunuz. Ve bu kötü bir şey değildir çünkü koca bir kuşak tıpkı siz gibi var olma çabasında.
@@emre4166 Ya kardeşim ben internetten gördüğüm saçma salak işlerle çıkarım yapsam buraya yazar mıyım ciddi bir şekilde.. Siz hangi kuşağın adamısınız bilmiyorum da yani iyi güzel süslüyorlar bu kuşak meselesini.. Ben gerçekleri yazdım, olayların siyah tarafını gösterdim.. Ha beyaz ya da renkli kısımlar yok mu, elbette vardır.. Ama ne kadar ve kaç gençte var ??! Ben kendime Z kuşağı dedim de, ben çağlar üstü takılmayı seviyorum ve her bakış açısına da yer veririm.. Bende “boomer, yaşlı, moruk” lafları yok, insanları böyle aptalca gruplandırmam, yaşlarına göre falan.. Özgün ve yenilikçi insanlar, kendi olan insanlar dikkatimi çekiyor, o insanlardan çok şey öğreniyorum.. Sadece yaşıtlarımla aynı şeylere gülüp, aynı tepkileri verdiğim bir zihin fanusunda da yaşamıyorum.. Öyle çok arkadaşım da yok, belli sebeplerden dışlanmış bir bireyim, tebrikler Z kuşağı başardın.. 👏🏻👏🏻👏🏻(!)
@@Oguz-iz8bfsen kocaman bir fanusda yaşıyorsun. Sebebini anlamak dahi istemiyorsun. o kadar aptalca bir egon var ki sana üstten baktığını kanıtlamakla uğraşmayacağım. Ayrıca birileri seni dışlayınca sen haklı olmuyorsun. Çok küçük şunu söylemek istiyorum; gerçekleri tek başına bilip açıkladığın için tüm z kuşağı sana minnettar olmalı lol
Öncelikle ben de kuşak kavramının zamandan ve mekandan bağımsız kullanılmasına karşıyım, o konuda Ömer’e katılıyorum. ABD’li 98li bir genç ile Türkiye’deki 98li bir genç şu an aynı hayatı yaşamıyor. Üstelik bölge, sınıf, eğitim durumu, cinsiyet, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, etnik/ırksal kimlik gibi farklı kategorilerinde göze alınması lazım. Yani Samsun’da yaşıyan bir Türk erkek ile bir Roman kızın yaşamları arasında dağlar kadar fark var, isterse doğum tarihleri hatta saatleri bile aynı olsun. Belli bir yaş grubundaki insanı toplayıp astroloji gibi « Siz şu tarihte doğdunuz o yüzden Z kuşağısınız. » demek bana inanılmaz saçma geliyor. Ömer’in birkaç yıl erken doğduğundan Z kuşağına dahil olamaması gibi. Onun yerine bahsettiğim ayrımlar yapılsa, keşimselciliğe dikkat ederek, belki biraz daha anlamlı bir örneklem çıkarılabilir. Obama döneminde 20li yaşlarında olan işçi sınıfı Harlem’ın genç siyahi erkekleri gibi. Zaten biraz popüler kültürün kattığı bir kavram gibi geliyor bana bu kuşak meselesi. Strauss ve Howe ikilisinin çalışmasını pek ciddiye alamadım hiçbir zaman. Bir akademik değeri pek olmadığı gibi yanlışlanamaz bir anlatıdan ibaret, dolayısıyla birçok kişi tarafından da pseudo-science (sahte bilim) olmakla da suçlanan bir kitaptı onların 1991’de çıkan « Generations » isimli kitabı. Ayrıca başta bahsi geçen makale « the Me Me Me Generation » olan Time dergisi makalesiyse pek ciddiye almamak lazım bence, hemen hemen her 5-10 yılda bir Time dergisi aynı tip başlıkları atıp duruyor. Bilgi meselesinde de ciddi birkaç eleştirim olacak. Bir yandan evet, birçok genç artık ortalama seviyede de olsa İngilizce biliyor ve yabancı kültüre globalleşme sayesinde aşina, özellikle ailelerine göre bayağı aşinalar, ama o kültürü anlamaları ciddi bir uzmanlık gerektirecektir. Şahsen ABD’yi merak etmeleri, oradaki siyaseti takip etmeleri benim de hoşuma gidiyor ama orada edindikleri kavramları çok bilinçli bir şekilde kullandıklarından şüpheliyim. Çoğunlukla Reddit veya TH-cam üzerinden duydukları kavramları hoşlarına gidecek şekilde, kendi önyargılarını doğrulayacak şekilde kullanıyorlar. Hatta daha da kötüsü orada edindikleri şeyleri nedense mutlak doğru olarak da alabiliyorlar. Türkiye’de bazı arkadaşlarımın sadece Reddit’teki aşırı sağ sayfalardan okudukları ile bizim « The Lost Cause » olarak adlandırdığımız sahte tarih (pseudo-history) anlatısını gerçek zannedip Amerikan İç Savaşı’nın gerçek dışı yorumlarını uzun uzun tartıştıklarını gördüm. Buradan da İnternet’in yarattığı bir probleme geleceğim. Evet, dediğinize katılıyorum bir yandan internet bilgi tekelini kırıyor ve daha eleştirel bir bakış aşılıyor ama öte yandan da ciddi bir bilgi filtreleme problemi yaratıyor. Bir komplo teorisi videosunu internete atıyorsunuz ve milyonlara yayılıyor bu ışık hızıyla. Eskiden sadece aşırı sağ ve uç sağ kesimlerde gördüğünüz anti-Semitik zırvalıklar şimdi her yerde paylaşıldığından sanki bir gerçeklikmiş gibi kabul edilebiliyor. Üstelik bir de « yankı odası (echo chamber) » dediğimiz bir faktör de var. Yani sadece ırkçı birisi olarak (veya başka bir siyasi yönelim de olabilir) sadece ırkçı sayfaları sosyal medya hesabınızda takip ediyorsunuz ve sabah akşam bu ırkçı söylem bombardımanına maruz kalıyorsunuz. Böylece karşıt veya farklı anlatılar duymadığınızdan kendi gerçekliğinizde yaşamaya başlıyorsunuz ve bu cidden tehlikeli bir şey. Irkçılık örneğini verdim çünkü son 10 yılda internet radikalizmi çok gündem oldu iletişim çalışmalarında. Gerek Neo-Nazi grupları, gerekse IŞİD gibi terör örgütleri bu internet radikalizasyonunu çok fena bir şekilde kullanıyorlar. 2016 Jo Cox suikasti, 2017 Quebec City Cami Saldırısı, 2017 Finsbury Park Cami saldırısı, 2019 Christchurch Cami Saldırısı ve daha yeni gerçekleşen 2022 Buffalo Silahlı Saldırısı gibi saldırılar bu tip uç sağ komplo teorilerine fazlasıyla bağlı insanlar tarafından gerçekleştirildi. Evet, internet bir yandan bize inanılmaz büyük fayda sağladı, bilgi birikimimizi artırmak için, 49W kanalını takip etmek gibi ama öte yandan da kontrolsüz bir ortam olması bu tip sahte bilgi ve komplo teorilerinin de kolaylıkla yayılacak bir alan olmasına sebep oldu. Şimdi bu sebeple bazı sosyal medya kanalları bir şekilde kendilerince sansür uygulamaya başladılar, özellikle 2017’deki 1 kişinin ölümü ile sonuçlanan Charlottesville’deki Unite the Right Rally olaylarından sonra. Fakat Z kuşağı diye gençlerden bahsederken çok önyargılı konuştuğunuzu düşünüyorum. Öncelikle Boğaziçi Üniversitesi mezunu olup Fransa’da yaşayan ve orada master/doktora yapan iki kişi olarak konuşuyorsunuz. Yani Türkiye’deki gençlerin %1’ini bile temsil etmeyen çok ayrıcalıklı bir konumdan konuşuyorsunuz. Her zaman bir toplumsal mesele üzerinde konuşurken önce durduğumuz konuma bakıp kendimizin evrensel olmadığını fark ederek başlamak gerek diye düşünüyorum. Gençler Türkiye’de şu an korkunç bir ekonomik krizin pençesindeler ve hepsinin istisnasız gelecek kaygıları var. Devasa bir çoğunluğu işsiz olacaklarını kabullenmiş bir moralle üniversite eğitimlerine devam etmeye çalışıyorlar. İş beğenmediklerini sanmıyorum, sadece anne-babalarının yaşadıkları dünyada değiller. Lise mezunu olup banka müdürü olduğunuz dönemlerde değiliz, istediğiniz kadar ODTÜ veya Boğaziçi mezunu olun torpille ancak yine bir yerlere girebildiğiniz bir dönemde yaşıyorsunuz. 18 yaşında masa başı bir iş bulmanız ise neredeyse imkansız. Gençlerin akademiye yönelmesini de açıkçası ben işsizliğe bağlıyorum. Şu an herkes diplomalı işsiz, notları yüksekse bari en azından akademide bir yer edinirim umuduna sarılıyorlar. Özellikle ortalama bir işe göre akademisyenin maaşları şu an halen iyi Türkiye’de. Hayat pahalılığının ne kadar uçuk olduğundan da bahsetmeme gerek yoktur herhalde. Asgari ücret normalde ortalama bir yaşam sağlayabilecek durumda olması gerekirken burada hiçbir şeye yetmeyecek bir konumda. Asgari ücreti geçtim, beyaz yakalı işlerin bile büyük bir çoğunluğu ciddi derecede ayı zor kurtarabilecek bir gelir sağlıyor. Kısacası gençlerin narsist veya tembel olduğunu pek düşünmüyorum, sadece derin bir umutsuzluk içerisindeler.
Son olarak Ömer’in dediği iki şeye katılmadığımı belirterek bitirmek istiyorum. Birincisi, ne yazık ki ben şimdiki insanların çok rahat bir masa çevresinde toplanabileceğini sanmıyorum. Şehirleşmenin ve internetin getirdiği özgürleşme ve çoğulculuk ortamı belki birazcık insanları kimliklerin ötesinde diyalog kurabilmelerini sağlamıştır ama siyaseten kutuplaşmanın oldukça ekstrem bir noktada olduğu bir dönemdeyiz. Benim anne-babam farklı iki siyasi görüşteki ailelerden gelmelerine rağmen tanışıp evlenebilmişler, çünkü 1970lerde APli olmak ile CHPli olmak arasında çok ciddi bir fark olmadığı gibi şu anki kadar radikal görüşler anaakım siyaseti kapsamıyordu. Ama şu an bir AKPli ve CHPli olmak arasında dağlar kadar fark var, tamamen zıt gruplar, hatta düpedüz nefret bile var iki grup arasında. ABD’den örnek vereyim, siyasi kutuplaşmanın en ekstrem olduğu dönemdeyiz, çünkü Cumhuriyetçi Parti Obama ve Trump dönemlerinde artık iyice aşırı sağ bir parti haline geldi. Kendi arkadaş çevremden biliyorum, Obama’ya oy vermiş kimse Trump’a oy veren birisiyle arkadaş olmak istemiyor çünkü Trump’ı desteklemek bütün o savunduğu ırkçı, zenofobik, kadın düşmanı söylemlerini savunmak ve bütün otoriter politikalarını desteklemek demek oluyor onlar için. Yani diğer bir deyişle siyasi bölünmemiz de sert bir ahlaki yargılamamız var. Demokratlara oy verenler Cumhuriyetçilere oy verenleri direkman « kötü niyetli, ırkçı, zenofobik, yobaz, aşırılıkçı bir grup » olarak atfediyor ve benzer şekilde Cumhuriyetçiler de Demokratlara oy verenleri « dinsiz, dejenere olmuş, ABD düşmanı, Beyaz adam düşmanı SJWler » olarak görüyor. Bu Reagan dönemi, Clinton dönemi veya Bush döneminden oldukça farklı bir tablo. Türkiye’de de benzer bir konumda olduğumuz kanısındayım. Gençlerin de Jahrein’in yaymaya çalıştığı gibi pek apolitik olduğunu sanmıyorum, aksine çok politikler ve radikal gruplara kayma eğilimleri var gibi duruyor. Yani Jahrein’i takip ediyorlar ama seçim günü geldiğinde ben Jahrein’in boykot çağrısına uyacaklarını sanmıyorum, onun yerine Zafer Partisi gibi bir aşırı sağ milliyetçi partiye veya en kötü İYİ Parti’ye oy vereceklerdir diye düşünüyorum. Tabi ki de şu an temsil edildiklerini hiç hissetmiyorlardır, Türkiye siyasetini çok gençlerden kopuk yaşlı amcalar yönetiyor ama bu onları apolitik yapmayacaktır. Söylene söylene sağ milliyetçi partilere oy vereceklerdir ya da CHP'ye. İkinci konu ise Ömer’in psikolojik ve psikiyatrik problemleri oldukça tuhaf bir şekilde ciddiye almaması. Biraz belki uzmanlık alanlarınızın çok dışında bir yer için konuştunuz. Zamanında Birleşik Krallık hükümeti de gençlerde anti-depresan kullanımı uçuk bir sayıda artınca Theresa May hükümeti panik ortamı yaratmıştı ama bunun sebebi son zamanlarda anti-depresanın popüler olması değil, gençlerin psikolojik ve psikiyatrik problemlere bakış açısının eskisi kadar önyargılı olmayıp sorunları olduğunda yardım almaktan çekinmemesinden kaynaklanıyor. Videoda ADHD’den bahsedilmiş ama ADHD de öyle sadece basit bir dikkatini toplayamama olayı değil, ciddi bir nörobiyolojik problemdir. ADHDsi olan insanlar kendi kontrollerinin dışında dikkat eksikliğine ve/veya hiperaktiviteye sahipler, dolayısıyla da birçok vakada ilaç tedavisine ihtiyaç duyuyorlar. Bu tip şeyler de öyle bilim insanlarının durduk yere uydurduğu şeyler değil, açıkçası Ömer bu konuda neden bu kadar anti-bilim bir tavır takındığını da anlamadım, senelerdir üzerinde çalışmaları olan tıp ve nöroloji alanlarının vardığı bir sonuç. Yine kendi anektodunuzdaki sosyal anksiyetesi olan insanlar ne kadar kendilerine o tanıyı koyabilecek insanlar bir onu sormak lazım ama sosyal anksiyete bozukluğu da ciddi bir meseledir ve sadece bir topluluk karşısında konuşma yapamamaktan ibaret değildir. Ableist bir biçimde Ömer’in dalga geçercesine davranışını o sebeple hiç anlamadım, tahminimce uzmanı olmadığı bir konuda konuştuğu için böyle davrandığını düşünüyorum. Çünkü bu problemler insanların hayatında ciddi işlev bozukluklarına sebep oluyor ve öyle kendi iradenizle veya zamanla bir anda aşılabilecek şeyler değil, zaten bu sebeple psikiyatristler böyle bir tanı koyduklarında bunun için gerekli gördükleri takdirde ilaç tedavisi uyguluyorlar.
Ben psikoloji konusunda pek katılmıyorum size. Yani Ömer'e de tam olarak katıldığım söylenemez ama şu durum var. Benim arkadaşım sınavda heyecan yapan biriydi. Başka hiçbir sorunu yoktu. Gayet normal özgüvenli geleceğe dair aşırı derecede kaygısı yoktu. Ama sınav zamanı heyecanlanıp yapamadığı oluyordu. Doktora gittiğinde sosyal anksiyete tanısı kondu. Yani Ömer'in dediği tanıyı koymak çok kolay. Ve insan o düşüncede oluyor bir süre sonra. Ben z kuşağında olduğum için benim arkadaşlarımdan ilaç kullanan aşırı çoktu. Bu insanlar kabulleniyor. Yani bir toplulukta konuşamıyor ve doktor da sosyal anksiyete tanısı koyunca bu insan çabalamaktan vazgeçiyor. Çünkü ben hastayım ve bu hastalık olduğu için ben insanlar arasında özgüvenli bir şekilde konuşamayacağım diye düşünüyor. Kendini bana karşı rahat ve anlaşılır ifade ediyor ama anksiyetem var diye bir kabulleniş var benim görüşüm.
Bu videoda kesinlikle altına imza atacağım yer yetişkinlik meselesi. Ben 19 yaşındayım ve söylediğiniz nedenlerden dolayı yetişkin olmak istemiyorum, büyümekten korkuyorum. Gelecek senaryolarımda da çok fazla seçenek yok, dediğiniz gibi ya akademi ya da bir yolunu bulursak yurt dışı. Ben de ülkemde normal bir hayat sürmek istiyorum ama mümkün görünmüyor şu an maalesef.
ne uzun uzun tartışmışsınız kardeşimmm özetliyorum şimdi. x: Bana balık ver y: Bana balık verme, balık tutmayı öğret z: Bana ne balık ne ders ver, beni bi sal aga ben balık tutmayı da kendi başıma öğrenirim, balığı da tutarım yeter ki engel olma
Ömer düşündürüyor abi. Ömer konuştuktan sonra aklıma yeni fikirler geliyor vidyoyu durdurup kendi düşüncelerimi dinliyorum. Sadece kendi iyi oynayan değil takım arkadaşlarını da daha iyi oynatan efsane topçu resmen.
Z kuşağından biri olarak düşüncelerimi söylemek isterim. Öncelikle bu kuşakta bilgiyi objektif ele alan insan yok denecek kadar az. Mesela bir genç ideolojik olarak milliyetçi, liberalist veya sosyalist olduğunda hiçbir şekilde eleştiri kabul etmeyip kendisi eleştiri yapabiliyor. Rahatlıkla hakarete başvurabiliyor. Sevdiği tarihi kişiliklerde de bu durum açıkça görülüyor. Burada da z kuşağı diğer kuşaklara göre sorgulayıcı diyen insanlara katılmıyorum. Zihin olarak değişen bir şey olduğunu düşünmüyorum diğer kuşaklara göre. Son olarak Türkiye'yi kalkındıracak kuşak diyen insanlara pek itimat etmiyorum. Evet çok değerli araştıran, sorgulayan ve eski jenerasyonlara göre daha bilinçli ve ahlaklı kesim var. Ama önemli olanın çoğunluk olduğunu düşünüyorum. Ve çoğunluk pek iç açıcı durumda değil benim şahsi fikrim.
Saati bir dolardan amelelik yaparken podcast niyetine dinledim. -Internet ile birlikte gelen görme sorunu da var lüks hayatları denizler havuzlar adalar villalar pardiler sonra ekonomi guzel olsa bile bir doyumsuzluk getiriyor. Benim annem babam belki benden daha fakirdi ama farkīnda değildi ama ben bakıyorum dünyaya abow -Yaşar abinin bilmiyorum bu konuyu demesi çok delikanlıcaydı -Bir de Plasebonun gücü üzerine bir video gelebilir mi 🤔 Meselam al bu ilaci ucucaksin desem uçmazsīn ama al bu ilaci daha hizli kas yap diyince oluyor merak ediyorum teşkürler
Çincede de kriz kavramı iki anlam ifade etmektedir. Bunlardan ilki tehlikeli bir duruma işaret ederken öteki değişim için bir fırsat anlamına gelmektedir (Stevens ve Ellerbrock, 1995). Örneğin, köpek tarafından kovalanan bir çocuğun duvardan atladığını varsayalım. Burada saldırıya uğrayan çocuk; 1. Hızlı koşmayı 2. Hızlı düşünebilmeyi ve 3. Bu tür olaylardan yara almadan nasıl kurtulacağını öğrenmiş olacaktır (Kaplan, 2009). Dolayısıyla herhangi bir kriz durumu aynı zamanda değişim için en uygun zaman olarak da ifade edilmektedir (Stevens ve Ellerbrock, 1995). (İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ Cilt: 6, Sayı: 2, 2017 Sayfa: 835-857)
Kardaş ben iki binliyim, köyde doğdum büyüdüm ve hâlen köyde yaşıyorum. Ayrıca şehir dışında üniversite okudum. İstanbul'daki Z kuşağı çocuk ile Ş.Urfadaki benim farkım Z-Y Kuşakları gibi geliyor! Coğrafya kaderdir!😂
Mükemmel bri videoydu. İzlenme kasmak için övgüler düzmeyip iyi taraflara hak verip kötü tarafları eleştirip insanların kendinin farkına varmasına yardımcı olduğunuz için teşekkürler
Önceki kuşakların daha "güçlü" olduğunu söylemek çok saçma bence. Ebeveynlerimiz ve onların jenerasyonu psikolojik olarak ele alındığında bir ton sıkıntı görülecektir. Yalnızca bizim nesle değil herkese uyguladıkları psikolojik şiddetin haddi hesabı yok. Çok sağlıksızlar ve güçlü falan değiller. Ayrıca "zayıf" olarak eleştirmek bence olması gereken bir şey. Şükrederek hiçbir yere varamayız, iyi bir şu an ve gelecek için eleştirmek, yetinmemek ve geliştirmek gerekiyor.
25:00 bence onlar diğer ülkelerden haberleri olmadığı için herkesin öyle yaşadığını düşünüyolardı ama biz diğer ülkelerdeki insanların refah seviyelerini görebildiğimiz için burada kuduruyoruz.
Bu benim oldukça ilgi çekici bulduğum bir konu. Temelde eğlence sektörünün polititkleşmesi, internet ve internet kuşağının etkisi gibi bir de Türkiye'nin de içine düştüğü krizler sarmalının etkili olduğunu düşünüyorum. Bu konu hakkında içerik görmek isteyen başkaları da var mı acaba?
Bu arada gerçekten çok merak ediyordum bu konu hakkında görüşlerinizi. Ömer'in dediği gibi hastalıklara ad koymak ve görünür kılmak hassaslığı arttırdı mi. Vakti zamanında siyasal ve sosyal çok büyük zorluk çekmiş kesimden daha rahat (temel ihtiyaç kaygısı yaşamadan hayatını sürdürebilen) buyumelerine rağmen depresifliğin sebebi ne
4 yaşındaki kardeşim huzeyfeye çorba kaşığıyla çikolata yemesi sebebiyle bu yaptığın doğru değil dedim, bunun yanlışlığını kanıtlayan etik varsayımlar neler???? dedi ~ şoke oldum 😳
her gün mutlaka bir videonuzu izliyorum, sokakta karsıma çıksanız askerlik arkadasımmıssınız gibi davranırım o derece. gerci omer abi/amca(?)/dede(??)/büyükbaba(???) y kusagı adamıymıs. saskınım. sozun ozu, HARIKASINIZ😽🧚♀️🫶🫧
Ya aslında Z kuşağının olayı çok basit. 10 liraya hamburger yedikten sonra internette tam anlamıyla özgür dolaşmak. Z kuşağının tüm cabası bunlar olsun diye uğraşmak
Ben yetişkinliğin ‘uncool’ olmasının yanı sıra iş hayatına yeni girenler için daha farklı nedenlerle kaçıldığını düşünüyorum. İş dünyası bence başka bir gezegen gibi, orada kurallar var yöneticiler var kpi var. Hepsinin açıklamaları var ve ANLAMSIZ. Sorgulamayı aza indirerek alışmaya çalışsak bile bu düzenin değişmeyeceği, bu şartlarda yılların geçeceği fikri insanı umutsuzluğa sürüklüyor. Fotokopi çektirmeseler bile pozisyon için mülakatlarda binbir yetenek sorgulayıp, çoğunu asla kullanmana fırsat bulamayacağın tek düze bir işe alınıyorsun. Jenerasyon farkı gözetmeden bu durum kendine yatırım yapmış her insanın canını bir miktar sıkar diye düşünüyorum.
Ben biraz 80'li yıllara döndüğümüzü düşünüyorum. Partiler bile çok benzer, sadece isimleri farklı. Dünyadaki ülkeler ve insanlar bireysel özgürlüklerinin korunması şartıyla daha milliyetçi ve içe kapanık (bölgeselci) olacaklarını düşünüyorum. Bence insanlar, daha net, çözüm odaklı ve çözümün ne olduğunun ayrıntısıyla anlatan politikacılar isteyeceklerdir.
Ya keşke hayat geç kalmış vb gibi konular üzerine Bi video yapılsa ben 21 yaşındayım okulu bıraktım tekrar hazırlanıyorum ve hedefimde yüksek bu yüzden bu yıl değil bir sonraki yıl sınava gircem bu yüzden 28 yaşımda mezun oluyorum ve ciddi bir gec kalmışlık hissi var üstümde
Aynı durumu ben de yaşadım ve birkaç şey söylemek istiyorum. Taşra bir üniversitede parlak bir bölüm okuyordum. Tam o dönemde koronavirüs patlak verdi ve “neden yeniden hazırlanmıyorum ki?” dedim. 21 yaşında 2.sınıf öğrencisiydim. Okulu bırakarak bir sene boyunca çalışıp YKS’ye tekrardan girdim ve görece iyi bir üniversitede istediğim bölümü kazandım.(Kısacası hedefime ulaştım) Şimdi yeni üniversitemde yine ikinci sınıftayım, verdiğim kararın getirdikleri ve götürdükleri oldu. Eski sınıf arkadaşlarım birer birer mezun olup işe girerken ben ise sefil bir öğrencilik sürdürüyorum. 25-26 yaşında mezun olacağım, üzerine y. lisans yapıp tıpkı senin gibi 28 yaşında eğitim hayatımı tamamlamayı planlıyorum. Üniversite içinde geç kalmış hissetmezsin, ama aile içinde veya arkadaş ortamında bir miktar böyle hissedebilirsin. Psikolojik olarak ve en önemlisi maddi olarak bir değerlendirme yapmanı öneririm.
Sanırım bir iki videoda üstü kapalı konuşmuşlardı, bence tamamen toplum ve algı ile ilgili avrupada gençler üniversiteye geçmeden önce dünyayı geziyor ne yapmak istediklerini hayat amaçlarını bulmak için, türkiyede ise liseyi bitirir bitirmez bir üniversiteye atanman gerekiyor toparlamam gerekirse canınizi sıkmayın ne istediğinizi bilmek önemli bir artı ve yalnız hissetmeyin sizin gibi çok fazla insan var, ben de ara ara yaşıyorum hayat mükemmel değil bunlar hayatta var.
Çok tatlısınız ya, sohbetinize doyum olmuyor cidden. Çok isabetli buldum pek çok satır başlığını. Özellikle "psikiyatrik tanı ve tedavi uygulamaları" hakkında ilave edebileceğim çok şey var da, ben de 98 doğumlu bir Z bireyiyim, üşendim, bana kalsın ;)
Üretmeyen, üretme motivasyonu olmayan insan hasta olur ... Kendinden başka hiç kimsenin sorumluluğunu almayan kendi sorumluluğunu da alamaz... Z kuşağı çocuk da yapmadıkça iyice içe çöküyor....
Müthiş bir video olmuş başlangıç için de ayrı bir parantez açmak isterim inanılmaz iyiydi ve bu video sayesinde z kuşak görünümlü y kuşak olduğumun farkına vardım 🥲
Ömer abi ''bütün dünyada alım gücü düşüyor'' dediğinde sinirden videoyu kapatmamak için 15-20 saniye sakince nefes alıp verdim.. Bu arada Yaşar abi 49W'yu bırakıp drill rap işine girebilir iyi para var..
hocam 9:20 de diyorsunuz bütün dünyada böyle diye ama bizdeki kadar yüksek enflasyon dünyanın neresinde var? Bu sadece pandemi ile açıklanması mümkün olan bir durum değil.
Aslında ikinizde ara dönemde dogdunuz Ne tam z kuşağı ne de tam y kuşağı zillenial diye bir sey arastırdım Y kuşağının sonu z nin başında doganlar 1993 1998 veya 1995 2000 arasında doganlar bende 2000 li olarak her iki neslin arasında hissediyorum Bence tam z kuşağı 2004 2008 arası tam cekirdek z kuşağıdır bence ,06 doğumlu kardeşimden biliyorum 😁
15:29 da Ömer'in dediği şeye bakın. Sonra şu videoda "Politik Olmak İyi Midir? Gençler Siyaseti Takip Etmeli Mi? Ateş Ölçer - 16" 19:24 üncü saniyeye gidip bakın. 3 ay arayla bu kadar farklı bir şey söylemiş olması garip. Ömer sonrasında kendine göre kesin bir açıklama getirecektir de önemli olan bu tarz çelişkilere düşmemek değil midir zaten?
tercih dönemine kadar üniversiteler hakkında bilgilendirici videolar yaparsanız çok güzel olur sınavın açıklanmasına az kaldı iyi üniversitelerde mühendislik okuma hayallerimiz vardı ancak yığılma olucak gibi bu sene ve belirli bir aralık harici boğaziçi odtü itü vs gibi üniversiteler harici yerlerde mühendislik okumak bildiğin boş okumaya yoruluyor özellikle çevrem sağlık diş gibi bölümlere git tarafındalar yardımcı olursanız çok sevinirim
z kuşağını z kuşağı yapan soru "Neden ben değil?" sorusu bence. bu soru beraberinde saydığınız pozitif yönleri getirdi ama kişisel gelişim bir noktada elvin levinerin ajanda doldurma reelslarına evrildiği için içi aşırı boş. dolayısıyla bu cümle bir soru olmaktan çıktı ve herkes kendini kahraman zannediyor artık.
Ebeveynlerin çocuğa bakış açısı kısmında anne babaların Z kuşağı çocuklarını daha çok kontrol ettikleri, denetimde tutmaya çalıştıklarından bahsettiniz. Ve videonun başlarında ise aynı Z kuşağının baskıcı siyasi otoritelere karşı olma eğilimine değindiniz (hatta Ömer Bey bunu iyiye de yordu). Şimdi bu noktada Z kuşağının siyasi anlamda daha özgürlükçü ve totaliterlik karşıtı olması aileleri tarafından yaşadıkları yoğun denetim mekanizmasının (kısmen de olsa) bir sonucudur diyebilir miyiz?
şu zamana kadar yaşar'ın kırmızı saten gömlekle dans etmesini izlemek için yaşıyormuşum teşekkürler yaşar şlfmwldşwfmwlş
İlk 30 saniyenin 1 saatlik versiyonu gelirse patrona çeyrek altın atacam
iste sürekli o videonun döndüğü canlı yayın kanalı açalım .d
@@abdulvahidgezer en azından shorts gelsin be
ODTÜ IR'dayım, geçen buradaki asistanlardan biriyle de aynısını konuşmuştuk. 2000 başı mezun olanlar hem üniversite hayatlarını iyi yaşadılar hem de çıktılarında iyi yerlere geldiler. O zaman bir ODTÜ mezunu olmak acayip bir şeydi ve hala görüyorum ki insanlar bak iş bankasının yöneticileri hep ODTÜ mezunu, şuranın ceosu da ODTÜ'lü diyor, geçen bi hocamız da dönemdaşlarının hep bir yerlerde genel müdür olduğunu söyleyip endişelenmememiz gerektiğini söyledi. Endişelenin arkadaşlar :D Bunlar geride kaldı o insanlar mezun olduğu zaman o diplomanın bir değeri vardı, ingilizce bilmek falan sizi öne çıkarıyordu artık öyle bir şey yok. Mezunlarımız şurada çalışıyor falan diyenlere inanmayın onlar 40 50 yasında insanlar artık. O dönem bitti hala o dönem üzerinden övgü yapılıyor. ODTÜ, Boğaziçi mezunları için bile cıktın mi işin hazır, hem de çok iyi bir iş olayı bitti artık. Bu tufaya ben de gelip kendimi kandırmışım. Kısacası dedikleri gibi dönemler ve yerler ciddi fark getiriyor arkadaşlar. Bunu da aklınızda tutun bence.
O adamlar emekli olunca nolcak kimse çalışmıcak mı o zmn
@@huseyinozkan2865 o dönem gelene kadar bekleyecek miyiz ve tek sorun o değil cok fazla mezun da var. Ve demek istediğim onlar o statülere üniversiteden çıktıktan sonra geldiler yükseldiler. Şu an öyle böyle değil acayip bir rekabet var. Dediğim gibi o zaman ingilizce bilmek bile çok artı bir değerdi.
@@ilay3157 itü bile ingilizce eğitime 2000 lerden sinra başladı bildiğim kadarıyla.
Dostum odtü kazanmak ve bitirmek bir içdisiplin gerektiriyor sonuçta. Çalışman gerektiginde oturup calıstığın icin o okulu kazandin ve bitirdin. Önemli olan budur. Bunun dışında bahsettigin okullar sana ekstra baska seyler de katar ve iş de bulursun iş de kurarsın. Şu iş bulamayacagız, aç kalacagız endişesini bir aşın artık. Ekonomi berbat olduğu için yasam kalitemizin düşmüş olması şuan endise verici ama boun,odtü,itü mezunları için iş bulamamak gibi bir durum yok rahat ol. Hatta okuduğun bölüme bagli olarak bu üniversiteler dışındaki bazi yerlerden de mezun olduğun gibi iş bulursun. Türkiye de çalışan insana doymuşluk gibi bir durum yok. Tersine Çoğu sektör aç..
Ben bu yoruma pek katılmıyorum iyi bir üniversite hala iş yapıyor türkiyede. Kendim buna en iyi örnek hiç mülakata girmeden 2 büyük firmadan teklif almıştım ve mezuniyetime daha 1 sene vardı. İşe girdiğimde farkettim ki ekipteki insanların nerdeyse yarısı ile aynı üniversitede okumuşuz. Bu network kıymetli bence, bu insanlar emekli olduğunda da yerine geçecek olan bizler olacağız.
Eleştirebilme konusuna katılmıyorum. Akranlarım iki üç tweet okuyup kendi fikirleriymiş gibi benimseyip her yerde söylüyor. Burda hiçbir sorgulama yok. Düşünceyi olduğu gibi alma var.
Hayatımda tamamlayamadığım bir eksik olduğunu hissediyordum ve yaşar abinin dansı sayesinde bu eksiği doldurdum.
Kırılganlık, narsistlik, asla özgün olamama hepsi çok uyuyor. Gerçekten kendimizi özel sanıyoruz ama aslında bir yandan çok da tembeliz bu da bizi mutsuz yapıyor bence.
Tembel mi😂 önceki kuşaklar karıncaydı zaten
@Turkish-V burdaki tembellikten kastım hazıra aşırı alışkın olmak Z kuşağı bilgiye hazır erişemedigi işin kolayına yönelemediği an koşarak uzaklaşıyor. Ebeveynlerinden beklentileri çok daha yüksek.
Videoya yanıt vereli yıllar olmuş ne düşündüğümü tüm detaylarıyla hatırlayamam ama bu tablodan herkes az çok haberdardır diye düşünüyorum.
Kendi içimde düşündüğüm bir çok konuyu çok güzel açtınız. Daha dün bir arkadaşım ile sohbet ederken bu konuyu konuştuk. Z kuşağı kendi elinde olmayan konulara haddinden fazla odaklanıyor. Evet dış etkenler çok kötü olabilir fakat oturduğumuz yerden sürekli dış etkenleri kötülemek bize bir şey kazandırmıyor. Ömerin bahsettiği anne ve babalarımızın dönemine bağlamak istiyorum bu mevzuyu. Onların zamanında depresyon bu kadar yaygın bir şey değildi çünkü insanlar kendilerini bu kadar dinlemiyorlardı. 'Depresyonda olduğunu nasıl anlarsın' videolarına maruz kalmıyorlardı. Bana öyle geliyor ki günümüzde psikolojik hastalıklar popülerleştirildi. İnsanların düşünceleri sürekli kendi benliklerine yönlendiriliyor. Haliyle artık hayatımızın gidişatındaki aksamalar için psikolojik hastalıklarımızı ve zaten öfke duyduğumuz otoriteleri suçluyoruz. Sorumluluk almaktan kaçıp, bize sorumluluk yüklemeye kalkışan her türlü otorite ile çatışıyoruz. Bu okul, sistem, siyaset ve hatta aile olsa bile.. Harika bir video olmuş. Yaşar'ı giriş için ayrıca tebrik ediyorum jsjdjdhd Emeğinize sağlık 🌻
2002’liyim.. Kendi kuşağımdan nefret ediyorum.. Kusura bakmayın hiç öyle bireyci falan değiller, hepsi
kopyala-yapıştır, özgün olmayan kişiliklerden oluşuyorlar maalesef.. Bireyci olan kişiler bu kadar copy-paste olmamalı.. Anlamlı ve akılcı bir şeyler söylemeye gelmeyen, söyleyince yüzüme bön bön bakan bir kuşağa doğmuşum.. Her yerde işte yok farklılıklara saygılılarmış, özgürlükçü bir bakış açıları varmış falan derler.. Öyle bir şey yok asla.. Onların istediği şekilde giyinmeyin, istediği şekilde bir tarza sahip olmayın, sizi bakışlarıyla ezerler, küçümseyici bir tutumla yalnız bırakırlar ve acımazlar da.. Sizin duygu durumunuz onlar için önemli değildir.. Zaten bu “ezik, alfa, yargı dağıtan” vs. lafları buradan geliyor.. Hep bir üstünlük ve alçaklık ilişkisi içinde iletişim kuruyoruz saçma bir şekilde.. İlişkiler anlamında bu kuşak kadar vahşi bir kuşak olduğunu sanmıyorum..
Z kuşağının içselleştireceği bir şey yoktur.. Genelde imajınıza bakılır ve siz o şekilde yargılanırsınız.. Kendinizi onlardan biraz aykırı konumlandırırsanız yalnız kalıyorsunuz ve “popüler” olma imkanınız olmuyor.. Aşırı uçlarda gezineyim, farklı olayım diye ne kadar sıradan göründüklerini anladıklarını sanmıyorum.. İnstagram, TH-cam gibi sosyal medyanın yayılmasıyla ve gelişmesiyle olacak ki, aşırı derecede bir dış görünüşe önem verme ve bunun üzerinden beğenilme ya da beğenilmeme var.. Hatta bu gündelik hayatın içinde bile öyle.. Ama haksızlık etmek istemem, bu sadece
“Z kuşağında” değil bu zamana uyumlanmış henüz genç sayılabilecek her insanda olan bir durum.. Bu kadar modaya düşkünlük ve İphone’a sahip olmayı bir olay zanneden bir kuşak benim kuşağım ne yazık ki..
Öncelikle özgürlük kavramını yanlış anlamışsın. "Irkçılık" dahil olmak üzere fiziksel şiddete varmayan her şey özgürlüktür. burada netleştik diye düşünüyorum. Şimdi hocam gayet de kendinizi özel hissediyorsunuz ve gayet de üstten bakıyorsunuz eee hocam sizin eleştirdiğiniz insanlardan ne farkınız kaldı? İnternet çok uzak görünüyorsunuz çünkü internet memelerini ciddiye alıp konuşuyorsunuz. Hocam dünya kimsenin etrafında dönmüyor ve eleştirdiğiniz insanlar kendi dünyalarını oluşturmak istiyor ama siiiz koca bir jenerasyonu çöpe atıp kendinizi en üst düzeye yerleştirip ego tatmininizi yapmaktan geri durmuyorsunuz. Yani gayette Z kuşağı özellikleri taşıyorsunuz. Ve bu kötü bir şey değildir çünkü koca bir kuşak tıpkı siz gibi var olma çabasında.
@@emre4166 Ya kardeşim ben internetten gördüğüm saçma salak işlerle çıkarım yapsam buraya yazar mıyım ciddi bir şekilde.. Siz hangi kuşağın adamısınız bilmiyorum da yani iyi güzel süslüyorlar bu kuşak meselesini.. Ben gerçekleri yazdım, olayların siyah tarafını gösterdim.. Ha beyaz ya da renkli kısımlar yok mu, elbette vardır.. Ama ne kadar ve kaç gençte var ??! Ben kendime Z kuşağı dedim de, ben çağlar üstü takılmayı seviyorum ve her bakış açısına da yer veririm.. Bende “boomer, yaşlı, moruk” lafları yok, insanları böyle aptalca gruplandırmam, yaşlarına göre falan.. Özgün ve yenilikçi insanlar, kendi olan insanlar dikkatimi çekiyor, o insanlardan çok şey öğreniyorum.. Sadece yaşıtlarımla aynı şeylere gülüp, aynı tepkileri verdiğim bir zihin fanusunda da yaşamıyorum.. Öyle çok arkadaşım da yok, belli sebeplerden dışlanmış bir bireyim, tebrikler Z kuşağı başardın.. 👏🏻👏🏻👏🏻(!)
@@Oguz-iz8bfsen kocaman bir fanusda yaşıyorsun. Sebebini anlamak dahi istemiyorsun. o kadar aptalca bir egon var ki sana üstten baktığını kanıtlamakla uğraşmayacağım. Ayrıca birileri seni dışlayınca sen haklı olmuyorsun. Çok küçük şunu söylemek istiyorum; gerçekleri tek başına bilip açıkladığın için tüm z kuşağı sana minnettar olmalı lol
Sosyal medyada her a ptalca vidyoya pov yazmak geneli zengin olsada fakiriz diye ağlamak hak aret k üfür c ahillik tonla
akp kafalı chp z ihniyetli tarihin en va sat n esli içlerinde nadir Adamlıklılarda var tabi
Öncelikle ben de kuşak kavramının zamandan ve mekandan bağımsız kullanılmasına karşıyım, o konuda Ömer’e katılıyorum. ABD’li 98li bir genç ile Türkiye’deki 98li bir genç şu an aynı hayatı yaşamıyor. Üstelik bölge, sınıf, eğitim durumu, cinsiyet, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, etnik/ırksal kimlik gibi farklı kategorilerinde göze alınması lazım. Yani Samsun’da yaşıyan bir Türk erkek ile bir Roman kızın yaşamları arasında dağlar kadar fark var, isterse doğum tarihleri hatta saatleri bile aynı olsun. Belli bir yaş grubundaki insanı toplayıp astroloji gibi « Siz şu tarihte doğdunuz o yüzden Z kuşağısınız. » demek bana inanılmaz saçma geliyor. Ömer’in birkaç yıl erken doğduğundan Z kuşağına dahil olamaması gibi. Onun yerine bahsettiğim ayrımlar yapılsa, keşimselciliğe dikkat ederek, belki biraz daha anlamlı bir örneklem çıkarılabilir. Obama döneminde 20li yaşlarında olan işçi sınıfı Harlem’ın genç siyahi erkekleri gibi. Zaten biraz popüler kültürün kattığı bir kavram gibi geliyor bana bu kuşak meselesi. Strauss ve Howe ikilisinin çalışmasını pek ciddiye alamadım hiçbir zaman. Bir akademik değeri pek olmadığı gibi yanlışlanamaz bir anlatıdan ibaret, dolayısıyla birçok kişi tarafından da pseudo-science (sahte bilim) olmakla da suçlanan bir kitaptı onların 1991’de çıkan « Generations » isimli kitabı. Ayrıca başta bahsi geçen makale « the Me Me Me Generation » olan Time dergisi makalesiyse pek ciddiye almamak lazım bence, hemen hemen her 5-10 yılda bir Time dergisi aynı tip başlıkları atıp duruyor.
Bilgi meselesinde de ciddi birkaç eleştirim olacak. Bir yandan evet, birçok genç artık ortalama seviyede de olsa İngilizce biliyor ve yabancı kültüre globalleşme sayesinde aşina, özellikle ailelerine göre bayağı aşinalar, ama o kültürü anlamaları ciddi bir uzmanlık gerektirecektir. Şahsen ABD’yi merak etmeleri, oradaki siyaseti takip etmeleri benim de hoşuma gidiyor ama orada edindikleri kavramları çok bilinçli bir şekilde kullandıklarından şüpheliyim. Çoğunlukla Reddit veya TH-cam üzerinden duydukları kavramları hoşlarına gidecek şekilde, kendi önyargılarını doğrulayacak şekilde kullanıyorlar. Hatta daha da kötüsü orada edindikleri şeyleri nedense mutlak doğru olarak da alabiliyorlar. Türkiye’de bazı arkadaşlarımın sadece Reddit’teki aşırı sağ sayfalardan okudukları ile bizim « The Lost Cause » olarak adlandırdığımız sahte tarih (pseudo-history) anlatısını gerçek zannedip Amerikan İç Savaşı’nın gerçek dışı yorumlarını uzun uzun tartıştıklarını gördüm.
Buradan da İnternet’in yarattığı bir probleme geleceğim. Evet, dediğinize katılıyorum bir yandan internet bilgi tekelini kırıyor ve daha eleştirel bir bakış aşılıyor ama öte yandan da ciddi bir bilgi filtreleme problemi yaratıyor. Bir komplo teorisi videosunu internete atıyorsunuz ve milyonlara yayılıyor bu ışık hızıyla. Eskiden sadece aşırı sağ ve uç sağ kesimlerde gördüğünüz anti-Semitik zırvalıklar şimdi her yerde paylaşıldığından sanki bir gerçeklikmiş gibi kabul edilebiliyor. Üstelik bir de « yankı odası (echo chamber) » dediğimiz bir faktör de var. Yani sadece ırkçı birisi olarak (veya başka bir siyasi yönelim de olabilir) sadece ırkçı sayfaları sosyal medya hesabınızda takip ediyorsunuz ve sabah akşam bu ırkçı söylem bombardımanına maruz kalıyorsunuz. Böylece karşıt veya farklı anlatılar duymadığınızdan kendi gerçekliğinizde yaşamaya başlıyorsunuz ve bu cidden tehlikeli bir şey. Irkçılık örneğini verdim çünkü son 10 yılda internet radikalizmi çok gündem oldu iletişim çalışmalarında. Gerek Neo-Nazi grupları, gerekse IŞİD gibi terör örgütleri bu internet radikalizasyonunu çok fena bir şekilde kullanıyorlar. 2016 Jo Cox suikasti, 2017 Quebec City Cami Saldırısı, 2017 Finsbury Park Cami saldırısı, 2019 Christchurch Cami Saldırısı ve daha yeni gerçekleşen 2022 Buffalo Silahlı Saldırısı gibi saldırılar bu tip uç sağ komplo teorilerine fazlasıyla bağlı insanlar tarafından gerçekleştirildi. Evet, internet bir yandan bize inanılmaz büyük fayda sağladı, bilgi birikimimizi artırmak için, 49W kanalını takip etmek gibi ama öte yandan da kontrolsüz bir ortam olması bu tip sahte bilgi ve komplo teorilerinin de kolaylıkla yayılacak bir alan olmasına sebep oldu. Şimdi bu sebeple bazı sosyal medya kanalları bir şekilde kendilerince sansür uygulamaya başladılar, özellikle 2017’deki 1 kişinin ölümü ile sonuçlanan Charlottesville’deki Unite the Right Rally olaylarından sonra.
Fakat Z kuşağı diye gençlerden bahsederken çok önyargılı konuştuğunuzu düşünüyorum. Öncelikle Boğaziçi Üniversitesi mezunu olup Fransa’da yaşayan ve orada master/doktora yapan iki kişi olarak konuşuyorsunuz. Yani Türkiye’deki gençlerin %1’ini bile temsil etmeyen çok ayrıcalıklı bir konumdan konuşuyorsunuz. Her zaman bir toplumsal mesele üzerinde konuşurken önce durduğumuz konuma bakıp kendimizin evrensel olmadığını fark ederek başlamak gerek diye düşünüyorum. Gençler Türkiye’de şu an korkunç bir ekonomik krizin pençesindeler ve hepsinin istisnasız gelecek kaygıları var. Devasa bir çoğunluğu işsiz olacaklarını kabullenmiş bir moralle üniversite eğitimlerine devam etmeye çalışıyorlar. İş beğenmediklerini sanmıyorum, sadece anne-babalarının yaşadıkları dünyada değiller. Lise mezunu olup banka müdürü olduğunuz dönemlerde değiliz, istediğiniz kadar ODTÜ veya Boğaziçi mezunu olun torpille ancak yine bir yerlere girebildiğiniz bir dönemde yaşıyorsunuz. 18 yaşında masa başı bir iş bulmanız ise neredeyse imkansız. Gençlerin akademiye yönelmesini de açıkçası ben işsizliğe bağlıyorum. Şu an herkes diplomalı işsiz, notları yüksekse bari en azından akademide bir yer edinirim umuduna sarılıyorlar. Özellikle ortalama bir işe göre akademisyenin maaşları şu an halen iyi Türkiye’de. Hayat pahalılığının ne kadar uçuk olduğundan da bahsetmeme gerek yoktur herhalde. Asgari ücret normalde ortalama bir yaşam sağlayabilecek durumda olması gerekirken burada hiçbir şeye yetmeyecek bir konumda. Asgari ücreti geçtim, beyaz yakalı işlerin bile büyük bir çoğunluğu ciddi derecede ayı zor kurtarabilecek bir gelir sağlıyor. Kısacası gençlerin narsist veya tembel olduğunu pek düşünmüyorum, sadece derin bir umutsuzluk içerisindeler.
Son olarak Ömer’in dediği iki şeye katılmadığımı belirterek bitirmek istiyorum. Birincisi, ne yazık ki ben şimdiki insanların çok rahat bir masa çevresinde toplanabileceğini sanmıyorum. Şehirleşmenin ve internetin getirdiği özgürleşme ve çoğulculuk ortamı belki birazcık insanları kimliklerin ötesinde diyalog kurabilmelerini sağlamıştır ama siyaseten kutuplaşmanın oldukça ekstrem bir noktada olduğu bir dönemdeyiz. Benim anne-babam farklı iki siyasi görüşteki ailelerden gelmelerine rağmen tanışıp evlenebilmişler, çünkü 1970lerde APli olmak ile CHPli olmak arasında çok ciddi bir fark olmadığı gibi şu anki kadar radikal görüşler anaakım siyaseti kapsamıyordu. Ama şu an bir AKPli ve CHPli olmak arasında dağlar kadar fark var, tamamen zıt gruplar, hatta düpedüz nefret bile var iki grup arasında. ABD’den örnek vereyim, siyasi kutuplaşmanın en ekstrem olduğu dönemdeyiz, çünkü Cumhuriyetçi Parti Obama ve Trump dönemlerinde artık iyice aşırı sağ bir parti haline geldi. Kendi arkadaş çevremden biliyorum, Obama’ya oy vermiş kimse Trump’a oy veren birisiyle arkadaş olmak istemiyor çünkü Trump’ı desteklemek bütün o savunduğu ırkçı, zenofobik, kadın düşmanı söylemlerini savunmak ve bütün otoriter politikalarını desteklemek demek oluyor onlar için. Yani diğer bir deyişle siyasi bölünmemiz de sert bir ahlaki yargılamamız var. Demokratlara oy verenler Cumhuriyetçilere oy verenleri direkman « kötü niyetli, ırkçı, zenofobik, yobaz, aşırılıkçı bir grup » olarak atfediyor ve benzer şekilde Cumhuriyetçiler de Demokratlara oy verenleri « dinsiz, dejenere olmuş, ABD düşmanı, Beyaz adam düşmanı SJWler » olarak görüyor. Bu Reagan dönemi, Clinton dönemi veya Bush döneminden oldukça farklı bir tablo. Türkiye’de de benzer bir konumda olduğumuz kanısındayım. Gençlerin de Jahrein’in yaymaya çalıştığı gibi pek apolitik olduğunu sanmıyorum, aksine çok politikler ve radikal gruplara kayma eğilimleri var gibi duruyor. Yani Jahrein’i takip ediyorlar ama seçim günü geldiğinde ben Jahrein’in boykot çağrısına uyacaklarını sanmıyorum, onun yerine Zafer Partisi gibi bir aşırı sağ milliyetçi partiye veya en kötü İYİ Parti’ye oy vereceklerdir diye düşünüyorum. Tabi ki de şu an temsil edildiklerini hiç hissetmiyorlardır, Türkiye siyasetini çok gençlerden kopuk yaşlı amcalar yönetiyor ama bu onları apolitik yapmayacaktır. Söylene söylene sağ milliyetçi partilere oy vereceklerdir ya da CHP'ye.
İkinci konu ise Ömer’in psikolojik ve psikiyatrik problemleri oldukça tuhaf bir şekilde ciddiye almaması. Biraz belki uzmanlık alanlarınızın çok dışında bir yer için konuştunuz. Zamanında Birleşik Krallık hükümeti de gençlerde anti-depresan kullanımı uçuk bir sayıda artınca Theresa May hükümeti panik ortamı yaratmıştı ama bunun sebebi son zamanlarda anti-depresanın popüler olması değil, gençlerin psikolojik ve psikiyatrik problemlere bakış açısının eskisi kadar önyargılı olmayıp sorunları olduğunda yardım almaktan çekinmemesinden kaynaklanıyor. Videoda ADHD’den bahsedilmiş ama ADHD de öyle sadece basit bir dikkatini toplayamama olayı değil, ciddi bir nörobiyolojik problemdir. ADHDsi olan insanlar kendi kontrollerinin dışında dikkat eksikliğine ve/veya hiperaktiviteye sahipler, dolayısıyla da birçok vakada ilaç tedavisine ihtiyaç duyuyorlar. Bu tip şeyler de öyle bilim insanlarının durduk yere uydurduğu şeyler değil, açıkçası Ömer bu konuda neden bu kadar anti-bilim bir tavır takındığını da anlamadım, senelerdir üzerinde çalışmaları olan tıp ve nöroloji alanlarının vardığı bir sonuç. Yine kendi anektodunuzdaki sosyal anksiyetesi olan insanlar ne kadar kendilerine o tanıyı koyabilecek insanlar bir onu sormak lazım ama sosyal anksiyete bozukluğu da ciddi bir meseledir ve sadece bir topluluk karşısında konuşma yapamamaktan ibaret değildir. Ableist bir biçimde Ömer’in dalga geçercesine davranışını o sebeple hiç anlamadım, tahminimce uzmanı olmadığı bir konuda konuştuğu için böyle davrandığını düşünüyorum. Çünkü bu problemler insanların hayatında ciddi işlev bozukluklarına sebep oluyor ve öyle kendi iradenizle veya zamanla bir anda aşılabilecek şeyler değil, zaten bu sebeple psikiyatristler böyle bir tanı koyduklarında bunun için gerekli gördükleri takdirde ilaç tedavisi uyguluyorlar.
Ben psikoloji konusunda pek katılmıyorum size. Yani Ömer'e de tam olarak katıldığım söylenemez ama şu durum var. Benim arkadaşım sınavda heyecan yapan biriydi. Başka hiçbir sorunu yoktu. Gayet normal özgüvenli geleceğe dair aşırı derecede kaygısı yoktu. Ama sınav zamanı heyecanlanıp yapamadığı oluyordu. Doktora gittiğinde sosyal anksiyete tanısı kondu. Yani Ömer'in dediği tanıyı koymak çok kolay. Ve insan o düşüncede oluyor bir süre sonra. Ben z kuşağında olduğum için benim arkadaşlarımdan ilaç kullanan aşırı çoktu. Bu insanlar kabulleniyor. Yani bir toplulukta konuşamıyor ve doktor da sosyal anksiyete tanısı koyunca bu insan çabalamaktan vazgeçiyor. Çünkü ben hastayım ve bu hastalık olduğu için ben insanlar arasında özgüvenli bir şekilde konuşamayacağım diye düşünüyor. Kendini bana karşı rahat ve anlaşılır ifade ediyor ama anksiyetem var diye bir kabulleniş var benim görüşüm.
Bu videoda kesinlikle altına imza atacağım yer yetişkinlik meselesi. Ben 19 yaşındayım ve söylediğiniz nedenlerden dolayı yetişkin olmak istemiyorum, büyümekten korkuyorum. Gelecek senaryolarımda da çok fazla seçenek yok, dediğiniz gibi ya akademi ya da bir yolunu bulursak yurt dışı. Ben de ülkemde normal bir hayat sürmek istiyorum ama mümkün görünmüyor şu an maalesef.
dunyanin en iyi youtube kanali video atmis bir z kusagi ferdi olarak izlemeye kostum hemen
ne uzun uzun tartışmışsınız kardeşimmm özetliyorum şimdi.
x: Bana balık ver
y: Bana balık verme, balık tutmayı öğret
z: Bana ne balık ne ders ver, beni bi sal aga ben balık tutmayı da kendi başıma öğrenirim, balığı da tutarım yeter ki engel olma
düzeltiyorum z: neden balık tutuyoruz çok sıkıcı gereksiz ne işime yarayacak
yaşarın girişleri çok iyi
Ömer düşündürüyor abi. Ömer konuştuktan sonra aklıma yeni fikirler geliyor vidyoyu durdurup kendi düşüncelerimi dinliyorum. Sadece kendi iyi oynayan değil takım arkadaşlarını da daha iyi oynatan efsane topçu resmen.
Allahım bu kanalı çok seviyorum ya çok samimiler vallahi bir gün 1 milyon aboneye falan gelirseniz samimiyetinizi kaybetmezsiniz umarım
Z kuşağından biri olarak düşüncelerimi söylemek isterim. Öncelikle bu kuşakta bilgiyi objektif ele alan insan yok denecek kadar az. Mesela bir genç ideolojik olarak milliyetçi, liberalist veya sosyalist olduğunda hiçbir şekilde eleştiri kabul etmeyip kendisi eleştiri yapabiliyor. Rahatlıkla hakarete başvurabiliyor. Sevdiği tarihi kişiliklerde de bu durum açıkça görülüyor. Burada da z kuşağı diğer kuşaklara göre sorgulayıcı diyen insanlara katılmıyorum. Zihin olarak değişen bir şey olduğunu düşünmüyorum diğer kuşaklara göre. Son olarak Türkiye'yi kalkındıracak kuşak diyen insanlara pek itimat etmiyorum. Evet çok değerli araştıran, sorgulayan ve eski jenerasyonlara göre daha bilinçli ve ahlaklı kesim var. Ama önemli olanın çoğunluk olduğunu düşünüyorum. Ve çoğunluk pek iç açıcı durumda değil benim şahsi fikrim.
Çok iyi video. Özellikle en sondaki tavsiyeye bayıldım.
Girişiyle yüzümüzü güldüren, diyaloglarıyla kafamızı açan, kapanıştaki öğütleriyle bizi düşündüren Yaşar ve Ömer'e teşekkürler.
Saati bir dolardan amelelik yaparken podcast niyetine dinledim.
-Internet ile birlikte gelen görme sorunu da var lüks hayatları denizler havuzlar adalar villalar pardiler sonra ekonomi guzel olsa bile bir doyumsuzluk getiriyor. Benim annem babam belki benden daha fakirdi ama farkīnda değildi ama ben bakıyorum dünyaya abow
-Yaşar abinin bilmiyorum bu konuyu demesi çok delikanlıcaydı
-Bir de Plasebonun gücü üzerine bir video gelebilir mi 🤔 Meselam al bu ilaci ucucaksin desem uçmazsīn ama al bu ilaci daha hizli kas yap diyince oluyor merak ediyorum teşkürler
Çincede de kriz kavramı iki anlam ifade etmektedir. Bunlardan ilki tehlikeli bir
duruma işaret ederken öteki değişim için bir fırsat anlamına gelmektedir
(Stevens ve Ellerbrock, 1995). Örneğin, köpek tarafından kovalanan bir
çocuğun duvardan atladığını varsayalım. Burada saldırıya uğrayan çocuk; 1.
Hızlı koşmayı 2. Hızlı düşünebilmeyi ve 3. Bu tür olaylardan yara almadan
nasıl kurtulacağını öğrenmiş olacaktır (Kaplan, 2009). Dolayısıyla herhangi
bir kriz durumu aynı zamanda değişim için en uygun zaman olarak da ifade
edilmektedir (Stevens ve Ellerbrock, 1995).
(İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ Cilt: 6, Sayı: 2, 2017 Sayfa: 835-857)
Kardaş ben iki binliyim, köyde doğdum büyüdüm ve hâlen köyde yaşıyorum. Ayrıca şehir dışında üniversite okudum. İstanbul'daki Z kuşağı çocuk ile Ş.Urfadaki benim farkım Z-Y Kuşakları gibi geliyor! Coğrafya kaderdir!😂
Mükemmel bri videoydu. İzlenme kasmak için övgüler düzmeyip iyi taraflara hak verip kötü tarafları eleştirip insanların kendinin farkına varmasına yardımcı olduğunuz için teşekkürler
77 doğumluyum, kur 1,5-2 seviyelerindeyken neredeyse tüm Avrupa ülkelerini ve Rusya'yı görme şansım oldu. Şimdi o anılarla kendimi avutuyorum. :)
Önceki kuşakların daha "güçlü" olduğunu söylemek çok saçma bence. Ebeveynlerimiz ve onların jenerasyonu psikolojik olarak ele alındığında bir ton sıkıntı görülecektir. Yalnızca bizim nesle değil herkese uyguladıkları psikolojik şiddetin haddi hesabı yok. Çok sağlıksızlar ve güçlü falan değiller. Ayrıca "zayıf" olarak eleştirmek bence olması gereken bir şey. Şükrederek hiçbir yere varamayız, iyi bir şu an ve gelecek için eleştirmek, yetinmemek ve geliştirmek gerekiyor.
25:00 bence onlar diğer ülkelerden haberleri olmadığı için herkesin öyle yaşadığını düşünüyolardı ama biz diğer ülkelerdeki insanların refah seviyelerini görebildiğimiz için burada kuduruyoruz.
jahrein ve erlik sosyal medyada neden bu kadar meşhur oldu? Bu durumu sosyolojik açıdan inceleyebilir misiniz?
Bu benim oldukça ilgi çekici bulduğum bir konu. Temelde eğlence sektörünün polititkleşmesi, internet ve internet kuşağının etkisi gibi bir de Türkiye'nin de içine düştüğü krizler sarmalının etkili olduğunu düşünüyorum. Bu konu hakkında içerik görmek isteyen başkaları da var mı acaba?
@@mehmetyasaraltundag hocam içerik yapsanız çok iyi olur hemde sizin takipçimiz artar
Hastalık uydurmuyoruz buna tıp biliminin gelişimi diyoruz.İnkarcılık yapıyorsunuz bir terapi alınız isterseniz Ömer Bey.
Bu arada gerçekten çok merak ediyordum bu konu hakkında görüşlerinizi. Ömer'in dediği gibi hastalıklara ad koymak ve görünür kılmak hassaslığı arttırdı mi. Vakti zamanında siyasal ve sosyal çok büyük zorluk çekmiş kesimden daha rahat (temel ihtiyaç kaygısı yaşamadan hayatını sürdürebilen) buyumelerine rağmen depresifliğin sebebi ne
+
bu videoları Spotify a podcast olarak yükleseniz ne kadarrr güzel olur. sabah aksam dinlerim
4 yaşındaki kardeşim huzeyfeye çorba kaşığıyla çikolata yemesi sebebiyle bu yaptığın doğru değil dedim, bunun yanlışlığını kanıtlayan etik varsayımlar neler???? dedi ~ şoke oldum 😳
Hard times create strong men, strong men create good times, good times create weak men, weak men create hard times
Yaşar'ın kıyafet tarzı entelektüel kıro gibi, bu tarzın bir ismi var mı? Roman ile Abuzer Kadayıf karışımı ama fikren muhafazakar değil progresif.
her gün mutlaka bir videonuzu izliyorum, sokakta karsıma çıksanız askerlik arkadasımmıssınız gibi davranırım o derece. gerci omer abi/amca(?)/dede(??)/büyükbaba(???) y kusagı adamıymıs. saskınım. sozun ozu, HARIKASINIZ😽🧚♀️🫶🫧
Çok iyidi yine ya . Kalite sizde alışkanlık oldu .
Ya aslında Z kuşağının olayı çok basit. 10 liraya hamburger yedikten sonra internette tam anlamıyla özgür dolaşmak. Z kuşağının tüm cabası bunlar olsun diye uğraşmak
Dostlar kimsenin umurunda olmadığınızı bilmek sizi hayat zorluklarını kabullenip gereğini yapan birey yapacaktır.
Yaşar'ın tarzı 70ler pavyoncu dayı
emeğinize sağlık beyler . süper ikili
Bir 49w izleyicisi olarak kurgucuya ellerine sağlık diyorum. Tüm gece Ömer ve Yaşar'ı daha izlenebilir kılabilmek için emek harcadığına eminim çünkü.
Ahahkdaldn kurgucu kendi ekmiş kendi biçmiş mlsf… teşekkür ederiz :’)
boomer neslinin komplo teorisi düşkünlüğünü de bir başka videoda ele alabilirsiniz belki, ilginç bir konu olur.
Harika konu harika düşünceler
Ben yetişkinliğin ‘uncool’ olmasının yanı sıra iş hayatına yeni girenler için daha farklı nedenlerle kaçıldığını düşünüyorum. İş dünyası bence başka bir gezegen gibi, orada kurallar var yöneticiler var kpi var. Hepsinin açıklamaları var ve ANLAMSIZ. Sorgulamayı aza indirerek alışmaya çalışsak bile bu düzenin değişmeyeceği, bu şartlarda yılların geçeceği fikri insanı umutsuzluğa sürüklüyor. Fotokopi çektirmeseler bile pozisyon için mülakatlarda binbir yetenek sorgulayıp, çoğunu asla kullanmana fırsat bulamayacağın tek düze bir işe alınıyorsun. Jenerasyon farkı gözetmeden bu durum kendine yatırım yapmış her insanın canını bir miktar sıkar diye düşünüyorum.
Ben biraz 80'li yıllara döndüğümüzü düşünüyorum. Partiler bile çok benzer, sadece isimleri farklı. Dünyadaki ülkeler ve insanlar bireysel özgürlüklerinin korunması şartıyla daha milliyetçi ve içe kapanık (bölgeselci) olacaklarını düşünüyorum. Bence insanlar, daha net, çözüm odaklı ve çözümün ne olduğunun ayrıntısıyla anlatan politikacılar isteyeceklerdir.
2001liyim, bizim kuşağa dair kafamın içinde dönen her şeyi konuşmuşsunuz, kafam biraz yerleşti. teşekkür ederim.
Giriş kısmındaki Yaşar Turden, Yaşar Hoca'nın içinde bastırdığı, aslında olmak istediği "züppe tip" sanırım. Hahahhah bayıldım
Video çok güzeldi, özellikle son kısım..
Ya keşke hayat geç kalmış vb gibi konular üzerine Bi video yapılsa ben 21 yaşındayım okulu bıraktım tekrar hazırlanıyorum ve hedefimde yüksek bu yüzden bu yıl değil bir sonraki yıl sınava gircem bu yüzden 28 yaşımda mezun oluyorum ve ciddi bir gec kalmışlık hissi var üstümde
Aynı durumu ben de yaşadım ve birkaç şey söylemek istiyorum. Taşra bir üniversitede parlak bir bölüm okuyordum. Tam o dönemde koronavirüs patlak verdi ve “neden yeniden hazırlanmıyorum ki?” dedim. 21 yaşında 2.sınıf öğrencisiydim. Okulu bırakarak bir sene boyunca çalışıp YKS’ye tekrardan girdim ve görece iyi bir üniversitede istediğim bölümü kazandım.(Kısacası hedefime ulaştım)
Şimdi yeni üniversitemde yine ikinci sınıftayım, verdiğim kararın getirdikleri ve götürdükleri oldu. Eski sınıf arkadaşlarım birer birer mezun olup işe girerken ben ise sefil bir öğrencilik sürdürüyorum. 25-26 yaşında mezun olacağım, üzerine y. lisans yapıp tıpkı senin gibi 28 yaşında eğitim hayatımı tamamlamayı planlıyorum.
Üniversite içinde geç kalmış hissetmezsin, ama aile içinde veya arkadaş ortamında bir miktar böyle hissedebilirsin. Psikolojik olarak ve en önemlisi maddi olarak bir değerlendirme yapmanı öneririm.
@@turgayc23 maddiyat ve aile kısmını düşünmek çok yoruyor akraba faktörü ayrı dert sürekli mezun olmadın mı sorusu bir şekilde üstesinden geleceğim
@@mervenurdinc1527 gelecekte hayatın boyunca sevdiğin mesleği yapacaksan değer :) umarım her şey istediğin gibi olur, başarılar
@@turgayc23 çok teşekkür ederim 🤍
Sanırım bir iki videoda üstü kapalı konuşmuşlardı, bence tamamen toplum ve algı ile ilgili avrupada gençler üniversiteye geçmeden önce dünyayı geziyor ne yapmak istediklerini hayat amaçlarını bulmak için, türkiyede ise liseyi bitirir bitirmez bir üniversiteye atanman gerekiyor toparlamam gerekirse canınizi sıkmayın ne istediğinizi bilmek önemli bir artı ve yalnız hissetmeyin sizin gibi çok fazla insan var, ben de ara ara yaşıyorum hayat mükemmel değil bunlar hayatta var.
Çok tatlısınız ya, sohbetinize doyum olmuyor cidden. Çok isabetli buldum pek çok satır başlığını. Özellikle "psikiyatrik tanı ve tedavi uygulamaları" hakkında ilave edebileceğim çok şey var da, ben de 98 doğumlu bir Z bireyiyim, üşendim, bana kalsın ;)
giriş çok iyiiii teşekkürler yaşar:)
Bu videonun ikinci yarısı izlediğim en güzel şey.
ideoloji serisi videosu bekliyorum ykszede olarak
Helal olsun ❤️🙌
Her sabah videonun başını bir tur izlemeden kendime gelemem
çok güzel konustunuz o yuzden bir Z kuşağı olarak gidip koluma serum taktırıp Instagram da story atmaya gitmem lazım
Çocukları "özel" olduklarına inandırıp narsist etmeyin. Sıradan ve yine de herkes gibi değerli olduklarını söyleyin.
ömer babam gibi çok umutlu
ilk 30 saniye bağımlılık yapıyor
Bu ikili çok mu tatlı oldu ne 😍👏👏
Üretmeyen, üretme motivasyonu olmayan insan hasta olur ... Kendinden başka hiç kimsenin sorumluluğunu almayan kendi sorumluluğunu da alamaz...
Z kuşağı çocuk da yapmadıkça iyice içe çöküyor....
Yetişkin olmak cool olmayan bir duruma dönüşmüş durumda, harika bir tespit. Z kuşağına tavsiyeler veren bir boomer’a dönüşmeden yorumu bitiriyorum.
yaşar abi gömlek linki? sasdkndnfjn
Diğer arkadaşlardan da aynı performansı bekliyoruz 😂
Müthiş bir video olmuş başlangıç için de ayrı bir parantez açmak isterim inanılmaz iyiydi ve bu video sayesinde z kuşak görünümlü y kuşak olduğumun farkına vardım 🥲
Yaşar tam bir youtuber!
Yasarin sesi omere kiyasla biraz dusuk geliyo buna bi care bulabilrseniz :) cok iyi icerik .
Ömer abi ''bütün dünyada alım gücü düşüyor'' dediğinde sinirden videoyu kapatmamak için 15-20 saniye sakince nefes alıp verdim.. Bu arada Yaşar abi 49W'yu bırakıp drill rap işine girebilir iyi para var..
Bence kirginligin nedeni hep daha iyiyi gorme ve dediginiz gibi ben cok onemliyim bu yuzden iyiyi hakediyorum
Açılış şok etti kdkdkdkdkd
hocam 9:20 de diyorsunuz bütün dünyada böyle diye ama bizdeki kadar yüksek enflasyon dünyanın neresinde var? Bu sadece pandemi ile açıklanması mümkün olan bir durum değil.
baştaki dansı nasıl hafızama kazıyabilirim
Dans çok iyi sarıp sarıp izliyorum hacı😂😂😂
Bu girişten sonra 49W yeni bir seviye atlamıştır.
ben büyümek istemiyorum, ağlamak istiyorum hep
Yasar ve kirmizi saten gomlek muthisss keske daha once gorseydim 49w unun bsna kattığı en buyuk seylerden birj
Kameranın arada Ömer'in tepkilere zoom yapmasına patladım
23.40 Ömer’in haklı olmanın verdiği mutlulukta görebiliriz dnfjjdjdjjd
Liberté, égalité, fraternité özgürlük eşitlik adalet ve erdemli ahlaklı insanlar istiyoruz ...
Aslında ikinizde ara dönemde dogdunuz
Ne tam z kuşağı ne de tam y kuşağı zillenial diye bir sey arastırdım
Y kuşağının sonu z nin başında doganlar
1993 1998 veya 1995 2000 arasında doganlar bende 2000 li olarak her iki neslin arasında hissediyorum
Bence tam z kuşağı 2004 2008 arası tam cekirdek z kuşağıdır bence ,06 doğumlu kardeşimden biliyorum 😁
Giris çok iyiydi
15:29 da Ömer'in dediği şeye bakın. Sonra şu videoda "Politik Olmak İyi Midir? Gençler Siyaseti Takip Etmeli Mi? Ateş Ölçer - 16" 19:24 üncü saniyeye gidip bakın. 3 ay arayla bu kadar farklı bir şey söylemiş olması garip. Ömer sonrasında kendine göre kesin bir açıklama getirecektir de önemli olan bu tarz çelişkilere düşmemek değil midir zaten?
bu ikiliyi özlemistim
Bu ikiliye bayılıyorum
fiziki hərəkət çox az edirik.
Argüman savunma anlamında Yaşar beyi ilk defa beğendim. Ömer'in tartışmayı domine etme yeteneğini biraz törpüleyebilmiş
7:17 :)
Ayrıca Ömer bey yine çok yakışıklı
En iyi video girişi jaslkfasd
tercih dönemine kadar üniversiteler hakkında bilgilendirici videolar yaparsanız çok güzel olur sınavın açıklanmasına az kaldı iyi üniversitelerde mühendislik okuma hayallerimiz vardı ancak yığılma olucak gibi bu sene ve belirli bir aralık harici boğaziçi odtü itü vs gibi üniversiteler harici yerlerde mühendislik okumak bildiğin boş okumaya yoruluyor özellikle çevrem sağlık diş gibi bölümlere git tarafındalar yardımcı olursanız çok sevinirim
Ömer'in sweatine bayıldım
Beğenmekle yetinemezdim dansa bayıldım🪙🧿 sohbet & içerik zaten güzel 💣
2022 ayt matematik deneyiminden sonra umarım z kuşağı salaktır diye düşünmeye başladım. Salak değilse bu netlerle anca gaziantepe giderim
yasar abi idol ya 💅🏻💅🏻
o giriş neydi öyle yaşar bey
Atatürkün ilke ve inkılaplarından sonra ülkenin başına gelen en güzel şey 49w ve bu ikili hakikaten 💙
z kuşağını z kuşağı yapan soru "Neden ben değil?" sorusu bence. bu soru beraberinde saydığınız pozitif yönleri getirdi ama kişisel gelişim bir noktada elvin levinerin ajanda doldurma reelslarına evrildiği için içi aşırı boş. dolayısıyla bu cümle bir soru olmaktan çıktı ve herkes kendini kahraman zannediyor artık.
Ebeveynlerin çocuğa bakış açısı kısmında anne babaların Z kuşağı çocuklarını daha çok kontrol ettikleri, denetimde tutmaya çalıştıklarından bahsettiniz. Ve videonun başlarında ise aynı Z kuşağının baskıcı siyasi otoritelere karşı olma eğilimine değindiniz (hatta Ömer Bey bunu iyiye de yordu). Şimdi bu noktada Z kuşağının siyasi anlamda daha özgürlükçü ve totaliterlik karşıtı olması aileleri tarafından yaşadıkları yoğun denetim mekanizmasının (kısmen de olsa) bir sonucudur diyebilir miyiz?
Bir şekilde bu vide karışıma çıktıTürkiye gündemi yine her zamanki gibi . Videoya girdim ve ilk 20 saniye fjffjfjdjdhd.
11Aralık 2024
Tek degeri refah icinde yasamak olan bir kusak bu kadar
Sondaki saldır saldır kısmı baya gaz verdi
Ömer'den okuma listesi istiyoruz
"Sanayi toplumu ve geleceği" kitabını inceleyebilir misiniz ?