NEDEN YANGINLARDA ÖLÜYORUZ!
ฝัง
- เผยแพร่เมื่อ 6 ก.พ. 2025
- Kadınları yerlerde sürükleyip tekmelemek!
Birkaç gün önce Ankara Ulus Meydanı’nda bir fotoğraf belli belirsiz gündeme girdi ve kayboldu gitti. Aslında AKP’nin devr-i iktidarını özetleyen görüntülerden biriydi. Ne muhalefet değerlendirebildi ne de sosyal medyada hak ettiği yeri buldu. Furkan Vakfı’nın bir etkinliğini duyurmak için bir araya gelen bir grup, polis engeliyle karşılaştı. Oysa siyasi bir gösteri değildi, ortada siyasi ve politik hedefi olan ‘iktidar protestosu’ falan da yoktu. Gösteri, yürüyüş bir ‘anayasal hak’, gel de bunu polise anlat.
Edit Image
Polisin sert müdahalesi sonucu arbede yaşandı. Hemen her olayda tekrarlandığı gibi… Ve bir sivil polis yere düşen kadının üzerine abandı, vurdu, tekmeledi. Biliyorum ilk kez yaşanmıyor kadınların ‘polis şiddetine’ maruz kalması. Yerlerde sürüklenen genç kızlar, yaka paça gözaltına alınan kadınlar AKP döneminde vaka-i adiyeden oldu. Sıradanlaştı yani. Fakat, hayır, normalleşmemeli… İtiraz hatta isyan etmeli. Ve asla unutmamalı, unutturulmamalı.
Ulus meydanında yerlerde sürüklenen kadının ‘başörtülü’ olduğunu özellikle belirtmeyi doğru bulmuyorum fakat AKP’nin, ‘Başörtülü bacılarımız!” retoriği ve politikasını yerle yeksan ettiği için mecburen altını çizmek gerekiyor. Başı kapalı mütedeyyin bir kadın… Görebildiğim kadarıyla 30’lu yaşların üzerinde. Furkan Vakfı’nın etkinliğini duyurmak için meydana gelenlerden biri olmalı. Ya da destek veren vatandaşlardan biri.
Nedir bu korkunun sebebi?
Basit bir konferans ilanı… Dini ve kültürel bir etkinlik. Vakfın Başkanı Alparslan Kuytul’un birkaç gün sonra yapacağı konuşmayı vatandaşa haber vermekten ibaret, bütün mesele. Vakfa bütün iletişim kanalları, reklam, duyuru, ilan panoları kapalı. Yüz yüze temastan başka seslerini duyuracakları mecra yok. Bir avuç insanın da yaptığı bu. Masum bir duyuru yani.
Erkek polis yaka paça yere yatırılmış ve etkisiz hale getirilmiş bir kadının üzerine neden çullanır? Tekme tokat kadını dövmeye kalkar? Hangi yasa ve mevzuattan alıyor ‘vurma’ hakkını? Herhangi bir topluluğun sokağa, meydana çıkabilmesi için AKP’nin yan unsurlarından biri mi olması lazım? Başkasının sokakta, meydanlarda sesini duyurma hakkı yok mu? Nedir bu korku? Bu baskı ve şiddet? Ve bu celal?
Bakanlık görüntüler üzerine soruşturma başlattığını açıkladı. Basra harap olduktan sonra… O soruşturmalardan da bir şey çıkmadığı örnekleriyle sabit. Bir başka polis şiddetini önleyecek mi? Caydırıcı etkisi olacak mı? Çok zor. Polis yine bildiğini okuyacak, keyfi tutumunu sürdürecek. Güvendiği, arkasını yasladığı her türlü şiddetini ‘tolere eden’ bir ‘siyasi iktidar’ var. Polis eğer kanun ve mevzuat sınırları içinde kalsaydı, bu kadar gemi azıya alamazdı. Bu kaçıncı vaka? Kim bilir bundan sonra daha ne kadar tekrarlanacak?
Olay sadece bir kadına polis şiddetiyle sınırlı kalmadı, 34 kişi gözaltına alındı. Devletin ajansı Alparslan Kuytul’un da gözaltına alınanlar arasında olduğunu yazdı. Ajans teyit ettirmediği bilgi ve veriyi kullandı. Kuytul, “Hayır, ben evde oturuyorum, gözaltında değilim!” diye açıklama yapmak zorunda kaldı.
Belli ki amaç başka…
Kuytul’un yorumu şu oldu: “Bu zulümler, bize sabrı mücadeleyi ve cesareti öğretiyor. Allah’ın rahmetine mazhar kılınıyoruz ve vicdan sahibi insanların sevgisini kazanıyoruz. Kaybımız yok, kârımız ise çoktur.”
AKP’nin içinden yükselen ses: Hukuksuzluğu durdurun!
Ve AKP’nin içinden yükselen bir ses… Son günlerde yaşanan bütün bu olaylar üzerine AKP’den bir dönem milletvekilliği yapan Hüseyin Kocabıyık, sosyal medya hesabından ‘rahatsızlığını’ dile getirdi ve partisine ciddi ‘ikazlarda’ bulundu. İçeriği ve üslubu sağlam tarihi bir uyarı bu. Kocabıyık, bildiğim kadarıyla akademisyen ve entelektüel bir kişilik. Herkesin anlayacağı yalın bir dille verdi mesajını.
Tebrikler Teşekkürler
thanks
❤
Almanya'dan selamlar abim,iyi yayınlarınız olsun.Türkiye de iken yayınlarınıza çok zor ulaşılyordu.abim bu saç rengi size çok yakışıyor ( bence),tam hepsi siyah biraz orantısız duruyor gibi,yinede yenge daha iyi bilir abim🙂.💙🙏
Teşekkürler
❤❤❤❤❤❤❤❤❤
😮😮😮
🤲🤲🤲🤲
Merhaba adaş
❤😢
Faruk Bey iyi günler size bir sorum vardı. Türkiye'deki bütün siyasi partilerin ya birinci adamı ya 2 adamı ya da teşkilatlardan sorumlu adamı bütün mafya bütün Müteahhitler en son Bolu'da yanan müteahhite yanan otelin sahibi dahil tamamı ya Rizeli ya Trabzonlu bunun bir hikmeti var mı?
(Allah’ın rızasını ve Hakk davayı bırakıp) O küfre ve nankörlüğe sapanlar (var ya); onlar kendilerine tanıdığımız fırsat ve mühleti, sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar. Biz onlara, ancak günahları (ve sorumlulukları) daha da artsın diye süre (ve fırsat) vermekteyiz. (Sonunda mutlaka) Onlar için aşağılatıcı (pişman ve perişan kılıcı) bir azap (ve kötü bir akıbet) vardır.Âl-i İmrân / 178
SIFIR SORUMLULUK SINIRSIZ YETKİ
❤❤❤❤❤😊❤❤❤❤❤❤
Belediye mi devlet mi nerde diyelim?
Bu bilgi, İslam tarihinin önde gelen kaynaklarına dayanmaktadır. Sa’d bin Ebu Vakkas’ın vefatıyla ilgili en yaygın kabul gören tarih Hicri 55 (Miladi 674) olup, bu bilgi şu kaynaklarda geçmektedir:
1. İbn Sa’d - Tabakâtü’l-Kübrâ
2. Taberî - Tarih'ü’l-Ümâm ve’l-Mülûk
3. İbn Kesîr - el-Bidâye ve’n-Nihâye
Yezid bin Muaviye’nin halifeliği ise Hicri 60 (Miladi 680) yılında başlamıştır ve bu tarih, İslam tarihi kaynaklarında net bir şekilde belirtilmektedir.
Bu kaynaklara göre, Sa’d bin Ebu Vakkas, Muaviye’nin halifeliği döneminde vefat etmiş olup, Yezid’in halifeliğini görmemiştir.
, Sa’d bin Ebu Vakkas, Yezid bin Muaviye’nin dönemi başlamadan önce vefat etti.
Sa’d bin Ebu Vakkas’ın vefat yılı: MS 674 (Hicri 55)
Yezid’in halifelik yılı: MS 680 (Hicri 60)
Yani, Sa’d bin Ebu Vakkas, Yezid halife olmadan yaklaşık 6 yıl önce vefat etti. Dolayısıyla Yezid’in yönetimini görmedi.
Chatgpt
Deli