İlker Hoca'nın bakış açısı, bilgi birikimi çok hoşuma gidiyor. Felsefe, fizik gibi birçok bilimde ciddi bilgisi var ve bunları hikayeleştirerek basite indirgeyip sinema alanında profesyonel olarak bilgi sahibi olmayan bizlere keyifli bir şekilde anlatıyor konuları. Çok hoşuma gidiyor. Flutv'yi de izliyorum. Buradaki ilgimi çeken videoları izliyorum. Çok keyif aldığım, doyduğum bir video oldu emeğinize sağlık.
Görsel İletişim Tasarımı mezunu biri olarak söyleyebilirim ki şu 24 dakikada üniversitede bana gösterilen tüm teorik dersleri ziplemişsiniz. Teşekkürler ! YANITLA
Kickstarter'da kampanya başlatacağım, İlker Canikligil'e ömür boyu konuşmaya yetecek kadar para toplayalım, ömrünün geri kalanında burada canlı yayın yapsın
Hayatımdaki insanları sizinle eliyorum artık. Etrafımda ne kadar insan varsa İlker Hoca'yı onlara izletiyorum. Sevmeyen, beğenmeyen çıkarsa içlerinden , içten içe bitiyor bende o insan.
Aradığınız deyim "meleke kazanmak" Bir diğer ifadeyle bilinçli alışkanlık da diyebiliriz. Yapılan pratikler sonucu fiilin normalleşmesi ve bilinçli alışkanlık kazanması durumudur. Buna en temel örnek bir bebeğin yürümeye çalışırken geçirdiği süreç olabilir. Hiç bir bebek direkt ayağa kalkıp yürüyemez. Önündeki yürüyen anne-baba örneklerini taklit ederek yürümeye çalışması. Bu süreçte gördüğümüz şey bebeğin önce yürümeyi kendince yorumlaması ve düşe kalka yürümeye çalışması. Bir insanın normal şekilde yürüyebilmesi için anatomik olarak şartların olgunlaşması gerekir. Kemik, kas ve beyin koordinasyonu bunun en kaba tarifidir. Bebeğin yürüme gayreti anatomik olarak onun yürümeye ihtiyaç duyduğu şartları olgunlaştırır ve sürekli tekrar sonucu ilk başta düşünerek yaptığı yürüme bu sürecin sonunda meleke olarak normalleşir. Yani nasıl yürüyeceğini düşünmeden yürümesini sağlar. Bu basit bir örnektir. Her konuda uygulanabilir. Ayrıca yetenek konusuna katılmıyorum. Çünkü sadece yetenekle gerekli gayreti göstermeden başarı elde eden insanlar istisnai bir azınlıktır. İmkansız değildir, ama temelde ihtiyacımız olan tek şey gayrettir. Bilinçli pratik ve istikrarla gerçekten çok yetenekli insanları seviye olarak geçmek mümkündür. Çünkü genel bir kabulleniş vardır. Yetenekli kişiler "zaten yapıyorum" düşüncesi ile tembellik yapar ve yeteneğini köreltmiş olur. Öğrenim sürecinde en önemli şey bir bilene sormak, bir bilenden öğrenmek, bir bilene tabii olmaktır. Bir bilene tabii olmak demek ise klasik ifadeyle o kişinin tedrisatına girmek demektir. Eğer sinemayı öğrenmek ve sinema yapmak için İlker Bey gibi bu işi gerçekten bilen kişilere tam teslimiyet ile tabii olarak gerekir. Uzayıp gidecek bir konu. Konuştuğunu konular ve anlattıklarınız için teşekkür ederim. Önemli konular ve daha da derinleştirilmesi gereken meseleler.
Öncelikle bu kompleks iki konuyu böyle güzel açıkladığınız için teşekkür ederim. Yorumunuzu okumaktan keyif aldım diyebilirim. Meleke Kazanmak deyimi hoşmuş, ben duymamıştım ancak benim duyduğum terim 'motor bellek' terimi idi. Sizin dediğinizle örtüşmekle beraber beynin böyle bir bilinç izleyerek videoda hocamızın dediği gibi tekrar edilerek zihnin motor bellek tarafına yazılmasıyla beraber artık her defasında düşünerek yapmamak kısmına yaradığını okumuştum. Ve tabii ki başka motor bellek örneklerine mesela bisikleti sürmeyi öğrenmiş bir başka çocuğa bakmak bizdeki motor belleğin yürürlüğe girmesinde kolaylık sağlıyordur eminim. Yetenek konusunda dad size katılıyorum, hatta daha da diyebilirim ki bence insanlara 'yeteneklisin' diye söylenmesi bence iltifattan ziyade bir yergi bile olabilir uzun vadede. Çünkü dediğiniz gibi yeteneklilik kısa vadede başarıyı getirir gibisinden bir inancımız var maalesef ve bu durumda bu sıfat eğer bizim azmimizi ve gayretimizi etkileyecekse bence yergi olarak sıfatlandırılması daha mantıklı geliyor bana.
Şu olaylara bakış açısını, anlatım tarzını, konulara yaklaşım biçimini keşke her konuya uygulayıp her konu başlığı için başka bir kanal açsanız. Çünkü bu zihniyetle çekilen videoları başka konular için de izlemek - dinlemek istiyorum.Çok farklı bir tarzınız var.Kaliteli ve güzel.
Hocam gerçekten moralimi bozuyor. Sadece sinema ile ilgili olsa sorun etmezdim ama bu bölümden de anlaşıldığı üzere hemen her konuda Bilgi sahibi. İnsan kendisini gerçekten yetersiz hissediyor. Çok üzülüyorum be Atam.
Her zaman olduğu gibi; “Almak isteyene ve almayı bilene” “uranyum zenginliğinde” bir sunum. Naçizane uyarı: Uranyumu “sobada” kullanmayınız!😜 Tüm emeği geçenlere teşekkür ederim🙏🏻
İnsan bir youtube programını 3'er 5'er kez izler mi ya?! İzliyorum valla :D Muhteşem birşey yapıyorsunuz, çok teşekkürler. 'mother!' filmi üzerinden bir program çıkar mı bilemiyorum, ama umarım çıkar :)
Nazım' ın benim düşüncelerimdeki kesin yargıları temsil etmesi ve İlker Hoca' nın da sürekli biçimde bu yargılara karşı argümanlar göstermesi(ve altını doldurması) sayesinde, cahilliğimin seviyesini lank diye gözümün önüne koyup, birazcık da olsa bu seviyeyi aşağılara çekebilme fırsatı sunduğu için bu videoları çok seviyorum. İzlediğim bölümü iyice anlayabilmem için çoğu kez bir daha izlemem gerekiyor ve bu gerçekten çok eğlenceli. Ellerinize sağlık, çok teşekkürler. :)
Bende o kişilerden birisiyim sinema ile ilgili söylediği çoğu şeyi hiç bir yerde kullanma ihtimalim yok ama konuyu anlatırken hayata dair pek çok noktaya değiniyor olması metaforlar kurması günlük yaşamda benim onları yorumlayıp kendi süreçlerimde kullanmama yardımcı oluyor. Buda her hafta cumayı beklememe neden oluyor :) İlker hocanın bilgisinin derinliği ve hoş sohbetini bu derinliğin içine yedirmesi bir başka etken olabilir :) Saygılar.
nefis bir konu ve nefis bir bolum daha.. yalniz soylemeden edemeyecegim, bir dahaki sefere, guzellikten, estetikten, vs bahsederken, insanlar olarak bu konudaki algimizin, ne kadar manipule edilebilir oldugundan da bahsedelim.. :) misal zaten eseri sundugumuz kitlenin cogu, yeter duzeyde bir tuketici bilincine sahip degil. e bu kitlenin de, okuduklari yorumlarla, imdb notlari, genel egilime kanarak vs ile fikir sahibi olmalari da sozkonusu.. her eser ve urunde oldugu gibi, bizler elimizdeki imkanlarla, amacimiz dogrultusunda en iyisini yapmaya calissak da, ote iyi ya da ote kotu ornekler disindaki uretim sonuclari, pazarlamanin eline kaliyorlar.. iyi pazarlanan, populer olan, kotu urunler, ya da rezil sekilde pazarlandigi icin bilmedigimiz duymadigimiz bir dunya sahane urunu gozardi edebiliyoruz.. hatta adim gibi eminim ki, misal bu arada kalan cok cok iyi olmayan ya da cok cok kotu olmayan filmlerden biri icin, Ilker hocadan rica etsek, film hakkinda inanilmaz ovgu dolu yorumlar da yapabilir, ya da itin gotune de sokabilir. cunku malesef, yaratici sektorlerden cikan urunler, genelde egip bukmeye, demagojiye cok musaittir. (istisnalari opuyoruz) bu bolumde sinamatografiden, gorselden bahsettik.. burda cogu kisinin beni gomecegini bilerek bir film hakkinda yorum yapmak isterim. herkesin hastasi oldugu, inanilmaz anlamlar cikarttigi, supersonik goruntuler diye yere goge sigdiramadigi bir belgesel var.. samsara.. Samsara, bir hareketli goruntu olarak, takdir edilebilir. ama rezalet bir belgeseldir.. cunku belgesel degildir.. bir calismadir. degerlidir. ama o ise belgesel diyenin alnini karislarim. bu baglamda kotudur, cunku oncelikle olmasi gereken sey olamamistir.. (sayet belgesel diye cektilerse) zaten tum bu konusmalarin da ozetidir bu.. amacin neydi? ne yaptin?
ilker hocamı gördüğüm an tedx videosudur ve 2 hafta önce gördüm. bugünün sabahında da kanala abone oldum. amatör fotoğrafçı sayılmam bile diyeceğim derecedeyim aşinalık olarak anlatılan mevzulara. 3 gram beynim vardı karışık turşu niteliğinde artık oda yok sağolun :D
Büyük işler başaran insanların arkasında her zaman bir öğreticisi bir hocası vardır. Sizin gibi bir hocam olsaydı gerçekten büyük işler yapmaya talip olurdum.
Bildirim geldiğinde mutlu oluyorum yaa :) Sizi geç keşfettim ve erken kaybetmek istemiyorum. Çok güzel bir iş yapıyorsunuz cidden. Sinemayla çok ilgili biri değilim ama teknik konuların değinildiği kısımları da ilgiyle izliyorum.İlker Hoca'nın muazzam kafa açan bir sohbeti var. Anlamıyorum 24 dk nasıl geçmiş.Yolunuz uzun olsun hep . İlker Hocam cave allegory'i anlatırken Veysi ile Nazım'a plato aristo benzetmesi yaptığınızda bittim ben :D
gine harikasınız. eğitimin iyileşmesi için bilenlerin eline bırakılması gerekiyor. yani ne nazım ne de başkası eğitimi yönlendirmeli ama eğitimciler bu işe girmeli. Nazım inatla yetenekden bahsederken İlker hoca çalışmanın gücünü her videoda defalarca kanıtladı. Dünya yeteneğini çalışmadığından dolayı heba eden insanlarla dolu, çok çalışmak yetenekten daha değerlidir.
sevgili hocam görsel kompozisyon öğrenilebilen bir şeydir, güzel kompozisyon örnekleri gösterirsin orada biter şeklindeki geçiştirmenize pek katılamıyorum. ben mimarlık eğitimi almaya başladığımda ilk senemiz tamamen temel tasarım eğitimi dersi altında kompozisyon öğrenerek geçti. bunu yaparken kartondan yaptığımız 2 boyutlu kompozisyon ödevleri oldu. denge, kontrast, ritim gibi birçok kompozisyon ögesini irdelediğimiz örnekler oldu ve benim görsel algımı inanılmaz derecede değiştirdi. 2 boyutlu kompozisyondan 3 boyutlu kompozisyona geçişi, sesin görsel kompozisyona aktarımını; saydamlık, renk, hiyerarşi gibi kavramları ve daha birçok şeyi deneyimlemiş olduk. kompozisyon deneyim kazanılarak elde edilen bir beceridir doğru ama bu deneyimi kazanabilmek için yapılabilecek pek çok yol var örnek göstermekten başka. kompozisyon kurallara bağlı ve öğretilebilir bir kavramdır.
Ayla ilk günden beri Türkiye'nin Oscar adayı olarak pazarlanmaktaydı. Oscar aday adayı olan 92 ülkenin filmleriyle yarışan Ayla maalesef adaylığın ikinci turu olan son 9 film arasına adını yazdıramadı. İlker Hoca'nın askerleriyiz =)
Kompozisyon diye bir kalıp yoktur, öğretilemez düşüncesini senelerce Rahmetli Sabit Kalfagile anlatmaya çalıştım kendi ödevlerimle ama Büyük Hoca hep adı gibiydi. Kompozisyona dair ancak bir tek cümle mantıklı olabilir " Kadraj anlamın kölesidir". Yani kadrajın bir formülasyonu olamaz.....
Valla kimse godos godos konuşmasın adam bu işin yapımından tutunda ilmine kadar önümüze seriyor. Her bir seyi didik didik ederek tam anlayana kadar anlatıyor .
merhaba. 16:46'daki tablo botticelli'nin değil rossetti'nin La Ghirlandata adlı eseri bildiğim kadarıyla. ön rafaellocu eleman. rossetti'nin olduğunu bilmiyordum ama kolay bir yöntem olarak: botticelli olması için fazla dağınık (waterhouse desek yeridir) ve figür formu botticelli kadar stilize değil, bozuk değil aslında. ışığı da daha az kontrastlı. ben de botticelli değildir diyerek bu bağlamlarla hangi ressam olduğunu buldum. programınız güzel. kolay gelsin.
Arka plan muzigi icerige gore degistirilse hic fena olmaz sanirim. Felsefe konusurken arkada sirk muzigi muthis dikkat dagitici. Izledigim en iyi bolumlerden biriydi diyebilirim. Tesekkurler.
Kişilerin düşünme biçimi algılama sistemi farklıdır. Ben mesela mimarlık öğrencisiyim. Bize okulda tümden gelim tarzında eğitim verdiler ve ben bir şey öğrenmek için çok çabalamak zorunda kaldım. Ama arkama yaslanıp kendimi analiz ettiğimde benim öğrenme tarzım tüme varım şeklinde. Ne yaptığımı ne çizdiğimi bilerek ilerlemek bana daha hızlı ve verimli yol aldırırdı diye düşünüyorum.
Fransızcanın dilimize etkisinin en önemli sebebi; o dönemin lingua francasının (geçerli ve güçlü dilinin) Fransızca olmasıdır. Yani; bugün İngilizce ne ise o dönem Fransızca oydu. Ancak bir Hint Avrupa dili ile en köklü iletişimimiz Fransızlar ile olduğu için bugün bile bu dil ailesinden bir alımlama yapacağımızda Fransızcaya başvuruyoruz. Televişın değil Televizyon gibi. Onun dışında zaten alandaki ilk terim üretiminin kaynağı da Fransızca olunca, bu terimleri neredeyse orijinal halleri ile alımlamamız kaçınılmaz olmuş.
Videolar süper. İlker Bey sabaha konuşsun dinleyelim gibi. Ayrıca transpozisyon, aynı zamanda matematikte de; n boyutlu bir uzaydan (domain), n'den farklı boyutta bir uzaya denklem taşırken yapılan işlemin de adı. Sevgiler.
Hocam, cok nadiren muhtesem lafini kullanirim. Kullansam da cok icten soylemem.Sirf konu uzamasin diye cikar agzimdan. Fakat ictenlikle diyorum ki muhtesem program yapmissiniz.Programlariniza tamamen tesadufen denk geldim. Neyi ararken denk geldim artik hatirlamiyorum bile. Muthis.. Programda emegi gecen herkeze binlerce kere tesekkurler. Belki de Antik Yunanda ki okular TH-cam ya da benzer mecralarda yeniden mi olusacak ?
Merhabalar, youtube ' un dibi hareketiyle sizi keşfettim harika bir içeriğe sahipsiniz. Benim merak ettiğim hocam Türkiye'deki belgeselcilik hakkında ne düşünüyor? Teşekkür ederim
biri şu hareketi yapıyorsa 🙌 kaçın demişsiniz. aynı hareketi steven spielberg gibi ünlü yönetmenlerde yapıyor. demek ki sırf fors olsun diye yönetmenlerin yaptığı bir hareket
OÖSŞ'nin her bölümünü hem kendi içinde ayrı ayrı hem de bir bütün olarak incelediğimde gördüğüm şey tutarlılık ki bende hayranlık uyandıran da bu... Holistik bakış açısına sahip olduğunuz veya bu paradigmayı benimsediğiniz söylenebilir mi?
Hocam, Dunkirk'te (2007) filmin geneli 16:9'ken bazı sahnelerde neden altta ve üstte şeritler vardı. Nolan, bununla ne yapmaya çalışmış? Anlatır mısınız?
Abi bi süredir arka arkaya izliyorum yaptıklarını, bu snob'luk var yaa, bu snob'luk, işte bu kadar doğru şeyler söyleyip de bu kadar yanlış yargılara varmak ancak bu snob'lukla mümkün olabilir. Çok aşırı sabit fikir, sanırım öğrencilerle uğraşmaktan diye düşünüyordum, ki izledikçe her şey daha çok netleşiyor. Juvenoia demiştim, geri alıyorum, daha kompleks duygular söz konusu bence. Türkler sadece görsel sanatlarda değil, ekonomiden müziğe, endüstriden edebiyata her alanda zaten geriler. Ne yapalım yani, ölelim mi? Vaz mı geçelim denemekten? Bir lafın düşünsel bir snowball etkisi yaratabileceğini pedagogun önceden akıl etmesi, öğrencinin lehine olacak şekilde onların düşüncesini manipüle etmesi gerekmez mi? Görünürde izleyiciye bir şeyler öğretme, ona ilham verme gayesiyle hazırlanan bir programda neden ikide bir "buradan çıkmaz, biz yapamayız" gibi şeyler terennüm ediliyor? Kontekstse kontekst, buyurun buradan yakın. Kara pedagoji diye bi şey var, ahanda işte bu. Sen buraya çıkıyorsan millete "bak ama orası öyle değil" yerine "bir de bu var, ne kadar ilginç", "bizden olmaz" yerine "böyle yapılırsa olur"u aşılaman lazım. Bu konseptle dillere destan Türkiye Akademi geleneğinden bir adım öteye gidilemez. Kendi kaderini kendi tayin eden bir tavır. Öğrencilere aşağılayıcı iğnemeler filan, ne kadar sempatik olursan ol KABUL EDİLEMEZ abi, sen annesin, sen babasın, yuh ya. Kendine de öyle davranıyorsun demek ki, bütüncül analizine göre. Hem sanat dediğimiz şeyin nasıl anlatılacağı konusunda kesin kurallar yok diyorsun, hem de karşındaki adam duygu bana ulaşırsa iyidir deyince, itiraz. Neden? Sen daha iyi biliyorsun çünkü, kimse bilemez senin gibi. Sana ulaşmıyor duygular belli ki. Her şeye itiraz, her şeye muhalefet. Nereye kadar abi? Nereye kadar, soruyorum cidden. Lanthimos, cık. Nuri Bilge, asla. David Lynch, meh. Duygu sana ulaşmıyorsa sen sahtekar demeyi biliyorsun, ama duygu ulaşırsa güzel dendiği zaman muhalefet. Eee biz ne yapalım yani seni memnun etmek için, pardon? Bir eğitimci ve sanatçı olarak, bu kadar dolu bir insanın çekinik de olsa aleni bir şekilde bu kadar yanlış ve çelişkili tavırlar içinde bu kadar geniş ve karmaşık konularda ahkam kesmesini cidden yadırgıyorum. Arkadaşlar, bu topraklardan sinema da çıkar, müzik de çıkar, felsefe de, bilim de. Yeter ki siz bir şeyler öğrendikçe yeni şeyler öğrenmenizi engelleyen blokajlar yaratmayın, esnek olun. Bir de her şey yorumdur, ve her hangi bir yorumu daha üstün kılan değişmez bir kurallar bütünü yoktur, bunu da bilirseniz sadece kendine karşı dürüstlük ve istekle dağları aşarsınız. NBC'nin başarısı budur bence. Dağları aşarken de ufkunuzu genişletmeye bakın, ufkunuzu genişletirken de birey olarak bütün ufuklara hakim olamayacağınızın bilincinde olun, o zaman belki böyle snob'luklara değil de daha faydalı snob'luklara nail olursunuz.
Selamlar, ben marmara gsf'de resim ana sanat dalı, yüksek lisans öğrencisiyim.şöyle bir soru sormak istiyorum; Herhangi bir filmden resmetmek üzere ( fotografik görüntüyü) bir kareyi kullanarak yapıt(lar) üretiliyor. Filmdeki renk ve ışığa sadık kalarak işlenen resim, aslında görüntü yönetmeni ve - veya yönetmenin kompozisyonu ve yapıtı değil midir? İşlenen kareyi seçip servis eden sanatçı sadece tespiti ile kendisinden söz ettirebilir ama kompozisyon ve yine kurgunun asıl sahibi görüntü yönetmeni ve - veya yönetmen değil midir? Bu karenin veya karelerin telif hakkı yapımcıya mı aittir? Bu soruyu sormanın sebebi filmlerden ve dizilerden alınan karelerin basit bir trük ile işlenip 30- 40 bin liraların üzerinde satılması. Orjinal bir üretim olduğu iddiası.
Hocam Kurtlar vadisindeki polat gibi oyunculuğunuz gelişti)) Hocam magara alegorisini biraz paradoksa çevirdiniz gibi yani ordaki gölgelere filmcilik dilinden baktınız aslında platonun orda anlatmak istedği şey sizin yaşadığınız durumun kendisi Örnek Dünyada yılanları oyuncak gibi kullanan çocuklar var(human earth belgesel) eger bu çocuklara o gölgeri gösterirsen orada fareler görebilirler. Fibonoççi kuralıda aslında bahsettiğiniz kadar basit değil diye düşünüyorum. doğal seleksiyona göre canlılar çiftlerini, yaşam ortamlarını, nesneleri seçerken fibonacci kuralını önemsiyor. Gözlerin birbirne yakınlığı burunun yüzdeki konumu gibi durumlar canlılar için güzellik belirtisi bu yüzden önemli eğer izleyiciye empati kurdurmak ve bir akışın içine sokmak istiyorsa kişi çektiği filmde bu evrensel dili konuşmalı eğer konuşmaz ise çirkin kötü yanlış gibi kavramların anlatımını filmde sağlayamayabilir. Örneğin bende simetriyi doğru bulmuyorum )) karenin yarısı çöp diğer yarısını kafada birleştirsin. Para veriyoruz neden data’nın yarısı boşa akıyor. Hocam elinize sağlık öncelikle insanların birleştiremediği bilgi hub larını birleştirmişsiniz ve mantıklı bir temele oturtmaya başlamışsınız diye düşünüyorum.
İlker Bey, geçen gün burcunuzu sormuştum cevaplamadınız? Sizinle bir gün oturup konuşmak isterim (Ben de Saint-Joseph'liyim). J'ai gradue(accent aigu) de Saint-Joseph. Ayrıca avukatınız olmak istiyorum. Saygılarımla.
Yanlış bilinen bir şeyi açığa kavuşturalım. Psikoloji biliminde 'içgüdü' tanımı sadece hayvanlar için vardır. Ancak insanda seçme yetisi olduğu için onda durum farklı olacaktır. Onda sadece temel güdüler vardır.
Hocam selamlar ,Pazar günü videomu izlediniz neden kafanın üstünde o kadar boşluk bıraktın dediniz :).Neden çünkü kadraj yanlışmış:).Kurallar nedir sormuştum (yapa yapa öğreneceksin dediniz) meğerse video geliyormuş :) Edit: Bu arda gerçektende sürekli böyle gülüyor ve neşeli ben sadece çekimlerde böyle sanmıştım.
Bir sorum olacak: Ben filme "güzeldi, açıları beğendim"den daha akademik bir dille yaklaşabilmek istiyorum. Daha bilinçli bir noktadan eleştiri yapabilmek istiyorum. Görsel ögeleri üzerinden dikkatimizi çeken bir filmi nasıl bir dil kullanarak eleştirmeliyiz?
Genel kompozisyon bilgilerinin her ne kadar öğrenilmesi gerekse de estetik haz sadece bu kompozisyon unsurlarına birebir uymadan da alınabilir. Misal "Simulacra" İlker Hocam :)
İlker Hocam elimde çok güzel bir bilim kurgu hikayesi var. Yer yerinden oynayacak. Nazımla stüdyoda çekeriz. Mesajını bekliyorum. Yerli Christopher Nolan İlker!
bu videoda diğer videolara göre farklı bir durum var ilker hocanın görüntüsü bulanık geliyor,umut ediyorum ki gözlerimde problem vardır video normaldir :D :D
23:15'te İlker hocanın bahsettiği olayı kalitesiz müzik kanalları eskiden çok yapardı ve gerçekten bir yerden sonra sunucuyu bırakıp arka plana kitleniyordum :D
Videolari merakla takip ediyoruz ve devamini bekliyoruz. Ayrica ilker hocayı leyla ile mecnundaki gözlüklü çocuğa benzeten tek kişi ben miyim acaba :))
Film okulu değil hayat okulu resmen. Felsefeyle başlayıp evrim, biyoloji, psikoloji ne varsa hepsine değindiniz, inanılmazsınız👏
gerçekten öyle. inanılmaz.
onun için seviyoruz bu programı, sadece teknik şeylerden bahsettigini düşünsene..
İlker Hoca'nın bakış açısı, bilgi birikimi çok hoşuma gidiyor. Felsefe, fizik gibi birçok bilimde ciddi bilgisi var ve bunları hikayeleştirerek basite indirgeyip sinema alanında profesyonel olarak bilgi sahibi olmayan bizlere keyifli bir şekilde anlatıyor konuları. Çok hoşuma gidiyor. Flutv'yi de izliyorum. Buradaki ilgimi çeken videoları izliyorum. Çok keyif aldığım, doyduğum bir video oldu emeğinize sağlık.
Görsel İletişim Tasarımı mezunu biri olarak söyleyebilirim ki şu 24 dakikada üniversitede bana gösterilen tüm teorik dersleri ziplemişsiniz. Teşekkürler !
YANITLA
Kickstarter'da kampanya başlatacağım, İlker Canikligil'e ömür boyu konuşmaya yetecek kadar para toplayalım, ömrünün geri kalanında burada canlı yayın yapsın
Mantıklı
çok paraya gerek yok bölüm başı 50 lira versek yeter 20bin takipçi olarak
Şimdiye kadar farketmemiştimde programın kadrajı çok iyi tam bir görsel şölen :D
Bayılıyorum bu programa bana mimarlığı bıraktıracak ilker hocam
Hayatımdaki insanları sizinle eliyorum artık. Etrafımda ne kadar insan varsa İlker Hoca'yı onlara izletiyorum. Sevmeyen, beğenmeyen çıkarsa içlerinden , içten içe bitiyor bende o insan.
:)))İyi ölçü bulmuşsunuz👍
@@flu Sizi sevmeyen ölsün desem çok mu arabesk olur hocam:))Saygılar,ömrünüz uzun ve güzel olsun...
Harika bir bölümdü! Görsel algıyla ilgili çalışan bir ergoterapist olarak izlerken nöral bağlantılarımın arttığını fark ettim :)
Aradığınız deyim "meleke kazanmak"
Bir diğer ifadeyle bilinçli alışkanlık da diyebiliriz. Yapılan pratikler sonucu fiilin normalleşmesi ve bilinçli alışkanlık kazanması durumudur. Buna en temel örnek bir bebeğin yürümeye çalışırken geçirdiği süreç olabilir. Hiç bir bebek direkt ayağa kalkıp yürüyemez. Önündeki yürüyen anne-baba örneklerini taklit ederek yürümeye çalışması. Bu süreçte gördüğümüz şey bebeğin önce yürümeyi kendince yorumlaması ve düşe kalka yürümeye çalışması. Bir insanın normal şekilde yürüyebilmesi için anatomik olarak şartların olgunlaşması gerekir. Kemik, kas ve beyin koordinasyonu bunun en kaba tarifidir. Bebeğin yürüme gayreti anatomik olarak onun yürümeye ihtiyaç duyduğu şartları olgunlaştırır ve sürekli tekrar sonucu ilk başta düşünerek yaptığı yürüme bu sürecin sonunda meleke olarak normalleşir. Yani nasıl yürüyeceğini düşünmeden yürümesini sağlar.
Bu basit bir örnektir. Her konuda uygulanabilir.
Ayrıca yetenek konusuna katılmıyorum. Çünkü sadece yetenekle gerekli gayreti göstermeden başarı elde eden insanlar istisnai bir azınlıktır. İmkansız değildir, ama temelde ihtiyacımız olan tek şey gayrettir. Bilinçli pratik ve istikrarla gerçekten çok yetenekli insanları seviye olarak geçmek mümkündür. Çünkü genel bir kabulleniş vardır. Yetenekli kişiler "zaten yapıyorum" düşüncesi ile tembellik yapar ve yeteneğini köreltmiş olur.
Öğrenim sürecinde en önemli şey bir bilene sormak, bir bilenden öğrenmek, bir bilene tabii olmaktır. Bir bilene tabii olmak demek ise klasik ifadeyle o kişinin tedrisatına girmek demektir.
Eğer sinemayı öğrenmek ve sinema yapmak için İlker Bey gibi bu işi gerçekten bilen kişilere tam teslimiyet ile tabii olarak gerekir. Uzayıp gidecek bir konu.
Konuştuğunu konular ve anlattıklarınız için teşekkür ederim. Önemli konular ve daha da derinleştirilmesi gereken meseleler.
Öncelikle bu kompleks iki konuyu böyle güzel açıkladığınız için teşekkür ederim. Yorumunuzu okumaktan keyif aldım diyebilirim. Meleke Kazanmak deyimi hoşmuş, ben duymamıştım ancak benim duyduğum terim 'motor bellek' terimi idi. Sizin dediğinizle örtüşmekle beraber beynin böyle bir bilinç izleyerek videoda hocamızın dediği gibi tekrar edilerek zihnin motor bellek tarafına yazılmasıyla beraber artık her defasında düşünerek yapmamak kısmına yaradığını okumuştum. Ve tabii ki başka motor bellek örneklerine mesela bisikleti sürmeyi öğrenmiş bir başka çocuğa bakmak bizdeki motor belleğin yürürlüğe girmesinde kolaylık sağlıyordur eminim. Yetenek konusunda dad size katılıyorum, hatta daha da diyebilirim ki bence insanlara 'yeteneklisin' diye söylenmesi bence iltifattan ziyade bir yergi bile olabilir uzun vadede. Çünkü dediğiniz gibi yeteneklilik kısa vadede başarıyı getirir gibisinden bir inancımız var maalesef ve bu durumda bu sıfat eğer bizim azmimizi ve gayretimizi etkileyecekse bence yergi olarak sıfatlandırılması daha mantıklı geliyor bana.
Şu olaylara bakış açısını, anlatım tarzını, konulara yaklaşım biçimini keşke her konuya uygulayıp her konu başlığı için başka bir kanal açsanız. Çünkü bu zihniyetle çekilen videoları başka konular için de izlemek - dinlemek istiyorum.Çok farklı bir tarzınız var.Kaliteli ve güzel.
Hocam gerçekten moralimi bozuyor. Sadece sinema ile ilgili olsa sorun etmezdim ama bu bölümden de anlaşıldığı üzere hemen her konuda Bilgi sahibi. İnsan kendisini gerçekten yetersiz hissediyor. Çok üzülüyorum be Atam.
Her zaman olduğu gibi; “Almak isteyene ve almayı bilene” “uranyum zenginliğinde” bir sunum.
Naçizane uyarı: Uranyumu “sobada” kullanmayınız!😜 Tüm emeği geçenlere teşekkür ederim🙏🏻
İnsan bir youtube programını 3'er 5'er kez izler mi ya?! İzliyorum valla :D Muhteşem birşey yapıyorsunuz, çok teşekkürler. 'mother!' filmi üzerinden bir program çıkar mı bilemiyorum, ama umarım çıkar :)
Nazım' ın benim düşüncelerimdeki kesin yargıları temsil etmesi ve İlker Hoca' nın da sürekli biçimde bu yargılara karşı argümanlar göstermesi(ve altını doldurması) sayesinde, cahilliğimin seviyesini lank diye gözümün önüne koyup, birazcık da olsa bu seviyeyi aşağılara çekebilme fırsatı sunduğu için bu videoları çok seviyorum. İzlediğim bölümü iyice anlayabilmem için çoğu kez bir daha izlemem gerekiyor ve bu gerçekten çok eğlenceli. Ellerinize sağlık, çok teşekkürler. :)
kompozisyonu en doğru şekilde öğrenmenin iki yolu var;
I-çok film seyretmiş ol
II-pratikte bol bol uygula (fotoğraf,video,film)
Ne yazık ki 24 dakikayi aşmak zorunda kaldık!
yazık felan değil çok da güzel olmuş, elinize, emeğinize sağlık..
Arkadaş her hafta İlker Hoca'ya hayranlığım artıyor. Veysi'nin rahatlığına da hastayım :)
Nası bi kralsın ya açınca kapatılmıyor İlker hocanın sohbeti, oysa ki ne kompozisyon dinlemek istiyordum ne de kadraj ilgilendiriyor beni :D
Hocam Netflix’in Dark dizisini yorumlar mısınız? Çok fazla bi’ senaryo çünkü. Belki de değildir.****
Ooo kimler buradaymış
aaa neden s*klenmemiş
Osman Gültekin sen misin???
-sinema lafı nereden geliyor
-sine
-puuuuu
ahahahah
Çok güzel tükürüyo kesmek lazım orayı kullanırız ahahaha
16:57 :D :D
24 dakika size kurban olsun.
Sayenizde ne çok şey öğreniyorum, filmleri farklı izlemeye başladım. Sevgiler size
İzlediğim en iyi bölümdü. İlker bey harikaydı. Bu proğramı yaptığınız için teşekkür ederim.
üstad bu nasıl bir bilgi deryası sigara içiyordum sigaramı söndürdüm saygıdan
🤠
Bu kanalı izleyen en alakasız insan olabilirim. Gerçekten. Verilen bilgiler gerçek hayatta hiçbi işime yaramayacak. Ama izliyorum. Neden?!
Bende o kişilerden birisiyim sinema ile ilgili söylediği çoğu şeyi hiç bir yerde kullanma ihtimalim yok ama konuyu anlatırken hayata dair pek çok noktaya değiniyor olması metaforlar kurması günlük yaşamda benim onları yorumlayıp kendi süreçlerimde kullanmama yardımcı oluyor. Buda her hafta cumayı beklememe neden oluyor :) İlker hocanın bilgisinin derinliği ve hoş sohbetini bu derinliğin içine yedirmesi bir başka etken olabilir :) Saygılar.
Murat Bilginer aynen
Mizaç meselesi👍👏
8:43 cevap A şıkkı bence
nefis bir konu ve nefis bir bolum daha..
yalniz soylemeden edemeyecegim, bir dahaki sefere, guzellikten, estetikten, vs bahsederken, insanlar olarak bu konudaki algimizin, ne kadar manipule edilebilir oldugundan da bahsedelim.. :) misal zaten eseri sundugumuz kitlenin cogu, yeter duzeyde bir tuketici bilincine sahip degil. e bu kitlenin de, okuduklari yorumlarla, imdb notlari, genel egilime kanarak vs ile fikir sahibi olmalari da sozkonusu..
her eser ve urunde oldugu gibi, bizler elimizdeki imkanlarla, amacimiz dogrultusunda en iyisini yapmaya calissak da, ote iyi ya da ote kotu ornekler disindaki uretim sonuclari, pazarlamanin eline kaliyorlar.. iyi pazarlanan, populer olan, kotu urunler, ya da rezil sekilde pazarlandigi icin bilmedigimiz duymadigimiz bir dunya sahane urunu gozardi edebiliyoruz..
hatta adim gibi eminim ki, misal bu arada kalan cok cok iyi olmayan ya da cok cok kotu olmayan filmlerden biri icin, Ilker hocadan rica etsek, film hakkinda inanilmaz ovgu dolu yorumlar da yapabilir, ya da itin gotune de sokabilir. cunku malesef, yaratici sektorlerden cikan urunler, genelde egip bukmeye, demagojiye cok musaittir. (istisnalari opuyoruz)
bu bolumde sinamatografiden, gorselden bahsettik.. burda cogu kisinin beni gomecegini bilerek bir film hakkinda yorum yapmak isterim. herkesin hastasi oldugu, inanilmaz anlamlar cikarttigi, supersonik goruntuler diye yere goge sigdiramadigi bir belgesel var.. samsara.. Samsara, bir hareketli goruntu olarak, takdir edilebilir. ama rezalet bir belgeseldir.. cunku belgesel degildir.. bir calismadir. degerlidir. ama o ise belgesel diyenin alnini karislarim. bu baglamda kotudur, cunku oncelikle olmasi gereken sey olamamistir.. (sayet belgesel diye cektilerse)
zaten tum bu konusmalarin da ozetidir bu.. amacin neydi? ne yaptin?
ilker hocamı gördüğüm an tedx videosudur ve 2 hafta önce gördüm. bugünün sabahında da kanala abone oldum. amatör fotoğrafçı sayılmam bile diyeceğim derecedeyim aşinalık olarak anlatılan mevzulara. 3 gram beynim vardı karışık turşu niteliğinde artık oda yok sağolun :D
Harika bir bölümdü 👏🏻👏🏻 İlker hocanın anlatımı ve Nazım’ın özetlemesiyle “haa anladım galiba” derken oradan bir ses geliyor “olmaz öyle saçma şey” 😂 😂
Yeniden izliyorum. Kanımca en verimli bölümlerden biri olmuş. Teşekkürler.
nefis bölümdü. ilker hoca yine bilgi bombardımanına tututtu, teşekkürler...
Büyük işler başaran insanların arkasında her zaman bir öğreticisi bir hocası vardır. Sizin gibi bir hocam olsaydı gerçekten büyük işler yapmaya talip olurdum.
Millet bir demlik çayla durdura durdura çok güzel gidiyor.
"Herşey Estetiktir."
- İlker Canikligil
Bildirim geldiğinde mutlu oluyorum yaa :) Sizi geç keşfettim ve erken kaybetmek istemiyorum. Çok güzel bir iş yapıyorsunuz cidden. Sinemayla çok ilgili biri değilim ama teknik konuların değinildiği kısımları da ilgiyle izliyorum.İlker Hoca'nın muazzam kafa açan bir sohbeti var. Anlamıyorum 24 dk nasıl geçmiş.Yolunuz uzun olsun hep .
İlker Hocam cave allegory'i anlatırken Veysi ile Nazım'a plato aristo benzetmesi yaptığınızda bittim ben :D
8:46 A
Çok iyisiniz seviyoruz, eğleniyoruz, öğreniyoruz. Sağolun...
Malcolm Gladwell-Blink kitabı 5.dakikadaki tartışmanızı anlatıyor hocam.(yetenek ile ilgili olarakta Outliers.)
keşke 8-10 yıl önce tanışsaydık :)
gine harikasınız. eğitimin iyileşmesi için bilenlerin eline bırakılması gerekiyor. yani ne nazım ne de başkası eğitimi yönlendirmeli ama eğitimciler bu işe girmeli. Nazım inatla yetenekden bahsederken İlker hoca çalışmanın gücünü her videoda defalarca kanıtladı. Dünya yeteneğini çalışmadığından dolayı heba eden insanlarla dolu, çok çalışmak yetenekten daha değerlidir.
sevgili hocam görsel kompozisyon öğrenilebilen bir şeydir, güzel kompozisyon örnekleri gösterirsin orada biter şeklindeki geçiştirmenize pek katılamıyorum. ben mimarlık eğitimi almaya başladığımda ilk senemiz tamamen temel tasarım eğitimi dersi altında kompozisyon öğrenerek geçti. bunu yaparken kartondan yaptığımız 2 boyutlu kompozisyon ödevleri oldu. denge, kontrast, ritim gibi birçok kompozisyon ögesini irdelediğimiz örnekler oldu ve benim görsel algımı inanılmaz derecede değiştirdi. 2 boyutlu kompozisyondan 3 boyutlu kompozisyona geçişi, sesin görsel kompozisyona aktarımını; saydamlık, renk, hiyerarşi gibi kavramları ve daha birçok şeyi deneyimlemiş olduk. kompozisyon deneyim kazanılarak elde edilen bir beceridir doğru ama bu deneyimi kazanabilmek için yapılabilecek pek çok yol var örnek göstermekten başka. kompozisyon kurallara bağlı ve öğretilebilir bir kavramdır.
Pazar ve Artiz olayı efsane monte olmuş 😊
Ayla ilk günden beri Türkiye'nin Oscar adayı olarak pazarlanmaktaydı. Oscar aday adayı olan 92 ülkenin filmleriyle yarışan Ayla maalesef adaylığın ikinci turu olan son 9 film arasına adını yazdıramadı.
İlker Hoca'nın askerleriyiz =)
Olmaz öyle saçma şey demişti. Bende konjonktür gereği olabilir diye umuyordum. Abd K.Kore çatışması diye ama adamlar yemedi. İlker Hoca
Bu yorumu Veysi’nin sesinden okuyun.
Kompozisyon diye bir kalıp yoktur, öğretilemez düşüncesini senelerce Rahmetli Sabit Kalfagile anlatmaya çalıştım kendi ödevlerimle ama Büyük Hoca hep adı gibiydi. Kompozisyona dair ancak bir tek cümle mantıklı olabilir " Kadraj anlamın kölesidir". Yani kadrajın bir formülasyonu olamaz.....
Valla kimse godos godos konuşmasın adam bu işin yapımından tutunda ilmine kadar önümüze seriyor. Her bir seyi didik didik ederek tam anlayana kadar anlatıyor .
Hocam star wars bekliyoruz
Değil 24 isterse 54 olsun yine izleriz! He bi de timelapse mevzusuna değinebilirseniz bi ara hani fikir olsun diye dedim
En son yaptığı kadraj hareketi aklıma Erşan Kuneriyi getirdi. Yaz mavi donunu kendi getirecek :)
Çocukken bilim teknik dergisi okumuş belli.
merhaba. 16:46'daki tablo botticelli'nin değil rossetti'nin La Ghirlandata adlı eseri bildiğim kadarıyla. ön rafaellocu eleman. rossetti'nin olduğunu bilmiyordum ama kolay bir yöntem olarak: botticelli olması için fazla dağınık (waterhouse desek yeridir) ve figür formu botticelli kadar stilize değil, bozuk değil aslında. ışığı da daha az kontrastlı. ben de botticelli değildir diyerek bu bağlamlarla hangi ressam olduğunu buldum. programınız güzel. kolay gelsin.
Arka plan muzigi icerige gore degistirilse hic fena olmaz sanirim.
Felsefe konusurken arkada sirk muzigi muthis dikkat dagitici.
Izledigim en iyi bolumlerden biriydi diyebilirim. Tesekkurler.
izlediğim en güzel bölüm buydu, birsürü şey öğrendim. Aro ❤
Kişilerin düşünme biçimi algılama sistemi farklıdır. Ben mesela mimarlık öğrencisiyim. Bize okulda tümden gelim tarzında eğitim verdiler ve ben bir şey öğrenmek için çok çabalamak zorunda kaldım. Ama arkama yaslanıp kendimi analiz ettiğimde benim öğrenme tarzım tüme varım şeklinde. Ne yaptığımı ne çizdiğimi bilerek ilerlemek bana daha hızlı ve verimli yol aldırırdı diye düşünüyorum.
Aga adam her şeye muhalefet ama helal hocam yine de sizi dinlemek keyifli
Fransızcanın dilimize etkisinin en önemli sebebi; o dönemin lingua francasının (geçerli ve güçlü dilinin) Fransızca olmasıdır. Yani; bugün İngilizce ne ise o dönem Fransızca oydu. Ancak bir Hint Avrupa dili ile en köklü iletişimimiz Fransızlar ile olduğu için bugün bile bu dil ailesinden bir alımlama yapacağımızda Fransızcaya başvuruyoruz. Televişın değil Televizyon gibi. Onun dışında zaten alandaki ilk terim üretiminin kaynağı da Fransızca olunca, bu terimleri neredeyse orijinal halleri ile alımlamamız kaçınılmaz olmuş.
Ben bu adamları neden çok seviyorum yahu❤️😅 Hocam videoların uzun olma ihtimali var mı? Su gibi akıp gidiyo videolar👌🏻😅
Deleuze ve sinema ile ilgili de bir video yapsanız keşke, hocam.
Videolar süper. İlker Bey sabaha konuşsun dinleyelim gibi. Ayrıca transpozisyon, aynı zamanda matematikte de; n boyutlu bir uzaydan (domain), n'den farklı boyutta bir uzaya denklem taşırken yapılan işlemin de adı. Sevgiler.
Yaa çok harikasınız hem eğleniyor hem öğreniyorum
Çok güzel anlattiniz. Muhteşem anlattiniz . Dehsetti . Ama ben yine hiçbir şey anlamadım . 🤣🤣🤣 Zevkliydi .
İlker hocam o son hareketi Alejandro González Iñárritu Birdman'ı çekerken bolca yapıyordu😀
Hocam, cok nadiren muhtesem lafini kullanirim. Kullansam da cok icten soylemem.Sirf konu uzamasin diye cikar agzimdan. Fakat ictenlikle diyorum ki muhtesem program yapmissiniz.Programlariniza tamamen tesadufen denk geldim. Neyi ararken denk geldim artik hatirlamiyorum bile. Muthis.. Programda emegi gecen herkeze binlerce kere tesekkurler. Belki de Antik Yunanda ki okular TH-cam ya da benzer mecralarda yeniden mi olusacak ?
Hocam harikasın! Seni dinlemek çok keyifli. 👍
Merhabalar, youtube ' un dibi hareketiyle sizi keşfettim harika bir içeriğe sahipsiniz. Benim merak ettiğim hocam Türkiye'deki belgeselcilik hakkında ne düşünüyor? Teşekkür ederim
Oh geldi yine. İzleyelim de bi kendimize gelelim.
videolarin editini yapan adama acidim. icerik cok tatminkar fakat editci de insan yahu, milyon tane cut olur mu?
biri şu hareketi yapıyorsa 🙌 kaçın demişsiniz. aynı hareketi steven spielberg gibi ünlü yönetmenlerde yapıyor. demek ki sırf fors olsun diye yönetmenlerin yaptığı bir hareket
OÖSŞ'nin her bölümünü hem kendi içinde ayrı ayrı hem de bir bütün olarak incelediğimde gördüğüm şey tutarlılık ki bende hayranlık uyandıran da bu... Holistik bakış açısına sahip olduğunuz veya bu paradigmayı benimsediğiniz söylenebilir mi?
*Bu gençler Platon ve Aristo ise, İlker Bey de Sokrates oluyor o halde...vay vay vay vay ;)*
Hocam, Dunkirk'te (2007) filmin geneli 16:9'ken bazı sahnelerde neden altta ve üstte şeritler vardı. Nolan, bununla ne yapmaya çalışmış? Anlatır mısınız?
Hocam çok merak ettim, bu video da zemin için yeşil ekran mı kullandınız yoksa fon perdesi mi?
Hocam sinema için tek bir kitap önermiştiniz onu ariyorum videolarda bulamadım ismini yazarmısınız rica etsem ?
Üff tam kadro 24 dakika bölüm!
Abi bi süredir arka arkaya izliyorum yaptıklarını, bu snob'luk var yaa, bu snob'luk, işte bu kadar doğru şeyler söyleyip de bu kadar yanlış yargılara varmak ancak bu snob'lukla mümkün olabilir. Çok aşırı sabit fikir, sanırım öğrencilerle uğraşmaktan diye düşünüyordum, ki izledikçe her şey daha çok netleşiyor. Juvenoia demiştim, geri alıyorum, daha kompleks duygular söz konusu bence.
Türkler sadece görsel sanatlarda değil, ekonomiden müziğe, endüstriden edebiyata her alanda zaten geriler. Ne yapalım yani, ölelim mi? Vaz mı geçelim denemekten? Bir lafın düşünsel bir snowball etkisi yaratabileceğini pedagogun önceden akıl etmesi, öğrencinin lehine olacak şekilde onların düşüncesini manipüle etmesi gerekmez mi? Görünürde izleyiciye bir şeyler öğretme, ona ilham verme gayesiyle hazırlanan bir programda neden ikide bir "buradan çıkmaz, biz yapamayız" gibi şeyler terennüm ediliyor? Kontekstse kontekst, buyurun buradan yakın. Kara pedagoji diye bi şey var, ahanda işte bu. Sen buraya çıkıyorsan millete "bak ama orası öyle değil" yerine "bir de bu var, ne kadar ilginç", "bizden olmaz" yerine "böyle yapılırsa olur"u aşılaman lazım. Bu konseptle dillere destan Türkiye Akademi geleneğinden bir adım öteye gidilemez. Kendi kaderini kendi tayin eden bir tavır. Öğrencilere aşağılayıcı iğnemeler filan, ne kadar sempatik olursan ol KABUL EDİLEMEZ abi, sen annesin, sen babasın, yuh ya. Kendine de öyle davranıyorsun demek ki, bütüncül analizine göre. Hem sanat dediğimiz şeyin nasıl anlatılacağı konusunda kesin kurallar yok diyorsun, hem de karşındaki adam duygu bana ulaşırsa iyidir deyince, itiraz. Neden? Sen daha iyi biliyorsun çünkü, kimse bilemez senin gibi. Sana ulaşmıyor duygular belli ki. Her şeye itiraz, her şeye muhalefet. Nereye kadar abi? Nereye kadar, soruyorum cidden. Lanthimos, cık. Nuri Bilge, asla. David Lynch, meh. Duygu sana ulaşmıyorsa sen sahtekar demeyi biliyorsun, ama duygu ulaşırsa güzel dendiği zaman muhalefet. Eee biz ne yapalım yani seni memnun etmek için, pardon? Bir eğitimci ve sanatçı olarak, bu kadar dolu bir insanın çekinik de olsa aleni bir şekilde bu kadar yanlış ve çelişkili tavırlar içinde bu kadar geniş ve karmaşık konularda ahkam kesmesini cidden yadırgıyorum.
Arkadaşlar, bu topraklardan sinema da çıkar, müzik de çıkar, felsefe de, bilim de. Yeter ki siz bir şeyler öğrendikçe yeni şeyler öğrenmenizi engelleyen blokajlar yaratmayın, esnek olun. Bir de her şey yorumdur, ve her hangi bir yorumu daha üstün kılan değişmez bir kurallar bütünü yoktur, bunu da bilirseniz sadece kendine karşı dürüstlük ve istekle dağları aşarsınız. NBC'nin başarısı budur bence. Dağları aşarken de ufkunuzu genişletmeye bakın, ufkunuzu genişletirken de birey olarak bütün ufuklara hakim olamayacağınızın bilincinde olun, o zaman belki böyle snob'luklara değil de daha faydalı snob'luklara nail olursunuz.
bergman çok istiyorum. godard, truffaut da öyle
Selamlar, ben marmara gsf'de resim ana sanat dalı, yüksek lisans öğrencisiyim.şöyle bir soru sormak istiyorum; Herhangi bir filmden resmetmek üzere ( fotografik görüntüyü) bir kareyi kullanarak yapıt(lar) üretiliyor. Filmdeki renk ve ışığa sadık kalarak işlenen resim, aslında görüntü yönetmeni ve - veya yönetmenin kompozisyonu ve yapıtı değil midir? İşlenen kareyi seçip servis eden sanatçı sadece tespiti ile kendisinden söz ettirebilir ama kompozisyon ve yine kurgunun asıl sahibi görüntü yönetmeni ve - veya yönetmen değil midir? Bu karenin veya karelerin telif hakkı yapımcıya mı aittir? Bu soruyu sormanın sebebi filmlerden ve dizilerden alınan karelerin basit bir trük ile işlenip 30- 40 bin liraların üzerinde satılması. Orjinal bir üretim olduğu iddiası.
Hocam Kurtlar vadisindeki polat gibi oyunculuğunuz gelişti)) Hocam magara alegorisini biraz paradoksa çevirdiniz gibi yani ordaki gölgelere filmcilik dilinden baktınız aslında platonun orda anlatmak istedği şey sizin yaşadığınız durumun kendisi Örnek Dünyada yılanları oyuncak gibi kullanan çocuklar var(human earth belgesel) eger bu çocuklara o gölgeri gösterirsen orada fareler görebilirler.
Fibonoççi kuralıda aslında bahsettiğiniz kadar basit değil diye düşünüyorum. doğal seleksiyona göre canlılar çiftlerini, yaşam ortamlarını, nesneleri seçerken fibonacci kuralını önemsiyor. Gözlerin birbirne yakınlığı burunun yüzdeki konumu gibi durumlar canlılar için güzellik belirtisi bu yüzden önemli eğer izleyiciye empati kurdurmak ve bir akışın içine sokmak istiyorsa kişi çektiği filmde bu evrensel dili konuşmalı eğer konuşmaz ise çirkin kötü yanlış gibi kavramların anlatımını filmde sağlayamayabilir.
Örneğin bende simetriyi doğru bulmuyorum )) karenin yarısı çöp diğer yarısını kafada birleştirsin. Para veriyoruz neden data’nın yarısı boşa akıyor.
Hocam elinize sağlık öncelikle insanların birleştiremediği bilgi hub larını birleştirmişsiniz ve mantıklı bir temele oturtmaya başlamışsınız diye düşünüyorum.
İlker Bey, geçen gün burcunuzu sormuştum cevaplamadınız? Sizinle bir gün oturup konuşmak isterim (Ben de Saint-Joseph'liyim). J'ai gradue(accent aigu) de Saint-Joseph. Ayrıca avukatınız olmak istiyorum. Saygılarımla.
İlker hocam neden ekranın sağında ki üç te birde değilsiniz? Görselleri de sola koyardınız, ne değişirdi... (Bence Cevabını bildiğim bir soru) :)
soluksuz izledim teşekkürler
Yanlış bilinen bir şeyi açığa kavuşturalım. Psikoloji biliminde 'içgüdü' tanımı sadece hayvanlar için vardır. Ancak insanda seçme yetisi olduğu için onda durum farklı olacaktır. Onda sadece temel güdüler vardır.
Çok güzel bir bölüm olmuş elinize sağlık.
Hocam selamlar ,Pazar günü videomu izlediniz neden kafanın üstünde o kadar boşluk bıraktın dediniz :).Neden çünkü kadraj yanlışmış:).Kurallar nedir sormuştum (yapa yapa öğreneceksin dediniz) meğerse video geliyormuş :) Edit: Bu arda gerçektende sürekli böyle gülüyor ve neşeli ben sadece çekimlerde böyle sanmıştım.
Hocam keske en boy oranindan da bahsetseydiniz. 21:9 ya da alt ustten kirpilmis goruntulerin bi sebebi var mi? :)
Bir sorum olacak:
Ben filme "güzeldi, açıları beğendim"den daha akademik bir dille yaklaşabilmek istiyorum. Daha bilinçli bir noktadan eleştiri yapabilmek istiyorum. Görsel ögeleri üzerinden dikkatimizi çeken bir filmi nasıl bir dil kullanarak eleştirmeliyiz?
Genel kompozisyon bilgilerinin her ne kadar öğrenilmesi gerekse de estetik haz sadece bu kompozisyon unsurlarına birebir uymadan da alınabilir. Misal "Simulacra" İlker Hocam :)
İlker Hocam elimde çok güzel bir bilim kurgu hikayesi var. Yer yerinden oynayacak. Nazımla stüdyoda çekeriz. Mesajını bekliyorum. Yerli Christopher Nolan İlker!
bu videoda diğer videolara göre farklı bir durum var ilker hocanın görüntüsü bulanık geliyor,umut ediyorum ki gözlerimde problem vardır video normaldir :D :D
nefes film i hakkında konuşurmusunuz
23:15'te İlker hocanın bahsettiği olayı kalitesiz müzik kanalları eskiden çok yapardı ve gerçekten bir yerden sonra sunucuyu bırakıp arka plana kitleniyordum :D
TH-cam'un ENNN dibinden selamlar :) takipteyim ;)
Harika. Tebrikler
Adam bi "Refleks" diyemedi ya la
IFA film Acedemy altyazılı izle. Teşekkürler admin.
Videolari merakla takip ediyoruz ve devamini bekliyoruz. Ayrica ilker hocayı leyla ile mecnundaki gözlüklü çocuğa benzeten tek kişi ben miyim acaba :))
24 dakika ne be yapın 1 saat ben izlerim :D
İlker hocanın askerleriyiz :D
Yahu benim sinemayla pek alakam yoktu nasıl oldu da tüm videolarınızı izlettiniz? Uncut versiyonlarını yükleseniz onları bile izleyeceğim galiba.
İlker Hoca'ya Sevan Nişanyan kitapları atasım geldi. Okumuştur ama kesin etimolojiyle ilgili olanları.
İlker hocam haftaya CCD ile CMOS arasındaki farkları bekliyorum :) Ha bu arada organ mafyası değilim ama bi kalbini alırım :)
16:57 yarabbi şükür. Ben de öğrendim :)
hocam telefonda izledeğim filmeler diziler tvp programları kaç fps oynuyor peki ?
Adam iyisi nedir diye anlatıyor Ben Veysi nedir diye anlıyorum