Devamı 1 Açılan kapıyla önüme dödüm. Saat gecenin kim bilir kaçıydı. Asansörden çıkınca ilk önce dosyanın kilitli olduğu odaya yüneldim. Birkaç lamba açıktı. Dosyanın olduğu odanın kapısını açınca kenar masada duran kumandayı alıp ampul tuşuna tıkladım. Karanlık oda aydınkanırken drew'in içeri girdiğini hissettim. Büyük oda bomboştu. Acele ederek dosyanın olduğu dolabın önüne geldim. Kilitli olmayan çekmeceyi çekince içerisinda sadece sökülmüş olan kilit vardı. Kristen:'kahretsin!' Çekmeceyi geri kapattım. Evet çalınmış, aklıma başka bir ihtimal gelmiyor! Ama nasıl? Odanın kamerasında dosyaya dağir hiç bir şey görünmüyor. Kötü düşünme Kristen Kristen:'drew diğer odaların kamerasına baktınız mı?' Arkamda olduğunu hissettiğim drew cevap vermeyince, arkamı döndüm. Kafasını eğmiş kapının orda dikiliyordu. Cidden bunlar koruma mı?Belki.. belki ortağım aynı zamanda kuzenim olan şahıs almıştır. Ayh çok zekiyim. Kristen:'drew hemen bütün şirketin kameralarına bakıyoruz' Drew:'peki efendim' Baş selamı verip dışarı çıktığında cebimde bulunan telefonumu elime alıp saate baktım. Akşam 01:23tu. Uykumu da tam alamamıştım. Kısa çaplı bir esnemeden sonra telefonuna cebime koyup kamera odasına doğru yol aldım ... Kristen:'yakınlaştır' Yakınlaşan ekranla dosyayı alan kişinin tahmin ettiğim gibi çok sevgili kuzenim dina olduğunu gördüm. Dosyayı ona ben vermişim. Tabi ya ben dina'ya yeni marka yüzüyle olan anlaşma belgesinin üstünden geçsin diye vermiştim. Gerizekalı sabah verdim hala bitirmedi mi? Güvenlikleri hakkında bir şey söylemek istemiyorum. Dosya sabah çalınsaydı hiçbirinin ruhu duymazdı. Kristen:'tamam hatırladım güvenlikleri söyle dosyayı kimin aldığını buldum' Drew merakla bana bakarak sordu. Drew:'kim efendim?' Kristen:'ne yapıcaksın?' Drew:'şey meraktan sadece, sonuçta çok önemli bir dosya' Tedirgince konuşunca derin bir nefes alıp konuştum. Kristen:'Dina'da kalmış, çıkarken odamın kapısını kilitlemeyi unutma' Drew:'peki efendim' Baş selamı verip eğildinde onu beklemeden odadan çıkıp boş koridardon dina'nın odasına doğru yol aldım. Ezberlediğim yolda giderken kapının önüne gelince durdum. Kapının kulubunu çekip kapıyı ittirdim. Kapı yarım bir şekilde açılınca karanlık odadan içeri girdim. Çokta karanlık olmayan odada masayı görünce masanın üstendi gördüğüm kumandayı aldım. Işığı açma düğmesine basacakken ani bir hareketle gözlerimi kapatım. Kumanda yere düşerken etrafta tiz bir ses yankılandı. Sırtımın soğuk duvara değmesiyla irkilirken ağzımın üstünde hissettiğim elden dolayı gözlerimi hızlıca açtım. Tabi kendimi kafasında şapkalı, karanlıktan yüzü görünmese bile dudağındaki pirsing görünen,birini görmeyi beklemiyordum. Gözleri odanın karanlığından görünmüyordu. elini ağzımdan çektiği sıra konuşmak için dudaklarımı araladım. Kristen:'kimsin sen?' Kapının arkasında olduğumuz için kenardan kapının önünde birisi var mı diye sağa sola baktığı belli olurken cevap vermemesi sinirlerimi bozmuştu. Bir soru sordum ve cevap bekliyordum. Eğer ofisten biriyse buraya neden bu saate geldiği için bana / patronuna açıklama yapması gerekiyordu. Kristen:'Sen benim ki-' Daha ne olduğunu anlamadan kapının arkasına gelip çenemin iki eli tarafından tutulmasıyla dudaklarının üzerindeki yabancı dudakları hissetmem bir oldu. Ayak sesleri yaklaşıyordu. Aşağıda✍️👇👇
Devamı ✌️ Drew:'efendim siz misiniz?' Dudaklarını oynatmıyordu. Sadece dudaklarıma bastırıyordu. Kalp atışım yükselirken drew'in içeri girdiğini yeni algılıyo- bir dakika! ben bunu neden bu kadar normal karşılıyorum, hem bu adamı tanımıyorum! Ve beni öpüyor! Ellerimi omuzlarına getirip itmeye başlayacağım sıra havadaki ellerimi duvarın kenarına sabitlemişti. Elimi duvara bastırdığı için acıyordu. Kapının biraz daha geriye gitmesiyle vücudu ve dudakları bana daha çok bastırılmıştı. Burası buram buram karşımdaki adam kokuyordu. Bu koku o kadar güzeldi ki ellerimin acısını unutmuştum. Dudaklarını hareket etmemesi için zorluyordum. Drew:'Bu nasıl düştü?, İçeride de kimse yok, Bu şirkette çalışmasam içerde hayalet var sanıp kaçarım herhalde' Dudakları o kadar yumuşaktı ki demirden olan piercinginin sertliği dudaklarının yumuşaklığında kayboluyordu. Büyülenmiştim gibiydim ki drew'in konuştuklarını idrak etmekte zorlanıyordum. Drew, bizi büyük ihtimalle görmüyordu. Çünkü şuan kapının arkasında duvara yapışmış bir biçimde duruyorduk. Yerden küçük bir ses gelmesiyle adım sesleri uzaklaşmıştı. Karşımdaki şahıs dudakları yavaşça benim dudaklarından ayırırken halen bunun etkisinde kalmıştım. Elimi kalbimin üzerine koydum. O kadar hızlı atıyordu ki nefes nefese kalmıştım. Sonunda (!) birazcık beynimi kullanıp karşımdaki adama baktığımda pencerenin önünde bir ayağı dışarıdaydı. Dudaklarımı açıp ona sesleneceğim sırada aniden yere atlamasıyla gözlerimi olabildiğince açtım. O kişi hırsız olabilirdi. Ve beni öptü! üstelik 3.kattan aşağıya atladı! Ayaklarım sanki mesleğini yeni hatırlamış gibi hareket edince pencereye doğru koştum. Çokta yüksek olmamasıyla ölme ihtimalini kafamdan çıkardım. En fazla yaralanmıştır. Dışarı karanlık olsa da az çok görünüyordu. Kimse yoktu. Adam ışınlandı mı? Dışarıda da korumalar yoktu. Kaşlarımı çattım, en olması gereken zamanlarda yoklar olmaması gereken zamanlarda varlar zaten! Kristen:'hiç bir işe yaramıyorlar!' Sinirle pencerenin oradan uzaklaştım. Bu öpücük bende büyük bir etki yaratmıştı. Bileklerini havaya tutup baktım. Adamın parmaklarının izi vardı yavaşça parmak izi olan yerleri ovuşturdum. Kristen:'Seni bulduğum gibi kafanı kıracağım!' ( 1 day after ..............................) Giydiğim siyah takımı düzelttim. İki kere çalan kapıya 'gel' komutunu verince içeri 3-4 takım elbiseli,adam girdi. Şirket yöneticisi sandığım kısa boylu adam elini uzatınca bende uzatıp karşılık verdim. Kristen:'hoşgeşdiniz' Samimice gülemseyince bende gülümsedim. Diğer iki adam sandeöyelere oturunca bana elini uzatan adama baktım. Diğerlerinden daha şık ve yakışıklıydı. Çekik gözleri olan bir adamdı. Kaşında ve dudağında iki tane pirsing- bir dakika! Beni öpen adamında dudağında da iki tane pirsing vardı! Ya dün ki adam bu adamsa, ama yokya değildir herhalde. Sanırım adam bende büyük bir etki bıraktı. Gördüğüm her pirsingli adamı o sanıyorum. Sabahda dina'nın kuzeninde pirsing var diye adamı dinlemeden ona tokat attım. ?:'yüzümde bir şey mi var' Eliyle yüzünü yuvarlak çizdiğinde havada olan sağ dövmeli olan elini tutup sıktım. Kısa bir süre sonra yerlerimizde geçtik. Ben baş koltukta oturuyordum. Dina'da yanımda oturuyordu, diğer yanımda ise pirsingli adam oturuyordu. Diğer adamlar ise tanımadığım adamın yanında oturuyordu. Lafı uzatmak istemiyordum ama isimlerini hatırlamıyorum. Kristen:'modelimizin ismi öğrenebilir miyim?' ?:'ismimi belki duymuşsunuzdur, jungkook' Pirsingli adam konuşunca ona döndüm. Demek dünyaca ünlü BTS'in üyesi jungkook bu jungkook. Bana görünüşü tanıdık geliyordu. Zaten başta jungkook'un modelimiz olduğunu tahmin etmiştim. Diğerlerinden daha genç ve yakışıklı duruyor. Kristen:'maddeleri okuya bilirsiniz, eğer isterseniz ek maddede ekleyen bilirsiniz' Dünki çalındığını sandığım gri dosyayı Jungkook'a uzattım. Bakışları dosyadan bileğime kayınca bir süre oyalandı. Dosyayı alınca bakışları ilk bang sihuyuk'da oyalandı. Kağıda tekrar dönüp hızlıca imza attı. Kağıt okumadan imzalanır mı? Belki anlaşma değilde başka bir şey imzaladı. Neyse kağıtı imzalayan o ben değil. ( After a short time ...............) B.sihyuk:'Benim işim çıktı, siz jungkook'la detayları konuşursunuz, jungkook şöfor aşağıda seni bekliyecek' Bang sihyuk oturduğu yerden kalkınca kapıya ilerleyip dışarı çıktı. Jungkook'da ayağa kalktı. Jungkook:'izninizle ben lavoboya gidecem.' Dina'yla baş selamı verince dışarı çıktı. Kapı kapanır kapanmaz Dina elini kalbine koyarak konuştu. Dina:'Huh adam çok yakışıklı bir an kalpten gidicektim' Ona anlamaz bakışlar attım. Kristen:'Daha birkaç dakika önce gördün' Dina:'Yoo ben önceden jungkook'u görmüştüm' Kristen:'Peki' Dina:'Ya kristen onu bunu bırakta benim telefonum odamda kaldı getirir misin?' Kristen:'Kendin getiremiyor musun?' Dina:'bak bakalım bende ne var?' Eline baktığımda kendi telefonumu gördüm. Kristen:'s!ktir! Ne zaman aldın onu!' Hayır ya telefonumu nasıl alır için bir süre ifşam var, üstelik telefonumda şifre yok! Dina:'Hadi Kristen alt üstü bir telefonumu getiriceksin' Kristen:'peki, sen görürsün' Hızlıca ayağa kalktım. Kuzeni tanıyordum ve eminim ki ben gelene kadar galeride iki tur atar Kalktığım gibi kapının çıkışına gelip odadan çıktım. Dina'nın odasının ezberlediğim yollarından giderken dina'ya küfürler saydırıyordum. Umarım ifşalarını kendine atmaz. Aniden ayağım kayınca yere düşmeyi bakladim ama aksine belimde hissettiğim kollar sayesinde gözlerimi hızlıca açtım. Bay mark'ın kollarındaydım Yani dina'nın kuzenin! Ve sabah ona tokat attım. Kısa bir bakılmadan sonra kollarını belimden çekince yeni akıl etmiş gibi konuştum. Kristen:'Ben özür dilerim' Bay Mark:'Ne için?' Kristen:'sabah yaşananlar için gerçekten, biriyle karıştırmışım' Bay Mark:'Hımm peki özrünü bir şartla kabul ederim' Kristen:'Ne şartı?' Bay Mark:'Bu akşam benimle ......... Restoranında buluşucaksın' Kristen:'peki, beni affediceksini neden olmasın?' Bay Mark:İyi, akşam görüşürüz' Kristen:'görüşürüz' Dedikten sonra yanımdan uzaklaştı. Bende bir an önce dina'nın odasına girmek için kapıyı açtım. Kapı açılınca aklıma gelen olyla elimi dudağıma koydum. Yavaşça elimi çekip masada duran telefonu aldım. Telefonun ekranı açıp şifre var mı diye baktım. S!ktir! Şifre koymuş! Sinirle nefes verip telefonu eteğinin cebine koydum. Çıkacağım sıra çıkmadan kapının arkasında biri olma ihtimali geldiği gibi kapının önünde durdum. Kapının arkasını hızlıca açtım. Kimse yoktu kapı kapanma sesiyle kapıya döneceğim sıra bileğimdeki kol buna engel oldu. Kendimi tekrar ani bir şekilde yine kapının arka duvarında hissettim. Kapalı gözlerimi açınca karşımda jungkook'u gördüm. Biliyordum! Hissettim! Elini kapalı ağzımdan çekince lafa ilk o girdi. Jungkook:'Öncelikle elin için özür dilerim, ama o adamla yemeğe çıkmicaksın, çünkü benimle randevun va-' Kristen:'Nasıl yani dün beni öp-' Ellerini çeneme koydu. Hayır! Hayır! Dudaklarının üstünde tekrar o yumuşak dudakları hissedince nutkum tutuldu. Bu sefer dudaklarını haraket ediyordu. Bu sefer ellerimide tutmuyordu ama bana ne yaptıysa şuan donmuş bir şekilde bekliyordum. Ama kalbimin donduğunu söylemem yalan olur. E N D Bu kurgu içime sindi ama sanki yarım kalmış gibi, eğer çok *istenirse* part 2 yapabilirim. Ama şimdilik bunla idare edin. Zaten uzun zamandır sizi beklettim daha da bekletmek istemedim. Yazım hataklarım var, zamanla düzeltirim. Seviliyorsunuz!👾
Selam bebis nasilsin cok iyi hayal et yaziyorsun hatta mukemmel otesi ama bunun ustunden 7 ay gecmis lutfen geri donus yaparmisin bu kadar mukemmel hikayelerden bizi niye mahrum birakiyorsun
JJK ile hayal et 'seni tanımadan öpen kişi dünyaca ünlü idol çıkar' [TB] oneshot
🧷JJK ile hayal et 'seni tanımadan öpen kişi dünyaca ünlü idol çıkar'
·Smut yoktur
·Yazım yanlışı varsa şimdiden özür dilerim
·Kurgudur, gerçek değildir
·Rahatsız edici sahneler olabilir
·Lütfen çalmayınız!
·Eğlence amaçlıdır
·Film gibi hayal edin.)
·Tamamen kendim yazdım çalmadım!
+1:Lütfen konuyu ve içeriği çalmayınız!
*Kafanızı karışıyorsa şarkıyla okumayınız*
Şarkı ismi:beyza durmaz-olan var
olmayan var🎧
/🕸️speed up🕸️\
Jeon jungkook-26
Wizard kristen-22
✍️ Abcdefghi_Imnoqrstuvyz
*
Devamı 1
Açılan kapıyla önüme dödüm. Saat gecenin kim bilir kaçıydı. Asansörden çıkınca ilk önce dosyanın kilitli olduğu odaya yüneldim.
Birkaç lamba açıktı. Dosyanın olduğu odanın kapısını açınca kenar masada duran kumandayı alıp ampul tuşuna tıkladım.
Karanlık oda aydınkanırken drew'in içeri girdiğini hissettim. Büyük oda bomboştu. Acele ederek dosyanın olduğu dolabın önüne geldim. Kilitli olmayan çekmeceyi çekince içerisinda sadece sökülmüş olan kilit vardı.
Kristen:'kahretsin!'
Çekmeceyi geri kapattım. Evet çalınmış, aklıma başka bir ihtimal gelmiyor! Ama nasıl? Odanın kamerasında dosyaya dağir hiç bir şey görünmüyor.
Kötü düşünme Kristen
Kristen:'drew diğer odaların kamerasına baktınız mı?'
Arkamda olduğunu hissettiğim drew cevap vermeyince, arkamı döndüm.
Kafasını eğmiş kapının orda dikiliyordu. Cidden bunlar koruma mı?Belki.. belki ortağım aynı zamanda kuzenim olan şahıs almıştır. Ayh çok zekiyim.
Kristen:'drew hemen bütün şirketin kameralarına bakıyoruz'
Drew:'peki efendim'
Baş selamı verip dışarı çıktığında cebimde bulunan telefonumu elime alıp saate baktım. Akşam 01:23tu. Uykumu da tam alamamıştım. Kısa çaplı bir esnemeden sonra telefonuna cebime koyup kamera odasına doğru yol aldım
...
Kristen:'yakınlaştır'
Yakınlaşan ekranla dosyayı alan kişinin tahmin ettiğim gibi çok sevgili kuzenim dina olduğunu gördüm. Dosyayı ona ben vermişim.
Tabi ya ben dina'ya yeni marka yüzüyle olan anlaşma belgesinin üstünden geçsin diye vermiştim. Gerizekalı sabah verdim hala bitirmedi mi?
Güvenlikleri hakkında bir şey söylemek istemiyorum. Dosya sabah çalınsaydı hiçbirinin ruhu duymazdı.
Kristen:'tamam hatırladım güvenlikleri söyle dosyayı kimin aldığını buldum'
Drew merakla bana bakarak sordu.
Drew:'kim efendim?'
Kristen:'ne yapıcaksın?'
Drew:'şey meraktan sadece, sonuçta çok önemli bir dosya'
Tedirgince konuşunca derin bir nefes alıp konuştum.
Kristen:'Dina'da kalmış, çıkarken odamın kapısını kilitlemeyi unutma'
Drew:'peki efendim'
Baş selamı verip eğildinde onu beklemeden odadan çıkıp boş koridardon dina'nın odasına doğru yol aldım. Ezberlediğim yolda giderken kapının önüne gelince durdum.
Kapının kulubunu çekip kapıyı ittirdim. Kapı yarım bir şekilde açılınca karanlık odadan içeri girdim. Çokta karanlık olmayan odada masayı görünce masanın üstendi gördüğüm kumandayı aldım.
Işığı açma düğmesine basacakken ani bir hareketle gözlerimi kapatım. Kumanda yere düşerken etrafta tiz bir ses yankılandı. Sırtımın soğuk duvara değmesiyla irkilirken ağzımın üstünde hissettiğim elden dolayı gözlerimi hızlıca açtım.
Tabi kendimi kafasında şapkalı, karanlıktan yüzü görünmese bile dudağındaki pirsing görünen,birini görmeyi beklemiyordum.
Gözleri odanın karanlığından görünmüyordu. elini ağzımdan çektiği sıra konuşmak için dudaklarımı araladım.
Kristen:'kimsin sen?'
Kapının arkasında olduğumuz için kenardan kapının önünde birisi var mı diye sağa sola baktığı belli olurken cevap vermemesi sinirlerimi bozmuştu.
Bir soru sordum ve cevap bekliyordum.
Eğer ofisten biriyse buraya neden bu saate geldiği için bana / patronuna açıklama yapması gerekiyordu.
Kristen:'Sen benim ki-'
Daha ne olduğunu anlamadan kapının arkasına gelip çenemin iki eli tarafından tutulmasıyla dudaklarının üzerindeki yabancı dudakları hissetmem bir oldu. Ayak sesleri yaklaşıyordu.
Aşağıda✍️👇👇
Devamı ✌️
Drew:'efendim siz misiniz?'
Dudaklarını oynatmıyordu. Sadece dudaklarıma bastırıyordu. Kalp atışım yükselirken drew'in içeri girdiğini yeni algılıyo- bir dakika! ben bunu neden bu kadar normal karşılıyorum, hem bu adamı tanımıyorum! Ve beni öpüyor!
Ellerimi omuzlarına getirip itmeye başlayacağım sıra havadaki ellerimi duvarın kenarına sabitlemişti. Elimi duvara bastırdığı için acıyordu. Kapının biraz daha geriye gitmesiyle vücudu ve dudakları bana daha çok bastırılmıştı. Burası buram buram karşımdaki adam kokuyordu. Bu koku o kadar güzeldi ki ellerimin acısını unutmuştum. Dudaklarını hareket etmemesi için zorluyordum.
Drew:'Bu nasıl düştü?, İçeride de kimse yok, Bu şirkette çalışmasam içerde hayalet var sanıp kaçarım herhalde'
Dudakları o kadar yumuşaktı ki demirden olan piercinginin sertliği dudaklarının yumuşaklığında kayboluyordu. Büyülenmiştim gibiydim ki drew'in konuştuklarını idrak etmekte zorlanıyordum.
Drew, bizi büyük ihtimalle görmüyordu. Çünkü şuan kapının arkasında duvara yapışmış bir biçimde duruyorduk.
Yerden küçük bir ses gelmesiyle adım sesleri uzaklaşmıştı. Karşımdaki şahıs dudakları yavaşça benim dudaklarından ayırırken halen bunun etkisinde kalmıştım.
Elimi kalbimin üzerine koydum. O kadar hızlı atıyordu ki nefes nefese kalmıştım. Sonunda (!) birazcık beynimi kullanıp karşımdaki adama baktığımda pencerenin önünde bir ayağı dışarıdaydı.
Dudaklarımı açıp ona sesleneceğim sırada aniden yere atlamasıyla gözlerimi olabildiğince açtım. O kişi hırsız olabilirdi. Ve beni öptü! üstelik 3.kattan aşağıya atladı! Ayaklarım sanki mesleğini yeni hatırlamış gibi hareket edince pencereye doğru koştum.
Çokta yüksek olmamasıyla ölme ihtimalini kafamdan çıkardım. En fazla yaralanmıştır. Dışarı karanlık olsa da az çok görünüyordu. Kimse yoktu. Adam ışınlandı mı? Dışarıda da korumalar yoktu. Kaşlarımı çattım, en olması gereken zamanlarda yoklar olmaması gereken zamanlarda varlar zaten!
Kristen:'hiç bir işe yaramıyorlar!'
Sinirle pencerenin oradan uzaklaştım. Bu öpücük bende büyük bir etki yaratmıştı. Bileklerini havaya tutup baktım. Adamın parmaklarının izi vardı yavaşça parmak izi olan yerleri ovuşturdum.
Kristen:'Seni bulduğum gibi kafanı kıracağım!'
( 1 day after ..............................)
Giydiğim siyah takımı düzelttim. İki kere çalan kapıya 'gel' komutunu verince içeri 3-4 takım elbiseli,adam girdi. Şirket yöneticisi sandığım kısa boylu adam elini uzatınca bende uzatıp karşılık verdim.
Kristen:'hoşgeşdiniz'
Samimice gülemseyince bende gülümsedim. Diğer iki adam sandeöyelere oturunca bana elini uzatan adama baktım. Diğerlerinden daha şık ve yakışıklıydı. Çekik gözleri olan bir adamdı. Kaşında ve dudağında iki tane pirsing- bir dakika! Beni öpen adamında dudağında da iki tane pirsing vardı!
Ya dün ki adam bu adamsa, ama yokya değildir herhalde. Sanırım adam bende büyük bir etki bıraktı. Gördüğüm her pirsingli adamı o sanıyorum. Sabahda dina'nın kuzeninde pirsing var diye adamı dinlemeden ona tokat attım.
?:'yüzümde bir şey mi var'
Eliyle yüzünü yuvarlak çizdiğinde havada olan sağ dövmeli olan elini tutup sıktım. Kısa bir süre sonra yerlerimizde geçtik. Ben baş koltukta oturuyordum. Dina'da yanımda oturuyordu, diğer yanımda ise pirsingli adam oturuyordu.
Diğer adamlar ise tanımadığım adamın yanında oturuyordu. Lafı uzatmak istemiyordum ama isimlerini hatırlamıyorum.
Kristen:'modelimizin ismi öğrenebilir miyim?'
?:'ismimi belki duymuşsunuzdur, jungkook'
Pirsingli adam konuşunca ona döndüm. Demek dünyaca ünlü BTS'in üyesi jungkook bu jungkook. Bana görünüşü tanıdık geliyordu. Zaten başta jungkook'un modelimiz olduğunu tahmin etmiştim. Diğerlerinden daha genç ve yakışıklı duruyor.
Kristen:'maddeleri okuya bilirsiniz, eğer isterseniz ek maddede ekleyen bilirsiniz'
Dünki çalındığını sandığım gri dosyayı Jungkook'a uzattım. Bakışları dosyadan bileğime kayınca bir süre oyalandı. Dosyayı alınca bakışları ilk bang sihuyuk'da oyalandı. Kağıda tekrar dönüp hızlıca imza attı. Kağıt okumadan imzalanır mı? Belki anlaşma değilde başka bir şey imzaladı. Neyse kağıtı imzalayan o ben değil.
( After a short time ...............)
B.sihyuk:'Benim işim çıktı, siz jungkook'la detayları konuşursunuz, jungkook şöfor aşağıda seni bekliyecek'
Bang sihyuk oturduğu yerden kalkınca kapıya ilerleyip dışarı çıktı. Jungkook'da ayağa kalktı.
Jungkook:'izninizle ben lavoboya gidecem.'
Dina'yla baş selamı verince dışarı çıktı. Kapı kapanır kapanmaz Dina elini kalbine koyarak konuştu.
Dina:'Huh adam çok yakışıklı bir an kalpten gidicektim'
Ona anlamaz bakışlar attım.
Kristen:'Daha birkaç dakika önce gördün'
Dina:'Yoo ben önceden jungkook'u görmüştüm'
Kristen:'Peki'
Dina:'Ya kristen onu bunu bırakta benim telefonum odamda kaldı getirir misin?'
Kristen:'Kendin getiremiyor musun?'
Dina:'bak bakalım bende ne var?'
Eline baktığımda kendi telefonumu gördüm.
Kristen:'s!ktir! Ne zaman aldın onu!'
Hayır ya telefonumu nasıl alır için bir süre ifşam var, üstelik telefonumda şifre yok!
Dina:'Hadi Kristen alt üstü bir telefonumu getiriceksin'
Kristen:'peki, sen görürsün'
Hızlıca ayağa kalktım. Kuzeni tanıyordum ve eminim ki ben gelene kadar galeride iki tur atar
Kalktığım gibi kapının çıkışına gelip odadan çıktım. Dina'nın odasının ezberlediğim yollarından giderken dina'ya küfürler saydırıyordum. Umarım ifşalarını kendine atmaz.
Aniden ayağım kayınca yere düşmeyi bakladim ama aksine belimde hissettiğim kollar sayesinde gözlerimi hızlıca açtım. Bay mark'ın kollarındaydım Yani dina'nın kuzenin! Ve sabah ona tokat attım.
Kısa bir bakılmadan sonra kollarını belimden çekince yeni akıl etmiş gibi konuştum.
Kristen:'Ben özür dilerim'
Bay Mark:'Ne için?'
Kristen:'sabah yaşananlar için gerçekten, biriyle karıştırmışım'
Bay Mark:'Hımm peki özrünü bir şartla kabul ederim'
Kristen:'Ne şartı?'
Bay Mark:'Bu akşam benimle ......... Restoranında buluşucaksın'
Kristen:'peki, beni affediceksini neden olmasın?'
Bay Mark:İyi, akşam görüşürüz'
Kristen:'görüşürüz'
Dedikten sonra yanımdan uzaklaştı. Bende bir an önce dina'nın odasına girmek için kapıyı açtım. Kapı açılınca aklıma gelen olyla elimi dudağıma koydum. Yavaşça elimi çekip masada duran telefonu aldım.
Telefonun ekranı açıp şifre var mı diye baktım. S!ktir! Şifre koymuş! Sinirle nefes verip telefonu eteğinin cebine koydum. Çıkacağım sıra çıkmadan kapının arkasında biri olma ihtimali geldiği gibi kapının önünde durdum.
Kapının arkasını hızlıca açtım. Kimse yoktu kapı kapanma sesiyle kapıya döneceğim sıra bileğimdeki kol buna engel oldu.
Kendimi tekrar ani bir şekilde yine kapının arka duvarında hissettim. Kapalı gözlerimi açınca karşımda jungkook'u gördüm. Biliyordum! Hissettim!
Elini kapalı ağzımdan çekince lafa ilk o girdi.
Jungkook:'Öncelikle elin için özür dilerim, ama o adamla yemeğe çıkmicaksın, çünkü benimle randevun va-'
Kristen:'Nasıl yani dün beni öp-'
Ellerini çeneme koydu. Hayır! Hayır! Dudaklarının üstünde tekrar o yumuşak dudakları hissedince nutkum tutuldu. Bu sefer dudaklarını haraket ediyordu.
Bu sefer ellerimide tutmuyordu ama bana ne yaptıysa şuan donmuş bir şekilde bekliyordum. Ama kalbimin donduğunu söylemem yalan olur.
E
N
D
Bu kurgu içime sindi ama sanki yarım kalmış gibi, eğer çok *istenirse* part 2 yapabilirim. Ama şimdilik bunla idare edin. Zaten uzun zamandır sizi beklettim daha da bekletmek istemedim.
Yazım hataklarım var, zamanla düzeltirim. Seviliyorsunuz!👾
A gene kristen
@@Shxxx_qweNe sandın ciğerim, Kristen kırmızı çizgimiz
@@Abcdefghi_Imnoqrstuvyzuiy calvin clein
(Ne yazikki israil maliymis😔✊)
LAN SADECE DREW takılan ben miyim acaba DREW SERİ KATİL ötanaziokulu kitap okuyan anladı
hayırrrrrrr anladımmmm
Gizlice erkek yurdunu yada bad boy yeni bölüm gelsin aaaaaa
Kurt adamın yenisi gelsinnn
Çok güzel olmuş a
Allah'ına kurban olduğum lütfen erkek yurfu gelsin 😱😪🤕
Part 2 part 2 part 2
Part 2 lütfeen
Part 2 olsun çok güzel olmuş lütfen
Selam bebis nasilsin cok iyi hayal et yaziyorsun hatta mukemmel otesi ama bunun ustunden 7 ay gecmis lutfen geri donus yaparmisin bu kadar mukemmel hikayelerden bizi niye mahrum birakiyorsun
Part 2222222222222222
Part 2 yap lütfennnnn
part 2 isteriz
Abine oluyorum
Lütfen part 2 yap aşkımm❤
Şimdi part2 olucak mi olmiyicak mi?
olucak
Part 2 ❤❤
Part 2 nerde😊
Part 2 olsunn😊
Aha nasil tak diye burdayim (asla kesfetten gelmedim)
Pt 2 please ❤❤🎉
Part 2 lütfeeeeeennnnnnn