risalei kudsiye 1

แชร์
ฝัง
  • เผยแพร่เมื่อ 23 ก.ย. 2024
  • 1. BAB
    Risale-i Kudsiyye'nin "Eüz-ü Besmele, Hamdele ve Salvele" si beyanındadır.
    (Beyt - 10
    صغندِم ذَاتِ حَقَّه كل كيده لم
    همَان سيرِ إِلَى اللَّهُ كل إِيدَه لِمْ
    يُوجه در کاهذه يُذكر سُورَه لِمْ غَرِيبز كيمسه مِن يُقْدِر دِينَه لِم
    بو وار لقدان كجوب حقه كيده لم عَزِيز سَيْرِ إِلَى اللَّهُ كلِّ إِيدَه لِمْ
    Allah dostları bir işe: Eûzu, Besmele, Hamdele ve Salvele ile başlardı. Mustafa İsmet Garibullah Büyük Şeyh Efendi (Kuddi- se Sirruhu) Hazretleri de Risale-i Kudsiyye'sinde böyle yapmıştır.
    صعِندِم ذَاتِ حَقَّهُ كلْ عِيدَه لِمْ
    "Sığındım Zat-ı Hakk'a gel gidelim"
    "Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin Zatına sığındım."
    Sığındım: Kelimesi türkçedir. Arapçası (عذت) dür. Ve masdan (عوذا) ve (عياذا) gelir. Bu masdarlar iltica etmek, korun- mak, ecir talep etmek, yardım istemek manalarında kulanılır.
    Sığınmak iki şekilde olur: Bir maddi varlıklara yani ya ratılanlara sığınmak vardır. Meselâ bir gurup çocuk oynarken içlerinden bir tanesi diğerlerini kızdırıp sonra, korkudan anne veya babasının yanına koşsa, bu bir sığınmadır.
    Ya da bir insan bir ağacın arkasına saklansa veya eve girip kapıyı kilitlese bunların hepsi sığınmadır. Bir de månen sığın- mak vardır, bu sığınma Allah-u Tealâ Hazretlerine olur.
    Zat-ı Hakk'a sığındım: demek: "Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin Zatına sığındım." demektir.
    Sığındım, kelimesinde fiil fail bir aradadır. Zat-ı Hak da mefuldür.
    Bu şekilde yanyana gelen kelimelere nahiv ilminde terkib-i izafi denir. Birinci kelime muzaf ikincisi muzafun ileyh'tir. Zatı Hak'ka diye okunan bu terkip Türkçe de: "Hakk'ın zatına" diye okunur. Beytullah, Abdullah, Ibn-ü Ahmet gibi kelimeler de "Zat-ı Hak" gibi birer terkiplerdir.
    Dil ilimleri her lisanda vardır. Dil ilimlerini de Allah-u Teala Hazretleri yaratmıştır. Dil ilimlerine arapçada "Sarf" ve "Nahiv" denir.
    Allah-u Teâlâ Hazretlerinin kelâmı olan Kur'an-ı Kerim'de sarf ve nahiv ilimlerindeki bütün kurallar en güzel ve en iyi şekilde kullanılmıştır. Insanlar bunları zamanla bularak kitaplara geçirmişlerdir. Bu ilim, dinî ilmleri öğrenmeye vesile oldu- ğundan çok kıymetlidir.
    Telefon ve telgraf da dil ilimleri gibidir. Bunları da Allah-u Teala yaratmıştır. Sonra da bir bir kullarına bulduruyor. Elektrik te böyle. Daha neler varsa hepsini Allah-u Teala yarattı. Kullar bunları kendilerine mal etmesinler, edebi terketmesinler.
    Anlatıldığına göre bir medrese talebesi vefat etmiş, gömülmüş, kendisine telkin verilmiş, ve onu gömen cemaat geri dönmüş. Münker-Nekir melekleri gelip talebeye: (من ربك) Rabbin kimdir? diye sormuşlar. Talebe de: (من) mukaddem haber (ربك) muahhar mübteda diye cevap vermiş.
    Melekler, Alîm (ziyade bilici) olan Allah-u Tealâ Hazretle- rine gidip: "Ya Rabbi bu ne diyor." diye sormuşlar. Allah-u Tealâ Hazretleri de meleklere:
    "Benim kularım benim kelâmımı anlamak için bir takım kâideler öğrenirler, bu da onlardandır, söylediği doğrudur, ona dokunmayın." buyurmuş. Bakınız "iki kelimeden birinin mübteda, diğerinin haber" olduğunu söylemesi: "Rabbim Al- lah'tır" demek yerine geçti.
    "Sığındım Zat-ı Hakk'a gel gidelim" demekle, Mustafa İsmet Garibullah (Büyük Şeyh Efendi) (Kuddise Sirru- .dedigini ifade ediyor : اعوذ بالله من الشيطان الرجيم ، Hazretleri (
    Eûzü billah, mahluktan hâlika dönüştür.
    Hayırların hasıl olması, bütün belâların defolması hususunda ve nefislerin ihtiyaçlarında tam zengin olan Allah'a sığınmaktır. Ve bunda ففروا الي الله Allaha kaçın ayeti kerimesinin sırrı vardır.
    ‪@ismailaganet‬ ‪@ismailhunerlicehoca‬ ‪@vakiferenler‬ ‪@CubbeliAhmetHoca‬ ‪@huseyincevikhc‬

ความคิดเห็น • 4