Vatanını, milletini, halkını seven aydınlık yüzlü Mustafa Öztürk gibi bilim insanlarına çok ihtiyacımız var. Mustafa Öztürk gibi cesur insanların çoğalması için dua ediyorum. Allah yolunuzu açık etsin hocam.
@@galapagos191 Kardeş bilimsel makale yazmadık. Dostoyevski ve Dücane Hocaya ait iki tespiti inancın teorisi ve pratiğini izahta bir araya getirdik. Hepsi bu.
Allah razı olsun hocam. Emeğinize yüreğinize sağlık. Anlatımınıza yeni bir pencere açıyorsunuz gibi..Allah hayıra anahtar şerre kilit eylesin hepimizi inşallah. Sağlıklı hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Hayırlı yolculuklar.
Seferoğulları Tellioğulları benzetmesi 😀, ilk defa mahallem dışına çıkarak ilgi alanım olmayan bir konudaki programı sonuna kadar pür dikkat izleme motivasyonu verdi. Ağzınıza sağlık hocam.
Ömer Mahir Alper /TDV.. (Mahmut Muhammed TAHA) 1910 yılı civarında Mavi Nil’in kenarında yer alan Rufâa’da doğdu. Dinî bir çevrede büyüdü. 1936’da Gordon Memorial College’dan (Hartum Üniversitesi) hidrolik mühendisi olarak mezun oldu ve Atbara’da Sudan demiryollarında görev aldı. 1930’lardan itibaren Sudan’ın bağımsızlığı için bilfiil rol üstlendi; bağımsızlık mücadelesine daha aktif katılabilmek için 1941 yılında resmî görevinden istifa etti ve Hartum’a yerleşti. Fikrî oluşumunu Atbara’da kaldığı süre içerisinde tamamlayan Mahmûd Muhammed Tâhâ, Sömürgeci Britanya idaresi altında kalmayı savunan Ümmet Partisi’ne, Mısır’la idarî ve siyasî birliği savunan Eşikkā Partisi’ne ve diğer partilere karşı çıkarak Muhammed el-Mehdî, Mansûr Abdülhamîd, Münîr Sâlih Abdülkādir, Zünnûn Bişrî ve Muhammed Fadlullah Muhammed gibi yazarlarla birlikte Ekim 1945’te Cumhuriyetçi Parti’yi kurdu. Liderliğine kendisinin getirildiği partinin amacı demokratik sosyalizmi benimsemiş federal bir Sudan cumhuriyeti kurmaktı. Sömürgeci güçlere karşı açıktan tavır alması sonucunda Tâhâ, hükümet aleyhinde propaganda yaptığı iddiasıyla 1946’da elli gün süreyle tutuklu kaldı. Aynı yıl yaptığı bir konuşma yüzünden halkı yönetime karşı tahrik etmek ve şiddete sevketmek suçlamasıyla yeniden tutuklanarak iki yıl hapse mahkûm edildi. Hapis hayatı boyunca hem kendisi hem de Cumhuriyetçiler için yeni bir dönüm noktası sayılabilecek değişimler geçirerek yoğun bir dinî yaşayışa yönelen Mahmûd Muhammed Tâhâ, hapisten çıktığında arkadaşlarına Cumhuriyetçi Parti’nin misyonunun İslâm olduğunu, kendisini de bu misyonun taşıyıcılığını yapmakla yükümlü gördüğünü açıkladı. Daha sonra ailesiyle buluşmak üzere Rufâa’ya gitti ve orada iki yıl halvette kaldı. Bu süre içerisinde Kur’an’ı ezberledi. Tekrar Hartum’a dönerek burada editörlüğünü Ca‘fer es-Sûrî’nin yaptığı el-Cumhûriyye gazetesini kurdu. Mahmûd Muhammed Tâhâ, 1951’de tekrar toplum karşısına çıktığında siyasî bir program yerine İslâm’ın yeni bir yorumunu ortaya koydu. Böylece Cumhuriyetçiler faaliyetlerine yeniden başladıkları zaman siyasî bir parti olmaktan ziyade toplumu aydınlatmaya ve İslâm’ın insanî değerlerini yaymaya çalışan dinî bir hareket halini almışlardı. Ca‘fer en-Nümeyrî’nin 1968’deki kanlı darbesinin ardından partilerin yasaklanması üzerine ismini el-İhvânü’l-cumhûriyyûn olarak değiştiren bu hareket siyasî hedefinden tamamen vazgeçmedi. Felsefî bir mistisizmle rasyonel siyaseti kaynaştırıp İslâmî bir ideoloji içinde sözlü ve yazılı olarak görüşlerini topluma duyurmaya çalıştı. Bu çerçevede Kur’an’ın şeriatla ilgili hüküm ve görüşlerinin tarihî olduğunu söylerken evrensel kabul ettiği ahlâk ilkelerini merkeze aldı. Fakat hareketin "Sudan anayasasına şeriatın dahil edilmesine karşı açık tavır alması" ve Tâhâ’nın ortaya koyduğu İslâm’la alâkalı yeni görüş ve yorumlar, (DİKKAT İŞBİRLİKÇİ HAREKET) başta İhvân-ı Müslimîn olmak üzere pek çok kesimden büyük tepki gördü. 1968’de Mahmûd Muhammed Tâhâ (dinden çıkma) mürted olmakla suçlandı, bu tür ağır suçlamalar sonraki yıllarda da sürdü. Nihayet 18 Ocak 1985’te idam edildi. Hâllâc-ı Mansûr, Gazzâlî ve Muhyiddin İbnü’l-Arabî gibi mutasavvıf düşünürlerin yanında Benjamin Kid, Auguste Comte, Herbert Spencer, Hegel ve Marks gibi düşünürlerin görüşlerini de yakından tanımış ve onlardan etkilenmiş bir düşünür olan Mahmûd Muhammed Tâhâ’nın fikrî yapısının esasını Kur’an’ın biri dinin usul, diğeri fürû konularına dair olmak üzere iki ana mesajının bulunduğu tezi teşkil etmektedir. Buna göre Kur’an’ın Mekke’deki usule dair mesajı ferdî ve dinî özgürlük, eşitlik ve eşit mülkiyet hakkı gibi İslâm dininin ahlâkî ve mânevî ilkelerini içerir. Medine’de ortaya konulan fürûa dair mesaj ise şeriatın temelini oluşturan hukuk kuralları bütününü ihtiva eder. Tâhâ’ya göre Kur’an’ın Medine’deki mesajı İslâm ümmetinin I. (VII.) yüzyıldaki içtimaî ve tarihî şartlarıyla sınırlıdır ve bugün için geçerliliğini kaybetmiştir. Şu halde çağımızda İslâmî bir hayatın ve toplumun yeniden inşası için geçerliliğini sürekli koruyan Kur’an’ın Mekke’deki mesajı temel alınmalıdır. Mahmûd Muhammed Tâhâ’ya göre Kur’an gibi sünnetin anlamı da iki farklı düzeyde gerçekleşmektedir. Buna göre birinci düzeydeki sünnet Hz. Peygamber’in, kendi döneminin tarihî şartları ve o dönemde yaşayan insanların anlayış seviyeleriyle bağlantılı olarak söylediği sözler, ortaya koyduğu davranışlardır. İkinci düzeydeki sünnet ise onun ruh dünyasını dışa vuran ve esas maksadını ortaya koyan söz ve fiilleri olup evrensel olan da sünnetin insanı erdemli ve ahlâklı olmaya götüren şahsî fiillerle alâkalı bu kısmıdır. Esasen sünnetten anlaşılması gereken form değil içerik, yani o formla varılmak istenen mânevî sonuçtur. Bu da Resûl-i Ekrem’in ahlâkî şahsiyetinde ve başkalarına yönelik davranışlarında aranmalıdır. Tâhâ’nın dinî ve sosyopolitik konularda kaleme aldığı eserleri arasında en önemlisi er-Risâletü’s̱-s̱âniye mine’l-İslâm’dır (Omdurman 1967). Kur’ânî mesajın mahiyetinin incelendiği eser The Second Message of Islam adıyla Abdullahî Ahmed en-Naîm tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir (Syracuse 1987). Diğer önemli eserleri Hz. Peygamber’in sünnetinin anlamıyla ilgili Ṭarîḳu Muḥammed (Omdurman 1966) ve Risâletü’ṣ-Ṣalât’tır (Omdurman 1966).
Yorumlarınız için teşekkürler, Hat(t) ve Had(d): Emevilerde İtaatin Yapıbozumu da bahsettiğiniz konuları başka yönleriyle kapsamlı bir şekilde ele alıyor. İlgi çekici bi kitap.
Mustafa Hoca'nın değinmediği nokta, Mekke'nin fethinden itibaren İslam'ın zaten İktidar İslam'ı oluşudur. Peygamberin son yıllarından başlayarak, Dört Halife döneminde ve sonrasında İslam, eleştirel-muhalif niteliğini kaybetmiş ve hızla soldan sağa kaymıştır. Soldan sağa kayış Hıristiyanlıkta yuvarlak hesap 350 yıl sürmüştü. Ne zamanki Roma İmparatorluğunun resmi dini ilan edildi, artık İktidar Hıristiyanlığı haline geldi. (Diğer dinleri bu açıdan incelemek ilginç olacaktır.) Yani İslam, iktidar ile gayet erken tanıştı ve onu pek sevdi. Dinin yayılma arzusu ile iktidarın yayılma arzusu bir ortak-yaşam (simbiyoz) oluşturdu. İslamcılardaki muhalif-eleştirel yaklaşımın AKP iktidarı ile adeta bir gün içinde buharlaşması bu konudaki mükemmel bir örnektir.
Yeni takip etmeye başladım Sagolun varolun hocam Ahlaki bilinç ve sorumluluk üzerine düşünceleriniz cok iyi Bu konu üzerine, daha geniş bir video yayınlamanız cok iyi olur. Ülkemizin buna cok ihtiyacı var.
İnsanlar dini bütün iyilerin toplandığı bir küme olarak düşlüyor. Kafasına yatıyorsa dinden, yatmıyorsa din dışıdır diye düşünüyor. Asla gerçeklerle yüzleşemiyor ya da yüzleşmek istemiyor.
Yahudi ve Arap masalları olduğunu açık açık söyle de, rahatla Mustafa Hoca. Hazır Almanya'ya gelmişken imkanıniz varsa Hamed Abdel Samad ile görüşün. Çok değerli, bilgili bir insan. İslâm'ı eleştirdiği için ölümüne fetva verilmiş, yanında özel koruma polisleri olmadan dışarı çıkamıyor.
Ya, bu konular o, kadar beni, üzdü.. Sizin açıklamalarınız, ile, aydınlandım... Kendi, kütüphanemde,, 500 çeşit kitap, var,,, okuyamadım, ta, hepsini.. Ancak.. Gerçekten, gerçekleri konuşuyorsunuz. Begendim... Okumak, ögrenmek, konuşmak, lazım... İyi niyetle..... Bu, 2 kabile in in,, islamdan, önce, ki, durumunu, anlattınız. Kalbim. Rahatladı. Çünkü,, gerçekleri ögrenmek lazım. İslam is the Best, dogru.. Real... Ancak, topyekün, İslam alemi, beraber aydınlanır, okuyup, birbirimize dürüst olup, beraber güzel, yaşarsak,,, diğer milettlerde, Müslüman olur.. En, azından, vazife yapılmış. Olur... Her türlü, bilgi, sahibini dinlerim.... Teşekkür ederim
Hocam, Ebuzer Gıffari'nin "İslam piyasası"nda yer bulamaması ve topluma anlatılmamasının ifade ettiğiniz konuyla bir bağlantısı var mıdır? Şu anda Türkiye'de yaşanan durum, o dönemki mızrak ucuna Kur'an sayfaları takılmasına benziyor mu?
Hocam umarım bu yorumu okur bir gün bir videonuzda cevap verirsiniz. Hocam biliyorum dini sorulardan sıkıldınız.Ama tarihselciligin en güçlü temsilcisi olduğunuz için size sormak istiyorum. Eğer herşey Kur'an'a kalsaydı şu an tarihselcilikten bahsedebilecek miydik? Eğer gayrimüslim dünya nufusundaki değişimler gelişimler ve mesela rönesans reform hareketleri olmasaydı hala ortaçağın karanliginda bir hayat yaşamayacak mıydık? Kur'an ve aslında tüm dinler ne getirip neyi değiştirdi? Tam tersi gelişimin önünde set olmadi mi? Bir tarihselcilikten bahsedebiliyorsak bunu sekülerizme borclu değil miyiz? O zaman insanlar dinsizlesiyorsa bu onların suçu mu? Ve son olarak dinlerin sahiden tanrısal olduklarını bu devrin insanına kanıtlamak mümkün mü ?
Tespitlerinizi çok beğeniyorum hocam. Bizleri mahrum etmeyin biliyorum cok zor ateş hattında cok yiprattılar sizi. Allah size gonul huzuru versin insallah
Hocam hasbelkader videonun sesini açıp öyle dinledim. Ne din düşmanlığınız kaldı ne devlet düşmanlığınız. Sizi savunurken Sokrates’i ağlattım. Anam babam bana dinden çıkmışım gibi davranıyor:))) ama aynen devam. Rahatsız etmeye devam :)))
Mustafa Hocayı Slayer musiki grubuna benzetiyorum. Tüm şarkı sözlerinde dine ve özellikle de hristiyanlığa saldırıp özel hayatında koyu bir katolik olan arkadaşlara.
Bizim coğrafya din adına yaşanan yanlışlarda Emevilere, iyi şeylerde dedelere (ecdada) bağlantı kurmaktan vazgeçip bugüne, şu âna odaklanmayı başaramıyor. İşin kötüsü sadece hipermetrop değil miyop da bir coğrafya. Bundan da kötüsü baya bildiğin demans.
😂😂😂 Çok mu komik? Mesele videonun komik olması veya Mustafa hocanın komik anlatımı felan değil. Sedat pekerin videolarını da ben bazen kahkahalar atarak dinliyorum. Yav nasıl da kandırılmışız, nasıl da bizi uyutmuşlar, yok artık o kadar da değil diye deşifreleri, şeytanlıkları gülerek izliyorum. Aynen öyle de Mustafa hocam da dinin nasıl siyasete alet edildiğini, avamı nasıl uyutulduğunu, bize din diye nelerin yutturulduğunu ifşa ediyor ya elimden gelmeden gülerek hocanın videolarını izliyorum. Yani evet normal bir durum değil belki ama bu nevrotik birikimlere tepkim ancak gülerek oluyor. Diline sağlık hocam
Hocam mekki ayetleri hayatımıza geçirip vicdani bir ahlak geliştirmeliyiz bireysel olarak... Ve birde, biz ne zaman Marmarayı salya dan kurtarırsak belki o zaman dinimizde salya sümük tayfasından kurtulur. Ve fakat bilim adamlarımız Marmara öldü diyor.
Tespit onemli hocam. Siz asmissiniz ama bizler daha basindayiz, bir de kör ve sagir olan varki, inlarin gozlerine sokmak lazimki anlayabilsinler. O yuzden once tespit edip gostermeniz cok onemli. Sizi seviyoruz.
AKP öncesi diyanet iktidarları da, cumhuriyeti de rahatlıkla eleştirebiliyordu. Cuma vaazlarının konusunu genelde faiz ve Hz. Ömer’in adaleti oluştururdu. Şimdi sıkıyorsa faizin mahsurlarından, hz. Ömer’in adaletinden bahsetsinler bakalım.
geriye dönük hutbelere bakabilirsin internetten. Diyanet birçok hutbede faiz kul hakkı kamu hakkı adalet vb tüm konulardan bahsediyor.Araştırın göreceksiniz.
Hocam merhaba, yine enfes tespitlerde bulunmuşsunuz teşekkürler. Size bir sorum olacak, ama önce sorumun kaynağını açıklamak ve sonra sorumu yazmak istiyorum. Geçen videolarınızdan birinde ‘siyasal islam benim happy ideamı öldürdü’ demiştiniz, ben de o videonuzun altına ‘hocam hizmet hareketi denen örgüt de benim happy ideamı öldürdü kendimi hem vatansız hem hanümansız bir garip gibi hissediyorum’ yazmıştım. Bunun üzerine yorumumun altına ‘sen bu herife nasıl hocam dersin’ vb gibi yorumlar geldi. Fazla uzatmamak için onları yazmayayım, isterseniz oraya bakarsınız. Benim sorum şu: Ülkemizde ‘FETÖ’ ile mücadele adı altında, yüzbinlerce, hiçbir suça bulaşmamış insanın, görevlerinden edilmesi, sivil ölüme mahkum edilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Açıkça yazayım ben khk ile ihraç edilmiş birisiyim. Pasaportum yok yurt dışına çıkmam yasak. İşe giremiyorum mesleğimi icra edemiyorum. Sağda solda günlük işlerde veya işportacılık yaparak helalinden ailemi geçindirmeye çalışıyorum. Ben mi bu ülkeyi batırmaya çalıştım? Ben mi vatana ihanet ettim? Ben mi suç işledim ki cezasını ben çekiyorum. Bu konulardaki düşüncenizi merak ediyorum. Peşinen söyleyim, ne düşünürseniz düşünün ne derseniz deyin ne sizi göklere çıkarırım ne de sizi yerin dibine batırırım. Ben o hatayı (toptancı olma hatasını) ilk gençlik dönemlerimde yaptım ve o işten tevbe istiğfar ederek kurtuldum. Benim için tespit yapmanız-yapabilmeniz önemli. Bazen ‘Hoca gene döktürmüş’ derim bazen de ‘hocaya burada katılmıyorum veya (hadi söyleyim) hoca burada halt etmiş’ derim. Uzun oldu kusuruma bakmayın. Son beş yılda yaşananlar şöyle oldu böyle oldu ama bana bu düşünceyi kazandırdı. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Özgür ortamlarda tanışmak ve tartışmak dileklerimle.. hoşçakalın.
" Fetö ile mücadele altında, yüzbinlerce kişinin suçsuz yere atılması" vs diyosunuz. Eğer, Allaha ve ahiret gününe inanıyorsanız ve vicdanınız varsa, şöyle bi sorum olacak. Atılan bunca insanın hepsinin suçsuz olduğunu nereden biliyor sunuz. Hakim misiniz, Tanrı mısınız, kahin misiniz nesiniz. Böyle diyerek, aslında, atılma kararını veren hakim veya sorumlu kişilere iftira atmıyor musunuz? Siz, suçsuz yere atılmış olabilirsiniz, ama ya diğerlerinin suçsuz olduğunu nereden biliyorsunuz. Bunları yazmamın tek sebebi, atılan bunca insanın suçsuz olduğunu nereden bilmenizdir.
@@karavul5155 Hukukun üstün olduğu tüm Dünyada, bu tür kararlar KHK lar ile verilmez. Hakkınızda suç isnadı varsa yargılanırsınız. Bağımsız mahkemeler cezanızı keser ve meslekten atılmanızı gerektiren bir suç işlemişseniz atılırsınız. Bizde öyle olmadı, önce insanlar atıldı sonra yargılandı-yargılanmadı! Beraat edenler dahi görevlerine iade edilmedi. Benim eşim yaklaşık 5 yıldır işsiz herhangi bir yerde mesleğini icra etmesine izin verilmiyor. 5 yıl sonra hakkında soruşturma açıldı ve ilk mahkemesi 2 ay sonra görülecek suçlamalar komik! Yasal sendikaya üye olmak, yasal derneğe, yasal yoldan kurban bağışında bulunmak, yasal deneğe üye olmak bu kadar! Siz bu insanlara suçlu diyorsanız bilemem ben suçsuz diyorum! Belki binde biri suçludur. Bu da 100 binde bin kişiye tekabül eder. Bin tane suçluya ceza vermek için 99 bin masumu cezalandırmak Türkiye’ye özgü bir garabet olsa gerek! Ben yargılandım ve ceza aldım ceza verirlerken baktıkları kriterlerden bir tanesi bile ne TCK da ne de Allah’ın kitabında suç sayılan faaliyetlerdi! ( Bankasya sendika bağış vs.) Allah’a inanıyorsunuz ya bir de bu açıdan düşünün
@@aliaslan5755 ben yargılamanın doğru veya yanlış yapıldığından bahsetmiyorum. Sadece yüzbinlerce insan suçsuz yere atıldı diyorsunuz, bunu nereden bildiğinizi soruyorum. Bu şu demek, atılan bu yüzbinlerce kişi arasında hiç fetö mensubu yani suç işlemiş yok, herkes masum.
@@karavul5155 bu arada etrafımda atılan onlarca khk lı arkadaşım var her meslek grubundan, daha bir tane suç işlemiş birisine rastlamadım. Suç işleyen elbette var (vardır) soru çalan varsa kriminal suçlara bulaşan varsa darbeye karışan varsa cezası en ağır şekilde verilsin. Ama gördüğüm kadarı ile ‘cemaatin’ karar verici kadrolarının (suça bulaşanların) çoğu yurt dışına çıkmış. Siz bir cinayeti üstlenseniz ve ben yaptım diye itiraf dahi etseniz, hakim o cinayeti sizin işlediğinizden emin olmadan ( somut delillerle ispat edilmeden) size ceza verilmezken, sadece zan üzere onbinlerce insan sivil ölüme mahkum edildi. Edilmeye devam ediyor. Ben beni yargılayan hakimlere savcılara hakkımı helal etmiyorum. Bir gecede khk listelerine adımı yazarak işimden edenlere de hakkımı helal etmiyorum. Ben bana sormadan fikrim alınmadan ‘abi’ dediğim kişilerden suça bulaşanlara da hakkımı helal etmiyorum. Hepsi ile mahşerde hesaplaşacağız!
Ama șu hususu ikrar edeyim ki Hocanın en ciddi takipcilerinden biriyim. Ilmine ve olaylara bakis acilarina cok itimadim var. Buna rağmen dıșlayıcı dili olmasa cok iyi olurdu. Bir arkadas burada demiș ya, Ilmine itimadim var ama ahlakina yok diye, ben de aynı kafadayim.
İktidar islamı ve iktidara muhalefetin islamı kavramları altında yapılan ayrım islamı salt iktidar ilişkileri üzerinden okumak Mekke ve Medine dönemindeki iktidar konumlanması açısından oluşmuş farka karşı kayıtsız kalmak, yahut Medine döneminde/devletindeki durumu görmezden gelmek demek değil mi? Bu, bir görüşün, yalnızca iktidar olamadığı için islamı doğru yorumladığına/anladığına/yaşadığına ilişkin sinik bir söylemi içerisinde barındırıyor ki, geçerliliğine ihtimal sizde katılmazsınız. Yoksa iktidar olamayanlar veya iktidarını kaybedenler inanç açısından "hakikate" daha yakın konumlanıyor gibi bir anlayışa işaret eder. Bu da aslında temel meselenin islam değil, iktidar muhalefet ilişkileri olduğuyla ilişkili olduğunu gösterir. Nihai olarak "iktidar islamı" söylemi, muktedir olmaya aday bir muhalif oluşa en azından iktidar olmamanıza bağlanır. Bütün bu manzaraya seyirci bir kişinin söylemesii olası şu tasvire dikkat buyurun: "Kendi konumunu meşrulaştırma söylemine insanlar neleri alet kılıyor. Neyse.. bu bağlamda Emevi, Abbasi gibi genelleyici sıfatlarla da olsa bir anlayışı/yaklaşımı nitelendirmek "iktidar islamı" nitelemesinden daha dar böylece daha sağlıklı ve gerçekliğe erişmede bir o kadar sorunsuz işlev sahibi kavramlar olarak gözükmektedir. Tarihsel süreç böyle büyük çaplı genellemelerin geçerlilik sorununu önüne koyan çokça örneği araştırmacının önüne koymakta mahirdir. deyip noktalamak isterim. Selamlar.
Gercek tabulara hic temas etmiyorsun.Emevi hikayeleri zihinleri bulabdirmak icin bilincli bir sekilde menfeat devsirmek icin servis edilmis bir hikayedir.
Suçu salt iktidarlara ve iktidarların aparatı durumundaki kurumlara bağlamak hatalı bir yaklaşım. Toplumun tüm tabakalarındaki eşdeğer çarpıklığı görmek gerekir. Örnek vermek gerekirse, işçinin emeğinden çalan patronla patronun işinden çalan işçi temelde aynı ahlaki sorunun paydaşıdır. Dolayısıyla, olumlu veya olumsuz farketmez, iktidar gücü toplumu bir noktaya kadar dönüştürür. Asıl dönüşümün saiki bizzat toplumun ortak ahlakıdır, iradesidir.
Konuşmanız, bana psikanalizdeki problemlerin kökenini bulmakla ilgili tartışmaları hatırlattı. Bildiğim kadarıyla, psikanalizdeki eski ekoller geçmişte yaşanmış kötü anıları ortaya çıkarmanın, varolan problemleri çözmek için yeterli olduğunu söylerken; yeni ekoller, bunun problemi çözmek için yeterli olmadığını, esas önemli olanının problemin kendini gösterme biçiminin anlaşılması olduğunu söylüyorlar.
İslam'ın muhalif olması gerketiğini yolundaki tezinizin gerekçelendirmesine - tezin kendisine hiçbir itirazım yok - itiraz edeceğim: İslam peygamberi, evet, içinde varolduğu düzene muhalifti; fakat, bence, nihai amacı kendi düzenini inşa etmekti. Sol bir terminolojiyle teşbih yapacak olursam, tıpkı Marksistlerin anarşizme karşı olması gibi; sürekli bir muhalifliğe de bence karşı olacaktır.
çok konu varda hallacımı savunuyorsunuz hani ben Alllahım diyen Allahın insana hulul ettiğine inanan mecusi inancı taşıyan hallacımı savundunuz anlamadım
Hocam, bazen şaşıyorum sana... Eleştirilerin yargıya dönüşüyor. Bin yıl önceki insanların bin yıl sonraki zihni olgunlukla davranmalarını bekliyorsun. Bu beklenti normal mi sence?
Merhaba Hocam;bu kadar acı çekmek hiç doğru değil...lütfen kendinize gelin..kendine merhamet göstermeyen başkasına merhamet gösteremez..sorumluluk duygusunda aşırılığa kaçan japonları örnek almıyoruz..sorumluluk duygusunu taşımanın daha dengeli seçeneklerini değerlendirmeliyiz..kendini yok ederek;kendi varlığını feda ederek;kendine yamuk yaparak başkalarına yardım etmek doğru bir yol değildir.insan kendi bütünlüğünü ve dengesini duygusal olgunluğunu kurmalı;kendinde;kendiyle güzel bir yaşamı gerçekleştirmeli ki başkalarına da yardımcı olabilsin...lütfen depresif psikolojiden çıkın ve biraz gülümseyin..beni teeee buradan rahatsız ediyor depresyonununuz..kendiniz için yapamayacaksanız benim için yapın..çevremde gülümseyen insanlar görmeye ihtiyacım var doğrusu..psikiyatristim kendini koru dedi..ben de size kendinizi koruyun diyorum...lütfen haftaya güzel bir ruh haliyle sizi dinlemek istiyorum..rahmetli dücane cündioğlu olsaydı muhtemelen şey derdi...nolmuş yani adam acı çekiyorsa:)))nolmuş yani..herkes acı çeksin..acı güzeldir..güzellemeleri yapmak bize yakışmamalı..en zor durumda bile neşemizi korumak bizim en büyük sorumluluğumuz hem kendimiz için hem ailemiz ve çevremizdeki insanlar için...silkinip kendinize geliyorsunuz bir an önce..kızarım bakın haftaya da sizi böyle görürsem:)))ben kızarsam kötü olur:)))sizi sorumluluk duygusuyla hareket etmeye çağırıyorum:)))
iç denge ve mutluluk halini yakalayamayan insanın kendinde ürettiği ''değerler'' problemlidir.yarardan çok zarar üretir..böyle kimselerin ahlaktan konuşmaması doğrudur...sizin yaptığınız gibi..faydalanıyoruz anlattıklarınızdan...hürmetler,saygılar diyemiyorum şimdilik..kendi canınızı yakmak hürmet ve saygıyı hak etmiyor...:)ne ki elimde değil dediğinizi duyar gibiyim..Allah yardımcınız olsun...
Bu açıklamayı din adına Kur'an minvalinde yapmadığınızı daha çok siyasi bir düşünce olarak açıklamaları yaptığınızı söyleyin...Zira bu iman Kur'an minvalinde bir açıklama değildir.Hiç olmazsa bu kadarını yapın...
Hocada hakli, üniversiteden kovulunca, bizim mahelle, bizim mahalle ne edersin diyordu, simdi, bizim mahelle dedigi yere vuruyor. Vurdugu neysede, neden kovuldukdan sonra.. Yinede, hocayi severim, kendisinin videolarindan cok istivade ettim. Neticede psikolojik olarak, dayak yedikden sonra, sardirmasi, insani ve belkide hakli bir is.
Bu konuda sayın ‘Ali AKIN’ın, “İSLAM’A NASIL KIYDILAR” adlı müthiş eserini okumanı, onun videolarını dinlemeni ve onun engin ilminden yararlanmanı öneririm Mustafacığım.. Tenakuzlarla dopdolu ifadeler sergiliyor, çözüme yönelik hiçbir şey sunamıyorsun…❗️
Vatanını, milletini, halkını seven aydınlık yüzlü Mustafa Öztürk gibi bilim insanlarına çok ihtiyacımız var. Mustafa Öztürk gibi cesur insanların çoğalması için dua ediyorum. Allah yolunuzu açık etsin hocam.
Hocam bu ülke için bir değersiniz. Sağlığınıza sıhhatinize dikkat edin, kendinize iyi bakın. ❤
Hocam anlamazlar okumayan toplum sormaz sorgulamaz agzına yüregine saglık iyiki varsın
Mustafa bey, Allah'ım sizden razı olsun. Aynı şeyleri düşünüyorum. Sizin gibi kıymetli bilim insanlarından bunları duymak çok güzel❤
Hocam sizi seviyoruz, iyi ki Medyascope’tasınız
İnancın teorisi "Tanrı yoksa her şey mübahtır" üzerinden kurulur ama pratiği "Tanrı varsa her şey mübahtır" üzerinden yaşanır.
intihal yapmışınız yahu. hh. atıf versenize.
@@galapagos191 Kardeş bilimsel makale yazmadık. Dostoyevski ve Dücane Hocaya ait iki tespiti inancın teorisi ve pratiğini izahta bir araya getirdik. Hepsi bu.
Brawo
Günaydınlar Mustafa hocam tesbitlerinizi ,görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler sağlıcakla kalınız, hoscakaliniz, saygilar, sevgiler ,iyi yolculuklar diliyorum. 👍👏👏👏Her iş olacağına varır.
Allah razı olsun hocam. Emeğinize yüreğinize sağlık. Anlatımınıza yeni bir pencere açıyorsunuz gibi..Allah hayıra anahtar şerre kilit eylesin hepimizi inşallah. Sağlıklı hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Hayırlı yolculuklar.
Ilmine, diline bereket Hocam.
Çok güzel ve düşün-dürtücü bir program olmuş, teşekkürler hocam
Seferoğulları Tellioğulları benzetmesi 😀, ilk defa mahallem dışına çıkarak ilgi alanım olmayan bir konudaki programı sonuna kadar pür dikkat izleme motivasyonu verdi.
Ağzınıza sağlık hocam.
Hocam bir alevi olarak sizin gibi dindar bir bilim insanıyla gurur duyuyorum. Dilinize emeğinize sağlık iyiki varsınız
Ömer Mahir Alper /TDV..
(Mahmut Muhammed TAHA)
1910 yılı civarında Mavi Nil’in kenarında yer alan Rufâa’da doğdu. Dinî bir çevrede büyüdü. 1936’da Gordon Memorial College’dan (Hartum Üniversitesi) hidrolik mühendisi olarak mezun oldu ve Atbara’da Sudan demiryollarında görev aldı. 1930’lardan itibaren Sudan’ın bağımsızlığı için bilfiil rol üstlendi; bağımsızlık mücadelesine daha aktif katılabilmek için 1941 yılında resmî görevinden istifa etti ve Hartum’a yerleşti.
Fikrî oluşumunu Atbara’da kaldığı süre içerisinde tamamlayan Mahmûd Muhammed Tâhâ, Sömürgeci Britanya idaresi altında kalmayı savunan Ümmet Partisi’ne, Mısır’la idarî ve siyasî birliği savunan Eşikkā Partisi’ne ve diğer partilere karşı çıkarak Muhammed el-Mehdî, Mansûr Abdülhamîd, Münîr Sâlih Abdülkādir, Zünnûn Bişrî ve Muhammed Fadlullah Muhammed gibi yazarlarla birlikte Ekim 1945’te Cumhuriyetçi Parti’yi kurdu. Liderliğine kendisinin getirildiği partinin amacı demokratik sosyalizmi benimsemiş federal bir Sudan cumhuriyeti kurmaktı.
Sömürgeci güçlere karşı açıktan tavır alması sonucunda Tâhâ, hükümet aleyhinde propaganda yaptığı iddiasıyla 1946’da elli gün süreyle tutuklu kaldı.
Aynı yıl yaptığı bir konuşma yüzünden halkı yönetime karşı tahrik etmek ve şiddete sevketmek suçlamasıyla yeniden tutuklanarak iki yıl hapse mahkûm edildi. Hapis hayatı boyunca hem kendisi hem de Cumhuriyetçiler için yeni bir dönüm noktası sayılabilecek değişimler geçirerek yoğun bir dinî yaşayışa yönelen Mahmûd Muhammed Tâhâ, hapisten çıktığında arkadaşlarına Cumhuriyetçi Parti’nin misyonunun İslâm olduğunu, kendisini de bu misyonun taşıyıcılığını yapmakla yükümlü gördüğünü açıkladı. Daha sonra ailesiyle buluşmak üzere Rufâa’ya gitti ve orada iki yıl halvette kaldı. Bu süre içerisinde Kur’an’ı ezberledi. Tekrar Hartum’a dönerek burada editörlüğünü Ca‘fer es-Sûrî’nin yaptığı el-Cumhûriyye gazetesini kurdu.
Mahmûd Muhammed Tâhâ, 1951’de tekrar toplum karşısına çıktığında siyasî bir program yerine İslâm’ın yeni bir yorumunu ortaya koydu. Böylece Cumhuriyetçiler faaliyetlerine yeniden başladıkları zaman siyasî bir parti olmaktan ziyade toplumu aydınlatmaya ve İslâm’ın insanî değerlerini yaymaya çalışan dinî bir hareket halini almışlardı. Ca‘fer en-Nümeyrî’nin 1968’deki kanlı darbesinin ardından partilerin yasaklanması üzerine ismini el-İhvânü’l-cumhûriyyûn olarak değiştiren bu hareket siyasî hedefinden tamamen vazgeçmedi. Felsefî bir mistisizmle rasyonel siyaseti kaynaştırıp İslâmî bir ideoloji içinde sözlü ve yazılı olarak görüşlerini topluma duyurmaya çalıştı. Bu çerçevede Kur’an’ın şeriatla ilgili hüküm ve görüşlerinin tarihî olduğunu söylerken evrensel kabul ettiği ahlâk ilkelerini merkeze aldı.
Fakat hareketin "Sudan anayasasına şeriatın dahil edilmesine karşı açık tavır alması" ve Tâhâ’nın ortaya koyduğu İslâm’la alâkalı yeni görüş ve yorumlar,
(DİKKAT İŞBİRLİKÇİ HAREKET) başta İhvân-ı Müslimîn olmak üzere pek çok kesimden büyük tepki gördü. 1968’de Mahmûd Muhammed Tâhâ (dinden çıkma) mürted olmakla suçlandı, bu tür ağır suçlamalar sonraki yıllarda da sürdü. Nihayet 18 Ocak 1985’te idam edildi.
Hâllâc-ı Mansûr, Gazzâlî ve Muhyiddin İbnü’l-Arabî gibi mutasavvıf düşünürlerin yanında Benjamin Kid, Auguste Comte, Herbert Spencer, Hegel ve Marks gibi düşünürlerin görüşlerini de yakından tanımış ve onlardan etkilenmiş bir düşünür olan Mahmûd Muhammed Tâhâ’nın fikrî yapısının esasını Kur’an’ın biri dinin usul, diğeri fürû konularına dair olmak üzere iki ana mesajının bulunduğu tezi teşkil etmektedir. Buna göre Kur’an’ın Mekke’deki usule dair mesajı ferdî ve dinî özgürlük, eşitlik ve eşit mülkiyet hakkı gibi İslâm dininin ahlâkî ve mânevî ilkelerini içerir. Medine’de ortaya konulan fürûa dair mesaj ise şeriatın temelini oluşturan hukuk kuralları bütününü ihtiva eder. Tâhâ’ya göre Kur’an’ın Medine’deki mesajı İslâm ümmetinin I. (VII.) yüzyıldaki içtimaî ve tarihî şartlarıyla sınırlıdır ve bugün için geçerliliğini kaybetmiştir. Şu halde çağımızda İslâmî bir hayatın ve toplumun yeniden inşası için geçerliliğini sürekli koruyan Kur’an’ın Mekke’deki mesajı temel alınmalıdır.
Mahmûd Muhammed Tâhâ’ya göre Kur’an gibi sünnetin anlamı da iki farklı düzeyde gerçekleşmektedir. Buna göre birinci düzeydeki sünnet Hz. Peygamber’in, kendi döneminin tarihî şartları ve o dönemde yaşayan insanların anlayış seviyeleriyle bağlantılı olarak söylediği sözler, ortaya koyduğu davranışlardır. İkinci düzeydeki sünnet ise onun ruh dünyasını dışa vuran ve esas maksadını ortaya koyan söz ve fiilleri olup evrensel olan da sünnetin insanı erdemli ve ahlâklı olmaya götüren şahsî fiillerle alâkalı bu kısmıdır. Esasen sünnetten anlaşılması gereken form değil içerik, yani o formla varılmak istenen mânevî sonuçtur. Bu da Resûl-i Ekrem’in ahlâkî şahsiyetinde ve başkalarına yönelik davranışlarında aranmalıdır.
Tâhâ’nın dinî ve sosyopolitik konularda kaleme aldığı eserleri arasında en önemlisi er-Risâletü’s̱-s̱âniye mine’l-İslâm’dır (Omdurman 1967). Kur’ânî mesajın mahiyetinin incelendiği eser The Second Message of Islam adıyla Abdullahî Ahmed en-Naîm tarafından İngilizce’ye çevrilmiştir (Syracuse 1987). Diğer önemli eserleri Hz. Peygamber’in sünnetinin anlamıyla ilgili Ṭarîḳu Muḥammed (Omdurman 1966) ve Risâletü’ṣ-Ṣalât’tır (Omdurman 1966).
Yorumlarınız için teşekkürler, Hat(t) ve Had(d): Emevilerde İtaatin Yapıbozumu da bahsettiğiniz konuları başka yönleriyle kapsamlı bir şekilde ele alıyor. İlgi çekici bi kitap.
İktidar İslamı tanımlamanız çok doğru bir tespit.
Mustafa Hoca'nın değinmediği nokta, Mekke'nin fethinden itibaren İslam'ın zaten İktidar İslam'ı oluşudur. Peygamberin son yıllarından başlayarak, Dört Halife döneminde ve sonrasında İslam, eleştirel-muhalif niteliğini kaybetmiş ve hızla soldan sağa kaymıştır.
Soldan sağa kayış Hıristiyanlıkta yuvarlak hesap 350 yıl sürmüştü. Ne zamanki Roma İmparatorluğunun resmi dini ilan edildi, artık İktidar Hıristiyanlığı haline geldi. (Diğer dinleri bu açıdan incelemek ilginç olacaktır.)
Yani İslam, iktidar ile gayet erken tanıştı ve onu pek sevdi. Dinin yayılma arzusu ile iktidarın yayılma arzusu bir ortak-yaşam (simbiyoz) oluşturdu. İslamcılardaki muhalif-eleştirel yaklaşımın AKP iktidarı ile adeta bir gün içinde buharlaşması bu konudaki mükemmel bir örnektir.
Yeni takip etmeye başladım
Sagolun varolun hocam
Ahlaki bilinç ve sorumluluk üzerine düşünceleriniz cok iyi
Bu konu üzerine, daha geniş bir video yayınlamanız cok iyi olur. Ülkemizin buna cok ihtiyacı var.
👏👏👏👏👏iyi ki varsiniz hocam
Eyvallah Hocam eyvallah,yüreğine ,aklına sağlık.
Hocam selamlarımı saygılarımı arz ederim
Hocam Baküden sizlere esenlikler..
Kendinizi koruyun...❤
çok sağlam tesbitler. ağzına yüreğine sağlık hocam.
Teşekkürler.
Yüreğinize sağlık iyki varsınız gerçek leri anlatmayı bize sunduğunuz için teşekürler
Bu günkü Anlatımını bir başka guzel
Ağzınıza sağlık Hocam...
İnsanlar dini bütün iyilerin toplandığı bir küme olarak düşlüyor. Kafasına yatıyorsa dinden, yatmıyorsa din dışıdır diye düşünüyor. Asla gerçeklerle yüzleşemiyor ya da yüzleşmek istemiyor.
İyiliği ve kötülüğü dahi dinler belirliyor zaten dinin içinde kötü bir şey olduğunu söylemesi olanaksız
Emeğinize sağlık teşekkürler hocam.
Yahudi ve Arap masalları olduğunu açık açık söyle de, rahatla Mustafa Hoca.
Hazır Almanya'ya gelmişken imkanıniz varsa Hamed Abdel Samad ile görüşün. Çok değerli, bilgili bir insan.
İslâm'ı eleştirdiği için ölümüne fetva verilmiş, yanında özel koruma polisleri olmadan dışarı çıkamıyor.
Son zamanlarda yapılmış en açık anlatım.
emeginize yureginize saglik hocam .
Ya, bu konular o, kadar beni, üzdü.. Sizin açıklamalarınız, ile, aydınlandım... Kendi, kütüphanemde,, 500 çeşit kitap, var,,, okuyamadım, ta, hepsini.. Ancak.. Gerçekten, gerçekleri konuşuyorsunuz. Begendim... Okumak, ögrenmek, konuşmak, lazım... İyi niyetle..... Bu, 2 kabile in in,, islamdan, önce, ki, durumunu, anlattınız. Kalbim. Rahatladı. Çünkü,, gerçekleri ögrenmek lazım. İslam is the Best, dogru.. Real... Ancak, topyekün, İslam alemi, beraber aydınlanır, okuyup, birbirimize dürüst olup, beraber güzel, yaşarsak,,, diğer milettlerde, Müslüman olur.. En, azından, vazife yapılmış. Olur... Her türlü, bilgi, sahibini dinlerim.... Teşekkür ederim
ALLAH SENDEN RAZI OLSUN
İktidar islamı sözü müthiş ve muhteşem.
Hocam saygılar sunuyorum
O tren coktan kacti hocam. Ahlak bu topraklarda sadece söylemde kaldi.
Hocam, Ebuzer Gıffari'nin "İslam piyasası"nda yer bulamaması ve topluma anlatılmamasının ifade ettiğiniz konuyla bir bağlantısı var mıdır? Şu anda Türkiye'de yaşanan durum, o dönemki mızrak ucuna Kur'an sayfaları takılmasına benziyor mu?
hocam sizden bunlari dinlemek cok guzel saygilar emeyine saglik turkiyeye gelirsen tucelide yaşayabilirsin bütün kapilar açik
emegine saglik hocam
çok güzel tespitler ama anlayana...
eskisi kadar kitap okumuyorum , dürüstçe söylemek gerekirse ..
lütfen ''şifahi'' aktarımlarınızı sürdürünüz ..
sağlık ve başarı duasıyla ..
Hocam umarım bu yorumu okur bir gün bir videonuzda cevap verirsiniz.
Hocam biliyorum dini sorulardan sıkıldınız.Ama tarihselciligin en güçlü temsilcisi olduğunuz için size sormak istiyorum. Eğer herşey Kur'an'a kalsaydı şu an tarihselcilikten bahsedebilecek miydik? Eğer gayrimüslim dünya nufusundaki değişimler gelişimler ve mesela rönesans reform hareketleri olmasaydı hala ortaçağın karanliginda bir hayat yaşamayacak mıydık? Kur'an ve aslında tüm dinler ne getirip neyi değiştirdi? Tam tersi gelişimin önünde set olmadi mi? Bir tarihselcilikten bahsedebiliyorsak bunu sekülerizme borclu değil miyiz? O zaman insanlar dinsizlesiyorsa bu onların suçu mu? Ve son olarak dinlerin sahiden tanrısal olduklarını bu devrin insanına kanıtlamak mümkün mü ?
Tespitlerinizi çok beğeniyorum hocam. Bizleri mahrum etmeyin biliyorum cok zor ateş hattında cok yiprattılar sizi. Allah size gonul huzuru versin insallah
Hocam hasbelkader videonun sesini açıp öyle dinledim. Ne din düşmanlığınız kaldı ne devlet düşmanlığınız. Sizi savunurken Sokrates’i ağlattım. Anam babam bana dinden çıkmışım gibi davranıyor:))) ama aynen devam. Rahatsız etmeye devam :)))
👍👏👏👏
Mustafa Hocayı Slayer musiki grubuna benzetiyorum. Tüm şarkı sözlerinde dine ve özellikle de hristiyanlığa saldırıp özel hayatında koyu bir katolik olan arkadaşlara.
Emevi İslamı geride kaldı ama iktidar İslamı halen devam ediyor MALESEF...
Vahiy kâtipleri gerçekten varmıydı?
Eğer bunlar kitaplar da belirtildiği gibi, kemiklere, deri parçalarına yazdıysalar, BU ORİJİNALLER NEDEN YOK?
Ben ilahiyat okumadım, ancak, meraklıyız.. Hepimiz... Anlatın hocam
Bizim coğrafya din adına yaşanan yanlışlarda Emevilere, iyi şeylerde dedelere (ecdada) bağlantı kurmaktan vazgeçip bugüne, şu âna odaklanmayı başaramıyor. İşin kötüsü sadece hipermetrop değil miyop da bir coğrafya. Bundan da kötüsü baya bildiğin demans.
Hocam yüksek ahlak dinin üstesinden geleceği bir iş değildir. Yüksek ahlak yaygın felsefe eğitiminin bir sonucu olabilir.
Anadolu daki din Türk dinî ve edebiyatı 😎
Diyanetin mevcut iktidara doğruyu söylediğine tanıklık ettik hocam,Kenan Evren zamanında tesettür farzdır demiştir.
👏
😂😂😂
Çok mu komik?
Mesele videonun komik olması veya Mustafa hocanın komik anlatımı felan değil. Sedat pekerin videolarını da ben bazen kahkahalar atarak dinliyorum. Yav nasıl da kandırılmışız, nasıl da bizi uyutmuşlar, yok artık o kadar da değil diye deşifreleri, şeytanlıkları gülerek izliyorum. Aynen öyle de Mustafa hocam da dinin nasıl siyasete alet edildiğini, avamı nasıl uyutulduğunu, bize din diye nelerin yutturulduğunu ifşa ediyor ya elimden gelmeden gülerek hocanın videolarını izliyorum. Yani evet normal bir durum değil belki ama bu nevrotik birikimlere tepkim ancak gülerek oluyor. Diline sağlık hocam
Hocam mekki ayetleri hayatımıza geçirip vicdani bir ahlak geliştirmeliyiz bireysel olarak... Ve birde, biz ne zaman Marmarayı salya dan kurtarırsak belki o zaman dinimizde salya sümük tayfasından kurtulur. Ve fakat bilim adamlarımız Marmara öldü diyor.
Neyi komplo be hocam annesi belli çocuğu belli kendisi belli neyi komplo
Tespit onemli hocam. Siz asmissiniz ama bizler daha basindayiz, bir de kör ve sagir olan varki, inlarin gozlerine sokmak lazimki anlayabilsinler. O yuzden once tespit edip gostermeniz cok onemli. Sizi seviyoruz.
Hocam kabileleri derdi bizi niye gerdi?
Hocam Tapınak Şövalyeleri komplo değil ama gerçek
AKP öncesi diyanet iktidarları da, cumhuriyeti de rahatlıkla eleştirebiliyordu. Cuma vaazlarının konusunu genelde faiz ve Hz. Ömer’in adaleti oluştururdu. Şimdi sıkıyorsa faizin mahsurlarından, hz. Ömer’in adaletinden bahsetsinler bakalım.
geriye dönük hutbelere bakabilirsin internetten. Diyanet birçok hutbede faiz kul hakkı kamu hakkı adalet vb tüm konulardan bahsediyor.Araştırın göreceksiniz.
YEZIT YEZITIR ! SUNNILIK YEZITLIK'TIR..!
Yezitlikten Kızılbaşlığa felan mı geçtin de böyle buyurdun, yoksa içine doğduğun kültürün sunduğu hazır yaftaları ezberden savuruyorsun?
Hocam merhaba, yine enfes tespitlerde bulunmuşsunuz teşekkürler. Size bir sorum olacak, ama önce sorumun kaynağını açıklamak ve sonra sorumu yazmak istiyorum. Geçen videolarınızdan birinde ‘siyasal islam benim happy ideamı öldürdü’ demiştiniz, ben de o videonuzun altına ‘hocam hizmet hareketi denen örgüt de benim happy ideamı öldürdü kendimi hem vatansız hem hanümansız bir garip gibi hissediyorum’ yazmıştım. Bunun üzerine yorumumun altına ‘sen bu herife nasıl hocam dersin’ vb gibi yorumlar geldi. Fazla uzatmamak için onları yazmayayım, isterseniz oraya bakarsınız. Benim sorum şu: Ülkemizde ‘FETÖ’ ile mücadele adı altında, yüzbinlerce, hiçbir suça bulaşmamış insanın, görevlerinden edilmesi, sivil ölüme mahkum edilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Açıkça yazayım ben khk ile ihraç edilmiş birisiyim. Pasaportum yok yurt dışına çıkmam yasak. İşe giremiyorum mesleğimi icra edemiyorum. Sağda solda günlük işlerde veya işportacılık yaparak helalinden ailemi geçindirmeye çalışıyorum. Ben mi bu ülkeyi batırmaya çalıştım? Ben mi vatana ihanet ettim? Ben mi suç işledim ki cezasını ben çekiyorum. Bu konulardaki düşüncenizi merak ediyorum. Peşinen söyleyim, ne düşünürseniz düşünün ne derseniz deyin ne sizi göklere çıkarırım ne de sizi yerin dibine batırırım. Ben o hatayı (toptancı olma hatasını) ilk gençlik dönemlerimde yaptım ve o işten tevbe istiğfar ederek kurtuldum. Benim için tespit yapmanız-yapabilmeniz önemli. Bazen ‘Hoca gene döktürmüş’ derim bazen de ‘hocaya burada katılmıyorum veya (hadi söyleyim) hoca burada halt etmiş’ derim. Uzun oldu kusuruma bakmayın. Son beş yılda yaşananlar şöyle oldu böyle oldu ama bana bu düşünceyi kazandırdı. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Özgür ortamlarda tanışmak ve tartışmak dileklerimle.. hoşçakalın.
" Fetö ile mücadele altında, yüzbinlerce kişinin suçsuz yere atılması" vs diyosunuz. Eğer, Allaha ve ahiret gününe inanıyorsanız ve vicdanınız varsa, şöyle bi sorum olacak. Atılan bunca insanın hepsinin suçsuz olduğunu nereden biliyor sunuz. Hakim misiniz, Tanrı mısınız, kahin misiniz nesiniz. Böyle diyerek, aslında, atılma kararını veren hakim veya sorumlu kişilere iftira atmıyor musunuz? Siz, suçsuz yere atılmış olabilirsiniz, ama ya diğerlerinin suçsuz olduğunu nereden biliyorsunuz. Bunları yazmamın tek sebebi, atılan bunca insanın suçsuz olduğunu nereden bilmenizdir.
@@karavul5155 Hukukun üstün olduğu tüm Dünyada, bu tür kararlar KHK lar ile verilmez. Hakkınızda suç isnadı varsa yargılanırsınız. Bağımsız mahkemeler cezanızı keser ve meslekten atılmanızı gerektiren bir suç işlemişseniz atılırsınız. Bizde öyle olmadı, önce insanlar atıldı sonra yargılandı-yargılanmadı! Beraat edenler dahi görevlerine iade edilmedi. Benim eşim yaklaşık 5 yıldır işsiz herhangi bir yerde mesleğini icra etmesine izin verilmiyor. 5 yıl sonra hakkında soruşturma açıldı ve ilk mahkemesi 2 ay sonra görülecek suçlamalar komik! Yasal sendikaya üye olmak, yasal derneğe, yasal yoldan kurban bağışında bulunmak, yasal deneğe üye olmak bu kadar! Siz bu insanlara suçlu diyorsanız bilemem ben suçsuz diyorum! Belki binde biri suçludur. Bu da 100 binde bin kişiye tekabül eder. Bin tane suçluya ceza vermek için 99 bin masumu cezalandırmak Türkiye’ye özgü bir garabet olsa gerek! Ben yargılandım ve ceza aldım ceza verirlerken baktıkları kriterlerden bir tanesi bile ne TCK da ne de Allah’ın kitabında suç sayılan faaliyetlerdi! ( Bankasya sendika bağış vs.) Allah’a inanıyorsunuz ya bir de bu açıdan düşünün
@@aliaslan5755 ben yargılamanın doğru veya yanlış yapıldığından bahsetmiyorum. Sadece yüzbinlerce insan suçsuz yere atıldı diyorsunuz, bunu nereden bildiğinizi soruyorum. Bu şu demek, atılan bu yüzbinlerce kişi arasında hiç fetö mensubu yani suç işlemiş yok, herkes masum.
Sonra da aralarında illaki suçlu vardır diye kıvırıyorsunuz. Acaba diğerlerinin masum olduğunu nereden biliyorsunuz.Tanrı mısınız
@@karavul5155 bu arada etrafımda atılan onlarca khk lı arkadaşım var her meslek grubundan, daha bir tane suç işlemiş birisine rastlamadım. Suç işleyen elbette var (vardır) soru çalan varsa kriminal suçlara bulaşan varsa darbeye karışan varsa cezası en ağır şekilde verilsin. Ama gördüğüm kadarı ile ‘cemaatin’ karar verici kadrolarının (suça bulaşanların) çoğu yurt dışına çıkmış. Siz bir cinayeti üstlenseniz ve ben yaptım diye itiraf dahi etseniz, hakim o cinayeti sizin işlediğinizden emin olmadan ( somut delillerle ispat edilmeden) size ceza verilmezken, sadece zan üzere onbinlerce insan sivil ölüme mahkum edildi. Edilmeye devam ediyor. Ben beni yargılayan hakimlere savcılara hakkımı helal etmiyorum. Bir gecede khk listelerine adımı yazarak işimden edenlere de hakkımı helal etmiyorum. Ben bana sormadan fikrim alınmadan ‘abi’ dediğim kişilerden suça bulaşanlara da hakkımı helal etmiyorum. Hepsi ile mahşerde hesaplaşacağız!
Ama șu hususu ikrar edeyim ki Hocanın en ciddi takipcilerinden biriyim. Ilmine ve olaylara bakis acilarina cok itimadim var. Buna rağmen dıșlayıcı dili olmasa cok iyi olurdu. Bir arkadas burada demiș ya, Ilmine itimadim var ama ahlakina yok diye, ben de aynı kafadayim.
Aha, “CEHAPE” dedi, vay yandaş 😂
Seferoğulları-tellioğulları;tutmayan bir dizi.
Retorik yapıyorsun hocam. Ciddi ve radikal söylemlerde bulunacaksan seni dinlemeye devam edelim hocam. Saygılar.
Ne vereyim abime? Ne istersin?
İktidar islamı ve iktidara muhalefetin islamı kavramları altında yapılan ayrım islamı salt iktidar ilişkileri üzerinden okumak Mekke ve Medine dönemindeki iktidar konumlanması açısından oluşmuş farka karşı kayıtsız kalmak, yahut Medine döneminde/devletindeki durumu görmezden gelmek demek değil mi? Bu, bir görüşün, yalnızca iktidar olamadığı için islamı doğru yorumladığına/anladığına/yaşadığına ilişkin sinik bir söylemi içerisinde barındırıyor ki, geçerliliğine ihtimal sizde katılmazsınız. Yoksa iktidar olamayanlar veya iktidarını kaybedenler inanç açısından "hakikate" daha yakın konumlanıyor gibi bir anlayışa işaret eder. Bu da aslında temel meselenin islam değil, iktidar muhalefet ilişkileri olduğuyla ilişkili olduğunu gösterir. Nihai olarak "iktidar islamı" söylemi, muktedir olmaya aday bir muhalif oluşa en azından iktidar olmamanıza bağlanır. Bütün bu manzaraya seyirci bir kişinin söylemesii olası şu tasvire dikkat buyurun: "Kendi konumunu meşrulaştırma söylemine insanlar neleri alet kılıyor. Neyse.. bu bağlamda Emevi, Abbasi gibi genelleyici sıfatlarla da olsa bir anlayışı/yaklaşımı nitelendirmek "iktidar islamı" nitelemesinden daha dar böylece daha sağlıklı ve gerçekliğe erişmede bir o kadar sorunsuz işlev sahibi kavramlar olarak gözükmektedir. Tarihsel süreç böyle büyük çaplı genellemelerin geçerlilik sorununu önüne koyan çokça örneği araştırmacının önüne koymakta mahirdir. deyip noktalamak isterim.
Selamlar.
Gercek tabulara hic temas etmiyorsun.Emevi hikayeleri zihinleri bulabdirmak icin bilincli bir sekilde menfeat devsirmek icin servis edilmis bir hikayedir.
Suçu salt iktidarlara ve iktidarların aparatı durumundaki kurumlara bağlamak hatalı bir yaklaşım. Toplumun tüm tabakalarındaki eşdeğer çarpıklığı görmek gerekir. Örnek vermek gerekirse, işçinin emeğinden çalan patronla patronun işinden çalan işçi temelde aynı ahlaki sorunun paydaşıdır. Dolayısıyla, olumlu veya olumsuz farketmez, iktidar gücü toplumu bir noktaya kadar dönüştürür. Asıl dönüşümün saiki bizzat toplumun ortak ahlakıdır, iradesidir.
Konuşmanız, bana psikanalizdeki problemlerin kökenini bulmakla ilgili tartışmaları hatırlattı. Bildiğim kadarıyla, psikanalizdeki eski ekoller geçmişte yaşanmış kötü anıları ortaya çıkarmanın, varolan problemleri çözmek için yeterli olduğunu söylerken; yeni ekoller, bunun problemi çözmek için yeterli olmadığını, esas önemli olanının problemin kendini gösterme biçiminin anlaşılması olduğunu söylüyorlar.
İslam'ın muhalif olması gerketiğini yolundaki tezinizin gerekçelendirmesine - tezin kendisine hiçbir itirazım yok - itiraz edeceğim: İslam peygamberi, evet, içinde varolduğu düzene muhalifti; fakat, bence, nihai amacı kendi düzenini inşa etmekti. Sol bir terminolojiyle teşbih yapacak olursam, tıpkı Marksistlerin anarşizme karşı olması gibi; sürekli bir muhalifliğe de bence karşı olacaktır.
vicdanın temelini nereye oturtacağız önce doğru temel atmak lazım onun için şu emevi saçmalıklarını bırakın diyoruz
Bu coğrafyada su yok su, problem orada
nerede fazlayı,aşırıyı gördüysen orada belayı bekle!
İKTİDAR İSLAMINI BESLEYEN ŞEYDE EMEVİ İSLAMI DEĞİL Mİ HOCAM.. ÇÜNKÜ EMEVİ İSLAMIDA KERBELADA BAŞLAMADI MI ?
çok konu varda hallacımı savunuyorsunuz hani ben Alllahım diyen Allahın insana hulul ettiğine inanan mecusi inancı taşıyan hallacımı savundunuz anlamadım
Hocam, bazen şaşıyorum sana... Eleştirilerin yargıya dönüşüyor. Bin yıl önceki insanların bin yıl sonraki zihni olgunlukla davranmalarını bekliyorsun. Bu beklenti normal mi sence?
Merhaba Hocam;bu kadar acı çekmek hiç doğru değil...lütfen kendinize gelin..kendine merhamet göstermeyen başkasına merhamet gösteremez..sorumluluk duygusunda aşırılığa kaçan japonları örnek almıyoruz..sorumluluk duygusunu taşımanın daha dengeli seçeneklerini değerlendirmeliyiz..kendini yok ederek;kendi varlığını feda ederek;kendine yamuk yaparak başkalarına yardım etmek doğru bir yol değildir.insan kendi bütünlüğünü ve dengesini duygusal olgunluğunu kurmalı;kendinde;kendiyle güzel bir yaşamı gerçekleştirmeli ki başkalarına da yardımcı olabilsin...lütfen depresif psikolojiden çıkın ve biraz gülümseyin..beni teeee buradan rahatsız ediyor depresyonununuz..kendiniz için yapamayacaksanız benim için yapın..çevremde gülümseyen insanlar görmeye ihtiyacım var doğrusu..psikiyatristim kendini koru dedi..ben de size kendinizi koruyun diyorum...lütfen haftaya güzel bir ruh haliyle sizi dinlemek istiyorum..rahmetli dücane cündioğlu olsaydı muhtemelen şey derdi...nolmuş yani adam acı çekiyorsa:)))nolmuş yani..herkes acı çeksin..acı güzeldir..güzellemeleri yapmak bize yakışmamalı..en zor durumda bile neşemizi korumak bizim en büyük sorumluluğumuz hem kendimiz için hem ailemiz ve çevremizdeki insanlar için...silkinip kendinize geliyorsunuz bir an önce..kızarım bakın haftaya da sizi böyle görürsem:)))ben kızarsam kötü olur:)))sizi sorumluluk duygusuyla hareket etmeye çağırıyorum:)))
iç denge ve mutluluk halini yakalayamayan insanın kendinde ürettiği ''değerler'' problemlidir.yarardan çok zarar üretir..böyle kimselerin ahlaktan konuşmaması doğrudur...sizin yaptığınız gibi..faydalanıyoruz anlattıklarınızdan...hürmetler,saygılar diyemiyorum şimdilik..kendi canınızı yakmak hürmet ve saygıyı hak etmiyor...:)ne ki elimde değil dediğinizi duyar gibiyim..Allah yardımcınız olsun...
Bu açıklamayı din adına Kur'an minvalinde yapmadığınızı daha çok siyasi bir düşünce olarak açıklamaları yaptığınızı söyleyin...Zira bu iman Kur'an minvalinde bir açıklama değildir.Hiç olmazsa bu kadarını yapın...
Hocam, halat hadisesinde kimse ölmemişti. Herkesi izne yollamıştı.
Hocada hakli, üniversiteden kovulunca, bizim mahelle, bizim mahalle ne edersin diyordu, simdi, bizim mahelle dedigi yere vuruyor. Vurdugu neysede, neden kovuldukdan sonra..
Yinede, hocayi severim, kendisinin videolarindan cok istivade ettim. Neticede psikolojik olarak, dayak yedikden sonra, sardirmasi, insani ve belkide hakli bir is.
Kovulmadi , kendi ayrildi. Artik ozgurce ifade edebiliyor kendini
Bu konuda sayın ‘Ali AKIN’ın, “İSLAM’A NASIL KIYDILAR” adlı müthiş eserini okumanı, onun videolarını dinlemeni ve onun engin ilminden yararlanmanı öneririm Mustafacığım.. Tenakuzlarla dopdolu ifadeler sergiliyor, çözüme yönelik hiçbir şey sunamıyorsun…❗️
"Tetikci dil" i Diyanetten önce sen keșfettin ya canım Hocam. Iktidar ile yatıp kalkarken Tetikci, tahrikci, asagilayici dili sen yapmadın mı Hocam.
Evet ahlakini sevmiyorum bu hocanin ....ilmine kulak asiyorum...
Naber şövalye Hans ? 😏
Hocm hakem olayini iyice bi araştır sonra konuş
Sen Şii misin?
Teşekkürler.