KIRMIZI HOROZ ÜLÜLÜ'NÜN SESSİZLİĞİ : KÖYÜN NEŞESİ NEDEN SUSTU /SESLİ MASAL
ฝัง
- เผยแพร่เมื่อ 3 ธ.ค. 2024
- "En Sevilen Uyku Öncesi Masallar - Çocuklar İçin Rahatlatıcı Hikayeler
Büyüleyici ve Sihirli Çocuk Masalları - 10 Dakikalık Uyku Hikayesi
Çocuklar İçin Hayal Gücünü Geliştiren Masallar - 15 Dakika Boyunca Büyüleyici Hikayeler"
Bir varmış bir yokmuş… Bir zamanlar, rüzgarın usulca estiği, sapsarı buğday tarlalarının hemen ardında, incecik patikaları taş evlere bağlanan güzel bir köy varmış. Köydeki evlerin çatılarında kırmızı kiremitler parlarmış. Pencerelerden sarkan renk renk çiçekler köyün güzelliğine güzellik katarmış. Her kapının önünde birer ahşap bank bulunur, yaşlılar akşamüstleri bu banklara oturup çaylarını yudumlar, geçmişten masallar anlatırlarmış. Bu köyde bir de sabah erkenden kalkıp ötmek için hazır olan küçük kırmızı bir horoz varmış. Her gün güneşin doğuşuyla birlikte “Üü rüü üüü rüü” diye öter, “Her şey çok güzel olacak, yaşamak çok güzel” dermiş. Bütün köy halkı bu kırmızı horozun ötüşüyle güzel bir güne başlarmış. Köyün çocukları da sabah erkenden uyanmayı seviyormuş, kırmızı horozun sesini duyduklarında gözlerini aralarlar ve yataklarından kalkarlar ve onlar da kırmızı horozun ardından “Her şey çok güzel olacak, yaşamak çok güzel” diye mırıldanır ve güne başlarlarmış. Tüm çocuklar kırmızı horozu çok seviyormuş çünkü kırmızı horoz sayesinde gün çok mutlu başlıyormuş.
Günlerden bir gün, çocuklardan biri, “Ona Ülülü diyelim” demiş. “Çünkü tam olarak böyle ses çıkarıyor.” diye de eklemiş. Ertesi gün küçük bir kız babasına horozu göstermiş ve “Bak baba, Ülülü!” demiş. Başka bir çocuk, Ülülü’nün ötüşüyle babasından ve annesinden bile erken uyanmış ve “Sana da günaydın Ülülü, yaşamak çok güzel” diye seslenmiş pencereden.
Böylece artık herkes kırmızı horoza “Ülülü” diye seslenmeye başlamış. Ülülü, gerçekten de tüm köye neşe kaynağı olmuş.Bütün köy, özellikle de çocuklar, Ülülü’nün sözlerine çok inanıyor, onunla birlikte güzel bir güne uyanıyor ve her şeyin güzel olacağını kalplerinde hissediyorlarmış.
Kırmızı horoz Ülülü’nün sesiyle erkenden uyanan fırıncı ekmekleri yoğurur, taş ocağa atarmış. Köydeki çocukların öğretmenleri, güzel bir güne neşeyle uyanmak için Ülülü’nün ötüşünü beklermiş. Köşedeki bakkal, tarlaları süren çiftçiler, yaşlı ayakkabı tamircisi hepsi Ülülü sayesinde erkenden uyanır ve yeni güne umutla başlarmış.
Günler böyle geçip giderken, bir sabah Ülülü’nün sesi duyulmamış. O sabah köyde derin bir sessizlik varmış. Hiç kimse erkenden uyanamamış ve neredeyse öğlene kadar uyumuşlar.
Fırıncı ekmeklerini yapamamış, öğretmen okuluna gidememiş. Köşedeki bakkalın kepenkleri hala kapalıymış. Çifçiler, yaşlı ayakkabı tamircisi ve köyün çocukları… hepsi ama hepsi uyuyakalmış.
Öğlene doğru ilk uyanan küçük bir bebek olmuş. Onun ağlaması tüm köyü uyandırmış. Güneş neredeyse tam tepedeymiş. Herkes şaşkınmış. Bu kadar çok uyudukları için vücutları ağrıyormuş. O gün köydeki herkesin işi aksamış, Ülülü’nün umut dolu ötüşü olmadan herkes mutsuz uyanmış. Köylüler ve çocuklar ne olduğunu anlamak için Ülülü’nün yanına gitmişler
Zavallı kırmızı horoz, çitlerin hemen kenarında çaresiz şekilde bir o yana bir bu yana koşturuyormuş. Çocuklar onu o halde görünce su ve biraz darı getirmişler.
Kısa süre sonra kırmızı horozun sesinin çıkamadığını fark etmişler. Meğersem gece soğukta kalan Ülülü’nün sesi kısılmış. Ağzını açıyor, tüm gücüyle deniyor ancak kısık bir “üyy” sesinden başka ses çıkaramıyormuş. Oldukça mutsuz ve umutsuzmuş.
Onu o halde gören köylüler ve çocuklar çok üzülmüşler ama yapacak bir şey bulamamışlar. Ülülünün umut dolu sesinden mahrum kalan kasabayı bir hüzün kaplamış. Sabahlar erken uyanamaya köylüler işleri her geçen gün daha kötüye gidiyormuş.
Tüm köylü Ülülü’nün “Her şey çok güzel olacak, yaşamak çok güzel” sözleriyle uyandıklarında ne kadar güzel bir gün geçirdiklerini anlamışlar. Türlü türlü çareler denemişler, çeşit çeşit ilaçlar vermişler ancak Ülülü’nün sesi bir türlü yerine gelmiyormuş. Artık kasabanın çocukları bile mutsumuş.
Bunu duyan bir adam, küçük kıza sormuş. “Gerçekten inanıyor musun buna? Sence her şey eskisi gibi güzel olur mu?” Bu soruyu duyan küçük kız, ışıldayan gözlerle adama bakmış. “Tam kalbimden inanıyorum” diye cevap vermiş.
Küçük kızın, umut dolu sözleri tüm köyde kulaktan kulağa yayılmış. Köylüler ve çocuklar o gece Ülülü’nün iyileşeceğine ve her şeyin güzel olacağına dair yepyeni bir umutla uykuya dalmışlar.
Sabaha karşı yıldızlar gökyüzünden kaybolmaya başlarken Ülülü uyanmış. Her sabah durduğu yere doğru sevinçle gitmiş ve beklemiş güneşin doğmasını. O sabah sadece Ülülü değil, köyün bütün çocuklar da erken kalkmış. Aniden o beklenen neşeli sesi duymuşlar.
“Bu Ülülü” diye bağırmışlar. Tüm kalbiyle bir kez daha küçük kırmızı horoz, “Her şey çok güzel olacak, yaşamak çok güzel” diyerek ötüyormuş. Tüm köyü mutluluk ve neşe kaplamış.
Köylüler yürekten inanmanın ve sabretmenin gücüne bir kez daha inanmışlar. Erkenden kalkarak işlerine koyulmuşlar. Köyün taşlı patikaları çocukların neşeli çığlıklarıyla yeniden dolup taşmaya başlamış.